Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ergenekon: Türkiye’de Kansız Bir İç Savaş Sürüyor!


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

WALL Street Journal gazetesi, Türkiye'de siyasi gerginliklerin tırmandığını belirtirken 'Türkiye'de dini ve laik elitlerin, 2007'den beri, kansız, bir iç savaşı sürdürdüğünü' savundu. 'Türk savcısının tutuklanması, gerginlikleri artırdı' başlığını kullanan gazete, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasının ardından Türkiye'deki 'siyasi gerginliklerin' arttığını, bunun da 'dini ve muhafazakar hükümet ile laik kurumlar arasındaki güç mücadelesini daha da ateşlediği' yorumunu yaptı.

 

Önce Erzincan başsavcısı Cihaner’in tutuklanması, ardından Balyoz operasyonu ile 40’a yakın üst düzey komutanların gözaltına alınması Türkiye’nin ve dünya basınının gündemine bomba gibi düştü. Bu haberler arka arkaya patlak verdiğinde gerçekten de “Eregenekon da neymiş, böyle bir örgütlenme yok” diyenlerin yüz ifadelerini çok merak ediyorum. İlk Ergenekon olayları basında çıktığında Fatih Altaylı bir program yapıp Ergenekon diye bir şey yok deyip kahkahalarla gülmüş ve olayı son derece hafife almaya çalışmıştı. Fakat her gün ortaya çıkarılan deliller bu kahkahaların yüzlerde donmasına neden oldu. En son geçen gün bir albayın evinde Bahriye Üçok’a gönderilen bir bombanın benzeri bulundu. Bomba kağıt şeklinde bir düzenekle hazırlanmış ve buzdolabının arkasında gizli bir bölmeye bir not ile birlikte saklanmıştı. Hatırlarsanız Bahriye Üçok’da bir kargo şirketi aracılığıyla gönderilmiş kitap paketinin patlaması sonucu hayatını kaybetmişti. Paketi açarken, yanında bulunan kızını odadan çıkarttığı da biliniyor. Bomba uzmanlarınca eğitildiği halde paketi düzgün açamamıştı.

 

Şimdi Türkiye toprağın altına gömülen cephaneliklerin, bilgisayarlarda sinsice saklanan darbe planlarının, camilere yönelik planlanan bombalama eylemlerinin ve faili meçhul birçok cinayetin hesabını tek tek soruyor. Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Abdi İpekçi, Prof. Muammer Aksoy, Prof. Tamer Kışlalı, Çetin Emeç, Hrant Dink, Turgut Özal… Son olarak Bülent Ecevit’in de hastane kayıtları inceleniyor. İşte bu insanlar karanlık ve sinsi planlarlarla tek tek katledildiler. Bu olaylar olurken komünist ve solcu kesim hep birlikte ayaklanıp her cinayetin arkasından dindar kesimi suçladılar. Bütün faili meçhul cinayetleri dindar insanların üzerine yıkmaya çalıştılar. Memleketti sürekli iki cepheye bölmeye çalışıp laik kesimle dindar kesim arasında çok büyük bir düşmanlık oluşmasına ve şeriat korkusu yaymaya olağanüstü gayret sarfettiler. Fakat başa gelen hükümet yıllarca ince ince kurulan bütün planların altüst olmasına neden oldu. Bu Ergenekoncuların gerçekten de hiç beklemedikleri bir gelişmeydi.

 

Gerçektende Türkiye’de kansız bir iç savaş yaşandığı doğru. Şimdi Ergenekon’dan gözaltına alınanların verdikleri ifadeler ve gizli tanıklar sayesinde bütün karanlık oyunlar ve faili meçhul cinayetler bir bir ortaya çıkarılacaktır. Susurluk olayından tutun da Şemdinli olaylarına kadar Türkiye’yi alt üst eden bütün hain eylemler çorap söküğü gibi tek tek çözülecek ve gün yüzüne çıkarılacaktır. O zaman bütün bu faili meçhul cinayetleri ve kirli eylemleri dindar insanların üzerine atan Ergenekon çetesi tüm yaptıklarının hesabını yargı önünde tek tek vereceklerdir. Her Türk vatandaşının Ergenekon çetesinin çökertilmesi için hükümete sonuna kadar destek olmaları vatandaşlık görevidir. Bu temizlik ne kadar derin yapılırsa Türkiye o kadar derin bir nefes alacak ve huzura kavuşacaktır.

Gönderi tarihi:

WALL Street Journal gazetesi, Türkiye'de siyasi gerginliklerin tırmandığını belirtirken 'Türkiye'de dini ve laik elitlerin, 2007'den

.

.

.

nefes alacak ve huzura kavuşacaktır.

 

Yazilariniz okundugunda sizin gercekten okumus, tahsilli egitimli kültürlü mürekkep yalamis birisi oldugunuz izlenimi cikiyor. Önyargi bütün bu özellikleri yok eder. Göz altina alinan ve de tutuklanan hicbir sanikla ilgili henüz ortada hic bir mahkeme karari yokken, hic birisinin sucu sabit olmadigi halde hala Ergenekoncularin yüzlerinden bahsetmeniz bir önyargidir. Ergenekon diye bir örgüt tespit edilmemistir bugüne kadar. Tespit edilemedigi icin her gün yeni bir komplo, yeni bir senaryo ile insanlar gözaltina alinmakta ve bu davalar birlestirilerek zamana yayilmaktadir. Vicdan sahibi herkesin elini vicdanina koyarak düsünmesi gerekir. Bu kadar ciddi bir konuda ideolojik yaklasmak en büyük yanilgidir. Henüz tek bir suclu bile yoktur ortada.

 

Müslümanlikta iftira atmak, giyaben konusmak birisini suclamak büyük günahlardandir. Hem müslüman olup ama hem de iftira atmak yakismaz birbirine...

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

WALL Street Journal gazetesi, Türkiye'de siyasi gerginliklerin tırmandığını belirtirken 'Türkiye'de dini ve laik elitlerin, 2007'den beri, kansız, bir iç savaşı sürdürdüğünü' savundu. 'Türk savcısının tutuklanması, gerginlikleri artırdı' başlığını kullanan gazete, Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in tutuklanmasının ardından Türkiye'deki 'siyasi gerginliklerin' arttığını, bunun da 'dini ve muhafazakar hükümet ile laik kurumlar arasındaki güç mücadelesini daha da ateşlediği' yorumunu yaptı.

 

Önce Erzincan başsavcısı Cihaner’in tutuklanması, ardından Balyoz operasyonu ile 40’a yakın üst düzey komutanların gözaltına alınması Türkiye’nin ve dünya basınının gündemine bomba gibi düştü. Bu haberler arka arkaya patlak verdiğinde gerçekten de “Eregenekon da neymiş, böyle bir örgütlenme yok” diyenlerin yüz ifadelerini çok merak ediyorum.

*

**

***

Gerçektende Türkiye’de kansız bir iç savaş yaşandığı doğru. Şimdi Ergenekon’dan gözaltına alınanların verdikleri ifadeler ve gizli tanıklar sayesinde bütün karanlık oyunlar ve faili meçhul cinayetler bir bir ortaya çıkarılacaktır. Susurluk olayından tutun da Şemdinli olaylarına kadar Türkiye’yi alt üst eden bütün hain eylemler çorap söküğü gibi tek tek çözülecek ve gün yüzüne çıkarılacaktır. O zaman bütün bu faili meçhul cinayetleri ve kirli eylemleri dindar insanların üzerine atan Ergenekon çetesi tüm yaptıklarının hesabını yargı önünde tek tek vereceklerdir. Her Türk vatandaşının Ergenekon çetesinin çökertilmesi için hükümete sonuna kadar destek olmaları vatandaşlık görevidir. Bu temizlik ne kadar derin yapılırsa Türkiye o kadar derin bir nefes alacak ve huzura kavuşacaktır.

