Φ jeune Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Tanıkların AĞZINDAN... ‘Birden ortalık karıştı...’ Mihalis Vassiliadis: O zaman 15 yaşındaydım. Tahtakale’de bir tanıdığımızın yanında çalışıyordum. O dönem dükkanların yüzde ellisi gayrimüslimlere aitti. Saat ikiye doğru daha Selanik’teki bomba haberi duyulmadan evvel ortalık yavaş yavaş karışmaya başlamıştı, Türk dükkan sahipleri yanımıza gelip “Dükkanlarınızı hemen kapatıp eve gitseniz iyi olur” diyorlardı. Saat beşe doğru gayrimüslümlere ait bütün dükkanlar kapatılmıştı. Tahtakalede inanılmaz bir kalabalık birikmişti. O sırada İstanbul Ekspres gazetesi çıktı. Birden ortalık karıştı, sesler yükseldi... ‘Bayrakla nöbet tutuyordum’ Suphi B.: Bir Rum arkadaşımın dükkanının önünde, elimde Türk bayrağı ile nöbet tutuyordum. Ellerinde bir liste ile geldiler. Onlara bu dükkanın bir Türk’e ait olduğunu söyledim. Grup lideri, bunun imkansız olduğunu çünkü ismin listede bulunduğunu belirtti... Ellerindeki listelerde tüm cadde isimleri ve ev numaraları vardı. Kendi aralarında sürekli birbirlerine talimat veriyorlardı: ‘Bu ev bir Rum’un, şu Ermeni’nin, bu dükkanı yağmalayın, şu eve girin’ gibi... ‘Doçent’i gayrimüslim sandılar’ Yorgo Adosoğlu: Yüksekkaldırım’da bir Yahudi, o kargaşada kendi levhasını bir Türk dükkanının tabelasıyla değiştirdi. Yahudi’nin dükkanına hiçbir şey olmadı ama Türk’ünki yağlamanmıştı. Sonra komşusuna dedi ki ‘Ne yapalım, senin insanların bunu yaptılar’... Bunun yanında garip hatalar da oluyordu. Benim bir profesör arkadaşım vardı. Muayenehanesinin üzerinde Doçent Dr. diye bir levha asmıştı. Oraya gelen saldırgan grup, doçent kelimesini gayrimüslim bir isim zannedip muayenehanesini tahrip etmişler. ‘Korkudan ben de alkışladım’ Stavros Mavromatis: Taksim’de çok büyük bir kalabalık birikmişti. Neler olduğunu anlayamıyorduk. Dinlemek için kalabalığın arasına karıştım. Bir kişi Atatürk heykeline çıkmış oradan bağırıyordu, ‘Atamızın evine saldıran hainlerden hesap sormayacak mıyız’ diye... Herkes alkışlıyordu, ben de çok korkmuştum. Rum olduğum anlaşılmasın diye ben de onlarla beraber bağırıyor, alkışlıyordum. Yoksa başıma kötü şeyler gelebilirdi. ‘Lokantayı basıp camları kırdılar’ Refik Erduran: O akşam, Şişli’de bir Rum kız arkadaşımla yemek yiyordum. Ne olduğunu anlamadan lokantanın camlarını kırmaya başladılar ve içeri girdiler. Neler olduğunu sormaya çalıştığımda bana da ‘Burada ne arıyorsun, ne biçim Türksün’ diye bağırıp çağırdılar. Ellerinde kazmalar, kürekler vardı. İçeriye maddi hasar verdikten ve insanlara tehditler yağdırdıktan sonra çıkıp gittiler. O gece orada bulunan herkes gerçekten çok korkmuştu. Kaynakça Dilek Güven - Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Bağlamında 6-7 Eylül Olayları (Tarih Vakfı) Fahri Çoker - 6-7 Eylül Olayları Fotoğraflar - Belgeler, Fahri Çoker Arşivi (Tarih Vakfı) Fakeloi - Ta Septembriana (Yunan TV’si MEGA tarafından hazırlanan belgesel) Can Dündar - 6-7 Eylül Olayları Belgeseli 7 Eylül günü tanklar savaş alanına dönmüş İstiklal Caddesi’nde ilerliyordu. Cadde boyunca gayrimüslimlere ait dükkanlar saldırılarda harabeye çevrilmiş, yağmalanmış ve içerideki tüm eşyalar sokağa atılmıştı. 6 Eylül 1955’te, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu eve bombalı saldırı yapıldığı haberi büyük bir ayaklanmaya yol açtı; Rum vatandaşların ev ve iş yerlerine saldırıldı. Acı da olsa yaraları sarmak, geçmişten dersler çıkartarak geleceğe açılan yolda “birlikte” yürüyebilmeyi öğrenmek için hatırlamakta, yaşanan acıları paylaşmakta büyük fayda var. 6-7 eylül Gözlerinizi kapatın ve düşünün... Evinizdesiniz... En çok sevdikleriniz, eşiniz, çocuklarınız yahut aile dostlarınızla birliktesiniz. Ama içinizde adını koyamadığınız bir sıkıntı, bir his var. Camı açıyorsunuz nefes almak için... Kulağınıza bir uğultu takılıyor. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorsunuz. Elleri sopalı, kazmalı, kürekli yüzlerce kişilik bir güruh sokağınıza doğru bağıra çağıra geliyor. Camları, kapıları kırıyor “yabancı” diye tanımladıkları hedefleri yok etmeye çalışıyor... Neler hissederdiniz? Hatta bir sonraki hedefin siz olduğunu anladığınızda neler yapardınız? Eşinizin, çocuklarınızın, aile dostlarınızın can güvenliği için kaçardınız değil mi? Yani bir anlamda “kaçırtılırdınız” ait olduğunuz yerden, topraklardan... İşte bunu yaşadı Türkiye 6-7 Eylül 1955’te... Acı da olsa yaraları sarmak, geçmişten dersler çıkartarak geleceğe açılan yolda “birlikte” yürüyebilmeyi öğrenmek için hatırlamakta, hatta bu insanlık onurunu zedeleyen olayların bir daha asla yaşanmaması için “unutmamakta” büyük fayda var. Korku filminden beter sahneler Birçok sorunun hâlâ gün yüzüne çıkarılamadığı 6-7 Eylül olaylarında yüz binlerce Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Rum’un işyerleri, evleri, okulları, hatta kendileri saldırıya uğradı ve onarılması neredeyse imkansız manevi yaralar alarak yaşadıkları topraklardan ayrılmak zorunda kaldı. Peki ne oldu da birlikte yaşayan insanlar bir anda yanındakine kötü gözle hatta kinle bakmaya başladı... Tarih: 6 Eylül 1955. Saat: 13.00... Devlet radyosu Selanik’te Atatürk’ün doğduğu eve bir bombalı saldırı gerçekleştirildiğini duyuyordu. Ardından da bu haber İstanbul Ekspres gazetesi “Atamızın evi bomba ile hasara uğradı” başlığıyla iki baskı halinde şehre yayıldı. Zaten Kıbrıs’ta yaşanan çirkin olaylar ülkede büyük bir gerilim havası estiriyordu. Saldırı haberinin duyulmasıyla birlikte başta Kıbrıs Türktür Cemiyeti ve çeşitli öğrenci derneklerinin girişimleriyle bir protesto mitingi düzenlendi. Onbinlerce kişi Taksim meydanında toplanmış, bombalı saldırıya tepkilerini dile getiriyordu. Ancak ne olduysa bundan sonra oldu. Olaylar kontrolden çıktı ve bazı gruplar, İstiklal Caddesi üzerinde bulunan gayrimüslümlere ait iş yerlerinin taşlamaya başladılar. Kısa sürede şehir bir kaos ortamına sürüklendi. Genellikle gayrimüslümlerin ikamet bölgesi olarak bilinen Beyoğlu, Kurtuluş, Şişli, Nişantaşı gibi bölgelerde şiddetin yoğunluğu arttı ve fiziksel saldırılara, hatta tecavüzlere varan olaylar meydana geldi. Aynı biçimde Eminönü, Fatih, Eyüp, Bakırköy, Yeşilköy, Ortaköy, Arnavutköy, Bebek, Moda, Kadıköy, Kuzguncuk, Çengelköy gibi semtlerde ve Adalar’da da benzeri vakalar yaşanmaya başladı. İsimleri Türkçe olmayan dükkanlar, Türk bayrağı asılı olmayan iş alanları 20-30 kişilik gruplara ayrılmış, elleri araç ve gereçlerle dolu fanatiklerin hedefi olmuştu. Olayların dışında kalan Türkler de ne yapacaklarını şaşırmış, ev ve dükkanlarına Türk bayrakları asarak, ışıklarını yakarak kendilerini korumaya çalışıyordu. Bazen bu bile yeterli olmuyordu. Bir tanığın anlattığına göre Tünel’de kumaş dükkanı işleten Cevat Bey, yağmalanmaya başlanan dükkanında pantolonunu indirmiş sünnetli olduğunu gösteriyor ve bu şekilde yağmayı engellemeye çalışıyordu. Özellikle apartmanlara yönelik saldırılar gayrimüslimler üzerinde büyük korku ve paniğe yol açtı. Evlerin önce camlarına taş atılıyor, sonra kapılar kırılıyor ardından da içeride ne varsa dışarı sokağa