Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ekim , 2013 .. Belli bir durum; efektif-aktüel olaylar veiçerdiği problemler karşısında bulunan birbirey, durumunu değerlendirirken geçmişizlenimlerinden yararlanır.Olaylara kıymet koyar.Önceden yaşadığı serüven ve aldığı intıba/izlenimler, bireyin duyu organları ve siniryapıları üzerinde genetik bir etkiyi öncedenbırakmıştır/kayıtlanmıştır.Ve bu etki genelde çözümlenememiş egosalbilgilerdir.Beyin sinir hücrelerinin/nöron yüklendiği butür bilgiler, karşılaşılan her yeni bir durum ileiçerdiği olayların dizini karşısında yapılacakdeğerlendirim işleminde/soyut aşamada,veri olarak ussal işleme dahil olur.Ego verileri, sorunla birleştiğinde gerilimiartırarak, nöron hücre yapısında iyonlaşımmeydana getirir.Nihayetinde, ussal işlev yeterli sonucu vermeyecek, durum acı çekmeler ile devam ederek, bireyi değişime/yeni bilgi edinimine zorlayacaktır.Anlaşılan o ki, tahayyül'de olagelen problem, tasavvur boyutunda çözüme ulaşamadığındaboyun altına inerek, sinir sistemi, kas, kemikve damar sistemleri düzeninde arıza meydanagetirecek, ızdırap faktörü devreye girecektir.Bu noktada şöyle bir yargıya varmak olasıdır:Birey durum içerisinde çektiği sıkıntının analizininedenlere/kozalite yükleyerek gerçekleştirmeyoluna giderse/günü kurtarmak ve ötelemeler, problemi çözümsüz kılacaktır.Ya da acı veren nedenleri ya da sorunlarını,"gelişim için vesile/occasion"olarak öngörür, gelişimi için bir fırsat olarakkabul ederse, ussal yöntemi doğru kullandığı,karşılaşacağı olaylar ile doğrulanacaktır. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ekim , 2013 Eylül 22, 2006candan bi dost'tan alıntı;oben, şuben, buben, ..gün aydın..göz aydın..gönül aydın olsun, ey insanlık !uykusunu almış, sabahı kör karanlığındayakalamış, daha net bir ifâdeyle 06:00'dagözlerini açmış (neye olduğu şimdilik muamma)biri olarak, uzun zamandır olmadığım kadarhuzurlu bir güne başladım. gece ben uyurken,içime yine birben girmiş. yok şarkıcı falan değil..epeydir ortalarda olmayan benlerimden biri..özlemişim keratayı.. buben pek çalışkandır,sabahları erkenden kalkar, sevdiklerine mükellefbir kahvaltı hazırlar ve eder, kafası acayip çalışır,neşelidir, pervâsızdır, çenesi düşüktür, ukâlâdır,hayâta nanik yapar.. yirmidört saate bi' ton işsıkıştırabilir..buben içime girmeden önce içimdeki ben sinirbozucuydu. üretim yapamayan miskin bir yaratık,salaş bir karakter.az önce sevdiğim blogculardan birininblogundaydım. oscar wilde için atıp tutmuşlarhehehe.. evet kevser, şimdi burayı okuyorsanyandı gülüm keten helva.. aklımda kaç gündürbu konu vardı da, yazacak tâkât mi desem, nedesem bende yoktu, o yüzden hazır aklımdaykenve buben bendeyken es geçmeyeyim, dedim.buben diline de hâkim olamaz ve hiç mütevâzıdeğildir evet 'mütevâzı' dedim mütevâzi değil..şaşkalozların çoğu bunu da karıştırır; hembilmezler, hem söylerler, hem uyarırım, hemdinlemezler, salak işte bunların çoğu.. kim mi?elbette insanlardan bahsediyorum, gerçi benonlara insan demem çoğunlukla 'insancık' derim.evet küçümserim böylelerini..mâlûmatfuruşluk yapmaktan kolay ne var?hele ki google hayâtımıza girdiğinden beri..sanırsın ki ; bir filozoflar cennetiymiş azîzmemleketim.. yalanım varsa iki gözüm önümeaksın! açın bakın bloglara, ne kadar çok filozofikcanlı türü varmış, görün.he bi' zahmet canım, hadi göreyim sizi!bu canlı türleri evlerde, işyerlerinde falan yaşar.yaşar mı dedim? ahhh pardon pardon millllpardon! türünün devâmını sağlar demeliydim..çok lâzımmış gibi. pek okur bunlar da iş yazmayagelince, ver or'dan abicim yarım kilo kaşar,melmekât âlim ulemâ görsün.. hemen her konuhakkında bilgi sahibidirler. ''bilmiyorum'' demeyibüyük ayıp sayarlar.. ilginçtir pek çoğu mesleksahibidir..bu sözüm sana çetin altan!demek meslek sahibi olmakla iş bitmiyormuş.."okumakla adam olunmuyor" dedikleri türdenbir yaklaşım.. ben böyle yaklaşıyorum abi, ne var!bu türün, bir de zamandan bol bir şeyi yok.valaha da yok! billaha da yok!gözümle gördüm şâhidim! akşama kadar o forumsenin, bu forum benim, yemez-içmez dolaşırlar.ben şuncacık kimsesizlerim'e yetişemiyorum, ikisatır yazıyorum kaç dakikam gidiyor, bunlar nasılbeceriyorlar bu işi valla çözemedim..hemi de yazdımı öyle böyle değil, makâlecinsinden..e peki