Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Arkadaşım daha nasıl açık anlatacaz anlamıyorum. 1- Canlıların evrim geçirdiği bir olgudur. Kanıtlanmış bilimsel gerçektir. Canlılar milyonlarca yıl içerisinde evrim geçirmiştir. 2- Evrim teorisi bir olgu olan evrimin nasıl gerçekleştiğini açıklayan bilimsel teoridir. Fanatik hristiyanlara göre canlılar evrim geçirmiş olamaz. Çünkü incil'de dünyanın 6000 yaşında olduğu yazar. Onlara göre dünya 6000 yıl önce tüm canlıların bugünki şekilleriyle varolduğu şekilde yaratılmıştır. Bugün yüzbinlerce yıllık fosiller vardır. Ama onlara göre incil'de dünyanın 6000 yaşında olduğu yazdığı için bunların bir geçerliliği olamaz. HY ve avanesi. Bu fanatik hristiyan okullarının bilim tarafından ciddiye dahi alınmayan safsatalarını türkçeye çevirmekte ve internet siltelerinden, bedava dağıttıkları kitaplardan insanlara yaymaya çalışmaktadır. Durum basittir. Dini gerekçelerle bilimsel gerçeklerin yasaklanması. HY ve avanesi Milli eğitim bakanlığına dilekçe ile başvurmuş evrimin "gerçekmiş" gibi okullarda okutulmasının yasaklanmasını istemişlerdir. Daha önce ortaokul müfredatından kaldırılan evrim, bu dönemle birlikte lise müfredatındanda kaldırılmıştır. Önümüzdeki dönemden itibaren. Liselerde öğrencilere evrim anlatılmayacaktır. Sadece 19. yy da yaşayan bir adamın teorisi olarak adı geçecektir (ders kitaplarında böyle yazmaktadır). Kanıtlanmış bilimsel bir gerçek olan canlıların evrimi ile bu evrimin nasıl gerçekleştiğini açıklayan ve tüm bilim dünyası tarafından alanında kabul edilen tek bilimsel teori olan evrim teorisi. Öğrencilere öğretilmeyecektir. Çünkü tarikat öyle istemiştir. "dine aykırıdır" Neden? dini gerekçelerle. Dini gerekçelerle bilimsel bir gerçeğin öğretilmesinin yasaklanmasının adı nedir ? Sayin Cyrano, Size bilim nasil isler kisaca aciklayayim, ya da biliyorsaniz hatirlatayim: Eger Evrim Teorisi b ir GERCEK olsaydi, bugun ona TEORI denmezdi, EVRIM PRENSIBI ya da EVRIM MODELI denirdi. GERCEK olabilmesi icin once kanitlanmasi lazim bilimsel bir hipotezin ya deneylerle ya da gozlemlerle. Kanitlanmadigi surece teori olarak kalir. Evrim de bir teoridir, yani gercek degildir. Siz mi attini ortaya hatirlamiyorum ama Dunya'nin Gunes etrafinda donmesi de teoridir o zaman, gercek degildir turunden bir laf edilmis. Dunya'nin Gunes etrafinda donuyor gercegi gozlem ve deneylerle KANITLANMIS oldugundan bir teori degildir. Bir gercektir! Iste aradaki fark bu. Evrim Teorisi tipki dini yaratilis teorileri gibi ispatlanamamis bir teoridir. Okullarimizda ispatlanmis kanitlanmis gercekler ogretilsin. Ne Evrim ne de dini yaratilis teorileri. Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Teori dediğiniz zaman bilim demektir zaten. Beğenmiyorsanız siz daha iyi bir teori ortaya koyarsınız. Teoriyi görmezden gelen, bilimi görmezden gelir... Bakin kendim de dahil bir suru forumdasim bilimsel enstitulerde universitelerde egitim almis insanlardir. Ve teori sadece bilimsel bir SAVDIR. GERCEK olmadigi icin ona teori denir. Bilim boyle tanimlar teoriyi! Siz yaniliyorsunuz kardesim. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Ispatlanamamis teorileri ona buna ogretmekten pek bir sey gecmez ki elimize! Evrim, bir teori değil; gerçekliktir... Çeşitli Evrim Kuramları vardır ve tartışmalar onlar üzerinedir, Evrimin var olup olmadığı üzerine değil... O k adar yerdiginiz elestirdiginiz AKP'nin yapipta yillardir hic bir siyasi hareketin yapamadigi bir sey var: O da istikrar getirmek bu ulkeye! Ve getirdiler,, yoksa her secimde oylari yuzde 50'lere varmazdi! Türkiye'nin gerçeklerine ne kadar uzak olduğunuz çok belli... Alıntı
Φ FUZULİ Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Sakin olun, korkmayın, rahatlayın.Okullarımızda ne Evrim teorisi öğretilebiliyor ne de Yaratılış Teorileri.Hiçbirini öğretemiyoruz rahat olabilirsiniz. Hiçbir şey öğretemediğimiz için de rahatlıktan daha fazla tedirgin olabilirsiniz seçim bize kalmış. SBS,OKS,KPSS nasıl öğrenilemeyeceğini çok güzel öğretiyor en büyük başarımız, insanı köreltmede bayağı bir ön sıralardayız bu konuda da rahat olun. Muhabbetle... Alıntı
Φ katana Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 ben evrimci değilim ve şu halkın bildiği yaratılış hikayesinede inanmıyorum.evrim konusuna ilgim büyük bunun için özellikle arastırmalarım oluyor kendi çapımda .ama şunu sölemeliyim ki yarasa,timsah,ornitorenk,kurbağalar...bu gibi hayvanların kemik yapılarını ,sistemlerini incelediğimizde evrime inanmak geliyor içimden.dahası evrim karşıtları sürekli evrime dair fosil olmadığını söyleyip duruyorlar.kuşların evrildiğine dair fosiller bulundu.çin de ve kuzey amerikada(yerini tam olarak hatırlamıyorum)Tyrannosaraurus tür dinozorunun bundan 250 milyon yıl önce kuşa evrilen ara formlarından biridir bulunan fosil.ki lades kemiği saptanmıştır bu fosilde.lades kemiği kuşlara has bir kemiktir. sonuçta insan düşünmeden edemiyor. bu bir bakış açısı diğeride insanlardaki davranış biçimleri hayvanlardakilere benzerdir.kendi yerini koruma, ailesini koruma ,annelik iç güdüsü..ayrıca bütün omurgalılar embriyo halindeyken aynı biçimdedir.zamanla değişime uğrarlar kimisi yumurta kimisi plesanta içinde.. İster evrime inanılsın ister inanılmasın insanlar arastırmalıdır.zaten ezbere sistem içinde boğulan çocuklar evrim müfredattan kalkınca daha da ezberci ve boş bir eğitime maruz kalacak yazıkk.. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 15 Eylül , 2009 Sayin Cyrano, Size bilim nasil isler kisaca aciklayayim, ya da biliyorsaniz hatirlatayim: Eger Evrim Teorisi b ir GERCEK olsaydi, bugun ona TEORI denmezdi, EVRIM PRENSIBI ya da EVRIM MODELI denirdi. GERCEK olabilmesi icin once kanitlanmasi lazim bilimsel bir hipotezin ya deneylerle ya da gozlemlerle. Kanitlanmadigi surece teori olarak kalir. Evrim de bir teoridir, yani gercek degildir. Arkadaşım sen bu bilim tanımını nereden okudun bilmiyorum ya bilimin kendisi olmadığını görebiliyorum kaynağın. Ya da sen bu yaptığın tanımın bir benzerini ortaya koyan herhangi bir bilimsel kaynak gösterebilir misin bana ? Teoriler ispatlanamaz. Teori olarak sunulan ya kabul edilir ya çürütülür ya da reddedilir. Teoriler bilimsel bulgularla, gözlemlerle doğrulanırsa kabul edilir. Ve bilimsel gerçek halini alır. Suyun yüz derecede kaynağını iddia etmek bir teori değil tezdir. Alırsın suyu, yüz dereceye ulaşıncaya kadar ısıtırsın kaynayıp kaynamadığını görürsün. Kaynarsa ispatlanmış olur. Atomun bölünebileceği bir tezdir. Bölersin atomu tezin ispatlanmış olur. Evrim teorisi adı üstünde bir teoridir tez değildir. Bir deney odasında bir canlının milyonlarca yılda kazandığı evrimsel değişimin tekrarlamasını bekleyemezsin. Tıpkı bir fanusun içine bir adet dünya bir adet güneş alıp test yapamayacağın gibi. Siz mi attini ortaya hatirlamiyorum ama Dunya'nin Gunes etrafinda donmesi de