atılıyordu. Bazı Türkler de komşularına yönelik saldırıların önüne geçmek için ya sokak başlarında barikatlar kuruyor ve o bölgeye hareketlenen gruplara “Burası Türk mahallesi, burada Rum yok” diyerek mahalleyi kurtarıyor ya da Rum komşularını evlerinde saklıyorlardı. Bazıları da ellerinde Türk bayraklarıyla gayrimüslimlerin dükkanları ve evleri önünde nöbet tutarak saldırıları engelleme çalışmışlardı. Üç şehirde örfi idare ilan edildi Güvenlik güçlerinin müdahaledeki eksikliği olayların önüne geçilmesini engellemiş ve yaşanan saldırıların sabahın erken saatlerine kadar sürmesine yol açmıştı. Sadece İstanbul değil, Ankara ve İzmir’de de ayaklanmalar yaşanmış, kiliseler, evler ve işyerleri hatta mezarlıklar bile aynı şekilde tahrip edilmişti. Türk gazeteleri olayların ardından saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısının 11 olduğunu açıklıyordu. Buna karşın Helsinki Watch örgütünün raporunda bu rakam 15 olarak veriliyordu. Ölenlerin beşinin de din adamları olduğu tespit edilmişti. Yaşanan tablo o kadar vahimdi ki insanlar ölülerinin acısını yaşayacak durumda değildi ve adeta neye uğradıklarını şaşırmış durumdaydılar. O dönemin kuruyla büyük kısmı bildirilmeyen hasarın yaklaşık 500 milyon dolar civarında olduğu tahmin ediliyordu. 7 Eylül günü İstanbul’da örfi idare ilan edilirken, şehir adeta savaştan çıkmış bir görüntü izlenimi veriyordu. Olayların kontrol altına alınmasının ardından 9 Eylül 1955 günü Maliye Bakanlığı bir açıklama yaparak zarara uğrayanlar lehine vergi kolaylığı, ucuz inşaat malzemesi, cam ithalatı, bankalara borcu olanlara ise geri ödeme kolaylığı ve kredi yardımı gibi avantajların sağlanacağını açıkladı. Bir gün sonra ise özel mahkemeler olaylarla ilgili olarak ilk sorgulamalara başladı. Ayaklanmanın ardından Beyoğlu Özel Mahkemesi, İstanbul’daki tutuklu sayısını 5 bin 104 olarak kamuoyuna duyurdu. Hazırlanan iddianamelerde bin 886 kişi tahrip, bin 622 kişi hırsızlık, 595 kişi yağma, 333 kişi tahrik, 21 kişi kundaklama ve 3 kişi de dini kurumlara saldırı suçlarından yargılandı. Ayrıca, yabancı devletlere karşı gösteri, ulusal çıkarları zedelemek, komünist propaganda, sabotaj, baskın, tecavüz, adam öldürme, hükümete, orduya hakaret, devlet erkine mukavemet suçları da dosyalarda yer aldı. Menderes hükümeti de bu olaylar nedeniyle büyük zan altında kaldı. 12 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra yargılandıkları Yassıada’da Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Rumların Türk vatandaşı olarak Anayasa tarafından güvence altına alınmış temel haklarını çiğnemek ve Türk yurttaşlarını gösteri ve şiddet olaylarına teşvik etmekten suçlu bulundular... ...Ve bugün, kara gecenin üzerinden 53 yıl geçti. Elbette yaralar sarıldı, kardeşlik türküleri söylenmeye başlandı. Ama hâlâ alınacak dersler yok mu? bilgi / 5 bin 622 mekan saldırıya uğradı 6-7 olaylarında sadece İstanbul’da değil, İzmir ve Ankara’da gayrimüslümlere ait birçok işyeri, ev, kilise tahrip edildi. Saldırıların ardından Demokrat Parti hükümeti zararını tescil ettiren Rum vatandaşlara 60 milyon TL tazminat ödedi. Ancak toplam hazar 500 milyon dolar olarak gösteriliyordu. Dostluğa darbe vuran karanlık gece: 6-7 Eylül 6-7 Eylül olaylarının en çarpıcı anlarından biri. Dükkanlara saldırılıyor, camlar kırılıyor, kepenkler yerlerinden sökülüp atılıyor. Toplanan yüzlerce kişi sadece olup biteni seyredip, alkış tutuyor. 