Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

ASKERİYEDE TÜYLER ÜRPERTEN İŞKENCE SKANDALI


TANİA HAYDE

Önerilen İletiler

Askeriye’den firar eden A.A, yakalandıktan sonra alındığı 4’üncü Kolordu Komutanlığı Disiplin Ceza ve Tutukevi’nde inanılmaz işkencelere maruz kaldı. A.A, önce çırılçıplak havalandırmaya çıkarılıp buza yatırıldı, ardından bir gardiyanın jopla tecavüzüne ve cinsel tacizine maruz kaldı. Gardiyanlar hakkında dava açıldı... Başta ABD ve İngiliz orduları olmak üzere birçok ülkenin silahlı kuvvetlerinde ardı ardına patlak veren işkence skandalları, Türkiye ordusunda da tüyler ürperten bir olayla gündeme geldi. Dördüncü Kolordu Komutanlığı bünyesinde meydana gelen olay, firar eden bir erin kapatıldığı Askeri Disiplin Ceza ve Tutukevi’nde ortaya çıktı. Başlangıçta askeri birimler içerisinde sır gibi saklanan olay, askeri yargıya intikal edince yargılama konusu haline geldi.

Dördüncü Kolordu Komutanlığı Disiplin Ceza ve Tutukevi’ndeki skandal nedeniyle, görevli askerler aleyhine Türk Ceza Kanunu’nun “efrada kötü muamele”yi düzenleyen 245’inci maddesi gereğince dava açıldı. Ancak dava daha sonra temyiz edilerek Askeri Yargıtay’a gönderildi. Askeri Yargıtay 1. Daire ise kararı bozarak 186’ıncı maddeden ceza verilmesi hükmüyle yeniden yerel mahkemeye gönderdi. Bunun üzerine yargılama halen devam ediyor. Davaya konu dosya kayıtlarına giren ifadedeki iddialara göre olaylar şu şekilde gerçekleşti. AA isimli genç, bir süre önce askerliğini yaptığı 4’üncü Kolordu Komutanlığı’ndaki biriminden firar etti. Daha sonra yakalanarak birliğine teslim edilen er AA, Disiplin Ceza ve Tutukevi’nde inanılmaz işkencelere maruz kaldı. A.A, önce çırılçıplak havalandırmaya çıkarılıp buza yatırıldı.BUNDAN SONRA YAPILANLARI YAZMAYA İSE DİLİM VARMIYOR.

 

 

Gardiyanlar hakkında Türk Ceza Yasası’nın “efrada kötü muamele” suçunu düzenleyen 245’ini maddesi uyarınca dava devam ediyor.

 

 

 

İNSANLIKLARINDAN UTANMALARI GEREKİYOR BUNU YAPANLARIN

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • Cevaplar 56
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Tanianın bu iletisini okuduğumda pek bi şaşırdım. Allah Allah dedim o kadar takip ettiğimiz halde haberleri hangi basın organından alınmadır ki bu alıntı diye ufak bir araştırma yaptım. Aaa o da ne meğer Tanianın bu alıntısı '*******'' isimli bir kürt sitesinden alınma. :)

Ve bu asılsız haberi yayınlayan aynı site de bakın bir de ne buldum ..

 

Öcalan: Kürt sorunu ile Öcalan'ın özgürlüğü

içiçe geçmiştir

Üç haftalık aradan sonra avukatlarıyla görüşen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ''Kürt sorunu ayrı Öcalan sorunu ayrı yaklaşımları doğru degil'' dedi. Öcalan'ın özgürlüğü ve Kürt sorunun çözümü birbiriyle bağlantılı ve içiçe geçtiğini söyleyen Öcalan, barış için halen şansın olduğunu belirtti. Kalp spazmı geçirdiğine ilişkin haberleri yalanlayan Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede şunları söyledi:

 

İSTANBUL (24.02.2006)-

Basında kalp spazmı geçirdiğime ilişkin haberler geçmiş. Bundan haberim yok. Bu nedenle halkta büyük bir kaygı olduğunu belirtiyorsunuz. Böyle bir şey yok nerden çıktı, haber ajansı nereye dayanarak haber yapmış? Güvenilir bir askeri kaynaktan bilgi aldıklarını mı söylemişler? Neden böyle bir haber yapmış olabilirler, ilginç. Üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Son süreçte devam eden sağlık sorunlarımdan farklı olarak bir soğuk algınlığı oldu.

 

15 Şubat'ın yıldönümünde dört tarafta eylemler yapılmış galiba. Geçen yıllara oranla eylemlere katılımın düşük olduğu söyleniyor. Öyle mi? Her yerde eylemler yapılmış, ama Diyarbakır'da biraz sessiz geçmiş. Devletin yoğun bir yönelimi olmuş, çok fazla tutuklanmalar yaşanmış, İran'da yoğun protesto gösterileri yapılmış, bu sırada kitlenin üzerine ateş açılmış, 10 kişi hayatını kaybetmiş, onlarca da yaralı var deniyor. Nerede yaşanmış bu olaylar? Mako, Mahabat ve Urmiye deki halkımıza baş sağlığı diliyorum. İran bu durumu devam ettirirse, sürdürürse oradaki halkımız buna cevap verecek güce sahiptir. İran'daki halkımız yalnız olmadığını bilmelidir.

 

Öcalan: Üzerime düşeni yaparım

''7 yıldır üzerime düşeni yaptım. Barış için çabaladım. Bundan böyle de üzerime düşeni yapacağım'' dedi

 

 

 

Vay anam vay.. Ya arkadaş takiyye yapılır da böyleside yapılmaz ki ya.. ;)

Bir kasapı destekleyen siteden alınma asılsız kanıtsız bir haberi buraya yazmakla maksadın neydi Tania ?

Maskeler düşsün artık be :D

 

 

 

Asıl insanlıklarından utanmaları gerekenler masum halkın malına canına namusuna kasteden teröristler ve bu teröristleri destekleyenlerdir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanianın bu iletisini okuduğumda pek bi şaşırdım. Allah Allah dedim o kadar takip ettiğimiz halde haberleri hangi basın organından alınmadır ki bu alıntı diye ufak bir araştırma yaptım. Aaa o da ne meğer Tanianın bu alıntısı '******' isimli bir kürt sitesinden alınma. :)

Ve bu asılsız haberi yayınlayan aynı site de bakın bir de ne buldum ..

 

Öcalan: Kürt sorunu ile Öcalan'ın özgürlüğü

içiçe geçmiştir

Üç haftalık aradan sonra avukatlarıyla görüşen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ''Kürt sorunu ayrı Öcalan sorunu ayrı yaklaşımları doğru degil'' dedi. Öcalan'ın özgürlüğü ve Kürt sorunun çözümü birbiriyle bağlantılı ve içiçe geçtiğini söyleyen Öcalan, barış için halen şansın olduğunu belirtti. Kalp spazmı geçirdiğine ilişkin haberleri yalanlayan Öcalan avukatlarıyla yaptığı görüşmede şunları söyledi:

 

İSTANBUL (24.02.2006)-

Basında kalp spazmı geçirdiğime ilişkin haberler geçmiş. Bundan haberim yok. Bu nedenle halkta büyük bir kaygı olduğunu belirtiyorsunuz. Böyle bir şey yok nerden çıktı, haber ajansı nereye dayanarak haber yapmış? Güvenilir bir askeri kaynaktan bilgi aldıklarını mı söylemişler? Neden böyle bir haber yapmış olabilirler, ilginç. Üzerinde düşünülmesi gereken bir durum. Son süreçte devam eden sağlık sorunlarımdan farklı olarak bir soğuk algınlığı oldu.

