Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

GAZETECİ "BALYOZ" KULLANMAMALI


Ahmet AY

Önerilen İletiler

Bir kişinin imam olması onun yalancı, hırsız olmayacağı anlamına gelmeyeceği gibi bir doktorun da katil olmayacağının garantisi yoktur.

İnsanoğlu her türlü iyi özelliklere, sağlam karakterlere sahip olabileceği gibi, oldukça kötü huylara, basit davranışlara da meyyal olabiliyor. Hiçbir “iyi” kişinin ebediyen iyi kişi kalacağı ve hiçbir “kötü” kişinin de ömrünün sonuna kadar kötülüklerle olacağına dair güvence yoktur.

Bir gazetecinin, yazarın en verimli, en rahat bir şekilde çalışması toplumun yararınadır. Zira toplumu aydınlatma, toplumu enforme etme başta bu iki grubun işidir. Ama bu iki grubun;

İşini kötü yap(a)mayacağının,

İşini amacının dışında kullanmayacağının,

İşini maske olarak kullanmayacağının,

İşini insanlığın aleyhinde olacak emellere alet etmeyeceğinin,

İşi üzerinden yurdunu satmayacağının hiçbir zaman garantisi yoktur ve olamaz.

Nice aydının, komutanın, yazarın, gazetecinin, bürokratın, siyasetçinin yabancı ülkelere hizmet ettiği tarihin kaydettiği gerçeklerdir. Bunu yabana atamayız.

Anladığını gibi son tutuklamalara değineceğim. Hem askerler ve hem de ODATV yöneticilerine…

Öncelikle daha önceleri de yazdığım gibi amacımız TSK’yı yıpratmak, orduyu zor durumda bırakmak, ne bileyim askeri küçük düşürmek değildir. Keza gazetecileri –sırf hükümete karşı tutum sergiliyorlar diye- karalama derdimiz asla bulunmamaktadır. Çünkü gayemiz üzüm yemektir, bizce bağcıyı dövmek ahlakla bağdaşır tarafı olmayan bir anlayıştır.

Emekli ve muvazzaf askerlerin BALYOZ davsından tutuklanmaları son derece üzücüdür. 21. yy’da ülkelerin medenileşmede, demokratikleşmede oldukça önemli mesafeler katetmelerine karşın bizde hala ordu içinden birilerinin cuntacılık damarlarının kabarması oldukça üzüntü vericidir. Buna sivillerin de destek vermeleri anlaşılır gibi değil.

Anlaşılması çok üç olan diğer bir konu BALYOZ tutuklularına dizilen methiyelerdir. Elbette ki yargı süreci bitmeden kimseyi suçlamamız doğru değildir. Ancak bugün özellikle Ak Parti iktidara geldikten sonra planlanan eylemler ve bu eylemler sonucunda ülkenin karşı karşıya kalacağı kaotik ortamı hedefleyenlerin 1 değil, 10 değil, yüzlerce belgeyle suçlanmalarını görmezden gelemeyiz. Keza bu zanlıların çok masum olduklarına da hiç inanmıyoruz?

Neden inanalım ki?

Bugüne kadar yapılan hangi darbe medya desteğini arkasına almadan yapabildi?

Bugüne kadar yapılan darbelerde kaç babayiğit gazeteci esas duruşa geçmedi?

“Ordu Göreve” sloganlarıyla yürüyen rektörlerin medh-u senasını gazeteciler-yazarlar yarışırcasına yapmadılar mı?

Hal böyleyken ve bunca delil varken tutuklananların masumiyetine neden inanalım?

Üstelik,

Karanlık güçlerin hiçbir eylemi açığa çıkmamışken ve bunların üzerine gidilmelere izin verilmediğini de göz önünde bulundurduğumuzda ülkede gizli ellerin çok korkunç planları bizleri ne hale getirdiğini unutamayız.

Son kırk yılı nasıl geçirdiğimizi yaşı müsait olanlar çok iyi bilirler. 12 Mart 1971 cuntasının antidemokratik, insanın kanını donduran planları hafızalarda taze ve canlıdır. Öğrenci hareketlerini “komünizm gelecekti” diye kanlı bir şekilde bastıranlarla 12 Eylül 1980 darbesinin söylemleri tıpatıp aynı değil mi?

Uzatmayayım;

Bugün tutuklanan Ergenekoncularla, BALYOZ’cular için kahramanlık methiyeleri dizenlerin en önemli gerekçeleri basın özgürlüğü.

Peki,

Bu basın özgürlüğü daha önceleri neredeydi?

Yeni Şafak gazetesi basılırken, hiçbir suç unsuru bulunmazken neredeydiler?

Suçsuzluklarına rağmen bu özgürlük havarileri neredeydi?

Bugün gibi hatırlıyorum, Yeni Şafak o günlerde şöyle bir manşet atmıştı:

“Bir gün hukuk herkese lazım olur”.

