Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Türk ve Kürt çocuklarının kanının akmaması için (aklı olmasa da) ağzı olan konuşuyor. Hem de söylediklerinin bir karşılığının olup olmadığına bakmadan.

Bir akıllı! çözüm önerisi Rize Belediye Başkanı’ndan geldi.

Tanımasam çözümün en az 50 yıl daha gecikmesi için söylenmiş bir söz diyecektim.

Neymiş efendim;

Kürt kızlarla evlilik yapalım. Hani dinimizde dörde kadar evlilik “helal” ya!..

Akraba olacakmışız, hasım-hısım ilişkisi düzlüğe çıkaracakmışız!

E zaten Kürt kızları-kadınları çok da duyarlı ve( dilim kurusun) onurlu olmadıkları! için kuma olarak almanızda ne sakınca var ki?

Üstelik al-i cenaplık yapıp imam nikâhı da kıyacakmışsınız.

Metres lekesinden de böylece kurtaracakmışsınız…

Başkan,

Siz sadece “Kürt kızlarına ikinci evliliği reva göreceğinize birbirleriyle evliliklerinin daha da yaygınlaştırılması gerekir” deseydiniz anlayışla karşılardık. Ama kuma olmalarını istemeniz ahlaken ciddi sorunlar barındırır.

Başkan Bey,

Ne dediğinizin farkında mısınız?

Kulaklarınızı göbeğinizin dışında engelleyen bir şey varsa bilmiyorum.

Allah aşkına sağlığınız yerinde mi?

Kafanıza kavanoz düşmemiş ise, Karadeniz’in temiz havası çarpmış olmasın?

Ya da yeni bir provokatörlük değilse –ki öyle olduğuna inanmıyorum- o zaman fazla yemek mi çarptı?

Bir anlık gaflet miydi?

Başkan,

Dilim varmıyor söylemeye (çünkü sizi iyi tanıyorum)

Bu talihsiz açıklamayı veya saçmalamayı bir Kürt siyasetçi yapmış olsaydı nasıl karşılardınız?

Ne kadar onur kırıcı değil mi?

Başkan,

Dikkat edin uzatmıyorum. İyi niyetliyiz, isteseydim sayfalarca yazar ömrünüzce unutamayacağınız ifadeleri kullanırdım. Şükür ki partiniz sağduyulu davrandı. Ve zamanında harekete geçerek inceleme-soruşturma başlattı.

Benden size bir teklif;

Gelin geç olmadan özür dileyin ve “bir anlık gaflete düştüm” deyiverin. Yoksa bu iz silinmez, bu böyle biline…

Gönderi tarihi:

Sosyolog Mahmut KAYA tarafından kaleme alınan “Çok Eşlilik” kitabı Çıra yayınları arasında çıktı. Dünden Bugüne Çok Eşlilik adlı kitapta, çok eşli evliliğin tarihsel ve toplumsal temelleri inceleniyor. Dünya toplumları örneğinde evliliğin uygulanış tarzlarını irdeleyen yazar, Eski Türk Topluluklarından Osmanlıya, Cumhuriyet döneminden günümüze erkeklerin birden fazla kadınla evliliklerinin sebeplerini tartışıyor. Çok eşli evliliğin dinamikleri arasında kabul edilen dini dayanakların din otoriteleri açısından yorumlarının yer aldığı kitapta evrensel, yerel din ve inançların çok eşli evlilikle ilgili uygulamalarına yer veriliyor. Kitabın diğer bir özelliği Çok eşli evliliğin en yoğun yapıldığı Şanlıurfa ilini mercek altına almış olmasıdır. Bölgedeki Çok eşli evliliğin nedenlerini bulmak amacı ile Şanlıurfa merkez, ilçe ve kırsalında 200 çok eşli paydaşı ile görüşme yapan KAYA, buradan elde edilen verileri kuramsal bilgilerle analiz ederek Çok eşliliğin neden en çok Şanlıurfa’da yapıldığı sorusuna cevap arıyor. Bunun yanı sıra çok eşliliğin aile hayatı üzerindeki etkileri kitap içerisinde gerçek yaşam öyküleri ile gözler önüne seriliyor. Çok eşli çiftlerle yapılan görüşmelerden yola çıkılarak hazırlanan altı öykü, okuyucuya Şanlıurfa bölgesindeki Çok eşli evlilik ve bu evliliğin karı, koca, çocuklar ve toplum üzerinde ne tür yansımalar bıraktığı hakkında bir pencere açıyor. Sosyolojik bir bakış açısı ile hazırlanan kitap çok eşliliğin ülkemizdeki görünümü hakkında okuyucuya doyurucu akademik ve güncel bilgiler verip, çok eşlilik hakkında bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarıyor. Sosyolog Mahmut KAYA ile yapılan konu hakkındaki söyleşi:

