Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Sayın Başbakanımız bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Tabi kendisine oy verenleri de. Geçen gün Mısır ziyaretinde söyledikleri sözler, yaptığı açıklamalar karşısında toplum olarak, yine gözlerimiz açık kaldı. Tabi kendisine oy verenlerinde gözleri, tabiri caizse öyle bir açık kaldı ki, hala kapandığını sanmıyorum.

 

Peki, neydi bu sözler ve açıklamalar? Basından aldığım bölümleri önce aktarmak istiyorum.

 

(Türkiye’de anayasa laikliği, devletin her dine eşit mesafede olması olarak tanımlar. Laiklik kesinlikle ateizm değildir. Ben Recep Tayyib Erdoğan olarak Müslüman’ım ama laik değilim. Fakat laik bir ülkenin başbakanıyım. Laik bir rejimde insanların dindar olma ya da olmama özgürlüğü vardır.

— Ben Mısır’ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyorum. Çünkü laiklik din düşmanlığı değildir. Laiklikten korkmayın. Umarım ki Mısır’da yeni rejim laik olacaktır. Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir.)

 

Yukarıdaki sözler bilgiler, laiklik adına çok doğru söylenen sözlerdi. Bunları okuyunca çok mutlu oldum, fakat bu mutluluğum uzun sürmedi. Çünkü bu söyledikleri kendi inancı, düşüncesi olamaz dedim, bu sözleri ülkemizde bir kez dahi söylemeyen Başbakanımız, laiklik konusunda tam tersini söylediği, görüntülü videoları hala internet sitelerinde dolaşıyor, isterseniz bir araştırın bakın, Başbakanımız laiklik konusunda geçmişte neler neler söylemiş. Laiklik konusunda Başbakanımızın konuşmasından tek bir cümle hatırlatmak istiyorum.

 

( Hem laik, hem Müslüman olamazsınız. Ya laik olacaksın ya Müslüman.)

 

Peki, Laikliğe karşı olan, ya laik olacaksın ya da Müslüman karşılaştırmasını yaparak, adeta laikliği dinsizlikle karşılaştırması, laikliği kişiye indirgeyen bu düşüncesine rağmen, devlet yönetiminde Mısıra laik devlet yönetimini öneren bu sözleri, Başbakanımız Mısırda neden söylemişti? İşte bu soru aklıma gelince sevincimin yerini, tedirginlik aldı.

 

Başbakanımız Laikliği bir devlet yönetimi olarak tarif ettikten ve Mısırın devlet yönetimine de Laiklik düzenini önerdikten sonra söylediği bir cümle, aslında kendisine oy verenleri ve geçmişte söyledikleri sözlerine kılıf uydurmaktan başka hiçbir şey değildi. Çünkü Başbakanımız laikliği, daha önce her inanca sağladığı özgür bir ortam sağlayan yönetim şekli olarak tarif etmeyip, tam tersine ona düşman olanların safında yer alarak, laikliği kişiye indirgenmiş dinsizlikle eş tutan anlayış olarak algılayıp, topluma sunmuşlardı. Mısırda daha önceki söylemlerinin tam tersini söylemesi, asla kendi düşüncesi olamaz. Peki, kimin düşüncesi ya da yönlendirmesi sonucu bu sözler söylenmiş olabilir? İşte burası çok önemli. Onu Rabbim bilir, ama bizlerinde biraz tahmin etmesi zor olmasa gerek.

 

Mısırda sözlerinin arasına özenle sıkıştırmaya çalıştığı sözcük neydi?

 

(Ben Recep Tayyib Erdoğan olarak Müslüman’ım ama laik değilim.)

 

Bu söz çok doğruydu, gerçekten bir insan laik olamazdı. Yani kendi inancı adına tarafsız değil, tam tersine kendi inandığını yaşama hakkına sahipti. Fakat cümlenin kuruluşu, daha önce ve sonra tarif ettiği laik sözcüğünün ne anlama geldiğiyle hiç bağdaşmıyordu. Başbakanımız laik yönetim şeklini tarif ederken, bu bir devletin yönetim şekli ve anlayışıdır, yani devlet yönetiminin her dine aynı yaklaşıp, onlara özgürce dinlerinin yaşanmasını sağlar diye tarif etmesi, daha sonra laik sözcüğüyle bireyi karşılaştırmasında anlatmak, mesaj vermek istediği çok önemli bir şey vardı. Elbette kişi, yani birey laik olamaz. Bu tarifi yapmak laik devlet olmanın karşılığı da değildir. Bizzat kendisi laik sözcüğünü tarif ederken devletlerin, anayasanın laik olmasından bahsetmişti. Tüm bu açıklamalardan sonra Başbakanımız, neden ben layık değil Müslüman’ım dedi?