6 Eylül akşamı kontrolden çıkan protesto mitingi şehirde büyük bir kaosun yaşanmasına yol açtı. Bazı Türkler, Rum komşularının evlerini ya da işyerlerini korumak için ellerinde Türk bayraklarıyla nöbet tutuyordu. inanılmaz iddia ‘BOMBA İŞİNİ planladılar’ 6-7 Eylül olaylarında ‘sahne üzerinde’ başrolü oynayan Kıbrıs Türktür Cemiyeti’nin başkanı Hikmet Bil olayların üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra gerçekten de normal bir insanın inanmak istemeyeceği türden itiraflarda bulunuyordu. Can Dündar’ın hazırladığı “O gün” belgeselinde Hikmet Bil’in ağzından şu ifadeler dökülüyordu: “5 Eylül günü Menderes bana Londra’daki Kıbrıs Konferansı’na katılan Dışişleri Bakanı Fatin Zorlu’nun bir şifre göndererek çok sıkışık durumda kaldığını, destek istediğini söyledi. Olur ya, bakan konsferansta zor durumda kalmış. Ben de de diplomatik nota verecekler sanıyorum. Ben ayrıldıktan sonra Menderes, İçişleri Bakanı Fuat Köprülü, İstanbul Valisi hepsi toplanmışlar. ‘Selanik’teki konsolosluğun bahçesine (Atatürk’ün doğduğu ev de konsolosluğun hemen yanında yer alır) MİT’in aracılığıyla bir delikanlı bomba atsın. İstanbul’da da gazeteler bunu duyursun. Burada ufak tefek olaylar çıkar; bir iki cam kırılır mühim yok’ diye düşünmüşler. Tertibat almışlar. Sonra da Zorlu Londra’da, ‘Bakın Atatürk’ün evini bombalıyorlar, İstanbul’da da olaylar çıkıyor’ diyerek güçlü duruma geçecekti...” Ne Menderes, ne de Zorlu bu suçlamaları kabul etmediler. Ancak Yassıada’daki yargılamada suçları sabit bulundu ve 6’şar yıl hapis cezasına çarptırıldılar. ENGİN: BOMBAYI BEN ATMADIM Yunan yetkililerin provokasyon üzerinde durmasının ardından, akıllarına gelen ilk isim Oktay Engin oldu. 1953’te Gümülcine’deki Yunan Lisesi’nden mezun olduktan sonra Türk devletinin bursuyla Selanik Üniversitesi’nde hukuk okumaya başlayan Engin, büyükelçilikle yakın ilişkisi nedeniyle suçlandı. 5 Eylül’deki patlama sırasında Selanik’te bulunan ve olayın ardından ‘bombacıyı azmettirme’ suçundan tutuklanan Oktay Engin, 9 ay 20 gün sonunda tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı ve kaçarak Türkiye’ye geldi. Sonra bürokrasiye girerek Emniyet Müdürlüğü ve valilik görevlerinde bulunan Engin suçlamaları hiçbir zaman kabul etmedi ve “Ben kurban seçildim. O gün kız arkadaşımla başka bir yerdeydim. Suçu üzerime yıkmak istediler. MİT de olayın üzerine yattı. Çünkü bu onlar için gurur verici bir olaydı. MİT’le hiçbir zaman alakam olmadı. Sadece sıkıntı yaşadıkları zamanlar benden bilgi alırlardı” diyerek kendini savundu. Şehir harabeye döndü Olayların ardından sadece İstanbul’da tam 5622 taşınmaz mülk talan edildi ve büyük maddi hasara uğratıldı. Ayaklanmanın masum insanlara bilançosu ise 500 milyon dolar oldu. HASAR TABLOSU İstanbul’da saldırıya uğrayan meskenler Dükkan /Mağaza 4214 Ev 1004 Kilise 73 Okul 26 Ayazma 16 Manastır 2 Mezarlık 2 Lokanta/Gazino/Pastane 110 Eczane/Muayenehane 37 Fabrika 21 Fırın 18 Depo 23 Alıntı
Φ jeune Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 biz bu sahneleri bir cok kez yasadik.din elden gidiyor diye sivasta madimakta yasananlar, komunistler cami bombaladi diye marasta yasananlar,sag sol catismalarinda olen insanlarimiz,hrant dink ugur mumcu ahmet taner kislali... gibi aydinlarimizin oldurulmesi ama bolemediler bu ulkeyi ve bolemeyecekler.bu kardeslik bozulmayacak.. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Bölmeye ne hacet Ergenekon senaryosunu yazdılar ya,sızce bu bır bölünmüslük degılmı? saygılarla Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 biz bu sahneleri bir cok kez yasadik.din elden gidiyor diye sivasta madimakta yasananlar, komunistler cami bombaladi diye marasta yasananlar,sag sol catismalarinda olen insanlarimiz,hrant dink ugur mumcu ahmet taner kislali... gibi aydinlarimizin oldurulmesi ama bolemediler bu ulkeyi ve bolemeyecekler.bu kardeslik bozulmayacak.. Bölemediler,ama eksilttiler.Jön ben Karadenizin hırçınlığını nerde yaşadım biliyor musun;benimle aynı ekmeği paylaşan Kürt kardeşlerime düşman olmaya öğretilirken.Başaramadılar,başaramayacaklar. Alıntı
