Φ Ya Sev Ya Sevr Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Tanrı birdir, büyüktür. Bizim dinimiz en makul (akla uygun) ve tabii (doğal) bir dindir. Ve ancak bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması gerektir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur... Ey millet, Allah birdir, sanı büyüktür. Peygamberimiz, Efendimiz Cenabı Hak tarafından insanlara dinin gerçeklerini bildirmeye memur ve elçi olmuştur... İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor. Bu sebeple en mükemmel dindir... Varlık dünyasının bütün kanunlarını yapan Cenab-ı Haktır... Dinime, gerçeğin kendisine nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum" Mustafa Kemal Atatürk BU SÖZLERİ GÖRÜPTE ATATÜRK DİNSİZDİR VEYA YAHUDİDİR DİYENİN BİRİNİN AKLINDAN ŞÜPHE EDERİM. Ne kadar cahilsin! Hiç acaba hayatında bana öğretilenlerin doğruluk payı nedir diye sordun mu? Senin Atatürk'ün bazı sözlerini bu şekilde yazışın, aynen şuna benzer Kur'an da bir ayet te "onları bulduğunuz yerde öldürün" sözü geçer Kur'an bu ayetin anlatmak istediğinin tam tersi bir manayı bütününde barındırır. Senin Atatürk'ün sözlerinde bulduğun manalar ise bu yanlış yorumlanabilecek tarafı bile içinde barındırmıyor Atatürk'ün birinci sözünde altını çizmişsin ayet kelimesinin ,Atatürk'ün burada söylemek istediği Ben Allah değilim yani yanılma ihtimali sıfır olan bir benlik değilim benim ortaya koyduğum fiilerde yanlış olabilir. Bu yüzden kimseye benim yaptığım kesinlikle doğrudur şeklinde sanki bir ayet miş gibi dikte edemem, benim bıraktığım fikirler birer ayet değildir diyor. İkinci sözünde "Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dini yoktur." sözünün altını çizmişsin. Dine milletler veya devletler inanmaz, insanlar inanır devlet Kur'an'da da bahsedilen insanlar arasında huzur ve düzeni sağlayacak üstün güçtür. Bir milletin resmi bir dinin olması o dinden başka bir dine mensup insanların vatandaşlıktan çıkartılması demektir. Din insanların özgür seçimidir. Bize göre İslamiyet en iyi dindir ama bir hristiyana göre ise kendi dinidir bunun için devletin resmi bir dine girmesi yanlıştır. Son iki sözden sonuncusu senin gibi insanlardan bahsediyor eğer ki bu yazıyı okursan üçüncüyüde özel olarak açıklarım. NOT: Atatürk TBMM'de Kayıtlara geçmiş olarak 32 Kur'an ayetini yorumlamıştır. Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 bakın ben size bir kaç şey diğcem 1 ölülerin arkasından konuşulmaz 2 elinizde tam bir kesinlik yoksa kimseye kafir demeyin eğer adamda zerre kadar iman varsa dinden çıkarsını(Atatürkün aşçısı diyorki "Atatürk hergün içerdi yanlız sadace kadir gecesinde içmezdi" bu da iman olduğunun kanıtıdır) 3 biz kendi dinimizi tam yaşıyormuyuz 4 sevsen de sevmesende bu ülkeyi Atatürk kurdu bunu değiştiremezsin 5 laiklik esasen Osmanlı da hatta islamın özünde vardır yanlız farkı çevreler bunu çarpıtıyor 1 Alıntı
Misafir taurusmutis Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 3 Nisan , 2006 Oh be!Hem imanlı hem Atatürk'çü olmak ne güzel,nur olun... Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 bir insan içki içerse dinden çıkmaz ancak günah işlemiş olur, dedikodu da günahtır en az içmek kadar... bu iftirayı yapanlar bir değerli insana hem iftira ediyor hem dedikodu yapıyorlar. onların mantığından gidersek onlarında imanında bir zayıflama var demektir(bakın ben kafirdir bile diyemiyorum ancak imanı zayıflar diyebiliyorum.) bizim Kitabımızda ölenin ardından kötü konuşmak yasaklanmıştır, iftira yasaklanmıştır, dedikodu yasaklanmıştır. eee sen bütün bunları yap ama sırf içki içmediğin için içeni dinsiz say ama kendini dindar ha... bunu biraz düşünmek lazım... Atam rahat uyu emanetin cumhuriyete gözümüz gibi bakacağız, canımız pahasına dinimizi, imanımızı, ve kurduğun bağımsız Türkiye Cumhuriyetini koruyacağız... Dün seni bu millete karşı hain gibi tanıtan bugün sana başka yoldan saldırıyor, biz bunları biliyoruz Atam ALLAH senden razı olsun... Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 efendim bakın tüm olaylar bizlerin bazı konuları yanlış anlamasından geliyor mesela laiklik bizler laikiz diye eğitime başörtülü kızlarımızı okullara sokmazsak bu laik değildir asıl bu gericiliktir dini olaylara karşı dinsizliktir bu olay Gazi nin annesi kapalıydı işte bu olaylar bizim gafletimiz Paşam senin getirdiğin güzellikleri başkaları maalesef başka manalara kötülüklere çekiyor bunda senin suçun yok sadece bizlerin suçu var tam anlamadığımız için Alıntı
