Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Claude Oscar Monet (1840-1926)


Aries

Önerilen İletiler

1840 Claude Oscar Monet, 14 Kasım'da Paris'te bir mağaza sahibinin oğlu olarak doğdu.

1845 Aile Le Havre'ye taşındı. Burada, yaptığı karikatürlerden Monet'nin öğretmenleri ve yakınları tarafından resme yeteneği olduğu keşfedildi.

 

 

1858 Kendisini açık havada resim yapmaya teşvik eden peyjaz ressamı Eugene Boudin (1824-1898) ile tanıştı..

1859 Resim çalışmak üzere Paris'e gitti; Salon'u ziyaret etti. Academie Suisse'ye girdi ve burada Camille Pissarro (1830-1903) ile tanıştı.

1862 Johan Barthold Jongkind (1819-1891) ile tanıştı. Paris'te yaşayan İsviçreli ressam Charles Gleyre'nin (1806-1874), atölyesine devam etti. Burada, Auguste Renoir (1841-1919), Alfred Sisley (1839-1899) ve Frederic Bazille (1841-1870) ile tanıştı.

1863 Manet'nin Martinet'de sergilenen Fontainebleau Ormanı'nda yapmış olduğu resimleri gördü. Yıl sonunda dört arkadaş Gleyre'nin atölyesinden ayrıldı.

1864 Resimlerini ilk beğenen sanatsever Gaudibert ile tanıştı.

1865 Salon Monet'nin iki adet deniz konulu tablosunu kabul etti. Gelecekteki eşi Camille Doncieux ve Bazille Piknik adlı tablosu için ona poz verdiler.

1866 Yeşil Elbiseli Kadın adlı tablosu Salon'da sergilendi ve beğeni topladı.

1867 Ressam Sainte-Adresse'deyken ilk oğlu Jean Monet doğdu. Paris'e dönüşünde Bazille atölyesinde ona yer verdi ve Salon tarafından reddedilen Bahçedeki Kadınlar adlı tablosunu satın aldı.

 

 

1868 Monet intihara kalkıştı. Gaudibert ona para yardımında bulundu. Etretat ve Fecamp'ta resimler yaptı.

1870 Camille Doncieux ile evlendi. Salon tarafından bir kez daha reddedildi. Fransız-Prusya Savaşı çıkınca Londra'ya gitti; burada Turner ve diğer İngiliz peyzaj ressamlarını tanıdı. Sanat tüccarı Paul Durand-Ruel ile tanıştı..

1871 Monet'nin babası öldü. Sonbaharda, Hollanda üzerinden Fransa'ya döndü. Argenteuil'de bahçeli bir ev kiraladı.

1872 Durand-Ruel, Monet'nin tablolarının büyük bir bölümünü satın aldı. Monet, atölyesinde Seine kıyılarını ve sandalları resmetti. Le Havre'da İzlenim, Gün Doğumu adlı tablosunu yaptı.

1873 Gustave Caillebotte ile tanıştı.

1874 Monet, Nadar'ın atölyesinde gerçekleştirilen ilk İzlenimciler sergisinde İzlenim, Gün Doğumu'nu sergiledi.

1875 Ekonomik problemleri yüzünden daha küçük bir eve taşındı.

1876 Durand-Ruel'in galerisinde düzenlenen ikinci İzlenimciler sergisinde Monet 18 adet tablosu ile yer aldı. Mağaza müdürü Ernest Hoschede ile tanıştı.

1878 Monet'nin ikinci oğlu Michel Paris'te doğdu. Aile, yaz geldiğinde Vetheuil'da küçük bir eve taşındı. Alice Hoschede ve altı çocuğu da onların yanına taşındı.

1879 Camille 32 yaşındayken öldü.

1881 Monet, Alice Hoschede ve çocukları Poissy'ye taşındı.

1883 Monet, Giverny'de bir ev kiraladı ve Aralık ayında Renoir ile beraber Fransa'nın güneyine seyahat etti.

1887 Durand-Ruel, New York'da bir galeri açtı ve Monet'nin tablolarını burada sergiledi.

1888 Tınazlar serisine başladı.

1889 Monet ve Auguste Rodin (1840-1917) beraber bir sergi açtılar.

1890 Tınazlar serisine devam ederken bir yandan da Kavaklar serisini yapmaya başladı. 1883'ten beri oturmakta olduğu Giverny'deki evi satın aldı.

