Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Evrensel Gerceklik


okyanus01

Önerilen İletiler

EVRENSEL GERÇEKLİK

 

Düşünmeden fark edilemez…

 

İslâm Dini’nin evrensel oluşunun anlamı!.

 

İslâm Dini bir kabîleye gelmiş, onlara özgü bir anlayışa hitâbeden, onlara yön vermek isteyen bir sistem anlatımı değildir!.

 

İslâm Dini, Arap, Acem, Türk, Malezyalı veya bir başka topluma gelmiş, onlara münhasır bir Din anlayışı da değildir!.

 

İslâm Dini, Allah’ın yaratmış olduğu “Evrensel Sistem ve Düzen”in adıdır… İnsanlar, o sistemi ve mekanizmayı anlayabildikleri nisbette, kendilerini dünya ve ölümötesi yaşam boyutlarında huzur ve saadete kavuşturacak imkânları edinirler.

 

İslâm Dini’ne, ırksal, örfsel, kültürel, göresel değer yargılarıyla yaklaşanlar, asla orijinde anlatılmak istenen evrensel gerçekleri değerlendiremezler…

 

Günümüz kavram kaosunda, insanların tefekkürden ve sorgulamadan uzak taklîde dayanan değer yargıları ardında, İslâm Dini, âdeta görünmez olmuştur; …Lâfzen denmektedir ki, İslâm Dini evrensel’dir!…

 

Ardından, neredeyse hemen her fikirle, bu gerçek inkâr edilmektedir farkında olunmadan!.

 

Evrensel Din ne demektir?…

 

Türk’e, Arab’a, Amerika’lıya, Meksika’lıya, Eskimo’ya, Japon’a, Çin’liye, kısacası tüm toplumlara eşit mesafeden hitâbeden ve tümüne yararlı olmak isteyen Din demektir!.

 

Türk’ün örf, âdet, anânesiyle kayıt altına girmeyen!…

 

Arab’ın örf, âdet, anânesiyle kayıt altına girmeyen!…

 

Uzak Doğu veya Eskimo’ların örf, âdet, anânesiyle kayıt altına girmeyen!…

Evrensel gerçeklerden kaynaklanan ve “Evrensel Sistem”e dayalı olan Din anlayışıdır bu!.

 

Allah Rasûlü Hz. Muhammed Mustafa Aleyhisselâm Arap toplumu içinde Hz. İbrahim Neslinden geldiği için, tebliğ etmiş olduğu Din anlayışı çok büyük bir yanlış değerlendirmeyle Arap toplumuna mâledilmiş;

 

Arap toplumunun örf, âdet ve anâneleriyle harmanlanmış ve bu hâliyle evrensel topluma enjekte edilmeye çalışılmıştır!.

 

İnsanlar, İslâm Dini adı altında Arap toplumunun örf, âdet, anâneleriyle harmanlanmış müslümanlığa dâvet edilmişlerdir.

 

Bu da İslâm Dini’nin, dışardan bakan toplumlarca Arabın Dini diye değerlendirilmesine yolaçmıştır!.

 

İslâm Dini; “Evrensel Sistem ve Mekanizma”nın, Allah Rasûlü tarafından, tüm insanlığa açıklanmasıdır… Yaşamını bu gerçekleri gözönüne alarak düzenleyenlerin sonsuz huzur ve saâdete kavuşacaklarının duyurulmasıdır… Tüm insanlara, ırk gözetmeksizin!.

 

Musa Aleyhisselâm Yahudi ırkının Rasûlü ve Nebîsidir; bir ırka gelmiştir!.

 

Evrensel insan Muhammed Aleyhisselâm ise bir ırka değil tüm insanlığa gelmiştir Allah Rasûlü olarak; ve tümüne “ALLAH Adıyla İşaret Edilen”in yaratmış olduğu “Evrensel Sistem ve Düzen”i açıklamaktadır!.

 

Hz. Muhammed Aleyhiselâm, “EVRENSEL RASÛL”dür!. İnsanları evrensel gerçekleri görmeye dâvet etmektedir!… Arab’ın örf, âdet ve anânelerine değil!.

 

Arab’ın örf, âdet ve anâneleri, kendilerini ilgilendirir, doğru veya yanlış; evrensel insanı bağlamaz!..

 

Türk’ün örf, âdet ve anâneleri, kendilerini ilgilendirir, doğru veya yanlış; evrensel insanı bağlamaz!..

 

Uzak Doğu’lu, Eskimo, İnka’lıların torunlarının örf, âdet ve anâneleri, kendilerini ilgilendirir, doğru veya yanlış; evrensel insanı bağlamaz!..

 

Evrensel insanın Dini, “Evrensel Din” olan İslâm’dır!. O, Yöresel ve göresel değerlerle, Evrensel Din olan İslâm’ı örtmez, deforme, dejenere etmez; kadrini kıymetini bilmeyerek de olsa ayağa düşürmez!.

 

Tüm insanlar evrensel Dinde anlatılan sistem ve mekanizmaya zorunlu olarak tâbidirler; yanısıra, gereklerini uygulamadıkları ölçüde bunun pahasını ödemek mecburiyetinde olacaklardır!.

 

Irkların kendi örf, âdet ve anâneleriyle harmanlayıp, sonra da katıksız din diye pazarladıkları müslümanlık ise, Evrensel İslâm Dini’nden pek çok yerde farklılıklar gösterdiği için, evrensel kabûle mazhar olmaz; ve bu yüzden de reddedilir!.

 

“Evrensel İslâm Dini” adıyla etiketlenerek empoze edilen, ne var ki ırksal özelliklerle harmanlanmış müslümanlık, bugün dünya toplumlarının çoğunluğu tarafından rağbet görmemiş ve görmüyorsa; bunun vesîlesi, İslâm Dini’nin bu mevcut Irk Dini hâline getirilmiş şekliyle sunulmasındandır!.

İnsanlar, “İslâm Dini” adı altında, Arap müslümanlığına dâvet edilmektedir!. Bunun sonucu olarak da sürekli birbirleriyle savaşmaktadırlar!. Bu çok büyük bir vebaldir!.

 

Evrenselliğe ulaşmamış insanların, evrensel Allah Rasûlü'nü değerlendirebilmesi çok güçtür!… Dolayısıyla Evrensel Dini farkedebilmeleri de öyle!..