Evet, bugün hukuktan, özgürlükten dem vuranlar o gün hukuksuzluk kol gezerken ne yapıyorlardı? (kesinlikle o gün hukukun yanında yer almadınız o zaman size hukuksuzluk gerek anlayışında değiliz ve bu anlayışı ahlaksızlık olarak görürüz)

Gazetecilerin tutuklanmasını “basın özgürlüğüne vurulan darbe” olarak görenler ve bunu gerekçe kılarak “hükümet özgür basını susturuyor, muhalif gazeteciler susturuluyor” diyorlar.

Eğer meslek ahlakınız varsa Cengiz ÇANDAR, M. Ali BİRAND gibi gazetecileri hain, satılık manşetleriyle BÇG ve andıçların malzemesi eyleyen basının kirli kalemlerine karşı ne yaptınız?

Yoksa bu isimlerin katli vacip miydi?

Nokta Dergisi linç edilmedi mi? Basın ahlakınız, sorumlu gazeteciliğiniz hangi tatil beldesindeydi?

meslektaşlarınıza neden duymuyordunuz?

Ahlaksızca fotomontaj hilesiyle “Ahmet KAYA APO’nun fotoğrafının altında konser vermiş” gibi gösterip VAY ****** diye manşetleyip kamuoyuna savcılara, faşizan kafalılara gammazlayanlar kimlerdi?

İnanın inandırıcılığınızı tamamen kaybetmişsiniz.

Siz ve başta Soner YALÇIN olmak üzere tutuklanan gazeteciler heronların tespit ettiği görüntülere “çoban sanmıştık” diyen komutanın, yüksek rütbeli bir subayın (galiba tuğgeneral idi) koyduğu mayınların, erinin eline pimi çekilmiş el bombasını veren subayın yaptıklarına dair bir cümle yazdınız mı?

Sizin için özgürlük her şeye rağmen size mi has kılınmalı? Başkasının özgürlüğü nerenize düşer?

Mesela Ceylan ÖNKOL’un yaşamına kastedenler kimler?

Hiç merak ettiniz mi? yoksa sizi ilgilendirmiyor mu?

İlgilendiriyor ise “özgürlükçü” basın mensuplarınız Ceylan’ın param parça olan cesedi ile ilgili bir tek satır yazdılar mı?

Uğur KAYMAZ bu ülkenin vatandaşı değil miydi?

12 yaşındaki Uğur’a 13 kurşun sıkanlarla ilgili bir tek satır yazmayı mesleklerinin gereği görmeyenler neyin özgürlüğünü savunurlar?

Tekrar ediyorum, onlar üzerlerine düşeni yapmadılar diye onlara hukuk dışı hiçbir muameleyi reva görmüyorum.

Ama insanda birazcık utanma olur. Basın özgürlüğü, hukuk, adalet diye bağrışan bu koro insanlığın yerlerde süründüğü günlerde adeta el çırparak zalimlere destek oldular.

Şimdi onlara hukuk dışı muamele edilmesin diye çırpınan bizleriz. Ne mutlu ki bütün sancı ve sızılarımıza rağmen adalet ve hukuk, özgürlük ve eşitlik herkes için diyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iste yandas medyadan alinmis veya esinlenmis bir yandaslik örnegi.

 

Siz bunun icin birsey yazdiniz mi?Filancanin haklarini savundunuzmu,gibi aslinda kin iceren yazilar.Evet KIN iceren yazilar.O zaman AKP milletvekilinin "Simdiye kadar siz bizi fislediniz simdi sira bizde" demesinin neden cok alkislandigini anliyoruz.

 

Gazeteci demek,yeri geldiginde balyoz yeri geldiginde balta yeri geldiginde ise kustüyü olur olmalidir.Ama gazeteci haysiyetsiz olmamalidir.Bugün tutuklanan meslektaslarina sevinrek biryerlerine kina yakanlar bu haysiyetten yoksun olanlardir.Birinin yaptigi yanlisi bir digeri ayni yanlisla yanlisi yapani ödüllendirircesine alkisliyorsa bu nedir.

 

Ergenekon ve Balyoz,uydurulmus hikayelerdir ve bunlarin uydurulmus hikayeler olduklari hergün pazara dökülen foyalarla ortaya cikmakta ve bu foyalarin ortaya cikmamasi icin internet siteleri basilmakta ve serefli gazeteciler tutuklanmaktadir.

 

En son örnek sözümona yanlislikla gözaltina alinip karakola götürülen Ahmet Hakan olayi var karsimizda. Adalet Bakani özür dileyip bu isin ucunu birakmayip sorumlulari ortaya cikaracagim diyor.Hadi bakalim cikar sayin Bakan,belki bu sayede bazi gazeteciler ve savcilarda desifre olur umuyorum.