1891 Durand-Ruel'in galerisinde sergilenen Tınazlar serisi büyük başarı kazandı.

1892 Rouen Katedrali serisine başladı. Ernest Hoschede'nin dul eşi Alice Raingo ile avlendi.

1895 Monet, Norveç'te yaşayan üvey oğlunu ziyaret etti. Durand-Ruel, Rouen Katedrali serisini sergiledi.

1897 Giverny'de ikinci atölyesini kurdu. İkinci Venedik Bienali'nde Monet'nin 20 yapıtı yer aldı.

1899 Monet, Giverny'deki bahçesinde yer alan nilüferleri konu aldığı serisine başladı.

1900 Japon Köprüsü ile ilgili bir çok tablo yaptı. Londra'yı ziyaret etti ve burada Thames konulu resimler yaptı.

1904 Alice ile beraber Madrid'e seyahat etti ve burada Velasquez'in tablolarına hayran kaldı.

1906 Nilüfer serisine devam etti. Cezanne, 22 Ekim'de öldü.

1908 Katarakt hastalığı üzerine ilk belirtiler görüldü. Alice ile beraber Venedik'i ziyaret etti.

1909 1904 ve 1906 yılları arasında yapmış olduğu Nilüferler serisinden 48 tablosu Durand-Ruel'in galerisinde sergilendi ve büyük bir başarı kazandı. 1911 Alice Monet 19 Mayıs'ta öldü.

1914 Büyük oğlu Jean'nın ölümünden sonra, gelini Blanche Monet'nin yanına taşındı ve ressamın ölümüne dek ona baktı. Fransa, savaş ilan etti.

1915 Monet, 23 x 12 metre boyutlarında yeni bir atölye inşa etti ve burada büyük boyutlu Nilüferler serisi projesine devam etti.

1919 Auguste Renoir öldü.

1921 DurandRuel'in galerisinde büyük bir Monet retrospektif sergisi yapıldı.

1923 Monet neredeyse kör oldu. Geçirdiği katarakt ameliyatının ardından bir gözü açıldı. Görme yetisi biraz olsun düzeldi. Depresyon ve üzüntü içinde büyük boyutlu Nilüferler serisi projesine devam etti.

1926 Claude Monet Giverny'de öldü. Kendisine basit bir cenaze töreni yapıldı.

 

Monet: Işığın Duyguyla İfadesi

 

 

47086388.jpg

"Ben işimin kölesiyim; hep imkansızın peşinde koştum… Yaşamak için çok az zamanım kaldı. Bu zamanın tümünü, mükemmele ulaşabileceğim ve -eğer mümkünse- beni tatmin edecek bir şey yapabilmek umuduyla resme vermeliyim. " diyor

 

Monet, 1918 yılında G. Bernheim-Jeune'a yazdığı mektubunda. Öldüğünde, yaptıklarından tatmin olmuş muydu bilinmez; fakat geleneksel resim anlayışına farklı bir bakış açısı getirerek Batı resim tarihinde bir çığır açtığı kesin.

 

Yaptığı tabloyla İzlenimcilik akımına adını veren ressam, ömrünü, duyularıyla algıladığını resim yoluyla ifade etmeye adamıştır. Monet'nin hiçbir zaman akademiye gitmek gibi bir isteği olmadı. Yanında öğrenim gördüğü ve beraber çalıştığı ressamlar olmasına karşın; kendi tekniğini oluşturdu ve geliştirdi.

 

Yaptığı resimler hiçbir sistemli uygulama tekniği üzerine temellenmemiştir. O, yaptığı gözlemlerin resme aktarımı üzerine, sürekli geliştirdiği bir teknik kullanmıştır.

 

87531244.jpg

Burada, nesnenin yapısı ve ışığın nesne üzerinde yarattığı ince farklılıklara göre değişkenlik gösteren çeşitli teknikler söz konusudur: Kimi zaman yayılmış, kimi zaman bölünmüş; bazen kalın, bazen de geçirgen; parlak ve katıksız renk kullanımı buna örnek gösterilebilir.

