Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2008 Bizim adımıza özür size mi düştü ****? Diaspora’nın askerleri boş durmuyor. Kendilerine ‘aydın’ sıfatını yakıştıran ‘karanlık’ bir grup, ‘tehcir’ hadisesi ile ilgili olarak, ‘Türk milleti’ adına, Ermenilerden “Özür diliyorum” adı altında bir imza kampanyası başlattı. Bir yıl boyunca devam etmesi planlanan ‘ihanet’ kampanyasının metninde aynen şu ifade yer alıyor: - “1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı ‘Büyük Felaket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.” Kampanyanın öncülüğünü yapan malum isimlere lütfen bir kenara not eder misiniz? Prof. Baskın Oran, Prof. Ahmet İnsel, Dr. Cengiz Aktar. Ve Ali Bayramoğlu. * * * Peki kim kimden özür dileyecek? Yıllarca gölgesinde yaşadıkları imparatorluğun savaşa girmesini fırsat bilip Rus ordusuna ‘gönüllü asker’ olarak yazılan, bir gün önce ekmeğini yiyip, suyunu içtikleri komşularını bir gün sonra, erkek-kadın, yaşlı-çocuk demeden hunharca katleden, ‘hamile’ kadınların karınlarını deşen, ‘bebekleri’ diri diri tandırlarda kızartanlar mı? Yoksa, Doğu ve Güneydoğu’da gerçekleşen katliamların ardından, taşkınlıkları önlemek için ‘tedbir’ ve ‘koruma’ amaçlı ‘tehcir’ kararı alanlar mı? Arkalarına aldıkları Amerikan, İngiliz ve Fransız emperyalizminin desteğiyle Osmanlı hükümetine baskı yapıp Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey, Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey, Diyarbakır Valisi Reşit Bey hakkında idam kararı çıkarıp, Talat ve Cemal Paşa’yı arkadan kurşunlayanlar mı? ‘ASALA’ adından bir ‘terör örgütü’ kurup, hiçbir suçu ve günahı olmayan Türk hariciyesine mensup diplomatları kalleşçe şehit edenler mi? Yoksa, ‘öksüz’ ve ‘yetim’ kalan Ermeni çocuklarını himayelerine alıp, ‘devletin en itibarlı’ eğitim kurumlarına yerleştirenler mi? Karabağ’da, Hocalı’da düzenledikleri baskınlar ile ‘binlerce’ insanın ölmesine, ‘bir milyondan fazla’ insanın ‘kaçkın’ kalmasına sebep olanlar mı? Yoksa, ‘açlık’ tehlikesi ile karşı karşıya kaldıklarında, kendilerine ‘ilk yardım elini’ uzatanlar mı? ‘Ev sahibini’ bastıran ‘hırsız’ misali, dünyanın dört bir yanında ‘para ile satın aldıkları’ işbirlikçiler vasıtasıyla ‘soykırımı tanıma’ kararı aldıranlar mı? Yoksa, “Gelin tarihçilerden oluşan bir komisyon kuralım, arşivleri açalım” çağrısı yapanlar mı? Türk devletinin ‘sınırlarını’ tanımayıp, tarihte kalan bir meseleyi ‘kan davası’ haline getirenler mi? Yoksa, ‘yeni bir sayfa’ açmak isteyenler mi? * * * Asıl gayeleri, geleceğin tarihine “Türkler de soykırımı kabullenmişti” şeklinde bir belge bırakmak olan ‘kripto’ artıklarının, gerçekte ‘Türklük’ ile herhangi bir bağları yok. Bırakın“Türküm” demeyi, “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözünden bile rahatsızlık duyuyorlar. ‘Türk milletine’ yönelik hangi ihanet girişiminin üzerinden perdeyi kaldırsanız, arkasından hep onların isimlerinin çıktığını görürsünüz. Ol hainler, yarın bir gün ‘imza’ için kapınızı çaldığında, önce yakalarına yapışıp ‘Türk milletinden’ derhal özür dilemelerini sağlayın. Sonra da o metni ağızlarına tıkayın ve deyin ki: Hiçbiriniz, kendinizi ‘Türk’ kabul etmiyorsunuz. Peki, kim oluyorsunuz da ‘Türk milleti’ adına karar vermeye kalkışıyorsunuz? ‘Bizim’ adımıza ‘özür’ dilemek size mi düştü? Size ne oluyor ****?.. İsrafil K.KUMBASAR Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Aralık , 2008 Ermenilerden özür: Türklere hainlik! Öğretim üyesi ve gazetecilerden oluşan “sözde” aydın, fakat “özde”, açıkça “vatan, millet haini, tarih kalpazanı” bir güruh, 1915’teki Ermeni tehciriyle ilgili olarak yılbaşında internette “Ermenilerden özür diliyorum” kampanyasını imzaya açacaklarmış! Bu “kampanyanın” öncüleri, her zamanki malûmlar, Prof. Ahmet İnsel, Prof. Baskın Oran, Dr. Cengiz Aktar ve Gazeteci-Yazar Ali Bayramoğlu! Bir Halil Berktay, her nedense, eksik! “Hınk deyiciler” de çok. Mesela kendi dedesi Cemal Paşa, Ermeniler tarafından Tiflis’te şehit edilen Hasan Cemal, “yıldızların ötesinden” yazarken şimdi, ihanetine, içerideki “Taraf”ta devam eden, Kandil Dağı’nda PKK elebaşlarıyla geceleyen Yasemin Çongar! Hepsi, içeride, dışarıda aynı kanalizasyonda buluşuyor! “İşgal-mütareke” dönemi, henüz açıkça daha başlamadı, ama “Etniki Eterya-Taşnak yaranı komitecileri”, “Ali Kemaller” faaliyette! İddialar Ermeni soykırımı hakkındaki, ısıtıp ısıtıp ortaya koydukları iddiaları artık cevaplayacak değilim! Bunu, yıllardır, Amerika’da, Avrupa’da, her platformda yaptım ve öyle yaptım ki, “Asala” Amerika’dayken beni öldürmek istedi! Bilal Şimşir, rahmetli Kamuran Gürün, Yusuf Halaçoğlu, Doğu Perinçek yaptılar, yapıyorlar! Yabancı bilim adamları, Prof. Bernard Lewis, Prof. Stanford Shaw ve Prof. Justin McCarthy de bu iddiaları bilimsel olarak cehreden makaleler, eserler yazdılar. Ve yazdıkları için de başları belaya girdi. Şimdi de, elimde Prof. Nazan Moroğlu’nun, “Hukuki Açıdan Ermeni Soykırımı” başlıklı mükemmel bır monografisi var! Keşke bu genişçe yayımlansa ve yabancı dillere çevrilse... Ama neye yarar, ihanet tayfası-Baskın Oran ve şürekâsı, kararlarını vermişler, gerçekler ve “arşiv belgeleri” onları ilgilendirmiyor. Bu sözde “Türk” aydınları ve Pamuk-Şafak gibi yazarlar, Ermeni soykırımı konusuna neden bu kadar “candan” odaklanmışlardır! Bu kadar vatan ve tarihe ihanet bedelsiz, ödülsüz olmaz! Bir hususa dikkati çekeyim: Önceki maksatları Türk milletine “soykırımından” dolayı özür diletmekti. Biz, sistemli “soykırımı” olmadı, zorunlu “tehcir” oldu diyorduk... Fesat taifesi şimdi alanı büyüttü; neredeyse Türk olduğumuz ve bu topraklara yerleştiğimiz için özür diletecekler! AKP Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, özür dilemenin resmi kapısını açtı: Erivan’a gitti... Bundan sonra da AB ve ABD önerileriyle, gene Erivan’a gider ve bu sefer oradaki “Soykırımı abidesine” çelenk koymaya ve defterine “Bağışlayın bizi” diye yazarsa hiç şaşmam! Hem tarihte olanlardan dolayı kim kimden özür dileyecek... Kim, kimin tarihini yargılayacak! “Soykırımı olmadı” diye kanunlar çıkarılan ülkeler söz konusu olunca! Hem, özür dilenecekse, Doğu’da Türkleri katleden Ermenilerden başka Rumlar, 1919 -1920’de Batı Anadolu’daki vahşetlerinden, 1820’de Mora’da, bir gecede 20 bin Türk’ü katlettiklerinden dolayı ve PKK, son 25 yılda binlerce vatandaşımızı öldürdüğü için Türklerden özür dileyecekler mi? Demek istediğim ASALA’nın öldürdüğü 50 diplomatımız konusunda kim özür dileyecek... Bizim sözde aydınlarımız neden hiç bu konulara değinmezler! Çünkü geliri yok! Oran “Yüzyılın son çeyreğinde, Ermenilerin Türkleri öldürdüğüne dair hiçbir örnek hatırlayamıyorum” diyor. Ben, ona babamdan duyduğum birini hatırlatayım: Maraş’ta Fransız üniformalı Taşnak komitacılarının, Türk kadın ve çocuklarını bir camiye doldurup nasıl yaktıklarını... Bütün bunlar bir tarafa, benim asıl anlayamadığım, daha doğrusu anladığım, bu sözde aydınların nerden ve nasıl türedikleri ve “nesepleri”! “Oran”mı yoksa “Oral”mı soruyor; “Osmanlı’nın alfabesini bile reddeden bu ülke, Osmanlı’nın bu en büyük günahına neden artık sahip çıkmasın?”. Asıl soru bu millet sizin gibi millet ve vatan hainlerine ne yapacak ve beyinlerini yalanlarınızla doldurduğunuz gençlerimize ne olacak. Baskın Oran’a gelen mesajlardan anlaşılıyor ki, onlar da “yumuşamışlar”! Son sözüm: Hepiniz “Hrant Dink’siniz, Ermenicisiniz”; biz hepimiz “Türk’üz” ve de bu ülkenin sahipleriyiz.....! Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gazeteci Ali Bayramoğlu, öğretim üyeleri Prof. Dr. Baskın Oran, Prof. Dr. Ahmet İnsel ve Dr. Cengiz Aktar'ın öncülüğünde başlatılan "Ermeni Kardeşlerimden Özür Diliyorum" imza kampanyası... Kampanya 1915 yılında pek çok Ermeni'nin hayatını kaybettiği olaylar nedeniyle Ermeni halkından özür dilemeyi amaçlıyor. "1915'te Osmanlı Ermenilerinin maruz kaldığı 'Büyük Felaket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum" şeklindeki metnin katılanlar tarafından imzalanmasıyla gerçekleştirilecek kampanyada internet bağlantısı olmayanların imzalarının da elden toplanması amaçlanıyor. Kampanyaya aralarında mimar, mühendis, doktor, gazeteci, öğretim üyesi ve sanatçının bulunduğu yüzden fazla isim destek verdi. Kampanyanın bir yıl sürdürülmesi planlanıyor. alıntı Sözüm ona adına aydın denilen karanlık insanların hangi amaca hizmet ettiği belli olmayan bir kampanyası,neyin ıspatı neye yaranma derdidir anlayabilmiş değilim,ne idiğü belli bir kaç kişinin bir araya toplanarak akılları sıra ülkelerinin utanacağı bir suçu olduğunu göstermeye çalışmaları....bu ihanet değilde nedir?Ermenilerin yıllardır sözde soykırım söyletinlerine açıktan destek vermek,sonrada bunu kardeşilik,insanlık olarak halka empoze etmeye çalışmak.. Ermenilerden bir özürde ben dileyeyim.Karabağı kan gölüne çevirip acımasızca katlettiğiniz soydaşlarımıza sahip çıkamadığımız için kurşunlarınız ile can veren diplomatlarımızın hesabını soramadığımız için Anadoluda yaptığınız sayısız zulum işkence ve katliamlara rağmen sizlere karşı hiç bir şey olmamış gibi davrandığımız için özür diliyoruz.. Alıntı
Φ MeRVe58 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 benden kim ozur dileyecek peki kim bunun icin kampanya baslatacak ulkemden uzakta dogup buyudum kendi dilimi doru durust konusup yazip anlamiyorum yilda bi sefer tatil icin gelme sansim oluyo yada olmuyo ulkeme geldiyimdede bi yabanciymisim gibi bakiliyo niye kimse benim icin bi kampanya baslatmiyo benim gunahim ne Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Sözde Aydınım diye geçinenlerle görüşme fırsatım olsaydı'da o yılların canlı tarihi olan babaannem ile görüştürseydim... Ermeniler köylerimizi basmaya geldiğinde o cocuk canlarıyla kura nehrinin buzlarının altında günlerce nasıl beklediklerini anlatsaydı. Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Sözde Aydınım diye geçinenlerle görüşme fırsatım olsaydı'da o yılların canlı tarihi olan babaannem ile görüştürseydim... Ermeniler köylerimizi basmaya geldiğinde o cocuk canlarıyla kura nehrinin buzlarının altında günlerce nasıl beklediklerini anlatsaydı. değilmi..bizim buralardada hala yaşlı insanlar kötü bir insandan bahsederken yada tasvirlerken dişlerini sıkar "ermeni" derler.. Çok yaşlı bir nineden dinlemiştim Allah rahmet eylesin "bize rus askerleri hiç kötülük yapmadı ki"derdi "ama onlar gidipte ermeniler gelince neler gördü bu gözler"diye anlatır ağlardı.. Şimdi kendini bilmez bir kaç çıkarcı onlardan özür dileyecekmiş!!!dilesin umurumda değil ama kimse kalkıpta onların adını tek tek sayıp falanca fişmanca özür diledi demeyecek Türk'ler özür diledi denilecek peki bende o zaman diyemezmiyim ki sen kimsin ki benim adıma kalkıpta konuşabiliyorsun bu hakkı sana kim verdi yada nereden aldın benim kimseye bir özür borcum yok tam tersi özür dileyecek olan değil özür dilenecek kişiler bizleriz. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Dikkat ederseniz Ermeni kardeslerimiz diyorlar,demek ki Ermenilerle kardesmisler.Ermenilerle kardes olanlarin Türklerle akrba olmasi mümkünmüdür,tabiiki degil.Bu nedenle onlarin ve onlarin baslattigi bu kampanyaya adi Türkce olsun veya olmasin kim imza koyuyorsa,Türklerle bir ilisikleri yok demektir,O zaman birakin kardes krdesten özürmü dileyecek baska seymi yapacak yapsinlar.Türk olan o kampanyaya imza vermez cünkü Ermenilerin katlettigi yarim milyon Türk'ün ******. saygilarla Alıntı
Φ kaplan-200 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 İŞTE ASALA'NIN ŞEHİT ETTİĞİ DİPLOMATLARIMIZ MEHMET BAYDAR 27 Ocak 1973 Los Angeles / ABD Türk vatandaşlarına yönelik Ermeni saldırıları, 1973 yılında başladı. Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi. Elinde bulunan Abdülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan, iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü. Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan, 31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı. Yanikiyan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra öldü. Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonra bir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu. BAHADIR DEMİR 27 Ocak 1973 Los Angeles / ABD Türk vatandaşlarına yönelik Ermeni saldırıları, 1973 yılında başladı. Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR, 78 yaşındaki Amerikan uyruklu ermeni Gurgen (Karakin) Yanikiyan tarafından şehit edildi. Elinde bulunan Abdülhamit'e ait bir tabloyu Türkiye'ye armağan etmek istediğini bildirerek, Baydar ve Demir'i Santa Barbara'daki Baltimore Oteline davet eden Yanikiyan, iki diplomatı otelde silahla üzerlerine ateş açarak öldürdü. Cinayetten sonra tutuklanan ve müebbet hapis cezasına çarptırılan Yanikiyan, 31 Aralık 1984 tarihinde af ile serbest bırakıldı. Yanikiyan, serbest kaldıktan kısa bir süre sonra öldü. Türk diplomatlara karşı ilk saldırı olarak nitelenen bu olay, daha sonra bir cinayetler zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörüne örnek oluşturdu. DANİŞ TUNALIGİL 22 Ekim 1975 Viyana / Avusturya Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş TUNALIGİL, büyükelçiliği basan 3 terörist tarafından şehit edildi. 20 Şubat 1975'de Beyrut'taki THY bürosu bombalandı. Olayı, Gizli Ermeni Ordusu Esir Yanikiyan Gurubu üstlendi. Olay yerine bırakılan mektupta, "Ermenilerin haklı davasında emperyalistlere karşı mücadele edileceği, eylemlerin Türkiye, İran ve ABD'yi hedef alacağı, bu bombalama eyleminin de bir başlangıç olduğu" bildirildi. 22 Ekim 1975 tarihinde, otomatik silahlı 3 kişi, Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği'ne girerek kapıdakileri etkisiz hale getirdikten sonra Büyükelçi'nin makam odasına girdiler. Burada Daniş Tunalıgil'e Türkçe, "Siz Sefir misiniz?" diye soran ve "Evet" yanıtını alan saldırganlar, Tunalıgil'i otomatik silahlarla taradılar. Tunalıgil, olay yerinde can verdi. 3 terörist, hızla binadan çıkarak, bir otomobille uzaklaştılar. İSMAİL EREZ 24 Ekim 1975 Paris / Fransa Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. TALİP YENER 24 Ekim 1975 Paris / Fransa Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında katledildi. Büyükelçi Erez'in makam aracı, yerel saatle 13.30 sıralarında Büyükelçilik yakınındaki Seine Nehri üzerindeki Bir Hakeim Köprüsü'nde pusuya düşürüldü. İsmail Erez ve makam şoförü Talip Yener, otomatik silahlarla taranarak öldürüldü. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. OKTAR CİRİT 16 Şubat 1976 Beyrut / Lübnan Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT, bir salonda otururken, Ermeni terörizminin kurbanı oldu. Saldırıyı ASALA üstlendi. ASALA ilk kez bu cinayetle adını ortaya attı. TAHA CARIM 9 Haziran 1977 Roma / İtalya Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahının önünde iki teröristin açtığı ateş sonucu öldü. Saldırıyı bu kez "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. NECLA KUNERALP 2 Haziran 1978 Madrit / İspanya Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla KUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. Bu olayda, ilk kez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yönelik saldırısı sırasında öldü. Makam Şoförü İspanyol Atonio TORRES, teröristlerin kurşunlarına hedef oldu. BEŞİR BALCIOĞLU 2 Haziran 1978 Madrit / İspanya Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla KUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU, hayatlarını kaybettiler. Saldırıyı "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgüt üstlendi. Bu olayda, ilk kez bir yabancı da Ermeni teröristlerin Türklere yönelik saldırısı sırasında öldü. Makam Şoförü İspanyol Atonio TORRES, teröristlerin kurşunlarına hedef oldu. AHMET BENLER 12 Ekim 1979 Lahey / Hollanda Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER, silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Olayı bu kez hem "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" hem de ASALA ayrı ayrı üstlendi. YILMAZ ÇOLPAN 22 Aralık 1979 Paris / Fransa Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi. Bu olay, Ermeni terörizminin Paris'teki ikinci saldırısı oldu. Olaydan sonra haber ajanslarına telefon eden bir kişi, Roma, Madrit ve Paris'teki eylemlerden "Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları" adlı örgütün sorumlu olduğunu bildirerek, "Türk Hükümeti Ermenilere hak tanımadığı için Avrupa'daki Türk diplomatlarını öldürüyoruz" dedi. GALİP ÖZMEN 31 Temmuz 1980 Atina / Yunanistan Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14 yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMEN olaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı bu kez ASALA üstlendi. NESLİHAN ÖZMEN 31 Temmuz 1980 Atina / Yunanistan Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14 yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN, bir teröristin silahlı saldırısı sonucu katledildiler. Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğulları Kaan ÖZMEN olaydan yaralı olarak kurtuldular. Saldırıyı bu kez ASALA üstlendi. ŞARIK ARIYAK 17 Aralık 1980 Sidney / Avustralya Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisi Engin SEVER, Ermeni terörizminin kurbanı oldular. 1980 yılında ayrıca; - 6 Şubat'ta Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu. - 17 Nisan'da Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular. - 26 Eylül'de Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk BAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. ENGİN SEVER 17 Aralık 1980 Sidney / Avustralya Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisi Engin SEVER, Ermeni terörizminin kurbanı oldular. 1980 yılında ayrıca; - 6 Şubat'ta Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu. - 17 Nisan'da Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular. - 26 Eylül'de Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk BAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. REŞAT MORALI 4 Mart 1981 Paris / Fransa Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile din görevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi. Bu olay ile Ermeni terörizminin, Paris'teki üçüncü katliamı oldu. Türkiye, Türk diplomatlarını etkin bir şekilde korumadığı için Fransa'ya protesto notası verdi. TECELLİ ARI 4 Mart 1981 Paris / Fransa Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile din görevlisi Tecelli ARI, Çalışma Ataşeliği'nden çıkıp arabaya binecekleri sırada 2 teröristin saldırısına uğradılar. Moralı saldırı sırasında hayatını kaybederken, din görevlisi Arı, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü. Saldırıyı ASALA üstlendi. Bu olay ile Ermeni terörizminin, Paris'teki üçüncü katliamı oldu. Türkiye, Türk diplomatlarını etkin bir şekilde korumadığı için Fransa'ya protesto notası verdi. M. SAVAŞ YERGÜZ 9 Haziran 1981 Cenevre / İsviçre Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş YERGÜZ, evine gitmek üzere konsolosluktan ayrıldıktan hemen sonra uğradığı silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Saldırıyı ASALA üstlendi. Olaydan sonra yakalanan Lübnan uyruklu Ermeni terörist Mardiros Camgozyan, 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. CEMAL ÖZEN 24 Eylül 1981 Paris / Fransa Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal ÖZEN'i öldürdüler, Başkonsolos Kaya İNAL'ı yaraladılar. Ermeni teröristler, Türkiye'de siyasi tutuklu 12 kişinin salınarak Paris'e getirilmesini istediler. İsteklerinin kabul edilmeyeceğini anlayan teröristler 15 saat sonra polise teslim oldular. Türkiye, Fransa'yı bir kez daha uyarırken, Fransa da saldırıyı kınadı. Olayı ASALA üstlendi. Saldırıyı gerçekleştiren 4 ermeni terörist, Vasken Sakosesliyan, Kevork Abraham Gözliyan, Aram Avedis Basmaciyan ve Agop Abraham Turfanyan, 31 Ocak 1984'de Fransa'da 7'şer yıl hapis cezasına çarptırıldılar. Mahkemenin sonucu Türkiye'de büyük tepkiyle karşılandı. 1981 yılında ayrıca; - 2 Nisan'da Türkiye'nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğu apartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. - 25 Ekim'de Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi Gökberk Ergenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafif yaralarla kurtuldu. KEMAL ARIKAN 28 Ocak 1982 Los Angeles / ABD Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN öldürüldü. Arıkan'ın katili Taşnak militanı Hampig Sasunyan, müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 08.04.1982 Ottava / Ottawa / Ticaret Müşaviri / Counsellor for Commercial Affairs Kani GÜNGÖR ORHAN GÜNDÜZ 4 Mayıs 1982 Boston / ABD Türkiye'nin Boston Fahri Konsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlı saldırıda öldü. ERKUT AKBAY 7 Haziran 1982 Lizbon / Portekiz Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi. ATİLLA ALTIKAT 27 Ağustos 1982 Ottawa / Kanada Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlı saldırı sonucu öldü. BORA SÜELKAN 9 Eylül 1982 Burgaz / Bulgaristan Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN katledildi. 1982 yılında ayrıca; - 8 Nisan'daTürkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Kani GÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı. - 21 Temmuz'da Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'e konutu önünde silahlı saldırı düzenlendi. Demirer, olaydan yara almadan kurtulurken, saldırgan yaralı olarak yakalandı. - 7 Ağustos'da ASALA'ya bağlı 2 terörist Ankara Esenboğa Havalimanında düzenlediği silahlı baskında 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu, Ermeni terörizminin Türkiye'deki ilk eylemi oldu. ESENBOĞA OLAYI NADİDE AKBAY 7 Haziran 1982 Lizbon / Portekiz Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY otomobilinde uğradığı silahlı saldırıda öldü. Otomobilde bulunan eşi Nadide AKBAY, yaralı olarak kaldırıldığı hastanede bir süre sonra yaşamını yitirdi. GALİP BALKAR 9 Mart 1983 Belgrad / Yugoslavya Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR'a 2 terörist tarafından 9 Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi. Olayda ağır yaralanan BALKAR, 11 Mart'ta hayatını kaybetti. Olayda, bir Yugoslav öğrenci de öldü. Saldırıyı yapan Kirkor Levonian ile Raffi Aleksandre Elbekian, olaydan tam bir yıl sonra 9 Mart 1984'de 20'şer yıl ağır hapis cezasına çarptırıldılar. DURSUN AKSOY 14 Temmuz 1983 Brüksel / Belçika Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeni teröristlerce katledildi. CAHİDE MIHÇIOĞLU 27 Temmuz 1983 Lizbon / Portekiz Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı ve bina içindekiler rehin alındı. Baskın sırasında büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev MIHÇIOĞLU'nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti. Portekiz polisi, düzenlediği operasyonla rehineleri kurtardı, 5 teröristi de öldürdü. Saldırıyı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. Örgüt, teröristlerin öldürülmesi nedeniyle Portekiz Başbakanı Mario Soarez'i ölümle tehdit etti. 1983 yılında ayrıca; - 16 Haziran'da İstanbul Kapalıçarşı'da bir terörist tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı. Saldırgan, olay yerinde öldürüldü. Olayı bir ermeni teröristin yaptığı anlaşıldı. - 15 Temmuz'da THY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bomba patladı. Olayda, 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçli olmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı. Bu olay tarihe "Orly Katliamı" olarak geçti. IŞIK YÖNDER 28 Nisan 1984 Tahran / İran Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER'in eşi, İran ile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALA militanı tarafından öldürüldü. ERDOĞAN ÖZEN 20 Haziran 1984 Viyana / Avusturya Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Olayı, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. EVNER ERGUN 19 Kasım 1984 Viyana / Avusturya Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Evner ERGUN, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu öldü. Bu olayı da, "Ermeni Devrimci Ordusu" adlı örgüt üstlendi. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Eleştiri getirirken,lütfen biraz yapıcı olalım;inanın ki verilen tepkiler kendi açınızda haklı olsa da oldukça ''vurdu,kırdı'' tipinde... Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Baslatilan bu ozur kampanyasini hic bir zaman dogru bulmuyorum ama eklemedende gecemeyecegim.. Adi uzerinde aydinlar onlar hic bir zaman yanlis yapmazlar daha bir kac gun evvel aydin gazetecinin birisi busha ayakkabisini atarken hepiniz ona alkis tutup anlindan operken bugun turk aydinlari sozde ermeniler adina bir ozur kampanyasi baslatiyor ve siz bu aydinlari neredeyse degil vatanhaini ilan edeceksiniz neden peki bunuda bir aciklarmisiniz adam akilli sonucta iki farkli yerde iki farkli olay oluyor birini yere goge sigdiramiyorsunuz.. Demek bize karsi yapilan bir yanlisi hazmedemezken baskalarina yapilani cok kolay mideye sindirebiliyoruz demem suki bize yapilmasini istemedigimiz seyleri baskalarina yapildiginda hemen heyecana kapilip alkis tutup kahraman ilan etmeyelim saygilar Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Eleştiri getirirken,lütfen biraz yapıcı olalım;inanın ki verilen tepkiler kendi açınızda haklı olsa da oldukça ''vurdu,kırdı'' tipinde... vurdu kırdı tipi ile kasdınız ne, ben şahsen anlamadım.. Hepimizin bence bu noktada hassasiyetinin oluşmasında en büyük etken, Tarihimizin içinden çıkmış yaşlılarımızın birebir aktarımları ve olmayan çarpıtma bir iddiaya artık tahammül sınırımızın zorlanması.İstenilen iyice kızışalım ve büyük olaylar başlasın bu ülkede.. Hatta bir iç savaş falan çıksın. Kusura bakmayın ama size çok ürkütücü gelsede bence silkelenmek için , temizlenmek için artık bu millet bişeyleri gerçekleştirmeli. Şu an bütün gidişatımız ,tamamen, daha da dışa bağımlı, güçsüz hallere ilerlememiz, milletin günden güne fakirleşmesi yönünde tam gaz sömürge devletiyiz.. Bi ordan mevzu bi burdan, bi sağ-sol, bi türk-kürt, bi alevi -sünni, bi şeriatçı-laik , bi şu bi bu , bi arada ermeni mevzusu, ya ne olacaksa olsun .. Allah aşkına ne patlayacaksa patlasın şu ülkede.. Bi de bizler çıkıp konuşalım, kimden ne özrü bekliyorlarmış, gelsinler bi de bize sorsunlar, ... fındık hesabı, tabi yerse... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felâket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum. Destekleyenler Adalet Ağaoğlu Baskın Oran Ersin Salman Hüsamettin Onanç Mustafa Arslantunalı Semra Somersan Adnan Ekşigil Bejan Matur Ertuğrul Kürkçü Hüseyin Hatemi Mustafa Suphi Erden Şenol Karakaş Ahmet Çakmak Berat Günçıkan Esra Mungan Hüsnü Öndül Mustafa Yasacan Şerafettin Elçi Ahmet Çiğdem Betül Tanbay Evin Doğu İbrahim Betil Naci Kutlay Şeyhmus Diken Ahmet Evin Bilge Contepe F. Levent Şensever İbrahim Kaboğlu Nail Satlıgan Sezgin Tanrıkulu Ahmet İnsel Bülent Atamer Fahri Aral İhsan Dağı Necmiye Alpay Şirin Tekeli Ahmet İsvan Bülent Aydın Faruk Bildirici İpek Çalışlar Nedim Gürsel Suavi Aydın Ahmet Kuyaş Burhan Şenatalar Fatma Tülin Işıl Kasapoğlu Neşe Düzel Şükrü Erbaş Akif Kurtuluş Canan Tolon Fazıl Hüsnü Erdem Jülide Kural Nil Mutluer Süleyman Göncü Aksu Bora Celal Başlangıç Fehim Caculi Kemal Gökhan Gürses Nilgün Toker Tahsin Yeşildere Alaz Kuseyri Cem Mansur Ferda Balancar Kemal Göktaş Nilüfer Göle Tanıl Bora Ali Arif Cangı Cem Özdemir Ferda Keskin Kezban Hatemi Nurhan Yentürk Tarhan Erdem Ali Bayramoğlu Cemil Koçak Ferhat Kentel Koray Çalışkan Ömer Faruk Gergerlioğlu Tarık Ziya Ekinci Ali Nesin Cengiz Aktar Fethiye Çetin Koray Düzgören Ömer Laçiner Temel İskit Alper Görmüş Cengiz Alğan Fikret Adanır Korhan Gümüş Ömer Madra Tuba Çandar Amberin Zaman Cengiz Çandar Fikret Başkaya Lale Mansur Oral Çalışlar Tuna Kiremitçi Arzu Başaran Cezmi Ersöz Fikret Toksöz Levent Yılmaz Orhan Koçak Ümit Fırat Asaf Savaş Akat Çiğdem Mater Filiz Ali Leyla İpekçi Orhan Miroğlu Ümit Güney Aslı Erdoğan Coşkun Aral Filiz Koçali Leyla Neyzi Orhan Silier Ümit Kardaş Atila Eralp Deniz Türkali Füsun Üstel Mahir Günşiray Osman Köker Ümit Kıvanç Atilla Birkiye Derya Alabora Gencay Gürsoy Mahmut Temizyürek Osman Murat Ülke Ümit Şahin Atilla Yayla Dilek Kurban Gila Benmayor Mebuse Tekay Oya Aydın Umut Özkırımlı Attila Tuygan Doğan Özgüden Gönül Dinçer Mehmet Demir Oya Baydar Ünal Ünsal Aydan Baktır Doğan Tarkan Gülçin Santırcıoğlu Mehmet Güleryüz Özlem Dalkıran Vedat Yıldırım Aydın Cıngı Doğu Ergil Güllü Aybar Mehmet Soylu Perihan Mağden Yahya Madra Ayhan Aktar Ebru Erkekli Gülseren Onanç Mehmet Ural Pınar Selek Yalçın Ergündoğan Ayhan Bilgen Ece Temelkuran Günay Göksu Özdoğan Melek Göregenli Piyale Madra Yaman Yıldız Ayla Gürsoy Edhem Eldem Gürhan Ertür Mesut Saganda Ragıp Duran Yasemin Çongar Aylin Aslım Emine Algan Habib Bektaş Mine G. Kırıkkanat Rasim Ozan Kütahyalı Yasemin Göksu Ayşe Batumlu Emine Uşaklıgil Hadi Uluengin Mithat Sancar Roni Margulies Yavuz Bingöl Ayşe Berktay Emrullah Beytar Hakan Tahmaz Mücteba Kılıç Şahin Alpay Yavuz Önen Ayşe Buğra Enis Batur Haldun Dostoğlu Muharrem Erbey Şanar Yurdatapan Yeliz Kızılarslan Ayşe Erzan Eren Keskin Hale Akay Muhsin Kızılkaya Şebnem K.Fincancı Yıldıray Oğur Ayşe Gözen Ergin Cinmen Hale Soygazi Murat Belge Şebnem Sönmez Yıldız Önen Ayşe Kadıoğlu Ergün Eşsizoğlu Hale Tenger Murat Çelikkan Şehbal Şenyurt Yücel Sayman Ayşe Önal Erkan Goloğlu Halil Berktay Murat Morova Selçuk Demirel Yusuf Alataş Aziz Gökdemir Erkan Şen Hasan Cemal Murat Paker Selim Deringil Zeynep Tanbay Barış Pirhasan Erol Katırcıoğlu Hidayet Şefkatli Tuksal Murathan Mungan Semih Kaplanoğlu Zozan Özgökçe özür dileme kısmı hakkında bilgisi olmayanlar için ekleyeyim,en azından neyi tartıştığımızı bilelim. Politika ve diğer forumdaşlarım;demek istediklerim çok açık.Ne dediğimi de çok iyi biliyorum;ne için dediğimi de...eleştirilerinize yarın akşama kadar cevap veremeyeceğim;yalnız yazackalrımı düşüneceğimden değil,söyleyecek çok sözüm olduğundan.Nitekim yarın gitmem gereken bir iş var,hemen PC başından kalkmalıyım...hepinize sevgiler;iyi geceler Alıntı