Φ Ya Sev Ya Sevr Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Yazar Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 ++++ 4x4 bıravo. Bugün eğer türban yasaksa bu çok eskiye değil Erbakan dönemine dayanıyor. O dönemdeki irtica korkusu ve önlem alma isteği bu tasarrufu gerekli kılmıştır ancak inancından dolayı baş örtü takanla seriat isteyeni birbirinden ayıramayacakları için bu yasağı getirdiler. Ayrıca annesinin baş örtüsü "anne başı" olarak bilinen boyun altında bağlamadır. Türban değildir. Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Biz kaç defa dile getirdik 30 sene evvel niye türban yoktu diye. Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 bakın ben Atatürkü severim laikliğide her daim desteklerim ama maalesef bazı çevreler(masonlar tabi)bu olayları kullanıyorlar vede başöğrtüsü takanla şeriyat isteyen ayır edilmeği için demişsiniz e komilizim de bir zamanlar şeriyattan daha tehlikeliydi peki niye o zamanlar başörtüsü zorunluğu veya başka şeyler gelmedin şu an zaten şerityat hiç bir yerde yaşanmıyor ki mesela şeriyat diyince akla ilk iran gelir iranda şeriyat varmı kesinlikle hayır çünkü islamda isteyen dinini istediği gibi yaşar zorlama yoktur islam hoşgörü dinidir vede bu dinden bizim peygamberimiz den beslenerek hoşgörü misali mevlanalar açığa çıkmıştır her sakallı dedemiz değildir her kapalıda şeriyatçı değildir ülkemizde din ve vicdan özgürlüğü var uygulansa bu ülke hızla basamak atlar ama uygulanmıyor sevgilerle Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Tanrı birdir, büyüktür. Bizim dinimiz en makul (akla uygun) ve tabii (doğal) bir dindir. Ve ancak bundan dolayı da son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması gerektir. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur... Ey millet, Allah birdir, sanı büyüktür. Peygamberimiz, Efendimiz Cenabı Hak tarafından insanlara dinin gerçeklerini bildirmeye memur ve elçi olmuştur... İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz akla, mantığa, gerçeğe tamamen uyuyor. Bu sebeple en mükemmel dindir... Varlık dünyasının bütün kanunlarını yapan Cenab-ı Haktır... Dinime, gerçeğin kendisine nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum" Mustafa Kemal Atatürk Atatürkün yukardaki sözlerinin nerede geçtiğini bildirebilirmisin ? Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Bu tiplerin yüzünden adminden ihtar alıyorum, atatürkün sözlerini nasılda çeviriyorlar sizde sormuşunuz zaten, dayım atatürkün yaverliğini yapmış bir sürü anılar dinledik kitaplar okuduk gel gelelim (yasev) bunları nasıl asılsız olarak çeviriyor. Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 ya bakın biz burda Atatürkün imanlı olduğundan bahsediyoruz hem lena siz 30 sene evvel başörtüsü yasasınız çıkması gerktiğini savunuyorsunuz siz sadece özgürlük karşıtısınız acaba biz başörtüsünü yasaklasak sizin beğenmediğiz iran dan ne farkımız kalır he ikimizin hayalindeki Türkiye baya farklı benim hayalim herkes fikrini özgürce savunuyor her inanca her kurum hoşgörü ile bakıyor ama sizinkisi ise sanırım islamın silindiği bir ülke Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2006 Yaniliyorsun benim annemde başörtü takardı komser kızı olduğu halde bir fıransız modası vardı o zamanlar ama türban yoktu neden kabul etmezsiniz, ben köln den erbakanın çalıştığı berghağime yer altındaki puanter tank fabriasına tıraylerle benzin götürürdüm olaylaın nasıl başladığını benden iyimi bileceksin. Biz cumhuriyetimizi ve dinimizi koruyanlar deyilmiydik, oy meselesi yüzünden ne hağle geldik. Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2006 yani erbakan yüzünden 70 milyon bunu içindeki 20 milyon başörtülü mağdur öylemi bizim kızlarımız başörtüsü moda için değil Allah istediği için takıyor biz bu yasağı çıkartık ve irandan hiç farkımız kalmadı Alıntı