 

15 Şubat'ın yıldönümünde dört tarafta eylemler yapılmış galiba. Geçen yıllara oranla eylemlere katılımın düşük olduğu söyleniyor. Öyle mi? Her yerde eylemler yapılmış, ama Diyarbakır'da biraz sessiz geçmiş. Devletin yoğun bir yönelimi olmuş, çok fazla tutuklanmalar yaşanmış, İran'da yoğun protesto gösterileri yapılmış, bu sırada kitlenin üzerine ateş açılmış, 10 kişi hayatını kaybetmiş, onlarca da yaralı var deniyor. Nerede yaşanmış bu olaylar? Mako, Mahabat ve Urmiye deki halkımıza baş sağlığı diliyorum. İran bu durumu devam ettirirse, sürdürürse oradaki halkımız buna cevap verecek güce sahiptir. İran'daki halkımız yalnız olmadığını bilmelidir.

 

Öcalan: Üzerime düşeni yaparım

''7 yıldır üzerime düşeni yaptım. Barış için çabaladım. Bundan böyle de üzerime düşeni yapacağım'' dedi

Vay anam vay.. Ya arkadaş takiyye yapılır da böyleside yapılmaz ki ya.. ;)

Bir kasapı destekleyen siteden alınma asılsız kanıtsız bir haberi buraya yazmakla maksadın neydi Tania ?

Maskeler düşsün artık be :D

Asıl insanlıklarından utanmaları gerekenler masum halkın malına canına namusuna kasteden teröristler ve bu teröristleri destekleyenlerdir.

 

 

Arman dostum. Biraz araştırınca herşey ne kadar da açıkça ortaya çıkıyor . haklısın. Düştü maske kel göründü.

Düştü maske Kanlı örgüt göründü

Düştü mASKE BEBEK KATİLLERİ GÖRÜNDÜ.

teşekkürler Arman kardeş.

Bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

yaaa arman gerçekten çok hoşsun yaaa :D

 

askeriyede olmuş bir olayı nasıl da öcalan ve kürdistanla bağdaştırabiliyorsun anlamış değilim.

 

güncele yazılan her konunun altına öcalan ve kürtlerle ilgili yazılar yazarak asılında senin amacının ne olduğu belli.

 

sürekli şovenistlik öteye gidemeyen yazılarından belli.

 

yaaa 10 kere mi söyleyeceğim ben kürt değilim-kürdistan kurmaya filan da niyetim yok.derim sana PKK ile ilgili başlıklarda yazdıklarımı oku ilk önce ondan sonra benim yazdığım yazıların altına bişeyler yaz.okuyorsanda eğer okuduklarını anlamıyorsun derim ben sana....

 

bu ülkede yapılan yanlışlıkları gözler önüne sermek TERÖRİSTLİK oluyorsa eğer

 

bu ülkedeki yolsuzlukları

 

bu ülkedeki işkenceleri

 

bu ülkedeki sağlık politikalarını

 

bu ülkedeki eğitim politikalarını

 

bu ülkedeki para politikalarını

 

bu ülkedeki işten çıkarmaları

 

bu ülkedeki yapılan onca faili meçhulu anmak, gözler önüne sermek

 

ve emperyalizmin karşısında durmak...........

 

sana göre öyleyse eğer.............

 

varsın öyle de beee :D

 

bazıları gibi vatan millet sakarya edebiyatı yaparak anılacağıma........(samimi olmadıklarına inanarak)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

işkence bir insanlık suçudur

 

işkence yok diyenlere gülüyorum artık devlet bile bununla ilgili yasal düzenlemeler yaparken bunu inkar

 

edenlere gülüyorum sadece kraldan çok kralcılar ama bilmiyorlar ki kral çıplak

 

yasal düzenlemeler yapılırken bunun pratik ayağında ise somutlaşmış hiçbir sonucun olmaması işkence

 

politikasının hala sürdürüldüğünün bi göstergesidir

 

işkenceyi ve işkence edenleri ortaya çıkaracak bir siyasi güç mutlaka gerçekleşecektir bir gün

 

Tanie nin yazısını gene pkk ya bağlayan doğal provakatör o yazıyla pkk arasındaki bağlantı nedir

 

Terörizmle mücadele demek işkence demekmidir sen buna cevap ver asıl

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:lol: Hale bak...

 

Allah aşkına Tania şu alıntının adresini bi versene millet anlasın nerden aldığını.. Niye veremiyorsun gerçi ben verdim ya :D

 

Bu arada bana doğal pravakatör diyen Pkk lı arkadaşa ise artık kendini kasmamasını rahat rahat erçek yüzünü göstermesi gerektiğini tavsiye ederim.. Zaten ne olduğunuz anlaşıldı artık. ;)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:lol: Hale bak...

 

Allah aşkına Tania şu alıntının adresini bi versene millet anlasın nerden aldığını.. Niye veremiyorsun gerçi ben verdim ya :D

 

Bu arada bana doğal pravakatör diyen Pkk lı arkadaşa ise artık kendini kasmamasını rahat rahat erçek yüzünü göstermesi gerektiğini tavsiye ederim.. Zaten ne olduğunuz anlaşıldı artık. ;)

 

 

mademki kolomboculuk oynamayı seviyon biraz daha araştır

 

benden sana ev ödevi

 

dediğin yerden değil :D

 

 

PKK li DEĞİLEM

 

DÜZCELİYEM

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

:lol: Hale bak...

 

Allah aşkına Tania şu alıntının adresini bi versene millet anlasın nerden aldığını.. Niye veremiyorsun gerçi ben verdim ya :D

 

Bu arada bana doğal pravakatör diyen Pkk lı arkadaşa ise artık kendini kasmamasını rahat rahat erçek yüzünü göstermesi gerektiğini tavsiye ederim.. Zaten ne olduğunuz anlaşıldı artık. ;)

 

sen ne dipsiz sen ne çukur bir adamsın yazdıklarımdan tek bir kanıt yaz şuraya organik bir bağ nasıl kurdun

 

bakalım bunu ispatla

 

ama ben senin azılı bir faşist olduğunu aynı zamanda kimliğinin bir parçası olan provakatörlüğünü ispatlayan

 

yazılarını hemen kopyalarım istersen buraya

 

ve senin gibi uydurmadan sadece senin yazdıklarınla

 

hadi bakalım sen madem bişey söyledin arkasında dur

 

yazdığını benim yazdıklarımdan tek bir örnek göstererek ispatla bakalım bizde görelim

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BU başlık Dünyanın en kanlı terör örgütü PeKaKa'yı kınamak için açılmıştı . O yolda ilerlerken arada bir Örgüt yanlısı Psikomanyaklar da elbette arada bir çıkabilir. Biz her halükarda kınamaya devam edeceğiz. Lanet olsun bebek katillerine de onları savunan sözüm ona sempatizmanlara da , bu kanlı örgüte karşı erkekçe mücadele etmek varken bu şerefsizlere haraç veren çocuk veren ödün veren tüm alçak ve namussuzlara bin kere lanet olsun.

Bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun. Biz bu dünyada soluk alıp verdikçe bu ülkede her türlü terörist örgüte karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Çünkü biz Türküz. Ne mutlu Türküm Diyene. ( Soldanlar istemese de )

 

Bozan

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Tanianın bu iletisini okuduğumda pek bi şaşırdım. Allah Allah dedim o kadar takip ettiğimiz halde haberleri hangi basın organından alınmadır ki bu alıntı diye ufak bir araştırma yaptım. Aaa o da ne meğer Tanianın bu alıntısı '' Kurdistaninfo.de'' isimli bir kürt sitesinden alınma. :)

Ve bu asılsız haberi yayınlayan aynı site de bakın bir de ne buldum ..