Φ ftoyd Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 17 Aralık , 2008 .. . özür dileme kısmı hakkında bilgisi olmayanlar için ekleyeyim,en azından neyi tartıştığımızı bilelim. Politika ve diğer forumdaşlarım;demek istediklerim çok açık.Ne dediğimi de çok iyi biliyorum;ne için dediğimi de...eleştirilerinize yarın akşama kadar cevap veremeyeceğim;yalnız yazackalrımı düşüneceğimden değil,söyleyecek çok sözüm olduğundan.Nitekim yarın gitmem gereken bir iş var,hemen PC başından kalkmalıyım...hepinize sevgiler;iyi geceler [/size] Liste için teşekkürler bu arada, bilmek lazım tabi bu listeyi.. Emin olun ezberleyeceğim her satırını.. 24 nisan 1915 .. bin kere yaşansa bin kere aynı şeyle karşılaşacaklar.. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Baslatilan bu ozur kampanyasini hic bir zaman dogru bulmuyorum ama eklemedende gecemeyecegim.. Adi uzerinde aydinlar onlar hic bir zaman yanlis yapmazlar daha bir kac gun evvel aydin gazetecinin birisi busha ayakkabisini atarken hepiniz ona alkis tutup anlindan operken bugun turk aydinlari sozde ermeniler adina bir ozur kampanyasi baslatiyor ve siz bu aydinlari neredeyse degil vatanhaini ilan edeceksiniz neden peki bunuda bir aciklarmisiniz adam akilli sonucta iki farkli yerde iki farkli olay oluyor birini yere goge sigdiramiyorsunuz.. Demek bize karsi yapilan bir yanlisi hazmedemezken baskalarina yapilani cok kolay mideye sindirebiliyoruz demem suki bize yapilmasini istemedigimiz seyleri baskalarina yapildiginda hemen heyecana kapilip alkis tutup kahraman ilan etmeyelim saygilar Hangi yanlıştan bahsediyorsunuz,? sayin, yakışıklı,? 1915, ermenilerin türkleri katlettiği yıldır, hemde özellikle kürt kökenli müslüman kardeşlerimizi. Ermeniler osmanlıyı arkadan vurmuştur, osmanlı gülmü verseydi, iyi becerdin nasılda katlettin diye. Osmanlının diğer kavimlere nasıl davrandığı ortada. ispanyadan Yahudileri getiren osmanlı, zulümden korumak için. Milleti sadika dedikleri bir kavme neden soy kırım uygulasın durduk yerde. 1. dünya savaşına giden osmanlı köylerini, ateşe verenler ermeniler. Halkını katleden onlar. Tüm bu olaylar olurken. Osmanlı gülmü verseydi, kıyasladığınız şey tamamen farklı. Irak konusunda hele tamamen farklı. saygılarımla. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Baslatilan bu ozur kampanyasini hic bir zaman dogru bulmuyorum ama eklemedende gecemeyecegim.. Adi uzerinde aydinlar onlar hic bir zaman yanlis yapmazlar daha bir kac gun evvel aydin gazetecinin birisi busha ayakkabisini atarken hepiniz ona alkis tutup anlindan operken bugun turk aydinlari sozde ermeniler adina bir ozur kampanyasi baslatiyor ve siz bu aydinlari neredeyse degil vatanhaini ilan edeceksiniz neden peki bunuda bir aciklarmisiniz adam akilli sonucta iki farkli yerde iki farkli olay oluyor birini yere goge sigdiramiyorsunuz.. Demek bize karsi yapilan bir yanlisi hazmedemezken baskalarina yapilani cok kolay mideye sindirebiliyoruz demem suki bize yapilmasini istemedigimiz seyleri baskalarina yapildiginda hemen heyecana kapilip alkis tutup kahraman ilan etmeyelim saygilar gerçekten o gazetecinin Bush'a fırlattığı ayakkabı, bushtan fazla bushcuların canını acıtmış. Şimdi ne alakası ne benzerliği, hangi ortak noktası var diye sormazlar mı adama ? Kim "aydınlar hiçbir zaman yanlış yapmazlar" gibi bir iddiada bulunmuş. Veya bugüne kadar böyle bir söz bir deyim mi var ? Bush'a ayakkabı fırlatan gazeteci ile, Ermenilerden özür dilemek için kampanya başlatan aydınların, eylemleri arasında , ne gibi bir benzerlik var ? Yazarken yazdığımızı önce bir kendimiz okuyalım ya. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Şimdi bu konuda, genel benim gördüğüm iki taraftan ortaya atılan keskin söylemlerin ikiside yanlış. Bir taraf bunun bir soykırım olduğunu iddia ediyor. Öbür taraf ise hiç böyle bir olay yaşanmamış gibi davranıyor. 1915'te yaşananlar. 1915'te yaşanmıştır. Ne yaşandığı ve ne olduğu, Türkiye'nin bugünkü durumu, Asala terör örgütünün yaptıkları, Ermeni diasporasının yaptıkları, Ermenistan'ın nasıl davrandığına göre değişmez. O yaşanmış ve bitmiştir. O olaydan sonra gerçekleşen olaylar üzerinden 1915 olaylarını değerlendiremeyiz. Böyle bir değerlendirmede olmaz. Zaten genel olarak Soykırım iddialarına karşı, Asala terör örgütünün 1915 olaylarından 70 yıl sonra yaptıklarını koymak. Ya da 1915 olaylarından sonra Ermeni ordularının işgali sırasında yaşananları yokmak saçma ve bir yanıyla acıdır. Acı olan yani. Bizim gençlerimiz tarihini bilmemektedir. Okumamaktadır.Bu sebeple Kendisini savunamamaktadır derdini anlatamamaktadır. Artı, sanki soykırımı kabul edip "onlarda bize yaptı" şeklinde bir karşı savunma gibi durmaktadırki. Saçmalığın daniskasıdır. 1915 olayları, 70 yıl sonra Asala'nın ne yaptığı, bugün ermenistanın nasıl davrandığı falanla filanla değerlendirilemez. 1915 olayları, yaşandığı zamanın konjonktürü, öncesinde neler olduğu, ve ermenilerin soykırım iddiasında bulunduğu vakada ne yaşandığıyla değerlendirilir. Açık söylüyorum Türk gençlerinin bu forumda yazanlarda dahil. %95'i o tarihlerde tam olarak ne yaşandığını ve ne olduğunu bilmemektedir. Bilmemektedir hiçbir fikri yoktur. Ben bu forumda, olayların Kurtuluş savaşı sırasında yaşandığını sananlarıda gördüm. Cumhuriyet döneminde yaşandığını sananlarıda gördüm. Osmanlı ile Ermenistan Orduları arasında savaş olduğunu bilmemeyeninide gördüm. Tehcirin kelime olarak ne anlama geldiğini bilmeyip "Tehcir falan olmamıştır, vatan hainimisin sen bunlar ermenilerin iddiaları" diyenide gördüm. Tehcir yasasının Atatürk tarafından çıkarılıp onun emir verdiğini sananlarıda gördüm. Genel tablo ise bu. Bizim ülkemizin gençleri kendi tarihleri konusunda hiç lafı esirgeme ihtiyacı duymuyorum CAHİLDİR, OKUMAMIŞTIR... Bu yüzden, kendi ülkesinin tezlerini savunmayı bırakalım. Kendi ülkesinin , kendi tarihçilerinin tezlerini dahi bilmemektedir. O yüzden verebildikleri tepki. Asala şunu yaptı? Ermeni diasporası şöyle yapıyor şeklindedir. Buda bir savunma bile değildir. Bir sonraki iletimde kabaca olayın sebepleri ve nasıl gerçekleştiğine değineceğim. Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 UĞUR MUMCU'DAN GİZLİ BELGELERLE ERMENİ OLAYI "Tarih tekerrürden ibarettir" demişler de, Mehmet Akif de "Tarihten ders alınsaydı, tekerrür eder miydi hiç?" deyip işin aslını ortaya koymuştu. Bundan neredeyse bir asır önce Atatürk Ermeni olaylarıyla ilgili şöyle konuşmuştu: Ermeni meselesi denilen ve Ermeni milletinin gerçek çıkarlarından ziyade dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre halledilmek istenen mesele, Kars Anlaşması'yla en doğru çözüm şeklini buldu. Asırlardan beri dostane yaşayan iki çalışkan halkın dostluk bağları memnuniyetle tekrar kuruldu. Mustafa Kemal Atatürk 11.3.1922, TBMM Üçüncü Toplanma Yılı Açış Konuşması) Ve bakalım bundan tam 23 sene önce bu konuda Uğur Mumcu neler yazmış... Gizli Belgelerle... Şu olaylara bakın: ABD Dış İlişkiler Komisyonu, Türkiye'ye yapılacak askeri yardımı Kıbrıs konusunda verilecek bir ödüne bağlıyor. Bu yapılırken, ABD Kongresi'nde 24 Nisan tarihinin "Soykırım Günü" olarak ilanı için önergeler veriliyor. Fransa'da ise soykırım savlarının ders kitaplarına konması için hazırlıklar yapılıyor. Aynı günlerde, Ermeni terör örgütleri eylemlerini sürdürüyor. Bütün bunlardan sonra ABD yönetimi uluslararası terörden söz edebiliyor. 