Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

AKP'NİN İKİ ALTARNETİFİ... 1. YOL "EKENOMİYİ DÜZELTMEK" olmayacağına göre, 2. YOL "FAŞİZM" bak bu oluyor...


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Genel seçimlere ise iki seneden az bir zaman kaldı...

Ve AKP’nin orada durabilmesi için iki yol var.

 

Birincisi; ekonomiyi düzeltmek...

Bu neredeyse olanaksız.

Yedi senedir üretime dönük, verimliliği artıran, ciddi yatırım sayılan bir tek şey yapmayıp, sadece kamu varlıklarını satarak beslenmenin dibindeler...

Bütçe açığı yüzde 465 arttı...

Küçülme, İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra rekor; ilk çeyrekte yüzde 13.8...

İşsizler ordusu devleşiyor...

İnsanlar mutsuzlar ve yoksulluk sınırı tırmanıp nüfusun orta yerine ulaştı... Kim ağzını açsa “Canımız yanıyor” diyor...

Bir tek mutlu insan yok sokaklarda...

*

AKP’nin iktidarda kalabilmesi ve hedeflediği karşı devrimi tamı tamına gerçekleştirmesi için ikinci yol kalıyor:

Faşizm...

Avuçlarına alamadıkları yüksek yargı-ordu gibi kalan birkaç kurumu ezmek... Yanlarına alamadıkları medyayı cezalarla dize getirmek...

Aydınları, sesi çıkan laik insanları izleyip, telefonlarını dinleyip, özel yaşamlarına sızıp, bezdirmek...

Korkutmak...

Sindirmek...

Şimdi bunu deniyorlar...

Amaçlarına demokratik yolla ulaşamayınca, yol haritaları gereği buna başvuracaklarını akıllı insanlar bekliyorlardı.

Bunun adı:

Faşizm...

 

tayyips.jpg

 

Bekir Çoşkun/Hürriyet...

Gönderi tarihi:

.

.

Bütçe açığı yüzde 465 arttı...

Küçülme, İkinci Dünya Savaşı yıllarından sonra rekor; ilk çeyrekte yüzde 13.8...

İşsizler ordusu devleşiyor...

İnsanlar mutsuzlar ve yoksulluk sınırı tırmanıp nüfusun orta yerine ulaştı... Kim ağzını açsa “Canımız yanıyor” diyor...

Bir tek mutlu insan yok sokaklarda...

.

.

 

Bekir Çoşkun/Hürriyet...

Devletin bütün kurumlarını ele geçirdiler.Sadece ordu kaldı orayada sızmaya çalışıyolar.

Gönderi tarihi:

Akp'nin orada durabilmesi için öngörülen bu iki yoldan birincisi, son dönemde vizyonu ve misyonu olmayan bu partinin savunuculuğunu yapan insan sayısıyla birebir ilişkili. Çünkü dağıtılan 2-3 erzak kutusuyla, yardım kuponuyla halkı muhtaç duruma düşüren bu zihniyetin eline koz olarak verilen bi milletvekili sayısı ve belediye sayısı var. Kriz olduğunu bile bile yerel seçimde daha öncekine göre düşükte olsa halktan hala oy alabilen bi partinin kolay yıkılacağını düşünmek biraz saçma..

İkinci olarak faşistlikle suçlamak, belki dışardan bakıldığında doğru ama ılımlı islam gibi bir hedef güden bu partinin, kültür mozaiği bi ülkeyiz diyen bir genel başkanın bugün faşistlik arkasına sığınıp tekrar koltuk oyunları oynayacağını da şahsi olarak ben düşünmüyorum. Elde edecekleri yani maddi anlamda kendilerini götürecekleri en üst refah seviyesine taşıdılar zaten. ülke üzerinden oynanan oyunlar deyip klasik senaryolar yazan köşe yazarları medya patronları bile önünde duramadı hiçbirinin. en kötü ihtimalle şimdikinden daha düşük bi oy alır ama orda kalır. bunu istediğimden söylemiyorum ama manzara bence buna delalet.. -_-

Gönderi tarihi:

Bugüne kadar ülkenin nesi var nesi yoksa satarak ekonomiyi yürütmeye calistilar,satacak birsey kalmayinca fasizme yöneldiler.

 

Bugün Türkiyede'ki iktidarin yaptiklarini görüpte fasizm yok diyenin ya akli yoktur ya cesareti ya da vizyonu yoktur.

