Φ politika Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 3 Kasım , 2008 Türkiyedeki azinliklarin okullarida var,dilleride var gazeteleri var,ibadet etme özgürlükleri var. Türkiyede azinlik olanlarin yasalar cercevesinde her türlü haklari mevcuttur.Azinlik olmayanlar ise tüm Türk vatandaslarina taninmis olan haklarla mücehhezdirler.Bunlarin icersindeki etniklerde kendi dillerini konusur kültürlerini yasarlar,azinlik olmayip Türk vatandasi olmak istemeyenlerin kavgasi vardir Türkiyede.Bunlarda bazi odaklardan aldiklari talimatlar dogrultusunda ülkede bi kaos ortami yaratip terörüde arkalarina alarak Türk devletinden kendileri icin taviz koparmaya calisirlar.Fransada Fransiz vatandasi olupta ülkede kaos yaratanlara karsi güvenluk gücleri acimasizdir.Onlarin en büyük avantaji vatandasi olduklari ülkenin irkci bir yönetime sahip olmamasidir,ayni sey Almanya icinde gecerlidir,ne varki Almanyada Alman vatandasi olan etnikler Alman yasalarina harfi harfine uyarak sorun olma durumuna düsmezler.Alman vatandasi olan hicbir etnik Alman devletinden kendi dilini kültürünü yasama hakki talebinde bulunamaz,bu konuda Almanlarin bir sözü vardir;Ya Almansin yada degil eger degilsen Alman kimligini iade et ve basinin caresine bak.Bu söylem Almanyada dogmus büyümüs olanlar icin yani yurt olarak dogup büyüdügü topraklari bilenler icinde gecerlidir. saygilarla Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Sorunuzu önce acik sekilde sorun lütfen, siz Türkiye'ye göc etmek zorunda kalan yani iltica eden pesmergelerden bahsettiniz, ama neyse. Bakin arkadasim konuyu gercekten bayagi saptirdik gibi geliyor bana, ya bilmeden yaziyorsunuz yada baska bir amaciniz var anlayamadim dogrusu. O bahsettiginiz halkin birakin kendi dilini kendi partileri bile var sayin Dogrucudavut ve hemde bulundugu bölgedeki eyalet meclisinde, Schleswighostein eyaleti yani, milletvekilleri bile var ve onlar icin ayri bir durumda oy oranlari 5% degil. Nüfüs oranlarina göre belirli sayida milletvekili cikartma haklari var. Hatta son secimlerde yanilmiyorsam SPD ile koalisyon bile yapma durumlari vardi, yani ülke siyasetini bile etkiliyebiliyorlar. Ama Almanya'da bu bahsettiginiz halktan kimse cekinmiyor ve ülkede bölünmüyor. Sizin bilmeniz gereken ve bizimde ülkemizde elestirdigimiz, Almanya devleti o insanlara o kadar seffah davranmiski o insanlar Danimarkali azinliklar bile olsa kimlik olarak Almaniz ama Danimarka uyruklu Almaniz diyorlar. Diger taraftan birakinYahiúdi veya Danimarkalilar icin anadilini ögrenmek isteyenler icin okul acma ve o okullara gitme sorunu yokki zaten. Siz neden bahsediyorsunuz anlamadim vallahi. Keske Türkiye'de kendi ülkesindeki azinliklara bu haklari tanims olsa ve sadece tanimakla yetinmeyip birde icine sindirebilse ve bunu gecmis zamanda yapmis olsaydik su an inaninizki daha baska konulari konusacaktik. Ama nedense bizde öle bir aliskanlik varki, camur at izi kalsin misali birseyler söylüyoruz, ama konuyla alakasi olmaz veya sorulmasi gereksizdir.Hadi bakalim birde kendi kacirdiklariniza bakin lütfen. Almanya'daki Danimarkalı azınlık ( Wikipedi ) Güney Schleswig'deki Danimarkalı azınlık ya da Danimarka'daki Alman azınlık 1920 tarihinde Schleswig'de yapılan referandumla ortaya çıkmıştır. Almanlar ve Danimarkalılar, kral ve kraliçelerin belli hanedan aileler arasından seçildiği uzun yüzyıllar boyunca barış içinde yan yana yaşadılar. Bu dönemi takip eden liberal Danimarka mutlakiyet rejiminde de öneml sorunlar yaşanmadı. Ancak 19'ncı yüzyılla birlikte yükselen milliyetçi düşünceler bölgede de etkili oldu; hak talepleri, iki milliyet arasında çeşitli ihtilaflar doğurdu. Bölgede 1848 yılında Danimarka yönetimine karşı bir isyan patlak verdi. Gelişmeye komşular da müdahale edince Danimarka ile Prusya-Avusturya savaşı yaşandı. Danimarka savaşı kaybedince 1864 - 1920 yılları arasında Schleswig bölgesinin tamamı Prusya'nın egemenlik alanında kaldı. 1920 tarihinde Schleswig'de yapılan referandumla kuzey kesimi Danimarka'ya bırakıldı. 1920 referandumu sonrası günümüzde hala geçerli olan sınır ve sınırın her iki yakasında farklı milliyetlyerden azınlıklar ortaya çıktı. Azınlık statüsünün gelişimi 1920-1945 Tarih Güney Schleswig'deki Danimarkalı azınlık, 1920'de Schleswig'de yapılan referandumla ortaya çıkmıştır. Sınır belirlenirken , Danimarka'ya daha fazla toprak sağlayabilme gayesiyle, Almanca ve Dancanın yoğun olarak konuşulduğu bölgelerin somut olarak belirlenmesinden uzak duruldu. Bu tutum sınırın her iki yakasında da önemli büyüklükte milli azınlıkların ortaya çıkışına vesile oldu. 1920 tarihli, Schleswig'in hangi devletin egemenlik sahasında yer alacağına dair referandum. Flensburg, Tondern ve Husum'dan meydana gelen, Schleswig'in kuzey kesimlerinen oluşan 2. Bölge'de toplam 12.800 kişi tercihini Danimarka yönünde belirtti. Danimarkalı azınlığın sayısı ilerliyen yıllarda 7.000'e kadar geriledi. Danimarkalı azınlık, 1933 - 1945 yılları arasındaki Nazi rejimi döneminde doğrudan hedef alınmasa da baskılara maruz kaldı. Buna karşılık azınlık üyeleri diğer vatandaşların zorunlu olarak katılmak zorunda oldukları faaliyetlerden muaf tutuldular. Sözkonusu dönemde 1.000'den fazla aznlık mensubu milliyetini terk etti.[3] Schleswig-Holstein Eyeleti Tarih Araştıma Cemiyeti, savaş sonunda örgütlü Danimarkalı azınlık mensubunun sayısını 2.700 olarak belirtmektedir. 1945-1955 İkinci Dünya Savaşı sonrası Danimarkalı azınlığın derneklerinin üye sayısında adeta patlama yaşandı. Savaşın iki yıl ardından kendini "Danimarkalı azınlık" olarak tanımlayanların sayısı yaklaşık 100.000'i buldu. (Bu rakam Kühl tarafından 120.000 – 150.000, Schleswig-Holstein Eyeleti Tarih Araştıma Cemiyeti'nce (GSHG) 62.000 olarak aktarılmaktadır). 