teoridir o zaman, gercek degildir turunden bir laf edilmis. Dunya'nin Gunes etrafinda donuyor gercegi gozlem ve deneylerle KANITLANMIS oldugundan bir teori degildir. Bir gercektir! Dünyanın güneşin etrafında döndüğü bir teoridir. Ve ispatlanmamıştır. Çünkü bilimde "ispat" senin sandığın gibi bir şey değildir. Dünyanın güneşin etrafında döndüğü, suyun yüz derecede kaynağı gibi ispatlanamaz. Bunun için dediğim gibi bir adet dünya, bir adet güneş alıp bir fanusun içinde gözlemlemek gerekir. Her şartta, her durumda tutarlılık gösterip göstermediğinin gözlenmesi gerekir. Ama dünyanın güneşin etrafında döndüğü bir gerçektir. Bilimsel gerçek olabilmesi için teorilerin ispatlanmaya ihtiyacı yoktur. Kabul edilir, ya da çürütülür. Iste aradaki fark bu. Evrim Teorisi tipki dini yaratilis teorileri gibi ispatlanamamis bir teoridir. Okullarimizda ispatlanmis kanitlanmis gercekler ogretilsin. Ne Evrim ne de dini yaratilis teorileri. Arkadaşım ben mi anlatamıyorum sen anlamamak için ısrar mı ediyorsun ? Bilimsel teoriler ispatlanamaz! Teorilerde "ispat" diye birşey yoktur. Teoriler, tez değildir, hipotez değildir. Teorilerin geçerli ve bilimsel gerçek olabilmelerinin koşulu kabul edilmeleri, çürütülememeleridir. İkincisi, canlıların evrim geçirdiği, evrim teorisinden bağımsız bir olgudur. Canlıların evrim geçirdiği kanıtlanmış, ispatlanmış bir bilimsel doğrudur. Biyoloji adlı bilim dalı, canlıların evrimi üzerine inşa edilmiş ve canlıları evrime göre sınıflandıran bir bilimdir. Bu evrimin nasıl ve neden gerçekleştiğini açıklayan evrim teorisi ise kabul edilen bir teoridir. İddia: "Evrim Kuramı ispatlanamamıştır. YANIT: Bilimde kuramlar (teoriler), matematikteki veya mantıktaki gibi ispatlanamazlar. İspatlama kavramı halk tarafından yanlış anlaşılmakta, yanlış kullanılmaktadır. Bilim bir konudaki gözlemlerini açıklayan teorileri öne sürerken daha önce bilinen bilgileri ve gözlenen olayları önüne koyar. Bu olaylarla ilgili bazı bilimsel kanunları ve kuralları matematik, fizik, kimya gibi bilimlerin yardımıyla çıkarır. Daha sonra, bu gözlemi açıklamak için, bazı hipotezler ortaya koyar. Bazı hipotezlerin doğruluğunu ve tutarlılığını, gözlenen ve test edilen deneylerle destekler veya bazı hipotezlerin yanlışlığını ispatlayarak bunları çürütür. Defalarca desteklenen hipotezler “Bilimsel Gerçek” [scientific fact] haline gelirler. Sonuçta bilim, teoriyi test edilen hipotezlerle ve gözlenen olgularla güçlendirir veya zayıflatır, bilimsel gerçeklerle destekler. Bilimin hiç bir dalında, teoriler matematikte veya mantıkta görüldüğü gibi % 100 ispatlanamazlar; bilimde böyle bir ispat kavramı yoktur. Ayrıca bilimde dogma, dogmatik otorite, kutsal yasalar ve kati değişmeyecek evrensel kurallar da yoktur. Geçerli nedenler, kanıtlar bulunduğunda tüm kuramlar (teoriler) değiştirilebilir, yerine yenilerini bırakabilir (Newton mekaniğinin yerini rölativite kuramına bırakması gibi). [Kaynak: )National Academy of Sciences, "Teaching about evolution and the nature of science", NAS Press, Washington, D.C.1998, sayfa:1-9. 2) Douglas Futuyma, "Evolutionary Biology", Sinauer, 1998, sayfa:1-30 ] 2 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2009 enstitulerde universitelerde egitim almis insanlardir. Derslerinizi yeniden gözden geçirin. Teoriler hakkında yüzlerce kanıt üretilir ve aksi kanıt üretilemediği sürece kabul edilmeye devam eder. Bir tek aksi kanıt bulursanız teori çöker. Böyle olan teoriyi siz adamın birinin aklına gelmiş, hiç bir kanıtı olmayan bir sav olarak niteleyemezsiniz. Bu tavır bilimden hiç haberi olmamak anlamına gelir. Bir teoriyi beğenmeyebilirsiniz. Ondan kurtulmanızın yolu, daha iyi bir teori getirmektir. Einstein Newton kuramını beğenmedi, ama "bunlar Newton'un uydurduğu, bir gün ağacın altında otururken başına elma düşünce sayıklarken söylediği aslı astarı olmayan şeylerdir" diyerek çürütmedi onu. İzafiyet teorisini ortaya attı. Bilim çevreleri de bunun daha iyi bir teori olduğunu onayladılar. Evrim teorisini beğenmeyenlerin yapması gereken de bu... Örneğin tutar Adem'in boyu otuz metreydi diye bir teori ortaya atarsınız. Olabilir, teori ortaya atma konusunda bir kısıtlama yok. Kanıtın ne diye sorulur. "Dinozorlarla baş edebilmek için anca olur" şeklinde bir kanıt öne sürersiniz. Belki "kutsal kitapta öyle yazıyor zaten" diye de ekleyebilirsiniz belki. Tabii herkes güler ve dinozorların 65 milyon yıl önce ortadan kalktığını, insanın ise en fazla bir kaç milyon yıldır var olduğunu söylerler. Herhalde, Adem diye bir ilk insanın olmadığını da söylerler, gerek duyarlarsa... Bu bir şaka değil, böyle bir teori gerçekten ortaya atıldı ve tekrar geri çekildi! 1 Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 16 Eylül , 2009 Türkiye'de bu konuda müthiş bir kafa karışıklığı vardır. Ya da bilinçli olarak kafa karışıklığı yaratılmıştır. Bunun ana sebebi, Bilim ile Felsefenin ne olduklarının bilinmemesi ve sık sık birbirlerine karıştırılmasıdır. Öncelikle, Evrim, CRYANO'nun dediği gibi son yüzyılda, genetik çalışmalar neticesinde ortaya konmuş bir bilimsel gerçektir. Yani, tıpkı, 20.yy. başında deneylerle gözlemlerle Newton Mekniğine uymayan durumların tespit edilmesi gibi. Öte yandan, aynen Einstein'ın bu deney ve gözlemleri açıklamaya yarayan teorisini geliştirmesi gibi, Darwin de, gözlemlerini bilimsel olarak açıklamak için teorisini ortaya atmıştır. Tıpkı, kendisinden önce böyle bir teori geliştiren Lamarck gibi. Buna karşılık, Lamarck'ın teorisinin Darwin tarafından çürütülmesi gibi de Darwin'in teorisinin ''Yaradılış Teorisi'' tarafından çürütülmesi gerekir ki bilimsel olsun. Halbuki, bir bilimsel teorinin, bilimsel gerçeğin nasıl yani hangi mekanizmalarla oluştuğunu açıklayabilmesı gerekir. O nedenle ''Yaratılış teorisi'' bilimsel değildir. Evrim teorisi ise, bir takım olasılıklardan söz eder. Bilimsel olarak, bu olası durumların gerçekleşmesinin kendiliğinden mi, yoksa bilinmeyen bir güç tarafından mı olduğu ise, felsefenin konusuna girer. İşte bu noktada, Batıda inanç sahipleri ikinci açıklamayı tercih ederler. Yani, bilimi dine uydurma yerine, dini bilime uydurma yolunu seçmişlerdir. Bizde ise, sanki Evrim varsa Tanrı yoktur gibi garip bir mecraya sürüklenir tartışmalar. İnançlı olanlarımız, evrimi dolayısıyla bilimi külliyen reddederken, inançsız olanlarımız ise, bilimsel adı altında evrimi inançsızlıklarına malzeme yaparlar. Bu da 80 sonrası bilinçli olarak felsefe derslerinin okullardan çıkarılması ile ilişkili bir durumdur. Bilimin ne Tanrıyı/dini ispatlama ne de Tanrıyı/dini çürütme derdi vardır. Bilimin tabiatı gereği akli olan dışında bir açıklama yapması söz konusu olamaz. Bu konular metafizik felsefenin konusu olabilir ancak. Sonuç olarak, Müslümanların, Kuran'ın özü ve tavsiyesi olan aklı kullanmaları ve bilimi reddetme tuzağına düşmemeleri, bilimi dine değil, dini bilime uydurmaları gerekir ki, ülkemizde bilimin gelişmesine ket vurulmasın. 