Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

TÜRKİYE'NiN YASAKLARI -I-

 

 

 

Henüz ikinci haftada yazılarıma "büyük ve kalın" harflerle başlamayı tercih etmezdim. Ama 21. yüzyılda hala başörtüsü üzerine yapılan yorumları dinleyince-izleyince ben de "dolmuşa bindim". Ve maalesef klavyeme nazik davranmayı ihmal etme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış bulunuyorum.

 

Şimdi izninizle YÖK Başkanının atanmasından sonraki ilk ve en çarpıcı (aslında en ürkütücü demeliydim) yorumlardan başlayarak kısa alıntılarla başlayalım.

 

Diyor ki bir zat-ı muhterem:

 

"... bu sebeple yeni YÖK Başkanının atanması ülkemizi gerecek bir gelişmedir... gerilim tekrar tırmanacak..."

 

Neden?

 

Ne oldu ki?

 

Siz sayın gerilimzadeleri böyle hırçınlaştıracak ne oldu acaba?

 

"Daha ne olsun Allah aşkına! Baksanıza memlekette 'türban' serbest olacak. Kızlar üniversitelere (başörtüsü değil) türban ile girecekler... daha ne olsun.!?"

 

Öyle ya daha ne olsun ki!? "üniversitelerde türban serbest olacak"... olacak mı, olmayacak mı o da belli değil ya... Peki daha birkaç yıl öncesine kadar (başı açık-başı kapalı) bu kızlarımız aynı okullarda okuyup, aynı sıralarda oturmuyorlar mıydı? O yıllarda kıyamet mi koptu da biz duymadık?

 

Başörtüsünden (bütün aleyhindeki kampanyalara rağmen) -bir kaç ultra laikçi ve özgürlüğü sadece kendi düşünceleri için isteyen bir avuç köşe yazarı dışında- halkımız asla rahatsızlık duymamaktadır.

 

(Ha bu arada kızlarımızın, kadınlarımızın başlarını örttükleri örtünün şekli nasıl olursa olsun o başörtüsüdür, bağlama şekli değişse de başörtüsüne türban denmesini kabul etmiyorum. Başörtüsü-türban ayırımı iyi niyetli bir ayırım değildir. Çünkü pek çok üniversitede başı açık kızlarımızın başörtülü anneleri çocuklarının diploma törenlerine bile alınmadılar)

 

Kendilerini ülkenin "asıl" sahipleri gibi gören "beyazlar" başörtüsüne karşı çıkmayı göze alamadıkları için "içimizden" olan başörtüsünü türbanlayıp "dışımıza" çıkarmaya çalışıyorlar. Doğrusu kızlarımızın başörtülerini o şekilde bağlamalarının dini bir zorunluluğu bulunmamaktadır. Kızlar/hanımlar örtülerini bu şekilde bağlamakla kendilerini daha dindar, daha rahat, daha güzel ve/veya daha "modern" görüyorlarsa bundan başka anlamlar çıkarmanın iyi niyetle bağdaşmadığını da ifade etmeliyim.

 

"Efendim bu şekilde bağlayınca-örtünce dini/geleneksel başörtüsü değil, simge oluyor" imiş... Simge olsa ne olur demeyelim. Ama "zat-ı şahanelerine; başlarını/başörtülerini ‘türban' gibi bağlamayan öğrencilere sanki çok mu katlanıyorlar?" diye sual edelim. 9. Cumhurbaşkanı sayın Süleyman DEMİREL'e "efendim üniversiteye giden kızlarımız başlarını annelerimiz gibi örtseler üniversitelere devam edebilirler mi?" diye sorulduğunda cevabı "buna izin verilmeyeceği" yönündeydi.

 

Niçin?

 

E "türban" yasak...

 

Kim(ler) yasakladı, hangi makul gerekçe(ler)le yasaklandı, kimlere danışıldı da yasaklandı, hangi maddeyle yasak.. belli değil.

 

Peki anayasa ve yasalarda var mı böyle bir yasak?

