Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Kitaplar Raflarda Kaldı


Misafir birce

Önerilen İletiler

kitapeh3.jpg

 

 

 

Kitaplar raflarda kaldı

En iyi dostumuz dediğimiz kitaplar raflarda kaldı.

 

Ekonomik kriz kitap sektörünü de vurdu.

 

Üstüne bir de korsanların verdiği zarar eklenince kitapçılar iyice zor duruma düştü.

 

Türkiye Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri Metin Celal, yayıncılık sektörünün 2000'li yılların başından bu yana

 

hemen her yıl küçüldüğünü söyledi.

 

Yayıncıların yıllık ciro kaybının yüzde 30'ları bulduğunu ifade eden Celal, ''Yayıncılık krizde değil,

 

krizden daha beter bir durumda.

 

2001'de yayıncılık da tüm diğer sektörler gibi krize girdi.

 

Ama diğer sektörlerde kriz geçip giderken, yayıncılıkta kalıcı oldu. Çünkü yayıncılığın kangrenleşmiş sorunlarını çözmek

 

için herhangi bir çalışma yapılmamıştı'' diye konuştu.

 

Celal, yayıncıların sektördeki daralmayı aşmak için kendilerince çözümler bulmaya çalıştıklarını kaydederek,

 

daha çok çeşit kitap üretmek, fiyat indirimleri, ödemelerde vadelerin uzatılması gibi günü kurtarmaya yönelik önlemlerin

 

var olduğunu, bunların çoğunun da sektöre yeni sorunlar yaratmaktan başka bir işe yaramadığını kaydetti.

 

''Yayıncılığın kronikleşmiş, çözülmeden bırakılmış sorunları var.

 

Bunlardan birincisi sektörleşememe'' diyen Metin Celal, yayıncılığın, devletin sanayi politikaları açısından bir sektör olarak

görülmediğini ve bu nedenle de KOBİ'lerin yararlandığı fuarlara katılım gibi olanaklardan,

 

düşük faizli krediler gibi desteklerden yararlanamadığını söyledi.

 

Korsan yayınların verdiği zarar

Celal, kitap okuma oranlarının düştüğünü, gençler ve çocukların kitaba olan ilgisi azaldığını ifade ederek,

 

korsan yayınların da her yıl yazarların ve yayıncıların kazançlarının yüzde 40'ını çalmaya devam ettiğini vurguladı.

 

Gazete ve dergilerin promosyon olarak sürekli kitap dağıtmasının büyük bir haksız rekabet yarattığını iddia eden Celal,

 

gazetelerin tiraj alması sağlanırken yayıncılık sektörüne büyük darbeler vurulduğunu öne sürdü.

 

Metin Celal, ekonomik krizin daha lafı edilmeye başlandığında yurttaşın satın almaktan ilk vazgeçtiklerinin

 

''kitap ve CD'' gibi kültürel ürünler olduğunu dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

 

''Krizin gelmekte olduğunu kitapçılardaki durgunluktan anlamamıştık.

 

Yayıncılar Mart 2008'den beri düşen satışlardan söz ediyorlar.

 

Kriz söylentileri arttıkça, kitap satışlarındaki düşüş de fazlalaşıyor.

 

Yayıncı ürettiği kitabın tümünü satsa maliyeti karşılayamayacak ama kitap fiyatlarını da artırması mümkün değil.

 

Çünkü, mevcut kitap fiyatları bile pahalı bulunup okur korsan yayına yönelirken, bir de zam yapmak akıl dışı.

 

Yayıncılar açıkça sermayeden yiyorlar ve bir süre sonra kitap basamaz hale gelecekler.''

 

 

Hızla düşen kitap tirajları

Ekonomik krizin ödeme sistemlerini de allak bullak ettiğini belirten Celal, satın aldığı kitapları öngördüğü sürede

 

satamayan kitapçıların, ödemelerin vadesini uzatmaya çalıştıklarını bildirdi.

 

Celal, ''hızla düşen kitap tirajlarının yarattığı açığı kapatmak amacıyla çözüm olarak bulunan daha çok çeşit kitap üretme

 

politikasının'' da kötü sonuçlar vermeye başladığını ifade ederek, şöyle konuştu:

 

''Üretilen birçok kitap, kitap evlerine ulaşamıyor, sergilenmiyor, satışa sunulmuyor.

 

Kitap evlerine ulaşabilen kitapların da sergilenme süresi 2-3 gün.

 

Bazıları paketi bile açılmadan iade ediliyor.

 

Kitap evleri, büyük kampanyalarla sunulan çok satışlı kitaplara bel bağladı. Oysa, 10-15 bin sınırını aşıp çok satanlar

 

listesinde yer alabilen kitap çeşidi yılda 40-50'yi geçmiyor.''

 

Krizde 'kitap okuyun' önerisi

Beyaz Yayınları sahibi Hidayet Pınarbaşı da kriz dönemlerinde moraller bozulunca ilk akıldan çıkarılanın kitap olduğunu

 

kaydederek, kriz dönemlerinde insanların kitap okuyarak, kendini eğiterek ve eğlenerek, bu durumlarından

 

kurtulabileceklerini dile getirdi.

 

Pınarbaşı, insanların kitap okuyarak yeniden hayata tutunabileceklerini ancak toplumda

 

''Kitap bir işe yaramıyor'' mantığının bulunduğunu savunarak, ''İnsanlar kitap okumaya ihtiyaç duymuyorlar.

 

Türkiye'de kitap okumak ihtiyaç olmaktan çıkmış, hatta hiç ihtiyaç olmamış'' dedi.

 

Türkiye'de uzun süredir sadece popüler yazarların ve medya tarafından öne çıkartılmış kitapların satıldığını ileri süren

 

Pınarbaşı, ''Sadece ekonomik kriz dönemlerinde değil, kitap sektörü her daim krizde.

 

Yayıncılar uzun süredir oturuyorlar. Kitapçılarda raf sayıları azaldı.

 

Artık kitapçılardan gidip kitap satın alınmaz hale gelindi.

 

Çoğu kitap da internetten satın alınıyor'' görüşünü ileri sürdü.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Turkiyede hersey korsana dusmus, yakinda basbakanin, cumhurbaskanin korsanida cikarsa hic sasirmiyacagim .. :)

Saygilar

 

Allah korusunnn :huh::shuriken::online2long:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Allah korusunnn :huh::shuriken::online2long:

 

Allah korusun yada korumasinla ilgisi yokki .. Allah bize kullanmamiz icin akil vermis ama biz o akli surekli kotu emeller icin kullanirsak yarin birgun korsan basbakanda olur cumhurbaskanida.. :) Onemli olan aklimizi iyi kullanip sonrada ahh vahhlari yasamayalim ama bu gidis hicte ic acici degil ...

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili Birce,ekonomik kriz olmadığı zamanda kitaplar raflarda kalıyor :(

 

Bir bakıma haklısın sayın mavi olmayan gökyüzü, raflarda kalıyor demek' le..

 

Ama neden duruyor diye de kendime sormadan duramadım..

