Φ ilker01 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Başbakan Tayyip Erdoğan "Kürt açılımı" için İçişleri Bakanlığı'nın bir çalışma yürüttüğünü açıklarken pknın elebaşı Abdullah Öcalan'ın 15 Ağustos'ta açıklamayı düşündüğü yol haritasındaki 10 temel madde belirlendi. Yol haritası son şekli toplumun çeşitli kesimlerden alınan görüşlerin değerlendirilmesiyle alacak. İmralı'da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çeken Öcalan geçen hafta avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada, "Açıklayacağım yol haritasında aydınlara rol düşüyor. Türkiye'deki radikal demokratlara sesleniyorum. Görev ve sorumluluk alsınlar. Türkiye'de 3 çeşit demokrat var; liberal, muhafazakar ve radikal demokratlar. Ben radikal demokratım. Çözümün öncülüğünü radikal demokratlar yapacaktır" demişti. Yol haritası için PKK'ya yakın kaynaklar Avrupa'da temaslarda bulunurken, Öcalan'ın avukatları da gazete yayın yönetmenleri, köşe yazarları, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileriyle görüşmelerde bulunmuştu. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için görüş alışverişlerinin yapıldığı toplantılarda alınan görüşler Öcalan'a iletildi. Öcalan'ın daha önce PKK'ya yaptığı "tek taraflı eylemsizlik" çağrısının halen sürdüğü belirtildi. İŞTE TEMEL MADDELER ANKARA'DA Öcalan'a yakın bir kaynak, bu maddeleri SABAH'a sıraladı: * Türkiye vatandaşlığı Anayasa'da yer alsın. * Kürtçe eğitim ve öğretim dili olarak kabul edilsin. Anayasa'da yer alsın. * Ateşkes devam etsin. Koşulsuz bir genel af ilan edilsin. * Akil adamlar geçiş döneminde inisiyatif alsın * Siyaset yapma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın. Affedilen PKK'lılar dahil herkes siyaset yapma hakkına sahip olsun. * Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit kaldırılsın. * Yerel yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin. * Çatışma döneminde işlenen faili meçhul cinayetler başta olmak üzere o dönemde meydana gelen olayları araştırmak için Hakikatler Komisyonu kurulsun. * Koruculuk kaldırılsın. * Toprak reformu yapılsın. SABAH Bak sen apoya hani kürdiston diye dağa çıkmıştın ne oldu şimdi kıvırıyorsun.ateşkes devam etsin diyo sanki ortada ateşkes varda.Bunlarla anca kendinizi kandırın durun. Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Emirleri olur efendim ne demek Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 İŞTE TEMEL MADDELER ANKARA'DA Öcalan'a yakın bir kaynak, bu maddeleri SABAH'a sıraladı: Ben röportaj yaptığımda kendisiyle bu cümlelerin devamını da söylemişti bana * Türkiye vatandaşlığı Anayasa'da yer alsın. Gerçi yer alıyor ama Türkiye vatandaşlığına '' Türk '' deniyor anayasada, denilmesin. * Kürtçe eğitim ve öğretim dili olarak kabul edilsin. Anayasa'da yer alsın. Hatta resmi dil olsun. * Ateşkes devam etsin. Koşulsuz bir genel af ilan edilsin. Ordu operasyon yapmasın, bazı PKK'lar beni dinlemezse elimden bir şey gelmez tabii. Onlar da affedilsin canım n'olacak * Akil adamlar geçiş döneminde inisiyatif alsın Sabah, Taraf, Yeni Şafak, Zaman'dan akil adamlar insiyatif alabilir