Φ MonDieu Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 21 Temmuz , 2010 Hangi insanliktan bahsediyoruz, politikacilari birer canavar yapan bizler degilmiyiz. En basitinden islerimiz hizli ilerlesin diye kendi cikarmiz icin memurlari rusvete alistiran kim ? oda yetmedi en basiti sokaklarda trafik lambalari var peki 70 milyonun kaci uyuyor komik olani ise su Bir Cumhurbaskani trafik isiklarinda durdu diye tvlere haber olmustu tabi kendileri hic trafik lambalarinda durma adetleri yoktur oda neki sadece caddeye sus olsun diye yanip sonen 3 isik. Bir keresinde turkiyede bir taksici sunu soylemisti bana Abi su avrupalilar geliyor trafigi allak bullak ediyor ? neden diye sordugumda burayi avrupa sanip isiklarda duruyorlar ! ehh sofor abim sende haklisin sizler isik nedir bilmezsiniz kirmizida gecer yesilde durursunuz .. Bu da birsey degil Ugur Dundar bir ara Turkiyede bulunan Rus hayat kadinlariyla ilgili program yapiyordu orada kadinlarin bircogu hastalikliydi Sunucu Turk erkeklerine soruyor korkmuyormusunuz diye ilginc cevap geliyor Atin olumu Arpadan olsun .. Yillardir istanbul ankara izmir gibi buyuk sehirlerde carpik kentletsme patladi en cokta secim donemlerinde neden cunku bazi acik gozler ev sahibi olmak icin kacak ev dikiyorlardi birgunde ve secim sirasinda tapu alirlardi agustos depreminde yetkililer zangir zangir bagirmadilarmi tehlikesi olan evlerde oturmayin diye ama tabi yine kimsenin umurunda degil parasi olan herkesin mutahitlik yaptigi bir ulkede 70 milyondan hic kimseden zerre kadar bir protosto cikmazsa derme catma kacak insaatlarda otururlarsa elbette 2 siddetinde deprem olsada olu kaybi verilir.. Politika = Yalan bu dunyanin her yerinde boyledir ama dunyayin heryerinde ayni olmayan ise bilincli toplum malesef bizde bu yok iste tek iyi yaptigimiz sey milliyetcilik kurtculuk turkculuk ehh boyle olursa sonuclarida goz onundedir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Evet, bu ülkedeki sorumsuzluk, vurdumduymazlık, bilinçsizlik insanı bazen ümitsizliğe sürükleyebiliyor. Ama balığın baştan koktuğu gibi, iyi bir lider seçimi baştan da işi düzeltebilir. Bu konuda iki görüş vardır: Düzelme toplumda başlar, yukarı doğru gider ve iyi lideri sonuç verir. Diğer görüş ise başa iyi bir lider geçerse düzelme aşağı doğru yayılır şeklinde. Bu iki görüşün birbirinden bağımsız olabileceğini düşünmüyorum. Bu iki dalganın bir fırsat doğup üst üste binmesi gerek. Bu fırsat yakalanır ve bu iki dalga çakışırsa olumlu gelişmeler olur diye düşünüyorum. Yani şöyle: Haksızlığa uğrayan herhangi biri, bilirse ki orada başta bir düzgün lider var, ben hakkımı araya araya sonuç alamazsam en son ona ulaştığımda o hakkımı teslim eder ve hakkımı yiyenlerden zincirleme hesap sorar, bu inancın olduğu toplum düzelir. Mesela etkin ve güçlü bir kişiye yasaları uyguladığı için sürgüne giden bir görevli. Buna maruz kaldığı anda bu inanca sahipse, gerçekten bu sürgünü durduramaz ve sonunda en yetkiliye durumunu bildirdiğinde sorumlular cezalanırsa, bu bir olur, iki olur, sonra herkes ayağını denk almaya başlar ve yasalar herkese eşit uygulanır, kimse yasayı gücüyle delemez olur. Liderin kararlılığı işi çözer... Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Lider değil, parti başkanı seçtiğimizin bilincine varırsak ve o parti başkanı da partilileri değil de partiyi yönetmek için orada olduğunu anlayacak seviyeye gelirse o zaman kurtulmuşuz demektir. Kral değil vatandaş yönetimine kavuşursak eğer birgün, o gün hürriyetimize kavuştuk diyebileceğimiz gündür. saygılarla... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Parti başkanına bir başka deyişle lider deniyor. Kelimelere takılarak bir yere varamayacağımızı bilmeniz gerekirdi ama... Nerden icap etti? Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2010 Parti başkanına bir başka deyişle lider deniyor. Kelimelere takılarak bir yere varamayacağımızı bilmeniz gerekirdi ama... Nerden icap etti? Liderler kişileri, başkanlar kurumları yönetir diye düşünmüştüm. Bizdeki gibi liderlik başka bir yerde var mı merak ediyorum, liderin bir dediği iki edilmez ama başkanlar, partililerle birlikte karar verir. saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2010 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2010 Ne diyeyim, haklısınız. Liderliğin bırakın sürünün peşinden uçuruma atladığı önde giden olarak, bundan öte; sürüyü uçuruma sürüp kendi kenarda bekleyerek sürünün taşınır taşınmaz tüm mallarına el koymak, sadece kendisini değil yedi sülalesini, yandaşını zengin etmek için bekleyen, “şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleri ile tevhid“ edenler demek olduğu bir ortamda haklısınız. Fakat lider kavramını böyle algılamayınız. Aklınıza koyun sürüsü lideri değil, kurt sürüsü lideri gelsin. Bu itici geliyorsa ucunda liderin önde uçtuğu V düzeninde binlerce kilometre yol kat eden kahraman kuşlar, yaban kazları gelsin. Yaban kazları şu dünyada en saygı duyduğum hayvanlardan biridir. Sanıldığının aksine çok zekidirler. Göç hikayeleri başlı başına bir dayanıklılık, sabır, bilgelik ve zeka öyküsüdür, kendi çaplarında zeka tabii. Bazen keşke eski çağlardaki gibi hayvanları, ağaçları, tabiat varlıklarını kutsamaya, saygı göstermeye devam etseydik, dünya ne güzel bir yer olurdu diye düşünürüm. Neyse, liderlik yüksek vasıflar ister. Liderlik çok önemlidir. Tabii ki koyunlara liderlik çok kolaydır, fakat önemli olan zeki insanlara liderlik edebilmektir... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2010 Numan Kurtulmuş'tan sonra evet oyu vereceğini açıklayan bir lider daha çıktı: Abdüllatif Şener! Vay köse sakalım! Ne ilginç işler dönüyor bu ülkede! Son derece ilginç doğrusu. Ardından Atlantik ötesinden de ses yükselmekte gecikmedi. Akapenin maddesel genel başkanının aksine, ruhani genel başkanı referandumun 12 eylül hesaplaşmasına ve iktidara güvenoyuna dönüştürülmesine karşı çıkıyordu. Yani maddesel genel başkan bir telden, ruhani genel başkan apayrı, tam tersi telden çalıyordu. İktidarı yerden yere vuran A. Şener'in ise buna rağmen evet oyuna gerekçe olarak aynen Atlantik ötesi ses ile aynı gerekçelendirmeyi dillendirmesi ile doğrusu yapbozun parçalarının birleştiği hissine kapıldım. Numan Kurtulmuş, abisi Tayyip gibi milli görüş gömleğini niye çıkardı, Erbakan'la kavgalı olduysa, A. Şener'in derdi de aynıydı: Tayyip cumhurbaşkanı olunca boşalan akape genel başkanlığı koltuğuna oturmak! Ve bunun için Atlantik ötesinden icazet almanın yolları aranıyor, gözler kırpılıyor, yeşil ışıklar filan yanıp sönüyordu! Manzara böyle... Kanıtlı ispatlı değil, bir his ve görüm... Ama hiç de haksız olmadığımı düşünüyorum. Manzara çok net görünüyor çünkü! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 1 Ağustos , 2010 Az önce Habertürk Tv de, Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin konuşmacılardan biriydi, ilginç gelen birkaç cümlesini yazacağım. Bu pakette bizim istediklerimiz yok ama eskisinden iyi olduğu için destekliyoruz. Bu pakette 12 Eylülle hesaplaşma olduğunu sanmıyorum, hükümetin asıl sorunu yargıdır. Siyasal iktidar bugüne kadar elde ettiği kazanımların yok edilmemesi için bu değişiklikleri yapma gereği duydu. İlericiyim diyenler hayır değil de protesto için sandığa gitmesinler bu da demokratik bir tepkidir. Bu paketin ilk üç maddesinde hiçbir şey yok. Bunları söyleyen AKP yi her zaman desteklediğini söyleyen bir derneğin eşbaşkanı olan hakim. Bunları söyleyen hakim bey vatandaşın oyuna da ipotek koyuyor, protesto için sandığa gitmeyin. Onlar ne kadar zekiler değil mi, kendi seçmenleri zaten çantada keklik, ilerici olanlar deyip bir kuyruk çekme işinden sonra sen şu oyu ver diyerek yönlendirmeye çalıştıkları kendilerine oy vermeyenler. Biz yemiyoruz, yiyenlere afiyet olsun! Sayın demirefe, zaten onlar birbirlerinden ödünç oy alıp veriyorlar, bunda şaşılacak bir şey yok; aslında sizin de şaşırdığınızı sanmıyorum ya... saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Sayın yılmaz, şaşırmaya şaşırmıyorum da, dehşete kapılıyorum! Bu derece kömür bembeyazdır, kardan bile beyazdır propagandası göz göre göre nasıl yapılır, bir! Bunu yiyen, kanan nasıl çıkar iki, hatırı sayılır sayıda nasıl çıkar, bu da üç! Dert gerçekten 12 eylül, geçici 35. madde mi? Her gün askerlerinin şehit edilmesine değil de, otuz yıl önce kahvehane tarayıp katliam yapanların beslenmeyip asılmasına mı için tuttu? Hemen getirirsin, zaten adı üstünde geçici madde! Meclis oy birliğiyle kaldırır yahu, anında! Kim yok kalkmasın diyecek? Kim diyecek? Ben zaten bu paket iyidir, güzeldir diyen bir allahın kulu görmedim! Hepsi ağız birliği ile "iyi değil, kötü, berbat" en olumlu konuşan "yetmez!" Ama yine de evet! Ya var mı böyle bir şey? "Ya damat bey, biliyoruz, gelinin hem gözü görmüyor, hem ayağı tutmuyor, hem eli çolak, ama bak senin için cillop gibi makyajladık, cilaladık, sevabına evet deyiver gitsin!" "Kötü, berbat bir paket ama yine de evet deyin!" Hayır bu mantığın "odunu koydum, oy verin!" mantığından ne farkı var? "Bakın ceketimi de giydirdim üstelik oduna! Mutlaka oy verin!" Yok yani hangi yangından ne malı kaçırıyorsun? Niye tümünü oylayıp hap yapıyor, zehiri şekerle kaplayıp yutturuyorsun? Demokrat Partinin vatan cephesi gibi, halkın bir kesimi bir kesimine düşman şeklinde kamplaştırıp, kin, nefret tohumları ekmenin, karpuz gibi toplumu ikiye bölmenin getirisi ne? Koy uzlaşma olan maddeleri, meclis tak diye onaylasın! Niye simyacılık, karanlık büyücülük, hapçılık, uyutmacılık yapıyorsun? Çok açık söyleyeyim, bunun getirisi Türkiye'yi bölmek, yönetmek ve sömürmek isteyen, Sevr'i yeniden dayatmak isteyen emperyalistleredir! Kim kimin taşeronu, çok dikkat edilmeli! Bu referandum; Evet: "Bu halk odunu bile koyunca oy veriyorsa tamamdır, artık bunlara her şeyi yapabiliriz. Böler, parçalar, sömürürüz." Hayır: "Biz koyun değiliz sürü paranoyasına girecek!" referandumudur... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Habertürk Tv de, .... konuşmacılardan biri.... İlericiyim diyenler hayır değil de protesto için sandığa gitmesinler Ya artık bunlar iyice komik duruma düştüler de, halkı gerçekten bu kadar saf mı sanıyorlar, yoksa gerçekten oldukça fazla sayıda saf olduğundan eminler de bunlar bu kadar safsatayı rahat rahat dile getirme cesareti buluyorlar? Ben de izledim, maşallah iki kanalın ikisinde birer sözümona profu oturtmuşlar, biri eser'inden belli, biri de haylice doymuş, artık toktamış, ikisinde de kelle kulak yerinde, koltuğu doldurmakla kalmamış, tüm yağ kitleleriyle