Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Bu hükümetin son 20 yılda görev yapan makamdaşlarıyla kıyasla en başarılı bakanı Recep Akdağ'dır. Bu bakanın döneminde Türkiye'de sağlık sistemi baya yol katetmiştir.

Gönderi tarihi:

Almanya´da düzenli dis doktoruna gitmek sadece gitmek senede 40.euro ödersin ..

Neden hala yanlis bilgileri vermekte direniyorsunuz? Düzenli olarak dis doktoruna gitmek, yani sadece kontrole gitmek icin bes kurus dahi ödemiyorsunuz, sadece dolgu gibi isler icin gittiginizde 10,00€ ödersiniz, buda üc aylik icin gecerlidir, tabiiki hangi ayda gittigine bagli. Size tavsiyem sizden kontrole gittiginiz icin para alan dis hekimizle görüsmeniz ve yanlislikla alinan paranizi geri istemeniz.

Gönderi tarihi:

Ben gercekten nasil bir yol izliyorsun anlamis degilim.. ödenmediginden yola ciktin..

 

40 euro rahatsiz etti Muayenehane icin öedenen senede sadece ev doktoruna, ve bunu sonunda kabullendiniz..

 

Dis doktoruna kesinlikle Muayenehane ücreti ödenmiyor dediniz-simdi kabul ediyorsunuz biraz dolaylida olsa!

 

Etti mi 80 euro Muayenehane ücreti..

 

Senede en hafifinden sorayim disler kac defa temizletilir dis taslari olusmamasi icin, ve bu ücret nedir ve kim karsilar?

 

Ve bu temizleme olayinda Muayenehane ücreti olarak ön ödemede yapilir mi? yapilmaz mi? temizleme ücretinden haric.

 

 

Umarim Almancaniz vardir ve asagida alintiladigim aciklamayi anlarsiniz. Asagidaki aciklamada benim söyledigim gibi yilda iki defa gitmeniz önerilen kontroller icin para falan ödenmiyor. Neden hala yanlis bilgi vermekte direniyorsunuz?

 

Asagidaki alintinin son cümlesini iyice okumanizi tavsiye ederim ve benim söylediklerimle karsilastirin sonra. Birde kendi söylemlerinizi göz önünde tutun ve yanlisinizi anlayin. Ama tabii niyetinize bagli.

 

"Bei Vorsorgeuntersuchungen wird keine Praxisgebühr fällig. Das gilt für:

 

- Vorsorgeuntersuchungen während der Schwangerschaft,

- Krebsfrüherkennungsuntersuchungen für Frauen,

- Krebsfrüherkennung bei Männern,

- Gesundheits-Check ab dem 35. Lebensjahr (alle zwei Jahre für gesetzlich Krankenversicherte),

- Schutzimpfungen - insbesondere gegen Kinderlähmung, Diphtherie, Tetanus, Mumps, Masern, Röteln, Keuchhusten, Influenza, Hirnhauterreger (keine Reiseprophylaxe).

- Zuzahlungsfrei bleiben auch zwei Vorsorgeuntersuchungen beim Zahnarzt, wenn sich keine Behandlung anschließt."

Alinti: -http://www.krankenkassen.de/gesetzliche-krankenkassen/system-gesetzliche-krankenversicherung/sozialversicherung-rechengroessen-beitragsbemessungsgrenze-versicherungspflichtgrenze/Praxisgebuehr/-

Gönderi tarihi:

Umarim Almancaniz vardir ve asagida alintiladigim aciklamayi anlarsiniz. Asagidaki aciklamada benim söyledigim gibi yilda iki defa gitmeniz önerilen kontroller icin para falan ödenmiyor. Neden hala yanlis bilgi vermekte direniyorsunuz?

 

Asagidaki alintinin son cümlesini iyice okumanizi tavsiye ederim ve benim söylediklerimle karsilastirin sonra. Birde kendi söylemlerinizi göz önünde tutun ve yanlisinizi anlayin. Ama tabii niyetinize bagli.

 

"Bei Vorsorgeuntersuchungen wird keine Praxisgebühr fällig. Das gilt für:

 

- Vorsorgeuntersuchungen während der Schwangerschaft,

- Krebsfrüherkennungsuntersuchungen für Frauen,

- Krebsfrüherkennung bei Männern,

- Gesundheits-Check ab dem 35. Lebensjahr (alle zwei Jahre für gesetzlich Krankenversicherte),

- Schutzimpfungen - insbesondere gegen Kinderlähmung, Diphtherie, Tetanus, Mumps, Masern, Röteln, Keuchhusten, Influenza, Hirnhauterreger (keine Reiseprophylaxe).

- Zuzahlungsfrei bleiben auch zwei Vorsorgeuntersuchungen beim Zahnarzt, wenn sich keine Behandlung anschließt."

Alinti: -http://www.krankenkassen.de/gesetzliche-krankenkassen/system-gesetzliche-krankenversicherung/sozialversicherung-rechengroessen-beitragsbemessungsgrenze-versicherungspflichtgrenze/Praxisgebuehr/-

Almancanin tek kelimesini tecrübe edebilseydin bunlari bana yazma geregi duymazdin.

 

Hakikatten nereye kosuyorsun biraz izahat edebilsen.

Gönderi tarihi:

Almancanin tek kelimesini tecrübe edebilseydin bunlari bana yazma geregi duymazdin.

 

Hakikatten nereye kosuyorsun biraz izahat edebilsen.

Sevgili dostum;Sen bu konuda haklisin,Almanya'da her üc ayda ödenen 10 Euro dis doktoru icin gecerli degildir.Dis doktoru ziyaretinde 10 euro ödemek sarttir.Parasiz denilen olay,dis muayeneleridir ki bunuda hastalik kasasi üstlenir.Dis doktoruna ayrica 10 euro ödenmektedir.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Almancanin tek kelimesini tecrübe edebilseydin bunlari bana yazma geregi duymazdin.

