Φ politika Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 sayin Cyrano'nun iletisine,hemen birileri yapisip,ekmeklerine yag sürülmüs gibi davraniyor.Aslinda Cyrano Teskilat-i Mahsusa'dan bahsederken, yanlis birsey yazmamis,kuruldugu yillarda dünyanin en güclü gizli örgütleri arasinda bir teskilatti Teskilat-i Mahsusa,1913 yilinda kurulmus 1916'da 30 bin personele ulasmis,dünyanin bircok cografyasinda görev yapip mücadele vermis bir teskilat.Tabi ki böyle bir büyük teskilatin icersinde,her siniftan insanlar yer almisti ve bunlarin görevi kutsal bildikleri vatan icin calismakti.Kisisel hirslari ve tamahlari yoktu.Ellerinden cok büyük paralar gecmis olmasina ragmen para yediklerine dair tek bir belge yoktur.Icersinde Türkiye icin büyük önemler arzeden isimler olan Teskilat-i Mahsusa Cumhuriyetin kurulmasinda en büyük katkiya sahiptir.1918 yilinda resmen sona ermesine ragmen faaliyetlerine devam etmistir. Eger bugün Türkiye'nin gayri nizami güclere sahip olmasini devlet cetelesti,mafyalasti diye yorumlayanlar varsa onlar eger Teskilat-i Mahsusa günlerinde yasasaydilar yine ayni kavgayi yapacaktilar,cünkü onlarin karsi oldugu odak gayri nizami gücler degildir onlarin hedefinde Türkiye var,iste bütün kavga zaten bu nedenle yapiliyor. Günümüzde ülke cikarlari icin calisanlari sirf ideolojik sapmalar nedeniyle katil,ceteci,mafya elemani olarak göstermek,o insanlara gercekten yapilacak olan en büyük ayiptir.Önyargi insan haklarinada aykiridir.Eger bugün Türkiye'de sizin bahsettiginiz anlamda bir derin devlet olsaydi,Kürt konferanslari,Ermeni konferanslari yapilamazdi,inanin ki bu dedigim dogrudur,Türkiye'de Türkiye icin mücadele edebilecek capta kadrolar ortadan kaldirilmistir.Ergenekon senaryosu da bu amaca yönelik bir hukuk skandalidir. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Derin devletin yeri her zaman aynıdır..Bu, bütün üklkeler için geçerlidir,Gördüğünüz gibi Sözde çağdaş ülkelerinde karşı fuhalefetleri öldürtürken. Türkiyede ise Türkiyenin istikbaline zarar veren ve verebilecek kişilari öldürtmüştür. Aradaki fark ise burada,o nedenle aynı yerde değiliz! Evet Ersever'i ve Diyarbakir emniyet müdürünü de derin devlet Türkiye'ye zarar veriyor diye öldürttü!!!! Devletin tüm yasalar elinde ve bahsettiginiz gibi yasadisi örgütler kurarak kendi kanunlarini cignemesine hic gerek yok. Ama en azindan derin devletin varligini ve yaptiklari kotulukleri (size göre kotuluk olmasada) burada kabul edip paylasmaniz bile bazilari icin umarim bir sans olur. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Çakal karlos 'Çakal' lakabiyla taninan Carlos yani Ilich Ramirez Sanchez, adini ilk kez duyurdugu 70'lerden itibaren en çok aranilan, en çok konusulan teröristlerden biridir. ....... Türkiyede ise Türkiyenin istikbaline zarar veren ve verebilecek kişilari öldürtmüştür. Aradaki fark ise burada,o nedenle aynı yerde değiliz! Önceden de belirttiğim gibi,ben hiçbir şekilde başka ülkelerle haklı yada gerkeli olacak bir deriin devleti kabul etmiyorum. Bu bir gerçek olabilir,ama gereklilik değildir. Türkiye'nin diğer bir farkı da,o derin devlet anlayışında boğulup geçmişe takılı kalmış olmasıdır. Dünyahepimiz demiş,ben de bir daha hatırlatayım; Ersever de dediğiniz gerekçe ile öldürülmüştür galiba. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Bazan aynı fikerde olabiliyormuşuz . Bu devlet o kadar güçsüz değil fakat devleti yönetenler Atatürkten sonra o kadar dirayetsiz. Bu dirayetsizlerin sonucundada devlet gücünu kullanamıyor. Gerçeği olmayan satılmış medyanın iddalarını ile Sizin çeteci diye tanımladığınız insanların yaptıkları faliyetleri deşifre edende o dirayetsiz yöneticilerdir. Tencere yuvarlanır,kapağını bulur,Kuşkunuz olmasın! Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Önceden de belirttiğim gibi,ben hiçbir şekilde başka ülkelerle haklı yada gerkeli olacak bir deriin devleti kabul etmiyorum. Bu bir gerçek olabilir,ama gereklilik değildir. Türkiye'nin diğer bir farkı da,o derin devlet anlayışında boğulup geçmişe takılı kalmış olmasıdır. Dünyahepimiz demiş,ben de bir daha hatırlatayım; Ersever de dediğiniz gerekçe ile öldürülmüştür galiba. Ersever'i öldürenleri taniyor gibisiniz sayin mavi,cünkü baya bir iddialisiniz.Hani insan birseyleri tahmin edebilir,teori yürütebilir ama bu kadar kesin olmak ancak bilmekle mümkündür.Yoksa yaniliyormuyum? saygilarla Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 16 Şubat , 2009 ............... O nedenle yakup cemil ve kuşçubaşı eşref gibi derin devletin unutulmazlarının devamı Abdullah çatlı ve mahmut yıldırum'dır.Her nakdar onlar kadar daha etkili bir faliyet yapmadılarsada bu türkiyenin bir gerçeğidir. Para vermediği için terörist ilan edilip öldürdükleri suçsuz insanlar kimler?bildiğiniz bir şey varsa söyleyin bizde bizde bilelim. ............ Çatlı ve Mahmut,benim için birer katildir. Demek ki,olaylar sizin gördükleriniz ile sınırlı değil,para vermediği için terörist ilan edilip öldürülenleri es geçtim,iş olsun öldürülenlerin hesabı verilsin bana. sayin Cyrano'nun iletisine,hemen birileri yapisip,ekmeklerine yag sürülmüs gibi davraniyor. ............ Günümüzde ülke cikarlari icin calisanlari sirf ideolojik sapmalar nedeniyle katil,ceteci,mafya elemani olarak göstermek,o insanlara gercekten yapilacak olan en büyük ayiptir.Önyargi insan haklarinada aykiridir.Eger bugün Türkiye'de sizin bahsettiginiz anlamda bir derin devlet olsaydi,Kürt konferanslari,Ermeni konferanslari yapilamazdi,inanin ki bu dedigim dogrudur,Türkiye'de Türkiye icin mücadele edebilecek capta kadrolar ortadan kaldirilmistir.Ergenekon senaryosu da bu amaca yönelik bir hukuk skandalidir. Politika,direk mavi diyebilirdiniz,nitekim birileri değil,ben varım bu ifadenizde. O ayıbın alasını ben yaptım,hepsi birer katil dedim. Korkularınızı yendiğiniz an,sizinle aynı kulvarda düşüncelerimizi daha açık açık yazabiliriz gibi geliyor bana. Yüce bir devletimiz var ha bir de yüce olan devlete kafa tutan yüce insanlarımız da vardı. Bir de bizler vardık,aşılananlar ile kendimiz aşan. Saygılar Kaplan ve Politika. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Sn Dogrucudavut, "demekki deliller yok yada karartilmis" demekle sorunu kapatamayiz. Koskoca bir devletten bahsediyoruz? Arastirmiyormu kim ve neden delilleri karartiyor? Amaclari ne? O kadar yurtsever insanlar faili belirsiz sekilde katledildi ve siz buradan basit aciklama ile devletin sorumlulugunu yo sayiyorsunuz. Demekki o derecede de Mumcu'lara sayginiz var. Birde dalga gecercesine "korkmayin Ergenekonun üzerine atacaklar" diyorsunuz. bazen gercekten cok düsündürücü aciklamalarda bulunuyorsunuz ve kendi kendime soruyorum, hangi saflarda yer aliyosunuz diye. Iyi kafa yordugunuz belli derim. Ya arkadaşım, dönüyoruz, dolaşıyoruz aynı yere geliyoruz. Derin devletin, Nato kontrolünde olduğunu söylemedik mi ? Gaffar Okkan, neden öldürülsün demedik mi ? Olağan şüpheliler kimlerdi ? Yalnız, şunu karıştırmayalım ETÖ belki vardır, belki yoktur. Belki gerçekten hükümeti silah zoruyla yada kargaşa çıkartıp darbeye zemin hazırlama babında eylemlerle düşürmeyi düşünmüş, planlamış olanlar vardır. Ve bu planlayanlar da daha önce Gladyo-Derindevlet içerisinde yeralmış ta olabilir. Ancak, böyle bir örgüt gerçekten olsa da olmasa da, yapılmak istenen, bu tip cinayetleri onlar üzerine yıkma çabası olabilir diyorum ben. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 bana Erdogan'i örnek vermenize gerek yok, onun kim oldugunu cok iyi biliyorum vedegistigine zerre kadar inanmiyorum. Ama sizin ikisi arasinda bir kiyaslama yapmaniz bayagi düsündürücü. Arkadaşım, o kıyaslamayı sen yapmıştın, unuttun mu ? Sn Dogrucudavut, bir siyasetcinin veya kendisini önder ilan edenin gecmisi ve cizmis oldugu grafik cok önemlidir, en azindan benim icin. Bakin su anki basbakanda söyledi, ben degistim, ama inandikmi? Hayir, hen´mde hakli olarak koskoca bir HAYIR diyoruz. Onun gecmisi ve cizmmis oldugu grafik takkiyeci oldugunu gösteriyor. Perincek'in gecmisi ve frafigi ise onun yalanci, provekatör, bilgi kirliligi yapan, sadece kendisine verilen görevi yerine getiren bir kisilige sahip. 