Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Anlıyorum da sayın y.yılmaz, acaba Ulusalcıların böyle düşünmesini sağlayarak CHP'ye oy kaybettirmek de geniş çaplı bir operasyon olamaz mı ? Çünkü, bu dediklerinizi yandaş dediğimiz medya da işliyor, holding medyası dediklerimiz de. Holding medyasının destekler görünüşü de, bu algıyı pekiştirmek için olmasın ? Seçimden sonra yeniden asli görevlerine dönecekler belki.

 

Zira, sonuçta HEPAR'ı da, DP'yi de ön plana çıkararak Ulusalcıları ve Mlliyetçileri, CHP ve MHP'ye yerine bunlara yönlendirme durumu da var. Yapılabilecekleri kadar maksimum Ulusalcı ve Milliyetçi oyu, CHP ve MHP'den kaçırmak, AKP ezici çoğunluklu 2 partili meclis hedefi için ve dolayısıyla rejimi ve üniter yapıyı değiştirecek anayasayı bir an önce sorunsuz hazırlayabilmek için en akıllıca taktik.

 

Biz medyanın durumuna göre değerlendirme yapmıyoruz sadece bizim gördüğümüz değişikliklere dayanak olarak onların tavırlarını gösteriyoruz. Ben zaten bazıları önemsemese de Fransa daki olaydan sonra tavrımı almıştım, Fransa yı milletvekili seçimlerinde yapılan hatalar takip etti. CHP ne kadar değiştiyse medyadan da o kadar destek geldi, sizin de dediğiniz gibi birilerinin kafasına bir şeyler düştü. Ha bu hataları görüp oyumuzu başka yere mi vereceğiz, yok yani aklın yolu bir AKP yi istemiyorsan ya CHP veya MHP diyeceksin o ayrı ama hataları da görmezden gelemeyiz. Daha önceki partiler de ABD den ruhsat alıyordu ama böyle bir hükümet gelmedi yani CHP ve MHP nin böyle davranabileceğini sanmıyorum.

Gönderi tarihi:

Efendim, siyaseti bu adamların elinden alabilmek için en önemli ve gerekli şey olan '' bilinçlenmeye, bilinçlendirmeye '' yönelik tartışmaları, sorgulamaları önemsiz göstermenin bir mantığı var mı ?

 

Bu adamların siyasi arenayı kendileri istedikleri gibi tertiplemelerine engel olmanın yolu bilinçlenmekten, bilinçlendirmekten geçmiyor mu ? Bataklığı kurutarak, sivrisinekleri uzaklaştırmak kimin elinde ?

 

Elbette, AB/D'nin gücünün kendiliğinden azalmasını beklememek için, bunlardan kurtulmak için, siyasete doğru bilinçle bel bağlamak için bunlar konuşulacak, insanlar bilinçlenecek, bilinçlendirilecek. Bundan neden rahatsız oluyorsunuz anlamadım doğrusu ? Siyasete bel bağlanmasın da darbe mi yapılsın istiyorsunuz efendim ? :D

 

Yoksa, nasıl olsa ipler her halükarda AB/D'nin elinde, yapacak bir şey yok, '' yok aslında birbirlerinden farkları ama onlar Osmanlı bankası '' mantığıyla, '' en iyisi düzen bozulmasın, kötünün iyisi denilip oylar yine AKP'ye verilsin '' mi diyorsunuz yani ? :)

 

 

 

Saygılar sunarım.

 

Efendim sorun doğrudur bilinç düzeyimiz..Halkı ya da başkalarını bilinçlendirmeye çalışanların kendi bilinç düzeylerinden bihaber olmaları ortaya trajikomik bir tablo çıkarıyor insanı ağlanacak haline maalesef güldürüyor.

 

Hem Türkiyede'ki siyaseti AB/D'nin güdümünde göreceksiniz yani bütünüyle AB/D'yi siyasi partiler dahil istediği gibi dizayn ediyor düşüncesine inanacaksınız akabinde de içinden bir partiyi artık hangi güce dayanıyorsa AB/D'nin etki alanının dışında görecek, AB/D'nin hiçbir etkisi olmadığını düşünerek bu güce karşı bu parti desteklenmeli düşüncesini savunabileceksiniz.Evet bu mantık, bilinç düzeyi hakikaten şaşırtıcı.AB/D Türkiyeyi yönetiyor ama şu partiye gücü yetmiyor bir iktidar olursa AB/D'den de kurtuluruz tam da bağımsız oluruz neyle, yeter ki iktidar olsun...

 

Benim ortaya koymaya çalıştığım bir çelişki efendim.Tablo siyaseten düzeltilemeyecek kadar vahimse ki sizin de algınız bu yönde akabinde CHP'yi yani ipleri başkasının elinde olan siyasetimizin başka bir oyuncusunu olmayan bir güçle donatıp piyasaya hiç bilmediğimiz bir ambalajla sunmanın mantığı ne?

 

Tablo vahimse siyasi tartışma yapmanın, bir siyasi partiyi ön plana çıkarmanın bir anlamı var mı?Başka yol gösterin daha gerçekçi, daha samimi, siyasi düşünceden uzak olsun bu yolunuz(seçim siyaseti yapmayın Türkçesi) inandırıcı olsun kaygınız ve yüksek olduğunu bilelim bilinç düzeyinizin.

 

Bu ülkeyi AB/D yönetiyor ama bir partiyi yönetemiyor, olsa olsa bu kurtarır gibi bir anlama gelen mantıkla bu ülke kurtulacaksa yandı gülüm keten helva...

 

Muahbbetle...

 

 

 

 

 

Gönderi tarihi:

tüm siyasi partileri kontrol edebilen bir ABD, sadece HEPAR mi kontrol edemiyor

Evet öyle oluyor. Çünkü HEPAR bir halk hareketidir. Hiç bir firma veya şirkete, dış finansa değil, tamamen halka dayanmaktadır. Osman Pamukoğlu hiç bir etkin güçten beş kuruş almaz. Partinin tüm bina, elektrik, yakıt paraları halk tarafından karşılanmaktadır. Bu şartlarda hızla örgütünü tamamlayabilmiş ve seçime girmeye hak kazanmıştır.

 

ABD den iki şekilde destek alınır. Gidilir Washington'a bağlılık yemini edilir. Osman Pamukoğlu'nun ordu üniformasının Amerikan tipine çevrilmesini bile eleştirirken, çuvalın sorumlularını yargılayacağız derken ABD'ye gidip bağlılık yemini edebileceğini herhalde düşünmüyorsunuzdur. Osman Pamukoğlu "seni Avrupa'ya göreve gönderelim, biraz dinlen" tekliflerini elinin tersiyle itip Hakkari görevi boyunca ev yatağında yatmamış, kışlada yatıp kalkıp üniformasını çıkarmamış bir görev adamıdır. Bırak ABD'yi, Avrupa'ya bile gitmemiştir. Kısacası adam gibi adam bir vatan evladıdır.

 

İkinci destek şekli; yemin edilip gelinir ve ABD yanlısı ihale beklentili firmalardan yardımlar, arkası destekli cemaatlerden destekler akmaya başlar. Hatta buna iç ve dış vakıflar da eklenir. Bilirsiniz, dünyada alenen para dağıtan ABD merkezli vakıflar var.

 

Bunlardan bağışık durdunuz ve halka dayandınız mı, tamam yani, kontrol edilemezsiniz. Yular takmamışsınız ki eline alsın? Yuları kendiniz takarsınız, kimse gelip size yular takıp çekemez.

Gönderi tarihi:
demirefeye göre

Bir şey anladıysam ne olayım! Burada suçlama ne? Bir kere siyaset savaşın ön hazırlığıdır diye bir şey yok. Böyle bir iddia nasıl olabilir ki? Bunu söyleyene gülerler. Benim söylediğim, şu anda ABD savaş hazırlığındadır. Siyaseti bu amaçla tamamen güdümüne almıştır. Yoksa her koşulda siyaset savaş hazırlığıdır diye bir iddiaya... Ağızlarıyla bile gülmezler yani! Daha ne diyim ya!

 

Dolayısıyla doğruları söylemek baştan kaybetmeyi göze almak demek değildir. Belki hiç seçim kazanamayacak, belki doğruları hiç anlatamayacak, ABD propaganda makinesinin gürültüsünü hiç bastıramayacak ve sonunda savaş makinesi kapıya dayanacak. Doğrular o zaman kafalara dank edecek... Bunu ömrü olan görmezse kalıbımı basarım. Bu kaçınılmazdır, kimse demediydi demeyin. Önce İran. Hemen ardından Türkiye. Benim dileğim, ömrümün yetmesi ve vatanımı emperyalist işgaline karşı korurken ölmek. Bunu samimiyetle tekrar ediyorum. Hayatta başka dileğim yok!

