Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2010 Fethullah Gülen'in, emniyet, adalet ve siyaset içinde faaliyet gösteren "İmam"larının listesi, Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekili Hamza Keleş'e verildi. Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın, "Haliç'te Yaşayan Simonlar" kitabınının ikinci bölümünde ayrıntılı olarak anlatıp, isimlerini vermediği Gülen cemaatinin emniyet, adalet ve siyaset üçgeni içinde faaliyet gösterdiği "İmam"larının listesini gerçek isimleri ile Ankara Özel Yetkili Başsavcı Vekili Hamza Keleş'e verdiği öğrenildi. Emniyet, adalet ve siyasetin imamları Hanefi Avcı, cemaatin Emniyet’ten sorumlu “imamı”nın "Kozanlı Ömer" diye bilinen Osman Hilmi Özdil olduğunu açıklamıştı. Avcı, Gülen cemaatin MİT'ten sorumlu imamını ise "Yenimahalle"den sorumlu Sinan bey kod adıyla "Murat bey" olarak olarak kaleme almıştı. TSK içindeki imamların Subay, astsubay ve erlerden sorumlu olarak üçe ayrıldığını belirten Avcı, bu imamların bir araya geldiklerinde bir zincir oluşturup devlet hiyerarşisi dışında bir yapı oluşturarak suç işlediklerini belirtti. Gülen cemaatinin yapılanması ile ilgili iki belge 04.08.2002 tarihinde Elazığ'ın Sivrice ilçesinde bir camiide unutulan ve Ahmet Şahinalp adlı makina mühendisine ait çantada ele geçen belgelere göre cemaatin bu bölgesindeki yapılanması ile ilgili önemli bilgiler elde edildi. Avcı, devletin arşivinde bulunan ve o bölgedeki cemaat yapılanmasını ayrıntıları ile anlatan bu belgeyi Keleş'e verdi. Avcı'nın Özel Yetkili Başsavcı Vekili Hamza Keleş'e verdiği ikinci belge ise 2007 yılında cemaatin emniyet imamı olan Kozanlı Ömer'in faaliyetlerinden şikayetçi olan alt sorumluların Gülen'e gönderdikleri bir rapor. Bu raporda cematin emniyet içindeki faaliyetleri ayrıntıları ile anlatılıyor. Avcı'nın Haliç'te Yaşayan Simonlar kitabında yayınladığı bu belgenin aslını da Hamza Keleş'e verdiği öğrenildi. İstihbarat daire başkanı ile görüştü Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği, piyasaya çıktığı günden itibaren büyük tartışma yaratan Eskişehir eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan Simonlar Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı kitabındaki iddialarla ilgili soruşturmayı sürdürüyor. Hanefi Avcı'nın Hamza Keleş'e ifade vermesinden önce, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ömer Altıparmak da Avcı'nın kitabındaki iddialarla ilgili bir görüşme yapmıştı. Hanefi Avcı umutsuz Haliç'te Yaşayan Simonlar kitabını yayınladıktan sonra Eskişehir Emniyet Müdürlüğü görevinden merkeze alınma dilekçesi ile merkeze alınan Hanefi Avcı, başlatılan soruşturmadan pek umudu yok. Büyük sansasyon yaratan kitabının "Ada yayınevi"ndeki imza gününde Gazeteport'tan İhsan Demir ile görüşen Avcı, "Soruşturma yukarıdan üst düzeyden desteklenmezse bir sonuca ulaşmaz. Soruşturma sadece savcılığın yürüteceği bir soruşturma ile sonuca ulaşmaz. Hem idari hem de savcılığın aynı anda çalışarak yapıyı ayıklamaları gerekir. Çünkü emniyet ve adalet teşkilatı içindeki cemaat elamanları bir araya gelince suç işleme şebekesi meydana geliyor. Burada yapılan yanlışın telafisi yok. Emniyet yanlış yaparsa, adalet teşkilatı bunu yargılama esnasında düzeltir. Yanlış burada ortaya çıkar. Ancak emniyet ve adalet teşkilatı içinde bir grup birleşip yanlış yaparsa bu defa tuz kokar. Tuz kokunca bunun telafisi yok. Bu yanlışı düzeltecek bir yapı yok. Bana sorarsanız siyasi olarak bu soruşturma desteklenmezse soruşturanın