Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Bilimselci dostum, tabii ki her bilim dalı kendi etiğini geliştirmiştir. Tıp etiği, mühendislik etiği... gibi. Yani bunu sormakla ne sağlamış olduklarını sandıklarını bilemiyorum. Sanırsın bu dallar bu etik uzmanlarını kendi içlerinden çıkarmadılar, felsefe bu etikçileri başlarına denetçi olarak atadı! Bugünlerde tıp fakültelerinde tıbbi etik uzmanlık alanının kaldırılması tartışılıyor zaten. Skolastikçi dogmacılar bu çağdışı girişime imza attılar. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapan aynı zamanda`Tıp Etiği ve Tıp Hukuku Derneği` ve `Türkiye Biyoetik Derneği` üyesi olan Prof. Dr. Ayten Altıntaş bu konuda Sağlık Bakanlığına uyarılarda bulundu. Bu skolastik çağda takılmış dogmacılar herhalde doktorların başına da imam atamayı düşünüyorlardır! Ha, bir de madem Adem ile Havva'ya etik brifingi verildi, nasıl dinden önce ahlak olur diye soru gelmiş, "annanneme sakal taktım, niye dedem olmadı?" sorusunun cevabını ben bilemeyeceğim... Başka soru var mıydı? 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Bilim son derece kapsayıcıdır. Son yapılan bir araştırma, omurgalı bütün canlıların acı duyumlarını benzer şekilde algıladıklarını ortaya koydu. Yani bu algılar, görece basit omurgalılarda, bizim sıcak bir şeye dokununca henüz bunun bilincine varmadan elimizi çekmemiz gibi refleks şeklinde değilmiş. Bu mekanizma tüm omurgalılarda bulunmakla birlikte, acının bilincine varma insana has değilmiş. Hatta bu aratırmayı yayınlayan NTV Bilim Dergisi, balık tutanların dikkatine sunmuş. Demek bilimden etiğe çok geçerli bir yol var. Benim hiç bir dinsel dogmatik bağlamım yoktur. Bilimden başka hiç bir bağlam kabul etmem. Fakat hayatımda av yapmadım. Bir kez balık tutmayı denedim, fakat hayatta kalmak için çırpınışlarından öyle etkilendim ki, hemen tekrar suya bıraktım. Arkadaşların tuttukları ve (tabii ki) suya bırakmama izin vermedikleri balıkların çırpınışları gözümün önünden gitmediği için bütün gece uyuyamadım. Bir daha hiç bir av yapmamaya kendime söz verdim. Bu sözümde yıllardır duruyorum. Tek çelişkim, bazı haşaratı öldürmek zorunda kalışım. Bundan hoşlanmamakla birlikte, bunu yapıyorum. Şuralarda bir yerlerde bir insektisit sprey var ve istemeyerek bazen kullanıyorum. En hızlı öldüren, acı çektirmeyenini aldım. Bir sene önce bir fareyi sağ yakalamayı başaramadığım için öldürmek zorunda kaldığımda bir kaç gün boyunca vicdan azabı çektim. O fareyi hâla dün görmüşüm gibi hatırlıyor ve üzülüyorum... 1 Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Bilimselci dostum, tabii ki her bilim dalı kendi etiğini geliştirmiştir. Tıp etiği, mühendislik etiği... gibi. Yani bunu sormakla ne sağlamış olduklarını sandıklarını bilemiyorum. Sanırsın bu dallar bu etik uzmanlarını kendi içlerinden çıkarmadılar, felsefe bu etikçileri başlarına denetçi olarak atadı! Cyrano dostumuz din ve ahlak'ın en derin sosyoloji antropoloji bilim dallarının konuları olduğunu söylüyor. Doğrudur sosyoloji; demografi, suç bilimi, politik toplum bilimi, etnik, cinsiyet toplum bilimi, ahlak, din bu bilimin konularıdır. Doğadaki birçok çapraz disiplini içerecek şekilde,yeni toplumsal alt bilim dalları ortaya çıkmaya devam etmektedir mesela "ağ çözümlemesi". Doğa gerçekleri ile örtüşen bilimsel tespitlerden insan yararına çıkarımlar yapılmaktadır. Aynı paralelde demirefe dostumuzdan alıntı: Verilen listedeki kavramları psikoloji, sosyoloji, hukuk ve etik tanımlar... 