Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

***

Bu gece Cüppeli Ahmet Hoca bir televizyon kanalında ince hesaplamalar yaparak,

İlk insan olduğuna inanılan Adem ve Havva’nın yaşını hesapladı ve sonuç olarak şunu dedi:

Adem ve Havva hesaplamalarıma göre 7000 (yedi bin) yıl önce yaşamıştır.

 

Sunucu sordu: “Peki bilim insanları dünyanın yaşının milyarlarca yıllık süreç olduğunu söylüyorlar buna ne diyeceksiniz?

Şu yanıtı verdi Cüppeli Ahmet Hoca: "Ben bilimden falan anlamam, uçuk rakamlar söylüyorlar, olamaz öyle şey”.

 

***

Kuşkusuz Adem ve Havva öyküsü bir söylencedir. Bu söylencenin kaynağı ise insanın algı düzeyinde yatmaktadır.

Dinlerin insanlara önerdiği yaratılış efsanesi, Adem ve Havva öyküsü ön kabullere ve inanca dayalıdır.

Hiç bir bilimsel dayanağı ve bir kanıtı yoktur. Öne sürülen önce varsayıp ardından varsayılanları kanıt olarak öne sürmeye dayalıdır.

Adem ve Havva’yı ilk insan olduğunu ön görerek kanıtlamaya çalışan,

İnançlarıyla bilimsel çalışmalarını ayrıştırma çabasındaki bazı bilim adamları bile,

“moleküler saat hipotezine dayanan hesaplamalara göre” Havva’nın 140.000 yıl önce; Adem’in ise 60 bin yıl önce yaşadığını hesaplamışlardır.

Bu hesaplamalara göre Havva, Adem’den 80 bin yıl önce yaşamıştır. Peki hani Havva, Ademin kaburga kemiğinden yaratılmıştı?

 

Cüppeli Ahmet Hoca: Ben anlamam dediği bilime göre; İnsanoğlu 7 milyon yıl önce genetik sürüklenme ile ortak atasından ayrıldı.

Ama henüz konuşmayı ve alet yapmayı bilmiyordu. Modern sayılabilecek insan türü 1 milyon yıl önce ortaya çıktı.

Günümüz insanın yapısına benzer en yakın atamız ise 100.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.

Yani bir başlangıç yoktur. Değişim ve dönüşüm vardır ve bu da doğanın ve bilimin özüdür.

 

Dinlerin öne sürdüğü gibi insanoğlu Adem ve Havva olarak gökten zembille inmemiştir, denildiği gibi canlı ve cansız yaşam ol denince olmamıştır.

Ama İnsanoğlu, öteki canlılardan kendini ayırmak ve özel bir konuma sokmak için

“İlk insan olarak kabul ettikleri Adem ve Havva’nın tanrı tarafından çamurdan yaratıldığını,

Yasak elmayı yedikleri için cennetten dünyaya kovulduklarını,

Tüm dünya nimetlerinin iman ettikleri tanrıları tarafından onlara verildiğini v.b. varsayımları öne sürerek” kendini yaşamın merkezine koymuştur.

 

Oysa insan da öteki canlılar gibi biyolojik bir varlıktır, yalnızca o varlıkların en yeteneklisidir.

 

İnsanlar yaşamak istiyor, sonsuza dek. Ama neden ve niçin yaşamak istediklerini bilmiyorlar.

“Yok olmak” gibi ürkütücü bir olayı beyinlerinde silmek için tanrılar ve efsaneler yaratarak olmadık düşler kuran insanoğlu,

gerçeği yaşatan bilince saldırarak düşlerini yaşatma çabası içerisine girmekte...

 

Oysa ne güzel demiş “Epikür”: “Ölüm varken ben, ben varken ölüm yoktur.”

Bu deyiştende anlaşılacağı üzere, İnsan algısı yani ‘doğruyu ve gerçeği’ algılama, evrimsel süreçlerde ortaya çıkar.

Evrim; İnsanoğlunun inançların öne sürdüğü söylencelerden, efsanelerden sıyrılıp,

Yaşamın içinde bulunduğu yeri algılaması için bilinçsizliğini bilince kavuşturan bir köprüdür.

 

Sonuç olarak; Bilinçsizliğine köprü olacak bilimsel bilince sahip olmayan Cüppeli Ahmet Hoca bu anlamda,

“Ben bilimden anlamam, uçuk rakamlar söylüyorlar, olamaz öyle şey”. söyleminde son derece haklıdır.

Çünkü; O bilim adamı değil inanç ustasıdır ve kutsal kitabının öne sürdüğü varsayımlar üzerine “Bilim” değil, “İlim” yapmaktadır..

 

 

  • Cevaplar 57
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

***

Bu gece Cüppeli Ahmet Hoca bir televizyon kanalında ince hesaplamalar yaparak,

İlk insan olduğuna inanılan Adem ve Havva’nın yaşını hesapladı ve sonuç olarak şunu dedi:

Adem ve Havva hesaplamalarıma göre 7000 (yedi bin) yıl önce yaşamıştır.

 

 

 

Cübbeli Ahmet hoca'nın hesaplamaları "geçersiz" demekki,ve ince işlerden anlamıyorki direk 7000 sene demiş...

 

 

Sunucu sordu: “Peki bilim insanları dünyanın yaşının milyarlarca yıllık süreç olduğunu söylüyorlar buna ne diyeceksiniz?”

Şu yanıtı verdi Cüppeli Ahmet Hoca: "Ben bilimden falan anlamam, uçuk rakamlar söylüyorlar, olamaz öyle şey”.

 

 

İnce işlerden anlamadığı burdan belli cüppeli'nin. Bak ne demiş; "ben bilimden falan anlamam" ( kaynak belli değil,doğru olmayabilir) demekki dosdoğru bir İnsan.

 

 

Kuşkusuz Adem ve Havva öyküsü bir söylencedir. Bu söylencenin kaynağı ise insanın algı düzeyinde yatmaktadır.

 

 

 

Bak? GeceKuşu kardeşimiz hemen "KANAAT" ını yazmış fırsat bu fırsat diye,peki sayın GeceKuşu siz bilimsel bir insan olarak, bu yazdığınızın "KANITINI" yazarmısınız...

Ve İnsan "ALGISI" elle tutulup,gözle görülürmü!!!

 

Dinlerin insanlara önerdiği yaratılış efsanesi, Adem ve Havva öyküsü ön kabullere ve inanca dayalıdır.

Hiç bir bilimsel dayanağı ve bir kanıtı yoktur. Öne sürülen önce varsayıp ardından varsayılanları kanıt olarak öne sürmeye dayalıdır.

 

 

Önce varsayıp,ardından varsayılanları kanıt olarak öne sürmek diye yazmışsınız,tamam mantıken doğru,bende "evrim" e karşı cevaplarıma saklıyorum burada ki kanaatimi...

 

 

Adem ve Havva’yı ilk insan olduğunu ön görerek kanıtlamaya çalışan,

İnançlarıyla bilimsel çalışmalarını ayrıştırma çabasındaki bazı bilim adamları bile,

“moleküler saat hipotezine dayanan hesaplamalara göre” Havva’nın 140.000 yıl önce; Adem’in ise 60 bin yıl önce yaşadığını hesaplamışlardır.

Bu hesaplamalara göre Havva, Adem’den 80 bin yıl önce yaşamıştır. Peki hani Havva, Ademin kaburga kemiğinden yaratılmıştı?

 

 

Bu bilim adamları "KİMLER" kimlikleri varmı,nerede yazılmış bu yazılar...

 

 

Cüppeli Ahmet Hoca: Ben anlamam dediği bilime göre; İnsanoğlu 7 milyon yıl önce genetik sürüklenme ile ortak atasından ayrıldı.

 

 

Bu ayrılış esnasında "TAVUK " neredeydi,malum;Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop ellerindeki “tetrapodların protein dizilimi” verilerini analiz etmişlerdir. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır."

 

Referans: Mike Benton, “Is a Dog More Like Lizard or a Chicken?”, New Scientist, c. 103, 16 Ağustos 1984

Bu genetik sürüklenme esnasında,timsah orongutondan erken davranmış galiba...

 

 

Ama henüz konuşmayı ve alet yapmayı bilmiyordu. Modern sayılabilecek insan türü 1 milyon yıl önce ortaya çıktı.

Günümüz insanın yapısına benzer en yakın atamız ise 100.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.

Yani bir başlangıç yoktur. Değişim ve dönüşüm vardır ve bu da doğanın ve bilimin özüdür.

 

 

 

Başlangıç yok,"İLKEL HAVUZ" var ve evrim neticesinde,tesadüf,şanş, eseri ilkel ata dan ayrılmışlar, tamam,kabul ediyoruz,ama aklıma bir soru takılıyor? "İLK ATA ERKEKMİ İDİ,YOKSA DİŞİMİ,EVRİME GÖRE"[/color]yani; madem tavuk en yakın akrabamız,ilk oluşan,horozmu,yoksa tavukmu, ilk yumurtadanmı çıktılar,yoksa yumurtamı onlardan çıktı, bu sorduklarım belki tuhaf kaçabilir ama neticesinde çok önemli,çünkü evrimsel olarak merak ediyorum.

 

 

 

Dinlerin öne sürdüğü gibi insanoğlu Adem ve Havva olarak gökten zembille inmemiştir, denildiği gibi canlı ve cansız yaşam ol denince olmamıştır.