Yazmaya kullandığınız cümleleri bir araya getirerek başlıyalım. Tespit çok doğru...

 

"Önce Erzincan başsavcısı Cihaner’in tutuklanması, ardından Balyoz operasyonu ile Gerçektende Türkiye’de kansız bir iç savaş yaşandığı doğru."

Ancak !

Bir de olayları iktidarın ve sizin göstermeye çalıştığınız şekilde değil farklı bir bakış açısıyla bakarak değerlendirelim...

Evet Bu hafta işler çığırından çıktı.

Oysa; Ülkemizin ekonomik tablosu aynen devam etti.

 

Bugün Türkiye’ye ekonomik tablonuz iyi diye referans veren kuruluşlar, kriz öncesinde, dünyayı krize sokan ülkelere de olumlu notlar vermişlerdi. Onlar başka işlerle meşguldür. İşsizlikte dünyanın ikincisi olmuşuz, işyerlerimiz kapanıyor, ekonomimiz küçülüyor, işler azalıyor, kredi kartları ödenemiyor, bu nasıl iştir diye sakın düşünmeyin. O iş ayrı bu iş ayrı.

 

Bu mevsim bizde toprağın gübreyle buluşması gereken mevsim. Tam çiftçinin gübre kullanmak zorunda kaldığı mevsim. Bugünlerde gübre fiyatları, açıklanamayacak ölçüde bir sıçrama kaydetmiştir. Geçtiğimiz kasım ayında gübrenin tonu 460 lirayken, bugün 720 lira olmuştur. 650 lira olan 15-15-15’lik taban gübre bugün 780 lira. 275 lira olan amonyum sülfat bugün 440 lira. 420 lira olan yüzde 26’lık amonyum nitrat 500 lira. Yüzde 20 ile yüzde 64 arasında ciddi bir artışla karşı karşıyayız

 

YARGI YARGININ KARŞISINA ÇIKTI

 

Son iki günde yaşananlar Türkiye’de bir ölçüde alışmaya başladığımız gidişatın temposunun çok yükseldiğini ve bu gidişin çok tehlikeli istikametine doğru götürmekte olduğu gerçeğini herkesin önüne koymuştur.

 

Türkiye cumhuriyet tarihi boyunca darbeler yaşamıştır, isyanlar yaşamıştır. Çok acı travmalar, iç çekişmeler yaşamıştır.

 

İlk kez cumhuriyet tarihinde yargı yargının karşısına hükümet kararıyla çıkarılmıştır. Kimse bir aldatmacaya alet olmasın. Bu olayların arkasında sanmayın ki hukuk duyarlılığı içindeki hukukçular vardır. Bu olay yargının siyasallaşmakta olduğunu göstermektedir.

 

İLK KEZ KUVVET KOMUTANLARI GÖZALTINDA

 

Bunun sonucunda Türkiye’de ilk kez kuvvet komutanları gözaltına alınmıştır, ordu komutanları gözaltına alınmıştır. Bir günde 21 amiral ve general, 27 subay, 48 TSK mensubu büyük operasyonla gözaltına alınmıştır.

 

Bu kadar büyük ve çarpıcı bir operasyon bildiğim kadarıyla hiçbir demokratik ülkede olmamıştır. Türkiye’nin tarihinde olmamıştır. Bildiğim kadarıyla herhangi bir başka demokratik ülkede, büyük olayların yaşandığı ülkeler dahil, böyle olaylar ortaya çıkmamıştır.

 

Faşizmden demokrasiye geçen ülkelerde böyle bir tablo yaşanmamıştır. Demokrasi ve hukuk devleti ön görülebilirlik rejimidir. Yani herkesin geleceğinden emin olduğu bir düzendir.

 

..

SABAHA KARŞI 4'TE
kapınız çalındığı zaman olsa olsa sütçüdür diyebiliyorsanız demokrasi vardır.

Eğer sabaha karşı 4’te 'Eyvah geldiler' diyorsanız, korku sizin ruhunuza işlemişse, işte o ülke demokratik bir ülke olmaktan çıkmış demektir.

48 KİŞİ NİYE TUTUKLANDI

 

Bu 48 kişi tutuklandı dün. Doğal olarak vatandaş soruyor niçin?

Bunlar önümüzdeki aylar içinde darbe yapacaklardı da, 1-2-3 ay sonra, geleceğe yönelik bir darbe uygulamasını hayata geçirmek üzereydiler, şimdi elleri tutuldu, o nedenle gözaltınalar mı diyoruz?

 

Aklı başında kimse, bu insanların böyle bir darbe gerçekleştirme çabası içinde olduklar kanaatinde değil. Bunlar şimdi değil, geçmişte güç ellerindeyken, geçmişte darbe yapmaya fiilen giriştiler ve darbeyi yapamadılar bu anlaşıldı, ondan dolayı mı şimdi onlara bu hesabı sormak üzere gözaltına alıyoruz?

 

Bunlar geçmişte darbe düğmesine bastılar mı? 2003’te bu insanlar darbe projesini ortaya koydukları zaman, bunu birilerinden mi sakladılar?

 

Neymiş? Bir askeri tatbikat vesilesiyle, aslında darbeye yönelik bir proje ortaya koymuşlar. 7 yıl boyunca neyi beklediniz? Her şey ortada. Resmi bir tatbikat uygulaması. Açık bir olay var. O olay darbe hazırlığıymış. Bunu sadece bu 48 kişi mi yapmış? Bunlar onu yaparken, bunların amirleri neredeydi? Onların bakanları, başbakanları neredeymiş?

 

Neyle meşgulüz, ne yapıyoruz? Bunun arkasında ne var? Önleyici tedbir almak var mı? Hayır.

 

Geçmişte gizli bir darbe organizasyonuyla ilgili hesap sorma var?

 

O zamanki komutanlar şimdi televizyon seyrediyor. Hesabı şimdi mi soruluyor? 7 yıl geçmiş aradan, emekliye ayrılmış. Şimdi biriler hangi ihtiyaçtaysa bu konuda bir dava kararı almışlar. Hiçbir zaman hukukun gereği budur anlayışı yok.

 

Gönderi tarihi:

“Eregenekon da neymiş, böyle bir örgütlenme yok” diyenlerin yüz ifadelerini çok merak ediyorum.

Samanyolu televizyonunda yayınlanan, insanlara dogmaya tevekkülü ve kadere boyun eğmeyi, mucizelere inanmayı öğütleyen o bilindik yapımlardan birini neler yayınlıyorlarmış diye merak edip, sabır taşı çatlamadan izlemeye devam etmeyi başarabildiğim sırada oluşan yüz ifademin aynısı...

Gönderi tarihi:

Samanyolu televizyonunda yayınlanan, insanlara dogmaya tevekkülü ve kadere boyun eğmeyi, mucizelere inanmayı öğütleyen o bilindik yapımlardan birini neler yayınlıyorlarmış diye merak edip, sabır taşı çatlamadan izlemeye devam etmeyi başarabildiğim sırada oluşan yüz ifademin aynısı...

 

Insanlara hersey Allahtandir, sana düsen boynun egip eyvallah demektiri ögütleyen televizyon kanallari ile insanimiz afyonlaniyor. Insanlarimizda maalesef afyonlanmayi hic mi hic sevmez yani!

