Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Ülküye darbe, Ülkücüye infaz


kaplan-200

Önerilen İletiler

Ülküye darbe, Ülkücüye infaz

 

12 Eylül öncesini anlatan yüzlerce kitap, roman, araştırma, program ve senaryo yazıldı. Ancak bunların tamamına yakını tek yanlıdır. Bilindiği gibi o dönemin başlıca iki önemli aktörü vardı: Birisi devrimcileri temsil ettiği -sosyal demokratlıktan Marksist/Leninist/Maoizme kadar uzanan- sol, diğeri de Türk milliyetçilerinin temsil ettiği ülkücülerdir. 12 Eylüldeki mücadele çok genel olarak bu iki taraf arasında geçmiştir.

Sol cenah 12 Eylülü ve sonrasında yaşadıkları travmayı filmlerle sinemaya, romanlarla edebiyata, resim ve heykellerle de sanata aktarmışlardır. Türk milliyetçileri ise “devlettir, döver de sever de” ya da “kol kırılır yen içerisinde” anlayışıyla, yaşadıkları ya da uğradıkları zulmü ve haksızlıkları sineye çekmişlerdir. Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir. Bu yönü itibarıyla ülkücü hareket, destanı söylenmemiş, türküsü yazılmamış, filmi çevrilmemiş bakir bir hareket olma özelliğini hâlâ korumaktadır. Hatıra niteliğinde yazılan bazı kitaplar ve ortaya konulan savunma amaçlı söylemler, ülkücülerin o dönemde katlandığı maliyeti yansıtmaktan uzaktır.

Yavuz Selim Demirağ’ın ‘Darbe ve İnfaz’ adlı anı-belge türü sayılabilecek kitabı, yaşananların anlaşılması bakımından dikkatlice okunmayı hak eden bir çalışmadır. Kitapta anlatılanlar, yalnız dünün değil, bugünün anlaşılmasına da büyük katkı sağlayacak niteliktedir.

 

Bu yönü itibarıyla da anlatılanlar çok önemli bir boşluğu doldurmaya adaydır. Demirağ’ın kitabının devamının geleceği konusundaki açıklamaları da sevindiricidir.

Ülkücü adanmışlığın derecesini göstermesi bakımından kitapta anlatılan birkaç anekdota değinmek yararlı olacaktır: Mamak’ta idam için gün sayan ülkücü Ali Bülent Orkan’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na bir not gelir: “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kur’an hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” diye yazmaktadır. Yılma Durak, mahkeme heyetinin yüzüne karşı “Bu avukatı reddediyorum... Biz Ülkücüyüz! Bizi ülkücülükten yargılayın” der. Dündar Tanrıverdi, “12 Eylül ruhumuzu yok etti.../...12 Eylül darbesinin sebeplerinden birisi de Türk Milliyetçileri ile Türk milletinin sinesinden çıkan Türk Ordusu arasındaki bağı kopartmak senaryosuydu...”. Burhanettin Semerkantlı’nın “12 Eylül darbesinin olmasına önce çok sevinmiştik. Çünkü cenaze kaldırmaktan yorulmuştuk” der.

Kitapta Demirağ, yaşanan hayal kırıklıklarına da çok özel bir biçimde yer vermiş: “Tarihin bütün safhalarında, ülkesine ve devletine hizmette kusur etmeyenlerin, araba düzlüğe çıktığında arabada olmayışının nedeni” ise “Evi yapan balta, kapının önüne bırakılır” ata sözüyle özetlenmiş.

Kitapta anlatılan yargı ve yaşam hikâyeleri, aynı zamanda itiraflar, isnatlar, ithamlar, idealler, hayal kırıklıkları ve ibretlerin öyküsüdür. İnsan olan herkesin, insan olarak her aradığını daha çok da kendisini içinde bulacağı onlarca olay yer almış. Yalnız ülkücülerin değil aynı zamanda solcu/komünistlerin uğradıkları işkenceler de eserde geniş biçimde anlatılmıştır. Özellikle Mithat Evci’nin, İlhan Erdost’un işkenceyle öldürülmesinin trajik hikâyesi her insanım diyeni sarsacak niteliktedir. Erdost kardeşlerin dramatik hikâyesini anlatan satırlar, işkencenin ideolojisinin olmadığını göstermesi bakımından ibret vericidir.