 

 

Sevgili arman ve sayın bozan...

Haber kaynağının geniş özetini birçok internet haber kaynaklarından öğrenebileceğiniz gibi (http://www.haberola.com/roportajlar.asp) adresli siteden de daha hayrıntılı görüntüleyebilirsiniz...

Tania arkadaşımız bir konuyu buraya getirmiş ve maazallah hemen ve herzaman olduğu gibi birtakım yakıştırmalar hemen yapılıvermiş...

Bence burada asıl soru birilerine önyargı ile bakılıyor olması ve genelde de konu yerine kişiseleşen yakıştırmalar, didişmeler vb. oluşumlar istenmekte / veya farkında olmadan kanalize edilmekte...

Kaldı ki bu tür davranışlar sanıyorum çok gerilerde kaldı.

Bizler bu ülkenin gençleri olarak öfkeden, kırıcılıktan, kavgadan ve önyargıdan birşey kazanamayız. Kazancımız sadece ve sadece insanlık ve barış olsun...

 

Sevgiyle kalın...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Anlaşıldı.. :) Tania arkadaşımız adresi bir türlü verememekte.. Ben vereyim bir kez daha reklam yasak!

Diğer taraftan beni faşistlikle suçlayan takkiyeci arkadaş buyursun alıntılarımı yayınlasın... Zten ben size göre faşist olarak nitelendirilmekle gurur duyarım.. Dağlarda teröristlere karşı kurşun sıkarken elbette o teröristlerin sempatizanlarınca faşit olarak ilan edilmem gayet normal. :)

 

Neyse sonuçta bir daha alıntı yaptığınızda kaynağınıda belirtin. Yoksa belirten birileri çıkar.. Merak etmeyin daha fazla sıkıştırmıycam sizi. Sağlıcakla.. :D

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iskence1[1].jpg

 

(www.haberola.com) HABERİN TAMAMI

 

Vatan haini nasıl olunur? Yada şöyle soralım; Vatan hainlerine nasıl davranılmalı? Yada daha net olarak şöyle soralım; 30 bin insanın ölümünden sorumlu terör örgütü lideri Abdullah Öcalan mı daha tehlikeli bir vatan hanidir yoksa firar eden bir asker mi? Sanırız bu sorulardan çok daha fazlasını bu röportajı okuduktan sonra siz de soracaksınız. "Burada Allah’ın bile sözü geçmez" psikolojisiyle davranan cezaevi yetkililerinin çeşitli sebeplerden cezaevine girmiş askerlere uygun gördükleri muameleleri, mahkum askerle konuştuk. İşte ilk röportaj

(Not: Dikkati, kişiler üzerine odaklamaktan çok belli bir zihniyete çekmek istediğimiz için hem bizde saklı olan mahkum askerlerin hem de cezaevi personelin isimlerini açık olarak yazmadık. Çünkü kanaatimizce sorun, kişilerden ziyade zihniyet ile ilgilidir. İlerleyen röportajlarda da görüleceği gibi, cezaevleri farklı olsa da uygulamalar değişmiyor. )

Cezaevine giriş öykünü anlatır mısın?

30 Ekim 2003’te askerden firar ettim. Sonra yakalandım ve İzmir Şirinyer Birinci Sınıf Askeri Cezaevi’ne gönderildim. İşlediğim suçun cezasını çekmeye gidiyordum ama nasıl bir yere gittiğim hakkında hiçbir bilgiye sahip değildim. Uzman çavuş beni cezaevinden içeriye teslim ettiğinde nizamiyede duran askere bir mahkum getirdik dedi. Yüzüme tuhaf bir ifadeyle bakıp “Sen buraya gelmekle hayatının en büyük hatasını yaptın” dedi.

Ne hissettin o an?

Bu ifadesi, benim üzerimde herhangi bir duygu değişikliği yaratmadı. Çünkü hala nereye gittiğimi bilmiyordum. Daha sonra etrafı surlarla kaplı başka bir nizamiyeden giriş yaptık. Burası cezaevinin girişiydi. Merdivenlerden yukarı çıktık ve soyunmam için bana emir verdiler ve ben soyundum. Vücudumda herhangi bir yara var mı diye baktılar. O anda iki kişi başımı zorla eğdi. Ve o andan sonra hiç kimsenin yüzünü göremedim.

SIRTINDA BEŞ PARMAK İZİ VAR, NOT EDİN

Neden?

Başım hep eğikti. Beni teslim aldıktan sonra başımı hep eğdiler. Beni almak için iki gardiyan geldi ve “Buna her şeyi öğrettiniz mi? Uyması gereken bütün komutları ezberlettiniz mi” diye sordu muhafızlara. Muhafızlar fazla uğraşmadık dediler. Gardiyanlar da “biz uğraşırız” dedikten sonra koluma girdiler ve cezaevinin içerisine doğru götürmeye başladılar. Cezaevinin içinde daha sonra isminin B Masası olduğunu öğrendiğim bir yer vardı. Burada da vücudumda iz olup olmadığına bakıyorlar ve kayda geçiriyorlardı. Bir gardiyan “sırtında beşparmak izi var” dedi. Daha beşparmak izinin ne olduğunu algılayamamıştım. Tam ne olduğunu anlamaya çalışırken sırtımda yumruk patladı. Refleksle başımı kaldırınca hemen başka birisi cop indirdi. O cop darbesi, benim hayatımda aldığım ilk cop darbesiydi.

Copu neden vurmuşlardı?

Başımı kaldırmaya yeltendiğim için. Sırtıma yumruk vuran kim diye bakacaktım ama fırsat vermediler. Bunun dışında hiçbir nedeni yok.

Copu nerene vurmuşlardı?

Tam enseme doğru.

Sonra ne oldu?

Yere düşmüştüm. Bağırarak kaldırdılar beni. Üzerimde sadece iç çamaşırım vardı ve bunu da çıkarttılar. Bu şekilde her tarafıma baktılar. Cop darbesinden sonra sinirlenmiştim ve sorulara ters cevaplar veriyordum. Benim bu tavrım onları sinirlendirmişti ve gardiyan “bunun işlemi uzun sürer” dedi, defteri kapattı ve başka bir tarafa aldılar. Tabii giderken yine başım eğikti ve nereye gittiğimi bilmiyordum. Küçük bir odaya aldılar ve odanın içerisinde bana bağırmaya başladılar. Burasının cezaevi olduğunu, burada Allah’ın bile olmadığını, kimsenin yardım edemeyeceğini, komutlara uymazsam her gün dayak yiyeceğimi söylediler.

Komutlardan kasıt neydi?

Söylenen her şeye “emredersin komutanım”, “anlaşıldı komutanım” gibi cevaplar vermek. Bu komutanım ifadesi erlere söylenecekti. Orada rütbeli personel çavuşa kadar. Tüm uygulamaları erler yapıyor. Ancak tüm uygulamalar tamamen cezaevi iç kısım içerisinde ve iç kısım müdürü Başçavuş N. Ö. Bilgisi dahilinde oluyordu.

Bunu neye dayanarak söylüyorsun?

Çünkü iç kısım amirinin odası bu yaşananların olduğu yere çok yakındı ve sesleri duymaması mümkün değildi. Odanın içerisinde konuşurken ben başımı kaldırdım ve benimle konuşan adamın yüzüne baktım. Yaptıklarının kanun dışı olduğunu, ne yapmaya çalıştıklarını, gerekçem olduğu için firar edip suç işlediğimi ve suçumu kabul ettiğimi, zaten cezamın infazı için burada olduğumu ama vatan haini olmadığımı söyledim. Bu daha girişti. Eğer giriş böyleyse Allah bilir içeride ne var dedim.