 

 

 

Irkların dinleri… Irkların peygamberleri… Mukallit din mensupları… Irkların velileri ve her mahallenin kutup, gavs, mehdîleri… Saptırılmış Kur’ân Meâlleri… Tanrıdan, Peygamberinden, tanrıyı erkek (İngilizce’de he) olarak tanıtan tercüme Kur’ân anlayışlarından doğan totemist ya da göktanrısal din anlayışları!.

 

Bunların tümünün, bir sepette, “İslâm Dini” diye etiketlenerek sergilenişi…

 

Allah’ın “Evrensel Rasûl”ü Muhammed Mustafa Aleyhisselâm'ın bildirmiş olduğu evrensel gerçekleri açıklayan İslâm Dini’ni, “Evrensel Kitap Kur’ân-ı Kerîm”i “OKU”mak için, önce, evrensellik nedir ve nasıl olur bunu farketmek ve öğrenmek ve hazmetmek; sonra da bu bakışla o Kitaba bakabilmek gerekir!.

 

Allah Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselâm'ın sünnetinin, Arap âdet ve örfleri değil; Allah sünneti olup; “Allah sünneti”nin ne olduğunu idrâk ve hazmetmiş olmak gerekir!.

 

Allah Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselam'ı “OKU”mak =“İKRA’” gerekir!.

 

Ki bunlardan sonra Evrensel İslâm Dini’nin ne olduğu farkedilebilsin… Ondan sonra da, bu farkedilen gerçek tasdik veya reddedilsin!.

 

“Elhamdulillah müslümanım!.”

 

“İnşâallah müslümansın!!!???…”

 

Bu belirleme, eğer taklîden söylenen bir lafız ise; söyleyenin hâli, yüzme biliyorum diyen fakat hayatında deniz görmemiş olan insanın vurgulamak istediği gerçeğine(!) benzer!.

 

Evrenselliğin ne olduğunu duymamış insanın; yöresel ve GÖRESEL değerlerle şartlanmış ve bloke olmuş beynine; belirli kelimeleri yerleştirip, onları tekrar etmesinin ona ne kazandıracağı, sorusu çok önemlidir.

 

“Evrenselliğin” ne olduğunu bilmeyen insanın, Evrensel Din, Evrensel Rasûl, Evrensel İnsan kavramlarını değerlendirebilmesi, hiç mümkün değildir!.

 

Oysa Allah’ın Rasûlü evrensel insan Muhammed Mustafa Aleyhisselâm, insanları, “Evrensel Din” olan İslâm’ı tasdike ve gereğini yaşamaya davet ediyor!.

 

Öyle ise, çok âcil olarak, ırkî din anlayışından arınıp; “evrensel İslâm Dini”ni farketmek ve kavramak üzere; Arap ırkından olması itibâriyle değil, evrenselliği itibariyle Allah Rasûlü Muhammed Mustafa Aleyhisselâm'ı “OKU”maya=”İKRA" çalışmalıyız ki artık bazı gerçekleri farketmeye başlayabilelim.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

"ikra"demissin ne demek ???okuyu biliyoruz ama o emir geldiginde "Hz MUHAMMED MUSTAFA"nIn okumasI yoktu ki yani biraz açarmIsIn..

 

Ben biraz açayım... Teist arkadaşların her fırsatta Kur'an'ı bilimsel gösterme çabasıyla önümüze koydukları bu ayetteki "Oku" emri bir şeyden okumak için değildir. Çünkü Muhammed'e Cebrail tarafından yazılı bir metin getirilmemiştir. "Oku" emri, "tanrının sana söylediklerini aktar" anlamındadır. Duyurulur...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ikra

 

Selam üzerinize olsun arkadaslar ,

( IKRA ) üzerinde durmak istiyorum biraz , sadece paylasim adina .

Yazilanlar birer yorumdur ve sadece kisinin kendisini baglar , LÜTFEN HER YAZILANI ISLAM A MALETMEYELIM .

 

Herkes ne biliyorsa ortaya koyar üzerine sohnet edilir , kimsenin diger bir kimseden inanmasini beklemesi akilci degildir.Herkes kapasitesi kadar algilar . Tesekkür ediyorum.

 

Ha birde sunu eklemek istiyorum :

Cogu arkadaslar Kuran meallerini sanki konuyla alakaliymis gibi copy pasta yapiyorlar ,

olaki konuyla alakali olmayan ayetleri heryere yapistirmak BÜYÜK BIR VEBAL GEREKTIRIR ( inananlara hatirlatilir ) . Hem inanmamis arkadaslara da saygi gösterip , biraz daha bilimsel olmaya gayret gösterelim. Inanmamis insana siz 6666 ayet te sunsaniz birsey ifade etmez .

 

Duygusal yaklasimlardan lütfen uzak durunuz. MÜMIN elestirmez , MÜMIN bildigini sadece PAYLASIR.

 

Bence bir konu o an icin veri tabaniniza ters düsebilir , bu durumda yapilacak en mantikli ve akilci sey , o konuyu hemen red degil zamana birakmak sarti ile arastirmaya koyulmaktir . Tekrar tesekkür ediyorum.

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

HAZRETİ MUHAMMED NEYİ "OKU"DU

 

En çok sevdiğimiz şey tartışmak; en sevmediğimiz şey de tartıştığımız şeyin aslını araştırmaktır!.. Yaptığımız tartışmaların pek çoğu kulaktan dolma, duyuma dayanan verilere dayanır.. Sözlerimizin, düşüncelerimizin ne dereceye kadar mantıklı ve makûl olduğunu hatıra bile getirmeyiz!.

 

Bugün gerçeğini hiç düşünüp araştırmadığımız bir konuya dikkatinizi çekmeye çalışacağım...

 

Hazreti Muhammed Aleyhisselâm okuma-yazma biliyor muydu?

 

Hazreti Muhammed Aleyhisselâm neyi "OKU"du?

 

Yüzyıllardır insanlar ikiye bölünmüş tartışıyorlar; acaba Hazreti Muhammed Aleyhisselâm okuma-yazma biliyor muydu, yoksa bilmiyor muydu?

 

Kimi diyor, O okuma-yazma bilmiyordu "Ümmî"ydi!... Kimi de diyor, biliyordu; "Ümmî"nin anlamı başkadır!..