Teşekkürler Yavuz Selim Demirağ...!

 

 

 

YENİÇAĞ

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kitapta anlatılan birkaç anekdota değinmek yararlı olacaktır: Mamak’ta idam için gün sayan ülkücü Ali Bülent Orkan’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na bir not gelir: “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kur’an hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” diye yazmaktadır.

 

Ali Bülent Orkan, iki arkadaşıyla birlikte, ellerinde otomatik silahlarla bir kahvehaneyi basan. Kahvehanede çay içen, oyun oynayan silahsız 20 insanı yere yatırıp, yerde yatan bu insanların üstüne yaylım ateşi açan ve 7 kişiyi katleden bir "insan".

 

Sivillere karşı katliam yapmanın adı ne zaman "fikir" oldu ? Ve bu katliamların failleri "fikir adamı" oldu ? Köy basıp masum köylüleri katleden PKK'lılar da fikir adamı mı ?

 

Yeni bir kuran hatmini bitirmeye fırsatı olacağı için sevinçliymiş. Bak sen.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ali Bülent Orkan, iki arkadaşıyla birlikte, ellerinde otomatik silahlarla bir kahvehaneyi basan. Kahvehanede çay içen, oyun oynayan silahsız 20 insanı yere yatırıp, yerde yatan bu insanların üstüne yaylım ateşi açan ve 7 kişiyi katleden bir "insan".

 

Sivillere karşı katliam yapmanın adı ne zaman "fikir" oldu ? Ve bu katliamların failleri "fikir adamı" oldu ? Köy basıp masum köylüleri katleden PKK'lılar da fikir adamı mı ?

 

Yeni bir kuran hatmini bitirmeye fırsatı olacağı için sevinçliymiş. Bak sen.

Bakış açısı !

 

Filistinde gerilla kampında eğitim alıı asker ve polisle çatışanların kahraman olduğu yerde Ali Bülent Orkanda kendi fikrince böyle olacaktır.

 

12 Eylül döneminde Terörist faaliyetlerde bulunanlara karşı bu böyle hararetli olmuyorsunuz ! :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendisinin ve mensubu olduğu teşkilatın fikrinin böyle olduğunu biliyoruz zaten. hatırlatmana gerek yok dostum :)

 

Her zamanki gibi "ona niye öyle diyorsunuzda buna niye böyle demiyorsunuz" şeklindeki temel savunma mekmaniması, bir katliamın failinden "kahraman" yaratmaya yetmez. Bunu masumlaştırmaz ve gerekçelendirmez.

 

Kaçırdıkları taksiyle bir kahvehaneyi basan, kahvehanedeki insanları yere yatırıp yaylım ateşi açan, 7 insanı katleden. Katliamdan sonra kaçırdıkları taksinin şöförüne tecavüz edip, öldürüp cesedini yol kenarına atan, hiçbir düşünce (asgari insani kriterler gözönüne alındığında) inanç veya kültüre göre "insan" sınıfına sokulamayacak canavarları övmek içinde yetmez.

 

Kaldı ki benim bu forumda hiçbir katliamı ve faillerini savunduğumu, eleştirmediğimi gördün mü ?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yavuz Selim Demirağ’ın ‘Darbe ve İnfaz’ adlı kitabını okumak denmese de uzun uzun inceledim. Kitabın eleştirisindeki, Yavuz Selim Demirağ’ın o dönemin iki aktörüne eşit mesafede durduğu yönündeki tanımlamaya kesinlikle katılmıyorum. Ben okuduğum sayfalardan şu çıkarımı yapmıştım; Hep solcuların yaşadıkları kaleme alındı, yazıldı çizildi, bizde sıkıntılar çektik, işkenceler gördük ama bunları kimse ifade etmedi, birinin bu görevi üstlenmesi lazım düşüncesiyle kaleme alınmış olukça zorlama, o dönemin gerçeklerinden uzak insanların acıma duygusunu gıdıklamaya çalışan, çağımız insanının din merkezli algısını besleyen hikâyelerle dolu bir kitap… Yazar Ali Bülent Orkan’nın hikayesinde olduğu gibi kahramanlar yaratmaya çalışıyor ama olmuyor..