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Hiç bir tür arasında birebirlik olmadığı gibi, insan ile hiç bir tür arasında da birebirlik yoktur. Etik bilimdir diye hayvanlardan etik öğrenmemiz söz konusu bile olamaz. Guguk Kuşu diye bir film vardı. Guguk kuşu yumurta parazitidir. Bu davranışının insanda görülmesi durumunda ne olurdu konusunu işleyen bir filmdi. Hayatımda bu kadar sinirlerimi kaldıran bir film az olmuştur. Böyle mükemmel filmleri artık niye yapmıyorlar bilmiyorum. Neyse, koşullar farklı olduğunda sonuçlar farklı olur. İnsanların bile farklı koşullarda farklılaşması bilim için bir handikap değildir. Koşullar nasıl farklılaşırsa sonuçlar nasıl farklılaşır da bilimin konusudur. Bilimin konusu olmayan hiç bir şey yoktur... Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 "İnsan yararı" konusu belli başlı bir tartışma olabilir doğrusu. Bu konuyu daha derine götürür. Bunu enine boyuna tartabiliriz belki bilimselci dostum. Bilimin bu ilkeyi gözetmesi olmazsa olmaz bir şart mıdır, her alanda mutlaka insan yararı mı göz önüne alınmalıdır, bu hamur oldukça su götürür. Böyle bir "antropolojik ilke" önesürümü var bilimde. Bilim ile felsefenin paslaştığı ileri konular vardır böyle. Ama bu tür ileri konuları demagoji ve polemik ortamında ele almayı hiç istemem doğrusu... 1 Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 "İnsan yararı" konusu belli başlı bir tartışma olabilir doğrusu. Bu konuyu daha derine götürür. Bunu enine boyuna tartabiliriz belki bilimselci dostum. Bilimin bu ilkeyi gözetmesi olmazsa olmaz bir şart mıdır, her alanda mutlaka insan yararı mı göz önüne alınmalıdır, bu hamur oldukça su götürür. Böyle bir "antropolojik ilke" önesürümü var bilimde. Bilim ile felsefenin paslaştığı ileri konular vardır böyle. Ama bu tür ileri konuları demagoji ve polemik ortamında ele almayı hiç istemem doğrusu... Demirefe dostum, Şimdi ben burada objektif, somut bilim tespitlerinden insan yararına çıkarımlar" derken; tespitlerinden yararlanarak, teknolojinin yanı sıra, kültürel, ahlaki(etik), hukuk gibi soyut değerleri de kastediyorum. Tartışmamızın asıl konusu da bu zaten. Arkadaşların söylediği "ahlaki değerler bilim dışıdır", bizim söylediğimiz ise; "doğa gerçekleri ve buna bağlı olan bilimsel tespitlerin dışında hiç bir şey olamaz" görüşümüzü, üç dört iletidir ısrarla vurgulamak istemiştim. İnsan yararına olan sadece teknoloji midir? Yeni bir konu değil söylediklerim. Galiba yanlış anlaşıldım. 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Yo, yanlış anlama değil. Senin dediğini tabii ki anlıyorum bilimselci dostum. Fakat konunun detayı dediğim gibi ilginç etraflı değerlendirmelere konu olabilecek kadar geniş. Tabii ki insan yararını teknoloji ile sınırlandırmak son derece anlamsız ve sığ bir görüş olur, onda sonuna kadar haklısın. Yok hani ben illa her söylediğimiz bir polemiğe davetiye gibi algılanmasın, ortaya şeyler de söyleyelim, konudan gelişecek yan konulara da dikkat çekelim babından yazmıştım. Elbette sözlerinde bir sorun yok... 1 Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Bilimin konusu olmayan hiç bir şey yoktur... Ben bu görüşe; "eskiden doğa gerçeklerinden, şimdilerde ise bilimsel gerçeklerden başka hiç bir çıkarım doğru olamaz"ı ilave etmek istiyorum. Varsa da; aksi çıkarımlar(sadece akılla olan) yanlış görüşlerdir, dogmalardır. 