6 Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Batı'daki Evrim karşıtlarının propagandaları herşeyden önce hiçbir bilimsel yöntem barındırmamaktadır. Türkiye'de HY adlı zat ve çevresinin izlediği yöntemler ise tamamen magazindir. Bu propagandaları yapanların güvendikleri şey; buradada karşımızda olan tablo gibi gerçeklerdir. 1- Hitap ettikleri kitle temel bilimsel kavramlardan habersizdir. Olgu, tez, teori, ispat, bilimsel gerçek, yasa gibi kavramların anlamları hakkında malumat sahibi değildir. 2- Gerek canlıların evrimini, gerekse evrim teorisini hayatlarında bir kez bile bilimsel kaynaklardan, teorinin sahibi Darwin'den okumamışlardır. 3- Dine uygun olup olmaması, bilimsel geçerliliği olup olmamasından daha önemlidir. Bu yüzden, en katı islami rejimle yönetilen ülkelerdeki üniversitelerin, ya "islam üniversitesi" adı verilen üniversitenin bile zerre dikkate almadığı propagandalar bu kesimlerde alıcı bulabilmektedir. 2 Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Oysa lisedeki tanımları hatırlamak bile beş yüz tane internet sitesi açarak laf kalabalığı yapan bu kimselerin kof propagandaları ve argümanlarının ne kadar değersiz olduğunun anlaşılmasını sağlar. "Evrim yasa değil teori. Doğru olsa yasa olurdu". Şimdi, "evrim yasası" diye bir yasa olabilmesi için, "şu şu şartlar gerçekleştiğinde, şu canlılar şöyle evrimleşir" gibi bir ifade olması gerekir. Ve bu tezin ispatı, bir adet balık alıp, gerekli şartları sağlayıp, evrim geçirip karasal ya da amfibik yaşama uyup sağlayıp sağlayamadığının kontrol edilemsiyle olur. ondan sonra tekrar tekrar aynı şartlarda, aynı şekilde canlının evrim geçirip geçirmediği gözlenir. Baktılarki balık gerçektende tezde iddia edildiği gibi o şartlar gerçekleşince evrim geçirip karasal ya da anmfibik yaşama uyum sağlıyor. O zaman yasa haline gelir. Evrim milyonlarca yıl süren süreçte gerçekleşen, nasıl ve ne şekilde gerçekleşeceği önceden kestirilemeyecek bir olgudur. Kara canlılarının, evrim geçiren su canlılarından türediğini bulmanız bir bilimsel yasa ortaya koymanıza yetmez. Zira yasa olabilmesi için, bunun belli şartlarda, sürekli aynı şekilde gerçekleşeceğini de ortaya koyabilmeniz gerekir. Ama bunu bilemezsiniz. Belki dünya tekrar sularla kaplanır, bu sefer kara canlılarından suda yaşamayı sağlayacak şekilde evrim geçirebilenlerin genleri devam eder, diğerlerinin nesli tükenir. Evrimin, hangi şartlarda nasıl sonuçlar vereceğini bilmeniz mümkün değildir. Bu yüzden "evrim yasası" diye bir yasa olamaz. Aynı şekilde, dünyanın güneşin etrafında döndüğü bugün ortalama zekaya sahip hiçbir insanın reddedemeyeceği bir bilimsel gerçektir. Peki niye bu bir yasa değildir ? Şimdi burada mesela diyarbakırlı arkadaşımıza soralım: "Evrim bir gerçek olsaydı, evrim yasası diye okutulurdu" demişti. Peki acaba onun okuduğu okulda kendisine "dünyanın güneşin etrafında dönüş yasası" diye bir yasa mı okutulmuş ? Hayır. O zaman dünya sabit duruyorda, güneş mi onun etrafında dönüyor ? Böyle bir yasa olamaz. Çünkü, dünyanın güneşin etrafında döndüğünü ortaya koyarsınız. Ama bunun yasa olabilmesi için, her gezenin, her durumda, aynı şekilde, aynı hızla, aynı yönde dönmesi gerekir. Yani adı üstünde "yasa" aynı durumlar ve şartlarda aynı şekilde cerayan etmesi, tekrarlanması gerekir. Oysa her gezegenin dönüş hızı, eğiimi farklıdır. ve hatta kendi etrafında dönüş yönü farklı gezegen vardır. Dolayısıyla siz ortaya böyle bir yasa koyamazsınız. Bilimsel yasa olabilmesi için tüm gezegenler için geçerli olan doğrular ortaya koyması gerekir. Umarım anlaşılmıştır. Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Evrim vardır, bilimsel gerçekliktir. Nedir, nasıl vardır? Bu sorunun cevabı ya bilimsel nedenlemeye götürecek bizi veya teoriye. Bir canlının başka bir canlıya dönüşmesinin ispatı sadece laboratuar ortamında ispat edilemez. Ama bir canlının başka bir canlıya dönüşmesinde "ara geçiş formu" :-) yla dolu olması gereken dünyada biraz kısır bulgular var. Tekrar başa dönersek; var olan bu evrim bilimsel gerçekliği nasıl birşeydir. Şu şekilde vardır diyebiliyor muyuz? Bu canlı bu canlıya dönüşmüştür veya şu anki şu canlı şu canlıdan dönüşmüştür dediğimizde bunun ispatı yok ama nasıl oluyorsa bilimsel gerçeklik olarak evrim var. Yani ki; teori, tez, antitez, sentez karışık mevzular oluyor evrim konusunda. İspatı var teorisi sorunlu. Hele de teorisi ilk canlı konusunda tam bir muamma. Bu yüzden bu teoriye eklenecek şey Tanrı'nın varlığı. Ara geçiş formlarından da bir kemiğe güvenmiş bir arkadaş. Alo, dünyada milyontane canlı var, eh o zaman aşağı hesaptan binlerce ara tür olması lazım değil mi? Bana kalırsa türler kendi grupları arasında evrimleşebiliyor. Yani ne bileyim at-eşek evrimleşerek zebra olabilir gibi geliyor veya katır. Bir balinadan bir fili düşünemiyorum... Ama zaten hücre denilen nevzuhur şey herşeye farklı farklı dönüşüyormuş...Ammaannn be, hukuk fakültesi bitirmiş bir adam kalkmış evrim hakkında ahkam kesecek. Kamu Yönetimi mezunları, İktisatçılar, lise öğrencileri; herkes kalkıp konu evrim olduğunda biyolog kesiliyor. Bir üniversitede aynı evde kaldığımız biyologluk öncesi öğrencisine sorduğumuzda da evrimi; okuduğu vakıf kitaplarından olacak dut yemiş bülbül gibi susuyordu...Hasılı biyologlarda evrimi bilmiyorlar bazen. Ben, konunun bu vechesine girmek taraftarı değilim. Bir ara Hz. Adem ve Hz. Havva'nın doğan çocuklarının birbirleriyle evlenerek mi şu anki dünya nüfusuna ulaşıldığı paralelindeki soruya verdiğim cevapta; Allah'ın ahlak anlayışı değişmez. Şu an iki kardeşin evlenmesi ahlaki değilse o zamanda değildi demiş ve Yaratıcının varlığını yok saymadıktan sonra evrimin olabileceğini söylemiştim. İslam tarihinde benzer teorilerin çok önceden ortaya atıldığını da söylemiştim. Yine; atalarımın maymun olmasından ziyade beyin yapıları çok da gelişmemiş insanlardan olduğunu tercih etmiştim. Evrimciler, atalarımı maymun etmedikten sonra, tanrının varlığını da yok saymadıktan sonra benim açımdan ehemmiyet taşımıyorlar. Şimdi kalkıp müslüman bir bilim adamından evrimin müslümancasını ya da islami evrim teorisi ortaya atmasını bekliyorum. Atanlar var demeyin. Komplike bir bakış açısıyla "biyoloji"yi kullanarak; Allah, ilk insanı belirli şartlar altında oluşacak şekilde yaratmıştır. Allah, "ilk canlıyı yaratıp" tekrar tekrar yaratmaya devam etmiştir. Bu yaratışlar şöyle şöyle olmuştur. İspat mı istiyorsunuz. Aksi ispatlanana kadar bizim teori doğrudur deyin. Bu ne lan, teori doğru olduğuna göre teori olmaktan çıkıyor muydu? Bu ilimciler de, ne kadar kavram varsa hakkından geliyorlar, kendileri gibi bozuyorlar ya hu... Neyse; Mehmet Bayraktar'a selam, evrilmeye devam. Baksanıza, Tayyip Erdoğan bile evrim geçirip değişmedi mi? Herkese iyi "şeker bayramları". Ramazanda 5 kilo vermişim, Bayramda 5 kilo şeker yemem lazım. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Evrim vardır, bilimsel gerçekliktir. Nedir, nasıl vardır? Bu sorunun cevabı ya bilimsel nedenlemeye götürecek bizi veya teoriye. Bir canlının başka bir canlıya dönüşmesinin ispatı sadece laboratuar ortamında ispat edilemez. Ama bir canlının başka bir canlıya dönüşmesinde "ara geçiş formu" :-) yla dolu olması gereken dünyada biraz kısır bulgular var. Tekrar başa dönersek; var olan bu evrim bilimsel gerçekliği nasıl birşeydir. Şu şekilde vardır diyebiliyor muyuz? Bu canlı bu canlıya dönüşmüştür veya şu anki şu canlı şu canlıdan dönüşmüştür dediğimizde bunun ispatı yok ama nasıl oluyorsa bilimsel gerçeklik olarak evrim var. Buda bir diğer örnek. Bekir arkadaşımız sağolsun bana benim atladığım birşeyi örnek olarak vermiş İşte canlıların evrimini bilimsel kaynaklardan değil, bilim dışı karşıtlarından okumanın neticesi. "Ara geçiş formu niye yok ?" Birincisi kim söylüyor olmadığını. Yani bilim adamları mı söylüyor ? Hayır. HY. HY'nın kafasında canlandırdığı ara geçiş formu nasıl bir şey ?: İki modern canlının ortası bir canlı. -http://talkorigins.org/faqs/faq-transitional.html- Bu linkte "olmadığı" iddia edilen fosillerin listesi. Ama HY ve müritlerinin kafasındaki ara geçiş formu şöyle bir şeydir ; insan ve maymun arası bir canlı. Balık ve timsah arası bir canlı. Bu aşağıdaki videoda, HY ve müritlerinin hazırladığı "Yaratılış Atlası" adlı kitabın ve serginin niteliği ve ara geçiş formundan ne anladıkları iile ilgili Richard Dawkins'in konuşmasını seyredebilirsiniz. Videoda Dawkins bu atlasla dalga geçmektedir. -http://www.solvideo.org/video/503742ecf8d7680/Dawkins-Yarat%C4%B1l%C4%B1%C5%9F-Atlas%C4%B1%E2%80%99yla-dalga-ge%C3%A7iyor- Dalga geçmekte haklıdır çünkü, balık oltaları hazırlayan bir firmanın web sitesinden çaldığı fotoğrafların üstünde photoshop ile oynayıp "bakın şu kadar milyon yıllık fosil. Bu da aynı canlının bugün ki hali" adıyla bastığı. Bir fosil fotoğrafı alıp, o fosildeki canlıyla aynı familyadan bile olmayan başka bir modern canlının fotoğrafını yanına ekleyip "aha bakın aynı" demiş HY bu "atlas"ta Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Buda, HY ve müritlerinin kafasındaki "ara geçiş formu" gibi olmasada ( canlılarının evrimini modern hayvanların başka bir modern hayvandan türediği şeklinde sunmaya çabalamaktadırlar) gerçek anlamda bir ara geçiş formunun en bariz özelliklerini taşıyan örnek : archaeopteryx lithographica 160 milyon yıl önce yaşayan bu canlı, kuşların atasıdır. Ve hem bir sürüngen (dinazor) hemde kuş özellikleri taşımaktadır. Bu canlı için hem bir kuş, hemde bir sürüngen diyebilirsiniz. 1 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Evrim vardır, bilimsel gerçekliktir. Nedir, nasıl vardır? Bu sorunun cevabı ya bilimsel nedenlemeye götürecek bizi veya teoriye. Bir canlının başka bir canlıya dönüşmesinin ispatı sadece laboratuar ortamında ispat edilemez. Ama bir canlının başka bir canlıya dönüşmesinde "ara geçiş formu" :-) yla dolu olması gereken dünyada biraz kısır bulgular var. Aslında evrim konusunda ilgili araştırmacıların, Evrim konusunda, buldukları her fosil başlı başına birer Ara Geçiş Formu'dur. Hiçbir Evrimci ve Biyolog, Ara Geçiş Formu konusunda, Evrimin olup olmadığından şüphe ettirecek çapta bir Ara Geçiş Formu eksikliğinden söz etmez. Ara Geçiş Formu'nun olmadığını ya da eksik olduğunu söyleyenler H.Y.ci kesimdir. Oysa, örneğin Homo Sapiens Sapiens, yani biz, İnsan; Kendisinin türediği ataları ile kendisinden türeyecek olan torunları arasında bir ara geçiş formudur. Yani bulunan her fosil, kesinlikle, kendisinden önceki ataları ile kendisinden sonra gelmiş olan torunları arasında bir Ara Geçiş Formudur. Zaten eğer öyle olmasaydı, türlerin, cinslerin, familyaların sınıflandırması yapılabilmiş olamazdı. Canlıların sınıflandırmasını incelediğinizde, yeterince Ara Geçiş Formu olduğunu çok net görmüş olacaksınızdır. Ancak siz Ara Geçiş Formu denildiğinde, yarısı şempanze-yarısı insan, yarısı kangusu-yarısı at, yarısı zebra-yarısı eşek, yarısı Trex-yarısı tavuk, yarısı deniz yıldızı-yarısı balık gibi mitolojik yaratıkları algıladığınız için Ara Geçiş Formlarının olmadığını sanıyorsunuz. Elbette ki eğer "Ara Geçiş Formu" denildiğinde tanımlanan şey "Sfenks" gibi yarısı aslan yarısı insan, "Satir" gibi yarısı keçi yarısı insan, "Sentor" gibi yarısı at yarısı insan türünden canlılar olsaydı, o zaman Ara Geçiş Formlarının olmadığından emin olabilidiniz... Tekrar başa dönersek; var olan bu evrim bilimsel gerçekliği nasıl birşeydir. Şu şekilde vardır diyebiliyor muyuz? Bu canlı bu canlıya dönüşmüştür veya şu anki şu canlı şu canlıdan dönüşmüştür dediğimizde bunun ispatı yok ama nasıl oluyorsa bilimsel gerçeklik olarak evrim var. Hangi canlının neye neyden dönüştüğü ile ilgili bulgular, kemikler var... Evrimsel değişimin tespiti sadece bulunan kemiklere göre de yapılmıyor üstelik. Bulunan fosillerin ait oldukları çağa, o çağın tahmini doğal şartlarına, habitatına, beslenme rejimlerine, olanaklarına, kaynaklarına, bitki örtüsüne, mevsimsel yapısına vs. bakılıyor. Ona göre o canlının ne olup olmadığı tespit ediliyor. Örneğin dinozorların sıcak kanlı mı yoksa soğuk kanlı mı oldukları tartışma konusuydu; Bunun tespit edilebilmesi bile, sınıflandırmada alacakları yeri doğrudan etkiliyor. Ardından da örneğin Trex'in ya da Raptor'un, evrimsel süreçte Kuş'a mı yoksa Solucan'a mı dönüşüp dönüşmediğini kestirebiliyorsunuz.. Yani ki; teori, tez, antitez, sentez karışık mevzular oluyor evrim konusunda. İspatı var teorisi sorunlu. Hele de teorisi ilk canlı konusunda tam bir muamma. Bu yüzden bu teoriye eklenecek şey Tanrı'nın varlığı. Ara geçiş formlarından da bir kemiğe güvenmiş bir arkadaş. Alo, dünyada milyontane canlı var, eh o zaman aşağı hesaptan binlerce ara tür olması lazım değil mi? Binlerce Ara Tür mü? Sanırım siz bu "Ara Tür" tanımını, bir de "Asıl Tür" olduğu düşüncesine dayanarak yapıyorsunuz. Yani örneğin biz çok mükemmel yaratıklarız, ama geçmişte, bizim kadar mükemmel olmayan, yarım yamalak, eğri büğrü yaşayan, bize geçişte sadece bir durak olan Türler var... Yapmayın, böyle bir şey olabilir mi? Ara Geçiş Formu dediğiniz türler, kendi yaşamlarını sürdürebilecek ve soylarını türetebilecek, genlerini aktaracak kadar mükemmeldiler. Mükemmel olmaları, illa ki bir Tanrı tarafından yaratılmış olmalarına bağlı değil. Bir terliksi hayvan tek hücrelidir ve insanın doğadaki varlığından çok daha eski bir geçmişi vardır. Ancak tek hücreli ve ilkel bir yapıda olmasına karşın, genlerini aktarmakta insan türünden kat be kat daha mükemmeldir. Yani mükemmellik insan türünün aklını kullanması ya da elini işletebilmesi ile olmuyor. Yeryüzünün sahip olduğu toplam popülasyonu ya da türleşmeyi hesaba kattığımızda, Bugün var olan canlılık ve çeşitliliği, Toplamın yalnızca %1inden belki de daha azına karşılık geliyor. Yani yeryüzünde %99dan fazla bir oranda populasyon, canlılık ve çeşitlilik yok olmuş durumda. Ve o yok olan canlılık, takdir edersiniz ki %1den bile daha az olan bugünün çeşitliliğinden %99kat daha mükemmeldi. Peki bu, bugünkü çeşitliliğin kusurlu ya da eğri-büğrü, yarım-yamalak olduğu anlamına mı geliyor? Hayır, Bugünkü çeşitlilik de en az o yok olan kadar mükemmeldir, ancak yapıları ve var oluşları farklı devir ve zamandadır; o kadar. Yani Ara Geçiş Formu dediğinizde kastettiğiniz şey çok önemli dostum. Bir canlının bilek kemiğinin yapısı, o canlının nasıl bir yürüyüş biçimine sahip olduğunun, Nasıl bir zıplama ve duruşa sahip olduğunun en önemli göstergesidir. Bir canlının zıplama, yürüyüş ve duruş biçimleri de, o canlının ne tür bir av ya da avcı olduğunu ortaya koyar. Örneğin iki ayağı üzerinde durup durmadı, ayakları-bilekleri üzerinde dönebilip dönemediği... Hızlı koşmaya uygun olup olmadığı... Yani o canlı Etçil mi değil mi kestirebilirsiniz; Avcı ise etçildir ve omurgalı ise sinmeye, gizlenmeye ve hızlı saldırıya, bileği üzerinde dönebilmeye uygun bir bilek kemiği vardır. Bu da o canlının doğal beslenme yapısını, rejimini ortaya koyar. Döneme ait tespit edilmiş başka fosiller ve bulgular ile karşılaştırıldığında, bunlar size umduğunuzdan çok şey verir emin olun... Bana kalırsa türler kendi grupları arasında evrimleşebiliyor. Yani ne bileyim at-eşek evrimleşerek zebra olabilir gibi geliyor veya katır. Bir balinadan bir fili düşünemiyorum... Şükür ki Evrim işini, sizin düşünebilmenize bırakmıyor. Balinalar örneğin, bildiğim kadarıyla etçil-avcı bir kara hayvanından evrimleşti. Peguenler de büyük olasılıkla Martı ile aynı ortak aradan geliyor. Gördüğünüz gibi nasıl ki Tanrı istediği zaman zarlar dikine bile gelebiliyorsa! Evrim de hiç ummadığınız yaratıkların, hiç ummadığınız türlere dönüşmüş olmasını sağlamış olabiliyor... atalarımın maymun olmasından ziyade beyin yapıları çok da gelişmemiş insanlardan olduğunu tercih etmiştim. Evrimciler, atalarımı maymun etmedikten sonra, tanrının varlığını da yok saymadıktan sonra benim açımdan ehemmiyet taşımıyorlar. Aslında teorik olarak bile hiçbir Evrimci, insanların maymundan geldiklerini söylemez ve iddia etmez. Maymunlar ile ortak bir atadan türediklerini savlarlar. Daha güncel bir teoriye göre, bugün bizi yani Homo Sapiens Sapiens'i ortaya çıkaran sürecin ilk adımını, bir Homo Sapiens klanında, diğer bireylerden daha zeki bir birey doğurmuş olması olasılığı yüksek olan bir dişiye bağlar. Yani şöyle düşünün: İnsanların atası olan bir İnsansı klanında, diğer insansılardan biraz daha zeki, biraz daha yetenekli bir birey doğuyor. Bugün bile diğerlerinden daha zeki ve yetenekli insanlar doğabilmektedir; özellikle çeşitliliği gözönünde bulundurabilirseniz... Neyse, küçük bir klanda, diğerlerden daha zeki ve yetenekli tek bir birey, çok büyük anlam ifade eder... Daha zeki olması, diğerlerinden daha yetkin bir eş seçimine ve kendi genlerini aktarabileceği çocuklarını türetebilme olasılığını yüksek tutar. Ve daha yetkin bir yaşam süren bu tek bireyin çocukları da, onun genlerine sahip olduğu için elbette ki baskın olacaklardır. Ve onlarda, anne-babaları gibi, diğerlerinden daha baskın bir yaşam ve daha verimli bir çoğalış, gen aktarımı sağlayacaklardır. Böylelikle o klan içerisinde zamanla baskın hale gelip, daha zayıf genler yok olacaktır. O klan genlerini, başka klanlara aktarabildiği ya da kendi nüfusunu güçlü kılabildiği ölçüde var kalacaktır. Ki bu türlü bir çoğalışın illa ki tek bir klanda olabileceğini düşünmek aslında çok sığ bir düşünce olabilir. Yaşamın çeşitliliği içerisinde kim bilir kaç İnsansı türünde böyle çeşitlilikler yaşandı ve kim bilir kaçı baskın hale gelebilirken, kaçı yok olup gitti, türeyemedi... Yani merak etmeyin, insanların ataları maymun ya da bir şebek değildi; Bildiğin insansılardı... 2 Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Şu dünyada, var olan bütün üniversiteler, bütün bilim kuruluşları ve bizahiti bilimin kendisinin ne dediğini değilde, hiçbir bilimsel yetkinlikleri, kavramsal düzeyde dahi bilimsel yeterlilikleri olmayan adamları sırf "Allah diyor adamlar" diye dinliyen insanlara sesleniyorum. Yahu tamamda. En azından orada okuduğunuz safsatalar hakkında bilim ne diyor şöyle bir gözatsanız sorduğunuz soruların bir çoğundan otomatikman vazgeçersiniz Merak ettiğim, hastalanınca hocaya mı üfletiyorsunuz kendinizi yoksa hastaneye mi gidiyorsunuz ? Tatil planı yaparken, tatil yapacağınız günlerde hava durumunu öğrenmek için meteorolojinin dediklerini mi dikkate alıyorsunuz yoksa falcıya mı gidiyorsunuz ? Peki o halde neden bilimsel bir konuda, bilimin kendisini değilde, bilimle alakası olmayan adamları referans alıyorsunuz ? Hadi aldınız. Neden "yahu birde bilim ne diyor bu konuda ona bakalım" demiyorsunuz ? 1 Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 . . . "atlas"ta Herkes, herşeyle dalga geçebilir. HY'da evrimle dalga geçiyor. Veya geçtiğini sanıyor. Ara geçiş formu mahsus tırnak işareti içerisine alınmış ve sonuna gülme efekti eklenmiştir. Ara geçiş formu yok diyen ben değilim HY veya Adnan Oktardır. Hiç işim olmaz kendileriyle. Hiç de hazetmem. Ben, kısırlıktan bahsediyordum, bu bahsi ederken de türlerin bu kadar birbirine dönüşmesinin mümkünatının bulunmayacağına dair at-eşek örneğini verdim. Yine; türlerin birbirine dönüşmesinde; atalarımın akil yaratıklar olmasına bir göndermede bulundum. Bir arkadaşımız atalarımızın insansılar olması gerektiğini ifade buyurmuş. İnsansı nasıl oluştu pekiyi. İnsansı hayvansıdan mı evrildi. İnsansı ile hayvansı arasındaki formlar nedir mesela. İmdi, tek hürceli bir canlıdan milyonlarca farklı tür oluşacak. Bunu da sadece ortama bağlayacağız. Aynı şartlar içerisindeki canlıların aynı şeye dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğuna göre; ya martıların hepsinin penguene dönüşmesi gerekiyordu veya suya giren kara yaratıklarının hemen hepsinin benzer birşeyler olması gerekiyordu. Siz burayı anlayın artık. Yani ki; bu kadar çeşitli canlı türünün evrim teorisinin geçiş efektleriyle olması mümkün değil. Zaman yeterli değil. 5-6 milyar yıl daha olsa belki birşeyler çıkar ortaya. Tesadüfen ortaya çıkan ilk canlı sen nelere kadirsin yahu... Bu arada CYRANO; verdiğin linkteki metni okumaya yetecek ingilizcem olsaydı KPSS'den takılmazdım. Bu arada şu yarısı at yarısı insan'ın ismini merak ediyordum. Sentor mu imiş. Teşekkürler bu bilgi için...Bizim buralarda sürekli gözüme çarpan bir resim kursu afişi var. Afişte bir Sentor, sırtına çıplak bir kadını almış. Varya dehşetengiz bir resim... Bu arada "Böylelikle o klan içerisinde zamanla baskın hale gelip, daha zayıf genler yok olacaktır." sözü evrimle beraber anıldığı için de sorun teşkil ediyor. Yani ki zayıf genler yok olmuyorlar. Hitler'de zayıf genlileri yok etmek için böyle bir mantık güttü ama neyse. Aman, ortaya atılan "teoriye" dikkat edin. Nazariyat ile tatbikat değişebiliyor. Selamlar ile... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Herkes, herşeyle dalga geçebilir. HY'da evrimle dalga geçiyor. Veya geçtiğini sanıyor. HY evrimle değil bilimle dalga geçmeye çalışıyor. Ama Dawkins'in dalga geçtiği şey ne bir fikir, ne bir çalışma. Dawkins bariz bir dolandırıcılıkla dalga geçiyor. Balık zokaları satan bir firmanın web sitesinden zoka resimleri alıp, photoshopla üstünde oynayıp, bakın fosilin bugünki hali hiç fark yok demek gibi şarlatanlıklarla dalga geçiyor. Bunu "herkes herşeyle dalga geçebilir" şeklinde açıklayamayız. Çünkü bu özellikle dalga geçilmesi gereken birşey. Ara geçiş formu mahsus tırnak işareti içerisine alınmış ve sonuna gülme efekti eklenmiştir. Ara geçiş formu yok diyen ben değilim HY veya Adnan Oktardır. Hiç işim olmaz kendileriyle. Hiç de hazetmem. Ben, kısırlıktan bahsediyordum, bu bahsi ederken de türlerin bu kadar birbirine dönüşmesinin mümkünatının bulunmayacağına dair at-eşek örneğini verdim. Yine; türlerin birbirine dönüşmesinde; atalarımın akil yaratıklar olmasına bir göndermede bulundum. Bir arkadaşımız atalarımızın insansılar olması gerektiğini ifade buyurmuş. İnsansı nasıl oluştu pekiyi. İnsansı hayvansıdan mı evrildi. İnsansı ile hayvansı arasındaki formlar nedir mesela. İmdi, tek hürceli bir canlıdan milyonlarca farklı tür oluşacak. Bunu da sadece ortama bağlayacağız. Aynı şartlar içerisindeki canlıların aynı şeye dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğuna göre; ya martıların hepsinin penguene dönüşmesi gerekiyordu veya suya giren kara yaratıklarının hemen hepsinin benzer birşeyler olması gerekiyordu. Neden "olsa olsa şunu iddi ediyorlardır" yerine basitçe bu konuda bir kitap alıp, canlıların evriminin nasıl gerçekleştiğine ilişkin bilimin ne dediğine bir göz atmıyorsun dostum ? Siz burayı anlayın artık. Yani ki; bu kadar çeşitli canlı türünün evrim teorisinin geçiş efektleriyle olması mümkün değil. Zaman yeterli değil. 5-6 milyar yıl daha olsa belki birşeyler çıkar ortaya. Tesadüfen ortaya çıkan ilk canlı sen nelere kadirsin yahu... Bak ısrarla ne diyorum ? Canlıların evrimini bilimden değil, karşıtlarından okumak. Sen şu ana kadar kaç paragraf yazmışsın. Ama ben henüz yazdıklarının veya eleştirdiklerinin arasında canlıların evrimine ilişkin bilimsel görüşe rastlıyamadım. Sen kendi zihninde bir karşıt görüş oluşturmuşsun onu eleştiriyorsun. "Tesadüfen ortaya çıkan ilk canlı" Yine HY'nin canlıların evrimine ilişkin uydurduğu bir kavram. Dostum sen neyi eleştiriyorsun ? Eleştirdiğini düşündüğün şeyden bahsetmiyorsun çünkü. Bu arada CYRANO; verdiğin linkteki metni okumaya yetecek ingilizcem olsaydı KPSS'den takılmazdım. Pekte ingilizceye gerek yok. Listelenen fosillerin isimlerini aratıp yüzlerce türkçe kaynak bulabilirsin. İngilizce bir metinde latince isimleri ayırt etmek içinde ingilizceye pek gerek yok dostum. Bu arada "Böylelikle o klan içerisinde zamanla baskın hale gelip, daha zayıf genler yok olacaktır." sözü evrimle beraber anıldığı için de sorun teşkil ediyor. Yani ki zayıf genler yok olmuyorlar. Hitler'de zayıf genlileri yok etmek için böyle bir mantık güttü ama neyse. Doğada zayıf genler yok oluyorlar. Bu en temel doğa yasalarından birisidir. Zayıf genlerin doğada hiçbir şansı yoktur. Doğada sadece en güçlü ve en sağlıklı genler gelecek nesillere aktarılır. Doğada sakat doğan yavrusunu besleyen bir memeli gördün mü? Zayıf erkeğin sürü içerisinde çiftleşebildiğini? Ancak biz insanoğlu olarak toplumsal yaşantımızı doğa yasalarıyla yönetmeyi bırakalı onbin yıllar oluyor. Diğer canlılardan farklı olarak doğada olmayan normlar, yasalar ve kurallar geliştirdik. Bunlara "insanlık değerleri" diyoruz. Hitler ve benzerlerinide, insanlık değerleriyle yargılıyoruz. Aman, ortaya atılan "teoriye" dikkat edin. Nazariyat ile tatbikat değişebiliyor. Bilimin işi doğanın gerçeklerine ulaşmaktır. O gerçekleri insanların nasıl ve ne amaçla kullandığı ve kullanacağı konusu ise insanlığın işidir. O ortaya atılan teori sayesinde inşa edilen biyoloji olmasaydı peki ? Hitler'in kavgam'ı kitap olarak basıp milyonlara okutturabilmesinin sebebi ne kadar Gutenberg'ler ise bu dediğinde o kadar alakalı. 1 Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 bu bahsi ederken de türlerin bu kadar birbirine dönüşmesinin mümkünatının bulunmayacağına dair at-eşek örneğini verdim. Yine; türlerin birbirine dönüşmesinde; atalarımın akil yaratıklar olmasına bir göndermede bulundum. Evrim'de "Türlerin birbirlerine dönüşmesi" gibi birşey yoktur. Yani bugün eşekler ne kadar çabalarsalar çabalasınlar at'a dönüşemezler. Ya da Solucanlar yılan olamazlar. Karga istediği kadar çabalasın tavuk olmaz. Bir tür, çağdaşı bir türe dönüşmez. Bir tür, henüz var olmayan başka bir türü oluşturur sadece ve bu binlerce, milyonlarca yılı alan bir süreçtir. Bir neslin görebileceği, gözleyebileceği bir süreç değildir. Şimdiye kadar gözlenebilen evrim türlerinden en basiti sanıyorum ki HIV virüsünün evrimiydi. Önceden tek bir yapıdayken, şimdi HIV1 ve HIV2 olarak iki ayrı kola ayrıldı 40-50 sene içerisinde. O da virüs boyutunda işte, düşünün yani... Bir türün, diğerine dönüşmesinin mümkünatı elbette ki yok; Ancak bir tür, yeni bir türe dönüşebilir, bu apayrı birşey... Bir arkadaşımız atalarımızın insansılar olması gerektiğini ifade buyurmuş. İnsansı nasıl oluştu pekiyi. İnsansı hayvansıdan mı evrildi. İnsansı ile hayvansı arasındaki formlar nedir mesela. "İnsansı Hayvan" diye birşey yok. İnsan, biyolojik olarak zaten Hayvandır; Omurgalı ve Memelidir. İnsansılar, Primatlar ailesine mensuptur. Primatlar da Memeliler'e, o da Omurgalılar'a... Omurgalılar'da Hayvanlar alemine bağlıdır... Yani insan zaten Hayvandır, Bugün bir çöl faresi bizden daha ilkel ya da eksik değil. O da ve biz de yaşamlarımızı sürdürebiliyor ve genlerimizi aktarabiliyorsak bugün, Aynı seviyede moderniz... İmdi, tek hürceli bir canlıdan milyonlarca farklı tür oluşacak. Bunu da sadece ortama bağlayacağız. Aynı şartlar içerisindeki canlıların aynı şeye dönüşmesi kuvvetle muhtemel olduğuna göre; ya martıların hepsinin penguene dönüşmesi gerekiyordu veya suya giren kara yaratıklarının hemen hepsinin benzer birşeyler olması gerekiyordu. Sen heralde bir okus pokusla, tüm yaratıkların, aynı koşullarda aynı şeylere dönüşebileceğini umuyorsun... Oysa anlattım, bireyler martı iken penguene dönüşmez. Martı ile Penguenin ortak atası olan canlılar belki coğrafi, belki de beslenme zorunlulukları yüzünden ayrı bölgelerde yaşamak durumunda kaldılar. Diyelim ki o atalardan sıcak bölgeye gidenler için yaşamsal kaygı uçabilmekti ve onlar bu özelliklerini genlerine aktardılar. Zamanla da, binlerce yıl sonunda, bu uyum süreci Martıları ortaya çıkardı. Ve bu uyum devam ediyor, binlerce yıl sonra da daha yeni bir türe evrilecektir. Yine o atalardan soğuk ve sulu ortamda kalınca onlar içinde yaşamsal olan gereksinim uçmak yerine yüzmen oldu. Ve aralarında yüzmeye yatkın olan bireyler daha güçlü oldu. Bu özelliklerini çocuklarına aktardılar, binlerce yıllık süreçte hep daha iyi yüzebilen ve soğuğa daha dayanıklı olan bireyler çoğunluk oldu. Böylelikle Penguenler evrildi... Yani hepsi birden bir şeye hop diye dönüşmüyor. Olay genlerin aktarımında ve çok çok uzun bir süreçte gerçekleşiyor. Siz burayı anlayın artık. Yani ki; bu kadar çeşitli canlı türünün evrim teorisinin geçiş efektleriyle olması mümkün değil. Zaman yeterli değil. 