Ama İnsanoğlu, öteki canlılardan kendini ayırmak ve özel bir konuma sokmak için

“İlk insan olarak kabul ettikleri Adem ve Havva’nın tanrı tarafından çamurdan yaratıldığını,

Yasak elmayı yedikleri için cennetten dünyaya kovulduklarını,

Tüm dünya nimetlerinin iman ettikleri tanrıları tarafından onlara verildiğini v.b. varsayımları öne sürerek” kendini yaşamın merkezine koymuştur.

 

 

Doğru,Adem ve Havva zembille inmemiştir. Adem'e a.s. "RUH" üflenmiştir ve o'da olmuştur. Çamurdan yaratılmıştır "ADEM a.s." böyledir,biz inanıyoruz varmı bilimsel olarak aksi bir durum,varsa yazılırsa öğreniriz,hiç olmazsa,yok sürüklenme imiş,yok ilkel havuzmuş,mış mış mış yok. kesin cevap var Adem a.s. çaumurdan yaratılmıştır.

 

 

Oysa insan da öteki canlılar gibi biyolojik bir varlıktır, yalnızca o varlıkların en yeteneklisidir.

 

 

 

 

Çok doğru ve İnsan da "bilinç,irade" de var ve madde de yok,acaba timsah ta varmı "FİKİR"...

 

 

İnsanlar yaşamak istiyor, sonsuza dek. Ama neden ve niçin yaşamak istediklerini bilmiyorlar.

 

 

Başlangıçlarını biliyorlar ama, bak ortak atamız bile var ,evrim geçirmişiz, ta 21. asra kadar gelmişiz üstelik ve muhteşem bir buluş bravo doğrusu "neden,niçin,yaşamak istediklerini bilmiyorlar"...

 

 

Evrim; İnsanoğlunun inançların öne sürdüğü söylencelerden, efsanelerden sıyrılıp,

Yaşamın içinde bulunduğu yeri algılaması için bilinçsizliğini bilince kavuşturan bir köprüdür.

 

 

 

Bilinçsizlikten,bilinçliliğe, köprü.

Madein evrim...

Yanlız İnsana "BİLİNÇ" vermiş,orongutan,şempanze,tavuk,timsah,kuş,börtü böcek dışarda kalmış,yazık olmuş akrabalara...

 

 

 

Sonuç olarak; Bilinçsizliğine köprü olacak bilimsel bilince sahip olmayan Cüppeli Ahmet Hoca bu anlamda,

“Ben bilimden anlamam, uçuk rakamlar söylüyorlar, olamaz öyle şey”. söyleminde son derece haklıdır.

Çünkü; O bilim adamı değil inanç ustasıdır ve kutsal kitabının öne sürdüğü varsayımlar üzerine “Bilim” değil, “İlim” yapmaktadır..

 

 

 

Yeri gelmişken yazayım; Kur'an da Adem 7000 bin sene evvel yaratılmıştır diye bir şey yoktur...

 

 

Evrim için ilk organizma sorunu henüz tam anlamıyla çözülememiştir. Ortaya çıkan ilk canlı organizma hakkında çeşitli teoriler bulunmaktadır.

 

Şu anki bilimsel konsensüs karmaşık biyokimyanın, basit kimyasal reaksiyonlar ile hayatı oluşturduğu yönündedir, ancak bunun nasıl olduğu henüz tam anlamıyla çözülememiştir.

 

Peretó J (2005). "Controversies on the origin of life. Int. Microbiol.

 

 

 

 

 

 

Görüldüğü üzere. fazla bir şey yazmaya gerek bile yok.

 

 

Muhabbetle.

Gönderi tarihi:

Bu ayrılış esnasında "TAVUK " neredeydi,malum;Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop ellerindeki “tetrapodların protein dizilimi” verilerini analiz etmişlerdir. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır."

 

Referans: Mike Benton, “Is a Dog More Like Lizard or a Chicken?”, New Scientist, c. 103, 16 Ağustos 1984

Bu genetik sürüklenme esnasında,timsah orongutondan erken davranmış galiba...

 

Yıllardır bu forumdayım, bilimden zerre nasiplenmemiş insanların buraya gelerek, "Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse"lerin saçmalıklarını taşımalarına alışamadım bir türlü.. Bir insan bilimden uzak olur, anlarım...

 

Bu alıntıyı buraya taşıyan arkadaşım, sana sesleniyorum : Bana insanın en yakın genetik akrabasının tavuk olduğunu söyleyen herhangi bir bilimsel yayın getir, sana söz veriyorum, istediğin yere gelip elini öpeceğim.

 

"Moleküler veriler, yaşayan en yakın akrabalarımızın goriller, şempanzeler ve bnobo maymunları olduğunu gösteriyor. Bugün bu canlıların genomu tamamen biliniyor. Şempanzelerle nükleotid dizilerimizdeki farklılık yüzde 1,2 düzeyinde; başka bir deyişle benzerliğimiz yüzde 98,8" (NTV Bilim/Kasım 2009 S:59)

 

Bilimsel verileri,bilimden nasiplenmemiş olan hedef kitlesini kandırmak için kullanan H.Y ve şurekasının ipi ile kuyuya inersen, daha çooooook madara olursun..

 

Unutmadan söyleyeyim; bu konuda nasıl bir kandırmacaya alet olduğunu görmek için şuraya bakman yeterli :

-http://www.bilimfelsefedin.org/?p=784-

 

Başlangıç yok,"İLKEL HAVUZ" var ve evrim neticesinde,tesadüf,şanş, eseri ilkel ata dan ayrılmışlar, tamam,kabul ediyoruz,ama aklıma bir soru takılıyor? "İLK ATA ERKEKMİ İDİ,YOKSA DİŞİMİ,EVRİME GÖRE"[/color]yani; madem tavuk en yakın akrabamız,ilk oluşan,horozmu,yoksa tavukmu, ilk yumurtadanmı çıktılar,yoksa yumurtamı onlardan çıktı, bu sorduklarım belki tuhaf kaçabilir ama neticesinde çok önemli,çünkü evrimsel olarak merak ediyorum.

 

"Dünya bir toynaklının boynuzları üzerinde durduğuna göre acaba bu toynaklı dişi midir, erkek midir?"

 

Sorduğunuz sorunun bu sorudan farkı yok.

 

Doğru,Adem ve Havva zembille inmemiştir. Adem'e a.s. "RUH" üflenmiştir ve o'da olmuştur. Çamurdan yaratılmıştır "ADEM a.s." böyledir,biz inanıyoruz varmı bilimsel olarak aksi bir durum,varsa yazılırsa öğreniriz,hiç olmazsa,yok sürüklenme imiş,yok ilkel havuzmuş,mış mış mış yok. kesin cevap var Adem a.s. çaumurdan yaratılmıştır.

 

Yemen yolu çukurdandır

Karavanım bakırdandır

Zenginimiz bedel öder

İnsanımız çamurdandır tongue.gif

 

Bilimsel olarak aksi pek çok durum var.. Lakin sizin bilimsel ufkunuz H.Y ve şurekasının uydurduklarından ibaret olduğu için değinmenin pek faydası olduğunu sanmıyorum..

Gönderi tarihi:

Yıllardır bu forumdayım, bilimden zerre nasiplenmemiş insanların buraya gelerek, "Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse"lerin saçmalıklarını taşımalarına alışamadım bir türlü.. Bir insan bilimden uzak olur, anlarım...

 

Bu alıntıyı buraya taşıyan arkadaşım, sana sesleniyorum : Bana insanın en yakın genetik akrabasının tavuk olduğunu söyleyen herhangi bir bilimsel yayın getir, sana söz veriyorum, istediğin yere gelip elini öpeceğim.

 

"Moleküler veriler, yaşayan en yakın akrabalarımızın goriller, şempanzeler ve bnobo maymunları olduğunu gösteriyor. Bugün bu canlıların genomu tamamen biliniyor. Şempanzelerle nükleotid dizilerimizdeki farklılık yüzde 1,2 düzeyinde; başka bir deyişle benzerliğimiz yüzde 98,8" (NTV Bilim/Kasım 2009 S:59)

 

Bilimsel verileri,bilimden nasiplenmemiş olan hedef kitlesini kandırmak için kullanan H.Y ve şurekasının ipi ile kuyuya inersen, daha çooooook madara olursun..

 

Unutmadan söyleyeyim; bu konuda nasıl bir kandırmacaya alet olduğunu görmek için şuraya bakman yeterli :

-http://www.bilimfelsefedin.org/?p=784-

 

 

 

"Dünya bir toynaklının boynuzları üzerinde durduğuna göre acaba bu toynaklı dişi midir, erkek midir?"

 

Sorduğunuz sorunun bu sorudan farkı yok.

 

 

 

Yemen yolu çukurdandır

Karavanım bakırdandır

Zenginimiz bedel öder

İnsanımız çamurdandır tongue.gif

 

Bilimsel olarak aksi pek çok durum var.. Lakin sizin bilimsel ufkunuz H.Y ve şurekasının uydurduklarından ibaret olduğu için değinmenin pek faydası olduğunu sanmıyorum..

Arkadaşım, bu kadar darlanmana gerek yok olay basit,ya anlayamamışsın,yada anlamak istemiyorsun, işin özü şu;Evrimcilere göre, birbirlerine evrimsel açıdan daha yakın olduğu varsayılan türlerin protein dizileri de birbirine daha benzer olmalıdır,mesela;İnsan maymuna mı,yoksa kanguruya mı daha yakındır, (kanguruya daha yakındır)

Lizozom ve süt albümini kıyaslamalarında ise, insanlar test edilen diğer memelilerden çok, tavuklara yakın çıkmıştır. Buradan hareketle ortak "ATA" dan gelen yakın akrabalık safsatasının boşa çıkmasıdır.