Gönderi tarihi:

Sayın yılmaz, soruyu "Türkiye'de ABD güdümü dışında kalan cemaat var mı" diye sorsanız daha doğru olurdu.

 

Garip ama bir tek İsmailağa cemaati var! Bir dini cemaati övmek zorunda kalmaktan hiç hoşlanmıyorum ama gerçeği söylemekten kaçınmam. Evet bu tarikat ABD güdümünden uzak duruyor. Pensilvanya ile de başı hiç hoş değil bu yüzden. ABD bunu ne kadar önemsiyor bilmiyorum. Ilımlı İslam için radikalini gösterip "ılımlısına gelmezseniz radikali tepenize çıkar bak işte haaa!" diye ölümü gösterip sıtmaya razı etme aracı olarak kullanıyor olabilir.

 

Ben ABD nin dışında bile gelişse, lehine çevirmeyi beceremeyeceği bir gelişme bilmiyorum. Bu işte uzman oldukları kesin. Ama "parmağımızı bile kıpırdatsak bunu ABD kendi yararına kullanır" diye de oturamayız. Doğruları ABD propaganda makinesinin gürültü kıyameti arasında duyulmasa bile söyleyeceğiz. Belki oluşturduğumuz hareket siyaseten bir şey başaramayacak, bu gürültülü propagandayı bastıramayacak. Ama biz doğruyu söylemiş olacağız ve sıra gelecek vatan savunmasına...

 

Ben hazırım... Bu vatan için ölmek istiyorum...

Gönderi tarihi:

ABD ye yeni anayasa filan lazım değil. ABD'nin Ankara'ya veya Tahran'a bayrağını dikme gibi bir düşünce aklından bile geçmiyor, böyle bir planı yok! Bu başkentler ile savaşta işi bile olmaz. Amacı Hazar ile İskenderun'u birleştirmek. Bu yolda kullandığı da Kürtler. Her şeyi hazır olduğu halde, parlementosu, ordusu, polis, mahkemeleri, ilan etmek için bu yüzden bekletiyor Kürt devletini. Yoksa her şeyi hazır bir devlet niye ilan edilmiyor? Ne bekleniyor? Deniz çıkışı! Bir de Basra petrolünün verimli pik düzeyini kaybetmesi!

 

Bir de Suriye "Ama Hatay bizimdi" diyecek olursa onun da kafasına indirebilir!

 

Yıpranan ve yorulan AKP yerine, ABD ile stratejik müttefikliği programına almış bir MHP ve özerklik vaadeden bir CHP koalisyonu ile daha sağlam "durmak yok yola devam" der. AKP ile göbeği bir kesilmedi, şak diye yolunu ayırıverir, yaparsa hiç sürpriz olmasın!

 

Ha, yapmaz, bir dönem daha koşturup çatlatalım atı da sonra yeni ata bakalım der mi, bilemem. Psikolojik savaş yanıltma ve şaşırtmacalarla doludur.

 

ABD planları hangi atla olursa olsun doludizgin, "tikir tikir"... İster AKP ile, ister CHP-MHP koalisyonu ile... ABD bu, gereğini düşünür, uygular... Think-tank stratejistlerine onca doları boşuna ödemiyor... Bu strateji kuruluşları neler planlıyor bilseniz dudağınız ucuklardı. Bizim balyoz planları yok cami bombalanacak, yok uçak düşürülecekmiş, tantana oluyor! :D Ha, yeri gelmişken belirteyim, "Mavi Cami" yi bombalamak bir ABD planıdır, kanıtlıdır, belgelidir bu! Öyle eski CD leri oluşturulma verileri ile özel programlarla oynayıp yeniden yaratarak uydurulmuş değildir!

 

ABD think-tank stratejilerinde hidrojen bombası saldırısı, uzaylı işgal senaryoları bile var!

 

Kedinin fare ile bile değil, çekirge ile oynadığı gibi oynuyorlar ülkem ile, benim o kanıma dokunuyor...

Gönderi tarihi:

HEPAR'ın tamamen halk desteği ile ayakta durduğu şurdan belli: Halk desteği sağlayamadığı bazı yerler var. Bu yerler ya etnik bölücü terör korkusu ile halkın sindirildiği, ya da bağnazlık nedeniyle dinci olmayan hiç bir partiye prim tanınmayan yerler.

 

Eğer HEPAR'a gizli paralar el altından aksaydı, örgütünü güçlü göstermek için bu el altından paralarla bu yerlerde de örgütlenmiş gibi görünmeye çalışır, bina açardı. Fakat tamamen halk desteğine dayanmak zorunda kaldığı için bu tür yerlerde bina açamadı ve örgütlenemedi. Halkın parasıyla ve desteğiyle seçime girme yeterliğinde örgütlenebildi.

 

Bir gazetecinin bazı dini cemaatlerle diyalog kurma önerisi getirdiğinde Pamukoğlu'nun sessiz kaldığını ve "bireysel girişimde bulunacaksan git görüş, ben seni bununla görevlendirmiyorum, benim adıma gitmiyorsun" dediğini anlattığında çok öfkelenmiştim. Pamukoğlu nasıl bu öneriye sinirlenip bu adamı kovmadı diye üzüldüm. Pamukoğlu da cemaat oylarına hayır demiyorsa bittik biz, ölmüşüz de ağlayanımız kalmamış diye düşünmüştüm.

 

Fakat sonra sözkonusu cemaatlerin ABD güdümüne hayır diyen cemaatler olduğunu öğrendim. Bu bir "düşmanın düşmanı dosttur" stratejisi. Pamukoğlu'nun öneriye verdiği cevap ise en mantıklı olanı. Bilmiyorum bu öneri belki de tuzaktı. O gazeteciyi biraz tanıyorum, samimiyetine inanıyorum ama, gazeteci milleti belli olmaz. :)

 

Beni körü körüne Pamukoğlu hayranı olarak lanse etmeye çalışanlar var da, ben bu noktaya kadar nelerden geçtim, Pamukoğlu'dan çok şüphelendim. Okuduğum kitaplarını bazen sinirlenip fırlattım. Fakat sonra "adam doğru söylüyor yahu!" diye geri alıp okudum. Kararımı öyle verdim...

 

"Kafanıza balyoz gibi inecek kitaplar gerek. Okuduğunuz bir kitap sizi sarsarak uyandırmıyorsa ne işe yarar? Franz Kafka"

Gönderi tarihi:

sayın dominik, geçen zaman içerisinde siz de CHP li oldunuz mu veya sizin istediğiniz çizgiye gelmeye başladı mı CHP?

Bu soruyu herhalde "demirefe" yorumcunun yazisina vermis oldugum cevaptan cikartarak sordunuz. Yorumumu herhalde tam anlayamamissiniz. Ben cevabi sayin Pamukoglu olarak yazarken sadece sayin demirefe'nin kimi kast ettigini söylemek icin yaptim.

 

Simdi gelelim sizin sorunuza. Ben bu zaman icerisinde CHP'den dahada fazla uzaklastim cünki, gün gide dahada eski CHP'yi görmeye basliyorum. Sn Kilicdaroglu karizmali birisi degil, konusmalari beni asla ikna etmiyor ve parti icerisndeki bazi reaksioner güclerin agir bastigini ve Kilicdaroglu'nu yönlerdigine inaniyorum. Aile sigortasi bos laftan ileri gitmiyor ve insanlari is sahasi ve egitim imkani acarak onurluca kazanc saglamalari yerine devlete bagli yapmak istiyor. Kadinlari düsünen bir siyasetci erkek egemenligine son verecegini ve kadinlarin maddi olarak kocalarindan bagimsiz olacagini söylerken onlara devletten aylik baglarken kocalari yerine baska birisine, yani devlete bagli yatigini unutuyor. Bu projeyi isleme koymasida imkansizda düsünmesi dahi ne kadar kötü bir devlet adami oldugunun göstergesi. Erdogan vatandasa camasirmakinasi, buz dolabi,..... dagitirken Kilicdarogluda aylik 600 TL dagitmak istiyorki arasinda zerre kadar fark yok. Amac oy koparmak ve kendilerine muhtac duruma getirmek.

Gönderi tarihi:

Bir çığır açılınca onu kapatmak zor oluyor. AKP nin bu ülkeye verdiği zararlar saymakla bitmez. Dini kullandı, dini kullanmadan siyaset yapılmaz algısını yerleştirdi. Cemaatlerle kol kola girdi, cemaat oy depolarına hortum bağlamadan oylar akmaz algısını yerleştirdi. ABD ve AB direktiflerini yerine getirmeyen hiç kimseyi iktidar yapmazlar algısını iyice bir kökleştirdi. Rüşvet dağıtmadan, sadaka kültürü yaratmadan oy devşirilmez algısını da öyle... Açılımı saymıyorum, onu ABD ve AB direktiflerini uygulama kategorisinde ele alacaksınız. Orduyu yıpratma, askerliği gereksiz, değersiz, hatta kötü gösterme derseniz o da öyle.