Φ lena Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2006 Yeniçeri hayret birşeysin türban çıkmadan evvel Allah istemiyormuydu. Alıntı
Φ yeniceri Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 5 Nisan , 2006 ne demek istediğinizi anlamadım ama benim bilgim bu farzlardandır peygamberimizin eşlerinin hepsinin başı kapalıydı ve biz peygamberimize göre hareket ederiz Alıntı
Φ GeceKuşu Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2006 *** Değerli arkadaşlarım, aşağıda yapmış oduğunuz tespitlerde ne kadarda haklısınız... ...BU SÖZLERİ GÖRÜPTE ATATÜRK DİNSİZDİR VEYA YAHUDİDİR DİYENİN BİRİNİN AKLINDAN ŞÜPHE EDERİM. ...Ne kadar cahilsin! Hiç acaba hayatında bana öğretilenlerin doğruluk payı nedir diye sordun mu? ... sevsen de sevmesende bu ülkeyi Atatürk kurdu bunu değiştiremezsin Oh be!Hem imanlı hem Atatürk'çü olmak ne güzel,nur olun... ... Dün seni bu millete karşı hain gibi tanıtan bugün sana başka yoldan saldırıyor, biz bunları biliyoruz Atam ALLAH senden razı olsun... ...Paşam senin getirdiğin güzellikleri başkaları maalesef başka manalara kötülüklere çekiyor bunda senin suçun yok sadece bizlerin suçu var tam anlamadığımız için ...Bugün eğer türban yasaksa bu çok eskiye değil Erbakan dönemine dayanıyor... Bu tesbitlerinizi desteklemek amacıyla aşağıdaki alıntıları bilgilerinize sunuyorum. Sanırım, Atatürk'ü ve onun yapmak istediklerini anlamak için daha detaylı araştırmalar yapmak, ve bunları birbirmizle paylaşmamız gerekli... Karşılıklı olarak birbirimizi anlamak ve anlaşılmak açısından, birlikte yaşadığımız bu vatanda ve paylaştığımız yaşamda ortak noktalarımızı bulabilmek açısından, Hangi inanç ve inanışta olursak olalım düşüncelerimizi ve bilgilerimizi paylaşabilmemiz çok önemli.... " Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük* " Atatürk'ün sözlerinden, düşüncelerinden alıntılar yaparak, fikirlerinden işinize geleni ele alarak, belli bir zamanda belli bir nedenle söylediği bir sözünü, belli bir zamanda belli bir nedenle takındığı bir tutumunu, davranışını esas tutarak, O'nu istediğiniz gibi gösterebilirsiniz, kılıktan kılığa sokabilirsiniz. Ancak, bu durum gerçeği yansıtmaz. Atatürk'ün birbiriyle çelişen sözlerini, düşüncelerini, tutum ve davranışlarını değerlendirirken O'nun içinde bulunduğu ortamı, Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın koşullarını, iç ve dış dengeleri, Türkiye'nin ve dünyanın durumunu göz önünde tutmak zorundayız. O zaman Atatürk'ün o sözleri hangi koşullarda, hangi nedenlerle o tür bir davranışta bulunduğu ortaya çıkacaktır. Önemli olan "sonuç"tur. Atatürk'ü doğru değerlendirmek ve yorumlamak için gerçekçi olmak, tarihsel gerçeklere bağlı kalmak, objektif (nesnel) ve bilimsel olmak zorundayız. Atatürk'ü değerlendirirken, yorumlarken, O'nun yalnızca belli bir sözünü, düşüncesini, demecini, belli bir tutumunu, davranışını, eylemini değil; söz, düşünce, demeç, tutum, davranış ve eylemlerinin tümünü birden göz önünde tutmamız ve O'nun içinde bulunduğu, yaşadığı koşulları çok iyi bilmemiz gerekmektedir. Ancak, o zaman Atatürk'ü doğru, sağlıklı değerlendirebilir, gerçeği bulabiliriz... *(Sömürülen Atatürk ve Atatürkçülük, Asım Aslan,) Bir anektod da “ Ahmet Taner Kışlalı* ” dan... "Geçenlerde baş örtülü bir öğrenci sınıfta suçladı: - Bir zamanlar Kuran, samanlıklarda gizli gizli okunurmuş... Atatürk'ü "din düşmanı" gösterme, gerici çevrelerin her zaman kullandıkları bir silah oldu. Alçakça, adice bir silah... Ama kendilerine "solcu" ya da "ilerici" diyen birtakım "entel"ler de onlara çanak tutmayı hep marifet bildiler. Geçenlerde Ankara'daki devrim tarihi öğretmenlerine bir konferans vermiştim. Salondan çıkarken birisi yolumu kesti. - Siz, Atatürk'ün "dindar" olduğunu yazmışsınız... Doğru mu? Dindar olduğunu değil, "dine karşı olmadığını" yazdığımı