Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2009 Atatürk´ü degilde. Humeyni´yi seven kafalar buyrun? Pantolonlu gazeteci istifasını verdi 1 Ağustos 2009 Pantolonlu gazeteci istifasını verdi Atatürk´ü degilde humeyniyi seven kafalar buyrun? Pantolon giydiği gerekçesiyle 40 kez kırbaçlanması istenen Sudanlı gazeteci Lübna, mahkemede verdiği sözü tuttu. Birleşmiş Milletler görevlerinden resmen istifa eden Lübna, 4 Ağustos’taki karar duruşmasını bekliyor. SUDAN’ın başkenti Hartum’da bir lokantaya 3 Temmuz’da yapılan polis baskını sırasında yakalanan ve pantolon giydiği gerekçesiyle kırbaç cezasına çarptırılması istenen Sudanlı gazeteci Lübna Ahmed el Hüseyin, cesur sözlerinden sonra geri adım atmadı. Yargıç, geçen çarşamba yapılan ilk duruşmaya yine pantolonuyla gelen Lübna’ya, “Birleşmiş Milletler Sudan misyonunun medya bölümünde görevlisin. Bu sana dokunulmazlık sağlıyor” demişti. Lübna, dokunulmazlık istemediğini belirtince, mahkeme, BM’den istifa etmesi için Lübna’ya 4 Ağustos’a kadar süre vermişti. Artık sıradan vatandaş Lübna’nın, yazılı olarak da BM’ye istifasını sunduğu ve dün itibarıyla “sıradan bir Sudan vatandaşı” olduğu bildirildi. Lübna’nın avukatı Nebil Edib, BM’nin hemen devreye girdiğini de söyledi. Edib, “BM’ye teşekkür ederiz. Onlar çalışanlarını korumak istiyorlar. Ancak Lübna davanın tamamlanmasında ısrarcı” dedi. Asgari ceza 40 kırbaç DEVLET Başkanı Ömer el Beşir’in darbeyle iktidara el koyduğu 1989’dan beri Sudan’da şeriat uygulanıyor. Pantolon gibi “Batılı” giysilere izin yok. Lübna ile birlikte yakalanan 10 kadın “açık saçık” giyindiklerini” kabul edip 10’ar kırbaç ve 120 dolar para cezasıyla kurtulmuştu. Beşir affetmezse, Lübna’ya salı günü en az 40 kırbaç cezası verilecek. Erkekler kararın ardından hemen halkın önünde, kadınlar ise mahkemede özel bir odada kırbaçlanıyor. 1 Alıntı
Φ Taylan Abi Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2009 Yabancı hayranı kızlarımıza… Atatürk'ü sevmez, nefret edermiş, Humeyni hayranı kızımız bizim. Özgürlük yerine manda istermiş, Bunları da gördü gözümüz bizim. Tarihi bilmiyor fikir veriyor, İngiliz ipine umut seriyor. Saçma sapan savla sinir geriyor, Öfkeden kızardı yüzümüz bizim. Demek öyle, kim güçlüyse ona uy, Irak'a bak, Müslümansan utanç duy. Emperyalistlerde değişmiyor huy, Kulağa küpedir sözümüz bizim. Kızımız özel bir hukuk istiyor, Dine dayanmalı yasamız, diyor. Millet isyanlarda 'olamaz' diyor, Bu kadar kara mı yazımız bizim. Bunlar böyle fikri nereden bulur? Hangi kitap, hangi hocadan alır? Bu kadar cehalet tahsille olur, Ne oldu eğitim tezimiz bizim? Ulus bilinci yok, ümmet kafalı, Aklı başkalaşmış türban takalı. Bitleri kanlanmış AB çıkalı, Beyninden silinmiş izimiz bizim. Kızım kendine gel, sabrı sınama, Düşman övüp, Kemalizmi kınama. Laik sistem ile kumar oynama, Çağdaş adalettir kozumuz bizim. Biz bu cehaleti kökten yıkarız, İstersek Samsun'a yine çıkarız. Bulur meşaleyi tekrar yakarız, Nevzatlarda gizli közümüz bizim. Halk Ozanı Karamanlı Nevzat 1 Alıntı
Φ deniz_kizi Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 2 Ağustos , 2009 Devrim yapabilmek, ülkedeki geri kalmış düşünceleri değiştirmek adına işkenceyi göze alabilmek... Üstelik sıradan bir vatandaş gibi olabilmek için görevinden istifa etmesi. Harika bir kadın Ya bizim ülkemiz... Böyle giderse Sudanlı gazeteci Lübna gibi,bizlerde savaşlar mı vereceğiz haklarımız adına... Alıntı