1 Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Daha önce bu tartışmanın artık gereksiz olduğundan bahisle tartışmaya devam etmeme kararı almıştım. Ancak görüyorum ki arkadaşlarımız hala anlamsız bir ısrar haliyle ve dayanağı olmadığını gördüğümüz iddialarla tartışmayı sürdürme gayreti içerisindeler. Bu durum benim de tartışmaya tekrardan müdahil olmam konusunda ikna edici oldu. Sevgili Demirefe bana son diyaloglarımızdan birinde şöyle bir şey söylemişti : Değerli yam_yam, insanın tüm, total kültürel birikimi, "bildikleri" ile doğrudan ilintili ve sınırlıdır. Dolayısıyla bilimden, bilgiden başka hiç bir temeli kesinlikle kabul etmem. O halde iyi bir yemek yapmak için esin, ilham, vahiy filan aldığını varsayacaksın. Bilim konusunda hiç bir taviz veremem. Madem ki bilim değer yargıları üretebiliyor ve demirefe dostum da bilimden başka bir temeli kesinlikle kabul etmediğini söylüyor, öyleyse aşağıdaki değer yargısını da bize hangi bilimden aldığını söyleme konusunda bir zorluk yaşamayacaktır. İnsan kobaylar için benim bir önerim var: Psikopat katiller kobay olarak kullanılmalı, deney bitince hâla hayattalarsa, denenen ilaçların öldürücü ilaç dozu deneyinden sonra otopsi yapılmalı ve kadavra tıbbın hizmetine sunulmalı... Sevgili demirefe ; Yukarıdaki değer yargısının hangi bilim temelli olduğunu benim kadar konuyu takip eden diğer okuyucular da merak ediyor olmalılar. Ne dersin? 2 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Ben de bu önerim hâla niye aleyhimde kullanılmıyor diye iyice meraka düşer olmuştum! Nihayet! Bunu tartışmak istemiyorum. Nedenlerim var ama açıklamak istemiyorum. Bu bilimin değil, benim kişisel önerimdir, sadece beni bağlar. Kişisel önerimi nasıl isterseniz öyle yorumlayın, serbestsiniz... 1 Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Ben de bu önerim hâla niye aleyhimde kullanılmıyor diye iyice meraka düşer olmuştum! Nihayet! Bunu tartışmak istemiyorum. Nedenlerim var ama açıklamak istemiyorum. Bu bilimin değil, benim kişisel önerimdir, sadece beni bağlar. Kişisel önerimi nasıl isterseniz öyle yorumlayın, serbestsiniz... Sevgili demirefe; Açıkçası 20 sayfalık onca tartışmadan sonra verdiğin bu cevapla, nasıl bir tezat içinde olduğunu farkedememiş olman beni ziyadesiyle şaşırttı. "Dolayısıyla bilimden, bilgiden başka hiç bir temeli kesinlikle kabul etmem." "Bilim konusunda hiç bir taviz veremem." diyen siz, "Bu bilimin değil, benim kişisel önerimdir" diyorsunuz.. Üstelik "Bilimin konusu olmayan hiç bir şey yoktur..." diyerek bilimin alanına girdiğini iddia ettiğiniz bir konuda bilim dışı değer yargısı ürettiğinizi itiraf ederek.. Hangi söylediğinizi kabul edeceğiz? 2 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Ben "bilim" değilim... Bilimin resmi sözcüsü de değilim... Bu öneriyi yetkili, resmi bilim sıfatı olan bir bilimci yapsa, savunmak zorundadır. Ben resmi yetkili değilim... Önerim kişiseldir. Tabii tartışırım ama şu an önerimi tartışmamakta fayda görüyorum. Belki sonra... Oldu mu? 1 Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Ben "bilim" değilim... Bilimin resmi sözcüsü de değilim... Bu öneriyi yetkili, resmi bilim sıfatı olan bir bilimci yapsa, savunmak zorundadır. Ben resmi yetkili değilim... Önerim kişiseldir. Tabii tartışırım ama şu an önerimi tartışmamakta fayda görüyorum. Belki sonra... Oldu mu? Sanırım anlatamadım sevgili demirefe... Ben önerini tartışmıyorum. Gerekçelerini de istemiyorum... Bilimin değer yargıları üretebileceğini ve tüm değer yargılarının bilim temelli olabileceği iddiasındasın. Diğer taraftan da bilim temelli olmayan hiç bir değer yargısını kabul edemeyeceğini, bu konuda çok hassas olduğunu beyan ettin. Ya fikrini değiştirdin, ya da bir tezat içindesin. Hangisi? 