Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 ''Sessizlik''te de ses vardır hem de dokuz tane. MUHABBETLE... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Rüyamda kendimi gördüm, Bir filmde başrol oyuncusuydum Ve sonunda ölüyordum. Kalktığımda ağladığımın farkına vardım. Yaş vardı yüzümde. Ağlamıştım, Rüyamda gördüğüm ölümüme. MUHABBETLE... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 şimdi napıyorsun? o kitabımı okuyorsun hala... kenarlarına sayfaların kücük notlar aldıgın yoksa yatagındamısın yorgunluktan belkide cok konusmaktan sızıp kaldıgın dısardamısın yoksa arkdaslarla bir barda türkü söyluyorsun üzerinde ne var? incecik tül gibi bir elbise ve omuzlarında şalınla üşümeyesin diye değil iyi gorunuyorsun diye burdan cıkınca ne yapıcaksın? balık ekmekmi yiyeceksin limandaki o eski teknede belki sahilde yürüyüp yanındakiyle dertleşiceksin şimdi napıyorsun? aklından neler geciyor? coktan uyudun mu? üzerin acık kalmıs yine ellerin dizlerinin arasında üşüyormusun? yoklugumu hissediyormusun sırtında? ya boynunda dudaklarımı? ya içinde sıcaklıgını kelimelerimin? simdi napıyorsun? aklında cevapsız soruların? yoksa coktan gectinmi bunları? ya beni neresinde bıraktın unuttun sanırım ama ne kadarımı? ne kadar uzagız simdi? her sabah nasıl uyanıyorsun? her sabah kim öper dudaklarını kim sımsıkı sarılır sana uyanmak istemedigin zaman kim cekip durur saclarını ya uyanmazsan? Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 suyun üzerinde sektirmeye calısıyorum attıgım tasları.. ama her defasında ilkinde gmuluyorlar suyun icine.. oysa cekirge bile 3 defa zıplamıyormuydu? ben neden hep ilk denememde kaybediyorum.. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2008 bir sözün nasılda dagıtıyor tüm karamsarlık bulutlarını bir mesajın nasılda pembeye boyuyor göğümün pencerelerini bir dilegin bir adam yaratıyor şu kurbaga müsfettesinden bir dokunuşun sihir gibi hayata baglıyor beni kopardığı yerden... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Ekim , 2008 günahkarlıgım üstüne ekleniyor yalnızlıgımın ne cok hatalar yapıyorum hesabı nerde tutuluyor? simdi yazıp yazıp sana boşalacağım senin haberin bile olmadan sana yeni bir cocuk doguracagım aklım fikrim yorgunlugumda damarlarım catlıyor susuzluktan sokaklarında kayboldugum şehrim gel desen gelirdim sen baska sevdaları koynundaydın sesin cıkmadı çagıramadın beni sus desen yazmazdım kapanırdı bu parmaklar dudaklarıma yazık sevgilim dokunma desen yatmazdım yanında silinirdi şehvet dolu satırlarım yazılmadan yutkunamadıklarım bogazımdan geri geliyor ömür dediğim yarısında noktalanmış bir türlü kafiye tutmayanlarım susamadım diye yorma beni ben hala sen yoksa her sabah uyanmakta zorlananlardanım tutuldugum histeri krizlerim onlarıda cıkartırsan kanımda hiçligim bir baska sabah baska bir kız cocugunun ellerindeyken ellerim ertelenmiş bir mutluluğu calıyor saatlerim zamansız uyandırılmıs oysaki nolurdu bir on dakika daha uyuyabilseydim... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2008 sürekli yoruyorsun beni söyleceklerimi unutuyorum yanında nefesim daralıyor içmek istiyorum geberene kadar icmek başıma agrılar giriyor tövbe ediyorum.. pazarlıklara oturdugumu kim sanıyorum? kimle oynuyorum ben coktan vezir ve kalelerimi verdim.. elimde 3 piyon bir şah ve bir at... ne kacabiliyorum nede ayakta durup savunuyorum kendimi bitsin artık şahımı devirip kalkmak istiyorum yanımda ilerleyen saatin dugmesine basıp zamanı durdumark ve dısarı cıkmak biraz temiz hava almak atıma atlayıp uzaklasmak... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 kıyısında durup izliyorum batmakta olan koca bir şehri sislerin ardından kirli gri ışıklar gölge boyları uzadıkca karanlıga karısıyor fısıltıları insanların beni nereye götürecegini bilmeden baslıyorum yurumeye yol secmiyorum uzun zamandır kısa cümle boylerında soluk alıp verirken yorgun düşmüş derin bir iç çekip yeniden baslamıs gibi konusmaya kurulmamış bir sofranın basında hazır beklemek gibi aç gözlülüğüm için beni bağışla sevginin arsızı yetiştirilmiş ruhum öpsen dudaklarımdan fazlasını istiyorum bir girdabın calkantısına bırakıyorum kendimi köpüren suların arasına tutup kolumdan ceksen yukarı yada görmezden gelip yürümeye devam etsen karnı burnunda bir birliktelikti bizimkisi ayrılıga gebe sancılı bir dogumda masada kaldık ikimizde... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 içimi kemirip duran ucuz düşünceler kimleydin ne zamandın nerdeydinleri sıralıyorum bir acıklaması olsun diye değil belkide sırf soru olsun diye aklıma takılıp duran huzursuzluk olsun rahata alışmasın diye içimdeki cocuk yorulsun usansın diye belkide hani hersey yolundayken nazar boncugu olsun diye bir ucunu kıvırmak kösesine bir cizik atmak içindeki cocuk alışmasın diye hor kullanılıp bir köşeye atıldıgında cok kırılmasın hazır olsun diye baştan böyle ağır abi havalarım fiyakam kimeydi aslında ucuz bir komedinin boyaları yüzünden akmış palyacosu şimdi bitti derken sen nasılda alıp hafife hayır bitemez ben istersem ancak derkenki zavallılığım... şimdi bu gögsümü sıkıstıran zaman mı? yüzümdeki boyaları silip cizgilerini bırakan bir aynanın karsısında apoletlerini sökmeye calısan hangi meydandan kaçırılmış bir kumandan kaybettiği bir savastan arda kalan yırtık üniforması ve bakışları yorgunlugundan kapanırken gözleri sökerken apoletlerini gercek rütbeleri gibi işlenmiş bedenindeki yara izlerini elleriyle kapamaya calışan artık bitti diyen yaveriyle gözgöze gelemeyecek kadar yenilmiş kağıt üstündeki bir teslimiyettende acısı kalbini kaçarken agır gelmesin diye ardında bırakmış bir kumandan tek perdelik bir komedinin oyuncusu şimdi yara izleri kapanmış bir sonraki sahneye hazırlanırken calıştıgı replikleri bir muzaffer edasıyla verdiği emirleri yerine gecerken ne cok kaybetmişti aslında bu savaşı her defasında biraz daha yabancı ayrılmıştı sahneden... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 ne boyalarım kaldı elimde nede kelimelerim duvarlarını boyayamayacak kadarda yorgunum artık bu kendi mahzenimin insan neden kabullenemez yenilgiyi neden hep bir inattır dik durmaya calısır dizlerinin üzerine düştükce.. artık kazanabilir olmak bile cekici gelmez insana iş işten gecmiştir sıradan mukafatlar için fazla doyumsuz mucizeler içinse hanüz o kadar olmadım ben... altını cizerek yazıyorsun diye bu satırı dahamı önemli digerlerinden? Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 9 Kasım , 2008 biri bir pencere acabilirmi.... yada bu kanalların bir kapısı varmı? sağ ust kosedeki carpı dısında yada simge durumunda ufaltılabiliyormu su anda yasadıgım hayat ve yeni bir pencere acıp oraya ne kadar yazabilrim biri bir pencere acsın yada camı kırsın kac saattir damarlarımdaki pis kanı akıtıyorum iltihap yuklu asklarımın hesabını veriyorum tanrıya ve özur diliyorum tum gunahlarım icin ihtiyar bir rahip buldum simdi beni kutsadı en son sevgilimin saclarıyla yusumu kuruladı simdi sadece acık bir pencere istiyorum camı kırsanısda olur ve ben hala yangından en son kurtarılacak bir cekmecede sıkısıp kalmıs bir yarının hesabını yapıyorum simdiki zaman yohk gecmiş zaman yohk gelecek zamanların canı cehenneme hangi alkol ikindisinde yasıldıki bu satırlar simdi yakamoz misali aklıma carpıyor yoruldum biri benim icin bir pencere acsın yada neyse ben atarım kendimi kendimi bosluga bırakıp ucabildigim kadar ucmak istiyorum kanatlarımın beni tasımaması umrumda degil... simdi o eskiden tanıdıgım kucuk kızın beni gelip almasını bekliyorum... gelmiyecek olmasının hicbir önemi yohk.. biri su pencereye uzanabilirmi..acmasına gerek yohk.... sadece artık nefes alamıyorum... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2008 gözlerimi açabiliyor olmak uyanmakmıdır? ne zamandır insanlar onlara yüklenen rolleri layığıyla oynayabiliyorlar... senin yanımda olmadıgın sabahlar bir göz yanılgısımıdır? hadi bir sabah daha uyandım diyelim sensiz bir gece daha nasıl sabaha bağlanır? ne gerek vardı ki sana? senden önce de yeterince zordu kabullenmek senden sonra, bir hayatı yaşıyormuş gibi sonraki günlere paylaştırabilmek... sanki bana hiç dokunmamışsın gibi öpmemişsin gibi çatlayan dudaklarımı isteklerimi gömmek bir ulu çınar dibine... sanki bir gün gelip unutabilecekmişim gibi.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Kasım , 2008 bir anlamı olması gerekmiyordu aslında altalta yazınca kafiye olsun diye değil sıkıldıgım icin uzun cumle kurmaktan olur olmaz yerde kısa kesmelerim aklım başımda değilki ansızın alıp gitmelerim tuhaf olsun şimdi burda olsun ve okusun diye yazdıklarım hic burda olmadıgı icin benim ısrarla yazmadan duramayısım.. elimde olsa simdi yanına gelip sana sarılıp yatmazmıydım? ben gönüllü olmadımki bu hezimete bir kurban gerekiyordu ve önde duran bendim ses cıkarmadımmı sanıyorsun isyan etmedimmi bu kayba? ben seni beklerken en ön sırada sen başka bir adamın koynunda başka bir hayatın kafiyesinde nede mutluydun uyanırken her sabah benden uzak bir şehrin gürültüsünde benim öldügümü duyamayacak kadar meshguldun... hazırlayacak yemeklerin ve agırlayacak misafirlerin vardı akşam o adam evine dönünce onu karsılaması gereken bir kadın vardı ve sabahında onu işine ugurlayacak bir kadın... gecesinde yanında yatacak, dokunma mesafesinde... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 13 Kasım , 2008 -söylesene beni kaç harfle sevdin? hangi kelimeye yükliyeyim seni sevmenin anlamını yada kac tanesine? anlatmaya başlasam çalışsam hangi anlamını tasıyabilir? yapışsan zamanın yakasına tutabilsen ne kadarını değiştirir yeteneksizliğimin? söylesene hangi kelimeye güveneyim bu ilişkinin tuzak sorusu bumuydu? hangimizi deniyordun bunu sorarken... benim sadakatimi mi ölcüyordun? yoksa duymak istediklerini söylediğim icinmi bu kadar öfkelisin.... seni seviyorum... her harfinde bir özlem, iliklerime kadar çektigim bu nefes tarif edilemeyen ütopyası bu sevdanın düğümlenen bogazım, terleyen avuclarım gozlerinden kacırırken gözlerimi saçmalarken izah etmeye calısırken başaramazken susmak