 

Hakikatten nereye kosuyorsun biraz izahat edebilsen.

1. Almancanin tecrübe degil tercümesi olur.

 

2. "- Zuzahlungsfrei bleiben auch zwei Vorsorgeuntersuchungen beim Zahnarzt, wenn sich keine Behandlung anschließt." Lütfen bize bu cümleyi tercüme edermisiniz.

 

Bu cümleyi tercüme ettikten sonra benim nereye kostugumu kendinizde izah etmis olacaksiniz.

Gönderi tarihi:

Sevgili dostum;Sen bu konuda haklisin,Almanya'da her üc ayda ödenen 10 Euro dis doktoru icin gecerli degildir.Dis doktoru ziyaretinde 10 euro ödemek sarttir.Parasiz denilen olay,dis muayeneleridir ki bunuda hastalik kasasi üstlenir.Dis doktoruna ayrica 10 euro ödenmektedir.

 

saygilarla

Ehhh biz ne demisiz?

 

Bu kadarinada pes dogrusu. Sadece karsi gelmek adina yorum yapmak neye hizmet ediyor acaba?

 

En azindan elestirdiginiz yorumun öncekilerinide okusaniz, bosuna yazdiginizi anlayacaksiniz ama yapacak bir sey yok gibi.

Gönderi tarihi:

1. Almancanin tecrübe degil tercümesi olur.

 

2. "- Zuzahlungsfrei bleiben auch zwei Vorsorgeuntersuchungen beim Zahnarzt, wenn sich keine Behandlung anschließt." Lütfen bize bu cümleyi tercüme edermisiniz.

 

Bu cümleyi tercüme ettikten sonra benim nereye kostugumu kendinizde izah etmis olacaksiniz.

Burda ne anlamda kullanmaya calistiginiz anlasilmiyor ön iki kontorolun bedava oldugu tedavi olmadiginiz sürece demek oluyor ki tedavi oldugunuz zaman bunun ücrete tabii tutuldugu anlami cikiyor öyle mi?

 

Buda su anlam tasimiyor ev doktoru vede dis doktoruna üc ayda bir ödenen ücretten tabiii tutulmaz anlamina gelmiyor!

 

 

Praxisgebühr

 

Alle Patienten ab 18 Jahren müssen eine Praxisgebühr von zehn Euro bezahlen, wenn sie das erste Mal in einem Quartal zu einem Arzt, Zahnarzt oder Psychotherapeuten gehen. Alle weiteren Behandlungen bei diesem Arzt sind im gleichen Vierteljahr kostenfrei. Im nächsten Quartal wird die Gebühr dann allerdings erneut fällig.

Gönderi tarihi:

Burda ne anlamda kullanmaya calistiginiz anlasilmiyor ön iki kontorolun bedava oldugu tedavi olmadiginiz sürece demek oluyor ki tedavi oldugunuz zaman bunun ücrete tabii tutuldugu anlami cikiyor öyle mi?

 

Buda su anlam tasimiyor ev doktoru vede dis doktoruna üc ayda bir ödenen ücretten tabiii tutulmaz anlamina gelmiyor!

 

 

Praxisgebühr

 

Alle Patienten ab 18 Jahren müssen eine Praxisgebühr von zehn Euro bezahlen, wenn sie das erste Mal in einem Quartal zu einem Arzt, Zahnarzt oder Psychotherapeuten gehen. Alle weiteren Behandlungen bei diesem Arzt sind im gleichen Vierteljahr kostenfrei. Im nächsten Quartal wird die Gebühr dann allerdings erneut fällig.

Benimde basindan sonuna kadar söyledigim kelimesi kelimesiyle anyen yukarida söylediğiniz gibi KONTROLE GIDERKEN PARA VERMEMENIZ. BIRDE BU KONUDA KENDI YAZDIKLARINIZA TEKRAR BAKIN!!! SIZ DIS HEKIME HER GIDISTE ( 3 AYLIK BIRIM ICIN )PARA VERILIYOR DEMISTINIZ. OLAY BURADAN BASLADI: LÜTFEN TEKRAR OKUYUN YAZDIKLARINIZI, TABII BENIMKINIDE!!!

Gönderi tarihi:

Yazilara ve konulara sadece kendi pencerenden bakiyorsun. Türkiye ye karsi biraz empati kurmaya calis eyer bu Patolojik

.

.

.

Kisadan..

 

Avrupanin sosyal adaleti..ölünceye kadar soy adaleti denebilir. Bati zaten kendi adaletini saklamiyor.. Reklamini zamaninda ücüncü dünya ülkelerine iyi satmis..

sayin dostum,Türkiye'ye karsi nasil bir kampanya yürütüldügünün farkinda oldugunuzu saniyorum.

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Umarim Almancaniz vardir ve asagida alintiladigim aciklamayi anlarsiniz. Asagidaki aciklamada benim söyledigim gibi yilda iki defa gitmeniz önerilen kontroller icin para falan ödenmiyor. Neden hala yanlis bilgi vermekte direniyorsunuz?

 

Asagidaki alintinin son cümlesini iyice okumanizi tavsiye ederim ve benim söylediklerimle karsilastirin sonra. Birde kendi söylemlerinizi göz önünde tutun ve yanlisinizi anlayin. Ama tabii niyetinize bagli.

 

"Bei Vorsorgeuntersuchungen wird keine Praxisgebühr fällig. Das gilt für:

 

- Vorsorgeuntersuchungen während der Schwangerschaft,

- Krebsfrüherkennungsuntersuchungen für Frauen,

- Krebsfrüherkennung bei Männern,

- Gesundheits-Check ab dem 35. Lebensjahr (alle zwei Jahre für gesetzlich Krankenversicherte),

- Schutzimpfungen - insbesondere gegen Kinderlähmung, Diphtherie, Tetanus, Mumps, Masern, Röteln, Keuchhusten, Influenza, Hirnhauterreger (keine Reiseprophylaxe).

