Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2009 ."PKK nasılsa bizdendir; kol kırılır, yen içinde kalır... Öldürürse, PKK öldürsün; gerisi, ister çamurdan olsun!" Hayır,PKK bizden değil. Öldüren bizden değil! Kim olursa olsun,insan canına kasteden herkes katil! 1 Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 17 Ekim , 2009 YASEMIN CONGAR,YILDIRIM TÜRKER,AHMET ALTAN!Rahmetli UgurMumcu eminim ki mezarinda ters dönmüstür,cünkü bu yukarda adi gecenleri o hayattayken cok iyi tasvir etmisti ve ömrü vefa etmedi cünkü Kürtcülerle-Israilin isbirligini desifre etmisti.Bugün kim kim Kürtcülerle isbirligi halindeyse dün Ugur Mumcunun desifre listesindeydi. saygilarla 1 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Siz anca çamur atın,izi kalsın,Kürtleri ve onların haklarını yok sayın,inkar edin öldürülen küçücük bir kızla ilgili yapılan protestoları bile bölücülük olarak nitelendirin polisler gelip o çocuk için yürüyüşler yapılmasına,oturma eylemleri yapılmasına sertçe müdehale etsinler sonra polise karşılık verince bölücüler polise taşla saldırdı olsun ne diyim ALLAH'a inanc konusunda bu kadar şartlanmış olsanız cennet kapıları size sonuna kadar açılır hgeralde... 1 Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 YASEMIN CONGAR,YILDIRIM TÜRKER,AHMET ALTAN!Rahmetli UgurMumcu eminim ki mezarinda ters dönmüstür,cünkü bu yukarda adi gecenleri o hayattayken cok iyi tasvir etmisti ve ömrü vefa etmedi cünkü Kürtcülerle-Israilin isbirligini desifre etmisti.Bugün kim kim Kürtcülerle isbirligi halindeyse dün Ugur Mumcunun desifre listesindeydi. saygilarla Yıldırım Türker'i kendimi bildim bileli okuyorum.Düşüncelerini çok iyi biliyorum.Ona yaklaşımınız tamamen ideolojik.Sizin doğrularınıza yanlış diyor çünkü. Ahmet Altan,kimlere hizmet ediyor;yazın da beraber görelim.Ama iddialarla değil,belgelerle. Ahmet Altan2ın yazdıkları bugün herkesi rahatsız ediyor.Neden rahatsız olanlar imkanlarına rağmen Altan2ın kim olduğunu bize gösteremiyor? Uğur Mumcu değerli bir yazarımız;kendisi de eleştirilen sisteme kurban gitti.Merak ettim,verin de ben de Uğur Mumcu ile bir bakış açısı yaratayım yeniden. Bekliyorum. 2 Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Küçük bir kızın cesedi üzerinden duygu sömürüsü ile beslenen kirli siyasete devam... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Küçük bir kızın cesedi üzerinden duygu sömürüsü ile beslenen kirli siyasete devam... Yarasa ya Alalh aşkına,ne kirli siyaseti.Burada vekil mi var da haberimiz yok.Bence takılmayalım siyasi argümanlara.Arkadaşım ben açık açık söyleyeyim;öldüren değil artık benim sorunum.PKK ise zaten terörist diyorsunuz adına,ordu ise de yanlışlık.Sonuçta bir insan öldü mü,ölmedi mi? 2 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 18 Ekim , 2009 Küçük bir kızın cesedi üzerinden duygu sömürüsü ile beslenen kirli siyasete devam... Ölen nasılsa sizin çocuğunuz değil,annesi ''çocuğumun parçalrını eteğimin içinde taşıdım'' dediğinde hiçmi içiniz ürpermedi,bi münevver kadar olamadı bu küçücük kız,biz bu dünyada bu tür ölümlerin hesabını sormazsak inanın diğer tarafta bizde onları öldürenler kadar suçlu olacağız... 3 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2009 Alsana Barış Umudu......... Polis tarafından Şırnak'ın İdil ilçesinde gözaltına alınan 52 yaşındaki Resul İlçin, polis merkezinde yaşamını yitirdi. Polis yetkilileri, İlçin'in düşüp başını çarpması sonucu öldüğünü öne sürerken ilk otopside İlçin'in kafasında ve vücudununun darp izleri belirlendiği öne sürüldü. Batman’da inşaatlarda işçi olarak çalışan Resul İlçin memleketi Şırnak’ın İdil ilçesindeki akrabalarını ziyaret etti. Önceki gece akrabası olan Sırtköy Belde Belediye Meclis Üyesi Mehmet İlgin yanındayken otomobille geziyordu. İdil girişinde otomobil ‘şüpheli’ olduğu gerekçesiyle polisçe durduruldu. İddiaya göre otomobilde yapılan aramada fazla sayıda sigara bulunması üzerine polis Resul İlçin ile Mehmet İlgin’i gözaltına alarak İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürdü. Resul İlçin’i ilçe emniyet binasına götüren polisler, Mehmet İlgin’i yanlarına alarak, karakol önünde araç araması yaptı. 15 dakika sonra, Karakol binasından çıkan polisler, Mehmet İlgin’e amcasının düştüğünü ve öldüğünü söyledi. İlçin ailesinin avukatı Tahir Elçi, Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopside, Resul İlçin’in kafasında ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izine rastlandığını söyledi. Gece saat 24.00 sıralarında İlçin ve İlgin’in gözaltına alındığını anlatan Avukat Elçi şöyle dedi: “Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’nda ilk otopsi yapıldı ve Resul İlçin’in kafasında ve vücudunun çeşitli yerlerinde darp izi olduğu tespit edildi. Bizim de talebimiz doğrultusunda kesin ölüm nedenini belirlenmesi için Resul İlçin’den alınan örnekler İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilecek.” Resul İlçin’in cenazesi dün Batman’da DTP’li vekillerinde katıldığı bir törenle toprağa verildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. (dha) 2 Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2009 Yarasa ya Alalh aşkına,ne kirli siyaseti.Burada vekil mi var da haberimiz yok.Bence takılmayalım siyasi argümanlara.Arkadaşım ben açık açık söyleyeyim;öldüren değil artık benim sorunum.PKK ise zaten terörist diyorsunuz adına,ordu ise de yanlışlık.Sonuçta bir insan öldü mü,ölmedi mi? Öldü mavi olmayan gökyüzü,öldü.Her zaman olduğu gibi masum bişey zarar gördü.Peki mavi olamayan gökyüzü,öldüren değilse sorun neyi burda tartışıyorsunuz.