Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

dogmadan once kımse annesını babasını ulkesını ve nerde dunyaya gelecegını secmıyo

pekı tanrı bunu neye gore belırlıyo

dın secımınde annenın babanın ve toplumun etkısı cok buyuk

mesela bır cocuk ıngılterede dunyaya geldıgı zaman

anne hrıstıyan baba hrıstıyan toplum hrıstıyan bu cocukta dogal olarak hrıstıyan degerlerıne gore buyucek ve o sekılde devam edecek

aynı zamanda dogan baska bır cocukta turkıyede dogdu dıyelım

anne musluman baba musluman bu cocukta musluman degerlerıne gore buyucek ve yetısecek

ıngılterede turkıyede fransada surda burda dogmamızı tanrı neye gore belırlıyo.cunku dogdugumuz yer veya aıle bı sekılde ınsanın kendı hayatını belırlıyo.sımdı kısıler dın secerken kendı ozgur ıradesıylemı secıyo yoksa aıle ve toplumun etkısnde mı kalıyomu..

dıyebılırsınızkı ınsanlar sorgulamalı ve arastırmalı arastırarak dogru dını bulabılır

ama yukarda verdıgım ornekte oldugu gıbı dıyelım kı dogru olan dın hrıstıyanlık

o zaman turkıyede dogan cocuk 1-0 gerıde baslıyo maca

cennet ve cehennem bu kadar onemlı ıse ve tanrının huzuruna cıktıgımızda hepımız esıt olacaksak

tanrı neden esıt sartlarda bızı dunyaya getırmıyo..

esıt sartlarda dunyaya nasıl gelecegımızı ben bılmıyorum

ama bıldıgım bısey varsa esıt sartlarda dunyaya gelmedıgımız..

 

 

yazılanlara cevap veremeyebılırım cunku dını konularda cok bılgım oldugu soylenemez

ama okuyarak kafamda olusan soruları belkı gıderebılırım

  • Cevaplar 98
  • Tarih
  • Son Cevap

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Bu Başlıkta En Çok Gönderenler

Gönderi tarihi:

Tebrikler Jön kardeşim. Doğru noktalardan birinden başlamışsın sorgulamaya. Din hakkında pek bilgin yoksa kardeşim, bu iyi birşey. Çünkü henüz yeterince kandırılmamışsın demek. Sen korkmadan böyle eleştirmeye devam et, sonunda şükredilecek şeyin aslında hayalden öte olmayan bir uydurmasyon değil de kendin olduğunu farkedersin kardeşim. :clover:

Gönderi tarihi:

bende tebrik ediyorum kardeşim... öğrenmek için, anlamak için, yorumlamak için sorulan her soru elbette cevaplanır...

şimdi olaya her iki açıdan da bakalım.

öncelikle olayı kendi inancım açısından değerlendireyim.. Allah kulları yaratır. ama şu malumumuz ki herkes belli bir yaştan sonra aklıyla hareket edebiliyor.. yani kimsenin belli bir zorunluluğu yok. nasıl ki müslüman ülkede doğdukları halde hristiyanlığı veya başka dinleri seçenler olabildiği ya da tamamen ilah ve din kavramlarını kabul etmeyenler çıkabiliyor gördüğümüz üzre. buna binaen hristiyan bir ülkede doğum hristiyan din eğitimi alıp, daha sonra müslüman olanların sayısı hiç te az değildir. bu bağlamda 1-0 önde başlamak gibi bir durumdan sözedemeyiz. herkes dinini ve inancını seçmekte, bunları araştırıp doğrularını yanlışlarını bulmakta özgür değil midir.

 

adalet konusu ise bunu nasıl anladığınızla alakalı. biz yaşamı bu dünyadan ibaret görmediğimiz için adalet anlayışımız geniş bir kavramı kapsıyor. bu dünyada yapılan her iyiliğin ya da kötülüğün cezasının burda verilmeyeceğine inanıyoruz. şimdi bir insan zengin bir ailenin çocuğu ya da fakir bir ailenin ferdi olarak doğarsa burda bi adaletsizlik yoktur. adaletsizlik bunların ikisindende aynı şeyi beklemektir. insanın kendi iradesi var neticede. çok basik bir örnek; sınava çalışmayıp zayıf alan bir öğrenci bunu ilahi kader olarak yorumlayamaz. çalışmamak kendi tercihidir. zayıf almak ta bunun sonucudur.

 

aynı şartlarda yaşayan fakat biri memnun diğeri memnun olmayan bir çok insan var. çok zengin olupta mutsuz olan, ama fakir olduğu halde hayatta mutlu olabilecek şeyler bulan insanlar mutlaka tanıyorsunuzdur. bu kişinin kendi içselliğiyle alakalı bir durum. yani insan çok iyi şartlarda da doğsa ve yaşasa halinden şikayet edebilir.

 

Allah insanları yaratıyor ve mutlu yaşama kurallarını bildiriyor. şimdi sizce bu kurallara uymayıp, aksi bir hayat yaşayan bir insanın Allahın adaletsizliğinden söz etmesi mümkün müdür... dünyayı yaşanmaz kılan, zalimlik yapan biz insanlar değil miyiz... savaşıyoruz, fakir aile ve ülkelere yardım etmiyoruz, kendimizden başkasını düşünmüyorsak ve dünyayı bu hale getiriyorsak Allahı nasıl suçlayabiliriz anlayamıyorum. güzel yaşama sırları elimizde. ahlaklı olun, dürüst olun, yardım edin, komşunuzun akrabanızın hakkını gözetin, yalan söylemeyin, haksız yere adam öldürmeyin, hırsızlık yapmayın, zina etmeyin, gıybet yapmayın, ara bozuculuk yapmayın... vs. vs. bunları uzatabiliriz. şimdi bu vasıflarla donatılmış insanların yaşadığı dünya cennet gibi olmaz mı? ama kurallar bellidir. bu kurallara uymuyorsak hatalı kural değil bizizdir...