 

Ilk başta cocukları alalım ele..okul kitaplarından haric, okumak istedikleri kitaplar..

 

Istedikleri kitaplar derken...ilk bir tanıtım olması gerekmez mi..

 

Bilemiyoum hic rastladınız mi Tv de.. bu gibi bir program.. genel olarak soruyorum..

 

Çocuklar okumak istedikleri kitapları nasıl secebiliyorlar

 

Onca olur olmaz reklamlar izledim zamanın da.. bir kitap reklamını ele alan bir yayın göremedim..

 

Acaba diyorum gözümden mi kactı da o yüzden mi...

 

Oysa sanirim halen öyledir,her bir yarim saat sonra... Internet yok Adsl, yok dsl, yok bu marka vs..... diye

yığın la reklamlar sanırim halen yine Tv ler de var dır.

 

Bu reklamlarin arasina neden Kitap reklamı da koymazlar acaba, bilemiyorum...

 

Sonuc ne oluyor peki...bu sunulan markaların karşısına gecilmiyor mu.

 

Acık söyleyim ben hic saşırmıyorum bu duruma

 

Saygılar :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iste bizimle diger dunya ulkeleri arasindaki en buyuk fark burada diger insanlar ufak yasta okumayi kitap sevgisini asilarken bizde ise su mantik beynimizin bir kosesine yerlesmis aman okuyupta ne olacak sanki.. Kitaplar cocuklarin hayal gucunu kuvvetlendiriyor avrupada ailelerde artik bir aliskanlik olmus uyumadan once hergece cocuklarina kitap okumakta cocuklarin cani sikildiginda hemen hikaye kitaplari okumakta bizde nasil oluyor ?!.. Bir ara istatistik yapmislardi ulkemizde ne kadar kitap gazete dergi okuyan vardi diye ve istatistikler okadar aciki neyapacaksiniz kitap okuyup bir iki fazladan test cozun hayatiniz kurtulur mantigi var ulkede .. :) Assagida yapilan istatiklere bakin isterseniz...

 

TURKİYE’DE OKUMA ALISKANLIGI USTUNE ISTATIKLER

 

Turkiye’de kitap okuma konusunda cogu Afrika ulkelerinin gerisinde kalmis durumda.

 

» Japonya’da toplumun % 14’ü,

 

» Amerika’da %12’ si,

 

» İngiltere ve Fransa’da % 21’i duzenli kitap okur iken,

 

» Turkiye’de durum % 0,01 yani on binde bir.

 

» Toplam nufusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan’da kitap ortalama 100.000 tirajla basilirken, Turkiye’de bu rakam 2000- 3000 civarında basilmaktadir.

 

» Birlesmis Milletler İnsani Gelisim Rapor’unda kitap okuma oranında Turkiye, Malezya, Libya ve Ermenistan gibi ulkelerin bulundugu 173 ülke arasında 86. siradadir...

 

BİR YILDA KİŞİ BAŞINA OKUMA SAYILARI:

 

» Bir Japon bir yilda ortalama 25 kitap okuyor

 

» Bir İsvicreli bir yilda ortalama 10 kitap okuyor.

 

» Bir Fransız bir yilda ortalama 7 kitap okuyor

 

» Turkiye’de 6 kisiye yilda 1 bir kitap düşüyor.

 

Turkiye’de okuma aliskanligina sahip olan kişi sayisi ortalama 40 bin kisi

 

 

 

KİTAP OKUMAK İÇİN

 

Turkiye’de bir kisinin ayırdıgı zamanın;

 

» 300 katını bir Norvecli ayırıyor.

 

» 210 katırı bir Amerikalı ayırıyor.

 

» 87 katını bir İngiliz ayırıyor.

 

» 87 katını bir Japon ayırıyor.

 

» Dunya ortalaması bile bizim ayırdıgımız zamandan 3 kat fazla.

 

 

KİTABA KİM NE KADAR PARA VERMİŞ (1995) YILINDA

 

» Norvecli 137 $

 

» Alman 122 $

 

» Belcikalı 100 $

 

» Avustralyalı 100 $

 

» Guney Koreli 39 $

 

» Dünya ortalaması 1,3 $

 

» Turk 0,45 $

 

 

KİM NE KADAR KİTAP BASIYOR.

 

» ABD’de 72 bin kitap basılıyor.

 

» Rusya’da 58bin kitap basılıyor.

 

» Japonya’da 42 bin kitap basılıyor.

 

» Fransa’da 27 bin kitap basılıyor.

 

» Turkiye’de ise 7 bin kitap basılmakta.

 

 

TURKİYE’DE OKUMA VE İZLEME ORANLARI

 

» Dergi okuma oranı % 4

 

» Gazete okuma oranı % 22

 

» Radyo dinleme oranı % 24

 

» Televizyon izleme oranı % 95

 

 

 

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bilemiyoum hic rastladınız mi Tv de.. bu gibi bir program.. genel olarak soruyorum..

 

Çocuklar okumak istedikleri kitapları nasıl secebiliyorlar

 

Onca olur olmaz reklamlar izledim zamanın da.. bir kitap reklamını ele alan bir yayın göremedim..

 

Acaba diyorum gözümden mi kactı da o yüzden mi...

 

Oysa sanirim halen öyledir,her bir yarim saat sonra... Internet yok Adsl, yok dsl, yok bu marka vs..... diye

yığın la reklamlar sanırim halen yine Tv ler de var dır.

 

Bu reklamlarin arasina neden Kitap reklamı da koymazlar acaba, bilemiyorum...

 

Sonuc ne oluyor peki...bu sunulan markaların karşısına gecilmiyor mu.

 

Acık söyleyim ben hic saşırmıyorum bu duruma

 

Saygılar :)

 

 

Iste bizimle diger dunya ulkeleri arasindaki en buyuk fark burada diger insanlar ufak yasta okumayi kitap sevgisini asilarken bizde ise su mantik beynimizin bir kosesine yerlesmis aman okuyupta ne olacak sanki.. Kitaplar cocuklarin hayal gucunu kuvvetlendiriyor avrupada ailelerde artik bir aliskanlik olmus uyumadan once hergece cocuklarina kitap okumakta cocuklarin cani sikildiginda hemen hikaye kitaplari okumakta bizde nasil oluyor ?!.. Bir ara istatistik yapmislardi ulkemizde ne kadar kitap gazete dergi okuyan vardi diye ve istatistikler okadar aciki neyapacaksiniz kitap okuyup bir iki fazladan test cozun hayatiniz kurtulur mantigi var ulkede .. :) Assagida yapilan istatiklere bakin isterseniz...

 

 

 

TURKİYE’DE OKUMA VE İZLEME ORANLARI

 

» Dergi okuma oranı % 4

 

» Gazete okuma oranı % 22

 

» Radyo dinleme oranı % 24

 

» Televizyon izleme oranı % 95

 

 

 

Saygilar

 

Birce ve Yakışıklı'nın yazdıklarını yanyana koyalım.

 

TV izlenme oranı,%95(çok korkutucu).

 

Bu oranı görünce yine Birce'nin yazdıklarına dönelim.