Öldüren pkk ise terörist demeyeceksen, öldüren bizim yani vatandaşı olduğunuz TC nin kurumları ise bu bir yanlışlık ve üzerine gidilmesi gereken bir yanlışlık demeyeceksen, kime ne diyeceksin . Ne dersek diyelim,bu ülkede bişeyler fazlasıyla sıkıntılı işlemeye devam ediyor.Bizlerde, bu sıkıntılar arasında istesekte istemesekte guruplaşmak ve bölünmek zorunda bırakılıyoruz.Herkes kendince bir yerlerden bir noktadan haklı,herkesinde bir yerlerden bir noktadan haksız tarafları var.Peki ne yapalım,ok yaydan çıkmış tam sürat ,ne yapalım?Çoğumuzun izlemek ve buralarda tartışmak dışında,gerçek hayatında elinden ne geliyor?Kim batıdan atlayıp gidip doğuya yerinde bir harekette eylemde bulunabiliyor, kim doğudan gelip batıya aynı ırktan insanların haklarını yaşamlarını umursuyor doğu atmosferinden kalan düşmanca önyargılarını bırakıp.Ne yapacağız peki, siyasetin başındaki nice insan bağımsızlığımızı yitirdiğimiz için bişey yapamazken ve düşman isteklere boyun eğmişken, biz ne yapacağız? 1 Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2009 Öldü mavi olmayan gökyüzü,öldü.Her zaman olduğu gibi masum bişey zarar gördü.Peki mavi olamayan gökyüzü,öldüren . . . . yapamazken ve düşman isteklere boyun eğmişken, biz ne yapacağız? Asıl mesele nedir biliyor musun sevgili ftoyd , burda yazı yazanların biz pkk yıda ve dtp yi de destekliyoruz diyecek kadar cesaretleri olmayışları. Aslında kendileri de neyi niçin savunduklarını bilmiyorlar. Mutlu olabilirsiniz artık kendinizi ötekileştirdiniz . Çevresinde ki insanların , komşularının hatta ve hatta kimi evlerdeki eşlerin ne olduğuna aldırmadan yaşamayı sürdüren halk , artık istemiyor sizi, güvenmiyor size, ev vermiyor, iş vermiyor. İstediğiniz buydu başardınız. Eserinizle övünebilirsiniz. Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Bunun suçlusu biz değil,bizi anlamak istemeyenlerdir,Kürt halkının Türk halkıyla asla bir problemi olmadığını,problemin sistemle olduğunu,sistemin kendini savunmak için kürt halkının karşısına hep türk halkını çıkardığını defalarca anlattık ama bunu anlamak istemeyen sizsiniz,istenilen şeyler öyle çok büyük şeylerde değildi,dedikki dilimizi konuşalım,bize siz yoksunuz demeyi bırakın,dilimizi eğitelim,öğretelim,kendi dilimizle kültürümüzle var olalım ama hep aldığımız cevap aynı oldu ''Tek dil,Tek,millet,Tek bayrak'' tek bayrak ve tek vatan konusunda size katılabilirim ama bu ülkede bir kürt halkı olduğunu ve onların bir dili ve kültürü olduğunu,siyasal haklarının olduğunu kabul edin sizde....... 2 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Ahmet Altan2ın yazdıkları bugün herkesi rahatsız ediyor.Neden rahatsız olanlar imkanlarına rağmen Altan2ın kim olduğunu bize gösteremiyor? Vatanı, bir çift kadın göğsüne satabileceğini söylediğinde, Ahmet Altan hakkaten beni de rahatsız etmişti... Taraf'ın ve Ahmet Altan'ın ve hatta zamanında yazıları ile milleti gaza getirip, bugün sadece anılarını anlatmakla dönekleşen babasını ne ve kim olduğu bellidir... Küçük bir kızın cesedi üzerinden duygu sömürüsü ile beslenen kirli siyasete devam... Aynen... Ölen nasılsa sizin çocuğunuz değil,annesi ''çocuğumun parçalrını eteğimin içinde taşıdım'' dediğinde hiçmi içiniz ürpermedi,bi münevver kadar olamadı bu küçücük kız,biz bu dünyada bu tür ölümlerin hesabını sormazsak inanın diğer tarafta bizde onları öldürenler kadar suçlu olacağız... PKK'nın katlettiği Kürt insanlarımız için de aynı hesabı sorabildiniz mi PKK ve taraftalarından ya da Kürt Irkçılarından ve kendi vicdanınızdan? Şehit ettikleri insanlar için birşey demiyorum bile... Hatta DTP ve PKK'nın öncü kadrosu, reisleri, ilkel güdümcülerinin dağlara çıkıp, daha neyin ne olduğunu bilmeden ellerine silah tutuşturup, çatıştırdığı gençleri de hesaba katmıyorum bile... Katarsam, o hesap soramazlığınızın ve PKK'yı "Kürt Haklarının Hatırlatıcısı" olarak savunurluğunuzun altında ezilebilirsiniz... Asıl mesele nedir biliyor musun sevgili ftoyd , burda yazı yazanların biz pkk yıda ve dtp yi de destekliyoruz diyecek kadar cesaretleri olmayışları. Aslında kendileri de neyi niçin savunduklarını bilmiyorlar. Mutlu olabilirsiniz artık kendinizi ötekileştirdiniz . Çevresinde ki insanların , komşularının hatta ve hatta kimi evlerdeki eşlerin ne olduğuna aldırmadan yaşamayı sürdüren halk , artık istemiyor sizi, güvenmiyor size, ev vermiyor, iş vermiyor. İstediğiniz buydu başardınız. Eserinizle övünebilirsiniz. İşte yine Gelincik'ten doğru ve çarpıcı sözler... 