Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncelikle dünya kadınlarına kutlu olsun. Bu gün ile ilgili çok şey yazmak isterdim. Zira e-mailime konuyla ilgili epeyce mesaj alıyorum. Ama aynı zamanda uzun yazıyorum diye de sitem alıyorum; kadınlardan. [Daha fazla...] Gelelim konuya; Asırlarca her yönüyle istismar edilen kadın aynı zamanda “erkek”in kadını olmak durumunda da bırakılmıştır. Fiziki/pazu gücü olarak avantajlı olan erkek, bu durumu hep lehine kullanmış, kadını kendisine uymaya "mecbur" etmiştir. Kadın da istisnalar dışında bu durumu yadırgamamış, yadırgayanlar da başarılı olamamışlardır. İşin daha vahimi, kadınlar ne zaman erkeklerce gasp edilen haklarını almak istemiş ise en sert tepkilerle karşılaşmışlardır. Bu sertliği “kendilerinden olan” erkekler(in)den görmeleri yerle gök arasını dolduracak boyutta haksızlık ve zulümdür. Bu güne geldiğimizde bırakın hak arayan kadına, hemen hemen her kadına yönelik taciz, haksızlık ve şiddet, yerini “fetvalı taciz”lere, namus ve töre cinayetlerine bırakmıştır. Buna bir de kimi “dini anlayışlara daya(k)lı” gidişatı da eklerseniz kadın bir türlü “zavallı” bir duruma düşürülmekten kurtulamıyor. Kadın, insan olması hasebiyle çok değerli iken, erkeğin “değermetre”sine göre hak ettiği değeri göremediği halde “neden erkeklerin kadınları “namusu” olarak gördükleri bir doktora tezine konu olsa gerek. Zira erkek “kadın(ı)” için değil de, her ne ise “kadında olan/duran” ve/ya bulunması gereken ve adına “namus” dediği şeyden dolayı cinayet işleyebiliyor. Erkek neden kadında görmesini istemediği ve kendisi için kınanmayı bile gerekli görmediği bir yanlıştan sebepten/suçtan/hatadan dolayı “namusu” olan kadını(nı) öldürmeyi “erkekliğin gereği” görebilsin? Bunu anlamakta, algılamakta güçlük çektiğimi ifade etmeliyim. Üstelik çözüm konusunda da ufukta kısa ve orta vadede bir umut göremiyorum. Aslında dinler kendi dönemlerinin koşullarına dikkat ederek kısmen çözüm üretmişlerse de sonradan bu çözümler geliştirilememiş, statikleşen öneriler ve emirler (yeni) dönemin şartlarıyla paralel bir dönüşüm yaşayamadığı için güdük kalmıştır. Bildiğiniz gibi hem İslam öncesi ve hem de sonrası kadınlar için hiç de "ne güzel yıllardı o yıllar" diyeceğimiz bir dönem yaşanmamıştır. Ancak asrı saadette İslam'ın kadını "gömül(düğ)ü yerden" çıkardığını da hiç kimse inkâr edemez. Daha doğrusu Mekke ve çevresi kızlarını yani kadınlarını yani "insan ve insanlığın yarısını" toprağa gömerek yok ettiğini ve vahyin bunu şiddetle yasakladığını biliyoruz. Gerçekten de insan(lığ)ın yarısı Mekke ve cıvarında yere gömülüp öldürülüyor, onuruyla beraber yok ediliyordu. İslam Peygamberi kadını kopartılan yarısına kavuşturmuş ve "en hayırlınız ailenize en iyi davrananınızdır", "bana üç şey sevdirildi; namaz, kadın ve güzel koku" diyerek kadın ve kızları toplumun en değerlileri olarak kabul etmiştir. Gerçi o dönemin kadın haklarına yaklaşımında -dini olmadığı halde dini olduğu algılanıp anlaşılan ve dolayısıyla kabul gören bölgesel, kültürel ve geçici sebeplerden dolayı günümüzle kıyaslandığında problemli olan yönleri yok değil. Ancak bunların İslam'ın güzelliğine gölge düşüremeyecek boyutta olduğu da muhakkaktır. Neticede dinler karakterleri gereği bölge, kültür ve gelişmişliği dikkate almak durumundadır. Yoksa dinlerin, “dokunduğunda toplumu değiştirecek sihirli değneği” tarihin hiçbir döneminde olmamıştır. İslam dininden çok sonraları Orta Çağ Avrupası kadının ruh sahibi olmadığını, ruh