mesela. * Siyaset yapma özgürlüğü önündeki engeller kaldırılsın. Affedilen PKK'lılar dahil herkes siyaset yapma hakkına sahip olsun. Mesela, DTP Kürdistan bayrağı açabilsin. Çocukları örgütleyip, askere polise serbestçe saldırtabilsin. * Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit kaldırılsın. Kendim için istiyorsam namerdim, hatta, Abdulah Öcalana İstanbul'da Çırağan sarayının kral dairesi tahsis edilsin. * Yerel yönetimler güçlendirilsin. Demokratik özerklik kabul edilsin. Böylece, federasyonun yolu açılsın. Sonrası Allah kerim... * Çatışma döneminde işlenen faili meçhul cinayetler başta olmak üzere o dönemde meydana gelen olayları araştırmak için Hakikatler Komisyonu kurulsun. PKK affedilsin ama JİTEM'ciler zindanlarda çürütülsün. * Koruculuk kaldırılsın. Tüm Kürtler PKK'lı olsun. * Toprak reformu yapılsın. Ama Ahmet Türk gibi ağaların topraklarına zinhar dokunulmasın. Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Bunların gerçekleşmeyeceğini hiç sanmıyorum açıkçası... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 24 Temmuz , 2009 PKK affedilsin ama JİTEM'ciler zindanlarda çürütülsün. PKK asla af edilemez, ama sizin JITEM'cileride masum gördügünüz savundugunuz sosyaldemokrasi ile ne kadar celiskili oldugunu bilmiyorsunuz galiba. Biraz o cok savundugunuz sosoyal demokrat partilerin görüslerini arastirinki JITEM'ciler zindanlarami yoksa nerelere iyi ögrenirsiniz. Bu kadarda kendisiyle celiskili olunmazki ama. Alıntı
Φ ilker01 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2009 Bunların gerçekleşmeyeceğini hiç sanmıyorum açıkçası... Başımızda bu hükümet varken herşey beklenir. Alıntı
Φ gugukcuk Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2009 Bunların gerçekleşmeyeceğini hiç sanmıyorum açıkçası... Bu cevabın altına bende imzamı koymakta çekinmem. Tebrikklerr Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2009 PKK asla af edilemez, ama sizin JITEM'cileride masum gördügünüz savundugunuz sosyaldemokrasi ile ne kadar celiskili oldugunu bilmiyorsunuz galiba. Biraz o cok savundugunuz sosoyal demokrat partilerin görüslerini arastirinki JITEM'ciler zindanlarami yoksa nerelere iyi ögrenirsiniz. Bu kadarda kendisiyle celiskili olunmazki ama. Arkadaşım ben size ne diyim artık. Başka bir başlıkta aynı şeyi savunduğumuzu nasıl unutup ta böyle şeyler yazabiliyorsunuz anlaşılır gibi değil... Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 6 Ağustos , 2009 Bu cevabın altına bende imzamı koymakta çekinmem. Tebrikklerr Hangi açıdan ? Nasıl Yani ? Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Şartını şurtunu alsın dürüp büküp münasip bir konuşlandırma yapsın. "Tam 25 yıl süren, binlerce cana, yüzmilyarlarca dolara, bir bölgenin mezra, köy, belde ve ilçe olarak altüst olmasına sebep olan ve bütün bunları Anadolu topraklarında bağımsız bir kürdistan kurmak için yola çıkıp, şimdi de daha alt statülere razıymış gibi görünerek saf ve hafif akıllılara yutturmaya kalkan, köy kurnazları… Devlete silahla başkaldırın ve meseleyi 25 yıl sonunda şu son bir aydır “kürt açılımı” seviyesine getirin… Siz aslında