 

Çok eşlilik nedir?

 

Sosyolojik olarak çok eşli evlenmeler poligami başlığı altında ele alınır. Bunlar bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi; polijini (çok karılılık) diğeri de bir kadının birden fazla erkekle evlenmesi; poliandri (çok kocalılık)tır. Çok kocalılık çok nadir bir uygulama geçmişte tarım arazilerinin çok kıt olduğu ve kapalı toplum yapısının hakim olduğu bazı küçük topluluklarda görülmüştür. Geçmişte ve günümüzde en yaygın olan çok eşli evlenme biçimi polijinidir. Osmanlıda buna Taaddüd-i Zevcat denilmiştir.

 

Çok eşlilik İslam toplumuna özgü bir gelenek midir?

 

Hayır. Böyle bir yargı doğru olmaz. Çok eşlilik Atinalılar, Çinliler, Hintler, Babilliler, Asurlular ve Mısırlılar gibi birçok toplumda görülen bir olgu. Yunanlı Demostene’in sözü çok eşliliği izah etmeye kafidir; “bizim gönüllerimizi ferahlandıracak hetayrlerimiz, hislerimizin huzuru için palakilerimiz, evimize bakacak ve çocuk yapacak karılarımız da var.” Mesela Hammurabi kanunlarına göre kadın, çocuk doğurmazsa veya ağır bir hastalığa tutulursa koca odalık alabilir. Yunanlılarda çok farklı birçok eşlilik söz konusu idi. Aile tek eşli olmasına rağmen asıl kadının yanı sıra “palaki” ve “hetayrler” denilen kadınlar bulunurdu. Çin Liki dini, 130 kadına kadar müsaade ediyordu. Eski Hint toplumunda Manu yasası gereğince Brahmanlar, değişik sınıf ya da katmanlardan dört kadın alabilirlerdi. Bu örnekler çoğaltılabilir.

Niçin çok eşlilik yapılır?

 

Bunun birçok nedeni var. Sosyolog ve Antorpologların yaptığı araştırmalara göre çok eşlilik dinsel ve felsefi inançlar, nüfusu arttırma, çocuksuzluk, erkek çocuk istemi, iş gücü sağlama, siyasi nedenler, gelenekler, toplumsal örgütlenme, nüfuz ve erk sağlama vb. birçok nedene bağlı olarak çok eşlilik yapılmakta.

 

Siyasi nedenlerle nasıl çok eşli evlilik yapılmakta?

 

Eskiden devlet yöneticileri hem kendi içerisinde yönetimin belli bir soydan devam etmesini sağlamak hem de diğer devletlerle işbirliğini geliştirmek için bu tür evliliklerin yapılmasını destekliyordu. ÖrneğinMısır Firavunları, kendi kız kardeşleri ile evlilik yaparlardı. Üç-dört kadına sahip olan Firavunlar, bu eşlerinden yalnızca birini kraliçe olarak seçerlerdi. Yine Madagaskar’ın dağlık bölgesinde bir milyondan fazla nüfusu olan Merina toplumunun kralının, on iki eşinin her birine farklı yerlerde tahsis ettiği bir sarayı vardı. Ülkesinde seyahat ettiğinde onların yanında kalırdı. Bu eşler, o mıntıkadaki sorunları izleyen ve bunları krala bildiren yerel temsilci idiler.

Dinlerin çok eşlilik hakkındaki hükmü nedir?