 

Açılan bu çığırlardan yurraaa... Herkes kervana katılıyor.

 

Ülkeyi zor günler bekleyecek, benden söylemesi. Bu psikolojik hazırlıklar boşuna yapılmıyor. Vakit saat yaklaşıyor. Bakın tekrarlıyorum: Önce İran. Sonra Türkiye. Kürt devleti ve onun üzerinden petrol boru hattı, İskenderun limanına... İsrail de Kürt devleti ile doğrudan müttefik.

 

Bu oyunu siyaseten bozduk bozduk. Yoksa işlerin kızışacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Planlanan CHP-MHP koalisyonu AKP nin bıraktığı yerden devam edecektir. İktidar değişse de, değişmese de "tikir tikir"...

 

Siz Kılıçdaroğlu'da ABD ye höt diyecek kalıp görüyor musunuz? Ben görmüyorum. Tersine ne emrederse yapacaktır.

Gönderi tarihi:

Erdogan vatandasa camasirmakinasi, buz dolabi,..... dagitirken Kilicdarogluda aylik 600 TL dagitmak istiyorki arasinda zerre kadar fark yok. Amac oy koparmak ve kendilerine muhtac duruma getirmek.

 

Desenize bu milletin kaderi hep aynı, sadakaya muhtaç, verene minnettar olan bir toplum olmaktan öteye gidemeyeceğiz vesselam.

Gönderi tarihi:

Aile sigortasi bos laftan ileri gitmiyor ve insanlari is sahasi ve egitim imkani acarak onurluca kazanc saglamalari yerine devlete bagli yapmak istiyor. Kadinlari düsünen bir siyasetci erkek egemenligine son verecegini ve kadinlarin maddi olarak kocalarindan bagimsiz olacagini söylerken onlara devletten aylik baglarken kocalari yerine baska birisine, yani devlete bagli yatigini unutuyor. Bu projeyi isleme koymasida imkansizda düsünmesi dahi ne kadar kötü bir devlet adami oldugunun göstergesi. Erdogan vatandasa camasirmakinasi, buz dolabi,..... dagitirken Kilicdarogluda aylik 600 TL dagitmak istiyorki arasinda zerre kadar fark yok. Amac oy koparmak ve kendilerine muhtac duruma getirmek.

Efendim, Aile Sigortası dünyada bilinmeyen, uygulanmayan, CHP'nin icatı olan bir şey değildir. Tüm gelişmiş ülkelerde benzerleri olan bir uygulamadır. CHP'nin Aile Sigortasını gündemine alması, tıpkı haftalık azami 45 saat çalışma uygulaması gibi, Türkiye'nin 1971 yılında imza koyduğu ILO sözleşmesinin gereklerinden biri olmakla beraber, ILO'nun şimdiye kadar uygulanmamış bu maddesini uygulamaya sokmak istemesinden başka bir şey değildir.

 

Aile Sigortasını, özellikle seçim öncesinde yapılan Çamaşır Mak., Buzdolobı, Kömür, Makarna dağıtımı ile bir tutmak ise tam bir çarpıtmadır. Ondan sonra, Aile Sigortasının, kadını erkek egemenliği yerine devlet egemenliğine sokacağı argümanı da temelsizdir. Devlet özürlülere maaş bağlarken yada yoksullara yeşil kart verince de mi özürlüleri, yoksulları, düşkünleri devlet egemenliğine alıyor ? Devlet bu insanları egemenliğine alıp da, bedava çamaşır, bulaşık mı yıkatacak, çocuk mu baktıracak, dayağa maruz mu bırakacak, taciz mi, tecavüz mü yapacak ? İş bulamayan, ihtiyaç sahibi ailelere bu şekilde yardım yapılması neden herkesin zoruna gidiyor anlaşılır bir şey değil.

 

Öte yandan, bu '' Sosyal Devlet '' uygulamasının olması, devletin yeni istihdam yaratma alanları üretmeyeceği anlamına da gelmez. Kimse de çalışarak asgari ücret olarak 1200 Tl aylık alacakken, tutup Aile Sigortası aylığıolan 600 Tl'yi alıp yan gelip yatmaz. Yatsa bile, İşkura kayıtlı olduğundan işe girmezse bu sigorta da kesilir. Bu uygulama sırasında bu tür kontrol mekanizmalarının olmayacağını düşünmek dahi, ne kadar dar düşünüldüğünün göstergesidir.

 

İktidara gelecek olan partilere bağlı olmadan, ILO sözleşmesine uygun olarak, tıpkı haftalık azami çalışma süresi gibi, artık bir sosyal devlette normal olarak olması gereken böyle bir uygulamanın '' insanları iktidara muhtaç hale getirmesinden '' söz konusu edilmesi bile abestir.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Efendim sorun doğrudur bilinç düzeyimiz..Halkı ya da başkalarını bilinçlendirmeye çalışanların kendi bilinç düzeylerinden bihaber olmaları ortaya trajikomik bir tablo çıkarıyor insanı ağlanacak haline maalesef güldürüyor.

 

Hem Türkiyede'ki siyaseti AB/D'nin güdümünde göreceksiniz yani bütünüyle AB/D'yi siyasi partiler dahil istediği gibi dizayn ediyor düşüncesine inanacaksınız akabinde de içinden bir partiyi artık hangi güce dayanıyorsa AB/D'nin etki alanının dışında görecek, AB/D'nin hiçbir etkisi olmadığını düşünerek bu güce karşı bu parti desteklenmeli düşüncesini savunabileceksiniz.Evet bu mantık, bilinç düzeyi hakikaten şaşırtıcı.AB/D Türkiyeyi yönetiyor ama şu partiye gücü yetmiyor bir iktidar olursa AB/D'den de kurtuluruz tam da bağımsız oluruz neyle, yeter ki iktidar olsun...

 

Benim ortaya koymaya çalıştığım bir çelişki efendim.Tablo siyaseten düzeltilemeyecek kadar vahimse ki sizin de algınız bu yönde akabinde CHP'yi yani ipleri başkasının elinde olan siyasetimizin başka bir oyuncusunu olmayan bir güçle donatıp piyasaya hiç bilmediğimiz bir ambalajla sunmanın mantığı ne?

 

Tablo vahimse siyasi tartışma yapmanın, bir siyasi partiyi ön plana çıkarmanın bir anlamı var mı?Başka yol gösterin daha gerçekçi, daha samimi, siyasi düşünceden uzak olsun bu yolunuz(seçim siyaseti yapmayın Türkçesi) inandırıcı olsun kaygınız ve yüksek olduğunu bilelim bilinç düzeyinizin.

 

Bu ülkeyi AB/D yönetiyor ama bir partiyi yönetemiyor, olsa olsa bu kurtarır gibi bir anlama gelen mantıkla bu ülke kurtulacaksa yandı gülüm keten helva...

Efendim, elbette bilinçten, bilinçlenmekten, bilinçlendirmekten söz ederken kastımız, hem tam bağımsızlık bilinci, hem de demokrasi bilinciydi. Yani; demokrasinin en önemli mekanizması olan '' katılımcılık '' olmazsa, tabii ki dediğiniz gibi ha o parti, ha bu parti seçimin bir anlamı kalmaz. Ve elbette ki, katılımcılık, parti içi demokrasi ile birlikte anlam kazanır.

 

Yoksa, sayın demirefe'nin dediği gibi, HEPAR'ın halkın katılımıyla, parasıyla kurulmuş olması, yürütülecek siyaseti yalnızca parti liderinin belirlemesini değiştirmiyorsa, katılımın hiç bir anlamı olmaz. Yada AKP'nin örgütünü tabana yayıp, gençlik kollarına üyeliği teşvik etmesinin de bir anlamı olmaz.

 

Bu sebeple, tablo vahim olduğu için ve katılımcı demokrasiyi, parti içi demokrasiyi uygulama konusunda gerek söylemleri, gerekse uygulamalarıyla olumlu sinyalller veren Kılıçdaroğlu'nun CHP'sini, ön plana çıkararak siyasi tartışma yapmanın bir anlamı var ki, bunu okuyan bilinçli insanlar, katılımcılığa daha fazla önem versinler, demokrasiye sahip çıksınlar, bilmeyenler de öğrensinler diye gayret ediyoruz.

 

CHP'nin piyasaya hiç bilmediğimiz bir ambalajla sunulması gibi bir şey -en azından benim için- olmadığı gibi, Holding medyasının bu geçici desteğinin mantığını da açıkladığımı sanıyordum:

 

Aacaba Ulusalcıların böyle düşünmesini sağlayarak CHP'ye oy kaybettirmek de geniş çaplı bir operasyon olamaz mı ? Çünkü, bu dediklerinizi yandaş dediğimiz medya da işliyor, holding medyası dediklerimiz de. Holding medyasının destekler görünüşü de, bu algıyı pekiştirmek için olmasın ?

