Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

KENDİMİZ HAKKINDA NE BİLİYORUZ ?


GeceKuşu

Önerilen İletiler

 

KENDİMİZ HAKKINDA NE BİLİYORUZ ?

 

 

Beni bende demen, bende değilim

Bir ben vardır bende benden içeri

Yunus Emre

 

Her insan, “Biricik”tir. Onun kafasının içinde ve özbenliğinde, öğrenmeyle sahip olduğu “bile-bildikleri”, elinde “Feneri” bulunmaktadır. Tüm bilgilerine rağmen, fenerini nasıl yakacağını bilemez durumda karanlıklar içinde gezinmektedir. Özgür ve iyi ahlaklı her insanın umudu olan gerçeği keşfetme arzusuyla, sık sık fenerini nasıl yakacağını bilememekten dolayı bunalmaktadır.

 

Feneri nasıl yakabileceğinin yollarını aramaktadır. Korkuyla karışık bir şaşkınlıkla, her insanda olduğu gibi, ilk işi fenerini çevresine yöneltmek olur. Doğada gördükleri ve öteki insanların davranışları, duyularının algı alanı içerisine girdiğinde; duyularının algıladığı olgular (evrende var olan ve olup-biten her şey), onun zaman zaman yanılsamalarını ve şaşkınlığını arttırmaktan öte gitmemektedir. Sevgi-nefretle ; sadelik-şatafatla; paylaşım-bencillikle; kudret-kaba kuvvetle; doyum-doyumsuzlukla; adalet-yazılı hukukla; doğru-yanlışla; güzel-çirkinle; eşitlik-eşitsizlikle; kısacası aydınlık-karanlıkla bir iç içelik göstermektedir.

 

Fenerini yakmıştır, ancak duyularının algısından çıkarımı; bir karşıtlıklar evreni ve bu evrendeki olguların kaosudur.

 

Bu noktada; Künfüçyüs’ün “ Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir” sözleri çok anlamlı görünmektedir.

İnsan, öğrendiği bilgilerin doğruluğuna güvenemedikçe derin düşünmeli ve sonra da düşüncelerinin doğruluğunu sınamak için öğrenerek bilgisini genişletmelidir.

 

Diğer canlılardan insanı ayırt eden şey düşünebilmesidir. Düşünen bir insan, olguları analiz eder ve öğrenmek için soru sorar. Sorular bilgilenmeye yöneliktir daima. Bilgi öznenin (Suje,insan) amaçlı olarak yöneldiği, olgu ( obje, nesne ) ile ilişkisi sonucu ortaya çıkan ürün olarak tanımlanmaktadır. Ancak , duyularla algılanan olgular hakkında her zaman doğru çıkarımlar yapılamamaktadır. Aynı koşullarda duyulara açık olgularla ilişkiye girildiğinde, “Benim Bilgim” olarak ortaya konan ürün kişiden kişiye değişmekte ve sonu gelmez tartışmalara ve çatışmalara yol açmaktadır.

 

Bu gerçeğin bizi götürdüğü nokta; “İnsanın, kendisi hakkında bilgi sahibi olmadan, olgular hakkındaki düşüncelerini ifade etmesi gerçekleri yansıtmayabilir. İfade edilen düşünceler, o bireyin o olgu hakkındaki kanaatidir ve yorumdan öte bir şey ifade etmeyebilir.”

 

İnsan yaşamı analiz edildiğinde iki önemli görevle karşılaşılmaktadır:

Birincisi; insanın kendini tanımasıdır,

ikincisi ise; insanın, iyiye, güzele ve doğruya yönelik yeniden şekillendirerek “Biricik Kimliğini” doğurmasıdır .

 

İnsanın,“Nasıl yakılacağını öğrendiği fenerin” yönünü kendine çevirdiğinde; gördükleriyle yüzleşmek, öz eleştiri yapabilmek, sorular sormak, güç ve yeteneklerini geliştirmek ve sonuçta; “İnsanım hiç bir şey bana yabancı değil” diyerek, öteki insanlara karşı yargısız, hoşgörülü, toleranslı söylem ve davranışlar gösterebilmesi oldukça önemlidir.

