Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2008 Gönderi tarihi: 27 Haziran , 2008 Tuzla tersaneleri için endüstri bölgesi kararı alınması, bu konudaki mevzuat düzenlemelerinin acilen yapılması, İş sağlığı ve güvenliği konusunda bir acil eylem planı hazırlanması, yaz tatilinde bölgedeki okullarda iş sağlığı ve güvenliği eğitim programlarının uygulanması, tersanelerde çalışan vasıflı vasıfsız tüm çalışanların bu eğitimden geçirilmesi ve belgelendirilmesi, Tersanelerdeki alan sıkışıklığının ortadan kaldırılması amacına yönelik olarak tersanelerimizin yaptığı anlaşmalar da göz önüne alınarak üretim planlamalarının yapılması, Orta vadede alan sıkışıklığının giderilmesi için Yalova bölgesi başta olmak üzere diğer sahillerde yeni kurulan tersanelere kapasite kaydırılması üzerinde çalışmalar yapılması, Tuzla tersane bölgesi ile entegre olarak çalışabilecek, gemi yan sanayi için organize ihtisas sanayi bölgesi kurulması, Tamamlanan Çekek, tekne imal ve tersane işletme yönetmeliğinin kısa sürede yürürlüğe sokulması, (Sektördeki gelişen iş hacmine paralel olarak 2002'de10 adet olan Denizcilik Meslek Lisesi sayısı son 5 yıl içinde 39' a çıkartılmıştır.)Gemi inşa sanayine ara eleman yetiştirmek üzere ilk etapta 6 adet Gemi Yapım Meslek Lisesinin Tuzla ve Yalova bölgesinde 2008 – 2009 öğretim yılından başlamak üzere eğitim ve öğretime açılması, Gelişen sektörün ihtiyacına uygun olarak iş sağlılığı ve güvenliği müfettişlerinin sayısının sektör ihtisasına uygun olarak arttırılması, şeklindedir. Bunlar ilk etapta alınması düşünülen acil tedbirlerden bazılarıdır.(bbm alıntıdır) şeklinde sıralan tedbirlerin en kısa zamanda alınmasını;insanın ve emeğin hiçbir şekilde ekonomik göstergelerle yok sayılmamasını,insanca ve eşit çalışma şartları gereğinin yapılmasını istiyoruz. Ayrıca artık TVlerde Tuzla da ölen insanların medyaya reyting olan kaderlerini değil,babasız büyümek zorunda kalan çoçuklarını değil sadece ama sadece İNSANA YARAŞIR ŞEKİLDE UYGULANACAK DEVLET POLİTİKALARININ YAPTIRIM GÜCÜNÜ göstermesini bekliyoruz! Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Çok değil daha 8 gün önce İstanbul'daki Tuzla tersanelerinde son 7 ayda yaşanan 14'üncü işçi Metin Turan'ın ölümünün haberi basına yansıdı. Hükümet kanadından, Denizcilik Müsteşarlığı'ndan açıklamalar geldi: İnceliyoruz. Ancak daha Turan'ın 7'si yeni çıkmıştı ki Tuzla'dan yeni bir ölüm haberi daha geldi. Tuzla'da bulunan Dearsan tersanesinde çalıştığı iskeleden gemi ambarına düşen Cevat Doğan (35) adlı bir işçi daha hayatını kaybetti. Böylece ölümlü kaza istatistiklerine bir kişi daha eklendi. Adı artık ölüm tersanelerine çıkan ve 7 yılda 44 (dünkü ölümle birlikte 45) kişinin yaşamını yitirdiği Tuzla'da dün Doğan Raspa adlı taşeron firmada çalışan Cevat Dogan adlı işçi, saat 16.00 sularında iskeleden düşerek öldü. İş kazasında hayatını kaybeden Cevat Doğan'ın yapılacak otopsinin ardından memleketi Batman'a gönderileceği bildirildi. Doğan'ın ölmesiyle birlikte son yedi ayda Tuzla tersanalerinde iş kazalarında hayatının kaybedenlerin yasıyı 15'e yükseldi. Yaşanan son ölümle birlikte 2008 yılında ölen işçi sayısı 3'e çıktı. Geçen hafta SABAH gazetesinin konuyu tekrar gündeme getirmesinin ardından Denizcilik Müsteşarı Hasan Naiboğlu, Gemi İnşa ve Tersaneler Genel Müdürlüğü'nün uzmanlarından oluşan bir heyetle ölüm olaylarını incelediğini belirtmiş, bu heyetin son kazaları da nedenlerini ortaya koyacak biçimde inceleyeceğini açıklamıştı. Naiboğlu, "Sektörde çok sayıda işçi çalışıyor. İş yoğunluğu da fazla. Bu ortamda zaman zaman sorunlar oluyor. Ölümler oluyor" demişti. Çalışma Bakanı Faruk Çelik geçen hafta yaptığı açıklamada, tersanelerin alınan siparişler nedeniyle 2012 yılına kadar dolu olduğunu söylemişti. Yoğun çalışan tersanelerde, işçi ölümlerinin yaşandığına dikkat çeken Çelik, son dönemde meydana gelen kazalarla ilgili 10 iş müfettişin 5 aydır Tuzla tersanelerinde inceleme yaptığını belirtmişti. Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Tuzla'da ölenlerin sayısı 100'e ulaştı Tuzla Tersaneleri'nde ölenlerin sayısı, işçi Kemal Turan'ın yaşamını yitirmesiyle, 100'e ulaştı AKP'nin göz yumduğu Tuzla Tersaneleri'ndeki ölü sayısı her geçen artıyor. Tuzla'da montaj yaparken yaralanan işçi Kemal Turan yaşamını yitirdi. Orhanlı'da Almar firmasında çalışan Ziyaddin Yaraşır ise, üzerine sac düşmesi sonucu kafasından ve göğsünden aldığı darbelerle ağır yaralandı. Tersaneler bölgesinde bulunan Kocatepe Tersanesi önünde 3 aydır almadıkları ücretleri için eylem yapan işçilere ise, tersane patronları ve taşeron firma sahipleri saldırdı. 3 işçi yaralandı. Ölenlerin sayısı 100'e ulaştı Tuzla Tersaneler bölgesindeki 47 tersaneden ruhsatlı sayısının parmakla sayılacak kadar az olduğu, incelenen belgelerde 11 bin işçinin sigortalarında problem olduğu tespit edilmesine, işçi barınaklarının ahırdan bozma olması Tuzla Kaymakamı Fahri Keser'in de Meclis Tuzla Komisyonu'na aktardığı ifadelere yansımasına rağmen AKP hükümeti bildiğini okumayı sürdürüyor. Bölgede yandaş sendikayla muhalif Limter-İş'i ortadan kaldırmayı hedefleyen, bu çerçevede toplantılara bile almayan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tutumu ölümlerin artmasına neden olan taşeron ve kuralsız çalıştırma sisteminin devamını sağlıyor. İlgisizlik ve duyarsızlığın sürmesi nedeniyle bir işçi daha yaşamını yitirdi. 9 Mayıs'ta GİSAŞ İskelesi açığında Zeeland adlı gemide montaj yaparken açık unutulan ambar kapağından 12 metre aşağı düşerek ağır yaralanan 47 yaşındaki Kemal Turan 53 gün süren yaşam mücadelesinden sonra hayatını kaybetti. Düşerken başını demire çarparak darbe alan, kollarında ve bacaklarında kırıklar oluşan Kemal Turan kaldırıldığı hastanede 2 gün kaldıktan sonra taburcu edilmiş, ancak 10 gün sonra durumu ağırlaşınca ailesi tarafından koma halindeyken yeniden hastaneye kaldırılmış ve komada ölüme 53 gün direnen Kemal Turan yaşamını yitirdi. 'Çözüm, talepleri kabul etmekten geçiyor' Limter-İş'ten yapılan açıklamada, 'Kemal Turan arkadaşımız Kocaeli'nin Gebze ilçesi Pelitli köyünde toprağa verilmiştir. 16 Haziran grevimizde taleplerimizi bir kez daha ortaya koyarak, çözümün taleplerimizi kabul etmekten geçtiğini söylemiştik. Tersane patronları ve hükümet çözümü başka yerlerde arayarak ve sorunu zamana yayarak hAla taleplerimize cevap vermemiştir. Kuralsız-yasadışı çalıştırma devam ettiği ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmadığı, taleplerimize cevap verilmediği koşullarda iş cinayetlerinin önüne geçmek mümkün değildir' denildi. Tuzla Orhanlı'da Almar firmasında çalışan Ziyaddin Yaraşır da üzerine sac düşmesi sonucu kafasından ve göğsünden aldığı darbelerle ağır yaralandı. Tuzla Devlet Hastanesi'nde ilk müdahalesi yapılan Yaraşır'ın durumunun ağır olduğu bildirildi. İşçilere taşeron saldırısı Öte yandan edinilen bilgiye göre Tuzla Tersaneler bölgesinde bulunan Kocatepe Tersanesi önünde 3 aydır alamadıkları ücretleri için dün sabah saatlerinde eyleme başlayan yaklaşık 15 işçi aralarında Kocatepe Tersanesi tersane patronu Ali Kocatepe ve oğlunun da bulunduğu taşeron firma sahiplerinin saldırısına uğradı. Saldırı esnasında 3 işçi hafif şekilde yaralandı. Polisin gelmesiyle birlikte olay son bulurken, işçiler tersane önündeki bekleyişlerini sürdürdü Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Tersanelerde Ölüm Var!!! Şahin Çelik Tersanesinde Metin Turan İş cinayetine kurban gitti… Metin Turan'ın cenazesi denizden boynuna ip geçirilerek çıkarıldı. Patron; Ölen işçi için "Denize yüzmek için atladı" diyerek cenazeyle alay etti. METİN'İN HESABINI SORACAĞIZ! İŞ CİNAYETLERİNE KARŞI TUZLA GEMİ ÖNÜNDEYDİK! Tuzla tersaneler cehenneminde ölümlerin ardı arkası kesilmiyor. 