24 Nisan tarihi soykırım günü olarak ilan edilecekmiş. Sanki ABD'nin Vietnam'daki, Fransa'da, Cezayir'deki insanlık suçlarını unutturdular. Sanki ABD yönetimi, Şili'de halkoyu ile seçilmiş Devlet Başkanı Allende'nin CIA darbesi ile devrilmesinin hiç anımsanmayacağını sanıyor. Sanki ABD'nin Grenada'ya, daha düne kadar yakın bir zamanda Fransa'nın Çad'a asker göndermelerinin hiç ama hiç akla gelmeyeceği düşünülüyor. Ermeni olayını, bugün için uluslararası terörün bir parçası olarak görüyor ve bunun için bütün devletleri ortak bir savaşa çağırıyoruz. Yok, eğer Ermeni sorununun dünü, önceki günü karıştırılırsa, Amerikalı dostlarımız bundan hiç hoşnut kalmazlar. İsterseniz, bu konuda birkaç tarihsel belgenin satır başlarını aralayalım: İngiliz Kraliyet Matbaası tarafından basılan Birinci Dünya Savaşı ile ilgili gizli belgeler, Erol Ulubelen tarafından Türkçeye çevrilmiş, önce Doğan Avcıoğlu'nun yönetimindeki Yön dergisinde yayınlanmış, daha sonra kitap olarak basılmıştır. İkinci basımı Çağdaş Yayınları tarafından yapılan "İngiliz Belgeleriyle Türkiye" kitabında, Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermenilerin Amerikalılarca nasıl desteklenip kışkırtıldıklarını gösteren belgelere yer verilmiştir. Okuyalım: Gizli Belge: Sayfa 735, belge 492. Amiral Webb'den Lord Curzon'a yazılan 19 Ağustos 1919 tarihli yazı: - Amerika, Trabzon ve Erzurum'u içine alan bir Ermenistan'ı himaye edecek. Geri kalan dört ili de Kürt devleti olarak İngilizlerin himayesine bırakıyor... Gizli Belge: Sayfa No:60, Belge No: 46. 5 Nisan 1920 günü Mr. Lindsay'in Washington'dan Lord Curzon'a yazdığı yazı: - Amerikan Senatosu Ermenistan'ın mandası işini görüştü. Beş yılda 757 milyon dolar verecekler. İlk başlangıçta 50.000 kişilik bir ordu yollanacak, daha sonra 200.000 kişiye çıkacak. Amerika kuvvetlerinin basına General Zames G. Harbord getirilecek. Ayrıca bütün Türkiye'nin mandası için de görüşmeler yapılmaktadır... Gizli Belge: Sayfa No:71, Belge No: 63. 16 Mayıs 1920 günü Sir A. Geddes'in Lord Curzon'a yazdığı yazı: - Amerikan hükümeti, Ermenistan'ın Adana'da dâhil korunmasını istiyor. Silah, cephane, demiryolu ve her türlü malzemeyi buraya sevk edecekler. Boşaltım, Karadeniz limanlarında Amerikan bahriyesi tarafından ve Amerikan donanmasının himayesinde yapılacak. Türklerin yapacağı en ufak bir hareket Amerikalılar tarafından bastırılacaktır... Gizli Belge: Sayfa No: 300, Belge No: 38. 28 Şubat 1920 Londra Konferansı tutanaklarından bir parça: - Mustafa Kemal kendisini Erzurum Valisi ilan etmiş. Erzurum'da yeni kurulacak Ermeni devletinin katılacağı bir sırada bu çok anlamlı bir harekettir. Bu adam olmasaydı Ermenilerin bir şansı olurdu... Gizli Belge: Sayfa No: 81, Belge No: 10, tarih 16 Şubat 1920. Londra Konferansı tutanaklarından bir başka parça: - Ermenistan'a 6 ilden başka Trabzon ve Adana da verilmelidir. Amerika Ermenistan'a yardım edecektir ve mandası altına almayı da kabul ediyor. Fransa ise Adana'yı kendisi için istiyor. Gizli Belge: Sayfa No: 99, Belge No: 12, Londra Konferansı tutanağından bir başka ilginç parça: - Lord Curzon, Erzincan'ın da Ermenistan'a verilmesini, Karadeniz'de bir Lazistan kurulup, Ermenilerin mandasına vermek istiyor... Bu belgeler, bugün ABD Kongresi'nde 24 Nisan tarihini "Soykırım Günü" ilan etmek isteyenlerin amaçlarını olduğu kadar, ABD'nin Lozan Barış Antlaşması'na niçin imza koymadığını da anlatmaya yetmektedir. Atatürk, Ermeni sorununun "dünya kapitalistlerinin ekonomik çıkarlarına göre çözülmek istediğini" söylememiş miydi? ( Söylev ve Demeçler , C: I, S: 233). Olay, dün olduğu gibi bugün de böyledir. Biz bugün bunca saldırıdan sonra , bu gizli belgeleri , örneğin devletin televizyonunda tek tek halkımıza gösterebiliyor muyuz? Gösteremiyorsak, Ermeni sorununun çokuluslu yanını ve uluslar arası terör ile ilgisini, diplomatik forumlarda nasıl anlatabiliyoruz? 24 Nisan tarihini soykırım günü ilan edip, Ermeni terör örgütlerine destek olan Amerikan Kongre üyeleri, 1920'lerde topraklarımız üzerinde Ermeni devleti kurmak isteyen Amerikalılar'ın torunlarıdır. Bizler de bunlara karşı Kuvay-i Milliyecilerin torunları olduğumuzu hatırlatmak zorundayız. "Milliyetçilik" budur. Neredesiniz efendiler, beyler, beyzadeler, hanımefendiler?.. Budur, budur, budur işte!.. Uğur MUMCU Cumhuriyet - 1 Nisan 1984 Aradan 23 sene geçmiş Uğur Mumcu her zaman savaştığı emperyalistlerce katledilmiş ama değişen hiçbir şey olmamış. Bu da gösteriyor ki tarihimizden ders çıkartamadığımız gibi tarihimizi de doğru düzgün bilmiyoruz... ______________________________ Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Birinci dünya savaşının başlamasına sebep olan en önemli etkenlerden birisi. Avrupa ve Asya'da başlayan milliyetçi cereyanlardır. Milliyetçi(hemen şovenizm vs densmesin, salt milliyetçilik. zira daha şovenizm icat olmamıştı) ve bağımsızlıkçı hareketler ayaklanmalar, özellikle imparatorlukların topraklarında haritaları değiştirmeye. Sömürgelerde büyük kargaşalara yol açmıştır. Hattı zatında savaşın sonunda üç büyük imparatorluk yok olmuş, dünyanın en büyük imparatorluğu olan büyük britanya ise, sömürgelerinin yarısını kaybetmiştir. Milliyetçi cereyanların Osmanlı topraklarındaki etkisi, Yunanistan, balkanlar, ve arap ülkelerinin birer birer imparatorluktan kopması şeklinde olmuştur. Zira buralarda baskın nüfus yerel halkta olduğu için. İngiltere ve Rusya'nın desteğiyle ayaklanan milliyetçiler Osmanlı'nın dağılmak üzere olan halininde verdiği imkanla, Osmanlı'ya karşı bağımsızlık kazanabilmişlerdir. Fakat Anadolu'da, imparatorluk tebaları etnik olarak içiçe geçtiği, ve coğrafi olarak birbirine karışmış dağınık halde yaşadıkları için. İşler daha farklı olmuştur. Bilindiği gibi Ege bölgesinde Rum (mavri mira, Pontus Cemiyeti), doğuanadolu da ise Ermeni örgütleri (Taşnak Partisi, Hınçak Partisi) -4 Cephede savaşan Osmanlı İmparatorluğunun içinde kargaşa ve kaos yaratarak İmparatorluğu itilaf devletlerinin şartlarını kabul ederek barış yapmaya zorlamak. -Tüm şiddetiyle devam eden dünya savaşını fırsat bilerek, Osmanlı Ordusunun cephelere asker yetiştirmekte zorlanmasının, bu yüzden ülke içinde güvenliği sağlamak için yeterli asker barındıramamasının verdiği rahatlıkla komitacılık ve eşkiyalık faaliyetleri ile, baskınlar düzenlemek, kırımlar yapmak böylece imparatorluğu kendilerinin taleplerini kabul etmeye zorlamak. -Batı'da İngiliz ve Fransız işgaline, Doğuda ise Rus işgaline kolaylık sağlayacak milis orduları kurmak. -Savaşta olan bir devletin dikkatini dışarıdan içeriye çekmek, böylece savaşta mağlubiyetini kolaylaştırmak için bir iç savaş çıkarmaya çalışmak. - Köy basma, çocukları, babaları, eşleri cephede savaşan insanları köy meydanında kurşuna dizme, asma gibi eylemlerle, cephede savaşan askerleri ailesini ve yakınlarını korumak için firar etmeye teşvik etmek (planların inceliği ve profesyonelliği hangi ellerden çıktığınıda gösteriyor. Düşünseniz cephede savaşan askersiniz. Vilayetinizde ermeni çetelerin türk köylerini basıp çoluk çocuk demeden öldürdüğünü duyuyorsunuz. Ne kadar iyi bir asker olursanız olun. ilk düşüneceğiniz silahınızıda alıp firar ederek bir an önce köyünüze dönüp ailenizi korumak olur. Artı acaba bizim köyde basıldı mı? Anam babam, karım, çocuklarım öldürüldü mü korkusu ve şüphesi, nasıl savaşacaksınız düşmana karşı. ) gibi gayelerle silahlı isyanlar başlatmışladır. Bu çeteler, komitalar Türk köylerine kanlı baskınlar düzenlemiş ve bir çok insanı vahşi yöntemlerle öldürmüşlerdir. Yukarıda liselediklerim. Tamamen, adı geçen hareketlerin tarihi evraklarında, hareketlerin liderlerinin daha sonra yazdıkları anı kitapları ve dünya gazetelerine verdikleri demeçlerde Ne için savaştıklarını anlattıklarından ibarettir. Bu yöntemler onlarada özgü değildir. Benzer hareketler tarafından birinci dünya savaşında dünyanın bir çok yerinde izlenen yöntemdir. Osmanlı Yöneticileri hem ağırlıklı olarak doğuanadolu'daki ermenilerin, Taşnak ve Hınçak partilerine yoğun destek veriyor olmaları. Hemde köy baskınlarının ve kırımların artmasıyla Türklerin intikam amacıyla dağınık halde anadoluya yayılmış ermeni nüfusa karşı bir sürek avı başlatmaları. Böylece bir iç savaş başlamasından çekindikleri için. Ermenileri, Taşnak ve Hınçak partilerinin yoğun