 

Anayasa ve yasalarımız üniversitelerde başörtüsünü yasaklayan bir hüküm içermemektedir. AHİM kararının ise yasaklama gerektirecek bir karar olma niteliği taşımadığını söylememe gerek bile yok. Yeni Şafak Gazetesine bir mülakat veren Yargıtay Onursal Başkanı sayın Sami SELÇUK böyle bir yasağın meşru olmadığını net bir şekilde ifade ediyor:

 

Sami Selçuk, "Hiçbir mahkemenin karar gerekçesi, özgürlükleri bağlayıcı nitelikte olmaz. Başörtüsü yasağı meşru değil. YÖK de, üniversiteler de yanlış yapıyor. Hukukçuların bu konuda neden sesi çıkmıyor, anlamıyorum" dedi.[1] Evet gerçekten de hukukçuların bu konudaki sessizliklerini anlamakta güçlük çekiyoruz.

 

Bu konuda pek çok yazı kaleme alan gazeteci-yazar Fehmi KORU en son yazdığı yazısında şu tespite bulunuyor:

 

"Üniversitelerde uygulanan yasak hukukî değildir, siyasi gerekçesi de çoktan ortadan kalkmıştır.

 

Yüksek öğretime dayanak teşkil eden yasa YÖK'ün internet sitesinde öylece duruyor. Baktığınızda göreceksiniz, (baktım, gerçekten de olduğu gibi öylece masum masum duruyor. A AY) YÖK Yasası'nın ek 17. maddesi ‘Yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir' diyor. 25 Ekim 1990 tarihinde kabul edilen bu madde halen yürürlükte. Üniversitelerde kıyafet yasağını mümkün kılan Anayasa Mahkemesi kararı üzerine Meclis tarafından çıkarılmıştı bu yeni madde."[2] Durum bu iken sormamız gerek;

 

Peki o halde yasak nerede..?

 

Bir tehdit oluştur, kendince "çare" bul ve ceremesini bu halkın öz evlatları çeksin... kardeşleri kutuplara; başı kapalılar-başı açıklar olarak ayır... sonra alın size nur topu gibi gerginlik plaseleri...

 

Yok öyle şey! Bu bölücülüğün dik alasıdır. Artık 70 milyonuyla bu halk eskisi gibi "oturmak yasak, kalkmak yasak..." naralarına papuç bırakacak "zavallı, göbeğini kaşıyan" halk değildir. Yasalar da anayasalar da halkın huzuru, mutluluğu ve esenliği içindir. Sadece bir zümrenin huzuru için değil...

 

"Ülkenin huzuru için bu yasak gerekli imiş!"

 

Sebep neymiş?

 

"Efendim yoksa ülkemiz geri gidecek ve irtica gelecek" imiş...

 

İritcanın ne'liği ile ilgili bir şey söylemeyi zaid buluyorum. Ama lütfen bu irtica nerede, ne zaman gelecek? Kimler getirecek, niçin getirecekler irticayı?

 

"Siz bilmezsiniz bu şekilde irtica gelecek..." YÖK ya...

 

İrtica paranoyasıyla bu aziz halkı korkutacağınıza o çok bildiğiniz! ve doğru dürüst adam edemediğiniz konulara çare bulsanız a!

 

Ne'lere mi?

 

Demokrasinin her on yılda bir tank paletlerinin altında pert (kullanılamaz, hurdaya çıkacak kadar hasarlı) olmasına, ekonominin yamalı bohça gibi delik deşik oluşuna, bütün komşularla düşman oluşa... çare bulsaydınız ya...

 

Yat kalk irticaya çare olarak yeni bir presleme tedbiri düşün, uygula ve bununla halkın huzurunu sağla!

 

Demokrasimiz bütün kurum ve kurallarıyla işlerse, laiklik bütün inançlara eşit davranıp bu inançlara saygılı olursa ve vatandaşın yaşama, eğitim, sağlık, barınma, adalet, emniyet vb. temel ihtiyaçları giderilirse bu ülkede kimsenin irticaya çare aramasına gerek kalır mı?

 

Şunu çok iyi bilin ki bizler başı açığı-kapalısıyla, inananı-inanmayanıyla, Kürt'üyle, Türk'üyle, Arap veya bir başka halkla en azında Adem'den kardeş olduğumuza inanıyoruz. Bu inancımızı -ne yaparsanız yapın bozamazsınız...

 

Bazen sağcı-solcu; işi bitince, alevi-sünni, o da tutmayınca başı kapalı-başı açık. Bu da yetmiyor Türk-Kürt ayrımı ve çatışması...

 

Allah'a -varsa inancınız- yeter Allah aşkına!