 

Anlamışsındır,umarım.

 

Patates; "kromozom sayısı 46" İnsan kromozom sayısı 46,demekki patates bize maymundan daha yakınmış...

İkide bir H.Y. yazıp o'nun üzerinden İnsanları itham edip "MADARA" olup olmayacağını varsaymak,hem etik değil,hemde patatese hakarettir,bu itibarla fazla bir yazı yazmaya bile gerek yok.

 

Olayı buraya çekmek bile,nasıl tıkanıldığının belirtisidir. Verilen örnek İnsan var olduktan sonrasının ürünü,benim sorduğum; "İLK ATA ERKEKMİ,DİŞİMİ" yoksa "TOYNAKLI" verinin "BOĞA MI,YOKSA İNEK Mİ" olduğu evrimcileri bağlamaz,nasıl olsa rastgele sürüklenmede şans eseri oluşan ilkel çorba sonrası İnsan ın bir düşüncesi Dünya bir toynaklının üzerinde,yorumu,hoş bu bile çarpıtılmış,dünya nın bir toynaklının üzerinde olması tarım toplumunda önemini,ve geçim vasıtası olduğunu bir göstergesidir,misal; tarla sürer, değilmi.

 

H.Y. ya olan garez anlaşılabilir,anlaşılabilir de neden hap aynı nakaratı yazdığınız,acayip,bu itibarla "GOOGLE" diye bir arama motoru,bu site gibi tartışabildiğimiz,forumlar varken,bu kadar kompleks sırıtıyor doğrusu...

 

Dermân aradım derdime derdim bana dermân imiş

Bürhân aradım aslıma aslım bana bürhân imiş

 

Sağu solu gözler idim dost yüzünü görsem deyû

Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş

Niyazi Mısrı

 

Muhabbetle.

Gönderi tarihi:

Arkadaşım,ya anlayamamışsın,yada anlamak istemiyorsun, işin özü şu;

Evrimcilere göre, birbirlerine evrimsel açıdan daha yakın olduğu varsayılan türlerin protein dizileri de birbirine daha benzer olmalıdır,

mesela;İnsan maymuna mı,yoksa kanguruya mı daha yakındır, (kanguruya daha yakındır)

Lizozom ve süt albümini kıyaslamalarında ise, insanlar test edilen diğer memelilerden çok, tavuklara yakın çıkmıştır.

Buradan hareketle ortak "ATA" dan gelen yakın akrabalık safsatasının boşa çıkmasıdır.

 

 

H.Y. ya olan garez anlaşılabilir,anlaşılabilir de neden hap aynı nakaratı yazdığınız,acayip,bu itibarla "GOOGLE" diye bir arama motoru,bu site gibi tartışabildiğimiz,forumlar varken,bu kadar kompleks sırıtıyor doğrusu...

 

İmam-ı Azam Ebu Hanife, bu kadar ilmi nasıl edindiği sorulduğunda, „bilmiyorum demekten utanmayarak“ diye cevap vermiş.

"Bilmemek değil, öğrenmemek ayıp“ desturunun canlı bir örneği gibi yaşayan büyük muallim; bilmiyorum, belkide yanlışlığından en şüphe etmediğimiz şey, en yanlış olan şeydir“ diye seslenirken hayatının bir kıyısından, „Cehl ile iftiharı pek severim“ diye gülümser Şair-i Azam Hamid „Bir Şairin Hezeyanı“ isimli eserinin sayfaları arasından…

 

İmam-ı Azamlar‘ın, Şair-i Azamlar‘ın utanmaktan ar ettikleri, Cemil Meriç ustadın „asildir ve cihanşumuldur“ diyerek göklere yükselttiği realiteyi; bir ayıp, bir suç gibi düşünüp, hakaret sıfatı olarak algılayan ve kullanan zevata acıkmak mı yoksa hayret etmek mi gerekiyor, karar veremiyorum…

Pişkin pişkin sırıtarak; „acımadı kii, acımadı kii!“ diye cıvıldamak, zat-ı şahanelerine büyük bir düş kırıklığı yaşatmak ve eklemek lazım; Kıyametin ne zaman kopacağını kestiremeyecek kadar „cahil“ ve cümle alemi aptal yerine koyup, dolaylı yollarla Mehdiliğini ilan edenlerin ilmine, irfanına güvenmeyecek kadar da arif olmak gerek, mirim!..

Alıntı: Yazar; Emine Karahocagil Arslaner

Gönderi tarihi:
I could show fight on natural selection having done and doing more for the progress of civilization than you seem inclined to admit. Remember what risk the nations of Europe ran, not so many centuries ago of being overwhelmed by the Turks, and how ridiculous such an idea now is! The more civilised so-called Caucasian races have beaten the Turkish hollow in the struggle for existence. Looking to the world at no very distant date, what an endless number of the lower races will have been eliminated by the higher civilized races throughout the world.

 

Avrupa ırkları olarak bilinen medeni ırklar, yaşam mücadelesinde TÜRK BARBARLIĞINA karşı galip gelmişlerdir. Dünyanın çok da uzak olmayan bir geleceğine baktığımda, BU TÜR AŞAĞI IRKLARIN çoğunun medenileşmiş yüksek ırklar tarafından elimine edileceğini görüyorum.

Kısa ve öz,çeviri.

 

Lastly I could show fight on natural selection having done and doing more for the progress of civilisation than you seem inclined to admit. Remember what risks the nations of Europe ran, not so many centuries ago of being overwhelmed by the Turks, and how ridiculous such an idea now is. The more civilised so-called Caucasian races have beaten the Turkish hollow in the struggle for existence. Looking to the world at no very distant date, what an endless number of the lower races will have been eliminated by the higher civilised races throughout the world. But I will write no more, and not even mention the many points in your work which have much interested me. I have indeed cause to apologise for troubling you with my impressions, and my sole excuse is the excitement in my mind which your book has aroused.

 

GOOGLE; araç çubuğundan bir çeviri daha.

 

Son olarak ben doğal seçimi mücadele gösterilebilir başarmış ve daha medeniyetinin ilerleme yaparken daha size itiraf eğilimli görünüyor. Anımsamak ne Türkler tarafından bunalmış olma ve nasıl saçma bir fikir gibi Avrupa ülkeleri koştu, o kadar yüzyıllar önce riskleri artık. Daha çok uygar-Kafkas ırkları dövmüşler denilen varlığı için mücadele içi boş türk. Dünyanın hiçbir çok uzak tarihte, ne alt ırkların sonsuz sayıda dünya çapında daha yüksek medeni ırklar tarafından elimine olacaktır arıyorsunuz. Ama, ve hatta çalışma olan beni çok ilgi var kadar puan bahsetmektedir artık yazacağız. Gerçekten de benim gösterim sizi rahatsız için özür dileme ve neden var benim tek bahane kitap hangi uyandırdı var zihnimde bir heyecan.

Kaynak: -http://www.darwinproject.ac.uk/-

 

 

Muhabbetle.

 

smile.gif

Gönderi tarihi:

insanlar test edilen diğer memelilerden çok, tavuklara yakın çıkmıştır. Buradan hareketle ortak "ATA" dan gelen yakın akrabalık safsatasının boşa çıkmasıdır.

 

Sayın "Sarıgöl" ün yazdıklarını okuyanlar, konuya yakın ilgileri yoksa ya da inançları nedeniyle kafadan karşıysa bir safsatadan söz edildiğini düşüneceklerdir...

 

Oysa onun sürekli yapmaya çalıştığı "Bilimsel Verileri Çarpıtmak" ve burada yaptığı şey ise; Benton Makalesini ele alarak Bilimsel Verilerin Yaratılışçılarca Çarpıtılmasına Tipik Bir Örnek dir.

 

Darwinismrefuted.com adlı sitede

Alıntıda verilen linkten ulaşabileceğiniz makalede evrimle ilgili bir araştırma sonucu şu şekilde özetlenmiş;

 

Adrian Friday and Martin Bishop of Cambridge have analyzed the available protein sequence data for tetrapods… To their surprise, in nearly all cases, man (the mammal) and chicken (the bird) were paired off as closest relatives, with the crocodile as next nearest relative…

 

Reference: Mike Benton, “Is a Dog More Like Lizard or a Chicken?,” New Scientist, vol. 103, August 16, 1984

-http://www.darwinismrefuted.com/myht_of_homology_04.html-

Türkçesi Şöyle; " Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop ellerindeki “tetrapodların protein dizilimi” verilerini analiz etmişlerdir. Hayret verici bir şekilde, yaklaşık bütün örneklerde insan ve tavuk, birbirlerine en yakın akraba olarak eşleşmişlerdir. Bir sonraki en yakın akraba ise timsahtır. "

 

Bu paragrafdaki ifadeleri okuyan hemen herkes şunu anlar: Araştırıcılar demekki bir çok canlıyı incelemişler, insana en yakın canlı tavuk çıkmış, bundan sonraki en yakın canlı da timsahmış. (sayı belirtilmemiş, ancak kullanılan ifadelerden çok sayıda canlının incelendiği anlamı çıkıyor, çünkü en yakın akraba tavuk, bir sonraki yakın akraba timsah demek için timsahtan sonra gelen daha uzak akrabaların da incelenmiş olması gerekir). Araştırmacılar bu bulgulara hayret etmişler (!)