3 Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Ben "bilim" değilim... Bilimin resmi sözcüsü de değilim... Dostum, bilimin kendisi de, bilimin sözcüleri de "etik bilimi" "ahlak bilimi" diye bir şey tanımlamıyor. Ben de eski tartışmalarımızda her şeyin bilimsel olarak incelenebileceğini savundum ve hala savunuyorum. Burada ki iletilerimde de bilimsel sayılabilecek gözlemlerin ve doğa gerçeklerinin etik üzerinde etkili olacağını söyledim. Sonra fark ettim ki karışıklık bu noktadan çıkıyor. Bilimsel çalışmalar etik ve ahlak konusunu konu edinmiyor, ancak etik ve ahlakın geçmişini ve evrimini konu ederek bilimsel yollarla irdeleye biliyor. Yani hiç bir bilimsel çalışma yok ki ortaya bir ahlak kuralı, bir etik koymak için oturup bilimsel tebliğ hazırlasın, gözlem yapsın. Bu konuda ikinci karışıklık, "zarar-fayda" ile "güzel-çirkin" kavramlarından kaynaklanıyor. Bak dostum, ben aktif bir sigara kullanıcısıyım. Bilim bana zararlarını öğretiyor. Ben bunu bile bile kullanıyorum. Ama bilim bana bunun "çirkin" olduğunu söylemiyor. Söyleyemez de... Söylerse bunu toplum; sen-o-şu-siz-şunlar söyler ki bu da toplumdan topluma değişebilir. Bilim bunun hangi toplumda neden "çirkin" olarak karşılandığını da araştırıp gösterebiilir. Ama hangi toplumda nasıl karşılanması gerektiğini söyleyemez. Söylememelidir. 2 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Sigara kullanmak sağlığa zararlıdır. Bunu tıp bilimi söyler. Toplum içinde sigara içmek ve başkalarını dumanını solumak zorunda bırakmak, hamile iken sigara içip bebeğine zarar vermek ise etik değildir, bunu da etik bilimi, söyler... 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Ya fikrini değiştirdin, ya da bir tezat içindesin. Hangisi? Fikrimi değiştirmedim. Tezat içinde de değilim. Şu an beni tartışmaya zorunlu bırakan bir etken mi var? 1 Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Sigara kullanmak sağlığa zararlıdır. Bunu tıp bilimi söyler. Toplum içinde sigara içmek ve başkalarını dumanını solumak zorunda bırakmak, hamile iken sigara içip bebeğine zarar vermek ise etik değildir, bunu da etik bilimi, söyler... Dostum işte sorun da burada. İster İngilizce ister Türkçe yazıp arayalım, istersen dünyanın en tanınmış bilim dergilerine göz atalım etik bilimi diye bir bilim dalı yok. Bilimsel etik, bilim etiği var ki bunun da bilimi yok, etiği, felsefesi, ahlakı var. 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Anadolu üniversitesi resmi sitesinden "etik bilimi" alıntısı yaptım. 1 Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Sevgili demirefe ; Yukarıdaki değer yargısının hangi bilim temelli olduğunu benim kadar konuyu takip eden diğer okuyucular da merak ediyor olmalılar. Ne dersin? Bizler merak etmiyoruz. Demirefe dostumuz o konuyu şahsi görüşümdür diyerek kapatmıştı. Benim burada çok ilginç karşıladığım bir şey var. Tartışmacılarda yoğun bir şekilde hırs ve tuş etme zihniyetini görüyorum. Son olarak ta yam_yam arkadaşımız katıldı bu guruba. Ben isterdimki tartışarak bir gerçek ortaya çıkartılsın, uzlaşılsın. Yok uzlaşılmıyorsa kişiler en ufak bir şekilde üzülmesin. Sadece bilgi tartışması olarak devam etsin. Demirefe dostumuzla kobay konusunu tartışmıştık. O zamanda, şimdi de söylediği şey bunun sadece bilgiden bilimden uzak kişisel bir düşünce olduğuydu. Sanırım piskopatlara şahsi bir kızgınlığı var düşündük ve konuyu böylece kapatmıştık. O kadar bilgi ürettiği halde özellikle bu konunun üzerinde durulması mantığı niye? Anlayamıyorum. Yam_yam dostumuz tarışacaksa, ahlak, kültür, hukuk değerlerimiz, bilimsel bulgu ve bilgiler kaynaklı olmayacaksa eğer, referans olacak kaynağı belirlesin ve haklılık mantığını anlatsın. 