14 Ocak günü SEDEF tersanesinde Onur Bayoğlu'nun iş cinayetine kurban gitmesinden sonra, 4 Şubat günü Akşam saatlerinde Şahin Çelik Tersanesinde raspa işçisi olarak çalışan Metin Turan öğleden sonra çalıştığı tamir gemisinden Denize düştü. Ancak 5 Şubat günü denizden çıkarılan metin TURAN'IN cenazesi Tuzla Devlet hastanesi morguna kaldırıldı. Samsun'dan tersanelere çalışmaya gelen TURAN 19 yaşındaydı ve Bekâr evlerinde yaşıyordu. Metin TURAN'IN cenazesi denizden çıkarıldıktan sonra tersane patronu TURAN'IN denize yüzmek için atladığını ve öyle öldüğünü söylüyor. Bu kadar alçakça bir açıklamanın ardında tersane işçilerinin suskunluğu yatıyor. Cesetlerimizle alay eden patronlardan hesap sormak hiç bu kadar acil olmamıştı. Murat TURAN'IN cenazesinin denizden çıkarılışından tutun da, patronun yaptığı soysuzca açıklamaya kadar yaşanan her şey çürümüş düzenin en pervasız halidir. Cenazelerimize saygı göstermeyen tersane patronlarından hesap sormak için Bu sabah yine Tuzla Gemi tersanesi önündeydik. Ancak asli hesap 30 bin tersane işçisinin öfkesinin açığa çıktığı gün sorulacaktır. İşte o zaman cenazelerimizle dalga geçen tersane patronları kaçacak delik arayacaklardır. O günü büyük bir sabır ve sebatla örüyoruz. Sabah'ın erken saatlerinde tuzla gemi tersanesi önündeydik. "Artık Yeter! İş cinayetlerine son! – TİB /DER" yazılı pankartı açarak ajitasyon konuşmaları eşliğinde işçileri eyleme çağırdık. Bir müddet sonra pankartın arkasında toplanan yaklaşık 40 işçi "metin turan aramızda" "direne direne kazanacağız" "kahrolsun ücretli kölelik düzeni" "artık yeter! Ölmek istemiyoruz!" sloganlarını attı. Polis'in de ilgi gösterdiği eylemde basın açıklaması metni TİB-DER başkanı Zeynel Nihadioğlu tarafından okundu. Açıklamada şunlara yer verildi. "Tersanelerde ölmeye devam ediyoruz. Teker teker işçi kardeşlerimizin cesetleri tersane kapılarından çıkıyor. 14 Ocak'ta SEDEF tersanesinde onur bayoğlu'nu iş cinayetine kurban vermiştik, şimdi de Şahin Çelik Tersanesinde METİN TURAN'ı iş cinayetine kurban verdik. Samsun nüfusuna kayıtlı bekâr evlerinde yaşayan METİN TURAN iki gün önce çalıştığı tamir Gemisinde raspa yaparken denize düştü. Cesedi ancak bir gün sonra Denizden çıkarılabilen TURAN henüz 19 yaşındaydı. İşçi arkadaşlarının gözü önünde boynuna ip geçirilerek vahşiyane bir şekilde denizden çıkarılan TURAN uzayıp giden ölüm listesinde yerini aldı. Yaşanan bunca ölüme rağmen tersane patronları halen işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasına kaynak aktarmamaktadır. Bu kokuşmuş ve çürümüş düzenin sahipleri tersaneler cehenneminde işçi kanıyla beslenmeye devam ediyor. Kanla beslenirken servetlerine servet katıyorlar. Biz ise bir lokma ekmeği bile zor kazanıyoruz. Gencecik yaşta ölümümüze sebep olanlar bu yaşananlara kader diyorlar. Tersanelerde her türlü haktan mahrum bir şekilde bizlerin kanını emenler bu yaşananlara "kaza" diyorlar. Oysa bu yaşananlar ne bizim kaderimiz ne de basit bir kazadır. Patronlar düzeninin işçi sağlığı ve güvenliği tedbirlerini almamasından kaynaklı işlenen bir cinayettir. Çürümüş düzenin sömürü çarkı bizi dişlileri arasında öğütmeğe devam ediyor. Tıpkı geçtiğimiz hafta Davutpaşa'da 22 işçi kardeşimizi öğüttükleri gibi. Tıpkı madenlerde, fabrikalarda kanımızla beslendikleri gibi. Kendi çıkarları söz konusu olduğunda masraftan çekinmeyen patronlar, söz konusu işçi sağlığı ve can güvenliği olduğunda kıllarını kıpırdatmamaktadır. Birçok tersane üretim sahasını genişletirken ve bu genişletmeye