 

Yoksa;

 

Kalmış ise kutsallarınızın aşkına yeter!

 

Evet, édi bes(e)...

 

Çünkü;

 

Biz kardeşiz ve kardeşliğimizin adalet ve hakkaniyet ölçülerinde olmasının gerekliliğine inanıyoruz. Kimse kendini öz, geri kalanları da üvey kardeş göremez, görmemeli. Bu ülkenin gelişmesi, ilerlemesi, kalkınması; daha adil, daha müreffeh, daha özgür bir ülke olması gibi konularda teste tabi olmayız, zira bizi test etmek hiç kimsenin haddine düşmez. Bizler cumhuriyeti de, demokratik kazanımlarımızı da, bütün inançlara saygılı olmayı da çok kolay elde etmedik ve öyle sanıldığı (veya temenni edildiği) gibi bunları bırakacak da değiliz. Artık bu ülkede ayrı gayrı olmaktan, böyle muamelelere tabi tutulmaktan bıktık usandık. ‘Biz' ve ‘onlar' yada ‘onlar' ve ‘biz' olmaktan son derece rahatsızlık duyuyoruz.

 

Kardeşliğimizin temellerinin çok sağlam olduğunun bilinciyle diyoruz ki:

 

Bizler 70 milyonu bulan nüfusuyla bu ülkenin insanları olarak inancı, düşüncesi, ırkı ne olursa olsun -yeter ki insanın onur, erdem ve özgürlüğüne saygılı olmayı kabul etsin kardeşiz ve kardeşçe geçiniriz. Yoksa hep beraber kaybederiz. Çünkü kaderimiz bir...

 

Türkiye'nin kavgasız, eşit, adil, özgür, eğitimli, bilinçli ve kardeşçe yaşanılan bir ülke olması her zaman temennimiz olmalı...

 

Başka yol bilen varsa beri gelsin.

 

Haftaya başka bir konuda buluşuncaya değin;

 

Sağlık ve esenlikler...

________________

[1]1Sami SELÇUK; Xelifan .com Başörtüsü Yasağı Meşru Değil (30 eylül 2007 tarihli Y. Şafak Gaz.'sinden alıntı )

 

2 Fehmi KORU, Yeni Şafak Gazetesi; 13 Aralık 2007

Gönderi tarihi:
Türban ile özgürlük arasında bağlantı kuramadıysak,kendi ülkemiz ile dayatmalar arasında bağlantı kuralım.O zaman herşey daha anlaşılır olacaktır. :)

Dayatma.. Sokaklarda Türbanini elinden mi aldilar? kürtce almayin Türbani mi almayin derken sopa mi yedin mavi olmayan gökyüzü bu kadar dertlisin...

Gönderi tarihi:
Dayatma.. Sokaklarda Türbanini elinden mi aldilar? kürtce almayin Türbani mi almayin derken sopa mi yedin mavi olmayan gökyüzü bu kadar dertlisin...

 

İşin doğrusunu söylemek istersen,ben o örtüyü takmayı isterken,bana dayatılanlarla bunu yapamadım.Kendime çok kızıyorum;kendime kızdığım kadar dayatanlara da çok kızıyorum.

Gönderi tarihi:

""Efendiler" kafalarına göre bazen kılık-kıyafet ve başörtüsü, bazen alevilere mezhebini, zamanı gelince kürtlere etnik kimlik ve kültürünü kimi zaman da demokrasi ve insan haklarını savunanları mahkum ederler. Bu ülke hepimizin. Herkes ve herkesim kendi insani haklarına sahip olacak, memleketim kardeşlik, huzur ve esenlik türkülerini söyleyip dinleyecek. Elbetteki bu meşakkatli bir süreçtir. Ama bu vazgeçilmezimizdir.

Gönderi tarihi:

Kimse kusura bakmasın ama bu ülkede hiçkimse türban ya da kara çarşaf giydiği için dayak yemedi... Ne sokaktaki vatandaştan ne de karakoldaki polisten...

 

Ama Das Kapital okuduğu için dayak yiyeni Nazım şiiri okuduğu için okuldan atılanı hakkında soruşturma açılanı çok gördü bu ülke...

 

Ya da Kürtçe konuştuğu için hor görülene çok şahit olduk

 

Kimse kusura bakmasın... Laik bir ülkede kamusal alana (ki buna üniversiteler de dahildir) dini simgeler giremez. Bu bütün laik ülkelerde böyledir...