 

Bir an durun ve hatırlayın o ana ait bilgileri!..

 

"OKU" hitabı geldiğinde, Hazreti Muhammed aleyhisselâmın eline yazılı bir metin verilmiş miydi?

 

Elbette ki hayır!.. Allah Rasûlü’nün eline verilmiş yazılı bir metin yoktu!..

 

Peki, yazılı bir metin eline verilmediğine göre, o kişinin okuyup-yazma bilip bilmemesini tartışmanın âlemi var mıdır?..

 

Bundan sonra dikkatimizi çekmesi gereken önemli ikinci bir nokta daha vardır..

 

Eline yazılı bir metin verilmediğine göre; "OKU" uyarısıyla Allah Rasûlü Muhammed Aleyhisselâm’ın neyi "OKU"ması istenmişti acaba?..

 

"OKUMAK" kelime olarak iki anlam taşır.. Birincisi, "bakmaya" dayalı bir biçimde baktığı şeyin ne olduğunu anlamak.. İkincisi, "görmeye" dayalı bir biçimde baktığı şeyi "değerlendirmek"!..

 

"Bakmak" ayrı şeydir; "görmek" ayrı şeydir!..

 

Herkes "bakar", ama bazıları "görür"!.. "Basar", bakar; "basiret" görür!.. Yani "görmek"ten murad gördüğünün anlamını çözüp onu değerlendirmektir..

 

Bir şeyi dinleyebilirsiniz, ama o dinlediğiniz şeyi anlayıp değerlendirebilmek güçlü bir akıl, mantık ve muhakeme kuvveti ister.. Bunun gibi, baktığını görmek de ayrı bir özelliktir!.

 

İşte "okumak" da bir anlamıyla baktığın yazılı metini deşifre etmek, çözmek anlamına geldiği gibi; bir diğer anlamıyla da baktığını görmek; güçlü bir mantık, muhakeme ile ondan yeni anlamlar çıkartmak suretiyle o şeyi değerlendirmek anlamını taşır..

 

Konumuz yazılı bir metni "okumak" olmadığına göre; Hazreti Muhammed'e yapılan "OKU" hitabının anlamını acaba nasıl değerlendireceğiz?.

 

Konuyu bir misâlle açıklamaya çalışalım.. Maç spikerleri veya spor eleştirmenleri çoklukla teknik direktörleri değerlendirirken şu husus üzerinde dururlar.. "Basiretsiz teknik adam maçı okuyamıyor"!.. Ya da, "maçın birinci devresini çok iyi okudu, buna göre verdiği taktikle takım ikinci devre çok iyi oynadı"!..

 

Demek ki, "OKUMAK", yazılı bir metni çözmenin ötesinde, bir diğer anlamıyla, seyrettiğimiz şeyin nereden, neden, nasıl gelip, hangi hedefe yönelik akış içinde olduğunu kavramaktır!.

 

Yani, "OKU" hitabıyla, Allah Rasûlü olarak Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’ın, Allah'ın yaratmış olduğu düzeni, SİSTEMİ OKUMASI istenmiştir!..

 

"OKU" hitabının muhatabını iki şıktan biri olarak değerlendirmek zorundayız!.

 

"OKU" istemi ya özel olarak yalnızca Hazreti Muhammed Aleyhisselâm’a aittir, genel olarak bizi hiç ilgilendirmez; "Oku"mak gibi bir mükellefiyetimiz yoktur!.. Bu durumda, gerek Kur'ân-ı Kerîm’in ve gerekse Allah Rasûlü’nün ne dediğini anlamaya kavramaya çalışmak gereksizdir!.. Bize düşen körü körüne, beyinsizce, eğitilmiş bir mahlûk gibi sadece denilenleri yapmaktır!..

 

Ya da...

 

"OKU" istemi Hazreti Muhammed Aleyhisselam’ın şahsında, tüm ümmetine yapılan bir hitaptır; Hazreti Muhammed'e inanan herkesin "OKUMASI" istenmektedir!.

 

Bu takdirde de, tüm inananlar, Allah'ın yaratmış olduğu YAŞAM SİSTEMİNİ, ALLAH DÜZENİNİ "OKUMAKLA" görevlidirler!..

 

Bu hususu çok iyi düşünmeli ve anlamalıyız!

 

"OKUNMASI" istenilen "SİSTEM" nedir?...

 

 

 

SİSTEMİ "OKU"MAK

 

"OKU"mak sözcüğünün ne anlam taşıdığını dün anlatmaya çalıştım.. Bugün de "OKU"nması gereken "SİSTEM"in ne olduğunu açıklamaya gayret edeceğim..

 

Elimizde ve tercihimiz olmayan, eşitliğe dayanmayan bir özellikler bütünü olarak dünya üzerinde meydana gelmiş bulunuyoruz.. Ne doğduğumuz yer, ne ırkımız, ne sülâlemiz, ne ana-babamız ve ne de cinsiyetimiz bizim tercihimiz değildir!. Kesinlikle başlangıcında eşitlik olmayan bir yarışın içinde bulunuyoruz!

 

Değiştiremeyeceğimiz bir geçmiş ve oluş sonrasında, elimizden geldiğince yönlendirebildiğimizi düşündüğümüz bir gelecekle karşı karşıyayız!. Doğa adını verdiğimiz, Allah`ın yaratmış olduğu sistemde ise mazerete ve duyguya kesinlikle yer yok!

 

Aslan, ceylanı ya da bufaloyu yakaladığı zaman, onun tüm haykırışlarına ve karşı koymasına rağmen, hiç ACIMADAN canlı canlı onu yemeye başlıyor!. Elimizden düşen bir bardak, ne mazeret öne sürerse sürsün, bu geçerli olmuyor ve üzerine düştüğü mermer onun parçalanmasına yol açıyor!. Dâima güçlü güçsüzü yokediyor!..

 

Kurban Bayramı denilen Hac Bayramında kesilen koyunlara acıma nutukları atarken; kasaptan dışarı çıkmıyor, etsiz sofradan zevk almıyor; kuzu ya da tavuksuz yemek yemiyoruz!. Balığa çıkarak, göya stres atıyor; zevk için denizde öldürmeye devam ediyoruz!.