trilyonlar harcarken biz işçiler peş peşe ölmeye devam ediyoruz. Sigortalarımızı yatırmayarak zenginleştiler, Bizi düşük ücretlerle çalıştırarak zenginleştiler, kanımızı döktüler, daha fazla zenginleştiler. Oysa bizler gittikçe yoksullaştık, yanı başımızda yıllardır beraber çalıştığımız işçi arkadaşlarımız iş cinayetine kurban gitti. Fakat tüm bu yaşanan zulme, sömürüye sessiz kaldık. Bizler sessiz kaldıkça daha çok hakkımız gasp edildi, Bizler sustukça ölmeye devam ettik. Şimdi artık bu sessizliği bozmanın zamanı, şimdi artık bu katliamlara dur demenin zamanı. Uzayıp giden ölüm listesinde yer almamak için birleşmekten başka şansımız yok. Artık Yeter! Diye haykırmanın zamanı geldi." Denildi. Açıklama esnasında ve sonrasında sloganlar öfkeli bir şekilde haykırıldı. Açıklamada ayrıca bu Pazar yapılacak olan Taksim eylemine çağrı yapıldıktan sonra açıklama bitirildi. Eyleme tersane işçi kurulu temsilcisi destek verdi. TERSANE İŞÇİLERİ BİRLİĞİ DERNEĞİ Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 7 Temmuz , 2008 Metin Turan’ın Doğal Olmayan Ölümü Üzerine Tuzla tersanelerinde işçiler ölüyor sapır sapır. Onca ölümden sonra Çalışma Bakanı Faruk Çelik bir gün çıkıp geliyor Tuzla tersanelerine; “önlemler yerinde, her türlü önlem alınmış” diyor, su serptiğini düşünerek meraklıların içine. Sonra usulca çekip gidiyor. Ama ölümler durmuyor bir türlü, Bakan tekrar çıkıp geliyor; “yok yok önlemleri beğenmedim” diyor bu sefer. Bakanın gözleri görüyor ve kulakları duyuyor, Bakan bakıyor önce yaşayanların suratına, sonra tersanelerin karanlığına, ve takdiri ilahi dercesine uzaklaşıyor. Bu arada 4 Şubatta Tuzla Şahin Çelik tersanesinde çalışan 19 yaşındaki Metin Turan denize düşerek hayatını kaybetti. Metin’in ölü bedenini suyun üzerinde bulmuşlar sabah. Nasıl kaybetti o gencecik yaşında hayatını acaba Metin? Metin akşamın karanlığında geminin dış bordasına asılı bir iskelede, raspalıyordu metalin tenini. Fazla mesaiye kalınmıştı o akşam ve geminin yüzeyinde raspa çalışıyordu Metin. Raspa gidip geldikçe kesif bir koku yayılıyor olmalı etrafa. Belki bu koku aklını bulandırıyor ve hayal kuruyordu Metin usulca, evde olmayı düşlüyor olsa gerek sıcak bir evde, belki de sevdiğinin yanında. Efkâr bu ya, sonra bir sigara yakmış olmalı, sigarasını yakarken aydınlanmıştır kederli suratı gecenin ıssızlığında. Geminin buz gibi teni, soğuk rüzgâr, karanlık, hayaller ve umutlar, derken yorgun bedeni kayıvermiş olmalı iskelenin üzerinden, belki de bayılmıştı soğuktan Metin. Düşerken ne düşündü kim bilir? Belki yüzmeyi bile bilmiyordu? Fırsatı olmamıştı öğrenmeye. Denizin karanlık soğuk suyuna değince vücudu kendine gelmiş olmalı, düşünmüştür hızlıca Metin olup biteni, anlamıştır öleceğini belki, sonra bir acı yutkunmuş mudur dersiniz suyun içinde? Belki çocukluk günleri, belki de memleketinin sokakları geçmiştir aklından hızlıca. Ne acı bir duygudur ölmek o yaşta, yaşamanın ne demek olduğunu bilemeden ölmek, göçüp gitmek bu dünyadan böyle pisipisine. Çırpınırken suyun içinde çaresizliğin acısı ile ağlamıştır belki de, gözyaşlarını bırakmıştır denizin derinliklerine… O gece arkadaşları, giderken fark ediyorlar Metin’in ortalıklarda olmadığını. Her tarafa bakıyorlar ama bulamıyorlar genç işçiyi. Ertesi sabah, ailesi Metin’i soruyor tersaneye gelip, ne diyeceklerini bilmiyor arkadaşları. Tersane yönetimi polise haber veriyor ve bu sefer denizde aramaya başlıyorlar delikanlıyı. Genç bedenin nihayet su yüzüne çıkmış olduğunu görüyorlar. Tersane yönetimi Metin’in cesedinin üzerine ip attırıp boynuna geçirttiriyor, Metin’in ölü bedeni bile patronların barbarlığından kurtulamıyor anlayacağınız. Sonra boynundan ip ile bağlanmış Metin’i sanki bir malzeme çuvalıymış gibi yukarıya