1977 1 mayis katliamina bakarsaniz, o olayda derin devletin tezgahiydi, ama onlara yardimci olan gene kimdi diye sorarsaniz, aklimiza Dogu Perincek hemen geliyor. Hatirlarsaniz o döynem 1 mayis alanina istenmedigi halde zorla giren Perincek taraftari gurup girdikten sonra silahlar patlamaya basladi ve olay sanki solcular arasindaki kavgancikti gibi lanse edildi. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Artık Ergenekon’u ben de yazabilirim! Soner Yalçın 24.08.2008 Hürriyet Henüz ortada ne Susurluk vardı ne de Ergenekon. Ne "Yeşil" biliniyordu ne de JİTEM. PKK itirafçıları daha ortaya dökülmemişlerdi. Faili meçhul cinayetlerin ardı arkası kesilmiyordu. Tam o günlerde, bugün artık adını herkesin bildiği bir subayla tanıştım; Binbaşı Ahmet Cem Ersever... Ersever’i öldürenler nüfus cüzdanını bana gönderdi; ölüm sırası bendeydi. Bugün, avazı çıktığı kadar bağıranların o gün sesleri hiç çıkmıyordu. Evet, geliniz Ergenekon’u bir de benden dinleyiniz; çünkü kafanızı çok karıştırdılar. ERGENEKON soruşturması/davası konusunda son günlerde ortalık biraz sakinleşti; "kayıkçı kavgası" bitti gibi. Eee artık Türkiye’nin bu sözde derin gündemi hakkında birkaç söz edebilirim. Sanıyorum bu konuda bir şeyler söyleyecek kadar bu konuyla ilgili haberler, kitaplar yazmış ender gazetecilerden biriyim. Önce "Binbaşı Ersever’in İtirafları" adlı kitabımı yazdım. Yıl: 1993. Binbaşı Ahmet Cem Ersever ile 7 Haziran 1993’te tanıştım. Ersever’in cesedinin bulunduğu 4 Kasım tarihine kadar geçen beş aylık sürede çeşitli görüşmeler yaptım. Bunların çoğu yazılmamak üzereydi. JİTEM’i, JİTEM’in neden ve nasıl kurulduğunu, ilk komutanının kim olduğunu; "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım’ı, Vedat Aydın’dan Musa Anter’e kadar nice yargısız infazın nasıl yapıldığını, PKK itirafçılarının kimler olduğunu, bunların hangi cinayetlerde kullanıldığını Binbaşı Ersever anlattı. İlk kez bir subay, Güneydoğu’daki hukuk dışı hareketler konusunda, kontrgerilla hakkında konuşmuştu. Ve çok şey biliyordu. Ersever’i hep şaşırarak dinledim. Zamanla Ersever’le görüşmemizi birileri öğrendi. Ve daha fazla konuşmaması için onu öldürdüler. Nüfus cüzdanını beyaz bir zarf içinde bana gönderdiler. Zarfta başka hiçbir şey yoktu. Sonra birileri bazı gazeteleri arayarak, "Sıra Soner’de" diye telefon ettiler. Kaçtım, kayboldum. Ve o kaçak günlerde Ersever’in bana anlattıklarının hepsini "Binbaşı Ersever’in İtirafları" adlı kitapta yazdım. Ersever’e yazmayacağıma söz vermiştim ama artık yazmak zorundaydım. Belki bu yazdıklarım sonucu katillerinin bulunacağına inanıyordum. Ne safmışım o yıllar! Neyse. Ersever’in anlattıkları, bugün konuşulan Ergenekon soruşturmasından daha değerli bilgiler içeriyordu. Ancak "Binbaşı Ersever’in İtirafları" kitabı hiçbir gazetede, dergide, TV’de haber ol(a)madı. Bir Binbaşı elleri ayakları bağlanıp, kafasına sıkılan iki kurşunla infaz edilip Ankara’nın çıkışına bırakılıyor ve kimsenin bu cinayetle ilgili sesi çıkmıyordu! Oysa, Türkiye’de o tarihe kadar tam 20 yıldır kontrgerilla konusu tartışılıyordu. İlk kez içeriden biri, kontrgerilla faaliyetini ayrıntılarıyla açıklıyordu. Yapılanların kanunsuz olduğu ortadaydı. Ama kimsenin sesi çıkmıyordu. Çünkü terör herkesi esir almıştı. Sanılıyordu ki, terörle mücadelede her yol mübahtı! O yıllar, 1990’lı yılların başında Güneydoğu’da oluk oluk kan akıyordu. Faili meçhul cinayetlerde büyük artış vardı. Herkes canından bezmişti ve kimsenin aklına hukuk gelmiyordu. Sadece Güneydoğu’da değildi bu kanunsuz hareketler. Dev-Sol gibi sol örgütlerin İstanbul-Ankara’daki hücre evlerine yapılan baskınlarda teslim olanlar bile infaz ediliyordu. Yargısız infazlar dönemi başlamıştı. Devletin bir bölümü, terörü böyle bitireceğine inanıyordu. Susurluk’a uzanan kanlı yol işte böyle oluşturuldu. Susurluk’a uzanıyor Daha Susurluk meselesi ortaya çıkmamıştı. Ama Susurluk çetesi ardı ardına cinayetler işliyordu. Yöntemleri aynıydı; polis yeleği giyip "biz polisiz" deyip kişileri evlerinden, işyerlerinden, araçlarından indirip götürüyor ve infaz ediyordu. Bu yöntemi ilk Güneydoğu’da denemişler; SP Şırnak il yöneticisi İbrahim Sarıca, HEP Diyarbakır İl Başkanı Vedat Aydın, ÖZDEP