yerine bir seni seviyorum'a sıgınırken ben belkide gereğinden fazla iyiydim açıklarken... anlamlandırırken bu aşkı sen sokaktaki sıradan sevdalara karıştırdın bizi... ellerinden tutabildiğim bir aşk benim ki.. o elleri ilk gördüğüm zaman birgün tutup öpebilecekmiyim diye hayal ederken sabah uyandığımda ilk görmek istedigim ve gece uyumadan önce öpmek istedigim tek kadındın sen diye özetlemeye calışırken altında kalıyorken kelimelerim birer birer tasıyamadıkları anlamların bir seni seviyorum'a sığındım.. kandırdın beni sevgili... ilişkinin tuzak sorusuna yakalandım bir kitaba konu olabilecek kadar basit olsaydı bu sevda ilk satırım sen olurdun.. ya sen sevgili? anlamlandıramadıgın bu sevdanın kaç satırına sığdırabildin beni? Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Kasım , 2008 palmiyelerle süslü yolun kenarında elinden tutup yürümek varken ve hayalini kurmek kışın ortasında bir yazlıkta sevişirken sahile inmek isteyip başaramazken dikenli tellerin üzerinden atlamayı gecenin bir yarısı bakıp gökyüzüne yıldız yıldız olmuş apaydın sarılmak sana bir binanın yedinci katındaki balkonunda bomboş bir havuzun mavisine bakıp hayal kurmak yanında uyanmanın güzelligi tariflere sıgmıyor ya seni öpmek karartma gecelerinde istila altındaki bir sehirde özgür kalmak için mülteci kurguları itiraf edip yalan bir itirafa sıgınıp ele vermek en yakın dostlarını sırf biz birlikte olabilelim diye ihanet etmek ve sıgdırabilmek küçük kırılgan bir vicdana bunu ne cok sevmiştim seni inandıgmı savundugumu ruhumu pazarlıklarda kaybettiğim utancımı gururumu örtbas ettigim senin koynunda bir sabahın karsısına bütün iyiniyetlerimi koydugum bir kumarsa bu tamam kaybettim ben kalkarken masadan son bir kez öp beni dudaklarımdan kışın ortasındaki bir yazlıkta öptüğün gibi sevgilinmişim gibi öp beni Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 SENİ YİNE TERKEDECEĞİM... seni yine terkedeceğim... ve bilmediğim dillerde ağlayacağım kirpiğime tuz düşecek sevgim kadar büyük değilmişsin diyeceğim ve seni yine terkedeceğim... bir kapı aralığında bırakacağım ellerini isimsizlikler doğurmaya yatacağım bu yosun kentinde ne ilk gelensin, ne son giden seni bana terk etmelerine izin vermeyeceğim seni her gece terk edeceğim... aşk-ı cinayetim olacaksın ve yalnızlıkların en çoğulu bana kalacak düşle çoğalttığım bu yaşamın adı düşmek olacak... uzak bir şehirde, hiç görmediğim bir kızı seveceğim o bana sarıldığında göğsümde bıraktığın darp izlerin kanayacak ve bir çocuk annesini kaybedecek çarşılarda... ağlamayacak kadar vazgeçeceğim senden öfkeme bile değmezmişsin diyeceğim ve seni yine terk edeceğim... günler devrildikçe ağıt tutacak sonbahar rüzgarlara karanfiller ekeceğim yollarda kaybedeceğim aşkımın ilk harfini seni, kirli kent bakışlı, bozkır saçlı bir kıza ekleyeceğim... aşk; iki kişilik bir yalandır sevdiğim... ve iç kanamalı bir aşkın mürekkep fırtınasıdır bu şiir... istersen yalnızlık duvarlara yakışır de ve başkalrını sev ben sende herkesi terkedeceğim... KAHRAMAN TAZEOGLU Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 ölmek üzereyken susuzluktan son anda yetşmişler de sanki iki damla su vermişler dudakları arasına silinecekse bu satırlar neden yazılır ya bu hayatlar bir gun kazma kürekle kazınacaksa topraklara nerede saklanır sevdalar? tesellisi nerde bu kayıpların batan bir iskele