Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

YAŞASIN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

 

8 MART'IN TARİHÇESİ

 

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika'nın New York kentinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini, uzun çalışma saatlerini ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir.

 

Bu olaylardan 52 yıl sonra Danimarka'nın Kophenhag şehrinde düzenlenen Kadın Sosyalist Enternasyonel toplantısında 8 Mart 1857 de New York'ta başlayan, kadınların haklarını kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl Kadın Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdılar.

 

Kadın hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşıyordu. Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yıl etkinlikleri içerisinde Birleşmiş Millteler 8 Mart gününü Dünya Kadın Günü olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977 de, Birleşmiş Milletler genel toplantısında Kadın hakları, uluslararası barış günü olarak kabul edildi.

 

Bu kabulün altında iki temel neden açıklandı, Dünya barışının korunması, sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için kadınlarında eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olnak gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.

 

Dünya Kadınlar Günü kadınlar açısından çok daha farklı bir gün günümüzde. Kadın haklarının kazanılmasında nerelerden başlandığını ve bugünlere nasıl gelindiğinin hatırırlanması içinde özel bir gün. Bir çok gelişmiş ülkede kadın hakları çok ilerlemeler göstermiş olsada, ülkemizde ve gelişmeke olan ülkelerde kadın hakları ne yazıkki istenen seviyelerden oldukça uzakta. Dünya Kadın Günü dünya kadınları arasında da bir dayanışma ve deneyim değişimi günü.

 

Dünya Kadınlar Günü ülkemiz içinde de kadın haklarının kazanılması, iyileştirilmesi için konunun gündeme gelmesinde de önemli bir gün. Kadın haklarının ülkemizde kullanımı ne yazık ki homejen bir dağılım göstermiyor. Kazanılan deneyimlerin, tüm ülke sathına yayılması için yılda bir gün olsa da Dünya Kadınlar Günü bizim için ayrı bir önem taşıyor.

 

Dünya genelinde kadın haklarında son yıllarda meydana gelen artış dahi bir çok gerçeği değiştirbilecek nitelikte değildir. Dünyadaki en fakir insanların büyük bir çoğunluğu kadın, dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu yine kadınlar. Kadınlar bugün ülkemizde de erkeklere göre %25 - 50 oranında daha az ücretle çalıştırılmaktadırlar.

 

Bu gün bir Dünya Kadın Günü olmasını sağlayan tarihteki bazı önemli kilometre taşlarını aşağıda veriyoruz:

 

1857 New York: kadinlar 12 saatlik günlük çalışma saatine, düşük ücrete karşı yürüyüşler yaptılar. Polis tarafından dağıtıldılar.

 

1908 New York: 15.000 kadın daha kısa çalışma saati, daha iyi gelir ve oy hakkı için yürüdü. Doğum izni istediler. Kullandıkları slogan "Ekmek ve Gül " idi. Ekmek yaşama güvencesi, karın tokluğunu, gül ise daha kaliteli yaşamı simgeliyordu.

 

1909 İlk Kadın Günü 28 Şubat ta kutlandı. Avrupa'daki kadınlar da Şubat ayının son pazar gününü Kadın Günü olarak kutladı.

 

1910 Clara Zetkin isimli bir Amlan sosyalist kadın, kadın Sosyalist Enternasyonelinde Dünya Kadınlar Günü olmasını önerdi ve kabul edildi.

 

1911 Kophenag kararından sonra ilk kez 19 Mart ta Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre de kutlandı. Yüz binlerce kadın ve erkek değişik aktiviteler yaptılar. Oy verme, seçme seçilme hakları yanısıra meslek edinme ve mesleki eğitim görme haklarını istediler.

 

Bu kutlamalardan 2 hafta sonra Triangel yangınında 140 kadın öldü. Bu olay Amerika çalışma kurallarını büyük ölçüde etkileyen bir yere sahiptir.

 

1917 Rus kadınlar " ekmek ve barış" için grev yaptılar. Yaşam koşullarının kötülüğünü protesto ettiler. Bu olay 8 Mart ta olmuştur ve daha sonra bütün Avrupa ülkeleri tarafından da kabul görmüştür.

 

1977 Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kadın Hakları ve Dünya Barışı Günü olarak 8 mart'ı kabul etti.

Gönderi tarihi:

paylaşımın için teşekkürler sevgili şevval

 

 

YAŞASIN DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ !!!!!

 

 

Çalışma yaşamında karşılaşılan sorunlardan , toplumsal ilişkiler alanındaki yozlaşmaya kadar tüm sorunların kaynağının toplumsal düzenden kaynaklandığı görüldüğü sürece, hiçbir güç kadınları ,kendi kurtuluşlarına yönelik eylemlerinden uzak tutamayacaktır.

Gönderi tarihi:

.

 

KADINLARIMIZ

 

Toprak öyle bitip tükenmez, /dağlar öyle uzakta,

sanki gidenler hiçbir zaman

hiçbir menzile erişemeyecekti.

Kağnılar yürüyordu yekpare meşaleden tekerlekleriyle

Ve onlar

ayın altında dönen ilk tekerlekti.

Ayın altında öküzler

başka ve çok küçük bir dünyadan gelmişler gibi

ufacık kısacıktılar

ve pırıltılar vardı hasta kırık boynuzlarında

ve ayakları altından akan

toprak,

toprak,

ve topraktı.

Gece aydınlık ve sıcak

ve kağnılarda tahta yataklarında

oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.

Ve kadınlar

birbirlerinden gizleyerek

bakıyorlardı ayın altında

geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.