Erzincan İl Başkanı Cemal Akar, ANAP Varto İlçe Başkanı Kerim Geldi ve niceleri aynı yöntemlerle öldürüldü. O günlerde Başbakan Tansu Çiller’in ilginç bir demeci oldu. Çiller, 4 Kasım 1993’te İstanbul’daki Holiday Inn Oteli’nde basın mensuplarına şöyle konuştu: "Türkiye, milis hareketi niteliğine dönüşmüş ve yaygınlaşmış bir terör hareketiyle karşı karşıyadır. PKK’nın haraç aldığı işadamları ve sanatçılarının isimlerini biliyoruz, hesap soracağız." PKK’ya yardım eden 67 Kürt işadamı ve sanatçısının bulunduğu bir listeden bahsediliyordu. Listenin ilk başında Behçet Cantürk vardı. Ve Behçet Cantürk 14 Ocak 1994’te İstanbul’da evine giderken, polis yeleği giymiş kişiler tarafından otomobilinden indirilerek bilinmeyen bir yere götürüldü. Bir gün sonra cesedi bulundu. Behçet Cantürk’ü diğer cinayetler takip etti: Fevzi Aslan, Salih Aslan, Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay, Sefa Erciyes, Yusuf Ekinci, Namık Erdoğan, Medet Serhat, Faik Candan gibi Kürtler, İstanbul ve Ankara’da kaçırılıp öldürüldü. Haziran 1996 tarihinde, "Behçet Cantürk’ün Anıları" adlı kitabımı çıkardım. Daha Susurluk’taki o malum kaza olmamıştı. Devleti çıplak görmüştüm. Ne yalan söyleyeyim, çok korktum. İtalyan gladiosunu ortaya çıkaran Savcı Fellice Casson’un bir lafı vardır: "Gladioyu keşfettikten sonra ondan örgüt elemanlarının haricinde haberdar olan tek kişinin kendin olduğunu bilmek, bunun neticesinde de seni her an öldürebileceklerini düşünmek korkunç bir duygu." Korktum ama yine de Susurluk Çetesi’nin cinayetlerini ve yöntemlerini, "Behçet Cantürk’ün Anıları" kitabımda yazdım. Aslında ortada pek de gizli saklı bir durum yoktu. Cinayetlerin görgü tanıkları, Susurluk Çetesi’nin infaz timlerinin robot resimlerini bile çizdirmişti. Dava dosyalarında birçok ayrıntı vardı. Ama bunların üstüne gidecek ne bir siyasi güç ne de yargı vardı. Para, para, para Terörle mücadele maksadıyla yola çıkan Susurluk Çetesi, Kürt işadamlarının infaz edilmesi sürecinde parayla tanıştılar. Öldürülmekten korkan herkes, canını kurtarabilmek için oluk oluk para dağıtıyordu. Terörün finans kaynağı silah kaçakçılığı ve uyuşturucudan elde edilen paraların büyüklüğü, bu sözde idealist çetenin aklını başından aldı. Para için "kumarhaneler kralı" Ömer Lütfi Topal öldürüldü. Ve artık bir büyük oyun sahneleniyordu; önde terörle mücadele görüntüsü vardı; arkada para paylaşımı. İşin içine para girince çete elemanları birbirine düştü. Bir taraf Tarık Ümit’i yok ederken, diğer taraf "Yeşil" kod adlı Mahmut Yıldırım’ın başına bela oldu. Çete içindeki kavga kamuoyunda, "İkinci MİT Raporu" olarak bilinen raporun ortaya çıkmasına neden oldu. Rapor basında elden ele dolaşmaya başladı. Kimse yazmaya cesaret edemedi. Aydınlık Dergisi, 21 Eylül 1996 tarihinde raporu kamuoyuna açıkladı. Rapor yalanlandı. Meselenin üstü bir kez daha örtüldü. 3 Kasım 1996’daki Susurluk’taki trafik kazası, raporu doğruladı. Yaranın irini akmaya başladı. Basın kararlılıkla olayın üzerine gitti. Biz de Doğan Yurdakul ile birlikte "Reis, Gladio’nun Türk Tetikçisi: Abdullah Çatlı" ve "Bay Pipo, Sıradışı Bir MİT Görevlisi: Hiram Abas" kitaplarını yazdık. Sonra ne oldu; Refah Partisi-DYP koalisyon hükümeti, Susurluk’u "fasa fiso" ilan etti. Basının gayretlerine rağmen Susurluk’un üzeri örtüldü. Aradan yıllar geçti... Ergenekon soruşturması patlak verdi. Evet, üzerine dört kitap yazdığım Ergenekon meselesi konusunda bir şeyler söyleyebilirim artık. Ergenekon’u doğru okuma kılavuzu ERGENEKON aslında Susurluk’tur. Peki, Susurluk gladio mudur? Bu soru kafaları çok karıştırıyor. Bu nedenle önce gladio nedir ona bakalım: Gladioyu II. Dünya Savaşı’nın bitimiyle birlikte CIA ile anlaşan eski Naziler kurdu. Hedefi komünist örgütlerdi. Ve her NATO ülkesinde bir gladio teşkilatı kuruldu. Türkiye, soğuk savaşın başladığı iki kutuplu dünyada safını Batı olarak belirledi. NATO’ya girdi. Ordusunu, istihbaratını ve bürokrasini ABD’ye teslim etti. Türkiye’nin hedefinde bir tek güç vardı; Sovyetler Birliği ve sözde "uzantısı" içerideki komünistler. CIA ve dolayısıyla gladionun yardımlarıyla solculara karşıt sivil