 

Çok eşlilik konusunda birçok din ve inanış biçimi kesin bir yasak koymamıştır. Hıristiyanlığın bazı mezhepleri çok eşliliği teşvik etmiştir, Protestanlığın kurucusu Martin Luther, çokevliliğin uygun olduğunu açıkça belirtmiştir Yahudilerde, Yaradılış (Genèse) in bazı paragraflarından anlaşıldığına göre, Tevrat’ta monogami esastır. Ancak çıkış (Exode) erkeklerin cariye almasını normal kabul ediyor. Brahmanlar’da Vişnu kitabına göre erkekler; bulundukları sınıflara göre bir, iki, üç veya dört kadınla evlenebiliriler.

 

İslam çok eşliliğe nasıl bakıyor?

 

İslam’ın çok eşlilikle ilgili ayeti Müslümanlar arasında tartışma konusudur. Nisa suresindeki ayette; “Eğer yetim kızlarla evlendiğinizde, adaleti yerine getirememekten korkarsanız size helal olan diğer kadınlardan ikişer üçer ve dörder evlenin. Eğer onlar arasında da adaleti gözetememekten korkarsanız, o zaman bir tane ile veya sahip olduğunuz cariyelerle ile yetinin. Adaletten ayrılmamanız için bu daha uygundur.” denilmekte. Bunu bir emir olarak algılayanlar da var ruhsat olarak kabul edenler de.

 

Bu farklı yorumlar nereden kaynaklanıyor?

 

Ayetin inmiş olduğu zaman ve Arapçadan yapılan çeviriler değişik yorumların çıkmasını sağlıyor. Mesala İlahiyat profesörü Süleyman Ateş’e göre “ayetin amacı kaç kadın alınacağını belirtmek değil, yetimlere zulmü önlemek için başka kadınlarla evlenme yolunu göstermektir. Buradaki evleniniz hükmü, bir emir değil dinin konu ile ilgili iznini ifade eder. Yani bu ayetin hükmü farz değil, mübahtır.” Bir diğer ilahiyat profesörü olan Hayrettin Karaman “erkeğin birden fazla kadınla evlenme imkân ve uygulamasını İslam getirmemiş, mevcut uygulamayı belirli şartlara ve hukuka bağlayarak devam ettirmiştir. Devam ettirirken de iki durumu birbirinden ayırmıştır; Birincisi evlenmemiş olanlara –söz konusu ayetle- bir kadınla yetinmelerini tavsiye etmiş, birden fazla kadınla evli olanlar için adalete riayet edememe tehlikesinin bulunduğunu, bundan uzak kalmanın en uygun yolunun ise bir kadınla evlenmek olduğunu dile getirmiştir. İkincisi birden fazla kadınla fiilen evli olanlara hitap etmiş, birden fazla kadın arasında adalete tam riayetin mümkün olmadığını bir kere daha hatırlattıktan sonra, hiç olmazsa adaletsizlikte farklı ilgi ve muamelede ölçünün kaçırılmamasını istemiştir. Farklı bir yorum da Dücane Cündioğlu’na ait. Ona göre “Nisa suresi, Uhud Savaşı sonrasında nazil olmuştur. Müslümanlar bu savaşta çok sayıda şehid vermiş; böylelikle geride birçok dul ve yetim kocasız ve babasız kalmıştır. Çok evlilik tartışmasına yol açan Nisa: 3-4 ayetleri, öncelikle mücerred kadın ve nikâh hukukunu değil, bilâkis yetim kız ve kadınların hukukunu düzenler.” Sıra dışı bir yorum da Zahiriye mezhebine aittir; ikişer, üçer, dörder kelimeleri; iki, üç ve dört kelimelerine karşılıktır. Bunların toplamı dokuz eder, buna göre insan dokuz kadını nikâhı altında bulundurabilir.

 

Osmanlıdan günümüze çok eşlilik nasıl süregelmiştir?