sahibi olsalar bile hiçbir zaman erkeklerin ruhuna benzeyemeyeceğini tartışır olmuş ve bir kısmınca da kadının "insani eksikliği" kabul görmüştür. Şimdilerde ise gelişmiş ülkelerde “kadının kişisel haklarını gölgede bırakan ‘kadının cinsel obje’ olarak görülmesi anlayışı” ön plana çıkmaktadır. Anlayacağınız gelişmiş ülkelerde kadın öncelikle "zevk aracı" "mal/meta" muamelesi görmektedir. Demem o ki kadın, "insanın yarısı" olan hüviyetini bir türlü yaşayamadı. Anlamakta zorlandığım diğer bir konu da neden kadın denince akla hemen "açık kadın-kapalı kadın"ın geldiğidir? Zira insanlığın devamı onsuz mümkün değil. Tarih ve kutsal metinler kaydetmişlerdir ki; insanlık ailesi babasız neslini sürdürebiliyorken bir anne olmadan varlığını sürdüremez. Meryem (as) bir kadındı, unuttuk mu? Evet, Mariya/Maria/Meryama da bir kadındı. Kadın! O kadın ki onsuz olunmuyor. O kadın ki gözleri ömre bedel. O kadın ki... Kadın annedir Kadın bacıdır, Kadın haladır, teyzedir Kadın eştir… Yok yok, Kadın anne, bacı, teyze, hala ve eş değil; Cana candır, canandır. O ‘sevgili’dir. Alıntı
Φ evrensel düşünce Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Yazı sizemi ait? Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Yazı sizemi ait? Başka türlü olabilir mi? Alıntı
Φ evrensel düşünce Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Güzel olmuş, elinize sağlık. O halde foruma astığınız tüm makaleler size aittir. Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Güzel olmuş, elinize sağlık. O halde foruma astığınız tüm makaleler size aittir. Benim olmazsa gayri ahlaki olur bilmeniz lazım, ben teşekkür ediyorum. Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 KADIN ÖNCELİKLE İNSANDIR! İnsan(lığ)ın yarısıdır. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 8 Mart , 2011 Kadina deger vermeyip,göstermelik olarak kadini degerlendirenlerin Islami erkek dini olarak algilayan zihniyetin olmasi aslinda traji komik bir durumdur. "Cennete baktim hepsi erkekti,cehenneme baktim sadece kadinlari gördüm"sözünü peygambere mal edenlerin kadin haklari diye bir hakkin karsisinda olacaklari süphesizdir. Kadini.erkegin kaburga kemiginden cikartan zihniyetin,kadin haklarina saygi duymasi diye bir sey yoktur. "mecliste kac kadin milletvekili var sorusuna muhatap olan 20 kisinin birinin bile bu soruya cevap verememesi zaten acinacak bir durumdur ama en vahim olani ise, mecliste kadin milletvekili olsunmu sorusuna " KADININ YERI EVIDIR, COCUKLARININ KOCASININ YANIDIR, MILLETVEKILLIGI ERKEK ISIDIR" diye cevap verenlerdir. Kuranda olmayan fakat din bezirganlarinin carpitmalari ile dinlestirilen birsürü hurafe ile kadin dislanmakta, horlanmakta, dögülmnekte, iskence görmekte, zulmedilmekte ve sokagin bir kösesinde veya herhangi bir yerde Kurban bogazlar gibi bogazlanmaktadir. Kadin haklarindan bahseden her 3 kisiden 2'sinin kadin haklarina saygi duymadigini söylersem yanlis olmaz. saygilarla Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 9 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 9 Mart , 2011 Maalesef ama maalesef... Dünya Kadınlar Günü’nde sendikaların yaptığı araştırmalar, kadınların içinde bulundukları durumu da gözler önüne serdi. Türkiye Kamu-Sen’in araştırmasından rakamlar şöyle: • 6 ve daha yukarı yaştaki her 100 kadından 25’i okur yazar değil. • Her 100 kadından 14’ü ilkokulu bitirememiş. Her 100 kadından 58’i ilkokul mezunu. • Kadın nüfusun sadece yüzde 12’lik bir kesimi ortaokul ve daha üstü eğitim