NTV, CNN, Habertürk, KanalD vs. bunlar emir kulu sonuçta. Yapmaya çalıştıkları, klasik emperyalist strateji '' tavşana kaç tazıya tut '' ise, Kılıçdaroğlu'nun bu tuzağa düşmeyeceğini umuyorum.

 

Yalnız, bu gelişmelerin sebebi, böyle bir algı yaratmaya yönelik bir planın uygulanıyor oluşu da olabilir, bu da ihtimal dahilinde.

 

Çünkü, Türkiye'de kime sorsanız, büyük çoğunlukla ABD'ye karşı bir soğukluğu vardır. Son zamanlarda AKP nedeniyle özellikle her kesimden ulusal düşünenlerde daha da artan bu soğukluk nedeniyle, önce AKP'nin ABD'ye rağmen bir şeyler yaptığı, ABD'nin uzlaşmak zorunda kaldığı imajını yaratmaya çalıştılar.

 

Şimdi de, CHP'nin ABD'ye direk bir karşıt söylemi olmadığından, sanki sempatisi varmış gibi göstererek, destekleyerek, laik ulusalcılarda daha güçlü olan bu eğilimi dizginlemek ve aynı zamanda ulusalcıları bu suretle bölmek yolunu seçmiş olabilirler. Sıkı planmış, taşlar yerine oturuyor yavaş yavaş. Yani, belki de Kılıçdaroğlu o kadar aptal değil, bu durumu bildiği için lehine kullanıyor da olabilir. Sonuçta propapanda iyidir mantığı ile. Zira, sıcak paranın aktığı havuz onunki değil.

Yoksa, bir yandan sendikaya üye olmayıp, öbür yandan sendikanın kendi haklarını savunmadığından şikayet eden işçinin, sendikanın yeterli üye sayısı olmadığından hükümete baskı işlevini yerine getiremediği için, haklılık payından söz edilemeyeceği gibi, demokrasi bilincine sahip olup da partilere üye olmayıp, hariçten gazel okuyarak partileri suçlayan vatandaşın da haklılık payından söz edilemez.

 

Mücadelenin gerçek alanı, eğer insanlar samimi iseler, parti içleri olmalıdır ki, bu vahim tablo değişebilsin.

 

Yoksa, sendikaların bazılarının hükümetçi olması gibi, partilerin bazılarının da AB/D'ci olması kaçınılmaz olur. Hükümetçi sendikaların işçinin zararına çalışması gibi, AB/D'ci hükümetlerin de vatandaşın zararına çalışmasının önüne geçmek mümkün olmaz.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Biz medyanın durumuna göre değerlendirme yapmıyoruz sadece bizim gördüğümüz değişikliklere dayanak olarak onların tavırlarını gösteriyoruz. Ben zaten bazıları önemsemese de Fransa daki olaydan sonra tavrımı almıştım, Fransa yı milletvekili seçimlerinde yapılan hatalar takip etti. CHP ne kadar değiştiyse medyadan da o kadar destek geldi, sizin de dediğiniz gibi birilerinin kafasına bir şeyler düştü. Ha bu hataları görüp oyumuzu başka yere mi vereceğiz, yok yani aklın yolu bir AKP yi istemiyorsan ya CHP veya MHP diyeceksin o ayrı ama hataları da görmezden gelemeyiz. Daha önceki partiler de ABD den ruhsat alıyordu ama böyle bir hükümet gelmedi yani CHP ve MHP nin böyle davranabileceğini sanmıyorum.

Efendim, hatalar elbette var yada bilerek yapılıyor diye de düşünebliriz. Malum savaşta aldatmaca esastır ya, o bakımdan...

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Siz Kılıçdaroğlu'da ABD ye höt diyecek kalıp görüyor musunuz? Ben görmüyorum. Tersine ne emrederse yapacaktır.

Siz Ecevit'te ABD ye höt diyecek kalıp görüyor muydunuz ? Ama kaç kere '' höt dedi '', değil mi ?

 

Peki, Erdoğan'da kalıp vardı da ne oldu, höt dedi de, herhangi bir hötlük icraatini mi gördük ?

 

Ve de, bu bakış açısının, İsrail'e, AB/D'ye höt '' dermiş gibi görünen '' Erdoğanın kalıbına kurban olan AKP seçmeninkinden bir farkı var mı ? ;)

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Bir şey anladıysam ne olayım! Burada suçlama ne?

 

Bir kere siyaset savaşın ön hazırlığıdır diye bir şey yok. Böyle bir iddia nasıl olabilir ki? Bunu söyleyene gülerler.

 

Benim söylediğim, şu anda ABD savaş hazırlığındadır. Siyaseti bu amaçla tamamen güdümüne almıştır. Yoksa her koşulda siyaset savaş hazırlığıdır diye bir iddiaya... Ağızlarıyla bile gülmezler yani! Daha ne diyim ya!

Bunu söyleyene gülerler ise, buyrun bunu söyleyene siz de nasıl gülmek isterseniz öyle gülün:

 

AKP yerine CHP-MHP koalisyonu ile yola devam şeklinde bir plan sezinleniyor. Son bir manevra değişikliği olması da olası. Sanki ABD bir dönem daha bu attan inmek istemez gibime de geliyor ama, bilemiyorum. Savaşta şaşırtmaca esastır. Bu savaş mı derseniz, değil ama ön hazırlığıdır.

Şimdi kimmiş, savaş ön hazırlığını siyasete eşitleyen ?

 

Önce bir şey iddia edip, sonra '' öyle değil de böyle demek istemiştim '' diye inkar edilmesine alışmıştık nasıl olsa ama bir de karşıdakini bir şey anlamaz yerine koyup üste çıkmalar ve yazdıklarımı çarpıtıp,'' her koşulda siyaset savaş hazırlığıdır '' dediğimi öne sürerek demogoji yapmalar olmasa...

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Benim söylediğim öyle açık ki, çelişki var izlenimi uyandırma olasılığı olabilecek bir çarpıtmaya hiç şans veremiyorum, kusura kalınmaya... Siyaset=Savaş hazırlığı gibi bir tanımlamam olmadığı, ABD nin bu güttüğü siyasetin savaş hazırlığı olduğunu çok net ifade etmişim, herhangi bir çarpıtmanın başarı şansı sıfır!

 

Kalıp derken boy postan tabii ki bahsetmedim. Duruş, tavır, ilkeden bahsettim. Ama illa yok sen illa boy ve kilo muhabbeti yaptın diye çelişki bulmak için nerden çarpıtabilirim diye bir arayışta ısrar olacağından da emin olduğum için ben ne söylediğimi biliyorum, başka anlamak isteyen istediği gibi anlayabilir diyorum.

 

Aile sigortası konusunda ise sosyal bir devlet, vatandaşlarına bir asgari geçim standardı sağlamalı ve o standardın altında kimsenin yaşamak zorunda kalmasına izin vermemelidir diyorum. O yüzden CHP nin bu projesi ile AKP nin sadaka kültürü bir elbette tutulamaz. CHP nin bu söylemi olumludur.

 

Ayrıca bu, bir kesimi çalışmadan beleş kazanca alıştırma da değildir. Gelir dağılımı aşırı bozulmuştur, yarayı kapatma şeklinde acil bir önlem olarak düşünülmüştür. Yara kapanınca iş olanakları açılınca uygulama düzenlenir diyorum ve bu konuda CHP yi destekliyorum.

Gönderi tarihi:

Gel de gülme arkadaş!!! Sosyal devlet olmaktan bahsediyorsan halkın sıkıntılarıyla, geçim durumuyla ilgilenecek, gerekli önlemi alacaksın amenna da halka bu meyanda dağıtılan kömür, gıda, beyaz eşya gibi malzemeleri sosyal devletle uzaktan yakından bağdaştırmayıp hem de sadaka kültürü gibi aşağılayıcı bir tabirle eleştirecek, halkı oyunu satmakla suçlayacakcın, arkasından da ''Aile Sigortası'' adı altında yöntem farklılığı dışında aynı kapıya çıkan bir uygulamayı '' Sosyal Devlet'' anlayışı diye sunacaksın diğer uygulamadan çok ama çok farklıymış gibi oya tevil etme anlayışının ön planda olduğunu görmeyeceğiz!!!

 

Öncelikle ''Aile sigortası'' anlayışını ''Sosyal Devlet'' anlayışının içinde gördüğümü söyleyeyim buna karşı çıktığım yok.Garibime giden yukarıdaki bakışın ortaya koyduğu komik durum.Dilencileri bilirsiniz genellikle para dilenirler, kırsal kesimde yaşayanlar bilir buralarda aynı zamanda şeker,un,yağ, giysi,ayakkabı gibi birçok ihtiyaç maddesini dilenirler.Ha bu insanlara para vermişsiniz ha yiyecek, içeçek veya giyecek.Eylem, fiilin özü aynı.