başına da dert olur" dedi. Özel yetkili başsavcı vekili Hamza Keleş Hanefi Avcı'nın kitabındaki iddialar üzerine harekete geçerek ifadesini alan Özel Yetkili Başsavcı vekili Hamza Keleş adalet teşkilatı içinde yaptığı soruşturmalarla tanınan bir isim. Uğur Mumcu suikastini soruşturup "Umut Operasyonu"nu gerçekleştiren Hamza Keleş uzun süre faili meçhul kalan Mumcu cinayetini çözdü. "Umut Operasyonu" soruşturmasını yürüten Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Keleş, yasadışı “Tevhid, Selam ve Kudüs Ordusu” örgütlerine yönelik soruşturma kapsamında 17 sanık hakkında iddianame hazırladı. Fethullah Gülen hakkında, "Anayasal sistemi değiştirerek yerine İslami esaslara dayalı devlet kurmak amacıyla yasadışı örgüt kurup, bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu" gerekçesiyle yargılandığı Ankara 2 No'lu DGM'nin savcısı olan Keleş, Fethullah Gülen'in, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun "terör tanımı" başlıklı 1. maddesi yollamasıyla, aynı kanunun "terör örgütleri" hükmünü içeren 7. maddesinin 1. fıkrasının birinci cümlesine göre, 5 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis cezasına mahkum edilmesini talep etti. Ancak yargılamanın sürdüğü zaman içinde Terörle Mücadele Kanununda yapılan değişiklikler ve Gülen'in örgütünün silahsız oluşu dikkate alınarak beraat etti. Karar Yargıtay Genel Kurulunda da onaylandı. (Gazeteport)- 22 Eylül 2010 Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 22 Eylül , 2010 İlhan Cihaner neden tutuklanmıştı, referandum sonunda okyanus ötesine teşekkür edildi; buna rağmen böyle bir soruşturma yapılabilir mi? Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 23 Eylül , 2010 Hanefi Avcı Haliç’de Yaşayan Simonlar… Dün Devlet Bugün Cemaat Ben adı geçen kitabın ilk baskısını alıp okuma şansını yakalayabildim... Şu anda Türkiye'nin en çok konuşulan kitabı ama her ne hikmetse bir türlü bulunamıyor. İlk baskısı yayımlandı, sanırım birileri tarafından toplatıldı. Bu kadar rağbet oldugu halde, nedense ikinci baskısı bir türlü çıkamıyor (Bandrol krizi diye söylüyorlar )... Birileri istedikleri kadar kendi algıladıkları demokrasi kavramında, Kitabın diğer baskılarını önlemeye ve okunmasına engel olma çabasında olsalar da, Onlar adına ne yazık ki, "Demokrasilerde çözümler tükenmiyor..." Saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2010 AKP nin İran'dan 25 milyon dolar seçim yardımı aldığını yazan Daily Telegraph gazetesinin haber tarihinde tüm basılmış nüshaları satın alınarak piyasadan toplanmış. Fakat bir bakmışlar gazetede o haber yok! Sonra bir de bakıyorlar ki meğer o günün basılı sayısında değil, gazetenin internet sayfasında yayınlanmış o haber! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2010 AKP nin İran'dan 25 milyon dolar seçim yardımı aldığını yazan Daily Telegraph gazetesinin haber tarihinde tüm basılmış nüshaları satın alınarak piyasadan toplanmış. Fakat bir bakmışlar gazetede o haber yok! Sonra bir de bakıyorlar ki meğer o günün basılı sayısında değil, gazetenin internet sayfasında yayınlanmış o haber! İnternetten toplayamamışlar mı? Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Yazar Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Hanefi Avcı 25 Eylül'de imza günü için gittiği İzmir'de "Şu an izindeyim. Pazartesi günü Ankara'da olacağım. 