 

Kisitlanan özgürlükler,dövülen ögrenciler,tutuklanan Atatürkcü ve gazeteciler,sendikacilar;Allah askina birisi ciksinda bana bugünkü Türkiye'nin dünkü Hitler Almanya'sindan farkini bir anlatsin.Sadece fasizm mi?bakin insanlarin haline,özellikle mantar gibi türeyen tesettür panayirina bakin ki Türkiye hangi cagdasligi yasiyor 21.Asirda!

 

Türkiye'nin fasizme dolu dizgin yol almasinda yandas medya en büyük rolü oynamaktadir.Meslek sereflerini patronlarinin cikarlarina ****** gazeteciler ve belirli fonlarla mideleri doldurulan karanlik amacli aydinlar bu oyunun bas oyuncularidirlar.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:

DİKTATÖRLÜK VE TÜKENİŞ...

 

İbret alınsaydı, tarih tekerrür eder miydi.

Tabi etmezdi.

Ancak pek çoğumuzun yaşamı, ne yazık ki, ibret almama yanlışlıklarıyla dolu.

Erk olmanın büyük güç olmanın sarhoşluğuna kapılmayan çok az insan vardır.

Tarihte çeşitli unvan sahibi ülke yöneticilerinin büyük kısmının “erk”, “iktidar” olmanın sarhoşluğu ile sonunda tükendiğini hepimiz biliyoruz…

İşte Hitler. Musolini, Napolyon…

Koltuk insanı ihtiraslı yaparken, tükenmenin de en büyük nedeni olur...

Demokrasilerde, tek parti iktidarları, çoğu zaman başlangıçta her zaman halka hoş gelir. Ortalıkta uyum, uzlaşma vardır. Ayrışma ve tartışma hemen hemen hiç yaşanmaz…

Rant dağıtımında ki ortaklık ve cazibe, iktidarı paylaşanları birbirlerine karşı uyumlu ve ılımlı yapar… Görünürdeki uyumluluk ve uzlaşı havası, ilk zamanlar ülkede işlerin iyi gittiği havasını verir. İktidarın başı, kendisine yüzde yüz bağlı çevresini ve vekillerini, kolayca hegemonyası altına alır, onları istediği gibi yönetir ve yönlendirir…

Ancak süreç ilerlerken görülür ki, uyumun ve uzlaşının bozulmaması ve dışa karşı çatlak ses verilmemesi için, yapılan yanlışlıkların, yoldan sapmaların, yolsuzlukların üstü örtülür.

Ne zaman ki, ülke ekonomisi gizlenemez ve sızlanamaz ciddi alarmlar vermeye başlar, kaynaklar yetişmez olur, sahte uyumun ve uzlaşının halkın gözünde önemi kalmaz; düşüşe geçen, halkın gözündeki imajı silikleşmeye başlayan ve geleceğinden kuşku duyar hale gelen lider de, diktatörlük heves ve uygulamaları başlar. Çevresinde ki kimse ona kolay kolay yanlış yolda olduğunu, önemli hatalar yaptığını, durumun kötüye gittiğini söyleyemez. Çünkü bilinir ki “biat” etmeyenin sonu defterden silinmektir…

 

Tarihe dönelim ve ünlü Fransız düşünür Bertnart Russel’e kulak verelim.

“Kendini büyük görmek aşırı alçaltılmanın sonucudur.

Napolyon okulda arkadaşlarının arasında aşağılık acısı çekmiştir.

Çünkü varlıklı aristokrat çocukları oldukları halde, kendisi burslu, yoksul öğrenciydi. Göçmenlerin yurda dönmesine izin verdikten sonra, eski okul arkadaşlarının gelip önünde eğilmelerinden pek hoşlanmıştı.

Ne büyük mutluluktu!

Gelelim bu hal onu çar karşısında da ayni gönül doyumunu tatma isteğine götürmüş, bu da ona Saint-Helen adası (sürgün, yani tükeniş) yolunu açmıştır.” (*)

Diktatörlük, süreç içersinde, hemen her konuda tam anlamıyla “ben yaptım oldu…” olgusunu yaygın hale getirir. Koltuğunun sonuna kadar baki kalmayacağının bilincinde olan lider; diktatörlüğünün tüm nimetlerinden bolca yararlanma ve gelecek karanlık günlerinin yatırımını da yapmayı ihmal etmez. Kendisini ölçüsüz mal, mülk, servet sahibi olmanın doyumsuz getirisine kaptırır.