2 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Siz bir halkı yok sayanlara hesap sorabildinizmikide gelip bizim kime hesap sorup soramadığımızı soruyorsunuz,Pkk'yi bu ülkenin başına bela edenin,bir halkı yok saymak ve asimile etmek isteyenler olduğunu bilmenize rağmen bunu kaç defa söyleyebildiniz? Şehit olan,gazi olan askerlerin yakınlarınında,dağda ölen,sakat kalan gençlerin,dili yasaklanan bir halkında acılarını hepimiz anlamamız ve bunları rencide etmememiz gerekmektedir,kan davası gütmenin yeni ölümler ortaya çıkaracağınıda biliyoruz,işte amaç bunu engellemek ama hükümetinde şu anki verdiği izlenimde yanılgıya düştüğü görülmektedir,Pkk sorun değil,sorunun sonucudur,ama hükümet bunu algılayamayan bir profil çizektedir.... 2 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Siz bir halkı yok sayanlara hesap sorabildinizmikide gelip bizim kime hesap sorup soramadığımızı soruyorsunuz,Pkk'yi bu ülkenin başına bela edenin,bir halkı yok saymak ve asimile etmek isteyenler olduğunu bilmenize rağmen bunu kaç defa söyleyebildiniz? PKK, başımıza Türkiye Cumhuriyeti dolayısı ile bela olmamıştır. Kürtlerin kendi toplumsal yapılarının uyumsuzluğu ve devrim sürecini sindirememeleri bu sonuca neden olmuştur. Devlet keyfinden yapmadı değil mi bazı sürmeleri... Ayrıca Türkiye hiçbir zaman sistemli bir Asimile politikası gütmemiştir. Asimilasyon geniş çaplı bir projedir. Öncelikle bir devlet geleneğidir; gelen iktidarlar ile değiştirilemeyecek bir proje olması gerekir. Türkiye'de henüz bir devlet geleneği yoktur ki; Asimilasyon projesi olsa bile sahip çıkan olsun! Söylediklerinizin zerre kadar temeli bulunmamaktadır... Ayrıca, bir terör örgütünün katliamlarını kınamanız için neden başkalarına ön koşul sunuyorsunuz? Bu, sizin, PKK'yı kınayamayacağınız ve sempatizanı olduğunuz gerçeğinden kaynaklanıyor olmasın sakın? Değilse, gerçekten kınayabilecek olsanız, koşul sunmazdınız değil mi? Çocuk oyunu mu bu? Kaldı ki PKK'nın katlettiği Kürtlerin, yine sizin ırkdaşlarınızın hesabını sormanızı istiyorum sadece... Hadi katlettikleri Türkmenler boşverin, onlar zaten umrunuzda değil, onu biliyoruz... Sadece ırkdaşlarınız için kınayın ki, diyeyim; "Ahanda bu arkadaş, ucundan kıyısından, gerçekten de insan hayatını önemsemeye yavaş yavaş başladı" Siz onca insanın hesabını PKK'ya soramazken, Ceylan'ın hesabını sormayı bu kadar provake ettiğinizde, İnandırıcılığınızı fazlasıyla yitiriyorsunuz Ve o kızcağızın cesedi üzerinden pazarlık yapıyorsunuz, siyaset yapıyorsunuz... Şehit olan,gazi olan askerlerin yakınlarınında,dağda ölen,sakat kalan gençlerin,dili yasaklanan bir halkında acılarını hepimiz anlamamız ve bunları rencide etmememiz gerekmektedir,kan davası gütmenin yeni ölümler ortaya çıkaracağınıda biliyoruz,işte amaç bunu engellemek ama hükümetinde şu anki verdiği izlenimde yanılgıya düştüğü görülmektedir,Pkk sorun değil,sorunun sonucudur,ama hükümet bunu algılayamayan bir profil çizektedir.... Arkadaşım, bakın bu sorun son 25 yıllık bir sorun değildir... Cumhuriyet ile birlikte ortaya çıkan 85 yıllık da bir sorun değildir... Bu, yüzlerce yıllık geçmişi olan, Önce Osmanlı'nın Kürt ve Doğu Politikası ile temelleri atılan, Sonra Batının Şark/Sömürgecilik Sorunu/Politikası ile Kürtleri alet eden bir olgudur... Yapabildiğiniz tek şey, tüm olanın bitenin suçunu devlete yıkmak... Ya hu ne mübarekmiş şu Kürt önderleri... Onlara hiç kusur bulabildiğinizi görmedim... Ya hu bu Kürtleri güden aşiretler ve önderleri, tarikatler ve şeyhleri geçmişte neler yaptı? Neler yaptılar da bugüne gelindi? Hiç sorguladınız mı? Hayır... Çünkü tek yapabildiğiniz şey, tüm suçu devlete yüklemek... Ne menemmiş bu devlet ya hu! Güya çok seviyorsunuz, Ancak bir o kadar da kin kusuyorsunuz... 2 Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 PKK, başımıza Türkiye Cumhuriyeti dolayısı ile bela olmamıştır. Kürtlerin kendi toplumsal yapılarının uyumsuzluğu ve devrim sürecini sindirememeleri bu sonuca neden olmuştur. Devlet keyfinden yapmadı değil mi bazı sürmeleri... . . TÜRKİYE'DE ASİMİLASYONCU EĞİTİM POLİTİKALARI Türkiye'nin Kurtuluş Savaşı sürecinde ve birinci mecliste halkların varlığına, dillerine ve kültürlerine yönelik bir inkar bir inkar politikası göreceli de olsa yoktu. Mustafa Kemal, Meclis kürsüsünde şunları dile getiriyordu: "Meclisi alanizi teşkil eden zevat yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir, fakat hepsinden oluşan İslami unsurlardır." (1) Ayrıca Eskişehir basın toplantısında sorulan bir soruya cevaben: "...Dolaysıyla başlı başına bir Kürtlük tasavur etmektense, bizim anayasa gereğince zaten bir tür yerel özerklik