 

lütfen bunun ayrımını yapalım. dünyayı bu çehreye biz büründürüyoruz. sonra da açlıktan, savaştan şikayet ediyoruz...

 

ben dilimin döndüğünce açıklamaya çalıştım.. şimdi ricam sizlerin baktığı perspektiften aynı soruları cevaplamanızdır. İlahsız bir dünyanın adaletini kim sağlıyor. haksızlığa uğradığınızda, hakkınız alındığında bunu hangi adalet anlayışıyla çözebiliriz. eğer tevekkül edip sırtımızı dayayabileceğimiz güvenebileceğimiz bir Rabbimiz yoksa...

 

şimdiden teşekkür ederim....

Gönderi tarihi:
bende tebrik ediyorum kardeşim... öğrenmek için, anlamak için, yorumlamak için sorulan her soru elbette cevaplanır...

şimdi olaya her iki açıdan da bakalım.

bakalım

öncelikle olayı kendi inancım açısından değerlendireyim.. Allah kulları yaratır. ama şu malumumuz ki herkes belli bir yaştan sonra aklıyla hareket edebiliyor.. yani kimsenin belli bir zorunluluğu yok. nasıl ki müslüman ülkede doğdukları halde hristiyanlığı veya başka dinleri seçenler olabildiği ya da tamamen ilah ve din kavramlarını kabul etmeyenler çıkabiliyor gördüğümüz üzre. buna binaen hristiyan bir ülkede doğum hristiyan din eğitimi alıp, daha sonra müslüman olanların sayısı hiç te az değildir. bu bağlamda 1-0 önde başlamak gibi bir durumdan sözedemeyiz. herkes dinini ve inancını seçmekte, bunları araştırıp doğrularını yanlışlarını bulmakta özgür değil midir.

Allah dilediğni hidayete dilediğini dalalete sevk eder.

Allahın hidayet ettiği dalalete sapmaz, dalalete sevettiği hidayete erişmez

1-0 önde başlayan tek bir kul yok. kimin 1-0 başladığı açık üstteki ayetlere göre

 

adalet konusu ise bunu nasıl anladığınızla alakalı. biz yaşamı bu dünyadan ibaret görmediğimiz için adalet anlayışımız geniş bir kavramı kapsıyor. bu dünyada yapılan her iyiliğin ya da kötülüğün cezasının burda verilmeyeceğine inanıyoruz. şimdi bir insan zengin bir ailenin çocuğu ya da fakir bir ailenin ferdi olarak doğarsa burda bi adaletsizlik yoktur. adaletsizlik bunların ikisindende aynı şeyi beklemektir. insanın kendi iradesi var neticede. çok basik bir örnek; sınava çalışmayıp zayıf alan bir öğrenci bunu ilahi kader olarak yorumlayamaz. çalışmamak kendi tercihidir. zayıf almak ta bunun sonucudur.

 

etik, erdemli, doğayı seven, insanlara şefkatli davranan ve insanlığın hayrına çok güzel şeyler yapan ama sırf islamla tanışmadı diye cehennemlik olan bir zümre, diğer tarafta insanlığın barışına dinamit koyan, her türlü naneyi yiyen ama sırf iman ettiği için bağışlanıp cennete gidecek olan bir zümre, ne güzel adalet bu!!!!

 

aynı şartlarda yaşayan fakat biri memnun diğeri memnun olmayan bir çok insan var. çok zengin olupta mutsuz olan, ama fakir olduğu halde hayatta mutlu olabilecek şeyler bulan insanlar mutlaka tanıyorsunuzdur. bu kişinin kendi içselliğiyle alakalı bir durum. yani insan çok iyi şartlarda da doğsa ve yaşasa halinden şikayet edebilir.

mutluluk kişinin kendi içselliğiyle alakalı bir durum tanımlaması doğru.

 

Allah insanları yaratıyor ve mutlu yaşama kurallarını bildiriyor. şimdi sizce bu kurallara uymayıp, aksi bir hayat yaşayan bir insanın Allahın adaletsizliğinden söz etmesi mümkün müdür... dünyayı yaşanmaz kılan, zalimlik yapan biz insanlar değil miyiz... savaşıyoruz, fakir aile ve ülkelere yardım etmiyoruz, kendimizden başkasını düşünmüyorsak ve dünyayı bu hale getiriyorsak Allahı nasıl suçlayabiliriz anlayamıyorum. güzel yaşama sırları elimizde. ahlaklı olun, dürüst olun, yardım edin, komşunuzun akrabanızın hakkını gözetin, yalan söylemeyin, haksız yere adam öldürmeyin, hırsızlık yapmayın, zina etmeyin, gıybet yapmayın, ara bozuculuk yapmayın... vs. vs. bunları uzatabiliriz. şimdi bu vasıflarla donatılmış insanların yaşadığı dünya cennet gibi olmaz mı? ama kurallar bellidir. bu kurallara uymuyorsak hatalı kural değil bizizdir...

 

hani mutluluk kişinin kendi içselliğiyle ilgiliydi?

yeryüzünde din allahın oluncaya kadar savaş.!!!

inanmayan baban ve kardeşin olsa dahi yüz çevir!!!

çok cennet gibi bir dünya prototipi tabi tabi....