 

Atatürk mason localarini bir emirle kapattirdi.Ismet Inönü'nün cok partili rejime gecmesine az bir zaman kala masonlar ona basvurarak yasa ile kapatilmamis olan mason localarinin tekrar acilmasini istemislerdir.Ismet Inönü bu izni vermis fakat mason localarinin serbestce calismalari icin gerekli yasayi DP cikarmistir hemde Celal Bayar'in emriyle.

 

Masonlar o günlerden bugüne kadar durmadilar,calistilar ve Atatürk'ün kurmus oldugu bu cumhuriyeti ele gecirmenin mücadelesini verdiler.Bugüne kadar gelmis gecmis iktidarlarin ve dinci vakiflarin bünyesinde bircok masonun oldugu artik belgelerle aciklanmistir.Osmanlida bircok taninmis ismin mason oldugu bilinmektedir.AKP'nin kurulusunda ve bünyesinde mevcut mason kimlikler kendilerini ne kadar saklasalarda arastirmacilar tarafindan desifre edilmislerdir.Bun larla iliskileri olanlar akrabaliklari olanlar artik sir degil.

 

AKP'nin gercek yüzünü daha dogrusu Erdogan'in gercek yüzünü Akif Beki bir yazisinda belirtmistir ama en önemli aciklamalar Ergun Poyraz'in "MUSA'NIN COCUKLARI"adli kitabindan ögreniyoruz.Erdogan bu kitabi mahkemeye vermis fakat henüz AKP'li olmayan yargi tarafindan bu dava reddedilmis ve kitap piyasaya cikmistir.Kisa bir süre sonrada Ergun Poyraz bir komplo ile Silivriye gönderilmistir.

 

Gercekleri ne kadar örtbas etmeye baska kiliflara uydurarak saklamaya calissalarda Soner Yalcin gibi haysiyetli gazeteciler tarafindan desifre edileceklerdir hemde yandas savcilara ihtiyac duymadan.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iste yandas medyadan alinmis veya esinlenmis bir yandaslik örnegi.

.

.

.

saygilarla

Ergun POYRAZ'ın Soner YALÇIN'ın haysiyetleri attıkları iftiralar ederincedir.

Başkasına iftira atanların haysiyeti ile ilgili söz zaiddir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ergun POYRAZ'ın Soner YALÇIN'ın haysiyetleri attıkları iftiralar ederincedir.

Başkasına iftira atanların haysiyeti ile ilgili söz zaiddir.

 

Bütün bahsettikleriniz, eğer hukuk tarafından geçerli ve somut kanıtlarla ispatlanmadıkça hala iddia ve varsayımdan ibarettir, ve bu iddia ve varsayımlarınız gerçekler tam anlamıyla ortaya çıkana kadar İFTİRADIR! Hukuk tüm gerçekleri ortaya çıkarabilecek yegane araçtır ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça iftira atmış olmaktan kurtulamazsınız. O nedenle de yukarıda söylediklerinizin aynısı sizin için de geçerlidir. Kusura bakmayın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bütün bahsettikleriniz, eğer hukuk tarafından geçerli ve somut kanıtlarla ispatlanmadıkça hala iddia ve varsayımdan ibarettir, ve bu iddia ve varsayımlarınız gerçekler tam anlamıyla ortaya çıkana kadar İFTİRADIR! Hukuk tüm gerçekleri ortaya çıkarabilecek yegane araçtır ve kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça iftira atmış olmaktan kurtulamazsınız. O nedenle de yukarıda söylediklerinizin aynısı sizin için de geçerlidir. Kusura bakmayın...

Yazıyı okusaydınız öncelikle mahkemenin kesinleşmiş kararı olmadan kimsenin suçlu olmadığını vurgulamışımdır.

Ama ben Soner'lerin namuslu insanlara iftiralarının mahkemelerce kabul edildiği ve sonra

Soner'lerin bu haberlerinin yanlış olduğunu kabul ettiklerinden söz ediyorum. Bakın MİT müsteşarının kardeşiyle ilgili iftiraya verdiği cevap neymiş?

Fehmi KORU ve adını yazmaycağım (google dan rahatlıkla bulabilirsiniz) yazarın haysiyetlerine attıkları iftiraya.

İşte Soner'lerin haysiyeti. Böyle "haysiyetli" Soner'lerin hayrını görün...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yazıyı okusaydınız öncelikle mahkemenin kesinleşmiş kararı olmadan kimsenin suçlu olmadığını vurgulamışımdır.

Ama ben Soner'lerin namuslu insanlara iftiralarının mahkemelerce kabul edildiği ve sonra

Soner'lerin bu haberlerinin yanlış olduğunu kabul ettiklerinden söz ediyorum. Bakın MİT müsteşarının kardeşiyle ilgili iftiraya verdiği cevap neymiş?

Fehmi KORU ve adını yazmaycağım (google dan rahatlıkla bulabilirsiniz) yazarın haysiyetlerine attıkları iftiraya.