 

Dünya toplumları arasında yaygın olan çok eşlilik Osmanlı toplumunda da görülmüştür. Osman Gazinin iki, Orhan gazinin dört eşi vardı. Ayrıca Orhan Gazi çok eşliliği teşvik eden bir de ferman ilan etmişti.“Fermanımdır! Eşleri ölen kadınlar ve yetim çocuklara sahip çıkılması için erkeklerin birden çok kadınla evlenmeleri teşvik edile.”Birçok Osmanlı padişahı çok eşli idi. Ve Osmanlı toplumunda çok eşlilik serbestti. 20.yy’ın başına kadar herhangi bir kısıtlama da yoktu. Hatta Osmanlı erkeği çok evlenme ilanı bile verebiliyordu. “On sene evvel Erbaa kazasında bir Çerkez kızı aldım. Evladım olmadığı için tekrar evlenmek istiyorum. Kırk, kırk iki yaşlarındayım, 800 kuruş mazulliyet maaşı alıyorum. Yanımdaki refikam 25, 26 yaşlarındadır. Sultanahmet civarında Füruz ağa mahallesinde 8 numarılı hanede müstecir, Mektebi Mülkiyeyi Şahane 309 senesi mezunlarından Sofyalı Emin Şükrü”

 

Cumhuriyet döneminde çok eşlilik nasıl uyarlanmış?

 

Osmanlının son dönemlerine doğru her alanda başlayan Batılılaşma furyası aile ve evlenme adetleri üzerinde de etkili olmuştur. Osmanlıdan Cumhuriyet dönemine geçişte aydınlar arasında çok eşlilik tartışma konusu olmuştur. Mahmud Esad, Ünlü tarihçi Cevdet Paşanın kızı ilk kadın romancı ve felsefeci Fatma Aliye Hanım, Mansurizade Sait, Ahmet Rıza, Musa Kazım Cenap Şehabettin, Şemsettin Sami, Mazhar Osman vb. birçok aydın konuyu tartışmıştır.

 

Tartışmaların temelinde ne vardı?

 

Bu yazarların bir kısmı, çokeşliliğin gereklerini anlatırken bir kısmı da tek eşliliği savunmuşlardır. Mahmud Esad, Mansurizade Sait, Ahmet Rıza, Mazhar Osman gibileri çok eşliliğin dini bir ruhsat olduğu, kişinin biyolojik yapısının çok eşliliğe müsait olabileceği, erkeklerin fıtratında çok eşliliğe meyil olduğu, bu tür evliliğin nüfusu arttırma, kadını koruma, fuhşu önleme ve toplumu zührevi hastalıklardan koruma işlevinin olduğunu belirtirler. Diğer yandan Fatma Aliye Hanım, Cenap Şehabettin, Şemsettin Sami, Musa Kazım gibi aydınlar ise çok eşliliğin istismar edildiğini modern dünyanın tek eşli aile yapısına uygun olduğunu ve Batı toplumu karşısında Müslümanların çok eşlilik nedeni ile zor durumda kaldığını belirtip çok eşliliğin uygulamasından vaz geçilmesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Mansurizade Sait çok eşlilik konusunu İslam’ın kanun koyucunun yetkisine bıraktığını söyledikten sonra bir kanunla yasaklanması gerektiğini ifade eder.

 

Sonuç ne oldu peki?

 

1917 yılında çıkarılan Aile kanunu ile kocanın ikinci bir kadına sahip olması, ilk karısının rızasına bırakıldı. Bu kanuna göre evlenmiş olan ilk çift meşhur romancı Halide Edip Adıvar ve Salih Zeki Bey’dir. Salih Zeki Bey söz konusu kanuna muhalif davranıp ikinci evliliğini yapınca Halide Edip boşanma hakkını kullanmıştır. 1924-25 yıllarında çıkarılan kanunlarda ise çok eşli evliliklerde izin alma zorunluluğu getirilmiş, bu yetki de devlet tarafından görevlendirilmiş olan hakimlere verilmişti. Bu bağlamda birden fazla kadınla evlenmek için hakimden özel izin alınmasının yanı sıra, bu tür evlilik yapmak isteyen erkeğin, ikinci eşe ‘ihtiyacı olduğunu’ ve her iki eşine karşı adil davranacağını ispatlaması gerekiyordu. Ve son olarak 17 Şubat 1926 yılında kabul edilen Medeni kanun ile çok eşlilik yasaklanmıştır.