Gönderi tarihi:

Bence üniversitelerde Türban yasaklanmamalıydı.

 

Bu yasak, tıpkı o dönem ki Kürtçe yasağı gibi 12 Eylül askeri cunta zihniyetinin bir ürünüdür.

 

Ve yine tıpkı Kürtçe yasağının, PKK'nın, bunu kendi propogandasının ana argümanı yapıp taraftarını artımasına sebep olması gibi, üniversitelerdeki türban yasağı da, Siyasal İslamcılar tarafından gayet başarılı bir şekilde kullanılmış ve siyasal İslam, sonraki yıllarda bu işin iyice inada binmesi neticesinde türban yasağı üzerinden siyasi prim yaparak bugünkü geniş desteğe sahip olmuştur.

 

Her iki yasak ta yasakçı cunta zihniyetinin akılsızca alınmış yanlış kararlarıdır ve Türkiyenin bugünkü kaos ortamına gelmesinde büyük ölçüde etken olmuşlardır.

Gönderi tarihi:
Bence üniversitelerde Türban yasaklanmamalıydı.

 

Bu yasak, tıpkı o dönem ki Kürtçe yasağı gibi 12 Eylül askeri cunta zihniyetinin bir ürünüdür.

 

Ve yine tıpkı Kürtçe yasağının, PKK'nın, bunu kendi propogandasının ana argümanı yapıp taraftarını artımasına sebep olması gibi, üniversitelerdeki türban yasağı da, Siyasal İslamcılar tarafından gayet başarılı bir şekilde kullanılmış ve siyasal İslam, sonraki yıllarda bu işin iyice inada binmesi neticesinde türban yasağı üzerinden siyasi prim yaparak bugünkü geniş desteğe sahip olmuştur.

 

Her iki yasak ta yasakçı cunta zihniyetinin akılsızca alınmış yanlış kararlarıdır ve Türkiyenin bugünkü kaos ortamına gelmesinde büyük ölçüde etken olmuşlardır.

Bence bu yasaklar Türkiyenin yanlislari olamaz en dogrularidir..

 

Dayatanlar var diye bu dogrulardan vaz gecilemez..

 

zaten sokaklarimiz dünyanin en özgür sokaklaridir daha fazlasi var mi?

 

Bakalim kimler bu sokaklarda ki özgürlügün önünü kesmeye calisiyor bu noktada onlara taviz? olamaz.

Gönderi tarihi:
Bence bu yasaklar Türkiyenin yanlislari olamaz en dogrularidir..

 

Dayatanlar var diye bu dogrulardan vaz gecilemez..

 

zaten sokaklarimiz dünyanin en özgür sokaklaridir daha fazlasi var mi?

 

Bakalim kimler bu sokaklarda ki özgürlügün önünü kesmeye calisiyor bu noktada onlara taviz? olamaz.

 

Dostum beni yanlış anladın. Ben dayatanların baskısı ile konuşmuyorum. Dinci kesimin türban üzerinden yaptığı siyasete karşılık, inatlaşma ve anlamsız gerginlik dışında etkin bir siyaset üretilemediğinden bahsediyorum. Bu nedenle de dincilerin ekmeğine yağ sürülmüştür.

 

Türkiyede, 12 Eylülden sonra YÖK'ün kurulması tamamen özgür demokratik üniversite ortamını baltalamak içindir. YÖK yüzünden üniversitelerde eğitim kalitesi düşmüş, öğrencilerin yönetime katılma hakları ellerinden alınmış, üniversiteler adeta yüksek lise haline getirilmiştir.

 

Üniversitelere türbanlıların alınmamasının, irtica ile mücadeleye en ufak bir katkısı olmadığı gibi bu yasak dediğim gibi Siyasal İslam tarafından abartılı biçimde kullanılarak, mağdur rolü oynanarak halkın gözünde Cumhuriyet yıpratılmış, '' laiklik dinsizlik ve zülum aracıdır '', '' başörtümüz namusumuzdur'' gibi sloganlar altında Cumhuriyetin bu temel değeri değersizleştirilmeye çalışılmıştır. Hesap ortadadir, uygulanan siyasetin başarısız olduğu da. Bu başlangıçta soğukkanlılıkla çözülebilseydi ve bir inatlaşmaya dönüşmeseydi, bugün çok farklı olabilirdi diye düşünüyorum. Eğer, türban yasağı, irticai oluşumlar üniversitelere girmesin mantığı ile alınmış bir karar ise, aynı düşünceye sahip erkeklerin üniversitede işi ne ? Bugün onların çoğu vali, kaymakam. Bu karar tamamen akılsızca alınmış bir karardır.