 

lütfen bunun ayrımını yapalım. dünyayı bu çehreye biz büründürüyoruz. sonra da açlıktan, savaştan şikayet ediyoruz...

evet doğru bir tespit siz döndürüyorsunuz!!!!

ben dilimin döndüğünce açıklamaya çalıştım.. şimdi ricam sizlerin baktığı perspektiften aynı soruları cevaplamanızdır. İlahsız bir dünyanın adaletini kim sağlıyor. haksızlığa uğradığınızda, hakkınız alındığında bunu hangi adalet anlayışıyla çözebiliriz. eğer tevekkül edip sırtımızı dayayabileceğimiz güvenebileceğimiz bir Rabbimiz yoksa...

siz tevekküle devam edin daha çok edersiniz

şimdiden teşekkür ederim....[/b]
Gönderi tarihi:
etik, erdemli, doğayı seven, insanlara şefkatli davranan ve insanlığın hayrına çok güzel şeyler yapan ama sırf islamla tanışmadı diye cehennemlik olan bir zümre, diğer tarafta insanlığın barışına dinamit koyan, her türlü naneyi yiyen ama sırf iman ettiği için bağışlanıp cennete gidecek olan bir zümre, ne güzel adalet bu!!!!

 

:clover::clover::clover:

Gönderi tarihi:

dogrumı bılıyorum yanlısmı bılıyorum ama benım bıldıgım kadarıyla ınsanların cennete mı cehnnemı gırecek olmasına karar verecek olan tanrıdır.tanıdan baska kımse bılemez.

ama cennete gırmeın yolu musluman olmaktan gecyorsa dıger dınde olupta yapılan ıyılıklerın guzellıklerın hıc bır anlamı hıc bır onemı olmıyacaksa gercekten tanrı cok adeletlıymıs..

Gönderi tarihi:
dogrumı bılıyorum yanlısmı bılıyorum ama benım bıldıgım kadarıyla ınsanların cennete mı cehnnemı gırecek olmasına karar verecek olan tanrıdır.tanıdan baska kımse bılemez.

ama cennete gırmeın yolu musluman olmaktan gecyorsa dıger dınde olupta yapılan ıyılıklerın guzellıklerın hıc bır anlamı hıc bır onemı olmıyacaksa gercekten tanrı cok adeletlıymıs..

 

Jön kardeşim, düşünsene: Sen dünyaya Ateist bir aile tarafından getiriliyorsun ve ateist oluyorsun. Sonra Allaha falan inanmıyorsun tabi doğal olarak. Ama çok iyi bir insansın. İyilik yapıyorsun, adil oluyorsun, kimsenin arkasından kuyusunu da kazmıyorsun. Sen onların inandığı gibi bir Allaha inanmadığın için sana -Sen Allahı nasıl inkar edersin, zaten bu yüzden cehennemde cayır cayır yanacaksın. Allah'ı sevmemenin cezası budur işte, bunu hakediyorsun- diyenlere karşılık sen onlara, boş hayallere kapılıp durup dururken kin gütmeyeceksin. Hayatında hep yardımsever olacaksın. Sonra birgün öleceksin. Anaaa, bir bakmışsın öteki taraf diye biryer varmış meğer. Seni alacaklar, kısa bir Cennet ve Cehennem tanıtımından sonra rehber eşliğinde Allahın yanına çıkacaksın. Sana ilk şu soruyu soracak: -Mabudun kimdir?-. Sen tabii ki -Allahtır- demeyeceksin. Dünyada ne kadar iyiymişsin, neler yapmışsın gibi sorulara gerek kalmadan seni hoop cehenneme atacaklar. Diğer sorgulara gerek yok, çünkü daha ilk soruya yanlış cevap verdin. 'Küp-Zero' diye bir film vardı hatırladın mı? Adam küpten kurtulmayı başarıyordu sonunda. Küpten kurtulmanın ödülü hayatta kalmaktı. Adam bunu başarıyor. Sonunda adama -Tanrıya inanır mısın?- diye soruyorlar. Adam -Hayır- diyor ve adam küpten canlı çıkabilmesine rağmen yakılarak öldürülüyor. Aynen böyle işte, Allaha inanmıyorsan, dünya da iyi miydin, kötü müydün gibi bir sorgulama yaşamayacaksın. En azından sorgulanmayı sevmeyen biriysen, sorgulanmak zorunda kalmayacaksın, buna da şükret.

 

Senden sonra yeni bir adamı sorgulayacaklar, mabudunu soracaklar. -Allah- diyecek ve ikinci soru -Peygamberin, Kitabın ne?-, Cevap: -Muhammed, Kur'an-. Sen böyle cevaplar verdikçe sıra Amel defterine gelecek. Şuçları açıklanacak:

1-Baldıza sarkmak!

2-Hırsızlık.

3-Yalan söylemek.

4-Kirli kirli dolaşmak!

5-Sıvı tuvalet pisliğinin paçana sıçraması!

6-Ayakta tuvalet ihtiyacını gidermek!

7-Saçlarını örtmemek ve böylelikle milletin şehvetini artırmak! Erkekse, kadınların saçlarına bakmak!

8-Evden sağ ayakla çıkmamak!

9-Yemeğe besmeleyle başlamamak ve sağ elle yememek!

10-Herkesin arkasından konuşup, laf taşıyıp, birbirine düşürmek!

11-Adam öldürmek!

12-Evli komşuyla birlikte olup aileyi darmadağın etmek, aile düzenini bozmak!