 

19419963.jpg

Kompozisyonlarındaki hareketli öğeler, kesik ve titrek fırça darbeleri, noktalar halinde birleştirilip düzenlenerek bir bütünlük oluşturur. Resimlerinde yalnızca gözlemleri üzerinden edindiği izlenimlerden faydalanmamıştır. Aynı zamanda, içindeki hislerin yansıması da resimlerinde kendini belli eden öğelerden biridir. Aynı konulu kompozisyonlarındaki farklı anlatımlar ressamın iç dünyasının bir yansıması olarak da okunabilir. Örneğin; güneş ışığı altında yapmayı tercih ettiği peyzaj konulu resimlerinde, karısının ölümünden sonra karanlık, soğuk ve donuk renk kullanımını tercih etmesi, ışık değişimlerine önem vermemesi; onun, üzüntüsünü kompozisyonlarında görünür kıldığı anlamına gelebilir.

Bir peyzaj ressamı olan Monet, çocukluğunun bir dönemini geçirdiği Havre'de doğayla iç içe büyüdü. Hava tahminlerinden, ufak değişimler üzerine yaptığı gözlemlerle doğanın dilini çocuk yaşta öğrendi. Yaptığı karikatürleri gören çevresi, Monet'nin resme karşı yeteneği olduğunu farketmişti; fakat onun ressam olmaya karar vermesi Boudin ile tanışması sonucu gerçekleşti. Ressam Boudin'in teşviğiyle açık hava resimleri yapmaya başladı. Yaşadığı kasabadan Paris'e giderek sanat dünyasının içine girerek, ileride İzlenimcilik'in öncüleri olacak ressamlar Camille Pissarro, Frederic Bazille, Alfred Sisley, Aguste Renoir ve Edouard Manet ile tanıştı. Yaptığı ilk dönem resimlerinin bir kısmı, dönemin en önemli sergi mekanı olan Salon'a kabul edildi; fakat ilerleyen yıllarda, geliştirdiği izlenimci resimleri aynı yer tarafından reddedilecekti. Salon'da sergilenen tablolarından, Yeşil Elbiseli Kadın adlı tablosunu dört günde tamamlamış olmasına karşın, ışık etkilerinin betimlenme biçimi dikkat çekicidir.

 

55437306.jpg

Monet'nin resmi hiçbir biçimsel kurala uygun değildi. Tamamen doğayla kurduğu ilişki ve gözlemleriyle, kendi tekniğini oluşturmaya başlamıştı. İlk dönem yapıtlarından, yaz gününde bahçe konulu resimlerinde, geleneksel ışık ve form anlayışını yıkarak yepyeni bir biçimde ele almıştır. Londra'ya yaptığı seyahati sırasında, tekniğinde fazla değişiklik olmamasına karşın kentin puslu ve dumanlı atmosferi, çalışmaları konusunda ressama ilham kaynağı olmuştur. Bahçe konulu resimlerinin ardından deniz peyzajları gelmektedir. Bu kompozisyonlarda, sudaki yansımalar izlenimci bakış açısıyla resmedilmiştir. Deniz peyzajı konusunun ardından, sahil, nehir kıyısı, yelkenli ve liman resimleri gelmektedir. Bu dönem resimlerinde, tekniğini ilerleterek güneş ışığının sudaki yansımasını, parlak renkler ve kesik fırça darbeleri ile göstermeye başladı. Bu manzara resimlerinde, insan figürü kullanmaya devam etti; eşi Camille ve oğlu Jean'ın model olduğu iç mekan resimleri de yaptı. Bu dönem sonrasında, kompozisyonlarında yer alan konular arasında demir köprüler ve gelincikler vardır.