 

Gerçekten de hayret. Çünkü, eski tarihli bir yazı olmasına rağmen, bilinen evrim ağacına tamamen aykırı bir bilgiyi ifade ediyor. Bildiğimiz gibi insanın en yakın akrabası şempanzedir, oysa bu makalede tavuk olarak belirtilmiş, şayet bu bilgi doğruysa bilim dünyasında büyük bir sansasyon yaratmış olması gerekir, ancak böyle bir durum yok.

 

Peki bunun yaratılışcılar tarafından Evrime saldırı amaçlı kullanıldığını yanlış bilgi olduğunu nasıl anlayacağız..

 

Araştıralım anlayalım; Öncelikle şunu belirtmesi gerekiyor... Benton’un orijinal makalesine internet üzerinden ulaşılamıyor, çünkü New Scientist’ in online arşivi o kadar geriye gitmiyor. Benton’ un özgeçmişini veren üniversite web sayfasından ya da başka bir siteden de orijinal metne ulaşılamıyor. Ancak bazı sitelerde makalede aslında ne yazmakta olduğunu bildiren bilgiler var. Kaynaklardan biri aşağıdaki alıntıda yazılanlar...

 

-http://www.evcforum.net/cgi-bin/dm.cgi?action=msg&m=15770-

 

As for man and chicken being shown closest in a study of terrestrial vertebrates, the Turkish creationists are misrepresenting a New Scientist article written by Michael Benton. What the creationists fail to mention is that the ***ONLY*** animals being compared in the particular instance cited were a human, a chicken, and a crocodile.

Çevirisi şöyle: "Türk yaratılışçılar, Michael Benton tarafından yazılmış, insan ve tavuğun birbirine en yakın çıktığı, kara vertebralıları ile ilgili New Scientist makalesini yanlış sunuyorlar. Yaratılışçıların söylemeyi ihmal ettiği şey, bahsedilen bu özel örnekte, karşılaştırılan hayvanların YALNIZCA insan, tavuk ve timsah oluşudur."

 

Yazının devamında şöyle yazıyor; makalenin yazarı Mike Benton’ a bu durumu sormuşlar, onun verdiği cevap şöyle:

 

-http://www.evcforum.net/cgi-bin/dm.cgi?action=msg&m=15770-

 

Thank you for sending me the letter and the quotes. I had been aware of some of this, and I’m amazed the creationists are so desperate as to sink to such trickery and lying. And to use a 1984 article, when so much current work is available on molecular sequences!

 

You’re quite right that I was simply reviewing well known work at that time which showed that if you take the protein sequences of a human, a chicken and a crocodile, the haemoglobin and myoglobin of the chicken pair off with the human rather than the crocodile. The point is that this contradicted morphological evidence (the ‘classic view’) that crocodiles and birds are closer relatives. Of course, chimp haemoglobin is identical to that of humans.

Çevirisi şöyle: " Mektubu ve alıntıları bana gönderdiğiniz için teşekkür ederim. Bu durumun kısmen farkındaydım ve yaratılışçıların bu derece yalan ve hileye batacak kadar umutsuz olmasına ve molekül dizileriyle ilgili çok fazla yeni çalışma varken 1984 tarihli bir makaleyi kullanmalarına şaşırmış durumdayım.!

 

Tamamen haklısınız, ben, o tarihte iyi bilinen ve şayet insan, tavuk ve timsahın protein dizilerini karşılaştırırsanız, tavuk hemoglobin ve myoglobininin timsahtan çok insanla eşleşeceğini gösteren bir yazıyı gözden geçiriyordum. Bu durum, morfolojik kanıta göre timsahlar ve kuşların yakın akraba olduklarını kabul eden klasik görüşle çelişiyordu. Elbette şempanze hemoglobini insanınkiyle özdeştir."

 

Görüldüğü gibi sayın "sarıgölün" bu başlıkta konuyu sabote etme amaçlı yaklaşımları aslında yukarıda bahsedilen bu olayda bilimsel verilerin belli bir amaç doğrultusunda çarpıtılmasının tipik bir örneğidir. Bu bilgiler ışığında, söz konusu yayınlardaki bu araştırma ile ilgili paragrafı şu şekilde düzeltmek gerekiyor: “Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop insan, tavuk ve timsahın protein dizilim verilerini analiz etmişlerdir. Yaklaşık bütün örneklerde protein dizilim olarak tavuk, insana timsahtan daha yakın çıkmıştır.”

 

Dikkat etmek gerekiyor yakın çıkmıştır... "Sarıgölün" çarpıtma amaçlı yaklaşımları bilimsel hiçbir içeriği olmayan yaklaşımlar olarak karşımızda duruyor.

 

Gerçekte ise... (En yakın akraba tavuk, bir sonraki yakın akraba timsah demek için timsahtan sonra gelen daha uzak akrabaların da incelenmiş olması gerekir).

 

Saygı ve Sevgilerimle ...

 

Gönderi tarihi:
makalenin yazarı Mike Benton’ a bu durumu sormuşlar,

 

Ve; Mike Benton, cevap vermiş (güya)işte o mektup;

 

Mektubu ve alıntıları bana gönderdiğiniz için teşekkür ederim. Bu durumun kısmen farkındaydım ve yaratılışçıların bu derece yalan ve hileye batacak kadar umutsuz olmasına ve molekül dizileriyle ilgili çok fazla yeni çalışma varken 1984 tarihli bir makaleyi kullanmalarına şaşırmış durumdayım.!

 

Tamamen haklısınız, ben, o tarihte iyi bilinen ve şayet insan, tavuk ve timsahın protein dizilerini karşılaştırırsanız, tavuk hemoglobin ve myoglobininin timsahtan çok insanla eşleşeceğini gösteren bir yazıyı gözden geçiriyordum. Bu durum, morfolojik kanıta göre timsahlar ve kuşların yakın akraba olduklarını kabul eden klasik görüşle çelişiyordu. Elbette şempanze hemoglobini insanınkiyle özdeştir.

 

Evrimcinin iddiası bu,fakat mektub un kaynağı belli değil,yani ne zaman sormuşlar,kim sormuş,mektub un örjinali nerde vs vs.

Şimdi; Mike Benton un orjinal kitabından örnek vereceğim, eğer yukardaki mektubu Mike Benton yazmış ise, bu kitabi niye yazmış?

 

Oysa genetik araştırmalar, bu evrimci tezle tamamen çelişen bulgular ortaya koymuştur. Farklı canlı türlerindeki benzer yapılar çoğunlukla farklı genetik kodlar tarafından belirlenmektedir. Ünlü mikrobiyolog Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis (Evrim: Kriz İçinde Bir Teori) isimli kitabının "The Failure of Homology" (Homolojinin Çöküşü) başlıklı bölümünde bu konu hakkında pek çok örnek verir ve konuyu şöyle özetler:

 

"Homolojinin evrimci temeli belki de en ciddi olarak, görünürde benzer olan yapıların, farklı türlerde bütünüyle farklı genler tarafından belirlendiği anlaşıldığında çökmüştür.” (Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis, London, Burnett Books, 1985, s. 145)

 

Michael Denton, moleküler biyoloji alanında elde edilen bulgulara dayanarak ayrıca şu yorumu yapar:

 

Moleküler düzeyde, her canlı sınıfı, özgün, farklı ve diğerleriyle bağlantısızdır. Dolayısıyla moleküller, aynı fosiller gibi, evrimci biyoloji tarafından uzun zamandır aranan teorik ara geçişlerin olmadığını göstermiştir... Moleküler düzeyde hiçbir organizma bir diğerinin atası değildir, diğerinden daha ilkel ya da gelişmiş de değildir... Eğer bu moleküler kanıtlar bundan bir asır önce var olsaydı... organik evrim düşüncesi hiçbir zaman kabul görmeyebilirdi." (Michael Denton, Evolution: A Theory in Crisis, London, Burnett Books, 1985, s. 290-291)

 

Fazla bir yazıya gerek yok,nedeni; ben belgeli (kaynak) alıntı yapıyorum,karşı yazılar da ne belge,ne kaynak var,bu durumum okuyucunun sağ duyusuna bırakıyorum.

 

Muhabbetle.

Gönderi tarihi:

Ve; Mike Benton, cevap vermiş (güya)işte o mektup;

 

Evrimcinin iddiası bu,fakat mektub un kaynağı belli değil,yani ne zaman sormuşlar,kim sormuş,mektub un örjinali nerde vs vs.

Şimdi; Mike Benton un orjinal kitabından örnek vereceğim, eğer yukardaki mektubu Mike Benton yazmış ise, bu kitabi niye yazmış?

 

Fazla bir yazıya gerek yok,nedeni; ben belgeli (kaynak) alıntı yapıyorum,karşı yazılar da ne belge,ne kaynak var,bu durumum okuyucunun sağ duyusuna bırakıyorum.

Güya deyip geçiştiremezsiniz... Kaynak linkleri alıntılarda verildi...

Anlamak gibi bir derdiniz varsa araştırıp anlarsınız...

Ama doğru bilgilerin Adnan Oktar _H.Y_ sitelerinde olmadığını aklınızdan çıkarmadan...

 

***

Siz belgeli kaynak kullandığınızı öne sürüyorsunuz...

Alıntınızı tarattım... Hepsi aynı kaynağa çıkıyor...

 

HY .NET - Bilim Ütopya Dergisinin ve Prof. Dr. Beyazıt ...

 

www.harunyahya.org/evrim/.../darwinislerin_bekledigi_cevaplar

 

fs.harunyahya.net/popup/Download

 

harunyahya-tumeserleri.blogspot

Kaynaklarınız deşifre olunca da hemen inkara kalkıp mazlum olduğunuza ilişkin şöyle yazılar postalıyorsunuz...

