Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2008 Gönderi tarihi: 28 Mayıs , 2008 Karanlık odamdaki huzur parçalanıyor kalp atışlarımla Her soluk alışım bana seni hatırlatırken Her soluk verişim gönderir beni acının koynuna. Ne kadar huzurluydum oysa sen yokken Şimdiyse mücadele ediyorum içime soktuğun hastalıkla Yatağımda boğuluyorum gözyaşlarımla. Korkularım, en sonunda beni yere yıkıyor bu gece Sesini duyuyorum her saniyemde Gözlerini görüyorum gözlerimi kapattığımda Ellerin ise boğazıma sarılıyor düşlerimde. Bugünün geleceğini bilmeme rağmen Seni benden almaması için yalvarıyordum Tanrı'ya. Neden girdin ki hayatıma? Taştan daha soğuktu kalbim Hiçlikten daha boştu gözlerim. Yıkılmamalıydı karanlığımın krallığı Girmemeliydi virüslerin kanıma Unutmuştum oysa bütün duyguları Ne sevgi vardı, ne de onun acısı. Şimdiyse yıkıntıların arasından bana bakıyorsun Ölmenin vakti geldi diyorsun. Biliyorum korktuğum gün, bu gün Odamın içine sesi doluyor ölümün. Hıçkırıklarım karışıyor güzelliğine Seni anıyorum şimdi son bir kez daha Birazdan öleceksin benim içimde Ölümün sesi kutsayacak son bir kez daha Gözlerimi kapatıp ölüm ayinimi başlattığımda İçime soktuğun her şeyi kusacağım yatağıma. Ama gözyaşlarım sel oldu durmuyor İçimi ise cehennemin ateşleri yakıyor. Hiçbir ayin bu kadar acı vermemişti oysa Göz kapaklarım kapanmamak için yalvarıyorlar ruhuma Sabah göz kapaklarım tekrar açıldığında Her şey bitmiş, bedenim sevgiden arınmış olacak oysa. İçimdeki karanlık ruh, ağıt yakıyor şimdi arkandan Gözyaşlarım eşlik ediyorlar karanlığa. Neden girdin ki hayatıma? Neden acı verdin bana? Neden acı çektiğimi bilmek bile acı veriyor bana Olamaz, ben cidden sevmişim galiba. ......... Sevgi sadece acı verir sevemem ben Korkularım buna izin vermez. Sevgi nedir bilemem ben Kalbim içindeki şeytanı göremez. Ama yarın mezarımdan kalktığımda Her şey yine eskisi gibi olacak. Hiç bir şey artık bana acı veremeyecek Ne sevgin ne de beni ölüme terkedişin. İçimdeki surları tekrar inşa etti gidişin Şimdi sadece ben varım. Bütün sevgileri öldüren korkularım Senin gözlerini de silecekti en sonunda Görmeyeceğim artık onları, gözlerim kapandığında. Hiçbir sevginin izi yok artık içimde Aile sevgimi bile kurban ettim ayinde Tıpkı senin sevgine yaptığım gibi. Sevgi mi, değil mi, onu da bilmiyorum ama Ölmesi gerektiğini biliyorum Çünkü ışığını sokuyordu karanlık ruhuma. Senden bana kalan her şeyi sileceğim İçime sevgiyle beraber soktuğun korkuları özellikle Belki de bu yüzden öldürdüm seni Bana verdiğin korkular yüzünden. Artık hepiniz uzaksınız benden Hem sen, hem sevgin hem de korkuların Sadece son izleriniz kaldı içimde. Tırnaklarınla kalbime kazıdığın harfleri silmek çok zor biliyorum Şİmdiyse bütün yakarışlarım değişti Artık seni görmemek için yalvarıyorum. Dudaklarından dökülenleri duymayacağım bu günden sonra Senin için zincir vuracağım hayallerimin kapısına Artık ne eline uzanacak ellerim Ne de dudaklarım dudaklarına Bütün hayalleri gömeceğim mezarlarına. ........ Tek bir şeyi öldürmeyi beceremedim ayinimde Bana en çok acıyı veren o gözlerini Ama onları da oyacağım yerinden, bana inan Sonra küllerini savuracağım göklere O bir çift göz için son bir damla gözyaşı dökeceğim... joseph craft (joseph) Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 29 Mayıs , 2008 sen cok mesguldun düzeltmen gereken rafların vardı tutturulması gerekn hesapların bitirlmesi gereken boya badana tadilatların yetiştirilmesi gereken acılısların kapanısların sen olmazsan aksardı işlerin bense sen olmadanda yasayabilrdim... sen cok mesguldun musterilerin vardı hergun gelen sorular soran ve cevaplar hazırladıgın cevaplaman gereken telefonlar vardı araman gereken dostların kardesin vardı canı sıkıldıgında destek olman gereken cok yorulurdun yoruldugunda dinlenmek icin uyuman gereken bir hayatın vardı sonra erkenden kalkıp işe gitmen gitmeden önce giymek icin secmen gereken elbiselerin cok mesguldun sen ve iyi gorunmen gerekiyordu gulumsemen yasadıgın tum fırtınalara ragmen yol gostermen gerekiyordu işe yeni baslayanlara hırsların vardı ve isteklerin yükselmek icin mevki sahibi olmak icin fedakarlık gerektiren yoruldugun zaman susman ve kullanman gereken aldıgın egitimlerini hakkını verip oynaman... cok mesguldun sen bulundugun yeri kaybetmemek icin kendinden tavizler vermen akıntısına kapılman bu hayatın dolu dolu yasaman karsılıgında uzerindeki safralardan kurtulman gereken... cok mesguldun sen gercek bir hayat karsılıgında hayallerinden vazgecen sonu belirsiz bir gelecekten planlanmıs sonucları onceden hesaplanmıs ayakları yere basan aklı basında bir birliktelikti artık bekldigin ve ben bir numara kücük geliyordum artık beklentilerine cok mesguldun sen ben telefon basında tırnaklarımı yerken nasılda huzur dolu hırs dolu arzu dolu bir hayatın kollarında zevkten inlerken sen ben bir kaybın hasarlarını soruyordum içimdeki komplo teorisyenlerinden uzak kaldıkca senden aramızdaki mesafeler katlanırken her gun biraz daha zor nefes alıyorken öyle mesguldun ki sen zaman zamanda olsa sesimi duyma geregini bile hisetmiyorken üstünü kapamaya calısıyordum sen yoksun diye durmadan icimde actıgım yaraların telefonun basında aramanı beklerken aklımı sıradan televizyon dizileri arasında pay ederken elde kalanları alkole basıp 'gittin işte artık yoksun'a alısamayıp sudan bahanelerle uzatıyordum bu karsılasmamayı... sabah uyanıp işe giderken aksam olsun diye söylenen küfürbaz bir ihtiyar gibi her aksamın karanlıgında gömülürken umutsuzluga nasırlanan parmaklarım anlatmaya calısırken öyle mesguldun ki sen.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2008 sevdim seni bir kere baskasını sevemem deli diyorlar bana desinler değişemem desinler deişemem... sevdim seni bir kere baskasını sevemem deli diyorlar bana desinler deişemem daha yolun basındasın deişirsin diyorlar oysa sana cıkıyor bildigim butun yollar sevgi anlasmak deildir nedensisde sevilir bazen kucuk bir an icin ömür bile verilir sevdim seni bir kere baskasın sevemem deli diyorlar bana desinler deişemem daha yolun basındasın deşirsin diyrlar oysa sana cıkıyor bildigim butun yollarrrrr... sevgi anlasmak deildir nedensizde sevilir bazen kucuk bir an icin ömur bile verilirrrrrrr Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 30 Mayıs , 2008 insan neden hala önüne eski sıfatını koydugu sevgilisini delice kıskanır? şimdi ne yapıyor ne dusunuyor? uyuyorsa eger... kimin yatagında.. mutlu mu? uykuya dalarken bir kolunu yanındakinin üzerine atıyormu? uykusunun arasında birseyler mırıldanıp yanındakini önce itip sonra kendine cekiyor mu sımsıkı sarılıp... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2008 bir dudak mesafesindeyim.. özledigin zaman derin bir nefes al vermeden kollarının arasındayım... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 31 Mayıs , 2008 rezilligin daniskası... kapa ceneni ve sus artık konustukca batıyorsun... başınıda al git istenmiyorsun artık cıkarken ısıkları ve kapıyo dısarıdan kapat beklenmiyorsun geriye yalan bunlar hepsi birer düşten ibaret perisinin işi yok ona buna umut dagıtıyor.. sanki hicbiri uyanmayacakmıs gibi... simdi ona mesaj atmamak onu aramamak icin öylesine kıvranıyorumki az daha tutmasam kendimi su telefonu parcalarım duvarda... duvaramı yazık telefonamı? onsuz kaldım diye bana yazık olmaz dimi hicbir zaman.... premature dogan bir gerceklikti yasadıgmız... bir makinaya baglanmıs küvözde yasatılmaya calısılmıs bakmıslar olmamıs cansız bedenimiz belediyeye bagıslanmıs kimbilir hangi semtin çöplügünde metan gazlarına karısmıs br kibrit caksan tutusurum üstüme işesen bile sönmem anla öyle yangınım... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2008 uzun cumleler kurmak ve durmadan yazmak istiyorum.. ama ne kadar yazarsam yazayım sıgmıyor aklım satırlarıma... sonra her bir satırın uzerini cizip inkar etmek istiyorum yasadıklarımı... yasamadıklarımı hayal edip onları yazıyorum... ve artık her gecen gun kısalıyor cümlelerim... geciyor icimdeki bu ateşin sıcaklıgı sonra yerimden dogrulup elimdeki şişenin dibinde kalan birayı kızgın közlerin üzerine dökuyorum beyaz dumanıyla birlikte havaya karısıyor umutlarım sonra oturup klavyemin basına kısa cumleler kuruyorum bir üşümek gelip sarılıyor sırtımdan ensemden asagıya inen bir ürperti sürenin bitttigni hatırlatan kalın bir erkek sesi son cümlelerinizi yazın diyor sonra durup düşünüyorum ne cok yazacaklarım vardı derken üç nokta bırakıyorum son paragrafıma bu sınavda böyle gecti... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 1 Haziran , 2008 en guzel yanıttır belkide ayrılalım mı sorusuna verilen sessizlik cevabı... Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2008 Bugün bir şeylerden vazgeçmeli. Bırakmalı hayatın ortasında duran bir şeyleri bir kenara ve kenarda kalanları almalı artık ortaya. Tadına varmalı tadı bütün bir sabah kahvaltısının, kilo derdinden vazgeçerek ya da sinemaya yalnız gitmeli vazgeçerek bütün arkadaşlardan, adını yazmalı bir kâğıdın çizgileri arasına, çizmek istediğim bütün resimleri ardımda bırakarak, kim bilir belki de hayatı vazgeçilmez kılmayı bırakmalı, tadına daha da varmak için gözlerimizle göremediklerimiz uğruna. Vazgeçmeli, şimdiye kadar uğrunda kanat çırptığımız bütün aydınlıklardan ve biraz da karanlıkta yürümenin tadına varmalı, dinlediğimiz şarkıların ışıkla olan savaşına seyirci kalmadan. Bir şeylerin daha tadına varmalı şimdi, vazgeçerek sevdiklerimizden ya da sevmek istediklerimizden. Pişman olmamalı tercihlerden ya da bir acı saplanmamalı yüreğimizin tam ortasına ve biz bir başka şey seçmeliyiz, zamanın bize getirdiklerini ve bizden götürdüklerinin adını bir beyaz kâğıda yazarken. Her ne kadar gelen ve giden şeylerin dengesi hep gidenden yana ağır bassa da, yaptığımız tercihler yapıldıkları zaman itibari ile doğrudurlar, doğru