Bir iddiayı meydana getiren akıl yürütme, duygulara ya da toplumsal baskılara göre değil, sağlam temellere dayanan mantığa göre olmalıdır. Çünkü bir iddianın doğruluğu kişisel duygulara ya da belli sosyal guruplarda kabul görmesine göre belirlenmez.
***
“Birine bir balık verin, o gün karınları doyar. Birine balık tutmayı öğretin ve bir daha aç kalmazlar.”
Bunun gibi atasözleri yeni beceriler öğrenmenin insanı nasıl kendine yeten birine dönüştürdüğünü hatırlatıyor. Bu durum en çok eleştirel düşünce için geçerlidir.
Bir problemin çözümünü ezberlerseniz belki o problemi ustalıkla çözebilirsiniz. Eleştirel becerinizi geliştirirseniz birçok yeni probleme etkili çözüm sağlayacak 'zihinsel becerilere' sahip olursunuz. Sorun ve zayıflıkları kabul edip kendi düşüncemizi eleştirebilme yetisi ve isteğine sahip olduğumuz zaman, düşünce süreçlerimiz gelişir ve böylece daha kapsamlı düşünüp değerlendirebildiğimiz gibi, yanlış fikirleri ve ideolojileri daha rahat tanımlayıp, reddedebiliriz.
Eleştirel düşünce sadece 'daha fazla' düşünmek değildir. Kişi yanlış bir fikri savunmak için veya yanıt alınmadan önce tekrar formüle edilerek sorulması gereken bir soruyu yanıtlamak için olağanüstü çaba harcayabilir ama eğer kendi yaklaşımlarındaki hatalar ve eğilimleri dikkate almıyorsa eleştirel bir biçimde düşündükleri söylenemez.
Kendi düşünce biçimimizdeki yetişme ve kültürden gelen eğilimleri fark edip yok etmek ve kendi inançlarımızı daha iyi bir şekilde düşünmeyi istememiz gereklidir. Eleştirel düşünmeye başladığımızda benimsediğimiz ‘ düşünce, anlayış ve inançlarımız ’ artık ' değişmez ' değildir. Bunun yerine eğer düşünce, anlayış ve inançlarımızın yanlış olduğunu kavradığımızda onları değiştirmemizin en doğru davranış olacağı bilinciyle devam ettirilirler.
Eleştirel düşünceler bakış açılarını genişletip bilgilerini arttırmak için bir istek ve eğilim geliştirirler. Bir konu ile ilgili doğru bilgiye sahip olabilmek için öğrenmeye istekli, gözlem yapabilen, araştırmacı ve gerekli çabayı harcamaya kararlı bir kişilik kazanırlar.
Bir açıklamanın, kendilerine sunulan varsayımların ciddiye alınabilmesi için gerçekten bir şeyleri açıklaması ve sınanabilir olması gerektiğini, bununla birlikte yasal teorilerin yanlışlanabileceği durumları da tarif ettiklerini bilirler.
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz.
Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.
***
ELEŞTİREL DÜŞÜNCENİN ÖNEMİ
Bir iddiayı meydana getiren akıl yürütme, duygulara ya da toplumsal baskılara göre değil, sağlam temellere dayanan mantığa göre olmalıdır. Çünkü bir iddianın doğruluğu kişisel duygulara ya da belli sosyal guruplarda kabul görmesine göre belirlenmez.
***
“Birine bir balık verin, o gün karınları doyar. Birine balık tutmayı öğretin ve bir daha aç kalmazlar.”
Bunun gibi atasözleri yeni beceriler öğrenmenin insanı nasıl kendine yeten birine dönüştürdüğünü hatırlatıyor. Bu durum en çok eleştirel düşünce için geçerlidir.
Bir problemin çözümünü ezberlerseniz belki o problemi ustalıkla çözebilirsiniz. Eleştirel becerinizi geliştirirseniz birçok yeni probleme etkili çözüm sağlayacak 'zihinsel becerilere' sahip olursunuz. Sorun ve zayıflıkları kabul edip kendi düşüncemizi eleştirebilme yetisi ve isteğine sahip olduğumuz zaman, düşünce süreçlerimiz gelişir ve böylece daha kapsamlı düşünüp değerlendirebildiğimiz gibi, yanlış fikirleri ve ideolojileri daha rahat tanımlayıp, reddedebiliriz.
Eleştirel düşünce sadece 'daha fazla' düşünmek değildir. Kişi yanlış bir fikri savunmak için veya yanıt alınmadan önce tekrar formüle edilerek sorulması gereken bir soruyu yanıtlamak için olağanüstü çaba harcayabilir ama eğer kendi yaklaşımlarındaki hatalar ve eğilimleri dikkate almıyorsa eleştirel bir biçimde düşündükleri söylenemez.
Kendi düşünce biçimimizdeki yetişme ve kültürden gelen eğilimleri fark edip yok etmek ve kendi inançlarımızı daha iyi bir şekilde düşünmeyi istememiz gereklidir. Eleştirel düşünmeye başladığımızda benimsediğimiz ‘ düşünce, anlayış ve inançlarımız ’ artık ' değişmez ' değildir. Bunun yerine eğer düşünce, anlayış ve inançlarımızın yanlış olduğunu kavradığımızda onları değiştirmemizin en doğru davranış olacağı bilinciyle devam ettirilirler.
Eleştirel düşünceler bakış açılarını genişletip bilgilerini arttırmak için bir istek ve eğilim geliştirirler. Bir konu ile ilgili doğru bilgiye sahip olabilmek için öğrenmeye istekli, gözlem yapabilen, araştırmacı ve gerekli çabayı harcamaya kararlı bir kişilik kazanırlar.
Bir açıklamanın, kendilerine sunulan varsayımların ciddiye alınabilmesi için gerçekten bir şeyleri açıklaması ve sınanabilir olması gerektiğini, bununla birlikte yasal teorilerin yanlışlanabileceği durumları da tarif ettiklerini bilirler.
***