 

Ayrıca, Üniversiteler, iş hayatına girmeden önceki en son özgürlüğün yaşandığı, yani, demokrasinin gereği olarak her fikrin savunulabildiği bir ortam olmalıdır. Zaten, kamu alanında kurallar nettir. Ama üniversite farklıdır. 12 Eylülde üniversitelerin özgürlük alanı sadece türban yasağı değil her açıdan da darbe yemiştir. Gerek öğretim üyeleri gerekse de öğrenciler apolitikleştirilmiş, YÖK'ün merkezi denetimi dolayısıyla, öğretim, ezberciliği teşvik edici hale getirilmiştir.

 

Bu saatten sonra da bu özgürlüğü vermenin bir esprisi olmayacağı gibi, böyle bir kararın geri adım gibi algılanacağı da açıktır. İnatlaşmayla varılan nokta budur. Bu durumdan memnun olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bence, yasaklamak yerine o insanları da kazanmaya çalışmak iyi bir siyaset olurdu.

Gönderi tarihi:
Dostum beni yanlış anladın. Ben dayatanların baskısı ile konuşmuyorum. Dinci kesimin türban üzerinden yaptığı siyasete karşılık, inatlaşma ve anlamsız gerginlik dışında etkin bir siyaset üretilemediğinden bahsediyorum. Bu nedenle de dincilerin ekmeğine yağ sürülmüştür.

 

Türkiyede, 12 Eylülden sonra YÖK'ün kurulması tamamen özgür demokratik üniversite ortamını baltalamak içindir. YÖK yüzünden üniversitelerde eğitim kalitesi düşmüş, öğrencilerin yönetime katılma hakları ellerinden alınmış, üniversiteler adeta yüksek lise haline getirilmiştir.

 

Üniversitelere türbanlıların alınmamasının, irtica ile mücadeleye en ufak bir katkısı olmadığı gibi bu yasak dediğim gibi Siyasal İslam tarafından abartılı biçimde kullanılarak, mağdur rolü oynanarak halkın gözünde Cumhuriyet yıpratılmış, '' laiklik dinsizlik ve zülum aracıdır '', '' başörtümüz namusumuzdur'' gibi sloganlar altında Cumhuriyetin bu temel değeri değersizleştirilmeye çalışılmıştır. Hesap ortadadir, uygulanan siyasetin başarısız olduğu da. Bu başlangıçta soğukkanlılıkla çözülebilseydi ve bir inatlaşmaya dönüşmeseydi, bugün çok farklı olabilirdi diye düşünüyorum. Eğer, türban yasağı, irticai oluşumlar üniversitelere girmesin mantığı ile alınmış bir karar ise, aynı düşünceye sahip erkeklerin üniversitede işi ne ? Bugün onların çoğu vali, kaymakam. Bu karar tamamen akılsızca alınmış bir karardır.

 

Ayrıca, Üniversiteler, iş hayatına girmeden önceki en son özgürlüğün yaşandığı, yani, demokrasinin gereği olarak her fikrin savunulabildiği bir ortam olmalıdır. Zaten, kamu alanında kurallar nettir. Ama üniversite farklıdır. 12 Eylülde üniversitelerin özgürlük alanı sadece türban yasağı değil her açıdan da darbe yemiştir. Gerek öğretim üyeleri gerekse de öğrenciler apolitikleştirilmiş, YÖK'ün merkezi denetimi dolayısıyla, öğretim, ezberciliği teşvik edici hale getirilmiştir.

 

Bu saatten sonra da bu özgürlüğü vermenin bir esprisi olmayacağı gibi, böyle bir kararın geri adım gibi algılanacağı da açıktır. İnatlaşmayla varılan nokta budur. Bu durumdan memnun olduğunu da hiç zannetmiyorum. Bence, yasaklamak yerine o insanları da kazanmaya çalışmak iyi bir siyaset olurdu.