Φ Mehdî Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 19 Ekim , 2010 Kimden: Mehdi dabbetül-arz 19 Kime: Grup: Mehdî Haber Ajansı Tarih: 19.10.2010 11:10 (GMT +2:00) Konu: Sayın Kemal Baytaş Humeyni bozuntuları kimlerdir? İSLÂMİYET GAZETESİ: Sözcü gazetesi yazarı Kemal Baytaş son zamanlarda Humeyniye taktı? Ve hiç tereddüt etmeksizin köşe yazılarında **Humeyni bozuntusu? ** kavramını kullanıyor? Malum kişilere bile sayın,hoca,hocaefendi derken? bizimkisi Humeyniye gelince hemen yaftalıyor? Peki bu Humeyni ne yapmıştır ülkesini hür ve tam bağımsız bir cumhuriyet yapmaktan başka? senin askerinin başına çuval geçirilirken onun askerleri ingiliz askerlerini rehin alabiliyorken? senin filoların kandile sorti yapmak için okyanus ötesinden izin alırken onun ordusu kandili defalarca bombalıyor? senin hükümetlerin analar ağlamasın diye abd ve israile dolaylı şekilde teslimiyet politikaları içerisinde iken? onun devletinin güvenlik güçleri pjak'ın anasını ağlatıyor? sen teröristleri affederken ve tekrar tekrar başına bela ederken onun devleti teröristini idam edip yola getiriyor? ve senin imf ile ekonomik bağlantıların varken onun devleti ekonomik özgürlük içerisinde ve üstelik refah seviyeside bizimkinden katbekat fazla? sayın kemal baytaş siz galiba humeyniyi,cübbeli ahmetle,müslüm gündüzle,ali kalkancı,kırkıncı hocalarla filan karıştırıyorsunuz? bakın 57 islam ülkesinde müthiş bir kaos hakim? hiçbiriside kendi başına hükümet kuramıyor? ırakta bile rekora gidiliyor? tüm islam coğrafyası kan ağlıyor? şu saydığımız adamlar namazla oruçla türbanla uğraşıyor? hacıbektaş-ı veli birgün anadoluda o moğolların hertarafı perişan ettiği zamanda bir muhafazakar beyin yanına gidiyor? ve bu bey namaza çok düşkündür? hacıbektaşında namaz konusunda hassasiyetleri vardır? o bey diyor ki: hadi namaz kılalım? hay hay diyor hünkar? getir ibriği önce bir abdest alalım diyor? ve getiriyorlar? ellerini uzatıyor ibrikten su yerine kan geliyor? bu iki defa tekrarlanıyor? ve hepsi şaşkın? nedir bunun hikmeti diye soruyorlar hünkara? oda diyor ki:senin memleketin kan ağlıyor sen namazla meşgulsün? ne demek istediğimi anladınız değil mi? hatırlatırız yine? bu ahmaklıkları ki,bir zamanlar fatihsultan'da istanbulu fethederken kalenin papazları o sıra meleklerin kaç kanatlı olduklarını tartışıyordu? ve işte türkiyede şimdi gündem mühendisleriyle gündem saptırmacalarıyla bizleri o ahmaklığın içerinde hapsediyor? bir türlü gündem-i saadetimize gelemiyoruz? Humeyni kim? sem amcamı? saddammı? nemrutmu? firavunmu? hitler mi? humeyni kim? sayın kemal baytaş? amerika büyük şeytandır diyen adam değilmi? anti emperyalist değil mi? sadece giyimimi sizleri rahatsız ediyor? tarzımı hoşunuza gitmiyor? nedir sizi ondan uzaklaştıran şey-tanlık? İmza: Ayhan Aytaç ((psikempatikanalist?)) Hür İslâm Halk Hareketi: ___________________________ Tüm dünya'da,tüm ortadoğuda,tüm anadoluda,tüm istanbulda? Mehdi,Atatürk,Humeyni Stratejisi kazanacaktır VESSELAM Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 20 Ekim , 2010 Ülkede çirkin bir istismar ısrarla sürdürülüyor. Kılık kıyafet tanımı yapmak bir yasa işi değildir. Hele anayasa işi hiç değildir. Sokakta kimseye niye böyle giyindin diye sorulmuyor. Türbanı yasaklayan bir yasa olsa sokakta uygulanırdı. Kılık kıyafet bir yönetmelik işidir. Kamu dairelerinde, eğitim kurumlarında kıyafeti düzenleyen yönetmelikler vardır. Bu yönetmelikleri