Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Pis tuzak! Ceylan’ı PKK mayını parçalamış...


Önerilen İletiler

Temizlikçi otopsi yaptı

 

Olayın gerçekleştiği köyde incelemelerde bulunan İHD, otopsinin hastanede çalışan bir temizlik işçisi tarafından yapıldığını söyledi. İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Ali Akıncı, ‘Olayın üzerinden 6-7 saat geçmesine rağmen hiçbir devlet yetkilisi olay yerine intikal etmemiştir. Karakol komutanı, ‘Biz güvenlik nedeni ile köye gelemiyoruz, cenazeyi siz karakola getirin’ emri üzerine, köylüler cenazeyi Abalı Karakolu’na götürmüşlerdir. Abalı Karakolu nizamiyesinde devlet hastanesinde çalışan bir temizlik görevlisi ve yine Lice Adliyesi’nde çalışan bir hizmetlinin katılımı ile otopsi gerçekleştirilmiştir’ diye konuştu. Akıncı, ‘Karakol nizamiyesinde yapılan otopsinin de gerçekleri ne kadar açığa çıkaracağını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Akıncı ayrıca olayın meydana geldiği köy ile karakol arasındaki mesafenin 6-7 kilometre olduğunu, buna rağmen rağmen güvenlik güçlerinin köye gitmemesinin düşündürücü olduğunu söyledi.

 

Helikopterler köyü taramış

 

Ceylan Önkol’un karakoldan açılan ateş sonucu öldüğü, köyün ilk kez askerlerin hedefi olmadığı da ortaya çıktı. Konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen İHD aynı köyün daha önce de askerler tarafından helikopterlerle tarandığını hattırlatı. Olay bölgesinde yaptıkları incelemelere ilişkin gözlemlerini aktaran İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Ali Akıncı, 1993 yılında askerler tarafından boşaltılan bu köyün geçen yıl da helikopterlerce tarandığına dikkat çekti.

 

‘Niye bizi öldürüyorlar?’

 

Önkol’un abisi Rıfat Önkol, evin yanında bulunurken büyük bir patlama sesi duyduklarını belirterek, köyün üstünden bir duman izinin geçtiğini fark ettiklerini kaydetti. Olay yerine gittiklerinde kardeşinin cesedi ile karşılaştığını kaydeden Önkol, ‘Bu atış taburdan yapıldı ve de kasıtlı olarak yapıldı. Atılan her ne ise kardeşimin direkt vücuduna isabet etmiş. Mayın işi değil. Yerde bir çukur oluşmamış. Yapılan atışı kendi gözümüzle gördük. Niye bizi öldürüyorlar’ dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sence sorarlar mı boşig? Amaca ulaşmak için o kadarcık kürtte ölüversin sorun değil. Burada o görüşte yazı yazan kaç tane arkadaş -az çok mürekkep yalamışlardır hepsi mutlaka- bunu sorabiliyor ya da kınayabiliyor. Biz dürüstçe söylüyoruz devlet yaptıysa sorumlular cezalandırılmalı diye. En ufak şey de alakasız konularda bile "vay kürtler öldürülüyor, eziliyor" diye ayağa kalkıyorlar. Sanırsınız bu ülkede kürtler ve Türkler asırlardır gırtlak gırtlağa, birbirlerinin gözünü oyarak yaşıyor.

 

Kaldı ki ceylanı parçalayan şeyin bombaatar mermisi olduğu ispatlanmış. Bunun her kesimin elinde rahatlıkla bulunabileceği teyit edilmiş.Polis, ordu, terör örgütü vs gibi . Şimdi sonunda bunun ,pkk tarafından yapıldığı ortaya çıkarsa bu arkadaşların hiç birinin özür dileyeceğini sanmıyorum.Her zaman olduğu gibi konuyu başka taraflara çekerek kıvırmanın yollarını arayacaklar.

 

Gelincik...

Ne yazık ki bunun hesabını PKK'ya soran tek bir kimseye rastlamadım şimdiye kadar...

Bu, bana hep, Kürtlerin Öldürülmelerinden ve kimilerine yapılan işkencelerden şikayet edenlerin

Aslında o kadar da samimi olmadıklarını düşündürmüştür bana...

 

DTP niçin, PKK'nın öldürdüğü onlarca Kürt'ün hesabını sormuyor PKK'ya?

Ya hu bu öldürülen Kürtler, onların bir siyasi parti olarak bulundukları ülkenin vatandaşı değiller miydi?

Onu bırakın;

Onlar insan değiller miydi?

Hem de, haklarını koruduklarını söyledikleri Kürtler ile aynı etnik kökendendi kardeşim onlar yaa...

 

Burada, "PKK olmasaydı, Kürtlerin haklarının farkında olmazdık" diyebilen hangi arkadaş,

PKK'nın öldürdüğü canların hesabını da sormuştur PKK'ya?

 

PKK'yı desteklememek ayrıdır...

PKK'nın, Kürtlerin hakkını! hatırlatabildiğini söylemek ayrıdır...

PKK'ya, aldığı canların hesabını sormamak iste apayrı birşeydir, acıdır, samimice değildir, inandırıcı değildir...

 

Hiç, bir Kürt olarak PKK'ya hesap soran çıkmış mı şimdiye kadar?

Ben hiç görmedim...

Samimiyet de sanırım bundan ileri gelir...

 

Mantık şu sanırım:

"PKK nasılsa bizdendir; kol kırılır, yen içinde kalır...

Öldürürse, PKK öldürsün; gerisi, ister çamurdan olsun!"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Önkol’un abisi Rıfat Önkol, evin yanında bulunurken büyük bir patlama sesi duyduklarını belirterek, köyün üstünden bir duman izinin geçtiğini fark ettiklerini kaydetti. Olay yerine gittiklerinde kardeşinin cesedi ile karşılaştığını kaydeden Önkol, ‘Bu atış taburdan yapıldı ve de kasıtlı olarak yapıldı. Atılan her ne ise kardeşimin direkt vücuduna isabet etmiş. Mayın işi değil. Yerde bir çukur oluşmamış. Yapılan atışı kendi gözümüzle gördük. Niye bizi öldürüyorlar’ dedi.

 

Siz askerlik yaptınız mı?

Ya da Ceylan'ın abisi gerekli yeterlilikte bir bilir kişi midir?

 

Mardindeki Bilge Köyü olayında televizyonu izlerken, insanlar ağıt yaparken, kameraların kaydettiği bir görüntü vardı.

Adamın birisi, ağıt yakanlardan birisine, şu sufleyi veriyordu:

"-'Devlet yaptı bunu, kahrolsun devlet!'- diye söyle" diyordu...

 

Ön yargı bellidir...

 

Havan mermileri öyle nokta atışı yapmazlar, kaldı ki bir kızı tam karnından vursun!

Düştükleri yerde de 5 ile 10 metre yarıçapında krater oluştururlar.

Kişilere yönelik kullanılamıyorlar;

Toplu guruplara atılıyorlar.

Yaklaşık olarak 60lık bir havan ortalama küçüklüktedir ve 1,5 Km menzili vardır.