sorarım size.. bunlar ne zaman yaşıyorlar?bunca şeyi öğrenmek bir yana, aklında tutacaksın,ezberleyeceksin, içselleştireceksin (ya da enazından öyle görüneceksin), cânım sözcükleri biraraya getireceksin, or'dan oraya da lâfyetiştireceksin. valla ben zâten salakbi'organizma olduğum için kafam almıyor, ama alan varsa bi' zahmet bana da şe'etsin..okumadığım o kadar çok şey var ki..adını falanduymuşumdur da, ne bileyim ne der, ne düşünür,çok da kafa yormam, yoramam.. ha kalkaradamın tekini bir cümlesi için sevebilirim o ayrı,ama"ben o'nun size seceresini okurum baba!"demem, diyemem.. ha şimdi çıkar da angutun biri"okumayalım mı kardeşim, sen bunu mu demeye çalışıyosun!" demesin,zirâ uğraşamam. ama gözünüzü seveyim, herşeyide siz bilmeyin be güzel kardeşim! hayâtı yedim-yuttum ayakları yapmayın bana, valla çok kötüdöverim! siz zâten, bu kadar biliyorsanız, işiçözmüşsünüzdür, bizi de yormayın,bi' zahmet bize de öğretin yav!Allah rızâsı için!bi' de, bi' de, bi' de, siz yaşamaya ne zaman fırsatbuluyorsunuz, onu çok merak ediyorum.yalvarıyorum bi' anlatın.. dinlerim..valla uysallaşıveririm, mantığıma ters gelmiyorsadedikleriniz."benim mantığım" hah işte anahtar kelime!beni buradan yakalayacağınızı sanıyorsanızaldanıyorsunuz ciğerim! yaşamayı yok sayarak,hayat ezberlemek, sonra bitki yetiştirir gibi,kendini yetiştirmek bana ters gelir, şimdidensöyleyeyim.siz hiç çocuklarla konuştunuz mu? gerçekten evetgerçekten konuştunuz mu onlarla? yaşamak içintavsiye ederim. bi' ********* anlamıyorsanız da, enazından deneyin.. belki kaybettiğiniz, ya da zâtenbulamadığınız şeyi/şeyleri bulabilirsiniz.çocuklardan hazetmiyor olabilirsiniz, o vakit;denizin sesini dinleyin.. mehtabı seyredin..papatyaları koparmayın, koklayın ve izleyin..gökyüzüne bakın, uzuuun uzuuuuun bakın, o sizeyapmanız gerekenleri söyleyecektir.. sehervaktini kaçırmayın, gün ne getirir bilemezsiniz,bunu size descartes öğretemez işte, bekleyin..chopin o kısacık yaşamında, yağmur gibi balâddüzemedi,ne yâni kötü müzisyen miydi..dağlardan ilhâm alın, çok sevebilirsiniz.. çınaryapraklarına bakın, çizemeyebilirsiniz amagörebilirsiniz en azından..âşık veysel dinleyin, küçülmez,büyürsünüz..özünüze dönün, belki bir gün, biryerde karşılaşabiliriz.. o zaman size, oscar wildekadar "ukalâca" gelen bir çift söz edebilirim, benkarnımdan konuşmayı bilmem, camın arkasındaböyle değilim tek, gözlerinize bakabilirim..insanlığımla utandırabilirim sizi.. yaşadıklarımıanlatabilirim.. benim en çok buna zamânım olduçünki.. ne demişti oscar wilde :"kimseler bilmez bunu benim bildiğim kadar,bir yaşamdan fazla bir yaşamla yaşayanlar,ölürler bir'den fazla.." .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2013 HOFMANNSTHAL.. küçük kardeşin öne atar bağlanmamış saçlarını canlı bir duvak gibi, güzel kokulu bir çite benzer ve dikkatle bakar, öylesine gözlerle! ne kadar tatlıdır düşünmek yalnız böyle küçük şeyleri meyveler olgunlaştı bütün hasret çeken dallarda her geceki bahçende, çin fenerleri kırmızı yemişler gibi sallanır ve aydınlatır hasret çeken dalları.. ne kadar tatlıdır düşünmek yalnız böyle küçük şeyleri .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2013 mâh portentmâh-sın sen bu geceether içindeya dabeng-i su karanlıklar içindeşarkılar söylermâh olduğunu şakırlar dabetimlemez onlarmâh-simâ'nın nitelikleriniolduğu gibibari sen gösterebru'nu ve ruhsar'ını daizlesinlersimulation mabetlerindeparlayan mâh-ıMuhteşem-i Kâşânî Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 1 Kasım , 2013 http://youtu.be/8RyoJ9qroqs dalgalar aralarında çukurlarve o gecetavşan hendekte uyumuyordu!sadece bi tıslamaçuvalın içinde olaraksadece bi göl veo'nun şarkısıbeyaz ispanyol şarabı ilebirliktekanarya adalarındaşarap içerken kovuldumevaze mini etekli oyağmalamış dün geceetrafı çevrili padoktakeçileriisti'da-nâme:üslûbundan şikâyetim var!gökçek kokulu küçük bi kuyudamübhic sözlerle kandırmışöyle yapmış işteo loşlukta sadece mâhtâbağzının suyu çizmeleyerekdolayısıylao gece hotsorn-os'tageçerli kodlar paralize oldueşyükseltidemakyajlı bi yazılım çizildikoklatarak iz süreninişareti yıldız olanınyüzündenbenimki bozuk bi tasarımdıeksen kayması yaşadımservis penceresinin tam önündecinnet!sevdamı kafama saplayıncaâkibet;hadi beni