 

Kısacası, güçlünün güçsüzü yokettiği, kuvvetlinin zayıfı yiyip bitirdiği SİSTEM ve DÜZEN içinde yaşıyoruz!. Bu her boyutta ve katmanda ve âlemde böylece cereyan etmede!..

 

İşte böyle bir SİSTEM VE DÜZEN içinde Allah Rasûlü Hazreti Muhammed insanlara şu kesin gerçeği anlatmaya, kavratmaya çalışıyor...

 

İnsanın, dünyanın, galaksinin ötesinde bir Tanrı yoktur; her şeyi kendi ilminde kendi güzel isimlerinin özellikleriyle yaratmış olan SADECE ALLAH vardır!. Dolayısıyla, insanlar tapınma amacıyla ötedeki bir tanrıya yönelirlerse bu boşa emektir!. "Hakikat"tan gâfil olma sonucunu doğurur bu durum!.

 

İnsan, bu sistem içinde iki ana çalışma yönüyle karşı karşıyadır;

 

1.Kendi "Hakikatı" olan ALLAH`ı tanımak...

 

1.Varoluş boyutu, yapısı ve özellikleri sebebiyle bir takım çalışmalar -ibadetler- yapmak suretiyle kendisini ölümötesi yaşama hazırlaması..

 

Sistem, birimin doğal yapısının ve kapasitesinin sonuçlarını yaşaması esasına göre çalışmaktadır!.

 

Kim ne yaparsa onun sonuçlarını yaşar!. Bu “Allah Sistemi”nin sonucudur!.

 

İşte bu sebepledir ki Kur`ân-ı Kerîm’de şu hüküm vurgulanmaktadır:

 

"Kim zerre ağırlığınca hayırlı iş yaparsa karşılığını alır; kim de zerre ağırlığınca şer işlerse karşılığını alır!."

 

Yani, kim karşılaşacağı şartlara, ortama ve o ortamın canlılarına karşı kendini hazırlarsa, bunun sonucunda o zarar görmez!. Kim de karşılaşacağı şartlara kendini hazırlamazsa, bunun sonuçlarına katlanmak zorunda kalır!.

 

Allah Rasûlü, ölümötesi yaşam şartlarını insanlara bildirmiş; ve o şartlara göre insanların kendilerini hazırlamaları zorunluluğunu tebliğ etmiştir!.

 

İnsanlar birine tapınma amacıyla değil; Allah`ın yaratmış olduğu sistem ve düzen gereği olarak bir takım çalışmalar -ibadetler- yapmak suretiyle kendilerini ölümötesi yaşam koşullarına hazırlamak mecburiyetindedirler!.

 

Dolayısıyladır ki bizler, öncelikle Din denilen ALLAH SİSTEMİ`nin ne olduğunu çok iyi öğrenmek ve idrak etmek mecburiyetindeyiz!.. Ki böylece neyin neden teklif edilmiş olduğunu kavrayıp, yapılması bizim için hayati önem taşıyan çalışmalardan geri kalmayalım..

 

Bilelim ki...

 

"İslâm Dini"nde önerilmiş bulunan bütün çalışmaların, birer teknik, bilimsel, yapısal gerekçesi ile bu çalışmaların otomatik olarak oluşacak sonuçları vardır!. Yapılan tekliflerin hiç birisi havadan konulmuş karakûşi hükümler değildir!..

 

Sistemin gereği ve sonucu olan çalışma şekilleridir ibadetler ve biz artık ALLAH iNDİNDEKİ SİSTEM VE DÜZENİ ÇOK İYİ ANLAMAK ZORUNDAYIZ!..

 

İSLÂM DİNİ "SİSTEM"İ AÇIKLIYOR

 

Dostlarım... Lûtfen bugüne kadar "şartlanmaya dayalı din kabulü" dolayısıyla farkedemediğiniz şu kesin gerçeği farketmeye başlayınız...

 

"İslâm Dini" orijini itibariyle, bize içinde yaşadığımız "YAŞAM SİSTEM ve DÜZENİ"ni açıklamak; hangi tür davranışların hangi tür sonuçlar oluşturduğunu ve dahi oluşturacağını bildirmek, amacıyla gelmiştir.. Hangi birimden ne tür bir davranış çıkarsa; o birim, bulunduğu hâlin, ya da üzerinde olduğu fiîlin sonuçlarına katlanmak zorundadır, bu sisteme göre!..

 

Doğa kanunları denilen farkettiğimiz; ya da farkedemediğimiz tüm kanunlar ve prensipler, gerçekte Allah düzeni ve sistemidir; kim bunları değerlendirmezse veya dikkate almazsa sonuçta pişmanlık içinde bu davranışının neticesine katlanır!

 

Kur`ân-ı Kerîm’deki şu âyet bu gerçeğe işaret eder:

 

"...yetefekkerûne fiy halkıssemavati vel ard = Yeryüzünün ve gök boyutlarının oluşumunu tefekkür ederler..."

 

Kapsamlı akıl sahibi insanların, evrendeki oluşumu değerlendirmek sûretiyle "Allah sistemi ve düzeni"nini tanımaları gereğine işaret eder bu âyet.. Bunun gibi daha pekçok âyet vardır ki onlar da, insanların, mevcut yaşam sistemini değerlendirerek, bu yoldan "Allah Sistemi ve düzeni"ni anlamalarını teşvik eder.

 

"Ne ekersen onu biçersin" sözü bu sistem gerçeğinin eski bilgeler tarafından özetleniş biçimidir!. "Rüzgâr eken fırtına biçer" sözü de!...

 

Yani daha önce de vurgulamaya çalıştığım gibi, ne çalışma yaparsanız, onun karşılığını alacaksınız; yarın da, ölümötesinde de!.

 

"İnsan için yaptığı çalışmalardan başka bir şey oluşamaz"(53-39)

 

Âyeti de bu kesin gerçeğe işaret eder..iş bu sebepledir ki, yukarıda, ötenizde varsaydığınız bir tanrının, inkâr veya ihmal ettiğiniz çalışmaların karşılığı olarak vereceği bir şey yoktur!.

 

Allah Rasûlü’nün size ölümötesi yaşam şartları gereği olarak, yapmanızı önerdiği çalışmaları yaparsanız, Allah SİSTEMİ sonucu onların getirisini elde edersiniz.