29'unda savcıya ifade vereceğim. Genelkurmay Askeri Savcılığı ilgili de tebligat yapılmış. Askeri savcıya da ifade vereceğim. Daha sonra tüm bildiklerimi, gerçekleri, herşeyi 30 Eylül'de basın açıklamasıyla anlatacağım" diye açıklamalarda bulunmuştu. Ama ne tesadüftür ki, basın toplantısını yapamadan, hakkında çıkarılan yakalama kararı ile tutuklanarak Metris cezaevine götürüldü... Hanefi Avcı yazılı açıklama yaptı Hanefi Avcı, bugün Ankara'da gözaltına alınmadan önce basın mensuplarına yazılı açıklama gönderdi. Hakkındaki iddiaların bir cemaat operasyonu olduğunu öne süren Hanefi Avcı, "Zorla götürürüler ama asla kendi gönlümle gitmeyeceğim, cemaatin plan ve programı doğrultusunda hareket eden hiçbir kimse ve makamın önünde eğilmem, bu devletin yasalarına göre davrandığına inanmadığım adalet makamının hiçbir sorusuna da cevap vermem" dedi. Yazılı açıklamasına , "Kitaptan sonra ne oldu..." diye başlayan Hanefi Avcı, kitapla ilgili olarak hakkında 8 ayrı soruşturma yürütüldüğünü, bunlardan 6’sının kitap içeriğini suç kabul eden soruşturmalar olduğunu, ikisinin ise izinsiz basın açıklaması yaptığı gerekçesi ile yürütülen soruşmalar olduğunu ifade etti. BAZI BASIN KURUMLARI KİTABIMLA İLGİLİ HABERLERİ GÖRMEZDEN GELDİ Kendi şikayetlerinin ve iddialarının değil, hala kendisinin soruşturulduğunu, bazı basın organlarının kitapla ilgili yapılan haberleri görmezden geldiğini ifade eden Hanefi Avcı, hazırlanmış haberlerin geri çekildiğini, bazı yazarlara rica edilerek yazmamasının istendiğini, bazı programların planlanmasına rağmen yayından kaldırıldığını iddia etti. Hanefi Avcı, "Sebepleri soruşturulduğunda tahmin edildiği gibi öyle idarenin baskısı, vergi cezası v.s değil patronlarının her an bazı davaların numaralı sanığı yapılıp hukuk adına hukuksuzluğa muhatap olma kaygısu olduğu, insanlara numarayı da cemaatin adliye ve polis içerisindeki unsurlarının verdiğini bilmelerinden kaynaklandığını öğrendim" dedi. KANUNSUZ DİNLEMELERE İLİŞKİN YAZILI MÜRACATIM OLMASINA RAĞMEN DENETİM YAPILMADI Kanunsuz dinlememeler konusunda yaptığı yazılı müracaatlara rağmen denetim yapılmadığını öne süren Hanefi Avcı, şunları söyledi: "Soruşturma açılmadı ancak kitabım yayınlanınca adalet müfettişlerinin yaptığı kısa araştırmada 9 ay sonunda da olsa iddialarıma uygun olarak hukuka aykırı olarak İMEİ numarası üzerinde yapılan dinleme ile ilgili olarak İstanbul İstihbarat Şubesi'nce İstanbul özel yetkili mahkeme hakiminden alınma 2009/1860 sayılı kararla dinleme yaptıkları tesbit edilmiştir. Benim iddiam yalnız benim veya bir iki değil binlerce telefon bu veya benzeri şekilde kanunsuz şekilde dinlendiğidir. Kitabımda bu şekilde dinlenen örnek numara ve isimleri de verdim. Bu şekilde suçları sabitlenen cemaat yapısı suçlarını örtmek, yapılan dinlemeleri sanki hukuka uygun yapılıyormuş gibi göstermek için arayışa girmiş ve son yapılan tahkikatta Devrimci Karargah örgütü ile olayla irtibatlandırmaya çalışmaktadırlar. Bu suretle hukuksuz yaptıkları dinlemeleri sanki kanuni bir sebep varmış gibi göstererek gizlemeye çalışmaktadırlar, hukuk adına hukuksuzluk, adalet adına adaletsizlik, polis ve savcı tarafından suçluları saklamaya davacı ve tanıkları mahkum etmeye yönelik bir davranıştır. Bu mantıkla herkes, her davayla ilişkilendirilebilir, bu mantık davacıyı sanık, beyazı siyah, minareyi kuyu yapmaktan daha garip, daha anormaldir." DEVRİMCİ KARARGAH ÖRGÜTÜ İLE HİÇBİR ALAKAM YOK Kanunsuzlukları gizlemek, sanıkları saklamak adına yapılan bu işlemden dolayı olayın Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’ı ve yaptığı işlemleri yazılı olarak Adalet