Φ politika Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 AtatürkÜn Bati medeniyetini örnek almasi bir semboldür.Bati medeniyetinide örnek almadi bunu bile yanlis biliyorsunuz.Atatürk cagdas medeniyetin önüne gecmeyi hedef göstermistir.Bunun anlamini cözmek biraz kafa isidir. saygilarla 2 Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Biz arap toplumunun din törelerinden bahsediyoruz(Nisa 89). Hemen rakkamları dizmişsin peş peşe.. 1,5 milyar nüfusun görüşü yazdın ama saydığım rakamlar hepsi aynı görüştedir..Din törelerinde bahsetmek sanırım Tanrı'yı nelerin desteklediğini göstermek oldu Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 1,5 milyar nüfusun görüşü yazdın ama saydığım rakamlar hepsi aynı görüştedir..Din törelerinde bahsetmek sanırım Tanrı'yı nelerin desteklediğini göstermek oldu Ezberlerine devam etmekte israr ediyorsun. Biz katliamlar din, mezhep ve ideoloji farklarından diyoruz. Tarihe bir bak diyoruz.. Buna rağmen sen halen biz dinler hep aynı görüşteyiz diyorsun. Doğru sence, "okumaya gerek yok anlamak lazım". Ulema ne der, sen anlarsın. Okumaya ne gerek var. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Bu inancı hemen hemen herşey destekliyor..Yani doğruluyor..Madde,Doğa,Bilim,Anatomi vs vs Meraba:Bu, senin ve l.5 milyar nüfusun görüşü. Herkesin değil. Bende Tanrıya inanan ve benim gibi düşünen toplumların sayılarını yazdım.. Kalmış diyorsunki ulema ne der sen ne anlarsın..Son konuşmalarını oku komik duruma düşüyorsun.. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Meraba:Bu, senin ve l.5 milyar nüfusun görüşü. Herkesin değil. Bende Tanrıya inanan ve benim gibi düşünen toplumların sayılarını yazdım.. Kalmış diyorsunki ulema ne der sen ne anlarsın..Son konuşmalarını oku komik duruma düşüyorsun.. Sana kişisel vurgu yapmamayı son bir kez daha ikaz ediyorum. Bırak komikliği falan.. Konuşacaksan bilgi üzerine konuş. Neyse biz konuştuğumuza dönelim. Tarihte din, meezhep ve ideoloji farklarından dolayı milyonlarca insanın öldüğünü, aynı farklılıklardan dolayı da günümüzde de günde 50-100 kişi öldüğünü kabulleniyormusun kabullenmiyormusun? Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Kabul etmemek mümkün mü ? Ama bu İslam yüzünden değildir..Biraz açıklayayım..Mesela Hypatia Yahudiler tarafından öldürüldü,Galileo,Bruno vs vs hep dindarlardan dolayı öldürüldü..Bunun sebebi insanların dini inancını h***as noktası yapmasıdır..Şimdi geçmişte birçok Peygamberde öldürüldü..O zaman insanlar kendi Peygamberlerini,bilim adamlarını hatta işin özü doğruyu söyleyen herkesi öldürüyorlarsa bu inançta değil uygulamada sorun olduğu açıktır.. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Kabul etmemek mümkün mü ? Kabul edecektin de iki gündür beni ne yoruyorsun. Kabul ettin ama tek farkla. Suç islamda değil. Evet tarihte suç bende diyeni hiç gördün mü? Tarihte humanist ideoloji yanlılarının katliamlarına şahit oldunmu? Milyonlarca, milyarlarca insanın ölümünün sebebinin din, mezhep, ideoloji farklılıklarından olduğunu kabul ediyorsan, bunun sebebi benim inancım değil demene kim inanır? "Sizden olmayanı öldürün" farzı/hükmü işte orada duruyor. Tarih "katliamların sebebi ben değilim" diyenlerle dolu. Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Sizden olmayanı öldürün ayetini tarihini ve tevsir bilgileriyle açıklar mısın buraya..Artık bu kanıyı yıkmak istiyorum gözünün önünde.. Nitekim benimde eskiden inançsızlığımın ön bastırdığını sana söylemiştim,dindarlarla tartışırsan dayak yersin yada ölürsün ben buna kanıt oldum..Çünkü çevrede birçok kişi dini olduğu gibi değil kendi uyarlamalarınca gösteriyor..Ölen insanlar benim kardeşimdir öldürenler değil..Kur'an-ı mademki 10 kere okudun gördüğün her ceza ayetinden sonrasında hep pişman olursa bağışlayın yazısınıda görmüşsündür..Ama nerde ? O halde bu adamlar pişman olanları affetmeyip öldürüyorlarsa dini yansıtmış olmaz haksız mıyım ? Fesatlık çıkaranın Benimle ilişkisi yoktur diyen Allah'ın bu adamları desteklediği söz konusu olabilir mi ? Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Sizden olmayanı öldürün ayetini tarihini ve tevsir bilgileriyle açıklar mısın buraya..Artık bu kanıyı yıkmak istiyorum gözünün önünde.. Nitekim benimde eskiden inançsızlığımın ön bastırdığını sana söylemiştim,dindarlarla tartışırsan dayak yersin yada ölürsün ben buna kanıt oldum..Çünkü çevrede birçok kişi dini olduğu gibi değil kendi uyarlamalarınca gösteriyor..Ölen insanlar benim kardeşimdir öldürenler değil..Kur'an-ı mademki 10 kere okudun gördüğün her ceza ayetinden sonrasında hep pişman olursa bağışlayın yazısınıda görmüşsündür..Ama nerde ? O halde bu adamlar pişman olanları affetmeyip öldürüyorlarsa dini yansıtmış olmaz haksız mıyım ? Fesatlık çıkaranın Benimle ilişkisi yoktur diyen Allah'ın bu adamları desteklediği söz konusu olabilir mi ? Konuyu dağıtmana müsade etmeyeceğim. Katliamların din, mezhep ve ideolojiden kaynaklandığını kabullendin. Geriye "ben haklıyım" kaldı. Kaynak olarak ta, "siz bizden değilsiniz, öldürülmeye de cehenneme de layıksınız" diyerek öteki insanların hedef gösterildiği kaldı. Bunda mutabıkmıyız? Tarihte katliamların hep "siz bizden değilsiniz" diyerek hedef gösterildiğini inkar mı edeceksin? "Bizden"liği, "sizden"liği oluşturan etmenler nelerdir? Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Dostum konuya dönelim demişsin ama özünü geçiyorsun..Dediğimi yazmadığına göre sanırım araştırıp doğrusunu sen gördüm umarım...Sizdenliği oluşturan etmenler şunlardır.. Tek Tanrı inancı İyilik ve adaletle hükmetmek Zina,terör ve hırsızlık gibi suçları ağır cezalarla bastırıp 0'a indirmek Akrabalık bağlarının kopmaması ve birlik,sevgi içinde kalmak.. Yoksullara ve yetimlere yardım.. Hem bedeni hemde ruhani temiz olmak.. Namaz,oruç gibi ibadetlerle Tanrının meditasyonun tadını almak.. Suç işlememek.. Bizim etmenlerimiz bu ve buna benzer olanlardır..Bunların hepsini inkar eden ve yok sayan kafir olarak tabir edilir..Bunları yapmayan insanın nasıl bir insan olduğu tahmin edilebilir.."Siz bizden değisiniz" yazdıklarımı anladıysan sanırım bunada vereceğim cevabı bilirsin..Hiç inkar eden adamın (adamı sembolize edersen) bizden diye tabir edilmesi söz konusu mu ? Konunun özüne girmeme izin vermiyorsun hep kendi bildiğinle hareket ediyorsun.. Alıntı
Misafir meraba Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Dostum konuya dönelim demişsin ama özünü geçiyorsun..Dediğimi yazmadığına göre sanırım araştırıp doğrusunu sen gördüm umarım...Sizdenliği oluşturan etmenler şunlardır.. Tek Tanrı inancı İyilik ve adaletle hükmetmek Zina,terör ve hırsızlık gibi suçları ağır cezalarla bastırıp 0'a indirmek Akrabalık bağlarının kopmaması ve birlik,sevgi içinde kalmak.. Yoksullara ve yetimlere yardım.. Hem bedeni hemde ruhani temiz olmak.. Namaz,oruç gibi ibadetlerle Tanrının meditasyonun tadını almak.. Suç işlememek.. Bizim etmenlerimiz bu ve buna benzer olanlardır..Bunların hepsini inkar eden ve yok sayan kafir olarak tabir edilir..Bunları yapmayan insanın nasıl bir insan olduğu tahmin edilebilir.."Siz bizden değisiniz" yazdıklarımı anladıysan sanırım bunada vereceğim cevabı bilirsin..Hiç inkar eden adamın (adamı sembolize edersen) bizden diye tabir edilmesi söz konusu mu ? Konunun özüne girmeme izin vermiyorsun hep kendi bildiğinle hareket ediyorsun.. İşte konunun özünü söylüyorsun ya. Senin sıraladığın birlik, sevgi, hırsızlık vs zaten insan mantığının vicdanının gereği. Bunları bana veya kimseye öğretmeye ne senin ne de senin tanrının(kültürleriniz) öğretmeye hakkı yok. Diğerleri ise mistik inançlar. Günümüzde insan olma özellikleri zaten insanda var. Davranış bilimleri ve yargı da var. Çıkalım bunları. Senin mistik inançlarından olmazsam, sana göre sizden olmayacaığım. Bu özelliğimle cehenneme ve öldürülmeye hedef olacağım öyle mi? Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Tanrı'mın öğretmeye hakkı yok demişsin ama Tanrı'nın semalarıyla öğretmeye kalkıyorsun..Tanrı öğretmeseydi bunları şu an sende bilinçsiz bir insandın..Öğrendiğin bütün bilimsel şeylerin Tanrıya ait sen neyden bahsediyorsun Günümüzde vardı ama nerden geldi? Tanrıdan Yukarıda saydıklarımın zıttını yazayım ki zaten maneviyata uydurma diyen bir insanın nasıl olduğunuda pek merak gerekmez.. Suç işleyen Tanrı tanımaz yani ilimden uzak. Psikopat,hırsız ve toplum içinde güvenilmeyen birisi Küfürbaz. İnsanların yararına birşey yapmaz,kendi zevklerini tatmin eder. Kötülüğe yakın olur. Tam bir zorbadır hiçbir laftan anlamaz. Temiz olmayan hem ruhani hemde bedeni Dahada saymaya gerek yoktur..Eğer canlandırdıysan kafanda neyin ne olduğu bellidir Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Türkiye Laik bir ülkedir birakin ajitasyon yapmayi.Kendinizi dindar sayar ama begenmediginiz cagdas kafalarin icad ettigi arabalara binersiniz,ucaklarla ucarsiniz,televizyonlara bakarsiniz.Madem ki o kadar müslüman ve peygamber hayranisiniz gidin Mekkeye develerle ya!Neden deve olunca ilkel oluyorda ucak olunca modern oluyor. Tutturmussunuz bir Kuran kursu ama Kuranin icindekinden bihabersiniz.Bugün insanlari aldatan,yolsuzluk yapanlarin büyük bir kesimi bu din iman peygamber diyen kesimden cikmaktadir.Alin Allahi kendinize bir kalkan ve insanlari onun adiyla aldatin ve bu na karsi olanlara da iste Atatürkcüler iste laikler diye yafta takin. Atatürk olmasaydi bugün can sesleri ile uyanirdiniz yataklarinizdan.Atatürk herseyi milletle yapti bunu inkar etmedi.Ama önderligini yapan kendisiydi.Yani simdi olanlara bakip ya bu Tayyib Erdogan ne büyük derken neden milleti hesaba katmiyorsunuz da Atatürke sira gelince tek basinami yapti oluyor.EVET ATATÜRK TEK BASINA YAPTI. Atatürkün rakisina takacaginiza,önce yataklarinda bilmem kimlerle yakalanan sakalli cemaatcilere bakin.Hitlerle isbirligi yapan Misir Müftüsünü tartisin.Birakin Atatürkün yakasini o milletin namusunu kurtardi. saygilarla Çağdaşlık birşey icad etmek ise 0ı bulan müslüman alimler İlk uçan insan hezarfen ahmet çelebi büyük topu bulan fatih sultan mehmet gökyüzünü inceleyen alimler lokman hekimler