ipleri batıda olan Türkiye’deki tahta oyuncaklarsınız. Asla ve kat’a Türkiye’de yaşayan kürt kökenli vatandaşları temsil etmiyorsunuz. Silah, ölüm, korku ve baskı ile onları sindirdiniz. Bütün gücünüz 1995’ten itibaren 5.500 civarında ki dağ kadronuz ile arkanızda ki batılı siyasi dayılarınız. Siz hiçbir şekilde Türkiye Cumhuriyetine kesinlikle bir üstünlükte sağlayamadınız ve bunu göremeyeceksiniz. Aslında devlete diye yaptıklarınız, ikimizde biliyoruz ki Türk Milletine karşıdır. Mücadelenin dışındakiler bunu bilmez. Siz değilmisiniz yıllarca dağlardan, telsizlerle bize “Emperyalist Türkler kürdistanı terk edin” diyen… Siz aslında ne Türkiye Cumhuriyeti devletini nede Türk Milletinin tırnağını bile yenemezsiniz. Siz; taklitci, buyrukla iş yapan, ufukları dar, kopyacı, statükocu siyasi yönetimler sayesinde şimdiki şımarıklık düzeyinize geldiniz. Her mücadele bir üstünlük kompleksiyle, yenilgi ve denkliği kabul etmemekle kazanılır. İç destekçileriniz ile siz bunu görmediniz. “Kürt açılımıymış !” Bu söz küçük trampetçi kız romanı okuyanlar ile keçi boynuzu yemeye şükreden, orta kırat adamlara iyi gelir. Hendek kazarak yorulmayın. Hangi çalışma yapılırsa yapılsın, tüm gayretler beş para etmez bir yığın zırvadan ibarettir. Şu dönemde her şey baştankara ve harman yeri düz olduğu için sap yığınları dağ gibi görünmektedir. Şu meseleyi Türk Milleti’nin kararına götürün ve sonucun ne olduğunu suratınıza yiyeceğiniz yumrukla görün… Bir ulusun dayanacağı en son hat onurudur ve Türk Ulusunu elbirliği ile o hale getirdiniz. Tebrikler… Ateş yakar, insan bunu telkinle öğrenir. Kimse ateşte yananlar kadar emin olamaz. Bu mücadelenin içinde olmayan bir kimse asla gerçekle ilgili birşey de bilemez. Türk Milleti doğrudan ve dolaylı ilk günden beri meselenin takipcisiydi. Dağdaki, hapisteki, içerdeki, dışarıdaki teröristler son zamanlarda bir “akil adamlar” lafı türetti. Bunun sevdalıları da Zaloğlu Rüstem gibi yalın pala ortaya atıldı. Bizim halen yürürlükteki ceza kanunlarımızda, “bölücülere ve teröristlere yardım ve yataklık” diye suçlar mevcut… “Akil adam” sıfatına dalanlar size sadece şunu hatırlatırım: Anayasa ve Türk Ceza Kanunlarına karşı bu suçu işleyenler, günü geldiğinde yaptıklarının hesabını verecek ! “Bütün ülke uçurumun kenarındaydı, ömrümüz pahasına onu kurtardık. Burada yatıyoruz şimdi…” diyenler ruhunuz şad olsun. Türk Ulusu kadirşinas ve vefalı bir ulustur. Bakma sen onun şimdi sakin ve tevekkülle beklediğine. İlk hesabı günü gelince vekalet verdiklerinden senin adına soracaktır." Osman Pamukoğlu Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Arkadaşım ben size ne diyim artık. Başka bir başlıkta aynı şeyi savunduğumuzu nasıl unutup ta böyle şeyler yazabiliyorsunuz anlaşılır gibi değil... O halde celiskili yorumlar yapmayin sizde sayin Dogrucudavut. "PKK affedilsin ama JİTEM'ciler zindanlarda çürütülsün." bu cümle size ait ve buradan anlasilan JITEM konusunda ayni fikirde olmadigimizdir. Siz sözde JITEM'e karsisiniz ama yeri gelince destekleyen yorumlar dahi yapiyorsunuz. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Arkadaslar hic kimse burada A veya B hükümetine pay cikartmaya calismasin. Bu günlere gelisimizin baslangici Apo'nun anlasmali olarak yakalanip Türkiye'ye getirlisine dayanir. Dönemin hükümetine verilen görev Apo'yu yakaladiktan sonra onu asmamak icin derhal idam cezasina son verilmesiydi. Peki hala Apo'yu astiktan sonra da idam cezasini kaldirabilirdi dönemin hükümeti, yani dönemin 3 partisi. Sonraki hükümete de degisik görevler verildi. Sonucta aslinda parlemontoda ki tüm partilerin günümüze geliste ortak paylari olmasina ragmen sadece muhalefetcilik oynamak adina karsi cikiliyor. Ne zaman artik gercekleri görmeye calisacagiz? Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Şartını şurtunu alsın dürüp büküp münasip bir konuşlandırma yapsın. "Tam 25 yıl süren, binlerce cana, yüzmilyarlarca dolara, bir bölgenin mezra, köy, belde ve ilçe olarak altüst olmasına sebep olan ve bütün bunları Anadolu topraklarında bağımsız bir kürdistan kurmak için yola çıkıp, şimdi de daha alt statülere razıymış gibi görünerek saf ve hafif akıllılara yutturmaya kalkan, köy kurnazları… . . Güney doğu fatihi !!!!!!!! Terörün kökünü kazıyan ..efsane kahraman,Osaman pamukoğlu !!! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Arkadaslar hic kimse burada A veya B hükümetine pay cikartmaya calismasin. Bu günlere gelisimizin baslangici Apo'nun anlasmali olarak yakalanip Türkiye'ye getirlisine dayanir. Dönemin hükümetine verilen görev Apo'yu yakaladiktan sonra onu asmamak icin derhal idam cezasina son verilmesiydi. Peki hala Apo'yu astiktan sonra da idam cezasini kaldirabilirdi dönemin hükümeti, yani dönemin 3 partisi. Sonraki hükümete de degisik görevler verildi. Sonucta aslinda parlemontoda ki tüm partilerin günümüze geliste ortak paylari olmasina ragmen sadece muhalefetcilik oynamak adina karsi cikiliyor. Ne zaman artik gercekleri görmeye calisacagiz? AKP hükümetinede Apo ile ortak calisma görevi verildi galiba? saygilarla Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 O halde celiskili yorumlar yapmayin sizde sayin Dogrucudavut. "PKK affedilsin ama JİTEM'ciler zindanlarda çürütülsün." bu cümle size ait ve buradan anlasilan JITEM konusunda ayni fikirde olmadigimizdir. Siz sözde JITEM'e karsisiniz ama yeri gelince destekleyen yorumlar dahi yapiyorsunuz. CHP'LİLERE MOLOTOF KOKTEYLLİ SALDIRI Geçtiğimiz gün CHP'nin Gazi Mahallesi'nde bulunan seçim ofisinin açılışında yaşanan gerginlik bugün de devam etti. Gazi Mahallesi'nde bulunan CHP seçim bürosu önüne akşam saat 19.30 sıralarında kalabalık bir grup tarafından taşlı ve molotof kokteylli saldırı yapıldı. Molotof kokteylli saldırı, Gazi Mahallesi İsmetpaşa Caddesi üzerinde bulunan seçim bürosunda, yöneticilerin toplantı halinde oldukları bir sırada yapıldı. Saldırıda seçim bürosunun tüm camları kırılırken, bazı CHP'li üyelerin de elbiselerinin yandığı belirtildi. Küçük çapta maddi hasara yol açan saldırının ardından, polis ekipleri olay yerine gelerek incelemelerde bulundu. CHP'ye saldırdıktan sonra İsmetpaşa Caddesi'nden kaçan saldırganlar, cadde üzerinde bulunan bir süpermarkete de molotof