İşte Soner'lerin haysiyeti. Böyle "haysiyetli" Soner'lerin hayrını görün...

 

 

Beni ne Soner Yalçın ilgilendirir ne Fehmi Koru ilgilendirir ne Uğur Mumcu ilgilendirir ne de Engin Ardıç ilgilendirir. Beni ilgilendiren yalnızca sizin insanların şerefine haysiyetine dil uzatmanızdır. Kimseye bayıldığım yok kendimden başka. Ama ortada kesinleşmiş bir karar bile yokken konuşuluyor olması canımı sıkıyor..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beni ne Soner Yalçın ilgilendirir ne Fehmi Koru ilgilendirir ne Uğur Mumcu ilgilendirir ne de Engin Ardıç ilgilendirir. Beni ilgilendiren yalnızca sizin insanların şerefine haysiyetine dil uzatmanızdır. Kimseye bayıldığım yok kendimden başka. Ama ortada kesinleşmiş bir karar bile yokken konuşuluyor olması canımı sıkıyor..

Ben ortada mahkeme kararı olan konudan söz ediyorum.

Bu "namuslu" Soner YALÇIN ve OdaTv'si MİT Müsteşarı'nın abisinin Fethullah Gülen'in 2 numarası olduğunu söyledi mi? Evet.

Peki, bunun bir iftira olduğu ispatlandı mı? Evet.

Soner YALÇIN ve Ekibi bu iftirayı kabul ettiler mi? Evet.

Ne dediler? Konunun önemine binaen...

Konunun önemine binaen iftira atılır mı? (ahlaklı olaların cevabı) Hayır. S.YALÇIN iftira atmış mı? Evet. Bu biiir.

Fehmi KORU mutluluk çubuğu taktırmış ve Sevilay YÜKSELİR'in üzerinden deneyecek... yalanı, hasiyetsizliğini kim yaptı? S.YALÇIN ve OdaTv.

Bu ahlaklı insanın dillendireceği bir şey mi? Hayır. Bunu iddia edip ispatlamayan müfteri ve ahlak sınırının dışına çıkmış mı? Evet. bu da ikiiii.

Sayfalarca yazabilirim. Yani benim iftira attığım birşey yok. Kendi iftiraları kendilerinin suratına çarptırılıyor. O kadar.

Şimdi kesinleşmiş olanların yazıldığına göre canınızın sıkılmasına gerek yok...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Gazeteler ve internet siteleri hergün yüzlerce flas haberle doludur.Bu haberlerin cogusunun asparagas oldugu kisa sürede anlasilarak yanlis anlamalara firsat verilmemektedir.Mit'te yaptigi resmi aciklama ile Hakan Fidan'in kardesi oldugunu dogrulamis ama bunun Amerika'da degil Türkiye'de yasadigini belirtmistir.

 

Simdi bir asparagas haber yapildiginda bu iftira anlamini tasimaz.Cünkü o zaman bütün yapilan haberlerin yüzde 90'i iftira olarak kabul görmelidir.Mahkeme karari ile sucu sabit olmayanlarla ilgili söylenen her elestiri,her suclama bir iftiradir ve bu iftirayi günümüzde en cok kullanan YANDAS MEDYAdir.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Karanlık güçlerin hiçbir eylemi açığa çıkmamışken ve bunların üzerine gidilmelere izin verilmediğini de göz önünde bulundurduğumuzda ülkede gizli ellerin çok korkunç planları bizleri ne hale getirdiğini unutamayız.

Son kırk yılı nasıl geçirdiğimizi yaşı müsait olanlar çok iyi bilirler. 12 Mart 1971 cuntasının antidemokratik, insanın kanını donduran planları hafızalarda taze ve canlıdır. Öğrenci hareketlerini “komünizm gelecekti” diye kanlı bir şekilde bastıranlarla 12 Eylül 1980 darbesinin söylemleri tıpatıp aynı değil mi?

 

Efendim, şöyle bir darbeler tarihimizi gözden geçirmekte fayda görüyorum :

 

12 Mart ve 12 Eylül'e giden süreçte, '' Komünizm tehlikesi '' vardı, çatıştırılanlar sağ ve sol görüşlülerdi. Üzerlerine gidilip darbeyi meşrulaştıran sol görüşlülerdi.

 

28 Şubat'a e giden süreçte '' Şeriat Tehlikesi ''vardı, çatıştırılanlar laik ve anti-laiklerdi. Üzerlerine gidilip darbeyi meşrulaştıran anti-laik görüşlülerdi.

 

Bugün de, '' Darbe Tehlikesi '' var diye çatıştırılanlar ulusalcı ve akplilerdir.

 

Aslında yapılmaya çalışılan ise '' SİVİL DARBE '' ve üzerlerine gidilip darbeyi meşrulaştıranlar ise akp dışında hangi siyasal görüşten olursa olsun, '' Ulusal duruş sergileyen ''lerdir.