 

Kur`ân ve Allah Rasûlü önerilerini dikkate almaz; yapmanız zorunlu olan bu çalışmaları ihmal ederseniz; gene ALLAH SİSTEMİ ve DÜZENİ sonucu, çok büyük pişmanlıklar içinde yaptıklarınızın neticesine katlanmak mecburiyetinde kalırsınız!.

 

"Biz, sizi yakın olan sıkıntı ve azaplara karşı uyardık!.. O gün kişi yaptıklarının sonuçları ile karşılaşacaktır!... Bu anlatılan gerçekleri inkâr edenler ise şöyle diyecektir:

 

-Keşke toprak olsaydım -yok olsaydım-!." (78-40)

 

"Yaptıklarınızın karşılığına ereceksiniz.." (36-54)

 

"Yaptıklarınızdan başka bir şeyden dolayı karşılık görmezsiniz"... (37-39)

 

Örnek olarak verdiğimiz bu bir kısım âyetler olarak şu kesin gerçeği vurgulamaktadır:

 

Şu anda seni yukarıdan seyredip yaptıklarını yargılayan; yarın senin hakkında karara varacak olan bir tanrı inancı ve bu inanca dayalı din anlayışı bâtıldır, geçersizdir!..

 

Her şeyi ilminde, ezelde, bir amaçla, bir SİSTEM ve DÜZEN şeklinde yaratmış olan "ALLAH", Rasûlü aracılığıyla insana bu SİSTEM ve DÜZENİ bildirmekte; ve yürürlükte olan o sisteme, yani Allah yasalarına göre, yaşamına yön vererek, kendini gelecekte karşılaşacağı çok tehlikeli olaylardan koruması teklif edilmektedir..

 

Ya bu SİSTEMİ anlayıp idrak edecek; ve yaşamımıza ona göre yön vereceğiz; geleceğimiz cennet olacak!..

 

Ya da dedi-kodularla, masallarla, boş hayallerle; safsata ve hurafeleri "Din" sanarak, kesinlikle yapılması gerekli çalışmalara -ibadetlere- boşverip; çok acı sonuçlarına katlanmak mecburiyetinde olacağız!..

 

İsterseniz bundan sonra, bu SİSTEM gereği düzenlemeyi farkedip, "İslam Dini" kapsamında insana teklife edilen zikir, namaz, oruç, hac gibi çalışmaların anlıyabildiğimiz kadarıyla gerekçelerinden, hikmetlerinden sözetmeye çalışalım...

 

sevgi ile kalin

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ben biraz açayım... Teist arkadaşların her fırsatta Kur'an'ı bilimsel gösterme çabasıyla önümüze koydukları bu ayetteki "Oku" emri bir şeyden okumak için değildir. Çünkü Muhammed'e Cebrail tarafından yazılı bir metin getirilmemiştir. "Oku" emri, "tanrının sana söylediklerini aktar" anlamındadır. Duyurulur...

"Teist arkadaşların"dedigin arkadaslar kim ben tam anlayamadIm :excl::excl::excl: ha ben biraz daha derin bir açIklama bekliyordum beklemeyede devam ediyorum çünkü gelen ayetler bildigim kadarIyla sadece bir insana degil bütün insanlara (inanan ve inanmayan)"emredilmistir"biraz düsünelim isterseniz :sweatingbullets::sweatingbullets::sweatingbullets:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar

 

Siz bu kadar yazilanlara degilde benim bir tek o cümlememi takili kaldiniz ? :) Allah iyiliginizi versin .

Siz yazilanlari okursaniz benim insanlari ayirmadigimi anlamis olmalisiniz.

 

Neyse iki söz edeyim cümle icin.

Ateist ten kastettigim sey , henüz daha Islam bilgisi ile tanisik olmamis arkadaslara ayet mealleriyle yanit vermek mantiksiz buluyorum.Ancak kisi sizden kaynak olarak Kurandan bir ayet vermenizi dilerse durum degisir.

 

Bakiyorumda forumda bicok arkadasimiz olur olmaz konulara onlarca ayet meallerini sunup kendileri ne ait hic bir yorum olmadan konuyla alakali olsun veya olmasin kara balta mealler yapistirip duruyorlar..

 

Ben bu noktaya dikkat cekmek istedim sadece.Yoksa bana göre tüm beseri kavramlar bir yana ....

Benim icin su veya bu tanimlamalar söz konusu degil , INSAN DIR ASIL OLAN !!!

 

Siz Ikra konusunu merak etmistiniz sanirsam , bir daha incelemeye davet ederim sizi.

 

Iyi geceler

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Selamlar

 

Siz bu kadar yazilanlara degilde benim bir tek o cümlememi takili kaldiniz ? :) Allah iyiliginizi versin .

Siz yazilanlari okursaniz benim insanlari ayirmadigimi anlamis olmalisiniz.

 

Neyse iki söz edeyim cümle icin.

Ateist ten kastettigim sey , henüz daha Islam bilgisi ile tanisik olmamis arkadaslara ayet mealleriyle yanit vermek mantiksiz buluyorum.Ancak kisi sizden kaynak olarak Kurandan bir ayet vermenizi dilerse durum degisir.

 

Bakiyorumda forumda bicok arkadasimiz olur olmaz konulara onlarca ayet meallerini sunup kendileri ne ait hic bir yorum olmadan konuyla alakali olsun veya olmasin kara balta mealler yapistirip duruyorlar..

 

Ben bu noktaya dikkat cekmek istedim sadece.Yoksa bana göre tüm beseri kavramlar bir yana ....

Benim icin su veya bu tanimlamalar söz konusu degil , INSAN DIR ASIL OLAN !!!

 

Siz Ikra konusunu merak etmistiniz sanirsam , bir daha incelemeye davet ederim sizi.

 

Iyi geceler

ben yazInIz1 okudum ben sizin "teist "dediginizi söylemedim onu "yam yam "a sormustum bu arada bende sizin gibi ikra bahsinde kainatI okuma düsüncesinde hem fikirim selamlar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

 

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

HAZRETİ MUHAMMED NEYİ "OKU"DU

 

En çok sevdiğimiz şey tartışmak; en sevmediğimiz şey de tartıştığımız şeyin aslını araştırmaktır!.. Yaptığımız tartışmaların pek çoğu kulaktan dolma, duyuma dayanan verilere dayanır.. Sözlerimizin, düşüncelerimizin ne dereceye kadar mantıklı ve makûl olduğunu hatıra bile getirmeyiz!.