 

RPG7 ile LAV ise roketatardırlar.

LAV tek kullanımlıktır.

RPG7 ise tekrar mermisini koyarsınız, kullanırsınız.

Bir Tankın gövdesinde hasara neden olabilecek yapıdadırlar ve krater bırakırlar düştükleri yerde.

Hedefe varınca, patlarlar ve parçalarlar...

Genelde toplı hedeflere, tanklara falan atılırlar.

 

T40 BombaAtar'lar ise, atıldıkları hedeflerde patlarlar;

Toplu hedeflere karşı kullanılır...

Mermi çekirdeği patlayıcı niteliktedir ve kıza denk geldiğinde;

Öyle sadece karnını parçalamakla bırakmaz...

Tanesini bulmakta zorlanırsınız...

G3 piyade tüfeğinin altına takılır.

300m menzili vardır.

Tabur'dan falan ateş etmekle hedefin tam karnına isabet ettiremezsiniz;

İmkansıza yakındır.

En az 70 metreden ateşlenir.

Kişiye tam isabet için

Ve hele hele karnından vurmak için, oldukça yakından ateşlemeniz gerekir...

 

M79 da BombaAtar'dır.

Terminatör2'de t-800'ün kullandığı BombaAtar'ın hemen aynısıdır.

40mm'dir.

Toplu hedeflere atılır;

T40 ile benzer özelliklere sahiptir.

Atıldığı yerde patlar...

 

Bunlardan başka, bir tabur düzeyinde bombaatar var mı, bilmiyorum...

Ben askerlik yaparken bunları kullandım ve bir kıza atıldıklarında, o kızdan eser bırakmayacaklarını çok iyi biliyorum.

Ayrıca, bir taburdan, bir kişiyi karnından vurabilecek yapıda değillerdir.

Patladıkları yerde, sadece kişiyi değil, çevresindekileri de yok eder ya da parçalarlar...

 

Mayınlar ise Anti-Personel ise zaten krater oluştururlar...

Ve bir insana patlamazlar.

Patlamalar için artı ağırlık konulması suretiyle bubi tuzağı oluşturulması lazım.

Anti-Personeller ise genelde öldürmezler ve ayak koparırlar ya da parçalarlar.

Ölürse, kan kaybından ölür.

 

Kısacası:

O bomba, o kıza, kesinlikle yakından atılan bir bombaydı...

Ve kesinlikle tabur'dan atılmadı...

Ve yukarıdaki bombaatarlardan birisi de olmadığı kesin...

Kızın abisinin ise atanı gördüğü konusunda yalan söylediğine kalıbımı basarım:

Kız, koyun otlatmaya gidiyor...

Birisi bombaatar ile bomba atıyor!..

Ya da Havan, RPG7, LAV veya M79 ile...

Ve sen o bombanın nereden atıldığını, anında tespit ediyorsun!

Oldu canım:

Maşallah, Ceylan'ın abisi Rambo'dan daha yetenekli!

Bari atanın ağızındaki sakızın markasını da söyleseydi de inandırıcı olsaydı!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

.

.

 

Kısacası:

O bomba, o kıza, kesinlikle yakından atılan bir bombaydı...

Ve kesinlikle tabur'dan atılmadı...

Ve yukarıdaki bombaatarlardan birisi de olmadığı kesin...

Kızın abisinin ise atanı gördüğü konusunda yalan söylediğine kalıbımı basarım:

Kız, koyun otlatmaya gidiyor...

Birisi bombaatar ile bomba atıyor!..

Ya da Havan, RPG7, LAV veya M79 ile...

Ve sen o bombanın nereden atıldığını, anında tespit ediyorsun!

Oldu canım:

Maşallah, Ceylan'ın abisi Rambo'dan daha yetenekli!

Bari atanın ağızındaki sakızın markasını da söyleseydi de inandırıcı olsaydı!

Ceylanın abisi şunu dedi bunu dedi mesele bu değil konuyu ayrı yerlere ekmeyin lütfen,ortada bir cinayet var ve devletin kurumları neden bunu örtpas etmeye çalışıyorlar?

Neden Ceylanın cesedi başına gidilmiyor ve bir imama kamere verilerek olayı kaydetmesi isteniliyor? Neden ceylanın otopsisini bir hademe yapıyor?

Yıllardır Güneydoğuya hep ya sürgün yada stajyer Doktorlar,hemşireler,hakimler,savcılar vs. gönderildi,afedersiniz ama o insanlar bu ülkenin deneme tahtasımı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yapilan tüm calismalar ve incelemeler,atilan merminin cinsi bu saldirinin ve kücük Ceylan'in ölümünün Türk Silahli Kuvvetleriyle bir ilgisinin olmadigini ortaya cikarmis olmasina ragmen,hala,Ordu üzerinden siyaset yapmak,Orduyu karalama kampanyalari,gösteriyor ki karsimizda bir cephe var,bu cephe varini yogunu Ordu karsitligina adamis,ne denirse densin,hatta PKK aciklama yapsa ve dese ki o kizin ölümüne biz neden olduk yinede bu cephe tavrini degistirmeyecek ve iftiralarina devam edecektir.Bu konuda aslinda fazla tartismanin bir geregi yok bence.

Kimse Ceylan'in ölümüne sevinmiyor,hepimizin istedigi bu olayin aydinlatilmasidir,bu olayin acikliga kavusmasini istemek ayri birseydir,bu olayi bahane ederek asil maksada ulasmak yani Orduyu karalamak ayri birseydir,bu ikisini ayni kefeye koyup degerlendirirsek yaniliriz.Su anda yapilanlar Orduyu karalama kampanyasidir,ve bu kampanyayi kimlerin yürüttügü ise bulmaca degildir.

Ama birseyin aciklanmasi gerekir ki;Adli merciler bu konu üzerinde gerekli titizligi gösterdimi göstermedimi bunu sorgulayabiliriz.Bunu sorgularken olaya Kürt kizi Türk yargisi olarak degil,ülkemizdeki yargi sisteminin vatandaslarimiza ne kadar adalet sagladigina bakmaliyiz.

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ceylanın abisi şunu dedi bunu dedi mesele bu değil konuyu ayrı yerlere ekmeyin lütfen,ortada bir cinayet var ve devletin kurumları neden bunu örtpas etmeye çalışıyorlar?

Neden Ceylanın cesedi başına gidilmiyor ve bir imama kamere verilerek olayı kaydetmesi isteniliyor? Neden ceylanın otopsisini bir hademe yapıyor?

Yıllardır Güneydoğuya hep ya sürgün yada stajyer Doktorlar,hemşireler,hakimler,savcılar vs. gönderildi,afedersiniz ama o insanlar bu ülkenin deneme tahtasımı?

 

O zaman bunların hesabını sorun doğruca...

Henüz katil belli değilken, Orduyu ya da Devleti suçlayan ifadeleri alıntılayıp durmayın...

 

Çok merak ediyorum, sorumlusu PKK çıkarsa ne yapacaksınız?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O zaman bunların hesabını sorun doğruca...

Henüz katil belli değilken, Orduyu ya da Devleti suçlayan ifadeleri alıntılayıp durmayın...