beğenmeyen bir iktidar yönetmelik değişikliğine gider. Bu kurumlarda başı açık bulunulamayacağını hükme bağlayan yönetmelikleri değiştirir. Yönetmelik değiştirmek için ne üçte iki, ne salt, hiçbir çoğunluk gerekmez. Meclise getirmek de gerekmez. Toplarsın bürokratlarını, gerekli direktifleri verir, gerekli yönetmelik maddelerini iptal eder veya değiştirirsin. Bu nedenle yapılanın adına doğrudan doğruya ipe un sermek ve istismar denir. Yapılanın apaçık adı budur. Hedef ne türbanı serbest bırakmak istemek, ne bununla alakalı herhangi bir şeydir. Hedef tamamen anayasanın laiklik ilkesidir. Bunun adına da üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek istemek denir. Bu çok kesin ve net bir konu iken, açık biçimde istismar sürdürülmekte, çıkar için halkın duyguları son derece pervasız ve utanmazca çıkar sağlamaya ve güç kazanmaya alet edilmektedir. Bu da hiç yeni bir şey değil, dincilerin her zaman yapmayı alışkanlık edindikleri köklü bir zehirli sarmaşıktır. Bu zehirli sarmaşığı, insani olan her şeyi kuşatıp boğmadan önce kökünden söküp atmak halkın üzerine düşen çok temel bir görevdir… Dogmalar insanlık kültürü ve halk düşmanı, çıkar hizmetçisi ve uşağı olmaktan başka bir görev, hiç üstlenmemiştir. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 23 Ekim , 2010 Kılık kıyafetin yasası olmaz deyince "bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun" öne sürülerek itiraz ediliyor. Fakat bu bir geçici devrim yasasıdır, bugün itibariyle "kadük"tür. Kadük olmamış, yürürlükte olmuş olsa, sokakta da uygulanırdı. "Şapka kanunu" da kadüktür. Aksi halde şapkasız gezilemezdi. Arap harflerinin yasaklanması da kadüktür. Bu yasaklar olmasa, devrimler yerine oturmazdı. Geçici olarak yasaklama getirilmiştir. Devrimler yerleşince de yasaklar kadük olmuştur. Böyle kadük olmuş çok yasa vardır. Örneğin "düğünlerde men-i israfat kanunu." Bu yasa da kadük olmasa şimdi zenginler düğün yapamazdı. (Gerçi bu yasa uygulanmalı bence. Ama uygulanmıyor.) İdam da tamamiyle kaldırılmadan önce kadük olmuştu. Yasada yazıyor, ama kimse idam edilmiyordu. Bir itiraz da "Avrupa ülkeleri nasıl kıyafet düzenlemesi yapma girişiminde bulunuyor o halde?" şeklinde. Avrupa'daki düzenleme girişimleri güvenlik temellidir. Peçeli insanların kimlik tespitinin imkansızlığı temelinde ele alınmaktadır. Bir ikincisi, özgürlükler bağlamıdır. Örneğin kendi rızasıyla da olsa bir adam karısını kelepçeleyip veya zincirleyip sokağa çıkaramaz. Bunun gibi burka ve çarşaf da kadın "ben kabul ediyorum" dese bile temel özgürlüklerden rıza ile vaz geçme hakkı olmadığı gerekçesiyle yasallaştırılamaz. Son olarak bir baz alma konusu da "dini simge olma" kriteridir. Dini simgeler bölücü, ayrımcı ve ötekileştiricidir. Temel özgürlüklerden vaz geçme hakkı yoktur. Öyle olmasa intihar girişimi suç olmazdı. "Kendi canım, kime ne? Kimseyi değil, kendimi öldürüyorum" derdi. İnsan kendini esir olarak satamaz. Yani örneğin "beni köle al, istediğini yap, tüm insanlık haklarımdan mahrum et, ama aileme şu kadar para öde" diye bir anlaşma yapılamaz. Yasal değildir. Alıntı