 

AKP Corum Milletvekili konusuyor, artik köyünde mi parti merkezinde mi neredeyse: Ve AKP'ye karsi olanlari kansizlikla sucluyor. Evet evet yanlis degil hem de canli yayin. iki gün önce fisleme sirasi bizde demisti Kahramanmaras AKP milletvekili, simdi de AKP'ye karsi olanlarin kansiz oldugu AKP'ye karsi olanlarin kanlarinin tahlile gönderilmesi gerektigini bagira bagira söylüyor AKP'nin Corum Milletvekili. Dinleyenler tabii ki köyün veya kasabanin insanlari, oturmuslar filim seyreder gibi sira boyu o konustukca onlarda alkisliyorlar. Iste afyonlanmis insan portresi böyle olur. Bir tane adam gibi adam kalkipta ya sen diyorsun demediyse o sira sira dizilmis olan insanlardan onlar afyonlanmis demektir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Yazilariniz okundugunda sizin gercekten okumus, tahsilli egitimli kültürlü mürekkep yalamis birisi oldugunuz izlenimi cikiyor. Önyargi bütün bu özellikleri yok eder. Göz altina alinan ve de tutuklanan hicbir sanikla ilgili henüz ortada hic bir mahkeme karari yokken, hic birisinin sucu sabit olmadigi halde hala Ergenekoncularin yüzlerinden bahsetmeniz bir önyargidir. Ergenekon diye bir örgüt tespit edilmemistir bugüne kadar. Tespit edilemedigi icin her gün yeni bir komplo, yeni bir senaryo ile insanlar gözaltina alinmakta ve bu davalar birlestirilerek zamana yayilmaktadir. Vicdan sahibi herkesin elini vicdanina koyarak düsünmesi gerekir. Bu kadar ciddi bir konuda ideolojik yaklasmak en büyük yanilgidir. Henüz tek bir suclu bile yoktur ortada.

 

Müslümanlikta iftira atmak, giyaben konusmak birisini suclamak büyük günahlardandir. Hem müslüman olup ama hem de iftira atmak yakismaz birbirine...

 

 

saygilarla

 

 

Amacım kimseye iftira atmak değil, zaten savcılar delilleri araştıracak ve suçluları ortaya çıkaracaklar. Masum olanlarda serbest bırakılacaklar. Beni temennim bu. Aynı baskılar, zulümler dindarlara yapıldığında kimsenin sesi soluğu çıkmıyor kimse demokrasiden bahsetmiyordu bu ülkede. Saygılarımla

Gönderi tarihi:

Amacım kimseye iftira atmak değil, zaten savcılar delilleri araştıracak ve suçluları ortaya çıkaracaklar. Masum olanlarda serbest bırakılacaklar. Beni temennim bu. Aynı baskılar, zulümler dindarlara yapıldığında kimsenin sesi soluğu çıkmıyor kimse demokrasiden bahsetmiyordu bu ülkede. Saygılarımla

 

Ülkemizde hicbir müslümana müslüman oldugu icin baski ve zulüm yapilmamistir, daha dogrusu baski ve zulüm kavramlarini tamamen reddediyorum. Ülkemizde hic kimse insanlarin inanclari geregi, baski ve zulüm altinda oldugunu söyleyemez. Bu ülkede eger tarihe bakarsaniz, Türkcülere zulmedilmistir, simdilerde de laiklere zulmediliyor. Sevinenlerin kimler oldugunu eger siz cesaret edip söyleyemeseniz ben söyleyeyim. Sevinenlerin dün TV'da 40 yil siz bizi fislediniz simdi sira bizde diyenlerdir, yani dinci kesimdir. Bu ülkede din maskesi altinda cok dümenler cevrilmistir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Yazilariniz okundugunda sizin gercekten okumus, tahsilli egitimli kültürlü mürekkep yalamis birisi oldugunuz izlenimi cikiyor. Önyargi bütün bu özellikleri yok eder. Göz altina alinan ve de tutuklanan hicbir sanikla ilgili henüz ortada hic bir mahkeme karari yokken, hic birisinin sucu sabit olmadigi halde hala Ergenekoncularin yüzlerinden bahsetmeniz bir önyargidir. Ergenekon diye bir örgüt tespit edilmemistir bugüne kadar. Tespit edilemedigi icin her gün yeni bir komplo, yeni bir senaryo ile insanlar gözaltina alinmakta ve bu davalar birlestirilerek zamana yayilmaktadir. Vicdan sahibi herkesin elini vicdanina koyarak düsünmesi gerekir. Bu kadar ciddi bir konuda ideolojik yaklasmak en büyük yanilgidir. Henüz tek bir suclu bile yoktur ortada.

 

Müslümanlikta iftira atmak, giyaben konusmak birisini suclamak büyük günahlardandir. Hem müslüman olup ama hem de iftira atmak yakismaz birbirine...

 

 

saygilarla

 

tabiki iftira iyi birşey değildir. helede bu iftira belgeleri mahkemelere kamyonlarla getirilipte içeriye forklif le taşınıyorsa. :stuart:

Gönderi tarihi:

Yeryüzünde dogmadan daha şiddetli bir uyuşturucu icat edilememiştir. Eroine, afyona binbeşyüz basar dogma.

 

Kan tahlili istemek ne kelime, fişlemek ne kelime, bu insanlar kendileri gibi düşünmeyenlerin, evet evet, neden sadece bu, neden sadece ve sadece kendileri gibi düşünülmemesi, farklı düşünülmesi, sırf bu yüzden sonsuza kadar azap çekeceklerine inanıyorlar.

 

Bu insanlar, farklı düşünenlerin yakılıp yakılıp etlerinin döküleceğine, sonra yeniden et giydirilip yeniden yakılacağına inandırılmışlar. Fişlemenin sözü bile olmaz.

 

Böyle bir vahşeti en değme korku filminde izleyemezsiniz. Bunların hayal dünyalarındaki vahşet, akıl alır gibi değildir. Bu vahşetten beklenmeyecek faşizm, beklenmeyecek kin ve nefret, beklenmeyecek paranoya olamaz.

 

Yeryüzünde dogma kadar korkunç bir insanlık düşmanı ortaya çıkmamıştır. Bu paranoyalar, insanlığın en korkunç katilidir...

Gönderi tarihi:

 

 

 

Bu ERgenekon gerçekten ciddi bi oluşum.. :D

 

Olası bir iktidar değişikliğinde daha ciddi DİNgenekonlar çıkacaktır..bu DİNgenekonlarda ERgenekon gibi ses getirecek ciddi oluşumlardır..sabaha karşı alınacaklarında feryatları duyulacak CDleri valizlerle belgeleri forkliftlerle Beşiktaş değilde başka bi savcılığa indirilecektir.. :D

 

Ne dersiniz..böylemi olacak.. :D

Gönderi tarihi:

Ben tek taraflı oynamayı sevmem.Galibeyitin ve mağlubiyetin aynı yerde bittiği tek kale zihniyeti hiç bana göre değil.Kendinizi aldatabilirsiniz,ama beni asla.Ergenekon'un mimarlarını ne kadar tanıyorsunuz siz?Bence çok da değil.İsterseniz sizinle en çağdaş darbe demokrasimizin başladığı 1960'lara dönelim.O zaman belki sizi de kendi aynanıza çeviririz.

Gönderi tarihi:

Ergenekon'un mimarlarını ne kadar tanıyorsunuz siz?

İyi biliriz. Bu hayal ürünü senaryonun ilk mimarı Graham Fuller'dir. Kendisi laikliği kaldırıp Atatürk ilkelerini yok etmek için tek yolun Türk Silahlı Kuvvetlerinin pasifize edilmesi olduğunu söyleyerek işin temelini atmıştır.