 

Birce,ben rastaladım kitap reklamı yapan bir TV kanalına,dergiler bile zor buluyor kendine yer.O da sadece belirli markalar ile rükuşlanırsa.

 

TV'de neden kitap reklamı olmaz,cevabı biraz bizde biraz da...

 

TV'DE KİTAP REKLAMI OLMAZ,ÇÜNKÜ OKUNAN BİR KİTAP YOKTUR,ÇÜNKÜ KİTAP OKUYAN BİR TOPLUM İSTENMEZ.

 

Yani,neden hem biziz,hem de istenilen imaj.

 

Ben bir Türkçe Öğretminliği mezunuyum.Anlama-yazma-okuma...üç kilidin öğreticisi.

 

İlköğretim çağında ki çocuğa kitabı sevdirecek en önemli kişilerden biri.

 

Ama,şuna inanın ki,80 kişilik sınıfımızda kitap okuyanların oranı;%10 bile değildi.

 

Gelelim ailelere...çocuk gider,anne TV'de,otur ders çalış,kalk deneme çöz.Çocuk yapar bunu,anne yine TV de.Birkez olsun,çıocuğun yanında kitap okumayan anne,bir kez olsun kitapların sıcacık dünyasını çoçuğuna tattıramayan anne bir de bunun üstüne birkez olsun çocuğum otur kitap oku demeyen anneders dışı kitap)düşünelim!

 

Biz,toplum olarak olmamız gereken yerde değiliz.

 

Herşeyden önce,kendimize saygımız yok.Kendisine saygısı olmayan birey başkalarına nasıl saygı duyar?

 

Bireyin,kendisine olan saygısı,kendisini tanımasından geçer.Kendini tanımanın yolu,kitap okumaktan geçer.

 

Bakın,zincirimiz!

 

Bakın,eksiğimiz!

 

Tom ile teyzemizin reçellerini çalmadan,Morgen ile Aborjinilerin kutsal yolculuğuna çıkmadan,Tostoy ile yaşamanın sevgiden geçen yoluna bakmadan...nasıl mutlu olabilir ki insan,nasıl nefes alabilir ki dünyada.

 

Kitap okumak hayyatır,su gibidir,hava gibidir.

 

Kitap okumak,yabancı olduğumuz insanlara yoldaş olmak,düşlerimizi aydınlatmaktır.

 

Düşündüğümüz de,neredeyiz'i görmek zor olmasa gerek,yabancılığımızı,çelişkilerimizi,duyarsızlıklarımızı...ne kadar acı,kitap okuyamamak.

 

Okumuyoruz,okuduğumuzu paylaşamıyoruz.Kütüphaneler kuramıyoruz,kurduğumuz kütüphaneler varsa bile kendimizden sakınıyoruz.

 

Burası yeri mi,bilmem ama yazmadan geçemeyeceğim;sadece örnek,sitem değil.

 

Sitemize gelen yardım taleplerine bile,o kadar çok mesafeliyiz ki,çok zor değil kitabımızı paylaşmak :(

 

Raflarda,raflarda,raflarda kaldı insanlığımız!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Iste bizimle diger dunya ulkeleri arasindaki en buyuk fark burada diger insanlar ufak yasta okumayi kitap sevgisini asilarken bizde ise su mantik beynimizin bir kosesine yerlesmis aman okuyupta ne olacak sanki.. Kitaplar cocuklarin hayal gucunu kuvvetlendiriyor avrupada ailelerde artik bir aliskanlik olmus uyumadan once hergece cocuklarina kitap okumakta cocuklarin cani sikildiginda hemen hikaye kitaplari okumakta bizde nasil oluyor ?!..

.

.

 

En cok sevdiğim yanlarından birisi dir bu sayın yakisikli, hatta öyle anlar gelir ki, yarım bırakılmış bir hikayenin sonunu öğrenebilmek icin...ertesi günün akşamını bekleyemez ler..

 

Saat 7 olsun yada 8 olsun da devam okunsun isterler :)

 

Ilk bir önceki akşamın özetini istediğin de cocuktan gercekten hayal gücünü ve ne kadarı aklında kalabilmis, neresine dikat etmemiş.. belki yorgunluktan , belki de anlayamadığı bölümleri.. böylelikle çok kolaylikla zesinliyor insan.. ve belirli kisimlarin üzerin de tek okumak ile degil.. durularak, anlatılarak, aciklayarak... çocuğun anlamasını, bircok şeyin, olanak sağlanabiliniyor.

 

Evet Türkiye' ye gelince..

 

Ben bildim bileli tabi ki genelemek istemem fakat duyduğum hep bir cümle vardır..

 

Benim çocuğumun uyumaz, biz ne zaman yatar isek o zaman yatar.. bunun gibi cümleler

 

Diyelim ki gec saatler de bile olsa " okuyorlar " :) ki ben buna inanasım gelmiyor... ama vardır diyeyim ben yine de...

 

Bu çocuk kac satırını dinleyebiliyor, yada aklın da o saaten sonra tutabiliyor...

 

TV'DE KİTAP REKLAMI OLMAZ,ÇÜNKÜ OKUNAN BİR KİTAP YOKTUR,ÇÜNKÜ KİTAP OKUYAN BİR TOPLUM İSTENMEZ.

 

Yeri geldiğin de okusunlar lar hic okumayan kızlarımız öğrencilerimiz olmasın diye biliyorlar ama sayin mavi olmayan

 

gökyüzü :)

 

Sonra ise kendilerini bu çocuklar kız olsun yada erkek, 20 YTL karşılığın da tarlalar da calışıyor olarak

 

buluyor lar.

 

 

 

 

40322534886902dk9.jpg

 

 

 

 

Kitap okuma alışkanlığında sınıfta kaldık

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden Prof. Dr. Selahattin Turan, Türkiye'de

 

öğretmen ve öğretim üyeleri gibi okumuş kesimin de kitap okuma alışkanlığının olmadığını öne sürdü.

 

Prof. Dr. Turan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanın kendini tanıması ve ifade edebilmesi için kitap okuması

 

gerektiğini belirterek, kitap okuyan insanın potansiyelini yüksek oranda kullandığını kaydetti.

 

Kitap okumanın yaratıcılıkla ilgili bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu:

 

''Dünyada 1990'lı yıllardaki politik ve ekonomik kırılmalardan sonra ülkeler var olma stratejilerini yaratıcılık sektörü üzerinden kurgulamaya başladı.

 

Artık toplumların yeraltı kaynakları eskisi kadar önemli değil. İnsan kaynağı giderek önem kazanıyor. Cep telefonu, diz üstü bilgisayar, Google ve CD gibi dünyaya yön veren icatlar yeraltında bulunmadı.

 

Bunlar yaratıcı insanların icat ettiği buluşlardır. Türkiye'nin parlak geleceği için okuyan toplumu inşa etmemiz gerekir. Yaratıcı bir Türkiye için kitap okunması zorunludur.

 

Tüm araştırmalar yaratıcı olmanın kitap okumakla mümkün olduğunu gösteriyor. Okuma alışkanlığı kazanmadan yaratıcı bir birey olmak mümkün değil.''