Sayin Dogrucudavut ben YÖK savunmuyorum zannediyorum Türkiye haric hic bir ülkede böyle olusum yok!

 

Türbana karsi etkin bir siyaset üretilemediğinden bahsediyorsun dogrudur bence burda en etkin siyaset geleneklerimiz göreneklerimizdir halkin kendisidir? karari verecekde onlardir bunu zamana onlara birakalim bu konuda zaman en iyi ilactir bunu net bir sekilde görmemekde imkansizdir?..

 

zaman onlari fes edecektir..

 

ülkemizi karanliga gömmek isteyen bir avuc olusama bu konuda teslim olmanin anla mi yok diyorum.. bayragi neden onlarin eline verelim Türk kadinin kaderini neden onlara teslim edelim hani diyorsun ya erkekler giriyor bayanlar girse ne olacak iste burda birileri ne istedigini biliyor.. birileride bilmiyor bu noktada kuzulari kurtlara teslim etmek oluyor.

 

yapilacak yanlis cin leri siseye sokmaya benzer birakalim cinler hep disarda dursun onlar hep der ya cin birkere siseden cikti birakalim cin ciksin.. bu konuda sıkma canini..

 

Halkimizin gelenekleri görenekleri onlari her gecen gün eritecektir.

Gönderi tarihi:

Din ve inanc bireyseldir ve dolayisiyla Türban da sahsin bireysel tercihidir. Ama bu tercihlerimizi özel hayatimizda uygulayabiliriz ve diger alanlarda genel kurallar vardir bu kurallarada herkesin uymasi gerekli.

 

Özgürlük ve demokrasi hic bir zaman kendi sahsi inancimi veya düsüncemi her alamda ve ortamda yasayacagim veya uygulayacagim anlamina gelmez.

 

Bir kadin özel hayatinda inanci geregi yasamay özgürdür ama mesela doktor ise, Avukat ise, hakim veya savci ise, milletvekili ise, yani kamuda görev yapiyorsa genel kurallara uymak zorundadir. Nasilki özel sektörde bile kendi kurallari var ise kamu icinde de kendine öz kurallar vardir. Herkesin inancina, yasam tarzina göre kamuda kurallar cogaltilamaz.

 

Seriatci kesimin artik demokrasi ve özgürlük sözcüklarini kendi kötü emellerine alet etmelerine hic te gerek yok. Onlar zaten en keskin demokrasi ve özgürlük karsitidirlar.

Gönderi tarihi:
Nasil dayattilar sana..

 

yasaklayarak :)

 

 

Kimse kusura bakmasın ama bu ülkede hiçkimse türban ya da kara çarşaf giydiği için dayak yemedi... Ne sokaktaki vatandaştan ne de karakoldaki polisten...

 

Ama Das Kapital okuduğu için dayak yiyeni Nazım şiiri okuduğu için okuldan atılanı hakkında soruşturma açılanı çok gördü bu ülke...

 

Ya da Kürtçe konuştuğu için hor görülene çok şahit olduk

 

Kimse kusura bakmasın... Laik bir ülkede kamusal alana (ki buna üniversiteler de dahildir) dini simgeler giremez. Bu bütün laik ülkelerde böyledir...

 

Kürtçe konuştuğum için hor görülenlerden biri de benim.Ahmed Arif'in şiirini okuduğum için okulda Nazımcı diye fişlenenlerden biri de benim.Bunun yanında yasak diye inancımın emrettiğini de yapamayanlardanım.

 

Allah aşkına,biz nedfen hala ısrarla "ötekileştiriyoruz."

 

Din ve inanc bireyseldir ve dolayisiyla Türban da sahsin bireysel tercihidir. Ama bu tercihlerimizi özel hayatimizda uygulayabiliriz ve diger alanlarda genel kurallar vardir bu kurallarada herkesin uymasi gerekli.

 

Özgürlük ve demokrasi hic bir zaman kendi sahsi inancimi veya düsüncemi her alamda ve ortamda yasayacagim veya uygulayacagim anlamina gelmez.

 

Bir kadin özel hayatinda inanci geregi yasamay özgürdür ama mesela doktor ise, Avukat ise, hakim veya savci ise, milletvekili ise, yani kamuda görev yapiyorsa genel kurallara uymak zorundadir. Nasilki özel sektörde bile kendi kurallari var ise kamu icinde de kendine öz kurallar vardir. Herkesin inancina, yasam tarzina göre kamuda kurallar cogaltilamaz.