örgütler meydana getirildi; Komünizmle Mücadele Derneği, İlim Yayma Cemiyeti gibi. Türkiye’de sol kitleselleştikçe karşısına bu kez inanmış idealist ülkücüler çıkarıldı. Komando kampları kurulmaya başlandı. Türkiye siyasal cinayetlere sahne oldu. İlginçtir, öldürülen ilk 10 kişinin hepsi solcuydu. Öldürülen ilk 100 kişinin 76’sı da solcuydu. Birileri halkı ve vatanı için ölüme koşan idealist gençlerini kışkırtmak için elinden geleni yaptı. Toplumda saygı gören isimler öldürülmeye başlandı. Ardından kitlesel katliamlar geldi; K.Maraş, Çorum gibi. Toplum, akan kanlarla askeri darbeye mecbur edilmek isteniyordu. Zaten 12 Eylül 1980’de darbe yapanlar açıklamışlardı: "Durumun olgunlaşmasını iki yıl bekledik!" Bugün artık ortaya çıkmıştır ki, Türkiye’deki bu katliamların sorumlusu CIA/Gladio güdümündeki örgütlerdi. CIA, Türkiye’yi sola teslim etmek istemiyordu. Bunun dış politik nedenleri de vardı: ABD’nin bugün nasıl "Büyük Ortadoğu Projesi" varsa, 1970’li yıllarda da "Yeşil Kuşak Projesi" vardı. CIA’nın planına göre Sovyetler Birliği; Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan gibi Müslüman ülkelerle çevrilecek ve bunlar içerideki Müslümanları etkileyerek Sovyetler Birliği’ni yıkıma yol açacak büyük ayaklanmalara neden olacaklardı. Ancak CIA’nın isteği gerçekleşmedi: İran’da ABD karşıtı İslam Devrimi oldu; Sovyetler Birliği Afganistan’a girdi. Mısır, Irak, Suriye’de ABD karşıtı Baas hareketleri güçlüydü; iktidardaydı. ABD Türkiye’yi kaybetmeyi göze alamazdı.12 Eylül askeri darbesine giden kanlı yolları gladio/kontrgerilla döşedi. Ve... 1989’da Berlin Duvarı yıkıldı. Doğu Bloku çöktü. Sovyetler Birliği dağıldı. Avrupa’daki gladiolar bir bir ortaya çıktı: Batı Almanya’daki adı "Sword"; Avusturya’da "Schwert"; İngiltere’de "Secret British Netword Revealed"; Belçika’da "Bdra8"; Hollanda’da "Command"; İsviçre’de "P:26" ve "P27"; Yunanistan’da "Sheepskin" idi. Fransa’daki adı Teoman’ın şarkısının adıydı: "Rüzgárgülü!" Neo-Ergenekoncular Hepsi komünist hareketlere karşı gizlice görev yapmıştı. İlginçtir, sadece Türkiye’deki gladio açığa çıkarılmadı. Gladio, kontrgerilla ya da Ergenekon adı ne idiyse, bugün kamuoyunun kafasını karıştırmaya devam ediyor. Elinizde kaba bir şablonunuz varsa; kontrgerillanın/Ergenekoncuların, gladio olduğundan emin olabilirsiniz. "Dün öyleydi ve bugün ortaya çıkan çeteler bunun uzantısıdır" kolaycılığı sizi yanıltır. Bakınız: Soğuk savaş döneminde öyleydi. 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinde CIA-Gladio vardı. ABD’nin hedefi-amacı belliydi. Peki, bugünkü Ergenekon’un altında/arkasında CIA olabilir mi? Sorunun yanıtını soru ile vermemiz gerekiyor: ABD’nin bölgedeki Kürt politikası belli; AKP’ye bakışı belli; Yeni Dünya Düzeni’nin hedefi belli; diğer yanda Ergenekoncuların da sözde hedefleri belli; o halde? Üstelik Ergenekon’a karşı savaş açan dinci-liberal takımının ABD-AB ilişkileri de malum. Gladio bugün; Ergenekoncuların mı, yoksa güya Ergenekonculara savaş açmış gibi görünüp Kemalist Cumhuriyet’i yıkmayı amaçlayan Neo-Ergenekoncuların mı arkasında? Sorunun yanıtını "Gladionun Babası" ABD’nin dış politikalarına bakarak yanıtlayabilirsiniz. Bugün ortaya çıkarılan Ergenekon’un gladio olduğunu söylemek zor. Ancak gladiodan kötü bir anlayışı devraldığını söylemek zorundayız. Peki, bugün ortaya çıkan Ergenekon nedir? Ergenekon devlet içindeki çetedir. Yereldir; yani uluslararası bağlantıları yoktur. Bakınız: PKK terör örgütüne karşı Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir mücadele vermektedir. Ancak terör örgütüyle mücadelede, kendini herkesten çok "kahraman" ve "milliyetçi" gören bazı kişiler hukuk dışı yollara sapmışlardır. Ergenekon, devlet içinde çeteleşmiş ve kişisel çıkar peşinde olan mafyadır. Neo-Ergenekoncular aksi görüştedir. Onlara göre, Ergenekon salt bir çete değil, bir devlet örgütlenmesidir. Kanunsuzluğunu TSK’dan aldığı güçle yapmaktadır. Amacı darbe yaparak AKP’yi yıkmaktır. Devletle, TSK ile hesaplaşmadan bu sorunun ortadan kalkamayacağı görüşündedirler. Siz hangi gruba dahilsiniz! Şaka bir yana, Türkiye’de yıllardır yapılan