 

Eleştirmenin yazdıklarına gelince, evet, solcular 12 Eylül öncesi ve sonrasında yaşadıkları sarsıntıyı filmlerle sinemaya, romanlarla edebiyata, resim ve heykellerle de sanata aktarmışlardır. Yaşananların gelecek nesillere aktarılması, unutulmaması, tartışılması ve gerçeklerle yüzleşilmesi için olması gereken budur zaten. Gelişmiş insan beyninin refleksi bu yöndedir.

 

“Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir. Bu yönü itibarıyla ülkücü hareket, destanı söylenmemiş, türküsü yazılmamış, filmi çevrilmemiş bakir bir hareket olma özelliğini hâlâ korumaktadır”….Mücadele olarak adlandırılan ve destan olarak isimlendirilen bu yaşananların filmlere, kitaplara konu olmamasının sebepleri ortadadır; sağ kesimin özellikle ülkücü kesimin sanat gibi insanı düşünmeye zorlayan, ruhunu güzelleştiren ve insan gelişimine katkısı olan bir olgudan haberdar olmaması ve yazıp çizecekleri olayların hepsinin, kendilerince düze çıkarmaya çalıştıkları söylenen arabanın uçuruma yuvarlanmasına yapmış oldukları katkıdır.

 

Ben olsam, Yavuz Selim Demirağ’ın kitabında kahramanlaştırmaya çalıştığı Ali Bülent Orkan’nın “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kuran hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” ifadesine yer vermeye utanırdım.. Dünyada 1 hafta daha kalacak olan ve ülkesi adına çok faydalı şeyler yaptığına inanan bu kişinin son dakikalarını öteki dünyalığını garantiye almaya harcayacağına, bu işi neden niçin yaptığını, o insanları katlederken ve sonrasında neler yaşadığını yazmaya harcasa, arkasında 1-2 satır bir şey bıraksa, ülkesine azcık faydası olabilirdi belki....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sol cenah 12 Eylülü ve sonrasında yaşadıkları travmayı filmlerle sinemaya, romanlarla edebiyata, resim ve heykellerle de sanata aktarmışlardır. Türk milliyetçileri ise “devlettir, döver de sever de” ya da “kol kırılır yen içerisinde” anlayışıyla, yaşadıkları ya da uğradıkları zulmü ve haksızlıkları sineye çekmişlerdir.

 

Milliyetçi hareket ne o dönem ne de şimdi sanata malzeme olabilecek hiç bir şey yapmamıştır, yapamamıştır.

Sığ bir milliyetçi felsefe ile şekillenen hareket olsa olsa çeteciliği doğrur ki aynen de öyle olmuştur, dün de bugün de...

 

Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir.

 

:) Çünkü öyle bir hareket yoktur!

Emperyalizme karşı verilen hareket özellikle Deniz Gezmiş'in liderliğindedir (senin şu terörist dediğin).

 

Deniz Gezmiş ise, hareketini Mustafa Kemal Atatürk'ün tam bağımsızlık hareketinin devamı şeklinde tanımlamaktadır. Amaç tam bağımsız Türkiye'dir. Dikkatini çekerim...

 

Bu yönü itibarıyla ülkücü hareket, destanı söylenmemiş, türküsü yazılmamış, filmi çevrilmemiş bakir bir hareket olma özelliğini hâlâ korumaktadır.