Φ Senyour Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Bölemediler,ama eksilttiler.Jön ben Karadenizin hırçınlığını nerde yaşadım biliyor musun;benimle aynı ekmeği paylaşan Kürt kardeşlerime düşman olmaya öğretilirken.Başaramadılar,başaramayacaklar. Don't Panic We all are from turkey,We are the brother Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Don't Panic We all are from turkey,We are the brother İşte bu mükemmel Senyour. Alıntı
Φ ZEROxZERO Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 6-7 eylül olayları türk ırkçılığının onur! gecesidir yalnız bazı bilinmesi gerekenler var. *gayri müslim vatandaşlar hakkında önceden bilgi sahibi olan 20-30 kişilik grup organize bir şekilde provokasyonda bulunmuştur -bu bilgilere bu kişiler nasıl ulaşmıştır ? -bu kişiler beyoğluna kimler tarafından konuşlandırılmıştır ? -bu olaylar hangi darbenin meşrulaştırılmasını sağlamıştır ? yüce türk ulusu kitlesel tepki vermiştir, sonra tepkisinin cezasını yüce türk mahkemesi önünde vermiştir anlayana bir fıkra.. birgün ağa ile marabası köyden şehre gidiyorlar ağa atlı maraba ise yaya ağanın gözüne yol kenarındaki hayvan pisliği ilişir marabasına derki -şu pisliği ye at senin ben yaya yürüyeceğim maraba biraz düşünür eyvallah der ıkına sıkına pisliği yer atı alır şehre inerler işlerini görürler ve tekrar köyün yoluna düşerler maraba atın üstündedir ama içinde bir sıkıntı vardır bu ağa beni köyde rahat bırakmaz diye düşünür ee köy yolu hayvan pisliği eksik olur mu ? maraba ağaya derki -şu yol kenarındaki pisliği ye atın tekrar senin olsun ağam der yol yürümekden imanı gevreyen ağa kabul eder yer pisliği alır tekrar atını köye yaklaştıkları zaman maraba ağaya der -ağa sen köyden çıkarken bu at senindi şimdi köye dönüyorsun at yine senin söylesene BİZ DURUP DURUKEN NİYE YEDİK BU ****? komik mi ? bence komik, hemde trajikomik ey türk milleti durup duruken niye yedin bu naneyi ? Alıntı
Φ Senyour Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 İşte bu mükemmel Senyour. Babamın Vasiyeti var bana dostum Bu vatan icin yaşican bu vatan da can verecen yoksa hakkımı helal etmem dedi tamam kürdüm dogrudur kürdüm e şimdi kürdüm diye ben bu vatanda rahatca yaşayamayacakmıyım yaw Allah şaydim yaw okadar eziyet te gördü benim halkım(türk kürt ikiside)degdimi simdi yaw anlayın biz beraberce yaşamak icin yaşıyoruz ma (konuşurken kurceden kullandıgım bi sözcük anlamı yok ama ) cokmu zor yaw adamlar Aya maymun yolladı biz daha sen türk ben kürd kavgasıdnayız.... Yaw o maymun kadar da mı olamadık.... Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Sen bırak Senyour,biz bize yeteriz. Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 6 Eylül , 2008 Birşey daha yazmalıyım;şu an Diyarbakrda hasta hasta yatan Maviye ve Diyarbakırlı olduğunu öğrendiğim(Diyarbakır da o da galiba) Senyour'e... Sizin gibi dürüst,sizin gibi bilinçli kardeşlerim varken ben derim ki;silahtan,insan ölümünden ve paradan nemalananlar ve buna tapanlar,TÜM HESAPLARINIZ GERİ TEPECEK VE YİNE BİZLER KAZANACAĞIZ. Mavi gel bak,izin veriyorum sana Alıntı