ilkel soruşturma Ergenekon’da da karşımıza çıktı: Delilden sonuca gidileceğine, sonuçtan delile gidildi. Daha soruşturma aşamasında, ortada kamuoyunu ikna edecek bir delil bile yokken; yıllarca kontrgerillayla mücadele edenler-kontrgerillanın hedefi olan aydınlar, gazeteciler, akademisyenler "Ergenekoncu" olarak kamuoyu önüne çıkarıldı. Cumhuriyet mitinglerine katılanlar, Atatürkçü Düşünce Derneği, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği darbeci yapıldı! Türkiye’deki tüm AKP muhaliflerine "Ergenekon Çetesi" yaftası vuruldu. Yandaş medyanın hukuku hiçe sayan fütursuz yayınları çok kişiyi rahatsız etti. Aslında bu çevrelerin amacı, Ergenekon’u aydınlatmak değildi. Ergenekon sadece araçtı. Amaç, ulus devleti yıkıp "renkli devrimin" yolunu açmaktı. Ergenekoncuların aksine Neo-Ergenekoncular yerel değildir. Neyse. Artık hukuksal süreç başladı. Türkiye çete kamburundan kurtulmalıdır. Umarız dava terörün, siyasetin ve Neo-Ergenekoncuların gölgesinde kalmaz. Çünkü hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 O nedenle yakup cemil ve kuşçubaşı eşref gibi derin devletin unutulmazlarının devamı Abdullah çatlı ve mahmut yıldırum'dır.Her nakdar onlar kadar daha etkili bir faliyet yapmadılarsada bu türkiyenin bir gerçeğidir. Yakup Cemil ve Kuşçubaşı Eşref beyler, yabancı gizli servis ajanları tarafından eğitilip memlekette iç savaş çıkarmaya çalışan adamlar değilerdir. Abdullah Çatlı gibi Eroin satarken yakalanmadılar. İlgileri ve alakaları bile yoktur. İlk ismini saydıklarımız, kendi vatanlarının çıkarları için savaşan insanlar. Sonraki saydıklarımız ise, Türkiye'de Gladio'nun tetikçiliğini yapan insanlardır. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Ergenekon lafı mide bulandırıcı bir sözcüğe dönüştü. Ama Susurluk'tan mis gibi kokular geliyordu söylemini artık bir bırakmak ve derin devlette olan biten her şeyi savunmaktan bir vazgeçmek lazım. Çürük yumurtaların sepette kalmasını isteyen de sepeti tümden çöpe atmak isteyen kadar zarar veriyor... Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Niye böyle bir soru olmasın ki? Sizin yolunu karanlıktan geçiyorsa,karanlığa çıkan tüm hesaplarda diğer karanlıklar ile aynı yolda buluşursunuz! Mesela,uyuşturucu... PKK,dağda tarım ile uğraşmıyor,derin devletin kaynağı da belli.Sizce bunlar,hiç mi buluşmadı,yürüdükleri aynı yolda? Derin devletinizin ilk hedefi devletin kendisi oldu,sonra... Terörü nereye koyarsanız koyun bu hedefte,beni ilgilendiren arada katledilen masumlar,aydınlar,cesur insanlar... Hatta,JİTEM'inizin bir hedefi de Ersever oldu,neden acaba? Bu sizin düşünceniz... Cem ersever amerıka nın kürt devletı kurma yonundekı calısmalarına engel olusturdugu icin olduruldurülmüş olmasın ! Jitemin hedfi Ersever olmamıştır siz yine güdündem-roj-taraf ağzıyla konuşuyorsunuz. Jitemin kurucaları zaten Cem erseverlerdir....kendisini neden hedef alsın? Bu propagandalar ancak kendi zihniyetindeki insanları kandırabilir. Size göre Cem ersever nasıl biriydi ? Sizce jitem kendi kurucu adamını neden öldürsün? Cem erseverin yaptıklarını onaylıyormusunuz? öldürülmesini kınıyormusunuz? Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Yakup Cemil ve Kuşçubaşı Eşref beyler, yabancı gizli servis ajanları tarafından eğitilip memlekette iç savaş çıkarmaya çalışan adamlar değilerdir. Abdullah Çatlı gibi Eroin satarken yakalanmadılar. İlgileri ve alakaları bile yoktur. İlk ismini saydıklarımız, kendi vatanlarının çıkarları için savaşan insanlar. Sonraki saydıklarımız ise, Türkiye'de Gladio'nun tetikçiliğini yapan insanlardır. Okuduğunuz kitaplar ve kaynaklar tek taraflı olunca ,usne birde ideoloji baskısı gelince düşüncede böyle olur elbet. Abdullah çatlının uyuşturucu satamaya ihtiyacı olduğunu düşünmek ,gerçekten olaya yanlis bakmaktır. Tarihe damgasını vurmuş yakup cemil gibi bu kahramanları tanımayanlara ve adını bile duymamışlara her fırsatta bir kahramanın yapması gerktiği kahramanlıklarını her fırsatta anlatmaya çalışıyorum ve bu kahramanlarımızıda unutturmaya çalışan zihniyetlride anlayamıyorum. Diğerleri ise her ne kadar bunlarkadar olmazlarsada onlarda