 

Sonunda kadar olarak şu çıkıyor: -Bu adam belirli bir süre cehennemde kalsın, sonra sonsuza kadar Cennete gitsin. Çünkü bu adam Allahın var olduğuna inanmış!-

 

Sen bu sorgulamayı görüyorsun ve bağırıyorsun: -Ya ben bu adamın ya da kadının yaptığı kötülüklerin birisini bile yapmadım. Niye beni sonsuza kadar cehenneme atıyorsunuz?-

 

Cevap şu: -Valla kardeş kusura bakma. Bizde böyle, işine gelirse. Allah adaletsizse biz ne yapalım. Bizde görüyoruz böylesi saçma ama ne yaparsın işte, bizde karın tokluğuna çalışıyoruz, emir kuluyuz. Hele diğer melekleri görsen sen, neden olduğunu bilmiyoruz ama sonsuza kadar Allaha ibadet eden melekler var. Mantığını çözemedik ama Allahın egosunu tatmin etmek için öyle görevlendirilmişler. Yoksa Allah bizi de yakıveriyor. Sen dua et cehenneme gittiğine valla melek yapıp zorla ibadette edebilirdin yani. En azından cehennemde farklı farklı atraksiyonlar görecen, işkenceler falan. Zaten bir süre sonra alışırsın acı çekmeye, kesseler acımaz artık. Hem birde alnının akıyla yanıcan, 'inanmadım işte ne var, babalar gibi yanarım' diyebilcen. Bizde o cesarette yok baksana!- diyecekler.

 

Sende Allahın o yüce ve son derece adil adaletine maruz kalmaktan memnun bir şekilde, sana ayrılmış mikrodalga fırına girmek üzere hazırlanacaksın. Tabi, mikrodalga fırınlarla, lazerli işkence aletleri ile yapıyorlar işkenceleri. Düşünsene, adam 15 asır önce bir kitap yazmış ve içinde her türlü bilimsel bilgi var. Böyle bir kitap gönderen Allah, diğer tarafta sence teknolojiden mahrum bir cehennem mi yaratır? Sırat köprüsünün bakma ip ince olduğuna, daha oraya ödenek ayrılmadı da ondan o. Yakında hiç günah işlemeyen inananlar Işınlanarak cennete gönderilecek, günahkarlar ise Asansörle cehenneme indirilecek. Bakalım işte ödenek çıkarsa kardeşim.

 

Çok güzel ve adaletli bir öteki dünya değil mi kardeşim? Sen karar ver bence, böyle bir şeye mi inanırdın yoksa Yüzüklerin Efendisine mi?

Gönderi tarihi:

Tanrı ne eşit şartta dünyaya getirir ne de imkanlarda eşitlik sağlar. Ne fırsat ne imkan eşitliği vardır. Var diyen birisi varsa söylesin de öğrenelim! Uzaydan izleseniz bile bunu görebilirsiniz.

Gönderi tarihi:

peki arkadaşlar meydan sizin. buyrun. siz Allahsız ve dinsiz dünyanızdaki adalet anlayışını bana açıklayabilir misiniz? dünya aynı dünya. sizin baktığınız yerden nasıl görünüyor. madde herkese eşit şansları mı tanıyor. Allah yok diyorsunuz, tamam... peki madde hangi anne babadan doğacağınızı, hangi coğrafyada yetişeceğinizi seçme hakkını size mi bırakıyor. merakla cevaplarınızı bekliyorum.........

Gönderi tarihi:
peki arkadaşlar meydan sizin. buyrun. siz Allahsız ve dinsiz dünyanızdaki adalet anlayışını bana açıklayabilir misiniz?

 

İnsan sevgisi yeter.

Allah sevgisi ile hareket eden adalet anlayışını görüyoruz.

Tabii diyeceksiniz ki onlar sahte... Gerçeğini de bir türlü göremedik be :)

Gönderi tarihi:
dogrumı bılıyorum yanlısmı bılıyorum ama benım bıldıgım kadarıyla ınsanların cennete mı cehnnemı gırecek olmasına karar verecek olan tanrıdır.tanıdan baska kımse bılemez.

ama cennete gırmeın yolu musluman olmaktan gecyorsa dıger dınde olupta yapılan ıyılıklerın guzellıklerın hıc bır anlamı hıc bır onemı olmıyacaksa gercekten tanrı cok adeletlıymıs..

 

Arkadaşım benim bildiğim insanlar eğer o doğruları yaşayacak,düşünecek ortamı bulamazlarsa bundan sorumlu olmazlar.Tanrının adalet anlayışının insanlara göre çok daha iyi olduğu da kuşku götürmez en büyük gerçek.

Gönderi tarihi:

ben allahı tanrıyı ınkar etmıyorum.ama cennete gırmenın you ıbadet etmekten mı gecıyor.sadece ıyılık ve guzelllıkler dogru duzgun yasamak yetmıyo mu

o dın veya bu dın ne farkeder .onemlı olan bırlık beraberlık ıcınde kardesce ınsanca yasamak deglmı bunların hıc mı onemı yok

zaten bızı bugune kadar allah dıyenler kuran dıyenler kandırdı bıras da tepkım bu yuzden dı

bana ınsan sevgısını ıyılıklerı guzellıklerı vatan sevgısını bunlar mı ogrettı veya ne ogrettı bana bu gune kadar

anca yedıler ıctıler baska bıse aptılar mı

Gönderi tarihi:
dogrumı bılıyorum yanlısmı bılıyorum ama benım bıldıgım kadarıyla ınsanların cennete mı cehnnemı gırecek olmasına karar verecek olan tanrıdır.tanıdan baska kımse bılemez.

ama cennete gırmeın yolu musluman olmaktan gecyorsa dıger dınde olupta yapılan ıyılıklerın guzellıklerın hıc bır anlamı hıc bır onemı olmıyacaksa gercekten tanrı cok adeletlıymıs..