söyledim. Zamanım olsaydı, o sözlerime bir şeyi daha eklemek isterdim: - Eğer Atatürk bugün yaşasaydı sadece laiklik düşmanlarıyla savaşmazdı... Kanımca, din karşıtlığını marifet sayan bir avuç entel ile de savaşırdı. Yani, dindarlıkla dine karşı olmamayı bir sayacak kadar bağnazlaşmış ya da aymazlaşmış olanlarla da! " (A. Taner KIŞLALI - Cumhuriyet, 1 Kasım 1998'de yayımlanan makalesinden.) Bu vesileyle sırf kendileri gibi düşünmediği, ATATÜRK' ü ve onun düşüncelerini savunup topluma yansıttıkları için, Cumhuriyet düşmanı yobazlar tarafından öldürülen, Cumhuriyet dönemi aydınlarını saygıyla anmak istiyorum... Sevgili 'Ya Sev Ya Sevr' Atatürk'e Yahudi diyen Sümeyye'ye ..Ne kadar cahilsin! ... diyorsun... Ama biliyormusun aslında o hiçte cahil değil ve ne yaptığını da çok iyi biliyor... Eğer içimizde başka bir nickle bulunmuyorsa, o söyleyeceğini söyledi, sonra çekip gitti... foruma son giriş tarihi "28th October 2005 - 10:49 PM"... yani yazdıklarımızın hiç birini okumuyor bile... Belkide, A. Taner KIŞLALI'lının aktardığı anektod' ta ki "baş örtülü bir öğrenci" gibi akılını kiraya verip, sorgulamayı bile beceremeyen,kendine her söyleneni doğru kabul eden biri de olabilir... Bizler gibi aklını kiraya vermemiş, kendini ve yaşadığı olayları sorgulayabilen kişiler arasından, kedine yandaş bulamadığı için çekip gitmiş te olabilir belkide... Ama o ve onlar gibiler ne yaptıklarını çok iyi biliyorlar aslında, hedefleri belli Bu Cumhuriyeti ortadan kaldırıp yerine din devleti kurmak... Aradıkları, samimi müslümanlardan kendilerine yandaş bulabilmek..., Amaç, yeterince çoğalabilmek ... Sonrası kolay kişinin aklını kiralayıp ve sorgulama yeteneğini de ortadan kaldırdınmı, ondan en gözü kara yobaz yaratmak çok kolay... Çükü sizin yerinize, sizin için bir başkasının düşünmesini, ve sizin adınıza kararlar vermesine izin verdiğiniz andan itibaren, sizin değil onun istediklerini yapmak zorunda kalırsınız... Bunun enstrümanlarıda çok çeşitli... Kim zaman kuran samanlıkta okunur olur... Kimi zaman baş örtüsü bayrak yapılır... Kimi zaman dinsiz devlet mi olur denir... Kimi zaman da inançlar özgürce yaşanamıyor ki denir.. camiler inançlarını samimi bir şekilde yerine getirmeye çalışan insanlarla doludur... Oysa onlar kendi aralarında bu kutsal mekanları bölüşmüşler, inançlarını yerine getirmeye gelenleri din adına kendi amaçları için kulanmaya çalışırlar... Ulusal kurtuluş savaşımızdan bu yana bu yobaz düşüncenin yaptıkları ortada... Bize düşense bu Cumhuriyetimizi korumak ve inançlarımızı kullanarak onu yıkmak isteyen, bağnaz ve aymazlara karşı uyanık olmak... *** Alıntı
Φ sardunyam Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2006 Gönderi tarihi: 13 Nisan , 2006 BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ Sevgili Atam! Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş, Gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş, Temel eğitimini tamamlamış, Ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum. Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım. İlkokul birdim. Miniciktim. Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim. Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun. Bakışların keskindi. ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin; Gazi Mustafa Kemal'din. Çocuktum... Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin. Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık... Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık. ( Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.) Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana... Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin... Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın... En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, Ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı. Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin... Özgür geleceklere açılan pencereydin. Sözün özü benim sevgili atam; Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı. Beni milli bir şekilde eğitenler, Failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini, Yes, it is a pensil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama yerleştirdiler de; Bana senin insan yönünü anlatmadılar. Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini, Aşık olduğunu, Evlendiğini, Boşandığını, Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp, Için için ağladığını, Özlemlerini, hasretlerini, Geleceği kazanmaya dair fikirlerini, Anlatmadılar. Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin. Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık... Kaçımızın ayağı su toplamıştı. Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti. Biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.) Bir yandan; Heykellerini diktik, Dağa-taşa silüetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya Mutlaka senden alıntılar yerleştirdik. Bir yandan; Her işin kolayına kaçtık, Ticarette kazık attık, Üretim yerine kopyaladık, Bilimadamlarını sindirdik, Aydınları yargıladık, Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, Çoktan yere nice amaçsız gençler yetistirdik. Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. Eğitimi siyasete kurban verdik, Ekonomiyi siyasete kurban verdik, Aydınlık olması gereken gelecekleri Siyasete kurban verdik. Varlığımız siyasi emellere armağan oldu... Benim biricik Atam; Biz Demokles'in kılıcını sapından değil Keskin yanından tutmayı marifet bildik. Sözün özü sevgili Atam Senin ruhunu gıdım gıdım içtik, Tükettik... Tükettik... Tükettik... Dedemden babama, babamdan bana Politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız. Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek Enkaz bile bulamayacağız... Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli; Birinci vazifemiz; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, Ülkümüz; Yükselmek, ileri gitmekti... Uzun bir yoldu... Yorucu ve yıpratıcıydı... Adidas'larımız eskidi, McDonalds'ta mola verdik. Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik... Verdiğin en önemli görev: Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem Türk istiklalini ve cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir, bilirim. Muhtaç olduğum kudretin, Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir, ellerinden hasretle öperim... Alıntı
Φ trabzonlum Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2006 Gönderi tarihi: 23 Mayıs , 2006 arkadaşlar; birer Müslüman Türk evladı olarak uyanık olmamız lazım. Atatürk'e Müslüman değil diyenlerin asıl maksadına bir bakalım. Osmanlı İmparatorluğu nasıl yıkıldı? 1700-1800 lü yıllarda İngiliz ajanları, o zamanki Osmanlı egemenliğindeki arap ülkelerinde medreselere çocuk yaşta on binlerce ajanını eğitim için göndermişler ve buralarda yetişen o, alim kılıklı ajanlar Osmanlı İmparatorluğunun değişik yerlerine dağılmışlardı. bir kısmı arap bölgelerine yayılmış burada Abduvehhab adında bir kişiyi kandırarak Vehhabilik adında yeni bir mesheb kurdurmuşlar. planları anlamasın, diye onu Yahudi asıllı safiye adında bir kadınla evlendirmişlerdi. Vehhabilik ile Araplara sapık dini inançlar sokulmuş, Osmanlı İmparatorluğuna karşı kışkırtılmışlardı. Halife olmak için Arap olmak lazım, Peygamber soyundan olmak lazım. Türkler bırakın Arap olmayı Peygamber soyundan bile değil diyerek ilk fitneyi böyle sokmuşlar ve Osmanlı parçalanıp dağılmaya başlamıştır. Sonunda Atatürk vatanı kurtarmak, vatana ehl-i küfür hakim olmasın diye Kuvayi Milliye hareketi başlatmış Vatan sathında halkı uyandırarak milis güçler toplamış, düzenli bir Türk Ordusu kurmuştur. Vehhabiliği kurarak Osmanlı yı parçalayan İngiliz ajanları, Atatürk’ün kurduğu Kuvayi Milliyeye karşı din adına hilafet ordusu kurdurmuş ve Atatürk’e ve Kuvayi Milliye hareketine, dinsizlik ve vatan hainliği diyerek inanan insanlarımızın bir kısmını kışkırtmışlardır. Atatürk ve Kuvayi Milliye, biryandan bu ve buna benzer iç hareketlerle uğraşırken diğer taraftan dışardan gelen düşman güçlerine karşı mücadele etmişlerdir. Sonunda vatanımızı bu güçlere karşı en iyi şekilde