Ve kadınlar

bizim kadınlarımız:

korkunç ve mübarek elleri

ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle

anamız, avradımız, yarimiz

ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen

ve soframızdaki yeri

öküzümüzden sonra gelen

ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız

ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki

ve kara sabana koşulan ve ağıllarda

ışıltısında yere saplı bıçakların

oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan

kadınlar,

bizim kadınlarımız

şimdi ayın altında

kağnıların ve hartuçların peşinde

harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi

aynı yürek ferahlığı,

aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.

Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde

ince boyunlu çocuklar uyuyordu.

Ve ayın altında kağnılar

yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon`a doğru.

 

NAZIM HİKMET

______________________________________________________

 

Bana göre emekçi kadınlar kavramı bugün daha da bir anlamlıdır. Ev hanımı ve iş kadını olarak gördüğümüz kadınlarımızın çalışma ve çalışamama sebeplerinin başında, başta dinsel kaynaklı olmak üzeri, kültürel ve sosyal anlamda demogojik söylemlerle karşı karşıya. Oysa ev kadınlarının çalışma ve üretme savaşımı (daha fazla özgürleşmeleri için vermelerinin önündeki engelleri kaldırmak), emekçi kadınlarımıza onların savaşçı ruhlarının geleneklerini öğretmekten geçiyor. Günümüzde emekçi kadın kavramı itici değil, tam tersine onlara sınıfsal güçlerini anlamaları ve işçi sınıfının mücadelesinde daha aktif yer almalarını için ve tarihsel nesnel gerçeklerden haberdar etmek anlamında önemi ve değeri var.. Ne mutlu bu anlamı ve değeri yüreklerinde hissedebilenlere... :clover:

 

 

.

Gönderi tarihi:

"İlk Osmanlı Kadın Yıllığı- Nevsali Nisvan" adlı eseri araştırırken bir sitede gözüme çarpan bir yazıdan aşağıdaki alıntıyı alıp, kaydetmiştim.

Belki yararı olur düşüncesiyle aktarıyorum.

 

 

Toplumsal Yasamda Osmanli Kadini

 

XX. yuzyilin baslarina kadar kadinin Osmanli toplumunda - ozellikle kentsel toplumda silik bir yeri vardi. Toplum yapisi, giderek daha belirgin bicimde cinslerin ayriligi uzerine oturuyordu. Oyle ki iki ayri dunya soz konusuydu. Her seyden once erkegin dunyasi kamusaldi, kadinin dunyasiysa ozeldi, mahremdi ve ailenin icinde yer aliyordu. Hemen tumuyle eve kapatilip carsaf giymeye mahkûm edilen kadin, kucultulmus bir evrenin icine sikistirilmisti. Bu nedenle de, onun toplumsal yasamdaki rolu onemli olcude sinirlanmisti. Kuran'da, yalnizca, peygamberin karilarina zorunlu kilinan carsafi simgeleyen sozcuk, hicab'dir. Ne var ki, carsaf giyme âdeti zamanla ozgur konumdaki tum Musluman kadinlara yayildi

 

ilginctir ki bu donemde erkekler de hizaya cagrilmis, kendilerinden, kadinlara karsi gerektigi gibi davranmalari istenmistir

 

Bir erkek bir kadina laf atar ya da isaret ederse, ceza yasasinin 202. maddesi uyarinca cezalandirilacaktir." Bununla birlikte, polisin yetkilerine karsin, ozellikle giyim kusam alaninda âdetler gevsemeye baslamisti. Bu konuda Lois Rambert sunlari yazmaktadir: ''Musluman kadinlarin oldum olasi giydikleri ferace ve carsafin bicimi, sonuc olarak, oylesine degismis bulunuiyor ki, bunlarin harem gelenekleriyle bagdasmasi zordur. Entariye benzeyen carsaflar, kolsuz olarak dikilen feraceler iyi ahlak kurallarina uygun olmayan bir model uzerine bicilmektedir. Ve basortulerle yemeniler, saclari oldugu gibi gosterecek kadar incedir. Kimi kadinlar, isi askerler gibi ceket ve manto giymeye kadar vardirmaktadirlar. Carsaf giyme cagindaki genc kizlar, Islamin yasaklarina aykiri urbalar icinde apacik gezip dolasmaktadirlar. Bunun uzun sure hosgorulemeyecegi belliydi. Nitekim bir Padisah iradesi, kadinlara, dinin ilkelerine uygun bicimde giyinmelerini buyurmusyasaklamalarini animsatmayi bir gorev biliyorlardi.

 

1867'de gazeteler asagidaki duyuruyu yayimliyordu: "Kadinlar yalniz ve ancak Sultan Ahmet, Laleli ve Sehzadebasi camilerine gidebilecek, bunlar disinda hicbir buyuk camiye gidemeyecektir; namaz sirasinda bu camilerde yalnizca ve yalnizca hizmetliler bulunabilecek, hicbir erkek iceri alinmayacaktir. Kadinlar, bir iftar cagrisi icin bir yerden bir yere giderken, kalabalik yerlerde durmaksizin ve orada burada gezinirken, vakit yitirmeksizin onlerine bakarak yuruyeceklerdir'').

 

. Abdulhamit'in saltanati ile birlikte kadinin dis yasami yeniden siki bicimde duzenlenmistir. Levant Herald gazetesinde cikan su haber bu gelismeye taniklik etmektedir: ''Majesteleri Sultan'in buyrugu ve Seyhulislam'in talebi uzerine, Danistay'in olurunu alan Icisleri Bakanligi, Musluman kadinlarin giyecekleri giysilerin niteligini ve nasil hareket etmeleri gerektigini belirleyen kurallar koymustur. Genel yerlerde ve islek caddelerde gorunmek ve ziyaretler yapmak Musluman kadinlara yasaklanmistir. Polis memurlari en buyuk uyanikligi gostermeye ve kurallarda ongoruldugunden daha ince bir carsaf giymeye curet eden bir kadin gorur gormez, tutanak tutmaya cagrilmislardir. Tutanak, kurallara karsi gelen kadinin adini ve kurallari cignemenin tum ayrintilarini icerecektir; tutanak Icisleri Bakanligina ve Polis Mudurlugu'ne iletilecektir.