 

“ Düşünen insan, düşünmeye soru sorarak başlar”

 

FENERİ KENDİMİZE TUTTUĞUMUZDA;

 

İlk soru, “ İnsan kendi hakkında neyi bile-bilir?”.

 

İkinci soru; “ İnsanın kendi hakkındaki bilgisi doğru bilgi midir?”

 

ve en önemli üçüncü soru; “ İnsan kendi hakkındaki bilgisi ile nasıl yaşamalıdır?”

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KENDİMİZ HAKKINDA NE BİLİYORUZ ?

 

İNSAN KENDİ HAKKINDA NEYİ BİLEBİLİR ?

 

İnsan yavrusu fiziksel olarak dünyaya geldiğinde a piriori yaşamsal iç güdüleri doğrultusunda davranmakta; soluk alıp vermekte, yemekte, içmekte, acıkınca ağlamakta, dışkılamakta ve rahatlayınca da huzur içinde uyumaktadır.

 

Temel bir iç güdüsü daha vardır ki, onu insan yapar. Bu meraktır. Merak eder, çevresini inceler. Ayrıca kendi dışında var olan annesi, babası, yakın çavresindeki akrabaları, arkadaşları, öğretmenleri, yaşadığı doğal çevre tarafından değişik düşüncelerle giydirilmekte ve yaşamına yön veren örf, adet ve gelenekleri ile donatılmakta ve sonuç olarak öğretilenlere göre davranmaktadır.

 

Özünde var olan merak, düşünme ve düşüncesini ifade etme özgürlüğü, totaliter egemenlerin hukuk ve psikolojik baskıları ile yok edilmezse; Gerçeğe ulaşma isteği, ergenlik döneminden başlayarak erişkinlikte tepe noktaya ulaşır. İnsanın, basamakları çıkmaya başlamadan önce, batıl ve boş inançlardan kurtulması, kendi hakkında bilgi sahibi olması gerekmektedir. Echart’a göre, ruhsal zenginliğe ve güçlülüğe erişmenin tek çaresi, hiçbir şeye sahip olmamak, kendini “açık” ve “boş” yapmak, yani gerçeğe giden yolun önünü kapatmamaktır.

Hararet nar’dadır, sac’da değil,

Keramet baştadır, tac’da değil,

Her ne ararsan kendinde ara,

Kudüs’te, Mekke’de hac’da değil.

Mevlana

Her insanın içinde, yaşadığı dünyadan başka bir dünya hatta başka bir evren gizlidir.

 

İnsan, içindeki evreni feneri ile aydınlattığında;

Yıkıcı Thanos (düşmanlık, saldırganlık, paraya sahip olma hırsı, mevki kapma hırsı, ötekileri tahakkümü altında tutma hırsı, bencillik),

Yaratıcı Eros (zevk alma ve verme duyguları, sevgi, şefkat, hoşgörü, tolerans, merhamet)

Ve kişisel bilinç dışına bastırılmış düşüncelerin bir araya gelmesiyle oluşmuş Komplekslerin orada olduklarını biraz gayretle görebilir.

 

Eros, Thanos ve Kompleksler sürekli olarak bilince çıkmak için çabalarlar. Diğer yandan da, çevreden öğrenilenler , örf, adet ve gelenekler ve yasalar tarafından bilinçlenmeleri yasaklanır ya da cezalandırılacakları tehdidi altında tutulur.

 

Var olmak ya da olmamak ikilemi arasında sıkışan “biricik kimlik”, bunaltılı, sıkıntılı ve kendine yabancılaşmış hale gelir. Bunaltıdan, sıkıntıdan ve kendine yabancılaşmadan kurtulmak isteyen insan, çağdaş yaşamda var olabilmek, uyum sağlayabilmek için çeşitli maskeler takar. Her şeyi hesaplar, ölçer, biçer. Maske, gittikçe kimliği işgal eder, bireyin öz benliğinden uzaklaşmasına neden olur. Bu, onun “Persona”sıdır. İşin kötüsü bu maskeler tarafından benliği işgal edilen birey bunun farkında da değildir.