gibi çaresizim ama yakısıklı görünüyorum öyle değil mi? aklım fikrim muzurlukta biri bana gelsin alkış tutsun diye aklıma geleni yazıyorum komik duruyorum ama gülmüyormusun? yoruldum her gün sahneye cıkıp ünlü olamamaktan sıkıldım bir sürü satır yazıp tek birini okuyamamaktan bıktım planlar yapıp ilahi denen gücün karsısında diz çökmekten baştan kaybe meyilli bir savaşa girerken yenildim ya sen kazandın diye nede mağrursun? ben ölüp hapsolurken iki metre karelik bir cukura sen bu zaferden nasılda tatmin olursun? ağlıyorum işte sen mutlumusun? cehenneminde yak beni kazandıgın bu zaferle tanrımı olursun? Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 ipe sapa gelmez bir firar tutkusu yollar dönüp dolaşmaz ki duvarlarıma anla işte; hayat avuntusu . . . gitmek var diyorum gitmek ses´i serzenişten ötede tüketmek gitmek var diyorum bavullarımda yangın külli ziyan öpüp kokladığım terk-i diyar sözlerin dudaklarını kavuran . . . gece uykuları örtmüş öyle bir vakit d´üşüyorum ben hep çok daha da çok üşümek ve eski(l)miş bir inancın kollarında ölmek istiyorum . .. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 ve yazmak kalıyor geriye tene dökülemeyen her söz içinde hissedemedigin her his kelime oluyor akıyor icinden tasıyamıyorsun cunku agır geliyor uzanıp dokunamıyorsun öpemiyorsun o düş yorgunu kızıl dudaklardan avucların terlerken ve yazmak kalıyor geriye tortusu birikirken icinde bir sevdanın tene dökülemeyenlerinin akıldan süzülüp özgür bırakılamayan dusuncelerin neden yazıyorum su anda paylasmak varken yatagını... neden soğuk bir kalem avuclarımda güzel ellerini öpmek varken... neden yanımda değilsin şimdi bir sabahı daha sensiz karsılarken direnirken sensiz bir uykunun karsısında kadermiydi bu, böyle acıklanabilrmi? birbiri icin yanıp tutusan iki beden hangi kitaba sığardı bu utanmazmıydı aşkın tanrısı bu çaresizlikten? Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 23 Kasım , 2008 Ben Beni Vurayım Sen Seni...................... İki sen iki ben, Yeşil çuha kare bir masada boy ölçüşelim Soyunalım sandalyelerin omuzlarına Tedirgin elbiselerimizi. Sen beni al karşına ben seni Mekanizmaları işliyor zamanın Organizmalarımız sancılı. İktidarını kaybetmiş dünya Katli vaciptir törpü pasına karışmış geçmişimizin İki şarjör sürelim ortaya önce Ben beni vurayım sen seni. Gerçekleşmiş düşlerimizde olmasın kirli bedenlerimiz Parmak damgası vurulmuş alınyazımızla Yüz yüze kalalım. Gri bir gökdelende olsun kaldığımız oda Pis bir kükürdü üflesin şehir ciğerlerinden Mendilini sersin gökyüzüne bulutlar Tertemiz bir akordeon sesi yükselsin yanımıza Çatılar düşsün ağır ağır ıslak kaldırımlara. Gece geçsin geniş camları Gezinsin duvarlarımızda şehrin ayna yansımaları Adresini arasın köşe başlarında yalnızlıklar Taksimetre tutarları hesabımıza yazılsın Bir eğreti bitki eğsin başını gölgesini seyretsin Komidinin cilalı maun uçurumunda Beyaz; tütünün sarı solgunluğunda yorgan. Kibrit tutuşmayı beklesin tablanın yanıbaşında. Ola ki postacı gelirse gıcırdatmayalım kapıları Yoksul çocukluğumuzun üzüncü göndermiştir o mektupları Bizim burada olduğumuzu onlardan başka kim bilebilir ki Yanlış telefonlara bakmasın ellerimiz Çalacak gibi durursa da açık bırakalım ahizeyi Sessizliğim seni dinlesin sen sesimi. Alıntı. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 hayatla ölüm arasında duran bir şairden atılan son bir çığlıktır, bu sayfaya yazılanlar... Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 25 Kasım , 2008 bir solukta okumak istemiyorum seni, sayfalarını çevirme- uyku tutmadı, sen tut beni en son koynunda unuttum günaydın dilimi gözlerinde büyüdüm, yüreğim sende çocuk kaldı hadi kalk gidelim, bizi görüp yazacaklar, az kaldı en keyifli sabah kahvaltım ! Sen, göğsünde yürüdüğüm balıkçı kasabası akşamdan kalsın öpüşlerin, yalpalasın dudaklarımda susuyorum, özlemin gelincik tarlası susatma gözüm tutmadı sensizliği, bir daha yollama efkar dağıttım, herkese biraz düştü dalgalara gözlerimle yazdım şiirimi, ıslandı ama yırtılmadı kalbim, içli şarkılar kuşağı. İçinden geçiyor parmaklarım karanlıkta mum gibi, sana yazıldıkça eriyor ateşli çingene dansım! Sen, uzağında kaldığım deniz ülkesi tutamayacağın sözler ver bana, ben tutarım nefes alsın yorgunluğun dağınık yatak akşamlarında biliyorum, gözlerin bir İstanbul hatırası kapatma ellerim tutmadı vedada, yaşlandım beni kendinde bağışla pelin onay.. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 26 Kasım , 2008 düş yorgunu kızıl ışıklar vurur bir akşam üstü beyaz dallarına... farkına varmak ağır gelir bazen, sonbaharın bittiğinde teslim olduğunu görmek kışın yorgunluğuna... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Kasım , 2008 üşümek en kötüsüdür sevgilinin kollarında yalnız kalmak gibi oysa başkasına ihtiyacın olmadıgında nasıl bir his yokluğunu hissetmek hic sahip olmadıklarının ya ait olamadıgın o yerleri özlemek? üşümek en güzelidir kayboluşların sarılırken kendine hayallerini yakıp içinde ısınırken derin bir iç çekip sönmesin diye nefesini usulca dudaklarının arasından bırakırken... uyanmasın diye sevgilini öpmeye bile kıyamazken üşümek o gecenin sabahında diğer yarısı boş bir yatakta uyanmak gibi bu bir rüya deyip uyanmamaya çalışırken.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 8 Aralık , 2008 böylemi geçecek bundan sonra... birlikte olduğumuz zaman paylaştığımız özel günlerimiz ayrıyken ağır geldikçe alkolemi bastırıcaz düşlerimizi yada görmezden gelip o geceleri erkenden uyumayamı çalışıcaz kalın kitaplar alıp ellerimize belki de siyah-beyaz, türkçe dublajlı bir film seçip arkamızı dönüp ekrana sadece dinleyecekmiyiz konuşmaları... artık ayrıyız diye günler öncesinden hazrılıklarımız olmayacakmı? bilinen sürprizler planlayıp birbirimize şaşırmış gibi yapmayacakmıyız? böyle mi olacak bundan sonra biz birlikteyiz diye mi o kadar özeldi o geceler? bir anlamı kalmadımı artık bugünün doğum günün olmasının şimdi kapatıp butun pencereleri üzerime hiç olmamışsın gibi mi yapmalıyım hiç öpmemişim gibi güzel dudaklarını bir pazarlığı yok mu bunun ne kadarını cıkarmalıyım hayatımdan? ne kadar, boşlukta düşmeden durabilirim.. kendimi bıraktığım zaman tutacak biri olmadığını bilerek arkamda hangi ara bu kadar önemli olmuştu 4 aralık günü? şimdi bir anlam nasıl geri alınabilirdi üzerinden olduğu gibi mi bırakmalı? her ayrılıktan sonra bir insan ne kadar eskisi kadar kalabilir ki? böyle mi geçecek bundan sonra? birlikteyken önemli olan gün ve geceler biz ayrıyız diye görmezden gelinip yoklarmış gibimi yapıcaz? dönüp sırtımızı soluk ekranlara uyumuş gibimi yapıcaz yatarken yeni sevgililerimizin yanında... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.