kokteyl ve taşla saldırdılar. Marketin camları kırılırken, küçük çapta maddi hasar olduğu öğrenildi. Polis saldırganların yakalanması için incelemelerini sürdürüyor. CHP Sultangazi ilçesi Belediye Meclis üyeliği aday adayı Veysel Ballıkaya, toplantı halinde oldukları sırada saldırı olduğunu belirtti. Gazi'de saldiriya ugramasi gayet normal, cünki CHP Gazi halki icin bir dost degil düsman partidir. Siz Gazi Mahallesinde CHP’lilerin taşlı, sopalı, molotoflu saldırıya uğramasını bu şekilde yorumlamıştınız hatırlarsanız. Yani, kendi görüşünüzde olanlara yapılsa faşistlik diye eleştireceğiniz bir saldırıyı sizin tarafınızda olmayana yapıldığında normal görmenizi, PKK’nın affedilip JİTEM’cilerin zindanlarda çürütülmesini de normal görmemenizi açıklar. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 7 Ağustos , 2009 Arkadaslar hic kimse burada A veya B hükümetine pay cikartmaya calismasin. Bu günlere gelisimizin baslangici Apo'nun anlasmali olarak yakalanip Türkiye'ye getirlisine dayanir. Dönemin hükümetine verilen görev Apo'yu yakaladiktan sonra onu asmamak icin derhal idam cezasina son verilmesiydi. Peki hala Apo'yu astiktan sonra da idam cezasini kaldirabilirdi dönemin hükümeti, yani dönemin 3 partisi. Sonraki hükümete de degisik görevler verildi. Sonucta aslinda parlemontoda ki tüm partilerin günümüze geliste ortak paylari olmasina ragmen sadece muhalefetcilik oynamak adina karsi cikiliyor. Ne zaman artik gercekleri görmeye calisacagiz? 1990’ların ortasından itibaren Türkiye Cumhuriyeti’nde önemli gelişmeler yaşandı. 90’ların başında güçlenen PKK terörünün arkasında ABD’nin fiili askeri yardımının olduğu biliniyordu. Bu nedenle Türk Devleti kendi içinde bir sorgulama dönemi yaşadı. O yıllar Türkiye açısından içerde terörle mücadele, dışarda ise özellikle Orta Asya’da yeni bağımsızlığını kazanan Türk Cumhuriyetleri ile ortaya çıkan potansiyel, Ortadoğu’da özellikle Irak ile geliştirilen olumlu ekonomik ilişkilerle birlikte dikkati çeker. Böyle bir Türkiye potansiyel bir tehdittir. Ortadoğu’da güçlenen, Orta Asya’da beliren bir Türk önderliğinin üzerinde dikkatle durulması gerekir. Türkiye bu gücünü ve potansiyelini tespit eder. Ama bu tespitle birlikte ülkede her gün onlarca asker ve yurttaşın ölümü ile sonuçlanan PKK terörü vardır. O halde güçlü Türkiye’nin Ortadoğu ve Orta Asya’da bir önderliği olacaksa öncelikle kendi içindeki teröre karşı gücünü göstermelidir. Terör, uluslararası bir organizasyon olduğu için bu uluslararası organizasyonla baş etmek için uluslararası bir mücadele gerekmektedir. 1994’ten itibaren Türkiye bu yönde bir kararlılık beyan eder. Bu tarihten itibaren Türkiye’nin Kuzey Irak’a yönelik Irak devleti ile mutabakat içerisinde müdahalesi başlar. 