5-6 milyar yıl daha olsa belki birşeyler çıkar ortaya. Tesadüfen ortaya çıkan ilk canlı sen nelere kadirsin yahu... Eğer mümkün olmasaydı bu kadar canlı türünün ortaya çıkması, bugün bilgisayar başında bu şeyleri yazanlar olarak sen ve ben de olamazdık. O evrim süreci vardı ki biz de şu an varız... Ve dünyanın yaşı zaten 5,5 Milyar yıldır. Yani bak insan aklı bir; dediğin tutuyor Bu arada "Böylelikle o klan içerisinde zamanla baskın hale gelip, daha zayıf genler yok olacaktır." sözü evrimle beraber anıldığı için de sorun teşkil ediyor. Yani ki zayıf genler yok olmuyorlar. Hitler'de zayıf genlileri yok etmek için böyle bir mantık güttü ama neyse. Aman, ortaya atılan "teoriye" dikkat edin. Nazariyat ile tatbikat değişebiliyor. Hiç birşey demiyorum 2 Alıntı
Φ bekir Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Neden "olsa olsa şunu iddi ediyorlardır" yerine basitçe bu konuda bir kitap alıp, canlıların evriminin nasıl gerçekleştiğine ilişkin bilimin ne dediğine bir göz atmıyorsun dostum ? CYRANO'cuğum, olsa olsa şunu iddia ediyorlardır dediğim yok ki. Cevap verirken de doğrudan senin evrim hakkında söylediklerine ve başka bir arkadaşın söylediklerine bakarak cevap verdim. Bak ısrarla ne diyorum ? Canlıların evrimini bilimden değil, karşıtlarından okumak. Sen şu ana kadar kaç paragraf yazmışsın. Ama ben henüz yazdıklarının veya eleştirdiklerinin arasında canlıların evrimine ilişkin bilimsel görüşe rastlıyamadım. Sen kendi zihninde bir karşıt görüş oluşturmuşsun onu eleştiriyorsun. "Tesadüfen ortaya çıkan ilk canlı" Yine HY'nin canlıların evrimine ilişkin uydurduğu bir kavram. Dostum sen neyi eleştiriyorsun ? Eleştirdiğini düşündüğün şeyden bahsetmiyorsun çünkü. canlıların evrimine ilişkin görüşe rastlamadım demişsin. Siz, hangi görüşleri yazmışsınız. Evrim vardır bilimsel görüş. Siz, kafanızda evrime inananlar ve inanmayanlar diye birşey oluşturmuşsunuz. Türkiye üzerinden gidip; karşı çıkanlar Harın Yahya'yı takip ettikleri için karşı çıkıyorlar, bunların bilimden haberi yok, söyledikleri de bilime aykırıdır deyip bu mantıkla gidiyorsunuz bu konuda. Ben, konu tartışılırken gördüğüm sorunlara değinirken aynı zamanda evrim denilen olgu kapsamında teoriye karşı çıkması gerekenlerin kendisine de karşı çıkmalarına söz ediyorum. Teori; tanrının varlığını yok saydığı için karşı çıkıyorum ve Adem ve Havva'nın ilk batındaki çocuklarının sonrakiyle evlenmesine karşı çıkma gerekçemi de bu yüzden belirtiyorum. Bana kalırsa evrim vardır. Yine bence Tanrı, canlıların evrim geçirmelerinde en önemli etkendir. Gelelim ilk canlı meselesine. Bir canlının bir başka canlıya dönüşmesi için ilk canlıya ihtiyaç var mıdır yok mudur buna da siz cevap verin. Pekte ingilizceye gerek yok. Listelenen fosillerin isimlerini aratıp yüzlerce türkçe kaynak bulabilirsin. İngilizce bir metinde latince isimleri ayırt etmek içinde ingilizceye pek gerek yok dostum. Birşeyin önünü arkasını okumadan sadece içerisinde geçen isimlere bakarak anlamaya çalışmam. Listelenen şeylerin fosil olduğunu belirtmen güzel olmuş. Bir de niye latince isimler uydurup dururlar hiç anlamam... Doğada zayıf genler yok oluyorlar. Bu en temel doğa yasalarından birisidir. Zayıf genlerin doğada hiçbir şansı yoktur. Doğada sadece en güçlü ve en sağlıklı genler gelecek nesillere aktarılır. Doğada sakat doğan yavrusunu besleyen bir memeli gördün mü? Zayıf erkeğin sürü içerisinde çiftleşebildiğini? Ancak biz insanoğlu olarak toplumsal yaşantımızı doğa yasalarıyla yönetmeyi bırakalı onbin yıllar oluyor. Diğer canlılardan farklı olarak doğada olmayan normlar, yasalar ve kurallar geliştirdik. Bunlara "insanlık değerleri" diyoruz. Hitler ve benzerlerinide, insanlık değerleriyle yargılıyoruz. Bilimin işi doğanın gerçeklerine ulaşmaktır. O gerçekleri insanların nasıl ve ne amaçla kullandığı ve kullanacağı konusu ise insanlığın işidir. O ortaya atılan teori sayesinde inşa edilen biyoloji olmasaydı peki ? Hitler'in kavgam'ı kitap olarak basıp milyonlara okutturabilmesinin sebebi ne kadar Gutenberg'ler ise bu dediğinde o kadar alakalı. Bir tarihlerde bir ineğimizin doğurduğu buzağı bel kemiği gelişmediği için sakat doğmuştu. İnek sürekli olarak yalıyor, emzirmeye çalışıyor ve buzağı da her defasında ayağa kalkıp emmeye çalışıyordu. Süper, gelişmiş, son nokta insan devreye girdi ve buzağının böyle yaşamasının mümkün olmayacağına karar verdi. Çok fazla belgesel izlemekte olan (Türkçesini) bu kardeşin, üç ayaklı yetişkin antilopları da gördü. Yani ki oluyor bazen ama erkeklik meselesi biraz farklı tabii. İnsanlar arasında bile erkeğin zayıfından iyi koca olmayacağını bilen kadınlar hayvansal dürtülerle hakikisini arıyorlar. Neyse, bu fasla girmeyelim... Tekrar tekrar şeker bayramınız kutlu olsun. Çok şeker yiyip motoru bozmayın. Türümün sağlam örneklerinden biri olduğum için benim motoro karışmayın...Yılda bir defa bayram geliyor ve şekerlerin hakkından gelmek benim için vacip mesabesinde... Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Derslerinizi yeniden gözden geçirin. Teoriler hakkında yüzlerce kanıt üretilir ve aksi kanıt üretilemediği sürece kabul edilmeye devam eder. Bir tek aksi kanıt bulursanız teori çöker. Böyle olan teoriyi siz adamın birinin aklına gelmiş, hiç bir kanıtı olmayan bir sav olarak niteleyemezsiniz. Bu tavır bilimden hiç haberi olmamak anlamına gelir. Bir teoriyi beğenmeyebilirsiniz. Ondan kurtulmanızın yolu, daha iyi bir teori getirmektir. Einstein Newton kuramını beğenmedi, ama "bunlar Newton'un uydurduğu, bir gün ağacın altında otururken başına elma düşünce sayıklarken söylediği aslı astarı olmayan şeylerdir" diyerek çürütmedi onu. İzafiyet teorisini ortaya attı. Bilim çevreleri de bunun daha iyi bir teori olduğunu onayladılar. Evrim teorisini beğenmeyenlerin yapması gereken de bu... Örneğin tutar Adem'in boyu otuz metreydi diye bir teori ortaya atarsınız. Olabilir, teori ortaya atma konusunda bir kısıtlama yok. Kanıtın ne diye sorulur. "Dinozorlarla baş edebilmek için anca olur" şeklinde bir kanıt öne sürersiniz. Belki "kutsal kitapta öyle yazıyor zaten" diye de ekleyebilirsiniz belki. Tabii herkes güler ve dinozorların 65 milyon yıl önce ortadan kalktığını, insanın ise en fazla bir kaç milyon yıldır var olduğunu söylerler. Herhalde, Adem diye bir ilk insanın olmadığını da söylerler, gerek duyarlarsa... Bu bir şaka değil, böyle bir teori gerçekten ortaya atıldı ve tekrar geri çekildi! Hayir efendim, bir teorinin OLGU'ya donusebilmesi icin, yani GERCEK olarak anilmasi icin gercekligi kanitlanmalidir. Ayni sekilde gercek olmadigi kanitlanmadigi surece bu teori teori olarka kalir ve yalanlanamaz! Yoksa eger gercekleri ynasittigi kesin olarak biolinseydi, Darwin'in Evrim Teorisine TEORI denmezdi ama OLGU denirdi! Ben burada ne dini yaratilisi savunuyorum ne de Evrim Teorisini elestiriyorum. Zira bu benim haddimi asar bence. Bu sacece GERCEKLIGI IPSATLANAMAMIS teorilerden biridir diyorum! Anlatabildim umarim... Bana fizik okurken de, muhendislik okurken de boyle ogretildi bu! Ve yanildigimi hic sanmiyorum.. Zira OLGU neymis, TEORI neymeis hepsinin tanimini da Internet araciligiyla bulmak mumkundur. Siz isterseniz yine bir arastirin... Alıntı