HAYATIMDA YEMEDİĞİM KADAR DAYAK YEDİM

Aldığın cevap neydi buna karşı?

Bu arada kapıdan başka biri girdi ve diğer gardiyana “bu ne anlatmaya çalışıyor” dedi. Diğer gardiyan bana bağırarak “sana konuşmamanı söylemedik mi?” dedi. O anda kafamın ortasına bir cop daha vurdular. Kafamı tuttum ve adamı itmek için hamle yaptım. Derken kapıdan iki üç kişi daha girdi. Ve hepsi ayaklarıyla üstüme çıkıp tepelediler. Daha sonra da içeriye girenler oldu ve 2 ye 3 metrelik odada en az 10 kişi birden beni tekme ve yumruklarla tepelediler. Artık nefes bile alamıyordum. Orada hayatım boyunca yemediğim kadar dayak yedim. Sonra beni başka bir odaya sokup elbise verdiler ve sürükleyerek cezaevinin betonları üstünden aşağı kata kadar götürdüler. Ve beni içeri attılar. Koğuşa atıldıktan sonra karşımda çok değişik insanlar buldum.

Nasıl değişik?Saçları kazınmış, üzerlerinde yırtık elbiseler, kiminin yüzünde yaralar vardı, kiminin kaşı patlamıştı. “Nereye düştüm, siz kimsiniz” diye bağırmaya başladım. Biz de senin gibi mahkumuz, panik yapmana gerek yok dediler. Epey bir zaman geçti, sakinleştim. Ardından bir tekme darbesiyle kapı açıldı ve birisi avazının çıktığı kadar “dikkat” diye bağırdı ve bütün herkesi safa geçirdi. Herkes başını eğmişti. Bir tanesi beni de kolumdan tutarak sürükledi safa geçirdi ve başımı eğdi. Herkes hazırolda ve saftaydı. Kollar vücuda yapışmıştı. İki kişi içeri girdi ve sorular sormaya başladılar. Bu yeni gelene her şeyi öğreteceksiniz. Olması gereken olacak dediler.

Neydi olması gerekenler?

Gardiyanlar gittikten sonra mümessil yanıma geldi oturdu ve hiçbir şekilde hiçbir şeye itiraz etmememi, hiçbir şey için yorum yapmamamı,düşünmemi, ne görürsem gereyim, işkence bana bile yapılsa karşılık vermememi söyledi. 9 sayımından sonra kapıyı kilitlediler. Herkes uyudu. Ama kafam çok fazla allak bullak olduğu için ben uyuyamamıştım. Mahkumlar ikişer saatlik koğuş nöbeti tutuyordu. Herkesin yatmasına ve kapıların kilitlenmiş olmasına rağmen gardiyanlar gelip mazgalın içine yumruklarını sokuyor, çağırdıkları nöbetçilerin kafasına kafasına vuruyorlardı. Daha sonra copu çıkarıp copla dövüyorlardı.

YATMA SAATİNDE COPLU, SULU, YOĞURTLU İŞKENCELER

Neden vuruyorlardı?

Belli bir sebebi yoktu. Ağrılı bir mahkum vardı. Türkçe’si çok zayıftı. Bu çocuk tekmil verirken kelimeleri yanlış telaffuz ediyordu. Ve sırf bunun için çok fena dövüyorlardı. Biz koğuş içerisinde arkadaşımızın bu sorununu espriyle karşılıyorduk ama bu adamlar için bu yanlış çok büyük bir sorundu. Nöbet saatinde beş kiloluk yoğurt getiriyorlardı. Bir kaşık veriyorlardı. Ve belli bir süre veriyorlar ve o süre içerisinde o yoğurdun bitirilmesini istiyorlardı. Yada 10 litre su getiriyorlardı ve bu suyu nöbetçinin 20 dakikada içmesi gerekiyordu.

Yiyemez ve içemezlerse ne oluyordu?

Kapının kilitli olmasına rağmen mazgaldan cop uzatıp dövüyorlardı.

Peki, bu su içilebiliyor muydu?

Oradaki mahkum öyle bir baskı altında ki, aya çıkmasını istese gardiyan yürüyerek çıkar. Dolayısıyla su içiliyordu.

İlk nasıl geçti?

Benim girdiğim koğuş toplanma koğuşuydu ve temizliği bu koğuş yapıyordu. Birer ikişer temizlik için dışarı atılıyorduk ve ben de kendime gelemememe rağmen temizlik için dışarı atıldım. Gardiyanların kahvaltı yaptıkları masaları temizliyorduk. Masanın üstünde zeytin çekirdeği vardı. Masayı temizlerken elim zeytin çekirdeğine değdi ve çekirdek başka bir tarafa doğru gitti. O çekirdeği almamı söylediler bana. Ben koşarak zeytini aldım. Başka bir gardiyan “o zeytini bırak” diye bağırdı.aynı zamanda diğer gardiyan da getir diye bağırıyor. Ben zeytini bir bırakıyorum bir alıyorum. Sonunda kararsız kaldım ve birini tercih etmem gerektiğini düşünerek çekirdeği getirdim. Bana zeytini bırak diyen gardiyan geldi ve var gücüyle ayaklarıma tekme vurdu, düşmedim. İki kez daha vurdu, yine düşmedim. Diğer gardiyanlara “bakın burada ısrarla düşmek istemeyen birisi var. Gelin düşürelim” dedi. 3-4 kişi başıma toplandılar. Bir tanesi yüzümü yumrukladı, birisi mideme vurdu. Ve hepsi vurmaya başladı.Bedenimin darbe almadığı yeri kalmadı. En sonunda yere yıktılar beni ve bir tanesi dalga geçer gibi, çünkü bu durum onlar için sadece espriydi, ayaklarını benim göbeğimin üzerine koyarak “Ben kazandım. Şampiyon benim. Gelin benim elimi kaldırın” diye bağırmaya başladı. Ben ayağa kalktım daha sonra. Bana masayı silmemi söylediler. Ben daha “Emredersiniz komutanım”a alışmamıştım. Hemen masanın yanına koştum temizlemek için.Bir gardiyan önümü kesti. Yüzüme tokat attı. “Senin unuttuğun bir şey yok mu?” dedi. Ne diyeceğimi bilmediğim için konuşmadım. Yine vurmaya başladı. Tekrar bir şey diyemedim ve yine üstüme gelip vurmaya başladılar. Ve ayaklarımdan ve ellerimden sürüyerek koğuşa attılar. Ve koğuş mümessiline sen buna bir şey öretmemişsin diyerek dışarıya aldılar.koğuş mümessilini kapıda dövdüler. Sesi bizi bile içeride deli ediyordu. Koğuşta kimi kulaklarını kapatıyor, kimi ağlıyordu.

DAYAK ONLAR İÇİN OYUNCAK OLMUŞTU

İkinci gün de aynı mı oldu?

İkinci gün tekrar mıntıkaya çıktık. Dayak yemeden aşağı ineceğimizi sanıyordum. Çünkü bütün temizliği bitirmiştik. Gardiyan geldi. Bana nereli olduğumu sordu ve ben de söyledim. Ve bana yumruk vurdu. Tekrar sordu, tekrar cevap verdim ve yine yumruk attı. Ben kendi açımdan eksik bir şey söylemediğimi düşünüyordum. Ama gardiyan tekmil bekliyormuş. Bu sefer copla vurdu ve “kimsin?” dedi. Ben tekmil verdim. Bu kez üzerimdeki elbiseye baktı ve “gömleğin neden siyah” dedi. Ben de “komutanım bana bu elbiseyi verdiler” dedim. Bana hem konuşmayacaksın diyor hem de tekrar gömleğimin neden siyah olduğunu soruyordu. Bilmediğimi söyledim ve neden bilmediğimi sorup tekrar vurmaya başladı. Dayak için mazeretleri yoktu. Dayak onlar için bir oyuncak olmuştu. Bunlar sadece benim birkaç günde başımdan geçenler. Gece yarısı dışarı çıkarıp dövmeler, gündüz içeri koğuşa girip herkesi coplamalar sıradan olaylardı. Koğuşu dinliyorlar ve birisinin ağzından gardiyanlar kelimesi çıktı mı yine koğuşa girip herkesi dövüyorlardı.

