Φ politika Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2011 Tunus karisti ve diktatör 1,5 ton altini alarak kacti ülkeden. Tunus halki öyle özellikle bizdeki bazi kesimlerin hep yukardan baktiklari "Aman icte Tunus'lu"tarzi yaklasimlarina ragmen Tunus halki,Laiklige sahip cikmasini bilen ileri görüslü cagdas bir toplumdur,yani birtakim dincilerin hikayelerine bizimkiler gibi inananlardan degildir.Okumus kendini gelistirmistir.Bu nedenle artik sabrinin sonuna gelmis ve ülkeyi acligin fakirligin kucagina atarak diktatörlügünü yasayan adama haddini bildirmistir,Tunus'ta da polis her dikta rejiminde oldugu gibi yönetimin güvenliginden sorumulu oldugu icin Tunus halkinin bu ayaklanmasina silahla copla karsilik vermistir.Halka ait olmayan polis teskilatindan bundan baskasida beklenemezdi. Misir asagi yukari bir haftaya yakin kaynamaya basladi ve son üc gündür Misir'da basta Kahire olmak üzere halk ayaklandi. 30 yil dile kolaymtam 30 yildir Misir'i bir diktatör yönetmektedir adi da Hüsnü Mübarek.Adindanda anlasilacagi gibi Tanri onun hayatini mübareklendirip 30 yil gibi bir süreyi baskan olarak yasamasini sagladi.Misir halkinin bizim halkimizdan pek farki yoktur.Allah peygamber din iman hikayeleriyle avunan ve yarabbi sükürcü bir toplumdur.Ama demek ki artik bicak kemige dayanmiski onlarda ayaklandilar ve dedigimiz gibi her dikta tarzi yönetimlerin silahi olan polis hemen bu halkin ayaklanmasina karsi müthis bir önleme icine girerek silah ve gaz kullanmaya basladi,ölenler oldu.Ama polis yarin bu halkin önünden kacacaktir cünkü halkin karsisinda hicbir güc direnemez. Bizde 8 yildir bir yönetim var.Sekiz yildir tek basina ülkeyi yönettigi yetmiyormus gibi dikta tarzi yaklasimlar son yillarda ayyuka cikmaya basladi.Basindan tutunda ögrenci protestolarina varana kadar bir susturma bastirma sindirme siyaseti aldi basini gidiyor.Aleyhte yazan gazetecilerin islerine son verilmesi,gazetelere vergi borclari yüklenerek korkutulmasi,sendikalarin hak aramalarinin engellenmesi,ögrencilerin demokratik protestolarina karsi polis yiginlarina dagitin gitsin bakmayin gözlerinin yasina vurun kirin emirlerinin verilmesi sonra da yandaslarla birlikte koro halinde bunlar örgüt elemanlari yaftasini yapistirmak artik güncel olaylar haline geldi. Ya bizim halkimiz ne yapiyor acaba?Bizim halkimiz hala yatirlardan medet ummaktadir.Yani henüz halkimiz uykudadir.Ne zaman uyanacagi ise bilinmez.Ama Misirda ve Tunusta olanlari görüp "Amerika nasil karistiriyor"dediklerine eminim.Cünkü henüz kavrama asamasina gelmemistir. saygilarla Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2011 "BABANI DA AL GİT" Mısır'daki protestoların hedefindeki bir diğer isim ise Hüsnü Mübarek'in en küçük oğlu Cemal. Yakın bir zaman içerisinde babasından koltuğu devralması beklenen Cemal Mübarek'in aleyhinde açılan pankartlara ve birlikte söylenen şarkılara yansıyan “Cemal babanı da al git”, “Cemal, söyle babana, senden nefret ediyoruz” sloganları, aktivistlerce “Gazap Günü” olarak adlandırılan salı protestosundan bu yana sık sık tekrar ediliyor. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 27 Ocak , 2011 Ben kendi görüsüme dayanarak,gerek Tunus halki gerekse Misir halkini kutluyorum.Gercekten bir halka yakisir davranislar demokratik eylemler gerceklestiriyorlar.Tunus'da ki halk eylemi basariyla sonuclandi sayilir,Misir'da ki halk eylemi ise simdilik Mübarek'in polisleri tarafindan engellenmeye calisiliyor.Mübarek'in polisi dedim bunu bilhassa böyle yazdim cünkü gerek bizdeki polisler gerekse diktatörlerin iktidar oldugu ülkelerde polisler diktatörlerin hizmetindedir demokratik ülkelerde ise durum tamamen farklidir,bu ülkelerde polis hernekadar düzeni korumakla yükümlü olsa bile halkin polisidir.Yasalarin kendine verdigi güc disinda güc kullanamazlar cünkü toplum tarafindan hos karsilanmaz.Yasalara aykiri davrananlar hakkinda yasal islem disinda herhangi bir islem yoktur.Dikta ülkelerinde ise polis herseydir,karsisindakinin insan oldugunu bile dikkate almayacak kadar yönetimin hizmetindedir. Iste 50 ögrenciye karsi 500 polisin görev yaptigi bugünkü eylemde Istanbulda neler oldugunu gördük.Olaylara sahit olan kadinlar ögrencileri alkislayarak destek verdiler polislerde basbakanlarina karsi yapilmak istenen protestoyu basariyla engellemis olmanin vicdan rahatligi icersindeydiler.Iste demokrasi getirdik edikleri Türkiye'nin acinacak hali. Tunus ve Misirda fakirlik aclik sefalet issizlik had safhada yani aynen bizde oldugu gibi.Tabii ki nu sorunlar son 8 yilda ortaya cikmadi bunlar oldu bitti var olan sorunlardir.Her gelen iktidarin umut dagittigi halk kitleleri maalesef iktidara tasidiklari kisiler tarafindan unutulmakta emperyalistlerin hizmetine calismaktadirlar.8 yil gibi uzun bir sürede Türkiy'de bircok reform yapilabilirdi.Yapilmadi,reform adi altinda ülkenin bölünme projeleri "KÜRT ACILIMI""DEMOKRATIK ACILIM"adi altinda millete dayatildi.Millet,neyin ne oldugundan bihaber oldugu icin ülkenin bölünmesini bile kabul edebilecek bir psikolojinin icerisindedir. Ilginc olan, Tunus ve Misir halklarinin,acliga ve iscizlige isyan etmesine karsilik bizim halkimiz "bana ne ne olursa olsun devlet bana ne verdi"psikozu icindedir.Iste bizimle digerlerinin farkimiz buradadir.Birileri ülkesine sahip cikarken fakirligine neden olan diktatörleri koltugundan ediyor,birileride devletten intikam alircasina bana ne diyor.Böyle toplumlar maalesef bagimsizligi hak etmemis toplumlardir.Bana dokunsa bile bu böyledir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 İnsanların sahip olduklarının değerini anlamaları için bazen onları illa kaybetmeleri gerekiyor. Maalesef Atatürk bu ülkeye çok numara büyük gelmiştir. Amerika ırkçılık içinde kıvranır, zenciler otobüslerde beyazların yanına oturtulmuyorken Atatürk eşitlik getirdi. İsviçre'de yakın zamana kadar bazı kantonlarda devam ettiği gibi kadınlara oy kullanma hakkı tanınmazken Atatürk en ileri hakları getirdi. Hiç bir İslam ülkesi laikliğin ne olduğundan haberi yokken laiklik ile din sömürüsüne son verdi. Dünya kendinden sonra bile Mussolinilerin, Hitlerlerin, Stalinlerin elinde ateşlere boğulurken o cumhuriyeti kurduğu gibi tam demokrasiye geçişi hedef olarak koydu. Fakat Atatürk öldükten sonra her gün 11 kasım 1938 oldu. Atatürk bize çok numara büyük, eşsiz bir liderdi, çok ileri hedefler gösterdi, gözleri karanlığa alışkın olanlar gösterdiği aydınlık ufuklara bakamadılar, gözleri kamaştı. Umarım bu değerleri kaybedip aklımız başımıza geç gelme durumuna düşmeyiz. Diğer halkı müslüman ülkeler ancak henüz uyanma belirtileri gösterebiliyorlar... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Diktatörler korkuyorlar,korktuklari icinetrafi surlarla cevrili ama havuzlu villalarda oturuyorlar,korktuklari icin hemen yanibaslarinda bir helikopter pisti hazir bulunduruyorlar. Diktatörler korkuyorlar korktuklari icin aynen bizde oldugu gibi kendilerine bagli polisleri halkin üzerine sürüyorlar.Simdi Misir diktatörü polise halka ates etme emrini verdi.Bu ne demektir:Bu 30 yillik diktatörlügün sona ermemesi icin halki feda etmektir.Peki ya polis kimdir.Polis normalde halkin yaninda despota karsi olmasi gerekirken maalesef ya tarikatlarin ya hükümetlerin ya da ikisinin hizmetinde calisan kolluk gücleri olmuslardir.Halk onlarin halki degildir.Onlari diktatörler yaratmistir. saygilarla Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Bu ayaklanmaları ben çok masum olarak göremiyorum. Tam da ABD Ortadoğuya demokrasi getirecek, Türkiye model ülke olacak söylemleri ortalıkta dolaşırken bu olayların patlak vermesi bu işte yine ABD parmağının olduğu şüphesini veriyor. Ama o zaman da bir çelişki ortaya çıkıyor, bilhassa Mısır da, Mısır zaten ABD güdümünde olan bir ülkeydi; niye yönetimi değiştirmek istesin ki? Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Sayin Yilmaz küresel gücler operasyon yaptiklari ülkelerin toplumunun haklara ne kadar vakif oldugunu,haklarini elde etmek icin nasil davrandigina göre hareket eder.Bu birazda doktorun hastaya neyin var diye sormasina benzer.Toplum eger bilinclenmis ve haklarini arama noktasina gelmisse,küresel gücler- ki burada Amerika bu güctür-hemen devreye girip yeni bir strateji üretirler.Iste Misir ve Tunus'ta yasananlar böyledir.Amerika bugün bir aciklama yaparak,Misir halkinin kendini ifade etme mücadelesini destekliyoruz dedi.Demek ki Amerika Misir halkinin bilinclenmis oldugu konusunda yeterli bilgiye sahip oldugu icin Mübarek'i gözden cikarmis veya en azindan ona gereken uyarilari diplomatik lisanla yapmistir. Türkiye ayni durumdadir.Türkiye'de hükümete karsi agzini acan ya Silivri'ye gönderiliyor ya da görev yeri degistirilip sürgün ediliyor.Halk uyuyor yani ABD'nin simdilik Türkiye'ye müdahale etmesi proje degistirmesi söz konusu degildir.Halk uyudugu ve YETMEZ AMA EVET'ciler oldugu sürece ABD eski planinda devam edecektir yani AKP'yi destekleyecektir. Dikkat edelim,Mübarek tam 30 yildir diktatörlük yapmaktadir.Basbakan Erdogan acik acik baskan olmak istedigini itiraf etti.Yani o da ömür boyu baskanlik yapmaya ve sonrada bunu veliahtlarina devretmeye niyetli görünüyor. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Cezayir'deki ampülün versiyonu kandil partisinin atak yapmasında CIA nın parmağı olduğu ortaya çıkmıştı. CIA ajanları lazer ile bulutlara din sömürüsü amaçlı yazı bile yazmışlar propaganda için. ABD nin nerden sağ gösterip sol vuracağı gerçekten belli olmaz ama bu kez sanmıyorum. Tunus çok önemli bir gelişme olsa da Arap dünyasının kalbi diyebileceğimiz Mısır'da Mübarek'i devirmek son derece zor. Ama totaliter rejimin en katı örneklerinden biri olan İran'da alenen kalabalıklara ateş açılarak çok acımasızca bastırılan gösterileri de düşünürsek, İslam dünyasında bir uyanış belirtisi olduğu kesin. Tunus haricinde pek ciddi bir sonuç görüleceğini sanmasam da kıpırdanma bile yüzyılların uykusundan sonra çok önemli belirti. Biz ülkemize bakalım. Ülkemizde çok farklı bir uyanış var. HEPAR gençleri her alanda ağırlığını hızla artırıyor. Kurtuluş savaşımızı yok sayan panelin HEPAR gençleri tarafından basılmasının ardından şimdi de Metis yayınlarının Atatürk'ü hafife alan ajandasının dağıtımını yapan Nezih kitabevi HEPAR'lı gençlerin eylemi üzerine ajandayı toplatma ve satın alınmış olanların bedelini ödeyerek iade alma kararı verdi. CHP açılımcı dizaynlar yaparken ve uyurken HEPAR hızlı yükselişi ile siyasette onur ve umut haline gelmeye devam ediyor... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 28 Ocak , 2011 Mübarek'i devirmek son derece zor. Son gelişmelere bakılırsa imkansız değil... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2011 Sayin Yilmaz küresel gücler operasyon yaptiklari ülkelerin toplumunun haklara ne kadar vakif oldugunu,haklarini elde etmek icin nasil davrandigina göre hareket eder.Bu birazda doktorun hastaya neyin var diye sormasina . . . . saygilarla Peki bu bilinçlenme nasıl oluyor, yani halkın bilinçlenmesi nasıl ve kim tarafından sağlanıyor? Tunusta ki olaylarda rol alan bir kız yine ABD de eğitim almış biri. Malesef ben, dünyada ABD nin istemediği bir şeyin olma ihtimalinin çok düşük olduğuna inanıyorum hele bu bölgede imkansız olduğunu düşünüyorum. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2011 Peki bu bilinçlenme nasıl oluyor, yani halkın bilinçlenmesi nasıl ve kim tarafından sağlanıyor? Tunusta ki olaylarda rol alan bir kız yine ABD de eğitim almış biri. Malesef ben, dünyada ABD nin istemediği bir şeyin olma ihtimalinin çok düşük olduğuna inanıyorum hele bu bölgede imkansız olduğunu düşünüyorum. Halkin bilinclenmesi aydinlarin görevidir,üniversitelerin görevidir.Cünkü üniversitelerde ülkenin geleceginin harclari yogrulur ve yetisir.Türkiye'de halka rehberlik etmesi gerekenler halkin bilinclenmesine degil halki despotlukla susturmaya calisan yönetime katki saglamaktadirlar.Osmanli döneminde aydinlar devletin maasli memuruydular dolayisiyla bu maasli aydinlar hep hükümetin yardakciligini yapardilar.Yani bugünkülerde bir sekilde hükümetten bir avantaj sagladiklari icin hükümetin borusunu öttürüyorlar.Öttürmeyenler ise korkmaktadir,halbuki gercek aydinlar korkmaz.Aynen haysiyetli gazeteciler gibi.Halki aydinlatmasi gereken diger bir unsur ise medyadir.Fakat ne acidir kiTürk medyasi satin alinmis bir medyadir.Kendini satmamis olan medya ise azinliktadir. Muhakkak ki Milli olmayan iktidarlarin yönettigi ülkeler ABD icazetine göre yöneticilik yaparlar,Mubarak bunlardan biriydi.Erdogan ve Gül'de aynidir. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 ABD yi ne büyük şeytan, her kötülüğün mimarı, dünyada dönen her melanetin ardındaki uğursuz güç olarak görerek, ne de dünyaya adalet ve barış dağıtan bir iyilik meleği olarak görerek gerçeği görmüş olmayız. ABD tabii ki büyük bir güç. Kısaca söylemek gerekirse askeri harcamaları geri kalan tüm dünya ülkelerinin askeri harcamalarından daha yüksek. Ama bu demek değil ki dünyada ABD parmağı karışmadan kıpırdanma bile olmaz, alıp verdiğimiz nefesten bile haberi var. Şunu söyleyebiliriz; dünyadaki gelişmeleri oldukça etkin biçimde denetleyip yönlendiriyor, evet. Her zaman verdiğim örnek: Bir giysi satın almak için girdiğiniz mağazada satıcı size yakışmayan bir elbiseyi çok açtı diyerek satmak istiyorsa, satıcı sizin düşmanınız değildir. O sadece kasasına girecek para ile ilgilenmektedir, o paranın kasasına girmesi için de o giysiyi