oluşacaktır. O halde hangi ilin halkı Kürt ise onlar kendi kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir." (2) 22 Temmuz 1922'de Siverek Milletvekili Lütfi Bey, Meclis'te şunları söylüyor: "Efendiler bugün bendeniz Kürdistan mebusuyum, Kürdistan ahalisi ihaneti, isyanı kesinlikle hatıra getirmemiştir." (3) buna benzer gerçeklerin dile getirilmesi her kesimce olağan idi. Bu ve buna benzer çokça söylem ve gerçek gizlenmiş, yeni nesillerden kaçırılmış, yerine inkara ve imhaya dayalı asimilasyoncu bir politika uygulana gelmiştir. Bir halkı yok etmenin, egemen halka entegre etmenin temel koşullarından biri onun dilini yok etmektir, ayrıca tarihini ve kültürünü yok saymak ve hiçleştirmektir. Kendinden kaçışın yol ve yöntemlerini uygulamaktır. Türkiye'de özellikle Lozan Antlaşması'ndan sonra böylesi bir politika uygulanmaya başlanmıştır. 3 Mart 1924'te çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Yasası'yla asimilasyoncu eğitim-öğetimin yolu açılmıştır. Ayrıca "Şark Islahat Planı" uygulamaya konulmuştur. Bu planın 14. maddesi aynen şöyledir: "Malatya, Elazığ, Diyarbakır, Bitlis, Van, Muş, Varto, Urfa, Ergani, Hozat, erciş, Adilcevaz, Ahlat, Palu, Çarsancak, Çemişgezek, Ovacık, Adıyaman, Besni, Hekimhan, Birecik, Çermik vilayet ve kazalarında hükümet ve belediyelerinde, dairelerinde ve diğer kuruluşlarında, okullarında ÇARŞI PAZARDA Türkçe'den başka dil kullananlar, hükümet ve belediyenin emirlerine aykırılıkla suçlanarak cezalandırılmalıdır." Aynı yasanın 17. maddesi: "Fırat'ın batısındaki illerin batı bölümlerinde dağınık biçimde yerleşmiş Kürtlerin Kürtçe konuşmaları mutlaka yaaklanacaktır ve kız okullarına önem verilerek, kadınların Türkçe konuşmaları sağlanacaktır." (4) Bu uygulamalara ek olarak 14.06.1934'te "Mecburi İskan Kanunu" devreye konulur. Kürtler Orta Anadolu'ya sürülür. Kürt çoğrafyasına da Türk göçmenler yerleştirilerek ekonomik ayrıcalıklar tanınır. Yerli halkı asimile etme amaçlanır. Türk dilini ve tarihini yüceltmek ve geliştirmek ayrıca Kürt ve diğer halkların dilini ve tarihini yok etmek ve aşağılamak için, 1930'larda Türk Tarih Tezi ve Güeş Dil Teorisi geliştirilmiştir. "Ne mutlu Türküm diyene" bu işin sihirli vecizesi olmuştur. 1933'te Türk Tarih Tenkit Cemiyeti üyelğine Dr. Arın (Safet) Engin atandı. Şunu öneriyor: "Şimdi onları Türklüğe kaynaştırma baş ödevimizdir. İlkokularada 'Brovny' usulüyle." Bu usulün amacı yabancı ırklara mensup çocukların ilkokullarda asimile edilerek İngiliz ulusunun svunucusu ve bir ferdi haline getirilmesidir. (ilkokullarda okutulan 'Andımız' İngilizlerden esinlenerek hazırlanmıştır.) Aynı şahsiyet, çıkan depremler vesilesiyle "Kürtleri Almanya'ya ve batı illerimize gönderelim." diyor. (5) Kürtlerin kendinden kaçışını sağlamak için aşağılayıcı çeşitli sıfatlar takılnılmıştır. "Kürt demek Kurt demektir. Kürt demek kardan çıkan kart kurt sesleri demektir. Kürt demek dağlı demektir vs. vs...." Ayrıca Kürt: "Soyca Türk olup dillerini değiştirerek bozuk bir Farsça konuşan, Türkiye, İran ve Irak'ta yaşayan topluluk ve bu topluluktan olan kimse demektir." (Türkçe Sözlük 1974 s. 533) Asimilasyonu derinleştirmek ve Kürt çocuklarını benliğinden uzaklaştırmak için 1935'ten itibaren Yatılı İlköğretim Bölge Okulları (YİBO) açıldı. Türkiye genelinde 94 YİBO'nun %70'i Kürt çoğrafyasında açılmıştır. bu okullarda katı bir disiplin ve ailelerden çocukları izole etme ve Kürtçe'yi yasaklama durumu söz konusudur. Öyle görünüyor ki kanunlar yetmiyor, konu anayasaya kadar taşınmıştır. Anayasa'nın 42. maddesinde: "Türkçe'den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak oktulamaz ve öğretilemez." Aynı maddede Atatürk ilke ve inklapları doğrultusunda eğitim ve öğretimin verilmesi zorunlu kılınıyor. Anayasâ'nın 3. maddesinde: "Devletin resmi dili Türkçe'dir" deniliyor. Türk Vatandaşlığı mad. 66 : "Türk Devleti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Yani, Kürt, Laz, Arap, Çerkes vb. kimliklerle vatandaş olamazlar. Bu ırkçı bir yaklaşımdır. Sosyal gerçekliğe ve sosyal bilime aykırı bir tespittir. Bu şuna benzer, Kurt yer, içer. koyun, at deve de yer içer, o halde hepsi kurttur. Türk egemen anayışın bilimsel olmayan mantığı maalesef böyledir. Bunu halklara zorla dayatarak kabul ettirmek istemiştir ve hala da devam edilmektedir. Tüm bu ve benzeri yaklaşımların evrensel hukuk ve haklarla bağdaşır yönünü incelemekte yarar vardır. Lozan Antlaşması'nın 39. maddesinde şöyle bir şık vardır: "Herhangi bir Türk uyruğunun, gerek özel gerek ticari ilişkilerinde, din, basın, ya da her çeşit yayın konularıyla, ya da açık toplantılarında, dilediği bir dili kullanmasına karşı hiçbir kısıtlama konulmayacaktır." Siyasi Partiler Yasası'nda Türkçe'den başka bir dil kullanılmıyor. Kürtçe konuşan çok kişi çeşitli cezalar almıştır ve almaya da devam ediyorlar. BM Evrensel İnsan Hakları Bildirisi 06.04.1949 tarihinde Başbakan İsmet