 

Peki, çok eşlilik yasaklanınca bitti mi?

 

Kesinlikle hayır. Sosyolojik olgular yasaklarla ortadan kaldırılamaz. Toplumsal koşullar bir ihtiyacı doğurduğu sürece varlığını sürdürür. Nitekim çok eşlilik de böyle oldu. Yıl 2009 Türkiye’de halen çok eşlilik yasaklanmış olmasına rağmen mevcut.

 

Türkiye’de çok eşliliğin devamını sağlayan koşullar mı var?

 

Evet var. Mesela ekonominin tarıma dayalı olması en büyük sebep… Doğu ve Güneydoğuda aşiret yapısı ve ülkedeki geleneksel değerler çok eşliliği halen devam ettiren nedenlerin başına gelir. Örneğin, tarımda iş gücüne duyulan ihtiyaç, aşiretlerde nüfuz ve erk sağlama, prestij, çocuksuz ve erkek çocuk doğuramayan kadının üstüne ikinci eş alınması çok eşlilik yolu ile temin edilmektedir.

 

Türkiye’de çok eşlilik hakkında bir istatistik var mı?

 

Bilebildiğim kadarı ile devletin resmi bir istatistiği yok. Ancak yapılan araştırmalarda alınan örneklemden yola çıkılarak yapılan tahmini rakamlar var. 1972 yılında Serim Timur tarafından yapılan çalışmada çok eşliliğin en yüksek olduğu bölge % 5 ile Doğu/Güneydoğo Anadolu, en düşük % 0.2 ile Batı Anadolu yani Ege ve Marmara bölgeleri olarak çıkmıştır. 1988 yılında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Enstitüsünce yapılmış olan bir çalışmada ülke bazında çok eşlilik oranı % 1.6 olarak ortaya çıkmıştır. 1991 yılında yapılan çalışmada ise % 4.7 olarak Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu Şanlıurfa’nın kent kesiminde bölgesi ülke genelinde tüm bölgeler içinde yüzdelik dilimi olarak en yüksek sıralarda çıkmıştır. 1992 yıllarında yapılan bir araştırmaya göre, iki eşlilerin oranı % 10.2, Diyarbakır’ın kent kesiminde ise % 10.0 olarak çıkmıştır.

 

Çok eşlilik sizce istismar ediliyor mu ?

 

Buna karar vermek benim haddim değil ama zorunlu nedenler ve ilk eşin izni dışındaki sebeplerle yapılan çok eşli evlenmeler istismar sayılabilir.

 

Zorunlu nedenler nedir sizce?

 

Örneğin; çocuksuzluk, kadının çok ağır hasta hali… Bunlar tüm kültürlerde olağan sayılan nedenlerdir.

 

Çok eşliliğin kadın ve erkek açısından artıları eksileri nelerdir?

 

Burada en dezavantajlı kesim kadınlar ve çocuklardır. Çünkü tam adalet sağlanamıyor. Ciddi. psikolojik travmalar var.

 

Yeni kuşak çok eşliliğe nasıl bakıyor?

 

Bir kısmı ki bu kısım genelde eğitim imkânlarından yararlanabilen kişiler bu tür evliliğe karşı çıkıyor. Ama halen kırsalda ilköğretimi bile bitirmeden okuldan alına ve geleneksel değerler ile yetişen gençler maaselef çok eşli evliliği savunmaktalar. Çünkü onlar babaları ve atalarının uygulamalarını esas almaktadırlar.