 

arkadaşlar Allah insanlara akıl vermiş, belli bir irade vermiş.. hissiyat vermiş. cennet ya da cehennem herkesin yaptıklarının sonucu olacaktır.. neticede inanmak ya da reddetmek kendi irademiz itibariyle gerçekleşiyor. kabul etmeyip iman etmeyeceğine Allah karar veriyor olsa bunun sonucunu da size yüklemesi kadar saçma bir durum olamaz ki böyle bir şey söz konusu bile değil. inkar edip cehennemi tercih etmek kişilerin tamamen kendi başarılarıdır...

 

ben kendi irademle inanmayı seçtim mesela. bunun için kimse kimseyi zorlayamaz. bunun karşılığını da alacak olan benim.

 

inanmayan fakat iyi bir insan olan kişilerin halinden bahsetmişsiniz... eğer bir insan "iyi" dediğimiz sıfatları taşıyor fakat inanmıyor ise ona iyiliklerinin karşılığı da dünyada verilecektir. yani kimsenin hakkı yenmeyecektir. "Allah hiç bir mümine, yaptığı tek hayrın bile karşılığını ihmal etmek suretiyle zulümde bulunmaz. Yaptığı her hasenenin karşılığı hem dünyada hem de ahirette kendisinie verilir. Kafir ise, yaptığı hayır sebebiyle dünyada öylesine yedirilir ki ahirete varınca, karşılığı verilecek tek hayır kalmaz.." (hadis-i şerif)

 

bazı insanların dini yanlış algılıyor ve öyle yaşıyor olmaları bizi bağlamaz ki arkadaşlar. herkes kendinden sorumludur.

 

insan olma mevzuuna gelince din zaten insan hayatının nizamı için gelmiştir.. insan kötü birşey yapacağı zaman Allahın onu gördüğünü bilirse ne kadar rahat kötülük yapabilir ki. içinde gerçekten Allah korkusu taşıyan insan, yaptıklarını bu dünyada gizlese dahi ahirette gizleyemeyeceğini ve herşeyin açığa çıkacağını bilir. şimdi dinsiz ve Allahsız bir anlayışta insanların kalbinden kötülük yapma dürtüsünü nasıl alacaksınız. insan yaptıklarının bir karşılığı olmayacağını bilirse o insanı nasıl iyi insan yaparsınız... Allah yok, din yok, ceza günü yok, ama siz yine de ahlaklı olun, kötülük yapmayın, adam öldürmeyin deseniz ne kadar etkili olur. yaptırımı gücünüz ne kadar olur tartışılır.. kusura bakmayın ama bu kadar kolay değil.

Gönderi tarihi:
Aslında bu zamanında benim de aklımı fena karıştırmıştı.Doğru ya insan olmak,bu noktada buluşmak!Sevgili arkadaşlar bakın bunun cevabını bende bekliyorum.

İnsan tarihsel varlık sürecinde en ilkelden en en moderne doğru daima bir gelişim içinde olmuştur. Akıl denen mekanizma doğru ve güzel olanı bulmada en keskin araç olmalıdır. Doğadanın temel dinamikleri arasında güç dengesi her zaman vardır. Güçlü ve güçsüz, zengin ve fakir, hasta ve sağlıklı olmak yaşamın devamı için gerekli olan zıt kutuplardır. Bir zürafa ağacın gövde kısmındaki yaparakları yerine en tepede ki tohum kısmını zevkle yerken hiç düşünmez, ben bu ağacın soyunun devamı için gerekli olan tohumları yiyiorum diye. Ama boyu daha uzun olan ağaçların tohum kısmı zürafalar tarafından zarar görmemektedir. Bu örnekte olduğu gibi doğada gücü yeten yaşamsal öğelerini tatmin etmek için karşı tarafın en önemli en değerli kısımlarını gözetmemektedir. Ama insana gelince aklın yanında birde vicdan gibi çok büyük bir tartı mekanizması vardır. Bu vicdan mekanizmasının ürettiği değerlere etik değerler denilmektedir.

 

İnsan ırkı bu etik değerlerin oluşumundan esinlenerek adalet arayışını hayatın her alanında görmek ister. Bu da insana özgü doğal bir fenomendir. Sorun adalet kıstasını ararken neyi baz alacağımız konusudur. Her fikri teşekkül adalet mekanizmasını oluşturmada farkı ideolojileri baz almaktadır. Her ideoloji sahibide gerçek adalet budur tezini hararetle savunmaktadır. Kimileri bir "izm" tutkkusuyla yanıp tutuşur, kimileri Tanrı tarafından indirildiğine inandığı kutsal kitaplardaki öğretileri baz alır. Bu farkılıkların oluşturduğu bir felsefik terör esmekte şuan yeryüzüde. Her tutkun ve saplantılı görüş sahibi kendini bir fikirler silsilesinin esaretine gönüllü olarak köle eylediği için farklı her değeri yok ve gereksiz saymaktadır. Putçuluk dediğimiz kavram ilkel kavimlerden en modern toplumlara kadar görülebilen bir inanç çeşitidir. İnsan kendi özgür aklı ve iradesini tam bağımsız olarak işletmeyi başarabildiği takdirde evrene karşı kendini en insancıl ve en sevgi dolu bir tarzda ifade edebilmek için düşünce arayışına başlar ve bu süreçte beslendiği kaynak akıl ve vicdan olur.

 

İnsanın özgürlüğünü elinden alan tüm inanç ve izm modelleri şuanki savaş, fitne, düşmanlık ve eşitsizlik dolu dünyanın altında yatan gerçektir. Birgün insan ırkı kendi özgür iradesini etikten vicdandan ve akıldan yana kullanmak noktasında terakki elde edebilirse daha huzurlu daha mutlu ve daha eşit bir dünyada yaşabilecektir.

 

Zamanında islamı çok araştıran ve kuran çizgisinde olan bir arkadaşınız olarak size tavsiyem hiçbir gerçeği teslimiyetci bir yapıyla kabul etmeyin. Devamlı akıl, vicdan çizelgesinde analitik bir yaklaşımla sorgulayın.