 

Seriatci kesimin artik demokrasi ve özgürlük sözcüklarini kendi kötü emellerine alet etmelerine hic te gerek yok. Onlar zaten en keskin demokrasi ve özgürlük karsitidirlar.

 

Sevgili dostum,

 

Siyasi çıkarlarla meşrulaştırılan yasaklar demokratik değil...sevgiler.

Gönderi tarihi:
Din ve inanc bireyseldir ve dolayisiyla Türban da sahsin bireysel tercihidir. Ama bu tercihlerimizi özel hayatimizda uygulayabiliriz ve diger alanlarda genel kurallar vardir bu kurallarada herkesin uymasi gerekli.

 

Özgürlük ve demokrasi hic bir zaman kendi sahsi inancimi veya düsüncemi her alamda ve ortamda yasayacagim veya uygulayacagim anlamina gelmez.

 

Bir kadin özel hayatinda inanci geregi yasamay özgürdür ama mesela doktor ise, Avukat ise, hakim veya savci ise, milletvekili ise, yani kamuda görev yapiyorsa genel kurallara uymak zorundadir. Nasilki özel sektörde bile kendi kurallari var ise kamu icinde de kendine öz kurallar vardir. Herkesin inancina, yasam tarzina göre kamuda kurallar cogaltilamaz.

 

Seriatci kesimin artik demokrasi ve özgürlük sözcüklarini kendi kötü emellerine alet etmelerine hic te gerek yok. Onlar zaten en keskin demokrasi ve özgürlük karsitidirlar.

 

Cevabınız bana ise, ben kamuda devlet memurlarına türban özgürlüğü olsun dememiştim. Bahsettiğim üniversitelerdi.

Gönderi tarihi:
ülkemizi karanliga gömmek isteyen bir avuc olusama bu konuda teslim olmanin anla mi yok diyorum.. bayragi neden onlarin eline verelim Türk kadinin kaderini neden onlara teslim edelim hani diyorsun ya erkekler giriyor bayanlar girse ne olacak iste burda birileri ne istedigini biliyor.. birileride bilmiyor bu noktada kuzulari kurtlara teslim etmek oluyor.

 

Dostum, ben teslim olalım mı demiştim ?

 

Bir şeyi doğru savunmanın yolu, '' yassak hemşerim! '' demek değildir.

 

Mesela, Türkan Saylan bu konuda olumlu çalışmalar yapmıştır. Üniversiteye giden genç kızların bir kısmının parasızlık yüzünden cemaatlere teslim olmamaları yönünde çaba göstermiştir. Ancak, bu insanlara, dinde böyle bir emrin olmadığı, siyasal İslam ideolojisinin İslamla aynı şey olmadığı yeterince anlatılmamıştır. Kazanmak dediğim, yanlış siyaset dediğim de budur. Bir şeyi yasaklayarak ancak insanları radikalizme itersiniz.

 

yapilacak yanlis cin leri siseye sokmaya benzer birakalim cinler hep disarda dursun onlar hep der ya cin birkere siseden cikti birakalim cin ciksin.. bu konuda sıkma canini..

 

Halkimizin gelenekleri görenekleri onlari her gecen gün eritecektir.

 

Halkımız, Arap İslamı kendilerine çok güzel ve başarılı bir şekilde zerkedildiği ve türban yasağı konusu üzerinden mağdur edebiyatı yapıldığı için, özellikle kentlerde giderek, geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimsemektedir. Trend budur.

 

Bir görüşün, felsefenin yayılması için sermaye gücü şarttır. Gazeteler, TV'lerve onları finanse eden sermaye, ağırlıklı olarak hangi kesimin elindeyse, o kesimin görüşleri ivme kazanır. Doğanın yasası böyle işler. Bu sermayenin nereden geldiğini söylememe gerek yok sanırım. Anladın sen onu...

Gönderi tarihi:
Cevabınız bana ise, ben kamuda devlet memurlarına türban özgürlüğü olsun dememiştim. Bahsettiğim üniversitelerdi.

Cevabim size degildi tabiiki. Ben genel bir cevap yazdim. Ben dinin ve dini giyim ve yasamin siyasallasmasina hayatin her alaninda karsiyim. Özel hayatta herkes istedigi dini yasar ve bu da gayet normal.

