Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 13 Haziran , 2008 Vatanseverliğe Ergenekon Dediniz! Ergenekon’u Asıl Şimdi Göreceksiniz! Yeni Şafak’ın 3 Haziran 2008 günü birinci sayfada başlık üstünden yayınladığı haberi sevinçle okuduk. Aynı haber, İBDA-C’den isim çalan Taraf gazetesinde bir gün önce yayımlanmış. GENELKURMAY’IN “YENİ DÜŞMAN” TANIMI Genelkurmay “düşman” tanımını değiştirmiş, yeni düşman Kuzey Irak’tan işgal tehdidini yönelten o büyük devlet! 2002 yılının 24 Temmuz günü ABD Ordusu Nevada’da 22 gün süren Türkiye’yi işgal tatbikatı yapmadı mı? Bu tatbikata Bin yılın Meydan Okuması (Millenium Challenge 2002) diye pek iddialı isimler takmadılar mı? 2003 Temmuzunda başımıza çuval geçirmediler mi? En önemlisi BOP diye Türkiye’mizi parçalama projeleri yapmadılar mı? Hatta haritalarını bile NATO toplantılarında subaylarımıza göstermediler mi? Bu durumda Genelkurmay, “düşmanın siyasi, fiziki, ekonomik, psikolojik işgaline uğrayan bölgede” işgali engellemek ve vatanı kurtarmak için Gayri Nizami Harp, yani özel savaş hazırlığı yürütmeyecek de, teslim bayrağı mı gösterecek? YAPMASA SORUMLU OLUR Belgeler asıllarına ne kadar uygun bunun hiç önemi yok. Yeni Şafak’ın duyurduğu, işgalciye karşı özel savaş hazırlığı Türk Ordusu’nun bugünkü merkezi görevidir. Ordu, elbette bu görevini yapacaktır ve yapıyor. Eğer yapmasaydı, sorumlu olurdu. ABD’nin emperyalist çıkarlarına hizmet eden kontrgerilla anlayışı, daha 1990’ların başında terk edilmiş ve Türk Ordusu cephesini Irak’ın Kuzey’inden gelen tehdide dönmeye başlamıştı. ABD’nin buna cevabı 1993 yılında geldi; Jandarma Genel Komutanı Org. Eşref Bitlis’i şehit ettiler. DÜŞMANIN TELAŞI Özel savaş, artık Süper NATO dönemindeki gibi ABD için değil, vatan savunması içindir. Yeni olan budur! Tehdidi yöneltenler bundan rahatsız. Düşmanın ülke içindeki kuvvetleri de telaşa düşmüş ve korkmuş. ABD ve İsrail güdümlü AKP iktidarı ve Neoliberal-Fethullahçı medyası çırılçıplak meydanda. Hangi cephede yer aldığını utanmadan sergiliyor. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde, ABD’nin “Bizim oğlanlar” dediği Amerikancı darbecilerin çizmelerini öpenlerin, 1990’lardan beri Türk Ordusu’na karşı psikolojik savaş görevi yapmaları anlamlıdır. O zaman da Amerikancıydılar ve SüperNATO güdümlü kontrgerillanın elemanı olarak görev yapıyorlardı; bugün de aynı görevi bu kez Fethullahçı Gladyo’nun maaşlı memurları olarak yürütüyorlar. AKP’NİN YAYIN ORGANLARI Yeni Şafak ve teferruatları, bu yayınlarıyla Türk Ordusu’nu neredeyse “terör örgütü” olarak ilan ediyorlar. Yeni Şafak AKP’nin gayrı-resmi organıdır. Türkçesi Hükümet, basındaki aletleri aracılığıyla Türk Ordusu’na karşı savaşıyor. Bu da “manzara-i umumiye”nin bir parçasıdır. İktidar sahipleri, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Esas Hakkındaki Görüşü’nde belirttiği gibi “çıkarlarını yayılmacıların emelleriyle birleştirmiş” durumda. AKP BU NEDENLE KAPATILACAK AKP niçin kapatılacaktır, çok açık. Çünkü Türkiye’ye işgal tehdidi yönelten “yeni düşmanla” ve içerideki bölücü ve gerici aletleriyle cephe tutmuştur. Tayyip Erdoğan’ın 31 yerde ilan ettiği Büyük Ortadoğu Projesi görevi, bu açıdan bir ihanet itirafıdır. Abdullah Gül ise, işgal tehdidini yönelten o devletle “2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma” yaptığını kendi ağzıyla itiraf etmiştir. (Vatan, 24 Mayıs 2003) Durum açıktır ve ürkütücüdür: Türkiye’nin tepesinde, Genelkurmay’ın “yeni düşman” diye tanımladığı devletin görevine girenler ve gizli sözleşme yapanlar oturmaktadır. AKP’yi kapatma davası bir vatan savunması davasıdır. VATAN SAVUNMASI İÇİN HALKA DAYANAN ÖZEL SAVAŞ Cepheler kurulmuştur. AKP ve aletleri, vatan savunmasını suç olarak görüyorlar; Türk Ordusu’nun işgal tehdidine karşı bütün milleti seferber eden, halka dayanan özel savaş hazırlığına cepheden saldırıya geçtiler. Görevdir, yaparlar! Türk Ordusu da görevini yapıyor. Genelkurmay Başkanı’nın özel savaşta görev alacak halk önderlerine, “sivil personele” yazdığı metin, her yurttaşın gönlüne akan, ciğerlerini dolduran, göğsünü kabartan bir görev belgesidir. Bu metin belgenin aslı mıdır, değil midir, hiç önemi yok. Yeni Özel Savaş anlayışının ruhunu veriyor. TÜRK ORDUSUNA “TERÖR ÖRGÜTÜ” SUÇLAMASI AKP’nin güdümündeki organların Türk Ordusu’nun işgale karşı özel savaş hazırlığına savaş ilan etmeleri, her vatan savunmasının aynı zamanda bir “iç savaş” olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. İşgalcinin tarafında olanlar, vatan savunmasını suç olarak görmektedirler. Bu nedenle Emniyet Genel Müdürlüğü raporunda görüldüğü gibi milliciliği “terör” kapsamı içine almışlardır. Sönmez Köksal ve Cevat Öneş gibi eski SüperNATO yetiştirmesi MİT yöneticileri de, PKK’yı “terör” kapsamından çıkartan ve yurtseverliği terörizm olarak gören anlayışın reklâmında görev yürütüyorlar. Öyle bir hava yaratmışlardır ki Genelkurmay Başkanı savunmaya geçerek “Türk Ordusu suç örgütü değildir” açıklamasında bulunmuştur. BÖYLE GİTMEZ Bu süreçte ya AKP, Türk Ordusu’nun vatan savunması hazırlığını resmen “terörizm” olarak ilan edecektir; ya da AKP kapatılacak ve Türkiye dış tehdide karşı milletin bütün olanak ve yeteneğini planlayan, örgütleyen harekete geçiren ve bir milli hükümete kavuşacaktır. İyi niyetli, temiz yürekli yurttaşlarımız olanlara inanmak istemiyor, isyan ediyor. “Türk Ordusu nasıl ‘terör örgütü’ ilan edilebilir” diye düşünüyor. ERGENEKON OPERASYONUNUN FOYASI ÇIKTI Ocak ayından beri yürütülen Ergenekon Operasyonu, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve İşçi Partisi’ni, devlet içindeki bütün yurtsever kuvvetleri açıkça “suçlu” ve “terörist” olarak göstermiyor mu? ABD ve AB’nin taktığı ad, “Ergenekon terör örgütü” değil mi? Neoliberal-Fethullahçı medyada, aylardır isimleri verilerek darbecilikle, suç örgütü kurmakla, terör faaliyetinde bulunmakla suçlanan komutanlar, dünkü ve