faaliyet gösterdiği bölgelerden. İmparatorluğun başka yerlerine sevk etmeyi amaçlayan Tehcir yasasını çıkarmışlardır. İşte bugün erminlerin soykırım diye sunmaya çalıştıkları olaylar bundan sonra başlamıştır. Yüzbinlerce ermeni tehcir edilirken. Osmanlı yöneticileri onların güvenliğini sağlayacak önlemleri almamıştır, ya da alamamıştır (temel tartışma noktalarından birisi budur). Göç ettirilen ermeniler yanlarında, hayvanları, taşınabilir kıymetleri, topraları karşılığı kendilerine ödenen para ile kafileler halinde yolda oldukları için. Eşkiyalar ve çeteler için birer hedef haline gelmişlerdir. Taşnak ve Hınçak partilerinin o yıllardaki liderlerinin anılarında. Göç ermeni kafilelerine Taşnak ve Hınçak çetelerinin bile saldırı düzenlediğini anlatmaktadırlar. Bu yolculuk sırasında bir çok ermeni öldürülmüştür ne yazık ki. İki tarafta farklı rakamlar ortaya koysada. Dram boyutunda kayıplar yaşanmıştır. Bizim tarihçilerimizin verdiği rakamları baz alırsak yüzbinlerce ermeni erkek, yaşlı, kadın çocuk öldürülmüştür. Buradaki durum. Soykırımlarda olduğu gibi. Belli etnik veya dini toplulukları yok etmek amacıyla, planlı ve organize olarak gerçekleştirilen katliamlardan değildir. Zira İttihat Terakki'liler, taşnak ve hınçakın etkin olmadığı bölgelerdeki ermenileri tehcir dahi etmemişlerdir. Yaşanan olaylardan sonra yüzlerce yetkili, Tehcir edilen ermenilerin güvenliğini sağlamakta gösterdikleri kusurlar yüzünden idam edilmiştir. Peki tehcir dışında başka bir çözüm var mıdır ? Hayır malesef yoktur. Zira işin varacağı sonuç çok daha korkunç ve elim insanlık dramıdır. Hem ermeni çetelerin gün geçtikçe artan barbarlıklarını engelleyecek kadar. Hemde türklerin intikam amacıyla silahlanıp ermeni köylerine karşı saldırılar yapmalarını engelleyecek sayıda ve yeterlilikte asker yoktu Osmanlı'nın elinde. Askeri güç son sınırlarına kadar zorlanarak dört cepheye kıtı kıtına yetiştirilebiliyordu. Eğer tehcir edilen ermeniler başta lübnan ve cezayir olmak üzere gönderildikleri ülkelere bu kadar ölüm olmadan sağ salim ulaşsalardı. Bugün bu tartışmaların hiçbiri olmazdı. Elbette ki, kim tarafından öldürülmüş olurlarsa olsunlar. Eğer tehcir ediliyorlarsa, onların güvenliğini sağlamak , köyleri boşaltıldıktan sonra kendilerin tahsis edilen yerlere sağ salim ulaşmalarını sağlamak devletin görevidir. Ve eğer bu yapılamadıysa devletin hatasıdır. Bunu elbetteki tartışamayız. Eğer bu mesele, ermeni diasporası tarafından temel istismar unsuru olarak kullanılmasaydı. Ya da Hrant Dink'in ifadesiyle Ermenistan kimliğini bu olayları kullanarak Türk düşmanlığı üzerine oturtmasaydı. Bu politikalar sonunda, Türk diplomatlarına karşı yoğun bir terör politikası başlamamış olsaydı. Bugün bu olaylar Türkiye'yi sıkıştırmak ve zorlamak için birere araç olarak kullanılmıyor olsaydı İşte o zaman. Üzgünüz, dedelerinizi, ninelerinizi koruyamadık. Onları korumamız gerekirdi. Sağ salim yeni köylerine, yeni kasabalarına ulaştırmamız gerekirdi. İçlerinden belki çetelerle birlikte türk köyü basmış, kadın erkek çoluk çocuk demeden insanları katletmiş olanlarda olsa bile. Hiçbir günahı olmayan, çocuklar, yaşlılar, kendi halinde yaşıyan hiçbir şeye karışmayan insanlarda vardı ve çoğu böyledi. ama yapamadık. diye özür dileyebilirdik. Ve bunu ermeni oldukları için değil. Herşeyden önce Osmanlı'nın yani bizim ülkemizin birer ferdi oldukları için yapardık. Ancak bu elim olayları ermenistan ve ermeni diasporası tarafından kimliklerini Türkiye karşıtlığı ve Türk düşmanlığı üzerine yapılandırmaları için kullanıldıkça. Bu bir soykırımmış, ermenilerin yok edilmesi için devlet eliyle planlı olarak gerçekleştirilmiş bir katliam gibi sunuldukça, biz bunuda yapamayız. O zaman o acı olayları yaşayan öbür tarafa, yani köyleri basılan , ocakları söndürülen kendi atalarımızada haksızlık etmiş oluruz. Tüm bu acı olayların başlamasına sebep olan, Emperyalist devletlerin utanmadan, bugün 1915 olaylarına timsah göz yaşı dökmelerine müsade etmiş oluruz. Gerçeğin tamamen tarihe gömülüp bir halkın suçlu olarak lanetlenmesine yol açmış oluruz. Evet bugün Türkiye, kendi arşivlerini tamemen açmaya hazır olduğunu. İngiliz, Ermenistan ve Rusya arşivlerininde 1915 olayları ile ilgili bölümlerinin açılıp. Kurulacak bir tarih komisyonunda meselenin karara bağlanmasını savunmaktadır. Oysa başta ermeni çetecileri silahlandırıp ayaklandıran ülkeler olmak üzere, ermenistan ve ermeni diasporası. Bombayı yut, sesini çıkarma, otur demektedirler Türkiye'ye. Bu konjonktürde bu aydınların yaptıkları eylem, yanlıştır. Objektif değil subjektiftir. Alıntı
Φ suheda_ Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Hadi hep birlikte... -http://www.ozurdilemiyorum.net/- Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Birinci dünya savaşının başlamasına sebep olan en önemli etkenlerden birisi. Avrupa ve Asya'da başlayan milliyetçi cereyanlardır. Milliyetçi(hemen şovenizm vs densmesin, salt milliyetçilik. zira daha şovenizm icat olmamıştı) ve bağımsızlıkçı hareketler ayaklanmalar, özellikle imparatorlukların topraklarında haritaları değiştirmeye. Sömürgelerde büyük kargaşalara yol açmıştır. Hattı zatında savaşın sonunda üç büyük imparatorluk yok olmuş, dünyanın en büyük imparatorluğu olan büyük britanya ise, sömürgelerinin yarısını kaybetmiştir. . . . Benim bildiğim tarih, zalimlerin üstünü örtemedikleri, yani buz dağının gözüken yüzüdür. 1. Dünya savaşı, osmanlı topraklarını pay etmek için, 2. dünya savaşıda, pay ettiklerini kendi aralarında bölüşemedikleri için çıkarıldı. Osmanlı topraklarında yaşamış, şu an 30 taneyi geçmiş ülke vardır. Tarihte neler oldu bizler tanığı değiliz. Hem Osmanlı soykırım yapmış olsa dahi, Babanın suçunu evladının çektiği nerde görülmüş? Siz hiç gördünüzmü, Katil olan babanın yerine oğlunu hapse attıklarını? bu adalet kurallarına aykırı. dolayısıyla. ermenileri katlettiler, atalarımız ondan dolayı biz çocukları olarak, ermenilerin çocuklarından özür diliyoruz demek, Kan davası, şimdiye dek devam etti, artık biz kan davası gütmek istemiyoruz demek anlamına gelir, Töre cinayatı deniyordu hani, batıl inaçtı hani, Batıl inancı Devletler, uyguladımı kutsal savaş, oluyor,(Haçlı savaşları.) Müslümanlar uyguladımı, soy kırım, yada terörizm, oluyor. zulmü alkışlayamam, sevemem, Babam dahi yapsa,iyidir demem. Ermeniye yapılsa dahi,zulüm, Ben mazlumdan yanayım. Babamın işlediği suçtan, Benmi yargılanayım.? Ki öyle bir şey yok, Ne babam katil, Nede ermeni mazlum. Ama yeryüzünde türkler, Yapılmak isteniyor Mahkum. saygılarımla. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 1915 de olan olaylar kesin olarak aydinlatilmis olay degil. Benim sahsi görüsüm bu olay aydinlatilmadigi sürece her iki tarafin milliyetci gecinen kesimleri kendilerine rant sagliyorlar. Sn kaplan-200 yasli ninesinden bahsettigi benzeri bir cok anlatimlar duyuyoruz ve bu anlatimlarin dogruluguna da inaniyorum. Diger taraftan Ermeni vatandaslarina da benzeri zulümlerin yapildigini duyuyoruz, hemde kendi ülkemizde yasayanlardan, muhakkak Ermenistan'da yasayan yasli ninelerde benzeri anlatimlarda bulunuyorlar. Mesela herkesin de kabul ettigi gibi binlerce Ermeni vatandaslarimiz canlarini müslümanliga gecisle kurtarmislar ( hani o ünlü iddaa Alevi Kürtlerin Ermenilerden dönme oldugu gibi), olamyanlarda katledilmis. O dönem karsilikli bir cok öldürme, yakma, yagmalama ve tecrit yasanmis. Üzerinden 93 yil gecmis ama ne hikmetse bu olaylardan her iki taraftanda sadece milliyetciler kendilerine prim cikartmislar, aynen Asala gibi asiri milliyetci ve irkci bir örgütün kin kustugu gibi. Hatirlatmak isterim Hirant Dink Türkiye'de olsun Erministan'da olsun sadece konunun aydinlatilmasini isteyenler tarafindan desteklenmistir, ama milliyetci gecinen irkcilar tarafindan lanetlenmistir ve en sonunda malesef bunlarda birileri tarafindan haince katledilmistir. Gene sn politika arkadas diger bir arkadasin Ermeniler icin kardesimiz demesinden bayagi rahatsiz olmus. Ben buradan sunu söylemek istiyorum tüm insanlar kardestir, ama icimizde kardeslik ve insanlik düsmanligi yapanlar var. Bunlarda irkcilardir. Ben 1915 yilinda gerceklesen olaylarin tümüyle aydinlatilmasi taraftariyim ve sonunda özür dilenecek bir durum varsa bunu yapmaya seve seve hazirim. Ama ayni tutumu diger taraftanda bekliyorum. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gene sn politika arkadas diger bir arkadasin Ermeniler icin kardesimiz demesinden bayagi rahatsiz olmus. Ben buradan sunu söylemek istiyorum tüm insanlar kardestir, ama icimizde kardeslik ve insanlik düsmanligi yapanlar var. Bunlarda irkcilardir. sayın,dünyahepimizin' Kurana göre, müminler kardeştir, dili ırkı, ve rengi önemli değildir. Kurana göre. İnananlar ve inanmayanlar vardır. İnananları Kardeş ilan eder kuran, inanmayanlarınsa, inanmamakta özgür oldukları, fakat müminlerin kardeşleri olamayacakları vurgulanır. Ama inanmayanlarda, insanlığın evrensel üyeleridir, İnanmadıklarından dolayı, baskı göremezler. soykırıma tabi tutulamazlar. Yukarda saydığım normlar, kurandan çıkarsamalardır, Buraya ayetleri yazmayacağım, çünkü eleştiriler alıyorum, çarşaf, çarşaf, medyadan alıntı yapanlar, ki ben karşı değilim, yapa bilir. Kuran ayetlerine geldiği zaman, eleştiri oklarını atıyorlar, bu çifte sitandartlılıktır. Ama dileyen, yukardaki çıkarsamalar için. Hucurat süresine, bakabilir. İnanıp inanmamakta özgür olduğuna dairse. Bakara süresi. 256.ayete bakabilirler. ayriyeten bu ayeti destekleyen, mümtehine süresi. 8. ayete bakabilirler. saygılarımla. Furkan Evren Nezir Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Dünya üzerindeki hiç ama hiç bir toprak parçası, hiç bir insanın öz malı değildir. Bütün topraklar, bütün insanlar tarafından ele geçirilmiş yerlerdir. İnsanlar tarih bilgilerimizin çok zor ulaştığı dönemlerde dünyaya yayıldılar. Sadece bu ilk yayılışta birbirlerini öldürmek zorunda kalmadılar. Hatta bu bilgi bile tartışmalıdır. İnsanın da diğerleri gibi türleri olduğu, nasıl primatların goril, şempanze, bonobo, orangutan gibi farklı türleri varsa, insanın da alt türleri olduğu sanılıyor. Örneğin Neandarthal insanının bugün yaşasa, kendini insanlar içinde kolayca gizleyemeyecek kadar farklı bir tür olduğu biliniyor. Bugün tüm dünyaya egemen olan Homo Sapiens türü, çok ama çok zaman önce bütün diğer insan türlerini ortadan kaldırmıştır. Ve Homo Sapiens de, çok uzun bir zaman bulunduğu toprağa sahip çıkmadı. Avcı-toplayıcı olarak yaşadı. Kaynaklar tükenince başka toprağa geçti. Bu hareketler, sonunda insan topluluklarının karşı karşıya gelmesine ve kaynaklar için rekabete kaçınılmaz olarak yol açtı. Sonunda artık insanlar bulundukları toprakta tutunmaya, orayı savunmak durumunda kalmaya başladılar. Bulundukları yerde kaynakların kısıtlandığı her topluluk, başka kaynaklar bulmak için harekete geçti ve insanlar kaynakları ele geçirmek için çatıştılar. Eğer bir işgalden kurtulmak için bir savaş vermişseniz, siz de zamanında işgal ettiğiniz, öz malınız olmayan bir toprağı kurtarmak için savaş veriyorsunuz. Bu bakımdan, Ermeniler zamanında kendilerinin de işgal etmiş oldukları toprakları Türk işgalinden kurtarmak için bir savaş verdiler ve kaybettiler. Türkler zamanında işgal etmiş oldukları toprakları geri vermemekte direndiler ve kazandılar. Bu bir savaştı, savaşlarda bir taraf kaybeder, bir taraf kazanır. Tapu kazananın üzerine yapılır, ama bu tapu ona o toprakları ebediyen tescillemez. Bir başka işgalci gücü yettiğinde her zaman tapuyu üzerine alabilir. Esasen insan türü tüm yeryüzüne uzaydan gelmiş bir işgalci tür gibi davranıyor. O bu, şu toprak bu toprak diye bir şey yok. Biz hepimiz bu gezegene bir işgalci tür olarak davranıyoruz. Bunun değişeceği bir zaman belki yakında olacak. Ama henüz o zaman gelmedi. Ne yazık gelirse bir çok tür için geç olacak. Kökende kardeşlerimiz olan canlıları, kendimize yaşam alanı açmak için yok ediyoruz. İnsan haricinde her türün kaplayacağı alanın sınırlarını doğal olarak belirlenir ve doğal dengeye gelir. Buna uymayan tek tür, insandır. Özürse, tüm Homo Sapiens türü olarak bu gezegene bir özür borcumuz var... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 özür dileme kısmı hakkında bilgisi olmayanlar için ekleyeyim,en azından neyi tartıştığımızı bilelim. Politika ve diğer forumdaşlarım;demek istediklerim çok açık.Ne dediğimi de çok iyi biliyorum;ne için dediğimi de...eleştirilerinize yarın akşama kadar cevap veremeyeceğim;yalnız yazackalrımı düşüneceğimden değil,söyleyecek çok sözüm olduğundan.Nitekim yarın gitmem gereken bir iş var,hemen PC başından kalkmalıyım...hepinize sevgiler;iyi geceler [/size] Okadar eminim ki Hrant Dink'in cenazesinde kimler Ermeni oldu ise imza atanlar da onlar olacaktir,Türklerin imza verecegine asla inanmiyorum. saygilarla Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Gönderi tarihi: 18 Aralık , 2008 Iki iletide yani sayin Efendi Türkler ve sayin Cyrano'nun verdigi bilgiler dogrudur eklenecek cok seyler olsa bile genel anlamda bilimsel verilerdir. Bu bilgileri,Ermeni kardeslerinden özür dileme kampanyasi baslatan karanlik kisiler bilmiyorlar mi?Tabii ki bilmekteler,peki amaclari nedir? Amac kardeslerinin arzulari dogrultusunda,Türk ulusunu soykirimla etiketlemektir,yani Ermeni davasina hizmet etmektir.Nedir Ermeni davasi; Ermeni davasi 1915 le baslamadi,asirlar öncesine dayanan denizden denize,yani Karadeniz'den Akdeniz'e inen bir cografyayida icine alabilecek kapasitede BÜYÜK ERMENISTAN! Türklerin Anadolu'ya gelmeleri ile Ermenilerin bu hevesleri kursaklarinda kalmis ve o tarihten itibaren bir Islamiyet dolaysiyle bir Türk düsmanligi baslatilmistir.Tabi ki bunun uluslararasi boyutlari var. Ermenistan Sovyetlerin dagilmasindan sonra Rusya'ya bagimli kalan tek Kafkas ülkesidir.Ne kadar ilginctir ki Rusya'ya bagimli bir ülke ayni zamanda Batinin Türkiye'ye karsi savundugu bir ülkedir de.Amerika Ermenistan'in bu Rusya bagimliligi nedeniyle Ermenistan'a fazla bir deger vermemis olsada sonucta diaspora Amerikada büyük söz sahibidir. Ermenistan sinirinin kapatilmis olmasi Ermenilere bir düsmanlik amacini tasimiyordu,aksine Ermenistan'in, Türkiye'ye karsi besledigi dostane olmayan, sinirlarimizi kabul etmeyen ve dayatma soykirimi anayasasina alan,Dogu Anadolu'yu Bati ERMENISTAN Agri ilimizi Ermenistan'in bassehri olarak devlet politikasi yapmalarina ve Yukari Karabag'da katledilen yüzlerce Azeri soydaslarimiz nedeniyledir. Hrant Dink'in öldürüldügü günlerde bazi gazete yazarlarinin öfke ile gaza gelip,"Ermenistan sinir kapisini acin,Azerilerden bize ne onlar kendi problemlerini kendileri cözsün"tarzi yazilar hala hafzalarda olmalidir. Ermenistan ve PKK ayni amaclara hizmet ederler,Asala teröründen sonra PKK terörünün baslatilmasi tesadüf degildir,ve asla Kürtlerin cikarlarini gözeten bir eylem degildir,Tamamen disardan yönlendirilen ve perde arkasinda SARK SORUNU denilen sorun olan bir hadisedir. Iste bugün Ermeni cikarlari icin kollarini sivamis,Türk ulusunu soykirimla suclayan bu özür kampanyasinin organizatörü karanlik kisiler,Türkiye Cumhuriyeti Devletine karsi savas acmislardir,isin asli budur. saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.