Φ Borana Karşı! Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 7 Eylül , 2008 Bölemediler,ama eksilttiler.Jön ben Karadenizin hırçınlığını nerde yaşadım biliyor musun;benimle aynı ekmeği paylaşan Kürt kardeşlerime düşman olmaya öğretilirken.Başaramadılar,başaramayacaklar. Bende bunu yazana büyüksün derim. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Birşey daha yazmalıyım;şu an Diyarbakrda hasta hasta yatan Maviye ve Diyarbakırlı olduğunu öğrendiğim(Diyarbakır da o da galiba) Senyour'e... Sizin gibi dürüst,sizin gibi bilinçli kardeşlerim varken ben derim ki;silahtan,insan ölümünden ve paradan nemalananlar ve buna tapanlar,TÜM HESAPLARINIZ GERİ TEPECEK VE YİNE BİZLER KAZANACAĞIZ. Mavi gel bak,izin veriyorum sana Aldım izni;geldim.Bizler kirli hesaplarla karşı karşıya getirilmek istenen ama inadına bir olan bir halkız;Karadenizin Hırçını;seninle ortak olan dilim;aynı kadere olan ortaklığım ve değişmeyen en büyük gerçekle ''TÜM HESAPLARINIZ GERİ TEPECEK VE YİNE BİZLER KAZANACAĞIZ'' buluşmak ne kadar güzel...sevgiler! Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Aldım izni;geldim.Bizler kirli hesaplarla karşı karşıya getirilmek istenen ama inadına bir olan bir halkız;Karadenizin Hırçını;seninle ortak olan dilim;aynı kadere olan ortaklığım ve değişmeyen en büyük gerçekle ''TÜM HESAPLARINIZ GERİ TEPECEK VE YİNE BİZLER KAZANACAĞIZ'' buluşmak ne kadar güzel...sevgiler! İşte benim mavim! Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Dünyayı çözümlemek ve yorumlamak için iki "süper" cümle günümüz Türkiye'nin mottosu. 1- Dış güçlerin işi 2- Darbeye zemin hazırlak için yapıldı memleket tarihinde olan biten ne varsa böyle yorumlanır bazıları tarafından. Yani bu ülkede faşist yoktur, gerici yobaz yoktur (pardon yobaz demiyelim halk değerlerine hakaret etmiş oluyormuşuz) bütün faşizan, yobaz cinayetler, katliamlar ya darbeye zemin hazırlamak için tasarlanmıştır. ya da "dış güçler" tarafından yapılmıştır. Günün mottolarıyla tarihi yorumlamaya çalışmak! Adnan Menderes'in bir mit ajanına Selanik'te Atatürk'ün evini bombalatıp. Menderes yandaşı gazetelerin sür manşetten "rumlar atanın evini bombaladı" nidalarıyla propaganda yaptığı. Demokrat Parti'nin çapulcular ve ipten kazıktan kopmalardan oluşturduğu vatan cephesi vari örgütlenmelerin kamyonlarla, otobüslerle gayri müslimlerin yaşadığı muhitlere taşındığı olaylar. Ata'nın evine Selanik'te bombayı atan ajanın amiri yazdığı kitapta eylemin nasıl tertiplendiğini övüne övüne anlatır. Kıbrıs meselesi yüzünden gerilen Yunanistan-Türkiye ilişkilerine çözüm için İngiltere'de düzenlenen zirvede. Menderes'in masaya "bakın vatandaşlarımız ne kadar da öfkeli" argümanıyla oturmak için tertiplediği olaylardır 6-7 eylül olayları. Selanik'te Ata'nın evini kim bombalamış ? Bir Mit Ajanı (o zamanki adıyla MAH) Mit bu talimatı kimden almış? Adnan Mendres'ten Rumlar ata'nın evini bomaladı, intikam intikam diye bağıran gazeteler hangileri? DP'nin kontrolundeki devlet radyosu, DP'nin yandaş gazeteleri. Olayları başlatan ve öncülük edenler kimler? DP'nin ipten kazıktan kopma çapulculardan organize ettiği gençlik kuruluşları (daha sonra bu çapulcular vatan cephesi adlı dernekte toplanacaktır). Ancak iki mottoyla tarih açıklamaya. Güncel sloganlarına malzeme olsun diye, tarihi olayları ihtiyaçlar üzerine yorumlamak ! Evet Adnan Menderes kendisini ve partisini iktidardan indirecek, kendisi iki arkadaşının daha idamıyla sonuçlanacak 27 Mayıs darbesine zemin hazırlamak için. 6-7 eylül olaylarıyla sonuçlanan provakasyonu gerçekleştirmiş. olur mu? Olup olmaması önemli değil ki. Bugünün sloganlarına uysun yeter. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Fatın Rüstü Zorlunun Kıbrıs görüsmelerınde Türkıye ve Yunanıstan arasında kı gergınlıgı Türkıyenın lehıne sonuclandırmak ıcın Menderese telefonla SELANIKTE ATANIN evı bombalandı bıreyler yapılmalı demesı ıle olaylar organıze edılmıs ve cıgırından cıkmıstı. Bu olayı Türk ulusunun ırıkcılıgı dıye verenler Türk ulusuna kınlerı olan cevrelerıdrı,yanı bunlar ne demokrattır ne ınsan hakları avunucusu bunlar baslı basına bır ıc düsmandır. saygılarla not:bunları sadece Cyranonun yazısına ufak bır ılave olarak yazdım. Alıntı
Φ ZEROxZERO Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 bir bilgi 1942 başbakan şükrü saraçoğlu: varlık vergisi oturumu Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz. bir yorum Varlık Vergisi'nin, ana hedefi itibariyle (ağırlıklı olarak Yahudi) gayrımüslüm vatandaşlara yönelik olarak uygulanması, tarih sayfalarında kötü bir anı olarak yerini almıştır. Bu kanun uygulanış yöntemi açısından, ilgili tarihlerdeki Nazi Almanyası'ndaki antisemit kanunlar ile benzerlik göstermiştir. ve sorular *1942 deki kanunu adnan menderes mi yapmıştır acaba ? *selanik bombalamasının yalan haber olduğu biliniyor mu acaba ? *varlık vergisi ile başlayan hareketin 6-7 eylül olayları ile sonuçlanan aksiyonu türkiyedeki azınlıkları göç ettirip mallarının üzerine yatma politikası değil miydi acaba ? *olayların "türkün türkden başka dostu yoktur" zihniyetini güçlendirdiği ve bu zihniyeti hayatının her alanına yansıtmış olanlarda sıkıntı yaratmaması gayet normal değil mi acaba ? 6-7 eylül derken varlık vergisini görmezden gelenlere selamlar olsun! muhabbetle.. Alıntı
Φ EVDEYOKUZ Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2008 komik mi? ''komik'' kelimesi çok komik geliyor bana :lol: Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2008 en çok sevdiği şeylerden biriside. dinci tayfanın kendilerinden olanların yaptığı katliamları, kırımları failleri masul kılmak için amacıyla yaptığı çırpınışlardır. Menderes iktidarında, menderesin emriyle Ata'nın selanikte'ki evine mit ajanı tarafından bomba atılmış. İktidarın sesi olan devlet radyosu ve iktidara yakın gazeteler tarafından "rumlar Ata'mızın evini bombaladı" diye sabah akşam haberler yapılmı. Menderes'in partisinin gençlik teşkilatı üyeleri kamyonlarla, otobüslerle istanbul içinden ve dışından azınlıkların yaşadığı semtlere getirilmiş ve bu kişiler 6-7 eylül olayları dediğimiz şiddet ve yağma eylemlerini gerçekleştirmiş. Olay halkın galeyana gelmesi şeklinde bir olayda değil. Otobüslerle , kamyonlarla azınlıkların yaşadığı semtlere getirilen kişileri durdurmak için o semtlerdeki türkler, gayri müslim komşularını evlerinde saklamış, binaların kapısının önünde beklemiştir. Olaylar tamamen bir partinin İngiltere'deki görüşmelerde elini güçlendirmek için organize ettiği ve mimarlarının bugün yazdıkları kitaplarda "mükemmel bir operasyondu" diye anlattıkları bir eylem. Tabi şimdi haşa Menderes gibi "mübarek" bir adamı suçlamak mümkün olmayacağı için neresinden çekiştirsekte masum çıkarsak onu gayretleri Neymiş arkadaşlar. 6-7 Eylül olaylarında, Menderesin talimatıyla Ata'nın Selanik'teki evinin bombalanması. İktidar kontrolundeki devlet radyosundan ve iktidar yanlısı gazetelerden yapılan "rumlar atamızın evini bombaladı" haberleri, otobüslerle, kamyonlarla olayların yaşandığı semtlere taşınan Dp gençlik kolları üyeleri, emniyet müdürlerine ve hatta valilere eylemleri gerçekleştirenlere karşı güç kullanmamaları talimatı verilmesi bakanlık tarafından değilde. Varlık vergisi imiş olayların sebebi. tamam demokratlığa falan özeniyorsunuzda, o kadar kolay mı bu işler ya Alıntı