- Zuzahlungsfrei bleiben auch zwei Vorsorgeuntersuchungen beim Zahnarzt, wenn sich keine Behandlung anschließt."

Alinti: -http://www.krankenkassen.de/gesetzliche-krankenkassen/system-gesetzliche-krankenversicherung/sozialversicherung-rechengroessen-beitragsbemessungsgrenze-versicherungspflichtgrenze/Praxisgebuehr/-

 

Bu siraladiklarinizi lütfen kim muayenehane ücreti ödemek zorunda degildir? le karistirmayin..

 

Bu siraladiklariniz erken teshis tedavileri ve koruyucu asilar icin gecerlidir..

 

Kalkipta baska basligi alip bu erken teshis tedaviler siralamasinin üzerine yamamayin yani olmaz!

Gönderi tarihi:

Bu siraladiklarinizi lütfen kim muayenehane ücreti ödemek zorunda degildir? le karistirmayin..

 

Bu siraladiklariniz erken teshis tedavileri ve koruyucu asilar icin gecerlidir..

 

Kalkipta baska basligi alip bu erken teshis tedaviler siralamasinin üzerine yamamayin yani olmaz!

Yilda iki defa dis kontrolüne gitmeniz ile erken teshis arasinda hic bir alaka yok. Dis hekimi ile ev doktorunuza gitmek arasinda daglar kadar fark var. Size benim ve kendinizin basta söylediklerimizi tekrar irdelemenizi rica ettimki anlyin diye, ama siz hala nuh diyor peygamber demiyorsunuz.

baka bir basliktanda alinti falan yapmis degilim. Hangi basliktan bahsediyorunuz onunda bize aciklayin lütfen.

 

Tekrarlayayim, siz dis hekimine gitmek icinde para verildigini söylemistiniz ben ise sadece muayene disindaki dis hekimi ziyaretleri icin verildigini söylemistim. Her seyin altinda da biza aramaya hic gerek yok.

Gönderi tarihi:

sayin dostum,Türkiye'ye karsi nasil bir kampanya yürütüldügünün farkinda oldugunuzu saniyorum.

 

saygilarla

Almanya#Nin saglik sistemini tartismamizda dahi Türkiye karsi bir pay cikardiniz ya yapacak bir seyinolmadiginin göstergesi. Allah yardimcimiz olsun derim bu noktadan itibaren.

Gönderi tarihi:

Tekel’in altın binası tarikata verildi!

 

Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gün Katar’a giderken Atatürk Havalimanı’nda bir açıklama yaptı ve “AK Parti iktidarı döneminde TEKEL’in ne gayrimenkulü ve ne de menkulü kimseye peşkeş çekilmemiştir” dedi.

 

Başbakan’dır.

 

Doğru söylüyordur.

 

Bana gelen bilgi ise “Tekel’in İstanbul Unkapanı’nda altın değerindeki 3 bin metrekarelik arsa üzerinde 5 katlı ve kapalı alanı 2 bin 500 metrekare genel müdürlük binasının bir tarikata mensup ve iktidar partisine yakın olduğu bilinen 4 hastane sahibi bir iş adamının şirketine tahsis edildiğini” bağırıyor.

 

Kaynağım mı yanlış!

 

Olur ya!

 

Yanlış bilgi almıştır.

 

Beni yanıltıyordur.

 

Yoksa Başbakan’a mı eksik bilgi veriyorlar; o da “Tekel’in gayri menkulü kimseye peşkeş çekilmemiştir” diye halka açıklama yapıyor! Ben kendi yazdığımdan sorumluyum. Bu yüzden “yanlış bilgiye dayalı yazı yazmamak için” her zaman yaptığımı yaptım.

 

***

 

 

Hangi gazeteci olsa yapar!

 

Yani yapması gerekir!

 

Birinci kaynağa başvurup, “TEKEL’in altın binası ne oldu?” diye sorar. Ben de TEKEL’in özel sektöre satılmasından sorumlu Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nda (şimdi ismini vermeyeyim, adamın başı ağrıyabilir) üst düzey bir yetkiliyi buldum ve sordum.

 

Cevap şu oldu:

 

Biz TEKEL’in İstanbul Unkapanı’ndaki 5 katlı genel müdürlük binasını Maliye Hazinesi’ne (yani Milli Emlak’a) devrettik, bu bina bizden çıktı.

 

Ben hemen diklendim!

 

Sesimi de yükselttim:

 

“Nasıl olur, siz TEKEL’in malı olan bu binayı Maliye’ye ne hakla, ne hukukla devrediyorsunuz?” diye sordum. Özelleştirme İdaresi’nin üst düzey görevlisi, beyefendi bir sesle; “Bu kararı biz almıyoruz, bu kararı Özelleştirme Yüksek Kurulu alıyor, biz yasa gereği bu kurulun aldığı karara uyuyoruz” cevabını verdi.

 

Ben de yeniden sordum.

 

Kim bu Özelleştirme Yüksek Kurulu? Cevap şöyle oldu: Başbakan Tayyip Erdoğan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Devlet Bakanı Ai Babacan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz.

 

***

 

 

Başbakan ve 4 bakanı 22 Mayıs 2009 tarihinde 2009/27 sayılı kararla TEKEL’in Unkapanı’nda Haliç’e ve Marmara’ya bakan değerli 5 katlı binasının Maliye Bakanlığı’na hibe edilmesi kararını alıyorlar. Binada çalışan 300 genel müdürlük mensubu, 1 Ocak 2010’da TEKEL’in İstanbul Kartal Cevizli’deki yerleşkesine gönderiliyor. Maliye Bakanlığı, boşalan binayı 4 özel hastanesi bulunan Medipol Grup’a (Metropolitan Sağlık Hizmetleri A. Ş.) tahsis ediyor.