 

“ Mağrurun vicdanı, mağdurun intikamını bir gün mutlaka alır”.

 

Bilinç dışının, vicdanı içeren bölümü, insana; “ Söylemin ya da eylemin, insan olarak sana uygun değil” dediğinde; Maske, kendini değişik psikolojik düzeneklerle savunur.

 

Örneğin; Bir gruba katılmış birey, birçok taahhütün altına girer, sözler verir ve yemin eder. Yine insani olan değişik nedenlerle verdiği sözü tutamaz ya da ettiği yemini bozarsa, öz benliğinde var olan vicdanının cezalandırmasından kurtulmak için savunma düzeneklerini kullanır. “ Bu grup bana bir şey vermiyor”; “Grup içinde kendini bilmezler var”; “ Grup üyeleri çocukca şeylerle uğraşıyor”; “ A kişisi, yalancı ve ahlaksız biri, yüzünü bile görmek istemiyorum”; “ Onların davranışları nedeniyle devam etmiyorum” gibi ifadelerle , Projeksiyon ve Rasyonalizasyon ( Yansıtma ve akla uydurma) mekanizmalarını kullanır.

 

Ya da; yöneticilikte yetersizliğini fark eden insan, kendini güvende ve tüm güçlü hissettiği mevkinin elinden alınacağı endişesi ile; over-compensation ( yerini doldurma) savunmasını devreye sokarak iki yüzlü, dedikoducu ve iftiracı hale gelebilir. Ya da hata ve kusurlarını kabul etmemek şeklinde görülen denial ( inkar ) savunmasını kullanır.

 

Bazı savunmalar vardır ki, insanın kendini geliştirmesine katkıda bulunur. Bu sublimationdur (yüceltmedir). Bilinç dışı yıkıcı dürtülerini yönlerini değiştirerek, onları kendisi ve çevresi için ahlaki ve estetik şekle sokabilir. Cehaletinin ve bilgi yetersizliğinin farkına vardığında; aşırı araştırıcı, sorgulayıcı bir tutum benimseyerek toplumun kabul edebileceği ürünler ortaya koymaya çabalar.

 

Bütün savunma mekanizmalarına burada değinecek değilim, feneri kendimize yönelttiğimiz sürece bunları tek tek fark ederek “Biricik Kimliğimizi” doğrubaliriz gibi geliyor. Bu savunmaların bir kısmı gereklidir (olgun savunmalar), insanın gelişimine katkı sağlar.Bir kısmı ilkeldir (gelişmemiş savunmalar), insanın aklını yitirmesine neden olur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KENDİMİZ HAKKINDA NE BİLİYORUZ ?

 

İNSANIN KENDİ HAKKINDAKİ BİLGİSİ DOĞRU BİLGİ MİDİR ?

 

İnsan, kendi hakkındaki bilginin doğru olup olmadığını; aynaya bakıp, aynadaki ben ile hesaplaşarak ve yine kendi iç dünyasındaki değerlendirmelerden sonra söyleyebilir. Bu nedenle, ara sıra günlük yaşamın kaygılarından uzaklaşarak düşünceye dalmalı, sessiz, sakin bir köşede düşüncelere dalıp vicdanın sesini dinlemekte yarar var gibi görünüyor.

 

Böyle zamanlarda “biricik ben”in göstergesi olan aklı aydınlatan fener; kirletilmiş, karartılmış ruhları aydınlatacaktır.

 

Yine de insan, kendisi hakkındaki bilginin doğruluğundan emin olamayabilir. İşte böyle anlarda, aynaya bakıp kendisiyle konuşabildiği gibi konuşabileceği dosta gereksinimi olur. Bu dostlar nerede diye fener yakıp çarşıda, pazarda dolaşmaya gerek yok. Onların ne zaman, nerede olacakları daima bilinir ve sezilir. Ayrıca, insanın, kendisinin de onlara dost olması gerektiği hissedilir.