1945'te Danimarkalı azınlığın 9 okulunda 500 öğrenci eğitim görürken bu rakam 1948'te 60 okulda 14.500 öğrenciye yükseldi. 1947'de yapılan ilk eyalet seçimlerinde azınlığın adayları toplam 99.500 oy aldılar. 1948 yılının başında Danimarma Kültür Derneği 78.000 üye sayısına ulaştı.[4] Ancak araştırmacılar, savaş sonrası ortaya çıkan bu gelişmede "Yeni Danimarkalı" adı verilen toplumsal kesimin etkili olduğuna işaret ediyorlar. Danimarka milliyetinde olmayan bu kesim, Danca da bilmiyordu: Kühl, bu gelişmede siyasi ve milli etkenlerin yanı sıra maddi kaygıların da rol oynadığını savunuyor. Kühl'e göre savaş sonrası Almanya'nın eski, doğu bölgelerinden gelen sürgün ve mültecilerin yoğun olarak yerleştirildiği Schleswig Holstein'ın yerlileri Danimarkalı azınlık seçeneğine yöneldiler. Yerliler, Almanya'dan bağımsız Güney Schleswig devletini mülteci akınından kurtuluş imkanı olarak gördüler. Schleswig-Holstein Eyeleti Tarih Araştıma Cemiyeti de benzer bir tesbitte bulunmaktadır: „Kendilerini 'Yeni Danimarkalı' omarak niteleyenler arasında Dan dili ve kültürüne tamamen yabancı olanlar da vardı. Bunlar, Güney Schleswig'in Almanya'dan ayrılmasını, Danimarka'ya bağlanmasını umuyor ve talep ediyorlardı. Bu adım, bölge yerlilerinin kimliklerini tehdit edici nitelikte görülen ve bir yük olarak algılanan mültecilerin sınırdışı edilmesini de mümkün kılacaktı." Gerçekten de Schleswig-Holstein Almanya'nın doğu bölgelerinden gelen mültecilerin yerleştirildiği eyaletlerin başında geliyordu. Schleswig-Holstein Eyeleti Tarih Araştıma Cemiyeti yerli-mülteci oranını 1946 Ekim'inde 4:3 olarak vermektedir.[5] Hemen her eve bir mülteci yerleştirilirken gıda maddeleri uzun süre karneyle dağıtıldı. 1950'de eyalet nüfusunun yüzde 33'ü mültecilerden meydana geliyordu. Bu oran, açık arayla en yüksek sayıyı meydana getirmektedir. Bu süreçte yerel siyaset dünyasında özellikle Sosyal Demokratlar Danimarka'ya yaklaşımı savundular. BBuna karşılık merkez ve sağ yelpazeden de Danimarka'yı talep edenler çıktı. 1945 yazında, daha sonra eyaletin başbakanlığını yapacak Hrıstiyan Demokrat politikacı Friedrich-Wilhelm Lübke Angeln'de yaptığı bir konuşmada Danimarka'ya bağlanma arzusunu dile getirdi. Ancak aynı Lübke bu konuşmanın bir yıl ardından sınır operasyonuna şiddetle karşı çıkan grubun sözcüleri arasında yer aldı.[6] Eyalet yönetimi 1953'te "Kuzey Programı" adını verdiği bir projeyi uygulamaya koydu. Projenin amacı, ekonomik zayıflığı mülteci akınıyla daha da derinleşen kuzey bölgelerinin güçlendirilmesiydi. Proje, umudunu Danimarka ile birleşmeye bağlayanların önünü kesmeyi hedefliyordu. Bu kapsamda özellikle Almanya - Danimarka sınır bölgesinde geniş kesimler imar ve tarıma açıldı; yeni çiftlik bölgelerine mülteciler yerleştirildi.[7] Danimarka hareketine önemli darbe indiren bu müdahale toplumsal yapıyı da değiştirdi. İster Danimarkalı isterse Alman olsun bölge halkınca uzun yıllardır konuşulan "Güney Jüt" ağzı hızla geriledi. 1990 sonrası Günümüzde azınlığın siyasi temsilcisi SSW özellikle diğer eyaletlerden gelen seçmenler tarafından desteklenmektedir. "Yeni Danimarkalı" olgusu, azınlık kimliği açısından tehdit olarak algılanmaktadır. 90'lı yıllarda yerel seçimlerde önemli başarı sağlamasına rağmen partinin temsilcileri hem dil hem de azınlıkla ilgili yetersiz bilgiye sahip olmaları dikkat çekti. Güney Schleswig Derneği'nin üye sayısı son 10 yılda yaklaşık 3.500'e düştü. Aynı şekilde Danca eğitim veren okullardaki öğrenci sayısı yaklaşık 300 civarında geriledi. Güncel durum Schleswig'in güneyinde yaşayan Danimarkalılar Güney Schleswig Derneği'nde örgütlüdür. Bu derneğin yanı sıra Güney Schleswig Eğitim Birliği, Güney Schleswig için Danca Merkez Kütüphanesi ve Güney Schleswig Dan Kilisesi gibi oluşumlar da faaliyet göstermektedir. Danimarkalı, Friz azınlık tarafından kurulan Friz Birliği (Friisk Foriining) ile ortak çalışmalar yapmaktadır. Eyalette azınlığın haricinde 6.000 dolayında Danimarka vatandaşı da yaşamaktadır. Siyasi hayata katılım SSW, Danimarkalı azınlığı Almanya genelinde temsil etmektedir. Seçim Kanunu uyarınca 1955'den beri Schleswig-Holstein eyalet parlamentosu için geçerli yüzde 5 barajından muaftır. 80'li yılların sonuna kadar SSW'nin oyları 20.000 - 25.000 arasında değişti. 2000 yılında Seçim Kanunu'nda yapılan değişiklikle "İkinci Oy" uygulaması getirildi. Yeni düzenleme, SSW'yi Schleswig'in haricinde Holstein'da da seçimlere girmesine izin verdi. SSW, Danimarkalı azınlığın ya da Frizlerin yaşamadığı Holstein bölgesinde ikinci oy sistemi sayesinde oy patlaması yaşadı. Böylece oyları günümüzde 50.000'in üzerine çıktı. Okuma listesi * Jørgen Kühl/Robert Bohn (Hrg.): Ein europäisches Modell? Nationale MInderheiten im deutsch-dänischen Grenzland 1945-2005, Verlag für Regionalgeschichte, 2005, ISBN 3-89534-541-5 * Bodo Pieroth/Tobias Aubel: Der Begriff der dänischen Minderheit im Schleswig-Hosteinischen Landeswahlrecht, in: NordÖR 2001, S. 141-147 * Gesellschaft für bedrohte Völker: „Über die Lage der Sprachminderheiten in der EU“, Bozen 2000 * Study on the Rights of Persons belonging to Ethnic, Religious and Linguistic Minorities, UN Document E/CN.4/Sub.2/384/Add.1-7, 1977 und Proposal Concerning a Definition of the Term 'Minority', UN Document E/CN.4/Sub.2/1985/31, 1985. Kaynaklar 1. ^ Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın azınlıklarla ilgili sayfası 2. ^ Çerçeve Sözleşmesi'nin metni 3. ^ Kühl / Federal Siyasi Eğitim Dairesi Dış