 

Selam ve sevgilerimle...

Gönderi tarihi:
arkadaşlar Allah insanlara akıl vermiş, belli bir irade vermiş.. hissiyat vermiş. cennet ya da cehennem herkesin yaptıklarının sonucu olacaktır..

 

bana kaderi açıklarmısın? :)

Gönderi tarihi:
Aslında bu zamanında benim de aklımı fena karıştırmıştı.Doğru ya insan olmak,bu noktada buluşmak!Sevgili arkadaşlar bakın bunun cevabını bende bekliyorum.

İnsan doğruyu bulmak için Dine mecbur mudur? Siz bir dini kabul etmeseydiniz, iyi ile kötüyü ayırt edemez miydiniz? Kötüyü iyiden ayırabilmek için hep dine mi başvurursunuz? Peki ama kötü olandan iyiyi kendi başına ayıramayan ve ayırmak için dine ihtiyaç duyan insan gerçekten özgür olabilir mi? Tutsaklığı yani dini seçme özgürlüğü olabilir mi? İnsan, diğer insanlarla ortak bir noktada buluşacaksa, bunu tepeden inme emirlerle değilde, o insanlarla anlaşarak yapmamalı mı? Sizin diğer insanlardan beklentilerinize bir insanın ağzından çıkan bir din karar verebilir mi gerçekten? Diğer insanların sizden beklentilerinin ne olduğunu din hakkıyla bilebilir mi? O insanların kendileri daha iyi bilemezler mi bunu; 'Ben şunu beklerim senden?' diyemezler mi? Ya da siz beklentilerinizi söylemek için dine mi muhtaçsınız? Kendiniz farkedemez misiniz beklentilerinizi?

 

Sözün özü şu; İnsan kendi değerlerini kendisi yaratamayacak kadar aciz mi? Siz kendi değerlerinizi ortaya çıkaramayacak ve dine muhtaç olacak kadar aciz misiniz?

 

Din sizi ileri götürebilir. Din sizi geriye de bırakabilir. Ama erişmemiz gereken şey, ortak paydalarımızı bulmak için birbirimize danışmamız gerektiğini kavrayabileceğimiz insanlık düzeyine erişmek değil midir? Farklı farklı ve hep kendisini haklı çıkarmak için olanları çarpıtan bugünden daha ilkel kalmaya mahkum tüm dinlerin, insanları ortak noktada buluşturabilmesi umulabilir mi? Şimdiye kadar hangi din farklılıkları bir arada barındırabilmiş ilelebet? Hemde diğer inançlara saygılı olduğunu söylediği halde!

 

Evet, din sizi ilerletebilir ya da geriletebilir ama K'ung-fu-tzu der ki: 'İleri gitmekle, bir şeye erişememek aynıdır.'

Gönderi tarihi:
bana kaderi açıklarmısın? :)

 

elbette.. garip ve karışık kader tanımlarına hiç girmeyeceğim. en basit ve anlayabileceğini anlamı ile söylemek gerekirse bir filli Allah yazdığı için yapman değil, yapacağın için Allahın yazmasıdır.

din inancını kabul etmeyenlerin her daim başvurdukları en birinci konu kader olmuştur. kaderin karışıklığını ve bunu çözemiyor olmalarını ileri sürmüşlerdir her daim. evet kader var ama belirlenmiş bir kadere göre oynamıyoruz rollerimizi. biz o rolü oynayacağımız için kader yazılıyor. bu da Allahın ezeli ve ebedi, yaptığımız ve yapacaklarımızı biliyor olmasından kaynaklanan bir durumdur...

kişinin fiillerinden özgür olmaması gibi bir durum sözkonusu değildir islamda. bir bir fiili yapmayı irademiz ile seçeriz ve Allah bu fiili yaratır. mükafat ve cezasından da biz sorumlu oluruz...

Gönderi tarihi:
elbette.. garip ve karışık kader tanımlarına hiç girmeyeceğim.

 

Bence girmelisin. Açıklaman hiç yeterli değil.

Neden bu yola başvurulur? :) Çünkü teorinin en zayıf halkalarından birisidir bu...

 

Daha önce bunu çok konuştuk. Kimse yeterli cevabı veremedi. Bakalım siz verecek misiniz.

 

A ve B seçeneklerinden birisini seçeceğin baştan biliniyor mu?

 

Biliniyor ise senin iraden yoktur. (kader vardır)

Bilinmiyor ise iraden vardır ve Allah'ın bilgisi sonsuz değildir (kader yoktur).

Gönderi tarihi:
peki arkadaşlar meydan sizin. buyrun. siz Allahsız ve dinsiz dünyanızdaki adalet anlayışını bana açıklayabilir misiniz? dünya aynı dünya. sizin baktığınız yerden nasıl görünüyor. madde herkese eşit şansları mı tanıyor. Allah yok diyorsunuz, tamam... peki madde hangi anne babadan doğacağınızı, hangi coğrafyada yetişeceğinizi seçme hakkını size mi bırakıyor. merakla cevaplarınızı bekliyorum.........