 

Ve hem 12 Eylül öncesi sol görüşlülerin, hem 28 Şubat öncesi anti-laiklerin, şimdi ise sindirilmeye çalışılanların ortak özelliklerine baktığımız zaman görüyoruz ki; hepsi '' Anti-ABDci '' dir.

 

Bu oyunu artık görmemiz gerekir.

 

Türkiye'deki tüm darbelerin arkasında NATO, ABD vardır. tüm NATO ülkelerinde kurdurduğu İtalya'daki GLADYO benzeri yapılanmalar yani KONTRGERiLLA denilen, SÜPER NATO denilen, DERİN DEVLET denilen oluşumlar vardır.

 

Onun için, M.Ali Birand'ın veya Cengiz Çandar'ın veya Mümtazer Türköne'nin her dönemde nerede durduğuna dikkat etmek gerekir.

 

28 Şubat için suçladığınız Cengiz Çandar bugün AKP yanındadır. M.Ali Birand ise ABD'nin tayin ettiği yalancı muhalefettedir. Doğan Medyası 2007'ye kadar AKP yandaşıydı bunu unutmamak gerekir. Akp ile Doğan grubunun ayrılmalarının arkasındaki nedeni de iyi araştırmak gerekir ( bkz. Washington Post ).

 

Netice itibariyle, '' Ulusal duruş sergileyen '', '' Anti-ABDci '' gazeteciler, Sivil Darbe aracı olarak kullanılan '' Ergenekon '' davası ile ilişkilendirilirken, bu ikisine '' devrim kendi çocuklarını yiyene kadar '' dokunulmayacaktır.

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben 12 Eylülün gerçekten anarşi ve terör olaylarını bastırmak için yapıldı diyerek meşru olarak görüyordum.Yalnız geçen gün Can Ataklı nın bir konuşması acaba dememe neden oldu. '12 Eylül 24 Ocak kararlarını uygulamayanların gitmesi ve uygulayanların gelmesi için, 27 Şubat da Derviş Paketini uygulamayanların gönderilerek harfiyyen uygulayabileceklerin gelmesi için yapıldı' demişti. Eğer bu doğruysa ortada gerçek bir ihanet var ve asıl yargılanması gerekenler de ortalarda yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben ortada mahkeme kararı olan konudan söz ediyorum.

Bu "namuslu" Soner YALÇIN ve OdaTv'si MİT Müsteşarı'nın abisinin Fethullah Gülen'in 2 numarası olduğunu söyledi mi? Evet.

Peki, bunun bir iftira olduğu ispatlandı mı? Evet.

Soner YALÇIN ve Ekibi bu iftirayı kabul ettiler mi? Evet.

Ne dediler? Konunun önemine binaen...

Konunun önemine binaen iftira atılır mı? (ahlaklı olaların cevabı) Hayır. S.YALÇIN iftira atmış mı? Evet. Bu biiir.

Fehmi KORU mutluluk çubuğu taktırmış ve Sevilay YÜKSELİR'in üzerinden deneyecek... yalanı, hasiyetsizliğini kim yaptı? S.YALÇIN ve OdaTv.

Bu ahlaklı insanın dillendireceği bir şey mi? Hayır. Bunu iddia edip ispatlamayan müfteri ve ahlak sınırının dışına çıkmış mı? Evet. bu da ikiiii.

Sayfalarca yazabilirim. Yani benim iftira attığım birşey yok. Kendi iftiraları kendilerinin suratına çarptırılıyor. O kadar.

Şimdi kesinleşmiş olanların yazıldığına göre canınızın sıkılmasına gerek yok...

 

Eğer Soner Yalçın hakkındaki bu iddialar doğru ise onun gazeteciliği Vakit gazetesi seviyesine düşmüş demektir.

 

İşte, tepkisel savunmanın sonuçlarıdır bunlar. Ve yeni değil, çok tanıdık.

 

80 öncesi düşünce üreten silahsız gençlik tahrik edilerek radikalleştirilmiş, kendilerine saldıranların yöntemleri ile hareket etmeye başladıklarında, '' KOmünizm tehlikesi '' soyutluktan somut bir dayanağa terfi etmiştir.

 

Aynı şekilde, 28 Şubat öncesi, Mlli Görüşçüler medya ile üzerlerine gidildiğinde daha da radikallerek darbe için meşru zemin yaratılmasını kolaylaştırmışlardır.

 

Ve bugün, üzerlerine gelinip sıkıştırılanlar yine aynı hatayı yapıyorlar, '' Sivil Darbe '' aracı Ergenekon davasının sürdürülebilirliği için meşru zemin sağlama hatasına düşüyorlar.