bağlantılar * Alman Federal İçişleri Bakanlığı'nın resmi sayfası * Schleswig Holstein Tarihi Cemiyeti'nin Danimarkalı azınlıkla ilgili verileri * Alman siyaset eğitimi kuruluşunun verileri * Flensburg Üniversitesi kapsamında yapılan bir araştırma * Sydslesvig.de * Danimarkalı azınlık kendini tanıtıyor Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Türkiyedeki azinliklarin okullarida var,dilleride var gazeteleri var,ibadet etme özgürlükleri var. Türkiyede azinlik olanlarin yasalar cercevesinde her türlü haklari mevcuttur.Azinlik olmayanlar ise tüm Türk vatandaslarina taninmis olan haklarla mücehhezdirler.Bunlarin icersindeki etniklerde kendi dillerini konusur kültürlerini yasarlar,azinlik olmayip Türk vatandasi olmak istemeyenlerin kavgasi vardir Türkiyede.Bunlarda bazi odaklardan aldiklari talimatlar dogrultusunda ülkede bi kaos ortami yaratip terörüde arkalarina alarak Türk devletinden kendileri icin taviz koparmaya calisirlar.Fransada Fransiz vatandasi olupta ülkede kaos yaratanlara karsi güvenluk gücleri acimasizdir.Onlarin en büyük avantaji vatandasi olduklari ülkenin irkci bir yönetime sahip olmamasidir,ayni sey Almanya icinde gecerlidir,ne varki Almanyada Alman vatandasi olan etnikler Alman yasalarina harfi harfine uyarak sorun olma durumuna düsmezler.Alman vatandasi olan hicbir etnik Alman devletinden kendi dilini kültürünü yasama hakki talebinde bulunamaz,bu konuda Almanlarin bir sözü vardir;Ya Almansin yada degil eger degilsen Alman kimligini iade et ve basinin caresine bak.Bu söylem Almanyada dogmus büyümüs olanlar icin yani yurt olarak dogup büyüdügü topraklari bilenler icinde gecerlidir. saygilarla Kendin pisir kendin ye , ne güzel. Kürt'lere sordunuz galiba önceden ne olup olmadiklarini ve onlarda biz Türküz cevabini aldiginiz icin böyle yaziyorsunuz. ne güzel, hem demokrasiden bahset, hemde baskalarinin adina kimlikleri konusunda karar ver. Sloganciliktan baska bir sey ifade etmez. Avrupa ülekeleri kendi azinliklarina karsi bizim uyguladigimiz politikayi benimsemedigi icin, orada Türkiye'deki gibi sorunlar olmuyor. Birde su var tabiiki, Avrupa ülkelerinin elindeki malzeme ile bizim elimizdeki malzeme arasinda malesef daglar kadar fark var. Bu malzeme farkini her alada görüyoruz. Alt yapidan tutun sanayi ve siyasete kadar her alanda cürük malzeme kullandigimiz icin fark cok büyük. Ama ne yapalim saglam malzeme miz cok az oldugu icin ancak bu kadar yol alabiliyoruz. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut ve dunyahepimizin tartismalariniz cok guzel ama oncelikle sunu soyleyim dogrucudavut Danca diye bir lisan yoktur o Danimarkaca.. ayrica azinliklardan bahsediyorsunuz dogru almanyada azinlik danimarkalilar var ama alman hukumeti buyuk bir caba gosterip asimile etme cabalarinda ve en sonda hukumetin danimarkali azinlik okullarina yardimlarinda kisitlamaya gitmeyi dusundugunu duymustum.. ama ikinizinde unuttugu bir sey varki kurtler turkiyede azinlik degildir olamazlar benim bildigim azinlik olabilmesi icin azinlik sayilan kesimlerin birer ulkeleri olmasi gerekir ama kurtlerin kurt diye bir ulkeleri yok ermeniler ve rumlar birer azinliktir ve hatta bugunun sartlarinda turkiyede bulunan arnavut, bosnak, kosovalilarda birer azinlik durumuna gecebilirler cunku ulkeleri vardir ama kurtler lazlar ve turkler, turkiye cumhuriyeti topraklarinda azinlik olamazlar ulkeleri turkiyedir yani anliyacaginiz once azinligi tanimlamak gerekir bu durumda.. Aslinda gonul isterdiki bizler her hareketimizle dunyaya ornek olalim ama bizi yonetenlerin canlari sagolsunlarki bizleri budurumlara dusuruyorlar ama bizlerde bu akil ve mantik oldugu surece bunlar bana gore daha iyi gunlerimiz kimbilir daha neler gorecegiz bunlari hep birlikte yasayip gorecegiz saygilar Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut ve dunyahepimizintartismalariniz cok guzel ama oncelikle sunu soyleyim dogrucudavut Danca diye bir lisan yoktur o Danimarkaca.. ayrica azinliklardan bahsediyorsunuz dogru almanyada azinlik danimarkalilar var ama alman hukumeti buyuk bir caba gosterip asimile etme cabalarinda ve en sonda hukumetin danimarkali azinlik okullarina yardimlarinda kisitlamaya gitmeyi dusundugunu duymustum.. ama ikinizinde unuttugu bir sey varki kurtler turkiyede azinlik degildir olamazlar benim bildigim azinlik olabilmesi icin azinlik sayilan kesimlerin birer ulkeleri olmasi gerekir ama kurtlerin kurt diye bir ulkeleri yok ermeniler ve rumlar birer azinliktir ve hatta bugunun sartlarinda turkiyede bulunan arnavut, bosnak, kosovalilarda birer azinlik durumuna gecebilirler cunku ulkeleri vardir ama kurtler lazlar ve turkler, turkiye cumhuriyeti topraklarinda azinlik olamazlar ulkeleri turkiyedir yani anliyacaginiz once azinligi tanimlamak gerekir bu durumda.. Aslinda gonul isterdiki bizler her hareketimizle dunyaya ornek olalim ama bizi yonetenlerin canlari sagolsunlarki bizleri budurumlara dusuruyorlar ama bizlerde bu akil ve mantik oldugu surece bunlar bana gore daha iyi gunlerimiz kimbilir daha neler gorecegiz bunlari hep birlikte yasayip gorecegiz saygilar Sn. Yakışıklı, Danish noluyor o zaman Kürtler Türkiyede azınlık değildir,biz de bunu savunuyoruz zaten aynı fikirdeyiz ama buyrun bunu AB 'ye anlatın,onların azınlık tanımları farklı. Danca konuşan insanları da bu tanım içerisinde değerlendirmişler. 