Misafir ali0_1 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 18 Eylül , 2009 Konunun buraya gelmesi soyut zeminde bir tartışma yapmaktan kaynaklanıyor bence. Başlık nediyor? Ona cevap veren insanlar nediyor? Burada konu H.Y olarak ifade ettiğiniz bir isim ya da fosillerin incelenmesi değil. Konu evrimin eğitimdeki yeriydi ve bir iddiaya göre(sayın Cyrano'nun ifadelerinden yola çıkarsak) "varlığı deney-gözlemle kanıtlanmış olgular" bir görüş olarak ifade edilerek öğretiliyormuş. Böylece "bilim" reddediliyormuş adeta. Yoksa burada biyologların işini onlardan daha fazla sahiplenerek insanlara "bilimsel bakış" dersleri vermeye gerek yok! Getirilsin somut örnekler şu sözü edilen ders kitaplarından(öncesi-sonrası olarak); bakalım, yeri geldi mi objektif bir biçimde hep beraber eleştirelim diyoruz ama yanaşan yok. Ne üzerinde konuşuluyor bu başlıkta belli değil. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2009 Ne üzerinde konuşuluyor bu başlıkta belli değil. Siz anlamamış olabilirsiniz ama bizce bu başlıkta neyi konuştuğumuz son derece açık. Dünya ve ülke gündeminden haberiniz yoksa biraz daha yakından ilgilenin. Sağır sultan bile duydu dincilerin evrimi müfredattan çıkarmak istediklerini. Konu bu! Bilime sırtını dönme, dogmaları pekiştirme, halkı tebaa, kul yapma anlayışları bunlar. Dikensiz gül bahçesi oluşturma, muhalefetin dinsiz, münafık yaftalarıyla sindirildiği bir düzen yaratma çabaları. Son derece belli olan bu işte! ABD'de Evangelistlerce başlatılan evrimin yanında yaratılışı okutma çabaları (tabii orada evrim okutulmasın diye bir abukluğa girmenin ihtimali yok, olamaz. O yüzden yanına yaratılışı koyma çabası sergilendi.) Pastafaryan hareketi ile ortaya çıktığına pişman edildi. Bu hareket yaratılışçıları öyle yerden yere vurdu, ağızlarını açıp savunamaz hale getirdi, pes ettirdi. Gerçi Evangelist dinciler orada bile bir işi başardılar: On Emir'i anayasa mahkemesinin duvarına deyiş olarak bile olsa yazdırdılar. Tabii bizim ABD den akıl alan akıldanemiz var ya ABD'de, burada Pastafaryan yok nasılsa diye ortalığı boş bulup son gaz direk evrimi ortadan kaldırmaya kalkışıyorlar. E, haklılar. burada yaratılışçıların anasından emdiği sütü burnundan getirecek cesur Pastafaryanlar gerçekten de yok... İşte olay bu kardeş... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 19 Eylül , 2009 Hayir efendim, Evrimin yerine geçecek ve okullarda okutulacak yüksek yeni teorinizi sabırsızlıkla bekliyoruz o halde, kolay gelsin, başarılar... Alıntı
Φ Taner Bayram Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 20 Eylül , 2009 Evrimin yerine geçecek ve okullarda okutulacak yüksek yeni teorinizi sabırsızlıkla bekliyoruz o halde, kolay gelsin, başarılar... BEn yaratilis teroilerinin gerek EVrim olsun, gerek dini teroiler olsun hepsinin KISIR DONGU oldugunun farkinda olan biriyim! Ispat olmadan benim icin ne Evrim Teorisi bir gercektir ne de Dini Yaratilis teorileri! Ve bilmedigim ya da ispatlayamadigim seyleri illah gercek diye ona buna empoze etmeyi de ne gerekli goruyorum ne de uygun! Sizin de olayi sirf AKP karsitliginizdan dolayi carpitmaniz da her ne kadar normal gelse de bir o kadar da ACINILIR diye dusunuyorum! Yani istediginiz kadar bas bas bagirin, NE Evrim Teorisi ne de Dini Yaratilis teorileri hic bir zaman ispatlanamamis teorilerdir ve hepsinin mufredattan cikmasi gerekir! Saygilar... Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2009 Gönderi tarihi: 21 Eylül , 2009 Hayir efendim, bir teorinin OLGU'ya donusebilmesi icin, yani GERCEK olarak anilmasi icin gercekligi kanitlanmalidir. Ayni sekilde gercek olmadigi kanitlanmadigi surece bu teori teori olarka kalir ve yalanlanamaz! Herkesin bilimsel kavramlar ve tanımlar için kendi tanımınımı yapmaya çalışması kadar abes birşey olabilir mi ? Yoksa eger gercekleri ynasittigi kesin olarak biolinseydi, Darwin'in Evrim Teorisine TEORI denmezdi ama OLGU denirdi! Evrim zaten bir olgudur bilimde. Evrim Olgusu ile Evrim Teorisi aynı şey değildir. Canlıların evrim geçirdiği bilimsel olarak kanıtlanmış bir olgu. Evrim teorisi ise, canlıların evriminin nasıl ve neden gerçekleştiğini açıklayan bir teoridir. "Teori denmezdi olgu denirdi" şeklindeki bir cümle konu hakkında ne kadar malumat sahibi olunduğunu gösterir. Evrim teorisi bir "olgu" olan canlıların evrimini açıklayan teoridir. Canlıların evrimi, evrim teorisinden bağımsızdır. .."Evrim hem bir teori hem de bir olgudur (bilimsel bir gerçektir)"... "Evrim olgusu" ile kast edilen, bilimsel gözlemler ve deneyler ile meydana geldiği görülmüş olan, biyolojik organizma topluluklarındaki değişimlerdir. "Evrim teorisi" ile kast edilen ise bu değişimlerin nasıl meydana geldiğinin günümüzdeki bilimsel açıklaması olan modern evrimsel sentezdir. Bu terimlerin yanlış kullanılması ve yanlış anlaşılması, evrim teorisinin doğruluğuna karşı çıkan görüşleri temellendirmek için kullanılmıştır. wikipedia. Neymiş arkadaşım ? Canlıların evrim geçirdiği bilimsel olarak gözlemler ve deneyler yoluyla ispatlanmış bir olgu imiş değil mi? Ben burada ne dini yaratilisi savunuyorum ne de Evrim Teorisini elestiriyorum. Zira bu benim haddimi asar bence. Bu sacece GERCEKLIGI IPSATLANAMAMIS teorilerden biridir diyorum! Anlatabildim umarim... Arkadaşım sen bugüne kadar ispatlanmış kaç teori duydun ? "Teoriler ispatlanamaz". Bana fizik okurken de, muhendislik okurken de boyle ogretildi bu! Ve yanildigimi hic sanmiyorum.. Zira OLGU neymis, TEORI neymeis hepsinin tanimini da Internet araciligiyla bulmak mumkundur. Siz isterseniz yine bir arastirin... Sen hangi okulda ders gördüğünü söyle ben hemen sana o okulun müfredatından alıntı yaparak iddia ettiklerinin yanlışlığını göstereyim. Bu kadar basit. Ya da okulda önemli değil, hangi dersi aldığını söyle o dersin müfredatından alıntı yapayım Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.