Φ phantom_lord Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2010 Kılık kıyafetin yasası olmaz deyince "bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun" öne sürülerek itiraz ediliyor. Fakat bu bir geçici devrim yasasıdır, bugün itibariyle "kadük"tür. Kadük olmamış, yürürlükte olmuş olsa, sokakta da uygulanırdı. "Şapka kanunu" da kadüktür. Aksi halde şapkasız gezilemezdi. Arap harflerinin yasaklanması da kadüktür. Bu yasaklar olmasa, devrimler yerine oturmazdı. Geçici olarak yasaklama getirilmiştir. Devrimler yerleşince de yasaklar kadük olmuştur. Böyle kadük olmuş çok yasa vardır. Örneğin "düğünlerde men-i israfat kanunu." Bu yasa da kadük olmasa şimdi zenginler düğün yapamazdı. (Gerçi bu yasa uygulanmalı bence. Ama uygulanmıyor.) İdam da tamamiyle kaldırılmadan önce kadük olmuştu. Yasada yazıyor, ama kimse idam edilmiyordu. Bir itiraz da "Avrupa ülkeleri nasıl kıyafet düzenlemesi yapma girişiminde bulunuyor o halde?" şeklinde. Avrupa'daki düzenleme girişimleri güvenlik temellidir. Peçeli insanların kimlik tespitinin imkansızlığı temelinde ele alınmaktadır. Bir ikincisi, özgürlükler bağlamıdır. Örneğin kendi rızasıyla da olsa bir adam karısını kelepçeleyip veya zincirleyip sokağa çıkaramaz. Bunun gibi burka ve çarşaf da kadın "ben kabul ediyorum" dese bile temel özgürlüklerden rıza ile vaz geçme hakkı olmadığı gerekçesiyle yasallaştırılamaz. Son olarak bir baz alma konusu da "dini simge olma" kriteridir. Dini simgeler bölücü, ayrımcı ve ötekileştiricidir. Temel özgürlüklerden vaz geçme hakkı yoktur. Öyle olmasa intihar girişimi suç olmazdı. "Kendi canım, kime ne? Kimseyi değil, kendimi öldürüyorum" derdi. İnsan kendini esir olarak satamaz. Yani örneğin "beni köle al, istediğini yap, tüm insanlık haklarımdan mahrum et, ama aileme şu kadar para öde" diye bir anlaşma yapılamaz. Yasal değildir. Bir diğer ek bilgi de şudur. Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun aslında bir bakıma din adamlarının ibadet haricinde günlük hayatlarında cübbe sarık gibi aksesuar ve giysilerini kullanarak halka tesir etmesini engelleme amacını taşıyordu. Kanunun tam metni aşağıdadır: KANUN NO: 2596 BAZI KİSVELERİN GİYİLEMİYECEĞİNE DAİR KANUN (*) Kabul Tarihi: 3 Kânunuevvel 1934 Resmi Gazete ile Neşir ve İlânı: 13 Kânunuevvel 1934 - Sayı: 2879 3.t. Düstur, c.16 - s.24 MADDE 1 - Herhangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani kisve taşımaları yasaktır. Hükümet her din ve mezhebden münasib göreceği yalnız bir ruhaniye mabed ve ayin haricinde dahi ruhani kıyafetini taşıyabilmek için muvakkat müsaadeler verebilir. Bu müsaade müddetinin hitamında onun aynı ruhani hakkında yenilenmesi veya bir başka ruhaniye verilmesi caizdir. MADDE 2 - Türkiye'de kanuna tevfikan teşekkül etmiş ve edecek olan izcilik ve sporculuk gibi topluluklar ve cemiyet ve kulüb gibi heyetler ve mektebler mahsus kıyafet, alâmet ve levazım taşımak istedikleri zaman yalnız nizamname veya talimatname ile muayyen tiplere uygun kıyafet, alâmet ve levazım taşıyabilirler. MADDE 3 - Türkiye'de bulunan Türklerin ve yabancıların, yabancı memleketlerin siyaset, askerlik ve milis teşekküleri ile münasebetli kıyafet ve alâmetlerini ve lavazımını taşımaları yasaktır. MADDE 4 - Ecnebi teşekkül mensuplarının kendi kıyafet, alâmet ve levazımları ile Türkiye'yi ziyaret etmeleri, İcra Vekilleri Heyetince tâyin olunacak mercilerin müsaadesine tâbidir. MADDE 5 - Türkiye Devleti nezdinde memur bulunanların kıyafetleri beynelmilel mer'i âdetlere tâbidir. Müsaadei mahsusa ile gelen yabancı memleketler kara, deniz, hava kuvvetlerine mensup kişilerin resmi üniformalarını nerelerde ve ne zaman taşıyabilecekleri İcra Vekilleri Heyeti karariyle tâyin olunur. MADDE 6 - Bu kanunun tatbik suretini gösterir bir nizamname yapılır.