1999’a kadar süren beş yıl boyunca Türkiye Cumhuruyeti ülke içine sızan teröristleri etkisiz hale getirmeyi başarır. Ancak başarı askeri alanda değildir yalnızca. Türkiye’nin güçlü sınırötesi operasyonu Kürt bölücülüğünün gelişme motivasyonunu kırar. Nitekim tüm bu dönem boyunca Kuzey Irak’ta sadece PKK değil, KDP ve KYB de güç kaybedecektir. Bunun böyle olması da çok doğaldır çünkü uluslararası bir Kürt hareketi vardır ve bu hareket Türkiye’nin etkin müdahalesiyle sinmek zorunda kalır. Fakat 99’a gelindiğinde Türkiye artık iyice dizginlenemez bir güç halini almıştır. Türkiye Şam’da yönetimi devirebilecek kadar güçlüdür ve bunu açıktan beyan eder. Türkiye’nin Irak’tan sonra Suriye’ye de girmesi bölgede Türkiye’nin mutlak üstünlüğünün sağlanması olacaktır. Bu durum ise, Körfez’e ilk müdahalesini gerçekleştiren ABD’nin uzun vadeli hedefi için en büyük handikaptır. Fakat tehlike bununla sınırlı değildir. Türkiye’de rejim içinde de bir değişiklik gözlemlenmektedir. Doksanlı yıllar boyu gelişen işçi hareketleri, laiklik eksenli mücadeleler toplumsal bir uyanışın habercisidir. Türk milleti adeta silkinmektedir. Bu silkinmenin en önemli yansıması ise Ordu’da gözlemlenmektedir. Türk Ordusu içinde komuta kademesi Kıvrıkoğlu ve Karadayı dönemleri boyunca sürecek olan sekiz senelik bir laik, bağımsızlıkçı ve ABD’ye mesafeli döneme girmiştir. Kısacası bunca yıllık sadık NATO müttefiki Türkiye’de ipler ABD’nin elinden çıkmaktadır. Özal’ın ölümü ile başlayan süreçte Türkiye’nin rota değiştirmesi ABD tarafından çok yakından takip edilir. Türkiye bu tür bir rota değişikliği nedeniyle çeşitli vesilelerle uyarılır. Sivas Katliamı, Gazi Mahallesi’ndeki ayaklanma, Uğur Mumcu’nun öldürülmesi olayları Türkiye’ye ABD müdahalesinin işaretleridir. ABD’nin kontrolünde PKK, bu üç büyük provokasyonda da başroldedir. Hedef ise, Alevi-Sünni ayrımı ile Kürt hareketine bir ihtiyat kuvvetinin kazandırılmasıdır. Bunun dışında doğrudan askeriyeye uyarıdır. Bugün Soros tarafından düzenlenen Turuncu Devrimler gibi, Türkiye’de operasyon yapılmaktadır. Fakat komuta kademesindeki sağlam duruş nedeni ile ABD her seferinde başarısızlığa uğrar. Türk Devleti açısından ise önemli bir karar alınmıştır. Birincisi uluslararası planda PKK’ya barınma şansı tanınmayacaktır. Özellikle Irak’a yerleşen Türk Ordusu uzun vadeli bir tedbiri almaktadır. İkinci tedbir ise PKK’nın ekonomik ağının çökertilmesidir. Bu amaçla, devlet içindeki belli bazı güçler Kürt işadamları ve uyuşturucu kaçakçılarına karşı infazlara başlar. Böylesine sistemli bir hareket ABD’yi iyice korkutur. PKK’nın gerek iç, gerek dış dayanaklarının çökertilmesi ABD’nin Ortadoğu’ya elveda demesi olacaktır. Bu aşamada ABD üç büyük tezgah kurar. Birincisi Susurluk olayıdır. Susurluk’la birlikte ABD’nin sadık ajanı, karanlık yayınlarla devlet içinde PKK’ya karşı mücadele eden ekibi tasfiye ettirir. Böylelikle PKK ile mücadelenin ekonomik ayağı kırılır. İkincisi Jandarma Genel Komutanı’nın bir suikastle öldürülmesidir. PKK ile mücadelenin dış askeri operasyon kısmını koordine eden ve bitirici bir askeri operasyon hazırlayan Eşref Bitlis uçağı düşürülerek öldürülür. Eşref Bitlis’in öldürülmesiyle birlikte hem bitirici dış operasyon engelenmiş olur, hem de Eşref Bitlis önderliğinde Güneydoğu’da PKK’nın şehir milislerine yönelik devlet mücadelesi durmuş olur. Susurluk’la başlayan ABD denetimindeki kampanya Güneydoğu’ya uzanır. Yine bölgede PKK’ya karşı mücadele eden bir binbaşının