kalmalıdırlar. Tercihlerden ya da vazgeçmelerden doğan pişmanlıkların yolumuzu kesmediği bir hayat için anın güzelliğini taşımak zorundayız bir sonraki zamana. Bugün vazgeçmeli zamanın bize unutturamadığı her bir şeyden. Her gelen gün yeni bir hayatın ilk günü ve her yapılan, bir şeylerin başlangıcı olmalı. Yeniden başlayacağım bir hayat için vazgeçiyorum şimdi, bunca zaman beni yoran ama tepedeki o güzel manzarayı bana gösteren her şeyden. Tercihim bir kısır kaybedişten yana, tıpkı yarın yeniden doğacak güneşten bu gecelik vazgeçişim gibi. Doğduğunda ısıtacağı farklı bir dünya için, baktığında kamaşacak yeni gözler ve her batışında huzur verecek başka yürekler için vazgeçmeli. Ya da yeni bir başlangıç için, huzur için, mutluluk için, aşk için… ALINTI Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 2 Haziran , 2008 büyüdükçe yeniliyor zaman; yenileniyor insanlar... bir yılı hayatınızdan eksilen üç canla hala tanımlayamamış ve tamamlamamışken gülerken içinin derinliklerinde yer alan acıyı;mağrur bir gururla selamlıyorum ölümü.... birileri benim için hayaller kurmuyor mesela artık. ben bile hayal kurmak da zorlanırken. artık hayat uygula demeye başladı. sahil kenarındayken işini çok iyi yapan bir balıkçı denize açıldı ve ben arkasından onu izledim. gururla kafasını kaldırıp bana bakışını... artık elinden tutup birileri seni hayata çekmiyor. ama şunu biliorum ki artık sen bişeyi yapmak istersen yapıosun. bunun seçimini senin yapman gerekiyor. hayatımda küçük bi sandalım var artık. ama herkesi içine alabilecek kadar büyük bi yüreğim. iyi bi dostum geçen gün bir yazı göndermişti bana... "Hayat, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir" her insanın gitmek istediği liman sanırım uzakta. evet benimki de öyle... üstelik artık hayallerimle değil, gerçeklerimle yoldayım. yaşadıklarım..... bazen canımı acıtan olaylar.... "tamam, artık sınırdayım" dediğim şeyler. ne var bilio musunuz? sınırı yok bunların. her defasında daha fazla olduğunu görüosunuz. hayatınızı devam ettirerek. sonra özlüyorsunuz bazı şeyleri. uzakta olanları, yanınızda olduğunu söyleyenleri.... içinizdeki kırgınlıkları siliyorsunuz. sadece özlüyorsunuz onları. daha önce yaşadıklarınızı.... hayat, belki biraz da yeniyi yaşamak, eskiyi özleyerek............ Alıntı.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2008 sevgi bitmişse eğer artık acıda cekmezsin.. senin icin sevindim en azından birmiz cabuk kurtulmuş bu acıdan... bir sözün yeterdi bitmemesi icin ya sevdiğin olayım yada unut gitsin hepsini içinde tutma beni... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2008 sığmıyorum bana biçilen kabuklara artık acının en şiddetli oldugu anda neden illede durmak zorunda zaman seni kaybetmekten ölesiye korkuyorum bunu yazmam mı gerekiyor sayfalarca sesim titriyor seninle konusurken anlamıyormusun? ben sana tutulup baglandıkca sen beni aklından cıkarmıssın ben kalan ömrümü seninle planlamaya calısırken sen coktan cizmissin yolunu her zaman söylemiştin sen ben inanmak istemedim simdi son bir kez daha söyle ve kurtul benden biraz olsun deger verdiysen yaralı bırakma beni sapladıgın bıcagı daha derine ittir seni seviyorum... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 3 Haziran , 2008 alkış tuttugunuz benim yıkımımdan baska birsey değildir hayranlığınız, tanıklıgınızdır en buyuk kayba birazdan cıkıp gideceksiniz hayatımdan ve yıkıntıları toplaması gereken yıkılırken etrafı kirleten benim salona girerken elinde feneriyle size yer gosteren cocuk benim film baslarken salon kapılarını kapatan film bittikten sonra gozyaslarınızı silip yere attgıgınız kagıttan mendilleri toplayan ben beyaz ekranda okuyup cok begendiginiz kimi zaman dudaklarınızdaki tebessumlere engel olamadıgınız belkide son vazifenizi yaparken size nasıl bilirdiniz diye sorulacak benim aslında hicbir fikriniz olmadıgı halde iyi bilirdik diyeceğiniz ben... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 elimdeki en degerli varlıgı seni aldın benden nasıl susabilrimki artık... nasıl kabullenir aklı basında bir insan bu kaybı tebrikler... yarattıgın yıkımın buyuklugu karsısında secde ediyorum böylesini ben bile tahayyul edemezdim... lanet olası icki yine zamansız bitti... sabah olurmu bu gece zaman durmasa olmazmı canı yanarken insanın bu kadar ileriye sarma dugmesi yokmu bu hayatın yada bir sonraki bölüme gecsek artık bu kadar huzun fazla hicbir yenilgimde bu kadar düşmemiştim ben bu kadar kopmamıstım bedenimden tutunacak bir yer bul ruhum ben bıraktım gidiyor bu caresizliklerden yoruldum... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 sevdaya baslarken plan yapmayan, damdan duser gibi bir kız cocuguna vurulan, toplamasız cıkarsıs seven adamlardanım ben... yanlıssa yanlıs eyvallah... ben böyleyim.. sonunda yıkılmak ve bir daha ayaga kalkmamak varsa bile böyle işte... kaybetmekse en buyugu.. yenilgiyse en sereflisi... kazanmak icin girmedimki bu yola... aglıyorsam simdi onun canı sagolsun... beni sevsin diye sevmedimki ben... marketten alısveris yapmadımki simdi karsılıgını alamadım diye isyan edeyim... sevda bu ne kadarını kestirebilrsinki yasayacaklarının... iyisimi salla gitsin.. sabah olur uyanırsın hayat devam eder.. bir gun baska bir kız cocuguna tutulursun buda gecer.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 4 Haziran , 2008 rusgar yavaslar sular durulur.. yagmur azalır ve sokağa cıkmayı göze alabilrsin artık... sessizlik baslar... susmak buyuk erdem gibi sen en erdemlisi gibi insanların... gozlerini acıp etrafa bakmanın zamanıdır simdi... toprak kokar sokaklar ıslak asfalttan bir ekmek kamyonu gecer ince bir korna sesi uyanmanın zamanıdır simdi hayata verdigin aradan kurtulup yol almanın seni hatırlatan her bir sarkının hükmü zayıflar yavas yavas ve yazılan her söz, toz tutmaya baslar bundan sonra tutulacagı raflarda sıradan bir hayatın ilk izleridir bunlar sabah kalkıp aksamdan hazırladıgın giysileri giymek gibi koyu demli bir bardak cay kıvamında yola cıkarsın ve yol eski yol değildir artık ve ben nem tutan duvarın kazınması gibi kazırken icimdeki izlerini yeni bir boyama için esyaların yeri ve rengi o kadar önemli değildir artık ardından birlikte izlenen filmlerden alınan mesajların önemi kalmaması gibi... birlikteyken tutulan notların bulundugu defterler cekmecelerde geriye dogru itilir anılar aklın uzagına birlikte yurunen yollar eski yollar degildir artık ve artık bir kız cocugunu dudaklarından öpmek heyecan değildir ihtiyarlayan bedenime... ne sevişmenin tadı var dudaklarımda nede yazmanın kışkırtan cekiciligi afili