sızdırmaz bi tabuta koyunki bıktım alternatif bilgi çıktılarından 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 2 Kasım , 2013 RUBAİ.. el âlemle esrardan söz açma. erenler derneğinden sürülmüş iki yüzlülerle yar hikâyesi konuşma! yabancılarla ancak yabancı gibi konuş. diken yiyen deveye ancak dikenden bahset! kendini ateş üstündeki tencere gibi farz et: kendi kendine coş, kayna ama her tarafa yalpalama! maksadın cevahir bulmaksa yürü acele et, cevher tarafına doğru çabucak koşmaya bak! ey ay yüzlü güzelim: sensiz kalınca bulutlar gibi çok ağladım. hasret ve hicran elinden çok inledim. sensiz.. sensiz oturduğum zaman candan ayrılırım. sensiz yaşarsam utancımdan ölürüm.. MEVLÂNÂ.. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2013 siesta'da kısa bi rüyademincek seni gördümrüyamdaepeydir buradaymışsın daben seni farketmezden gelmişimbirazcık küsüksün gibiydinyapmamıştım aslında amarüya ya!baktım olmuyorşımarıp sataştım sanaparmağımla değdim vücudunaçö dedimgıdık yaptımöyle baktın ters gibisonra sımsıcak sarıldınnasıl oldu bilmemben koca-adam birdenkucağındaydımbana seni anlat dedimnasılsın n'apıyorsun felân değilkimsin anlatnasıl bakıyorsun dünyayaeğer o iki adam girmeseydi arayaikisi de birer plâstik koltuk almışlarbilmem kaç parayahangisi değerini bulmuş tartışmaktalarorasını burasını koltuklarınsallaya mallayarüya ya!işte onlar girmeseydi arayabiliyorum sen anlatırdın kimsin hemhem daha sıcaksımsıcak sarılırdın banademincek uyandımve seni hatırladımsanki epeydir buradaymışsın dagarmezlikten gelmişimküsmüşsün banarüya ya!işte çö diyorumgıdık yapıyorum sana Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2013 Soyut Bilgiye Ulaşmak: -Normâl insanın aklî bilgiyi elde edişiyle, peygamber'in vahiy alması arasında çok yakın bir ilgi söz konusudur. -Bu ilginin esası, İbn Sînâ'nın heyûlânî'den, müstefad'a kadar yükselen akıl dereceleri arasında yatmaktadır. -Burada yükselmeden maksat, kuvve halinde bulunan düşünme yetisinin, Faal Akıl tarafından fiil haline geçirilmesidir. -Yani, İbn Sînâ'nın anlayışında, Faal Akıl, hem insan hem de peygamber için SOYUT BİLGİ'nin kaynağıdır. -Her ikisinin arasındaki fark; insanda, nefs-i natıka'nın, Faal Akıl'la sürekli değil de, sadece zaman zaman temas halinde olması ve bunun zaruri sonucu, dağınık ve kısmî bilgiye ulaşması;-Peygamber'de ise, onunla her an ilişki içinde bulunduğundan düzenli ve toplu bilgiye ulaşmasıdır. *Fî isbâti'n Nübüvvât s: 46 -Araştırma: Michael Marmura Beyrut: Dârü'n Nehâr 1968 -İbn-i Sinâ'da Bilgi Teorisi M.E.B. Yayınları 2001 .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2013 .. "Yazıklar olsun! artık vecd ve heyecân kalmadı, artık müslümanların damarlarındaki kan dahi kurudu. Namazlara bakın; saflar eğri, secdeler ruhsuz, kalbde huzur yok! içten gelen o ilâhi cezbe kaybolmuş.. Ey aşk! Ey gönlümüzün derûni manâsı! Ey ektiğimiz tohum! Ey biçtiğimiz mahsûl! Şu hâle bir bak; Tıyneti toprak olan insanlar artık eskidiler.. Bizim çamurumuzdan şimdi bambaşka ve bize yabancı bir insan meydana geldi.." Muhammet İKBAL Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 6 Kasım , 2013 .. Bu göz, aldatıcı hayal perdesinin arkası,bize her an garip oyunlar gösterir.Dünya sazı nağmeler ile dolu ama oynayan yok.Deniz mücevherler ile dolu, fakat dalgıç nerede?Altından, mücevherlerden, taçtan, kılıçtan bir şeyistemiyorsan yazık değil mi sana?Sana zaman zaman cebrail ilhâm verebilirse,kaza cimri ve kudret verimsiz değildir.Bu saraydaki hazineler, kaldıranların bileklerinikıracak kadar bol ve ağırdır.Bu hazineden ne kadar götürsen, yerine yenisidolar.Gelirin daima masrafından fazladır.Ayağını bu yola bas da yürümeyi seyret!.Bu kapının halkasına yapış da içindeki esrarı gör!.Taşları yakut, otları kimyadır.Sen anlamazsan kabahat kimde?.Bu bağda her an meyveler, tazeden tazeyemişler yetişir.Bu mücevherlerin dizildiği gönül bağları ilegerdanlıklar biri birinden güzeldir.Dünya yolculuğunda birbiri arkasından gidenleredikkat edersen, bir kısmı ötekisinden dahaakıllıdır.Akıl, mâna ehlinden başkalarına şeref vermedi;Değer, ihtiyarlıkta veya gençlikte değildir.İşittim ki taş ihtiyarladıkça mercan olur.Bu söz şüphelidir.Gafiller arasında en eski olanlardan bile,dağ gibi bir ses-seda çıkmadı.Senin henüz ağzı süt kokan çocuk dediğinniceleri var ki, senin bilgin onlar nazarında acısüt gibi kalır.