İnönü be bakanlarınca Meclis'te kabul edilmiştir. Bu bildirinin mad. 27-3 şıkkında: "Anne-baba çocuklarına verilecek eğitimin türünü, öncelikle seçme hakkına sahiptir." der. "Viyana Bildirisi md. a-Bütün halklar, kendi kaderni tayin etme hakkına sahiptir, der. Md. 19-3 c-3'te: Kendi dillerini, serbestçe ve herhangi bir biçimdeki ayrımcılık ya da müdahale olmaksızın özel ve kamusal yaşamlarında kullanma hakları vardır." Adı geçen maddeler ve benzerleri BM Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nde, Tahran ve Moskova sözleşmelerinde de mevcuttur. Yani evrensel hukukta tek ırk dayatması ve diğer halkların asimile edilmesi bir insanlık suçu olup beyaz soykırım olarak kabul edilir. Bireyin dili sadece kendi dili değildir. Ailesinin, çevresinin ve soyunun dilidir. Amerikalı Watson, "Dil ile düşünce özdeştir" der. K. Marx da, "Dil düşüncenin kendisidir" der. Görüldüğü gibi bireyin ya da toplumun dilini yok etmek, düşüncesini yok etmektir. Bir birey ya da toplum sadece yaşadığı dönemle var değildir. O halkın tarihi, sosyo-psikolojik yapısı, siyasal yapısı, kültürü kısacası tüm geçmişi söz konusudur. Asimilasyon, bireyi ya da toplumu kendi geçmiş köklerinden koparmaktır. İçini boşaltıp yeni bir kişiliğe kavuşturmaktır. Geçmişi olmayan ya da unutturulan bir bireyin ya da halkın övünecek, ders alacak bir geçmişi olmadığı için kendisini boşlukta hisseder. Ayrıca yalancılığa yani etik olmayan ahlaksızlık normalrına zorlanması demektir. Örneğin bir Kürt çocuğu anne-babasından Kürt olduğunu öğreniyor, iyi-kötü tarihini, kültürünü öğreniyor. Sonra biri kalkıp diyor ki sen Kürt değil, Arapsın, Farssın ya da Türksün, şu tarih, şu kahraman, şu kadar kurulan devlet, kültür senindir. Peki bu gerçek mi? Yalan doğrunun yerine ansıl konulur ya da kabul edilir? Kendini inkar ne anlama gelir? Bunu dayatan insanlığından, etik ahlak kurallarından, doğru olmak-söylemekten ne anlamıştır? Kendi halk gerçekliğini, tarihini, tüm değerlerini inkar etmek bir başkasının geçmişine adeta konmak insan olmayla bir ilgisi olabilir mi, bu gaspçılık olmaz mı? Benzer soruları çoğaltmak mümkündür. Zaman zaman yazar aydın geçinen şahsiyetler kim kendisini hangi kimlikte hissediyorsa o dur derler. Bu aldatmacadır, sosyal bilimle alakası yoktur. Nesnel gerçeklik ne ise odur, his işi değildir. Ender Hepsöyler der ki: Çocuk ilkokula başlayana kadar 5000'e kadar etkin, 27000'e yakın sözcük de edilgen olarak öğrenir. Anadille eğitimin reddi tüm bu birikimin ve şekillenişin reddi demektir. Çocuk gelişmeye ve öğrenmeye en müsait döneminde boşlukta bırakılarak sıfırdan yeni bir bilmediği dille karşı karşıya getiriliyor. yaşıtlarıyla baştan kocaman bir eşitsizlikle başlıyor. psikolojisi bozuluyor, öz güvenini kaybediyor, okula, öğrenmeye olan ilgisi azalıyor. Kendini ifade edememe ezikliğiyle suskun edilgen bir kişiliğe bürünüyor. Doğru cümle kurma sorunu yaşıyor. Kısacası ömrü boyunca çok çeşitli sorunlar yaşayarakgerçek kişiliğini bulmakta ve cevherini açığa çıkararak başarılı olmakta zorlanıyor.Dolaysıyla gerek Türkiye'de gerekse dünya ülkelerinde herkesin anadiliyle eğitim yapması hem bir insani haktır, hem de başarıya giden yolu temelidir. Türkiye'yi yönetenlerin bu gerçeği görerek bir an önce anayasa ve yasalarda mevcut olan engelleri kaldırarak anadilde eğitimin önünü açmaları gerekir. Kürt kimliği anayasal güvenceye alınmalı. Diğer kimlik ve inançların önü açılmalı. Bu bir insan olma sorunudur. (1)- Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri 3 Temmuz 1920 C.1 s.73 (2)-TBMM Gizli Celse Zabıtları C.3 s 564 (3)-TBMM Gizli Celse Zabıtları C.3 s 564 (4)-Emekçiler sayı: 4 s40 Nejdet Uygun (5)-Türk Tarih Tezi Güneş Dil Teorisi ve Kürt Sorunu say:80 İsmail Beşikçi yako asdeso 11 09 2007 - 21:52 Bir zamanlar Kürtçe konuşma suçunun karşılığı ya dayak ya da para cezasıydı. Satmak icin pazara ürün getiren köylüler, dayak ve para cezasından kurtulmak için müşterileriyle el ve kol hareketleriyle anlaşmak zorunda kalıyorlardı. Kürtlere has çıkartılan bir diğer kanun da Mecburi İskan Kanunu (Zorunlu Yerleşim Kanunu)'dur. Bu kanunun 2. maddesine göre Kürtlerin Akdeniz, Ege, Marmara ve Trakya bölgelerine yerleştirilmeleri öngörülüyordu. Bunlar nedemektir? 11-A. maddesi: Anadili Türkçe olmayanlardan toplu olmak üzere yeniden köy ve mahalle, işçi ve sanatçı kümesi kurulması veya bu gibi kimselerin bir köyü, bir mahalleyi bir işi veya bir sanatı kendi soydaşlarına inhisar ettirmeleri (verilmesi) yasaktır. 