satması gerekmekte. Sizin güzel veya yakışıklı görünmenizle ilgilenmez. Ona yapacağınız yumruğu geçirmek değil, "ben biraz daha bakayım" deyip oradan çıkmaktır, bu kadar yani... Ama yanınızdaki arkadaşınız aslında sizi çekemiyor ve amacı komik bir giysi ile gülünç duruma düşmeniz, bu yolla sizin üzerinizde bir konum elde etmek ise... Örneğin bir toplantıya katılmak için giysi istiyorsunuz ama size önerilen allı pullu bir sahne kıyafeti! Arkadaşınız iş toplantısında bu yolla sizi ekarte edeceğini düşünerek satıcı ile işbirliği yapıp "evet evet çok açtı, hemen al" diyorsa, işte onun sizin gerçekte dostunuz olmadığını anlaması ve o giysinin size yakışmadığını görecek bilinç düzeyinde olması gereken sizsiniz, başka hiç kimse değil... Gelelim mevzuya... Biri "bak ben bilmem ne gömleğini çıkarıp bilmem ne ceketini giydim" deyip yalan söylüyor ve "sen de laik demokrasi ceketini çıkar, ılımlı İslam cüppesini giy, bak çok açacak" filan diyorsa... İşin içinde bir entrika var ama, cüppeyi üstelik de fahiş fiyata satacak olan terzi taşeron kullanıyor, asıl sorun bu... Yoksa terzi sana malını ne zorla satabilir, ne zorla üzerine giydirebilir! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Kaosun karekteri, ne çıkacağının bilinemeyişidir. Demokrasi, insan hakları ve özgürlük çıkacak diye beklerken bir bakarsın daha totaliter ve nefes aldırmayan bir dikta çıkmış. İran'da da şaha yönelik gösteriler başladığında tüm toplum kesimleri monarşi bu çağa yakışmıyor diyordu ama daha da yakışmayan dünyanın en totaliter ve yobaz devleti çıktı. Gerçi zaman o zaman değil, insanlar daha bilinçli diyebiliriz. Ama yine de ne olacağını kestirmek zor. Adı üstünde, kaos bu. Ama kimse ABD den medet ummasın. ABD menfaati olmadan geçmişte Macaristan'ın Rus tanklarının paletleri altında ezilmesine hiç ses çıkarmadığı gibi, İran'da molla düzenine karşı gösterilerde halkın üzerine alenen ateş açılmasına da sesini bile çıkarmaz. İran'da o insan hakları kepazeliği yaşandıktan, caddeler kana bulandıktan sonra çok büyük çapa ulaşamayan gösterilerden pek bir sonuç beklemek gerçekçi değil. Bir yönetimin halk tarafından devrilmesi için eni konu bir ihtilal gerekiyor, boru değil! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Osmanli döneminde aydinlar devletin maasli memuruydular dolayisiyla bu maasli aydinlar hep hükümetin yardakciligini yapardilar.Yani bugünkülerde bir sekilde hükümetten bir avantaj sagladiklari icin hükümetin borusunu öttürüyorlar. saygilarla Bugünkü aydıncıklar kendi ağzıyla AB fonlarından yararlandıklarını itiraf ettiler. Bu nedenle de onların ve işbirlikçilerinin düdüğünü çalıyorlar. AB/D açılım diyor bu aydıncıklar onlardan daha fazla açılımcı oluyor, babalar anadil, yargı, sivilleşme, özelleştirme, Kıbrıs, yeşil çizgi vs. diyor, bizimkilerde ne kırmızı ne sarı hiç bir çizgi kalmıyor. Hukuk katledilerek meslektaşları iki yıldır hürriyetlerinden mahrum bırakılıyor hala bir tepki yok. Ne diyelim Allah ıslah etsin! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Yoksa terzi sana malını ne zorla satabilir, ne zorla üzerine giydirebilir![/b][/font] Bu terzi malını bir güzel satıyor ve de istediği gibi giydiriyor, hatta başına çuval geçiriyor. ABD Askerlerine geçiş izni vermedik diye başımıza gelmeyen kalmadı. Bize yıllarca SSCB komünist dediler ve ABD yi dost gösterdiler, aslında Araplar eskiden doğruyu yapıyorlarmış ABD büyük şeytan diyorlardı haklıymışlar ama şimdi onlar da uydu oldular. ABD uydurma bahanelerle ülkeler işgal ediyor, kanlar döküyor, cinayetler işliyor, tecavüzler ediyor dur diyebilen, " ONE MİNUTE" diyebilen bir babayiğit çıkmıyor. Bir, iki çatlak ses haricinde ABD yi durdurabilecek güç malesef yok. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 30 Ocak , 2011 Bize yıllarca SSCB komünist dediler ve ABD yi dost gösterdiler Evet, size öyle deyip öyle gösterdiler. Sizin karşınızdakilere de tersini yaptılar. Onlara da yıllarca ABD emperyalist dediler ve SSCB yi dost gösterdiler. Böylece bizi derinden böldüler, sağ sol diye birbirimize kırdırdılar. Aslında yoktu birbirlerinden farkları, ikisi de emperyalistti, ikisi de dost değildi. Ayıdan post, imparatorlardan dost olmaz! İşin doğrusu biz hep kolay dolduruşa getirilen, kolay kullanılan bir toplum olduk. Türk filmlerine bakın yeter. Ortalama bir jön göremezsiniz. Şeytanın insanlar içindeki timsali kötü adamlar ile yeryüzüne inmiş kanatsız melek, iyilik timsali adamlardır. Hep meleklerle şeytanların savaşı olarak gördük her şeyi ve birbirimizden nefret ettik. Şimdi aynı oyunu bir kez daha oynamaya çalışıyorlar. "Ucube, aksırıp tıksıranlar" diye nefret pompalıyorlar. Bu pompaladıkları nefretin içinde boğulmayacaklarından eminler, çünkü yüklerini tuttukları için kaos çıkarsa kendilerini kurtaracaklarına güveniyorlar. İsviçre hesaplarına bir kaç ton altın aktarıp uçağa atlamak yeter diye güvençleri var. Zaten çoluk çocuk çoktan Amerikan olmuş. O da zaten kaos çıkarsa! Çıkmazsa zaten bir şey yok, yola devam. Başkanlık sistemine kadar yolu var. Neyse konuya dönersek, bu sağ sol laflarının ağza alınması bile hatadır. Bu emperyalist oyunu tarihe gömülmelidir. Bu millet artık kutuplaştırmalara, ucuz oyunlara gelmemelidir. Bu dümenlere gerçek van minütü kimin diyebileceğine inandığımı biliyorsun, tekrar etmeyeyim. Çok üsteledin dersin şimdi. Şöyle söyleyeyim: "Çuval olayının hesabını soracağız, Dolmabahçe duvarlarını konuştururum gerekirse" diyen ülkedeki tek babayiğit kim ise işte o! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Bu dümenlere gerçek van minütü kimin diyebileceğine inandığımı biliyorsun, tekrar etmeyeyim. Çok üsteledin dersin şimdi. Şöyle söyleyeyim: "Çuval olayının hesabını soracağız, Dolmabahçe duvarlarını konuştururum gerekirse" diyen ülkedeki tek babayiğit kim ise işte o! [/font] Horoz resminin altına 'horoz' yazmaya gerek yok mu demek istiyorsunuz? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Gönderi tarihi: 31 Ocak , 2011 Horoz resminin altına 'horoz' yazmaya gerek yok mu demek istiyorsunuz? Anlayışınıza hayranım! Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Toplumsal mücadelelere duyarlılığı ile tanınan Carlos Latuff, bu kez Tunus'ta yaşanan isyan ve Ben Ali'nin devrilmesi sonrasındaki süreci kalemine aldı. Latuff, karikatürlerinde özellikle Fransa gibi devletlerin Tunus'taki diktatörlüğe verdiği desteği konu etti. Örnekle inceleyecek olursak; Satranç masasında Ben Ali figürlü piyonunun devrilmesiyle kara kara düşünen Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'yi görebilirsiniz. Devrik lider Ben Ali'nin yerine Başbakan Mohammed Ghannouchi'nin geçmesi de yine Latuff tarafından eleştirilen konulardan bir başkası oldu. Latuff'un en dikkat çeken karikatürlerinden birinde ise çizerin daha önce Filistin direnişinin simgelerinden olan kefiye ile çizdiği Ernesto Che Guevara'nın yıldızlı beresi bu kez Tunus bayrağındaki yıldızı taşır olmuş. Tunus halkının Ben Ali'nin partisi RCD'yi ülkeden "süpürmesi" de Latuff'un konuyla ilgili başka bir karikatürü... Alıntı