 

 

 

. Mesrutiyet donemi, ayni zamanda Osmanli Imparatorlugu'nda kadin derneklerinin dogusuna da tanik olmustur. Ilk kadin dernekleri -Bati'da oldugu gibi- hayirsever amaclarla kurulmus ve yetkin kadinlarca yonetilmislerdir. Bu derneklerin en eskisi, 1908'de Fatma Aliye'nin kurdugu Cemiyet-i Imdadiye'dir. Dernegin baslica amaci, yardim ve ozellikle Rumeli cephesinde savasan askerlere kislik giysi saglamakti. 1912'de Besim Omer Pasa'nin destegiyle, Hilal-i Ahmer Hanimlar Merkezi kuruldu.

 

Ancak derneklerde orgutlenmeden once Turk kadinlari, 1874'te kurulan ve 1908'de Kizilay'i doguracak olan Malul ve Hasta Askerlere Yardim Cemiyeti'nin de uyesiydiler. Hilal-i Ahmer Hanimlar Merkezi'nin baslica gorevi, Balkanlardan gelen gocmenlere ve savas yetimlerine yardim etmekti. Burada dul ve yetimler korunuyor, egitiliyor, kendilerine is saglaniyordu. Bunlar arasinda Esirgeme Dernegi, Nezihe Muhittin'in kurdugu Donanma Cemiyeti Hanimlar Subesi vb. dernekler, bu donemde ayni amaclar icin kurulmustur. 1913'te Nuriye Ulviye'nin kurdugu Kadinlar Dunyasi adli bir de yayin organi olan Mudafaa-i Hukuk-u Nisvan Dernegi gibi kadin haklarini savunmak, ya da 1909'da Halide Edip (Adivar)'in kurdugu Taâl-i Nisvan gibi kadinlara toplumsal yasamda uyum saglamada yardim etmek gibi amaclarla kurulmus daha pek cok kadin dernegi vardi. Bunlardan, Mudafaa-i Hukuk-u Nisvan pek cok konuda kamuya, acik tavirlar almakta tereddut etmedi. Ornegin, Telefon Kumpanyasi'nin kadin isci almayi reddetmesi karsisinda basarili bir savasim verdi, gene, kadin oldugu icin ucaga alinmayan Belkis Hanim'in sorununu ictenlikle destekledi. Taâl-i Nisvan'a gelince, erkek ve kadinlarin katilimiyla tartismali oturumlar, konferanslar duzenleyen ilk derneklerdendi.

 

 

 

Birinci Dunya Savasi'yla birlikte, carsaftan kurtulma hareketi yeni boyutlar kazandi. Calismak durumunda kalan Turk kadini artik daha pratik bicimde giyinmeye basladi. Carsaf ile pecenin yerini cene altinda dugumlenen basortusu aldi. Bu donusume kuskusuz tepkiler olmuyor degildi. 1908'de cikarilan polis emirnameleri, kadinlara, carsaf ve uygun kadin giysileri giymek zorunda olduklarini animsatiyordu. 1910'dan itibaren hukumetin tutumu, yukarida da gordugumuz gibi Ismail Gaspirali'nin tepki ve ofkesini uyandiracak derecede sertlesti. 1917 Eylul'unde polis Istanbul duvarlarina su duyuruyu astirdi: ''Son aylarda baskent sokaklarinda utanc verici modalar gorulmektedir. Tum Musluman kadinlari eteklerini uzatmaya, korse giymekten sakinmaya ve kalin bir carsaf giymeye cagrilmaktadir. Bu emirnamenin buyruklarina uymalari icin onlara azami iki gun sure taninmistir." Ne var ki zaman degismisti. Bu afis canli bir ajitasyona yol acti. Ust duzey yoneticileri duruma elkoyarak bazi polis memurlarinin yersiz gayretkesliklerini kinamak zorunda kaldilar. Baskent Istanbul'un duvarlarina bu kez de soyle afisler asildi: ''Genel mudurluk, yasli geri kafali kadinlarin bir alt gorevliyi kandirarak, Musluman kadinlarin eski modaya geri donmelerini emreden bir duyuru yayinlatmis olmasindan muteessirdir. Bundan onceki emirnamenin gecersiz oldugu duyurulur''..

ALINTIDIR

::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::

Gönderi tarihi:

2.jpg

 

Fotoğraf Mozambik'ten... Bu kadın, güneşten korunmak için başını geleneksel örtüsüyle kapatmakla yetinmemiş, yüzünün de yanmaması için özel bir formül uygulamış. Ama bu formül, o kozmetik dünyasının en gelişmiş formüllerinden biri değil... Yüzüne sürdüğü bu nemlendirici, bildiğimiz kremlerden değil, topraktan yapılmış. Bu fotoğraf da, kadının her zorlukta ne kadar pratik, sorunlara çözüm getirebilen bir varlık olduğuna iyi bir örnek...

 

 

kadınlarımız her zorlukta yaşamasını ve direnmesini çok iyi biliyor..............bütün emekçilerin günü şimdiden kutlu olsun.........

 

saygılar...... :clover:

Gönderi tarihi:

ağzına sağlık şevval...

tam da heveslendiğim ölçüde yazmışsın...doğrusu 8 Martı'ın çıkış noktasını bilmek önemli gerçekten...

çünkü bu gün,birçok kafada eğlenceden ibaret kalabiliyor...