Bu arada başınız hep önde miydi?

Evet, başlar sürekli önde. Sana kimin vurduğunu bilmiyorsun. Ve temizlik yaparken sadece bir elin çalışıyor. Diğer elin sürekli esas duruşta. Elin karnına yapışık bekliyor. Başını hiçbir şekilde kaldıramazsın. Kaldırdığın anda başına gelmedik kalmaz. Bu tür işkencelerle epey bir zaman geçti. Oruç ayına yaklaşmıştık. Oruç tutmak isteyen var mı diye sordular. Koğuşun içerisinde benimle birlikte oruç tutmak isteyen üç kişi çıktı. Bizi başka koğuşa aldılar. Orada yaklaşık 13-14 kişi olduk. Oruç ayının bitimine kadar o koğuşta kalacaktık. Birkaç gün oruç tuttuk. Ama işkenceler etraftan bağırtılar eksik olmuyordu. İşkenceler çok fazla artmıştı. Bizim yaşadıklarımız bir tarafa diğerlerini duymak ayrı bir işkenceydi. Düşünün, sıradaydık, hepsi de benim koğuşun içinde yemek paylaştığım, sigara paylaştığım arkadaşımdı. Bu kadar yakın arkadaşlarımla birlikte sıradaydık ve dayak yiyorduk. Dayak yeme sırası bana geldiğinde sadece dayağın ne zaman biteceğini düşünüyordum. Başka hiçbir şey yoktu kafamda. Yeter ki bir an önce dayak bitsin. Girdiğimden itibaren yaklaşık 35 gün geçmişti ve dayak yemekten vücudum dayağa alışmıştı. Ve yediğim dayak bana acı vermiyordu. Ama o dayağın bir an önce bitmesini, sıranın benden geçmesini bekliyordum. Sıra benden arkadaşıma geçtiğnce tebessüm ediyordum. Düşünsenize, arkadaşım, dostum ama o dayak yediğinde ben mutlu oluyordum. Çünkü dayak yemek sırası benden çoktan geçmişti. Ben değil başkaları dayak yiyordu. Bu bile beni mutlu ediyordu. Böyle bir psikolojik durum içindeydik.

KOMUTANLAR DA İŞİN İÇİNDEYDİ

Kimse karşı çıkmıyor muydu peki?

İşte, bu işkenceler arttıkça arttı ve sonunda oruç ayının 9. gününde bu böyle gitmeyecek diyerek isyan çıkartma kararı verdik. İsyan çıkartalım ve belli yerlere bu olanları duyuralım istedik. Ama ne olduysa iki gün sonra koğuşu dağıttılar. Orada görmediğim tek şey elektrikti. Ama belki bana elektrik vermediler ama belki başkalarına onu da yaptılar.

Bu işkenceleri erler yapıyor diyorsunuz. Hiç rütbeli gelmiyor mu? İletmiyor musunuz rütbelilere?

Sayım almaya akşamları sadece Başçavuş N. gelirdi. Ama başçavuşun da her şeyden haberi vardı. Onun dışında cezaevi 24 saat o gardiyanların elindeydi.

İsyan çıkartmaya karar vermek yerine rütbelilere durumu iletmeyi denediniz mi? Hem başçavuşun da bu işin içinde olduğunu nereden biliyordunuz?

Bir keresinde baş çavuş içeri girdi ve sordu herhangi bir sorunu olan var mı diye. Biz o zaman başçavuşun da bu işin içinde olduğunu bilmiyorduk. Aramızdan bir kişi kalkıp “komutanım bize işkence yapıyorlar” dedi. Başçavuş bu doğru mu dedi. Kimse başını kaldırıp bir şey demedi. Orada acemi olan İ., ben ve birkaç kişi vardık. Ben de “doğrudur komutanım” dedim. “Tamam ben gereğini yaparım” dedi ve dışarı çıktı. Beş dakika sonra gardiyanlar içeri girip tüm koğuşu copladılar sonra koğuş mümessilini dövdüler. Koğuş içerisinde coplanma çok uzun sürdü. Her yirmi coptan sonra elimizi suya sokuyorlardı. Ve bunları neden bilmiyorum ama onlar istiyorlardı. Ama sadece elimize değil, her tarafımıza vuruyorlardı. Bu dayak bittikten sonra beni ve İ.yi aldılar. Bizi cezaevi iç kısım amirinin yanına, yani bize bir sorununuz var mı diye soran başçavuş N.Ö. nün yanına çıkardılar. N.Ö. “Buradan hiç kimsenin haberi olmaz. Siz vatan hainisiniz. Bizim size yaptığımız az bile” dedi. Bize vatan haini yakıştırmasını bile yaptı ama konuşma hakkı dahi vermedi. Bizi gardiyanlara verdi ve “alın bu ikisini iyi dövememişsiniz. Sizi şikayet etti bana” dedi. İkimizi aldılar ve boş bir koridora götürdüler. Başlarımız eğik olduğu için tam göremiyorduk ama birkaç gardiyan ellerinde ıslak havlularla bekliyordu. Havluları soğuk suya batırıyorlardı. Daha sonra üzerimizi çıkarmamızı istediler. Islak havlularla bize vurmaya başladılar. Islak havlunun verdiği acı cop darbesinden kat be kat üstündü. Havluların vücudumuza her vurunda sanki derimizi kaldırıyor gibi bir acı veriyordu. Yaklaşık yarım saat ıslak havluyla dövdüler. Bizi koğuşa aldıklarında vücudumuz kıpkırmızı olmuştu. İki gün sonra vücudumuz yaralanmaya başladı.

CEZAEVİNDE İSYAN

 

Ve siz son çare olarak isyan çıkartmaya karar verdiniz…

Evet…

Sonra ne oldu?

İsyan çıkartma düşüncesinden iki gün sonra bizi dağıttılar ve iki kişiyi tecrite attılar. İki gün sonra iki kişi daha attılar. Tecritte dört kişi oldu. Biz ramazanın 9. gününde sayım bekliyorduk. Sayım çok fazla gecikti. Saat sekize doğru kapıya çok şiddetli darbeler geldi. Uzun zaman kapıya vurdular, kilit patladı ve kapı açıldı. Birisi içeriye girdi ve başımızı kaldırmamızı istedi ve kaldırdık. Gelenler mahkum arkadaşlarımızdı. Üst tecritte kalanlar isyan çıkarmışlardı, bizim kapıyı patlattılar biz de katılınca altı kişi olduk. Bazı mahkumlar infazımız yanar korkusuyla isyana katılmak istemediler. Diğer katılanlarla birlikte sayımız dokuz oldu. Biz bu 9 kişiyle bütün koğuşları patlattık. Bütün koğuşları açtıktan sonra sayımız epey kalabalık olmuştu.

Bir karşı direnişle karşılaşmadınız mı?