var O hocalar müslümanlığı kötülemek için ortaya çı9kmış kendi çıkarlarını koruyan insanlardır önceden yoktu sonra baı anladı savaşla olmaz bu işler hocalarımıza karıştılar şimdi batının bize gönderdiği sahte hocaları örnek gösterip konuşma Atatürk müslüman değil demiyorum ama günahı çok işlemiş. Çan sesi duyacakdık diyorsun ezanı kim türkçe yaptı kim tekrar arapça yaptı Demopkrat parti Kuranı okuyup anlamıyalım diye alfabeyi latin yaptı alfabe değişince nasıl çağdaşlaşıyoruz fötr şapka giyince havadamı uçuyoruz. Halka sahte hocaları örnek gösterip hava atma örneğin: bir hoca ufo cindir dedi diğeri kuranda geçiyor olabilir dedi (gerçek) Hangisinin sahte olduğu eskiyi dayatmaya çalışan bazı hocalar var. Biz kuranı okur yorumlarız diyer insanlar gibi değiliz ben ve araştıran ilim sahibi müslümanlar biz eskide takılıp kalmayız niye öyle diye araştırırız. "Kim ilim tahsil etmek için (evinden veya yurdundan) çıkarsa geri dönünceye kadar Allah yolundadır."[2] "Alimler yeryüzünün kandilleri, peygamberlerin halifeleridir. Onlar benim ve diğer peygamberlerin vârisleridir."[3] İslâm'da ilim, Allah'ın rızasını kazanmak ve amel etmek için öğrenilir. Peygamber efendimiz (s.a.s), dualarında; "Allah'ım, bana öğrettiklerinle beni faydalandır; bana fayda sağlayacak ilim öğret, ilmimi artır."[4]; "Faydasız ilimden Allah'a sığınırım."[5] buyurururdu. Görülüyor ki, dünya ve ahiret saadetinin anahtarı ilimdir. İlim amellerin en faziletlisidir. Yukarıdaki emir ve sözlerin ışığında İslâmiyet'le ilim birbirinden ayrılmaz iki şeydir demek mümkündür. Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Çan sesi duyacakdık diyorsun ezanı kim türkçe Atatürk kanıtları var. yaptı kim tekrar arapça yaptı Demopkrat parti Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Ezan Kuranda olmayan bir seydir.ibadete davettir.Bunu bilmiyorsaniz ögrenmis oldunuz bu vesileyle.Ezanin Türkce okutulmak istenmesi söylenenin anlasilmasi icindir.Namaza davetin Türkcesi Arapcasi olmaz kardesim.Eger müezzin minareye cikip "HAYDIN NAMAZA "diyorsa bunu haydin meyhaneye diye anlayan kafalara sasarim.Demokrat Partiye gelince,Türkiye'ye en büyük ihaneti Menderes yapmistir,Türkiye'yi borc sarmalina sokarak ABD'nin sömürgesi yapan Menderestir.Bilmemek ayip degildir ögrenmemek ayiptir.Kulaktan dolma bilgilerle veya size anlatilan masallarla degil gerceklerle ugrasin. saygilarla 2 Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 17 Haziran , 2012 AtatürkÜn Bati medeniyetini örnek almasi bir semboldür.Bati medeniyetinide örnek almadi bunu bile yanlis biliyorsunuz.Atatürk cagdas medeniyetin önüne gecmeyi hedef göstermistir.Bunun anlamini cözmek biraz kafa isidir. saygilarla iste bu cok guzel bir tespit ; tebrikler : ) kehaneti vardir Ataturkun ; aynen agzindan yaziyorum ; Turkiye gelismis medeniyetlere yetisecek ve bunun onune gececektir .. Ataturk her zaman oncu ve mucadeleci idi ... ya istiklal ya olum, ben size taruz degil olmeyi emrediyorum ... insanlar kendilerinin olumlerin emrini bile kucaklayan bir lideri o denli dinlediler ki kadin ve cocuklar bile arkada kalamadi ... yaslisi da engellisi de destek oldu ... iste duygusal bir etki gucunu yakalayan lidere rastlanmaz ... dikkatli dusunulurse herzaman en onde ve en ileride olmayi hedeflemistir ; istikbal goklerdedir ! Ataturk ne avrupasi bi sikilsa odlek insanlarla dolu /// 1 Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Ezanı tükçe yapınca manası bozuluyor Ezanın Anlamı: Allah en büyüktür (dört defa söylenir). Allah’tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim (iki defa söylenir). Muhammed’in, Allah’ın elçisi olduğuna şehadet ederim (iki defa söylenir). Haydin namaza (iki defa söylenir). Haydin kurtuluşa (iki defa söylenir): Allah en büyüktür (iki defa söylenir): Allah’tan başka ilâh yoktur (bir defa söylenir). AMa türk.çe ezanda Tanrı uludur tanrı uludur diey başlıyordu anlam çelişkileri vardı. kuranı türkçe yaptı ama tek bir insanın gözünden arapça çevrilemez bügün onlarca insan bazı ufak tefek manaları ayrı çeviriyor. Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 mesela:Ayın yarılması ayetinde o kelimenim anlamı kazmak da olabilir deniliyor bir kelimenin iki ayrı anlamı var... yarılmak -kazmak Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 iste bu cok guzel bir tespit ; . . . istikbal goklerdedir ! Ataturk ne avrupasi bi sikilsa odlek insanlarla dolu /// Bunlar kehanetmi kahin demişsin, hem istikbal göklerdey,i bence kurandan okumuş... Ne zaman medeniyetleri yetişeiyorduk daha yeni yetişiyoruz artık iha,tank,helikopter,milli seyir füzemiz var 10 yıl önceden hiçbirşey yoktu darbeciler bu ülkeyi mafetmişlerdi... H Alıntı
Φ omar123 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Ezan Kuranda olmayan bir seydir.ibadete davettir.Bunu bilmiyorsaniz ögrenmis oldunuz bu vesileyle.Ezanin Türkce okutulmak istenmesi söylenenin anlasilmasi icindir.Namaza davetin Türkcesi Arapcasi olmaz kardesim.Eger müezzin minareye cikip "HAYDIN NAMAZA "diyorsa bunu haydin meyhaneye diye anlayan kafalara sasarim.Demokrat Partiye gelince,Türkiye'ye en büyük ihaneti Menderes yapmistir,Türkiye'yi borc sarmalina sokarak ABD'nin sömürgesi yapan Menderestir.Bilmemek ayip degildir ögrenmemek ayiptir.Kulaktan dolma bilgilerle veya size anlatilan masallarla degil gerceklerle ugrasin. Yerden göğe kadar haklı Alıntı
