Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Koskoca gecmisi uzun ve derin olan TSK nin icerisinden Kenan Evren gibi generaller cikiyorsa ve onunla beraber cunta uygulaniyorsa, daha da kötüsü günümüzün TSK dahi kendisini ne Kenan Evren'den nede yapilan fasist cunta eyleminden soyutlamiyorsa, insanlardan özür dilemiyorsa olayi sadece Kenan Evren'in sahsiyetine indirgemek ne kadar dogru olur. Artik TSK nin hatalarini elestirme cesaretine sahip olmamiz gerekli. Aksi taktirde benzeri olaylari ileride de yasma ihtimalimiz her dönem olacaktir. TS'nin günümüzeki durumunun sorumlusu tabiiki birazda bizlerin onlari elestirme cesaretine sahip olmadigimizdan ve kutsallastirip közümüzü kapatmamizdan kaynaklaniyor. Sizinde bildiginiz gibi cunta öyle sadece bir generalin arzusu ile olmuyor. Yani her birim önceden konuyu tartisiyor ve destekliyorki cunta gelebiliyor. Aynı TSK'ın temelleri de yine Atatürk tarafından atılmıştır... Temellerini Kurtuluş Savaşından ve oradaki kadrodan alır... Alıp veremediğinizin ne olduğunu çok daha açık ve net olarak söylerseniz, Daha net tartışabiliriz... O değil, Atatürk'ü de Ergenekon'cu ilan etmenizi bekliyorum aslında... Ne de olsa o örgütte adı geçenlerin büyük bir kısmı, sözünü ettiğiniz TSK'nın üyesi... Bu bir yana aynı TSK'nın Uzman Er-Erbaş ve Astsubay statüsündeki askerlerinin önemli kısmı Fethullahçıdır... Örneğin onları da Atatürkçü olarak mı ele alıyorsunuz? Ya da aynı TSK'dan ayrılarak PKK'ya katılan askerler olmuştur... Onlar da mı Atatürkçüdür? Dediğim gibi; Derdiniz neyi eleştirmekse, onu eleştirin... "Atatürkçülük darbeciliktir, cuntacılıktır" diyecekseniz deyin açıkça ve bizde yanıt verelim... Değilse böyle inceden laf soktuğunuzu sandığınız sürece ortam gerginleşiyor... Öyle inceden laf sokmasını bizde biliyoruz... Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Aynı TSK'ın temelleri de yine Atatürk tarafından atılmıştır...Temellerini Kurtuluş Savaşından ve oradaki kadrodan alır... Alıp veremediğinizin ne olduğunu çok daha açık ve net olarak söylerseniz, Daha net tartışabiliriz... O değil, Atatürk'ü de Ergenekon'cu ilan etmenizi bekliyorum aslında... Ne de olsa o örgütte adı geçenlerin büyük bir kısmı, sözünü ettiğiniz TSK'nın üyesi... Bu bir yana aynı TSK'nın Uzman Er-Erbaş ve Astsubay statüsündeki askerlerinin önemli kısmı Fethullahçıdır... Örneğin onları da Atatürkçü olarak mı ele alıyorsunuz? Ya da aynı TSK'dan ayrılarak PKK'ya katılan askerler olmuştur... Onlar da mı Atatürkçüdür? Dediğim gibi; Derdiniz neyi eleştirmekse, onu eleştirin... "Atatürkçülük darbeciliktir, cuntacılıktır" diyecekseniz deyin açıkça ve bizde yanıt verelim... Değilse böyle inceden laf soktuğunuzu sandığınız sürece ortam gerginleşiyor... Öyle inceden laf sokmasını bizde biliyoruz... Ne kadar tutarli oldugunuz ve yanlislari elestirebileceginiz anlasilmistir. Gene ön yargilarla yorum yapmaya basladiniz, dolayisiyla bazi beklenztilerinizi de acikca yazmissiniz. Mesela Atatürk'ü Ergenekoncu ilan etmemi bekliyormussunuz. Bu sizin tartisma tarziniz malesef. TSK cuntacidir, bunun örnegi ne 1980 tekti nede son olacak bu gidisle. gene Atatürkü kendimize kalkan yapmaya calismisiz. Birakin Atatürk'ü, siz TSK'nin yaptiklarini irdeleyin. Temelini atmis olmasi, ebediyen dogru is yapacak garantisi olamaz. Bu mantik dogmaciliktir ve kutsallastirmaktir. Ben size Atatürkcüleri saydim, en azindan kendi söylemleriyle ifade edenleri. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 10 Temmuz , 2009 Amerika'da Amerika'nin siyasi durusunu pentagon belirler ve bu o kadar ustalikli olarak yürütülür ki kafasi calismayanlar Amerika'da hersey sivillerin kontrolünde sanarlar ki bu büyük bir yanilgidir. Türk Devletinin silahli kuvvetlerine saldirilar genelde,o silahli kuvvetlerin varligi nedeniyle hedeflerine ulasamayan cevrelerdir,yani bölücü,dinci ve taseron cevreler.Bunun adina demokrasi denmesi de onlarin demokrasiyi nasil kendilerine göre bicimlendirdigini gösterir.Akil var mantik var,"Demokrasi amac degil aractir"diyerek gercek amacini itiraf etmis olan bir adam hangi demokratik degisimi gerceklestirebilir kendi siyasi amacina rahatca ulasabilmek disinda.Bu adamin hocasi olan trilyon avcisi "GECIS KANLI MI OLUR KANSIZ MI BILEMEM"derken bugünleri kastetmemismiydi?Hangi bölücü ve yikici güc TSK'nin karsisinda melanet cemberini bugünkü kadar Türkiye'nin boynuna sarabilirdi? Türkiye bir polis devleti olma yolunda cok hizli bir ilerleme kaydetmektedir.Celalettin Cerrah gibi birisinin vali olarak atanmi olmasi bile,ilerde Türkiye de emniyet müdürlerinin artik vali olabilecgini kanitlamaktadir.Vali ve polis kavram olarak aralarinda o kadar celiski var ki. Türkiye'de hukukun lagvedilmesi,baskici bir rejime gidildigini gösterir, baskici rejimlerde sivil yönetim herseye el koymustur.Baskici rejimlerin koruyuculugunu ise polis gücü yapar.(Hitler Almanya'si buna bir örnektir.)Polis askerden daha yetkilidir ki bugün Türkiye'de olanlar bunu göstermektedir.Polisin askerle ayni silahlara sahip olmasi ise polisin olasi bir ic savasta baskici iktidarin koruyuculugunu yapmasi icindir.Bugün AKP'nin cikarmis oldugu ve askere pranga vurup polisi daha yetkili yaptigi yasa aslinda AKP'yi kayitsiz sartsiz iktidarda tutma cabalaridir. Polisten korku onun hukuksuzlugundandir.Bakiniz AKP'ye karsi protestolarda bulunanlarin önce agizlari kapatilmaktadir,hicbir demokratik ülkede böyle bir uygulama yoktur olamaz.Insanlarin düsüncelerini söyleme hakkinin elinden alinmasi ancak fasist yönetimlere has bir uygulamadir.Bu ister iceri atmakla olsun ister se bir protesto aninda agzinin kapatilmasi seklinde olsun anti demokratiktir. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 11 Temmuz , 2009 Polisten korku onun hukuksuzlugundandir.Bakiniz AKP'ye karsi protestolarda bulunanlarin önce agizlari kapatilmaktadir,hicbir demokratik ülkede böyle bir uygulama yoktur olamaz.Insanlarin düsüncelerini söyleme hakkinin elinden alinmasi ancak fasist yönetimlere has bir uygulamadir.Bu ister iceri atmakla olsun ister se bir protesto aninda agzinin kapatilmasi seklinde olsun anti demokratiktir. saygilarla Polis bugün "AKP'ye karsi protestolarda bulunanlarin önce agizlari kapatilmaktadir,hicbir demokratik ülkede böyle bir uygulama yoktur olamaz.Insanlarin düsüncelerini söyleme hakkinin elinden alinmasi ancak fasist yönetimlere has bir uygulamadir.Bu ister iceri atmakla olsun ister se bir protesto aninda agzinin kapatilmasi seklinde olsun anti demokratiktir.", dün fasit cetelere karsi gelenleri protesto edenleri sindiriyordu, daha da gecmiste gene emekcileri grev yapiyorlar diye tutuklayip sindiriyorlardi, demokrat insanlari iskenceden geciriyorlardi, ........., bakalim yarin hangi siyasi iktidarin dogrultusunda diger muhalifleri sindirecek. Genel olarak bakildiginda ülkemizdee polisin tutumu yukaridaki aciklamalarimdan da anlasilacagi gibi sadece günümüz Türkiyesinde degil her dönem vardi. Bu davranis ise sistemden kaynaklaniyor. Dolayisiyla balik bastan kokmustur. baligi tümüyle irdelemeyaenlarin korkulari kendi anti-dmokratik davranislari ve siyasi görüslerininde ortaya cikacagindan cekinmeleridir. Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2009 Gönderi tarihi: 25 Temmuz , 2009 23 Nisan'da Diyarbakir'da özel tim tarafindan kafasina dipcikle vurulan 14 yasindaki cocuga 95 "vatanhaini" sairden büyük destek. "25/07/2009 Şiir, işe yarasın diye... “Biz, doksan beş şair, geleceği kuracak olan kafası taammüden saldırıya uğrayan on dört yaşındaki Seyfi Turan’ın varlığında, her türlü nefret ve şiddeti akıl dışı sertlikte yaşamak zorunda kalan çocuklara yirmi bir bölümlük bir şiir hediye ediyoruz bugün.” Diyarbakır’da 23 Nisan Çocuk Bayramı gününde polisler tarafından dövülen ve kafasına dipçikle vurulan Seyfi Turan için bir şiir yazan 95 şair, böyle diyor. “Bebek olmadan önce, henüz doğmamıştık” cümlesiyle başlayan açıklamada, doğmadan önce şiddet ve nefret kelimelerinin bilinmediği hatırlatıldı. “Bebekler, yüzyıllardır ninni dinler ve ninni şiirdir” diyen şairler, şöyle devam etti: “Ve “kafaları dipçikle kırılan, otuz yıl içeri atılıp, “eğitim” ve “bali”yle hayatları karartılan çocuklar için birer ya da ikişer dizeyle bir şiir yazıyoruz; vicdanımız ve masumiyetimizi korumak için” diyerek yola çıktık. Bebekler ve çocuklar, o kanayan dünya çocukları, din, ırk, milliyet, düşünce ve üzerinde yaşadığı toprak farkı gözetilmeden bir daha şiddete maruz kalmasın diye. Ve şiir, bir kez daha işe yarasın diye.” Şairler, 23 Nisan günü haber bültenlerine düşen görüntülerin hemen ardından harekete geçtiler. Başta, şairlerin haberleştiği “Şiir penceresi” ağında bir araya gelen şairler, tepkilerini birbirlerine dile getirmeye ve dizeleri internet ağında buluşturmaya başladı. Ardından, şair Fergun Özelli, koordinasyonu sağlamak görevini üstlenerek yüzün üzerinde şairle ilişki kurdu ve dizeleri biriktirdi. Şiiri Özelli düzenledi. Aralarında Haydar Ergülen, Sennur Sezer, Küçük İskender, Onur Caymaz’ın bulunduğu bir haberleşme ağıyla şiirin ismine ve ön yazısına karar verildi. Karikatürist Semih Poroy da, çizgileriyle şiire katkıda bulundu. Seyfi Turan Şiiri, şu anda aralarında Necmiye Alpay’ın da bulunduğu çevirmenlerce, İngilizce, Almanca, Fransızca, Arapça, Kürtçe ve Zazaca’ya çevriliyor. Tüm çeviriler tamamlandığında, ezilen, horlanan, şiddete maruz bırakılan tüm mağdur çocuklar yararına kitaplaşması planlanıyor. Ayrıca, şu anda şiire dize veren tüm şairler kendi kitaplarını ya da Seyfi’nin okuyabileceği bir başka kitabı ona imzalayarak ona bir kitaplık kuruyorlar. (KÜLTÜR SERVİSİ) SEYFİ TURAN ŞİİRİ’NDEN kanatlandı çığlık gök boşlukta yırtıp bulutları sardım yarama el dokuması bayramlık gömleğimi giymiştim bilmediler; anamın ter kokusunu taşıyordu dinmedi beyazların nefreti, tek renk tek tip bu şehri çocuklar kuşatacak, üç kapı üç kilit hangi elim kırık yalnız onlar biliyor o çocuklar ki bir dakika itirafa davet edecek hepimizi. yağmur yağmadı; yağmıyor… belki hiç yağmayacak ölen lalenin acısı da büyüyecek benimle vur diyen yürek durdukça bunların içinde yaralanmış bir hayat yaşayacak giysilerimin içinde yüzümü güneşe taşıyın kuşlar gülüşüp oynuyordur orada çocuklar yakılmış fenerler gibi iri gözleri... bir damla terle gözyaşından doğmuşlardı avuçlarımda tuzları kaldı kıpkırmızı bir gece çocukların kanından örtünemem annemin anlattığı masalı omzuma kırık bir kol biçildi, terzi kim? morarmış bir çift göz kafama buyur ettim kabuk benim toprağa, kanasa yara benim çünkü beni panzerler ezdi, son nefesteyim" Alinti: -http://www.evrensel.net/haber.php?haber_id=55037- Alıntı