13. maddenin 3. fırkası: Türk ırkından olmayanların, serpiştirme suretiyle köylere ve ayrı mahalle veya küme teşkil edemeyecek şekilde kasaba veya şehirlere iskanı mecburidir. Yukarıdaki maddelerden anlaşılacağı üzere hem Şark Islahat Planı hem de Mecburi İskan Kanunu'nun yegane amacı Kürtleri asimile etmek, kimliklerini ortadan kaldırmak ve dillerini unutturmaktı. Resmi dili konuşamadığı için vatandaşını idam eden başka bir ilkel ve cani rejim gösteremezsiniz. Şark İstiklal Mahkemesi üyesi Süreyya Örgeevren, hatıratında anlatığına göre Şeyh Said Olayı'ndan dolayı kurulan mahkemeye 20-25 yaşlarında hiç Türkçe bilmeyen bir genç getirilir. Binlerce sanıklı mahkemedeki izdiham nedeniyle mahkeme heyetinin, Sorgulamaya bile gerek yok. Türkçe bilmeyen bir adamdan zaten memlekete hayır gelmez diyerek idama karar verdiklerini anlatıyor. Ş. Örgeevren, idam edilen gencin sürekli rüyalarına girdiğini de itiraf ediyor. 1 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 ... Bu türlü konuları yeterince tartıştık... Bir isyan gerçekleştiğinde, isyan edenleri ödüllendirmezsiniz ve isyanın tekrar etmemesi için gerekli önlemleri alırsınız... Boşuna parmaklarınızı yorup, kopyala/yapıştır yapmayın... Asimile politikası dediğiniz şey, tek bir karar ile ve bir kaç yıllık bir süre ile sınırlı değildir. Onlarca yılı kapsar ve çok geniş bir çerçevesi olur... Öncelikle bir devlet geleneğidir bu türlü politikalar... Türkiye'de böyle bir devlet geleneği ve sürekliliği yoktur... Alıntı
Φ ''biji tirkiye'' Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Bu türlü konuları yeterince tartıştık... Bir isyan gerçekleştiğinde, isyan edenleri ödüllendirmezsiniz ve isyanın tekrar etmemesi için gerekli önlemleri alırsınız... Boşuna parmaklarınızı yorup, kopyala/yapıştır yapmayın... Asimile politikası dediğiniz şey, tek bir karar ile ve bir kaç yıllık bir süre ile sınırlı değildir. Onlarca yılı kapsar ve çok geniş bir çerçevesi olur... Öncelikle bir devlet geleneğidir bu türlü politikalar... Türkiye'de böyle bir devlet geleneği ve sürekliliği yoktur... 80 YIL boyunca bu gelenek devam ettirildi ama Kürtlerin buna karşı boyun eğmemesi,bu sorunun artık uluslararası konjektürde bir sorun olarak gündeme gelmesi,bugün Kürtlerin bu ülkenin gerçeği olduğunu kabul ettirdi yöneticilerimize,ayrıca Kürt asimilasyonu (Kürt yoktur) söylemi kurtuluş savaşının hemen akabinde söylenmiştir,şex said isyanı ise 1925'te ortaya çıkmıştır.... 1 Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Öldü mavi olmayan gökyüzü,öldü.Her zaman olduğu gibi masum bişey zarar gördü.Peki mavi olamayan gökyüzü,öldüren değilse sorun neyi burda tartışıyorsunuz.Öldüren pkk ise terörist demeyeceksen, öldüren bizim yani vatandaşı olduğunuz TC nin kurumları ise bu bir yanlışlık ve üzerine gidilmesi gereken bir yanlışlık demeyeceksen, kime ne diyeceksin . Ne dersek diyelim,bu ülkede bişeyler fazlasıyla sıkıntılı işlemeye devam ediyor.Bizlerde, bu sıkıntılar arasında istesekte istemesekte guruplaşmak ve bölünmek zorunda bırakılıyoruz.Herkes kendince bir yerlerden bir noktadan haklı,herkesinde bir yerlerden bir noktadan haksız tarafları var.Peki ne yapalım,ok yaydan çıkmış tam sürat ,ne yapalım?Çoğumuzun izlemek ve buralarda tartışmak dışında,gerçek hayatında elinden ne geliyor?Kim batıdan atlayıp gidip doğuya yerinde bir harekette eylemde bulunabiliyor, kim doğudan gelip batıya aynı ırktan insanların haklarını yaşamlarını umursuyor doğu atmosferinden kalan düşmanca önyargılarını bırakıp.Ne yapacağız peki, siyasetin başındaki nice insan bağımsızlığımızı yitirdiğimiz için bişey yapamazken ve düşman isteklere boyun eğmişken, biz ne yapacağız? Forumdaşım, Artık ne yazacağımı bilmiyorum.Anlayamadık birbirimizi,sahiplenemedik birbirimizin acısını.Siyaset hep kan kustu;biz kan kusanlara çanak tuttuk. Neyin hesabını mı istiyorum ben...? Benim doğduğum coğrafyada patlayan bombalar vardı,mayınlar can alıyordu.Sabahın bir vaktine kadar karanlıkta insanlar can derdinden pencerelerin önüne sığınıyordu. Allahın verdiği canı kullar alıyordu.Asker gelirdi bize PKK der,öfke kusardı.PKK malını vermeyene hain der tokadı basardı. Neden diye soracakken bizler,başımız eziliyordu. Savaş vardı dostum,çoğunuz farkında olmasanız da savaş vardı. Kaybeden bizlerdik,ölen bizlerdik;hesap kesilen de biz olduk. Neyin hesabını mı istiyorum ben; Daha önce 11 yaşındaki kurşuna sessiz kalan taraf yasaların hesabını istiyorum. Ceylan'ın hemen evinin yanıbaşında ki bombanın neden orada olduğunu soruyorum ben. .............. Bunu kimseden değil,bunu herkesten istiyorum. Sıkıntı dediğimiz ülkeme rağmen,sıkıntı yaratmaya çalışanlara soruyorum. Biz ötekileştirmedik,biz zaten değilmiydik sizin için. Ve şu; Beni tanımıyorsunuz,düşünbdüklerimi kestiremiyorsunuz. Cesareti mi sınamadınız; Sonra da neyi savunduğunu bilmiyorlar demek, sonra da bunlar korkak demek...PKK ve DTP... ile tartmak...size bu hakkı vermiyorum.Sizden daha dürüst,sizden daha cesur olmayayım mı? .... Size ne diyeyim ben (Cevap yazdığım arkadaşımızı tenzih ediyorum) 2 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 80 YIL boyunca bu gelenek devam ettirildi ama Kürtlerin buna karşı boyun eğmemesi,bu sorunun artık uluslararası konjektürde bir sorun olarak gündeme gelmesi,bugün Kürtlerin bu ülkenin gerçeği olduğunu