 

-''ÖĞRETMENLER VE ÖĞRETİM ÜYELERİ DE OKUMUYOR''-

 

Prof. Dr. Turan, kitap okumanın sadece boş zamanlarda yapılacak bir eylem olmadığını belirterek, kitap okumanın kişinin yaşam biçimi olması gerektiğini vurguladı.

 

Kitap okumanın Türkiye'nin geleceği açısından stratejik bir önem taşıdığına da işaret eden Prof. Dr. Turan, şöyle devam etti:

 

''Türkiye çok az kitap okuyor. Türkiye'de öğretmen ve öğretim üyeleri gibi okumuş kesimin de kitap okuma alışkanlığı yok.

 

Eğitim-Bir-Sen ve Gazi Üniversitesinin yaptığı anket çalışmalarına göre, Türkiye'de öğretmenlerin yüzde 8'i hiç kitap okumuyor. Yüzde 39'u bu konuda bilgi vermek istemiyor.

 

Yüzde 28'i de ayda bir kitap okuyor. Öğretmenler 4 yılda sadece bir kitap okuyor. Sadece öğretmenler değil, öğretim üyeleri de okumuyor. Öğretim üyelerinin yüzde 22'si sadece akademik yayın okuyor.

 

Yüzde 56'sı ise ayda bir iki kitap okuyor. Öğretim üyelerinin de yaklaşık yüzde 50'si kitap okumuyor. Okuma alışkanlığı okumuş kesimde de çok yaygın değil.

 

Vatandaşın durumu ise daha vahim. Türkiye, kitap okuma alışkanlığında çoğu Afrika ülkelerinin bile gerisinde kaldı. ABD'de kitap okuma yüzde 12, Japonya'da yüzde 14, Türkiye'de ise on bin de bir.

 

Bir Japon yılda ortalama 25, İsviçreli 10, Fransız 7 kitap okuyor. Türkiye'de 6 kişiye yılda bir kitap düşüyor. Gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerle kıyaslandığında Türkiye'nin okuma alışkanlığı yok denecek kadar azdır.''

 

-''SİSTEM KİTAP OKUMAYI TEŞVİK ETMİYOR''-

 

Prof. Dr. Turan, Türkiye'de kitap okunmamasının yapısal nedenleri olduğunu belirterek, okul öncesi dönemden doktora sonrasına kadar kitap okumanın stratejik bir konu olarak ele alınmadığını bildirdi.

 

Kütüphanelerin sağlıklı bir yapıya kavuşturulması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Turan, şöyle konuştu:

 

''Türkiye'de kütüphanelerin kitap okutma stratejisi yok. Kütüphanede çalışanlar kütüphanecilik mezunu değil. Bütün kitapları hızla e-kitap haline getirmeliyiz. Kitabı, okurun evine, otomobiline, ayağına götürmeliyiz.

 

Otomobilde, yolculukta kitap okumanın önü açılmalıdır. Bunun için sesli kitaplar yapılmalıdır. Klasik kitap okuma alışkanlıklarımızı terk etmeliyiz. Genç nesile farklı bir stratejiyle kitap okuma alışkanlığı kazandırmalıyız.''

 

Prof. Dr. Turan, kitap okuma alışkanlığı kazanılmasında ailenin de öneminin büyük olduğunu vurgulayarak,

 

''Bir evde kitaplık yoksa, çocuk anne ve babasının kitap okuduğunu görmüyorsa çocuğa kitap okuma alışkanlığı

 

kazandırmak zordur'' diye konuştu.

 

''Türkiye'de kitap okunmamasının nedeni birey değil, sistemin kendisidir. Türkiye'de sistem kitap okumayı teşvik etmiyor''

 

diyen Prof. Dr. Turan, okumayan toplumun kendi geleceğini yok ettiğini kaydetti.

 

Prof. Dr. Selahattin Turan, günde en az bir saat kitap okunması gerektiğinin altını çizerek, ''Kitap okumak kendini

 

tanımanın en kısa yoludur.

 

Yaratıcı birey olabilmek için mutlaka okumalıyız. Okumak insanı güçlü kılar. İnsanın çok yönlü düşünmesini sağlar.

 

Okuyan insan mutlu olur, hayata pozitif bakar'' dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Cogu cocuklar ailelerine baksin gercektende Kitap okuyan hic gormemisler... Simdi ben butun arkadaslarimin Ailesini tanidiklarimin icinde bir tanesini belki bir Kitapla gormustum oda Dinle ilgi idi....

Oysa cocuklar kucuk yasta Kitaplari sevmeye basliyorlar. Bir yasindan sonra cocuklariniza Kitap okumaniz cok yaralli. Benim baktim kucukluge ben hediye olarak mutlaka ne olursa olsun bir kitap hediye ederim :) ve gunde bazen ayni kitabi 100 kere okutur bana :lol:

Ben okumayi cok severim. 7 yasinda kendimi kutuphaneye yazdirmistim ve ayda 3 yada 4 Kitap okurdum okul aric... Genclik caginda hic bir arkadasim kitap okumazdi mazalara girince ben bir Kitap satildigi yere girince cok heycanlanirdim ve arkadaslarimi zorla oraya gotururdum yemek sevenlere yemek kitaplarini okuturdum, gezi sevenleri Ulke bolumune yollardim ve ben saatlerce orda zaman gecirirdim ama her zaman Kitap almazdim cunku bazi Kitaplar gercektende cok pahali geliyordu...

Bu seneye simdiye kadar 4 Kitap okudum ve 5e baslicam arkadas kitaplarini verirse. En kotusu burda olup kitap alamamam galba 5 ay sonra geri doncem diye bohulumu Kitaplarla doldurmak istemiyorum :)

95 % kisi TV'nin onunde gecircene daha cok okumalarini oneriyorum ayrica cocuklar icin 1 ile 2 saatten cok Tv zaharli oldugunu unutmayalim.

Cocuklarinizi kucuk yasta kitaplarla alistirirsaniz bence okumayi kendilerinden tercih edecekler TV yerine...

Rekamlara gelince sevgili Birce malesef 4 ulkede yasadim ve bir kac ulkede tatil yaparken TV'de hic bir kitap gordugumu hatirlamiyorum sadece Turkiye'de oyle degil malesef :unsure:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bizim toplumda elbette kitap sevilmez cunku kitap ne cikari geliyorki, hic degilse tvde bir seyler ogreniyor kim nerede kiminle nezaman saat kacta eglenmis onlari ogreniyor.. Birde son yillarda sagolsunlar icad etmisler odullu yarisma medine dilencileri gibi yalvariyoruz ne olursun neolursun cok ihtiyacim var :) sunucu musade etse ayaklarinida opecegiz neredeyde bukadar assagilanirmi insanlar ama demekki yakistiriyoruz kendimize bunlariki bu tur yarismalar reyting rekorlari kirarken kitaplar tozlu raflarda kurtlaniyor...

Saygilar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Rekamlara gelince sevgili Birce malesef 4 ulkede yasadim ve bir kac ulkede tatil yaparken TV'de hic bir kitap gordugumu hatirlamiyorum sadece Turkiye'de oyle degil malesef :unsure:

 

Acaba diyorum bizlerin bilmediği yasal olarak birşeyler var da o yüzden mi...