Gönderi tarihi:
Dostum, ben teslim olalım mı demiştim ?

 

Bir şeyi doğru savunmanın yolu, '' yassak hemşerim! '' demek değildir.

 

Mesela, Türkan Saylan bu konuda olumlu çalışmalar yapmıştır. Üniversiteye giden genç kızların bir kısmının parasızlık yüzünden cemaatlere teslim olmamaları yönünde çaba göstermiştir. Ancak, bu insanlara, dinde böyle bir emrin olmadığı, siyasal İslam ideolojisinin İslamla aynı şey olmadığı yeterince anlatılmamıştır. Kazanmak dediğim, yanlış siyaset dediğim de budur. Bir şeyi yasaklayarak ancak insanları radikalizme itersiniz.

 

 

 

Halkımız, Arap İslamı kendilerine çok güzel ve başarılı bir şekilde zerkedildiği ve türban yasağı konusu üzerinden mağdur edebiyatı yapıldığı için, özellikle kentlerde giderek, geleneksel Anadolu İslam anlayışını terkederek Arap milliyetçiliğinin ürünü Emevi İslam anlayışını benimsemektedir. Trend budur.

 

Bir görüşün, felsefenin yayılması için sermaye gücü şarttır. Gazeteler, TV'lerve onları finanse eden sermaye, ağırlıklı olarak hangi kesimin elindeyse, o kesimin görüşleri ivme kazanır. Doğanın yasası böyle işler. Bu sermayenin nereden geldiğini söylememe gerek yok sanırım. Anladın sen onu...

 

Şu an İran'da din adına yönetimi elinde bulunduranlarla ne kadar da benzeşiyorsunuz. Demekki gücü elllerine geçirenler kendilerini merkeze koyup YASSSAK koyma haklılıklarını! kullanmalıdırlar öyle mi?. Wah lımıné...

Gönderi tarihi:
Cevabim size degildi tabiiki. Ben genel bir cevap yazdim. Ben dinin ve dini giyim ve yasamin siyasallasmasina hayatin her alaninda karsiyim. Özel hayatta herkes istedigi dini yasar ve bu da gayet normal.

 

Hayatın her alanı, özel hayatı da kapsamıyor mu ? Her alanda karşıysan, özel hayatta da karşı olman gerekir. :)

Gönderi tarihi:
Şu an İran'da din adına yönetimi elinde bulunduranlarla ne kadar da benzeşiyorsunuz. Demekki gücü elllerine geçirenler kendilerini merkeze koyup YASSSAK koyma haklılıklarını! kullanmalıdırlar öyle mi?. Wah lımıné...

 

Bir daha okumanı tavsiye ederim.

 

Bak ne demişim :

 

Bir şeyi yasaklayarak ancak insanları radikalizme itersiniz.
Gönderi tarihi:
Şu an İran'da din adına yönetimi elinde bulunduranlarla ne kadar da benzeşiyorsunuz. Demekki gücü elllerine geçirenler kendilerini merkeze koyup YASSSAK koyma haklılıklarını! kullanmalıdırlar öyle mi?. Wah lımıné...

 

Benim yazdıklarımla, senin cevabının alakasını kuramadım. Ne demek istediğini biraz daha açarmısın ?

Gönderi tarihi:
Benim yazdıklarımla, senin cevabının alakasını kuramadım. Ne demek istediğini biraz daha açarmısın ?

Yanlışlıkla size cevap olmuş, "kamusal alanda yasak getiren (dünyahepimizin) arkadaşa cevaptı. Özür diliyorum"

Gönderi tarihi:
Yanlışlıkla size cevap olmuş, "kamusal alanda yasak getiren (dünyahepimizin) arkadaşa cevaptı. Özür diliyorum"

 

:) Bence hemen özür dilemeyin.

 

Ben, türban yasağının kamusal alanda yasak olmasının doğru, ama üniversitelerin kamusal alan dışında olabileceğini, dolayısıyla, üniversitelerde türbanın yasak edilmesinin yanlış bir karar olduğunu söylemiştim. Ve bu yasağın, iş inada bindiğinden yani konu inatlaşmaya dönüştüğünden, bu saatten sonra değiştirilmesinin de mümkün olmadığını ifade etmeye çalışmıştım.

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.