 

Mücadelemiz,takvim yapraklarında 8 Mart'ı okuduğumuzda başlamamalı...hazırlıklar,dayanışma tek bir güne hitaben olmamalı,alana çıkıp isyan bayraklarını çeken kadınlarımızın akşama eve gidip sözde eş kavramını,anne kavramını sürdürmesi,eş olma gereği akşam sofrasını kurması,anne olma gereği çoçugunu okula giydirip hazırlaması...

 

8 Mart bu değildir,sadece 8 Mart ta da değildir alanlar kadınlarımızın,insan olma kılıfını bizlere laik görerek veya görmeyerek böbürlenen erkeklerin yaşanabilir doğası,bizlerinde doğamızdır...çünkü herşeyden önce ''cins''değil,insanız.... :clover:

 

gecelerde de,sokaklarda da,alanlarda da,zamanın her diliminde de yer alacaktır kadınlarımız....

:clover:

Gönderi tarihi:

yaşamın yarısı biziz

:clover:

 

emeğin yarısıda biz :)

 

aşkın yarısıda biziz :wub:

 

 

 

sevgiyle...

Gönderi tarihi:

resim.jpg

 

 

KADIN

 

Kimi der ki kadın

uzun kış gecelerinde

yatmak içindir.

Kimi der ki kadın yeşil bir harman yerinde dokuz zilli köçek gibi oynatmak içindir. Kimi der ki ayalimdir. Boynumda taşıdığım vebalimdir.

Kimi der ki hamur yoğuran.

Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.

O benim kollarım, bacaklarım. Yavrum, annem, karım, kız kardeşim hayat arkadaşımdır.

 

Nazım HİKMET

 

 

 

 

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaş hala devam ediyor.

 

Kölecilik de, feodalizm de, kapitalizm de bu dünyada kadınlara cehennemi yaşattılar ve yaşatmaya devam ediyorlar...

 

Kadının yeri evidir, kadın narin bir çiçektir gibi söylemler sadece kadınları pasivize etmek için süslenip cilalanmış sözlerden bir kaçıdır...

 

Kadın-erkek eşitliği toplumsal temellerine kavuşturulmadan kadın özgürleşemez....

 

 

Kadın olmak,hem ev kadını,hem iş kadını,hem anne hem eş,herşeyi toparlayıp bir araya getiren ayrıca yetiştiren,fedakarlıklar yapan,hiç şikayet etmeden hepsini bir bir yerine getiren kadın..

 

Aşık kadın,Yalnız kadın,Tüm bunları omuzunda tek başına taşıyan ve taşımasını beceren yorulsada asla yılmayan kadın..

 

Bütün emekçi kadınlar, emekçi kadınlar günümüz kutlu olsun.... :clover:

Gönderi tarihi:

"kadınlar feministlerin yalancı vaadleriyle değil, proleterya partisiyle kurtuluşa ulaşabilir" V.I. Lenin.

 

8 mart dünya emekçi kadınlar günü kutlarım.

Gönderi tarihi:

Dünyanın neresinde olursa olsun, insanlığa karşı her hareketin, faşizmin, ırkçılığın karşısında gelişen her mücadelede kadınlar yer almışlardır.

 

Amerikan emperyalizmine karşı savaşarak ölen Vietnamlı kadınlar, Sandino'nun kızları, Pinoşet diktasına karşı direnen Şilili kadınlar, Arjantin'in Mayo Meydanı anaları, Güney Afrika'da ırkçılığa karşı meydan okuyan siyah kadınlar ve KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN KADINLARI küçük bir örnektir.

 

Bütün dünyanın emekçi kadınlarının, ezilerek, çile çekerek, türlü sıkıntıya katlanarak emek mücadelesini yücelten onurlu insanların 8 Mart’ını kutluyoruz...

Gönderi tarihi:

Kadınlara, kadınlarla dayanışmayı öğretmek için icat edilmiş bir gün bu. Ezilen bir ırk gibi düşünün... Her siyah, bir başka siyahı sevecek diye bir şey yok elbette. Her Kızılderili, sırf Kızılderili olduğu için iyi kalpli olamaz. Her kadın, sırf kadın olduğu için yakın olamaz size. Ama... Kadınların hikâyelerini, bir kadın hikâyesi olarak dinlemek de kadınlara, kadınları öğretecektir. O hikâyeleri, erkeklerin değil de kadınların dinlediği gibi dinlemek, sadece bilinçlerimizi yükseltmeyecek, aynı zamanda dünyada başka türlü bir kardeşliğin başlamasına yol açacaktır. Kadınların kardeşlik günü kutlu olsun!..........................

 

 

yukarıdaki yazı,severek okuduğum ECE TEMELKURAN ın yazısından bir alıntıdır...

 

kardeşlik gününüz kutlu olsun.....

Gönderi tarihi:

bütün bayan arkadaşların dünya kadınlar gününün en içten dileklerimle kutlarım ben kendi adıma söylüyorum ben bir bayan olarak kendimi dünyanın en şanslı varlığı sayıyorum... nedeni mi birincisi bizim sınırlarımızın belli olmaması hatta öyleki kadın anne olduktan sonra asıl gücünü fark ediyor ...neler yapabilir nelerle başa çıkabilir... tekrar bütün bayanların 8 mart dünya kadınlar günü kutlu olsun.....

Gönderi tarihi:

.

 

yaşamın yarısı biziz

:clover:

 

emeğin yarısıda biz :)

 

aşkın yarısıda biziz :wub:

sevgiyle...