İhtiyarlıkta kuvvet azalır.Kendi havasında dolaşan ihtiyarlar ise cılızgençlere benzerler.Taze açılan gülün rahat ve neş'esi yerindedir.Fakat bir de solmuş dikenlere bak!Yara-bere içindedir.Asma, taze iken tutya gibidir.Bir de solup-döküldü mü ejderhaya döner.Aklın yeri kafatasıdır.Ama bayatlamış beyinlerde yer tutmaz.Ayları, günleri öğrenmek isteyenler,eski takvimlere bakmazlar.Yaşlı köpekler, arslanlardan daha çok yediklerihalde, kurtlar gibi ceylânların göbeğini paralamakisterler.İhtiyar kurtlardan sakınırsam,Yusuf gibi mazlum olduğumu anla da, beni kınama!Benim açtığım yaralar, ihtiyarların merhametindendaha hoştur, ama ne yapayım ki gençlik kudreti deateştir.Gençlik, gerçi zekâ ve anlayış çağıdır, fakat delikanlılıkdenilen bu yaş, aynı zamanda delilikten bir örnekdeğil midir?Bir yasemen, ne kadar söğütlükten dem vurabilir?Ak saçları ile ne zamana kadar hindûluk dâvasınakalkışabilir?Ben ki gül gibi gonca saçmak isterim, gençliktenasıl ihtiyarlık dâvası güderim?Kendi aklını beğenmek köhnelerin işidir.Benciliğe düşman olmak da hakka yardım etmektir.Şimdi Hilâl gördüğün o yeni Ay, kemâl çağına erinceadını "Bedir" koy..Hurma fidanı serpilip büyüdükten sonra yemiştoplayabilirsin..Bir köşeye atılam tohum başak olunca, artık onadane deme..Havuzu, deryaya çeviren akarsu' da ilk bakıştahiçbir şey görünmez.Gece, bütün yıldızlardan gözlerini kapadığı zaman,gündüz onu başka bir gözle; "daha parlak bir bakışla"seyretti..Şeker kamışı gerçi ottan yetişir, fakat bak ki tatlılıktahangi mertebeye erişir?Kalbini hünere ver, dâvaya tapma.Sedef yetiştiren su bol ve geniştir.Fakat inci bir tek yağmur damlasından meydana gelir.Tacına bir mücevher takabilmek için can ve gönülyakmak gerektir.Bu bağları koparmadıkça bu yaygı toplanmaz..Tanrının sana öğrettiği her yeni bilgi gerektir kihâfızanda çarçabuk yerleşsin.Allahın işlerine dil uzatma ki şeytan gibi kırbaçyemeyesin.Ey Tanrım!senin hükmünü kabul etmeyenlerin başlarınıfelek, bu yolda mahvetti. NizamîMahzen-i Esrar .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 7 Kasım , 2013 .. YALAN: Dolay kutupsal etkileşim alanı. YARATMA : Dolay kutupsal etkileşim alanı içindeki bireyin, objektif görüş/düşünüş sınırları dahilinde, şahsi kriterleri ve kurgulama gücü ile eyleme geçmesi. Birey; Farkında olmadığı "Yalan" içinde, "Yaratı" işlemini, Orijinal Fenomanal Mevcudat'ın "Pasif" vasfı ile yapar.. ..ve pek tabii, bilginin artışı sonucu, faaliyete ve uç noktada, saf doğruya ulaşacaktır.. Belki, "varoluş" böyle ifade edilebilinir.. Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2013 saygıdeğer büyüğüm...... Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2013 saygıdeğer büyüğüm...... gözümün nuru.. gönlümün sürûru.. ne güzel geldin bi.. içim açıldı Ya Hû.. hep uğra emi? merhaba.. 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 11 Kasım , 2013 .. IL PENDOLO DI FOUCAULT - KUTSAL SANDIKKETER:Sarkaç'ı o zaman gördüm!Küre, koro yerinin tonozuna tutturulmuş uzunbir telin ucunda devingen, eşzamanlı bir görkemlegeniş salınımlar çiziyordu.Dönümü, telin uzunluğunun karekökü ile yeryüzüzihinleri için usdışı da olsa, tanrısal usla, tümolası dairelerin çemberleriyle çaplarını zorunluolarak birbirine bağlayan "pi" sayısı arasındakiilişkinin belirlediğini biliyordum -bu dinginsoluğun büyüsü içinde kim olsa sezinlerdi bunu-böylece, kürenin bir kutuptan ötekine salınmasüresi, zamandan bağımsız ölçüler arasındagizemli bir elbirliğinin sonucudur;asılma noktasının birliği,soyut bir boyutun ikiliği,pi sayısının üçlü niteliği,kökün gizli dörtgeni,dairenin kusursuzluğu arasında..Asılma noktasının düşeyi üzerinde,tabanda,çekimi kürenin içinde gizli bir silindire iletenmanyetik bir düzenin, devinimin sürekliliğinisağladığını biliyordum;Maddenin direncine karşı koyan, fakat aynızamanda "Sarkaç Yasası" na ters düşmeyen,tersine, bu yasanın kendini ortaya koymasınaizin veren bir düzen;Çünki, boşlukta, genleşmeyen, ağırlığı olmayan,bir telin ucuna asılı olan ve havanın direnciylekarşılaşmayacak, asılma noktasıyla sürtüşmeyapmayacak, ağırlığı olan herhangi bir maddinokta, sonsuza dek düzenli olarak salınırdı.UMBERTO ECOFOUCAULT