Φ dennise Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 18 Haziran , 2012 Bunlar kehanetmi kahin demişsin, hem istikbal göklerdey,i bence kurandan okumuş... ben diyim kahin sen de ilerigoruslu ; ) az zamanda cok isler yaptik (Ataturk) Ataturkun butun kisa sozleri imalidir .. birseyi anlatmaya calisir .. Ne zaman medeniyetleri yetişeiyorduk daha yeni yetişiyoruz artık iha,tank,helikopter,milli seyir füzemiz var 10 yıl önceden hiçbirşey yoktu darbeciler bu ülkeyi mafetmişlerdi... ewt te Ataturk benim zamanimda yetisip gecicek demiyor ilerisini kastediyor ; genclige yoneliyor .. biz kurduk siz yukselticeksiniz diyor .. kim olsa kendi isini yapip birakirdi , Ataturk gelecegi de sahiplenmis ... bize iktidar gucu ile sahip cikmis .. simdi bile etkisi altindayiz .. bulutlara bakarken verdigi poz bile anlayana herseyi anlatir ... Kurani okuyordu Ataturk , hem de her aksam .. en hikmetli cikarimlari yapiyordu hatta .. 1 Alıntı
Φ Mehdî Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2012 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2012 AYHANAYTAÇYAZAREFENDİ:"...atatürk muhammed hamdi yazıra hz.kuranın türkçe meal ve tefsirinin yazımı için teklifte bulundu? hamdi yazırda bir takım şartla öne sürdü o meşhur mukaddimesinde? ve bir yerinde diyor ki:"ben bu meal ve tefsiri "ha...nefi mezhebi"ne göre yazarım?!?" ...atatürkte bunu kabul ediyor? ve yıllar sonra bunun ceremesinide "halil-öztoprak" ...gusül hakkında kuranda sadece yıkanmak vardır? demesi ile patlak veriyor.taki bu adam idama kadar götürülüyor.olay şudur:"kuranın aslında evet gusül gasıl kökünden yıkanmaktan geliyor? ve sadece vücudu yıkamak manasına geliyor? ama mezhebe göre ritüelinde ise; üç sefer ağza üç sefer burna üç sefer omuzlara ve...saire gidiyor.bunu bilmeyen cahil hocalarda kurandan sanıyor ve kıyameti koparıyor? ...yok böyle birşey kuranda diyen halil öztoprağa hücum ediyorlar.ve ne hikmettir ki yine h.öztoprağı ki, obenim hemşehrimdir maraş/elibistanlıdır? yinede onu "chp" kurtarıyor? nasıl mısıra bir heyet gönderiyor? kuranın aslından gusülün ne olduğunu ispatla bu adamı kurtarıyorlar.ama şimdi bunu hiç konuşan yoktur? varsa yoksa iskilipli atıkf hoca *** allah hainleri sevmez vesselam "_AYHANAYTAÇ"ATATÜRK"ÜELEŞTİRİYOR? Alıntı
Φ karandiu Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2012 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2012 Türkiye'nin sözde müslümanlarin yani su Atatürk ve Cumhuriyet karsiti olan ama kendilerini müslüman sananlarin söyle bir dünyaya bakardilar ve sunu sorardilar kendilerine;Seriatla yönetilen hangi müslüman devlet kalkinmistir acaba dünyada.Veya neden müslümanlar 700 yildir bir dahi yetistiremediler?Dünyada ki bütün kesifler,yeni buluslar,insanliga hizmet eden calismalarin tümünü müslüman olmayanlar ortaya cikardi ve insanligin hizmetine sundu.Müslümanlar ne yapti peki:BIRBIRLERINI KIRDILAR VE HALA KIRMAKTALAR. Türkiye'de ki bu sözde müslümanlar ise 90 yildir Atatürk düsmanligina soyundular cünkü Atatürk onlara "DININIZI TAM OLARAK ÖGRENIN,"dedi. saygilarla İzlemeni tavsiye ederim ; http://www.youtube.com/watch?v=a-pody7j_Xc Alıntı
Φ karandiu Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2012 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2012 http://www.tbmm.gov....nusma/5d3yy.htm Yukarıdaki link devletin resmi sayfası meclis konuşma tutanakları,burada sondan 3.paragrafta yazan atatürkün konuşması, ''Aziz milletvekilleri, Dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.. Kırmızı yazıyla belirtilmiş olanları bana türkçesi iyi olan biri açıklasın.. atatürkün kendi sesi ve görüntüsüyle http://www.youtube.com/watch?v=I4iyTI5xJdQ atatürkün islam hakkındaki düşünceleri kendi el yazıları iyi bir kemalist olan can dündardan atatürkün medeni bilgiler kitabı ''bizler tabiatın çocuklarıyız'' şimdi kafalar biraz karıştı hocalarla dua ederken çekilmiş fotoğraflar,meclis açılışını kuran ile yaptıran hatta hutbe bile veren bir atatürk nasıl oluyorda birden U dönüşü yapıyor ? işin iç yüzünü taha akyol çok güzel dile getirmiş ; Taha Akyol: Atatürk Şeriatı Övdü, Dini Kullandı “Atatürk dini, Milli Mücadele yıllarında siyaseten kullandı. “Kanun-i Esasi’miz Kur’an’dır. Allah’ın emirlerine uymadığımız için geri kaldık” dedi.” “Meclis’i öyle bir İslâmi gösterişle açtı ki, Atatürk’e göre çok muhafazakâr olan Karabekir “bu kadarı fazla” dedi. Bunu, ahaliyi kazanmak için yaptı.” “Milli Mücadele’den sonra ise laiklik yolunda ilerledi. “Biz gökten indiği zannedilen kitaplara göre değil, hayatın gerçeğine göre politika yapıyoruz” dedi.” Yazar Neşe Düzel’in Taha Akyol ile yaptığı bir söyleşi: Atatürk hilafete de son verdi. Hilafetin kaldırılması nasıl tepkilere