 

 

''Ülkemizde her alanda başarılı çalışmalar yapan kadınlarımızın sayısının artması övünç kaynağımızdır. Ülkemizde ilgili kurumlarının yanı sıra, sivil toplum kuruluşlarının da kadın haklarının geliştirilmesi, kadınların bilinçlendirilmesi konusunda yürüttükleri çalışmalar mutluluk vericidir. Kadınlarımızın birey olarak kendi sorunlarına sahip çıkmaları, yaratıcı güçlerini ortaya koymaları ve daha iyi bir yaşam düzeyine ulaşmak için çaba göstermelerinin, geleceğin çağdaş Türkiye'sini kurma çabalarımıza önemli katkılarda bulunacağına inanıyorum. Ayrımcılığın önlendiği, insanların eşitlik ilkesi çerçevesinde hak ve özgürlüklerini adil biçimde kullandığı, kadınlarımızın yönetimin her aşamasında daha çok temsil edildiği bir dünyada yaşamak umuduyla, tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyor ve esenlikler diliyorum.'' :clover:

 

8 MART 2006'DA BAZI RAKAMLAR...

 

BM tarafından yapılan bir araştırmaya göre;

 

1. Dünyadaki işlerin yüzde 66’sı kadınlar tarafından görülüyor.

2. Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak yüzde 10’una sahipler.

3. Dünya’daki mal varlığının ise yüzde 1’ine sahipler.

4. Başka bir değişle dünyadaki işlerin yüzde 34’ü erkekler tarafından görülüyor ama erkekler dünyadaki toplam gelirin yüzde 90’ına ve toplam mal varlığının yüzde 99’una sahipler.

 

Türkiye’den Rakamlar

 

1. Şehirlerde evli kadınların yüzde 18’i, köylerde de yüzde 76’sı eşleri tarafından dövülüyor.

2. Kadınların yüzde 57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.

3. Aile içi suçların yüzde 90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor

 

_______________________________________________________________________________

Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde canları pahasına bugünün yaşam koşullarını kadınlara sağlayan emekçi kadınları ve onların yiğit önderlerindren Clara Zetkin, Rosa Luxemburg ve Nadejda Krupskaya'yı saygıyla anıyoruz... :clover:

 

 

 

.

Gönderi tarihi:

DÜNYA KADINLAR GÜNÜ

Dünya Kadınının ortak sorunu; Şiddet, taciz, ayrımcılık

 

 

Dünya Kadınlar gününün "resmi olarak" 28. yılını kutluyoruz...

 

Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcı 8 Mart 1857 yılında Amerika’nın New York kentinde başladı. Konfeksiyon ve tekstil fabrikalarında çalışan 40.000 işçinin insanlık dışı çalışma koşullarına ve düşük ücrete karşı başlattığı grev, polisin saldırısıyla kanlı bitti. Saldırı sırasında çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. İşçilerin cenaze törenine 100 bini aşkın kişi katıldı.

 

1910 yılında Danimarka’nın Kopenhag kentinde toplanan 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında, Almanya Sosyal Demokrat Parti önderlerinden Clara Zetkin, bu yangında yaşamını yitiren 129 kadın işçi anısına 8 Mart gününün Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmasını önerdi. Kadın hakları hareketini, özellikle oy hakkını onurlandırmayı amaçlayan Kadınlar Günü önerisi oy birliği ile kabul edildi.

 

 

1975 yılında Dünya Kadınlar Yılı’nı ilan eden Birleşmiş Milletler Örgütü, 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ın tüm kadınlar için Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı. Kadınlara eşit hakların verilmesinin Dünya barışını güçlendireceği kabul edildi.

 

 

Aradan yıllar geçti...

 

Peki ne değişti?

 

Kadın yine baskı altında, yine iş hayatında yerini istediği gibi alabilmiş değil, sözlü ve fiziksel şiddet görmekte, hala siyasette kendini tam anlamıyla temsil edememekte...

 

1557 kadın ve 993 erkekle yapılan 'Türkiye’de Kadınların Siyaset, Üst Yönetim ve İş Yaşamına Katılımı' başlıklı araştırma, yüzde 92.27’lik bir oranla 'çalışmak isteyen her kadının çalışabilmesi gerektiğini' ortaya koyuyor.

 

 

KADININ ÇALIŞMA ENGELİ; ERKEK EGEMEN TOPLUM

 

Kadınların yüzde 18.2’si çalışmama nedeni olarak 'ailedeki erkeklerin izin vermemesi'ni gerekçe gösterdi. Katılımcıların yüzde 65.1’i kadınlara siyasette fırsat tanınmadığını belirtirken, bu oran kadınlar arasında yüzde 74 olarak saptandı.

 

 

'Çalışan bir kadının namusunu koruyamayacağı' önermesine katılımcıların sadece yüzde 7.6’sı katılırken, 'kendi çevresinde, çalışan kadınlara kötü gözle bakıldığını' söyleyenlerin oranı yüzde 20.3, 'eşini çalıştıran erkeklerin ayıplandığını' belirtenlerin oranı ise yüzde 21.6 oldu. Katılımcıların yüzde 92.2’si 'çalışan kadının kendisine saygısının artacağını', yüzde 87.2’si 'aileden zengin de olsa çalışmanın kadını daha iyi vatandaş yapacağını', yüzde 92.2’si 'çalışmak isteyen her kadının çalışabilmesi gerektiğini' düşünüyor.

 

Ücretli bir işte çalışmayan kadınların yüzde 23.6’sı, çalışmama nedenleri arasında 'küçük çocuklarına bakmak zorunda olmalarını' gösterirken, bunu yüzde 18.2 ile 'ailedeki erkeklerin izin vermemesi', yüzde 18.1 ile de 'iş bulamamak' takip ediyor. Katılımcıların yüzde 93.6’sı 'çalışan evli kadınların eşlerinin de ev işleri ve çocuk bakımını paylaşmaları gerektiğine' inanırken, bu oran kadınlarda yüzde 97.7. 'Ev hanımlarının eşlerinden maaş almaları gerektiği' fikrine kadınların yüzde 21.4’ü, erkeklerin ise yüzde 9.8’i katılırken, devletin kreş ve çocuk yuvaları açmasını destekleyenlerin oranı yüzde 95.6 oldu.