 

Çok merak ediyorum, sorumlusu PKK çıkarsa ne yapacaksınız?

Altında konuştuğumuz başlığa bir bakın,nedense hepiniz bu başlık altında yorum yapmayı tercih ettiniz,oysa ben tarafsız bir başlık atmıştım ama benim açtığım başlık altında yazmadınız hiçbiriniz acaba sebebi ölen çocuğun Kürt olması ve Pkk'ye mal etme içgüdünüz olabilirmi?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Altında konuştuğumuz başlığa bir bakın,nedense hepiniz bu başlık altında yorum yapmayı tercih ettiniz,oysa ben tarafsız bir başlık atmıştım ama benim açtığım başlık altında yazmadınız hiçbiriniz acaba sebebi ölen çocuğun Kürt olması ve Pkk'ye mal etme içgüdünüz olabilirmi?

 

İnsanlarda içgüdü yoktur;

 

Sonra "tarafsız" dediğiniz başlıkta, hep nedense "taraflı" haberleri alıntılıyorsunuz...

 

Ayrıca bu eylemden PKK'nın sorumlu olabileceğini söylememizden niçin rahatsız oluyorsunuz?

 

Ben çocuğun Kürt olmasından rahatsızlık duymuyorum;

Bir "İnsan" olarak yaklaşıyorum...

Savunmadığım şeyi, bana mal etmeyiniz...

Zira bunun, etik bir şey olmadığını düşünüyorum...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Temizlikçi otopsi yaptı

 

Olayın gerçekleştiği köyde incelemelerde bulunan İHD, otopsinin hastanede çalışan bir temizlik işçisi tarafından yapıldığını söyledi. İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Ali Akıncı, ‘Olayın üzerinden 6-7 saat geçmesine rağmen hiçbir devlet yetkilisi olay yerine intikal etmemiştir. Karakol komutanı, ‘Biz güvenlik nedeni ile köye gelemiyoruz, cenazeyi siz karakola getirin’ emri üzerine, köylüler cenazeyi Abalı Karakolu’na götürmüşlerdir. Abalı Karakolu nizamiyesinde devlet hastanesinde çalışan bir temizlik görevlisi ve yine Lice Adliyesi’nde çalışan bir hizmetlinin katılımı ile otopsi gerçekleştirilmiştir’ diye konuştu. Akıncı, ‘Karakol nizamiyesinde yapılan otopsinin de gerçekleri ne kadar açığa çıkaracağını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Akıncı ayrıca olayın meydana geldiği köy ile karakol arasındaki mesafenin 6-7 kilometre olduğunu, buna rağmen rağmen güvenlik güçlerinin köye gitmemesinin düşündürücü olduğunu söyledi.

 

Helikopterler köyü taramış

 

Ceylan Önkol’un karakoldan açılan ateş sonucu öldüğü, köyün ilk kez askerlerin hedefi olmadığı da ortaya çıktı. Konuya ilişkin basın toplantısı düzenleyen İHD aynı köyün daha önce de askerler tarafından helikopterlerle tarandığını hattırlatı. Olay bölgesinde yaptıkları incelemelere ilişkin gözlemlerini aktaran İHD Doğu ve Güneydoğu Bölge Temsilcisi Ali Akıncı, 1993 yılında askerler tarafından boşaltılan bu köyün geçen yıl da helikopterlerce tarandığına dikkat çekti.

 

‘Niye bizi öldürüyorlar?’

 

Önkol’un abisi Rıfat Önkol, evin yanında bulunurken büyük bir patlama sesi duyduklarını belirterek, köyün üstünden bir duman izinin geçtiğini fark ettiklerini kaydetti. Olay yerine gittiklerinde kardeşinin cesedi ile karşılaştığını kaydeden Önkol, ‘Bu atış taburdan yapıldı ve de kasıtlı olarak yapıldı. Atılan her ne ise kardeşimin direkt vücuduna isabet etmiş. Mayın işi değil. Yerde bir çukur oluşmamış. Yapılan atışı kendi gözümüzle gördük. Niye bizi öldürüyorlar’ dedi.

Başka söz söylemeye gerek olduğunu düşünmüyorum,işte insanlara biçilen değer bu kadar...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Başka söz söylemeye gerek olduğunu düşünmüyorum,işte insanlara biçilen değer bu kadar...

Ceylanım (xezalım) dünakşam senin için Taksimdeydik,artık bu ülkede senin gibileri rahatça öldürüp düzmece raporlar düzenleyerek bizleri susturamayacaklar çünkü çok iyi biliyoruzki biz sustukça sıra bize gelecek...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ceylanım (xezalım) dünakşam senin için Taksimdeydik,artık bu ülkede senin gibileri rahatça öldürüp düzmece raporlar düzenleyerek bizleri susturamayacaklar çünkü çok iyi biliyoruzki biz sustukça sıra bize gelecek...

 

Altında konuştuğumuz başlığa bir bakın,nedense hepiniz bu başlık altında yorum yapmayı tercih ettiniz,oysa ben tarafsız bir başlık atmıştım ama benim açtığım başlık altında yazmadınız hiçbiriniz acaba sebebi ölen çocuğun Kürt olması ve Pkk'ye mal etme içgüdünüz olabilirmi?

 

Size ait ne ilginç iki tezat ileti değil mi?

 

Bir tarafı, Ölenin kürt olması ve PKK ya maletme içgüdüsü içersinde olmakla suçlarken,diğer yandan bu olayı kürt olduğunuz için, düzmece raporlarla ve orduya mal etme çabanızı (üstelik daha kesin ve net bir sonuç yokken) ve bunun için Taksimde olmanızı nasıl açıklıyorsunuz merak ettim doğrusu?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Size ait ne ilginç iki tezat ileti değil mi?

 

Bir tarafı, Ölenin kürt olması ve PKK ya maletme içgüdüsü içersinde olmakla suçlarken,diğer yandan bu olayı kürt olduğunuz için, düzmece raporlarla ve orduya mal etme çabanızı (üstelik daha kesin ve net bir sonuç yokken) ve bunun için Taksimde olmanızı nasıl açıklıyorsunuz merak ettim doğrusu?