 

Tek bir özelliği vardıri filmi çekilse çete filimi olmaktan öte gitmez... Kimse kusura bakamsın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben olsam, Yavuz Selim Demirağ’ın kitabında kahramanlaştırmaya çalıştığı Ali Bülent Orkan’nın “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kuran hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” ifadesine yer vermeye utanırdım.. Dünyada 1 hafta daha kalacak olan ve ülkesi adına çok faydalı şeyler yaptığına inanan bu kişinin son dakikalarını öteki dünyalığını garantiye almaya harcayacağına, bu işi neden niçin yaptığını, o insanları katlederken ve sonrasında neler yaşadığını yazmaya harcasa, arkasında 1-2 satır bir şey bıraksa, ülkesine azcık faydası olabilirdi belki....

 

:):clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

12 Eylül öncesini anlatan yüzlerce kitap, roman, araştırma, program ve senaryo yazıldı. Ancak bunların tamamına yakını tek yanlıdır. Bilindiği gibi o dönemin başlıca iki önemli aktörü vardı: Birisi devrimcileri temsil ettiği -sosyal demokratlıktan Marksist/Leninist/Maoizme kadar uzanan- sol, diğeri de Türk milliyetçilerinin temsil ettiği ülkücülerdir. 12 Eylüldeki mücadele çok genel olarak bu iki taraf arasında geçmiştir.

Sol cenah 12 Eylülü ve sonrasında yaşadıkları travmayı filmlerle sinemaya, romanlarla edebiyata, resim ve heykellerle de sanata aktarmışlardır. Türk milliyetçileri ise “devlettir, döver de sever de” ya da “kol kırılır yen içerisinde” anlayışıyla, yaşadıkları ya da uğradıkları zulmü ve haksızlıkları sineye çekmişlerdir. Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir.

 

Bunun şaşılacak bir yanı var mı? Ülkücüler şimdi olduğu gibi o zamanlarda da sanatçıların neredeyse tamamını vatan haini ilan edip yurtdışına kovma yarışındaydılar. Böyle bir kesimin nasıl bir sanatsal aktivite içerisinde olmasını bekleyebiliriz?

Türk Milleti aleyhine emperyalist mücadele verenlerin ekmeğine ülkücüler yağ sürmüştür. O zamanlar bağımsızlık mücadelesi verenlerin asılmasına –ki siz onları terörist olarak tanımlıyorsunuz- ülkücüler bugün olduğu gibi o zaman da alkış tutuyorlardı. Ne kadar insancıl ve duygu yoğun bir yaklaşım değil mi?

 

Mamak’ta idam için gün sayan ülkücü Ali Bülent Orkan’dan Muhsin Yazıcıoğlu’na bir not gelir: “Ağabey, benim idamım bir hafta ertelendi. Çok sevinçliyim. Sevincim dünyada bir hafta fazladan kalacağım için değil. Yeni bir Kur’an hatmini bitirmeye fırsatım olacağı içindir” diye yazmaktadır.

Gerçekten çok önemli bir düşünsel açılım. Kitabını yazıp filmini çekip heykelini yapmamaları çok büyük kayıp.

Yılma Durak, mahkeme heyetinin yüzüne karşı “Bu avukatı reddediyorum... Biz Ülkücüyüz! Bizi ülkücülükten yargılayın” der.

O dönem solcuların yargılanıp asıldığı bir dönemdi. Ülkücü olarak yargılanıp hüküm giymek söz konusu değildi. Solcular yargılanıp, işkence görüp asılırken ülkücüler alkışlıyorlardı.

Burhanettin Semerkantlı’nın “12 Eylül darbesinin olmasına önce çok sevinmiştik. Çünkü cenaze kaldırmaktan yorulmuştuk” der.

Kesinlikle çok sevinmişlerdir.

Evi yapan balta, kapının önüne bırakılır

Çok da yerinde olur. Baltanın evde ne işi var. Ev tuğla, çimento, kapı, pencere,yatak, koltuk ve içinde yaşayan insanlarla evdir. Baltanın evde ne işi var. Ama ne yazık ki bizde iddia edilenin aksine, o baltalar evin içine sokuldu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Milliyetçi hareket ne o dönem ne de şimdi sanata malzeme olabilecek hiç bir şey yapmamıştır, yapamamıştır.