1 Şubat 1998 tarihinde resmen yürürlüğe giren Avrupa Konseyi'nin etnik azınlıkların korunmasına ilişkin Çerçeve Sözleşmesi kapsamında onların devletinin olup olmaması önemli değil artık. Kürtleriçin de bu mantıkla azınlık gözüyle bakan ve bize dayatan da onlar. Yeni dünya düzeninde gündeme gelen mikro milliyetçiliğin dünyaya barış ve huzur getirmediği ortada. Belki de bu anlayış, hümanizm maskesi altında geri kalmış toplumların geri yapılarını korunarak, modern dünyanın nimetlerinin dışında kalmasını sağlanarak, dünyanın bir tür doğal müze olmasını isteyen batılı oryantalist zihniyetin bir devamıdır. Yada, çok-uluslu şirketlerce desteklenen modern teknolojinin üretimi ürünleri için sürekli yeni pazarlar bulmak zorunda olan kapitalizm makinasının zorladığı emperyalizmin 3.dünya ulus-devletlerini bir engel olarak görmesiyle ortaya atılmış kavramlar... Aslında kim istemez milliyetin olmadığı, tek bir yönetimin olduğu, tek bir dilin( örneğin esperantoca ) geçerli olduğu, insanların savaşacak farklı değerleri olmadığı, kendilerini sanata, bilime, insani değerleri anlamaya verdikleri bir dünyayı ?.. Şimdilik ütopya görünüyor bunlar. Türkiye Cumhuriyetinin değerleri o kadar kötü değil, Atatürkün ön gördüğü, dünyaya örnek olmasını istediği Türkiye de bu değil, bundan emin olun. Saygılar. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut Danish Danimarkaca oluyor like Turkish Turkce Tucemi diyoruz ozaman )gibi Danca degil konustugum dili banami ogreteceksin .. Hemfikiriz baskalarinin akliyla hareket eden yolunu sasirirmis.. Ama kabahatin cogu bizdeki onlara bu firsati veriyoruz saygilar Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Kendin pisir kendin ye , ne güzel. Kürt'lere sordunuz galiba önceden ne olup olmadiklarini ve onlarda biz Türküz cevabini aldiginiz icin böyle yaziyorsunuz. ne güzel, hem demokrasiden bahset, hemde baskalarinin adina kimlikleri konusunda karar ver. Sloganciliktan baska bir sey ifade etmez. Avrupa ülekeleri kendi azinliklarina karsi bizim uyguladigimiz politikayi benimsemedigi icin, orada Türkiye'deki gibi sorunlar olmuyor. Birde su var tabiiki, Avrupa ülkelerinin elindeki malzeme ile bizim elimizdeki malzeme arasinda malesef daglar kadar fark var. Bu malzeme farkini her alada görüyoruz. Alt yapidan tutun sanayi ve siyasete kadar her alanda cürük malzeme kullandigimiz icin fark cok büyük. Ama ne yapalim saglam malzeme miz cok az oldugu icin ancak bu kadar yol alabiliyoruz. Sorun şurdan kaynaklanıyor. Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti kurulurken millet(ulus) değildi. Ha keza Türkler de değildi, Lazlar da değildi, Çerkesler de...İşte bu yüzden, kuruluşta herkesi kapsayan, etnisiteden uzak bir Türklük düşünüldü. Sanırım Sn.Politikanın mantığı da bu. Ancak, özellikle son 30 yılda, bir çok dış güç eliyle ve emperyalist devletlerin bu konudaki özel çabalarıyla ( Rusların Kürtçe sözlük yapması, İsveçin tarih yazması vb. ) ve bazı siyasetçilerimizin basiretsizliğiyle (Evren, Özal, Demirel) bir KÜRT ULUSU yaratılmak üzere ve bu doğrultuda o bölgelerde yaşayan tüm etnik, dini grupları Kürtlükte birleştirme ve asimilasyonu ve uydurma bir ontolojik temellendirme çalışmaları söz konusu. Bu süreci görememiş olanlar için de kafa karışıklığı da gayet normal. Çünkü olay bir hak verme meselesi, bir insani empati meselesi oluyor, ister istemez. Bu durum geri döndürülemez bir hal almıştır. Olay demokratikleşme falan değil, önce azınlık hakları, sonra federasyon, daha sonra konfederasyon ve güney Kürdistanla ( K.Irak Barzani yönetimi ) birleştirme projesidir. Sorulması gereken soru şudur: Neden Kürtler, Kurmançiler ? Neden İsveçteki Laponlar yada Amerikadaki Komançiler değil. Saygılar. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Sayin DogrucudavutDanish Danimarkaca oluyor like Turkish Turkce Tucemi diyoruz ozaman )gibi Danca degil konustugum dili banami ogreteceksin .. Hemfikiriz baskalarinin akliyla hareket eden yolunu sasirirmis.. Ama kabahatin cogu bizdeki onlara bu firsati veriyoruz saygilar Danca, Danimarka'da konuşulan, İskandinavca olarak da bilinen Kuzey Cermen dil ailesinden bir dildir.(Wikipedi) Turkish: Türkçe yani Türkiyece değil. Saygılar. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Nedeni basit degilmi sayin dogrucudavut bu saydiklarin egitim kultur bakimindan bizden cok cok ustunler bizim universite mezunlari esittir onlarin ilkokul mezunlari duzeyinde okadar yani bakiyorsun adam universite mezunu kalkmis kurtculuk turkculuk yapiyor demek neymis egitim sartmis bizim gencler okuyor ama havaya okuyor okumadan okumaya fark var bu senin saymis oldugun laponlar komanciler okuyorlar ama adam olmak icin okuyorlar bizimkiler niye okuyor cok para kazanmak icin yani adam olmak icin okumuyoruz ehh durum oyle olunca bugun gelinen noktada goz onundedir.. saygilar Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Sorun şurdan kaynaklanıyor. Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti kurulurken millet(ulus) değildi. Ha keza Türkler de değildi, Lazlar da değildi, Çerkesler de...İşte bu yüzden, kuruluşta herkesi kapsayan, etnisiteden uzak bir Türklük düşünüldü. Sanırım Sn.Politikanın mantığı da bu. Ancak, özellikle son 30 yılda, bir çok dış güç eliyle ve emperyalist devletlerin bu konudaki özel çabalarıyla ( Rusların Kürtçe sözlük yapması, İsveçin tarih yazması vb. ) ve bazı siyasetçilerimizin basiretsizliğiyle (Evren, Özal, Demirel) bir KÜRT ULUSU yaratılmak üzere ve bu doğrultuda o bölgelerde yaşayan tüm etnik, dini grupları Kürtlükte birleştirme ve asimilasyonu ve uydurma bir ontolojik temellendirme çalışmaları söz konusu. Bu süreci görememiş olanlar için de kafa karışıklığı da gayet normal. Çünkü olay bir hak verme meselesi, bir insani empati meselesi oluyor, ister istemez. Bu durum geri döndürülemez bir hal almıştır. Olay demokratikleşme falan değil, önce azınlık hakları, sonra federasyon, daha sonra konfederasyon ve güney Kürdistanla ( K.Irak Barzani yönetimi ) birleştirme projesidir. Sorulması gereken soru şudur: Neden Kürtler, Kurmançiler ? Neden İsveçteki Laponlar yada Amerikadaki Komançiler değil. Saygılar. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun etnik, dinsel ve kültürel nüfus kompozisyonunu, mikro boyutta, rakamsal olarak belirlemek olanaksız: Devlet İstatistik Enstitüsü bu ayrıntıda veri sağlamıyor. En küçük yerleşim birimi bazında bireysel veri toplama çabaları ise, gerek devletin politik kaygıları ve incelenen toplulukların dışa kapalılıkları, gerekse tam tesadüfi örnekleme yapabilme konusundaki teknik sorunlar nedeniyle çok kısıtlı. Ancak, Fırat'ın doğusunda kalan bölgede yapılan pilot çalışmalar (ki bunların istatistiki açıdan güvenilirliği yoktur), sadece gerekli olan tercüman sayısı ve niteliği ile dahi olsa, çokkültürlü bir tablo ortaya çıkarıyor. Çok kaba hatlarıyla da olsa, bölgedeki dil ve din çeşitliliği aşağıdaki gibi özetlenebilir. Mikro-kültürler Güneyde, Antep ovasından Fırat'a doğru yolun güneyi, Barak'ın en kuzey sınırı: Osmanlı tarafından Colap Çölü'ne (Suriye) sürülmüş, Abdülhamit Han'ın fermanı ile kuzeye gelmesine izin verilmiş, evi Ar-Rakka (Suriye) olan Türkmen boyu. Yaşlı erkeklerin şakağında, Orta Asya geleneği olan ceylan dövmesi, kadınları silme bezeli, Orta Asya'dan bu yana hâlâ her evden bir erkeğin Türk ordusuna verildiği Barak boyu. Yolun kuzeyi, yine Abdülhamit Han'ın fermanı ile Dersim'den aşağı inen Alevi Zaza aşiretinin bölgesi. Eski Yezidi köylerini kontrolü altına alan bu aşiret, İran'daki yeraltı sulama sistemini, İran'daki adı olan Kanat ile, Dereboyu'nda kuran aşiret. Yerüstündeki ağızları Hazreti Ali'nin kılıcı ve Acem Aslanı ile bezeli olan Kanatlar kız isteme töreninin de mekânı. Fırat'ı Birecik'te geçer geçmez, güneydeki köylerde, Fırat yine kutsal nehir, "şeytan" sözcüğü yasak ve dil Bedevi Arapçası. Erkeklerin şakaklarında Güneş Tanrısı'nın simgesi güneş kursu, kadınlar yine baştan aşağı bezeli. Şeyh dışında okumak yasak, yabancı ile konuşmak yasak, "ben Yezidiyim" demek yasak. Doğuya doğru birkaç köy sonra, sınır boyunda, Barak'ın bir kolu, hemen ardından, Kurtuluş Savaşı'nda Urfa'nın Fransızlardan kurtarılmasında büyük katkıları olan, erkekleri uzun Arap entarisi giyen, rengarenk ipeklere sarılı kadınları yine baştan ayağa bezeli Arap aşireti. Suruç'un kuzeyinde, İslamlaştırma politikalarının ağır baskısı altında başevi bölünmüş olmasına rağmen, geleneklerini korumaya çabalayan, Sorani lehçesi konuşan, büyük ve güçlü Yezidi aşireti. Yine kadını ve erkeği dövmeli, ama motifler farklı. Urfa merkez köyleri ve kuzeyindeki Kürtçe lehçe yine Sorani, halk ismen de olsa Sünni. Kuzeye, özellikle Halfeti-Bozova ilçelerine doğru Kadiri tarikatı hakim. Kızıltepe'nin kuzeyinde, yer yer yine Arapça konuşulan, İslamlaştırma baskısı ile evlerine kapanmış Yezidi köyleri ardından, Diyarbakır'dan doğuya doğru Kurmanci lehçesi yelpaze gibi açılıyor. Kurmanci lehçesinin kuzeyi Türkçe ve çeşitli Zaza lehçeleri konuşan, çoğunlukla Alevi adı altında toplanan inanç grupları; kasaba ve kentlerde Şafiler ve Nakşibendiler; bazı kasabalarda dil Arapça. Güneyde sınıra yakın, Mardin-Midyat ekseninde Süryani ve Aramice; bir iki ufak yerleşmede Kurmanci lehçesi konuşan Bahailer ve Türkçe'nin yanı sıra kendi dilini korumayı başarmış Sünni Çerkesler. Asimilasyon Fırat'ın doğusu sorunu Atatürk Türkiyesi'nde, "Türküm diyen Türk'tür" prensibi ile çözülmek istendi ve bunun ön şartı olarak da yeni yetişen nesillere Türklük bilinci, gururu ve dili benimsetilmeye çalışıldı. Devletin laik olması, Cumhuriyet'in ilk yönetici kadrolarının İslam'la çok özdeşleşmiş olmaması, mikro din-kültür gruplarını bir dereceye kadar korudu. Bir yandan yükselen Kürt milliyetçiliği, diğer yandan İslam dininin güçlü etkisi ile Türkleştirme politikasının iflas ettiğini görüyoruz. Günümüzde, bu çeşitlilik sorunu Abdülhamit Han yöntemleri ile çözülme aşamasında. 12 Eylül ile sistemli bir şekilde uygulamaya konan İslamlaştırma politikasının son halkası, AKP iktidarı, çeşitli etnisite, dil ve dini inancın birarada yaşadığı bölgeyi, yine 1890'lardaki yaklaşımla, İslam şalıyla örtmeyi deniyor. İktidar partisi, en azından, sınırlarımız içinde birlik ve beraberliğin, ortak Müslümanlık temelinde sağlanabileceği kanısında. Oysa bu politika, ne yazık ki, en az Sultanahmet'teki Bizans Sarayı kalıntıları kadar korunmaya layık olan kültürel çeşitlilik mirasımızı yok edecek. Yezidilik gizli bir din, dışarıdakilere anlatılmıyor. Son temsilcileri de İslam'a döndürüldüğü zaman artık onu, Harran'daki Sabilik gibi, hiç bilemeyeceğiz. Ya erkeklerinin kolları Süryani haçıyla bezeli, Türk devletine her zaman sadık Türkmenler neye inanıyor? Zazaların şeyhleri güçlerini nereden alıyor? Hepsini Sünni- İslam şalı örtmeden bilmek istemiyor muyuz? Entegrasyon ve Kuzey Irak modeli "Kürt haklarını" korumak üzere örgütlenmiş olan DTP, asimilasyona şiddetle karşı çıkarak, entegrasyon modelini savunuyor. Çok sayıda yerel meclise dayanan bu model, çeşitliliğin korunmasında umut veren bir başlangıç olmakla beraber, yeterince açık değil. Ancak, Kuzey Irak'taki uygulamalar bir gösterge olacaksa, bu politikanın genel kullanımdaki adı "ulus-yapılandırma": Belli bir etnik grubu aynı dil, din, kültür çevresinde birleştirme. İlkesel olarak Türkleştirmeden hiç farkı olmayan bu politika doğrultusunda atılan ilk ve çok önemli bir adım, Sorani lehçesinin Irak'ta resmi Kürtçe olarak tanınması. Sorani, Kahtaniye bağlı, nispeten daha laik olarak tanımlanan