yayılıp yığılmışlar, koltuğa işkence ediyorlar! İkisi de: "Evet berbat, kötü ama yine de evet deyin!" Berbat, kötü olan ta kendileri. Valla ben masumum; aynen Kuran'da geçiyor: "Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!" (Tevbe 30) Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 yangından ne malı kaçırıyorsun? Pasaklı kızın temizlik aklına gerdek gecesi gelirmiş. Yani şimdi dur dur, seçime çeyrek kala dışardan dayatma anayasa değişiklik paketini, paket de paket olsa, kimsenin, kendi yandaşlarının bile beğenmediği paketi ortaya koy. Bir de duygu sömürüsü roller kes, olmayacak gerekçeler öne sür, yok otuz sene önce katliam sanıkları asılmasa da beslense ne çıkarmış, bak ne acıklı mektuplar yazmışlar! Terörle cansiperane mücadele eden kahraman askerlerimizin de yürek parçalayan mektupları var, onları da çıkıp bir kere okumayı, okuyup ağlamayı hiç düşündü mü acaba? Hangi yürek “arkamdan ağlamayın anne, nişanlıma söyleyin, ben şehit olursam yas tutmasın” diyen asker mektuplarına dayanabilir? Hiç bu mektuplardan biri yüreğini burkmuş mudur, ağlamaktan vaz geçtik? Nefes filmini bile “asker propagandası” diye sunan bir güruh ile karşı karşıyayız millet, gözünüzü açın! Foseptik dizi de aştı, beli de aştı, boğaza dayandı! Okuyunca gözlerime inanamadım, Nefes filmi de asker propagandası yapmak için ordu tarafından yaptırılmış! Yandaş medyadaki iddia tam olarak bu! Daha cenazesi defnedilmeyen, daha göçükten çıkarılamamış işçiler için “biz bu konuyu bir an önce gündemden çıkarmak istiyoruz” diyen bir yüreğin burkulma ihtimali yoktur. Bari bekle çıkarılıp defnedilsinler de öyle unuttur! En iyi oyuncu Oscar ödülüne sakın başka aday aramasınlar, sahibini çok net şekilde buldu! Bir de şaşkın ördek gerin gerin dalmaya kalkışırmış! Sen anayasa değişikliği diye tut devletin temel ilkeleri ile oynamaya kalk, gerin gerin dalamayınca hukuktan intikamını almaya çalış! Ey o zaman aklın neredeydi, yok çene altından bağlama yok bilmem nasıl bağlama diye anayasada kıyafet tanımı yapmak gibi akla zarar işlerle uğraşacağına, 12 eylül mağdurlarına o zaman niye ağlamamıştın? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2010 Son inci F. Gülen'den: "Mümkün olsa mezardakileri kaldırıp evet oyu verdirmek lazım!" Çok doğru buyurmuş hazret, bu kadar abuk, tuzak, zehirli şeker bir pakete ancak zihni, beyni, aklı, iradesi, hiç bir şeyi olmayan ve çalışmayan ölüler oy verir! Son umut zombilerde! Ya hazret, oralarda Jamaikalılar vardır, onlardan biraz vudu büyüsü öğrensene sen, yararı olur! Yada Frankeştayn'ı bir daha dikkatle oku, belki kaparsın ilmi! Bu arada Recep Tayyip'in açıklamalarına tam zıt açıklamalarda bulunmayı da sürdürüyor! Tam bir fay çatlağı! Aynı Saadet'teki ibretlik fay çatlağı gibi. Parsa toplamada anlaşmazlık çıktı mı böyle olur bunlar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2010 ABD nin bu dünya satrancında geri hamle yapması düşünülemez. Mutlaka sonuç almak isteyecektir. Cin şişeden çıkarıldı, geri sokmak çok zor. Darmadağın olan, terörle hiç bir yere varamayacağı çöküntüsü içinde eriyen PKK yeniden ayağa kaldırıldı, giydirildi, kuşatıldı, M 16 tüfekler bile verildi, moral destekleri basın, sözde aydın, siyasal çevrelerden en maksimum doping seviyesine çıkarıldı. Gayri nizami savaş yürüten teröristler ekmek, sudan çok morale ihtiyaç duyar. Baklava börekle besleseniz, moral aşılamak, güven aşılamak kadar destek olmaz. Daha neye sürüklendiğimizin, ayağımızın altından ülkemizin nasıl çekildiğinin farkında değiliz. Başa gelince dank edecek millet, ben söylemiş olayım. Bu gaflet, bu kan uykusu ile zor... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2010 Kimi yargı icraatlarının YAŞ ile denk getirilmesi, topluma görüşlerini açıklamaları bir görev olan siyasilerin açıkladıkları görüşler nedeniyle kovuşturmaya uğramalarına kadar garabetin varması, bu arada garabete tuz biber eken, iktidar sözcülerinin artık rakiplerinin boylarından başka ağızlarına alacak bir şey bulamayışları... Yargının siyasallaşmasının, demokrasinin vazgeçilmez ilkesi olan yasama-yürütme-yargı bağımsızlıklarının ortadan kaldırılmasının alarm zillerini duyabilen kulakları olan herkesin kulaklarında çınlatıyor... Bu F tipinin taşeronu da Yüzüklerin Efendisi'ndeki Gandalf olduğu vehmi ile yaşayan birisi de, filmde savaşın en kritik anında ölülerin yardıma gelmesinden çok etkilenmiş! Son çarenin bu olduğu paranoyası ile harıl harıl vudu zombi büyüsü öğreniyor, olmadı Frankeştayn okuyor, CIA tarafından çok sıkı korunan villasının mahzeninde şimşekler çaktırıp ölü diriltme deneyleri ile uğraşıyormuş! O da olmadı, hazır parmak da boyanmayacak, ölüler kütüğe kaydedilse olmaz mıymış acaba?! Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2010 En güzel ve çarpıcı referandum sloganı HEPAR'dan geldi: "Milletine bir HAYIR'ın dokunsun!" Mükemmel, çok tuttum bunu... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2010 Trajikomedide son perdeyi oynamaktan bıkmadılar. Milletin gözünün içine baka baka, hep son perde sandığımız, bundan daha dehşet verici ve akıllara zarar bir oyun daha olmaz artık, bu herhalde son perdedir dediğimiz ucubeliklerden sonra, bir yenisini sergiliyorlar. Yargı bu kadar iktidarın emrine girdikten, yargı bağımsızlığı bu kadar ayaklar altına alındıktan, insanların en kutsal dokunulmazlığı olan özgürlüklerinin pazarlık konusu yapılmasından, bir öyle, bir böyle ısmarlama ve vaziyet icabına göre değiştirildikten sonra, hangi yüzle hazırladıkları paketin daha fazla yargı bağımsızlığı getirdiğini iddia edebiliyorlar? Yüzsüzlük bu kadar zirve yapmamıştı. Tamam, "odunu koysam halk seçer" "ceketimi koysam oy verirler" dendi de, bu kadar yüz denen şeyin astarlaşıp yok olduğu görülmemişti! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2010 Trajikomedide son perdeyi oynamaktan bıkmadılar. Milletin gözünün içine baka baka, hep son perde sandığımız, bundan daha dehşet verici ve akıllara zarar bir oyun daha olmaz artık, bu herhalde son perdedir dediğimiz ucubeliklerden sonra, bir yenisini sergiliyorlar. Yargı bu kadar iktidarın emrine girdikten, yargı bağımsızlığı bu kadar ayaklar altına alındıktan, insanların en kutsal dokunulmazlığı olan özgürlüklerinin pazarlık konusu yapılmasından, bir öyle, bir böyle ısmarlama ve vaziyet icabına göre değiştirildikten sonra, hangi yüzle hazırladıkları paketin daha fazla yargı bağımsızlığı getirdiğini iddia edebiliyorlar? Yüzsüzlük bu kadar zirve yapmamıştı. Tamam, "odunu koysam halk seçer" "ceketimi koysam oy verirler" dendi de, bu kadar yüz denen şeyin astarlaşıp yok olduğu görülmemişti! Sayın demirefe, AYM nin son aldığı kararlar, YAŞ tan önce çıkarılan yakalama emirleri, son görüşmelerden sonra bu emirlerin kaldırılması bu olaylar yargının zaten iktidarın eline geçtiğinin göstergesi değil mi, biz ne için uğraşıyoruz ki? saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2010 biz ne için uğraşıyoruz ki? Artık bu halkın "odunu koysam seçerler" aşağılamasına karşı çıkarak, dogmalara boyun eğmeyerek, ucuz kandırmacalara gelmeyerek, başını kendine, tarihine yakışır ulusal onuruyla dik tutarak "HAYIR" demesi için... Emperyalizme ve taşeronlarına "HAYIR" dendikten sonrası çorap söküğü gibi gelir. Zillete, boyun eğmeye, kapitülasyonlara, soyguna ve yandaş, akraba zenginleştirmeye "EVET" denirse de devamı çorap söküğü gibi gelir... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 15 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 15 Ağustos , 2010 Bu dışardan ısmarlama, içerden dikte otokrasi anayasa taslağının en akıl dışı propagandası: Bu paket ile YAŞ kıyım yapamayacakmış! Bu safsatanın daniskasıdır. YAŞ kararları tamamen hükümet insiyatifindedir, hükümetin istemediği hiç bir karar YAŞ'tan çıkamaz! Cumhurbaşkanı onaylamam dedi mi de zaten biter, askerler ancak teklif edebilirler. "İyi tamam ama, şerh koyarım" gibi hokkabazlıklarla bu güne geldiler. Baktılar köy çomaksız, cesaretleri arttı. Yoksa YAŞ kararları tamamen hükümet insiyatifindedir. Bunu bir marifet gibi de sunuyorlar. Yasa böyle, marifet filan değil! Efendi, karar da senin, sorumluluk da! Kimse elini tutamaz! Bu açık ve nettir, artisliğe gerek yok! Askerin YAŞ'ta tek fonksiyonu, teklif etmektir. İster onaylarsın, ister reddedersin! Yetki de sorumluluk da sende! Yok öyle davul başkasının sırtında, tokmak başkasının elinde aldatmacaları! Terörle mücadele de hükümetin yetki ve sorumluluğundadır. Başbakan - içişleri bakanı - jandarma genel komutanı ve emniyet genel müdürü! Sorumluluk silsilesi budur. Kimse maval, hikaye okumasın! Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Demokrasi nutukları atan Başbakanın TÜSİAD için söyledikleri yenilir yutulur gibi değil. Siz bu 26 maddenin nesini beğenmiyorsunuz açık açık söyleyin, söyleyemiyorsanız da çıkıp destek verdiğinizi açıklayın yani renginizi belli edin, bi taraf olan bertaraf olur dedi. Bir kurum illa da görüşünü açıklamak zorunda mı, onların da bir yönetim şekli var izin verin de kendi kendilerini yönetsinler. TÜSİAD bunları zaten haketti, AB masallarına inanıp desteklediği insanların kim olduğunu hiç hesaba katmadı. Şimdi kendim ettim kendim buldum şarkısını söylemelerinin tam zamanı. saygılar... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2010 TÜSIAT'takilerin tuzu kurudur.Bakmayin onlarin böyle cikislarina,yarin yine kuzu sarmasi olacaklardir.Türkiye dört bir yandan kusatma altindadir.Tüm dinamik gücler felc edilmistir.Kurumlar AKP'lesmis artik Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin degil AKP'nin kurumlari olmustur.Ülkede bir AKP devleti kurulmustur.Padisahlik sistemi ile calismaktadir.Cankayada oturan kisi sadece kendisine verilmis olan koltugu isgal etmektedir.Onun cumhurbaskani gibi bir görevi yok,bugüne kadar görmedik bu görevin yerine getirildigini.Sadece AKP'nin noteri gibi calismaktadir. Benim asil ilgimi ceken konu farklidir.Bugüne kadar Türkiye'nin yeterince demokratik olmadigindan yakinan Avrupa her nedense ülkedeki diktatoryal gidise ses cikarmiyor.Demek ki Avrupa'nin Türkiye'yi demokratik olmamakla elestirmesinin perde arkasinda Türkiye'deki Laik sistemin ortadan kaldirilmasi ve üniter yapinin degistirilmesi cabasi varmis. saygilarla Alıntı