 

Ya' da reklaminı yapmaları için belirli bir ücret gerekiyor vermeleri....diyelim ki bunu karşılayamıyorlar o yüzden..yapılmıyor

 

Ki onca yazarlar var yazarlarımız var...hic birisi mi bunu karşılayamıyor..

 

 

 

Bizim toplumda elbette kitap sevilmez cunku kitap ne cikari geliyorki, hic degilse tvde bir seyler ogreniyor kim nerede kiminle nezaman saat kacta eglenmis onlari ogreniyor.. Birde son yillarda sagolsunlar icad etmisler odullu yarisma medine dilencileri gibi yalvariyoruz ne olursun neolursun cok ihtiyacim var :) sunucu musade etse ayaklarinida opecegiz neredeyde bukadar assagilanirmi insanlar ama demekki yakistiriyoruz kendimize bunlariki bu tur yarismalar reyting rekorlari kirarken kitaplar tozlu raflarda kurtlaniyor...

Saygilar

 

Kurtlanır mı kurtlanmaz mı onu bilemem ama sayın yakisikli, korkarim bir gün gelecek.. o tozlu raflardan

 

almak istenilen kitap'lar " O vakit " avcunun icersin de toz gibi ufalanıp yok olup gidecek..

 

Burası yine benim aklıma bir filmden geldi :) film diyip te artık gecemiyorum..coğunun gercekleştiğini yavaş yavaş

 

gördükce...

 

Gerci bu kadarını bizler henüz daha göremeyiz... dilerim ki görenler de olmaz.

 

Saygılar

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

090206104644167392cnt1.jpg

 

Kızına okuyacak kitap bulamayınca oturup kendisi yazan Ayfer Gürdal Ünal şimdi 12 kitap sahibi bir yazar

 

İşletme eğitiminin ardından iş hayatı, diplomasına uygun mecralarda sürerken küçük kızına okuyacağı bir hikaye

 

bulamayınca kaleme sarılıp kendi hikayelerini yazmaya başladı Ayfer Gürdal Ünal. Şu sıralar Boğaziçi Üniversitesi’nde

 

çocuk edebiyatı üzerine master yapıyor.

 

Her annenin içinde bir masalcıyı barındırdığını söyleyen Ünal, şimdiye kadar ikisi 8-12 yaş grubu olmak üzere 12 kitap

 

yazdı.

 

Çocuk edebiyatının eğlendirip öğretmenin dışında bir misyonu var mıdır?

 

Çocuklar elbette hoşça vakit geçirmek için okur.

 

Okurlarken de öğrenirler ancak iyi bir çocuk yazarı çocuklara sözü dolandırmadan iyi insan olmayı öğretmelidir.

 

Elbette her yazarın kendisine göre bir ‘iyi insan’ tanımı vardır ama dürüst davranırsak iyiliğin evrensel ölçütleri konusunda

 

pekala uzlaşabiliriz.

 

İnsan, doğa, hayvan sevgisi, kendisinin dışındaki insana ve farklılıklara saygı duymak ki bu farklılıklar etnik bir farklılık

 

olabilir, fiziksel bir farklılık olabilir, çocuk edebiyatının ortak buluşması noktası bu değerlerdir.

 

Çocuk yazarı öğretici olmadan bu değerleri işleyebilirse, çocuklar bunları bir biçimde içselleştirebileceklerdir.

 

Çocuk yazarlarının öncelikleri nelerdir ?

 

Söyleyeceklerim herkesi bağlayan bir reçete gibi algılanmamalı.

 

Ben sadece kendi gerçeğimden yola çıkarak bir şeyler söyleyebilirim.

 

Çocuğa göre yazmak, bir çocuk yazarının en önemli sorunudur.

 

Bir kere çocuklarla sürekli diyalog halinde olmalısınız, onları iyi gözlemleyebilmelisiniz.

 

Dünya çocuk edebiyatının başarılı örneklerini iyi okuyup, iyi değerlendirmek, yeni yazılanları da iyi izlemek lazım.

 

Dünyada değişen beğenileri, gelişen beklentileri de iyi anlamak lazım.

 

Ama en önemlisi, yazdıklarınızı daha sonra başka bir gözle yeniden okuyup değerlendirebilmek önemli, başkalarının

 

ve özellikle çocuk okurların fikirleri önemli.

 

Oğlanlar daha maceracı oluyor

 

Polyanna’yı kızlar, Tom Sawyer’i erkekler okur’ diye bir eğilim vardır...

 

Sizin de böyle bir gözleminiz oldu mu ?

 

Oldu ise bu ayrımcı bakışta bir tehlike var mı?

 

Söyleyeceklerim bilimsel tespitler değil ama gözlemlerim sonucu erkek çocukların daha maceracı bir yapıda olduğunu

 

anladım.

 

Onların bu yapısı kitap seçimine yansıyor, serüvenci ruhlarını besleyen kitapları tercih ediyorlar.

 

Son kitap fuarında gözlemlemiştim.

 

Bulunduğumuz standa yaklaşıp heyecanla ‘Korkunç kitap var mı?’ diye soru soran heyecanlı tiplere şahit oldum.

 

Hiçbir kız çocuğunun korkunç kitap arayacağını sanmıyorum.

 

Çocuğuna hikayeler okuyan bir anneyken tüm çocuklara hikayeler yazan bir anne oldunuz.

 

Yazma serüveniniz hangi tercihler ve olaylar sonrasında başladı?

 

Bir çocuk yazarı için annelik avantajlı bir durum.

 

Zaten yazmama sebep de olanlara kızmamla başladı. Kızıma alacak doğru dürüst bir kitap bulamayınca

 

ve tüm o kitapların içler acısı halini görünce ‘Ben daha iyisini yapabilirim’ diye düşündüm.

 

Başlangıçta bana ilham veren kızım, büyüdükçe bir çocuğu yakından gözleme imkanını da tanıdı.

 

Her ayrı yaşında nelerden hoşlanır, nelere ilgi duyar bire bir şahit olma şansım oldu. Mesela 13. Engel, tamamen onun

 

hayatını gözlemleyerek yazdığım bir kitaptır. Takma Adı Gagalı da öyle. Kızların kendilerine has bir saldırganlıkları vardır

 

küçük yaşlarda.

 

Onu doğru anlayıp duruşunuzu ayarlayabilmeniz çok önemlidir.

 

Kızımın varlığı, yazarlığımın varlık nedenine dönüştü. Kısacası yazarlığım bana kızımdan armağandır diyebilirim.

 

Önce anne-baba televizyonun karşısından kalkacak

 

Yetişkinler çocukları televizyonun, bilgisayarın önünden kopartıp okutmayı nasıl başaracak?

 

Bir kere anne baba kendisi okuyacak ve televizyondan kendilerini kurtaracaklar.

 

Okumayı günlük hayatının en doğal süreçlerinden biri haline getirecekler ki çocuk onları örnek alsın.