Φ ZEROxZERO Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 9 Eylül , 2008 ve sorular*1942 deki kanunu adnan menderes mi yapmıştır acaba ? *selanik bombalamasının yalan haber olduğu biliniyor mu acaba ? *varlık vergisi ile başlayan hareketin 6-7 eylül olayları ile sonuçlanan aksiyonu türkiyedeki azınlıkları göç ettirip mallarının üzerine yatma politikası değil miydi acaba ? *olayların "türkün türkden başka dostu yoktur" zihniyetini güçlendirdiği ve bu zihniyeti hayatının her alanına yansıtmış olanlarda sıkıntı yaratmaması gayet normal değil mi acaba ? derse çalışılmamış sorular cevapsız kalmış hayırdır sular mı kesikti ? Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 10 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 10 Eylül , 2008 öğretmen olabilmek için en azından liseyi bitirmiş olmak gerekir. Ve lise seviyesinde bilgiye sahip olmak. değişmediyse tabi. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2008 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2008 derse çalışılmamış sorular cevapsız kalmış hayırdır sular mı kesikti ? varlık vergısı savasta bızı arkadan vurarak savastan sonra keyıf catan ve halka yukardan bakan dostlarınızın ellerını bıraz ceplerıne atıp devletın bütcesıne katkıda bulunmaları ıcındı. Selanıktekı bombalama haberının yalan oldugunu Fatın Rüstü Zorlu ve basbakan menderes bılııyordu ve bıle yagmaya ıyın vermısler ve debletı o zamanın parası lşe mılyonlarca zarara ugratmıslardır. Kardesleınızın bu ğlkeye hıcbır faydaları olmadıgı ve olamsınıda ıstemsdıklerı ıcın göc etmıslerdır,mallarını mülklerınıde satıp savarak yanı kımseye bırakmadılar barı yalan söylemeyın bu nasl bır düsmanlıktır bır ınsanın bukadar düsman olabılmesı ıcın ya yabancı olması ıcın baska bır ğlkeden gelmıs olması gerekır.ülkesıne bukadar düsmanlık ancak haınlerde olur. saygılarla Alıntı
Φ Evrim Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 8 Eylül , 2013 bu ülkede barış güvercinleri kardeşliğin yaralı kuşu gibi, geçmişle yüzleşilmediği, hesabı sorulmadığı, mahkum edilmediği için barış falan olmuyor. 6-7 Eylül olaylarının kayıtlara geçen acı bilançosu:10'u aşkın ölü, onlarca yaralı, 400'e yakın tecavüz, 4214 ev, 1004 işyeri, 26 okul, 73 kilise, 1 sinagog ve 2 manastır tahrip edilmiş. bir daha asla diyebilmek için, mezarlıklarda çoğalan, ölümler ülkesi olarak anılmamak için unutmayacağız... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2013 Gönderi tarihi: 11 Eylül , 2013 27 Mayis Devrim'inden önce ki günlerde,ögrenciler sokak ve caddelerde hükümet aleyhine protestolarda bulunuyorlar.Bugün Taksim'de,ODTÜ'de Türkiye'nin dört bir tarafinda gerceklestirilen hükümet karsiti demokratik eylemlere karsi polis nasil siddet ve zulüm uyguluyorsa o günlerde de polis o günün sartlarina göre zulüm ve siddet uyguluyordu.DP Hükümeti resmen fasist uygulamalara basvuruyordu.Basbakan Menderes'e bu olaylar aktarilinca derhal Ic Isleri Bakani'na emir verip "hepsini kursunlayin dagitin"diyordu.Bugün de bu demokratik protestolari insanlik disi metodlar ve fasist baskilarla sindirmeye calisan hükümetin basi,"Benim polisim destan yaziyor"diye nutklar atiyor. Yani Menderes ne kadar kutsal ve mübarekse simdi ki de o kadar peygamberdir! saygilarla Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.