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben 12 Eylülün gerçekten anarşi ve terör olaylarını bastırmak için yapıldı diyerek meşru olarak görüyordum.Yalnız geçen gün Can Ataklı nın bir konuşması acaba dememe neden oldu. '12 Eylül 24 Ocak kararlarını uygulamayanların gitmesi ve uygulayanların gelmesi için, 27 Şubat da Derviş Paketini uygulamayanların gönderilerek harfiyyen uygulayabileceklerin gelmesi için yapıldı' demişti. Eğer bu doğruysa ortada gerçek bir ihanet var ve asıl yargılanması gerekenler de ortalarda yok.

 

Evet efendim, 28 Şubattan sonra Ordu ABD ile bağını sorgulamaya, aradaki derin bağdan kurtulmaya başlamıştı. Öcalan teslim edildi, doğal olarak Ulusacılık, Milliyetçilik yükseldi fakat, BOP'a start verilmesi ile çıkartılan 21 Şubat 2001 '' Kara Çarşamba '' krizinin sonucunda;

 

Milliyetçilik, Ulusalcılık, Solculuk gözden düşürüldü. Merkez sağ yok oldu.

 

Halkın ekonomik kaygılarla oy verdiği bilindiği için medya desteği ile Derviş Paketini uygulayacak emre amade bir parti iktidar yapıldı.

 

Türkiye üzerinden Irak işgaline destek verecek bir hükümet istenmişti fakat neyse ki AKP içindeki bazı sağ duyulu m.vekillleri sayesinde tezkere geçmedi.

 

K.Irak'ta askerlerimizin başına çuval geçirildi ve gerisi geldi.

 

 

Saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Erdogan bugünkü grup konusmasinda basina yapilan saldirilari baskinlari savundu ve bunlarin suclarinin 28 Subat'a dayandigini söyledi.Demekki,savci özden ona malumat gelmis.Aslinda bu aciklama ile;Yargi ve iktidarin nasil bir isbirligi icinde olduklari anlasilmaktadir.Ve en acisi ise bu Ergenekon ve basin olaylarinin sadece ve sadece INTIKAM oldugu artik ortaya cikmistir.Bu intikam seriatcilarin intikamidir.

 

Basbakan söyle dedi:Biz basinla carpisa carpisa iktidar olduk.Bu itiraf ile basbakan yine magdur rolünü üstlenirken aslinda basina karsi nasil bir savas icinde olduklarinida itiraf etmis oldu.

 

Davutoglu,Atina'da demiski:"Demokratik ülkemde basina karsi olanlardan rahatsizim ama bizde YARGI BAGIMSIZDIR!(duyda inanma,yargiya müdahale örnegi:SINCAN AGIR CEZA MAH.Baskani Osman Kacmaz olayi tek basina yeterlidir)dolayisiyla,yargiya müdahale söz konusu olamaz."

 

Hatirladigim kadariyla,ROJ TV icin ve Muhammed karikatürleri icin Danimarka Basbakanina sikayette bulunmus ve Rasmussen Erdogan'a;Danimarka'da medya özgürdür.Buna müdahale edemeyiz demistir.Bu söz üzerine yandas ve cemaatci medya küplere binmis Danimarka'ya söylemediklerini birakmamislardir.Ayni medya ise bugün yine is basindadir,yine muhalif medyaya karsi yayinlar yapmaktadirlar.Yani dinci medya icin hersey özgür fakat onlardan olmayanlarin vay haline TÜRKIYE'de.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Erdogan bugünkü grup konusmasinda basina yapilan saldirilari baskinlari savundu ve bunlarin suclarinin 28 Subat'a dayandigini söyledi.

 

Ona kimse sormadı mı, 28 Şubat ın mimarı nerede diye?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Olayin perde arkasinda kurulmasi düsünülen TÜRKIYE ISLAM CUMHURIYETI vardir. Bu revizyonun yapilabilmesi icin tüm engellerin kaldirilmasi, öncülük yapabilecek isimlerin ortaliktan toplanmasi gerekir. Halkin korkutulmasi ve sindirilmesi, bu psikolojik operasyonun ana hedefidir. Bugüne kadar yapilan icraatlar hep halki tehdit etme aba altindan sopa gösterme seklinde oldu. Vatandasa adam gibi hesap vermemek vatandasi "ANANIDA AL GIT"diye kovmak, agzini acanin agzini kapattirmak, sessiz bir toplum yaratma cabalari basariyla uygulandi. Bütün kurumlar ele gecirildi yani isgal edildi. Dün emperyalistler ülkemizi isgal etmisti, simdi ise DIN ILE ALDATIP DEMOKRASIYI ARAC OLARAK KULLANANLAR isgal etmistir ülkemizi.

 

Secime kadar yaratilacak baski ve korku sendromu ile iktidar koltugunu gaspetme yollari arastiriliyor. Gercekte halkin oylari ile iktidara gelinmemistir. Halk AKP'yi secmeye yönlendirilmistir.