çekiyorlar. İşçiler şaşkın bakışlarla izliyor bu dehşet veren manzarayı. Genç işçinin çilesi böylede sona ermiyor ne yazık ki. Yukarda tersanenin köpekleri saldırıyor cesede acımasızca. Kurtarıyorlar cesedi köpeklerden zorla. Tersane yönetimi cesedi yukarı çekip öylece asılı bırakıyor havada, savcı gelene kadar. Metin’in bedeni vincin uçunda ve havada, bir suçlu gibi sallanıyor. Sanki patronlar tüm işçilere ibret olsun dermişçesine, işçiyi sallandırıyorlar saatlerce oracıkta. Bu manzaranın etrafında dönüp duruyor işçilerin bakışları, sonunda işçiler dayanamıyor artık ve gidip Metin’in aşağıya indirilmesini istiyorlar. Tersane yönetimi izin vermiyor ve güvenlik görevlileri işçileri durduruyor. Sonrasında tersane patronu “yüzmek için girmiş sonra da boğulmuştur” diyor. İşçilerin şaşkınlığı daha da artıyor, “gecenin o saatinde hem de böylesi bir soğukta, ne yüzmesinden bahsediyor bu adam” diye düşünüyorlar öfkeyle. Yaşanan vahşetin bu yalın hali bile, bu sistemde işçilerin ne durumda olduğundan, patronun gözünde işçilerin değerinin ne olduğuna kadar bir sürü gerçeği dışa vuruyor zaten. Onlar için bizler birer hiçiz, bir makineden ya da bir köleden hiçbir farkımız yok. Oysa bizler fabrikalarda onların istekleri doğrultusunda bir sürü fedakârlık yapmaktan vazgeçmiyoruz hâlâ. Ne için yapıyoruz tüm bunları? Bize kalan sadece yoksulluk, açlık ve ölüm. Ne zaman bitecek bu akıl tutulması? Çıkış yolu var. Yeter ki işçi sınıfının bir parçası olmanın haklı onurunu içimizde hissedelim. Bu onuru hissedebilmenin tek yolu ise, işçi sınıfının patronlara karşı verdiği mücadelenin bir parçası olabilmekten geçiyor. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 19 Temmuz , 2008 Ve Tuzla'yı yine kaderiyle baş başa bıraktık!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! helal olsun bizlere, ne kadar da basit geliyor artık bize ölümler....... Alıntı
Misafir huseyinn Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 30 Temmuz , 2008 Tuzla tersaneleri 101. işçiye mezar oldu 30 Temmuz 2008 - İş cinayetlerini araştıran Meclis Araştırma Komisyonu raporunda taşeronlara iş verilmemesini ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını isterken Gemsan Tersanesi 101. işçiye mezar oldu. Tuzla tersanelerinde yaşanan seri iş cinayetlerini araştırmak için kurulan Araştırma Komisyonu hazırladığı raporunu Meclis Başkanlığı'na sundu. Tersanelerde çalışma koşullarının aktarıldığı rapor, taşeron firmalara karşı önlem alınmasının yanı sıra işçilerin taleplerinin çoğunu haklı buldu. Raporun teslim edilmesinin üzerinden sayılı günler geçerken Gemsan Tersanesi'nden bir işçinin ölüm haberi geldi. Atlas Gemi isimli taşeron şirkette bakımcı olarak çalışan İbrahim Çelik isimli işçi kompresör dairesinde bugün yaşanan patlama sonucu iş cinayetine kurban gitti. Başına cisim çarpan işçi Çelik, ağır yaralı biçimde hastaneye götürülürken yaşamını yitirdi. Tersanelerde hayatını kayden işçi sayısı 101'e yükseldi. Limter-İş: Sorumlular cezalandırılsın Tersane işçilerinin örgütlü olduğu DİSK'e bağlı Limter-İş Sendikası, iş cinayetine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Sendika açıklamasında “Taşeronluk sisteminin kangren olduğu, yasadışılığın, kuralsızlığın hala eksiksiz devam ettiği tersanelerde iş kazalarının ve iş cinayetlerinin devam edeceği bir sır değil. Kuralsızlığın ve yasadışılığın, Meclis Araştırma Komisyonu’nun rapor sayfalarının baş köşelerini tutması bir anlam taşımıyor. Rapora yansıyan ve yıllardır sendikamızın iddia ettiği talepler tersanelerde çalışma yaşamına uygulanmadığı koşullarda Meclis Araştırma Komisyonu’nun raporu, ‘malumun ilanı’ olmaktan öteye geçmeyecektir. Bir kere daha kuralsızlığa, yasadışılığa ve keyfiliğe son verilmesini, arkadaşımızın ölümüne sebebiyet veren sorumluların yargılanıp cezalandırılması için yetkililerin harekete geçmesini istiyoruz” ifadelerine yer verildi. Durmak yok yola devam. Alıntı