 

İslam'daki sadaka anlayışıyla devletin sosyal devlet anlayışı arasında hiçbir fark yoktur.İslam dilenciliği kötüler, çalışmayı vurgular ama ekonomik sıkıntısı olanlara zekatla,sadakayla kimsenin onurunu kırmadan, kendi çıkarını düşünmeden onlara yardım etmeyi öğütler.Özü bu...Devlet ne yapıyor ya da yapar devlet de bir nevi aynısını yapar sosyal devlet adı altında.Sağlık hizmetini alacak parası mı yok, ona parasız sağlık hizmeti verir, geçimini sağlayacak para kazanamıyor mu, işsiz mi ya iş bulur ya da ona ekonomik destek sağlar.Yeşil kart bunun bir sonucu, yaşlılara, kimsesizlere, özürlülere para verilmesi bunun sonucu...Yani sadakayı eleştireceksen devletin yaptığını da eleştirmelisin bu bağlamda...

 

AKP sosyal devlet anlayışını direkt para vermek yerine kömür,gıda, eşya dağıtma şeklindeki bir yöntemi benimseyerek yapma anlayışını seçti.Bu yöntem yerine bunu para olarak vermek daha doğru bir yöntem mi, bence para olarak vermek daha doğru bir yöntem.Bu noktada garip gelecek ama şu sıkıntı da var.Halkımızın bilinç düzeyi öyle garip bir seviyedeki ihtiyacını karşılasın diye verilen parayı bazı insanımız ihtiyacını karşılamak bir yana aldığı parayı, sigaraya, kumara veya başka keyfi işler için harcayıp yine aynı sıkıntıyı yaşayanlar var.Çok gördüm bu durumu, çocuk parası veriyorlar, çocuğun eğitim-öğretim ihtiyaçlarını karşılasın diye verilen para çocuğa hiç yansımıyor buna çok tanık oldum.Yani yardım ettiğin insanın dahi verdiğin parayı doğru amaç dışında kullandığını düşünüp bu olumsuz durumun yaşanmaması için de somut yardım yolu tercih edilebilir, gerçekçidir ama gülünç, şaşkınlık verici bir durumdur da ortada olan.

 

Velhasılı kelam sadaka toplumu oluşturuluyor, efendime söyleyeyim oy satın alınıyor diye eleştirilen uygulamayla yepyeni bir uygulamaymış gibi gösterilen, diğeriyle alakası yokmuş gibi sunulan uygulama arasında mantık farklılığı yok.Devlet yine sadaka verecek, birileri kendine kömür verene oyumu veririm mantığıyla hareket ediyorsa kendine para verene de oyunu yine verecek aynı durum.Eleştiri getirilecekse bu konularda aynı sonucu verecek, aynı algıyı oluşturacak bu plan da eleştirilmeli amaç sadece kendine verilecek oyu düşünmek değilse, amaç salt siyaset yapmak değilse.

 

Ayrıca ben de bu noktada diğer uygulama için yapılmış bir konuda da bir eleştiri yapmak istiyorum.Diğer uygulamada iş imkanları artırılmıyor, halk hazırcılığa alıştırılıyor, hükümetle,halk,oy bağlılığı sağlanıyor eleştirisi vardı.Peki ''Aile sigortası'' yerine niçin iş imkanlarını artıracağız herkese iş bulacağız mantığı, planı savunulmuyor da şu kadar insana 600 Lira para vereceğiz mantığı ön planda.Noldu imkanlarımız mı arttı da AKP'nin yaptığı yardımın para karşılığından daha fazla yekün tutacak ve yardım yapılacak kişi sayısının daha fazlalaşacağı bir durumun altından kalkabilecek hale geldik?Çalışmayana 600 lira verirsen çalışan asgari ücretlinin artık maaşını da iki katına çıkarmak zorundasın ki çalışsın, yoksa adam işi bırakır oturduğu yerden alır 600 lirasını değil mi?

 

Söylenen güzel olmakla birlikte seçim siyaseti adına günü kurtarmak, oy alana kadar kulakları doldurmak niyetinin olduğu, alt yapısının olmadığı daha bir ön planda...Ha iktidar olur da yaparlarsa ne ala ben inanmasam da...İnanmam için ''Benim adım Kemal...'' lafı en azından bende çok büyük etki bırakan bir laf değil...

 

 

Muhabbetle...

Gönderi tarihi:
Benim söylediğim öyle açık ki, çelişki var izlenimi uyandırma olasılığı olabilecek bir çarpıtmaya hiç şans veremiyorum, kusura kalınmaya... Siyaset=Savaş hazırlığı gibi bir tanımlamam olmadığı, ABD nin bu güttüğü siyasetin savaş hazırlığı olduğunu çok net ifade etmişim, herhangi bir çarpıtmanın başarı şansı sıfır!

ABD nin bu güttüğü siyaset savaş hazırlığı ise, ve savaş hazırlığında aldatmaca esassa, karşıtlarının amiyane tabirle öyle '' mal mal '' oturmaları mı gerekiyor sizce, neden aldatmaca bu durumda onlar için de mübah olmuyor ?

 

 

 

Kalıp derken boy postan tabii ki bahsetmedim. Duruş, tavır, ilkeden bahsettim. Ama illa yok sen illa boy ve kilo muhabbeti yaptın diye çelişki bulmak için nerden çarpıtabilirim diye bir arayışta ısrar olacağından da emin olduğum için ben ne söylediğimi biliyorum, başka anlamak isteyen istediği gibi anlayabilir diyorum.

Ecevit'in Fethullah Gülen'e övgüler düzdüğünü iddia ederken de mi, '' duruş, tavır, ilke '' den bahsetmiştiniz ? Demek ki, o değilmiş, bildiğimiz bir kısım AKP seçmeninin bakış açısından farklı değil yaklaşımınız. Yani; '' kalıp '' olayı...Ayrıca, ben Kılıçdaroğlu'da '' duruş, tavır, ilke '' konusunda bir sıkıntı görmüyorum.

 

 

 

Gelir dağılımı aşırı bozulmuştur, yarayı kapatma şeklinde acil bir önlem olarak düşünülmüştür. Yara kapanınca iş olanakları açılınca uygulama düzenlenir diyorum

Bu dediğiniz, Kapitalizm son bulunca gerçekleşir ancak. Çünkü, Sosyal Devlet felsefesi, Kaptalizmin, insanlarda yarattığı yozlaşma ve tanribatı azaltmak için geliştirilmiş bir felsefi yaklaşımdır. Özgürlük ile Eşitlik arasında orta yolu bulma olayıdır.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:
Gel de gülme arkadaş!!! Sosyal devlet olmaktan bahsediyorsan halkın sıkıntılarıyla, geçim durumuyla ilgilenecek, gerekli önlemi alacaksın amenna da halka bu meyanda dağıtılan kömür, gıda, beyaz eşya gibi malzemeleri sosyal devletle uzaktan yakından bağdaştırmayıp hem de sadaka kültürü gibi aşağılayıcı bir tabirle eleştirecek, halkı oyunu satmakla suçlayacakcın, arkasından da ''Aile Sigortası'' adı altında yöntem farklılığı dışında aynı kapıya çıkan bir uygulamayı '' Sosyal Devlet'' anlayışı diye sunacaksın diğer uygulamadan çok ama çok farklıymış gibi oya tevil etme anlayışının ön planda olduğunu görmeyeceğiz!!!.

Efendim, öncelikle AKP'nin seçim öncesi yaptığı yardımlarla, Aile Sigortası çok farklıdır. '' AKP ''nin diyorum, çünkü; yardımların Vali ve Kaymakamlıklar yoluyla, özellikle seçim öncesi yapılması, AKP'nin propoganda aracı olarak kullanılıyor. Devletin Vali ve Kaymakamlıklarını, kendi il ve ilçe teşkilatı gibi kullanma garabeti bir yana, bu şekilde '' göstere göstere '' yardım yapmanın ne İslam'da yeri vardır, ne de Sosyal Devlet İlkesinde.

 

Sadaka kültürü derken elbette, İslam'daki ibadet anlamındaki Sadaka verme mantığından değil, sistemin mağduru olan insanları dilenci yerine koymaktan, aşağılamaktan bahsediliyor. Dilencilik yapmanın insan onuruna aykırı olmadığını düşünmüyorsunuzdur herhalde ???