o insanların rkasından gidenlerdi... Bugün asla ve pkk ile mücadelede kendi duyguları ile en ön saflarda mücadele etmiş insanlardır.ister kabul edin ister etmeyin..bilen bilyor zaten...onlardan korkan zihniyetler ise zaten otada! Bunu para için yaptı diyecek zihniyetlerin olduğunu biliyorum. Bir yıldan beri terörle mücadele etmek için profesyonelleşmeye giden ordumuza geçen yıl 2000-2500 tl maaşla uzman alınacaktı,yapılan başvurulardn haberiniz varmı?bu enflasyona rağmen hedeflenen sayının 4/1 ine bile ulşılmadı. Demek oluyorki para için hiç kimse kendini hemde bu insanlar gibi riske atmaz..... Bekli o zamanda şimdiki gibi kör ideoloşi yoktu,şimdi diğr insanlar ise kör ideolojinin kurbanı olarak çeteci,uyuşturucu damgası yemiştir... Bu çeteciler kimlere zarar verdi,kimleri öldürdü? bugün istanbulda okul önlerinde uyuşturucu satan terörist zihniyetlileri yok edenler yine onlardı . her neyse zihniyet farkı...! saygılar. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 17 Şubat , 2009 Artık Ergenekon?u ben de yazabilirim! Soner Yalçın 24.08.2008 Hürriyet . . . Türkiye çete kamburundan kurtulmalıdır. Umarız dava terörün, siyasetin ve Neo-Ergenekoncuların gölgesinde kalmaz. Çünkü hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Soner yalçınıda iyi tanırız. Tarafını'da biliriz,sözde araştırmacı ama belge olarak o öyle dedi,ölmüş insanları kast derek görüştüm bana böyle dedi miş-mış vs. M akif ersoydan bile bahs ederken onun, almanları öven sözlerini kitabında yazarak baş örtüsü rahatsızlığını anlatırken,m akifin gösterildiği gibi dindar olmadığını ifade etmeye açlışıyor. bizde inandık tabiki ! Oysa bunun en güzel örneği olan ''medeniyet dediğin açmaksa bedeni desene hayvan bizdende medeni''sözlerini ve buna benzer bir çok sözlerini bilmezden gelerek,kendi zihniyetinde kendi zihniyetinin kaynağından başka kaynak okumayan zihniyetlere m.akifi böyle anlatmaya çalışıyor. Tabiki kendi zihniyetindekilerde buna alkış tutuyor.Birçok Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Ersever'i öldürenleri taniyor gibisiniz sayin mavi,cünkü baya bir iddialisiniz.Hani insan birseyleri tahmin edebilir,teori yürütebilir ama bu kadar kesin olmak ancak bilmekle mümkündür.Yoksa yaniliyormuyum? saygilarla Ersever'i öldürülenler onun bildiklerinden rahatsız olanlardır.Bunu herkes biliyor Politika Bu sizin düşünceniz... Cem ersever amerıka nın kürt devletı kurma yonundekı calısmalarına engel olusturdugu icin olduruldurülmüş olmasın ! Jitemin hedfi Ersever olmamıştır siz yine güdündem-roj-taraf ağzıyla konuşuyorsunuz. Jitemin kurucaları zaten Cem erseverlerdir....kendisini neden hedef alsın? Bu propagandalar ancak kendi zihniyetindeki insanları kandırabilir. Size göre Cem ersever nasıl biriydi ? Sizce jitem kendi kurucu adamını neden öldürsün? Cem erseverin yaptıklarını onaylıyormusunuz? öldürülmesini kınıyormusunuz? Ersever'i öldürenler yine Ersever'in kendi adamlarıdır. Çıkar ve dengeler diyelim biraz daha. Bir evlat babasını öldüremez mi?Öldürür. Benim için Ersever diğerlerinden farklı değil.Öldürülmesini bir insan olarak kınarım,yoksa .... değil.Yukarda Doğrucudavut tarafından verilen bir Soner Yalçın yazısı var.Orada sözü edilen kitabı okursanız,neden Jitem kurucusunu öldürür'ün cevabını çok iyi görürsünüz. Ben,kimsenin ağzıyla konuşmuyorum.Roj ve Gündem dahil olmak üzere,aylardır vakıf olmadığım yayın ve TV ler ile bana yanıt vermeyin. Zihniyet farkı. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 O yıllar, 1990?lı yılların başında Güneydoğu?da oluk oluk kan akıyordu. Faili meçhul cinayetlerde büyük artış vardı. Herkes canından bezmişti ve kimsenin aklına hukuk gelmiyordu.. . . Çünkü hukuk bir gün herkese lazım olacaktır. Okuduğunuz kitaplar ve kaynaklar tek taraflı olunca ,usne birde ideoloji baskısı gelince düşüncede böyle olur elbet. Abdullah çatlının uyuşturucu satamaya ihtiyacı olduğunu düşünmek ,gerçekten olaya yanlis bakmaktır. Tarihe damgasını vurmuş yakup cemil gibi bu kahramanları tanımayanlara ve adını bile duymamışlara her fırsatta bir kahramanın yapması gerktiği kahramanlıklarını her fırsatta anlatmaya çalışıyorum ve bu kahramanlarımızıda unutturmaya çalışan zihniyetlride anlayamıyorum. .............. her neyse zihniyet farkı...! saygılar. Aslında Kaplan,yazdıklarınız o kadar taraflı ki,diğer tarafı da ben yazardım ama beni yine "taraf" olarak suçlayacağınızı bildiğimden susacağım. Nasıl bir anlayış ki,öfke ile gidilen tüm yolları meşru kılıyor. Doğrucudavut'tan alıntılanan yazının,özellikle altını çizdiklerim ile bir daha okursanız....saygılar. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Evet, net ve doğru ifadeler. Bir de tabii, önemli olanın derin devletin başka ülkelerin güdümüne girip ülke çıkarlarına aykırı eylemler yapmaması gerektiğini de tekrar vurgulamak gerekir. Saygılar. Ülke çıkarlarına hizmet etmenin yolu,ülke otoritesini yok saymaktan mı geçer? Demek ki deliller yok yada karartılmış. Ama merak etmeyin onu da Ergenekonun üzerine atacaklardır. Şaşırmam!Hukuk adaletin işlerliği açıklanır.Adil olmayan bir ülke de hukukun neyini konuşacağız ki. Ergenekon=tasfiye=aldatmaca=......... Dün demokrasinin işlerliğini sorgulamaynalr bugün birer demokrasi havarisi...Vatan-Millet-Sakarya...buyrun aldatmacaya Adalet herkese....değil başına taş gelene. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Okuduğunuz kitaplar ve kaynaklar tek taraflı olunca ,usne birde ideoloji baskısı gelince düşüncede böyle olur elbet. Abdullah çatlının uyuşturucu satamaya ihtiyacı olduğunu düşünmek ,gerçekten olaya yanlis bakmaktır. Biz burada eroin satarken yakalanıp, 4,5 yıl hapis yatan bir adamdan bahsediyoruz. Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Biz burada eroin satarken yakalanıp, 4,5 yıl hapis yatan bir adamdan bahsediyoruz. Aynı zamanda yapmaz,yapamaz iftira ve akp karşıtı olduğu için tutuklandıklarını savunduğunuz gazetecileri vb de ergenekondan gördük. Onlara gelince suçlu ilan etmesiniz,görmesiniz.! O zaman sırf akp karşıtı olurlar.....işte bende o mantıktan bakıyorum. Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Biz burada eroin satarken yakalanıp, 4,5 yıl hapis yatan bir adamdan bahsediyoruz. çatlı hangi ülkede ve hangi koşullar atında eroin satarken yakalanmıştır bana söyleyebilirmisin Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 çatlı hangi ülkede ve hangi koşullar atında eroin satarken yakalanmıştır bana söyleyebilirmisin 22 Ekim 1984'te Paris'te 450 gram eroinle yakalandı. Aynı zamanda İsviçre tarafındanda Uyuşturucu kaçakçılığı suçundan aranıyordu. Bu suç yüzünden 1990'da hapisten kaçana kadar cezaevinde kaldı. Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 22 Ekim 1984'te Paris'te 450 gram eroinle yakalandı. Aynı zamanda İsviçre tarafındanda Uyuşturucu kaçakçılığı suçundan aranıyordu. Bu suç yüzünden 1990'da hapisten kaçana kadar cezaevinde kaldı. yani bu bir suç değil mi sana göre Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 yani bu bir suç değil mi sana göre Suç, arkadaşım sen ne anlatmaya çalışıyorsun onu bir yazsan ? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Yazar Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Aynı zamanda yapmaz,yapamaz iftira ve akp karşıtı olduğu için tutuklandıklarını savunduğunuz gazetecileri vb de ergenekondan gördük. Onlara gelince suçlu ilan etmesiniz,görmesiniz.! O zaman sırf akp karşıtı olurlar.....işte bende o mantıktan bakıyorum. Sn kaplan, bu konuda sizinde tam fikirim. Ergenekon suclularini AKP karsiti diye savunmak, ama diger taraftan Susurluk saniklarini mafya ce uyusturucu ticareti yaptilar diye elestirmek, konuya tarafli bakildiginin bir göstergesidir. Inandirici olabilmek icin ya her türlü kanunsuzluga karsi gelinmesi gerek, yada susulmasi. Ama birine karsi gelirken, digerini savunmak dogru degil. Alıntı
Φ taypa Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Gönderi tarihi: 18 Şubat , 2009 Suç, arkadaşım sen ne anlatmaya çalışıyorsun onu bir yazsan ? peki basit bir örnek o zaman Deniz Gezmiş te banka soymuştu sanırsam bildiğim kadarı ile hırsızlıkta bir suçtur...gerçi ben de sende o tarihte yaşamıyorduk ...okuduklarımız ve duyduklarımız... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.