 

Elbette bende layık değil Müslüman’ım, çünkü kişi değil, bizleri yöneten devlet, anayasa laik bir yönetim içinde olur. İşte burada Başbakanımız, geçmişte söylediği yanlış sözlerini, düşüncelerini düzeltemeye çalışmanın telaşesi içinde, bu sözleri söylediğine inanıyorum.

 

Başbakanımızın bu denli laiklik konusunda fikir değiştirmesine neden, ne olabilir diye düşündüğümde, yine geçmişte üzücü örnekleri aklıma geldi. Daha önce söyleyip kısa zamanda fikir değiştirdiği konuları lütfen hatırlayınız. Tüm bunların nedeni ne olabilir hiç düşündünüz mü?

 

Arap Ülkelerinde yaşanan özgürlük ateşini, istediği gibi yönetemeyeceğinden korkan Amerika, acaba Sayın Başbakanımızın kanalıyla Mısıra, ülkemizde dahi hiç uygulanmayan LAİK yönetimi teklif ettirmiş olması ihtimali üzerinde durmamız, sizce yanlış mı olur dersiniz? Kendisinin geçmişte asla onaylamadığı, birden bire hangi güç Başbakanımızın bu düşüncesini tersine çevirmiş olabilir? Mısıra kendi rızası ve isteğiyle, laikliği önermiş olabileceğini düşünen, var mı yoksa hala aramızda?

 

Bakalım Başbakanımıza oy veren ve laikliğin dinsizlik olduğunu düşünen bazı vatandaşlarımıza, nasıl bir açıklama yapılacak. Çünkü basında ses seda çıkmıyor, dün laikliğe küfredenler şimdi suskun. Yoksa dereyi geçene kadar, her şey mubahtır sözleri ile mi geçiştirilecek, sakinleştirilecek yine toplum?

 

Demokrasilerde asla rastlanmayan bir durum yaşanıyor ülkemizde. Eğer bizler özgür irademizle oylarımızı verip, yöneticilerimizi seçemiyorsak, dün söylediğini yarın birilerinin zoruyla değiştiren yöneticilerimize de sesimizi çıkaramayız. Allah ömür verirse, kim bilir daha neler göreceğiz. Bugün söyleyip, yarın birileri uyardığında, bakalım daha neler değişecek. Neye layıksak onu yaşayacağız.

 

Körü körüne itaat eden değil, hakkını arayan, düşünen akıl eden, gerektiğinde özgürce sorgulayan, dimdik ayakta duran bir toplum olmamız dileklerimle.

 

Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK

Gönderi tarihi:

Erdogan'in sözlerinde sasilacak bir yan yok.10 yillik iktidari döneminde Erdogan'in bugün söyledigini yarin inkar eden,inkar ettigini ona hatirlatanlarada ahlak sinirlarini zorlayan bir tarzda saldiran birisi olmasina alistik.Siyaset tabi ki yerine göre hazir cevap olabilmek,güne ve sartlara göre hükmetmektir.Fakat bugün söyledigini yarin inkar etmek siyasetcilik değildir.Aynen "PKK ile görüsmeler yaptigimizi ispat edemeyen ****" demesi gibi.Bakin, yandaslar simdi onun bu **** kelimesinin döndügü yönü carpitma telasindalar.Onu savunabilmek adina,terör örgütü ile pazarligi dogal karsiliyorlar,demek ki terör örgütü ile sarmas dolas olanlar AKP'lilerdir bu artik gün yüzüne cikmistir.CHP ve MHP'yi pkk ile birlik olmakla suclayanlarin maskeleri düsmüstür.Terör örgütü ile birlik olanlar ülkeyi yönetenlerdir.Yani sehitlerimizin kanlarinin vebali AKP iktidarinin omuzlarindadir ve eger ilahi adalet varsa dünyada degilse bile gittikleri yerde bu vebalin hesabini vereceklerdir.