Olayı orduya mal etme çabası değil bizimki,hazırlanan raporlar çok tutarsız,inandırıcı değil,hatta saçma biz bu kızı ne öldürdü diye sormak için,neden üzerine gidilmiyor demek için Taksimdeydik ve bu olay aydınlatılmadığı sürece bu tür eylemlere devam edeceğiz.Hani Ahmet Türk demişti ya ''Türkiye eski Türkiye değil,Kürtlerde eski Kürtler değil''

diye gerçektende biz artık eski baskıya boyun eğen susan Kürtler olmayacağız haklarımızı bütün demokratik yolları kullanarak arayacağız...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ceylan’ı, bıçakla vurduğu patlamamış bir bombaatar mermisinin öldürdüğü öne sürüldü ama küçük kızın elleri ve ayakları sağlam. Ceylan’ın ölümünden 15 gün sonra açıklanan bilirkişi raporu, hem deliller hem de Adlî Tıp raporu ile çelişiyor. Emniyet’te görevli iki patlayıcı uzmanı tarafından hazırlanan raporda Ceylan’ın elindeki tahra ile mühimmata vurması sonucu patlamanın yaşandığı belirtildi. Oysa Ceylan’ın mühimmata vurduğu tahra sapasağlam duruyor, üzerinde sadece birkaç ezik var. Patlayan 40 milimetrelik bombaatar mühimmatı nasıl olmuş da Ceylan’ın ellerine hiçbir zarar vermeden gövdesini parçalamış? Üstelik bilirkişi raporunda mühimmatın menşei, modeli ve seri numarasının tespit edilemediği itirafı da var

 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı Vekili Eyyüp Mutlu, Lice’de patlama sonucu ölen 14 yaşındaki Ceylan Önkol ile ilgili bilirkişi raporunu açıkladı. Mutlu, Ceylan Önkol’un “Daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 mm’lik bomba atar mühimmatının, elindeki budama bıçağı ile vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığını” söyledi. Ancak raporda bahsedilen bıçak hâlâ Ceylan’ın ailesinde duruyor. Üstelik Ceylan’ın tek sağlam kalan yeri elleriydi.

 

Havan topu değil

Mutlu, yaptığı yazılı açıklamada, 28 Eylül’de saat 13’00’da Lice ilçesi Şenlik köyü Paşaçiya mezrası Cemaltepe mevkisinde meydana gelen patlamada Ceylan Önkol’un öldüğünü anımsattı. Eyyüp Mutlu, olayla ilgili olarak Emniyet Müdürlüğü’nde görevli iki patlayıcı madde uzmanı bilirkişi tarafından 12 ekimde rapor düzenlendiğini ve dava dosyasına ibraz edildiğini kaydetti. Mutlu, bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, şu ifadelere yer verildiğini belirtti: “Olay yerinde yapılan incelemeler neticesinde elde edilen metal parçaları ile Ceylan Önkol’un vücudundan otopsi sonucunda çıkarılan metal parçaları detaylı olarak incelendi.

Bu incemeler neticesinde patlamadan mütevellit parçalanmış, deforme olmuş, üzerlerinde küçük oval çıkıntılar bulunan muhtelif ebatlarda 12 adet metal parçalarının 40 milimetrelik bombaatar mühimmatı iç gövdesinde yer alan ve parça tesiri yaratmak amacıyla kullanılan metal aksama ait olduklarının, başka bir deyişle bu metal

parçalarının bir havan topuna ait olmadığı, 40 milimetrelik bomba atar mühimmatına ait olduğu, 40 millimetrelik bomba atar mühimmatlarının emniyetli atışa olanak vermek amacıyla namludan çıktıktan sonra belli bir mesafe sonra kuruldukları ve hassas tapalarının aktif hale geldiğinin, ancak her türlü fabrikasyon mühimmatın atıldıktan sonra düştüğü yerde patlamamasının olası bir durum olduğu, söz konusu 40 mm’lik bombaatar mühimmatının da daha önce atılmış, ancak patlamamış, sert bir cisimle üzerine vurulması neticesinde patladığı, Ceylan Önkol’un olay anında elinde olduğu iddia edilen ve olay yerinde görüntülenen tahra (Bir tür eğri budama bıçağı) üzerinde de patlamanın parça tesirlilerinden meydana geldiği, değerlendirilen deforme izinin mevcut olduğu, havan mühimatının cidar kalındığının fazla olduğu, bu seseple olay yerine 60 milimetrelik veya 81 milimetrelik bir havan mühimmatının düşmesi halinde mutlak surette çok daha büyük parçalar ile kuyruk kısımlarının olay yerinde tespit edilmiş olması gerektiği, örnek olması açısından söz konusu havan mühimmatlara ait başka bir olayda elde edilen patlama sonrası görüntü fotoğrafları ile karşılaştırma yapıldığı, tüm bu hususlar ışığında Ceylan Önkol’un menşei ve modeli tespit edilemeyen, daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 milimetrelik bomba atar mühimattına eldeki tahra ile vurarak patlaması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varıldığı’ bildirilmiştir.”

 

Tüfekle atılan bir bomba

İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Ceylan Önkol’un arazide bulduğu 40 milimetrelik lancer bombasınaelindeki nacar ile vurması neticesinde patlamanın olduğu tespit ediliyor’’ dedi.

Atalay, Lice’de ölen Ceylan Önkol’un ölüm sebebine ilişkin açıklamalarda bulundu. Kriminal polisin çalışma yaptığını ve kendisini de bilgilendirdiğini aktaran Atalay, “Yapılan çalışma ve tespitlerin sonunda Ceylan Önkol’un arazide bulduğu 40 milimetrelik lancer bombasına elindeki nacar ile vurması neticesinde patlamanın olduğu tespit ediliyor’’ dedi.

Atalay, otopside çocuğun cesedinden çıkan ve olay yeri inceleme çalışması neticesinde elde edilmiş metal parçalarının detaylı incelendiğini ve bu parçaların 40 milimetrelik lancer bombasına ait olduğunun anlaşıldığını kaydetti. Lancer bombasının tüfekle atılabilen küçük bir bomba olduğuna işaret eden Atalay, bombanın nereden gelmiş olabileceğine ilişkin soru üzerine, parçalardan bombanın cinsinin belirlendiğini ifade ederek, ‘’Bu bombanın üretim yeri, markası tespit edilemiyor maalesef. Onu da sorduk ama bu her yerde bulunabilecek, hem poliste hem silahlı kuvvetlerde hem terör örgütünde bulunabilecek bir bomba türü’’ dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokratik haklarinizi tabii ki kullanacaksiniz,kullanmaliyizda,bu hak bizlere verilmisse bunlari kullanacagiz verilmemisse almaya calisacagiz,demokratik hak kullanilirken hep o süsledigimiz demokratik tavrimizida saldirganliga dönüstürmeyecegiz,yani devlete kurumlara meydan okuyarak,biz artik su degiliz bu degiliz diyerek degil.Bu acikca meydan okumadir,ve bu öyle siradan bir meydan okumada degildir.Demokratik haklarin aranmasi,ile devlete saldirmak ayni seyler olamaz.Eger bu ülkede demokrasiye hak ve hukuka aykiri uygulamalar var ise,bu uygulamalar dikta yönetimini andiracak tarzda oluyorsa,o zaman ülkenin sahibi olan yurttaslarin bu uygulamalara tavir almasi gerekir.Bu tavirlar barisci olabilecegi gibi güc kullanarakta olur.Bakin ülkemizde simdi ben burada sayma geregi duymadigim onlarca antidemokratik uygulamalar ve baskilar var.Hangimiz bunlari dile getirmek icin meydanlara kostuk.Cumhuriyet mitiglerini yapanlar olmayacak suclarla suclandilar,hangimiz onlarin haklarini aradik.Insanlar ölmesin diyenler ne zaman meydanlara dolarak teröre lanet okudular.Bunun örneklerini,Ispanya'da Fransa'da görüyoruz,milyonlarca insan sokaklara kosuyor ve terörü lanetliyor,iste demokratik hak budur,demokrasi budur.Silahlar sussun demesi kolaydir ama silahlarin susmasi icin tarafsiz bir tepki koymak ise biraz yürek ister.Taksim'e ciktiniz,güzel hos,acaba kac defa Taksim'de toplanip PKK'ya karsi tepkinizi dile getirdiniz,her iletinizde ya ordu var ya da Cumhuriyet,peki biz nasil ikna olalim.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

- Azinlik degiliz Turkiye'de. Kurucu unsurlarindaniz. Bizleri AZINLIK olarak algilayan sizlersiniz!