Dünyaya “Harun gibi gelip, Karun gibi zengin olmamış tek demokrat görünümlü diktatör yoktur.

İktidar olduklarında, yönetimlere hiçbir şeyleri olmadan gelip oturanlar iktidarlıklarında korkunç mal, mülk, servet sahibi olmuşlarsa, bilinsin ki o yöneticilerin başında bulunduğu ülkelerde, halkın refah ve huzur içerisinde olması ütopik bir beklentiden öteye gidemez…

 

Yazımızı Walt Whitman’ın bir şiiri ile noktalıyoruz.

 

“Hayvanlara uzun uzun bakıyorum da

Ben de hayvanlaşıp onlar gibi yaşayabilirim diyorum, hepsi

Kendi aleminde öyle huzur içinde…

Hallerinden sızlanmazlar, kan-ter dökmemekteler,

Karanlıkta gözleri açık uzanmıyorlar ve ağlamıyorlar

günahlarına,

Tanrıya olan borçlarını konuşup midemi bulandırmıyorlar,

Hepsi hoşnut, hiçbirinin mal, manat hırsıyla gözü dönmüş değildir.

Hiçbiri ne öbürünün, ne de binlerce yıl önce yaşamış kendi türünden birinin önünde diz çökmüyor,

Hiçbiri ne dünyanın en mutsuzu, ne de en saygıdeğeridir”

 

 

 

Burhan Özbey / (*) Saadet yolu – Varlık yayınevi – Syf: 14

Gönderi tarihi:

TÜRKİYE aylardır bir askeri darbe tehdidi üzerine konuşuyor...

 

Ve bu durum, gerçek bir darbe tehdidinin göz ardı edilmesine, kendini gizlemesine neden oluyor, adım adım amacına doğru ilerlemesine zemin hazırlıyor.

 

Son derece örgütlü bir tehdit ile karşı karşıyayız.

 

Özellikle Emniyet teşkilatı içinde örgütlenmiş bir oluşum telefonları dinliyor, insanların özel yaşamlarını takip ediyor, kendisine destek vermeye gönüllü ya da doğrudan kontrol ettiği medya desteğini arkasına almış durumda toplumu terörize ediyor.

 

Parasal kaynakları belli değil, "dayanışma" görüntüsü altında muazzam bir sermaye gücüyle yandaş topluyor, ekonomiye dal budak sarıyor.

 

Hareketin yurtdışında yaşamakta ısrar eden bir lideri var, kiminle hangi hesap içinde hareket ettiği meçhul. Kimsenin gücü bu örgütün üzerine gitmeye yetmiyor.

 

Gitmeye kalkışanlar, bunu yaptıklarına kısa sürede pişman ediliyorlar.

 

Bir yandan kamuoyu baskısı, diğer yandan "Askeri darbeyi mi destekliyorsun" öcüsü, aydınları bile ses çıkartamaz hale getiriyor.

 

Çok ciddi bir sivil darbe tehdidi ile karşı karşıyayız.

 

Hayallerindeki İslamcı-faşist düzeni kurmak için adım adım ilerliyorlar.

....

 

 

 

 

 

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet...

Gönderi tarihi:

bence yapılan bu muhalefeler akp nın oyunu yukseltmesıne neden oluyor

hep tayyıp erdogan elestırılıyor yanlısları soylenıyor

pekı cozum yolu nedır dogrusunuda cıkıp bı kere sız soyleyın

varsa yoksa tayyıp erdogan sunu yaptı boyle dedı

bıde bıraz ara verelım bence su laıklık tartısmasına

bu ulkenın tek sorunu laıklık degıl ımam hatıpler dıyanet degıl

bagımsız olamadıktan sonra ozgur olamadıktan sonra ıstedıgın kadar laık ol

bı onemı olur mu bunun

muhalefet partılerı chp ve mhp hep aynı yanlısı yapıyorlar

tamam tayyıp erdoganın yanlıslarını soyluyorlar

ama gerısını getırıp dogru yol sudur demedıler hıc bır zaman

amerıkaya bır laf edemıyolar emperyalızme karsı bır tane cumlelerı yok

cunku basa geldıklerı zaman onlarda baglanacaklar abd ye

ne mhp nın ne chp nın akp den hıcbır farkları yok

turkıyenın bagımsızlıgını engeleyen 5 tane sorunu var

1 abd ıle ılıskıler

2 ab ıle ılıskıler

3 ımf ıle ılıskıler

4 nato ıle ılıskıler

5 gumruk bırlıgı ıle ılıskıler

muhalefetın ne partı programlarında ne secım propagandalarında ne yaptıkları grup toplantısında

bu 5 maddeyle ılgılı tek bır cumlelerını goremezsınız

hele chp ataturkun partısı bıde

ataturkun hıc mı bagımsızlık fıkrını anlamadınız sız

muhalefet bu kafada oldugu surece akp hep ılk partı olur fasızmınde kralını yapmaya devam eder