yol açtı? Hilafetin 1924’te kaldırılmasına en önemli tepki Şeyh Sait İsyanı’dır. Sünnilikte devlete, sultana isyan etme geleneği yoktur. Bu yüzden Mustafa Kemal gibi ülkeyi kurtaran bir başkomutana, laik otoriteye Anadolu’da isyan olmadı. Ama hilafet kalkınca Şeyh Sait İsyanı oldu. Atatürk’ün dinle ilişkisi nasıldı? Başta beri emsallerine göre din anlayışı daha mesafelidir ama dinin toplumsal ve siyasi açıdan öneminin de farkındadır. Atatürk dini siyaseten kullanmayı çok iyi başardı. Atatürk’ün şeriatı öven sözleri vardır. Mesela “Bizim kanun-i esasimiz (anayasamız) Kur’an-ı Kerim’dir” dedi. “Allahın emirlerine uymadığımız için geri kaldık” da dedi. Ayrıca, “Hz. Muhammed’in yüce şeriatı” diye yaptığı konuşmalar var. “Cenab-ı Hak insanları yaratırken” diye bir konuşması var. Bu konuşmalar hep Milli Mücadele sırasında oldu. Atatürk, “antiemperyalizm” sözlerini de hep Milli Mücadele sırasında söyledi. Milli Mücadele’den sonra nasıl değişti? Milli Mücadele’den sonra ise laiklik yolunda ilerledi. Zaten “anayasamız Kur’an’dır” diyerek laiklik olur mu? Olmaz. O zaman da, “Biz gökten indiği zannedilen kitaplara göre değil, hayatın gerçeklerine göre politika yapıyoruz” dedi. 1937’de Meclis’i açış konuşmasında, “tabiat insanı yarattı” dedi. Ama şu var! Atatürk’ün orada öyle, burada böyle söyleyen biri gibi görünmesi beni rahatsız eder. Çünkü onu böyle ele almak, bizi bilimsel tarih analizinden uzaklaştırır. Biz, dönemlerin nasıl değiştiğini ve bu değişimleri Mustafa Kemal’in nasıl etkilediğini ve kendisinin de yaşanan değişimlerden nasıl etkilendiğini incelemeliyiz. Mesela Atatürk Libya’da savaşırken imparatorluk için savaşıyordu. O dönemde Padişah Vahdettin’e “ayağınızın tozuna yüz sürmeye hasretim” gibi Anadolu’dan gönderdiği telgraflar vardır. Padişaha mı yazıyor? Tarihçi Sina Akşin, “Bunu yazan M. Kemal olmasa, neredeyse ‘bende’ üslubuyla yazılmış diyeceğim” diyor. Ama M. Kemal o dönemde de saltanata karşıdır. Benim, onun ‘kurmay’ tarafı dediğim de budur zaten. O günün şartlarının taktiğini uyguluyor o. Mesela arkasından da Lozan’da İngilizlere karşı İslâm’ı kullanıyor. Ayrıca İngilizleri yumuşatmak için “Avrupalı Türkiye” tanımına da başvuruyor. “Avrupa’nın hududu Türkiye’nin doğusunda biter” diye konuşmalar yapıyor. Avrupa’da faşizm güçlenmeye başlayınca da İngilizlerle müthiş bir ittifak çalışması yapıyor. sol Kemalistler, Atatürk’ün 1930’larda İngiltere ile ittifak yapmak için nasıl canla başla uğraştığından hiç bahsetmiyorlar, İsmet Paşa’yı suçluyorlar. Niye? Bu, ideolojik davranmaktır. Sol Kemalistler, “Atatürk hiçbir emperyalist devletle ittifak yapmadı. Saat dokuzu beş geçe emperyalizm Türkiye’ye girdi. Çünkü, İnönü geldi” diyorlar. Oysa Atatürk İngiltere’yle ittifak yapıyordu, ömrü yetmedi. 1939’da İnönü ittifakı imzaladı. Zaten biz hep 1920’lerden bahsediyoruz. 1930’lardan hiç bahsetmiyoruz. Bu tarihçilik değildir. Ama şundan da pek söz etmeyiz. 23 Nisan 1920’de Meclis’i dualarla açtığı anlatılır. Atatürk niye yaptı bunu? Meclis’i öyle bir İslâmi gösterişle açtı ki. Atatürk’e göre çok muhafazakâr olan Karabekir bile “bu kadarı fazla” dedi. Mesela Meclis’in 22 nisan perşembe günkü açılışını 23 nisan cumaya aldı. On beş gün önceden telgraflarla Anadolu’ya genelgeler gönderdi. “Meclis’i cuma günü açacağız, bunun için şu kadar dua okunacak. Şu kadar nafile namazı kılınacak ve bunlar camilerde cemaate ve meydanlarda halka ilan edilecek” dedi. Meclis’i niye İslâmi gösterilerle açıyor? Bu politik bir davranış. İstanbul’da halife var ve Milli Mücadele’nin aleyhine fetva yayınlamış. Mustafa Kemal’in o dönemde bütün ahalinden destek toplayabilmesi için, kendisinin o fetvada anlatıldığı gibi “şeriata ve halifeye karşı çıkan biri” olmadığını, aksine şeriatı ve halifeyi kurtarmaya çalışan biri olduğunu ispat etmesi lazım. Çünkü İstanbul’da yayınlanan fetvalardan ötürü Anadolu’da bazı iç isyanlar çıkıyor. Mustafa Kemal de, “hayır, ben İstanbul’un söylediği gibi laislâmi bir hareket değilim. Aksine ben daha İslâmi bir hareketim” mesajını vermek istiyor. Aradan iki yıl geçiyor ve Sakarya zaferi kazanılıyor. Meclis’te bir müezzin Mustafa Kemal’in gelişi şerefine ezan okumak istiyor. Onu haşlıyor. “Ezanın yeri burası değil, camidir. Oraya git” diyor. Gücü eline geçirince laikliğe doğru yürümeye başlıyor. Çünkü onun kafasındaki esas model Batılılaşmak! Atatürk’ün din adamlarıyla ilişkisi nasıldı? “Din adamlarını, hocaları sevmem” diyor ama özellikle Milli Mücadele sırasında İstanbul fetvasına karşı, o da 90 küsur imzayla din adamlarının fetvasını aldı. Böylece Milli Mücadele’yi İslâmi bakımdan meşrulaştırarak halkın desteğini almayı başardı. Din adamlarıyla ittifak zaferden sonra bozulmaya başladı. Zaten Atatürk için laiklik, demokrasiden önce gelir. Milli Mücadele sırasında İstanbul’dan yardım almak ve halkı etrafında toplamak için Abdülhamit’ten daha İslâmi bir politika uyguladı ama. O her zaman Batılı hayat tarzını benimsedi. Peki, demokrasiyi gözardı etmek Batılı hayat tarzıyla çelişmedi mi? Hayır. Çünkü Batılı