savunarak T.C. Devleti kurulmuştur. Ancak bu ajanların (ABD., İngiltere, Fransa, Almanya...) Anadolu nun değişik illerinde kolejleri vardı. Bunlardan ABD ye ait bir kolej 2 genç kızımızı Hıristiyan yapmış, bunu duyan M.K. Atatürk derhal bakanlar kurulunu toplayarak bu okulu kapatmıştır. Şimdi size soruyorum. Gerek ABD. gerek İsrail gerekse diğer haçlılar (Avrupa) neden Atatür'ü sevsin? Sevmezler, çünkü Atatürk’ün dehalığı sayesinde vatanı sülük gibi ememeyecekler, ehl-i küfürü Anadolu ya yayamayacaklarda ondan. Atatürk’e dinsiz diyenler, ya cahil insanlardır yada bu ajan kılıklı insanlardır. Atatürk döneminden sonra adeta, Atatürk’ü gelecek nesillere, özellikle Müslüman kesime yanlış tanıtma, Atatürk’ten nefret ettirme hareketi başlatılmıştır. Birer Müslüman Türk evladı olarak uyanık olmak zorundayız. Bunlar tamamen dış güçler tarafından beslenen içimizdeki ajanların ve satılmışların tezgahıdır. Bizleri vatanımızdan soğutmak ve terk ettirmek istiyorlar. Çünkü bu vatanın asıl koruyucuları Müslümanlardır. Müslümanlar, vatan sevgisi ve şehitlik duygusu ile kanlarının son damlasına kadar savaşır, can verir vatanlarını vermezler. Ama Müslüman Türk evladı bu oyuna gelmeyecek, vatanlarını terk etmeyecektir. Böyle olursa ne ABD. ne Avrupa elini kolunu sallayarak vatanımızı işgal edemeyecek, vatanımızı sömüremeyeceklerdir. Artık öyle bir zamandayız ki, bir yandan uydurma hadis ve tefsirlerle İslam dinimiz bozulmaya çalışılırken diğer yandan Atatürk’ün söylemediği, uydurma sözleri yazılıp çizilerek, Atatürkçülük adı altında inanan kesim rencide edilerek Atatürk ve Atatürkçülükten soğutma çalışmaları yapılmaktadır. Şunu unutmayalım ki Atatürk’ün bazı camilerde okuduğu hutbeler onların bu çabalarını boşa çıkarmaya yeter. Ayrıca Peygamber efendimizin övdüğü ve (İstanbul mutlaka fetih olunacaktır, onu fetih eden komutan ne güzel komutandır, onu fetih eden asker ne güzel askerdir) dediği ve Fatih Sultan Mehmet Hanı ve Osmanlı askerini övdüğü bu Hadis-i şerif yeter. Peygamber efendimizin övdüğü ecdadımızın fetih ettiği İstanbul’u , Mustafa Kemal ATATÜRK, yeniden Hıristiyanlara geçmesine mani olmuş, ecdadımızın bu mukaddes mirasını korumuştur. ALLAH; Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü ve silah arkadaşlarını Rahmet Eylesin. Biz Müslüman Türk evlatlarına da her zaman uyanık olmayı ecdadımızın bizlere emanet ettiği bu mukaddes vatana iyi sahip çıkmayı nasip eylesin. Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Atatürk müslümanım diyen içki içen sıgara içen müslümanların içki içme yaşağını kaldıran ezanı türkçeleştiren birazdaha yaşasaydı kuranında tamamen türkçeleştirecek bir adamdı kanıtları çoktur ama gören yoktur. saltanatı kaldırırken meclis in 4de 1 i evet demiş atatürk kanun oybilriği ile kabul edildi diyince bağrışmalar olmuş atatürk yanındaki askerleri göstererek birşeyler demiş susturmuş sonra meclisi dağıtıp 2. meclisi açmış hşilafeti kaldırmıştır. Hilafeti kaldırıp müslümanları ezdiren adam örnek: Hilafet kalkınca hintli müslümanların lideri atatürke telgraf mesajı göndermiş lütfen kaldırma demiş ama tatürk dinlememiş sonrada hintli gayrimuslimler baskıya başlamış kurban bayramarında müslüman köylerini basmaya başlamıştır. Halk imanını halifesini korumak için savaşmış atatürkün ihanetini görmüştür. atatürkü padişah bilerek göndermiştir Sultan vahdettin giderken yanında hazineler olmasına rağmen elindeki kitabıda bırakıp ingiliz gemisine binip italyaya gitmiştir. atatürk osmanlı hanedanını sürerek yanlarıa1000tl vermiş birdahada yardım etmemiştir ve mallara arsalara köşklere el konmuştur. Dede anlatırmış bir gece gizlice cüz öğreniyorlarmış o zamanlar küçükmüş 6 yaşında felan askerler basmış hocayı dipçikle bayıltmış ellerindeki cüzleri yakmışlar birdahada o hocayı kimse görmemiş dedem 8 yıl önce öldü 85 yaşındaydı 93-2012:1929da domuş bu olay 1936 gibide olmuştur. Bir arkadaşımın dedesini atatürk bügün öld ağla demişler dedesi ağlamam diyince tekme tokat dalmışlar.... Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Sultana anadoluda isyan başlatırsan istanbulu rumlara veririz demişler sultan biliyormuş rumlar katliam yapar onun için atatürke görev vermiş bütün doğu illerinin askerlerine komuta etme ğizni olan bri mühürlü kağıt vermiş. bakarsanız ilk amasya kongresinde istanbul hükümeti aciz kalmış sivaş kongresinde istanbul hükümeti üzerine düşen görevi yapmamaktadır denilmiştir ders kitaplarında vardır. Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 YIL 1926... Yer Erzurum... Şehirde gizli bir heyecan var... Bir kadın asılacak... Osmanlılar zamanında kadınlar idam edilmezmiş... Bir meydana bir sehpa kurulmuş... Jandarmalar kadını götürüyorlar... Kadın çarşaflı... O tarihte Anadolu'da bütün Müslüman kadınlar çarşaflıydı... Kadının suçu ne? Yeni çıkartılan Şapka Kanunu'nu tenkit etmiş... Kadın bohçacılık yapan ve "Şalcı Bacı" adıyla tanınan bir vatandaş.İdam edilmeye götürülürken Erzurum ağzıyla "Kadın şapka giye ki asıla..." diye söyleniyor. Kadın söyleniyor, kadın sürükleniyor, kadın asılacak... Jandarmalar ite kaka kadını sehpanın yanına götürüyor. Kara yüzlü cellat orada... Kadının boynuna yağlı ilmeği geçiriyor, ayaklarının altındaki sandalyayı çekiyor. Kadının vücudu titriyor, sallanıyor... Şalcı Bacının gırtlağından ölüm hırıltıları çıkıyor. Acaba o son dakika ve saniyelerinde Kelime-i Şehadet getirebildi mi? İnşaallah getirmiştir. Cellat kadının bacaklarından hızla çekiyor, boyun kemiğini kırıyor. Kadın ölüyor. Cesedi sehpada sabah rüzgarı ile sallanıyor. Titrek bir ezan sesi duyuluyor... Bu kadının idam hükmünü Çetin Altan'ın dedesi Tatar Hasan Paşa vermiştir. Altan bu konuda şu satırları yazmıştır: "Dedem Hasan Paşa çok sert bir askerdi. İsmet Paşa topçu okulunda öğrenci iken, Hasan Paşa okul müdürüydü. Sonrası ünlü komutanlar olan o dönemin öğrencileri, anlatıp dururlar Hasan Paşa'nın sertliğini. Bir şapka isyanını bastırmakla görevlendirildiği bir kentte, hızını alamayıp bir de kadın asmıştı. Sanırsam siyasal suçtan ilk asılan kadın odur tarihimizde. Kadın sehpaya çıkmadan önce "Ben bir hatun kişiyim. Şapka ile ne derdim ola ki" demiş galiba. Ben o tarihte henüz doğmamışım. Çok ama çok sonradan öğrendim bunları. Ve inanın ince sızı gibi tatsız bir burukluk kaldı içimde." Gazeteci Nimet Arzık, bu olayı duyduğunda bir hikâye yazmış (gerçek hikâye) ve başlığını "Şalcı Bacı Asılmaya Gidiyordu" koymuştur. Şalcı Bacı'nın asıldığı gün bütün Erzurum ağlamıştı. O dehşet günlerinde açıktan, herkesin önünde hıçkıra hıçkıra ağlamak suçtu. Rejime ve inkılaplara karşı gelmek demekti. Erzurumlular kıyıya kenara çekilmişler ve sessiz sedasız ağlamışlardı. Şalcı Bacı şehid olmuştu. Şalcı Bacı'yı şehid etmişlerdi. Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Atatürke müslüman değil demiyorum günmah işliyor diyorum ben. Şimdi çok müslümanda millet Sokaklarda günaha sınıflarda günaha televizyon seyrederken çıplak insanları izliyor kendimize müslüman diyoruz ! Din hocamızın bir lafı vardı Hiç unutmam ben ünıversitede din öğretmenliği okurken Ateist Arkadaşlarım vardı diye onlarda milleti bozam için okuyorlardı! Alıntı
Φ cemal19 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Atatürk'ün mal varlığı Atatürk'ün oteli, lunaparkı, gazoz fabrikası, şarap imalathanesi, deri fabrikası, 2 fırını, 4 lokantası, 443 baş sığırı, 13.100 baş koyunu ve 2.450 adet tavuğu olduğunu biliyor muydunuz? Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Armağan, Atatürk'ün malvarlığını belgelerle ortaya koydu. İşte köşe yazısının ilgili bölümü... ...Atatürk'ün 11 Haziran 1937'de Hazine'ye devrettiği ve kendisi tarafından çıkarılan mal varlığı dökümünün orijinaline Başbakanlık Arşivi'nde ulaştım ve tam ve hatasız bir şekilde burada yayımlayacağım... ...Atatürk, Hazine'ye bağışladığı malları 6 kalemde topluyor. İlk kalem, arazidir. Buna göre toplam 154 bin 729 dönüm araziye sahip olduğunu öğreniyoruz. Ayrıntılar şöyle: A) 582 dönüm meyve bahçeleri, 700 dönüm fidanlık (650 bin adet fidan), C) 400 dönüm Amerikan asma fidanlığı (560 bin adet kök bağ çubuğu), D) 220 