- Bizler bu topraklarin en az sizin kadar sahibiyiz. Belki de sizden daha cok! Tarih konusur boyle konularda!

- Varligimizi ispatlamamiza gerek yok! Tum arkadaslara da soyleyecegim bunu, burada sacma sapan bir sekilde ve cahilce hala "Kurtler ve Kurtce yoktur" gibi soyelmlerde bulunanlarla, ya da Kurtleri ve Kurtceyi hor gorme ya da karalama gafletinde bulunanlarla MUHATTAP ta olmayacagiz!

 

 

Diyarbakirli...

 

 

 

Kürtçe diye konuştuğunuz dilin orjinali kurmanca dır.Orta asya dan gelmiş

kirmançiler in konuştuğu bir dildir.Ayrıca bir mardinli nin konuştuğu kürtçe ile

diyarbakırlı nın konuştuğu kürtçe farklıdır.Birbirlerini anlamazlar...

 

Bölge de kurmanca, zazaca ve soranca dilleri konuşulur.Kürtçe konusulmaz çünkü

öyle bir dil yoktur...

 

 

Tarih bunları söylüyor...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kürtçe diye konuştuğunuz dilin orjinali kurmanca dır.Orta asya dan gelmiş

kirmançiler in konuştuğu bir dildir.Ayrıca bir mardinli nin konuştuğu kürtçe ile

diyarbakırlı nın konuştuğu kürtçe farklıdır.Birbirlerini anlamazlar...

 

Bölge de kurmanca, zazaca ve soranca dilleri konuşulur.Kürtçe konusulmaz çünkü

öyle bir dil yoktur...

 

 

Tarih bunları söylüyor...

 

Araştırmadan İnkar etmek en kolay olandır,Araştırmak onurluca olandır....

 

 

Birçok dilbilimci ve Kürdoloğun belirttiği gibi, Kürt dili Hint-Avrupa dil ailesi içinde

yer almaktadır. Bu ailede yer alan İran dil grubu, Kürtçeyi de içermektedir. Kürtçe, bu

grubun kuzeybatı bölümünde yer almaktadır. Bu dil grubunda yer alan bazı dilleri şöyle

sıralayabiliriz:

Farsça, Kürtçe, Belucice, Osetçe, Yexnubçe, Peştûca, Pamirce vd.

Kürt dilinin yerinin iyice bilinmesi için dilleri sınıflandırmakta yarar var. Dilbilimciler,

genel olarak dili iki yönden; biçimine (morfolojik) ve akrabalık ilişkilerine (genetik) göre

ayırırlar.

 

 

a) Biçim bakımından diller

Dilbilimciler biçim açısından dili üç gruba ayırırlar.

1) Tek heceli diller: Çin ve Tibet dilleri bu grupta yer alır.

2) Sondan eklemeli diller: Türkçe ve Macarca bu grupta yer alır.

3) Bükümlü diller: Bu grupta Hint-Avrupa ve Sami dilleri yer alır.

Kürtçe de bükümlü bir dil olduğu için, büküm üzerine birkaç şey söylememiz gerekir.

Dilbilimciler bükümü şöyle ifade ederler: “Çekim sırasında kökün, özellikle de fiil kökündeki

ünlünün değişmesi.”

Bükümlü diller için Arapça iyi bir örnektir. Arapçada ünsüzler (konsonant) değişmeyip,

sözcüğün başına ve ortasına gelen ünlülerden sözcükler oluşur. Örneğin “ktp” ünsüzlerinden

kitap, mektep, kâtip vb sözcükler ünlülerin değişmesiyle oluşurlar. Yine “chl” ünsüzlerinden

cahil, cehele sözcükleri oluşur.

 

 

Kürtçede sözcükler yüklendikleri göreve göre değişkenlik gösterirler ve bükülürler. Bu

kurala göre, değişiklik bazen fiilin köküne kadar yansır. Örneğin, “kirin” fiili birinci tekil

şahıs takısını alıp şimdiki zaman kipine göre çekimlendiğinde, di-k-im (yapıyorum) olur. Bu

örnekte görüldüğü gibi, fiil kökünden sadece “k” sesi değişmiyor. Bir başka örnekle,

“parastin” (korumak) fiilini şimdiki zaman birinci tekil şahısa göre çekimlediğimizde, ez diparêz-

im durumuna geliyor. Ez birinci tekil, yalın şahıs zamiridir; di- şimdiki zaman takısı;

parêz,

emir halindeki fiil kökü; -im, birinci tekil şahıs zamiri ekidir.

 

Aynı fiili di’li geçmiş zamana göre çekimlediğimizde, min parast oluyor. Min, birinci

 

tekil, bükümlü şahıs zamiri; parast, geçmiş zaman halindeki fiil köküdür.

Örneklerden anlaşıldığı gibi, Kürtçede yalnızca ünsüzler değil, ünlüler de değişip

bükülmektedirler.

“Parastin” fiili şimdiki zaman kipinde çekimlendiğinde, fiilin kökünde (p a r a s t)

bulunan “a” “ê”ye; “s” de “z”ye dönüşüyor.

Türkçede çekim sırasında fiil kökü değişmez ve böyle bir vakaya rastlamayız. Örneğin

Türkçedeki “gitmek” fiilini değişik zaman köklerine göre çekimlediğimizde, fiilin sonuna

birçok çekim eki gelir ama, kurallı olarak bir ünlü veya ünsüz bükümüne rastlamayız. Gittim,

gidildi, gidecek, gitmişlerdi: Örneklerde sadece ünsüz yumuşamasına rastlamaktayız.

 

B) Akrabalık ilişkilerine göre diller

 

Akrabalık ilişkilerine göre diller beş gruba ayrılır.

1) Hint-Avrupa dil grubu (İngilizce, Fransızca, Kürtçe, Farsça).

2) Sami dil grubu (Arapça, İbranice, Akatça).

3) Bantu dil grubu: (Orta ve Güney Afrika dilleri).

4) Çin dilleri (Çin ve Tibet).

5) Ural-Altay dil grubu (Fince, Macarca, Uygurca, Türkçe, Moğolca).