hayat tarzının içinde mutlaka demokrasi vardır düşüncesi bizim bugünkü düşüncemizdir. O zamanki Batılı hayat tarzı “gardırop devrimi” denen türde bir Batılılaşmaydı. Şapka devrimi, balolar vb. Batılılaşalım derken, alt yapı devrimleri ve ekonomi fazla öncelikli değil. “Fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirelim ama o nesiller Atatürk’ün sözlerine iman etsinler” inancı var. Unutmayın ki o dönemin Batısı aynı zamanda faşizmin yükseldiği bir Batı’ydı. Dünyada Büyük Buhran’dan sonra liberalizm gözden düşmüştü. CHP’nin altı oku müzakere edilirken, Atatürk, Şükrü Kaya’ya “Şükrü Beyefendi siz iktisadi doktrinler uzmanısınız. Liberalizm ne demek” diye soruyor. Şükrü Kaya, “Liberalizm sömürge ekonomisidir” diye cevap veriyor. Atatürk, “O zaman biz liberal olmayacağız” diyor. Atatürk liberalizmi Şükrü Kaya’dan mı öğreniyor? Liberalizmin ayrıntılarını bilmediği kanaatindeyim. Atatürk’ün okuduğu kitaplar daha çok dil ve tarih meseleleriyle ve ulus oluşturmakla ilgilidir. O’nun aydınlanma kaynağı Fransız jakobenizmidir, Voltaire’dir, Rousseau’dur. İngiliz liberalizmini okuyan ise İsmet Paşa’dır. Size Gagavuz Türklerinin olayını anlatayım. Hamdullah Suphi, “Türkçe konuşan Hıristiyan Gagavuz Türklerini Türkiye’ye alalım” diye rica ediyor. Atatürk kabul etmiyor. Ama Türkçe bilmeyen Boşnakları alıyor. Çünkü, din farkı sosyal entegrasyona engel olabilir diye düşünüyor. Bakın. Laik cumhuriyet, vatandaşını dine göre tanımlamıştır. Azınlık ne demektir? Gayrımüslim demektir. Kürt yok ne demektir? Türk ve Kürt, ikimiz de Müslümanız demektir. Vatandaşlık tanımını dine göre yapmak laiklik tanımıyla bağdaşır mı? Bu, dinin referans olarak alınması değildir. Bu, Müslüman ahalinin ulus-devlet için daha sağlam bir zemin oluşturduğunu düşünmekten kaynaklanan siyasi bir tavırdır. Müslüman ahaliye dayanan bir ulus-devletin daha sağlam olacağını düşündü Atatürk. Gayrımüslim Türkleri yani Gagavuzları almadı, ama Türkçe bilmeyen Boşnakları aldı. Anadolu o sırada boştu. Atatürk, dinin ve din adamlarının laiklik için bir tehlike olacağını mı düşünüyordu? Evet. Hem Atatürk’ün hem de onu takip eden Kemalistlerin “Laiklik elden gidiyor” endişeleri vardır. Kemalist yazar Yakup Kadri, Panorama romanını “Türkiye demokrasiye geçiyor, yobazlar iktidara geliyorlar ve ilericileri kıtır kıtır kesiyorlar” diye bitiyor. Bu bir psikolojiyi gösteriyor. Bu psikolojiyi kim yarattı? Resmî ideoloji yarattı. Kemalist yönetim halk yerine devlet güçlerine dayandı. Böyle olunca da halka şüpheyle bakıldı. Şevket Süreyya, “Kemalist bürokrasi, 1920’lerin ortasından itibaren halktan kopuk bir bürokratik hizip haline geldi” der. Atatürk döneminde mi bu hale geldi? Atatürk döneminde tabii. Muhalefet olmadığı için yönetimde sorumsuzluk ve yolsuzluk almış başını gitmiş. 1926’da Ahmet Ağaoğlu Atatürk’e bir rapor veriyor. “Paşam, partiniz yolsuzluğa battı” diyor. Atatürk halktan ne kadar kopulduğunu görüyor ve muhalif bir fırka kurmaya karar veriyor. “Bunlar yanlış giden işleri söylesinler ve iktidar kendini düzeltsin” diyor. Ama bu muhalefet partisi halkta öyle bir ilgi patlaması yapıyor ki, “rejim elden gidecek” kaygısıyla hemen partiyi kapattırıyor. Demokrat Parti örneği aslında Atatürk döneminde Serbest Fırka’yla mı yaşanıyor? Bu, tarihsel olarak da, kadro olarak da böyledir. Serbest Fırka’nın İzmir il başkanı Adnan Menderes’tir. Atatürk döneminde komünistler de baskıyla karşılaştı. Atatürk komünizm hakkında ne düşünüyordu? Komünizme karşıydı. Atatürk partisinin ideolojisini Kemalizm olarak benimsedi. Atatürk Kemalizm sözünü benimsedi ve kullandı. CHP’nin 1932 programında “partimizin fikriyatı Kamalizmdir” diye yazılıdır. Ses uyumu açısından o dönemde Kamalizm deniyor. Atatürk Kemalistti ve Kemalizm sözü onun döneminde geliştirildi. Daha sonra komünistleri yakalatacak olan Atatürk, Sovyetler Birliği ile Kurtuluş Savaşı sırasında çok dostane bir ilişki sürdürdü. O dostluğu sürdürürken de mi komünizme karşıydı? Kesinlikle karşıydı. Atatürk Sovyetlerle dostluk ilişkilerine her zaman önem verdi ama bu dostluğu Kurtuluş Savaşı sırasında bir ideolojik ittifak gibi pazarladı ve Sovyetlerden yardım aldı. Hatta Moskova’dan para ve silah yardımı almak için 1921‘de komünist Bolşevik eğilimli halk zümresinin programını kendi halkçılık beyannamesi olarak yayınladı. Moskova’dan yardım alınmasaydı, Milli Mücadele belki başarılamazdı. Sakarya Savaşı bittikten sonra Moskova’nın yardımına ve Meclis’teki solculara ihtiyacı kalmadı ve solcular tutuklanmaya başladı. Mustafa Kemal pragmatiktir. Atatürk’ün bir politikacı olduğunu dikkate almak lazım. Politikacılığı dikkate alındığında ne değişiyor, ortaya ne çıkıyor? Mesela Atatürk’ün gazeteciler tarafından çok kullanılan bir sözü daha vardır. “Basın hürriyetinden ortaya çıkacak olan sakıncaların çaresi yine basın hürriyetidir” diye. Oysa Takrir-i Sükûn döneminde basının nasıl yasaklandığını gazeteci Ahmet Emin Yalman anlatır. Atatürk’ün politik şartlara göre söylediği sözler vardır. Bir de içinde bulunduğu şartlara