Sığ bir milliyetçi felsefe ile şekillenen hareket olsa olsa çeteciliği doğrur ki aynen de öyle olmuştur, dün de bugün de...

 

 

 

:) Çünkü öyle bir hareket yoktur!

Emperyalizme karşı verilen hareket özellikle Deniz Gezmiş'in liderliğindedir (senin şu terörist dediğin).

 

Deniz Gezmiş ise, hareketini Mustafa Kemal Atatürk'ün tam bağımsızlık hareketinin devamı şeklinde tanımlamaktadır. Amaç tam bağımsız Türkiye'dir. Dikkatini çekerim...

 

 

 

Tek bir özelliği vardıri filmi çekilse çete filimi olmaktan öte gitmez... Kimse kusura bakamsın...

 

Sevgili Yarasa Deniz gezmişin Yol arkadaşı,yoldaşı bu günün gündem gazetesinin sahibi Yaşar kayadır.

 

Siz sadece size anlatılanı biliyorsunuz ve öteki tarafını görmek istemiyorsunuz.

 

Yaşar kayanın Anıları diye bir yazısı var okuyun bence.

 

Yaptıkları bütün terör faliyetlerini anlatmaktadır.Şimdi ise ''Tam bağımsızlık harekatı'' gölgesinde kahramanlaştırılıyor.

 

İşte yoldaşların son durumu pkk gazetesi''Gündem''Yaşar kaya.

 

ideolojisi Marksist ve laninist olan zihniyet,Türkiyenin onca sorunları içinde İslama hizmet için filistin kampında gerilla eğitimi alış !

 

Bizde inandık!

 

Bu gençleri Filistine kim gönderdi,hangi parayla ve kimin yardımıyla gitti?

 

filistine nasıl bir hizmeti bulundu,filistinde ne kadar savaştı?

 

Askere ve polise saldırdıkları silahlar ve el bombaları kime ve hangi devlete aitti ?

 

Bazı guruplar davasını yüceltmek için kendisine uydurma bir kahraman seçer,himen,süpermen gibi. o gün deniz gezmiş değilde yaşar kaya asılmış olsaydı bu gün sizin kahramanınız yaşar kaya olurdu sanırım.

 

Tekrar geriye dönüp bunları tartışmanın anlamı yok,konuda bunlar değil.

 

Kimin ne olduğunu kime hizmet ettiğinide iyi biliyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

öteki dünyalığını garantiye almaya harcayacağına, bu işi neden niçin yaptığını, o insanları katlederken ve sonrasında neler yaşadığını yazmaya harcasa, arkasında 1-2 satır bir şey bıraksa, ülkesine azcık faydası olabilirdi belki....

 

 

smile.gifclover.gif

 

 

Elbette Allah ile İman ile işi olmayanın öteki dünya ile işi olmaz.Bunu anlamak için imanlı olmak yeterli.

 

Ayrıca, can korkusuyla bağırıp çağırıp son nefesinde bile hainlik düşünüp giydiği botları nın bile askere kalmamasını istemesimi gerekirdi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kendisinin ve mensubu olduğu teşkilatın fikrinin böyle olduğunu biliyoruz zaten. hatırlatmana gerek yok dostum smile.gif

 

Her zamanki gibi "ona niye öyle diyorsunuzda buna niye böyle demiyorsunuz" şeklindeki temel savunma mekmaniması, bir katliamın failinden "kahraman" yaratmaya yetmez. Bunu masumlaştırmaz ve gerekçelendirmez.

 

Kaçırdıkları taksiyle bir kahvehaneyi basan, kahvehanedeki insanları yere yatırıp yaylım ateşi açan, 7 insanı katleden. Katliamdan sonra kaçırdıkları taksinin şöförüne tecavüz edip, öldürüp cesedini yol kenarına atan, hiçbir düşünce (asgari insani kriterler gözönüne alındığında) inanç veya kültüre göre "insan" sınıfına sokulamayacak canavarları övmek içinde yetmez.