Süleymaniye halkının konuştuğu lehçe. Kuzey Irak bölgesel hükümetinin başı Barzani ise Kurmanci konuşuyor ve kendi aşiretinin dilini "Kürt ulusu" adına feda etmesine yol açan bu sert politika, DTP'ye yakın bazı Kürt aydınları tarafından da destekleniyor: Amaç Türkiye'de de ortak bir Kürt dili, geçmişi ve dini yaratmak. Irak'ta güçlü Barzan aşiretinin bile direnemediği baskıya boyun eğecek olan Yezidiler ve Zazalar, bu kez Kürt asimilasyonu ile karşı karşıya kalacak. Bölge okullarında bu kez Kürt dili olarak, Türkiye'de Sorani'den daha yaygın olan Kurmanci öğretilecek; dövmeli bütün Türk ve Arap boylarının yanı sıra Kurmanci konuşan Karakeçililer ve tabii tüm Zazalar Kürt sayılacak, muhtemelen bir ortak din olarak Şafilik benimsenecek ve ne yazık ki bunun adı da entegrasyon olacak. (GÜNEŞ ÖZDURAL-RADİKAL) Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 4 Kasım , 2008 bizimkiler niye okuyor cok para kazanmak icin yani adam olmak icin okumuyoruz ehh durum oyle olunca bugun gelinen noktada goz onundedir.. Haklısınız, çok doğru bir tespit! İşin sırrı galiba burda. Saygılar. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut DTP hangi entegresyon modelini savunuyor ki anlamis degilim ama anladigim birsey var turkiyedeki butun partiler ayni seyi savunuyorlar istemem yan cebime koy modeli bugun DTP entegrasyon modelini savunmus olsaydi guney doguda bugun bu olaylar yasanmazdi senin benim sirtimdan siyaset yapilmaz egerki ulkede bir sorun var ise meclise oturursun cagirirsin diger partileri sorunu birlikte cozersiniz bugun bir ulke aileye benzer aile icinde bir sorun var ise ailenin tum fertleri kafa kafaya verirsiniz birlikte cozersiniz haa sen astigim astik kestigim kestik dersen zaten bir arpa boyu yol alamazsin imkansizdir bu olan kime oluyor olan doguda guney doguda yasayan halka oluyor.. Cunku teror ve silahlarin icinde yasamak zorunda kalan onlar oluyor sen bugun menfaatin icin bolgeye oy toplamaya gidersin yarin yine gelirsin baskente sicak evine alirsin devletten maasini her nekadarsa ama peki ya o halk o halk senin yarattigin kaos ortaminda yapayanliz kalir halen eskiya mantigiyla bir yere varilmayacagini nezaman anliyacagiz halk akilli olsa biraz yerel secimlerde hic bir partiye oyunu vermez ama nerede alismisiz birkere surunme bir soz vardir Allah bilir kulunu giydirir culunu demek bu cul bize layikki her gelen kafasi gibi yonetiyor bizi resmen koyunuz biz baska bir aciklamasi yok bunun saygilar Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2008 bugun bir ulke aileye benzer aile icinde bir sorun var ise ailenin tum fertleri kafa kafaya verirsiniz birlikte cozersiniz haa sen astigim astik kestigim kestik dersen zaten bir arpa boyu yol alamazsin imkansizdir bu olan kime oluyor olan doguda guney doguda yasayan halka oluyor.. Güzel bir benzetme Sn.Yakışıklı, izninizle biraz detaylandırayım. O bahsettiğiniz ailenin en küçük kızı diyelim ki tarikatçılara, şeyhin birine kapıldı. Baba olarak sizi reddediyor, size hakaret ediyor, üstelik kredi kartınızı harcayıp sağa sola para dağıtıyor, annesinin giydiğini redediyor, tessettüre giriyor, sizi kafirlikle suçluyor, tehdit ediyor, kardeşine eziyet ediyor şeyhine güvenerek.( Bu anlattıklarım bire bir gerçektir) Evden kovamıyorsunuz çünkü canınız, ciğeriniz çocuğunuz, dövseniz daha da bağlar kopuyor. Diyalog mümkün olmuyor çünkü o ben farklıyım diyor ve bu evde yaşayacaksam beni bu halimle kabul edeceksiniz diyor. Kabul ettiğinizde ise eve birtakım adamlar, kadınlar geliyor, ayin yapıyorlar, ev düzenine karışıyorlar, evde huzursuz bir ortam oluşuyor. Bunun sonu neye varır? Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 5 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut Aile terbiyesi aile cocugunu nasil egitirse oyle gider.. ama dedigim gibi bizim buyuklerimiz kendilerini egitemiyorlarki seni beni egitsinler onlarin isleri gucleri seni bana beni sana dusman edip bu arada onlarda bir kac firma ve banka batirip ceplerini doldurmak biz bir birimizi yerken yaptiklarini gormeyelim diye birazini goruncede kutuplasma olusuyor halkta buna inanip hemen birini savunuyor yazacak cok sey var ama donup dolasip ayniseye geliyoruz yine saygilar Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Almanya da son günlerde artan Irkci tehdit ve eylemler Alman siyasetci ve emniyetini harekete gecirdi. Almanya'nin Hamburg kentinde son günlerde yogun bir irkci tehdit basladi.Hamburg'un Öjendorf semtindeki müslüman mezarligina yapilan irkci saldiri sonucu 17 mezar tahrip edilmis ve mezar taslarina irkci sözler ve semboller yazilip cizilmis. Yine Hamburg'daki Türklere ait bir cami,seyahat acentesi ve market kundaklanmis polis tahkikata baslamistir. Hamburg ve Cevresi Türk toplumu (TGH)yönetiminde görevli olan Nurdan Kaya'ya irkci icerikli elektronik postalar gönderilerek 'ülkeyi terkezmezseniz Yahudilerin akibetine ugrayacaksiniz tarzi tehditlerde bulunulmustur. Siyasetci ve güvenlik gücleri bu tarz olaylarin siddetle üzerine gidilecegini ve faillerin ergec yakalanacagi i söylemislerdir. Bu arada Alman futbol liginin 12. haftasinda Werder Bremen -VfL Bochum arasinda oynana mac esnasinda birr grup irkcinin üzeinde GAMALI HAC bulunan bayrak acmasi engellendi.Bemenli yöneticiler adlari belirlenen kisilerin Bremen'in maclarina girmesini yasakladi.Alman futbol federasyonu (DFB)bir bildiri yayinlayaak irkcilarin bundan böyle maclara alinmamasini desteklediklerini acikladi. Haber-POSTA Almanya Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Almanya da son günlerde artan Irkci tehdit ve eylemler Alman siyasetci ve emniyetini