Yukarıda da belirtildiği gibi Kürtçe Hint-Avrupa dil grubunda yer alır. Hint-Avrupa dil

grubu incelendiğinde, bu gruba dahil dillerde birçok ortak ve yakın sözcük görülür. Bu durum

aynı dil grubunda yer alan tüm diller için söz konusudur. Bu yakınlık için, hazırladığımız

örnek tabloya bakmakta yarar vardır:

 

Kürtçe İngilizce Almanca Fransızca Farsça Grekçe

 

stêr ,star, stern ,astre, sitare, astron

kurt ,short, kurz, court, -, -

lêv ,lip, lippe, levre, leb, -

jenû, -,-, geneou, -, -

dilop, drop, tropfen, -, -, -

nav, name, name, nom, name, -

no/na, no, nein, non, -, -

tu, -, du, tu/te, -, -

nû/niwe, new, neu, neu, -, -

neh ,nine, neun, neuf, -, -

dot, douther, -, -, -, -

bira, brother, -, -, brader -

 

 

 

Bu konuyla ilgili olarak Minorsky şöyle der5:

 

 

 

“Kürtçe de Farsça gibi Batı İran dillerinden biridir. Andreas, Salamann, O. Monn,

 

 

Meillet, Lent ve T. Tedesco da Batı İran dillerinin iki gruba ayrıldığını söylerler. Bunlar

Güney ve Kuzeybatı İran dilleridir ki, iki grup da birbirlerinden çok etkilenmişlerdir.

Bu etkileşim ve benzerliklere rağmen, günümüz İran dillerinin birbirlerine yabancı

 

 

 

gelen birçok özellikleri vardır. Kürtçe ve Farsça özgün niteliklere sahiptirler. Kürtçe

 

 

Kuzeybatı İran kolunda yer almaktadır.”

 

 

Birçok kişi, Kürtçe ve Farsçada bulunan ortak kelimelerden dolayı, Kürtçeyi Farsçanın

 

bir lehçesi gibi tanımlar. Ama Kürtçeyi yakından inceleyenler bunu kesinkes reddederler.

Kürtçe ve Farsça arasındaki bazı ayrılıkları sıralayalım.

 

 

 

 

 

 

Kürtçe ve Farsça Arasındaki Farklılıklar

 

 

 

 

 

 

Kürtçe ve Farsçanın aynı dil grubunda yer almalarından dolayı birçok yönden benzerlik

 

gösterdiklerini belirtmiştik. Birçok çevre bu konuyu istismar ederek, benzerlikleri siyasal

inançlarına, etnik arındırma perspektiflerine malzeme olarak kullanmışlardır. Bu istismar

bilimsel bakış açısından son derece uzaktır. Tamamıyla öznel bir durumdur.

Bu tezi ileri sürenler, Kürtçenin “karma” ve “Farsçanın bozulmuş hali” olduğunu

söylerler. Bu nedenle yüzeysel de olsa bu iki dil arasındaki ayrılıklardan söz etmek gerekir.

En belirgin ayrılık Kürtçede olup da Farsçada olmayan “cinsiyet”liktir. Kürtçeyi

Farsçadan ayıran önemli özeliklerden biri olan “cinsiyet” özelliğine çalışmamızın ileriki

aşamalarında ayrıntılı olarak değineceğiz.

Kürtçede iki grup şahıs zamiri bulunmasına rağmen, Farsçada böyle bir özellik

görmüyoruz. Bu iki grup şahıs zamiri geçişli fiillerde farklıca kullanılmaktadır. Bu

özelliğinden dolayı Kürtçe ergatif bir dildir.

 

Kurmanci için örnek:

 

 

Min nan xwar

(Ben ekmek yedim).

 

 

 

Ez nên dixwim

(Ben ekmek yiyorum).

 

Kirmancki (Zazaki) için örnek:

 

 

 

Min nan werd

(Ben ekmek yedim).

 

 

 

Ez nanî wena

(Ben ekmek yiyorum).

 

Kısacası, Kürtçede şahıs zamirlerinde erillik ve dişillik vardır ama, Farsçada böyle bir

durum yoktur. Ayrıca Kürtçede iki grup işaret zamiri vardır. Ama Farsçada böyle bir özellik

bulunmaz.

Bu iki dilin birçok ayrı özelliğinden söz edebiliriz, ancak biz sözü Vlademir

Minorsky’ye bırakırsak daha yerinde olur. Kürdolog Minorsky, Kürtçe ve Farsçanın

birbirlerinden ayrı ve bağımsız diller olduğunu söyleyerek bu ayrılıkları beş başlık altında

toplar:

 

 

 

 

 

1) Fonetik bakımdan:

Kürt dilinin fonetiği Farsçanınkinden ayrıdır.

 

 

 

2) Ses değişmeleri:

Farsça ve Kürtçede bulunan ortak kelimeler ses bakımından büyük

 

bir değişime uğramışlardır.

 

 

 

3) Şekil ayrılıkları:

Zamirlerden tutalım fiil çekim ve bükümlerine, aitlik takılarından

 

isim tamlamalarına kadar birçok ayrılık mevcuttur.

 

 

 

4) Sözdizimi farkları.

 

 

5) Kelime ayrılıkları.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kürtçe diye konuştuğunuz dilin orjinali kurmanca dır.Orta asya dan gelmiş

kirmançiler in konuştuğu bir dildir.Ayrıca bir mardinli nin konuştuğu kürtçe ile

diyarbakırlı nın konuştuğu kürtçe farklıdır.Birbirlerini anlamazlar...

 

Bölge de kurmanca, zazaca ve soranca dilleri konuşulur.Kürtçe konusulmaz çünkü

öyle bir dil yoktur...

 

 

Tarih bunları söylüyor...

 

Arkadasim,tarih bunlari söylüyor diyorsunuz,bunu söyleyen gercek tarihtir,ama aksini iddia edenlerin kendilerine özgü tarihleri oldugundan bütün tarihleri inkar ederek Kürt Irkciligi yapan bir tarihi öne cikarirlar.Zaza'cayi Kürtce yaparlar,Kürtce diye iddia ettikleri dilin Kurmanca oldugunu kabul edemezler,Kürtlerin rengi diye PKK bayragina tasidiklari renklerin aslinda Türklere ait renkler oldugundan da bihaberdirler,cünkü onlar müspet bilimi degil uydurma bilimi bilim olarak kabul ediyorlar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Demokratik haklarinizi tabii ki kullanacaksiniz,kullanmaliyizda,bu hak bizlere verilmisse bunlari kullanacagiz verilmemisse almaya calisacagiz,demokratik hak kullanilirken hep o süsledigimiz demokratik tavrimizida saldirganliga dönüstürmeyecegiz,yani devlete kurumlara meydan okuyarak,biz artik su degiliz bu degiliz diyerek degil.Bu acikca meydan okumadir,ve bu öyle siradan bir meydan okumada degildir.Demokratik haklarin aranmasi,ile devlete saldirmak ayni seyler olamaz.Eger bu ülkede demokrasiye hak ve hukuka aykiri uygulamalar var ise,bu uygulamalar dikta yönetimini andiracak tarzda oluyorsa,o zaman ülkenin sahibi olan yurttaslarin bu uygulamalara tavir almasi gerekir.Bu tavirlar barisci olabilecegi gibi güc kullanarakta olur.Bakin ülkemizde simdi ben burada sayma geregi duymadigim onlarca antidemokratik uygulamalar ve baskilar var.Hangimiz bunlari dile getirmek icin meydanlara kostuk.Cumhuriyet mitiglerini yapanlar olmayacak suclarla suclandilar,hangimiz onlarin haklarini aradik.Insanlar ölmesin diyenler ne zaman meydanlara dolarak teröre lanet okudular.Bunun örneklerini,Ispanya'da Fransa'da görüyoruz,milyonlarca insan sokaklara kosuyor ve terörü lanetliyor,iste demokratik hak budur,demokrasi budur.Silahlar sussun demesi kolaydir ama silahlarin susmasi icin tarafsiz bir tepki koymak ise biraz yürek ister.Taksim'e ciktiniz,güzel hos,acaba kac defa Taksim'de toplanip PKK'ya karsi tepkinizi dile getirdiniz,her iletinizde ya ordu var ya da Cumhuriyet,peki biz nasil ikna olalim.