kabul ettirdi yöneticilerimize,ayrıca Kürt asimilasyonu (Kürt yoktur) söylemi kurtuluş savaşının hemen akabinde söylenmiştir,şex said isyanı ise 1925'te ortaya çıkmıştır.... Ya hu Biji, arkadaşım, "Kürtlerin Boyun Eğmemesi" diyorsun... Kastettiğin kitle, 800 yıl önce de, 80 yıl önce de, 8 gün önce de Aşiret Yapısı ile güdülen bir kitle. Aşiret'in özelliği nedir? Aşiret Reisinin doğru bulduğu; doğrudur... "Oy ver" dediğine verilir... "İsyan et" dediğinde edilir... Hangi toplumbilimsel kitaptan bakarsan bak, hangi aşireti incelersen incele; Yapısını, töresinin özelliklerini, bundan farklı bulamazsın... O yüzden "yok efendim Kürtler boyun eğmedi, yok efendim çok özgürlükçüydüler" gibi hikayeler anlatmayın lütfen... O yapıdaki bir insan/kitle, bu kavramların ne olup olmadığı ile, Neye isyan edip etmemesi gerektiği ile ilgilenmez. Aşiret/Tarikat reisi ne derse, onu yapar... "Kürtler" değildir boyun eğip eğmeyenler; "Kürt Aşiret Reisi"dir buna karar veren... Gidin, o dönemdeki Kürtlerin, İngiliz işgali ile Fransız işgaline neden farklı tepkiler verdiklerini inceleyin. İngilizler, geldikleri yerin yapısına dokunmazlar ve yönetimlerini ona göre kurarlardı; Kürtlerin aşiretlerinin kayırılmışlıklarına da dokunmadılar, o yüzden Kürt Aşiretleri İngilizlere karşı belli başlı bir isyan hareketinde bulunmadılar. İngiliz İşgal Yönetiminin, Fransızlara devredilmesi ve Fransızların Ermenileri kayırması, Kürt Aşiretlerinin çıkarlarına son vermesi ile Kürt Aşiretleri ancak isyan etmiştir ve Kuva-i Milliye'ye bağlanmak istemişlerdir. Yani aşiret reisinin çıkarı zedelenmediği ve aşiret reisi emretmediği sürece, işgalin olup olmadığı bile onları o kadar ilgilendirmemiştir. Yine oradaki isyancı birliklerin örgütlenip, Türk Hareketine bağlanması da, Eski Osmanlı Subayı yani Yeni Ulusal Mücadele'nin kadrosunca gerçekleştirilmiştir. Bugün de aynı kafa yapısı devam etmektedir. Siz bile aynı kültürün deyişlerinden çok farklı şeyler söylemiyorsunuz ve iletmiyorsunuz... Dolayısı ile Kürtler, bugün bir demokratik mücadele verebilmekten yoksundurlar. Kaldı ki, böyle bir mücadele verdiğini iddia edenler de, yine Aşriet reisleridir. Bugün, dağdan inen o PKK'lılara çiçek atan, slogan atan veya Apo'nun resmini taşıyan, zafer işareti yapan kitleye "Özgürlük nedir?", "Demokrasi nedir?", "Kürt olmak nedir?", "Ulus olmak nedir?" diye sorsanız, Alacağınız cevap şudur: "Vallaha beyin, bizim reis daha eyi bilir!" 80 yıl önce ister Şeyh Sait olsun, ister başkası olsun; Çıkan İsyanlar "Kürt İsyanı" değildir. Kürtlerin katıldıkları ama Aşiret/Tarikat Reislerinin çıkarlarını güden isyanlardır. O yüzden ne Milli bir yapıları vardır, ne de Kürtçü bir yapıları vardır. Kürtlerin katılmış olmaları, Milli bir özellik katmaz... Kaldı ki; O Şeyh Sait isyanı ve diğer isyanların tümü, yine hep diğer Kürt Aşiretlerinin yardımları ile bastırılmıştır. Böyle bir millilik olabilir mi? Sadece Şeyh Sait isyanı değildir o bölgede çıkan isyanlar: Nasturi isyanlarından tutun Koçgiri, Dersim ayaklanmalarına kadar birçok ayaklanmanın bastırılmış olmasına karşın Hala etkilerinin sürdüğü bir dönemdir. İlla ki Şeyh Sait ayaklanmasına kilitlenip kalmayın... Sözünü ettiğiniz kararlar da hep isyan çıkaran aşiretlere yönelik alınmıştır. O kararlardan haberleri bile olmayan, devletle sorun yaşamamış bir sürü Kürt Aşireti vardır; Özellikle Mardin-Derik çevresinde vs... Süreci de bilmiyorsunuz ki siz! 1 Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Baktığım her yerde bir mesele.Sıkıntısız, güllük gülistanlık bir dünya ne mümkün ama insan olmak insan olarak doğmaktan çok farklıymış anladım geç de olsa.Ülkemizin en büyük sorunu yetiştiremedik insan gibi insanı,kendini bileni,başkasını kendi gibi insan sananı,anlayanı,sevginin farkına varanı, sevgi için çalışanı, bütün insanlar için muttluluk oluşturmanın çabası içinde olanı. Önce kendimizden uzaklaştık sonra kendisinden uzaklaşanlardan. Sevgisizlik, anlayışsızlık çepeçevre yüreklerde fırsatımız olmadı yüreğimzi çevreleyen zincirleri görmeye.Romantik cümleler bunlar neyi çözer bilmem ama gördüğüm o ki bize sunulan hayatın zincirleri o kadar kalınlaştı ki kırıp atmak, başa dönmek için çok zaman gerek ya da buna bir ömür yetmeyecek... Kimi suçluyorum vallaha ben de bilmiyorum ama şu an ben de suçluyum onu biliyorum. Muhabbetle... Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Biz ötekileştirmedik,biz zaten değilmiydik sizin için. Beni tanımıyorsunuz,düşünbdüklerimi kestiremiyorsunuz. Cesareti mi sınamadınız; Sonra da neyi savunduğunu bilmiyorlar demek, sonra da bunlar korkak demek...PKK ve DTP... ile tartmak...size bu hakkı vermiyorum.Sizden daha dürüst,sizden daha cesur olmayayım mı? .... Size ne diyeyim ben (Cevap yazdığım arkadaşımızı tenzih ediyorum) Hayrola ,sayın ftoyd size cevap vermiş olabilir. Ama ben onun söylemleri üzerinden ,bu forumda edindiğim genel kanaati açıkladım. Yani yaranız yoksa üstünüze alınmanıza gerek yok. 1 Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 24 Ekim , 2009 ama ne hikmettir bir tane kürt yolda ayağına kıymık batsa bunu Türkler yaptı hatta Türk askeri yaptı diyerek veryansına çıkıyor politika malzemesinde sadece acındırma ifadeleri .. ya bu ifadeleri mahkemede hakime söylesen hakim evladım somut ol diyerek çıkışır.... İçkili araç kullanarak trafik kazasından ölen BİZİM BEKİR AMCANIN ölümündende siz türkler sorumlusunuz...Hadi bekir amca sarhoştu onun hata yapma hakkı var ya siz türkler hep böylesiniz !!!!!!!!! Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2009 Ölen nasılsa sizin çocuğunuz değil,annesi ''çocuğumun parçalrını eteğimin içinde taşıdım'' dediğinde hiçmi içiniz ürpermedi,bi münevver kadar olamadı bu küçücük kız,biz bu dünyada bu tür ölümlerin hesabını sormazsak inanın diğer tarafta bizde onları öldürenler kadar suçlu olacağız... Yarasa ya Alalh aşkına,ne kirli siyaseti.Burada vekil mi var da haberimiz yok.Bence takılmayalım siyasi argümanlara.Arkadaşım ben açık açık söyleyeyim;öldüren değil artık benim sorunum.PKK ise zaten terörist diyorsunuz adına,ordu ise de yanlışlık.Sonuçta bir insan öldü mü,ölmedi mi? Ftoyd çok güzel cevap vermiş sağolsun. Münevver TV de oyalama için kullanılan bir ceset maalesef. Bu küçük kız da duygu sömürüsü yapıp askeri karalamak için kullanılan bir ceset maalesef! Ve birileri Münevver için, birileri de bu kız için konuşup durur. O sırada ülkede herkes yamak istediğini yapar ve kimsenin de ruhu duymaz! Ne far var şimdi bu iki cesedin kullanılması arasında??? 1 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2009 Münevver TV de oyalama için kullanılan bir ceset maalesef. Bu küçük kız da duygu sömürüsü yapıp askeri karalamak için kullanılan bir ceset maalesef! Ve birileri Münevver için, birileri de bu kız için konuşup durur. O sırada ülkede herkes yamak istediğini yapar ve kimsenin de ruhu duymaz! Ne fark var şimdi bu iki cesedin kullanılması arasında??? Katılıyorum ve hatta şüphe bile duymuyorum böyle olduğundan... Nasıl ki birileri Münevver'in cesedi üzerine üşüştü ve nemalandıysa; Birileri de o Ceylan'ın cesedini dramatize edip, kendileri onu kullandılar, nemalandılar ve üzerine üşüştüler... 34 PKK'lının her birini; ayağına gitmiş ve yarımşar saatlik sorgulamış, hemencecik de karar vermiş Mahkeme'nin kararının "Uygun" olduğunu savunanlar ve hatta uygunsuz olduğunu düşünmek bile istemeyenler; Ceylan hakkında verilecek karara da, yapılacak tespite de güvenmek zorundadırlar. Ancak olay yine aynı kafa yapısı: "Hep biz haklıyız! Biz ne dersek, o doğrudur!" Yüzyıllardır süren; aynı toplum yapısının içselleştirttiği aynı toplumsal mantık: "Biz diyorsak; doğrudur!" Ceylan'ı kimin öldürdüğü ya da nasıl öldüğü önemli değil; Askeri mi karalamak istiyorlar? Ölen kişinin kim olduğu da önemli değil... Askeri karalayın; Mahkeme ya da Savcı, askerin suçsuz olduğunu kabul ederse, bağırın: "Bu devlet bize sahip çıkmıyor!" Niye? Çünkü onların kafasındaki kararı vermedi o savcı! Ama Mahkeme, DTP'nin kapatılmaması yönünde mi karar verdi? Güvenin o zaman mahkemeye... Çünkü onların kafasındaki kararı verdi... Ama güdümlü bir Mahkeme, o 34 katilin "Pişman değiliz, Sayın Apo'nun öğüdüyle indik" demelerine karşın "Aman efendim, pişmansınız işte; ama henüz pişman olduğunuzu bilmiyorsunuz!" diyerek salıverdi mi? Hah, işte o zaman güvenin mahkemelere... Çünkü onların kafalarındaki kararı verdi... Ancak onların işine gelmeyen bir karar mı verdi mahkeme? Hemen bağrışırlar: "Bu devlet bizi dışlıyor!" Ya hu bu kadar korkunç büyüklükte bir kompleks, kişilik karmaşası olur mu? Bu nedir böyle yaaa! Annemin bir lafı vardır; "Bilmem neyden nem kapmak" diye... Vicdan ve Onur dediğimiz şey, sadece toplam 10 harflik iki kelimeden ibaret oluyor kimileri için... 3 Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 25 Ekim , 2009 34 PKK'lının her birini; ayağına gitmiş ve yarımşar saatlik sorgulamış, hemencecik de karar vermiş Mahkeme'nin kararının "Uygun" olduğunu savunanlar ve hatta uygunsuz olduğunu düşünmek bile istemeyenler; Ceylan hakkında verilecek karara da, yapılacak tespite de güvenmek zorundadırlar. Ceylanın ölümü ile alakalı açıklanan raporlar, çelişkili ,ikna edici değil,hatta örtbas etmeye yönelik, bununla alakalı pankartlı gösterilerde yapabilirler taksim meydanlarında.Bunlar fikir özgürlüğü ile alakalı herkes tepkisini koyabilir. Ama yıllardır dağda herhalde piknik yapmaya gidenler (şimdi gelecek savunmayı da biliyorum."Onlar hiç bir suça karışmamış olanlar" ) piknik yapıyorladı dağda !! , sınırda yarım saatlik yargılama ile serbest bırakılınca , son derece ikna edici . Ama bununla ilgili tepkiler olunca açılım sürecini istemeyen savaş yanlıları. Faşistler, ırkçı Türkler vs vs. Sizler neymişsiniz de biz farkedememişiz ya. 2 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.