harekete gecirdi. Almanya'nin Hamburg kentinde son günlerde yogun bir irkci tehdit basladi.Hamburg'un Öjendorf semtindeki müslüman mezarligina yapilan irkci saldiri sonucu 17 mezar tahrip edilmis ve mezar taslarina irkci sözler ve semboller yazilip cizilmis. Yine Hamburg'daki Türklere ait bir cami,seyahat acentesi ve market kundaklanmis polis tahkikata baslamistir. Hamburg ve Cevresi Türk toplumu (TGH)yönetiminde görevli olan Nurdan Kaya'ya irkci icerikli elektronik postalar gönderilerek 'ülkeyi terkezmezseniz Yahudilerin akibetine ugrayacaksiniz tarzi tehditlerde bulunulmustur. Siyasetci ve güvenlik gücleri bu tarz olaylarin siddetle üzerine gidilecegini ve faillerin ergec yakalanacagi i söylemislerdir. Bu arada Alman futbol liginin 12. haftasinda Werder Bremen -VfL Bochum arasinda oynana mac esnasinda birr grup irkcinin üzeinde GAMALI HAC bulunan bayrak acmasi engellendi.Bemenli yöneticiler adlari belirlenen kisilerin Bremen'in maclarina girmesini yasakladi.Alman futbol federasyonu (DFB)bir bildiri yayinlayaak irkcilarin bundan böyle maclara alinmamasini desteklediklerini acikladi. Haber-POSTA Almanya Irkcilara her alanda yasamlarini böyle zorllastirmak gerek. Iyiki politikacilarin siyasi cikarlari icin bu tür irkciliga göz yummuyorlar ve kamuyondaki tepkiyle beraber irkcilik ve irkcilar lanetleniyor. Umarim Almanya'daki siyasetciler, güvenlik gücleri ve spor federesyonu gibi sahis ve kuruluslar diger ülkelere örnek olurlar ve irkciliga dünyanin hic bir yerinde yasama firsati verilmez. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Sayin Dünyahepimizin,siyasi cikarlar insanligin cikarlarinin üzerine ciktigi sürece irkcilik veya insanligin hayrina olmayan ideolojik sapmalar olacaktir.Bunu önlemenin ve en asgari seviyeye indirgemenin tek cözümü elbirligi icinde bu tarz olusumlara karsi durabilmektir. saygilarla Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Sayin Dünyahepimizin,siyasi cikarlar insanligin cikarlarinin üzerine ciktigi sürece irkcilik veya insanligin hayrina olmayan ideolojik sapmalar olacaktir.Bunu önlemenin ve en asgari seviyeye indirgemenin tek cözümü elbirligi icinde bu tarz olusumlara karsi durabilmektir. saygilarla Sn politika önerilerinize candan katiliyorum. Hic bir cikar göz etmeksizin ve kimseyi kayirmadan irkciligin her türlüsüne , nerede ve kime karsi olursa olsun tüm insanlar el birligi ile karsi cikmali. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Umarim Almanya'daki siyasetciler, güvenlik gücleri ve spor federesyonu gibi sahis ve kuruluslar diger ülkelere örnek olurlar ve irkciliga dünyanin hic bir yerinde yasama firsati verilmez. Sn.dünyahepimizin, Kazakistan'daki, bir Alman kökenlinin, Almanca bilmese dahi, Almanya hükümetine başvurması halinde, direkt Alman vatandaşlığına kabul edileceğini biliyormusunuz ? Bizim ülkemizde ise, din, ırk gözetilmeksizin, 5 sene ikamet şartı aranarak, vatandaşlık kabulü yapıldığından haberiniz var mı ? Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 19 Kasım , 2008 Sn.dünyahepimizin, Kazakistan'daki, bir Alman kökenlinin, Almanca bilmese dahi, Almanya hükümetine başvurması halinde, direkt Alman vatandaşlığına kabul edileceğini biliyormusunuz ? Bizim ülkemizde ise, din, ırk gözetilmeksizin, 5 sene ikamet şartı aranarak, vatandaşlık kabulü yapıldığından haberiniz var mı ? Bu konuyla ilgili kaynak gösterirmisiniz lütfen. Ben kendi bakanligimiza vatandaslikla ilgili soru sordum cevap alamadim. Sizin elinizde kaynak olsa gerek. Diger taraftan Alman kökenli diyorsunuz, bunun neresi acayip anlamadim. Siz Alman vatandasi olupta Almancayi konusamayanlardan da haberiniz varmi acaba???? Alman vatandasi olupta onlardan nefret edenlerdende haberiniz varmi acaba? Igneyi önce kendimize cuvaldizi sonra baskasina batiralim. Umarim kaynak gösterirsiniz ülkemizdeki vatandaslik hakkinda. Türkiye'deki vatandasliga gecme kanununu bulamadim ben, bakanliktan istedim cevap gelmedi. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Bu konuyla ilgili kaynak gösterirmisiniz lütfen. Ben kendi bakanligimiza vatandaslikla ilgili soru sordum cevap alamadim. Sizin elinizde kaynak olsa gerek. Diger taraftan Alman kökenli diyorsunuz, bunun neresi acayip anlamadim. Siz Alman vatandasi olupta Almancayi konusamayanlardan da haberiniz varmi acaba???? Alman vatandasi olupta onlardan nefret edenlerdende haberiniz varmi acaba? Var tabii, kaynaksız konuşmam: Kaynak: Agency of the Republic of Kazakhstan for Statistics (ARKS), 2001. www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/TanitimKoordinasyonDb/carikci.doc -http://www.35000000.info/turk/habergoruntule.asp?bolum=559- Bu kaynaklarda, sadece Alman kökenli olup, o ülkede hiç yaşamadığı ve hatta hiç Almanca bilmediği halde, direkt vatandaşlığa kabul edilen Kazak vatandaşı 500 bin Alman kökenliden bahsediliyor. Igneyi önce kendimize cuvaldizi sonra baskasina batiralim. Umarim kaynak gösterirsiniz ülkemizdeki vatandaslik hakkinda. Türkiye'deki vatandasliga gecme kanununu bulamadim ben, bakanliktan istedim cevap gelmedi. Siz Türk vatandaşı değilmiydiniz ki ? Lazımsa, bakanlığa gitmeye gerek yok. İnternet var: -http://www.adalet-hukuk.com/yeni_sayfa_15.htm- Olmaz ki canım, her şey de Doğrucudavuttan beklenmez ki Alıntı