Gönderi tarihi:

bence yapılan bu muhalefeler akp nın oyunu yukseltmesıne neden oluyor

hep tayyıp erdogan elestırılıyor yanlısları soylenıyor

pekı cozum yolu nedır dogrusunuda cıkıp bı kere sız soyleyın

varsa yoksa tayyıp erdogan sunu yaptı boyle dedı

bıde bıraz ara verelım bence su laıklık tartısmasına

bu ulkenın tek sorunu laıklık degıl ımam hatıpler dıyanet degıl

bagımsız olamadıktan sonra ozgur olamadıktan sonra ıstedıgın kadar laık ol

bı onemı olur mu bunun

muhalefet partılerı chp ve mhp hep aynı yanlısı yapıyorlar

tamam tayyıp erdoganın yanlıslarını soyluyorlar

ama gerısını getırıp dogru yol sudur demedıler hıc bır zaman

amerıkaya bır laf edemıyolar emperyalızme karsı bır tane cumlelerı yok

cunku basa geldıklerı zaman onlarda baglanacaklar abd ye

ne mhp nın ne chp nın akp den hıcbır farkları yok

turkıyenın bagımsızlıgını engeleyen 5 tane sorunu var

1 abd ıle ılıskıler

2 ab ıle ılıskıler

3 ımf ıle ılıskıler

4 nato ıle ılıskıler

5 gumruk bırlıgı ıle ılıskıler

muhalefetın ne partı programlarında ne secım propagandalarında ne yaptıkları grup toplantısında

bu 5 maddeyle ılgılı tek bır cumlelerını goremezsınız

hele chp ataturkun partısı bıde

ataturkun hıc mı bagımsızlık fıkrını anlamadınız sız

muhalefet bu kafada oldugu surece akp hep ılk partı olur fasızmınde kralını yapmaya devam eder

 

Ülkemizde siyaset, maalesef söylediğiniz gibi vurgularla, entellektüel düzeyde yapılamıyor. Bu dediklerinizi söyleyenlerin oy oranı malum. Seçim kampanyalarını ideolojik zemine taşırsanız, Türkiyede dışlanırsınız, bunlar gerçekler. Ortalama Türk insanı bu tip yaklaşımları itici buluyor.

 

Yıllardır, bu sloganlar ile siyaset yapan partilerin durumu ortada, hatta bazıları Ergenekonla ilişkilendirilip içeri alındı. ''Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye'' diyenlere, ''Ne şeriat ne darbe'' diyenlere sahip çıkan oldu mu ? Halk cebini düşünüyor ve dolaylı olarak ABD tarafından, iktidar vasıtasıyla karşı propogandalar ve psikolojik savaş yöntemleri çok akıllıca kullanılıyor. Bunları söylediniz mi, paranoya ile açıklayıp, ekmeği karne ile almakla korkutuyorlar.

 

Halk bilinçlendirilmedikten sonra bu tür söylemler aleyhinize kullanılır. Rahmetli Ecevit, bu tür sert söylemleri kullanmadan iktidara gelip, icraatları ile bir duruş sergilemişti. Zaten bu nedenle, 80 öncesi ambargo yedi hatırlarsınızve ardından meşhur 12 Eylül darbesi geldi. 2001'de başına gelenler de bu duruşla ilgili.

 

Türkiye'de, ABD ve Nato karşıtı bir siyasi hareketin iktidara gelmesi yada gelse bile fazla uzun ömürlü olması olası değil. Erbakan da bunu gayet iyi bilir. :)

 

Bugün, Baykalın hitap edeceği, İkinci Dünya savaşı sırasında ''Size kan ve gözyaşı vaadediyorum'' diyen Churcilin hitab ettiği İngiliz halkının bilinç düzeyine sahip bir Türk halkından söz edebilirmiyiz ? Daha uluslaşma sürecimizi bile tamamlayamamışız. Siyaset ya etnik yada dini unsurlar üzerinden yapılıyor, nerde sınıf bilinci ?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.