 

 

Katılımcıların yüzde 97.1’i 'eşlerinin kötü muamele ettiği kadınlar ve çocukları için sığınma evleri açılmasını' destekledi. 'İşyerinde cinsel taciz' konusunun da ele alındığı araştırmada, katılımcıların yüzde 14’ü 'bu tür bir davranışa muhatap olmuş kadın tanıdıkları olduğunu' belirtirken, işyerinde cinsel tacizin kadınların işlerinde ilerlemelerini engelleyen bir unsur olarak görüldüğü kaydedildi.

 

 

KADINA YÖNELİK ŞİDDET DÜNYANIN HER ÜLKESİNDE VAR

 

Uluslararası Af Örgütü, kadına yönelik şiddetin yaşamın her alanında dehşet verici oranda arttığını açıkladı.

 

Araştırmalar, cinsiyet ayrımcılığı ve şiddetin tüm dünyada hızla sürdüğünü gösteriyor. Türkiye’deyse kadınların büyük bir kısmı şiddetle, daha evliliklerinin ilk yıllarında tanışıyor.

 

 

Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği’nin dünyada ve Türkiye’de çeşitli araştırmalara dayanarak açıkladığı verilere göre, kadınların en büyük sorunu dayak. Türkiye’de evliliklerin ilk 3 yılında üniversiteli kadınların yüzde 73’ü, gecekondu ve kırsal kesimde yaşayan kadınların ise yüzde 90’ı şiddete maruz kalıyor.

 

Erkeklerin yüzde 45’i kadının kendisine itaat etmemesi durumunda dövme ve tecavüzü hak görüyor. Erkeklerin yüzde 23’ü eşine tecavüz ediyor. Ekonomik yaşamda da kadınların sorunları açısından geçen yıllara göre gözle görülür bir iyileşme yok. Çalışabilir kadınlardan ancak üçte biri istahdam edilebiliyor. Toplam 5 milyon sigortalının yüzde 12’sini yani 600 binini kadınlar oluşturuyor.

 

Diğer ülkelerin durumu da Türkiye’den pek farklı değil. Uluslararası Af Örgütü’nün hazırladığı raporda, dünyada her üç kadından birine tekabül eden bir milyara yakın kadının dövüldüğü, seks yapmaya zorlandığı veya taciz ve şiddetin bir başka şeklini yaşamak zorunda bırakıldığı belirtilen raporda, bu şiddeti yaratanların da genellikle kadının yakınındaki erkekler ya da aile bireyleri olduğu kaydedildi.

 

POLİSİN GÖZÜ ÖNÜNDE 52 BIÇAK DARBESİ

 

Adana'da nikahsız eşi Aydın Kara tarafından 52 kez bıçaklanırken polisin izlemekle yetindiği Ayşegül Porsuk o kötü günlerin izini ömrü boyunca yüzünde, vücudunda ve ruhunda hissedecek...

 

2 çocuk annesi Ayşegül Porsuk'un, hastane odasında kendine geldiğinde il sözü; ‘‘Ölümden döndüm. Ama en çok da yüzümde yara izi kalmasından korkuyorum’’ olmuştu..

 

AİLESİ TARAFINDAN TAŞLANARAK ÖLDÜRÜLEN KADIN

 

Şemse Allak, gayri meşru ilişki sonucu hamile kaldığı gerekçesiyle ailesi tarafından taşlanarak ağır yaralanmış ve kısa bir süre sonra yaşamını yitirmişti.

 

Şemse'nin yaşadığı, Mardin'in Yalımlı beldesi sakinleri ise Allak'ın ölmesinin iyi olduğunu belirtmişlerdi...

 

Çünkü eğer Şemse ölmeseydi, onu hamile bıraktığı öne sürülen ve Allak'ın yakınlarınca öldürülen kişinin akrabalarının, Allak'ın kardeşini öldürmek zorunda kalacaklarını, böylece kan davası başlayacağını öne sürmüşlerdi....

 

 

ÖLDÜRÜLDÜ VE YAKILDI

 

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 6 çocuk annesi 34 yaşındaki Naciye Atmaca, aile meclisinin verdiği ölüm emri üzerine üç erkek kardeşi tarafından kurşunlandıktan sonra yakıldı.

 

Yasak aşk iddiası nedeniyle katledilen kadının katil zanlılarını, yarısı yanmış bir aşiret eşarbı ele vermişti...

 

 

KARDEŞİ KARDEŞE ÖLDÜRTEN "TÖRE CİNAYETİ"

 

22 yaşında hayata gözlerini yumdu Güldünya Tören..

 

Bir akrabası tarafından tecavüze uğramış, hamile kalmış, dünyaya getirdiği bebeğini bir akrabasına vermiş, ailesi tarafından İstanbul'a gönderilmişti...

 

2 erkek kardeşi, onu İstanbul'da sokak ortasında kurşun yağmuruna tutmuştu...

 

Yaralı olarak hastaneye kaldırılan Güldünya, yine kardeşleri tarafından kafasına sıkılan tek kurşunla öldürülmüştü...

 

BERLİN'DE TÖRE CİNAYETİ

 

Almanya'nın başkenti Berlin'de 7 Şubat'ta Hatun Sürücü (23) isimli Türk bayan, 3 kardeşi tarafından töre cinayetine kurban gitti.

Henüz 16 yaşında iken Türkiye'de bir akrabasıyla evlendirilen Hatun Sürücü, eşiyle geçinemeyip bir yıl sonra hamile olarak Berlin’e geri döndü.