Φ dünyahepimizin Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Var tabii, kaynaksız konuşmam: Kaynak: Agency of the Republic of Kazakhstan for Statistics (ARKS), 2001. www.dtm.gov.tr/dtmadmin/upload/EAD/TanitimKoordinasyonDb/carikci.doc -http://www.35000000.info/turk/habergoruntule.asp?bolum=559- Bu kaynaklarda, sadece Alman kökenli olup, o ülkede hiç yaşamadığı ve hatta hiç Almanca bilmediği halde, direkt vatandaşlığa kabul edilen Kazak vatandaşı 500 bin Alman kökenliden bahsediliyor. Siz Türk vatandaşı değilmiydiniz ki ? Lazımsa, bakanlığa gitmeye gerek yok. İnternet var: -http://www.adalet-hukuk.com/yeni_sayfa_15.htm- Olmaz ki canım, her şey de Doğrucudavuttan beklenmez ki Sayin Dogrucudavut, vatandasliga gecme konusunda suna dikkat etmmeiz gerek. Alman vatandasi olabilmek icin yabanci uyruklu olamak gerek, aynen Türk vatandasligina gecebilmek icinde oldugu gibi. Kazakistan meselesi orada yasayan Alman asillilar. Almanya'da calismak icin yasayipta sonradan vatandasi olmak isteyenlerden ayri. Iyi arastirisaniz benzeri örnekleri Türkiye icinde bulabilirsiniz. Diger taraftan hic almanca bilmeden vatandasliga alinan Alman asilli kazak'lar istekli olduklari icin en kisa dönem icerisinde Almancayi ögreniyorlar ve entegreleride kolay oluyor. Amacim onlari savunmak degil, sadece yasadiklarimi anlatmak. Almanya'da yeni göcmenler yasasina göre Almanya'da dogan her cocuk otomatikmen vatandasliga gecmis oluyor ve 18 yasina geldiginde, yani resit oldugunda nerenin vatandasi olduguna kendisi karar veriyor. Bildiginiz gibi Almanya kanunlarinda cifte vatandaslik yok. Bu Alman asilli kazak'lar icinde gecerli. Sizin vermis oldugunuz kaynaktaki, yani haber sayfasinda anlatilan olay yukaridaki aciklamalarimla anlasilmistir herhalde. Yani 18 yasina gelen bir yabanci uyruklu vatandas kendisi karar veriyor, Alman olarak kalmakmi istiyor yoksa diger ülkenin vatandasi olarakmi yasamak istiyor. Bunlar kanunla belirlenmis bir durum ve herkes icin gecerli. Diger taraftan gene vermis oldugunuz kaynakta acik olarak nasil Türk vatandasligina gecilebilecegi söyleniyor, 5 yil ülkede yasamis olacak, gecimini saglayacak ici olacak, kendisini anlatabilecek kadar Türkce konusabilecek. Dil konusunda benzerini su an almanya'da istiyor, genelde Türkiye'li göcmenler bu sarti elestiriyorlar. bakin Türkiye'de hakli olarak vatandas olmak isteyenden dilini bilmesini bekliyor. vatandasim olmak isteyende dilimi ve kültürümü ögrenmesi ve saygi göstermesini beklemek yanlismi gercekten? Yoksa sadece siyasi anlamdami elestiriyoruz? Diger taraftan size sormustum Alman vatandasligina gecipte hala Almanca konusamayan ve o ülkenin kültürüne saygi göstermeyenlerin oldugunu bilip bilmediginizi? Almayna'da su an yeni göcmenler yasasindan sosyal yardim yasasindan dolayi dil kursuna gönderilenleri incelersek buradaki durumu daha iyi degerlendirmis oluruz. Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Sayin Dogrucudavut Alman kokenli olupta alman vatandasligina gecme yasalari bizim turk kokenli vatandaslar icinde gecerli ve aynidir bir fak yoktur sizin sozunu ettiginiz ve kaynak gosterdiginiz kaynak turkiye yabancilar yasasidir ve evet turkiyede yasayan bir yabanci uyruklu birisi 5 yil turkiyede ikamet edip basvurursa turk vatandasigina gecerli ve yine burada bir esneklik yapilmis durumundadir turk soylarindan gelen vatandaslar icin bu sure 2 yildir "azeri, turkmen vs." vatandaslar icin ama benim anlamadigim turk vatandasligina gectikten sonra neden isimlerinide degistirdikleri halbuki baska ulkenin vatandasligina gecen turkler boyle birsey yapmiyor yapanda cok nadir .. Ama dunyanin her hangi bir ulkesinde yasayan bir turk bulundugu ulkenin vatandasligina gectikten sonra nekadar zaman gecerse gecsin tekrar turk vatandasligina gecmek istedigi takdirde bir sorun olmuyor ve illaki turkiyede ikamet etmesi gerekmiyor ve yine yasalarda anne babasi baska ulke vatandasligina gecmis cocuklar 18 yasina kadar cifte vatandas olarak kabul ediliyor ve yine vatandasliktan cikmak icinde bulundugu ulkenin konsolosluklarina basvurmalari gerekiyor cok uzaga gitmeyelim en yakin ornek olarak bulgaristanda yasayan turk vatandaslarini gosterebiliriz ... Saygilar Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 20 Kasım , 2008 yine burada bir esneklik yapilmis durumundadir turk soylarindan gelen vatandaslar icin bu sure 2 yildir "azeri, turkmen vs." vatandaslar icin ama benim anlamadigim turk vatandasligina gectikten sonra neden isimlerinide degistirdikleri halbuki baska ulkenin vatandasligina gecen turkler boyle birsey yapmiyor yapanda cok nadir .. Bunu kanıtlayabilirmisiniz, yani, Azeri, Türkmen vs.için 2 yıl oturma zorunluluğu. O başvuru koşullarında ben herhangi bir ırksal gönderme görmedim. Diğer mevzu da, kağıt üstündedir, soyadı değişmez. Türk asıllı tanıdıklarım var Amerikalı, iki isimleri var, İngilizce olanı kullanıyorlar. Bu uyum amaçlıdır. Türkçe isimlerini aramızda kullanıyoruz. Eleştirecek şeyler aranırsa elbette bulunur ama işte, 'çok kötüdür, ırkçıdır' demek fazlasıyla abartı olur. Alıntı
Φ Dogrucudavut Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2008 Gönderi tarihi: 21 Kasım , 2008 bakin Türkiye'de hakli olarak vatandas olmak isteyenden dilini bilmesini bekliyor. vatandasim olmak isteyende dilimi ve kültürümü ögrenmesi ve saygi göstermesini beklemek yanlismi gercekten? Yoksa sadece siyasi anlamdami elestiriyoruz? Hayır, ben eleştirmedim ki bunu, siz Türkiye için eleştirmemişmiydiniz ? Diger taraftan size sormustum Alman vatandasligina gecipte hala Almanca konusamayan ve o ülkenin kültürüne saygi göstermeyenlerin oldugunu bilip bilmediginizi? Almayna'da su an yeni göcmenler yasasindan sosyal yardim yasasindan dolayi dil kursuna gönderilenleri incelersek buradaki durumu daha iyi degerlendirmis oluruz. Ya, vardır mutlaka, bizde de var; TÖMER'de Türkçe öğrenen yabancılardan haberiniz var mı ? Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.