Misafir gelincik Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 METAMOSMORİS ilkin ELİFBA idi sonra ALFABE oldu derken ABECE şimdi de A.B.D ve SAYIM görüyoruz işte melevizyonlarda büyük küçük meclislerde panellerde basın toplantılarında bir 'sayın'dır gidiyor 'sayın' aşağı 'sayın' yukarı 'sayın' diyorlar birbirlerine hep oysa sayıyla verilmedi ki bu muhterem dürzüler bize Suda Bir çift yaprakmış dalında yumuşacık Tutmuşum, tutmuşum ellerinden senin Düşmüşüz yavaşça bir sakin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık Balıklar gibiymiş sessiz ve karanlık, Yüzermiş saçların, yüzermiş nefesin Susarmışız öyle, bir sakin derenin İçindeymişik, yeşilmişik, sazmışık İTİRAZA İTİRAZIM VAR Süt limanlarda poyrazlarla lodoslar oluyorum Döndükçe,döndükçe başım,martılar kusuyorum Derya bir Kuran-ı Kerim,yapraklarını bir bir açıyorum Karış,karış,karış,karış,karış,karış,karış karıştırıyorum Bakara oynuyorum Fatiha’nın Bakara Suresiyle Ve zarlarla ki hepsi ayrı bir Sure alayıdır Nedir diye;nemenedir bir arabesk diye diye Martılar bu şakası yok,akaraplar tarafından ağlanılan Bir mersiye---şad olsun ruhu---Tamburi Cemil Bey’e Odeon bir rekorla koşan bir gramofonmuş dünya Kurdukça dönüyorum,döndükçe çalıyor çalınıyorum Ben ki Kibariya bir hırsız ve Ferdi Tayfur kadar eski bir sipiker ve kokoyinman Kendimden kendimi çalıyorum,kendimle,kendimle kendimiYaşasın mahşere dek bu kısır olmayan döngü Yaşasın Veli’fendiler’de mahşerin o dokuz doğuran süvarisi Benden önce de vardı benden sonra da tufan Yaşamak ölünmez ki yaşamayı yaşamaklan Gönderinde Hasan-hüseyin emminin,dalgalandıkça bu kırmızı don Bir arabesk bu,ister sol olsun ,ister sağ Ve indikçe kustuğum martıların güzel gözlerinden yaşlar Çaputlar kalkıp kalkıp Marmara’nın dalga kıranlarından Kondu-konacak geceleri Hacı Bektaş-i Veli’nin türbesindeki o milyon yıllık dut ağacının dallarına Bu şiir ve bu nane, ifademe mani olmayan bir damla meni Lumpen kesilmiş şahsımın(rıpp) kuzgunlaşmasıyla birden göğe ağan ve ağaran meçhulbir artısıyla Ki istersen demevi bir RH pozitif de olabilir İşte bu bir şiirin kendini çektikten sonra Kodak’la nefsine nefes etmesidir Zaten şiir dene nesne,eski bir an’aneyle,doğan çocuğun kulağına ezan makamıyla ismini üflemesidir Ya da tınlatmaktır içinle için olan tambur ola ki evreni Ve de çınlasın deyuu Neyzen’in neyi(görülmemiş hiç neyin çınladığı bu an’a dek) Ve en arabesk,en çağdaş adamımız Orhan Veli’nin kuzular kulağına Maraz ve menopoz,muhteris ve muteriz itirazlara itirazım var,itirazım,itirazım Ama halka,halka halka halkalanan halka dünden ve yarından her zaman razıyım. Bilmelisin ki... Duvarda asılı diplomalar insani insan yapmaya yetmez. Bilmelisin ki... Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır. Bilmelisin ki... Karşındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin nereden geçtiğini bulmak zor. Bilmelisin ki... Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez. Gerçek aşkların da! Bilmelisin ki... Tecrübenin kaç yaş günü partisi yaşadığınızla ilgisi yok, ne tür deneyimler yaşadığınızla var. Bilmelisin ki... Aile hep insanın yanında olmuyor. Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz. Aile her zaman biyolojik değil. Bilmelisin ki... Ne kadar yakın olursa olsunlar en iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir. Onları affetmek gerekir. Bilmelisin ki... Bazen başkalarını affetmek yetmiyor. Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor. Bilmelisin ki... Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın dünya sizin için dönmesini durdurmuyor. Bilmelisin ki... Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz Bilmelisin ki... İki kişi münakaşa ediyorsa, bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez. Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez. Bilmelisin ki... Her problem kendi içinde bir fırsat saklar. Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır. Bilmelisin ki... Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 CAN YÜCEL'İN MAL BEYANI 1-Avşa adasında üç daire,dört üçgen,beş dikdörtgen 2_Gökyüzünde bi bulut 3_Bitliste beş minare 4_Biri yazlık bri kışlık iki platonik sevgili 5_Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı 6_Islıklada çalınabilen dört anonim türkü 7_Palandöken de bir palan iki döken 8_Kastamonun da üç kasto 9_Üç fay hattı 10_Bir çarşamba,iki perşembe ,üç cuma 11_Dünyada mekan 12_Ahirette iman 13_Denizde kum 14_Uzayda yerçekimsizlik 15_Bi çuval gazoz kapağı 16_Bir kibrit kutusu sigara izmariti 17_On sekiz saç biti 18_Biri ingilizce altı adet küfür 19_Yirmi tane boş naylon poşet 20_Sevenlerin kalbinde kurulmuş bir taht 21_Bir sürü saç sakal kl tüy yün 22_üç ayrı parkta üçayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank 23_Bi ayakkabı çekeceği 24_iki büyük taş kütlesi 25_Bi adet ağaç gölgesi 26_Üç kuş kanadı sesi 27_Bi sürü kedi köpek 28_Bi marmara denizi 29_Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci 30_Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu 31_Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili 32_Nakit 15 kuruş 33_Anadan babadan kalma yarısı yaşanmış bir ömür Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 27 Nisan , 2006 ANAYASASI İNSANIN Paul Eluard için yazılmıştır Kan yasası bu insanın: Üzümden şarap yapacaksın Çakmak taşından ateş Ve öpücüklerden insan! Can yasası bu insanın: Savaşlara yoksulluklara Ve binbir belaya karşın İlle de yaşayacaksın! Us yasası bu insanın: Suyu şavka döndürüp Düşü gerçeğe çevirip Düşmanı dost kılacaksın! Anayasası bu insanın Emekleyen çocuktan Uzayda koşana dek Yürürlükte her zaman CAN YÜCEL Eğer O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de, kalp, göğüs kafesine o kadar yüklenmeseydi eğer. Yerini başka şeyler alabilirdi uzun gece sohbetlerinin, son sigara yudum yudum paylaşılmasaydı eğer. Düşlere bile kar yağmazdı hiçbir zaman, meydan savaşlarında korkular, aşkı ağır yaralamasaydı eğer. Su gibi akıp geçerdi hiç geçmeyecekmiş gibi duran zaman, beklemeye değecek olan gelecekse sonunda eğer. Rengi bile solardı düşlerdeki saçların zamanla, tanımsız kokuları yastıklara yapışıp kalmasaydı eğer. O büyük, o görkemli son, ölüm bile anlamını yitirirdi, yaşanılası her şey yaşanmış olsaydı eğer. O kadar da çekilmez olmazdı yalnızlıklar, son umut ışığı da sönmemiş olsaydı eğer. Bu kadar da ısıtmazdı belki de bahar güneşleri, her kaybedişin ardından hayat yeniden başlamasaydı eğer. Kahvaltıdan da önce sigaraya sarılmak şart olmazdı belki de, dev bir özlem dalgası meydan okumasaydı eğer. Anılarda kalırdı belki de zamanla ince bel, namussuz çay bile ince belli bardaktan verilmeseydi eğer. Uykusuzluklar yıkıp geçmezdi, kısacık kestirmelerin ardından, dokunulası ipekten bir o kadar uzakta olmasaydı eğer. Issız bir yuva bile cennete dönüşebilirdi belki de, sıcak bir gülüşle ısıtılsaydı eğer. Yoksul düşmezdi yıllanmış şarap tadındaki şiirler böylesine, kulağına okunacak biri olsaydı eğer. İnanmak mümkün olmazdı her aşkın bağrında bir ayrılık gizlendiğine belki de, kartvizitinde "onca ayrılığın birinci dereceden failidir" denmeseydi eğer. Gerçekten boynunu bükmezdi papatyalar, ihanetinden onlar da payını almasaydı eğer. Issızlığa teslim olmazdı sahiller, kendi belirsiz sahillerinde amaçsız gezintilerle avunmaya kalkmamış olsaydın eğer. Sen gittikten sonra yalnız kalacağım. Yalnız kalmaktan korkmuyorum da, ya canım ellerini tutmak isterse... Evet Sevgili, Kim özlerdi avuç içlerinin ter kokusunu, kim uzanmak isterdi ince parmaklarına, mazilerinde görkemli bir yaşanmışlığa tanıklık etmiş olmasalardı eğer!! Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2006 Sevgi Duvarı Sen miydin o yalnızlığım mıydı yoksa Kör karanlıkta açardık paslı gözlerimizi Dilimizde akşamdan kalma bir küfür Salonlar piyasalar sanat sevicileri Derdim günüm insan arasına çıkarmaktı seni Yakanda bir amonyak çiçeği Yalnızlığım benim sidikli kontesim Ne kadar rezil olursak o kadar iyi Kumkapı meyhanelerine dadandık Önümüzde Altınbaş, Altın Zincir, fasulye pilakisi Ardımızda görevliler, ekipler, Hızır Paşalar Sabahları açıklarda bulurlardı leşimi Öyle sıcaktı ki çöpcülerin elleri Çipcülerin elleriyle okşardım seni Yalnızlığım benim süpürge saçlım Ne kadar kötü kokarsak o kadar iyi Baktım gökte bir kırmızı bir uçak Bol çelik bol yıldız bol insan Bir gece Sevgi Duvarını aştık Dustuğum yer öyle açık seçik ki Başucumda bi sen varsın bi de evren Saymiyorum ölüp ölüp dirilttiklerimi Yalnizlığım benim çoğul türkülerim Ne kadar yalansız yaşarsak o kadar iyi Arife tarif Öyle bi aş olsun ki derim... "Biraz taş biraz hayvan biraz düş" Ve göğe aşırdığım kuş Denizin mor bostanından Süngerim al soğanım Soluğumdan açan lale Mutluluğa geleceğe Yeter ki bir döşün olsun kocaman Bu aş ve bu vurgun seksen kulakta yenir Ve sıkarsa tabiy toplumsal petkan Öyle bir Aşk olsun ki derim... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 21 Mayıs , 2006 BULUŞMAK ÜZERE Diyelim yağmura tutuldun bir gün Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek Öbür yanda güneş kendi keyfinde Ne de olsa yaz yağmuru Pırıl pırıl düşüyor damlalar Eteklerin uça uça bir koşudur kopardın Dar attın kendini karşı evin sundurmasına İşte o evin kapısında bulacaksın beni Diyelim için çekti bir sabah vakti Erkenceden denize gireyim dedin Kulaç attıkça sen Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan Ege denizi bu efendi deniz Seslenmiyor Derken bi de dibe dalayım diyorsun İçine doğdu belki de İşte çil çil koşuşan balıklar Lapinalar gümüşler var ya Eylim eylim salınan yosunlar Onların arasında bulacaksın beni Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya Çakmak çakmak gözleri Meydan ya Taksim ya Beyazıt meydanı Herkes orda sen de ordasın Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim Özgürlüğe mutluluğa doğru Her işin başında sevgi diyor Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili Bi de başını çeviriyorsun ki Yanında ben varım Alıntı
Φ Evrensel Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2007 Sevgili Can amcamızla ilginç bir anımı anlatayım. Sahildeki bir çay bahçesinde oturuyordu, elinde de birşeyler karalıyordu, bende vapura gidiyordum. Geçerken şu Can amcama iki dakika takılayım dedim. "Can amca, ne var ne yok? kime saldırıyorsun bu aralar?" diye sordum. Hafif bir kahkahayla gülerek, "Evrensel, oğlum sorduğun soruyada bak. Don Kişot kime saldırır? tabiki yeldeğirmenine" diye cevapladı. Bende "ağzından yel alsın, bir tane yel değirmenimiz var, her tarafı yıkık dökük zaten, onadamı saldırdın?" diyerek cevapladım. Oda "ben Don kişotluğumu yapayımda, gerisini halk bankası düşünsün" diyerek cevapladı ve ardından ben aceleyle vapuruma doğru yol aldım. Uzun zaman sonra bir kitabında dikkatimi çekti, hakikattende değirmene saldırmış. O şiirini o andamı yazıyordu yoksa o anda sadece kafasındamı düşünüyordu pekde emin değilim ama, şiirini sizede sunayım: Her Donkişotun bir yeldeğirmeni vardır Benim ki Heybeli’de Yarı yarıya yıkık Üstünde Kırmızı üstüne beyaz beyaz harflerle Kocaman TÜRKİYE HALK BANKASI Yazılı Vallahi billahi de Beş kuruş almadım o reklam için CAN YÜCEL Sevgili Can amcamız, biraz sivri dilli ve sert görünümlüydü. Ama her ne kadar öyle görünsede çok yumuşak mizaçlı, doğasever, hayvansever, yardımsever ve son derece espiritüel bir dostumuzdu. Hayatının son yıllarında Datça'ya yerleşti ve onu fazla göremez olmuştuk ama o şimdi bile olduğu gibi daima kalplerimizde yaşıyor. Seni çok seviyorum Can amcamız, sen bizlere daima can verdin. Huzurla uyu. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2007 Gönderi tarihi: 9 Ocak , 2007 Can Baba çok sevdiğim bir şairdi yaa... Göçmesine çok üzülmüştüm. Ben bu kadar Kalender bir insan daha görmedim. Bir gün İzmirde, Kıbrıs Şehitleri Şehitleri caddesinde bir kaç elemanlar içmişler. Sonra yürürken Can Baba yere uzanmış. Tabi yanındakilerdende uzananlar olmuş. Birisi, Can Baba'dan çok ulvi bir cevap beklercesine "Ne oldu" diye sormuş, Can Baba'da "Ne olacak sarhoşum.... ..." diye basmış küfürü... DeliDolu bir adamdı işte öyle... Geldi geçti... İki şiiri çok güzeldir: "Mare Nostrum" ve "Götümser"... Alıntı
Φ zühre Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 Gönderi tarihi: 9 Temmuz , 2007 Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun? Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek. Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun? ''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek. Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun? Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek... Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun? Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak. Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun? Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek. Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun? Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak. Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun? Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime. Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun? Nereden bileceksin? Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken... Kıskanmazdım. Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım. Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni.. Ama sen hiç benimle olmadın ki... YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN... CAN YÜCEL Alıntı
Admin ™ Admin Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2007 Admin Gönderi tarihi: 27 Ağustos , 2007 Belkim bir kertenkeleydim Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2007 Bu günlerde herkes gitmek istiyor. Küçük bir sahil kasabasına, Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara... Hayatından memnun olan yok. Kiminle konuşsam aynı şey... Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği. Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok. Bir kendisi... Bu yeter zaten. Herşeyi, herkesi götürdün demektir. Keşke kendini bırakıp gidebilse insan. Ama olmuyor. Hadi kendimize razıyız diyelim, Öteki de olmuyor; Yani herşeyi yüzsütü bırakmak göze alınmıyor. Böyle gidiyoruz işte. Bir yanımız "kalk gidelim", Öbür yanımız "otur" diyor. "O"tur" diyen kazanıyor. O yan kalabalık zira... İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, Güvende olma duygusu... En kötüsü alışkanlık... Alışkanlığın verdiği rahatlık, Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor. Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz. Evlenmeler, Bir çocuk daha doğurmalar, Borçlara girmeler, İşi büyütmeler... Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor. Misal ben; Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum. Değil bu şehirden gitmek, İki sokak öteye taşınamıyorum. Alıp götürsem gelmez ki... Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında. Herkes onu, o herkesi seviyor. Hangi birimizle gitsin? "Sırtında yumurta küfesi taşımak" diye bir deyim vardır. Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin. Kendi imalatımız küfeler... Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada. Ölüm var zira! Ölüme inat tutunmak lazım, İnadına kök salmak lazım. Bari ufak kaçışlar yapabilsek. Var tabi yapanlar, ama az. Sadece kaymak tabakası. Hepimiz kaçabilsek... Bütçe, zaman, keyif denk olsa... Gün içinde mesela; Küçücük gitmeler yapabilsek. Ne mümkün? Sabah 9 akşam 18... Sonra başka mecburiyetler... Sıkışıp kaldık... Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı. Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz. Bir ömür karşılığı bir ömür yani... Ne saçma... Bahar mıdır bizi bu hale getiren? Galiba.. Ben her bahar aşık olmam Ama her bahar gitmek isterim. Gittiğim olmadı hiç, ama olsun... İstemek de güzel. Can Yücel Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2007 HERŞEY SENDE GİZLİ Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif.. Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç... Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin Sakın bitti sanma her şeyi, Sevdiğin kadar sevileceksin. Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın Bir gün yalan söyleyeceksen eğer Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın. Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak. Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü. Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. İşte budur hayat! İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun Çiçek sulandığı kadar güzeldir Kuşlar ötebildiği kadar sevimli Bebek ağladığı kadar bebektir Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren, Sevdiğin kadar sevilirsin... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 Gönderi tarihi: 30 Eylül , 2007 SEN SAĞ BEN SELÂMET Kurtarıcılar kurtara kurtara Kurtardılar Memleketi memleket olmaktan Can YÜCEL MENAPOZ Yardımı kesildi ya Amerikan Dostluğunun Gençler, kendinize mukayyet olun! Kime saldıracağı belli olmaz haaa Adetten kesilmiş kibar o...punun. Can YÜCEL TAKSİM MİTİNGİNDEN İZLENİM Milletçe Aklanmaya da Paklanmaya da Çivit Çivit Çivit Çivit Çivit Çivit Çivit Çivit Çivit Çivit ÇİVİT MAVİSİ Can YÜCEL Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Senin yoklugunu bayagı fark ediyorum....keşke(sevmesemde işte böyle anlarda kulandıgım ifade)burada paylaşımlarını okuyabilseydim sevgili GELİNCİK......açtıgın güzelikleri devam etirmeye çalışacagım..... Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Eğer O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin kalbiyse eğer. Korkulacak bir yanı yoktur aşkların, insan bütün derilerden soyunabilseydi eğer. O kadar da yürek burkmazdı alışılmış bir ses, hiçbir zaman duyulmasaydı eğer. Daha çabuk unuturdu belki su sızdırmayan sarılmalar, kara sevdayla sarıp sarmalanmasalardı eğer. Belirsizliğe yelken açardı iri ela gözler zamanla, öylesine delice bakmasalardı eğer. Çabuk unutulurdu ıslak bir öpücüğün yakıcı tadı belki de .......... .......... Can Yücel Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Ben Hayatta En Çok Babamı Sevdim Hayatta ben en çok babamı sevdim Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek- Nasıl koşarsa ardından bir devin O çapkın babamı ben öyle sevdim Bilmezdi ki oturduğumuz semti .......... .......... Can Yücel Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.