Genç kadın, 7 Şubat Pazartesi akşamı Berlin-Tempelhof’taki Oberlandgarten caddesinde otobüs beklerken, oğlu Can'ın gözleri önünde başına kurşun sıkılarak öldürüldü.

Olayla ilgili, kurbanın 3 kardeşi Mutlu (25), Alpaslan (23) ve Ayhan (18) hakkında tutuklama kararı alındı.

 

Bu en son duyduğumuz 'namus adı altında işlenmiş' bir töre cinayetiydi...

 

 

CİNAYETLERİ 15-18 YAŞ ALTI ÇOCUKLAR İŞLİYOR

 

Yapılan araştırmalara göre, töre cinayetine kurban gidenler 12-20 yaş arasında, ailenin karşı çıktığı bir ilişkiye giren genç kızlar ile aile zoruyla veya akrabadan kişilerle imam nikâhıyla evlendirilmiş kadınlar oluyor.

 

''Ölüm kararını'' 18 veya 15 yaşın altındaki erkek çocuklar yerine getiriyor. Bu tür cinayetler genellikle iyi planlanıyor, kaza süsü veriliyor ve suçu işleyenler cezadan tümüyle kurtulmaya çalışıyor.

 

Töre cinayetlerinde ceza indirimi uygulamasından vazgeçilmesi yönünde 9 Ocak'ta önemli bir adım atıldı.

TCK Alt Komisyonu, ‘‘haksız tahrik’’ maddesini, ‘‘haksız fiil’’ olarak değiştirdi.

Böylece ‘‘tahrik’’ sonucu suç işlediğine karar verilenler ceza indiriminden yararlanamayacaklar. Buna göre; 'Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet ve şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine 18 yıldan 24 yıla, müebbet hapis cezası yerine 12 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası' verilecek.

 

 

TÖRE CİNAYETİNİ DİN ONAYLAMIYOR

 

 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, cinayetlerin artık işlenmemesi gerektiğini belirterek, ''İnsanların dini bilgisi az olduğu için, toplumdaki gelenekleri dinin onayladığını sanıyorlar'' dedi.

 

Toplumda kadına, çocuklara karşı bir ayrımcılık söz konusu olduğunu ancak bu ayrımcılığı İslam'ın kesinlikle onaylamadığını belirten Bardakoğlu, ''İnsanların dini bilgileri yeterli olmadığı için, toplumdaki gelenekleri dinin onayladığını sanıyorlar. Oysa bu yanlış'' diye konuştu.

 

Törenin din gibi algılanmasının çok yanlış olduğunu ve töre cinayetlerinin artık işlenmemesi gerektiğini kaydeden Bardakoğlu, insanların, kendi yanlışlarının din tarafından onaylanmasını istediklerini ve bunu böyle sunduklarını ifade etti. Bardakoğlu, ''Bütün bu olumsuzluklar, dinin özünden kaynaklanmaz'' dedi.

 

ABD'DE KADIN HER 15 SANİYEDE BİR DAYAK YİYOR

 

Dünyanın her ülkesinde kadının dayak yemesi önemli sorun teşkil ediyor..

 

 

Uluslararası Af Örgütü'nün hazırladığı raporda kadına yönelik şiddetin dehşet verici oranda arttığı ve her 15 saniyede bir kadının eşi ya da sevgilisi tarafından dövüldüğü belirtildi.

 

Örgütün raporunda, şiddetin kadını sokakta, yatak odasında ve hatta savaş

alanlarında bulduğu ve kadınların şiddete acımasız bir şiddete hedef oldukları belirtildi.

 

Dünyada her üç kadından birine tekabül eden bir milyara yakın kadının dövüldüğü, seks yapmaya zorlandığı veya taciz ve şiddetin bir başka şeklini yaşamak zorunda bırakıldığı belirtilen raporda, bu şiddeti yaratanların da genellikle kadının yakınındaki erkekler ya da aile bireyleri olduğu kaydedildi.

 

Raporda, Zambiya'da her hafta 5 kadının eşi, sevgilisi ya da aile bireyleri tarafından öldürüldüğü, dünya genelinde her beş kadından birinin yaşamında tecavüze uğradığı ya da sekse zorlandığı vurgulandı.Tecavüzün bir savaş silahı haline bile getirildiğine dikkat çekilen raporda, ''Savaşların da kadınları çökerten ve onları çaresizliğe iten bir etkisi var. Bu bazen savaşın gerçek dehşetini bile geride bırakabilecek kadar acımasızlaşabiliyor'' denildi.

 

Her yıl yaşları 5 ile 15 arasında değişen 2 milyona yakın kız çocuğunun fahişeliğe zonlandığı ve kadınların fuhuşa zorlanmasıyla ortaya çıkan ticaretin boyutunun yılda 7 milyar dolara kadar yükseldiği kaydedilen raporda, dünyanın en ileri ülkesi sayılan ABD'de bile her 15 saniyede bir kadının eşi ya da sevgilisi tarafından dövüldüğü, her 90 saniyede bir kadının tecavüze uğradığı bildirildi.

 

Fransa'da her yıl 2500 kadının tecavüze uğradığına da işaret edilen raporda, dünyada tecavüze uğrayan kadınların büyük bölümünün de ailelerinin ''namuslarını temizleme'' kaygıları yüzünden kendi yakınları tarafından öldürüldükleri ifade edildi.

 

Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Irene Khan, kadına yönelik şiddet karşıtı yeni bir kampanya başlattıklarını açıklarken, ''Bu, sadece başkalarına değil, size, sizin en yakınınızdaki kadınlara yönelebilen bir şiddet ve biz hepimiz buna karşı ayağa kalkıp hayır demezsek, bu hep olacak, asla bitmeyecek'' dedi.