 

Kaldı ki benim bu forumda hiçbir katliamı ve faillerini savunduğumu, eleştirmediğimi gördün mü ?

Bu konuda daha önce çok yazdık yine yazarım,istiyorsanız yine yazarım.

 

Ben bu insanları tanımazdım bu forum sayesinde bu insanları tanıdım.Bende deniz gezmişi gerçekten dava adamı bilirdim bu forumdaki danışıklı yazıları görene kadar !

 

Her fırsatta Türklüğe,İslama ve değerlere saldıranların Deniz gezmiş,Deniz Gezmiş demelerinde bir şey vardır diye düşündüm. o günü yaşayan hem sağcısına hem solcusuna sordum araştırmalarımla bu gün ile kıyasladığımda kendilerine sözde bir kahraman yaratarak davalarını yürüttüklerine şahit oldum.

 

Bu gün en önde dhkpc olmak üzere pkk,dtp gibi terör örgütlerini ve pertileride bu insanları savunmaktadırlar.

 

Bu savunucularında bu zihniyetlerin amacını ortaya koyuordur zaten.

 

Ayrıca zamanında [sağcıların içine sızmış ) sonradan işçi partili olmuş Ali yurtaslan diye birinin yalan İftiralarınına inanacak kadar saf değiliz.

 

Bu ucuz yalan iftiralara ancak kendi zihniyetinde kendisininden başka doğruyu göremeyenlr inanır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

O da ayrıca komikmiş ya. Neymiş:

 

"Ülkücüler, Türk milleti aleyhine yürütülen emperyalist projelere karşı verdikleri mücadeleyi, kültürün ve sanatın konusu haline getirmemişlerdir. Bu yönü itibarıyla ülkücü hareket, destanı söylenmemiş, türküsü yazılmamış, filmi çevrilmemiş bakir bir hareket olma özelliğini hâlâ korumaktadır"

 

:)

 

Şuna, içlerinden bir tane yetenekli sanatçı, müzisyen, yönetmen çıkmadığı için desek. Yoksa Ozan Arif , Osman Öztunç birde sahnede uluyan (hakaret etmiyorum hakikaten sahnede kurt gibi uluyan bir şarkıcıları vardı :)) "ülkücü hareket destanı, türküsü" yazdılar birsürü 12 Eylül'de nasıl "ezildiklerini", "zulum" gördüklerini falan anlattılar. Ama tabi, müzik, edebiyat, sinema bunlar yetenek ve kalite istediği için pek alıcısı olmadı kendileri dışında :)

 

Ali Bülent Orkan gibi insanlıktan çıkmış vahşi katillerin "destanını" yazacak sanatçı bırakalım Türkiye'yi, dünyada bulunmaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Remzi ÇAYIR dan.

 

Esat Bütün Ankara Ülkü Ocakları Başkanıdır o sıra... (Sonra Esat Bütün de adını çok duyuracaktır.) Remzi Çayır ve arkadaşlarına şunları söyler:

 

“Ülküdaşlarım! Topyekûn bir savaşın içindeyiz. Devletimize ve milletimize karşı sinsi bir hücum söz konusu.

 

Kızıl komünistler her yerdeler ve bizi yok etmek için var güçleriyle çalışmaktadırlar.

 

Rusya’yı arkasına alan bu vatan hainleri gemiyi azıya aldılar.

 

Aman vermeyeceğiz. (...) Silahla işimiz yok.

 

Ama, üzerimize geliyorlar, biliyorum. Kendimizi savunacağız, çiğnetmeyeceğiz atalarımızın emanetlerini...” (s. 43.)

 

O dönemde buna inanılmış ve inançla savaşılmıştır.

 

Kimse Ülkücülerin kullanıldığından bahsedemez.