 

 

saygilarla

Siz ne zaman doğuda yaşanan savaşı,operasyonları ve 17.000 faili meçhul cinayeti protesto ederseniz bizde ozaman o dediğiniz protestoyu yapmaya hazırız.

Bizim hiçbir eylemimiz saldırı amaçlı başlamamıştır başlamasıda mümkün değildir.

İspanyada Fransada ve bütün ülkelerde devletin ve ordunun yaptığı faaliyetlerin yanlış olduğunu düşünüp onların bu tavırlarını protesto etmek içinde milyonlar sokaklara dökülüyorlar,şimdi biz size nasıl ikna olalım?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz ne zaman doğuda yaşanan savaşı,operasyonları ve 17.000 faili meçhul cinayeti protesto ederseniz bizde ozaman o dediğiniz protestoyu yapmaya hazırız.

Bizim hiçbir eylemimiz saldırı amaçlı başlamamıştır başlamasıda mümkün değildir.

İspanyada Fransada ve bütün ülkelerde devletin ve ordunun yaptığı faaliyetlerin yanlış olduğunu düşünüp onların bu tavırlarını protesto etmek içinde milyonlar sokaklara dökülüyorlar,şimdi biz size nasıl ikna olalım?

Etmdigimizi nerden biliyorsunuz ve neye dayanarak etmedigimiz sonucuna variyorsunuz,yoksa protesto ederek sesimizi duyurmak icin kirip dökmemiz,molotof atmamiz,polisle catismamiz kaldirim taslarini söküp milli sermayeyi yok etmemizmi gerekiyor ikna olmaniz icin.Faili mechullerin kimler tarafindan gerceklestirildigi konusunda bugüne kadar ileri sürülen iddialarin hicbirisi dogrulanmadi dolayisiyla süpheler terör örgütünün üzerine yigilmaya basladi,terör örgütünün isledigi cinayetleri farkli alanlara cekerek fail yaratmayin.Adamlar adam gibi protesto ederler,Ispanya ve Fransa'da milyonlar hem terörü hem devleti protesto etme bilincine sahip olmussa bu Türkiye'deki milyonlara örnek olabilmeli ve demokratik haklarin nasil kullanildigini anlamaya yardimci olabilmelidir.Sadece devleti protesto edip bu protestoyu terör örgütünün propagandasi olarak kullanmak hem art niyettir hemde demokratik bir hak degildir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Siz ne zaman doğuda yaşanan savaşı,operasyonları ve 17.000 faili meçhul cinayeti protesto ederseniz bizde ozaman o dediğiniz protestoyu yapmaya hazırız.

Bizim hiçbir eylemimiz saldırı amaçlı başlamamıştır başlamasıda mümkün değildir.

İspanyada Fransada ve bütün ülkelerde devletin ve ordunun yaptığı faaliyetlerin yanlış olduğunu düşünüp onların bu tavırlarını protesto etmek içinde milyonlar sokaklara dökülüyorlar,şimdi biz size nasıl ikna olalım?

Operasyonları protesto etmek.Bizi kendinizle karıştırmayın sn biji.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Etmdigimizi nerden biliyorsunuz ve neye dayanarak etmedigimiz sonucuna variyorsunuz,yoksa protesto ederek sesimizi duyurmak icin kirip dökmemiz,molotof atmamiz,polisle catismamiz kaldirim taslarini söküp milli sermayeyi yok etmemizmi gerekiyor ikna olmaniz icin.Faili mechullerin kimler tarafindan gerceklestirildigi konusunda bugüne kadar ileri sürülen iddialarin hicbirisi dogrulanmadi dolayisiyla süpheler terör örgütünün üzerine yigilmaya basladi,terör örgütünün isledigi cinayetleri farkli alanlara cekerek fail yaratmayin.Adamlar adam gibi protesto ederler,Ispanya ve Fransa'da milyonlar hem terörü hem devleti protesto etme bilincine sahip olmussa bu Türkiye'deki milyonlara örnek olabilmeli ve demokratik haklarin nasil kullanildigini anlamaya yardimci olabilmelidir.Sadece devleti protesto edip bu protestoyu terör örgütünün propagandasi olarak kullanmak hem art niyettir hemde demokratik bir hak degildir.

 

 

saygilarla

Kendine bir günah keçisi bulup bütün patlayan bombaları,öldürülen insanları,atılan molotofları ona mal etmek bu şekilde halkın miliyetçilik duygularını uyandırmak en kolay olandır,Düşmanı olmayan ordu mailletine kendini sevdirme ve milletini kendi yolundan götürme başarısını zor elde eder.

Sizi protestodan eğer kaldırım taşlarını sökmeyi,molotof atmayı anlıyorsanız bu sizin sorununuz,siz her geçleşen olayı ''PKK yaptı/yapmıştır'' şeklinde yorumluyorsunuz yani sizde o fransadaki,ispanyadaki demokrasi bilinci oluşamamış...

 

aaaaa.... Gördünmü Orduya karşı asimetrik savaş varmış paşa söyledi demekki doğru (işte sizin bilinciniz bu)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ne sandiniz yani,Orduya karsi asimetrik savas olmadigini Altan'lardan baska kim iddia edebilir ki.Altan'larin peisnden gidenlerdir bu ülkeyi parcalamak icin mücadele verenler.Adina bir demokratik hak kuyrugu takip ihaneti demokrasi yapmislar.

Kaldirim taslarini sökmek bizi baglamiyor,sokaklara molotofla dökülüp terör örgütünün bezleriyle ortalikta dehset yaratanlari baglar.Iste bir kesimin demokratik hak arayisi ancak yukardaki cümlenin icinde saklidir tabii ki anlayana.

Ispanya'da eger bir terör partisi kapatiliyorsa bu Türkiye'de de olabilmelidir.Olmadigi icin Türkiye'de demokrasi böyle sokaklari dehsete vermek olarak algilaniyor cünkü terörün demokrasisi ancak kaldirim tasi sökmek,otobüsleri atese vermek ve molotoflar atmaktir.

 

 

saygilarla

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Biri psikolojik asimetrik savaşın hangisi olduğunu göstersin....