bugünkü Genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, ordu komutanları, siyasal parti başkanları ve yöneticileri, vatansever aydınlar değil mi? “Ergenekon terör örgütü” operasyonunun foyası meydana çıkmıştır. ABD’nin “uluslararası terör” diye suçladığı faaliyet Türkiye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Orta Asya’da, dünyanın her yerinde vatan savunmasıdır; milli devletlerin haklı direnmesidir. ANCAK SİLAHLA ÇÖZÜLEBİLECEK SORUNLAR ABD’nin silah kullanarak gelip Irak’ın kuzeyini işgal ettiği 1990’lı yıllardan beri, Nazım Hikmet’in deyişiyle “Bağır bağır bağırıyoruz”, Türkiye ancak silahla çözebileceği sorunlarla yüz yüze gelmiştir. Türkiye ancak güçlü devletle, güçlü orduyla barışı koruyabilir. Geçen hafta Kadıköy’de Türk Bayrağı yakanlar ve onları utanmadan destekleyenler, Türkiye’nin direncini tahrip ederek, barışa değil savaşa hizmet ediyorlar. Bunlar düşmanın iç cephedeki kuvvetleridir. Arkalarında AKP iktidarı olduğu için bugün küstah ve şımarıktırlar. Ancak işte o iktidarları yıkılıyor ve dağılıyor. Türkiye, milli hükümetini kuracak ve emperyalist düşmanın içerdeki yıkıcı faaliyetini kesinlikle etkisiz hale getirecektir. Halkın yüzde 99’u Türküyle Kürdüyle vatan savunması mevzisindedir. AKP’ye oy verdiği söylenen yüzde 47, vatan savunması için her uygulamanın yanında yer alacaktır. İşte milli irade budur. AKP’nin organları, istedikleri kadar suçlasınlar, ne kadar çamur varsa toplasın gelsinler, Genelkurmay’ın özel savaş hazırlıklarını yürütmesi, Ordu için bugün merkezi görevdir; şarttır. Ordu bunları yapmayacaktır da resmigeçit örgütüne mi dönüştürülecektir, yoksa ABD’nin vurucu gücü mü olacaktır? BANKERİN İNTİHARI NEYİ SİMGELİYOR Banker Kastelli’nin intiharı, insani açıdan acı bir olay! Ancak bu olay, küresel tefecilik sisteminin çıkmazını, umutsuzluğunu ve yıkımını simgeledi. ABD merkezli küresel mafya tarikat sistemi çarkını çeviremiyor; yürümüyor. Dünya ekonomisinin merkezi, Asya’ya kayıyor. Atlantik sistemi batıyor. Dünya tarihinde ancak yüzlerce yılda bir kez görülen bu olay yaşanırken, 3 Haziran akşamı Can Dündar’ın NTV’deki programında Mehmet Barlas, Ekrem Dumanlı, Emre Kongar ve Sedat Ergin’in yaptığı tartışmaya ne demeli? Sistemin efendileri, gazetecileri vb, yarınları düşünürken! 1960’larda, 1970’lerde, 1980 ve 1990’larda olanların tekrarından başka bir şey hayal edemiyorlar. BEYLER! KÜRESEL MAFYA ÇATIRDIYOR! Beyler, küresel mafya sisteminiz çatırdıyor. Atlantik sistemi yıkılıyor. Uygarlığın ekseni artık Asya’da. Dün olanlar yarın olmayacak! Yarın olacakları, dünün içinde bulamazsınız! AKP’niz de o sistemle birlikte gidiyor, anladınız mı? Vatan savunmasının başına geçen, Türkiye’yi birleştiren iktidar olacak, çağımızın devrim formülünü öğrenemediniz mi? Türkiye kaçınılmaz olarak bir milli hükümete gidiyor, farkında mısınız? Türkiye’nin var olabilmek için Kemalist Devrim rotasına girmesi kaçınılmazdır, biliyor musunuz? Türkiye bu büyük tarihsel atağını, emperyalist tarikatlardan, cemaatlerden, şeyhlerden, ağalardan, her tür Ortaçağ artıklarından kurtulan halkın özgürleşmesiyle, yani gerçek demokrasiyle hayata geçirecek, görmüyor musunuz? Vatanseverliğe Ergenekon dediniz! Ergenekon’u asıl şimdi göreceksiniz! Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 16 Haziran , 2008 HAŞİM KILIÇ İSTİFA ETMELİDİR “İBDA-C’yi kuran ekiple bağlantıları açıklanan Haşim Kılıç istifa etmelidir” Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın geçmişte İBDA-C’yi kuran ekiple bağlantıları olduğuna ilişkin savları değerlendiren İşçi Partisi Genel Sekreter v. Av. Mehmet Cengiz Haşim Kılıç’ı istifaya çağırdı. Cengiz şunları söyledi: AKP’nin kapatılması için dava açılması ve İddianamenin Anayasa Mahkemesi’nce kabulü ile türbana yönelik Anayasa değişikliklerinin iptal edilmesinden sonra yargıya yönelik saldırılar yoğunlaştı. Saldırıların hedefinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Abdurrahman Yalçınkaya ve iptal kararında imzası bulunan 9 Anayasa Mahkemesi üyesi var. Anayasa Mahkemesi kurumsal olarak hedef alınıyor ancak bu kurumun başkanı Haşim Kılıç özenle ayrı tutuluyor. Dikkat çekici bu gelişmeler yaşanırken, İstanbul’da yayımlanan “Baran” dergisinin 1 Mayıs 2008 tarihli sayısında çarpıcı bir sav yer aldı: Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, daha sonra İBDA-C olarak adını duyuracak olan Salih Mirzabeyoğlu’nun önderliğindeki hareketin 1975-76 yıllarında çıkardığı “Gölge” dergisinin Ankara sorumlusuymuş. Belirtilen dergide Av. Ahmet Arslan imzasıyla şu satırlar yer alıyor: “Salih Mirzabeyoğlu’nun yıllardır cezaevinde olmasına mukabil, yaşamları Salih Mirzabeyoğlu’nun çevresinde gezinmekle ve bundan prim devşirme hesabı ile geçmiş kişilerden birisi Cumhurbaşkanı, birisi Başbakan, birisi Anayasa Mahkemesi Başkanı…” “12 Eylül öncesinde Salih Mirzabeyoğlu’nun başında bulunduğu hareketin yayın organı olan Gölge Dergisinin Ankara sorumlusu, şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’tı”. Av. Ahmet Arslan’ın belirttiğine göre; “Salih Mirzabeyoğlu üstat Necip Fazıl’ın en yakını iken, Akıncılar örgütünün liderliğini yaparken, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan da Mirzabeyoğlu’nun çevresinde görünmeye çalışıyordu”. Sözü edilen Gölge dergisinin 75-76 yıllarındaki sayılarını bulduk. Ekte kapaklarını ve bazı çarpıcı başlıkları ile temsilcilerinin de yer aldığı künyelerini sunuyoruz. Gölge dergisinin “Ankara Temsilcisi” ibaresinin karşısında “H. Kılıç” yazıyor, bazılarında da açıkça “Ankara Temsilcisi: Haşim Kılıç”. Haşim Kılıç’ın adı halen cezaevinde bulunan İBDA-C lideri Mirzabeyoğlu’nun kitabında da sık sık geçiyor. “İBDA”, “büyük doğuş” anlamında bir sözcük. İBDA-C örgütü mensupları, kendilerini “Büyük Doğu Hareketi” olarak da tarif ediyorlar. Mahkemeye sunulan Emniyet raporuna göre; “İBDA-C’nin amacı ‘Başyücelik Devleti’ ismiyle tüm Ortadoğu ülkelerini