SARKACI**KUR'ANNECM: 7-117 : En yüksek ufuktadır o!8 : Sonra iyice yaklaştı ve sarktı,9 : İki yay'ın beraberliği gibi, belki ondan daha yakındı.10: Böylece vahyetti kuluna vahyettiğini.11: Kalp yalanlamadı gördüğünü.7 : Ve hüve bil'üfükıl ' a'lâ8 : Sümme denâ fetedellâ9 : Fekâne kâbe kavseyni ev ednâ10: Feevhâ ilâ 'abdihî mâ evhâ11: Mâ kezebel fuâd ü mâ reâ**MESNEVÎ1. cİLD1495-1501:Hâl, cilveli bir GELİN ise, makam daO GELİN ile yalnız kalmak olur.Gelinin cilvesini padişâh da, ondanbaşka bir çokları da görür.Fakat vuslat zamanı padişâhtan başkasıbulunmaz.Dışarıda havas da, avam da GELİN'igörürse de yalnız padişâh halvete girer.Gerçi sûfîlerde hâk ehli çoktur.Lâkin ebedî makam sahipleri nadirdir.Can menzillerini, o seferlerde rûhunmenzillerini öğren.O zamanın dışındaki zamanı hatırla.Hem istersen kutsiyet makamına sevin.Öyle bir hava ki, rûh sîmurgu ve onunilk uçuşu orada olmuştu.Oldu meclâ-yı arûsa hâl nâmHalvet oldu ol arûs ile makaamCilve-bînân şâh ü gayr-i şâh çokVakt-ı halvet lîk şehden gayrı yokTaşrada nâzır arûsa hâss ü âmHelveti ancak şehe olur maakamGerçi sûfîlerde çokdur ehl-i hâlNâdir ashâb-ı makaam-ı bî-zevâlEyle der-yâd anda cân menzillerinOl seferler de revân menzillerinOl zamân-ı bî zamânı yâd kılHem-makaam-ı kudse ister şâd kılOl hevâ kim andadır Simurg-ı rûhAndan olmuş idi pervâz-ı fütûh1539-1540:Eğer gönül, sır dağarcığını açacak olsarûh, sür'atle arşa doğru yükselir.Bu gizli sır anlatılabilse,bütün cihan yanar.Dil olursa kâşif- i enbân-ı râzCânib-i arşa ider can türk ü tâzGelse güftâra eğer sırr-ı nihânÂteşe yanmak mukarrerdir cihân .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 12 Kasım , 2013 .. A'RAF veya MÜTEAL ESİR MAGNETOSFER ; İnsan aklının yetişmekte zorluk çektiğiyüksek fikirler/Refik-i A'lâ ile iletişimkurulan Ulvî Maaliyat sahasıdır.. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2013 .. SOYUT BİLGİ'YE ULAŞMAK..Normâl insanın aklî bilgiyi elde edişiyle, peygamber'invahiy alması arasında çok yakın bir ilgi sözkonusudur.Bu ilginin esası, İbn Sînâ'nın heyûlânî'den, müstefad'akadar yükselen akıl dereceleri arasında yatmaktadır.Burada yükselmeden maksat, kuvve halinde bulunan düşünme yetisinin, Faal Akıl tarafından fiil haline geçirilmesidir.Yani, İbn Sînâ'nın anlayışında, Faal Akıl, hem insan hem de peygamber için, SOYUT BİLGİ'nin kaynağıdır. Her ikisinin arasındaki fark; insanda, nefs-i natıka'nınFAAL AKIL'la sürekli değil de, sadece zaman zaman temas halinde olması ve bunun zaruri sonucu, dağınık ve kısmî bilgiye ulaşması; Peygamber'de ise, onunlaher an ilişki içinde bulunduğundan düzenli ve toplu bilgiye ulaşmasıdır.Fî isbâti'n Nübüvvâts: 46Araştırma: Michael MarmuraBeyrut: Dârü'n Nehâr1968 İbn-i Sinâ'da Bilgi Teorisi M.E.B. Yayınları 2001 .. Alıntı
Φ made in turkey! Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2013 elimden geldiğince uğramaya çalışacağım....... 1 Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 14 Kasım , 2013 .. THEN SAID ALMITRA, bunun üzerine Almitra, "bize aşk'tan bahset" dedi.. ve o başını kaldırdı insanlara baktı üzerlerine sinmiş olan derin dinginliği duyumsadı sonra yüksek bir sesle konuşmaya basladı: "aşk çizi çağırınca onu takib edin yolları sarp ve dik olsa da ve kanatları açıldığında bırakın kendinizi telekleri arasında saklı kılıç sizi yaralasa da ve sizinle konuştuğunda ona inanın kuzey rüzgarının bir bahçeyi harap edişi gibi sesi tüm hayallerinizi darmadağın etse de çünkü aşk sizi yücelttiği gibi çarmıha da gerer ve sizi büyüttüğü ölçüde budayabilir de en yükseklere uzanıp güneş ile titreşen en hassas dallarınızı okşasa da köklerinize de inecek ve onları sarsacaktır toprağa tutunmaya çalıştıklarında mısır biçen dişliler gibi sizi kendine çeker çıplak bırakana kadar döver harmanlar kabuklarınızı çöplerinizi ayıklar eler bembeyaz olana kadar öğütür sizi esnekleşene kadar yoğurur ve Tanrı'nın İlâhi sofrasına ekmek olasınız diye sizi kendi kutsal ateşine savurur aşk bütün bunları kalbinizin sırlarını bulasınız diye yapar ve bu biliş hayat'ın kalbinin bir cüzünü yaratır ancak korkunun kıskacında salt aşkın huzurunu ve hazzını ararsanız o zaman örtün çıplaklığınızı ve aşkın harman yerine adım atın adım atın kahkahaların tümünün olmadığı sadece gülebileceğiniz