 

TEKEL’in binası!

 

Özele tahsis!

 

Habersiz, ilansız.

 

İhalesiz aktarma!

 

4 özel hastane işleten Medipol Grup ve grubun başkanı, bir tarikata ve iktidar partisine yakınlığıyla biliniyor. Bu konuda gazetelerde çok sayıda haber ve yazı çıktı. İskenderpaşa cemaatinin şeyhi Mahmut Esat Coşan’ın babası Necati Coşan (Halil Necati Efendi), bu grubun hastanesinde yattı ve tedavi görürken vefat etti. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan, bu grubun hastanesinde tedavi gördü. TEKEL binasının tahsis edildiği Medipol Grup’un İstanbul Göztepe kavşağındaki 12 dönümlük arazisine İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi, belediyenin Şehir Planlama Müdürlüğü’nün karşı çıkmasına rağmen, imar izni verdi ve Şehir Plancıları Odası, “bu ayrıcalıklı imar iznidir” diye görüş bildirdi.

 

TEKEL’in binası!

 

Bu gruba tahsis edildi!

 

Binada “açlık grevine yatmış TEKEL işçisinin de hakkı” var. TEKEL işçisine sorulmadan bu bina hangi ölçülere göre önce Maliye Bakanlığı’na hibe edildi ve sonra da hangi kriterlere göre özel bir gruba tahsis edildi?

 

Cevabını isterim.

 

Necati Doğru

  • 2 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

010320101012330347088.jpg

AKP'nin kurucu isminden şok açıklama

Yiyicilik, yalakalık, yobazlık arttı

 

Bu söyleşide okuyacağınız Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) yönelik eleştiriler sade bir parti üyesine ait. Ama, işte orada şişman bir parantez açmak gerek. Nedeni belli; AKP’nin kurucuları arasında, parti tüzüğünü ve programını oluşturanlardan, Başbakan Yardımcılığı, parti genel sekreterliğinde bulunmuş bir isim Ertuğrul Yalçınbayır.

 

Siyasete 1970'li yıllarda CHP'de başlayan Yalçınbayır, 1995'te RP'li, 1999'da ANAP'lı, 2002'de de AKP'li olarak Meclis’e girdi. 22 Temmuz 2007’den bu yana kendi deyimiyle “sade bir parti üyesi” ve “her daim yaylacı.” Aslında Yalçınbayır’ın değişmez partisi, Meclis lisanına göre “sesi kısılamayan milletvekillerinin” oturduğu arka sıralar, yani “yayla” bölgesi. Yalçınbayır’a göre “yayla partisi”nin lideri “Anayasa, parti programı ve parti tüzüğü.”

 

Meslekten hukukçu olan Yalçınbayır ile 20, 21 ve 22. yasama dönemlerinde parlamentoda temsil ettiği Bursa’da görüştük. Söyleşi esnasında sesi kısık olan televizyonun ekranından “Çankaya’daki Balyoz Zirvesi”ne dair alt yazılar geçerken, Yalçınbayır Ankara’ya uzak ama bir o kadar yakın ve içeriden eleştirilerde bulundu. Yalçınbayır; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı kurulan AKP'den sonra “Y'lerin arttığını” belirtiyor ve bunları “yiyicilik, yalakalık, yobazlık” diye sıralıyor. Abdullah Gül'e Cumhurbaşkanlığı'na aday olurken beş yıl için seçileceğini söylediğini, Gül'ün bu durumu bilerek Köşk'e çıktığını söylüyor. Güncel tartışmaya da değinen Yalçınbayır, “AKP kurulurken askeri vesayeti hiç düşünmediklerini” belirtiyor.

 

Belirtmek gerek; Abdullah Gül’ün Başbakan olduğu 58’inci Hükümet'te Başbakan Yardımcılığı görevinde bulunan Ertuğrul Yalçınbayır, ne parti kurdu, ne de partisi AKP’den gürültü ile ayrıldı. Önce Yalçınbayır’ın gündeme dair hiç de kekeme olmayan eleştirilerini madde madde aktaracağız, ardından da sorular:

 

AKP kurulurken askeri vesayet tartışması yaşandı mı, kurucuların böyle bir gündemi var mıydı? Başbakan Tayyip Erdoğan, Yalçınbayır’ın ismini neden çizdi? AKP 367 krizine karşı neden önlem almadı? Erdoğan’ın Başbakanlık koltuğuna oturduğu 59’uncu Hükümet nasıl kuruldu? Erdoğan bakanlardan istifa için boş kâğıda imza isterken Abdullah Gül’den de aynı talepte bulundu mu? Cumhurbaşkanı’nın görev süresi tartışmasını Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan arasındaki hangi söz çözecek? Ahmet Necdet Sezer, Yalçınbayır'a Anayasa kitapçığını fırlatma krizinin perde arkasını nasıl anlattı?

 

Ertuğrul Yalçınbayır www.t24.com.tr'ye AKP'ye ilişkin görüşlerini dile getirdi.

 

 

'Partiyi kurarken ‘3Y’ye dikkat dedik, ama Y’ler arttı; yandaşlık, yobazlık, yalakalık, yiyicilik, yağcılık…’

 

 

Bu tabirleri kullandığım için bağışlayın fakat demokrasinin en büyük düşmanı yağcılık ve yalakalıktır. AK Parti’yi kurarken “Üç Y” demiştik; yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar. Bu “Üç Y” ile yine “Üç Y” mücadele edecekti; yasama, yürütme, yargı. Ama Y’lerin sayısını arttırırsanız, yozlaşma, yağcılık, yalakalık, yobazlık, yiyicilik, yandaşlık gibi Y’ler eklerseniz, bu işin sonu gelir. İçinizde programı, tüzüğü hatırlatan, yanlış uygulamalar konusunda uyarı yapan kişiler bulunsun. AK Parti içinde bunu yapacak, apoletleri sökülmeyen “Abi” rolü oynayabilecek önemli insanlar mevcut. Örneğin Sayın Bülent Arınç. Ama kendisi bu rolü üstlenmesi gerekirken çok fazla konuşuyor, bazen faul yapıyor. Seçimi kazanmanız önemli değil. Karambol siyaseti yapmadan, kaliteli oynayarak, faul yapmadan oyunu oynamak gerek.