Φ gloria Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Mısır'da da bugün Hüsnü Mübarek'e karşı yürütülecek bir protesto gösterisi olacak, bu gösterinin bu zamana kadar yapılanlar içindeki en geniş katılımlı gösteri olması planlanıyor. Ortalama 1 milyon kişinin de gösteriye katılacağı söyleniyor. Şu ana kadar toplanan kalabalık, "Defol Mübarek" şeklinde atılan sloganlarının yanı sıra "Mübarek'e Ölüm" pankartları taşıyorlar. Mısır'da dün yani gösterilerin 7. gününde ordudan da gösterilerde güç kullanılıp kullanılmayacağına istinaden bir açıklama geldi, açıklama şu şekildeydi; “Mısır’ın büyük halkına, halkın meşru haklarını tanıyan silahlı kuvvetleriniz Mısır halkına karşı güç kullanmadı ve kullanmayacak. Barışçıl ifade özgürlüğü herkesin hakkıdır. Silahlı kuvvetler, yüce Mısır halkının meşru taleplerinin farkındadır ve bunları tanımaktadır. Silahlı kuvvetlerin sokaktaki varlığı sizin iyiliğiniz ve güvenliğiniz içindir. Bu büyük halka karşı güç kullanılmayacaktır.” Günün sonunda neler olacak bakalım... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Yazar Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Anliyormusunuz neden Erdogan TSK'ni avucuna almak icin Ergenekon senaryolari yazdiriyor,*** medya,Hizbullah ve bölücü güclerle isbirligi yaparak iktidarini saglamlastirma gayreti icine giriyor ve kendine bsgli bir yargi olusturmak istiyor.Eger hala anlamayan var ise onlarada Allah'tan zihin acikligi diliyorum. saygilarla Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Anliyormusunuz neden Erdogan TSK'ni avucuna almak icin Ergenekon senaryolari yazdiriyor,*** medya,Hizbullah ve bölücü güclerle isbirligi yaparak iktidarini saglamlastirma gayreti icine giriyor ve kendine bsgli bir yargi olusturmak istiyor.Eger hala anlamayan var ise onlarada Allah'tan zihin acikligi diliyorum. saygilarla Onlarda cin gibi zihin var onun için başkalarını çarpıyorlar. Zekalarını, iftira attıkları kişilerin telefonlarına rehber ekleyerek, imza taklidi yaparak, bilgisayarlara ek bilgiler yerleştirerek delil oluşturmak için kullanıyorlar. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Ben askerliğimi piyade olarak yaptım. En zor, en meşakkatli ve buna rağmen fazla değer verilmiyor gözüken bir sınıftır piyade. Her gün ve bazı geceler dağlarda uzun yürüyüşlere çıkardık. Kamuflajı yetersiz olan, parlayan ve teçhizatı iyice bezle sarılmamış, ses yapan personel ceza alırdı. Aydınlatma mermisi önceden haber verilmeksizin aniden atılır atılmaz yere yapışıp yerle bütünleşmeyen de ceza alırdı. Zor ama güzel günlerdi, gurur ve özlemle anarım. Hep komandolar kadar askerlik yapmıyoruz diye düşünürdük, onlar da öyle derdi. Bizim yaptığımız askerliği askerlikten saymazlardı, hakları da vardı, onların askerliği gerçekten çok zordu. Fakat komutanlarımız bize her zaman şunu söylerdi: "Hava kuvvetleri havada uçabilir, deniz kuvvetleri denizde yüzebilir, komandolar sarp dağları aşabilir. Ama savaş meydanında son sözü söyleyen daima piyadedir. Hava kuvvetleri hedefi bombalar, topçu