almış. • Her yıl 600 bin ile 800 bin arasında kız çocuğu okula gidemiyor. • Ülkemizde kadının işgücüne katılım oranı 1998’de yüzde 35 civarındayken, bugün yüzde 24.8’e düşmüş durumda. • Kadınlar parlamentoda ancak yüzde 8.7 oranında temsil ediliyor. Türk Eğitim-Sen’in 994 kişiyle yaptığı anketin sonuçları ise şöyle: • Toplumsal hayatta karşılaştıkları en önemli sorunların ne olduğu sorusuna kadınların yüzde 38.6’sı “erkek hegemonyası”, yüzde 11.5’i “cinsiyet ayrımcılığı”, yüzde 10.2’si “şiddet ve taciz”, yüzde 9.4’ü “eğitim-öğretim imkânlarından yeteri kadar yararlanamamak”, yüzde 7.6’sı “çalışma hayatında orta/üst düzey yönetici olamamak”, yüzde 7.5’i “yetersiz kadın istihdamı”, yüzde 6.5’i “hepsi” yanıtını verdi. • “Kadın olarak çalışma hayatında yaşadığınız en büyük sorun nedir” sorusu üzerine, kadınların yüzde 32.7’si “ayrımcı tutum ve davranışlar”, yüzde 30.8’i “çalışma saatleri ve koşulları”, yüzde 18.4’ü “mesleki yükselme ve terfilerde yaşanan sorunlar”, yüzde 5.9’u “sözlü, fiziki taciz, baskı ve dayatmaya maruz kalma”, yüzde 2.6’sı “sözlü ve fiziki şiddet”, yüzde 2.9’u da “diğer” yanıtını verdi. • Ankete katılanların yüzde 14.2’si kadın çalışanlara görev tanımı dışında verilen işler arasında şunları gösterdi: “Okula para toplamak, öğrenci ile ilgili evrak takip, angarya işler, yazışmalar, evrak getir götür işleri, fotokopi, temizlik işleri, çaycılık, masa silmek.” Alıntı
Φ _Neotwo Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 yazı çok güzel olmuş.. Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 Kadina deger vermeyip,göstermelik olarak kadini degerlendirenlerin Islami erkek dini olarak algilayan zihniyetin olmasi aslinda traji komik bir durumdur. . . . saygilarla "Kuranda olmayan fakat din bezirganlarinin carpitmalari ile dinlestirilen birsürü hurafe ile kadin dislanmakta,horlanmakta,dögülmnekte,iskence görmekte,zulmedilmekte ve sokagin bir kösesinde veya herhsngi bir yerde Kurban bogazlar gibi bogazlanmaktadir. Kadin haklarindan bahseden her 3 kisiden 2'sinin kadin haklarina saygi duymadigini söylersem yanlis olmaz." Elhak doğrudur. Maalesef kadın haklarına riayet çok kötü durumda... saygılar Alıntı
Φ Zuhurat Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 Kızlar için ideal evlilik yaşını açıkladı. (A.A. 21 Kasım 2010) İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ın, ülkesinde kızların 16 yaşında evlenmesini istediği bildirildi. Devlet tarafından yayımlanan Cam-i Cem gazetesinin haberine göre, Ahmedinejad "kızlar için evlilik yaşı 16-17, erkekler için de 20 olmalı" dedi. Cumhurbaşkanı İran'da şu anda kızların ortalama evlilik yaşının 24-26 arasında olmasını da eleştirdi. Diğer bazı gazeteler ise cumhurbaşkanının kızlar için en iyi evlilik yaşının 17-18 olduğunu söylediğini yazdılar. Gazeteler arasındaki bu çelişkinin nereden kaynakladığı konusu açıklığa kavuşmadı ancak İran medyasında bu gibi durumlara sık sık rastlanıyor. Üzmez tahliye edildiğine göre bizdeki ideal yaş 13 anlaşılan 1 Alıntı
Φ raif bostan Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 Gönderi tarihi: 10 Mart , 2011 kadın kaba erkeğe nazik olmayı,sevgiyi ve insan olmayı öğretendir. Alıntı
Φ Ahmet AY Gönderi tarihi: 11 Mart , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 11 Mart , 2011 kadın kaba erkeğe nazik olmayı,sevgiyi ve insan olmayı öğretendir. Ama erkekler bir türlü bu öğretimini tamamlayamıyor. Öğretmen mi kabahatli, öğrenci mi? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.