 

Gelelim Laiklik konusuna:laiklik bir din bir inanc olmadigi icin bir insan hem müslüman ve hem de LAIK OLABILIR.Laiklik devlet bazinda devletin her dine her inanca esit mesafede olmasi demektir.Kisi bazinda ise laik olmak inancini,dinini inkar etmek degil tam aksine hem inanip hem de baska inanc sahiplerine esit derecede mesafeli olup saygi duymaktir.Basbakanin gercek müslüman oldugunu kendi inanci disindaki inanc ve sahiplerine saygisinin olmamasindan anliyoruz.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

 

Bakalım Başbakanımıza oy veren ve laikliğin dinsizlik olduğunu düşünen bazı vatandaşlarımıza, nasıl bir açıklama yapılacak. Çünkü basında ses seda çıkmıyor, dün laikliğe küfredenler şimdi suskun. Yoksa dereyi geçene kadar, her şey mubahtır sözleri ile mi geçiştirilecek, sakinleştirilecek yine toplum?

sayin halukgta,

degismeyen tek gercek degisimdir ve "beraati zimmet" asildir..:) niyet okumalari birakin..laikligin dinsizlik oldugunu iddia edenler laikci uygulamalardan nasibini alanlardi yorgan gitti(laikcilik cöktü) kavga bitti:) kaldiki marjinal guruplarin özlemleri kimseyi baglamaz..demokrasilerde "Amiş"lere de yer var..laikcilerin anlayamadigi sey..

 

anlasilan sizi daha cook sasirtacak "ezber bozan" basbakan..:))

 

 

 

slm.

 

 

*****

"....Kendi özel kiliselerinde ibadet etmeyi tercih eden Amişlerin en çok önem verdiği şeyler, fazla çocuk sahibi olmak, komşuluk ilişkileri ve akrabalarıyla görüşmek.

 

Almanca`nın farklı bir aksanıyla konuşan ve anadillerini 200 yıla yakın süredir bulundukları Amerika kıtasında da kullanmayı sürdüren topluluk, çocuklarını ilköğretimin ardından okula göndermiyor.

 

Giyim tarzlarıyla da farklı olan Amiş topluluğunda kadınlar uzun kollu ve uzun etekli elbiseler giyiyor. Elbiselerini önlük ve 17. yüzyıldan kalma şapkaları ile tamamlıyorlar. Erkekler ise çalışırken askılı elbise, günlük yaşamda ise koyu renk takım elbise giyerek şapka takıyorlar. Evlendikten sonra tüm erkekler sakal bırakıyor.

 

 

Amişler, çamaşır ve bulaşıklarını elde yıkıyorlar, akşamları mum ışığında oturmayı tercih ediyorlar, atlı arabanın yanı sıra zaman zaman bisiklet kullanarak ulaşımı sağlıyorlar ve akşama kadar tarlalarında çalışıp günbatımına yakın evlerine çekiliyorlar.

 

Farklı kültürleri ve yaşam tarzlarıyla insanların ilgisini çeken ve kalabalık olarak yaşadıkları Lancester`ı ülkenin en turistik yerlerinden biri haline getiren Amişleri görmek için her gün onlarca tur otobüsü bölgeye geliyor.

 

Kurdukları köylerde yaşayan bu aşırı Hristiyan ve içe kapanık topluluğun hayatlarını yerinde gözlemlemek isteyen turistler, atlı arabalarla düzenlenen turlarla köylere gidiyorlar.

 

Amişleri rahatsız etmemeye de özen gösteren turistler, özel izin dışında fotoğraf ve görüntü çekiminin yasak olduğu köylerde Amişlerin yaşam tarzlarına saygılı davranmaya çalışıyor.

 

 

Son 20 yılda çok hızlı şekilde büyüyen ve ABD`de 27, Kanada`da ise 2 eyalete yayılan Amişler topluluğunun son olarak yerleştiği şehirlerden biri de ABD`nin Kanada sınırında bulunan Maine eyaletine bağlı Smyrna oldu.

 

Adını İzmir`in eski adı olan Smyrna`dan alan kente, ilk Amişler 1996 yılında yerleşmeye başladı. Ülkenin farklı şehirlerinden gelerek Smyrna`ya yerleşen grupların hızla artmasıyla bu kentteki Amiş nüfusu 200`e yaklaştı. 1830 yılında kurulan şehri, kültürlerini yaşatacak ve tarımla uğraşmalarına olanak tanıyacak yer arayışları sonunda seçen Amiş aileleri, burada kurdukları 10`un üzerinde fabrikada işledikleri ürünleri ABD iç piyasasında satarak geçimlerini sağlıyorlar..."