sözlerim ve ben zamanlaması ertelenmiş bir kaosa dogru yol alırken aksiyon filmlerinden anlam cıkarmaya calısan anlamı yoksada bari vakit oldurse denilen sonra sabah olan aksam olsada eve gitsek denilen ustune ustluk bu dilegin gerceklesince yetinmeyip sabah olsun işe gitsek denilen bu söylentilerin arasına sıkıstırılan bir hayat ve alışmak gibi rezilce bu oldu bittilere bir havalanı bekleme salonunda yapılan rotarları bile özluyor insan beklemeyi özlemek gibi tercih etmek gibi gönüllü bir köleliği mecbur tutulan bir özgurluge.... sonra ıslak asflattan bir ekmek kamyonu gecer ruzgar yavaslar hırsını alıpta sakinleşmiş bir ihtyar gibi baska bir gun baska bir kız cocuguna hazırlar kalbini adam sanki daha once hic tutulmamıs gibi kokusunu boynunda bırakmamıs gibi baska bir kadının acemice ne eski yoldur artık o birlikte yurunen nede eskir bekledikce hatırlanmamak icin cekmecenin arkasına ittirilen anıların kayıt tutuldugu o defterler bir dokunus yeter bazen... dokunan sensen eğer... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2008 yagmur yagdıda acıldı hava... bunalımlarım azaldı.. yagmurun ardından gelen bir telefon cagrısımıydı etkili olan yok ıslanmakmı asflatla birlikte bilmiyorum ama sankim ben sıkılınca koca istanbulda sıkılıyor gibi... ben derin bir nefes alınca serinliyor ve toprak kokuyor sokaklar... bir gun baska bir sehre gidersem eger bu istanbul beni mahkemeye verirmi diye merak ediyorum onu aldatmak suçundan.. Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 6 Haziran , 2008 eksilmiyor her gun hayatından.. zaten borclu oldugun icin alınmakta senden zaman üstü kalsın diyemezsin üstünde bir sey yok isyan etsen adını koyamazsın sus alkolun etkisi geciyor artık damarlarından en agır yerinde kabusunun ayılma ihtimalin var... sus agzını acmadıgın surece kazanma sansın var.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 7 Haziran , 2008 bu bir imtihansa kaldım ben önmdeki bos kagıda imzamı atar cıkarım bu bir soruysa cevabım ben üstelenirse susar kabullenirim... bu bir suclamaysa üstlenirim ben butun suc aletlerinde parmak izlerim bu bir gunahsa işleyenim ben yasadıgım hayat en buyuk cehennemim... bu bir yalansa tek gercegim ben gormezden gelindikce kendine içlenen... bu bir ruyaysa ayıgım ben gozlerimin kapandıgına aldanma sen bu bir komploysa plan dısıyım ben beklentilerinin ötesinde bu bir yaraysa irin doluyum ben kesip alsan acımam bu bir kabussa uyanıgım ben sarsıp durma yakalarımdan bu bir sevdaysa kafiyeyim ben devrik cumlelerin en ukalası bu bir meydan okumaysa asiyim ben cıkılacak butün dagların efendisi bu bir yenilgiyse en sereflisiyim ben tarih boyunca unutulmayacak efsanesi bu bir tedaviyse iflah edilemeyeniyim ben zincir tutmaz boynum bu bir çözümse kabul edilenemeyenim ben matematik dahileri yeniden kursun bu bir itirafsa sucluyum ben cezam idam olsun Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 küçük gergin yüzler boş bakıslar arasından gecerken nasılda baglanıyordu ömürler 120 dakikalık bir zaman dilimine bölüştürülüyor tamamı coktan secmeli sorular karar veriyor artık kimin daha zeki olduguna en fakirler arasında... küçük gergin yuzler ürkek bakıslar arasından gecerken cıglık cıglıga bir gokyuzu ama bu haksızlık fısıltıları arasında nasılda bir yarısa