 

Bugün gerçeğini hiç düşünüp araştırmadığımız bir konuya dikkatinizi çekmeye çalışacağım...

 

Hazreti Muhammed Aleyhisselâm okuma-yazma biliyor muydu?

 

Hazreti Muhammed Aleyhisselâm neyi "OKU"du?

 

Yüzyıllardır insanlar ikiye bölünmüş tartışıyorlar; acaba Hazreti Muhammed Aleyhisselâm okuma-yazma biliyor muydu, yoksa bilmiyor muydu?

 

Kimi diyor, O okuma-yazma bilmiyordu "Ümmî"ydi!... Kimi de diyor, biliyordu; "Ümmî"nin anlamı başkadır!..

 

Bir an durun ve hatırlayın o ana ait bilgileri!..

 

"OKU" hitabı geldiğinde, Hazreti Muhammed aleyhisselâmın eline yazılı bir metin verilmiş miydi?

 

Elbette ki hayır!.. Allah Rasûlü’nün eline verilmiş yazılı bir metin yoktu!..

 

Peki, yazılı bir metin eline verilmediğine göre, o kişinin okuyup-yazma bilip bilmemesini tartışmanın âlemi var mıdır?

 

...

 

 

 

Ahmed Hulusi ha? :) "HAZRETİ MUHAMMED NEYİ "OKU"DU" :excl:

 

"Okyanus ötesinden (?)" ... Nickinizden bunu anlamalıydım! İyi de neden kaynak belirtmiyorsunuz? Ahmed Hulusi'yi savunduğum için değil, başkalarının fikirlerini kendi ürünümüzmüş gibi gösterilmesinden rahatsızlık duyuyorum! Düşünen ve üreten bir toplum değiliz malesef! :(

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

selam kardes,

 

bende zaman zaman bicok yazarlarin dogru bildigim fikirlerine ayna oluyorum,bundan digal birsey olamaz.

 

Insanlarin kisiler üzerinde takili kaldigindan , manalari tartismadiklarindan kaynak belirtmem bu yüzden.

 

Kaldiki yazar Ahmed Hulusi nin böyle san ve söhret pesinde olmadigini bildigim icin yazilarinin originalina sadik kalarak foruma yazmayi uygun buluyorum.

 

Önemli olan kisiler degil Fikirler , ben bir konuyu alir üzerine fikirlerimi degerlendirmelerinide sunarim.

 

Ilgi duyanlara özel mesajlarimda kaynagin sahibinin adini verdim.

 

Malesef olayin yüzeyinde kalanlar fikirlerle degil de kisiliklerle ugrasirlar .

 

Hakk Haktir , kimin söyledigi önemli degil kardes. Sen anlatilana bak . Ahmed Hulusi icin iki kelam etmek haddime degil.

 

Biz kisi ve kurumlarin reklamini yapmayiz . Ehil olan anlar .

 

Kendine iyi bak kardes,

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

selam kardes,

 

bende zaman zaman bicok yazarlarin dogru bildigim fikirlerine ayna oluyorum,bundan digal birsey olamaz.

 

Insanlarin kisiler üzerinde takili kaldigindan , manalari tartismadiklarindan kaynak belirtmem bu yüzden.

 

Kaldiki yazar Ahmed Hulusi nin böyle san ve söhret pesinde olmadigini bildigim icin yazilarinin originalina sadik kalarak foruma yazmayi uygun buluyorum.

 

Önemli olan kisiler degil Fikirler , ben bir konuyu alir üzerine fikirlerimi degerlendirmelerinide sunarim.

 

Ilgi duyanlara özel mesajlarimda kaynagin sahibinin adini verdim.

 

Malesef olayin yüzeyinde kalanlar fikirlerle degil de kisiliklerle ugrasirlar .

 

Hakk Haktir , kimin söyledigi önemli degil kardes. Sen anlatilana bak . Ahmed Hulusi icin iki kelam etmek haddime degil.

 

Biz kisi ve kurumlarin reklamini yapmayiz . Ehil olan anlar .

 

Kendine iyi bak kardes,

 

Beni yanlış anlamışsın! Sana bir soru, "Kul Hakkı'na" inanır mısın - inanmaz mısın? Evet yada hayır!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Beni yanlış anlamışsın! Sana bir soru, "Kul Hakkı'na" inanır mısın - inanmaz mısın? Evet yada hayır!!!

-----------------------------------------------

Ercancim Kul hakkina inanirim, ayrica kul hakkinin mevzumuzla alakasi yok.

Sayet sen öyle saniyorsan sadece senin Zanindan ibarettir.

 

Ahmet Hulusi beyin hakkina tecavüz ettigimi saniyorsan , onun kitablarini komple okuman gerekir,böyle bir zan sürdürmen icin .

 

O zatin hic kimsenin etiketine itiyaci yoktur,ayrica ben konunun iceriligiyle ilgilenilsin diye bu tercihi yapiyorum , sen ise niyetim hakkinda hükümveriyorsun.

 

Güzel kardesim sen fikirler üzerine durursan mantikli davranmis olursun, sayet var ise bir emege veya hakka tecavüz o benimle Ahmet bey ve Allah la aramda ok mi ?

 

Heyecanli buluyorum seni , anliyorumda üstelik ,

 

sen yinede denizin dalgalariyla ugrasmamaya calis ,

derinlere dalki berraklik göresin,

dalgalarla bogusmaya benziyor seninkisi.

 

Farzetki ben bir deniz dalgasiyim , beni bir gec ,

Denizin dibindekilerle ilgilen ,

 

Kal selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-----------------------------------------------

Ercancim Kul hakkina inanirim, ayrica kul hakkinin mevzumuzla alakasi yok.

Sayet sen öyle saniyorsan sadece senin Zanindan ibarettir.

 

Ahmet Hulusi beyin hakkina tecavüz ettigimi saniyorsan , onun kitablarini komple okuman gerekir,böyle bir zan sürdürmen icin .

 

O zatin hic kimsenin etiketine itiyaci yoktur,ayrica ben konunun iceriligiyle ilgilenilsin diye bu tercihi yapiyorum , sen ise niyetim hakkinda hükümveriyorsun.