 

Sonra iş CIA ajanı koca Taraf'ından taşeronlara, onlardan yamaklara, onlardan ayakçılara havale edilmiştir...

Gönderi tarihi:

Mimarlardamı ERgenekoncu ya hu..bakın şu işe.. :D

 

Galipte mağlupta aynı topraklarda..siz nerede yaşıyorsunuz acaba.. :D

 

Seni aldatmak için yazmadım..yaşadıklarımdan çıkarımlarımı paylaştım..60 ihtilalinde altı yaşında ufacık çocuktum.. :D

 

Şimdi gel okuduklarınla duyduklarınla değil yaşadıklarınla paylaşım yap..bizde seni anlayalım.. :D

Gönderi tarihi:

Dindarlara Gelince Tamam, Ergenekonculara Gelince İsyan!

 

Şu Ergenekoncular’ı ne pahasına olursa olsun koruyup kollamaya çalışanları ve temize çıkarmaya çalışanları gerçekten hayretle izliyorum. Her gün televizyonlarda yeni bir delille karşılaşıyoruz. Camilere suikast planları, okullara bombalı eylem planları, faili meçhul binlerce cinayet, Fadime Şahin ve Ali Kalkancı senaryosu ile hükümeti devirme planları, Susurluk ve Şemdinli olayları, bilgisayarlarda bulunan darbe planları, Türkiye’nin her köşesine özenle zulalanmış ve toprağa gömülmüş cephanelikler, bir komutanın evinde bulunan bomba düzeneği ve amirallere suikast planları…

 

Bulunan delilleri daha sayalım mı? Ergenekon çetesinin Türkiye’yi resmen alttan çökertmeye çalıştığı ve hükümeti devirme uğruna her türlü kanlı eylemi göze aldıkları çok açık değil mi? Şimdi dün televizyonda Fatih Altaylı Teke Tek programında şöyle soruyor: “Tamam, bu insanlar eylem planı yapmışlar ama bunu uygulayamamışlar, çoğu komutan zaten şu anda emekli, şimdi bu suç mudur? Böyle bir sorunun sorulduğuna inanabiliyor musunuz? Ayrıca yine programda gözaltına alım sürecinde son derece hukuksuz uygulamalar yapıldığı, gece yarıları evlere baskınlar düzenlendiği, gizli tanığın kesinlikle kullanılmaması gerektiği söylendi. CHP lideri Deniz Baykal’da “adam evinde korku içinde bekliyor, ne zaman polis gelecek diye” diyor. Eğer adamın bir suçu yoksa, tertemiz devletine bağlı bir komutansa, ya da sade vatandaşsa neden korku içinde beklesin söyler misiniz?

 

Şimdi bütün bu uygulamalar yıllar önce dindarlara da yapılmadı mı? Onların da evlerine gece yarısı baskınlar düzenlenmedi mi? Onlar da gece gözaltına alınıp günlerce şubede tutulmadılar mı? Onların da evleri didik didik aranıp, hiçbir suç unsuru olmadığı halde çete suçlamasıyla suçlanmadılar mı? O zaman hiç kimsenin çıkıp da “Bu haksız bir uygulama, insan haklarına aykırı, insanlar günlerce uyutulmadan sorgulanamaz, kimsenin telefonu dinlenemez, gece yarısı evi basılamaz” diye itiraz etmedi. Tam tersine bugün Ergenekonculara yapılan uygulamaların aynısı dindarlara yapıldığında zevkle ve neşe içinde televizyonlardan seyrettiler. Şimdi aynı uygulamalar Ergenekonculara yapıldığında hop oturup hop kalkıyorlar. Üstelik dindarlara yapılan baskınlarda basından takip ettiyseniz hiçbir delile rastlanmadı. Zaten savcı da suç teşkil edecek hiçbir delil bulunmadığını açıklamıştı. Oysa Ergenekonculara ait deliller anında kamerayla görüntülenip tüm milletin gözü önünde her gün çarşaf çarşaf sergileniyor.

 

Bütün Türkiye şimdi gerçek çete kimmiş, Türkiye’de sinsi cinayetleri planlayanlar kimlermiş, bu cinayetleri dindarların üzerine atanlar kimlermiş, darbe planları yaparak hükümeti devirmeye çalışan, masum insanları bu uğurda feda eden kimlermiş, yargıdan tutun da politikaya ve orduya kadar birçok insanı bu uğurda örgütleyen, baskı ve tehditle insanları sindiren kimlermiş görsün. Bu insanları her ne pahasına olursa olsun savunmaya çalışanları da görsün. Daha önce tertemiz insanlara iftira atılırken sus pus olup bir köşesinden seyredenlerin kendi kuyruklarına basıldığında nasıl yerlerinden sıçradıklarını da görsün. Ve her vatandaş bu konuda elini vicdanına koyup bir düşünsün. Türkiye demokratik bir devletse her kesime, her dine, her vatandaşına karşı demokratik olacak, bu ülkede her vatandaşın hakkı aynı şekilde korunacak. Kimse dindarlara yapıldığında tamam ama Ergenekonculara yapıldığında isyan mantığında olmayacak. Aksi taktirde bu ülkede kimsenin aradığı huzuru, güveni ve sükuneti bulamayacağı açıktır. Bugün Ergenekoncuların insan haklarını savunanlar dindarların insan haklarını neden hiç savunmadıklarını bir düşünsünler, sonra yine haksız yere isyan etmeye devam edebilirler, ama artık kimseyi de inandıramazlar. Hukuk ve savcılar bu Ergenekon çetesinin peşini hiçbir şekilde bırakmayacaklar ve yapılan her gizli planı tek tek ortaya çıkaracak ve suçlulara gereken cezayı verecekler. Böylece Türkiye’nin özenle yetiştirdiği evlatları olan Bahriye Üçok’un, Çetin Emeç’in, Uğur Mumcu’nun ve daha binlerce değerli insanın kanı yerde kalmayacak…

Gönderi tarihi:

Dindarlara Gelince Tamam, Ergenekonculara Gelince İsyan!

 

.

.

.

Üçok’un, Çetin Emeç’in, Uğur Mumcu’nun ve daha binlerce değerli insanın kanı yerde kalmayacak…

 

Simdi ben size yazmistim ve demistimki sizin yazdiklarinizi okuyunca sizin egitimli kültürlü mürekkep yalamis birisi oldugunuz kanisina variyorum ama ön yargi bütün bu özellikleri silip süpürüyor.Yukaridaki yazinizi okudugumda sanki;yeni safak,zaman,taraf,star,vakit denilen Laik Türkiye Cumhuriyeti karsiti cemaat ve dolayisiyla AKP yandasi gazeteleri okudugumu sandim.Bu Ergenekon senaryosu adi altinda Serefli Türk Ordusuna dil uzatmaya kimlerin daha yatkin olduklarina bir kez daha inandim ve serefli Türk Ordusuyla bir kez daha gururlandim.

 

Laikligi iclerine sindiremeyen,dedelerinden miras kalan Atatürk nefreti ve onun izinde oldugu icin Türk askerine karsi vicdana ve ahlaka sigmayan karalamalarla dil uzatanlar,1919'larda SEVR'i imzalayanlarin kucaginda oturup Kuvayi Milliye'ye eskiya diyenler kimlerse bugünde onlardir Ergenekon'u savunanlar.Allahi kendilerine kalkan yapip,Allaha sirk kosanlar,cennette arsa ve huri dagitanlar bugün o serefli Türk Ordusuna dil uzatma cüretini bulmuslardir.Danimarka peygamber karikatürü yapti diye ortaligi ayaga kaldiranlar kendi basbakanlarini peygambere padisaha benzetecek kadar dinden ve imandan yoksundurlar.Türk ordusuna dil uzatma cüretini gösterenleri ben Türk milletinin degil baskalarinin dostlari olarak görüyorum.