aynı karanlık medyada konuşturulduktan sonra öldürülmesi dikkat çekicidir. Bu iki büyük operasyondan sonra PKK biraz olsun rahatlar. Ama başta bu komutanlar olduğu sürece PKK ve ABD için işler kötüye gidecektir. O nedenle ABD-PKK ittifakı büyük bir kumar oynar ve son büyük provokasyonnu gerçekleştirir. Suriye’ye müdahale etmeye hazırlanan Türkiye’ye Apo teslim edilir. Teslimat danışıklı dövüştür. Teslim edilen Apo’ya yaşam güvencesi verilir. Apo da PKK’ya silah bırakma çağrısı yapar. Böylece ABD bir taşla iki kuş vurmuş olur. Hem PKK üzerindeki hakimiyetini sağlayacak Apo’nun yaşamasını sağlamış olur, hem de PKK’ya silah bıraktırarak Türkiye’nin sınırötesi hareketlerini gerekçesiz bırakmış olur. Apo’nun İmralı’ya hapsedilmesiyle birlikte Türkiye yavaş yavaş Irak’tan çekilmeye başlar. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin Ortadoğu ve Orta Asya’daki açılma politikasının bitmesi demektir. Geri çekilen Türkiye yavaş yavaş Türkiye sınırlarına hapsolur. Şu an yaşanan durum bir hapsolma pozisyonudur. Türkiye, müttefiki ABD tarafından usta provokasyonlar ve hareketlerle kuşatılmıştır. PKK, ABD’nin Ortadoğu’daki operasyonel öncü gücüdür Apo’nun İmralı’da hapsedilmesi ile başlayan dönem Türkiye Ortadoğu ve Orta Asya’da açılma politikasını tümüyle terk ederek AB rotasına sapmıştır. AB süreci Türkiye açısından mutlak bir zayıflama dönemi olmuştur. Sürecin ABD-Türkiye ilişkileri düzleminde de tahlil edilmesi gerekir. ABD, Türkiye ile zayıflayan ilişkilerini bir süreliğine bu soğuma seviyesinde buzdolabında bekletmiştir. Böylelikle gerilen ilişkilerin düzeleceği ana kadar pusuya yatmıştır. Bu aşamada Kürt bölücülüğünü AB’ye havale ederek Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde yorularak güçsüz düşmesini beklemiştir. Şu an başlayan terör, tam da bu yorgun Türkiye’ye karşı başlatılmıştır. Geçen beş yıl içinde AB uyum yasaları ile elde edilen dil hakkı, örgütlenme hakkı, belediyelerde kazanılan seçimlerle güçlenen ve ülke içinde kendisine kendince demokratik bir taban oluşturan, kamuoyu yaratan PKK, yeniden ABD elinde eyleme sokulmuştur. PKK’nın eylemlerini ABD’nin eylemleri ile birlikte ele almak gerekmektedir. Türkiye’de başlayan terör tam da ABD’nin Irak’a müdahalesi ertesinde başlatılmıştır. Bunun anlamı açıktır, PKK ABD’nin müttefiki olarak ABD’nin yanında Irak savaşına dahil olmuştur. Bilindiği gibi Irak’a karşı savaş, dar anlamıyla Irak’a karşıdır, ama kapsamı geniştir, tüm Ortadoğu’yu içine almaktadır. ABD’nin açık hedefi İran ve Suriye’dir. Türkiye ise örtülü hedeftir. Alıntı-Gökçe Fırat Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Yani, kendi görüşünüzde olanlara yapılsa faşistlik diye eleştireceğiniz bir saldırıyı sizin tarafınızda olmayana yapıldığında normal görmenizi, PKK’nın affedilip JİTEM’cilerin zindanlarda çürütülmesini de normal görmemenizi açıklar. Bu cümlede ifade hatası olmuş. Doğrusu : Yani, kendi görüşünüzde olanlara yapılsa faşistlik diye eleştireceğiniz bir saldırıyı, sizin tarafınızda olmayana yapıldığında normal görmeniz, PKK’nın affedilip JİTEM’cilerin zindanlarda çürütülmesini de normal görmenizi açıklar. şeklindedir. 1 Alıntı