 

 

'Ortak akıl dedik, zümrenin aklına emanet olduk'

 

 

Biz bu partiyi ortak akıl ve ortak emek üzerine kurduk. Düşünceler korkusuzca, özgürce söylendiği takdirde ortak akıl teşekkül eder. Aksi takdirde tek akla, birkaç kişinin, bir zümrenin aklına emanet olursunuz. Milletvekilleri korktukları, sindirildikleri, azarlandıkları, disiplin tehdidi altına oldukları ortamda düşüncelerini özgürce söyleyemiyorlarsa ancak kalpleri ile buğz ederler. Bu da demokratik toplumlarda değil, antidemokratik toplumlar ve uygulamalarda olur. Sözünüzü söyleyip karar vericileri etkiliyorsanız, siz varsınızdır, demokrasi vardır, özgürlük vardır. Bunları yapmıyorsanız siyasetin büyük vesayetini görürsünüz. Parti içindeki azınlık görüş sahiplerinin hukukunun korunması AK Parti’nin programında mevcuttur. Bu program Tayyip Bey’i de bağlar diğer üyeleri de.

 

 

‘Tehlike, lider sultası altında parlamenter sistemin ortadan kalkmasıdır’

 

 

Biz lider sultasından kurtulmak üzere bir parti kurduysak bunun aksine yönelik davranışları işaret ederek partinin programının uygulanmasını isteme ve bunları söyleme hakkımız vardır. Eğer bunu ıskalarsanız bir rejim krizi de doğar. Tehlikeli olan da budur; parlamenter sistemin ortadan kalkması. En önemli demokratik açılım Ankara’ya gidenlerin demokrat olmalarını sağlamaktır.

 

 

‘Anayasa’ya aykırı kanunlar çıkarıldığı açıktır’

 

 

Bir dönemde çıkarılan 370 kanunun 70’e yakını Anayasa Mahkemesi’nde yürütmeyi durdurma ya da iptal kararıyla dönüyorsa burada bir kalitesizlik vardır. Meclis zaman zaman Anayasa’ya uygunluğu göz ardı etmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin bazı kararları itibariyle eleştirilebilirliliğini kabul etmekle birlikte Anayasa’ya aykırı kanunlar çıkarıldığı açıktır.

 

 

‘HSYK kararı yerinde, doğru, hukuki ve idari bir karardır’

 

 

HSYK’nın Erzurum'daki savcılara verdiği özel yetkiyi geri alması idari ve doğru bir karardır. Bu, yargılamaya müdahale etmek veya yargılamayı etkilemek değildir. Yetkisiz kişinin tasarrufunun ortadan kaldırılması da değil, yetkilerinin elinden alınmasıdır. Tamamen hukuki nitelikte bir karardır. HSYK’nın özel yetki verdiği kişilerden, idare hukukundaki paralellik ilkesi gereğince, bu yetkileri geri alma yetkisi de vardır.

 

 

‘Hukukçu kurmayları Başbakan’ı yanıltıyor’

 

Hukukçu kurmayları Sayın Başbakan’a hukuka uygun mütalaalar vermiyor. Siyasi sonuçları olan mütalaalarda bulunuyorlar. Bu yanıltmalar geçmiş dönemde de olmuştur. Onlar hukukun yanında olmaları gerekirken, siyasi görüşlerinin emrinde olmuşlardır. Hukuk yoluyla demokrasi yapmakla ilgili hukukçu kurmaylarının belirlenmesi çok önemlidir. Hukuk kanunun üzerinde olan bir hadisedir. Başbakan’ın ya da diğer bakanların kendilerine mütalaa verecek hukuk danışmanlarına özgürlük tanımaları gerekir. Hukuk kurmayları, kendisinden mütalaa isteyen kişinin arzusunu dikkate alıp ona göre mütalaa veriyorsa, kişinin isteğine aykırı bir mütalaa verilmesi halinde kendisinin görevden alınacağı, tasfiye edileceği, bir daha milletvekili olamayacağı, apoletlerinin söküleceğini tahmin ediyorsa, özgürlükleri sınırlıdır.

 

 

‘Sadullah Ergin ABD'de Adalet Bakanlığı yapamazdı’

 

 

AK Parti Tüzüğü'nün 21’inci sayfasında “Demokrasinin hukuk yoluyla varlık kazandığı demokratik hukuk devleti” ibaresi mevcuttur. Hukukun üstün kurallarını ihmal ederek demokrasi olmaz. Bir denetim mekanizması, kurallar manzumesi olmalıdır. Sayın Sadullah Ergin’in HSYK kararına ilişkin “ yetki gaspı” sözleri kabul edilemez. Hükümetin hukuken ve siyaseten bunlara girmemesi daha doğruydu. Ne yapabilirdiler; “Anayasa’nın HSYK kararlarını yargı denetimine kapatan 159’uncu maddesinde değişikliğe gidelim ki bu kararlar yargı denetimine açılsın” diyebilirlerdi. Siyasi etik kuralları önemlidir. Sayın Sadullah Ergin Antakya Doğumevi ihalesinin kimlere verilmesi yönünde el yazısını taşıyan notun kendisine ait olduğunu yalanlamamıştır. Sadece bu ihalelerin o notta adı geçen kişilere verilmediğini söylemiştir. Bu konuda da iki mahkeme kararı mevcuttur. Bunlar milletvekilliği ile bağdaşmaz, etik değildir. Bir Adalet Bakanı böyle etik değerlerden yoksun olmamalıdır. ABD'de bir Adalet Bakanı adayı yanında kanunsuz işçi çalıştırdığı için bakanlığa gelememiştir. Sayın Ergin ABD'de olsa Adalet Bakanlığı yapamazdı.