 

Tirlar dolusu kagit parcalari,Fetulahci istihbaratin sahte belgeleri ile Türk ordusunu yikmayi hayal edenler heralde Türk Ordusunu,Ingilizlerle isbirligi yaparak Türkleri arkadan vuran Araplarin ordusuna benzetiyorlar.Benzemedigi icin mümkün olan her malaneti deniyor her melun iftirayi Ordunun serefli üyelerine rewva görüyorlar.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ben tek taraflı oynamayı sevmem.Galibeyitin ve mağlubiyetin aynı yerde bittiği tek kale zihniyeti hiç bana göre değil.Kendinizi aldatabilirsiniz,ama beni asla.Ergenekon'un mimarlarını ne kadar tanıyorsunuz siz?Bence çok da değil.İsterseniz sizinle en çağdaş darbe demokrasimizin başladığı 1960'lara dönelim.O zaman belki sizi de kendi aynanıza çeviririz.

 

Birakin 1960'i 1950'lerden baslarsaniz daha gercekci olursunuz,isterseniz size yardimcida olabilirim takildiginiz yerler olursa.O zaman kimin kimi aldattigi daha ak ve kara olarak ortaya cikar.Önce cagdasligi anlatin bir bakalim neymis...

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkiye'de hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu askere dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, darbecilere dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, cuntacılara dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın bile yalanlamadığı 2003-2004'ün darbe tertiplerine, o devrin cuntacılarına dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, 2003 yılı baharında, dönemin MİT Müsteşarı'nın Birinci Ordu'daki ihtilal hazırlığı olarak işaret ettiği Balyoz'a dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, askerin içinde yalanlara dayalı andıçları, Türkiye'yi yönlendirmeye dönük lahikaları, ıslak imzalı darbe planlarını hazırlayan odaklara dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, hem Cumhuriyet gazetesine bomba atıp, hem Danıştay'a kanlı baskın düzenleyip irtica çığlıklarıyla daha 2006'da, 2007'de darbe ortamı oluşturmak isteyenlere dokunduğu zaman...

Hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

Hukukun ucu, Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetleriyle Malatya'daki Misyoner Katliamı'ndan operasyon diye söz edebilen askerin içindeki odaklara dokunduğu zaman...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, Hrant Dink cinayeti örtbas edilmek istenirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, asker bir gece vakti 27 Nisan muhtırasıyla millet egemenliğine darbe indirirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, askerle bir olup 367 gibi bir hukuk ucubesiyle Meclis iradesinin önünü kesmek isterken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, asker 28 Şubat darbesini sahnelerken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, Sincan'da tanklar rejime balans ayarı yaparken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, kurbanlarının büyük çoğunluğu Kürtlerden oluşan 17 bin 500 faili meçhul cinayet işlenirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, Güneydoğu'da binlerce köy yakılırken, yüzbinlerce insan köylerinden zorla atılırken, zorla evlerinden barklarından edilirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, taş attıkları için binlerce Kürt çocuğu tutuklanırken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, KÇK operasyonlarında binlerce gözaltı ve tutuklama yaşanırken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, üniversitelerde türban ve başörtüsü yasağı devam ederken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, yüzde 47 oyla seçim sandığından çıkmış bir parti kapatılmak istenirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, asker kişilere de Avrupa demokrasilerindeki gibi sivil yargı yolu açılırken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, bu ülkede asker ve sivilden oluşan iki başlı yargı düzeni demokrasiyle alay edercesine varlığını sürdürürken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, örneğin Orhan Miroğlu seçim zamanı siyaset meydanında Kürtçe konuştuğu için beş yıl hapis cezası alırken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, örneğin Perihan Mağden, Hrant Dink'in katillerine şarkılarıyla, klipleriyle methiye düzenleri eleştirdiği için üç kez hapis cezasına mahkum edilirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, örneğin Baskın Oran'a 'satılmış' iftirasını atan, 'yabancı devletlerden para alıyor' diyen kişi Yargıtay'da beraat ettirilirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, bir Ordu Komutanı'nı ifadeye çağıran sivil savcının yetkileri apar topar elinden alınırken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya, ucu zamanın Kara Kuvvetleri Komutanı'na dokunan bir iddianame hazırladığı için meslekten atılırken, avukatlık yapması bile yasaklanırken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, bir askeri garnizonda daha bu hafta �Adi başbakan!� diye parola düzenlenirken...

Ama hukuk aklına bile gelmiyor, Hrant Dink cinayetine, Ahmet Kaya'nın ölümüne açılan yola taşlar döşenirken...

Hukuk ne zaman aklına geliyor?

Darbeciye, cuntacıya dokunduğu zaman...

***

 

HASAN CEMAL - MİLLİYET

Gönderi tarihi:

1919'da baslayan ve 1923'le damgalanan bagimsizlik bilinci,1950 Demokrat parti ile adim adim yok edilmis,ülke yavas yavas borc batagina cekilerek ABD'nin boyunduruguna sokulmustur.Kanciklarin katlettigi Ugur Mumcu söyle diyor"...fakat ne olursa olsun,"yediveren bagimsizlik gülü"emekci halkimizin kanlariyla sulanmis bu topraklarda yeniden boy vercektir.Hem de daha taze,daha güclü olarak..."

 

" Özellikle 1950-1960 arasi,Kore'ye asker yollama karariyla baslayan ve 'ortak düsman 'olarak sadece kuzey komsumuzu gören.bu yeni dis siyasa döneminde;yardimin denetimi.ortak savunma plan ve programlarinin gözetimi.Nato harp oyunlari gibi nedenlerle,ABD'nin ülkemizdeki etkinligi giderek artti.

 

Türkiye ile ABD arasinda,sayisi sonradan saptanan,yüze yakin anlasmaya(sözle ve mektupla yapilanlarla birlikte)dayanan ilginc bir iliski kurulmustu.Bu iliski,TÜRK SAVUNMA SISTEMININ,ABD SAVUNMA SISTEMI ICINDE GÖRÜLMESI GIBI sakincali bir sonuc doguruyordu.Bu yillarda ABD'nde soguk savasin yarattigi yeni bir saldiri kuraminin gelistirildigine tanik olunur.Dolayli saldiri adiyla anilan bu kurama göre,"bir ülkede halkin bilinclenmesine yönelik cabalar,iktidari almak icin zora basvurabilir.Bu gibi durumlarda ABD bu hükümetlere,istedikleri taktirde askeri birlikler yollayarak yardim eder."

 

Türkiye ile ABD arasinda bu konuda da bir anlasma yapilmistir.

 

Demokrat Parti döneminin son bir yasasi,7480 sayili yasa,bu anlasmayi onayliyordu.Bu anlasma ile,Türk Hükümeti,ic güvenligin saglanmasi icin ABD'den asker yollamsini isteyebilecekti. Ysa ve anlasma 1979 tarihinde yürürlükteydi,simdiyi bilmiyoruz.

 

Emperyalizmi isgal ettigi topraklardan kovarak,Ulusal Kurtulus Savasi sonunda kurulmus olan Türkiye Cumhuriyeti'nin ic güvenligini saglamak icin,emperyalizmin son temsilcisinden yardim istemesi,tarihsel yanilgilarin en büyügüdür.

 

Bu anlasmanin Türkiye Cumhuriyetinin kurulus mitine ters düstügü de görülmedi nedense!...