Gönderi tarihi:

Icki masasinda söylemediyse gercekten vahim bir söylem.Bir belediye baskani olarak söylemisse daha vahimdir.Yani Kürt kökenli kizlarla evlilik zaten yapiliyor bu yeni birsey degil bu yüzyillardir yasanan bir gercek.Rize belediye baskaninin böyle birsey söylemesi cözüm degil, cizmeyi asmak ayni zamanda medeni nikaha karsi bir cürettir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Kendini bilen bir kimse bunlari icki masasindada soylemez, kadin haklari, insan haklari, bunlarida gectim her kadin bir anadir boyle bir hakarette bulunmak cahilliginde otesinde geri kafaliliktir ama malesef gelin gorunki ulkemizde bu mantikta yasayan milyonlarca insan var belediye baskani sadece bu orneklerden birisi. Nice Elbiseler gordum icinde insan yok, nice insanlar gordum ustunde elbise yok yani bir takim elbise giymekle hersey cozulmuyor.

Rizede belki kurt kokenlilerle evlilik olmuyor diyecegim ama belediye baskani basbakanida mi gormuyor, donde aynaya bak derler adama ..

Gönderi tarihi:

öncelikle bizim belidiye başkanının biraz eski kafalı olduğunu ifade edeyim eski kafalı birinden ancak böyle bir teklif gelebilir.

şimdi düşmanlığı kaldırmak için aile bağı kurma iddası saçmadır zira düşmanlık ancak adaletin sağlanmasıyla kalkar yani bizim devletimiz türk ırtkçılığı yapmıyacak ve devletin ismini türklerin devleti değil ırkçılık içermeyen bir isim mesela anadolu devleti şeklinde değiştirerek ve herkıesin nufus cüzdanlarında hangi ırktan olduğunu serbestçe yazabileceği dilini serbestçe kullanabileceği ve ırkçkılığın olmadığı bir düzen oluşturulmalıdır düşmanlıklar ancak böyle kalkar yoksa bu devleti sadece türklerin devleti olarak görerek değil çünkü bu devlette sadece türkler yaşamamakta.

 

ayrıca toprakların sahiplenemiyeceğini çünkü insanın emeğiyle ürettiğine sahip olabileceğini dünya topraklarının oluşmasında hiçbir insanın yada ırkın emeği olmadığını dolayısıyla sahip çıkamayacağını ve dünyadaki toprakların ancak en ufak parçasına bile tüm dünya toplumunun eşit hak sahibi olmasıyla adil paylaşım olacağını açtığım başlıklarda yazmış bulunmaktayım.dünya kimsenin malı değildir çünkü dünyaya hiç kimse emek sarfetmemiştir,dünyayı allah tüm insanoğluna vermiştir kimsenin değildir onun için kimse sahiplenemez yani almanya,fransa,türkiye şeklinde dünya ırkçı devlete bölünemez çünkü dünya hepimizin ortak malıdır.

Gönderi tarihi:

E biride çıkıp deseki,İllahi Kürt'lerle hısım olmak istiyorsa,Kızlarını kuma olarak versin Kürt'lere,Başkanın suratının alacağı şekli tahmin edebiliyomusunuz,biz zaten birbirimizden kız alıp vermiş insanlarız,ben şu an bir trakyalı kızla çıkıyorum ve Allah nasip ederse yakında nişanlanmayı düşünüyoruz,Başkanın söylediği deli saçması bi laf bence....

Gönderi tarihi:

Başkanın ağzından çıkanı kulağı duymuyor olmalı. Ya da dünyadan haberi yok. Bilge köyünde ölenlerle öldürülenler de hep akrabaydı. Bu sadece çarpıcı bir örnekleme, en çok katliamlar akrabalar arasında olmakta Güneydoğu'da. Akraba ne kelime, özbe öz kardeşler arasında olmakta.

 

Nasıl hısımlık hasımlığı önlermiş?

Gönderi tarihi:

Başkanın ağzından çıkanı kulağı duymuyor olmalı. Ya da dünyadan haberi yok. Bilge köyünde ölenlerle öldürülenler de hep akrabaydı. Bu sadece çarpıcı bir örnekleme, en çok katliamlar akrabalar arasında olmakta Güneydoğu'da. Akraba ne kelime, özbe öz kardeşler arasında olmakta.

 

Nasıl hısımlık hasımlığı önlermiş?