 

Afrika'da AIDS hastalığına yakalananların yüzde 60'ının kadın olmasının anlamlı olduğuna dikkati çeken Khan, bazı Afrika ülkelerindebir bakireye tecavüz etmenin hastalığı iyileştireceğine dair yanlış bir inanış bulunmasının bu yayılmada etkili olduğunu bildirdi. Khan, bütün dünyada 135 milyon kadının sünnet edildiğini ve bu sayının her yıl iki milyon arttığını belirtti.

 

 

"PENCEREDEN BAKMAK" DAYAK SEBEBİ

 

Güneydoğu'da şiddete maruz kalan kadınların dayak yeme nedenleri arasında ilginç gerekçeler yer alıyor. Kadınların şiddete uğrama nedenleri arasında en çok ''pencereden uzun süre dışarıyı izleme'', ''yolda karşılaştığı erkek arkadaşına selam verme'', ''eve gelen sessiz telefonlar'', ''pazarlamacıyla yapılan uzun sohbet'' ve ''giydiği elbise'' gibi gerekçeler bulunuyor.

 

 

 

TÜRKİYE'DE KADIN

 

Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nce yapılan bir araştırmaya göre;

 

Aile içi suçların yüzde 87’si, kadınlara karşı işleniyor.

 

Varoş olarak nitelenen gecekondu semtlerindeki kadınlar arasında yapılan araştırmada, kadınların yüzde 97’sinin aile içi şiddete maruz kalıyor.

 

Ailelerin yüzde 34’ünde fiziksel, yüzde 53’ünde ise sözlü şiddet görülüyor.

 

Lise ve daha üstü eğitimli 15-24 yaş grubunda bulunan kadınların yüzde 39.6’sı işsiz, kentli kadınlarda bu oran yüzde 37.4 iken kırsal alandaki kadınlar için bu oran yüzde 45.3’e ulaşıyor.

 

Kadınları yüzde 20’si okuma yazma bilmiyor.

 

Üniversite ve diğer yüksek eğitim kurumlarında görev yapan toplam 53 bin 805 öğretim elemanının 17 bin 828’i kadın. Yani kadın öğretim elemanlarının tüm öğretim elemanlarına oranı yüzde 33.1 oranında.

 

Türkiye’de kadınların yüzde 40’ı görücü usulüyle evleniyor, yüzde 20’si ise nikahsız yaşıyor.

 

Eğitim gören 100 kadından sadece 2 tanesi yüksek öğrenim görüyor.

 

Kadınların yüzde 55’i doğum kontrolü uygularken, yüzde 64’ü hamilelik döneminde doktora gitmiyor.

 

Yılda 2 bin 500 kadın anne olmak isterken yaşamını yitiriyor.

 

 

Ve kadın hayatın her devresinde birçok sorun yaşamaya devam ediyor...

 

21. yüzyılı gelişme, teknoloji, bilim çağı olarak yaşadığımız dünyada;

kadınlar için "medeniyet ve insanlık" adına çok şeyin olumlu anlamda değişmesi, çocuk yaştaki genç kızlara tecavüz edildiği, genç insanların hayatının baharında öldürüldüğü, cinsel olarak sömürülen, şiddete maruz kalan, iş alanlarında ayrım gören kadınlar oldukça daha çok adımların atılması ve bu konuda toplumun gerçekten bilgilendirilmesi gerekiyor..

Gönderi tarihi:

ANACIĞIM

 

—Anneme ve bütün annelere—

 

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?

Kaç geceler bana ninni söylerdi,

Hasta olunca oydu başucumda bekleyen,

Biraz yorulmayayım, üzülmeyeyim, hemen

Alır kucağına okşardı, saçlarımı öperdi.

 

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?

Uzun kış geceleri masal masaldı.

Güzel çoban kızları, iyi kalpli sultanlar,

Bir suyun akışı gibi geçip gitti zamanlar

Şimdi ne o dünkü çocuk, ne de o masal kaldı.

 

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?

Yıkayan oydu mürekkep lekeli parmaklarımı.

Akşam biraz geciksem yollara düşerdi .

Sokağa çıkarken «Yavrucuğum üşütme» derdi.

Hemen bir kazak örerdi biraz boş kaldı mı.

 

Nasıl hatırlamam anacığım nasıl?

Bilirim yine kalbinde yerim anacığım.

Selam sana Kadınlar Günü İstanbul’dan.

Yeni dönmüşçesine bir akşam okuldan,

Vefalı ellerinden öperim anacığım.

 

Ümit Yaşar OĞUZCAN

 

 

 

 

 

 

 

8 MART KADINLAR GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN

 

SEVGİLERİMLE.....

Gönderi tarihi:

ekmeğimizi suyumuzu hayatımızı paylaştığımız Analarımızın Bacılarımızın ve Kadınımızın kavgasınıda paylaşırız :clover:

 

emekci olmayan kadın yoktur

kadınlar gününüz kutlu olsun :clover:

 

kadın eylem ve mitinglerin en güzel türküsüde sizin olsun :D

 

BURÇAK TARLASI

Sabahtan kalktım ezan sesi var

Ezanda sesi değil yar yar burçak yası var

Bakın şu adama kaç tarlası var.

Amanda kızlar ne zormuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar gahar da giderim

Evini başına yar yar yıkarda giderim

 

Sabahtan kalktım da sütü pişirdim

Sütün de köpüğünü yar yar yere taşırdım

Burçak tarlasında aklım şaşırdım

Amanda kızlar ne zormuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar gahar da giderim

Evini başına yar yar yıkarda giderim

 

Elimi salladım değdi dikene

İntizar eyledim yar yar burçak ekene

İlahi kaynana ömrün tükene

Amanda kızlar ne zormuş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması

Eğdirme fesini yar yar gahar da giderim

Evini başına yar yar yıkarda giderim :clover:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.