 

Ne kadar küçük olursa olsun evde çocuğun elinin uzanabileceği her yerde kitaplar bulunmalı.

 

Çocuk emeklediği andan itibaren kitaplarla hiç değilse fiziksel temas kurabilmeli.

 

Ona küçük de olsa bir kütüphane kurmak ve onun seçimlerine, anlama kapasitesine saygısızlık etmeden ona kitabı

 

sevdirmek gerek.

 

Peki bir bilgisayar oyunu ya da çocuk filmine dönüşen bir masal ya da öykü aynı şeyi ifade eder mi?

 

Edebi eserlerin meta haline gelmesi ciddi bir sorun. Ama bunlar çağın da bir gerçeği.

 

Çocukları bu renkli dünyadan gerçekten korumak mı gerekiyor?..

 

Eğer gerekiyorsa bunu nasıl başaracaksınız ?..

 

Bunlar gerçekten pek de çözümü varmış gibi görünen sorunlar değil.

 

Fakat bir taraftan da şöyle düşünmek gerek.

 

Kitaptaki değerler bu ürünlerde de korunmuşsa, çocukların bunları tüketmesinde bir zarar olmamalı.

 

Önemli olan mesajla ilgili sorun. Mesela Oz Büyücüsü’nün film versiyonu da gayet hoştur.

 

Yönetmen filminde esinlendiği kitabın ruhunu aynen korumuştur.

 

SONER CAN

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

iha20090221438096110909.jpg

 

 

 

Kitap okuyana çay bedava

 

Sakarya'nın Akyazı ilçesinde faaliyet gösteren bir pastanenin sahibi, işyerinin bir bölümünü

 

kitaplık yaptı ve kitap okuyanlara ilk çayı bedava veriyor.

 

Akyazı'da faaliyet gösteren Bereket Pastanesi, Türkiye'de bir ilke imza attı.

 

Pastane sahibi İlhan Dinç, pastanenin bir bölümünde kütüphane oluşturdu.

 

Kütüphanede ilk çay ve kahveyi bedava verdiklerini belirten İlhan Dinç, yaptığı açıklamada,

 

"Vatandaşlarımıza kitap okuma alışkanlığı kazandırmak amacıyla farklı uygulama yapmak istedik.

 

Buraya kitap okumaya gelen müşterimiz bir sayfa da okusa ilk içtiği çay, kahve veya bitki çaylarından

 

ücret almıyoruz.

 

Yeter ki insanlarımıza okuma alışkanlığı kazandıralım" dedi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

dibellaartiktphanesi.jpg

 

 

 

Di Bella Arti Kütüphanesi

 

angelinaktphanesiroma.jpg

 

 

Angelina Kütüphanesi - ROMA

 

 

dopalacionacionaldaaju.jpg

 

 

 

Do Pala`cio Nacional da Aju

 

palafoxianaktphanesi.jpg

 

 

 

 

Palafoxiana Kütüphanesi

 

 

alenconktphanesi.jpg

 

 

 

Alencon Kütüphanesi

 

bernadottektphanesisto.jpg

 

 

 

Bernadotte Kütüphanesi - Sto

 

augustktphanesiwolfenb.jpg

 

 

 

 

August Kütüphanesi - Wolfenb

 

delaacademica.jpg

 

 

 

De La Academica

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Söylenenlerin bir kısmına katılmakla birlikte bazılarına katılmam mümkün değil. Özellikle sayın bircenin yazdığı ilk iletideki bazı şeylere

 

Krizde 'kitap okuyun' önerisi

 

Beyaz Yayınları sahibi Hidayet Pınarbaşı da kriz dönemlerinde moraller bozulunca ilk akıldan çıkarılanın kitap olduğunu

 

kaydederek, kriz dönemlerinde insanların kitap okuyarak, kendini eğiterek ve eğlenerek, bu durumlarından

 

kurtulabileceklerini dile getirdi.

 

Adamlar krizde ekmek parası bulamazken kitap parası nerden bulacaklar. Bulsalar bile bu ülkede kitaba verilen para hep zul olmuştur. Çünkü okuma alışkanlığı bile yok. Anne okumuyor , baba okumuyor , çocuk nasıl bu alışkanlığı elde edecek.

 

"En iyi hediye kitaptır "diyorsunuz. "Hadi canım kitapta hediye olur mu" cevabı geliyor yada dudak bükerek bakılıyor böyle bir söyleme.

 

Bunu zaman zaman bu forumda da yazdım .Yeniden yazmak istiyorum. Arkadaş grubu içersinde , diyelim ki ; 5 arkadaşsınız herkes bir kitap alsa bu 5 tane kitap okuyacağımız anlamına gelir. Yani kitap fiyatları çok pahalı bile olsa çözüm üretilebilir. Yeter ki kitap okuma alışkanlığı kazanılmış olsun.

 

Bu ülkede insanlar televole kültürü vesabah programları ile eğitiliyor. Bu nedenle bu alışkanlığın elde edilmesi çok zor. Herşey görsellik üzerine kurulu. Geçen bir mizah dergisinde şöyle bir espiri vardı :

 

 

-Kuran okudun mu diye soruyordu birisi cevap şöyle ;

-Filmi çıkınca izleriz.

 

 

Acı ama gerçek , körü körüne savundukları dine ait kitaplarını bile bu millet okumuyor.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Ekonomik krizin belirli bir kesime verdiği zararlardan biriside bu...

İnsanlar, ceplerindeki son kuruşu kitabamı yatırsınlar, yoksa gidip evlerine eşdeğerde ihtiyaç maddesi mi alsınlar???

Cevabı çok basit... Yinelememe dahi gerek yok!..

 

İnsanların açlıkla, işsizlikle sınandığı bir dönemde, kitapçıların "sinek avlaması" çok normal... Kitap okumanın avantajlarından birisi; kitabı okumaya başladığında, aklında varolan her türlü düşünceyi rafa kaldırırsın ve kitapdaki olayı yaşamaya, düşünmeye başlarsın... Kitabın kapağını kapattığın anda ise, yine ekonomik kriz, işsizlik, aş vs. gibi düşüncelere; artık senin vazgeçilmezlerine bağlanırsın ve o bağlantı kesintisiz ve her yerden çekmektedir...

 

Kitap satılamamasının bir çok nedeni daha olabilir... Mesela fiyatları; ünlü bir romancı ya da iyi bir konunun içeriklendiği kitapların en ucuzu 20.00 TL'den başlıyor. Bu durumda da insanlar tabi ki korsana yöneliyor. Sonrada kitapevleri, yazarlar vs. "Kitabımız satmıyor, korsan kitaplar daha çok satıyor." E bu çok normal, içinden geçtiğimiz ki bir inanışa göre bizi teğet geçen ekonomik krizin etkilerini yaşarken insanlar, senin en ucuzu 20.00 TL olan kitabını mı alır, yoksa dışardaki herhangi bir korsan satıcıdan 5.00 TL belkide daha az bir fiyata korsan bir kitap mı satın alır. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de bencillik duygusu hakim... Bu yüzdende bir süre daha raflarda kitaplar tozlanmaya devam edecek gibi duruyor... :(

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 5 ay sonra...

kitaplar.jpg

 

 

3. Beyoğlu Sahaf Festivali başladı

 

 

 

Beyoğlu Belediyesi tarafından bu yıl 3'üncüsü düzenlenen ''Sahaf Festivali''nin açılışı Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan tarafından yapıldı.