mevsimsiz dünyaya ve ağlayın ama tüm gözyaşlarınızla değil aşk hiçbir şey sunmaz sadece kendisini hiçbir şey kabul etmez kendinde olandan gayri aşk sahip çıkmaz sahiplenilmez de çünkü aşk aşk için yeterlidir tümüyle aşkı duyumsadığınızda 'Tanrı benim kalbimde' yerine şöyle deyin 'ben kalbindeyim Tanrı'nın' ve sanmayın yön verebilirsiniz aşkın akışına çünkü aşk yolunu kendi çizer sizi değer bulduğunda aşk bir şey istemez tamamlanmaktan başka fakat aşıksanız ve ihtiyaçların arzuları varsa bırakın bunlar sizin de arzularınız olsun erimek ve akmak geceye şarkılar sunan bir dere misali şefkatin fazlasının verdiği acıyı bilip kendi aşk anlayışınla yaralanmak ve kanamak yine de istekle ve coşkuyla şafak vakti kanatlanmış bir gönülle uyanmak ve bir aşk gününe daha teşekkürle uzanmak sessizce çekilmek öğle vakti aşkın vecdini duymak akşamın çöküşüyle birlikte eve huzurla dönmek ve uyumak kalbinde aşk dolu bir dua ve dudaklarında bir şükür şarkısıyla.." The Prophet Khalil Gibran .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 15 Kasım , 2013 .. BARNABA İNCİLİ - 95/96 BÖLÜMLER Barnaba aslen Kıbrıslı olup yahudi bir aileden doğmuştur.Asıl adı Joseph/Yusuf' tur. Barnaba ismi ise teselli oğluanlamında ona sonradan verilmiş bir lâkaptır.Barnaba' nın kaleme aldığı İncil, İsa'nın bir şakirdi, yanizamanının çoğunu, mesajını yaydığı üç yıllık süre içindebizzat İsa'nın yanında geçiren bir kişi tarafından yazılmışve bugüne kadar gelmiş, bilinen tek İncil'dir.Kabul edilmiş dört İncil'in yazarlarının aksine, O İsa iledoğrudan teması olmuş ve öğretisini doğrudan İsa' danalmış biriydi.Barnaba İncili, MS. 325'e kadar İskenderiye Kiliselerindekanonik/gerçek/sahih bir İncil olarak kabul ediliyordu.Tevhid inancı lehinde yazan Iraneus'dan (MS.130/200) bu İncil'in İsa'nın doğumundan sonraki birinci ve ikinciyüzyıllarda elden ele dolaştığı anlaşılmaktadır. Roma'nın paganizmi ve Eflâtun'un felsefesinin İsa'nın aslî öğretileriiçerisine girmesinden sorumlu olmakla suçladığı Pavlus'akarşı çıkan İraneus, savunduğu fikirlerini desteklemek içinBarnabas İncili'nden geniş alıntılarda bulunmuştur.Ancak, MS.325 de toplanan İznik Konsülü, yüzlerce İncilyorumu yazımla birlikte, Barnaba İncili'ni de yasaklıyorve sadece seçilen dört tanesini gerçek kabul ediyordu.Konsül ayrıca teslis/üçleme'yi, Pavlus Kilisesinin resmîinancı olarak ilân etmişti. Seçilen ve resmî olarak kabuledilen İnciller; Matta, Luka, Markos ve Yuhanna/john'unyazdıkları kitaplardır. Bunların dışındaki tüm İncillerinimhâ edilmesi, ayrıca geçerliliği tanınmamış Inciller'denbirini yanında bulunduranın öldürüleceğine dair emirlerçıkarıldı.M.S. 366'da papa olan Damasus'un (304-384), Barnabaİncili'nin okunmaması hakkında buyrultu yayınlandığıkaydedilir. Buyruk, M.S. 395'te ölen Sezarya piskoposuGelasus tarafından desteklenmiştir. Bu piskopos İncil'iApoler; fal kitaplar listesine almıştır.Apokrifa/apocrypha basitçe 'halktan gizlenen' demektir.Böylece, daha bu aşamada İncil kimsenin eline geçmezolmuştur.Aşağıya aldığım yazılar, Barnaba İncili'nin 95. ve 96.bölümlerine aittir: ** **Ardından, vali, başkâhin ve kral, İsa'dan halkısusturması için, yüksek bir yere çıkıp halkakonuşmasını rica ettiler.O zaman İsa, tüm İsrailîler kuru ayakkabılarlageçerlerken Yuşa'nın Ürdün'ün orta yerindenon iki kabileye aldırttığı oniki taştan birininüzerine çıktı ve yüksek sesle dedi:"Kâhinimiz yüksek bir yere çıksın da, oradan benim sözlerimi tasdik etsin."Bunun üzerine, kâhin oraya çıktı; İsa, herkesduysun diye, ona ayrıca dedi:"Allah'ın va'dinde ve ahdinde, Allah'ımızın bir başlangıcı olmadığı ve hiç bir zaman sonunun da olmayacağı yazılıdır."Kâhin, karşılık verdi:"Aynen böyle yazılıdır orada."İsa dedi:"Allah'ımızın yalnızca Kendi Sözü'yle her şeyi yaratmış olduğu yazılıdır.""Aynen öyledir." dedi kâhin.İsa dedi:"Allah'ın değişmeyen, cisimsiz ve hiç bir şeyden oluşmamış olması nedeniyle görünmez ve insan zihninden gizli olduğu yazılıdır.""Öyledir, gerçekten» dedi kâhin.İsa dedi:"Allah'ımız sınırsız ve sonsuz olduğundan, gökler göğünün onu ihata edemiyeceği yazılıdır.""Süleyman Peygamber de böyle söyledi ey İsa»dedi kâhin.İsa dedi :"Allah'ın yemediğinden, uyumadığından ve her hangi bir eksiklikle ma'lûl olmadığından, hiç bir şeye ihtiyaç duymadığı yazılıdır."