Gardiyanlar cezaevinin dışarısına kaçtılar. Kapıları kilitlediler. Cezaevi tamamen bize kalmıştı.Sadece biz ve isyan çıkarmak istemeyen mahkumlar vardı. Onlar başka bir yerde durdu. Ama ne olursa olsun bu işkenceyi artık çekmeye devam etmeyelim,sesimizi dışarıya duyuralım diyen insanlar çoğunluktaydı. Başlangıçta 9 kişiydik ama daha sonra 47 kişiye çıktık. Diğerlerini de sorun olmaması için bir yere kapattık.

Ne kadar sürdü isyan?

İsyan tam 4 saat boyunca devam etti.Ege Ordu Komutanlığı’ndan savcılar geldi. Cezaevi müdürü albay O. Ö., iç kısım amiri geldi.

Bu olaylar saat kaç gibi oluyor?

İsyan saat 21.00 gibi başladı. 24.00-01 gibi yetkililer geldi. Kapıda bizimle pazarlık yapmaya başladılar. Biz bu olayı gazetecilere duyurmak için cep telefonu istedik. Cezaevi müdürü “isterseniz rehineleri öldürün ama biz bunu dışarıya yansıtmayız” dedi.

Rehineleriniz mahkum muydu?

Hayır, rehin aldığımız gardiyanlar vardı.

Gardiyanlara nasıl davrandınız?

Onların bize davranmadığı bir iyilikte.

Sizin taleplerinize nasıl cevap verdiler?Önce pazarlığı kabul etmediler. İsyanı sona erdireceğimizi, rehineleri bırakacağımızı ama şartlarımızı kabul etmelerini söyledik.

Ne istediniz siz?

Copun kaldırılmasını, cezaevi içerisinde dayak istemediğimizi falan söyledik. O an için bunları kabul ettiler. Cezaevi müdürü bundan sonra cop taşınmayacağını, kimseye dayak atılmayacağını, işkence türü şeyler olmayacağını söyledi. Ege Ordu’dan bir savcı bize işkenceden kastımızı sordu. Bir arkadaşımız üstünü çıkarıp vücudunu göstererek “işkence dediğimiz budur” diye bağırmaya başladı. O arkadaşın vücudunda çok fazla morlaşma ve yara vardı. Bunun üzerine savcı bir şey demedi. Ve sonra isyanı sona erdirdik.

 

 

İSYAN BİTİYOR AMA DAYAKLARA DEVAM

Sonrasında ne oldu?

Sonra büyük bir sessizlik oldu. Üç gün boyunca koğuşlar açılmadı. Her tarafa sessizlik hakimdi. Sonra cezaevi müdürü O. Ö. bütün mahkumları topladı, “Bundan sonra dayak yerseniz bana geleceksiniz” dedi. Toplantı sona erdi. Bir kaç gün yine sessizlikle geçti ve tekrar cop ve bağırma sesleri gelmeye başladı. Ve dört gün sonra bizim koğuşa da girdiler ve “artık rahatlık bitti” diyerek herkesi coptan geçirdiler. Artık kimse eliyle yemek bile yiyemiyordu. Ayaklar balon gibi olmuş, dizler şişmişti. Dizleri tekmelediler, copla kafaya vurdular. Bu durum sonraki günlerde devam etmeye başladı. Benim 20 günüm kalmıştı. Bana artık dayak atmıyorlardı. Çünkü çıkacaktım ve vücudumdaki dayak izi onları ele verirdi. Bana artık vücudumda iz bırakmayacak işkenceler yapıyorlardı. Bunlar; uzun süre süründürme, çok uzun süre ayakta tutma, koşturma gibi işkencelerdi. En fazla ellerime cop vuruyorlardı. O da iz çıkmadığı için. El şişiyor ve beş günde şişlik iniyor.

Bu arada başınız hala eğik değil mi?

Evet, çıkmaya 4-5 günüm varken gardiyan başımı kaldırmamı ve yüzüne bakmamı söyledi. Hayır dedim. Biz sizin yüzünüze bakamayız dedim. Tekrarladı ve ben yine reddettim. Eğer yüzünüze bakarsam dünyanın neresinde olursam olayım size bana yaşattıklarınızın hepsini bir dakika içerisinde çıkartırım dedim. Onun için yüzünüzü görmek istemiyorum dedim. Birkaç günüm kaldığı için dayak atamayacaklarını bildiğim için cesaretle söyleyebiliyordum bunları. Ve ben cezaevinden çıkıp bölüğe geldim.

BÖLÜK KOMUTANI BENİ TERMİNALE GÖTÜRÜP HADİ FİRAR ET DİYORDU

Bölükte nasıl karşılandın?

Bölüğe geldiğimde, bölük komutanım Üsteğmen T.B.’nin davranışları bana karşı çok tuhaflaştı. Bölükte hiçbir etkinliğe katılmamamı istiyor, beni görünce küfür edip, bağırıyordu. Kendi arabasıyla terminale götürüp “hadi firar et” diyordu. Ben, üç aylık işkenceden sonra kimseyle konuşmak istemiyordum. Benim cezamın yatarı üç aydı ve 45 günüm daha vardı geri kalan. Benim kendimi toparlamam için zamana ihtiyacım vardı. Bunu bölük komutanına söylediğim zaman bana seçenek sunuyordu. Ya katılmamı yada firar etmemi söylüyordu. Hatta kendisi beni bile bile firara gönderdi. Ama ben gitmedim. 9 Mayıs 2005 tarihinde cezamın kalan bölümünün infazı için tekrar geri çağırdılar.

İŞKENCELER İKİ KATINA ÇIKMIŞTI

Aradan geçen zamanda değişen bir şey var mıydı uygulamalarda? Eskiden yapılıyorsa aynıları devam ediyordu. İşkenceler aynen devam ediyordu ama ben alışmıştım ve o kadar rahatsız olmadım. Ama her şey aynıydı. Geçen seneden bir arkadaşım hala oradaydı. S. D. Ona sordum. Geçen seneden değişen bir şey var mı diye. İşkencenin iki katına çıktığını söyledi. Yeni tanıştığım S. A. çok fazla işkence görmüştü. Önceki sene isyan çıkaran 9 kişiden biri olduğum için bana daha çok baskı daha çok işkence yaptıları. Yediğimiz dayaklardan sonra yürüyemez hale geliyorduk. Tutup bizi duvara vuruyorlardı ve o kadar bitkin hale geliyorduk ki bizi attıkları yerde kalıyorduk.

Şu an etkileri neler senin üzerinde?

Oradan çıkan adamın şuurunun yerinde olduğunu düşünmüyorum. Oradan çıkan dışarıda benim arkadaşlarımdan hepsi şuurunu yitirmiş durumda.

CANIMI YAKAN DAYAK DEĞİL BAŞIMI SÜREKLİ EĞMEK ZORUNDA OLMAMDI

Sen de bu kadar yattın. Bu kadar işkence gördüğünü söylüyorsun. Son derece normal gözüküyorsun. Senin şuurun neden bozulmadı?

Ben bunu düşünmeye bağlıyorum. Her yediğim dayağın son olduğunu düşündüm. Bir gün gelip kurtulacağımı düşündüm. Ve bir yerden sonra dayaklar acıtmıyordu. Beni canımı acıtan başımı sürekli eğmemdi. Haklarımın olmamasıydı. Telefon görüşmesi esnasında bir arkadaşımıza ailesi sadece sen mi varsın orada diye soruyorlar ve o da yok, yaklaşık yüz kişi varız dediği için yarım saat işkence yaptılar. Geldiğinde ayakları patlamıştı. Kırık camda yürütmüşlerdi. İçeriye geldiğinde iki gün kendine gelemedi ve revire çıktığında 20 gün istirahat aldı.