Φ adısaklıadam Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2008 bu tersanelerin kaldırılıp daha geniş alanlara alınması lazım bunada niyetleri yok gibi çalışma ortamları karma çorman bir şey bu tip işler için tehlikeli bir yere Meclis Araştırma Komisyonu girmişse ondan sonuç çıkmaz araştırın bakın, Meclis Araştırma Komisyonu nerden ne sonuç almış.. bizim toplum olarak bir şey yapmak gibi bir derdimiz olmadı... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 31 Temmuz , 2008 Tuzla tersanelerinde ölümler bitmiyor. Neredeyse her gün bir işçinin ölüm haberi geliyor. Önceki gün Selah Tersanesi'ndeki işçi Deniz Kaşıkeman'ın üzerine sac düşmesi sonucu ölmesinin ardından dün de Desan Tersanesi'nde Murat Çalışkan isimli işçi hayatını kaybetti. 31 yaşındaki Murat Çalışkan, kaynak yaptığı geminin güvertesine düşerek hayatını kaybetti. Çalışkan, gece saatlerinde çalıştığı Desan Tersanesi'nde, iskeleden, kaynak yaptığı geminin güvertesine düştü. 25 metre yükseklikten düşüp ölen Çalışkan'ın mesai saati bitiminden sonra eve gelmemesi üzerine şüphelenen ailesi tersaneye gitti. Çalışkan'ın cesedi ailesinin tersaneye gelmesinden sonra bulunabildi. Kaptanoğlu Holding'e bağlı Desan Tersanesi'nde yaşanan ölüm gece saatlerinde tersane işçilerini harekete geçirdi. İşçiler gece saatlerinde tersanelerde iş bırakarak eylem yaptılar. Polis ise tersane önüne ve çevresine yığınak yaptı. Aynı günde 2 işçinin yaşamını yitirmesi üzüntüye neden oldu. Son kurbanla birlikte Tuzla tersanelerinde hayatını kaybedenlerin sayısı 96'ya yükseldi. Çalışkan'ın cenazesi, amcasının oğlu Ahmet Çalışkan ile diğer yakınları tarafından Tuzla Devlet Hastanesi Morgu'ndan alındı. Çalışkan'ın cenazesi, bugün memleketi Kahramanmaraş'ta toprağa verilecek. Limter-İş Sendikası yarın 07.30'da Selah Tersanesi önünde bir eylem yapacak. Sendika, tersane önüne tabut bırakacağını ve tersane patronlarına bir şişe kan hediye edeceğini duyurdu. Limter İş Sendikası önceki gün, işçi ölümleri üzerine grev kararı aldı. Sendika, 16 Haziran günü aşağıdaki taleplerle iş bırakacaklarını açıkladı: Tuzla tersanelerinin denetimini sendikamız Limter-İş, TMMOB, TTB, Baro, Çalışma Bakanlığı ve GİSBİR'den oluşan bağımsız bir komisyon yapsın. Ağır ve Tehlikeli İş Kolu Yönetmeliği uygulansın. Taşeronluk sistemi kaldırılsın. 7,5 saatlik iş günü uygulansın. Sigortalarımız ana firma tarafından ve aldığımız ücret üzerinden yatırılsın. Gurbetçi işçilere sağlıklı barınma evleri sağlansın. Sendikamıza tersanelerde temsilcilik açma hakkı tanınsın. Sorumlular yargılansın Tersane işçileri ölümleri Beyoğlu'da protesto edildi. Galatasaray Meydanı'nda basın açıklaması yapan tersane işçileri en son ölen arkadaşlarının temsili tabutunu İstiklal Caddesi'nde taşıdı. Elli kişilik grup, "Artık yeter ölmek istemiyoruz, Sesimizi duyan var mı? Tek tek ölüyoruz" yazılı pankart açtı. Tersane İşçileri Birliği Derneği Başkanı Zeynel Nihadioğlu, "Devlet yetkilileri can güvenliğimiz başta olmak üzere diğer sorunlarımızın çözümüyle ilgili en ufak bir adım dahi atmamıştır" dedi. Nihadioğlu, işçilerin taleplerini şöyle sıraladı: "İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri alınsın. Ağır ve tehlikeli iş kolu yönetmeliği uygulansın. İş cinayetlerinin sorumluları yargılansın. Taşeronluk kaldırılsın herkese kadro hakkı tanınsın. Tüm işçileri kapsayan işçi lojmanları kurulsun. Sigorta pirimleri ana firma tarafından ve gerçek ücret üzerinden yatırılsın." (Yeni Şafak) Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ağustos , 2008 TUZLA'DA SORUN BİTMEZ!!! TERSANE