(kenthaber)

Gönderi tarihi:

Laiklige karsi olan kesim,dinci kesimdi yani dindar kesim degil,dini,Allahi kullananlarin tümüde Laiklige karsiydi ki bu dini bütün dincilerde tarikat tekkelerin müdavimleri yani seyhlerinin ayak sularini kutsal diye dolabinda saklayanlardi.

 

Laiklik yasalarda anlatildigi gibi uygulanamadi cünkü Türkiye'yi 1950 yilindan bu yana dinci ve tarikat cevreleri yönetiyordu.Diyanetin amaci insanlarin inanclarina göre ibadetlerini gerceklestirmede yol göstermek bir tür danisma kuruluydu,fakat bu tarikat cephesi diyaneti diyanet olmaktan cikarip tamamen belli bir inanc kesiminin kurumu haline getirdiler ki hala öyledir,bakin Alevi toplumunun birakin inanclarini özgürce yasamalarini bir kenara onlara saygi bile duyulmuyor.Cünkü Aleviligin kökeninde TÜRKLÜK vardir.Bu tarikat kesimi genelinde Araplari 'mübarek millet'olarak bilirler.Bu nedenle icinde Türklük olan herseye düsmandirlar.

 

Basbakana gelince,köken olarak Türk olmayan birisinin Türklük icin calismasi zaten sasirtici olurdu.Birlikte calistiklari kesimlere baktigimizda,karsimiza farkli gruplar cikmaktadir.Bu gruplar kuruldugundan bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devletini hedef almis gruplardir.AKP bunlardan olusmakta ve bunlarla birlikte calismaktadir.

 

Basbakan,ben müslümanim ama siz Laik olun diye Misirlilara yapmis oldugu öneri kendi önerisi degildir.AB/D'nin önerisidir,Basbakan onlarin talimatlari dogrultusunda calismaktadır.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Başbakanın bozabildiği tek ezber türü var: Kendi ezberleri! :lol:

 

 

 

ezber bozmanin yolu icine dogdugu toplumun kisiye dayattigi ezber/ler/i bozmaktan gecer nitekim toplumu dönüstürenler de birer ezber bozan..laikci olanin anlamakta zorlandigi sey..

 

 

slm.

Gönderi tarihi:

Kizilay Meydaninda topladiklari taraftarlari ile tam bir rezalete dönüstürmüstü AB ile imzalanan protokolü.

 

AB'ne girdik diye cadilar dügününü andiran manzaralar yasandi Kizilay'da.Kac yil gecti ve topu topu 8 baslik acildi ve kapandi cünkü ezber bozan basbakan verdigi sözleri tutamamisti.E AB Türkiye olmadigi icin kolay kolay yediremiyordu onlara bu dolaplari. Bu durum "ONE MINIT"gibi tiyatrolara bayiliyordu.Don Kisot'luk para ile degildir.Her yel degirmeninin oldugu yerde muhakkak don kisotlar ve cömezleri vardir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Önce şu kişi laik olmaz düşüncesinin çürüklüğünü bir ortaya koyalım. Bu düşünce, sözüm ona ezber bozucu yaftasını kullanan dogmatiklerin topluma yaydığı zehirli dumanlardan sadece biridir.

 

Kişi öyle bir laik olur ki, hem de çok güzel olur!

 

Kendi inancını paylaşmayanlara da saygı duyar, başka dinden olanlara da kardeşi gözüyle bakar, camisine de gider, akşam insan gibi, uygarca iki yudum şarabını da içer. Her yaptığı işte tanrı bu işe ne der düşüncesine kafasına takmaz. Hele su içtiğim bardakta daha önce rakı içilmiş midir gibi akıl dışı düşünceler hiç aklından geçmez!

 

Ezber bozmanın yolu ise, binlerce yıldır insanlara dayatılan dogmatik efsaneleri, eskilerin masallarını elinin tersiyle itmekten ve bilimi tek rehber edinmekten geçer. İnsanlığa yol gösteren ve toplumlarını dönüştüren büyük liderler böyle yapmışlardır.

 

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.