 

Kullanmak isteyenler çıkmıştır; araya ajanlar sokulmuştur. Ajan sokulmayan hareket mi var?! Dikkatli olmak gerekir.

 

Bilinen iki ajan: Şefik Kantarcı ve Ali Yurtaslan’dır. (daha sonra işçi partisinde önemli noktada olan)

 

Ali Yurtaslan’dan geçen gün bahsettim. İkisi de Ocakta önemli görevler almışlardır. Remzi Çayır ve arkadaşlarını yakan Ali Yurtaslan’dır.

 

Kitapta ayrıntılı verilmiştir.

 

Arslan TEKİN Yorumu.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Şuna, içlerinden bir tane yetenekli sanatçı, müzisyen, yönetmen çıkmadığı için desek.

 

Diyelim...

Peki neden çıkmaz?

 

Bu tür yetenekleri olan insanlar sıradan insanlardan daha derin düşünürler. Daha derin duygusal bir kişiliğe sahiptirler. Böyle insanların ülkücü olmalarını ise hiç beklemem. Felsefeden anlarlar çünkü. Felsefe bilen insan da sığ milliyetçi duygularla hareket etmez çünkü...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

smile.gifclover.gif

öteki dünyalığını garantiye almaya harcayacağına, bu işi neden niçin yaptığını, o insanları katlederken ve sonrasında neler yaşadığını yazmaya harcasa, arkasında 1-2 satır bir şey bıraksa, ülkesine azcık faydası olabilirdi belki....

 

 

iyi geceler.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Birara 12 Eylül öncesi Ülkü Ocakları Derneği genel yönetim kurulu üyesi Ali Yurtaslan'ın "İtiraflar" ve Ömer Tanlak'ın "itiraf" adlı kitaplarına bir gözatın.

 

BİR ARA lkücüyüm diyen Ali Yurt Aslan BU GÜN İşçi partisnin önde gelen isimlerinden.

 

Bu zihniyetin amacını düşünmek o kadar zor değil sanırım !

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ayrıca, can korkusuyla bağırıp çağırıp son nefesinde bile hainlik düşünüp giydiği botları nın bile askere kalmamasını istemesimi gerekirdi.

 

Bunu bir anlık kızgınlıkla yazdınız diye düşünüyorum. Yoksa, Deniz Gezmiş'in idam sehpasında son nefesini verirken can korkusuyla bağırmadığını herkes gibi sizin de bildiğinize eminim. Bağırdığı doğrudur fakat ."-Yaşasın tam bağımsız Türkiye, yaşasın halklar, yaşasın isçiler, köylüler, kahrolsun emperyalizm." diye bağırmıştır. İnandığı ve uğruna mücadele ettiği doğruları bağırmıştır. Postallara gelince, idam sehbasında ayağından düşmesin diye bağlarının sıkı bağlanmasını istemiştir o kadar, bunun dışında postallarla ilgili başka hiç bir konu geçmemiştir.

Hangi yayınları okuduğunuzu bilmiyorum ama ben sizin burada yazdığınız türden, gerçekliği olmayan ifadelere sadece web ortamında hiçbir belgeye dayandırılmadan tamamiyle karalamak amaçlı yazılmış yazılarda rastladım sadece. Tüm samimiyetimle farklı görüşleri de okumanızı ve özellikle sanal ortamı değil basılı yayınları tercih etmenizi öneririm..;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BİR ARA lkücüyüm diyen Ali Yurt Aslan BU GÜN İşçi partisnin önde gelen isimlerinden.

 

Bu zihniyetin amacını düşünmek o kadar zor değil sanırım !

 

 

Ali Yurtaslan bildiğim kadarıyla "bir ara ülkücüyüm" diyen bir kişiden çok, ülkü ocaklarının üst düzey yöneticilerinden birisi idi :)

 

Dün de "işçi partiliyim" deyip, bugün MHP'li olanda var. Dün MHP'li olup bugün AKP'li olanda. Ali Yurtaslan'ın "itiraflar"ı ülkücü olduğu döneme ait itiraflar.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.