Φ egzorsist Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Güney doğu fatihi !!!!!!!! Terörün kökünü kazıyan ..efsane kahraman,Osman pamukoğlu !!! ben bu ülkedeki şehit ailelerini, asker yakınlarını, doğuda şark görevi yapmış ve şehit olmuş onca insanımızın yakınlarını anlayabilmiş değilim doğrusu, bu "çocuk katili" nasıl olur da muhattap alınır ve konuşturulur.. istenen şey kardeşi kardeşe kırdırmak, mevcut hükümet ve bundan önceki 2 tanesi bu adamı asamadı hala neden ordalar... şurda yanımızda ki komşu Yunanistan' da polis bir genci öldürdü diye ülke ayağa kalkıyor ve yer yerinden oynuyor.. bizde ise sayısı 30.000' ler ile ifade edilen ( bence bundan çok daha fazlası ) şehit varken biz hala bu adamı dinliyoruz, dinlettiriliyoruz.. bu nasıl bir şarttır ki, ( Ankara' da yakınlığı ile bilenen sağlam bir kaynak, sözde şartlar ) katiller, vatansız ve hainleri af edilecekmiş, bu yüzden de Osman PAMUKOĞLU'nun onların anladığı dilden konuşacağına eminim... bence de şartını şurtunu alıp müsait bir tarafına kanuşlandırmalı bu "çocuk katili" ve artık konuşturulmamalı, Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 8 Ağustos , 2009 Günleri magazinler ve dizi dizi filimlerle doldurulan,is yerine kahveye gönderilen,para yerine kredi karti kullandirilan,valisi haci,kaymakami imam hatipli,belediye reisi cami müezzini,basbakani amerikanci ve milli görüscü ve onun adamida Cankaya imzacisi olan bir toplumda siz sokaga cikacak kimseyi bulamazsiniz.Yat kalk yarabbi sükürle yasayan bir toplum artik düsünce yetenegii kaybetmistir.Egriyi dogruyu secemez.Önce dizi filimler sonrada iktidarin reklamini yapan yayin organlarini izleyen toplumu nereye sürerseniz oraya gider.Türk toplumuda götürülmek istenilen yöne gitmektedir.Bunda sasacak bir taraf yok.Inanin ki yarin Güneydogu bölünüp Kürtlerin yönetimine verilsin bu toplumdan yine ses cikmayacaktir.Bu topluma bagimsizlik yakismiyor. saygilarla Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2009 Gönderi tarihi: 9 Ağustos , 2009 Yok be politika kardeş, bu millet sabırlı bir millettir. Her seçenek denenmeyi hakeder. Denenmedi mi, kıymete biner. Ben çocukken Tommiks çizgi romanlarında Konyakçı'nın konyak için canını verebileceğini gördükçe, bu konyak kim bilir ne lezzetli, ne tatlı bir içkidir, ah bir tadına bakabilsem derdim. Konyağın zararlı ve içilmemesi gereken bir şey olduğunun söylenmesi büsbütün merakımı kamçılardı. Sonunda konyak elime geçti. Tadına baktığımda az daha ciğerlerim ağzımdan fırlayacaktı. O şaşkınlığı halen hatırlarım. Bu Konyakçı manyak mıydı, deli miydi, yoksa fena halde kandırılmış mıydım? O an bütün Tommiksler toplanıp yakılmalı diye düşündüm. Ha tabii sonra bir küçük bardağın yarısı konyağın hiç fena olmadığını anladım, o ayrı. Ama sadece o kadar. Bunun en kötü yanı, nerede duracağını bilmenin zor oluşu. Ben o küçük bardağın yarısından başka içmemem gerektiğini biliyorum, ama bunu çok geç anlayanlar olabiliyor. Sabır... Gerçekler er geç kendini dayatır... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.