 

Güzel kardesim sen fikirler üzerine durursan mantikli davranmis olursun, sayet var ise bir emege veya hakka tecavüz o benimle Ahmet bey ve Allah la aramda ok mi ?

 

Heyecanli buluyorum seni , anliyorumda üstelik ,

 

sen yinede denizin dalgalariyla ugrasmamaya calis ,

derinlere dalki berraklik göresin,

dalgalarla bogusmaya benziyor seninkisi.

 

Farzetki ben bir deniz dalgasiyim , beni bir gec ,

Denizin dibindekilerle ilgilen ,

 

Kal selametle

 

Neyse konu bağlamından koptu! Sana Kul hakkına inanırmısın diye sordum, evet dedin! Sizin için başkalarının eserlerini de kendi yazınızmış gibi göstermeniz (sizin açınızdan) "kul hakkını" ihlal sayılmaz mı? Ayrıca siz, anlatmak istediğimi halâ anlayamamışsınız! Elbette mesajın önplanda tutulmasını istediğiniz için alıntı sahibinin ismini zikretmeyebilirsiniz, sizlerin açısından bu kul hakkını ihlal sayılacağı için, kendinizi de çelişkiye düşürüyorsunuz oysa! Halkın inandığı şekilde "kul hakkına(?)" inanmıyorum deseydin sorun yoktu! Anlatmak istediğim bu idi, sanırım anladın?

 

Selametle!!!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba Ercan

sana haklisin diyerek bu konu hakkinda dahada durmak istemiyorum,anlasiliyorki kavramlar hakkinda düsüncelerimiz farkli .

 

Kul hakki konusunda ki görüslerimiz seninle farkli , neden israrla senin gibi inanmami istiyorsun ?

 

Sen sordun ben cevapladim , senin anladigin gibi kul hakkinda anlayisimin olmadigini anlamissin,ki bundan önceki yazimla aciklamasini yapmistim.

 

Her konuda hakli cikma gibi bir sorunun varmis gibisin , ama herkes ayni düsünür diye bir kaide yok dimi .

 

Saygi göstermek gerekir kisilerin fikirlerine ve fiillerine degilmi?

Hem kaldiki senin dedigin gibi olay , bu halde O sahis ve Allah la benim aramda degilmi mesele ?

Neden bu kadar irdelemek zorunda kaliyorsun ?

 

Sözünü ettigimiz yazar , tüm yazilarini telif hakki olmadigini belirtmis , isminin anilmasi gibi san söhret gibi derdi olmadigini belirtiyor ,bundan haberin varmi ?

 

Kul hakkina riayet ediyorsan seni bu konuda daha fazla yorum yapmandan men ediyorum.

Buna ragmen yorumlar yapacak olursan sayet , senin bilecegin is tabiki.

 

Benim tek amacim kisilik mücadelesi degil , fikirlerin tartisilmasi !

 

Seni bu durumdan elestiriyor görünüyor isemde , böyle algilama . Sen neticede yine kendi bildigini okuyacaksin.

 

sana tavsiyem ahmedhulusi.org sitesinden onun kitaplarini okuman , en azindan O kisinin kul hakki konusundaki fikirlerini ögren bakim ne diyor.

 

Ilmini para ile satanlardanmi ?

Ilmini , san söhret icin paylasanlardan mi ?

Ilmini herhangi bir etiket edinmek icin paylasanlardanmi? BIR BAK

 

Sonrada benim kul hakkina tecavüz ettigmi veya etmedigime yeniden kanaaat edin OK ?

 

iyi aksamlar ercan , yasin daha genc , cok seyi yeniden degerlendireceksin zaman zarfinda sübhesiz .

Bu yüzden hosgörü ile karsiliyorum heyecanini .Kal selametle

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

merhaba Ercan

sana haklisin diyerek bu konu hakkinda dahada durmak istemiyorum,anlasiliyorki kavramlar hakkinda düsüncelerimiz farkli .

 

Kul hakki konusunda ki görüslerimiz seninle farkli , neden israrla senin gibi inanmami istiyorsun ?

 

Sen sordun ben cevapladim , senin anladigin gibi kul hakkinda anlayisimin olmadigini anlamissin,ki bundan önceki yazimla aciklamasini yapmistim.

 

Her konuda hakli cikma gibi bir sorunun varmis gibisin , ama herkes ayni düsünür diye bir kaide yok dimi .

 

Saygi göstermek gerekir kisilerin fikirlerine ve fiillerine degilmi?

Hem kaldiki senin dedigin gibi olay , bu halde O sahis ve Allah la benim aramda degilmi mesele ?

Neden bu kadar irdelemek zorunda kaliyorsun ?

 

Sözünü ettigimiz yazar , tüm yazilarini telif hakki olmadigini belirtmis , isminin anilmasi gibi san söhret gibi derdi olmadigini belirtiyor ,bundan haberin varmi ?

 

Kul hakkina riayet ediyorsan seni bu konuda daha fazla yorum yapmandan men ediyorum.

Buna ragmen yorumlar yapacak olursan sayet , senin bilecegin is tabiki.

 

Benim tek amacim kisilik mücadelesi degil , fikirlerin tartisilmasi !

 

Seni bu durumdan elestiriyor görünüyor isemde , böyle algilama . Sen neticede yine kendi bildigini okuyacaksin.

 

sana tavsiyem ahmedhulusi.org sitesinden onun kitaplarini okuman , en azindan O kisinin kul hakki konusundaki fikirlerini ögren bakim ne diyor.

 

Ilmini para ile satanlardanmi ?

Ilmini , san söhret icin paylasanlardan mi ?

Ilmini herhangi bir etiket edinmek icin paylasanlardanmi? BIR BAK

 

Sonrada benim kul hakkina tecavüz ettigmi veya etmedigime yeniden kanaaat edin OK ?

 

iyi aksamlar ercan , yasin daha genc , cok seyi yeniden degerlendireceksin zaman zarfinda sübhesiz .