 

 

'Sami Selçuk gibi biri Adalet Bakanı olmalı’

 

 

Hükümette bir değişiklik yapılmalı; Adalet Bakanlığı’na Sami Selçuk gibi siyasete girmeyen, toplumda güven uyandıran, tecrübeli bir isim getirilmeli. Buna şiddetle ihtiyaç var, AK Parti’nin programında dışarıdan bakan atama ile ilgili geniş hükümler bulunmaktadır. Sayın Ahmet Davutoğlu’nun dışarıdan hükümete dahil edilmesi gibi Sami Selçuk’un da Adalet Bakanı olmasını isterim.

 

 

'Hoşgörüsüzlük de parti kapatma sebebidir, konuşmalara dikkat’

 

 

Partiler kapatılırken devlet onları susturdu. Ama parti yönetimleri de antidemokratik uygulamalarla üyelerin ağızlarını kapattı. Parti içinde bu noktada bir muhasebe yapılması gündeme gelmiyor. Elbette kapatılma tehdidi altında bir partinin siyaset yapması mümkün değildir. Ancak Yargıtay Başsavcısı yetkiler dahilinde rutin görevini yapıyor. “Savcı gazete kâğıtlarını topladı, kapatma için düğmeye bastı” şeklinde bir anlayış etik ve doğru değildir. Bu noktada Fazilet Partisi’nin kapatılmasından önceki süreçte Meclis Uzlaşma Komisyonu’nda Sayın Mehmet Ali Şahin’in zabıtlara geçen şu sözünü hatırlatmak isterim. Sayın Şahin’in “Bir parti hakkında kapatma davasının açılması bile fevkalade önemli bir konudur” sözünü partililer dikkate almalıdır. Venedik Kriterleri’ne göre hoşgörüsüzlük de bir kapatma sebebidir. Son zamanlarda bazı bakan ve milletvekillerinin konuşmaları hoşgörüsüzlükle özdeşleşmektedir.

 

 

'Türkiye, Ergenekon'da adil yargılama açısından AİHM'de mahkûm olacak’

 

 

Meclis’te “torba kanun” denen bir olay vardır. Birçok kanunda değişiklik tek bir torba kanunla yapılmaktadır. Korkumuz, Ergenekon’un (hukuken bu ismi kullanmanın yanlış olduğuna dikkat çekiyor) bir torba davası olmasıdır. Hukuka aykırı birçok şey iddia edilebilir, ama bunların tek bir dava içinde yer alması bana “torba kanun” anlayışını hatırlatıyor. Usul hükümlerinin dikkate alınmaması, adil yargılanma hakkı bakımından bu dava neticesinde Türkiye AİHM’de epey mahkûm olacaktır.

 

 

‘Tayyibe kelime-i Tayyib gerekir’

 

 

Şu benzetmeyi zaman zaman yaparım, Tayyibe kelime-i Tayyib gerekir. Kelime-i Tayyib, güzel sözdür. Ama bu güzel sözler iyi davranışlarla taçlandırılmadıkça hüküm ifade etmez. Söz ve eylem, eylem ve işlem arasındaki uyum önemlidir. Bunu yapmıyorsanız orada bir zafiyet vardır.

 

 

‘Onlar için faullü görünen çok hareketim oldu ve…’

 

 

- Şimdi bu değerlendirmelerinizden sonra birçok akıldan benzer bir yorum geçebilir: “Başbakan, isminizi eleştirileriniz nedeniyle mi çizdi?”

 

Sayın Başbakan’ın kişisel tasarrufudur. Onlar bakımından benim faullü görünen çok hareketim olmuştur.

 

- Ne gibi?

 

Zannediyorum; 1 Mart Tezkeresi, Cargill Yasası, dokunulmazlıklar, mal bildirimlerinin açıklığı, harç-haraç meselesi, 1 Mayıs’ın tatil ilan edilmesi, (Bu kanun 23. dönemde çıktı). Meclis CHP tarafından olağanüstü toplantıya çağrıldığında orada bulunan tek AK Parti’li olmam, birçok kere aykırı oy kullanmam ve konuşmam... Bakın ben tüzük ve program çerçevesinde konuşuyorum. Benim bunları uygulanmasını isteme hakkım var. Ama siz bunu yaptığınız diye “fitne, fesat, bozgunculuk” yapan olarak görülüyorsanız orada sorun vardır. Ne söylediğine bakmak yerine “CHP’liler gibi konuşuyorsun” diyerek politika yapamazsınız.

 

 

'367’nin ciddi sorun olduğunu söyleyince CHP’liler gibi düşünüyorsun dediler’

 

 

- Erdoğan'a “Köşk'e çıkmayın” dediğiniz bir efsane midir?

 

Tarihe tanıklık itibarıyla bunların söylenmesinde beis görmüyorum. Evet, Sayın Başbakan’a 30 kişinin olduğu bir ortamda bunu söyledim. Cumhurbaşkanı’nın uzlaşmayla seçilmesi gerektiğini, Anayasa’nın da bu doğrultuda olduğunu, 367 konusunun ciddi bir konu olduğunu, 367’nin yeni olmadığını, Sayın Erdoğan Teziç’in “Anayasa Hukuku” kitabında da yer aldığını, bunu da Sayın Gül’e takdim ettiğimi ifade ettim. Ayrıca şunu da belirttim; “Sayın Özal’ın seçimine itiraz olmadığı söyleniyor, ama bu doğru bir yorum değil. Çünkü Meclis kararları, Çumhurbaşkanı seçimi dahil, Anayasa Mahkemesi’ne gitmez. Fakat 1996 yılında Meclis İçtüzüğü’nün 121’inci maddesinde değişiklik yapıldı. Cumhurbaşkanı seçimi eylemli olarak İçtüzük değişikliği niteliğinde değerlendirilerek Anayasa Mahkemesi’ne gidebilir. Ve bununla ilgili karar verilebilir. Bütün bu uğraşlardan sonuç alamıyorsanız İçtüzüğün 121’inçi maddesini değiştirin, Anayasa Mahkemesi’ne gitmenin önünü tıkayın. Anayasa’nın 96’ıncı maddesinde yazılı “Anayasa'da başkaca bir hüküm yoksa” ibaresini değiştirin ki, bu madde Cumhurbaşkanı seçimine işaret ediyor. Nitekim daha sonra Anayasa’daki bu ibare kaldırıldı.Vatan