 

Ne zaman böyle bir tartışmaya girsem,bana söylenen (yazılan) üç aşağı beş yukarı aynı şeyler,

nedir; benim yazdıklarımdan hareketle, HY ya intizar,beğenmeme

(sanki devamlı ondan alıntı var)ve hiç bir bilimsel görüş yazmadan,karşındaki tartışmacıyı bir şey bilmemekle itham etme...

Ne yapalım olay bu...

Sanki devamlı ondan alıntı var diyorsunuz, yok mu?..

 

Nedir sizin Belgeli kaynaklarınızın referansı...

"10 yıl sonra Mehdi çıkacak, 20 yıl sonra Mesih inecek, bilmem kaç yıl sonra kıyamet kopacak“ diyerek gaybe dair kesin iddialarda bulunan, yandaşlarının sandıkları üzere :stuart: yüzlerce kitap yazmış bilim adamı :P, ilahiyatçı veya teolog bir İslam mücahidinin Avengelist ve yaratılışcı internet siteleri... :devil:

 

Her iletinizin sonunda alışkanlık edindiniz hep aynı cümle... "Fazla bir şey yazmaya gerek yok.."

Bencede sayın kardeşim... Bencede ... Gereğini yapın o zaman...!

 

Saygı ve sevgilerimle ...

Gönderi tarihi:
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Jump to: navigation , search Git ve: kullan, ara

Michael John Denton Michael John Denton

Born Doğmak August 25, 1943 ( 1943-08-25 ) (age 66) 25 Ağustos 1943 (1943/08/25) (yaş 66)

Residence Residence Australia Avustralya

Citizenship Vatandaşlık British/Australian İngiliz / Avustralya

Fields Alanlar Medicine , Biochemistry Tıp, Biyokimya

Alma mater Alma Mater King's College London King's College London

Bristol University Bristol Üniversitesi'nde

Hebrew University of Jerusalem İbrani Üniversitesi Jerusalem

University of Toronto Toronto Üniversitesi

 

Michael John Denton (born 25 August 1943) is a British - Australian author and biochemist. Michael John Denton () bir İngiliz - Avustralyalı yazar ve biyokimyacı olan 25 Ağustos 1943 doğumlu. In 1973, Denton received his PhD in Biochemistry from King's College London . [ 1 ] 1973 yılında, Denton Biyokimya yılında King's College London dan doktorasını aldı. [1]

 

In his iconoclastic book Evolution: A Theory in Crisis (1985), Denton questioned the validity of neo-Darwinism and argued that evidence of divine design exists in nature. Onun İkonoklastik kitap Evolution In: A Theory of Crisis (1985) yılında, Denton neo-Darwinizm geçerliliğini sorguladı ve ilahi tasarımı bu kanıt savundu doğada var. The book was instrumental in starting the Intelligent Design movement . [ 2 ] Denton was an influential proponent of Intelligent Design and was a former Senior Fellow of the Discovery Institute 's Center for Science and Culture , hub of the Intelligent Design movement. [ 3 ] Kitap Akıllı Tasarım hareketinin başlangıç aracı oldu. [2] Denton Akıllı Tasarım ve etkili bir savunucusu oldu ve Keşif Enstitüsü 'eski kıdemli oldu Merkezi Bilim ve Kültür, Akıllı Tasarım hareketinin merkezi için var. [3]

 

Denton's views have changed over the years. Denton görüşlerinin yıllar içinde değişti. He was influenced by Lawrence J. Henderson (1878-1942), Paul Davies and John Barrow who argued for an Anthropic Principle in the cosmos (Denton 1998, v, Denton 2005). O Lawrence J. Henderson (1878-1942), Paul Davies ve John Barrow tarafından olan bir Anthropic İlke evren için iddia etkilenmiştir (Denton 1998, V, Denton 2005). Thus his second book Nature's Destiny (1998) [ 4 ] is his biological contribution on the Anthropic Principle debate which is dominated by physicists. Böylece ikinci kitabı Nature's Destiny (1998) [4] hangi fizikçiler hakimdir Anthropic İlke tartışmalar üzerine biyolojik katkıdır. He argues for a law-like evolutionary unfolding of life. [ 5 ] He no longer associates with Discovery, and the Institute no longer lists him as a fellow. [ 6 ] Diye bir kanun için savunuyor yaşam Unfolding evrimsel gibi. [5] Discovery ile Artık ortakları ve Enstitüsü artık bir arkadaşı olarak onu listeler. [6]

Gönderi tarihi:

Güya deyip geçiştiremezsiniz... Kaynak linkleri alıntılarda verildi...

Anlamak gibi bir derdiniz varsa araştırıp anlarsınız...

 

 

"KAYNAK LİNKİ AŞAĞIDA VERECEĞİM,BAKALIM NE DİYOR ODA BİR FORUM İNSANLAR KANAATLERİNİ YAZMIŞLAR,ÜSTELİK DİLİ DE YABANCI...

 

-http://www.evcforum.net/cgi-bin/dm.cgi?action=msg&m=15770-

 

İsteyen herkes araştırabilir bakalım;

 

Ve; Mike Benton, cevap vermiş (güya)işte o mektup;

 

Evrimcinin iddiası bu,fakat mektub un kaynağı belli değil,yani ne zaman sormuşlar,kim sormuş,mektub un örjinali nerde vs vs.

Şimdi; Mike Benton un orjinal kitabından örnek vereceğim, eğer yukardaki mektubu Mike Benton yazmış ise, bu kitabi niye yazmış?

 

Fazla bir yazıya gerek yok,nedeni; ben belgeli (kaynak) alıntı yapıyorum,karşı yazılar da ne belge,ne kaynak var,bu durumum okuyucunun sağ duyusuna bırakıyorum.

 

Bekleyelim görelim...

MEKTUP;VARMI,ORJİNALİ,NEREDE.

 

Muhabbetle.

Gönderi tarihi:

Zaman RNA Dünya Secrecy

 

Unfortunately, complications soon set in. DNA replication cannot proceed without the assistance of a number of proteins--members of a family of large molecules that are chemically very different from DNA. Ne yazık ki, komplikasyonlar yakında proteinler bir dizi yardımı - bu kimyasal çok farklı DNA molekülleri büyük bir ailenin üyesi olmadan devam yapamıyorum DNA replikasyonu ayarlayın. Proteins, like DNA, are constructed by linking subunits, amino acids in this case, together to form a long chain. Proteinler, DNA gibi alt birimleri birbirine bağlayarak, bu durumda amino asitler, birlikte uzun bir zincir oluşturmak için inşa edilir. Cells employ twenty of these building blocks in the proteins that they make, affording a variety of products capable of performing many different tasks--proteins are the handymen of the living cell. Hücreler, ürünleri pek çok farklı görevleri yürütebilecek çeşitli affording yirmi onlar yapmak bu proteinlerin yapı taşları istihdam - proteinler canlı hücrenin İşçiler ve Ustalar vardır. Their most famous subclass, the enzymes, act as expeditors, speeding up chemical processes that would otherwise take place too slowly to be of use to life. Onların en ünlü subclass, enzimler, Expeditors olarak hareket, aksi takdirde çok yavaş kullanım ömrü olmak üzere yer alacağını kimyasal süreçlerin hızlandırılması.

 

The above account brings to mind the old riddle: Which came first, the chicken or the egg? Yukarıdaki hesap eski bilmece akla getiriyor: Hangi ilk, tavuk veya yumurta geldi? DNA holds the recipe for protein construction. DNA protein yapımı için reçete bulunuyor. Yet that information cannot be retrieved or copied without the assistance of proteins. Ancak bu bilgi alınamaz veya proteinlerin yardımı olmadan kopyalanamaz. Which large molecule, then, appeared first in getting life started--proteins (the chicken) or DNA (the egg)? Olan büyük molekülü, sonra, ilk elde yaşam başladı göründü - proteinleri (tavuk) veya DNA (yumurta)?

 

A possible solution appeared when attention shifted to a new champion--RNA. Muhtemel bir çözüm zaman dikkat yeni bir şampiyon kaymıştır - RNA çıktı. This versatile class of molecule is, like DNA, assembled of nucleotide building blocks, but plays many roles in our cells. Bu çok yönlü molekül sınıfı, DNA gibi nükleotid yapı taşları, montajı yapılmış ancak bizim hücrelerin birçok rolleri oynar. Certain RNAs ferry information from DNA to structures (which themselves are largely built of other kinds of RNA) that construct proteins. Yapılarına DNA bazı RNA'lar feribot bilgileri (kendilerini büyük ölçüde RNA başka türlü) proteinlerin yapı inşa vardır. In carrying out its various duties, RNA can take on the form of a double helix that resembles DNA, or of a folded single strand, much like a protein. Çeşitli görevleri yürüten olarak, RNA DNA veya katlanmış bir tek iplikçiğinin benzer bir çift sarmal, bir formda bir protein gibi daha sürebilir. In 2006 the Nobel prizes in both chemistry and medicine were awarded for discoveries concerning the role of RNA in editing and censoring DNA instructions. Hem kimya ve tıp alanında 2006 Nobel ödülleri içinde keşifler düzenleme RNA rolü hakkında için verilmiştir ve DNA talimatları sansür. Warren E. Leary could write in the New York Times that RNA "is swiftly emerging from the shadows of its better-known cousin DNA." Warren E. Leary New York Times da RNA "hızla onun iyi bilinen kuzeni DNA gölgeler çıkan yazmak olabilir."