Bu yüzden hosgörü ile karsiliyorum heyecanini .Kal selametle

 

Eh be kardeşim eh beeee! Biz ne diyoruz sen ne anlıyorsun? Allah Allah!!! Bana ne Ahmed Hulusinin fikirlerinden, fesuphanallah! Ne de meraklıymışsınız karşınızdakine büyüklük taslamaya be! Akıl yaşta değil baştadır! Dönüp dönüp aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz! Ben, toplumumuzun inandığı şekilde kul hakkına inanmıyorum, eğer siz bu şekilde inanıyorsanız, bu yazınızı "alıntı yaptığınız ismi belirtmeden buraya astığınız için, çelişkiye düşüyorsunuz" diye hatırlatıyorum, siz diyorsunuz yok şöyleydi-böyleydi! Bir söz söyledik bin ah işittik! Sabır ya rabbi! :angry:

 

==================

 

KUL HAKKI (?) KONUSUNDA DAHA ÖNCEDEN YAZMIŞ OLDUĞUM BİR YAZI ...

 

Bir kişinin başka bir kişiye "sana hakkımı helal etmiyorum" deme şansı Kuran'a göre yoktur. Çünkü Allah Kuran'da, helalleri/haramları ve bunların sayılarını da belirlemiştir. Sayısı belli olan bu helal ve haramlar dışında, bizlerin, bunları eksiltmesi veya arttırması gizli şirke girmektedir.

 

5/87 İnananlar, ALLAH'ın size helal yaptığı iyi şeyleri haram etmeyin. Sınırı aşmayın. ALLAH sınırı aşanları sevmez.

 

Bu bağlamda "sana sütümü helal etmem, sana hakkımı helal etmem" demeden önce biraz daha düşünmenizi öneririm.

 

16/116 Dillerinizin yalan yere nitelendirmesinden ötürü "Bu helaldir, bu haramdır," demeyin. Böylece ALLAH'a yalan yakıştırmış olursunuz. ALLAH'a yalan yakıştıranlar başarıya ulaşamazlar.

 

Kul Hakkı

 

Allah Kuran'da "kimse kimsenin günah yükünü yüklenmez (35/18)" demekle, her konuda kul hakkının ihlal edildiğini savunan sözde müslümanların da önüne set germiştir. Oysa Kuran açısından bu olaya baktığımızda, kul hakkının aslında zulüm anlamına gelebileceğini ve bu durumlarda insan haklarının ihlal edilmiş olduğunu görürüz. Şöyle ki;

 

"Siz zengin olma arzusu ile paranızı/malınızı yığdıkça yığmak istersiniz. Her zaman daha fazla zengin olma hırsı taşıdığınız için, daha fazla insanın hakkını yersiniz, yani daha fazla insana zulüm edersiniz. Daha fazla insanın malını/parasını gasp etmiş sayılırsınız. Buna kul hakkı değil, zulüm denir". Allah zalimleri her iki tarafta da rahat bırakmayacaktır (6/21,6/135).

 

İftiracılar, ikiyüzlüler ve zalimler, Allah'ın sevmediği insan karakterleridir. Allah yaratılış bakımından her insana eşit haklar vermiştir. Her insan aynı havayı soluyor, her insanda aynı göz-kulak vs. bulunmaktadır. Allah Kuran'da "üstünlük takva/iman sahiplerinindir (63/8)" demekle, "inananla-inanmayanı bir tutmamaktadır (11/24)." Bunun dışında kalanlar, eğer Allah'ın bir sınavına maruz kalmamışlar ise hepsi eşittir. Kimse kimseyi sömüremez. Kimse kimseye zulüm edemez.

 

Mezheplilerin iddia ettiği gibi "Allah, kul hakkı ile gelenlerin dışındakilerini affeder ama kul hakkı ile gelenleri affetmez" söylemi batıldır. Allah adına hüküm vermektir bu! Oysa yukarıda da değindiğimiz gibi, bir başkasının hakkına tecavüz edenler, zaten zalimler sınıfına dahil olmaktadır. Allah'ın zalimler için belirlediği sonuç ile karşılaşacaklardır.

 

Dua/Beddua

 

Dua, Allah'ın çizdiği sınırlar dahilinde yine Allah'tan iyi bir şeyler istemektir. Allah "dua edin kabul edeyim (40/60)" der. Tabiki bu aşamadan sonra size sabretmek düşer. "Allah sabredenlerle birliktedir (2/153)" ayetini hatırlayalım! Kimileri kendisine gücü yetmeyen kişilere beddua eder, yani o kötü kişi için Allah'tan lanet/kötülük dilerler. Oysa Allah kimin suçlu kimin suçsuz olduğunu elbette biliyor. Örneğin öz kızınıza tecavüz ettiği söylenen bir zani için sizler, Allah'ın kötülüğünün onun üzerine olması için dileklerde bulunursunuz/beddua edersiniz. Kendi kanınızca haklısınızdır. Ama bu kişi iftiraya uğramış ise ve siz de bu iftiranın üzerine Allah'tan lanet dilemiş olursanız, bu kez siz iftira suçunun sonucu ile yüzyüze kalırsınız. Kesin emin olmadığınız hususlarda ettiğiniz beddualar size misliyle (-) olarak geri dönecektir. O halde "hakkında bilgi sahibi olmadığınız (17/36)" işlerde hüküm için, kişiyi Allah'a havale etmekle yetininiz. Allah ona, hak ettiği cezayı mutlaka verecektir. Siz böyle bir durumda mazlum durumunda sayılıyorsunuz ve Allah mazlumların yanındadır (7/137).

 

Ah etmek/İlenmek

 

"Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste". Hayat tecrübelerimiz bu sözün doğruluğunu ispatlamaktadır. Bir mazlumun/garibin ahını almış iseniz o size bir mühür gibi vuruluyor. O yükü, o ahın karşılığını ödeyinceye kadar taşıyorsunuz. Allah zulmü sevmez. Zulüm demek kibir demektir ve "Allah kibirlenenleri de sevmez" (4/36). Kibirli zalimler kendilerini diğer insanlardan hep yukarılarda görür. Oysa Allah'a en yakın olanlar, zulüm ve kibirden uzak olanlardır.

 

Mümin iseniz ve kendinizi Allah'a yakın hissediyorsanız, mazlumun ahından kaçının. Zaten samimi müminlerin zalim olması düşünülemez. Hata ile birilerinin ahını almışsanız da "Elbette Allah, merhameti bol olandır" (24/21).

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.