 

27 Mayis'a bu kosullarla gelindi.

 

Mc.Namara'nin 1967 tarihinde Temsilciler Meclisi Dis Iliskiler Komitesinde yaptigi konusmada söyledigi:"Askeri yardimlarimizin asil amaci,az gelismis ülke askerlerini ABD ideolojisine göre yetistirmek ve onlardan,gelecekte gerektiginde o ülke yönetiminde yararlanmaktir.

 

Ortak Savunmaya karsi cikan ve Ulusal Ordu olmasi gerektigini dile getirenlere,zamanin basbakani Demirel:"Türk ordusunun ulusal ordu oldugundan süphemi ediliyor,ABD yardimi olmazsa ortak düsmana karsi savunmamizin zayiflayacagini ileri sürerek,ABD yardimina hayir demenin Komünizme hizmet oldugunu vurguluyor ve ABD yardiminin özgürlügümüzün ve bagimsizligimizin güvencesi oldugunu söylüyordu.ABD'ye karsi olmakla düzene karsi olmak es anlamliydi.

 

M.Emin Deger-CIA-KONTGERILLA VE TÜRKIYE

 

 

Bu nedenle Türkiye'nin hizli müslümanlari ABD'ye hayir-6.Filo Defol mitinglerini Komünistlerin mitingi olarak lanse ediyorlardi.Yani bugünde dahil olmak üzere,ABD'ye karsi olmak demek vatan hainligi demek oluyordu.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkiye'de hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

.

.

.

HASAN CEMAL - MİLLİYET

 

Hasan Cemal 1970 li yillarin müthis cuntacisidir.Yani Evren'in 12 EYLÜL DARBESINI alkislayanlardandir.Eger darbeci araniyorsa önce Hasan Cemal hesap vermelidir.

 

Dünkü Marksistler,Atatürk ve Cumhuriyet karsitlari bugün cemaatci olmuslardir.Yani etiket degistirmislerdir. Haktan hukuktan bahsedenler önce bu hak ve hukuku 80'lerde arayip aramadiklarinida kendilerine sormalidirlar.Iktidara yandaslik yapmakla devrimcilik olsaydi en büyük devrimci Fehmi Koru olurdu.

 

 

saygilarla

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Muvazzaf ve emekli subaylar tutuklanirken,yandas medya tef calip oynuyordu.Bunlara karsi olanlara DARBECILER-ERGENEKONCULAR diye tempo tutuyorlardi.Dün bu tutuklananlarin büyük bir kesimi tahliye edildi.Yandas medya bu sefer taktik degistirip;HSYK'nin atadigi savci ve hakimler tahliye ettirdi diye yazmaya basladilar.Demekki tutuklaninca bizden saliverilince sizden oluyormus yandas medyaya göre.Akli olan herkesin bu yandas medyada yazi yazanlarin gercekten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gazetecileri olduguna gercekten inandigini söylemekte zorlanacaklarina asla süphem yoktur.

 

Bakin dün aksamdan bir örnek vereyim ve bu yandas denilen medya yazarlarindan birinin nasil isgüza oldugunu hep birlikte anlayalim.Isgüzar diyorum,cünkü bu malum gazeteci Sincan Agir Ceza Mahkemesi Baskani Hakim Osman Kacmaz'a "ISGÜZAR "diye yazip 11 ay hapis cezasi aldi.Ve birtakim medya unsurlari,efendim "ISGÜZAR"demekle 11 ay cezami olurmus.Ne varki bu sözde, diyerek aynen Erdogan'in Minareler süngümüz ....siirini okudu diye ceza almasini elestirenlerin saflarinda yer aldilar.Bende suc olmadigi icin isgüzar diye yazdim.

 

Kanal 8'de sekizinicigün programi vardi.Nazli Ilicak bu programa davetliydi konusmaci olarak.Almanya'dan Prof.Faruk Sen ve birkac degisik isim de vardi.Faruk Sen Deniz Feneri yolsuzlugundan bahsediyordu.Nazli Hanim hemen atildi:Evet Türkiye'de de Mehmetcik Vakfi ve baska vakiflar böyle yolsuzluklarla suclandi,diyince Faruk Sen DENIZ FENERI cok farkli bir olaydir,kurban bagislariyla ayni kategoride degildir diyince Nazli Hanium sustu.Demek istedigim Deniz Feneri yolsuzlugu artik ayyuka cikti.Adamlar Almanya'da yargilandi hapse atildi.Gerek onlarin ifadeleri gerek yapilan arastirmalar Deniz Feneri'nin yolsuzluklarinin Türkiye uzantilari tespit edilerek hem hükümete hem yargiya bildirildi.Hürriyet Gazetesi,bir yazisinda Erdogan'in adinida verince kizilca kiyamet koptu.Hürriyet'e dünyada esi emsali görülmemis bir vergi cezasi uyduruldu.Tüm yandas medya bunlarin icinde Nazli Ilicak'ta olmak suretiyle,Hürriyet'e veryansin ettiler.Deniz Feneri ile ilgili tek bir yazi kaleme almadilar.Hatta savundular.Hükümet Zahit Akman'in ne görevden alinmasina ne de gözaltina alinmasina izin vermedi.CHP'ye kizanlar;CHP'nin Melih Gökcek neden görevden alinmadida Adana Beldiye Baskani görevden alindi veya ZAHIT AKMAN neden görevden alinmadi demesine eger hak vermiyorlarsa onlar samimi degillerdir.Bu CHP'yi savunmak degil gercekleri ifade etmektir.

 

Düne kadar ne basbakan ne de yandas medya Deniz Feneri ile ilgili tek bir kelime sarfetmediler.Dün basbakan secim ve referandum yatirimi icin "Yardimlari yiyenler cinayet islemis gibidirler"diyince yandas medya koca puntolarla onun sözlerini ayet gibi mansetlere tasidilar.Iste yandas medyanin yandasligi.Veya artik sizverin adini bunun.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Türkiye'de hukuk yok zulüm var demek ne zaman aklına geliyor?

***

HASAN CEMAL - MİLLİYET

Referans olarak aldığın yazarın geçmişini, fikirlerini ve yazdıklarını enine boyuna incelemeden kullanmaya kalkarsan insanları kendine güldürürsün 

 

veya o entellektüel görünümüne zarar verirsin.

 

Yazılan konuların hepsi ayrı ayrı bir inceleme konusu.Dikkatinden kaçtı ise hatırlatırım.Elinde bilgi veya belge varmış gibi konuşarak ortalığa

 

bilgiç tavırlarla çıkanların bir süre sonra davalarını terk ettiklerine çok şahit oldu bu ülke. Önemli olan hukuku uygulamaktır, kullanmak değil.

 

Ama her şeye rağmen bir Türk olarak yaşamak güzeldir bu ülkede. Güzeldir ama bir o kadar da zordur.

 

Aslında çok şeydir, Türk olmak.

 

 

Türk olmak, Osmanlı'nın borcunu ödemektir.

 

Hovarda babanın borçla yaşayan evladı gibi Kosova'da ve Bosna'da, Batı Trakya'da ve Makedonya'da bilmem kaç asır geçmişte kalan meselelerin hesabını vermektir.

 

Türk olmak Kıbrıs'ta, Hocalı'da, Anadolu'da ve Balkanlar'da soykırıma uğrayıp karşılığında yapmadığın soykırımla suçlanmaktır.

 

 

Türk olmak faşist olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sahip çıktığında…

 

Türk olmak demokrat ve çağdaş olmaktır, vatanına, milletine, tarihine sövdüğünde…

 

 

Türk olmak lisanının Avrupa'da yasaklanmasıdır ve yine Türk olmak kendini ve derdini anlatamamaktır.