ÖNÜNDE ÜCRET BEKLEYİŞİ Tuzla Tersaneleri"ndeki işçilerle ilgili sıkıntılar bitmek bilmiyor. Herkesi üzen ölüm haberleri ve işçilere yaşatılan sıkıntılar günlük haberler oldu. İşçiler bu kez de Selah Tersanesi"ne çalışan taşerondan ücretlerini alamadı. Uzun bir süredir ücret almadan çalışmak zorunda kalan Selah Tersanesi"ne iş yapan Afak taşeron firmasının patronuna karşı eylem başlattı. EYLEME ÜCRET ALAMAYAN 33 İŞÇİ KATILDI Selah Tersanesi"ne iş yapan Afak taşeron firmasında çalışan 33 tersane işçisi ödenmeyen ücretlerini almak için tersane önünde eyleme başladı. Mesai bitiminden sonra tersane önünde toplanan işçiler Afak taşeron firma patronu Ali Kılıç ile görüşmek istedi ancak taşeron, patronunu bulamadı. DİSK"e bağlı Limter-İş Sendikası"nın ana firma olan Selah tersanesi patronuyla görüşmesinden de sonuç çıkmaması sonucunda işçiler dün sabahtan itibaren eylem başlattı. İşçiler, ücret ve diğer haklarını alana kadar Selah Tersanesi önündeki direnişlerini sürdüreceklerini ifade etti. ‘ÜCRETLERİ ALANA KADAR BURADAYIZ’ Selah Tersanesi taşeronunun işçilerin ücretlerini ödememesiyle ilgili görüşüne başvurduğumuz Limter-İş Başkanı Cem Dinç şunları söyledi: Geçen aydan beri ücretlerini alamayan işçiler bize başvurdu. 33 işçi almaları gereken ücreti söyledi ve bu şekilde ücretlerin bir listesiyle birlikte dün sabah 7.30 civarında tersane önüne gittik. Tersane yetkililerine sorunun çözülmesini istediğimizi söyledik. Taşeron firmayla üç toplantı yapıldı. İlkinde, işçilere alacakları paranın yarısını, hatta yarısından azını teklif ettiler. Mesela, 2 milyar 200 milyon alacağı olan bir işçiye firma tarafından 900 milyon teklif edildi. 900 milyonu verip bu konunun burada kapanmasını istediler. İkinci toplantıda, 2 milyar 200 milyon yerine 1 milyar 200 milyon teklif ettiler. Üçüncü toplantıda ""işçi arkadaşların yevmiyelerinde sorun yok, tamamını vereceğiz"" dediler. Arkasından bazı işçi arkadaşların yevmiyesinde hata olduğunu, ücretleri fazla gösterdiklerini iddia ettiler. Ama işçilerin hiçbiri bunu kabul etmiyor, hiçbiri alacağını, olduğundan fazla göstermedi. Ücretlerini almak işçilerin hakkı. Bugün burdayız, işçilerin ücretleri verilinceye kadar da burdan ayrılmayacağız." Alıntı
Misafir huseyinn Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 11 Ağustos , 2008 Tuzla'dan yine ölüm haberi var Tuzla Tersaneler Bölgesi'ndeki bir tersanede meydana gelen iş kazasında 1 mühendis, 2 işçi öldü, 12 işçi yaralandı. Gemi İnşaa Sanayi ve Ticaret A.Ş. (GİSAN) Tersanesi'nde yer alan ve "Galata" adlı bir firmaya ait olan 12 bin 500 grostonluk tankerin filikasında, işçilerin de bulunduğu kişilerce ağırlık denemesi anlamına gelen "klas kontrolü" yapılmak istendi. Filikanın denize doğru indirilip kaldırılmasıyla yapıldığı belirtilen deneme sırasında filikanın denize sert bir biçimde düşmesi sonucu, içinde bulunan ve çoğunluğu işçilerden oluşan 19 kişiden Emrah Varoğlu (19), Ramazan Ergün (36) ve Ramazan Çetinkaya (25), boğulma ya da ezilme sonucu yaşamlarını yitirdiler. İşçilerden sorumlu bir mühendisin de aralarında bulunduğu yaralıların kimilerinin, yakındaki GİSPİR Tıp Merkezi ile Kartal Dr. Lütfi Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındıkları, bir kısmının da olay yerine gelen ambülanstaki sağlık görevlilerince ayakta tedavi edildikleri öğrenildi. Yaralılardan 7'sinin kimliğinin Sefer Karaca, Erhan Kurt, İhsan Tuka, Nufer Koparma, Tayfun Kemer, Ersin Kesik ve Kaan Akyıldız olduğu belirlendi. Güler: "3 ölü 12 yaralı" İstanbul Valisi Muammer Güler ise, Tuzla tersaneler bölgesinde meydana gelen iş kazasında 3 kişinin öldüğünü, 12 kişinin de yaralandığını bildirdi. Muammer Güler, Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Tıp Merkezi'nde tedavi