Öyledir." dedi kâhin.İsa dedi:"Allah'ımızın her yerde olduğu ve vurup düşüren ve bütünleştiren ve razı olduğu her şeyi yapan O'ndan başka hiç bir ilâh olmadığı yazılıdır.»"Öyle yazılıdır." diye karşılık verdi kâhin.O zaman İsa ellerini yukarı kaldırarak dedi:"Allah'ımız Rabb, tersine inanacak herkese karşı şahit olarak, senin hükmüne getireceğim inancım budur."Ve, halka dönerek dedi:"Kâhinin, 'Allah'ın ebediyete kadar ahdi olan Musa'nın kitabında yazılıdır,' dediği şeylere bakarak tevbe edin ki günahınızı idrak edebilesiniz; çünkü ben görünen bir insan, yeryüzünde yürüyen diğer insanlar gibi ölümlü bir çiğnem çamurum. Benim bir başlangıcım oldu, sonum da olacak ve ben bir sineği bile yeniden yaratamayan biriyim."Bunun üzerine, halk sesli sesli ağlayıp dedi:"Günah işledik sana karşı Allah'ımız Rabb; bize merhamet et."Sonra kutsal şehrin güvenliği ve Allah'ın kızarakonu milletlerin ayaklarının altına teslim etmemesiiçin İsa'ya dua et diye hepsi de yalvardılar.Bu durum karşısında, İsa ellerini kaldırarak, kutsalşehir ve Allah'ın insanları için dua etti.Herkes bağrışıyordu:"Amin, amin!."Dua bitince kâhin yüksek bir sesle dedi:"Dur İsa, çünkü, milletimizi sakinleştirmek için senin kim olduğunu bilmemiz gerekiyor."İsa karşılık verdi:"Ben, Davud soyundan Meryem oğlu İsa, ölümlüyüm ve Allah'tan korkan bir insanım ve şan, şeref ve azametin Allah'a verilmesine çalışıyorum."Kâhin cevap verdi:"Musa'nın kitabında, Allah'ın ne dilediğini bize ilân edecek ve dünyaya Allah'ın rahmetini getirecek olan Mesih'i, Allah'ın bize herhalde göndereceği yazılıdır. Bu bakımdan, senden rica ediyorum, bize gerçeği söyle, sen beklediğimiz Allah'ın Mesihi misin?"İsa cevap verdi:"Allah'ın böyle va'd ettiği doğrudur. Fakat ben kuşkusuz o değilim, çünkü o benden önce yaratılmıştır ve benden sonra gelecektir."Kâhin karşılık verdi:"Sözlerin ve alâmetlerinden ne olursa olsun inanıyoruz ki, sen Allah'ın peygamberi ve bir mukaddesisin. Bu nedenle, Yahudiye ve İsrail adına senden rica ediyorum ki, Allah aşkına bize Mesih'in ne şekilde geleceğini anlatasın."İsa cevap verdi:"Ruhumun huzurunda durduğu Allah sağ ve diridir ki, Allah, babamız İbrahim'e;'Senin soyundan yeryüzünün tüm kabilelerini kutsayacağım.' diye va'd etmişse de, ben yeryüzünün tüm kabilelerinin beklediği Mesih değilim. Fakat, Allah beni dünyadan çekip alınca, şeytan dinsizleri benim Allah ve Allah'ın oğlu olduğuma inandırarak, bu lânetli fitneyi yeniden çıkaracak, bu şekilde sözlerim ve akidem öylesine tahrif edilecek ki, ortada otuz mü'min ya kalacak, ya kalmayacak. Bunun üzerine Allah dünyaya acıyacak ve herşeyi kendisi için yaratmış olduğu Elçisi'ni gönderecek; O güneyden kuvvetle gelecek, putatapıcılarla birlikte putları yok edecek; şeytan'dan insanlar üzerindeki egemenliğini alacak. Yanında, kendisine inanacak olanların kurtuluşu için Allah'ın merhametini getirecektir. Onun sözlerine inanacak olanlara ne mutlu.""Muhammed; O'nun kutlu adıdır." .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2013 .. KENDİNİ YAKMAK/YAS TUTMAK/YASLANMAK..Her şey bütünü ile, tüm olup-bitenleri ilebize ait/zatî ve effective çevrimdir ve dezimmetimizdedir.Öge/Member'nin küme genel bilgi içeriği/secer'ibilinçaltı'nda sıkıştırılmış formüller/hard-discolarak saklıdır/Karine.Öge, programının içeriği kapsamında ve vaktigeldikçe uygun olan olaylar/Vakıa ile Tesadüfolarak yüz yüze gelecektir/Kendi ile yüzleşme.Önemli olan husus şudur:Tesadüf; Öge'nin bilgisi bağlamında ve bilgisineuygun bir kabullenme/TEVEKKÜL ile Tefrik/Keşifedilip, saptandığında -ki ZİKİR olarak da ifade edilebilinir- o takdirde maksat hasıl olacak,Tesadüf bir YASLANMA/İMAN değerine doğru ivmekazanacaktır.Böyle bir "İLKE" ile yola çıkışın nihayetindeÖge üzerinde bir ışık/hüzmesi/Gen Binit ortayaçıkacak ve Mevcudad'dan akan bu enerji/Yanmaile ATKÖSTEĞİ/8 çözülecek, "SIÇRAMA/REFAH/FEHM gerçekleşecektir. KUR'AN HİCR: 15/51-56 Onlara İbrahim'in misafirlerinden bahset. Hani onun yanına girmişlerdi de "SELÂM" demişlerdi. O da "Biz sizden korkuyoruz!" diye konuşmuştu."Korkma! Biz sana bilgin bir oğlan müjdeliyoruz." dediler. Dedi: "İhtiyarlık/kiber/atbinme yakama yapıştıktan sonra mı bana müjde veriyorsunuz! Neye dayanarak müjde veriyorsunuz?" Dediler: "Hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe/Yeis'e düşenlerden olma." Dedi: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser/Mey'us olur Rabbinin rahmetinden!" .