 

Avrupa'da hor görülmek Türk olmaktır, ataların bir çok asır önce Viyana'yı kuşattığı için,

 

Ve hoş görülmemektir tabii ki sadece kuşatıp; Napolyon gibi bütün Viyana'yı yakmadığın için.

 

 

Türk olmak Selanik'te Pontus Anıtı'nın, Viyana'da çiğnenen yeniçeri minberinin ve Malta'da papazın üzerine bastığı Türk bayrağı heykelinin önünden geçmektir.

 

Türk olmak zordur, çetindir ve eziyetlidir.

 

Üç kıtadan dönüp, bir küçük yarımadada misafir muamelesi görmektir.

 

Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, Aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

 

Arabaya koşulan ilk atın vatanında,

 

İlk yazılı antlaşmanın imzalandığı yurtta,

 

Yazının bulunduğu, paranın icat edildiği her metrekaresinden bereket fışkıran bu yurtta,

 

Kalkınmak için yabancı sermaye beklemektir.

 

 

Türk olmak; Truva'dan bu yana, Sümer'den bu yana serpilerek gelse de,

 

Tarihten eski bu topraklarda, bütün zamandan damıtılarak gelen yüksek değerlerine rağmen,

 

Bir haftalık hafıza ile yaşamaktır.

 

 

Doğu Roma'yı da Batı Roma'yı da yıkıp, yeni Roma olan AB'ye girmeye çalışmaktır Türk olmak.

 

Türk olmak, Mostar'da köprüdür, Kerkük'te kaledir,

 

İstanbul'da Kızkulesi'dir, Anadolu'da buğdaydır,

 

Çukurova'da pamuktur, Ege'de tütün, Karadeniz'de fındık, Trakya'da ayçiçeğidir.

 

 

Türk olmak Çanakkale'de ölmektir.

 

Çanakkale'de ölmeden önce düşmana su vermektir, onun yaralısını sırtında kendi hastanesine taşımaktır.

 

Düşmanın ardından rahmet okumak, kanlısından helallik almaktır.

 

 

Sabahları odana rahmet dolsun diye, camı açmaktır.

 

Kar yağdığında kayak yapmayı değil, evsizleri düşünmektir.

 

Balkon köşesine kuşlar için, kışın ekmek kırıntısı, yazın su koymaktır.

 

Yağmura rahmet, kar'a bereket diye bakmaktır.

 

 

Türk olmak, harap bir ülkede,

 

Zengin ülkelerin müstemlekesini reddedip,

 

Tahtadan kılıç ve ipten üzengi ile,

 

Paylaşacak ve sahiplenecek tek varlığı fakirlik olmasına rağmen, yedi düvele meydan okumaktır.

 

 

Türk olmak askere davul-zurna ile uğurlanmaktır, belki de dönmeyeceğini bilerek.

 

Türk olmak, annenin şehit oğlunun ardından "Bir oğlum daha olsun, onu da vatan için göndereceğim."

 

Babanın ise gözyaşlarını tutarak, tabutuna son kez dokunurken "Vatan sağ olsun!" demesidir.

 

 

Türk olmak "Türk çayında radyasyon olmaz!" yalanları ile,

 

"Gusül abdesti alana AIDS bulaşmaz!" dolanları ile yaşamaktır.

 

 

Her hükümetin enkaz devraldığı, ama asla ardında enkaz bırakmadığı ülkede olmaktır.

 

Türk olmak, ecdadın yaşadığı kıtlıktan dolayı,

 

Çayın yanında gelen şekerden fazla olanını garsona geriye vermektir.

 

Aynı nedenle Türk olmak, yemeği ziyan etmekten korkmaktır.

 

Göz hakkına, diş kirasına saygıdır,Türk olmak.

 

Evindeki bir kap aşın yarısını tanrı misafirine vermektir.

 

Kendi yerde, misafiri döşekte yatırmaktır Türk olmak.

 

 

Türk olmak, milli maçta ağlamaktır.

 

Ayhan Işık'a, Belgin Doruk'a aşık olmaktır.

 

Türk olmak, aşkını ölesiye sevmektir.

 

Aşkı için ölmektir, öldürmektir.

 

Sevdiceğinin elini bir tez tutamadan, toprağa girmektir.

 

En güzel aşk şiirlerini yüreğinde hissetmektir.

 

Eşkıyaya türkü yakmaktır, Türk olmak.

 

Milletine sövmektir, ama başkasına sövdürmemektir, Türk olmak.

 

 

Türk olmak Yunus'u bilmektir, Aşık Veysel'i sevmektir.

 

Mevlana'yı, Hacı Bektaş-ı Veli'yi ve Hoca Yesevî -tek bir satırını okumasa da yüreğinde taşımaktır.

 

 

Türk olmak, saz çaldığında, ney üflendiğinde, kös dövüldüğünde ve kaval çaldığında,

 

Yüreğinin derinlerinde bir sızı sezmektir, bir de Yemen Türküsü'nde...

 

 

Hayatın sana verdiklerine "Nasip", vermediklerine ise "Kısmet" demektir.

 

Her işin "Hayırlısına" inanmaktır,

 

Ve ağlamamak için çok gülmekten çekinmektir.

 

 

Türk olmak, Asya'da batılı, Avrupa'da doğulu diye tepki görmektir.

 

Irk sözünü bilmeden yaşamak, yaradılanı Yaradandan ötürü sevmektir.

 

 

Magazin programları ile dizilerin arasına sıkışsa da, silkinip üzerindeki ölü toprağını atabilmektir.

 

Türk olmak, mahalle maçı için aynı saatte, on kişi buluşamazken, milyon kişinin bir araya gelmesidir.

 

 

Tavla oynarken bile kavga ederken, milyon kişinin kavga etmeden gösteri yapabilmesidir.

 

Türk olmak,

 

Buhran zamanında Arjantin'de de mağazalar yağmalanırken,

 

Daha ağır buhranda sıraya girerek,

 

Sorumlusuna en ağır cezayı tek bir cam dahi kırmadan sandıkta kesebilmektir.

 

 

Türk olmak en zayıf gününde bile dünyaya meydan okumak,

 

En dertli gününde bile her ihanetin bir şafakta biteceğini bilerek tevekkül göstermektir.

 

 

Zor iştir Türk olmak.

 

Türk olmak Anadolu'da her düşen yağmur damlasına hamdetmek,

 

Her çıkan başak için şükretmektir.

 

Türk olmak, medeniyetler mezarlığı Anadolu'da dik durabilmektir.

Gönderi tarihi:

Dindarlara Gelince Tamam, Ergenekonculara Gelince İsyan!

.

.

.

Böylece Türkiye’nin özenle yetiştirdiği evlatları olan Bahriye Üçok’un, Çetin Emeç’in, Uğur Mumcu’nun ve daha binlerce değerli insanın kanı yerde kalmayacak…

 

 

Size sadece şu soruları soruyorum lütfen cevaplayınız.

 

Ergenekon sanığı iddiası ile tutuklanan askerler bu iktidar zamanında terfi ettirilerek göreve getirilmedi mi?

 

Hükümet iktidarda bulunduğu sürece bu iddiaların farkında olmalarına rağmen üçlü kararname ile bu askerleri görevden niçin almadı? Haklarında niçin

 

o zaman hukuki işlem yapmadılar?

 

Herhalde şimdi bana Yüksek Askeri Şura kararlarına şerh koyan bu insanların olan bitenden haberleri yoktu demiyeceksiniz umarım.

 

Halen bu askerlerden bazılarının hazırladıkları ve zaman zaman Milli Güvenlik Kurul toplantıları ile Askeri Şura toplantılarına getirdikleri

 

bilgilere niye güvenerek paylaşmaya devam ediyorlar acaba?