döver, komando yıpratır, ama en son piyade oraya gider ve bayrağı oraya diker! Piyadenin postalının basmadığı toprak vatan değildir!" Bunu her duyduğumda "iyi ki piyadeyim" derdim. Son sözü daima asker söyler. Mısır'da da öyle olduğu gibi. Asker halkın öz gücü, tek güvencesi ve dayanağıdır. Tıpkı şimdi Mısır'da olduğu gibi Türkiye'de de polis kutuplaştığı, halka zulüm ettiği zaman asker "dur" demiştir. Ve son sözü bağlayan da piyadedir. En sevdiğimiz marş "alacağız söke söke... Hey canavar piyade" şeklindeydi. Postal seslerimiz dağdan taştan yankılanırdı. Komutan yürüyüşü beğendiğini belirtmek için "canavarlar" deyince bir kısmımız "hırrrr" derdi. Hepimiz gülerdik. Şimdi olsa bir askerlik daha seve seve yaparım... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Onlarda cin gibi zihin var onun için başkalarını çarpıyorlar. Zekalarını, iftira attıkları kişilerin telefonlarına rehber ekleyerek, imza taklidi yaparak, bilgisayarlara ek bilgiler yerleştirerek delil oluşturmak için kullanıyorlar. Bunları yapmak için zeka veya başka bir şeye sahip olmak gerekmiyor. Milli, insani, vicdani değerlerden yoksun olmak veya varsa da emperyalistlere rehin vermek yetip artıyor bile. Bilirsiniz, Microsoft Word programı, kaydedilen belgelerin ilk kayıt ve değiştirilme tarih ve saatlerini saklar. Belgeyi sağ tıklayıp açılan penceredeki 'Özellikler'de bu bilgiler görünür. Fakat Microsoft kodları gizli olsa da hiç bir faninin erişemeyeceği tanrısal sırlar elbette değildir. Kodları bilen biri bir belgenin ilk kayıt ve değiştirilme tarihlerini istediği gibi ayarlayabilir, kodları biliyorsanız zaten sorun değil de, bu kadarını bilmenize de gerek yok. Kodları bilen "içerden" biri size küçük bir paket program yapar. Programı bilgisayarınıza yükler ve çalıştırırsınız. Geçmiş tarihte yazılmış bir belgeyi masaüstüne kopyalar, üzerine ekleme yaparsınız. Sonra programa ilgili komutu tıklayınca değiştirmek istediğiniz tarihleri size aktif eder. Siz de değiştirilme tarihlerini silersiniz. CD yi yeniden yazarsınız. Oldu size yeni değiştirilmiş, fakat değiştirildiği gözükmeyen bir kopya CD. Bu kadar basittir, zeka filan istemez. Birilerinin uşağı olun, size o programı "ihsan etsinler" bu yeterli. Bir bilgisayarı olan ortalama zekaya sahip üçüncü sınıfa giden çocuk yarım dakikada halleder... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Gönderi tarihi: 1 Şubat , 2011 Fakat **** Mısır olaylarını iyi izlesinler. Orada gençler nasıl örgütlendi, bunun farkına varan Mübarek hemen telaşla internet erişimini nasıl kesti görsünler. İnternet "belası" yüzünden öyle medyayı satın almakla, sindirmekle işin bitmediğini çok ama çok iyi anlasınlar. Ben şahsen medyaya, televizyonlara sinek vızıltısı kadar itibar etmiyorum. İktidarı övmek için vuvuzela çalsalar duymam bile... Tüm haber kaynağım internettir. Bildiğim, güvendiğim sitelerin yazarlarını, yorumcularını, izleyicisini bilirim, çünkü aktif iletişim halindesin. Borazan televizyonlar ile hiç işim olmaz. Tevekkeli dememişti baş hazret "internet yorumları insanı katil eder" diye! Bu söz o makamda birisinin değil, mahalle kahvesindeki Ahmed ağanın bile ağzına yakışmaz ama, işte ne yaparsınız, böyle bir ülkeye kaldık kala kala... Aslında ağlanacak halimize gülüyor, neşemizi bozmayalım şurda diyoruz... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.