Φ y.yılmaz Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Benim asil ilgimi ceken konu farklidir.Bugüne kadar Türkiye'nin yeterince demokratik olmadigindan yakinan Avrupa her nedense ülkedeki diktatoryal gidise ses cikarmiyor.Demek ki Avrupa'nin Türkiye'yi demokratik olmamakla elestirmesinin perde arkasinda Türkiye'deki Laik sistemin ortadan kaldirilmasi ve üniter yapinin degistirilmesi cabasi varmis. saygilarla Saddamı saddam yapan batı değil miydi, Kuveyte girmesini teşvik edenler yine kendileri değil miydi? Gidişata bakarsak yine aynı yöntem uygulanıyor. Türkiye de demokrasi olmadığı halde AB ve ABD hiç bundan bahsetmiyor. Yolsuzluk, hırsızlık, dokunulmazlık, lider sultası, %10 barajı demokrasinin önündeki en büyük engeller. Niye bunlardan hiç söz etmiyorlar? saygılar... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 TÜSIAT'takilerin tuzu kurudur.Bakmayin onlarin böyle cikislarina,yarin yine kuzu sarmasi olacaklardir. Aynen. Aynı BDP ile arada bir göstermelik hır gür çıkardıkları gibi... Bir de demez mi aklı sıra atraksiyon yaparak "ülkeyi sermayeye teslim etmeyeceğiz!" Yahu sermaye bizzat sen kendinsin, senden daha sermayedar olan var mı? On bin lira ile geçinemeyip dünyada mevkidaşları arasında sekizinci sıraya yerleşen sensin? Yok sekizinci değil, yanlışları var dokuzuncu ise buyursun Forbes dergisi orda, tekzip etsin! Alıntı
Φ raif bostan Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2010 anayasa mahkemesinde meclisin atayacağı kişilerin bulunması halkın isteklerinin dikkate alınması açısından önemli bir atılımdır ve bu sayede demokrasi yaşanabilir kılınır çünkü halkın isteklerinin dikkate alınması diktatörlüğü önler ama anayasa mahkemesinin bunu reddetmesi aslında derin dünya devletinin bir oyunu bu sayede akp halk gözünde madur edilmiş olacak ve halkta akpye kayacak plan bu ama yinede anayasadan bu madde çıkarılmış ama bu madde çok önemli bir misyonu olduğu için kabuledilmesi gerekirdi ama maalesef iptaloldu akp hakimlere söz geçirip şeriat devleti kurma endişesi yüzünden ve halkı akp tarafına çekmek için sanır5ım böyle bir plan güdüldü ama buradada çelişki var hem şeriat yanlısı bir toplum ve iktidar istiyorsun hemde hakimleri kontrol altına almasın istiyorsun burada garip bir çelişki var yani derin dünya devleti insanların değerlerini kaybetmesini istemiyor ama yönetiminde şeriat olmasını istemiyor belkide bunu gelecek bediüzzaman akıllısı gibi asrın evliyasıyla devleti şeriat düzenine sokmayı düşünüyordur bu dinini sevdiklerim kimbilir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2010 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2010 Demokrasinin en temel ilkesi 'kuvvetler ayrılığı' dır. Bu olmadan demokrasiden söz edilemez. Ülkemizde yasama ve yürütme zaten iç içedir, bu kankalık durumuna yargı da eklenirse elveda demokrasi, hoşgeldin teokratik otokrasi! Sözümona liberal aydınlar denilen kiralik liboşlar "dünya demokrasilerinde artık kuvvetler ayrılığı değil, kuvvetler birliği öne çıkarılmaya başlandı" gibi uydurma zırvaları ucundan kıyısından empoze etmeye ve bu çabaları sonucu kasalarına efendilerinden paralar akmasını sağlıyorlar. Soros filan paraları bu amaçla harcıyor. Amaçları her bölgede bir eşbaşkan bulup küresel sermaye egemenliğine "hop" diyecek kimsenin kalmamasını sağlamak, tüm dünyayı küresel şekilde sömürmektir. Dünya demokrasilerinde hiç öyle bir eğilim filan yoktur. Kuvvetler ayrılığı, yani yasama, yürütme ve yargının birbirinden tam bağımsızlığı olmadan demokrasi diye bir şeyden söz edilmesinin bir yolu yoktur. Yapılması gereken tam yargı bağımsızlığını sağlayıp, ardından yasamayı da bağımsızlaştıracak bir anayasa reformu yapmaktır. Yani şu an yapılmak istenenin tam tersi tarafa gidilmesi gerekiyor... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.