 

Hükümetin devletin tüm kurumları ile (ele geçiremediği ancak ele geçirmek için mücadeleye devam ettiği ) çatışma halinde olmasını nasıl

 

değerlendiriyorsunuz?

 

Yıllarca ülkenin tanıtım fonundan finanse ederek milyonlarca dolar ödediğimiz ve bizi anlatmalarını ve tanıtmalarını istediğimiz yerli,yabancı

 

şirketlerin başarısız olması ve Ermeni Tasarısının kabul edilmesini, paralarınızın boşa gitmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Şeriatla idare edilen Arabistan ile kol kola giden bir ABD nin yanında olan ancak Irak'ta ölen müslümanlar konusunda gık demeyenleri nasıl

 

değerlendiriyorsunuz?

 

Sınırımızın yanında Türkmenlere zulüm yapılırken, toprakları ve yaşamları gasp edilirken Çin'in dünya pazarındaki etkisini azaltmak maksatlı ABD

 

tarafından yapılan boykota oradaki Türklere zulüm yapılıyor diyerek katılmayı ve insanları kandırmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aleyhlerinde kara verdiklerinde Ulemaya danışılmalı diyen düşünceleri doğrultusunda bir işlem söz konusu olduğunda ise

 

Avrupa Normlarından bahsedebilenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Peygamberimize küfür edildiğinde laf olsun diye etliye sütlüye dokunmadan açıklama yapan bu cümleleri kullananlar Türkiye 'ye geldiklerinde ise

 

sözde onurlu bir karşılama yapanları nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Kul hakkı yenmenin affedilmeyen günahlardan olmasına rağmen çekinmeden kul hakkı yiyeyerek Haziran 2009 yılı mal varlığında 2,5 milyon dolar ve Mart

 

2010 yılı mal varlığında 2 milyon dolar noktasında bulunan ancak çocuklarını bir iş adamının desteği ile okutan yöneticileri nasıl

 

değerlendiriyorsunuz?

 

Elektiriği,suyu olmayan yerlere otomatik çamaşır,bulaşık makineleri ve buzdolabı veren idarecilerin harcadıkları paranın sizin paranız olduğunu

 

bilmenize rağmen ne yaptınız? Buna devlet imkanları ile destek veren Vali'ye meydanlarda sahip çıkıp ardından aldığı cezanın ertelenmesini nasıl

 

buluyorsunuz?

 

Komutanların tutuklanma isteği ile sorgulandıkları saatlerde uyuşturucu ile yakalanan popstar Tarkan'ın salıverilmesini ve müteakiben iki gece sonra

 

Polis gecesinde sahne almasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Soracak o kadar çok şey var ki ne yer ne zaman yetmiyor.

 

Aile hiç bir baba evladını gayri meşru, hanımını fuhuş yapıyor diye adlandıramaz. Hele hele bunları söylerken kendisinin ahlaksız davranışlarda

 

bulunması hiç kabul edilemez sanırım. Fuhuşu suç olmaktan çıkaran, ahlakı tüketen herhalde komutanlar değildi. O Komutanlar ki bazıları yine bu

 

hükümetin onayladığı ''Devlet üstün cesaret ve feragat madalyaları'' almışlar ancak yapılanları onurlarına yediremeyip intihar ettiler.

 

Bu safhada dahi bazı gözü dönmüş cani dalkavukları intihar edenin cenaze namazı kılınmaz diyebilmişlerdir.

 

Hatta bu insanlar Balıkesir Dursunbey maden ocağındaki Grizu patlamasını canlı yayında haberlerde Ergenekon ile ilişkilendirmişlerdir.

 

Hukuki temeli olan sağlam düşüncelere itibar edilmelidir. Ancak herkesin düşüncesini sağlam delil ve temellere oturtmadığı sürece yaptığı

 

değerlendirmelerde doğruya ulaşmasını beklemek hayaldir.

 

Saygılar sunar, cevabınızı bu çerçevede beklediğimi ifade ederim.

Gönderi tarihi:

Hasan Cemal'in yazisini okuyunca gülmem geldi.O Hasan Cemal'ki dün kendisi gibi birkac malum isimle birlikte Kenan Evren'i alkisliyordu,onun yaptigi darbeyi savunuyordu.Eski camlar bardak oldu.Kendisi yaslandigi ve unuttugu icin herkeside unuttu saniyor.

 

Hasan Cemal yargiyi elestirirken aslinda cephesinide itiraf ediyor.Örnegin Hasan Cemal'in "DENIZ FENERI"davasinda yargiyi korudugunu düsünüyorum."Kuddusi Okkir" olayinda yargiyi korudugunu düsünüyorum."Güler Zere" davasinda yargiyi korudugunu düsünüyorum.Ve bunlara ilave edebilecegim yüzlerce davada Hasan Cemal yargiyi asla elestirmiyor.Hangi konularda elestiriyor bir bakalim.Hrant Dink davasi örtbas edilmek isteniyormus.Kocaman bir yalan.Aslinda örtbas edilmesini istiyor yani ümit ediyor fakat edilmedigi icin hayal sukutuna ugramislarin feryadiyla basbar bagiriyor.Perihan Magden kimdir bunu da Türk milleti cok iyi taniyor.Perihan Magden destanlar yazacagina gazeteciligin ne oldugunu ögrensin.Gazetecilik satilmislik degildir.

 

Hasan Cemal bir gazetecidir hangi cephede oldugu biliniyor.Ülkeyi bölmek isteyenlerin yaninda yer alanlarin safindaki bir gazetecinin bence yargiya bu denli saldirmasi dogaldir.Hasan Cemal devrimci yani Marksist ayaklarinda gezen ama aslinda emperyalizmin eteklerine yapisarak ayaklarinin üzerinde durmaya calisan bir gazetecidir.Onlarin modasi artik coktan gecmis oldugu icin hep böyle cikislarla,terörist kamplarini ziyaretle adlarindan bahsettirmeye calisir ve kendi zihniyetinde olanlarca büyük adam ilan edilir.

 

Baskin Oran,hicbir kariyeri olmayan sadece kendi ayarindakiler arasinda sivrilmis bir akademisyen ,dünkü Dev-Genc üyelerinden ve Ermeniler icin kendi ulusunu suclayacak kadar benligini kaybetmis birisidir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Ama her şeye rağmen bir Türk olarak yaşamak güzeldir bu ülkede. Güzeldir ama bir o kadar da zordur.

 

.

.

.

Sayısız imparatorluk kurmak Türk olmaktır, Aynı zamanda sayısız imparatorluk yıkmak da Türk olmaktır.

Vay anasini bee, ben neymisimde haberim yokmus. Ya bundan sonra ben anlima Türk yazarak gezecegim. Kendimi daha yeni kesf ettim.

 

Ama birde unuttuklariniz var biz Türk'leri tanimlarken. Ben tamamlayayim bari izninizle.

 

"Türk olmak" kendisine sadece kendisini dost görmektir, "Türk'ün Türk'ten baska dostu yoktur"

 

"Türk olmak" ülkesideki gerceklere gözlerini kapatmaktir, devletin her dedigine amin demektir.

 

"Türk olmak" sorunlari cözümsüzlestirmektir.

 

"Türk olmak" dün yok dedigine bu gün sanki hic yok dememis gibi var demektir. ("Kürt yoktur, onlar dag Türk'leridir" dedikten yillar sonra Kürt realitesini kabul etmek, ama gecmisteki hatasini ve eksigini kabul etmeden!!!)

......

 

Aklima geldikce siralarim. Arkadaslari da bu konuda bildiklerini siralamaya davet ediyorum.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.