(ScientificAmerican.com> Özellikler> Temel Bilimler> İnsanın Evrimi)

 

 

Burada bile Tavuk,Yumurta bahsi açılmış.

 

 

Bakterilerin kökeni evrim teorisi için sorundur, çünkü teori canlılığın ilkel dünyada rastgele kimyasal reaksiyonlarla doğduğunu ileri sürmektedir, ama en basit bakteride bile hiç bir kimyasal reaksiyonla açıklanamayacak kadar kompleks bir organizasyon ve "bilgi" vardır.

 

Bu bilgiyi biraz inceleyelim: Bir bakterinin 2000 civarında geni vardır. Her bir gen ise 100 kadar harf (şifre) içerir. Bu da bakterinin DNA'sındaki bilginin en az 2 milyon harf uzunluğunda olması demektir. Bu hesaba göre tek bir bakterinin DNA'sının içerdiği bilgi, her biri 100 bin kelimelik 20 romana denktir. Bu durumda, tek bir bakterinin dahi tesadüfen oluşması veya tesadüfi etkenlerle evrimleşmesi kesinlikle mümkün değildir. Bu kadar çok bilgi içeren bir yapıya rastgele yapılacak bir müdahale bakterinin tüm çalışma sistemini bozacak kadar önemlidir. Bakterilerin gen şifrelerinde bir aksaklık olması ise, çalışma sistemlerinin bozulması, ve dolayısıyla ölümü anlamına gelir.

 

New York Üniversitesi kimya profesörü ve DNA uzmanı Robert Shapiro, sadece basit bir bakteride bulunan 2000 çeşit proteinin rastlantısal olarak meydana gelme ihtimalini hesaplamıştır. Elde edilen rakam, 1040.000'de 1 ihtimaldir. (Bu sayı, 1 rakamının yanına 40 bin tane sıfır gelmesiyle oluşan akıl almaz bir sayıdır.

 

Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, Tübitak yayınları, 8.Basım, s.25

Robert Shapiro, Origins: A Sceptics Guide to the Creation of Life on Earth, New York, Summit Books, 1986. s.127

 

Saygılar ve muhabbetler.

Gönderi tarihi:

Fazla bir yazıya gerek yok,nedeni; ben belgeli (kaynak) alıntı yapıyorum,karşı yazılar da ne belge,ne kaynak var,bu durumum okuyucunun sağ duyusuna bırakıyorum.

 

Hangi belge, hangi kaynak?

 

Arkadaşım senin tek yaptığın şey, yaptığı aldatmacılıkları defalarca ifşa edilmiş olan H.Y'den alıntı yapmak..

 

Daha önce söylemiştim, şimdi de söylüyorum; İnsanın en yakın akrabası tavuk ise ve bu durum araştırmalarla sabit ise, bana herhangi bir bilimsel yayından örnek getir. Hakemli bir dergi olabilir, üniversitelerin yayınlarından bir örnek olabilir, herhangi bir bilimsel makale olabilir. Yeter ki bilim camiasından bir örnek olsun.

 

Senin alıntıladığın bu zırvalık (saçma sapan söz) gerçek olsa idi, bu duruma atıfta bulunmuş yüzlerce bilimsel makale görürdük. Halbuki böyle bir şeye rastlamıyoruz. Heyhat..! Kimin umurunda? Zerre kadar akademik ünvanı bulunmayan H.Y hazretleri söylüyorsa bilimin ne söylediğinin önemi yoktur sizin için.. Hoş, zaten bilimin ne söylediğinden de haberiniz yok ki sizin..

 

Arkadaşım her şeyi bir kenara bırak, ilkokul bilgilerine dön.. İnsan dediğin canlı, memeliler ailesindendir. Sen memelilere ait bir türe en yakın akraba diye bir kuş türü gösteriyorsan, ilkokul da dahil olmak üzere elindeki tüm diplomaları yırt at..

Gönderi tarihi:

Hemoglobin bazı diğer yönlerini göz atalım mı bir ortak soy kanıtı olduğunu görmek için:

 

'Ne zaman alfa hemoglobin dizileri amino asitler arasında benzerlikler karşılaştırma gelince, timsah çok ortak tavuk engerekler (% 5.6) dan ile (% 17.5) ile daha fazla var. Üç çeşitli sürüngenler, timsah üç çeşit kuş gösteren üç tür için tüm verileri ortalamasının - tamamen ortak bir atadan evrimsel kökenli tahminlerin aksine - bu büyük benzerlik timsahlar ve tavuklar arasında ...

Morris, Henry ve Parker, G., 1997. Ne Yaratılış Bilim nedir? Master Books, s. 59

 

Biz türler arasındaki benzerlik tanımlamak için kullanılan olabilecek pek çok kriteri bir seçim var.

 

'Lizozim ve Lactalbumin karşılaştırarak, Dickerson "büyük hassasiyet" nerede insan memeli off line dallı ile aşağı bacağına umuyordum. Sonuçlar şaşırtıcı idi. Bu testte, bu insanlar daha yakından tavuk herhangi bir yaşayan memeli için daha test ilişkili çıktı!

 

-http://www.creationinthecrossfire.org/Articles/Refutes%20Dawkins.htm#f36-

 

This article is used with permission of the author and Answers in Genesis. It can also be found here

 

The Problem of Information for the Theory of Evolution — Has Dawkins really solved it?

by Royal Truman

 

" isteyen "google" ile çevirip okuyabilir,İngilizce bilenler için zaten sorun yok.

Yukardaki çeviri nin "ORJİNALİ;

 

Let’s look at some other aspects of hemoglobin to see whether there is evidence of a common ancestry:

 

‘When it comes to comparing similarities among amino acids in alpha hemoglobin sequences, crocodiles have much more in common with chickens (17.5 %) than with vipers (5.6 %). Averaging all the data for three various reptiles, three kinds of crocodiles and three kinds of birds shows — completely contrary to the predictions of evolutionary descent from a common ancestor — that the greatest similarity is between the crocodiles and chickens

 

We have a choice of many criteria that could be used to define similarity between species.

 

‘By comparing lysozyme and lactalbumin, Dickerson was hoping to “pin down with great precision” where human beings branched off the mammal line. The results were surprising. In this test, it turned out that humans are more closely related to the chicken than to any living mammal tested!

 

Sayın yam yam kardeşimiz H.Y. yı istemediği için buradan alıntı yaptım,eğer isterse başka alıntılarda yapıştırabilirim topig'e.

 

Muhabbetle.

 

smile.gif

 

 

Gönderi tarihi:

Sayın yam yam kardeşimiz H.Y. yı istemediği için buradan alıntı yaptım,

eğer isterse başka alıntılarda yapıştırabilirim topig'e.

 

Bekleyelim görelim...

MEKTUP;VARMI,ORJİNALİ,NEREDE.

 

Sayın "sarıgöl";

Açılan başlıklarda konuları bilinçli olarak mecrasından uzaklaştıran yaklaşımlarla yazılar yazıyorsunuz...

Forumda yazışan kişileri, başlık açanları, kurduğunuz cümlelerin içerisine gizlenmiş bir alaycılıkla yaklaşıyor,

Bu yaklaşımlarınızla karşınızdakileri bilinçli olarak yanlış yapmaya zorluyorsunuz...

 

Elbette düşüncelerinizi belirtmekte özgürsünüz.

Tıpkı Cyrano'nun aşağıda örnek verilen iletisinde yapmaya çalıştığı gibi gördüğünüz lüzum üzerine düzeltmeler yapma hakkına da sahipsiniz... Ama Amacınız onun yaptığı gibi, paylaşımlarda eksik ve hatalı olan şeyleri doğru bilgilerle düzeltmek olmalı...

Tabiki bunu yapabilmek için iyi niyetli olmak ve eksiklikleri görüp tamamlayacak belli bir alt yapıya sahip olamak gerekiyor...

 

Darwin güçlüden yana mıdır.?

Yanlış, yanlış, yanlış…

"Survival of the fittest“ , yani “güçlü olan kazanır” sloganı Darwin’e değil, Darwinizm’in öncülerinden Herbert Spencer’e aittir.

Darwinle hiçbir alakası yoktur.

***

Evrim karşıtlarınca; Evrim teorisi ve "ateist“ düşüncenin karışımıyla ortaya attıkları "Darwinizm“, "Darwinciler" sözcüğünün,

Darwin’in bilimsel açıklamaları ve öne sürdükleriyle hiç bir ilgisi yoktur.

Belirtmek gerekir ki, Emine hanım da yanlış kavram kullanmış.

Bir sonraki paragrafında "darwinizm" sözcüğünün evrim karşıtlarınca üretilen bir argüman olduğunu kendisi ifade ederken, bir paragraf önce,

Herbert Spencer'dan "darwinizmin öncülerinden" diye bahsediyor.

Dolayısıyla yaklaşımının bütünlüğü bozuluyor. Emine hanım "Sosyal Darwinizm" kavramı yerine "Darwinizm" kavramını kullanmış.

 

http://www.turkish-m...post__p__848246

Oysa siz, dikkat çekici bir şekilde bu iyi niyetli yaklaşımın dışında hareketler içindesiniz...

 

Son olarakta diyorsunuz ki;

"Sayın yam yam kardeşimiz H.Y. yı istemediği için buradan alıntı yaptım, eğer isterse başka alıntılarda yapıştırabilirim topig'e."

Birilerini istemiyor ilan edip ona zıt davranmak amaçlı olarak bir şeyler alıntılayarak yazışma mantığıyla ...