 

85808399.jpg

Ressamın Argenteuil'e yerleştiği 1872 yılını takip eden altı yıl, onun izlenimci bakış açısının resimlerinde belirginleştiği dönemdir. Bu dönem tabloları, anlık olayların ifade edilmesinde fotoğraf enstantanelerine benzetilebilir. Bu dönem sonlarında başladığı Saint-Lazare Garı serisi de fotografik bakışı içerir. Anlık değişen ışık ve yarattığı etkiler ressamın bakış açısıyla birleşerek tuvalde biçimlenir. Monet 1878 yılında, yerleştiği Vetheuil'le ilgili resimler yapmaya başladı. Konuları arasında, Seine nehri kıyıları ve kırsal bölgeler vardır. Tablolarında genelde, güneşli ve ışık oyunlarının daha yoğun olduğu zamanlara yer veren ressam, Vetheuil'de kış manzaralarını da betimledi. Özellikle, Seine nehri üzerindeki buz kırılmalarını seri halde resmetmiştir. 1881'de Eterat'a giden ressam, burada Eterat Kayalıkları konulu tablolar yaptı. 1888 yılında, Ot Yığınları serisine başladı. Bu seriyi devam ettirdiği sıralarda Kavaklar serisine de başlamıştır. Konu olarak ot yığınları ve kavakları seçmesinin nedeni; nesnelerin aynı biçim ve sabit duruşa sahip oldukları halde, ışık-gölge sayesinde dönüşüme uğrayarak görünüşlerinin değiştiğini göstermekti. 1892-95 yılları arasında, Rouen Katedrali serisini yaptı.

Gerçekçi ve idealize edilmiş görüntüden çok; yine, ışık ve yansımanın etkileri üzerine yoğunlaşmıştır. 1896 yılında Seine'de Sabah serisine başladıktan sonra; 1899'da Londra'yı ziyaret etti ve dönüşünde, Thames Manzaraları'nı atölyesinde resmetti. Venedik seyahati de, onun bu "su kenti"ne hayran olmasına ve yine ışık oyunlarıyla dolu resimler üretmesine sebep oldu. Monet'nin 1899'da başladığı ve ömrünün sonuna dek devam ettirdiği son serisi Nilüferlerdir. Giverny'deki bahçesinde yer alan havuzlarda bulunan nilüferleri resmetmek için varolan stüdyosuna ek olarak iki stüdyo daha yaptırdı. Ömrünün son yıllarında, bir ameliyat geçirmesine karşın görme bozukluğu çekti. Bu sebeple, son dönem tablolarında nesnelerin betimlenmesindeki bozukluk, bu resimlerin neredeyse soyuta yaklaşmasına neden olmuştur. Işığın, nilüferler üzerinde yarattığı etkilerin görsel anlatımı olan bu tablolarda, renkler birbirinin içine geçmiştir; artık ortada somut nesneler yoktur.

 

Monet'nin resimlerinin asıl konusu ışıktır. Doğa görüntüsünün, gün boyunca değişen ışıkla uğradığı dönüşümü resimlerinde göstermeyi amaç edinmiştir.

 

Bu araştırmacı uygulamaları, son dönem serilerinde kendini iyice belli etmektedir. Ressamı, resmettiği konudan çok, onun ışık altındaki görüntüleri ilgilendirmiştir. Işıkla bağlantılı olarak değişen bu görüntüleri renkle ifade etme yollarını araştırmış ve tekniğini yenileyerek sürekli geliştirmiştir. Aynı konuyu seriler halinde resmetmesi bu nedenledir. Suyun yansımasının getirisi olan anlık değişimlerin yarattığı ışık oyunları resimlerinde temel konu olmuştur. Monet, tekniğini geliştirme ve yeniyi araştırma konusunda devamlı çalışmış olmasına karşın; araştırmalarını teorik açıdan destekleyici hiçbir girişimde bulunmamış; yalnızca resme yoğunlaşmıştır. Monet'nin resimlerini yaparken sadece teknikle ilgilendiği sanılmamalıdır.

 

Bir çok kişi, resimlerinin şiirsel bir dili olduğu konusunda hemfikirdir. Onun varolanı yansıtma biçimi yalnızca, içselleştirdiği görüntüyü resimle ifade etmektedir. Ressam, duyularıyla algıladıklarını iç süzgeçinden geçirerek kendi gerçekliğine varmaktadır. Herkesin kendine ait bir gerçekliği vardır; fakat Monet'nin resimleri bize, bir adamın şiirsel görüşünü ve dünyasını betimleme biçimini göstermektedir. Ne kadar şanslıyız ki, o bunu tüm dünyayla paylaşmıştır.

 

Behiye Bobaroğlu

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.