(**) MADDE 7 - Birinci maddenin hükümleri bu kanunun neşri tarihinden itibaren altı ay sonra ve diğer maddelerin hükümleri kanunun neşri tarihinden itibaren mer'idir. MADDE 8 - Bu kanunun icrasına İcra Vekilleri Heyeti memurdur. (*) Bu Kanun, 7 Kasım 1982 tarih ve 2709 sayılı (TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI) nın 174 üncü maddesinde belirtilen devrim kanunlarından olup Anayasanın kabul edildiği tarihte yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu şeklinde anlaşılamaz ve yorumlanamaz. (**) B. Bakanlar Kurulunun 3 Şubat 1935 tarih ve 2/1958 sayılı kararnamesiyle yürürlüğe konulan Tüzük, T.C. Tüzükleri: c.2 - s.32 Bu kadar basit... Alıntı
Φ raif bostan Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 26 Ekim , 2010 Kimden: Mehdi dabbetül-arz 19 . . . Mehdi,Atatürk,Humeyni Stratejisi kazanacaktır VESSELAM arkadaşım islam oldum olasıya insa haklarına aykırıdır kadının istediği gibi giyinme hakkı vardır isterse insan çıplak bile dolaşabilir çünkü beden onun bedenidir ve hayatta onun hayatıdır onun hayatına ve bedenine karışma hakkımız yoktur dolayısıyla hiçbir şekilde elbiseye karışamayız böyle birşey olamaz iranda islam zırvalığıyla yönetiliyor yani insan haklarına göre kurallar çıkarılmıyor tamamamen temeli insan hakkı olmayan saçma kurallarla yönetiliyor sen kalkmış hümeyniyi savunuyorsun gerçi sana laf anlatmak eşşeğe hendek atlatmak gibi çünkü sen mantığınla inançlarını ve değer yargılarını sorgulayan bişr kişi değilsin sen yanlış ve insan haklarına aykırı olan inanç ve değer yargılarını doğruymuş gibi kabulediyorsun inançlı olan herkes böyledir ve ülkemizde yine islam zırvalığını koruma altına almaya çalışmaktalar bunun arkasında derin dünya devleti ve kendini mükemmel kusursuz bir valık ve kendi isteklerinin en üstün ve yapılması gereken tek şey olarak gösteren allah vardır. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2010 İnsanlığın gelmiş geçmiş en büyük katili, insanlık kültürünün en dejenere biçimi dogma ve dogmadan köken alan, beslenen güç odaklarıdır. Dogmaya karşı durmak bir insanlık görevi, onu yok etme mücadelesi insanlığın en asil savaşıdır... Kadın saçının erkeklerce görülmesinin uğursuz bir lanet olduğu dogması, insanlığın en eski ve yerleşik saplantılarından biridir. Tevrat kadının ya başını örtmesini, ya örtmeyecekse saçını kazıtmasını emreder. Tek tanrılı dinlere geçişle birlikte eski tanrıçalara bir tepki olarak kadın inanılmaz biçimde aşağılanmış, tapınaklara girmesi bir lanet olarak kabul edilmiştir. Hristiyanlık ve kutsal Meryem, azizeler anlayışları, İsa'nın recmi reddetmesi bu katı Yahudi düşüncesine tepki olarak doğmuştur. Fakat çok geçmeden bu anlayış da tabii ki yozlaşmıştır. İslam dini bir orta yol bulmaya çalışmış, kadını eşit kabul etmeye yanaşmasa da bazı haklar vermeyi uygun görmüştür. Fakat İslam fanatizmi yer yer Yahudi fanatizmini aratmayacak düzeylere gelebilmektedir. Başın hiç bir şart ve koşulda erkekler yanında açılamayacağı saplantısı çok vahim bir dogmadır. Bu zehirli sarmaşığın köküne bir damla su damlatmak insanlık ülküsüne ihanettir. Yoksa başörtüsü yerine göre açılan, yerine göre örtülen bir aksesuar olarak ele alındığında tamamen masumdur. 1 Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2010 Gönderi tarihi: 31 Ekim , 2010 Acaba Osmanlıda padişahın ailesi örtülümüydü? 1 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.