Demek istiyorsunuz ki, burayı alıntılarla boğarım istersem...

Katılmadığınız, yazılmasına karşı olduğunuz şeyleri yazan ve söyleyenlere karşı bilinçili olarak kışkırtma ve zorlamalarda bulunuyorsunuz...

Bunu yapmak zorunda değilsiniz,

Konuyla ilgili yeni açılımlara katkıda bulunmak yerine konuyu sabote etmek zorunda değilsiniz...

Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirmek zorunda değilsiniz...

 

Kendinizi zorunlu hissediyor olmanız amacınıza uygun olabilir...

Ama Düşüncelerini ve görüşlerini dile getiren diğerleri için düşüncelerini dile getirmelerini engelleme, ele alınan konuları saptırma amaçlı ve kışkırtıcı bu yaklaşımlarınız hiçte etik değil ... Mantıklı da değil, hırslarınıza yenik düşüyorsunuz...

 

Sürekli yazılanları gereksiz gösterme ve küçümseme amaçlı iki de bir "Yazmaya gerek yok" demek yerine...

Sizde onlar gibi yapın bence, sizde kendi düşüncelerinizi ortaya koyan başlıklar açın..

 

Görüldüğü üzere. fazla bir şey yazmaya gerek bile yok.

FAZLA BİR YAZI YAZMAYA "GEREK" YOK.

Ne kadar ilginç hep aynı şeyi söyleyip nedense ilk yazan hep siz oluyorsunuz...

Madem yazmaya gerek yok neden gereğini yapmıyorsunuz?

 

Saygılar...

Gönderi tarihi:

Elbette düşüncelerinizi belirtmekte özgürsünüz.

 

Sayın GeceKuşu,

Düşündüklerimi yazıyorum, fakat doğru dürüst tartışma ortamına girmeden yazdıklarınızla ister,istemez bir polemik yarışına sokuyorsunuz (BEN DEĞİL) bu itibarla tekraren yinelemekte fayda var,ben ne tartışmamızı kişiselleştiriyorum nede, kimseye alaycı yaklaşıyorum,üstelik haddim değil,dolayısı ile şimdi örneklerini vereceğim yazıların durumu ne hale getirdiğini göreceksiniz.

Ve; topig'in konusu da hiç sapmadan gidiyor.

 

Şimdi örnekler;

 

Hangi belge, hangi kaynak?

 

Arkadaşım senin tek yaptığın şey, yaptığı aldatmacılıkları defalarca ifşa edilmiş olan H.Y'den alıntı yapmak..

 

Daha önce söylemiştim, şimdi de söylüyorum; İnsanın en yakın akrabası tavuk ise ve bu durum araştırmalarla sabit ise, bana herhangi bir bilimsel yayından örnek getir. Hakemli bir dergi olabilir, üniversitelerin yayınlarından bir örnek olabilir, herhangi bir bilimsel makale olabilir. Yeter ki bilim camiasından bir örnek olsun.

 

Senin alıntıladığın bu zırvalık (saçma sapan söz) gerçek olsa idi, bu duruma atıfta bulunmuş yüzlerce bilimsel makale görürdük. Halbuki böyle bir şeye rastlamıyoruz. Heyhat..! Kimin umurunda? Zerre kadar akademik ünvanı bulunmayan H.Y hazretleri söylüyorsa bilimin ne söylediğinin önemi yoktur sizin için.. Hoş, zaten bilimin ne söylediğinden de haberiniz yok ki sizin..

 

Arkadaşım her şeyi bir kenara bırak, ilkokul bilgilerine dön.. İnsan dediğin canlı, memeliler ailesindendir. Sen memelilere ait bir türe en yakın akraba diye bir kuş türü gösteriyorsan, ilkokul da dahil olmak üzere elindeki tüm diplomaları yırt at..

 

Bu birincisi.

 

 

Güya deyip geçiştiremezsiniz... Kaynak linkleri alıntılarda verildi...

Anlamak gibi bir derdiniz varsa araştırıp anlarsınız...

Ama doğru bilgilerin Adnan Oktar _H.Y_ sitelerinde olmadığını aklınızdan çıkarmadan...

 

***

Siz belgeli kaynak kullandığınızı öne sürüyorsunuz...

Alıntınızı tarattım... Hepsi aynı kaynağa çıkıyor...

 

 

Kaynaklarınız deşifre olunca da hemen inkara kalkıp mazlum olduğunuza ilişkin şöyle yazılar postalıyorsunuz...

 

 

Sanki devamlı ondan alıntı var diyorsunuz, yok mu?..

 

 

 

Bu ikincisi.

 

 

Görüldüğü gibi sayın "sarıgölün" bu başlıkta konuyu sabote etme amaçlı yaklaşımları aslında yukarıda bahsedilen bu olayda bilimsel verilerin belli bir amaç doğrultusunda çarpıtılmasının tipik bir örneğidir. Bu bilgiler ışığında, söz konusu yayınlardaki bu araştırma ile ilgili paragrafı şu şekilde düzeltmek gerekiyor: “Cambridge’ten Adrian Friday ve Martin Bishop insan, tavuk ve timsahın protein dizilim verilerini analiz etmişlerdir. Yaklaşık bütün örneklerde protein dizilim olarak tavuk, insana timsahtan daha yakın çıkmıştır.”

 

Dikkat etmek gerekiyor yakın çıkmıştır... "Sarıgölün" çarpıtma amaçlı yaklaşımları bilimsel hiçbir içeriği olmayan yaklaşımlar olarak karşımızda duruyor.

 

Gerçekte ise... (En yakın akraba tavuk, bir sonraki yakın akraba timsah demek için timsahtan sonra gelen daha uzak akrabaların da incelenmiş olması gerekir).

 

Saygı ve Sevgilerimle ...

 

 

Bu üçüncüsü.

 

 

İmam-ı Azamlar‘ın, Şair-i Azamlar‘ın utanmaktan ar ettikleri, Cemil Meriç ustadın „asildir ve cihanşumuldur“ diyerek göklere yükselttiği realiteyi; bir ayıp, bir suç gibi düşünüp, hakaret sıfatı olarak algılayan ve kullanan zevata acıkmak mı yoksa hayret etmek mi gerekiyor, karar veremiyorum…

Pişkin pişkin sırıtarak; „acımadı kii, acımadı kii!“ diye cıvıldamak, zat-ı şahanelerine büyük bir düş kırıklığı yaşatmak ve eklemek lazım; Kıyametin ne zaman kopacağını kestiremeyecek kadar „cahil“ ve cümle alemi aptal yerine koyup, dolaylı yollarla Mehdiliğini ilan edenlerin ilmine, irfanına güvenmeyecek kadar da arif olmak gerek, mirim!..

Alıntı: Yazar; Emine Karahocagil Arslaner

 

Bu dördüncüsü.

 

 

Yıllardır bu forumdayım, bilimden zerre nasiplenmemiş insanların buraya gelerek, "Kendi bilgi ve niteliklerini veya mallarını överek karşısındakini kandıran, dolandıran kimse"lerin saçmalıklarını taşımalarına alışamadım bir türlü.. Bir insan bilimden uzak olur, anlarım...

 

Bu alıntıyı buraya taşıyan arkadaşım, sana sesleniyorum : Bana insanın en yakın genetik akrabasının tavuk olduğunu söyleyen herhangi bir bilimsel yayın getir, sana söz veriyorum, istediğin yere gelip elini öpeceğim.

 

 

Bilimsel verileri,bilimden nasiplenmemiş olan hedef kitlesini kandırmak için kullanan H.Y ve şurekasının ipi ile kuyuya inersen, daha çooooook madara olursun..

 

Unutmadan söyleyeyim; bu konuda nasıl bir kandırmacaya alet olduğunu görmek için şuraya bakman yeterli :

-http://www.bilimfelsefedin.org/?p=784-

 

 

 

 

Yemen yolu çukurdandır

Karavanım bakırdandır

Zenginimiz bedel öder

İnsanımız çamurdandır tongue.gif

 

Bilimsel olarak aksi pek çok durum var.. Lakin sizin bilimsel ufkunuz H.Y ve şurekasının uydurduklarından ibaret olduğu için değinmenin pek faydası olduğunu sanmıyorum..

 

Bu da beşincisi,üstelik topig'in öbür sayfalarından örnek almayacağım.

Neyse,durum bu sayın kardeşim GeceKuşu,olayı şirazesinden çıkarmak adına ne gerekiyorsa yapılmış, ben daima topig'in konusuna sadık kalarak "TAVUK,EVRİM BAĞLANTISINI İRDELEDİM".

Üstelik "FAZLA BİR ŞEY DE YAZMADAN VE BELGELİ"

Hemde H.Y.dan alıntı da olmadığını ispatlayarak.

 

Sağlıcakla ve muhabbetle.

 

:)

Gönderi tarihi:

Hemde H.Y.dan alıntı da olmadığını ispatlayarak.

 

Tek kelimeyle şaka gibi..

 

Biz senden bilim camisanından örnek getirmeni boşuna bekliyoruz.. Arkadaşım memlekette dünya kadar bilimsel yayın var. Bilim dergileri var, popüler bilim kitapları var... Akademik internet siteleri var.. Var oğlu var..

 

Sen kalkmış H.Y'den alıntı değil diyerek H.Y'nin linklediği amerikan yaradılışçılarının sitesini alıntılamışsın.. H.Y tabi o siteyi gösterecek; zira kendisi de amerikan yaradılışçılarının Türkiye şubesidir..