 

Bu bir gerçek. Fakat hakikat denebilir mi? Evet hem gerçek hem de hakikat denebilir. Bunun için verilen sözlere ve edilen yeminlere sadık kalarak, dinlemek, düşünmek ve ışığı, çevremizdeki ötekilere değil daima kendine tutarak özgün kimliğe bir bilgi daha katmak önemlidir. Bu yolla insan, en azından kendi hakkında daha doğru bilgiye ya da kendini tanımaya yaklaşabilir.

 

Bildikçe, bilmediğinin farkına vararak der ki :

“ Bilgi sonsuz. Kendim hakkında doğru bilgiye ulaşmada bu kadar zorlanıyorsam,

diğer insanlar hakkında nasıl bilgi sahibiymişcesine onlara nasihat edebilirim, onların davranışlarını yargılayabilirim ?

 

Hoşgörü ve tolerans’ı rehber edinmek insanın kendi hakkında doğru bilgiye ulaşmasında yolunu aydınlatacaktır.

 

Mülkiyet .

Biliyorum ki ben,

Ruhumdan akıp gelmek isteyen düşünceler dışında,

Hiçbir şeye sahip değilim

Biliyorum ki ben,

Tatlı bir sevgiyi, küçük bir sevinci tattığım anlar dışında,

Hiçbir şeye sahip değilim.

Goethe

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KENDİMİZ HAKKINDA NE BİLİYORUZ ?

 

İNSAN KENDİ HAKKINDAKİ BİLGİSİYLE NASIL YAŞAMALI ?

 

Bu sorunun yanıtı, duyular nereye yönelse; taşta, çiçekte, böcekte ve doğada, satır satır okunsun diye yazılı durmaktadır.

 

Bu sorunun yanıtı, insanın, biricik kimliği ile gerçekleştirdiği eylemlerindedir.

 

Bu sorunun yanıtı aranmaya devam edilecekse; insan, yaşamı boyunca ve daima kendini tanımaya yönelik , feneri kendine tutmalıdır.

 

Unutulmamalı ki; Bencillik, nefret, intikam duygularını; Boş inanç ve bağnazlığını; çok para sahibi olma, şöhret ve mevki sahibi olma, yönetim gücünü devretmeme gibi hırslarını tanımayı başarabilen; sevginin, hoşgörünün, toleransın, bilim ve doğru bilginin ışığı ile aydınlanmış insan aklı; aydınlığını çevresine yansıtır, tüm insanlığın aydınlanmasına, mutluluğuna yardım etmiş olur.

 

Dilerim ki; Kendini tanıyan, bilgide doğruyu, ahlakta iyiyi ve sanatta güzeli arayan; taassup ve boş inançlardan kurtulmuş, kendine yönelttiği fenerin enerji kaynağı olan; sevgi, sadakat, vefa, görev, hoşgörü, tolerans, çıkarsızlık, merhamet, şevkat ve samimiyetin ne anlama geldiğini benliğinde hisseden; maddi ve manevi değerler arasında denge sağlayabilen insanlardan oluruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Unutulmamalı ki; Bencillik, nefret, intikam duygularını; Boş inanç ve bağnazlığını; çok para sahibi olma, şöhret ve mevki sahibi olma, yönetim gücünü devretmeme gibi hırslarını tanımayı başarabilen; sevginin, hoşgörünün, toleransın, bilim ve doğru bilginin ışığı ile aydınlanmış insan aklı; aydınlığını çevresine yansıtır, tüm insanlığın aydınlanmasına, mutluluğuna yardım etmiş olur.

 

Dilerim ki; Kendini tanıyan, bilgide doğruyu, ahlakta iyiyi ve sanatta güzeli arayan; taassup ve boş inançlardan kurtulmuş, kendine yönelttiği fenerin enerji kaynağı olan; sevgi, sadakat, vefa, görev, hoşgörü, tolerans, çıkarsızlık, merhamet, şevkat ve samimiyetin ne anlama geldiğini benliğinde hisseden; maddi ve manevi değerler arasında denge sağlayabilen insanlardan oluruz.

 

Çok güzel bir yazıydı. Sabah sabah kayifle okudum. Umarım alıntıladığım bölümdeki sonuca ulaşabilen insan sayısı her geçen gün artar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.