Çok açık, net ve bazı gerçekleri açığa çıkaran bir örneklemede bulunmuşsun sevgili 'demirefe';

 

Her anlamda kültürel ve eğitim seviyemizi insani ve çağdaş değerlere oturtamadıysak eğer... "İnançlarımız, İnanışlarımız, Maddi ve Manevi çıkarlarımız için çok kolaylıkla kendimize hasımlar yaratıp onlara, dolayısıyla çevremize ve sonuçta kendimize çok büyük zararlar verip açılar çektirmeyi becerebiliyoruz ne yazık ki...

 

Oysa insan olmanın farkındalığı ve kavramış olduğumuz sorumluluklarını yaşama geçirebilsek...

Bize, kendimize ve yaşamın içinde var olan her şeye yararlı olmak için her fırsatta elimizden gelenin en iyisini yapmanın çabası içinde olabileceğiz.

 

***

 

Zaman zaman forum sayfalarında tartışma ve görüş belirtme kültürümüzün yetersiz kaldığı durumlarda,

"Farklı Algılama, Görüş ve Düşüncelerimizi" tartışmalarımızda karşıtlık ve karşıt olmak üzerine sürdürüp, karşımızdakilerin ne anlatmak istediklerini anlamak yerine anlamaz ve anlaşılmak yerine anlaşılmaz olmak adına elimizden gelen her şeyi yapabildiğimiz gibi...

 

Kendimize, görüş ve düşüncelerine katılmadığımız için söylemlerine ve eleştirilerine tahammül edemediğimiz hasımlar yaratarak gereksiz yere hırçınlaşıp birbirimizi incittiğimiz gibi...

 

Oysa; neden tartışıyoruz ki, neden görüş belirtip, bilgi ya da deneyimlerimizi paylaşma çabası içindeyiz.?

 

Ortak doğru ve daha yaralı deneyim ve bilgilere ulaşmak için değil mi?

 

Görüş ve düşüncelerimizi dile getirirken, tartışma kültürünün insanların edindiği en değerli meziyetlerden biri olduğunu unutup,

Ben ve benim, biz ve bizim doğrularımız üzerine olumsuz olacak her şeyi yapmayı becerebiliyoruz...

 

Oysa; tartışmalar uzlaşamazlık ve çözümsüzlük üretmek yerine, uzlaşama ve yararlı sonuçlara ulaşmak adına yapılması gerekmez mi?

 

***

 

Senin yazın üzerine hepinizin hoş görüsüne inanarak, yukarıda ifade etmeye çalıştığım...

"Aslında özünde hepimizin bildiği ama hayata geçirmekten hep erindiğimiz" çıkarımlarda bulunmak istedim...

Gönderi tarihi:

Rize belediye baskani da Türk toplumunun ve devletinin yetistirdigi sahsiyetlerden oldugu icin güney doguda cereyan eden olaylari sahislar düzeyine indirgemesi yillarca devam eden Kürt halkinin mücadelesini aynen devlet gibi gösmemezlikten gelmesidir. Sayin baskan ve diger inkarcilar sunu iiy bilsinlerki, ne Kürt halkinin Türk halkiyla ne de Türk halkinin Kürt halkiyla bir hasimligi vardir. Kürt'lerin hasimi olan devlet, fasitler ve irkcilardir, ama asla Türk halki degildir. Baskanin haberi yok olsa gerekki Kürt ile Türk'ün ezelden beri birbirleriyle akraba olduklarini bilmiyor.

 

Diger taraftan ikinci bir bayanla evlenmek "cagdas" Türk'e yakismaz. Türk'ler "cagdas" ama Kürt'ler "feodal" diyenlere duyurulur. Sayin baskan gibi "cagdas" Türk olacagima bir hic olayim daha iyi.

Gönderi tarihi:

Bakırcı bu işlerle uğraşacağına kendi bakırlarını kalaylamakla uğraşsa daha iyi eder...

Gönderi tarihi:

Çok açık, net ve bazı gerçekleri açığa çıkaran bir örneklemede bulunmuşsun sevgili 'demirefe';

.

.

.

Senin yazın üzerine hepinizin hoş görüsüne inanarak, yukarıda ifade etmeye çalıştığım...

"Aslında özünde hepimizin bildiği ama hayata geçirmekten hep erindiğimiz" çıkarımlarda bulunmak istedim...