 

Bilimle uzaktan yakından ilgisi olmayan birinden bilimsel kaynak isteyen bizdedir kabahat...

Gönderi tarihi:

Tek kelimeyle şaka gibi..

 

Biz senden bilim camisanından örnek getirmeni boşuna bekliyoruz.. Arkadaşım memlekette dünya kadar bilimsel yayın var. Bilim dergileri var, popüler bilim kitapları var... Akademik internet siteleri var.. Var oğlu var..

 

Sen kalkmış H.Y'den alıntı değil diyerek H.Y'nin linklediği amerikan yaradılışçılarının sitesini alıntılamışsın.. H.Y tabi o siteyi gösterecek; zira kendisi de amerikan yaradılışçılarının Türkiye şubesidir..

 

Bilimle uzaktan yakından ilgisi olmayan birinden bilimsel kaynak isteyen bizdedir kabahat...

 

 

Muhterem,

 

Ağzımızla kuş tutsak "İSTEMEZÜK" tavrı sürecek,bu itibarla benim için "KONU" şu an bitmiştir.

 

Vikipedi, özgür ansiklopedi

Jump to: navigation , search Git ve: kullan, ara

Michael John Denton Michael John Denton

Born Doğmak August 25, 1943 ( 1943-08-25 ) (age 66) 25 Ağustos 1943 (1943/08/25) (yaş 66)

Residence Residence Australia Avustralya

Citizenship Vatandaşlık British/Australian İngiliz / Avustralya

Fields Alanlar Medicine , Biochemistry Tıp, Biyokimya

Alma mater Alma Mater King's College London King's College London

Bristol University Bristol Üniversitesi'nde

Hebrew University of Jerusalem İbrani Üniversitesi Jerusalem

University of Toronto Toronto Üniversitesi

 

"Denton";Tek başına yeterli aslında...

 

 

Muhabbetle.

Gönderi tarihi:

Kısaca sizden istenen bir akedimik kurumun sitesinden veya bir Bilimsel dergiden kaynak getirin deniyor.

 

Bu kadar zormu bu ...

 

Sevgiler

 

Astığım yazılar ve "DENTON" un makaleleri "KAHVEHANE" muhabbetlerimi,üstelik her "ALINTIYA" bir kulp takan zihniyet,benim yazdıklarıma bir tane "İLAÇ" için BİLİMSEL BİR KARŞI YAZI ALINTILASIN BAKALIM, artık bu yazışmalar değil kabak tadı sıkıntı vermeye başladı,bilimsel geçinenlerinde "BİLİM ADAMLARINI KABUL ETMEDİKLERİ DE ACAYİP BU DURUMDA, İŞİN CABASI" dolayısı ile bundan sonra ciddi yazılara yanıt yazacağım, yok şuymuş,yok buymuş,artık rahatsız edilmek istemiyorum "TALİ,POLEMİK,AJİTE" yazılarla.

 

 

Muhabbetle.

Gönderi tarihi:

Astığım yazılar ve "DENTON" un makaleleri "KAHVEHANE" muhabbetlerimi,üstelik her "ALINTIYA" bir kulp takan zihniyet,benim yazdıklarıma bir tane "İLAÇ" için BİLİMSEL BİR KARŞI YAZI ALINTILASIN BAKALIM, artık bu yazışmalar değil kabak tadı sıkıntı vermeye başladı,bilimsel geçinenlerinde "BİLİM ADAMLARINI KABUL ETMEDİKLERİ DE ACAYİP BU DURUMDA, İŞİN CABASI" dolayısı ile

bundan sonra ciddi yazılara yanıt yazacağım, yok şuymuş,yok buymuş,artık rahatsız edilmek istemiyorum "TALİ,POLEMİK,AJİTE" yazılarla.

 

 

Anlayışlı olmak her zaman taktir görürü sayın "sarıgöl"...

Her ne kadar, bu seferde katılmadığınız görüş ve yazılara "tali, polemik, ajite" diyerek tarzınızı ve kafa yapınızı sergilesenizde.(!)

 

"Rahatsız edilmek istemiyorum" ifadenizi yazıları yeni okuyanların yanlış anlamalarının önüne geçmek için şu şeklide düzeltmek yararlı olcak...

"Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirmek zorunda değilsiniz..."

Sizi rahatsız eden kimse yok, kimseninde böyle bir derdi yok, herkes kendi düşünce ve görüşlerini dile getirmek derdinde, algılamanız sizi bu hale sokuyor... Sizin katılmadığınız düşünce ve görüşleri rahatsızlık olarak değerlendiriyorsunuz... Sırf reddetmek adına hırslanıp, gerçekte, polemik ve ajite yaklaşımları kendiniz sergiliyorsunuz farkında değilsiniz... Sanacaklar ki diğerleri sizi rahatsız ediyor ama işin aslı "Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirdiğiniz için" böyle algılıyor ve hissediyorsunuz...

 

Şimdi de kalktık sayenizde konunun devamında konuyla ilgili bir şeyler yazmak yerine, size dünden beri bunları yazmak durumundayız...

Ama gerçek şu ki, aslında istediğiniz oldu konunun tartışılması yerine bu şekilde olabildiğince konu dışına çıkmış olduk ...

Bu durumu daha iyi vurgulamak için daha önce ifade ettiğim bir kaç satırı tekrarlamakta yarar var...

"Konuyla ilgili yeni açılımlara katkıda bulunmak yerine konuyu sabote etmek zorunda değilsiniz...

Sizden farklı düşünenlerin ifadelerini kendinize ve düşüncelerinize saldırı olarak değerlendirmek zorunda değilsiniz...

Kendinizi buna zorunlu hissediyor olmanız amacınıza uygun olabilir...

Ama Düşüncelerini ve görüşlerini dile getiren diğerleri için düşüncelerini dile getirmelerini engelleme, ele alınan konuları saptırma amaçlı ve kışkırtıcı bu yaklaşımlarınız hiçte etik değil ... Mantıklı da değil, hırslarınıza yenik düşüyorsunuz..."

 

"Bundan sonra ciddi yazılara yanıt yazacağım" dediğinize göre;

Sizden beklenen ve deklare ettiğiniz ciddiyeti bundan sonraki yazışmalarınızda yerine getirebilecekmisiniz merakla bekliyorum...

 

Saygılarımla.

Gönderi tarihi:

Merhum, Nasreddin hoca'nın oğlu, evde bir hırsız yakalamış, Hoca; oğlum ne oldu! oğul; baba hırsız yakaladım, Hoca; getir? Oğul; gelmiyor? Hoca; bırak gitsin, oğul; gitmiyor.

Kıssadan hisse.

 

Şimdi; sayın GeceKuşu,

İstediğiniz kadar yazmak ve görüş serdetmek hakkın, ve çok normal, ama artık yazdığım gibi polemik dahi olmayan dezonformasyon yazılara,karşı cevap olarak yazı,yazmayacağım...

 

Muhabbetler.

 

;)

Gönderi tarihi:

Bana göre yukarıda yazılanları siz yapıyorsunuz size sorulan çok basit bir soru ve şu

 

 

 

Bir üniversitenin veya akademik kurumun sitesinden bir link getir ve deki bunlar orada yazıyor veya bak bu bilim dergisi bunları araştırmış ve yazamış ve Üniversitelerde çürütmek için yazılar yazmış...

 

Yap bizde okuyalım şu yazıları ve görelim ne olduğunu...

 

Güzel kardeşim,artık "LÜTFEN" ama,yeter...

Yahu bir tane "İLAÇ" için karşı görüş olarak "BİLİMSEL" bir yazı,yazın.

 

Topig sayfalarındaki yazılar (alıntı) bakkalın borç defterinden alıntı değil,Dünya çapında bilim adamlarının,görüşleri.

Yeter.

Gönderi tarihi:

Dediğim gibi daha önce yazdığınız yazı yazıyı sanki kendinize karşı yazmışsınız 'POLEMİK'ten öteye gitmeyen yazılar yazıyorsunuz.

 

SÖYLENEN şeyi anlamamaktan veya çarpıtmaktan öteye gitmiyor...

 

 

 

Bir üniversite sitesi söylediklerinizi alıp yazı yazmış mı? Hayır. Neden acaba? Çünkü bilimsel bir değeri yok...

 

Anlatılmak istenen bu...

 

Varsa bir Üniversite veya Bilim dergisi getirin görelim ve anlayalım ne dediğiniz...

 

Sevgiler

 

 

Sayın 'by_x_man',

 

Size yaşantınızda mutluluklar dilerim.

"Denton" Avustralya da ve bilumum çalıştığı üniversitelerin yemekhanesinde ki yemek tariflerini yazmış,bu itibarla yazdıkları da "bilimsel" olarak kabul edilmiyor ve yazılarını,kitaplarını,deneylerini, aşçılık okulu kriterleri olarak kabul edildiğinden "DENTON" da aşçıbaşı olarak algılandığından benim yapacağım başka bir şey yok,dolayısı ile SORUN,DENTON VE SİZİN SORUNUNUZ, ben yanılmışım demekki,çok özür dilerim.

 

Muhabbetle.

 

Not.

Belkide onun için "TAVUK" bahsi çok geçiyor yazılarda.

Gönderi tarihi:

Evrim101_03_1.gif

 

Kaliforniya Berkeley Üniversitesi tarafından hazırlanan Understanding Evolution sitesi, Evrim Çalışkanları tarafından Türkçe'ye kazandırılmıştır.

 

Dikkatli bakılırsa (okunursa) "YUMURTA" burada da geçiyor.

 

 

Muhabbetle.

 

:sweatingbullets:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.