 

 

 

Öncelikle ''Aile sigortası'' anlayışını ''Sosyal Devlet'' anlayışının içinde gördüğümü söyleyeyim buna karşı çıktığım yok.Garibime giden yukarıdaki bakışın ortaya koyduğu komik durum.Dilencileri bilirsiniz genellikle para dilenirler, kırsal kesimde yaşayanlar bilir buralarda aynı zamanda şeker,un,yağ, giysi,ayakkabı gibi birçok ihtiyaç maddesini dilenirler.Ha bu insanlara para vermişsiniz ha yiyecek, içeçek veya giyecek.Eylem, fiilin özü aynı..

Eylemin, fiilin özü aynı ama uygulanışı farklı. Bankayla gönderilen aylık, herkesin gözü önünde, '' göstere göstere '' verilmiyor, kimin bu aylığı aldığı da kendisi söylemedikçe asla bilinemez.

 

 

 

İslam'daki sadaka anlayışıyla devletin sosyal devlet anlayışı arasında hiçbir fark yoktur.İslam dilenciliği kötüler, çalışmayı vurgular ama ekonomik sıkıntısı olanlara zekatla,sadakayla kimsenin onurunu kırmadan, kendi çıkarını düşünmeden onlara yardım etmeyi öğütler.Özü bu....

Evet işte, onurunu kırmadan demişsiniz. Kendi mahallesinin gözü önünde, TV'lerde program ve propoganda malzemesi olarak kullanılarak yapılan yardımın İslam'a da aykırı olduğu çok açık. İslam'daki sadaka anlayışıyla devletin sosyal devlet anlayışı arasında hiçbir fark olmamasının tek geçerli olduğu durum '' bir İslam Devlet''inde bu tür bir uygulamanın yapılmasıdır.

 

Onun dışına, Müslümanların, gizlice yaptıkları yardımlarla, devletin yardım yapmasının çok farkı vardır. Biri lütuftur, diğeri görevdir.

 

 

Devlet ne yapıyor ya da yapar devlet de bir nevi aynısını yapar sosyal devlet adı altında.Sağlık hizmetini alacak parası mı yok, ona parasız sağlık hizmeti verir, geçimini sağlayacak para kazanamıyor mu, işsiz mi ya iş bulur ya da ona ekonomik destek sağlar.Yeşil kart bunun bir sonucu, yaşlılara, kimsesizlere, özürlülere para verilmesi bunun sonucu...Yani sadakayı eleştireceksen devletin yaptığını da eleştirmelisin bu bağlamda....

Bu saydıklarınızın hepsi, vatandaşın doğal hakkıdır. Devletin her vatandaşına sağlık, güvenlik, enerji, iş, barınma gibi bazı temel ihtiyaçların hizmetini ücretsiz sağlaması çağdaş devlet olmasının gereğidir. Devlet vergi alıyorsa, bunları sağlamak zorundadır. Sadaka ise, eğer göstere göstere veriliyorsa, ya bir insanın ya da bir partinin '' bir lütfu '' olarak yapılmış olan, insanlık onuruna aykırı bir uygulamadır.

 

 

 

AKP sosyal devlet anlayışını direkt para vermek yerine kömür,gıda, eşya dağıtma şeklindeki bir yöntemi benimseyerek yapma anlayışını seçti.Bu yöntem yerine bunu para olarak vermek daha doğru bir yöntem mi, bence para olarak vermek daha doğru bir yöntem.Bu noktada garip gelecek ama şu sıkıntı da var.Halkımızın bilinç düzeyi öyle garip bir seviyedeki ihtiyacını karşılasın diye verilen parayı bazı insanımız ihtiyacını karşılamak bir yana aldığı parayı, sigaraya, kumara veya başka keyfi işler için harcayıp yine aynı sıkıntıyı yaşayanlar var.Çok gördüm bu durumu, çocuk parası veriyorlar, çocuğun eğitim-öğretim ihtiyaçlarını karşılasın diye verilen para çocuğa hiç yansımıyor buna çok tanık oldum.Yani yardım ettiğin insanın dahi verdiğin parayı doğru amaç dışında kullandığını düşünüp bu olumsuz durumun yaşanmaması için de somut yardım yolu tercih edilebilir, gerçekçidir ama gülünç, şaşkınlık verici bir durumdur da ortada olan.

Buzdolabı, Kömür, Makarna vs. meta değil mi ? Sigara, kumar veya başka keyfi işler için kullanılmak üzere, satılıp paraya çevrilemez mi ?

 

Sizce, ülkemizde, genel olarak, kadınlar mı sigara, kumar veya başka keyfi işlere düşkün, erkekler mi ? Onun için, Aile Sigortasının kadınlara verilecek olması gayet isabetli bir karardır.

 

 

 

Velhasılı kelam sadaka toplumu oluşturuluyor, efendime söyleyeyim oy satın alınıyor diye eleştirilen uygulamayla yepyeni bir uygulamaymış gibi gösterilen, diğeriyle alakası yokmuş gibi sunulan uygulama arasında mantık farklılığı yok.Devlet yine sadaka verecek, birileri kendine kömür verene oyumu veririm mantığıyla hareket ediyorsa kendine para verene de oyunu yine verecek aynı durum.Eleştiri getirilecekse bu konularda aynı sonucu verecek, aynı algıyı oluşturacak bu plan da eleştirilmeli amaç sadece kendine verilecek oyu düşünmek değilse, amaç salt siyaset yapmak değilse.

Aile Sigortası bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gereken bir projedir. Diğerleriyle hiçbir alakası yoktur. Eğer, seçim öncesi CHP'li belediyeler, halka böyle bir para verip, seçim sonrası kesselerdi, bu oy için denebilir ve Buzdolabı, Ç. Makinası vs. dağıtımıyla alakası vardır denilebilirdi.

 

Bir de işin ilginci; CHP'nin proje üretmediğinden, hep tiraz edip, eleştirip, yapacaklarını söylememesinden şikayet edenlerin, böyle etkili bir projeyi oy için düşünülmüş diye lanse etmeye kalkmaları tam bir çelişkidir.

 

Siyasi partiler elbette oy almak için kurulmuşlardır. Burada önemli olan husus, halkın kandırılıp, kandırılmadığıdır. Kıyaslama ölçütü, üretilen projelerin, çılgın projeler gibi halkın kandırılmasına müsait olup olmadığıdır.

 

 

 

Ayrıca ben de bu noktada diğer uygulama için yapılmış bir konuda da bir eleştiri yapmak istiyorum.Diğer uygulamada iş imkanları artırılmıyor, halk hazırcılığa alıştırılıyor, hükümetle,halk,oy bağlılığı sağlanıyor eleştirisi vardı.Peki ''Aile sigortası'' yerine niçin iş imkanlarını artıracağız herkese iş bulacağız mantığı, planı savunulmuyor da şu kadar insana 600 Lira para vereceğiz mantığı ön planda.Noldu imkanlarımız mı arttı da AKP'nin yaptığı yardımın para karşılığından daha fazla yekün tutacak ve yardım yapılacak kişi sayısının daha fazlalaşacağı bir durumun altından kalkabilecek hale geldik?Çalışmayana 600 lira verirsen çalışan asgari ücretlinin artık maaşını da iki katına çıkarmak zorundasın ki çalışsın, yoksa adam işi bırakır oturduğu yerden alır 600 lirasını değil mi?

 

Söylenen güzel olmakla birlikte seçim siyaseti adına günü kurtarmak, oy alana kadar kulakları doldurmak niyetinin olduğu, alt yapısının olmadığı daha bir ön planda...Ha iktidar olur da yaparlarsa ne ala ben inanmasam da...İnanmam için ''Benim adım Kemal...'' lafı en azından bende çok büyük etki bırakan bir laf değil...

Aile Sigortası bütünlüğü içinde değerlendirilmesi gereken bir projedir derken bunları kastetmiştim. Biraz araştırırsanız, projede hem asgari ücretin arttıılması var, hem de fabrikalar açılarak üretimin arttırılması. Dolayısıyla, gelir dağılımının bu kadar adaletsiz hale geldiği, '' Adalet ve Kalkınma '' Partisinin iktidarında, herhangi bir üretim artışı olmadan dünya kapitalist sistemine entegre olunduğunda oluşan tahbibatı kompanze edecek tedbirler alınması için, belli bir zümreye akan paranın çok azı bile bu projenin hayata geçirilebilmesi için yeterli olacaktır. Sürdürülebilirliği için de, geçici '' çılgın projeler '' gibi olmamak kaydıyla üretim şarttır elbette.

 

Benim adım Kemal sloganı da Mustafa Kemal'e bir göndermedir. Meselelerin, Atatürk'ün bakış açısı ve yöntemleriyle çözüleceğinin sinyalini vermektir.

 

 

 

Saygılar sunarım.

Gönderi tarihi:

Mercimek,Bulgur ve Kömür yardimlari ile 'Aile Sigortasi'ni ayni anlamda degerlendirmek eger AKP sempatizanligi degilse cok büyük bir yanilgidir.