göre yaptığı uygulamalar vardır. Mesela Atatürk ömrü boyunca milliyetçi oldu. Ama şartlara ve dönemlere göre, milliyetçiliğinin içeriği değişti. Bu içerik, zaman içinde Osmanlı milliyetçiliği, daha sonra İslâmi bir milliyetçilik, arkasından daha Anadolucu bir milliyetçilik, onun arkasından da daha Türkçü bir milliyetçilik oldu. Atatürk döneminde Kürtlerle, dindarlarla, solcularla, demokratlarla liberallerle devletin sorunlar yaşadığı görülüyor. Peki, Atatürk’ün destekçileri kimlerdi? Destekçileri ordu, bürokrasi ve o zamanın okumuşlarının ve hatta liberallerinin çok büyük bir bölümüydü. Bir de Cumhuriyet Halk Fırkası’nın tabanındaki esnaf, tüccar ve esnaftı. Atatürk’ün 1915’teki Ermeni tehciriyle ilgili görüşleri nelerdi? Atatürk 1915’teki Ermeni tehcirini savunmadı ama açıkça suçlamadı da. 24 Nisan 1920’de Meclis’te yaptığı konuşmada tehcir için eleştiri anlamında, “fezahat” yani “çok çirkin hadise” dedi. Ama 1921’de İstanbul Hükümeti, “Ermeni hadiselerini suçlayan bir bildiri yayınla” dediğinde, Mustafa Kemal İttihatçıları suçlamayı reddetti. Zira hem ileride başına geçeceği devlet suçlanmış olacaktı. Hem de Milli Mücadele’nin alt yapısını İttihatçılar oluşturuyordu. Sizce Atatürk’ün yönetimde yaptığı en büyük hata neydi? En büyük hatası Şeyh Sait İsyanı üzerine çıkarılan bir tür sıkıyönetim kanunu olan Takrir-i Sükûn’dur. Bu kanun sadece isyanın güç kullanılarak bastırılmasını sağlamadı. Muhalefeti ve basını da susturdu. Hükümete yargı yetkilerini tanıyan bu kanun çok sert uygulandı. Şeyh Said Nasıl uygulandı? Sonunda tek partili cumhuriyet, eleştirisiz bir cumhuriyet oldu. Çünkü Takrir-i Sükûn dönemi, sorunların ekonomik ve sosyal olarak diyalogla çözülmesini dışlayıp, tek çözüm yöntemi olarak kuvvet kullanma alışkanlığını bu ülkede güçlendirdi. Sonuçta Takrir-i Sükûn Kanunu ve onun İstiklal Mahkemeleri bir gün son buldu ama bu dönemin yarattığı kuvvet kullanarak çözme alışkanlığı bu ülkede hep devam etti. Kazım Karabekir o sırada Meclis’te muhalif milletvekiliydi. Takrir-i Sükûn müzakereleri sırasındaki konuşmasında, “Eğer siz İstiklal Mahkemeleri’ni bir reform vasıtası sanıyorsanız, çok büyük bir hata içindesiniz” dedi. Takrir-i Sükûn ve İstiklal Mahkemeleri uygulaması bu ülkenin yaşadığı darbelerin, sıkıyönetimlerin, baskıların anası mıdır aslında? Elbette. İstiklal Mahkemeleri çok mu adam idam etti? Asker kaçakları hariç bin civarında idam oldu. İstiklal Mahkemeleri’ni en iyi tanımlayan Kemalist yazar Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’dur. Katibi olarak o, İstiklal Mahkemeleri için “tedhiş mahkemeleri” diyor. Yani “şiddet mahkemeleri, devlet terörü mahkemeleri” diyor. Neden bugün Atatürk’ü bir lider, bir insan gibi göremiyoruz? Neden Atatürk’ü hiçbir şekilde hata yapmayan biri gibi kabul ediyoruz? Atatürk doğal bir lider olarak algılanırsa, ya laiklik elden gider, ya ülke bölünür gibi korkular var. Aksine Atatürk doğal bir lider olarak algılanırsa ülke daha normalleşir. O yüzden Atatürk’ü tabu haline getirmek de yanlış, onun gibi milli bir lidere düşmanlık etmek de yanış. Atatürk’ün farklı dönemlerinde farklı politikalar uyguladığını bir görebilsek. Bu, bize, farklı politikalar uygulamanın Atatürk esprisine aykırı düşmediğini anlatacak ama. Onu tabu haline getirince, “ezelde de böyle, ebediyette de böyle, onu taklit etmekten başka bir yol yok” noktasına geliniyor. O da nedir? Sıkıyönetimdir, yasak-lamadır. Bakın. Eğer Cumhuriyeti Atatürk’ün sözleriyle tanımlarsanız ve cumhuriyetin Atatürk döneminde var olan cumhuriyet olduğuna inanırsanız, cumhuriyetin zamanla liberalleşmesini “yozlaşma, bozulma” gibi görürsünüz. Ama bazıları, tarihin bir evrim, bir değişim çizgisi olduğunu göremiyor. Oysa 1920’lerdeki Atatürk’ün cumhuriyetiyle 1930’lardaki Atatürk’ün cumhuriyeti bile birbirinden farklıdır. 1920’lerde devletçilik yoktu. 1930’larda devletçilik oldu. Neden özellikle darbeciler ve darbe yanlıları Atatürk’ün adını kullanıyor? Siyaset bilimci Metin Heper, “Atatürkçülük, Türkiye’de bir meşruiyet karizmasıdır” diyor. Çünkü Atatürk’e refere edilen her şey meşrulaşıyor. Darbecilerin meşruiyete ihtiyacı var. Atatürk deyince meşrulaşıyorlar. Neden en Atatürkçü kurum olarak ordu gösteriliyor? Birçok sebebi var. Bir, Mustafa Kemal, başkumandan olarak her askerin kendisini silah arkadaşı gibi göreceği bir tarihî figürdür. İki, bütün ordular eğitimlerinde devletlerinin zaferlerini incelerler. Bu, Mustafa Kemal’siz yapılamaz. Üç, Atatürk’ün döneminde ordunun Atatürk’e sadık olmasına bilhassa çok önem verildi. Atatürk’ün üniformalı resimleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yayımladığı beyannameler, Atatürk’ün subayların maaşlarıyla özel olarak ilgilenmesi, orduyla Atatürk arasında hem ideoloji hem meslektaşlık anlamında çok kuvvetli bir bağ meydana getirdi. Atatürkçülük tam olarak ne demek? Atatürkçülüğün temelinde, Kemalizm’in bütün tariflerinde şu üç unsur mutlaka vardır. Bunlar, pozitivizm, milliyetçilik ve otoriterliktir. Bilim dediğiniz zaman, Atatürkçülük