 

Secimlere kadar mümkün oldugunca tek bir muhalif gazetecinin disarda kalmamasina calisilacaktir. Cünkü muhalif bir gazeteci demek bir AKP karsiti oy kazanma demektir. Bunun önüne gecilmesi gerekiyor. Melih Gökcek Twitter hesabinda bir sikayetciye su yaniti veriyor: Birgün sende AKP PARTILI OLACAKSIN. Bu ifade ilk bakista basit bir espri olarak algilanabilir fakat bu ifadenin vermeye calistigi anlam; insanlarin AKP'lilestirilmesinin amaclandigidir. Bu da ancak baski rejimi yani fasizm ile mümkündür.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durun hele bakayım! Burada birileri aklı sıra Soner Yalçın'ın tutuklanmasına bazı bahaneler uydurmaya mı çalışmış?

 

Diyelim Soner Yalçın Fehmi Koru'ya ve Sevilay Yükselir'e hakaret etti. Mutluluk çubuğunu onun üzerinde deneyeceğini söyledi. Mahkemeler savcılar o gün yoklar, hukuk tatile mi çıkmışmış? Bu ne ya? Birisi senin üzerinde mutluluk çubuğu denemesi yapılacak diyecek, sen sesini çıkarmayacaksın! Var mı böyle bir şey ya? Aynı başka bir ajan gazetecinin "Baykal beni taciz etti" iddiası gibi! Savcı çağırmadan kendi gideymiş hemen sıcağı sıcağına? Gözaltına alınınca mı "haa, hazır gelmişken, sahi şimdi aklıma geldi, bir de ben tacize uğradıydım!" diye aklına mı gelivermiş? Yok belki ajan değildir, korkmuştur yıllarca çocuğundan ayrı tutuklu yargılanmaktan, bilemem. Oda tv de bu hanımefendiye doğrudan ajan demek istemiyor, şu gergin ortamda bile nazik bir üslup kullanıyor. Ama Baykal taciz ettiyse soluğu savcıda almalıydı. Yani tezgahın da böyle adisi, böyle bayağısı ve pespayesi!

 

Oda tv yi biz de okuyoruz herhalde. Koru mutluluk çubuğunu Yükselir üzerinde deneyecek filan diye bir haber yapmamıştır. Yapılan haberi biz de okuduk. Tamamen haber niteliğinde ve hiç bir suç unsuru taşımıyor. Tabii ki Koru'yu eleştiriyor, yaşantısının değiştiğinden, lükse alıştığından, cemaatin bile artık ondan hazzetmemeye başladığından bahsediyor. Mutluluk çubuğu taktırdığını bile söylememiştir. Değil ki birinin üzerinde deneyeceğini söylesin! Yılların deneyimli gazetecileri haberin usturubunu bilirler müsaadenizle. Mutluluk çubuğu takmakla ünlenen bir doktorla birlikte gezmeye başlayınca değişikliklerin iyice su yüzüne çıktığını yazmıştır. Koru'nun Maki Otel'e gitmediğini yazdığını, halbuki Yükselir'in "Maki Otel'deydim, kimler yoktu, Fehmi Koru..." diye yazdığını ve Koru'nun gerçeği gizlemesinin ortaya çıktığını yazmıştır.

 

Karşıt görüşlü gazetecilerin çekişmeleri eskiden beri ünlüdür. Peyami Sefa - Aziz Nesin atışmaları çok ünlüydü. Keza Ahmet Kabaklı - İlhan Selçuk öyle. Ama basın özgürlüğü bu bahanelerle ihlal edilip böyle rezaletler yaşanmadı. Bunlar rezalettir. Bahaneler uydurulması katmerli rezalettir.

 

MİT müsteşarının abisinin Fetullah'ın sağ kolu olduğu konusunda Oda tv bir haber yapmış ve bunun teyidini MİT'den açık olarak talep etmiştir. Bu haberi teyid edemediklerini, MİT'den açıklama beklediklerini yazmıştır. MİT de böyle olmadığını açıklayınca açıklamaya Oda tv de yer verilmiştir. Yani bunun da ne suçla, ne gazetecilik etiğine aykırılıkla alakası bile yok.

 

Bu ülke üç maymunlar cehennemine dönmüştür. Görme, duyma, gözüne kulağına bir gerçek girdiyse de ağzını açıp sakın söyleme. Söyleyeceksen yalan söyle. Yalan sonuna kadar serbest...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Durun hele bakayım! Burada birileri aklı sıra Soner Yalçın'ın tutuklanmasına bazı bahaneler uydurmaya mı çalışmış?

.

.

.

Bu ülke üç maymunlar cehennemine dönmüştür. Görme, duyma, gözüne kulağına bir gerçek girdiyse de ağzını açıp sakın söyleme. Söyleyeceksen yalan söyle. Yalan sonuna kadar serbest...

Daha önce Ergenekoncuların mutluluk çubuklarından bahsetmiş miydi? Hayır?

Daha önce asker kökenli ve despot MİT misteşarlarının kardeşleriyle ilgili bir iddia ortaya atmış mıydı? Hayır.