 

Erdogan, akraba ve dostlarina bol kepce dagitip yoksula ve kendi deyimiyle Fakir Gurebaya gidim gidim verdigi yardimlari SOSYAL YARDIM diye adlandirarak evet,yoksullara hakaret etmektedir,onlarin yoksulluklari ile eglenmektedir.

 

Sosyal Devlet,kömür ve bulgur dagitan devlet degildir.Dünyanin bilmem kacinci ekonomisi arasina girdik diye hava atip yoksuluna bulgur ve kömür dagitmak ve bunuda sosyal devlet geregi diye yedirmeye calismak hem etik degildir hem de, Türkiye'nin öyle AKP'nin iddia ettigi gibi zenginlesen bir ülke olmadigi demektir.Zenginlesen ülkelerin vatandaslarida zenginlesir bulgur ve kömüre ihtiyac duymaz.Bulgur ve kömür sosyal hizmet degil oy gaspini hedefler.

 

Sosyal Devletin yurttaslari sosyal güvenceye sahiptir.Bu sosyal güvence eger sosyal devlet tarafindan karsilanmiyorsa en azindan yurttas kendi kendini sosyal güvenceye kavusturacak finans gücüne sahip olmalidir,budur refah seviyesinin ölcütü.

 

CHP'nin 'Aile Sigortasi'formülü,farkli görüslerle reddedilebilir,bulgur,mercimekle ayni ayarda görülebilir fakat 'Aile Sigortasi'nin gerekliligi asla inkar edilemez.

 

Asagida on soruda Aile Sigortasi ile ilgili bilgiler var ama önce T.C. ANAYASASI MADDE 60'a bakalim:

 

"Herkes,sosyal güvenlik hakkina sahiptir.

 

Devlet,bu güvenligi saglayacak gerekli tedbirleri alir ve teskilat kurar."

 

Simdi bu on soruyla AILE SIGORTASI'nin ne olduguna bakalim.

 

1-Aile Sigortasi NEDIR?

 

Aile Sigortasi,geliri olmayan ya da geliri asgari ücretin altinda olan ailelere ekonomik güvence saglayan sigorta dalidir.Bu sigorta dali ile Türkiye'deki hicbir ailenin aylik geliri 600 liranin altina inmeyecektir.

Örnegin,ailenin aylik geliri 300 lira ise Aile Sigortasi'ndan bu aileye ayrica her ay en az 300 lira ödenecektir.Ailenin yapisina ve durumuna göre verilecek tutar degisecektir.Ailenin hicbir geliri yoksa aylik ödenecek tutar en az 600 lira olacaktir.

 

2-AILE SIGORTASI'NDA EN ÜST ÖDEME SINIRI NEDIR VE NEYE GÖRE BU RAKAM ARTACAKTIR?

 

Aile Sigortasi kapsaminda ödenecek tutar,ailenin yapisin,ailedeki cocuk,yasli ve engelli sayisina göre aylik 1.250 liraya kadar cikabilecektir.Örnegin bu sigorta kapsaminda aileye;

 

-Yetiskin destegi,

-Cocuk destegi,

-Egitim destegi,

-Sosyal uyum destegi,

-Engelli destegi de verilecek ve böylece aylik 1.250 liraya kadar cikabilecektir.

 

3-AILE SIGORTASI BASKA ÜLKELERDE DE UYGULANMAKTA MIDIR?

 

Evet bircok ülkede uzun yillardir uygulanmaktadir.Aile Sigortasi,Uluslararasi Calisma Örgütü'nün kabul ettigi 9 sigorta dalindan biridir.Türkiye,1971 yilinda

Parlamentodan gecirdigi 1451 sayili yasa ile bu 9 sigorta dalini uygulayacagini taahhüt etmistir.Ancak su ana kadar 8 sigorta dali(yaslilik,malüllük,ölüm,hastalik,is kazasi,meslek hastaligi,analik,issizlik)uygulamaya konmustur.9.sigorta dali AILE SIGORTASIDIR...Bu sigorta dalinin uygulanmasiyla 40 yillik hayal gerceklesmis olacaktir.

 

4-AILE SIGORTASINDA ÖDEMELER NEREYE VE KIMIN HESABINA YATIRILACAK:

 

Aile Sigortasi'nda her ay düzenli olarak yapilacak ödeme ailede kadinin banka hesabina yatirilacak.Kadin,memur gibi,emekli gibi,isci gibi heray bankaya gidip parasini cekecek ve coluk cocugunun rizkini saglayacaktir.

 

Sosyal devletin korumasi altindaki kadin ve ailesi,Aile Sigortasi'ndan aldiklari aylikla;makarnaya,bulgura mecbur olmayacak,esnaftan alisverisini ÖZGÜR iradesiyle yapacaktir.Böylece yoksul insanlarin onuru korunacak ve onlar kimseye muhtac olmayacaktir.

 

5-AILE SIGORTASINDA PARA NEDEN KADININ BANKA HESABINA YATIRILACAK?

 

Cünkü kadin,evin ihtiyaclarini en iyi bilen kisidir.Cocuklarinin ihtiyacinida en iyi o bilir.Kadin ayrica hesaplidir,parasini dikkatli harcar.Bunun icindir ki;bu sigorta dali ile kadin ailede daha güclü duruma getirilecektir.

 

6- AILE SIGORTASI'NDAN YARARLANMAK ICIN YOKSUL AILEDEN HERHANGI BIR PRIM ALINCAK MI?

 

Kesinlikle hayir...Bu sigorta dalinin özelligi,yoksul insanlara ekonomik güvence saglamaktir.Prim ödeyecek durumu olsa,zaten yoksul olmaz.Aylik ödemeler Anayasa'nin sosyal devlet ilkesi geregi ödenecektir.Cünkü Anayasa'nin 60.maddesine göre,"HERKES SOSYAL GÜVENLIK HAKKINA SAHIPTIR"O 'Herkes'in icinde yoksul ve onurlu insanlar da vardir.

 

7- AILE SIGORTASI'NDAN YARARLANMAK ICIN NEREYE BASVURULACAK?

 

Aile Sigortasi hizmetlerinin örgütlenmesine yönelik olarak AILE SIGORTA KURUMU (AS-KUR)olusturulacaktir.Yapilacaki basvurularin tek adresi AS-KUR olacaktir.AS-KUR'a ulasamayan yurttaslarimiza sosyal hizmet uzmanlari evlerinde ulasip gerekli basvuruyu yapmalarini saglayacaktir.

 

8-AILE SIGORTASI'NDAN YARARLANAN AILELERDE YESIL KART VARSA,BU KARTLAR IPTAL EDILECEK MI?

 

Hayir,iptal edilmeyecek.Yesil Kart uygulamasi aynen devam edecektir.Cünkü YESIL KART saglik sigortasi icindir.AILE SIGORTASI'NIN konusu ise yoksul ailelere "EKONOMIK GÜVENCE"saglamaktir.

 

9- AILE SIGORTASI'NIN BUGÜN YAPILAN YARDIMLARDAN FARKI NEDIR?

 

Birden fazla farki var...

 

-Bugün bazi ailelere makarna,ekmek gibi yiyecek maddeleri veriyorlar.AILE SIGORTSI'NDA ise yiyecek dagitilmayacak,bunun yerine tüm yoksul ailelerde kadinin hesabina nakit para yatacak.

-Bugün yapilan yardimlarin düzenli olmadigini hepimiz biliyoruz.Bayramdan bayrama ya da belli günlerde bu yardimlar yapiliyor.Aile Sigortasi'nda ise her ay,aileye düzenli aylik ödenecek.

-Bugün yardimlar yapilirken,yoksul insanlarin yoksullugu teshir ediliyor.Aile Sigortasi'nda ise kimin yoksul oldgunu sadece devlet bilecek.Yoksul ailenin yoksullugu teshir edilmeyecek.Yoksul ailenin onuru koruncak,yani sag elin verdigini sol el görmeyecek.

-Bugün yiyecek yardimlari ailenin ihtiyaclarina göre yapilmiyor,kutudan ya da posetten ne cikarsa o veriliyor.Aile Sigortasi'nda ise kadin bankadan parasini cekecek ve coluk cocugunun ihtiyaclarina göre diledigini alabilecek.

 

10- AILE SIGORTASI SOSYAL DEVLETTE YOKSUL AILELER ICIN BIR HAK MIDIR?

 

Elbette ki haktir.Cünkü sosyal devlette;devlet,yurttaslarinin yoksullugunu gidermek zorundadir.Sosyal devletin varlik nedeni de budur.Yoksullugu önlemek,Anayasa'ya göre devletin görevidir.Yoksulluk kader degildir...