Sen firar ettiğin için vatan haini olarak nitelendin ve karlaştığın şeyler ortada. Ama diğer yandan vatan hainliği tartışma götürmeyecek kişilerin hapishane koşullarını da biliyoruz. Vatan hainlerine öyle davranılırken askeri mahkum olarak bu tür muamelelere maruz kalman vatana karşı bakışını nasıl değiştirdi?

Ben askere gelmeden önce askeriyeyi son derece seven, askerliğe son derece önem veren bir kişiydim. Devletini ve toprağını son derece seven bir insandım. Askerliğe verdiğim değeri kendi öz benliğime vermeyen birisiydim. Ama şu anda bana sorarsanız bütün rütbeli olan insanlardan nefret ediyorum. Çünkü hiçbiri bana bir insan gözüyle bakmadı. Hepsi, “bu bir eşektir ona ne söylersek onu yapar” gözüyle baktı. Rütbelilerin gözünde asker bir eşektir. Ona emir verilir o da gider bu emri yapar. Emirleri altında olan insanların bir evlat olduğunu unutuyorlar. Hiçbir rütbeli insana saygım kalmadı.

Sonuçta bir suç işlemiştin ve cezanı çekecektin. Çektiklerini bu çerçevede düşündün mü?

10 ay boyunca firarda kaldım. Ama onun karşılığı olarak hapis yattım. Geç çıktım. Askerden çıktığım zaman 33 aylık bir askerlik yapmış olacağım. Yani bu firar bana cezalar hariç artı olarak 10 aya mal oldu. Bu kadarını mı hak etmiştim? O kadar işkence yaptılar içeride. Bunu da hak ettiğimi düşünelim. Cezaevinden geri döndüğümde bölük komutanının muamelesini hak etmedim. Beni tekrar ısrarla firara göndermeye çalışmasını hak etmedim

Açıkça sorayım. Vatan haini misin?

Artık vatanımı yöneten kişileri sevmiyorum. Onlara bakış açım değişti. Ben artık milleti seviyorum, halkı seviyorum, üzerinde yaşadığım toprakları seviyorum.

 

İŞKENCE İNSANLIK AYIBIDIR

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İŞKENCE İNSANLIK AYIBIDIR

söylenebilecek başka söz varmı bu konuda bilmiyorum ama insanlık ayıbının ne olduğunu bizim atasözleri çok güzel anlatıyor ulan diyorum çuk oturmuş üzerine " insanoğlu çiğ süt emmiş" der atalar bu yüzden de ayıbın ne olduğunu pek bilmezler hele insanlık ayıbının ne olduğunu bilmek çok zor zenaattir.

 

insan olmayanlar insanlık ayıbı nedir pek bilmez. onlara göre insanlık ayıbını dile getirmek insanlık ayıbına karşı çıkmak vatan hainlerini savunmaktır.

onlara göre onlardan farklı düşünmek de vatan hainliğidir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hala mı takiyye :D

Ya siz buradakileri safmı zannediyorsunuz !

Derdiniz İŞKENCE BİR İNSANLIK AYIBIDIR diye slogan atmaksa neden Türk Ordusunu ortaya atıyorsunuz ? ;)

 

Merak etmeyin 6 yaşındaki çocuk bile işkencenin insanlık ayıbı olduğunu bilmekte .. Açarsın işkenceye karşı bir tepki topici hep beraber lanetleriz.. Ama yoo maksat İşkenceye dikkatlari çekmek değil.. Maksat Türk Ordusuna leke sürmeye çalışmak...

 

Pskopatın biri askeriyeden defalarca kez firar etmiş, yakalanmış , bir güzel dayak atmışlar bu durumu duyan bir kısım hain bunu apocu sitelerde haber yapmışlarda sizde bu haberlerden yola çıkaraktan işkenceyi lanetliyorsunuz öyle mi :D

 

Haydin hep beraber atalım sloganlarımızı öyleyse..

 

İşkencecilere lanet olsun

Vatan hainlerine lanet olsun

pkk ya lanet olsun

apoya lanet olsun ...

 

Sanırım tüm mısralara katılırsınız dimi ! :excl:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hala mı takiyye :D

Ya siz buradakileri safmı zannediyorsunuz !

Derdiniz İŞKENCE BİR İNSANLIK AYIBIDIR diye slogan atmaksa neden Türk Ordusunu ortaya atıyorsunuz ? ;)

 

Merak etmeyin 6 yaşındaki çocuk bile işkencenin insanlık ayıbı olduğunu bilmekte .. Açarsın işkenceye karşı bir tepki topici hep beraber lanetleriz.. Ama yoo maksat İşkenceye dikkatlari çekmek değil.. Maksat Türk Ordusuna leke sürmeye çalışmak...

 

Pskopatın biri askeriyeden defalarca kez firar etmiş, yakalanmış , bir güzel dayak atmışlar bu durumu duyan bir kısım hain bunu apocu sitelerde haber yapmışlarda sizde bu haberlerden yola çıkaraktan işkenceyi lanetliyorsunuz öyle mi :D

 

Haydin hep beraber atalım sloganlarımızı öyleyse..

 

İşkencecilere lanet olsun

Vatan hainlerine lanet olsun

pkk ya lanet olsun

apoya lanet olsun ...

 

Sanırım tüm mısralara katılırsınız dimi ! :excl:

 

takunyalı değilizki takiyeci olalım ;)

 

aramızdaki fark nedir biliyormusun biz kendimiz hata yaptığımızda da yanlışımızı söyleyebiliyoruz buda dün ya görüşümüzün bize getirdiği bir pozitif bir yan kendimizi de eleştirebiliriz ama siz bunu yapamazsınız içinizden birisi hata yapsa dahi bunu söyleyemezsiniz gözlükleriniz vardır sadece belli bir noltayı gösteren bir gözlük sadce dünya ya o pencereden bakabilirsiniz hata yapsanda bunu söylebilcek kabullenecek bir mekanizmanız yoktur.

 

bu yazıları okuyan ve işkencenin bir insanlık ayıbı olduğunu düşünen bir insan bu yazıya karsı bu şekilde bir tepki koymaz aynen şunu söyler heryerde olabileceği gibi ordunun içerisinde de yanlışlıklar olabilir bunlar bir an önce temizlenmelidir. türk ordusunu bu tarz kiilerden temizlemek lazım diyeceğimiz yerde hemen at gözlükleri takılır ve başlanır vatan millet sakarya ya bunları buraya taşıyan insanda bölücüdür vatan hainidir öyle olmasa ordusunu kücük düşürecek yazılar yazmaz değil mi?

 

hani 6 yaşındaki insanda biliyordu?

neden tepkini bu şekilde ortaya koydun haberi sana ulaştırana vatan hainliği damgasını vurdun.

 

vatan hayinliği ve yurtseverlik göreceli bir kavramki senin le bizim vatan haini kavramarımız çelişir nitekim sen 6. filoyu istanbuldan atmaya çalışan devrimcilere vatan haini dersin. bende o devrimciler amerikanın altıncı filosunu defederken arkalarından satırlarla onlara saldıranlara vatan haini derim. ve lanet olsun demek için de hiç gocunmam.

 

gelgelelim pkk ve o tarz örgütlere bunu forumun bir çok yerine yazdım ama tekrar buraya yazmaktanda gocunmam faşistleri ne kadar seviyorsam pkklılarıda o kadar seviyorum

 

taki insanlığın en büyük erdem sayılacağı günlere kadar

 

:clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen askerliğini yapmadın mı ? Bilmezmisin Askeriyenin özünde dayak zaten vardır.. Seninle aramızdaki fark ne biliyormusun ben yanlız duvarlara yazılanları değil arkasında ne olduğunda görebiliyorum ... Kimse burada koyun postuna bürünmesin... Askeriyeyle derdi olan bu güçü aşamayanlardır.. Hadi beraber sayalım kimler askeriyeden nefret ederler..