kapsayan tam bağımsız bir İslami devlet kurmak”! Çok değil, bundan iki ay kadar önce -31 Mart 2008 günü- AKP’nin kapatılmasına yönelik İddianame, daha Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmeden yaptığı açıklamada, “İddianamenin reddedilmesi gerekir” anlamına gelecek beyanlarda bulunarak oyunu açıklayan Haşim Kılıç’ın bu davadan çekilmesini istemiş ve “Anayasa Mahkemesi 10 üye, 1 temsilci ile toplanıyor” demiştik. Nitekim beklendiği gibi oldu. Haşim Kılıç önceden açıkladığı ve beklendiği şekilde oy kullandı. Bu belirgin tutumunu, Anayasa değişikliğinin denetimine ilişkin oylamada da sürdürdü. Haşim Kılıç, “tapu memuru” değil, Anayasa Mahkemesi Başkanıdır. Hakkındaki savlar, Yüksek Mahkemenin saygınlığı ile bağdaşmamaktadır. Özetlediğimiz savlara göre, ortak bir geçmişi paylaştıkları Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan hakkında da karar vermek durumunda olan Haşim Kılıç’ın bu görevi sürdürmesine olanak yoktur. İstifaya çağırıyoruz. Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2008 bu ülkenin çocukları daglarda laik cumhuriyet için ölmüyor, ölmezde.. en iyi laikler de zaten ya askerlik yapmıyor ya da torpilli yapıyor. bunlar bilinmeyen işlerden degil.. daglarda bu vatan için ölen ve şehit olan çocukların anaları askeriyeye giremez bu ülkede nasıl bir yerde yaşadıgımızı bilmemiz gerek. bacıları bu ülkenin okullarında okuyamaz, bunları iyi bilmek lazım.dünyada tekdir başı kapalı okumanın yasak oldugu.. kitleler hayatın kasık ve mide arasında olmadıgını anlamalıdır.. bu diyarı tezatlar diyarına çeviren askeri ve sivil baskıcı yönetimin yerine gerçek demokrasiyi yerleştirmeden bir yere gidilmez... selamler Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 19 Haziran , 2008 Bu ülkenin cocuklari daglarda Türkiye Cumhuriyetinin bagimsizligi ve üniter yapisi icin ölmekteler vede öleceklerdir,Türkiye Cumhuriyeti Laik bir yapiya sahiptir yani dinci degildir bu nedenle bu ülkenin cocuklarida Laik Türkiye Cumhuriyeti icn daglarda ölmektedirler,kendi kendinizle celiskiye düsmeyin. Dünya üzerinde tek bir ülkedir Türkiye Cumhuriyeti ki Allahi kendilerine alet edenler tarafindan yikilmak istenmekte ve bunun adinada özgürlük denmekte ve isbirlikci adlarini aydin diye degistirenler tarafindanda kiskirtilmaktadir.*** saygilarla Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2008 iyide güzel kardeşim, şehit olanların sınıfına bakınca ortaya çıkan tablo bize herşeyi anlatıyor. biz degil, şehit ailesi dernekleri bunu söylüyor. bugün bize şehitligi pazarlayan kişi ve kurumlar alabildigine seküler, maddeci görüş sahipleri. bu bir çelişkidir. bir şehit yakını, anası ya da bacısı, askeriyenin kurumlarına girebiliyor mu? okullara girebiliyor mu? bunlar sorgulanmalı ve laf kalabalıgına getirilmemeli. şehitligin mükafatını Allah verecek diye inanıyorsak önceligimiz Allah'dır o zaman.. bütün asker ve yakınlarına sorabiliriz. yüksek bir manevi beklenti olmaz ise ölecek adam az bulunur.. ben bunun istismarına karşıyım, sonuna kadar seküler olacaksın, ama belli yerlerde şehitlik gibi tamamen dini/irticai bir kavramı yücelteceksiniz, bu olmaz. ya istismar etmeyeceksniz ya da şehitlige yaşadıgınız, inandıgınız gibi yeni bir tanım getireceksiniz. vatan, bayrak, bagımsızlık hep bu Allah öncelikli temele baglıdır. yoksa yeni bir tanım gerekir... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 20 Haziran , 2008 Ha yani sehit olanlar müslüman Allaha inananlar, ama onlarin basindakiler müslüman degil Allaha inanmiyorlar!heralde bunu demeye calistiniz.Bu bile Türkiyede bazi kurumlara nasil bir hinc beslendigini anlatmaya yeter,ben sanmiyorum ki sehit dernekleri böyle bir sey söylesinler,Ordu karsitligi öyle boyutlara ulasmiski artik asker müslüman ama kumandanlar maddeci diye adlandiriliyor,bu nasil bir yanilgidir nasil bir celiskidir vede nasil bir kindir anlasilir gibi degil.Sanki birkac tane Türk devleti varmis gibi isine gelmeyen devlete dil uzatmakta devleti yerden yere vurmaktadir.Adlarina devrimci denilen ve bir zamanlar devrim devrim diyerek devleti hice sayan ve sözüm ona fasizme karsi savas verirmis gibi kendilerinden olmayanlara savas acanlar bugün yine sahnede,ve yine ayni senaryo,devlete saldirmak,devletin kurumlarina saldirmak,öncekinden farkli olarak orduyada saldirmak moda oldu,önceleri ordu millet elele sloganlari ile Ordu desteklenirken emniyete satasilirdi simdi ise hepsine satasilmaktadir.Cünkü simdiki konjuktur böyle gerektiriyor.70 yil insanlara kan kusturan komunist sistem cökmüs ama bizde hala birileri bu hayallerle yasamaktadir. Vatan,bayrak millet Allaha inanilsada inanilmasada bir degerler manzumesidir,bunu bile dine maletmenin hangi zihniyetin ürünü oldugunu fazla arastirmayada gerek yok bence.Vatani ve bayragi belki birileri savunulacak kadar degerli bulmayabilir,bunlarla zaten bizim isimiz olamaz. saygilarla Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2008 Ha yani sehit olanlar müslüman Allaha inananlar, ama onlarin basindakiler müslüman degil Allaha inanmiyorlar!heralde bunu demeye calistiniz.saygilarla ben ne demek istedigimi bir daha yazayım; sevgili kardeşim siz önce sorulana bir cevap veriniz. çok net bbir çelişki var, önce bunu halledelim istersen alınıyor mu başı kapalı olanlar okullara veya askerin kurumlarına?? şehit cenazelerine bakın, büyük çogunlugu anadolu insanı ve başları kapalı, peki bu insanlar, bu ülkenin okul ve askeri kurumlarına ve devlet kurumlarına girebiliyor mu? milletin fertlerinin oluşturdugu ordu ile, bu orduya sızmış bulunan cuntacıları birbirine karıştırmasan iyi olur. orduyu millet oluşturur, bir kurumun içinde art niyetli insanlar var demek, o kurumu kötülemek için degil bilakis temizlemek içindir. bu kadar basit birdurumu anlayacagınızı sanıyorum. ben 19 ay askerlik yaptım, nerde oldugunuda yazayım istersen.. bu ülke kimsenin babasının malı degil, çiftligi ise hiç degil. kimseyi düşman etme hakkı sizde yok, bu tür usluba dikkat edelim cuntacıları koruyacagız diye millet düşmanlıgı yapmanın anlamı yok . asıl büyük düşmanlık millet düşmanlıgıdır. dedigimiz çok açık, umarım anlaşılır olmuştur. saygılarımla.. Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2008 ben sanmiyorum ki sehit dernekleri böyle bir sey söylesinler, saygilarla malesef sevgili dostum sanmakla olmuyor izmir şehit aileleri dernegi başkanıydıyanlış hatırlamıyorsam. 6500 asker şehidinden sadece 2 albay ve 1 yarbay yakını bulunuyordu ve soruyordu '' bu kurşun hep belli bir sınıf insanı mı buluyor?'' diye.. araştırın ya da ister inan ister inanma... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 21 Haziran , 2008 Adam gibi bir millet olmayi ögrendigimizde,Okullarada türbanla girilebilir askeriyeyede,önce bu konuda bir tespitte bulunalim.Yolda yürümesini bilmeyen,araba kullanirken trafik canavari olmayi tercih eden,anayasayi cigneyerek kendi kafasina göre anayasa yapmaya calisan,devlet isleriyle dini birbirine karistiran,Laik Cumhuriyette yasadigini unutan,ülkenin huzurunu bozan yapimiz degisip devlete ve yasalara saygili,tarihe saygili,bu devleti kuranlara ve hayatlarini bu ugurda feda edenlere saygili olmayi ögrendigimizde türban veya baska bir konu artik ülkenin gündeminde olmayacaktir ama dedigim gibi önce adam olmasini ögrenmeliyiz. saygilarla Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Öcalan, CIA, Said-i Nursi, cinsel sapkınlık BATMAN'da DTP bünyesinde oluşturulan `İnanç komisyonu' üyesi ve Saidi Nursi cemaatine mensup dini cemaat lideri Hüseyin Bulut'un da aralarında bulunduğu tutuklu 14 sanık hakkında, 20 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, cemaat lideri Bulut'un dini ders verdiği kızlarla akıl almaz telefon görüşmeleri, Kuran-ı kerim ve Allah'a hakaret içeren sözleri ve Bulut'un aynı zamanda ABD'li Barbara Anne Lakeberg adlı CIA elemanı bir kadın ile olan bağlantılarına yer verildi. Batman'da polisin 2 ay önce Saidi Nursi Cemaati elemanlarına yönelik yaptığı operasyonda yakalanıp tutuklanan 14 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, `PKK'ya yardım etmek, Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki kanuna muhalefet, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek ve askerlikten soğutmak, PKK örgütü adına suç işlemek ve örgüt propagandası yapmak' suçlarından TCK'nın 314/2, 220/6-7, TMY'nin 7/2 maddesi ve 5816 Sayılı Yasa'ya muhalefet etmek suçlarından 5- 20 yıl hapis istemiyle dava açıldı. İddianamede, terör örgütü PKK'nın son 2 yılda bölgede yaşayanların tarafından yalnız bırakılması üzerine kutsal dini duyguların örgüt tarafından ön plana çekilerek yeniden taban bulmaya çalışıldığı, sanıkların da bu yıl Batman'da düzenlenen yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı Nevruz kutlamalarına katıldıkları, kalabalık içinde yer alan bazı sanıkların Saidi Nursi'nin posterlerini Abdullah Öcalan'ın posterleriyle birlikte havaya kaldırıp, posterin altına `Şeriat-i Garra için bin başım olsa feda etmeye hazırım' ibaresini yazdıkları, bu grubu DTP ile bağlantılı çalışan Saidi Nursi Cemaati mensubu 53 yaşındaki sanık Hüseyin Bulut ile Aydın Tunçyüzlü'nün yönlendirdiği kaydedildi. Hüseyin Bulut'un dini sıfatla kurduğu dini oluşumun lideri, Aydın Tunçyüzlü'nün yardımcısı olduğu, ev toplantılarında verdiği dini derslerde herkesin ayağa kalkarak kendisini dinlediği, Bulut'un özellikle üniversite öğrencileri üzerinde etkili olmak için medrese adı altında dini ders verdiği, evinde yapılan aramada Abdullah Öcalan'ın posterleri, kırsal alanda çekilen PKK'lılara ait fotoğraflar, bayrak benzeri dokümanlar ile `Bahira' adlı bir Hıristiyan tarafından çizilen Hz. Muhammed'e ait 23 fotoğraf CD'sinin ele geçirildiği belirtildi. İddianamede, Bulut'un yardımcısı Tunçyüzlü'nün evindeki aramada ise Hüseyin Bulut'un kalabalığa hibaten yaptığı bir konuşma CD'sinin ele geçtiği bildirildi. İddianamade, Hüseyin Bulut'un konuşmasında, söylediklerine şu şekilde yer verildi: "Türk milleti' denen millet kendine istediğini bu millete istiyor mu? Adaletsizlik, zulüm var. Ne zaman harf inkılabı olursa demek ki deccal (Atatürk'ü kastediyor) ne olmuş çıkmış, kim harf inkılabı yaptı, deccal olayı bitmiştir. Harf inkılabı yapana destek verende deccal'dir. Piyasadaki Kuran'ın vallahi fen kitabı kadar kıymeti yok. Yani hiçbir **** Kuran da yok. Bakın size ***** diyorum. Yani git bir meal getir hiçbir ***** yok, milletin kafasındaki Kuran yeterli değil. Artık her yerde söyleyin, sizin anlattığınız peygamber, Allah yeterli değil, onların anlattığı Allah vallahi Bediüzzaman kadar büyük olmuyor, onların Allah'ı neyi biliyor? Ben size söyleyim hayali bir şeye inanmışlar. Hiçbir şey ifade etmiyor. Bediüzzaman'ın bahsettiği Kuran ise denizde mürekkep olsa bunu bitiremiyor. Onların bahsettiği Kuran'ı getirin bana, bir şişe mürekkeple sabaha kadar yazar bir gecede bitiririm. Bugün Sevr Anlaşması'ndan bu yana Kürdistan 8 parça olmuş. Suriye, İran, Irak, Türkiye, Nahçivan, Azerbeycan ve Sovyetler'dedir bu parçalar. Bütün imamlar mel'undur, Arap ırkçılığı yapıyor. Yani Kürdistan'ı kurtaracak Kürtler'dir. Çünkü Kuran böyle diyor. Risale-i Nur Kürtler'in imdadına gönderilmiş. Bizim de devletimiz olsun, dinsiz bir devlet olsun. Şerefime namusuna dinsiz bir devlet bizim Kürtler'in bu halinden hoştur. Keşke Rusya'nın, İsrail'in işgalinde olsak, İsrail ne kadar vicdanlı, merhametli şefkatli. Yani Türkiye'ye göre ha.. Türkiye'de Kürtler'e yapılan zulmü örtbas ediyorlar. Milletimin kurtuluşu için bin tane oğlum olsa feda ederim. İşkencelerde copları bize soktular çözülmedik. Ben demokratik Cumhuriyet için feda edeceğim. Devlet olsun da bizim olsun, dinsiz olsun. Çünkü Türkler meşrutiyette bize zulmetti." İddianamade, cemaat lideri Hüseyin Bulut'un ele geçen CD'lerde topladığı cemaat üyelerine