  • 6 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Beyoğlu'nda sanat galerisini bastılar

 

BEYOĞLU’NDA iki ayrı sanat galerisi, açılışı yapılan resim ve fotoğraf sergisi sırasında 30 kişilik bir grup tarafından basıldı.

 

Firuzağa Mahallesi Boğazkesen Caddesi Hasanefendi İşmerkezi’nin 3. katında bulunan resim galerisi ile buraya 30 metre mesafede bulunan Kadirler Caddesi Numara 69’daki 4 katlı binanın giriş katındaki resim ve fotoğraf sergisinin, saat 19.00 sıralarında açılışı yapıldı.

 

Beyoğlu'nda iki sanat galerisini bastılar

 

Galerinon ve Galeriouetlet adlı galerilerdeki açılışa yurtiçi ve yurtdışından yüzlerce davetli katıldı. Açılıştan kısa bir süre sonra, iddialara göre, daha önce de burada yapılan açılışlarda sokakta içki içilmesinden rahatsız olan mahalle sakinlerinden yaklaşık 30’u ellerinde sopalarla iki galeriyi de 15 dakika arayla bastı. Sergide bulunanları sopalarla darp eden saldırganlar daha sonra kendilerine karşı koyanların gözlerine biber gazı sıkarak kaçtı. Her iki galerinin de camları kırıldı. Saldırı sırasında onlarca kişi darp sonucu yaralandı. Ressam Nazım Hikmet Richard Dikbaş ile Şevket Kaan’ın başında açılma olduğu ve hastanede başlarına dikiş atıldığı belirtildi. Polis olaydan sonra iki galeriyi kapatarak soruşturma başlattı

Süleyman KAYA/İSTANBUL,(DHA)

Gönderi tarihi:

Türkiye bilerek derin dünya devleti tarafından ta eski çağlardan beri yozlaştırılmış bir kültürün yani orta doğu kültürünün bir parçası, yani Araplaştırılmış milletlerden bir tanesi biz zaten yozuz. Hala yozlaştırılmış halde tutulmaktayız. Çünkü değer yargılarımız yine aynı kültürümüz aynı. Çünkü derin dünya devleti bunu istiyor.

Gönderi tarihi:

Türkiye bilerek derin dünya devleti tarafından ta eski çağlardan beri yozlaştırılmış bir kültürün yani orta doğu kültürünün bir parçası, yani Araplaştırılmış milletlerden bir tanesi biz zaten yozuz. Hala yozlaştırılmış halde tutulmaktayız. Çünkü değer yargılarımız yine aynı kültürümüz aynı. Çünkü derin dünya devleti bunu istiyor.

Anlamadim hangi caglardan bahsediyorsunuz? Herkes cag atlarken Arap medeniyeti atlamamak icin direndiyse atlayanlarin sucu ne.. Laik cumhuriyetin sucu ne?

 

Derin devletmis o bahsettigin caglarda devletler ne kadar derinmis arastirdiniz mi..Onlar derinlesirken bizim araplar develerle ingilizlere su tasirken.. Simdi Türkiye´nin sucu ne burda. O dönem tasiyamadik bu dönem tasiyalim diye yozlasmanin anlami ne...

 

Ne yapalim Araplar atlamadi onlari yalniz birakmayalim diye seriat yasalarina mi sarilalim.. Yapilmak istenen ne o degil mi? Bayrak mi bu ülkenin bayragi mi saldir emri veriyor Anayasa mi saldir diyor, Hukuk düzenimiz mi saldir diyor.. polis mi asker mi ögrenciler mi kimler.. Mahalle halki ne kadari halk ne kadari mürit bilen var mi.. Mahalle halki bula bula koskoca her dümenin döndügü beyoglun da sanat galerisini mi buldu!!!

 

Bunun arkasinda acikca seriat sevdasi var yobazlik sevdasi var.. Onun baskaldirisi var..

 

Hangi hocalar´dan ders aldi bu insanlar..

 

Neymis efendim derin devletler bizi bu cografyayi yoz birakmis hadi canim kimlerin yoz biraktirma hevesi ortada? Bayrak degil, din adina biraktirmak isteyenler de orta da..

 

Bizlerin düne kadar ne kadar yozumuz varsa bati medeniyetin de o kadar yozu vardi ne zaman türedi yobazlik yobazlik adina gecis din adina particilik yapmakla erbakanla islerlik kazandi.. AKP ile son gaz gidiyor ne adina gidiyor din adina baska adi var mi?

 

Neymis efendim derin devletler bizi bu cografyayi yoz birakmis isgal sömürü desen anliyacagiz da dinle yozlastiranlar kimler acaba onu görememek biraz yorgan ignesi kadar kalin oluyor..

 

Neymis efendim derin devletler bizi bu cografyayi yoz birakmis eee derin devletlerin herseyini kullan arabasina bin ucagini bin sonra de ki bizi mediyetten uzak tutuyorlar..

 

Bu yobazlik nasil kalkar ne zaman onlarin dinlerine dönersek kalkacak gibi görünüyor.. Sömürü bagimsizsan sömürülmessin..Avrupa mediyetin icinde bi sürü sömürülen devletler var ama medeniler o nasil oluyor demek ki onlar Araplasmamis..