pozitivisttir. Yurtseverlik dediğiniz zaman, Atatürkçülük milliyetçidir. Bu, geleneklere, dinî duygulara önem veren bir milliyetçilik yerine laik bir milliyetçiliktir. Küreselleşmeye, liboşlara yer vermemek dediğiniz zaman da, Atatürkçülük otoriter bir rejimdir. (Neşe Düzel, Taraf, Kasım 2009) — Zeynep Şengül ile birlikte. Bizim en büyük hatamız Aklımız ile değilde Vicdanımızla yorumlamamız halbuki Allah Kur'anın bir çok ayetinde Akıla işaret eder; ''14:52 - Bu Kur'ân, kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek ilâh olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri öğüt alsınlar diye insanlara gönderilmiş bir tebliğdir.'' ''8:22 - Çünkü yeryüzünde dolaşan canlıların Allah katında en kötüsü anlamayan ve düşünmeyen sağırlarla dilsizlerdir.'' ''2:242 - İşte akıllarınız ersin diye, Allah size âyetlerini böylece açıklıyor.'' Bunlar gibi birçok ayet Kur'anda mevcut.Ne Tarih nede Din Vicdan işi değildir Akıl işidir belgelere bakarsın bilgilere bakarsın Aklınla yorumlarsın inanır veya inanmazsın işin özü bu.. Şimdide gerçekten iman eden bir Müslümanın yapmaması gerekenlere bakalım; ''Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir. Maide 44'' Sırf bu ayet bile yolun ne kadar şaştığının göstergesidir, İman eden hiç Allahın yasaklarını resmileştirebilirmi..? İçki yasak atatürk içki fabrikası kurmuştur.. faiz yasak, atatürk iş bankasını kurmuştur üstelik hindistan müslümanlarının milli mücadeleye destek olması için gönderdiği para ile.. hilafet yıkılmıştır yerine laiklik gelmiştir ki maide 44 ayeti bunu güzel özetlemektedir.. Kur'anın dili olan arapça harfler gitmiş yerine latin harfler gelmiştir acaba neden ? atatürkün 1927 de arapça harflerle yazdığı cumhuriyetin başlangıcı sayılan nutuk günümüze kadar kaç defa tercüme edimeye ihtiyaç duyulmuştur ve neden..? Biraz ipucu ; DÜŞÜNEMİYORUM,ÖYLEYSE ÇAĞDAŞIM ! Önce araştırmanın sonucunu verelim: ABD 71.681 Almanya 70.400 Japonya 44.224 İtalya 31.762 Fransa 30.193 S. Arabistan 13.579 Türkiye 7.260... Bu rakamlar ne? İlköğretim okullarında okutulan ders kitaplarının içerdiği kelime ve kavram sayısı... Araştırmayı yapan: Ankara üniversitesi TÖMER Dil Öğretim Merkezi... İlkokulu bitiren bir Amerikan çocuğu 70 bin kelime öğreniyor... Aynı yaştaki bir Türk çocuğu ise 7.000 kelime... Biz büyükler de Amreika'nın edebiyatını, bilimini, tekniğini kıskanıyoruz. Adamlar yapmış abi... ''BİR MİLLETE YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜK, ONUN DİLİYLE OYNAMAKTIR.'' Bu söz Goethe'ye aitti galiba. Sözün doğruluğundaki dehşete bakın ki, onu türkçeye çevirince: 'Adamın kucağına oturup diliyle oynamak' gibi bir anlam çıkıyor. Neden? Çünkü lisan'ı katlettiler. Ve bağırıyorlar: Yaşasın harf devrimi! Üstad Necip Fazıl diyor ki: -Bu işin saikini, amilini, illetini bir müessire bağlayamamamın sebebi nedir? Şimdi yeni dil ile yazalım: -Bu işin nedenini, nedenini, nedenini bir nedene bağlayamamamın nedeni nedir? Yaşasın kuş beyinli on milyon genç. Evet, insan kelimelerle düşünür. Siz onun kelimelerini çalarsanız salaklaşır, düşünemez. Yahudiler ölü dilleri İbranice'yi canlandırır... Biz de öz dilimizi öldürürüz. Ne diyelim? Düşünemiyorum, öyleyse çağdaşım Şimdide bakalım biz kimiz..? http://www.youtube.com/watch?v=qO5wb4PHdf8 Hala Aklınızı kullanmayacakmısınız..? Alıntı
Φ Johnydoe Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2012 Gönderi tarihi: 25 Eylül , 2012 Atatürk'e dini inanışı ile ilgili saldırmak için nasıl cımbızla anlamlar çekilmiş, nasılda ince elenip sık dokunulmuş. Bugün ibadetinizi özgürce yapabiliyorsanız bunun nedenlerinden biri Atatürk'ün varlığı ve yaptıkları değilmidir. O size O'na dinsiz diyebilme özgürlüğünü bile vermiş. O'nu eleştirebilme hakkı vermiş. Bugün burada bir inanan vasfıyla yorumlar yapıp yazabiliyorsanız bunun nedenlerinden biri de o değilmidir? Diyelim ki Atatürk dinsizdi, hadi diyelimki Atatürk İslam dinine en büyük ihanetleri yaptı. Bu bugün sizin bulunduğunuz durum gerçeğini değiştirir mi? Bugün sahip olduğumuz herşeyi Atatürk'e borcluyuz demiyorum lütfen yanlış anlamayın ama Atatürk tarih içinde aldığı rolle bugün bizim olduğumuz yere gelmememizi sağlayanlardan biri değilmidir? Bir insanın neye inandığı bizi neden bu kadar ilgilendiriyor. Derdimiz ne bu kadar? O'nu tanrısallaştıranların hatasının sorumluluğunu O'na neden yüklüyoruz? Atatürk dinsizdi veya değildi bu onun sorunu. Ben bugün camiye gidip ibadetimi yapabiliyorsam ve bunu kimse engellemiyorsa ben bugün hür irademle inansımı koruyup o doğrultuda yaşayabiliyorsam bundan 90 yıl önce canını kanını verenelre onların komutanlarına borçlu değilmiyim? Siz değilmisiniz? Belki de gerçekten dinsizdi Atatürk. Bir dinsize dini özgürlüğünüzü borclu olmak mı sizi rahatsız ediyor? Kafalarınızı gömdüğünüz kum yığınlarından artık çıkarın. Birde Atatürk olmasaydı'yı bir düşünün... Bunun için en güzel kaynaklardan biri Turgut Özakman kitaplarıdır. Bir zahmet okuyuverin o kadar derdiniz varsa bu konuyla ilgili... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.