 

Dünyayı kusursuz bir yaratıcı,kurgulayıcı ve gözeticinin eseri olarak görmeyen kişi normal olarak soyut bir adalet sisteminin varlığını da reddetmiş demektir.Yani ortada 'İlla adalet olacak,herkes hakettiğini alacak,Allah yok ama bu sefer de madde bu adaleti sağlar.'' gibi bir anlayış zaten yok.Ahlakların göreceliliği,iyi ve kötü değerlendirmelerinin şartlara göre farklılık göstermesi insan türü için adalet kavramını belirsizliğe iten etkenlerdir.Biz herhangi bir olayı açıkça kendimize yapılmış bir haksızlık olarak algılayabiliriz.Bu durumda adaletin soyut bir varlıktan geleceği yönündeki beklenti kendi hakkımızı tam olarak savunabilmemizin önünde az ya da çok olumsuz bir etkide bulunacaktır.Hakkımızı tam olarak savunamadığımız durumlarda adaletin ille de soyut bir varlık tarafından sağlanacağına inanılması bir şartlanmadır.Yani yaşam süresince başa gelen her iyi olay bu üstün soyut varlığa rahatlıkla atfedilebilir.İyi olay adalet,kötü olay sınavın bir parçası olarak yorumlanabilir.Belirtmek istediğim,kişi bir şeye inanmayı kafaya koyduktan sonra olayları ona dair işaretler olarak algılayacaktır.Başına en kötü olay da gelse sabrın dini açıdan gerekliliğine ve değerine yorar.Nefret ettiği biri zenginlik içerisinde,ihtişamlı bir yaşam sürüyorsa kendi kendisini parayla kandırdığını,bu işin bir de öbür tarafı olduğunu düşünür.İnançta her yol kendisine bir çıkış bulabilir bu şekilde.Ama illa adalet bir şekilde tecelli edecektir,yaşamda veya ahiretten sonra bu kaçınılmazdır inanan için.

 

İnanmayan içinse varolmak başlıbaşına soyut bir kurgu ve yapmacıklığın dışında,kendi içerisinde kendi vahşi doğallığını barındıran,yine bu doğallıktan kaynaklanan mücadelelere göre biçimlenen,dışarıdan adil bir müdahale içermeyen bir olgudur.Neden doğduk?Buna 'Allah istediği için.'' cevabı verildiğinde bir kurmacanın figüranı olmak ve bundan zorunlu bir haz duymak gibi bir paradoksa girilir.Kurmaca kurmacadır,ödül,ceza,tuzak,nefret,sevgi,savaşlar,şefkat,hastalıklar,ölüm vs. bunların hepsi yaratılmış olmalıdır ve herkes sınanmaktadır düşüncesi herşeye hakimdir.Öte yandan 'Neden doğduk?'' sorusuna ''Biz zaten doğmadan önce anne ve babamızda genlerin devamı ve canlının yayılma ve hakim olma tutkusunun henüz bir bağ oluşturmamış ayrık biçimiydik ve bu tutkunun onları birleştirerek yeni bir tutku bağı oluşturmasıyız.'' cevabını vermek ise doğallığın kendi içerisinden anlam kazandığına yapılan bir vurgudur.Afrikalılar'da bu tutku yok mudur,her canlıda vardır.Bu muhteşem tutkularından yeni yavru tutkular,bebekler ortaya çıkarmazlar mı,çıkarırlar.Şimdi bu çocuklar kendilerinin bu tutkunun eseri olmayıp da kusursuz bir yaratıcı bilinciyle orada doğdurulduklarına inanırlarsa zaten en baştan kendilerinin iradesel bir bağ olduklarını inkar edip,yapmacık bir adalet anlayışı edinirler.Ama doğallığı ve yaşam mücadelesini kendilerine temel alarak kötü şartlarda bile olsa cesur ve kahramanca bir yaşam sürebilirlerse doğalarına ihanet etmemiş olurlar.Süresi belirsiz bir sözde 'Adalet Günü' ile uyuşmamış olurlar.Tüm varlığıyla zorluklara karşı savaşarak ölmek,korkarak,etliye sütlüye karışmadan,adaleti başka yerlere atfederek bir asır yaşamaktan daha üstündür.

 

Adalet ve ahlak belirsiz bir şekilde soyuta indirgenmeyen,insanların icatları ve deneyimlerinin çıkarımları olmalıdır,yaşantılara ve birliğin gerekliliklerine göre şekil alır.Dinlerde de zaten bunların izleri herdaim görülmüştür.Her seferinde kısıtlı bir bölgenin ahlak anlayışını yansıtmasına karşın,sürdürülebilmek,yok olmasını önlemek amacıyla,boş bir evrensellik iddiası içerir.Halbu ki insan yaşamı belli bir açıdan algılayabildiği ve deneyimleri ile oluşturduğu bilincinin gücüyle yaşam mücadelesinde üstün bir yer edinmiş,olanakları değerlendirenler daha iyi yerlere göç etmiş,genlerinin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamış ve her yere yayılabilmişlerdir.Bu anlamda hangi coğrafyada doğup yetişeceği kişinin bireysel olarak seçimi değil,zaten çok önceden atalarının iradi olarak verdikleri karar ve mücadelelerle ilintilidir.Yaşadıkları yerin ve şartlarının iyileştirilmesi ise kendi sosyal adalete yönelik mücadele anlayışlarının seviyesi ile gelişebilir,ötelerde soyut bir adalete inandıkça ancak oturup kendilerine kurtarıcılar beklerler.

Gönderi tarihi:

Hakkı olduğuna inandığı adalete,nimetlere ulaşmayı kendi iradesi,

özgüveni(bu çok önemlidir) mücadele ve akıl gücü dışında bekleyen

insanlar ve toplumlar ağır ve acılı bir şekilde tarih sahnesinden silinmeye

mahkumdurlar.Kendi dışında bir kurtarıcıyı ve ya nimet vericiyi bekleyeduran

insanlar içdünyalarında korkak,özgüvensiz ve depresif,ağırkanlı diye

tabir edebileceğimiz ve biraz da tembel insanlardır ve bu insanların oluşturduğu

toplumlar daha akıllı ve özgüven sahibi toplumlar tarafından sömürülmeye

kullanılmaya ve bilincsiz kalmaya mahkumdurlar..