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Etik bilimi konusunda "etik uzmanı" diye bir büro açılmaz. Çünkü her bilim dalı, kendi içinden kendi etik uzmanını çıkarır, o dalın etiğini geliştirir. Tıp etiği, mühendislik etiği... gibi... Felsefe genel anlamda tüm etik önerilerini incelemek için bir "etik kürsüsü" oluşturabilir. Etiğin felsefe önerileri kaynaklı olduğunu reddetmediğim gibi, her şeyin, tüm insanlık kültürünün, bilimin de, felsefeden kaynaklı olduğunu da defalarca belirttim... Benim vurgum, modern çağın özelliğinin, din - bilim - felsefe alanlarının birbirinden bağımsızlaşması olduğu... Veri alışverişi, paslaşmalar olması, bağımsızlığı ihlal etmez... 1 Alıntı
Misafir bilimselci Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Dostum işte sorun da burada. İster İngilizce ister Türkçe yazıp arayalım, istersen dünyanın en tanınmış bilim dergilerine göz atalım etik bilimi diye bir bilim dalı yok. Bilimsel etik, bilim etiği var ki bunun da bilimi yok, etiği, felsefesi, ahlakı var. Yarasa dostum, İngilizce veya Türkçe yazıp aratmaya gerek yok bizler, tüm tartışmacılar etik veya ahlakın sosyoloji, antropoloji, hatta pisikoloji, kriminoloji bilim konuları içerisinde ne, nasıl olduğu sadece olgu olarak araştırılıyor olduğunda hem fikiriz. Geriye doğru okunursa görülecektir. Bu bilimsel bilgilerden, mantıksal çıkarsama yapılarak oluşturulmuş etik ahlak değerlerine bilimsel etik diyoruz. Fransız felsefeci Albert BAYET bu konuyu bilim ahlakı isimli eserinde çok ayrıntılı açıklamış. 1 Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Sevgili Demirefe, bahsettiğin konuyu internetten bulamadım. Bu tartışmada mı verdin? bir daha bakacağım. Ama Cyrano'nun gerekli tanımlarını gösterdiğini hatırlıyorum. Bu tartışma bana şunu öğretti. Bilimselliği yöntem edinmiş insanlar bile dogmacı zihniyete kaptırabiliyor kendini. Bir davranışın "etik" olarak kabul edilmesinin nedenini araştırmak bilimseldir. Bir davranışın doğru olup olmadığını ise her zaman bilimle ortaya koyamazsın. İşte hep bahsettiğim konu: "bilimin etiği" vardır: bilimsel etiktir. Ama etiğin bilimi yoktur. Bu toplumda anne-babanın yanın sigara içmeyi bilimsel olarak doğru/yanlış derğerlendiremezsiniz. En fazla, bilimsel olarak sigaranın zararından bahsedebilirsiniz. Bilimselci dostum, ahlaki ve etiksel konuları çözmede referans olarak her zaman bilimi alamayız. "Herşeyi bilim çözer, tek referans bilimdir" demek bilimi dogmalaştırmak olmaz mı? Tıpkı, dogmacılar gibi... Eğer hayır diyorsanız, bana söyleyin de ben de kurtulayım çelişkimden. Ailemin yanında sigara içmek etik midir? Böyle bir bilimsel çalışma var mıdır? Ben bilimle uğraşan bir insanım. Uğraştığım dal yer bilimleri. Yöntemlerini, felsefesini iyi bildiğimi düşünürüm. Sosyal bilimleri çok iyi bilmem. Ama bir doktora dersi almıştım. Adı "bilimsel araştırma yöntemleri" idi. Maalesef, sosyal bilimlerden aldığım için bu yöntemler bana pek faydalı olmadı. Çünkü dersin içeriği toplumsal olayların nasıl bilimsel incelenebileceğini anlatıyordu. Yöntemlerinin büyük bir kısmı istatistik. Ben ne o derste, ne de kaynaklarında etik bilimi diye bir şey duymadım. Etiğin, toplumun, ahlakın bilimsel olarak incelenmesini anlatıyordu. Bu konuda şunu da tekrar belirteyim. Ahlakın, etiğin gelişmesinde toplumsal gözlemler, yalanlar ve hurafeler olabileceği gibi, bilimsel kaynaklar da olabilir. Yani bilimin etik gelişiminde etkisi 0 değildir. Ama aynı zamanda tek referansı da değildir. O derste öğrendiğim en önemli şey, insan gibi karmaşık toplumsal bir varlığı