Başta pkk komünist örgütler şeriatçılar hizbullah vs vs ... Liste uzar gider.. Hiç bir devletini seven vatandaş işkenceyi kınamak için işe Askeriyeyi örnek gösterek başlamaz.. Ha bu arada bilmiyorsun madem öğren takiyye ne demekmiş..

 

Takiyye: „İnandığından başkasını göstererek sıkıntı ve zarardan korunma“ anlamına gelir ;)

 

Bu arada sandığın gibi kurtçu filan değilim :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sen askerliğini yapmadın mı ? Bilmezmisin Askeriyenin özünde dayak zaten vardır.. Seninle aramızdaki fark ne biliyormusun ben yanlız duvarlara yazılanları değil arkasında ne olduğunda görebiliyorum ... Kimse burada koyun postuna bürünmesin... Askeriyeyle derdi olan bu güçü aşamayanlardır.. Hadi beraber sayalım kimler askeriyeden nefret ederler..

Başta pkk komünist örgütler şeriatçılar hizbullah vs vs ... Liste uzar gider.. Hiç bir devletini seven vatandaş işkenceyi kınamak için işe Askeriyeyi örnek gösterek başlamaz.. Ha bu arada bilmiyorsun madem öğren takiyye ne demekmiş..

 

Takiyye: „İnandığından başkasını göstererek sıkıntı ve zarardan korunma anlamına gelir ;) eyvallah ne demek olduğunu da öğrendik sayende ben hala diyorum ki takunyalı değilim ki takkiye yapayım Bu arada sandığın gibi kurtçu filan değilim :)

 

yukarıda yazılmış yazıdan TÜRK ORDUSU nun tamamının işkenceci olduğu sonucunu çıkarttın sen. hasta oldum okuduğunu anlama anlayışına..

neden mikrop neredeyse temizlenmeli demiyorsun da hala at gözlüğüyle bakıyorsun duvarın arkasında mikrop var temizlesene arkadaş

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

cok yazık ya bu nasıl orduymusda ınsanlara iskence yapıyor. kınıyorum.

 

 

İŞKENCE TÜRKİYE CUMHURİYETİ ORDUSUNUN POLİTİKASI DEĞİLDİR

 

 

AMA BU OLAYLAR İÇİNDE YANLIŞ İNSANLARIN BULUNABİLECEĞİNİ GÖSTERİR.

 

BU TARZ İNSANLAR ŞERİATÇILAR NASIL TEMİZLENİYORSA AYNI ŞEKİLDE TEMİZLENECEKTİR.

 

 

BUNDAN HİÇ ŞÜPHEM YOK

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

pkk komünist örgütler şeriatçılar hizbullah vs vs den degilim ama askeriyeden nefret ediyorum. egosunu tatmin eden binlerce insanla dolu. bu insanlarin da temizlenmesi sart. dayak özünde vardir ne demek yani dayak askeriyenin özü hadi sevelim benimseyelim yasasin dayak her genç gidip mecburen dayak yesin var mi böyle bir mantik?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

takunyalı değilizki takiyeci olalım ;)

 

aramızdaki fark nedir biliyormusun biz kendimiz hata yaptığımızda da yanlışımızı söyleyebiliyoruz buda dün ya görüşümüzün bize getirdiği bir pozitif bir yan kendimizi de eleştirebiliriz ama siz bunu yapamazsınız içinizden birisi hata yapsa dahi bunu söyleyemezsiniz gözlükleriniz vardır sadece belli bir noltayı gösteren bir gözlük sadce dünya ya o pencereden bakabilirsiniz hata yapsanda bunu söylebilcek kabullenecek bir mekanizmanız yoktur.

 

bu yazıları okuyan ve işkencenin bir insanlık ayıbı olduğunu düşünen bir insan bu yazıya karsı bu şekilde bir tepki koymaz aynen şunu söyler heryerde olabileceği gibi ordunun içerisinde de yanlışlıklar olabilir bunlar bir an önce temizlenmelidir. türk ordusunu bu tarz kiilerden temizlemek lazım diyeceğimiz yerde hemen at gözlükleri takılır ve başlanır vatan millet sakarya ya bunları buraya taşıyan insanda bölücüdür vatan hainidir öyle olmasa ordusunu kücük düşürecek yazılar yazmaz değil mi?

 

hani 6 yaşındaki insanda biliyordu?

neden tepkini bu şekilde ortaya koydun haberi sana ulaştırana vatan hainliği damgasını vurdun.

 

vatan hayinliği ve yurtseverlik göreceli bir kavramki senin le bizim vatan haini kavramarımız çelişir nitekim sen 6. filoyu istanbuldan atmaya çalışan devrimcilere vatan haini dersin. bende o devrimciler amerikanın altıncı filosunu defederken arkalarından satırlarla onlara saldıranlara vatan haini derim. ve lanet olsun demek için de hiç gocunmam.

 

gelgelelim pkk ve o tarz örgütlere bunu forumun bir çok yerine yazdım ama tekrar buraya yazmaktanda gocunmam faşistleri ne kadar seviyorsam pkklılarıda o kadar seviyorum

 

taki insanlığın en büyük erdem sayılacağı günlere kadar

 

:clover:

 

 

BİR KERE DAHA ve HER ZAMAN

İŞKENCE İNSANLIK AYIBIDIR

NE ZAMAN VE NERDE VE KİME KARŞI YAPILIRSA YAPILSIN...................

 

 

Sizlere katılmamak mümkün değil...

 

İŞKENCE BİR İNSANLIK AYIBIDIR.

 

.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

pkk komünist örgütler şeriatçılar hizbullah vs vs den degilim ama askeriyeden nefret ediyorum. egosunu tatmin eden binlerce insanla dolu. bu insanlarin da temizlenmesi sart. dayak özünde vardir ne demek yani dayak askeriyenin özü hadi sevelim benimseyelim yasasin dayak her genç gidip mecburen dayak yesin var mi böyle bir mantik?

 

 

Var canım böyle bir mantık.. Senin demenle de değişecek gibi değil.. Dünyada ki en babacan ordu da Türk ordusudur bunu hiç bir zaman unutma.

 

yukarıda yazılmış yazıdan TÜRK ORDUSU nun tamamının işkenceci olduğu sonucunu çıkarttın sen. hasta oldum okuduğunu anlama anlayışına..

neden mikrop neredeyse temizlenmeli demiyorsun da hala at gözlüğüyle bakıyorsun duvarın arkasında mikrop var temizlesene arkadaş

 

Bak şimdi ben de senin okuduğunu anlama kabiliyetine hasta oldum... Alıntıya mı tepki verdiğimi yoksa alıntının alındığı adrese ve bunun arkasında yatan niyete mi tepki verdiğimi anlaman için bir kez daha oku yazdıklarımı.. Anlıyorum şu an senin durumunu beyaz atlı prensim ama heyecan yapmadan sakin olarak düşün ve ne yazdığımı anlamaya çalış.. Başarılar.. :clover:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

k_ataturk_01.jpg

 

 

türk halkının, tarihinin en karanlık dönemlerinde kurtuluş şavasını yaparak ülkeyi ve halkı aydınlığa kavuşturan türk ordusuyla her zaman gurur duymuşumdur.

 

 

 

yinelemekte fayda var; ordunun içinde yalnış insanlar vardır ve bunların temizlenmesi gerekir.Yalnış insanlar vardır demek orduyu karalamak değildir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.