Bakanlığı’na, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’na (HSYK) İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet ettiğini belirten Hanefi Avcı, Devrimci Karargah örgütü ile hiçbir alakasının olmadığını söyledi. Kendisi ile ilgili hiçbir delil ve emare bulunmadığını belirten Hanefi Avcı, sadece yazdığı kitaptan dolayı ve asıl sanıkları gizlemek için bu davayla ilişkilendirilmek istendiğini, tarafsız her kim incelerse incelesin bu davayla alakasının olmadığının alenen görüleceğini ifade etti. Devrimci Karargah örgütü ile alakalı olarak yakalanan Necdet Kılıç’ın 12 Eylül öncesi örgüt mensubu olup Mersin’de görev yaparken tanıdığını belirten Hanefi Avcı, "Hatta yakaladım ama şimdi demokrat hiçbir illegal faaliyeti olmadığını bildiğim arkadaşımdır. Yakalanmasından birkaç gün önce takip edildiğini söyledi. 'Git savcılığa dilekçe ver' dedim. Benin hiçbir kimse ile suç içerecek, davranışım, konuşmam, ilişkim olamaz. Kitabı yazarken söyledim: Bana her şeyi yapmayı deneyeceklerdir. Ama bu kadarını da beklemiyordum. Hiç olmaz ise alakam, olan bir konu ile ilişkilendirilmem lazımdı. Bu kadar alakasız tam zıddı olduğum bir olayla ilişkilendirilmek istenmem işin ne kadar çığrından çıktığını, cemaatin neler yapabildiğini göstermektedir" dedi. NECDET KILIÇ’IN GÖZALTINA ALINACAĞINI SÖYLEDİM Hanefi Avcı yazılı açıklamsının devamında ise şu iddialara yer verdi: “20 Eylül günü adliye içerisindeki cemaate yakın savcı hakimlerle ilgili araştırma için görevlendirilen bir Adalet Bakanlığı yetkilisi hakim ile görüştüm. İfade verdim. Ona 'Yakında Karargah Evleri veya Devrimci Karargah diye tahkikata başlayacaklar. Hatta Necdet Kılıç'ı da gözaltına alacaklar’ dedim. Söylediklerimi ’Emin misiz?’ diyerek masasının üzerine kayıt etti. Şu an orada kayıtlıdır. Nereden biliyorum. Emniyetteki cemaatçi yapı kendilerine yakın bazı basın mensuplarını çağırıp operasyonu ne yapacaklarını, içeriğini vs her şeyi anlatıp onları yönlendirdiler. İstedikleri doğrultuda yazmaları konusunda bilgiler verdiler. Gerçeği saklamak için taraftarı ve etkiledikleri tüm basını yalan ve yanlış bilgilerle yönlendirerek kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve suçlarının gizlenmesini sağlamaya çalışıyorlar. Cemaat nedir? 'Her taşın altında cemaat arama’ diyorlar. Taşın altında değil artık her taşın üstündeler. İnternet siteleri, basın organları, polisleri, savcıları ile iki günde kırk yıldır devlet güvenliği diye sol gruplara karşı görev yapmış, sol örgütlere karşı yaptığım görevler nedeniyle eleştirilen beni bir günde solcu Devrimci Karargah örgütü ile ilişkili yaptılar, bu gruptan haklarında işlem yapılan Necdet Kılıç haricinde kimseyi tanımam. O da benden dolayı bu örgüte dahil edilmiştir. Ellerinde olan hiçbir delil, hiçbir suç değil normal kabul edilmeyecek bir konuşmam yoktur zaten. Kelime olsa hepsini basına servis ederler. Hiçbir kişi ile bir tek suç içerecek değil etik olarak makul gözükmeyecek bir davranışım yoktur olamaz, bir tek kelimelik dahi görevimi suistimal ettiğime dair konuşmamı bulamazlar. Benim alnım açık, veremeyeceğim hiçbir hesabım yoktur tabii adalete. Adalet gibi gözüken cemaatte değil." MESAJLARI BİLEREK KURGULADIM Kullandığı telefonların bilerek dinlemeye kalktıklarını kendisi şikayet edince de 'Yanlış olmuş, aşk konuşması imiş' deyip çıktıklaını öne süren Hanefi Avcı, hepsinin yalan olduğunu, dinleme kararının 7 Kasım 2009’da alındığını söyledi. Dinlemeyi tahmini olarak 14 Kasım 2009’da öğrendiğini belirten Hanefi Avcı, "Bu