 

 

 

Taksim Gezi Parkı'nda düzenlenen 3. Beyoğlu Sahaf Festivali'nin açılışında konuşan Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, festivale olan ilginin her yıl giderek arttığını belirterek, ''Festivalin son yıllarda insanların içinde azalan okuma ve öğrenme ateşini de canlandırmasını ümit ediyorum'' dedi. Demircan, belediye olarak Beyoğlu'nun vizyonuna katkıda bulunduklarını ifade ederek, Beyoğlu'ndaki en eski esnafın sahaflar olduğunu, ilçenin kıymetini en iyi onların bildiğini vurguladı.

 

 

Sahafların Beyoğlu'nun, Beyoğlu olmasını sağlayan önemli aktörler olduğunu, eskiyi bilip, anlatıp, öğrettiklerini dile getiren Demircan, sahafların Türkiye'ye ve tüm dünyaya kaynaklık ettiğini söyledi. Demircan, sahafların, aydınların uğradığı, buluştuğu, sohbet ettiği yerler olduğunu hatırlatarak, festival düzenlemekle hayatını, gönlünü, varlığını kültüre vakfetmiş sahafları bir araya getirmekten mutluluk duyduklarını kaydetti. Demircan kültürün devamının kitaptan, mektuptan, destandan ve masaldan geçtiğini, her sahafın bu kültür zincirinin devamında önemli bir halka meydana getirdiğini anlattı.

 

 

Sahafların tarihi belgelerin, kitapların, kartpostalların dönemlerinden günümüze gelmesini sağlayan, onlara sahip çıkan kişiler olduğunu belirten Demircan, şöyle konuştu:

 

''Sahaflar, geçmiş, bugün ve gelecek arasında köprü kuran kişilerdir. Festivalin son yıllarda insanların içinde azalan okuma ve öğrenme ateşini de canlandırmasını ümit ediyorum. Birçok seçkin sahafımız önemli ve değerli koleksiyonlarını burada sergileyecekler.

 

 

Bütün kitap sevdalılarını, koleksiyoncuları, öğrencileri ve tüm vatandaşlarımızı bu şölene bekliyoruz.''

 

 

Açılışta sahaflar adına konuşan Emin Nedret İşli, ''Sahafları sizlerin sayesinde bir araya getirdik. Küçücük dükkanlardan İstanbul'un en gözde meydanına çıktık. Kitaba, eski değerli eserlere ilgisi olanlar sahafları üçüncü kez böylesine şenlikli bir havada, aynı mekanda bulacaklar. Bu sinerjiyi, birlikteliği ortaya çıkaran Başkan Demircan'a teşekkür ediyoruz'' dedi.

 

Festival, 11 Ekim Pazar gününe kadar devam edecek

 

ve kartpostallar, sigaralıklar, siyah beyaz hatıra fotoğrafları, sinema afişleri, Cumhuriyet öncesi ve ilk yıllarına ait hisse senetleri koleksiyonları, Osmanlı tapuları, noter evrakları, eski çizgi romanlar, Osmanlı hanedanının sünnet ve evlilik merasimlerinin en küçük ayrıntısına kadar anlatıldığı el yazması ''surnameler'', edebiyatçıların mektupları ile çeşitli damgalı evraklar sergilenecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 hafta sonra...

baum.jpg

 

 

KADINLAR AŞK, ERKEKLER MACERA OKUYOR

 

 

 

Eskişehir Halk Kütüphanesi, ocak-ekim ayları arasında, kütüphaneden ödünç kitap alan kişilerin cinsiyetlerine göre daha fazla hangi kitaplara ilgi gösterdiklerini belirlemek amacıyla çalışma yaptı.

 

 

Eskişehir'de kütüphaneden ödünç kitap alanlardan erkeklerin daha çok macera ve araştırma, kadınların ise aşk ve duygusal içerikli kitapları okumayı tercih ettikleri bildirildi.

 

 

 

Buna göre, söz konusu 9 ayda 94 bin 308 kişi kütüphaneden ödünç kitap aldı. Kitap ödünç alanların 59 bin 797'ini yetişkinler,

 

34 bin 511'ini çocuklar oluşturdu.

 

 

Yetişkinlerin yüzde 70'ini 43 bin 718 kişiyle kadınlar, çocuk grubundakilerin yüzde 65'ini de 22 bin 516 kişiyle kız çocukları oluşturdu.

 

Yapılan çalışmada, erkeklerin yüzde 80'inin macera ve araştırma, kadınların yüzde 75'inin ise aşk ve duygusal ilişkileri konu alan kitapları okudukları saptandı. Kütüphane Müdürü Mehmet Akkaya, Eskişehir'in kitap sayısı ve kitap okunurluğu bakımından iyi bir yerde olduğunu, bu oranın gün geçtikçe arttığı kaydetti.

 

 

Erkek ve kız çocuklarının da kitap tercihleri farklı

 

 

Kentin kitap okuma sayısındaki artışın ülkeye örnek olduğunu ifade eden Akkaya, şöyle konuştu:

 

“Kentteki kitap okuyucularının profilini çıkarmak için kütüphanede araştırma yaptık. Kütüphaneden ödünç kitap alan kişilerin cinsiyetleri ve daha çok tercih ettikleri kitapların istatistiğini oluşturduk. Buna göre, erkekler ve kadınlar okumak için farklı kitapları tercih ediyor.

 

'Nükleer Darbe', 'İsrail'in Şifresi', 'Teşkilatın İki Silahşörü', 'Metal Fırtına 3: Kızıl Kurt' gibi macera ve araştırma kitaplarına ilgi gösterenlerin daha çok erkekler olduğunu saptadık. Kadınlar ise genellikle duygusal kitapları tercih ediyor. 'Aşka Şeytan Karışır', 'İmkansız Aşk', 'Gökyüzü', 'Aşka Bir Kere' gibi kitapları en çok kadınların okuduğunu belirledik.”

 

 

Akkaya, erkek ve kız çocukları arasındaki kitap okuma tercihlerinin de farklılık gösterdiğine işaret ederek, “Kız çocuklarının, 'Prenses Okulu: Prenses Sophia ve Işıldayan Sürpriz', 'Matrak Moda', 'Prenses Charlotte: Kutlama Balosu' adlı kitapları,

 

erkek çocuklarının da en çok 'Vahşiler Futbol Takımı Çalımcı Leon', 'Battal Gazi İstanbul'da', 'Boz Ayı' adlı kitapları okuduğunu saptadık” diye konuştu.

 

 

İl Halk Kütüphanesinin kitap ödünç verme sayısının da her geçen gün arttığını belirten Akkaya, internetin yaygınlaşmasının kitap okuma tercihini yok edeceği yönündeki anlayışın boşa çıkacağını savundu.