incelemek sayısız parametreyi göz ününde tutmayı gerektirir. Bunu yapsanız da kesin çizgiler çizip "bilimsel olarak etik olan budur" diyemezsiniz. Ama diğer taraftan bu gelişimleri bilimsel olarak inceleyebilir, kökenlerini ortaya koyabilirsiniz. Tek referans bilim değildir. Laboratuvardaki kavanozlarda duran kimyasal maddelerle uğraşmıyoruz. En azından, neden böyle bir bilim dalı yok, neden dünyada sayısız hakemli bilim dergisi arasında böyle bir dergi yok? "Journal of ethics and morality science" diye bir dergi yok? 1 Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Yarasa; Laboratuarlarda kavanozlardaki maddelerle "TEMEL BİLİMLER" uğraşır. Temel bilim, uygulamalı bilim farkını tekrar araştırmalısın. Anne baba yanında sigara içmenin etik olmadığı nerden çıktı? Annen baban sigara içmiyorlar ve dumanından rahatsız oluyorlarsa yanlarında içmen etik değildir. "Gel beraber içelim" diyorlarsa etiktir. Hatta sigara içenin bile yanında istemiyorsa içmen de etik değildir. Belki kendine kota koydu, o kotayı aşmak istemiyor? Senin dumanınla kotayı aşıyor? "Yahu sen zaten içiyorsun" diyemezsin. O anda duman istemiyor olabilir! 1 Alıntı
Φ yam_yam Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Bizler merak etmiyoruz. Demirefe dostumuz o konuyu şahsi görüşümdür diyerek kapatmıştı. Kendi adına konuşmanız daha doğru olurdu sevgili bilimselci. Zira "bizler" derken kimi kastettiğin hususunda hiç bir fikrim yok. Ancak tüm okuyucuları kastetmeyeceğine göre yukarıdaki cümleyi yazma nedeninizi merak ettim doğrusu... Benim burada çok ilginç karşıladığım bir şey var. Tartışmacılarda yoğun bir şekilde hırs ve tuş etme zihniyetini görüyorum. Son olarak ta yam_yam arkadaşımız katıldı bu guruba. Nezaketiniz için teşekür ederim... Hoşbulduk... Ben isterdimki tartışarak bir gerçek ortaya çıkartılsın, uzlaşılsın. Yok uzlaşılmıyorsa kişiler en ufak bir şekilde üzülmesin. Sadece bilgi tartışması olarak devam etsin. Buna dikkat etmesi gerekenlerden birinin de siz olduğunuzu bir üstteki cümlenizle göstermiş oldunuz sevgili bilimselci... Demirefe dostumuzla kobay konusunu tartışmıştık. O zamanda, şimdi de söylediği şey bunun sadece bilgiden bilimden uzak kişisel bir düşünce olduğuydu. Sanırım piskopatlara şahsi bir kızgınlığı var düşündük ve konuyu böylece kapatmıştık. O kadar bilgi ürettiği halde özellikle bu konunun üzerinde durulması mantığı niye? Anlayamıyorum. Çünkü bu konu tam da 20 sayfalık tartışmanın özünü oluşturuyor. Bu konunun üzerinde durmamın nedeni bu. Ben de konunun muhatabı dururken sizin konuyu geçiştirme çabanınızı anlayamıyorum.. 2 Alıntı
Φ YARASA Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2009 Yarasa; Laboratuarlarda kavanozlardaki maddelerle "TEMEL BİLİMLER" uğraşır. Temel bilim, uygulamalı bilim farkını tekrar araştırmalısın. Ben bu örneği bilimsel yöntemlerin zorluğunu vurgulamak için vermiştim. İkisi arasındaki farkı bilmediğimden değil. Böyle bir ima pek hoş değil. Görüş ayrılığını olması bunu gerektirmez değil mi? Anne baba yanında sigara içmenin etik olmadığı nerden çıktı? Annen baban sigara içmiyorlar ve dumanından rahatsız oluyorlarsa yanlarında içmen etik değildir. "Gel beraber içelim" diyorlarsa etiktir. bu sorunun cevabı da bu kadar basit olamaz. Anne ve baba sigara içiyor ancak çocuğa izin verilmiyor. Sebebi "ayıp" olması. Anne ve baba sigara içmiyor ama çocuğa izin veriyor. Sebebi, "sigaranın saygısı olmaz" görüşünü benimsemiş olmaları. Ve bu aileden aileye farkediyor. Şimdi bilimsel olarak hangisi doğru? 1 Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.