yönelik yaptığı bir başka konuşmasında ise Kürtler'in işgal altında olduğu, Türkler'in `**************' olduğu, Kürtler'in düşmanlarının gavur ve Ruslar olması halinde bu kadar geri kalamayacağını ve "Vurun arkadaşlar dört bir yandan, bu gerilla ne güzeldir" sözlerini içeren müziklerin CD'de yer aldığı bildirildi. Sanık Hüseyin Bulut'a ait bilgisayarlarda Said-i Nursi fotoğraflarının yanı sıra erotik resimlerin ele geçtiği, Bulut'un telefon dinleme kayıtlarında ise özellikle kız çocuklarına din dersi adı altında toplantılar düzenlediği, bu konuşmalarında kızlara haraket, fiili livata ve cinsel ilişki içerikli görüşmeler yaptığı ifade edildi. İddianamede sanığın telefon görüşmelerinde ders verdiği kızlara kendi cinsel organından söz ettiği, anal ilişki teklifinde bulunarak, "Zahirem ben 60 trilyon hücremle senin *********. Senin ************* istiyorum. Göğsüne küçük bir a. açayım, seni pompalayıp bataryanı dolduracağım' diyerek geceden sabahın erken saatlerine kadar 4.5 saat cinsel konuşmalarda bulunduğu vurgulandı. CIA BAĞLANTISI Sanığın ayrıca bir başka telefon görüşmesinde `Mustafa' adlı kişinin çocuğuna Melis adını koyacağını belirtmesi üzerine, "Marya koy. Süryani ve İbranice daha hoş" dediği bildirilen iddianamede, Hüseyin Bulut'un toplantıya katılan `Nuri' adlı kişinin askere gidip gitmeme konusunda görüşünü sorması üzerine de, "Seni çürük yaparız. Başka tarz olmaz. Kendini deliliğe vur, her tarafından hastalık uydur" dediği, kendisiyle görüşme talebinde bulunan Amerikalı Barbara Anne Lakeberg adlı CIA elemanı bir kadınla görüştüğü, Budist olan ve Kürtçe bilen bu kadının Kuzey Irak'ta insan haklarına yönelik bir dernek açtığını ve aynı derneği Diyarbakır'da da açmak istediğini içeren konuşma yaptıkları anlatıldı. İddianamede, Barbara adlı kadının bölge insanını `CIA ajanı' olarak gördüklerine dair Bulut'a telefonla bilgi verdiği kaydedildi. Sanık Bulut'un ayrıca 21 Mart'taki nevruzdan 5 gün önce DTP Batman Milletvekilleri Bengi Yıldız, Ayla Akat, Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan ve eski DTP İl başkanı Salih Altun'a randevu verip görüştüğü, nevruz günü isanığın cemaatine bağlı grubun alanda Said-i Nursi posterleri taşıdığı ve bu şekilde DTP ile koordineli çalıştığı, telefon konuşmalarında, `Bediüzzaman ile ilgili bilgileri Roj TV'ye versek nasıl olur? Valla Musa Anter'in başaramadığını bence biz başardık" dediği ifade edildi. AMERİKALI'NIN MEKTUBU ELE GEÇTİ İddianamede sanık Aydın Tunçyüzlü'nün cemaat lideri olan Hüseyin Bulut'un yardımcısı olduğu, banka hesap hareketlerinde yüklü miktarda para bulunduğu, evindeki aramada, ABD'li Barbara Anne Lakeberg'in kaleme aldığı mektup ile örgütsel içerikli CD ve dokümanların ele geçirildiği yer aldı. Mektupta özetle, "Sizin için önemli olan bir ülke ya da toprak parçası var. Afrika ile aynı şekle sahip sizin için çok önemli olan bir yer var bu toprakların ortasında. Kendiniz için önemli olan bir iş var bu topraklarda" denildiği belirtildi. Tutuklu 12 sanığın ise, Hüseyin Bulut'un cemaatine mensup oldukları ve nevruz etkinliği sırasında Said-i Nursi'nin posterlerini açarak `zafer işareti' yaptıkları ve terör örgütü PKK lehine sloganlar attıkları, ev ve işlerlerinde yapılan aramalarda teröristlerin dağlarda çektikleri film ve müzik kiliplerini içeren CD'ler, PKK'ya ait sözde bayrak ve flamalar, bölücübaşı Abdullah Öcalan'ın kitapları'nın ele geçirildiği bildirildi. Sanıkların ayrıca nevruz kutlamasının yapıldığı alanda bölge tarafından dinsel kimliği ile tanınan Said-i Nursi posterlerini teşhir ederek tüm ülke nezdinde örgüt propagandası yaptıkları, Atatürk'e `deccal' dedikleri, halkı askerlikten soğutarak PKK propagandası yaptıkları gerekçesiyle ayrı ayrı cezalandırılmaları istendi.(DHA) Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 ben ne demek istedigimi bir daha yazayım; sevgili kardeşim siz önce sorulana bir cevap veriniz. çok net bbir çelişki var, önce bunu halledelim istersen alınıyor mu başı kapalı olanlar okullara veya askerin kurumlarına?? şehit cenazelerine bakın, büyük çogunlugu anadolu insanı ve başları kapalı, peki bu insanlar, bu ülkenin okul ve askeri kurumlarına ve devlet kurumlarına girebiliyor mu? milletin fertlerinin oluşturdugu ordu ile, bu orduya sızmış bulunan cuntacıları birbirine karıştırmasan iyi olur. orduyu millet oluşturur, bir kurumun içinde art niyetli insanlar var demek, o kurumu kötülemek için degil bilakis temizlemek içindir. bu kadar basit birdurumu anlayacagınızı sanıyorum. ben 19 ay askerlik yaptım, nerde oldugunuda yazayım istersen.. bu ülke kimsenin babasının malı degil, çiftligi ise hiç degil. kimseyi düşman etme hakkı sizde yok, bu tür usluba dikkat edelim cuntacıları koruyacagız diye millet düşmanlıgı yapmanın anlamı yok . asıl büyük düşmanlık millet düşmanlıgıdır. dedigimiz çok açık, umarım anlaşılır olmuştur. saygılarımla.. Sayin adımrecep' Bazı çevrelerin ucuz propagandasina kaptirmissiniz kendinize, lütfen bu ülkenin Askerine biraz daha fazla saygi,, sizin dediginiz gibi Askeri kurumlara ziyaret eden vatantaslarin sekil itibariyle kimsenin ilgilendigi yok,, tabiki Askeri alan oldugu icin bölücülerin o kuruma ziyaret etmesine izin verilmez veyahut bölücü sekline bürünüp o sekilde girmeye calisanlarida izin verilmez o kurum dalga gecilecek kurum degildir kimse dolayli yoldan sehitine küfür etmeye hakki yoktur örnek vericek olursak kabaca sen oraya eline pkk bayragini veyahut seriat bayragini alip veyahutda o sekle bürünerek giremezsin.. bu ülkeyi babalar gibi pazarlayip satacagiz diyenleri bu ülkede cia ajanlarini babalar gibi cirit attiracagiz diyenleri,, bu ülkenin geleneklerini kültürünü Türbanla yerle bir edecegiz diyenleri veyahut o oyuna gelenleri görsün gözlerimiz,, artik acalim gözlerimizi dünyada sagir sultanlar bile bu gercegi görüyor!!! hic yapamiyorsan benim gibi alacaksin salvarli basörtülü nine ni askeri kuruma ziyaret edeceksin ki böyle yalan dolan dolduruslara hic gelmeyeceksin. Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 tabiki Askeri alan oldugu icin bölücülerin o kuruma ziyaret etmesine izin verilmez veyahut bölücü sekline bürünüp o sekilde girmeye calisanlarida izin verilmez bu ülkeyi babalar gibi pazarlayip satacagiz diyenleri bu Türbanla yerle bir edecegiz diyenleri sin. sayın efenditürkler ben bu ülkede yaşıyorum, askerligimide babalar gibi bu ülke daglarında yaptım. hemde uzatmalı 19 ay yaptım bana hikaye okumayın ve millet düşmanlıgı yapmayın. birilerinin ucuz propagandasına aldanıp millet ve onun dininin düşmanı olmayın. ordu milletin, devlet milletin, ama ordununda içinde kötü niyetli insanlar olabilir, aynı devletin içinde kötü niyetli insanlar oldugu gibi. *** kendi içinde açık bir çelişkiyi yazmışsın. bölücüler diyorsun ama bölücü dediklerinin çocukları daglarda ölüyor, senin gibi vatansever anlayışlılar degil. benim sordugum, daglarda bu vatan için ölen insanlar sana göre bölücü, bu memleketi satıyor, öylemi diyorsun. adam vatam sagolsun desin, sen vatan haini ilan et.. aynı senin gibi, ordu içinde de bu açık çelişkiyi taşıyanlar ayıklanmalıdır.. Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 buna bir cevap yazmak istermisin sayın efendi türkler malesef sevgili dostum sanmakla olmuyor izmir şehit aileleri dernegi başkanıydıyanlış hatırlamıyorsam. 6500 asker şehidinden sadece 2 albay ve 1 yarbay yakını bulunuyordu ve soruyordu '' bu kurşun hep belli bir sınıf insanı mı buluyor?'' diye.. araştırın ya da ister inan ister inanma... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 buna bir cevap yazmak istermisin sayın efendi türkler malesef sevgili dostum sanmakla olmuyor izmir şehit aileleri dernegi başkanıydıyanlış hatırlamıyorsam. 6500 asker şehidinden sadece 2 albay ve 1 yarbay yakını bulunuyordu ve soruyordu '' bu kurşun hep belli bir sınıf insanı mı buluyor?'' diye.. araştırın ya da ister inan ister inanma... burdan neye varmak istiyorsunuz anlamis degilim,, eger amaciniz bu sehitlerin icinde ontane basbakan ontane milletvekili görmek ise o ayri mesele? Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 burdan neye varmak istiyorsunuz anlamis degilim,, eger amaciniz bu sehitlerin icinde ontane basbakan ontane milletvekili görmek ise o ayri mesele? banane başbakandan, millet vekilinden. benim ideolojik takıntım yok arkadaşım. nereye mi varmak istiyorum. şehitlik neden belli bir sınıf insana nasip oluyorda, belli bir takım sınıfların esamesi okunmuyor. biz bu vatanın gerçek sahiplerini iyi biliyoruz, bize masal okumasınlar yeter..bu ülkede en çok vatansever görünenler, şehitlikten en çok kaçanalar.. diyoruz ki; daglarda ülkesi için şehit olan askerlerimizin anaları, bacıları, eşleri bu ülkede horlanmayacak, yasaklanmayacak, hak ettikleri degeri alacaklar. bitmişdir. ali kırca, tuncay gibiler kendileri ve çocuklarını askerligini anlatsınlar, bakalım kim daha çok seviyormuş bu toprakları.. kuru gürültüye tokuz... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 banane başbakandan, millet vekilinden. benim ideolojik takıntım yok arkadaşım.nereye mi varmak istiyorum. şehitlik neden belli bir sınıf insana nasip oluyorda, belli bir takım sınıfların esamesi okunmuyor. biz bu vatanın gerçek sahiplerini iyi biliyoruz, bize masal okumasınlar yeter..bu ülkede en çok vatansever görünenler, şehitlikten en çok kaçanalar.. diyoruz ki; daglarda ülkesi için şehit olan askerlerimizin anaları, bacıları, eşleri bu ülkede horlanmayacak, yasaklanmayacak, hak ettikleri degeri alacaklar. bitmişdir. ali kırca, tuncay gibiler kendileri ve çocuklarını askerligini anlatsınlar, bakalım kim daha çok seviyormuş bu toprakları.. kuru gürültüye tokuz... ne yapalim sivilleridemi sokalim savasa? sizin nereye varmak istediginiz bile belli degil? sehitlerin icinde Asker olmayaninimi ariyorsunuz sehit dedinmi tabiiki Asker akla gelir!!! sonra eger sehitlerin icinde general sayisini cok görmek istiyorsaniz hepsini genarellige terfi ettireceksiniz??? sonra okadar üzülmeyin cephede olmasada sukiasta giden üst düzey komutanlarimiz var! Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 ne yapalim sivilleridemi sokalim savasa? sizin nereye varmak istediginiz bile belli degil? sehitlerin icinde Asker olmayaninimi ariyorsunuz sehit dedinmi tabiiki Asker akla gelir!!! sonra eger sehitlerin icinde general sayisini cok görmek istiyorsaniz hepsini genarellige terfi ettireceksiniz??? sonra okadar üzülmeyin cephede olmasada sukiasta giden üst düzey komutanlarimiz var! sen işi yokuşa sürdün sayın efendi çok basit, anlaşılır yazdıklarım bundan daha basit olmaz.. siz olayı tamamen çarpıtıyorsunuz. benim ricam forumdaki diger bir arkadaş olayı izah etsin Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Fotoğraf mı istiyordun, al işte GÜNLERDİR eski fotoğraf albümlerimi, dijital albümlerimi karıştırıyorum. Bir kare fotoğrafı, evet bir kare fotoğrafı bulmak için. Beni ve eşimi Kudüs?te "Ağlama Duvarı" önünde gösteren bir fotoğraf karesini arıyorum. Yanılmıyorsam Kudüs?e üç defa gittim. Bunların hepsinde de üç dinin mekánlarını ziyaret ettim. Mescid-i Aksa, Kıyamet Kilisesi ve Ağlama Duvarı. İkisinde eşimle birlikteydik. Mescid-i Aksa?da dua ettik. Kıyamet Kilisesi?nde de dua ettik. Ağlama Duvarı?na gittik. Girerken başımıza kipa taktık. Ellerimizi duvara sürdük. Küçük káğıtlara dilekler yazıp duvardaki deliklere soktuk. Orada da dua ettik. Dünyanın dört bir köşesinde çeşitli dinlere ait mabetleri ziyaret ettim. Hepsinde "Yaradan"la baş başa kaldım. Allah?ın bize verdikleri için şükrettim. Birçoğunda fotoğraflarım çekildi. Ama bir tekini, sadece bir tekini bulmak istiyordum. Ağlama Duvarı?nda, başımda kipayla bir fotoğraf. * * * O fotoğrafı bulup köşeme koymak ve bu ülkede insan yıpratmanın en ahlaksız, en dinsiz, en imansız yollarına tevessül eden insanların gözüne sokmak için yayımlamak istiyordum. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ?u, servis yoluyla yıpratmaya çalışanlara, "Buyurun beni de yıpratın. Ağlama Duvarı?nda komutanın yanında ben de duruyorum" demek istiyordum. Bulamadım. Çektirdiğimi hatırlıyorum, ama bir türlü bulamadım. Fotoğrafı bulamadığım için yapacağım tek şey, bir yazı yazıp oraya koymaktı. Onu yaptım. Bir de dedim ki: "İlker Paşa?nın Mescid-i Aksa?da da çekilmiş fotoğrafı var. Aynı gizli eller neden o fotoğrafı da servise koymuyor?" Bu cümlemi aldılar, günlerdir manşetlerinden soruyorlar. "Nerede Mescid-i Aksa?daki fotoğraf?" Servisi yapanların ahlakından, cibiliyetinden o kadar eminler ki, öyle bir fotoğrafın bulunduğuna inanmıyorlar. Herkesi, kendileri gibi inanç üzerinden, kutsal değerler üzerinden, din, Peygamber, iman üzerinden en pespaye, en kirli siyaseti yapacak kadar *********sanıyorlar. Oysa hepsi biliyorlar ki, bu ordu, milletinin ordusudur, milletinin bağrından çıkmıştır ve milletinin inançlarını onlar da aynen yaşamaktadır. Ama gel de o kafaya, güya iman üzerine kurulmuş en imansız kafaya bunu anlat. Herkesi kendi gibi biliyor ya, "Nerede fotoğraf" diye soracak cüreti kendinde bulmuş. Kimbilir belki de o fotoğrafı servis yapan karanlık tipler güvence vermiş, "Merak etme, camide fotoğrafı yok" demişler. O da inanmaya hazır. Ordusunun subayının imanının gerçek iman olduğunu biliyor da söylemek işine gelmiyor. Ona göre iman dediğin şey, ille de teşhir edilmelidir. Cuma namazına mı gittin, herkesin gözüne sokmalısındır. Oruç mu tuttun, tutmayana hesap sormalısındır. O yüzden, "Nerede fotoğraf" diye soruyor. * * * Al işte fotoğraf. Hem Ağlama Duvarı?nda, hem Mescid-i Aksa?da. Hem Yahudi?nin kutsal mabedinde, hem Müslüman?ınkinde. Birinde eli duvarda, ötekinde iki eli Allah?ına doğru açılmış. Şimdi sorsam: "Utandın mı?" ***** Al işte fotoğrafı, al ama iş bitiyor mu? Asıl meselemizi, asıl haksızlığımızı, asıl suçumuzu affettirebiliyor muyuz? Bu ülkede Yahudiliği, Yahudi inancını hálá insan yıpratmak için malzeme olarak gören bu kafa, bu ***** kafası olduğu sürece, hiçbirimiz insanlık huzuruna gönlümüz ak olarak çıkamayacağız. Alıntı
Φ Istanbulian Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 HAŞİM KILIÇ İSTİFA ETMELİDİR “İBDA-C’yi kuran ekiple bağlantıları açıklanan Haşim Kılıç istifa etmelidir” Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın geçmişte İBDA-C’yi kuran ekiple bağlantıları olduğuna ilişkin savları değerlendiren İşçi Partisi Genel Sekreter v. Av. Mehmet Cengiz Haşim Kılıç’ı istifaya çağırdı. Cengiz şunları söyledi: Ne söylediyse, yalan oldugunu ertesi gün ögrendik ... Ulusalci yalanlarindan bir tanesi ... Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 haşim kılıç olayıda danışıklı dövüş bir hadise. belli bir plan çerçevesinde hareket ediyorlar. sözde haşim kılıça çamur atmak niyeti ile anayasa mahkemesinin yasal olmayan davranışlarını unutturmaya çalışıyorlar. aslında haşim kılıç iyi bir başkan ama, bak görüyormusun laikçiler ona çamur atmak süreti ile yıldırmak istiyor. anayasa mahkemesi bugün için meşrulugu büyük bir yara almıştır, bunu kaçırmaya çalışıyorlar halkın gözünden. haşim kılıç çok demokrat ve yasalara saygılı ise hemen durmaz istifa etmesi gerekirdi. Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 “Gerçeğin Öteki Yarısı”, ne Sayın İlker Başbuğ’un Ağlama Duvarı önündeki resimleri ne de Mescid-i Aksa’daki fotoğrafları. Bu fotograflama işi, gerçeğin altını çizerek yazıyorum; GERÇEĞİN SADECE BİR TARAFI. Düşüncem şu: Bu iki ayrı kategoride topluma sunulan fotograflar öyle anlaşılıyor ki, medya mensuplarınca çekilmiş görüntüler değil. Bunun en açık kanıtı, belli aralıklarla parça parça piyasaya sürülmeleri. Asıl üzerinde durulması gereken noktada buradan başlıyor; medya çalışması olmadığı anlaşılan bu özel fotograflar kim tarafından ve hangi amaçla servise konuyor. Burada, amaç açık gibi görülüyor; YAŞ öncesi Sayın İlker Başbuğ’u yıpratmak. O zaman geriya kalan can alıcı unsur, bunu KİM(LER) YAPIYOR. İşte Sayın İlker Başbuğ’un ve Türkiye’nin karanlık derin vadilerine nufuzu bilinen Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök’ün bulup ortaya çıkarması gereken GERÇEĞİN ÖTEKİ YARISI o zaman açığa çıkmış olacaktır. Türk basınının apoletli hür generali Doğan medyasının Amiral Gemisi Hürriyet Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök paşamız yazısının son paragrafında “Bu ülkede Yahudiliği, Yahudi inancını hálá insan yıpratmak için malzeme olarak gören bu kafa, **********, hiçbirimiz insanlık huzuruna gönlümüz ak olarak çıkamayacağız” tespitinde bulunmuş. İyi güzel de, bu ülkede Müslüman’ın Müslüman’ca yaşamaya da hakkı yok dedi diye, Dışişleri Bakanı Ali Babacan’a medya linçinin başını sizler çektiniz. Ramazanda içki satmayan Market sahibinin hassasiyetini “mahalle baskısı” diye manşete çeken edepsizliği sizin gazeteniz yaptı. Sayenizde Türkiye’nin benzetilmediği geri kalmış kabul edilen ülke kalmadı ama; bir tek kendi kendimize benzememiz darbelere gerekçe yapıldı yine sayenizde. Kendi özelinizde inançlı, inançsız, Müslüman Hırıstiyan ya da Yahudi olmanız beni hiç ilgilendirmez. Beni ilgilendiren, bu ülkede yöneticisinden yönetilenine, memurundan bakkalına, askerinden üniversite güvenlikçisine, köşe yazarından muhabirine velhasıl herkesin herkese inancından dolayı EŞİT MESAFEDE bulunması gereğidir. Sureti haktan görünüp, ortalığa nifak saçmak kolay. Oysa bu ülkede “6 Eylül” ve terörist “Sinagog Baskını”kışkırtıcılığının yüz karalığını ayrı bir kategoride tutup bir yana bırakırsanız; Cumhuriyet kuruldu kurulalı, ne bir kilise ne de bir havra/sinagog ayinine Müslümanlar tarafından gerçekleştirilmiş bir saldırı örneği yoktur. Ama, Doğan medyası; namaz molası veren otobüsten, okulda namaz kılan öğrenciye, bir sapığın kısa eteklilere saldırısından tesettürlü hanımların