 

Akkaya, “Ödünç kitap alanların yüzde 70'ini kadınların oluşturmasının onların kitap okumayı daha çok sevdiğini ortaya koyduğunu” sözlerine ekledi.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 1 ay sonra...

kitap.jpg

 

 

 

Kitap okumanın eylemi de mi olur demeyin

 

 

 

 

Kitapların 20 yıl öncesine kadar yakıldığı bir ülkede yaşıyorsanız, bilincinizin sizi kitap okumaya zorlaması pek de beklenen bir şey olmamalı.

 

Bilgi Üniversitesi’ndeki Toplum Gönüllüleri Vakfı üyeleri de bunun farkında. Bu yüzden farkındalığı arttırmak için iki haftadır her Cuma günü Üniversitenin Eyüp’teki kampüsünde bir eylem düzenliyorlar. Kitap okuma eylemi.

 

 

 

Her gün meydanlarda karşılaştığınız pankartlı, yürüyüşlü, sloganlı eylemlere pek benzemiyor.

 

Öğlen saatlerinde kampüsün bahçesinde, kantinde toplu ya da dağınık halde kitap okuyan beyaz tişörtlü çocuklar görüyorsunuz.

 

İlk bakışta çok rahatsız edici ya da farkındalık yaratıcı bir ylem gibi görünmüyor ama hiç de öyle değil.

 

Çevreden geçenlerin alaycı bakışları ya da konuşmaları dikkatlerden kaçmıyor.

 

 

 

Eylemcilerden Kerim Arslan benzer tavırlara küçüklüğünden beri yabancı değil. “Oha kitap mı okuyorsun ?” veya “entel misin ?”

 

soru cümleleri bir meraktan çok önyargıyı vurgulamak için kullanılmış.

 

Ancak onlar bu durumdan bir hayli hoşnut. Çünkü farkındalık yaratmanın tepki çekmekle başladığını biliyorlar.

 

Volkan Ağır üniversitedeki kişisel gözlemlerini aktarıyor, “İnsanların yüzde yetmişi kitap okumak yerine farklı şeyler yapmayı tercih diyor.

Kitap okumanın kendilerine çok farklı özellikler katacağından habersizler. Sürekli batak oynanan kampüslerimiz var.

 

Oynanmasın demiyorum ama sürekli olunca etrafın farkında olmak zorlaşıyor.”

 

 

 

Dilara Karşıdağlı’ysa kantinde batak oynamak yerine kitap okumayı tercih eden nadir isimlerden, hemen hemen boş bulduğu her anı kitap okuyarak değerlendiriyor.

 

“Metroda, bir arkadaşımı beklerken, beş dakikalık ders aralarında bile kitap okuyorum” diyor.

 

Medyanın ve eğlence teknolojilerinin on-onbeş yıldaki hızlı gelişimi kendisinden dokuz yaş küçük kardeşiyle arasında büyük bir fark oluşmasına sebep olmuş.

 

Çünkü kardeşinin neredeyse hiç kitap okuma alışkanlığı yokmuş. Zamanının çoğunu çantasında bulundurduğu dvd ya da mp3 çalarla ilgilenerek geçiriyormuş.

 

“Boş zamanlarda kitap okumak” denildiğinde aslında önemli bir yanlışın içinde olduğumuzu da atlamamak gerekiyor.

 

Volkan da “boş zamanımız hiç olmuyor ki” diyor.

 

Soru şu kitap boş zamanlarda mı okunması gerekn yoksa okumak için zaman yaratılması gereken bir şey mi ?

 

 

 

Kerim için insanları kitaptan uzaklaştıran bir diğer etken de yanlış seçimler. Herkesin harcı olmayan uzun edebiyat klasiklerinin insanlarda farklı bir önyargı oluşturabileceğini söylüyor.

 

Üçünün de birleştiği ortak fikir, kitap okumaya çocuk yaştan alışılması gerektiği. İlerleyen yaşlardaysa bu alışkanlığı edinmek çok zor.

 

Bu yüzden eylemleri üniversiteyle sınırlı değil. Çocuk kitapları toplayarak bunları ilkokullara dağıtmak gibi bir hedefleri var.

 

Üniversite içindeki eylemleriyse dönem sonuna kadar devam edecek.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 11 ay sonra...

OKUMUYORUZ ÇÜNKÜ...

 

 

 

1-Anamızın karnından her şeyi bilerek çıktığımız için...

 

2-Atalarımıza layık olmaya çalışıyoruz. Onlar da okumazlardı.

 

3-Çok zeki olduğumuz için okumaya gerek duymuyoruz.

 

4-Okumuşluk genellikle pek bir işe yaramıyor.

 

5-Onları yazanların daha iyi yaşamadıklarını bildiğimizden ötürü...

 

6-Paranın yolu kitaptan geçmediğinden...

 

7-!!!???.........

 

8-Sıkıcı geliyor...

 

9-Birinin yazdığı ötekini tutmuyor.

 

10-Okul çoktan bitti yine mi okuyacağız?

 

11-Kim okuyor ki?

 

12-Yolunu bulan okumadan da pekala buluyor...

 

13-Zaman yok!

 

14-Ölümlü dünyada o kadar kafa patlatmaya değmez.

 

15-Okuyan züppelik etmek için okuyor, boş ver...

 

16-Zavallı kardeşimin başına ne geldiyse hep okumaktan geldi...

 

17-Hepsinin yazdığı yalan...

 

18-Kitap insanin kafasını bozuyor...

 

19-Delikanlılığı bilmek yeter, gerisi fasarya...

 

20-Okumuşları görüyoruz çoğu borç içinde...

 

21-Mangır yoksa okumuşsun ne olacak?

 

22-Bakkalla fırıncı kaç kitap okuduğunu sormuyor...

 

24-Ne var ki okumaya değecek?

 

25-Katını alıp, arabanı altına çektikten sonra okusan ne yazar okumasan ne yazar?

 

26-Gazete okurken bile uykum geliyor.

 

27-Okursak başımız göğe mi erecek?

 

29-Diplomayı alır almaz hepsini yakacaksan kitapların...

 

30-Karı dırdırıyla çocuk zırzırından vakit kalmıyor...

 

31-Ne okuyacağımızı bilmiyoruz ki...

 

32-Bizim bi ahbap vardı okumaktan kafayı yedi...

 

33-Hayat bizim canımıza okurken, canımız okumayı nerden çekecek?

 

34-Kirayı düşünmekten, ne okumaya kalksam bir türlü kafama girmiyor...

 

35-Televizyon yetiyor bize...

 

36-Evde oturup kitap inekleyeceğimize, gider kahvede pinekleriz daha iyi...

 

37-Hepsi ahlaka mugayir şeyler aslında...

 

38-Kitap insanın beynini sulandırır be...

 

39-Kaç okumuşu cebimizden çıkarırız evvel Allah...

 

40-Okuyarak su-elektrik paralarını ve bakkala borçları ödeyemem...

 

 

 

İnsanların en çok becerikli oldukları bir alan da; istemedikleri bir şeyi yapmamak için bahane üretme performansları olsa gerek!!

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.