 

Demek ki o mahallenin kafasina arap tasi düsmüs koca beyoglun´da sanat galerisi batmis.

 

Soralim ne adina batti...

Gönderi tarihi:

Kültür Bakanı, tarihin, kültürün üzerine beton dökülmesine medya abartıyor, bu olay için de mahallenin adabına uyulacak demiş. Serçeler, babalar, süper starlar sanatın içine tükürenlere verdiğiniz desteğe devam mı?

Gönderi tarihi:

Kültür Bakanı, tarihin, kültürün üzerine beton dökülmesine medya abartıyor, bu olay için de mahallenin adabına uyulacak demiş. Serçeler, babalar, süper starlar sanatın içine tükürenlere verdiğiniz desteğe devam mı?

Ehhh Türk olarak cagdas bir toplumuzya. Bizim cagdasligimizda böyle.

Gönderi tarihi:

Anlamadim hangi caglardan bahsediyorsunuz? Herkes cag atlarken Arap medeniyeti atlamamak icin direndiyse atlayanlarin sucu ne.. Laik cumhuriyetin sucu ne?

.

.

.

Soralim ne adina batti...

benim bahsettiğim derin dünya devleti taa dünyanın kuruluşunda insabların evriminden bu yana var uzaylılarla bvağlantılı olan bu derin devlet bizim evrimimizi kontrol etmekte ve günümüzde dünyayı bölük börçük devletlere eyıran yine bu derin dünya devletidir türkiyeyi atatürke kurduranda yina derin dünya devletidir ve bir çok ülkenin arkasında derin dünya devleti vardır.

 

topraklar kan dökerek yani cinayet işleyerek hakedilemez insanın ancak emeğiyle yaptıklarını sahiplenebilir mesela bir masa yapmışsa masayı sahiplenir allahın yarattığı ormanlar,topraklar bizim emeğimizle yaptığımız şeyler değillerdir işte bu yüzden sahiplenemeyiz peki nasıl kullanmamız gerek elbetteki herkesin eşit hakka sahip olduğu bir biçimde kullanmamız gerek çünkü adalet eşitliktir işte bu yüzden herkesin eşit hakkı olmak zorundadır ama kan dökerek cinayet işleyerek toprak sahiplenilemez bu yanlış olur.

Gönderi tarihi:

Ikinci bir Madimak'in ufak bir örnegi daha dogrusu tekrari denendi.

AKP iktidari ile simaran ve dizginleri ele geciren cemaatler artik referandum sonuclarininda verdigi cüretle sadece mahalle baskisi degil artik daha ilerde caddelerde bile organize olacaklardir.Bundan kimsenin süphesi olmasin.AKP'yi Türkiye'nin basina musallat eden odaklar böyle istiyor.Okyanus ötesindeki imam böyle istiyor.Bunun icin referandum yapildi,bunun icin cemaatler milyarlarca lira harcadi,bunun icin Iran Türkiye'yi yöneten partiye 25 milyon dolar yardimda bulundu.

 

Tophanede'deki Galeri baskinlari yobazligin ayak sesleri degil silah sesleridir.Artik saldiri baslamistir.Inanin ki bu olay EVET diyenlerce asla önemsenmemektedir.Dayak yiyenlerde EVETciydi,atanlarda.

 

Bakan Ertugrul Günay keyif icin gecmedi AKP'ye,onun zihniyetide galerilere baskin yapanlarla aynidir.Öyle bir adam ancak AKP gibi partilerde calisabilir.Zaten o'na bakanlik verilmeside ona verilmis olan bir bahsisti.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Cemil İpekçi bu olayları da Ergenekon a havale etti. AKP muhafazakar bir parti olduğu için AKP karşıtları bu olayları AKP ye yapıştırıyorlarmış. Yani galeriyi basanlar ve medrese de sergi açılmasın diye açıklama yapanlar AKP karşıtları.

Az önce TV 8 de bir program seyrettim, sunucu bir vatandaşı yakalıyor ve ona İstanbul a 4. köprü yapılmasın diye 1 saat içinde 50 imza toplarsa bir miktar para vereceğini söylüyor. Vatandaş kolay diyor, hala daha 3. köprünün yapılmadığının farkında değil. Sunucu sorunca uyanıyor ama yine kabul ediyor ve başlıyor işe. Üç, beş kişi hariç hiç kimse daha 3.köprü yapılmadı 4. neyin nesi demiyor. 47 dakikada 50 imza toplanıyor ve 1000 lira vatandaşa veriliyor. İşte böyle bir toplum Cemil İpekçi nin dediklerine de inanır.

Gönderi tarihi:

Insanlarin kisisel tercihlerine saygi duyarim ama Cemil Ipekci bence en son konusmasi gereken birisidir.Onun AKP yandasi olmasi kimlerin AKP'den medet umdugunu gözler önüne sermektedir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

Insanlarin kisisel tercihlerine saygi duyarim ama Cemil Ipekci bence en son konusmasi gereken birisidir.Onun AKP yandasi olmasi kimlerin AKP'den medet umdugunu gözler önüne sermektedir.

 

 

saygilarla

 

Genis güvenlik önlemleri altinda Cemil Ipekci Mardin Kasimiye Medresesinde defilesini yapti.Ben yapilan mekan yönünden bunun dogrulugunu veya yanlisligini tartismiyacagim.Sadece bir gercegi dile getirmek istiyorum.

 

Eger AKP'nin Cemil Ipekci'si yerine CHP'nin Cemil Ipekci'si bu defileyi yapmaya kalkissaydi hem linc edilmesine hem de polis dayagi yemesine göz yumulurdu.Sanirim ki benim neden bahsettigimi hangi ince cizgiyi cizdigimi dostlarim anlayacaklardir.

 

 

saygilarla

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.