Tansel ÇÖLAŞAN ve eşinin provokatif sözler ve yalanı aşan iftiraları olduğunda yazdılar mı? Hayır.

Ama söz konusu iki iktidar yanlısı gazeteci, sivil bir MİT müsteşarı olunca MOSSAD paralelinde karalama yaptımı? EVET. İşte ODATV...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Daha önce Ergenekoncuların mutluluk çubuklarından bahsetmiş miydi? Hayır?

Daha önce asker kökenli ve despot MİT misteşarlarının kardeşleriyle ilgili bir iddia ortaya atmış mıydı? Hayır.

Tansel ÇÖLAŞAN ve eşinin provokatif sözler ve yalanı aşan iftiraları olduğunda yazdılar mı? Hayır.

Ama söz konusu iki iktidar yanlısı gazeteci, sivil bir MİT müsteşarı olunca MOSSAD paralelinde karalama yaptımı? EVET. İşte ODATV...

 

Ya yapmayın Allah Aşkına! Sizin medya yazdı, polis milleti aldı içeri attı. Almanya yargılamayı tamamladı, suçluları tespit etti, Türkiye deki davayla ilgili tek satır yok.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ergenekoncuların mutluluk çubukları

:lol:Ergenekon diye bir şey yok ki ergenekoncu diye bir şey olsun, ergenekoncu olmayınca mutluluk çubukları da olamıyor! :D

 

Adı üstünde basın özgürlüğü! Size mi soracak kimin mutluluk çubuğunu yazacağını? Üstelik kimsenin mutluluk çubuğunu filan yazmadığını söyledim. İstersen söz konusu haberi alıntılarım buraya ama gerek de yok, değmez de. İsteyen girer Odatv ye bakar. Henüz kapatmayı, gerçeğin sesini susturmayı başaramadılar. Kapanmadan önce baksanız iyi olur. Biraz gözünüze gerçek namına bir şeyler takılır! Gerçi Ziya paşa "Rencide olur didei huffaş ziyadan" demiş. Alıştıra alıştıra bakmakta fayda var.

 

Senin istediğin kişinin mutluluk çubuğunu yazmadı diye hop içeri! Bu mi sizin "ileriiii!!!" "demokrasi!!!" niz?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:lol:Ergenekon diye bir şey yok ki ergenekoncu diye bir şey olsun, ergenekoncu olmayınca mutluluk çubukları da olamıyor! :D

 

Adı üstünde basın özgürlüğü! Size mi soracak kimin mutluluk çubuğunu yazacağını? Üstelik kimsenin mutluluk çubuğunu filan yazmadığını söyledim. İstersen söz konusu haberi alıntılarım buraya ama gerek de yok, değmez de. İsteyen girer Odatv ye bakar. Henüz kapatmayı, gerçeğin sesini susturmayı başaramadılar. Kapanmadan önce baksanız iyi olur. Biraz gözünüze gerçek namına bir şeyler takılır! Gerçi Ziya paşa "Rencide olur didei huffaş ziyadan" demiş. Alıştıra alıştıra bakmakta fayda var.

 

Senin istediğin kişinin mutluluk çubuğunu yazmadı diye hop içeri! Bu mi sizin "ileriiii!!!" "demokrasi!!!" niz?

İklim kimin nesi oluyor?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İklim kimin nesi oluyor?

Valla her kimin nesiyse allah sahibine bağışlasın, ne bileyim kimin nesi, odatv de arada saçını düzelten resmini görürdüm, pek aklımda kalan bir yazısı da yok. Diğer tutukluluğu devam eden yazarların bomba gibi yazıları var. Onun hiç yazısı aklımda kalmamış. Odanın en silik yazarı. İdi artık herhalde...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Valla her kimin nesiyse allah sahibine bağışlasın, ne bileyim kimin nesi, odatv de arada saçını düzelten resmini görürdüm, pek aklımda kalan bir yazısı da yok. Diğer tutukluluğu devam eden yazarların bomba gibi yazıları var. Onun hiç yazısı aklımda kalmamış. Odanın en silik yazarı. İdi artık herhalde...

Bazıları yazılarıyla değil başka yönleriyle katkıda bulunmaktan onur duyarlar.

Mesela kalemiyle, kelamıyla.

Kimileri endamıyla Ali KALKANICI mesela, Fadime ŞAHİN mesela...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bazıları yazılarıyla değil başka yönleriyle katkıda bulunmaktan onur duyarlar.

Mesela kalemiyle, kelamıyla.

Kimileri endamıyla Ali KALKANICI mesela, Fadime ŞAHİN mesela...

:clover:

 

Sayın Ahmet Ay beyefendi sizi tebrik ederim gerçekten.

 

Ergenekon davasının nasıl '' bir Sivil Darbe aracı '' olduğu bu kadar net ifade edilemezdi.

 

 

 

Teşekkür eder, saygılar sunarım.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.