Gönderi tarihi:
Hakkı olduğuna inandığı adalete,nimetlere ulaşmayı kendi iradesi,

özgüveni(bu çok önemlidir) mücadele ve akıl gücü dışında bekleyen

insanlar ve toplumlar ağır ve acılı bir şekilde tarih sahnesinden silinmeye

mahkumdurlar.Kendi dışında bir kurtarıcıyı ve ya nimet vericiyi bekleyeduran

insanlar içdünyalarında korkak,özgüvensiz ve depresif,ağırkanlı diye

tabir edebileceğimiz ve biraz da tembel insanlardır ve bu insanların oluşturduğu

toplumlar daha akıllı ve özgüven sahibi toplumlar tarafından sömürülmeye

kullanılmaya ve bilincsiz kalmaya mahkumdurlar..

:clover::clover::clover:

Gönderi tarihi:
Hakkı olduğuna inandığı adalete,nimetlere ulaşmayı kendi iradesi,

özgüveni(bu çok önemlidir) mücadele ve akıl gücü dışında bekleyen

insanlar ve toplumlar ağır ve acılı bir şekilde tarih sahnesinden silinmeye

mahkumdurlar.Kendi dışında bir kurtarıcıyı ve ya nimet vericiyi bekleyeduran

insanlar içdünyalarında korkak,özgüvensiz ve depresif,ağırkanlı diye

tabir edebileceğimiz ve biraz da tembel insanlardır ve bu insanların oluşturduğu

toplumlar daha akıllı ve özgüven sahibi toplumlar tarafından sömürülmeye

kullanılmaya ve bilincsiz kalmaya mahkumdurlar..

 

yerinde bir tespit. kendi geleceklerini başkalarının insiyatifine bırakanlar her türlü refah ve mutluluktan uzak yaşamak zorunda kalırlar.sonrada hayali temalara suçu atar

Gönderi tarihi:

Kaderciliği benimseyip,genlere kadar işlemiş bir hastalıklı virüs gibi

taşıyan ve soydan soya aktaran toplumlar hele bir de oldukça verimli ve zengin

topraklar üzerinde yaşıyorlarsa; Sosyal devrimleri daha önceden başarıyla

gerçekleştirmiş diğer güçlü ve donanımlı toplumlar tarafından vahşi doğa düzeninde

elverişli ve zavallı bir av olmaktan kurtulamazlar.

Başarılı ve güçlü olmanın bol nimetlere kavuşmanın 2 temel unsuru vardır arkadaşlar;

1-)Hedefleri net belirleyip akıl ve iradeyle gerekli mücadele gücünü ortaya

koymak ve ne olursa olsun pozitif düşünmek.

2-)Kendinden daha aptal olduğunu gözlemlediğin kişinin zaaflarının üzerine giderek,sömürmek

elindeki imkanların akış yönünü kendine çevirmek.

tabi ki ikinci yolu tasvip etmiyorum bilinmesi için söylüyorum.

Samimi söylüyorum ben tanrı olsam;Hayatında bu dünyayı daha mutlu,daha güzel kılmak için

savaşımını vermemiş,kendi zincirlerini kıramamış,kişisel özgüvenini kazanamamış,

hayatına hükmedememiş,hep ''cehennem korkusuyla veya cennet kaygısıyla''söyleneni

robot gibi uygulayagelmiş,dimdik ayakta durmaya çalışacağına

sabahtan akşama kadar bana yalvaran,yardım ve finans isteyen,

sürekli 'bilinçaltında'ibadetin karşılığını bekleyen insanı hiçbir cennette sonsuza kadar beslemem.

Umarım biraz olsun anlatabilmişimdir arkadaşlar...

Gönderi tarihi:
elbette.. garip ve karışık kader tanımlarına hiç girmeyeceğim. en basit ve anlayabileceğini anlamı ile söylemek gerekirse bir filli Allah yazdığı için yapman değil, yapacağın için Allahın yazmasıdır.

Ne demek bu açıklar mısın kardeşim? Demek ki herşeyi Allah yaratmıyomuş o zaman. Benim neler yapacağımı yaratamıyormuş mesela. Benim düşündüklerimi yaratmaktan acizmiş yani Allah öyle mi? Benim davranışlarımı yaratmaktan münezzehmiş. Size göre o yaratmak istemediği için, özgür kılmak istediği için böyle ama o zaman Allah yaratmıyorsa hangi yaratıcı yaratıyor benim harketlerimi ve düşüncelerimi? Mutlaka birisi yaratıyor olmalı değil mi kardeşim?

din inancını kabul etmeyenlerin her daim başvurdukları en birinci konu kader olmuştur.

Çünkü siz bile bilmiyorsunuz aslında ne olduğunu.

kaderin karışıklığını ve bunu çözemiyor olmalarını ileri sürmüşlerdir her daim. evet kader var ama belirlenmiş bir kadere göre oynamıyoruz rollerimizi. biz o rolü oynayacağımız için kader yazılıyor. bu da Allahın ezeli ve ebedi, yaptığımız ve yapacaklarımızı biliyor olmasından kaynaklanan bir durumdur...

kişinin fiillerinden özgür olmaması gibi bir durum sözkonusu değildir islamda. bir bir fiili yapmayı irademiz ile seçeriz ve Allah bu fiili yaratır. mükafat ve cezasından da biz sorumlu oluruz...

Ama Allah biz ona inanmıyorsak, gözlerimizi perdelediğini kendisi söylüyor? Kalplerimizi mühürleyenin kendisi olduğunu söylüyor. Nasıl olurda ben ona inanmamakta özgür olabilirim ki kardeşim?

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.