 

 

 

EMNİYET’İN “Tahra ile kurcaladığı bombaatar mühimmatının patlamasıyla öldü” dediği Liceli Ceylan Önkol’la ilgili altı sayfalık rapor dün dağıtıldı. Rapor, soru işaretlerini daha da artırdı. Kızın el ve ayaklarının sağlam kalmış olması “Ceylan dizlerinin üzerine çökmüş” cümlesiyle açıklandı!

 

Diyarbakır Lice’de hayvan otlatırken yaşanan patlama sonucu hayatını kaybeden Ceylan Önkol ile ilgili bilirkişi raporu tamamlandı. Avukatlara teslim edilen altı sayfalık raporda, ‘patlama sırasında Ceylan’ın dizlerinin üzerine çökmüş olduğu, bu nedenle diz kapaklarıyla ellerinin parçalanmadığı’ iddia edildi. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nden iki bomba uzmanının hazırladığı raporda “Vücuduna havan, roket veya top mühimmatı isabet etmiş olsaydı vücut bütünlüğü bozulacak şekilde parçalara ayrılmış olması gerekirdi” ve “çevrede patlama çukuru oluşması gerekirdi” tesbitlerine yer verildi.

 

Patlamanın meydana geldiği toprak zeminde çukur oluştuğu, ancak olayın hemen ardından bölgeye gelen köylülerin patlamanın merkezini bozduklarının öne sürüldüğü raporda, bu olayın, sivil vatandaşın çektiği görüntülerde de görüldüğü belirtildi.

 

‘Keşif için geceden gittiler’

Raporda, bomba uzmanı bilirkişiler ile Tugay Komutanlığı unsurlarının geceden intikali ile güvenliği sağlanan Cemaltepe Mevkii’ne helikopter ile gidildiği belirtilerek, “Mayın arama dedektörleri ve Jammer cihazı ile kontrollü olarak tepe noktasına yaklaşık 200-250 metre kadar aşağıya yürünerek olay yerine intikal edilmiştir” dendi. Yaklaşık üç saat süren incelemede detaylı fotoğraf ve video çekiminin yapıldığının belirtildiği raporda, patlamanın nasıl gerçekleştiği ve patlayıcı maddenin ne olduğunun saptanması için bilirkişilere 20 materyal teslim edildi” dendi.

 

Tahra ile vurdu

Metal parçaları üzerinde yapılan incelemede elde edilen metal parçaların 40 mm’lik bombaatar mühimmatının çeşitli kısımlarına ait olduğu tesbitinin yer aldığı bilirkişi raporunda şu ifadelere yer verildi: “Bu haliyle, Ceylan Önkol’un el ayak ve diz kapaklarının parçalanmadığı patlama esnasında dizleri yerde çökük vaziyette durduğu, patlamanın etkisiyle vücudunun ön tarafının parçalandığı tespit edilmiştir. Patlama neticesinde vücudunun ön tarafının parçalanmış olmasına rağmen her iki dirseğinde ve ön kollarının iç kısımlarında parçalanmaların olması ile özellikle her iki bileğinin iç kısımlarında patlamanın ilk anında meydana gelen flash alev yanıklarının bulunması sebebiyle patlamanın Ceylan Önkol’un elindeki tahra ile 40 mm’lik bomba atar mühimmatına vurması neticesinde meydana gelmiştir.”

 

Çukur oluşurdu

Raporda, olay yerinde sık denebilecek kadar meşe ağacı bulunduğu, bu ağaçların yaprak ve gövdeleri incelendiği, sadece numaralandırılan iki ağaçta patlamanın ısı ve parça tesiri izlerine rastlandığı belirtildi. Ağaçların tepe ve dallarında havan atışına benzer, aşırtma atış izine rastlanmadığının söylendiği raporda, “Şayet Ceylan Önkol’un vücuduna havan, roket veya top mühimmatı isabet etmiş olsaydı vücut bütünlüğü bozulacak şekilde parçalara ayrılmış olması gerekirdi. Ayrıca Ceylan Önkol’a yakın bir noktaya havan, roket veya top mühimmatı düşmüş olsa daha derin bir patlama çukuru oluşması, etraftaki diğer ağarlarda da ısı ve parça etkisiyle zarar meydana gelmesi gerekirdi. Tüm bu hususlar dikkate alınarak yapılan genel değerlendirme neticesinde, Ceylan Önkol’un menşei ve modeli tespit edilemeyen daha önce araziye atılmış ancak patlamadan kalmış 40 mm’lik bombaatar mühimmatına elindeki tahra ile vurarak patlatması neticesinde hayatını kaybettiği kanaatine varılmıştır” dendi.

 

Ceylan’la ilgili gizlilik kararı kaldırıldı

Lice Sulh Ceza Mahkemesi, küçük Ceylan’ın yaşamını yitirmesi ile ilgili dosyadaki ‘Gizlilik Kararı’nı kaldırdı. Önkol ailesi, Lice Cumhuriyet Savcılığı, Lice Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulundu. Savcılığın, bilirkişi raporunun tamamlanması nedeniyle karara gerek kalmadığı ve kaldırılması yönündeki talebini değerlendiren Lice Sulh Ceza Mahkemesi, ‘Gizlilik Kararı’nı kaldırdı. Lice Cumhuriyet Savcılığı, olay sonrası Lice Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvuruda bulunarak, Ceylan Önkol dosyasıyla ilgili ‘Gizlilik Kararı’ alınmasını istemiş ve bu karar mahkemece kabul edilmişti.

Önkol ailesinin avukatı Serdar Çelebi, yaptığı açıklamada dosyadaki bilirkişi raporunun olayı tam anlamıyla yansıtmadığını belirterek, rapora itirazda bulunacaklarını söyledi.

 

Çelebi, “Daha bağımsız bir bilirkişi heyeti tarafından yeniden bir rapor hazırlanmasını savcılıktan talep edeceğiz” dedi

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bir küçük kızın bedeni paramparça oluyor.

 

Herkes susuyor.

 

Ahmet Altan "susacak mısınız?" diye soruyor;ben susmuyorum.

 

Yıldırım Türker "utanmıyor musunuz?" diye soruyor;ben utanıyorum.

 

Ya siz,

 

Duydunuz mu...?

 

Ben de Taksim'deydim.Ceylan için oradaydım.Orada olmaya devam edeceğim.

 

Güvenmiyorum;inanmıyorum...dürüst değil kimse.

 

Ceylan'a hesap verecekler arasında değil;Ceylan'ın hesabını alacaklar arasında olmaya devam edeceğiz.

 

Uğur'u öldürenler şu an dışarda;utanıyoruz.Uğur için yapamadımığızı Ceylan için yapacağız;bedeli ne olursa olsun Ceylan'ın hesabını soracağız.

 

Kimden mi...?

 

Öldürenden,sahipsiz bırakandan,kan emici medyadan,seyircilerden...yıllar yılı patlayan bombalara rağmen hala savaş naraları atanlardan!

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ve Yasemin Çongar'dı galiba Ceylan için yazılanlara asimetrik savaş diyenlere;

 

"asıl asimetrik savaş Ceylan'ı öldürülenler ile Ceylan'ın tek vesikalık resminde şaşkın şaşkın bakan gözleri arasında"

 

diyen...ne kadar da haklı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.