sokuluyordu terlemiş avuclarında yumusak uclu kursun kalemleri silerken iz bırakmayan silgileriyle sınava giriş kagıtları.. resimli birer kimlikleriyle akıllarında bir dunya bilgi birikimi ama ilgi fakiri en fakirler arasında... yıllardır yapılan yatırımların geri ödemesi yada karsılıksız cıkması gibiydi ve öyle farkındayki kücük gergin yüzler olan bitenin belki de sırf bunun icin yetiştirilmişler gibi... kim karar vermişti? kac kontenjan ayrılmıstı okuma hakkına... bir elinde cikolatalı gofret digerinde kucuk bir sise su ac değildi belkide ama nasılda zorluyordu kendini acılsın diye zihni butun bir ömru 120 dakikaya sıkıstırılmıs bir kavşakta durdurulmus ehliyet ruhsat kontrolu yapılmıs gidecegi guzergah bir devlet memurunun insafına bırakılmıs... boş bakıslı cocuklar... hakettigi bir egitimi alması icin o ailenin gayri safi milli hasıladan payına dusen miktar ne kadar olmalıydı... ya o pay yanlıs dagıtılmıssa kac 120 dakika daha kosmalıydı? belediye otobuslerinde yolculuk ederken aktarma yapıp daha fazla ödememeyi hesaplamaktan vazgecmek icin ne kadar zenginlik gerekirdi? 120 dakikayı en önde bitirmenin hatta o dort seneyi en onde bitirmenin bile bir halta yaramadıgını anlamak icin kac hayat harcanmalıydı? bu bir uyusturucumuydu? yoksa sakinlestiricimi hayatı sonuna dek hep birilerine gore geride duracagı bilgisi enjekte edilirken aklına daha az acı ceksin diye 120 dakikalık kosusturmacayla oyanılırdı... gergin yuzler ve bos bakıslar arasından geciyorum... ne cok fakir insanın cocugu onlara lutfedilen egitim hakkına sahip olsunlar diye kendi aralarında yarıstırılırdı kac hayal kırıklıgı yasanacaktı 120 dakika sonra kac hayat kararacaktı... kac tanesini kazandım diyerek sevdiklerinin boynuna sarılacaktı... kaybeden kimin cocukları? Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 ne cok mutsuz cocuk var... ne cogu vazgecmiş agzına bir parmak bal calınmıs hayat avuclarının arasından alınırken izlemesi icin mecbur bırakılmıs ne cok cocuk var ağır bakıslarında sorumluluk bosalmıs butun parklar doldurulmus saguk rutubet kokan sınıflara yaz ortalarında nasıl da yorulmuslar yasları onüç ondört nasır tutmus dusunmekten akılları sırtlarında kitap yüklü cantalar sınavdan sınava kosturulmus safkan atlar gibi... ve her yarısın sonucunda kazanan bir tane kaybeden milyonlar... bu kadar üzgün cocuk hangi cografyaya nasıl sığar? Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 10 Haziran , 2008 sen oglum,kızım,kardesim,abim,ablam kazandı diye seviniyorsun ya bu sınavı.... aslında sevindigin diğer cocukların kaybetmesinden baska birsey değil.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 12 Haziran , 2008 ağrı kesici takviyelerle uyanılan sabahların edilen tövbelerin hükmü ertesi geceye kadar akla her geldiginde bu kaybın üstünü örtmek icin kısa cumleler kuruyorum artık virgüllerim üç noktaya dönüyor... alıntıladıklarım hüzne öyle kolayki sabah olması simdi basımı yastıga koyar koymaz sızmak bir o kadar zor yatagın tamamına yayılıp uyuma düşüncesi... sonra diyerek geciştirip baska bir konuya gecilebilir cinsinden değil bu anlatamadıgım önce calıp duran telefona bir göz atmalı gecenin bu saatinde yada telefonu sessize alıp uyuyor gibi yapmalı ekonomik olsun diye edinilen hatlardandı bizimkiside