 

KEMAL KILICDAROGLU-CHP GENEL BASKANI

 

Bu aile sigortasi denilen sosyal destekleme uygulamasi Avrupa ülkelerinde özellikle Almanya'da sosyal devletin en önemli uygulamalarindandir.Orada insanlar devletten destek alirlar,bu destegi alanlar sirtüstü veya yan gelip yatmazlar,devlet verdigi yardimlarin takipcisidir ve bu yardimlari sabote edenleri yine devlet imkanlariyla tespit eder.Sosyal Devlet sadaka vermez,yoksul yurttasinin refah icinde yasayabilmesi icin sosyal devletin imkanlari nispetinde destegini verme görevini yerine getirir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Prf.Dr.Osman Altuğ un dediği gibi insanlara helalinden bir iş vermedikten sonra bu iş olmaz, devlet tarafından verilecek her şey istismara açıktır. Hele kömür, makarna, bulgur, yağ, şeker, un dağıtmak; kış aylarında, elektrik ve suyu olmayan köylere elektrikle çalışan cihaz vermek istisnasız seçim yatırımıdır. İşin diğer bir boyutu da bu malzemeler nereden, nasıl tedarik ediliyor, kimler neler kazanıyor?

Gönderi tarihi:

Yalan temelli psikolojik savaşın karşı argümanı doğruları söylemektir. Yalana yalanla karşılık vermek düşmana yarar, çünkü düşman herşeyin belirsizleştiği bir karmaşa ortamı hazırlama amacında. Odatv yazarları niye içeri alındı? Doğruları söylediği, yalanları ifşa ettiği için.

 

Makarna bulgur, kömür buzdolabı dağıtmanın sadaka kültürü olduğunun kabul edilmesi iyi gelişme. Yandaşlık sendromuna iyi gelir. Ben ise CHP yandaşı olmadığım için kendimi sadece doğruları söylemekle yükümlü sayıyorum, CHP nin sadaka kültürünün yerine yaklaşık aynı maliyetle insanları aşağılamadan, rüşvet duygusu geliştirmeden onurlu bir şekilde sosyal yardım yapması doğru bir projedir. Bunda karşı çıkılacak, AKP nin sadaka kültürünün aynısı denilecek bir durum göremiyorum. Görsem, söylerdim. Çünkü sonuçta AKP ye de CHP ye de oy vermeyeceğim. Karşıyım diye otomatik her söylediğine karşı çıkma refleksi ile hareket etmem.

 

Esas olan istihdamı artırmaktır. Fakat aşırı biçimde artan sosyal adaletsizliğe acil bir müdahale gerekiyor. Daha sonra istihdam artırıcı önlemlere yönelinmeli.

 

Pensilvanya'ya övgü düzen herkese karşı olurum. Ecevit'e olduğum gibi, Baykal'ın giderayak Pensilvanya'yı aklaması da bağışlanmaz bir "kalıp" yoksunluğu idi... Tabii ki bunun duruş ve ilke ile doğrudan ilgisi var. Kılıçdaroğlu ise bunu "hassas" konu olarak değerlendirip dokunmama, yok farzetme politikası güdüyor. Net bir söylemini görmedik. Bunu da onaylamıyorum, sessiz kalınarak bir konu netleşmez. En küçük lüzum hissetme durumunda Pensilvanya ve ABD ye eğilir, bükülür kanaati taşımamın nedeni de bu...

Gönderi tarihi:

Pensilvanya'ya övgü düzen herkese karşı olurum. Ecevit'e olduğum gibi, Baykal'ın giderayak Pensilvanya'yı aklaması da bağışlanmaz bir "kalıp" yoksunluğu idi...

 

Ne yapalım şimdi Sayın Baykal ı asalım mı? ;)

Size şunu sormak istiyorum, Sayın Baykal ın yukarıda söylediğinizden başka parti içi siyaset dışında genel siyasetinde bir hata, yanlışlık gördünüz mü? Ben ülkenin menfaatleri konusunda en küçük bir tavizini hatırlamıyorum galiba bu nedenle de kompleye kurban gitti. Bazı arkadaşlar tarafından dinazor olarak sıfatlandırılan Hakkı Süha Okay, Onur Öymen gibi devlet adamları da aynı nedenlerle tasfiye edildi, işte bizim şüphelerimiz de bunlardan.

Gönderi tarihi:

Yanlış gördüğümü eleştiririm. Pamukoğlu'nu bile eleştirdiğimi bir kez bile olsa tarih kaydetti! ;) Unutmam da yani, o kenara yazıldı. Ne oldu çocuk paraları diye sorarım, hiç affetmem! Ha, bu kadı kızında olabilecek bir kusur, Baykal'ınki ise kabul edilemez o ayrı...

 

Tabii Baykal haksızlığa uğradı, o da ayrı konu. CHP de ulusalcılar tasfiye edildi, o da ayrı konu. Bunlar ayrı ele alınması gereken ve tamamen mutabık olduğumuz konular.

 

Doğrusu Süheyl Batum'un ipi ne zaman çekilecek diye bekliyordum, çekilmediğine hayret ettim. Belki de kağıttan kaplan söylemi onu kurtardı! Şimdi o söz olumsuza da çekilebilecek, orduyu yıpratma psikolojik harekatına katkı yapabilecek bir söz. "Gençler askerlik yapıp cinayet sanatı mı öğrenecek" söylemi ile örtüşebilir de pekala! Sonra da sesi çıkmaz olması hizaya gelmiş olabileceğini düşündürüyor.

 

AKP ile de olsa CHP-MHP ile de olsa ABD için "durmak yok, yola devam!" Boşuna HEPARcı olmadık! Bu ülkede düzgün, doğru, mert tek ses duyuluyor. Başka yok! Olsa, can feda, Pamukoğlu emmim değiiil, dayım değil...

Gönderi tarihi:
Yalan temelli psikolojik savaşın karşı argümanı doğruları söylemektir. Yalana yalanla karşılık vermek düşmana yarar, çünkü düşman herşeyin belirsizleştiği bir karmaşa ortamı hazırlama amacında. Odatv yazarları niye içeri alındı? Doğruları söylediği, yalanları ifşa ettiği için.

Savaşta aldatmaca esastır ve yalan söylemeden de aldatmaca yapmak mümkündür. Ben yalan söylemek mübah demedim. Siyaset algılar üzerinden yürütüldüğü için, algılarla oynayarak siyaset üretenlerin karşısında, aynı şekilde algılar üzerinden siyaset yapılmalı ki, başarılı olunsun. Bir konuda yalan söylemek başka bir şeydir, imajla algıyı değiştirmeye yönelik çalışma yapmak başka bir şey. Yoksa, elbette yalancının mumu yatsıya kadardır. Oda TV yazarları, doğruları söylerken, bazı hatalar yaptığı için içeridedir. Eleştirdikleri Vakit yazarlarının seviyesinde bir takım haberleri nedeniyle tutuklanmaları meşru gösterilmiştir. Bu yola hiç başvurmamış olsalardı, tutuklanmaları biraz daha zor olurdu.

 

 

 

Makarna bulgur, kömür buzdolabı dağıtmanın sadaka kültürü olduğunun kabul edilmesi iyi gelişme. Yandaşlık sendromuna iyi gelir.

Bunu benim için mi yazdınız, anlayamadım ?

 

 

 

Pensilvanya'ya övgü düzen herkese karşı olurum. Ecevit'e olduğum gibi, Baykal'ın giderayak Pensilvanya'yı aklaması da bağışlanmaz bir "kalıp" yoksunluğu idi... Tabii ki bunun duruş ve ilke ile doğrudan ilgisi var. Kılıçdaroğlu ise bunu "hassas" konu olarak değerlendirip dokunmama, yok farzetme politikası güdüyor. Net bir söylemini görmedik. Bunu da onaylamıyorum, sessiz kalınarak bir konu netleşmez. En küçük lüzum hissetme durumunda Pensilvanya ve ABD ye eğilir, bükülür kanaati taşımamın nedeni de bu...

Ecevit Pensilvanyaya övgü düzmemiştir. Kendisi nazik bir insan olduğundan, uzatılan eli nezaket gereği sıkmıştır. İşin ilginci, Pensilvanyaya övgü düzen 28 Şubat paşalarını es geçmenizdir. FG okularının, o dönem aşırı akımların panzehiri olarak görüldüğünü unutmayalım.

 

Baykal'a gelirsek, o da Pensilvanyaya övgü düzmemiştir. Komplo için Okyanus Ötesinin sorumluğu olmadığını söylemek, tam tersine bu gerçeği vurgulamak için inceden söylenmiş bir sözdür. Olağan şüpheliyi halka işaret etmektir.

 

Sonra, Ecevit Pensilvanya'ya eğilmiş midir ? ABD'ye bükülmüş müdür? Tam aksine, Tezkereye karşı geldiği için kriz çıkartılarak alaşağı edilmiştir. Baykal'a komplo neden yapıldı ?

 

 

 

Saygılar sunarım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.