 

Görüsler ve düsünceler ayri oldugunda medeni kurallar icersinde bunlar tartisiliyor.Burada herhangi bir problem zaten yok.Kimsenin bir digerinin görüsünü zorla paylasmasi diyede bir kaide mevcut degil.Herkes kendi kisisel görüsünü özgürce ifade etmektedir.

 

Fikirleri birbirine cok uyum saglayan arkadaslar bile yeri geldiginde karsit görüslerde olabiliyor ve nezaket kurallari dahilinde bunlar tartisiliyor.Eger forum kurallarina aykirilik varsa ki vardir;aykiri davranana gerekli uyarida yapilmaktadir.Sanirim buraya kadar hemfikiriz.

 

Prensip olarak kendisine;Türklüge hakareti,Türk Devleti ve tarihine bu devletin kurucusuna dil uzatmayi kabul etmis olan bazilari ile ben sahsen tartismiyorum.Fakat tartisan arkadaslarin verdigi mücadeleyi günbe gün yasiyorum.Tartisma adabi baskalarina ve onlarin fikir ve görüslerine sistematik olarak satasma demek olmamalidir.Tartisma adabi,kendi görüsünde olmayanlari asagilamak,hakarete varacak tarzda provake etmek de olmamalidir.Tartismalar etik degilse tartisma olmaktan cikar.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Sayın gecekuşu ve politika, nasıl bir sorundan bahsedildiğini anlayamadım ama, anladığım kadarını yanıtlayayım: Benim dinci ve etnik bölücülerle herhangi bir uzlaşı noktamın olamayacağını biliyorum. Böyle bir uzlaşı söz konusu değildir. Ancak onlar, yani dincilerle etnikçiler, aralarında ülkeyi bölme konusunda uzlaşabilirler. Olan da budur zaten...

Gönderi tarihi:

Baslik,bir belediye baskaninin densizligini anlatiyor.Ve ilgi duyanlar görüslerini aktariyor.Ne var ki Türklerin dostu olamamis olan bazilari konuyu yine Türk ve Kürtlere getirip "TÜRKLER CAGDAS,KÜRTLER FEODAL"diyenlere duyurulur diyor.Insan olarak hepimizin hoslanmadigi renkler,kisiler,zevkler vardir.Ben Türklere karsi bu kadar radikal düsmanligin ancak Türk karsitlarindan olabilecegine inananlardanim.Elestiri eger nefrete dönüsüyorsa bunun adina düsmanlik denir.

 

Yanlislari yazmayalim mi diye savunma olacagina eminim.

 

saygilarla

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Baslik,bir belediye baskaninin densizligini anlatiyor.Ve ilgi duyanlar görüslerini aktariyor.Ne var ki Türklerin dostu olamamis olan bazilari konuyu yine Türk ve Kürtlere getirip "TÜRKLER CAGDAS,KÜRTLER FEODAL"diyenlere duyurulur diyor.Insan olarak hepimizin hoslanmadigi renkler,kisiler,zevkler vardir.Ben Türklere karsi bu kadar radikal düsmanligin ancak Türk karsitlarindan olabilecegine inananlardanim.Elestiri eger nefrete dönüsüyorsa bunun adina düsmanlik denir.

 

Yanlislari yazmayalim mi diye savunma olacagina eminim.

 

saygilarla

Siz önce dostlugu, düsmanligi "Türk'ler cagdas, Kürtler feodal" diyenlere ögretin. Benim sözüm sadece bu tür ayrimi yapanlaraydi, ama siz üzerinize alinmissiniz. Kendi bileceginiz bir durum. Ehh Rize belediye baskanida bir Türk olduguna göre "Türk'ler cagdas, Kürt'ler fedal" diyenler bunun hesabini vermelidir herhalde. Kimse burada Türk düsmaligi yapmiyor, yapiyor diyenlerin kendi hüsnükuruntusundur. Elestirilen sadece Türk'leri digerlerinden üstün gören sahislardir. Sizin icin bu tip insanlar iyi bir Türk ise yapacak bir sey yok.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.