birbirimiz dısında kiminle konussak dokunuyordu kanımıza.... şimdi yanlıs aramalara meze oluyor numaralarımız bazen yanlısta olsa karsısındaki konusmak istiyor insan sesi farklı tadı farklı gülüşü farklı biriyle sonra calıp duran hareketli sarkıları silip listenden daha sakin birseyler dinlemek istiyorsun icinde kopup duran fırtınalara inat için geciyor biraz daha içini çekerken durmadan bogazındaki bu tıkanıklık ileriki tarihlerde bulusmak uzere not dusuluyor ajandalara ve bir dipnot...: terslik olmazsa... sonra tarihide not dustugun ajandayıda unutuyorsun bir cekmecenin tozlu derinlerinde tanımadıgın kadınlara kur yaparken suc ustu yakalıyorsun kendini rol yaparken oynarken yalanlar soylerken utanıyorsun ansızın susup gozlerini kacırıyorsun baska bir maviliğin büyüsünden... sonra iki resim arasındaki yedi farkı arar gibi sen ve o kadınla arandaki farkları belirliyorum tek tek.... sanki hepsini bulursam cekilişle kazanıp telafi edicem bu kaybı... baska bir mesaj daha dusuyor telefonuna... baska bir yalnız insan baska bir yarım hayat dört işlemden hangisini kullanırsan kullan hala iki yalnız bir aşka etmiyor.... hala bir bosluk baska birininkiyle doldurulmuyor... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 14 Haziran , 2008 yoksun sen solmus monitor ısıgında gozlerimi yorup duruyorum sorularım üst üste geliyor sanki cevaplayamıyor olusuma inat belli etmemeye calıstıkca kendime gucsuzlugumu inatla calısmadıgım yerden geliyorlar yoksun sen gücümü sınıyor gibi simdi bu yoksunluk en son sana ne alacagımı sormustun sana verebilecegim ne vardıki kendimden baska... yoksun sen ne zaman yazmak istesem sesini duysam gecer dedigim artık sesini duyma lüksüne bile sahip olamadıgım yoksun ya sıradan bir güne bile baslarken bu kadar zorlanıslarım... yoksun sen cok zaman gecti değiştirilemeyecek bir kadermiydi bu en mutlu anında bile gözlerini kacırdıgın gözlerimden cunku biliyordun cunku seziyordun cunku bekliyordun dizlerimin üzerine düşecegimi yoksun sen kelime oyunlarım ukala kendini bilmez tavırlarım hic gitmezsin diye nasıl olsa gecerim diye zamanında calısmadıgım simdi soruları gorunce karsımda ne kadar az bildigimi yazmaya calısırken nasıl da cırpınıslarım nasıl olsa yanımdaydın sen'lere guvenip kışlara hazırlayamadıgım bu kalbimin agrıları yoksun sen bomboş son anda yetişip kacırmamak için ucagını kosturdugumuz koridorlar sabahın köründe uyandırabilmek icin seni yaptıgım şaklabanlıklar canın yanmasın diye dokunmaya kıyamadıgım dokunamadım diye içimde susturamadıgım cıglıklar yoksun simdi sesini duymak icin durup durup karnıma agrılar girmesi sesini duysam ne olucak buz gibi kalıcam bir telefon kulubesinin ışıgında yoksun sen topu topu bir kac kalp agrısından ibaretti yasadıgmız bir kac satıra konu oldu sustuklarımızın tamamı ertelendi zaman gectikce susamaz olduk söylecek kimsemiz kalmamıstı avuclarımızın teriyle ıslandı sımsıkı tutarken sevda şiirleri dolu kagıtlar usulca yanından gectigimiz bir cöp kovasına bırakıldı.... Alıntı
Φ LostsouL Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2008 teninin her bir kıvrımını ezberlemek isterdim.. sonra bana istedigin yerden sor... cevaplayamazsam eger bu kağıdı boş bırakır altına imzamı atar giderim... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.