günden sonra bir iki ay belki bir araştırma yapılır suçüstü yakalarmıyız diyerek kasıtlı olarak onların umdukları doğrultuda telefonu kullanmaya devam ettim. Baktım ki hiç kimse bir şey yapmıyor o zaman kapattım. Onların 'Baktık gönül ilişkisi 15 gün sonra kapattık’ dedikleri kocaman yalan. Benim şikayetlerimden haber alınca kapattılar. Zaten o zaman kadar da gördükleri mesaj vs benim bilerek kurguladığım şeylerdi" dedi. Telefonunun Devrimci Karagah örgütü üyesi olduğu iddiasıyla tutuklanan Necdet Kılıç’ın evinin orda sinyal verdiği için dinlendiği iddialarının da yalan olduğunu kaydeden Hanefi Avcı, Kılıç’ın evinin İstiklal Caddesi’nde Galatasaray Lisesi’nin yanında olduğunu, orada binlerce insanın gelip görüştüğünü, on binlerce telefonun burada görüldüğünü, böyle bir şeyi ayıklayamacaklarını öne sürüdü. Söz konusu telefonu Edirne’de telefonu ve arkadaşı Necdet Kılıç’ı bilen personelden aldıklarına emin olduğunu sözlerine ekleyen Hanefi Avcı, "Ayrıca dinleme kararı aldıkları tarihlerde gazetecilere ’Hanefi Avcı’nın toplum içerisinde prestijini sarsacağız’ diye anlatmaları niye... Telefon bir evde sinyal veriyor diye tesbit yapmak mümkün değildir, bu yalandır, sadece baz istasyonun bulunduğu yere göre en azında 100 veya 200 metre yarı çapında bir bölgede olduğu tahmin edilebilir. Madem öyle iki telefon Necdet’in evinin orda sinyal veriyor da diğer telefonu da niye dinlemeye almadılar" diye konuştu. Telefonun numarası üzerinde dinleme kararı olmadığını ifade eden Hanefi Avcı, normalde bu telefon numarasını yazmaları gerekirken IMEI numarasından dinlemeye aldıklarınıs söyledi. Devrimci Karargah örgütüne ilişkin soruşturma kapsamında özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık’ın kendisini mevcutlu olarak istediğine ilişkin bilgiyi Pazar günü aldığını belirten Hanefi Avcı, "O anda İzmir’de idim ve uçağım kalkmak üzere idi, ’Pazartesi ancak gelebilirim’ dedim. Daha önce Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yapılan resmi tebligat üzerine dün kitabımda ve basına intikal eden konular dolayısı ile Genelkurmay Askeri Savcılığı’na tanık olarak ifade verdim. Ben, cemaatin internet sitesi, basını, polisi savcısı onların etkilediği çevrelerle üzerime geldiğini biliyorum bile bile buna da boyun eğmem ben bu ülkenin kanunlarına uyarım, ama cemaatin istekleri doğrultusunda yapılan işlemlere de boyun eğmem. Bunu hukuki işlem, adli işlem vs gösterilmesi yalanına da uymam. Aman bana bir şey yapmasınlar diye boyun eğeceğim. Bunu yapmam bedeli ne olursa olsun" dedi. Hanefi Avcı açıklamsının sonunda ise şunlara yer verdi: “Zorla götürürüler ama asla kendi gönlümle gitmeyeceğim, cemaatin plan ve programı doğrultusunda hareket eden hiçbir kimse ve makamın önünde eğilmem, bu devletin yasalarına göre davrandığına inanmadığım adalet makamının hiçbir sorusuna da cevap vermem. Hiç kimseye onurumu çiğnetmem. Başında şikayetçi olduğum, kanunsuz dinleme ve izlememelerin sorumlusu kişilerin olduğu İstanbul istihbarat şubesinin hazırladığı ve zorla benimle ilişkilendirilmek istenen tahkikat senaryodur, cemaatle alakası olmayan kim incelerse incelesin böyle bir olayla şahsımı ilişkilendirmek mümkün değildir. Bu bir cemaat operasyonudur." İSTANBUL, (DHA) Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Genelkurmay'dan Avcı açıklaması Genelkurmay, tutuklanan Emniyet Müdürü Hanefi Avcı’nın, gözaltına alınmadan bir gün önce askeri savcılıkta ifade verdiğini açıkladı. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’ndan Hanefi Avcı’yla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Askeri savcılığın açıklamasında, “Eski Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın, kitabındaki ve kitabın yayımlanmasından sonrasındaki iddialarının, Askeri Savcılıkça yürütülmekte olan muhtelif soruşturmalar ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilgisinin tespiti için, tanık sıfatıyla 27 Eylülde ifadesinin alındığı” ifade edildi. Açıklamada, 'Genelkurmay Adli Müşaviri Hakim Tümgeneral Hıfzı Çubuklu'nun da hazır bulunduğu' şeklindeki iddiaların gerçeği yansıtmadığı bildirildi. ????? Alıntı
Φ dominik Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Devlet kurumlarinda ve siyasette dincilerin var olusuna neden hayret ediyoruz anlasilir degil. Bu günleri yasayacagimiz son 40 yilda yapilan ve uygulanan siyasetten belliydi. O dönemlerin gazetelerini arastirsak bugün basimiza gelecegini net bir sekilde görürüz. Imamhatipleri ilk acanlari arastirip ve birde sorgulayabilsek, imamhatip mezunlarina devletin yüksek makamlarinda, üniversiteler olma hakkini verenleri bir arastirip ve sorgulayabilsek, biz "vatanina, milletine, dine bagli" nesiller yetistirip ülkede huzuru saglayacagiz diyerek dincilerin önünü acanlari bir arastirip sorgulayabilsek basimiza gelenlerin nereden geldigini iyi anlayacagiz ama, malesef bizler bu konuda gecmiste yapilanlara sünger cekip sanki her sey yeniden olusmus gibi günlük siyeset yapiyoruz. Yakindigimiz devlet kurumlari dün fasistlerin faaliyet gösterdigi bir kurumlardi bügünn ise dincilerin. Vatandas icin degisin hic bir sey yok. Ha fasistler oraya yerlesmis ha seriatcilar, ne fark ederki? Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Gönderi tarihi: 29 Eylül , 2010 Devlet kurumlarinda ve siyasette dincilerin var olusuna neden hayret ediyoruz anlasilir degil. Bu günleri yasayacagimiz son 40 yilda yapilan ve uygulanan siyasetten belliydi. O dönemlerin gazetelerini arastirsak bugün basimiza gelecegini net bir sekilde görürüz. Imamhatipleri ilk acanlari arastirip ve birde sorgulayabilsek, imamhatip mezunlarina devletin yüksek makamlarinda, üniversiteler olma hakkini verenleri bir arastirip ve sorgulayabilsek, biz "vatanina, milletine, dine bagli" nesiller yetistirip ülkede huzuru saglayacagiz diyerek dincilerin önünü acanlari bir arastirip sorgulayabilsek basimiza gelenlerin nereden geldigini iyi anlayacagiz ama, malesef bizler bu konuda gecmiste yapilanlara sünger cekip sanki her sey yeniden olusmus gibi günlük siyeset yapiyoruz. Yakindigimiz devlet kurumlari dün fasistlerin faaliyet gösterdigi bir kurumlardi bügünn ise dincilerin. Vatandas icin degisin hic bir sey yok. Ha fasistler oraya yerlesmis ha seriatcilar, ne fark ederki? Hala eskiye takılmış kalmışsınız, eskiden bu tip olaylar oluyor muydu? Devlet görevlileri, basın mensupları, akademisyenler muhalif diye haklarında hiçbir delil olmadan içeri atılıp daha sonra da iddianame hazırlanıyor muydu? Televizyon programları, gazete haberleri iktidarın isteğine göre yapılıyor muydu? İmam hatiplere de takmışsınız, iktidar mensupları veya destekleyenlerin % kaçı imam hatip li? Fethullah Gülen yapılanmasını bir daha gözden geçirin adamlar bu işin imam hatiple olmayacağını bildikleri için dersane ve özel okullar açtılar. Buradan mezun olanlar da bugünkü duruma getirdiler ve sizler gibi hiçbir fark yok diyenler sayesinde de daha da beter bir duruma doğru yol alıyoruz. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.