da araba kullanmasına her olaydaki İslam Düşmanlığı öylesine aleni ki, ...... ÖTEKİ TARAF’lardan biri de bu Sayın Özkök. süleyman karaca Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Türkiye"de siyasal İslam"ın yükselişi Rand Corporation"ı CIA bağlantılı demiş olmakla birlikte Pentagon"a bağlı olarak çalıştığını da belirtmek gerekir. Bu yazı dizisini yayınlayan gazetenin genel yayın yönetmeni İsmet Berkan"a göre Pentagon Rand"a sipariş vererek Türkiye"de neler oluyor sorusunun rapor olarak hazırlanmasını talep etmiş. Bizi ilgilendiren "Türkiye"de siyasal İslam"ın yükselişi" adlı rapor böyle ortaya çıkmış, Berkan"a göre.Bahsi geçen raporun sonuç diye sunmak, akla hakaret olur kanısındayım. "Siyasal İslâm" dedikleri bu aşamaya nasıl gelindiğini geçtiğimiz yıl yine aynı düşünce kuruluşunun yayınladığı "Modernist Müslüman Ağlarının Tesisi" adlı raporda görmüştük. Bu ağı kuran, geliştiren sistemi kim kurdu sorusuna sanırım gerek yok. Bilerek alet olan gönüllülerde belli. "Türkiye"de Siyasi İslam" denilen olguya hayat verenlerin bugün bu iş nasıl oldu diye merak etmesi safdilliğine inanmayı İsmet Berkan"a bırakarak, rapor ne diyora geçelim. Rapor; "Atatürk Cumhuriyetinden, AKP iktidarına", "Siyasi İslâm" deneyimini aktarıyor(muş). Bahsi geçen raporda önemli cümleler şöyle: "Çoğunluğu Müslüman laik bir demokratik devlet olan Türkiye, NATO üyesi ve ABD müttefiki sıfatıyla Ortadoğu"daki güvenlik ortamını şekillendirecek Amerikan stratejisi açısından merkezi önemde." Washington, BOP"da güvenliği Türkiye ile sağlayacak, bu yüzden TSK"i kontrol altına alınmalıdır, anlıyorum o satırlardan. Her dönemde TSK"nin niçin sürekli taciz atışına maruz kaldığının sebebi işte o satırlarla apaçık ortaya çıkıyor. Bahsi geçen rapor, AKP"ni yücelten ifadelerle dolu. Bundan AKP"nin kapatılmasına karşı olduğunu, olurda kapatılırsa aynı türevde başka bir partiye sıcak bakacakları sonucunu çıkarmak olası. İslamcı köklerine rağmen AKP gizli bir İslamcı gündem izlemiyor. Erdoğan hükümeti Türkiye"nin AB üyeliğine öncelik vererek bir dizi önemli reform gerçekleştirdi. AKP, daha ziyade Batı Avrupa"daki Hıristiyan Demokratları andıran "Müslüman Demokrat" bir hareket olduğunu, dini siyasi gündemi aktif bir parça değil, kültürel bir arka plan olarak gördüğünü savunuyor. Ülkenin evrimini şekillendiren kilit faktörlerden biri de AB. AB projesi AKP"nin iç ve dış hedefleriyle örtüşüyor. AKP insan hakları ve demokrasiyi, otoriter Kemalistlerden korunma aracı olarak keşfetti. Erdoğan Türkiye"yi "pazarlamaktan" söz ederken, küreselleşme fikrini de savundu. Karşılığında Batı AKP"nin bir müttefiki olarak ortaya çıktı. Rand raporu; AKP"nin "İslam" gündemi olmadığını, AKP"nin Batılı Hırıstiyan demokrat Partiler gibi olduğunu, AB ile kendi gibilere hayat hakkı tanımayan Cumhuriyete karşı korunma alanı oluşturduğuna ve "küreselleşmeyi" benimsediği için Washington ve Brüksel"in AKP müttefiki olduğunu belirtiyor. Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 türk halkının büyük bir çogunlugu müslüman ve islamın hayata müdahale etmesi kadar dogal bir şey olamaz. her şey bundan yani islamdan nasibini alacak. siyasal islam dedikleri şey halkın dinini yaşama hakkıdır. siyasal islam degilde, siyasal ya da siyasal olmayan başka bir inançmı isteniyor. not; abd nin ılımlı islam politikaları, türkiyenin laik-kemalist politikalarla artık devam edemeyeceginin açıga çıkmasından dolayıdır. abd kendisi dışında radikal dönüşümlere ugramasın diye ılımlı islam polikaları gütmektedir. tabi bunun ters tepmeside var. kendisi dışında oluşacak degişimleri kontrol edemeceginden desteklemektedir akp yi ve benzeri oluşumları. baskıcı olan laik-kemalist sistem artık devre dışı kalmalıdır abd ye göre, çünkü devamlı geniş bir muhalefet üretmektedir. askeri bir darbe yapılamıyorsa dünya buna karşı oldugu için, dünya derken abd yi kastediyoruz. askeri olmayınca başka darbe yolları aramak zorunda kaldı eski ankaranın egemenleri. yargı vb. darbe yolları gibi... Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 İSLAMCI iktidarın takdirini kazanan büyük sosyolog ve profesör Şerif Mardin geçenlerde “Cumhuriyetin öğretmeni mahallenin imamına yenildi” demişti. Meğer Fransız yazar Victor Hugo da 200 yıl kadar önce “Her köyde öğretmen denen, yanan bir ateş var. Ve yine her köyde papaz denen, bu ateşi söndüren biri var” demiş. Ne rastlantı değil mi? Tiyatro sanatçısı Nihat Mürşitpınar bu rastlantıyı saptadıktan sonra şu yorumu yapıyor: “Bu iki söz; Fransa’nın neden büyük bir ülke, Türkiye’nin neden geri kalmış bir ülke olduğunun en net ifadesidir. Bizim profesörlerimizin çoğunluğu batı düşün adamlarının düşüncelerini kopyala yapıştır tekniği ile aktararak akademik kariyer yaparlar. Hatta bu aktarmayı yaparken düşüncenin asıl sahibine gönderme yapmaya bile gerek duymazlar. Kendi toplumlarını araştırırken bile yabancı araştırmacıların yazdıklarını referans alırlar, onların bizim toplum üzerine söylediklerini kesin doğrular olarak aktarırlar. Yaşadığımız coğrafyaya sonradan geldiğimiz, bu coğrafyada göçmen olduğumuz bize anlatıldığı ve bu bizim beyin hücrelerimize kazındığı için başka türlü de düşünemeyiz. Sanki biz bu topraklara geldiğimizde buralar ıssızdı veya bizim geldiğimizi görenler bu coğrafyayı terk etti gitti!” Alıntı
Φ adımrecep Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 22 Haziran , 2008 yaklaşık 150 yıldır öykündügümüz şey batı hala mı bir fransa kadar olmadık halbuki onlara benzemek için nelerden vazgeçmedik herşeyimizi degiştirdik, yok ettik, hala mı onlar gibi olamadık. ne olduk o zaman biz. batı gibi degil kendimiz oldugumuz zamanlara bakın biz nasıl batı gibi oluruz ki onlar dünyanın kanı ve göz yaşları üstüne saltanat kurmuş barbarlar. biz onlar gibi olmayız.. medeniyet dedigin tek dişi kalmış canavar.. masum batılılar müstesna.. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.