Misafir birce Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2009 Gönderi tarihi: 14 Ekim , 2009 Durmak yok yıkıma devam Sancaktepe Osmangazi Mahallesi’nde dere yatağı üzerine yapılan kaçak kat ve binaların yıkımı sırasında olaylar çıktı. Polis, barikat kuran mahalle sakinlerine müdahale ederken yıkım ekipleri de yıkıma başladı. Polisin gaz bombaları ve panzerlerle ablukaya aldığı mahallede evlerini yıktırmamak için ara sokaklarda barikatlar kuran mahalle sakinleri molotofkokteyli ve taşlarla polise karşılık verdi. Sancaktepe’de halk günlerdir evlerini yıktırmamak için muhatap aradı ama ne yazık ki muhatap bulamadan eşyalarıyla birlikte sokağa atıldılar. Dün belediye başkanıyla görüşen mahalleli, başkanın yaptığı açıklamayı yeterli bulmayınca gergin bekleyiş başladı. Akşam meydanda kalabalık artmaya başladı, yıkımı bekleyen Akpınar Mahallesi’nden destek için gelen kalabalık coşkuyla karşılandı. Gece geç saatlerde 500’ü aşkın kişiye polisin müdahalesi sabah nasıl bir şiddetin olacağının habercisiydi. Çevik kuvvet ekipleri evlerinin yıkılmasına karşı nöbet tutmak isteyen kalabalığa gaz bombalarıyla müdahale etti. Ara sokaklara dağılan halk tekrar bir araya gelerek sabaha kadar bekledi. SEÇİMLERDE EV YAPIN DİYENLER ŞİMDİ YIKIYOR Sabah erken saatte mahalleli adına basın açıklamasını okuyan Erdal Özdemir yıkım değil, çözüm istediklerini söyleyerek bütün yetkili kurumlara gittiklerini ama geri çevrildiklerini, seçim döneminde kendilerine ‘yapın evlerinizi’ diyen belediye yetkilileri bu gün ise topu taca attıklarını ifade etti. Bu gün evleri yıkmaya gerekçe olarak dereyi ıslah etmeyi gösterdiklerini belirten Özdemir, “Yetkililere soruyorum madem yıkacaktınız neden yaptırdınız, tehlike varsa çocuklarımızın okuduğu okulu neden dere yatağına sıfır yaptınız, parklar neden dere yatağının dibinde,buranın dere olduğunu yeni mi fark ettiniz dedi. BİRÇOK KİŞİ YARALANDI Dün sabah erken saatlerde yıkım ekipleri, binlerce çevik kuvvet ekibi ve zabıtayla mahalleye girdi. Öfkeli kalabalık üzerine gaz bombaları ve tazyikli su atıldı. Bütün sokaklar savaş alanına döndü. Sokakların tamamı gazlandıktan sonra iş makineleri yıkıma başladı. Dere bendinin ıslahı için yıkımların yapıldığını söyleyen ekiplerin yıktıkları evlerin bir kısmı olması gereken uzaklığın çok üstündeydi ama yıkım emriyle yerle bir edildi. 5 yaşında iki çocuk gazın etkisiyle fenalaştı ve hastaneye kaldırıldı, astım hastası olan bir kadın da hastaneye kaldırılanlar arasındaydı. Ayağına gaz bombası gelen bir mahalle sakininin ayağında geniş bir yanık meydana geldi. Atılan gaz bombalarının etkisiyle birçok kişinin kafası kırıldı ve hastaneye kaldırıldı. Mahalleyi saran dumandan göz gözü görmediği anda, mahalleli evlerine sığınarak direndiler. Tuğlalar ve kiremitlerle yıkım ekiplerine karşılık verdiler. Arı kovanlarını sokaklara attılar. Mahalleli Cumhurbaşkanı, Başbakan. Belediye Başkanı nerede, evlerimiz yıkılıyor görmeyen gözleri görsün, duymayan kulakları duysun siz kendi vatandaşınızı düşman görüyorsunuz, çocuklarımızla bizleri evsiz bırakıyorsunuz dediler. Atılan gaz bombalarının birçoğu camlardan içeri girdi ve baygınlıklara sebep oldu. Zaman geçtikçe mahalle sakinleri ve özellikle de kadınlar ve gençlerin yıkımlar karşısındaki direngen tutumu karşısında saat 11.30 civarı yıkım ekipleri mahalleden çekildi. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.