dönüm bağ (88 bin adet bağ kütüğü), E) 375 dönüm sebze bahçesi (Fethi Naci'de 370 çıkmış), F) 220 dönüm zeytinlik (6.600 ağaçlık), G) 1.654 ağacın bulunduğu 17 dönüm portakallık (F. Naci 27 dönüm demiş), H) 15 dönem kuşkonmazlık, 100 dönüm park ve bahçe ile 2.650 dönüm çayır ve yoncalık, İ) 1.450 dönüm orman, 148 bin dönüm tarıma elverişli arazi ve meralar. Sonra bina ve tesisler geliyor. Buna göre 51 adet binanın sahibi olduğunu yazıyor Atatürk. A) 45 adet yönetim binası ve ikametgâhı, 7 adet 15 bin baş koyun kapasiteli ağıl, C) Aydos ve Toros yaylalarında kurulan 6 adet mandıra, 8 adet at ve sığır ahırı, D) 7 adet ambar, 4 adet samanlık ve otluk, 6 adet hangar ve sundurma, E) 4 adet lokanta, gazino ve eğlence yerleri, lunapark, 2 adet fırın, 2 adet sera. 3. kısımda fabrika ve imalathanelerini sıralıyor. Belgeden Atatürk'ün birer adet bira, malt, buz, soda ve gazoz, deri, tarım aletleri ve demir fabrikası ile biri Ankara'da, diğeri Yalova'da olmak üzere 2 adet modern süt fabrikası bulunduğunu öğreniyoruz. Ayrıca yine Ankara ve Yalova'da birer geniş yoğurt imalathanesi, yılda 80 ton şarap üretme kapasitesine sahip bir şarap imalathanesi, elektrikli bir değirmeni, İstanbul'daki bir çeltik fabrikasında yüzde 40 hissesi, her biri 15'er ton kaşar, 1.000 teneke beyaz peynir, 600 teneke tuzlu yağ yapmaya elverişli 2 imalathanesi faal haldeymiş. "Umumi tesisat" başlığı altında şu bilgilere yer verilmiş: A) Ankara ve Yalova'da iki tavuk çiftliği, Yalova'daki çiftliğinde iki özel iskele ve liman tesisatı, C) 3'ü Ankara'da, 2'si İstanbul'da olmak üzere 5 adet satış mağazası, D) Orman Çiftliği'nde kanalizasyon, sulama, telefon ve elektrik tesisatı, küçük beton köprüler, özel yollar, içme ve su dağıtım şebekesi; Yalova ve Tekir çiftliklerinde de benzer tesisat. E) Orman Çiftliği'nde çiftlik müzesi ile ufak çaplı bir hayvanat bahçesi tesisatı. Listenin en ilginç kısmını ise canlı hayvanlar oluşturuyor. Buna göre Atatürk'ün, A) Kıvırcık, merinos, karagül, karaman cinslerinden 13.100 baş koyunu, Simental, Hollanda, Kırım, Jersey, Görensey, Halep ile yeni üretilen Orman ve Tekir ırklarından 443 baş sığırı, C) İngiliz, Arap, Macar ve yerli ırklardan 69 adet koşu ve binek atı, D) Legorn, Rhode Island ve yerli ırklardan 2.450 adet tavuğu varmış. Liste bitmedi henüz. Son olarak sıra cansız demirbaşlarda. Atatürk'ün cansız mal varlığı arasında 16 traktör, 13 harman ve biçerdöver makinesi ve o günün fiyatlarıyla 66 bin lira değerinde (bu rakam önce yazılıp sonra karalanmış) "bilumum" ziraat alet ve edevatı, 35 tonluk bir adet deniz motoru (Yalova Çiftliği'nde), 5 adet kamyon ve kamyoneti, 2 adet binek otomobili ile 19 adet çiftliklerin servislerinde çalıştırılan binek ve yük arabası bulunuyormuş. Özetlersek Atatürk'ün 154 bin 729 dönüm araziye; belgede 51 yazıyor ama benim hesabıma göre 91 binaya; 6 fabrika, 5 imalathane, 1 değirmen ve 1 çeltik fabrikası ortaklığına; 2 tavuk çiftliğine, iki özel iskeleye, 5 mağazaya, çeşitli sulama vs. tesisatına, köprülere, müzeye ve hayvanat bahçesine; binlerce koyun, sığır, at ve tavuğa; traktör, deniz motoru, kamyon, kamyonet, otomobil ve servis araçlarına sahip olduğunu görüyoruz... Zaman Atatürk'ün oteli, lunaparkı, gazoz fabrikası, şarap imalathanesi, deri fabrikası, 2 fırını, 4 lokantası, 443 baş sığırı, 13.100 baş koyunu ve 2.450 adet tavuğu olduğunu biliyor muydunuz? Adam bunları nasıl kazandı biliyormusunuz biliyorsanız yazınız lütfen müslümanlığıyla değilya. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Gönderi tarihi: 15 Haziran , 2012 Kim Atatürk'ün müslüman olmadigindan bahsediyorsa,kim onun günahkar oldugunu iddia ediyorsa biline ki onlar cumhuriyet karsitilardir. Bas kapatmakla,salvar sarik giymekle,sakal ve biyikla eger müslümanlik olmaz,müslümanlik akilla,calismakla,insanlara iyilik etmekle,insanlari birbirine düsürmemekle,küffarla ittifak etmemekle olur. Ülkesini bölmeye calisanlarla dost olanlar müslüman degillerdir,yemin ederek bunu söyleyebilirim. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.