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 17 Kasım , 2013 .. DRAVİD DİLLERİ / DRAVIDIAN LANGUAGESGüney Asya'da konuşulan ve 23 dilden oluşan dilailesi. En önemlileri; Tamil, Kannada, Malayalam,Telegu, Gondi, Kurukh ve Tulu dilleridir.Dravid dilleri yaygınlıkla Hindistan Cumhuriyetinde,Sri Lanka, Güneydoğu Asya, Afrika ve Pakistan'dakonuşulur.İsa'dan önceki döneme değin uzanan edebiyatları,yazı sistemleri vardır. Coğrafi yaygınlık açısındanönde gelen Tamil dili, Hindistan'da sadece, Sanskritdiliyle bir tutulabilecek zengin edebiyata sahiptir.Dravid dilleri, Hint-Avrupa ailesinden ya da başkadillerle kanıtlanabilir bir bağlantısı bulunmayan ayrıbir aile olarak kalmıştır. Bağımsız bir aile olduğu ilkkez 1816'da kabul edilmiştir.En eski edebi yapıtları İÖ y. 3. ve 2. yüzyıla ait olanTamil Dili'nın, bazı yöresel lehçeleri ve Brahmanlarile Brahman olmayanların konuştuğu iki toplumsallehçesi vardır. Ayrıca resmi yazı ile günlük konuşmadilleri de ayrışmıştır.Diğer Dravid dillerinde de böylesi farklı ayrışmalarıgörebiliriz.Günümüzde ise Dravid Dilleri çoğunlukla Hindistan'ıngüneyinde konuşulmaktaysa da, bu dili konuşanlarıneskiden çok daha geniş bir alana yayıldıkları kesindir.Hint-Ari/Aryan dillerindeki, bilinen en eski yapıt olanRig Veda' da, Dravid dillerinin özelliklerine rastlanır.Dravid dillerine ait diğer ilk kayıtlarına, Sanskrit ve Yunan-Lâtin metinlerinde de tesadüf edilmektedir. .. Alıntı
Φ İNTERLOCK Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2013 Yazar Gönderi tarihi: 18 Kasım , 2013 .. CÂSİYE / ZAMAN / DEHR.. KUR'ANCÂSİYE: 45/24Ve kâlû mâ hiye illâ hayâtün eddünyânemûtü ve nahyâve mâ yühlikünâ illeddehr,ve ma lehüm bizâlikemin 'ılm'in hüm illâ ye'zunnûn**********"Hem dediler ki o hayat sırf bizim dünya hayatımızdan ıbarettir ölürüz ve yaşarız ve bizi ancak dehir/zaman helâk eder," Halbuki buna dâir bir ilimleri yoktur, onlar sâde zannederler*Elmalılı H. Yazır ** **Dakı eyittiler:"Degül ol, illâ yakın dirliğümüz; ölürüz dakı dirilirüz. Ya'nî bir nicemüz ölür, bir nicemüz dirilür. Dakı helâk eylemez bizi illâ rûzigâr." Dakı yokdur anlarun, şuna hiç bilmek; degül anlar, illâ gümen eylerler. *Muhammed Bin Hamza ** **The Kneeling:"And they say: There is naught but our life of the world; we die and we live, and naught destroyeth us save time." when they have no knowledge whatsoever of (all) that; they do but guess. *M. Pickthall ** **İngilizce çeviriye bir yorum:Câsiye/The Kneeling= Diz çökmüş/oyalananKnee: diz, mafsal, büküm, karakteristik eğride değişimin en fazla olduğu bölge/türevLing: oyalanmak, gitmemek, gitme vaktini uzatmak, kolay kolay geçememek** ** Ve dediler ki:(örfî rivayetleri kabul edenler/tesir alamayanlar,)"Gördün mü! Biliyoruz işte bizde, burada hiçbir şey yok!/Vanity! Ancak/ama hiç olmazsa yaşamımızı/ömrümüzü bu dünya imkânlarından faydalanarak sürdürüyoruz. Deneyimler/experience yaşar ve pratikler/practices yaparız. Ve bu arada türlü olaylarla da yüz yüze geliriz. Ve hayat enerjisini/LIVE, bu güncel yaşamda/LIFE, elde etmeye çalışırız. Ve bu 'hiçliktir, değersiz bir yaşam şeklidir' dediğin eylem tarzımız, bizi tüketecek olan törel anlayıştan, ölüm ve cehennem şartlarından/doğum ve ölümün döngüsünden kurtulmak için zaman kazandırabilir, böylece kendimizi aşar, yükselmeyi başarabiliriz.." Onlar bu konuda hiçbir bilgiye sahip değil ve onlarkendilerine verilmiş imkânlar içerisinde zamanı vene olduğunu, gerektiğinde nasıl kullanılacağını,kaburgayı/havvayı farkedemiyorlar/mevcudatınkâinat üzerindeki etkilerini anlamıyorlar/knowledge.Ancak bu kabulleri yüzünden, inançları doğrultusundavar güçleri ile olabildiğince çalışıyorlar ve eskiyorlar.Ama bütün bildikleri varsayımdan/tahminden/zann'danöteye geçmeyen bir dışa bakıştır/afakî bir akıl yoludurve enfüsten/iç alemden de bilgileri yoktur.Bu küstahlıktır, ahlâksızca zamanı harcamaktır. .. Alıntı
Φ ERBAY Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2013 Fotoğraf makinesi aldım markası nikon Selam olsun sana ey erişilmez ikon Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.