edilen yaralıları ziyaret etti. Ziyaretin ardından basın mensuplarına açıklama yapan Güler, kazanın, bir tankerin kurtarma aracının uluslararası bir deneme kuruluşunun da bulunmasıyla test edildiği sırada meydana geldiğini söyledi. Filikaların, olağanüstü durumlarda denize atılan kurtarma aracı olduğunu belirten Güler, "Mutlaka teknik izahatını uzman kuruluşa bırakmak gerek. İşçilerin kurtarılması sırasında bu araç kullanılıyor. Buradaki teknik sıkıntı, ya filikanın düşmeden önce pervanesinin bir yere çarpması veya filikanın ters dönmesi. Durum, yapılacak teknik incelemeden sonra belli olacaktır" dedi. Olayda ihmal ve kusur oranının yapılacak araştırma sonucunda ortaya çıkacağını vurgulayan Güler, savcılığın da olayla ilgili inceleme başlattığını bildirdi. 4 ölü iddiası Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç, olaya ilişkin yaptığı açıklamada, olay öncesi tersanedeki geminin üzerinde yer alan bir filikanın test edildiğini belirterek, ağırlık testi yapmaya çalışırken işçilerin filikanın içine dolduklarını söyledi. Dinç, bu sırasında filikanın ters dönmesi sonucu işçilerin denize düştüklerini belirterek, "Filika düşerken camları da kırılıyor. Düşme sırasında işçiler birbirlerini eziyorlar, o anda içeriye su doluyor"dedi. Dinç, işçilerin bu sırada öldüklerini bildirdi ve olayda insanların adeta kobay olarak kullanıldıklarını öne sürerek, olaya tepki gösterdi. Kazanın ardından fabrika önünde toplanan bir grup işçi de sloganlar atarak olaya tepki gösterdiler. Grup arasında yer alan ve olayda ölen işçilerden birinin yakın arkadaşı olduğunu söyleyen Aykut Özdemir, "Arkadaşlarımız ölüyor, yetkililer susuyor. Daha ölen arkadaşımla bu sabah birlikte aynı mesaiyi paylaşmıştık" diyerek gözyaşı döktü. Olayın yaşandığını tersaneye girmek isteyen işçiler, polislerce engellendi. İşçilerle çevrede önlem alan polisin bekleyişi sürüyor. Gisan Tersanesi'nde yer alan bir gemideki filikanın halatının kopması sonucu içindeki işçiler filikayla birlikte denize düştü. Olayda hayatını kaybeden işçilerinin adlarının Emrah Varoğlu (mühendis), ramazan Çetinkaya ve Ramazan Ergün olduğu belirtildi. Olay nedeniyle itfaiye, polis ve sağlık ekipleri bölgeye sevkedildi. DİSK: "Ölümlerin sonu gelmeyecektir" Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Tuzla tersanelerindeki iş kazalarının son bulması için yaptıkları girişim ve çözüm önerilerinin dikkate alınmadığını savunarak, "Bu önlemler ele alınmadan ve güvenceye kavuşturulmadan ölümlerin sonunun gelmeyeceği açık ve nettir" dedi. Süleyman Çelebi, yaptığı yazılı açıklamada, tersanelerdeki iş kazalarının devam ettiğini belirterek, 5 Ağustos'ta çıkan yangın sonucu bir kişinin ölümünün üzerinden daha bir hafta geçmeden, bugün yaşanan kaza sonucunda 3 işçinin yaşamını yitirdiğini, onlarca işçinin yaralandığını kaydetti. "Tuzla'da yaşanan iş cinayetlerinin son bulması için yaptığımız girişimler dikkate alınmadığı gibi çözüm önerilerimiz de bugüne kadar hep kulak arkası edildi" diyen Çelebi, bunun sonucunda faturanın, olağanüstü koşullarda güvencesiz ve güvenliksiz çalışmak zorunda bırakılan işçilere kesildiğini savundu. Hükümetin gerekli önlemlerin alınması konusunda yaptırım uygulamak yerine, işçileri ve DİSK'e bağlı Limter-İş sendikasını suçladığını öne süren Çelebi, sosyal tarafların ve konunun uzmanı akademisyenlerin yer alacağı bir sektörel İzleme Kurulunun oluşturulamamasının da kazaların önüne geçilememesinde etkisi olduğunu iddia etti. cnntürk.com Normalde kum torbalarıyla yapılması gereken bir denemenin insanlarla yapılması... Alıntı
Φ NICLENO Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2008 [b]Onlar Ölmüş... İki sözcük.. Haber kanallarında mutlaka duymuşsunuzdur. Sadece sıradan iki söz işte.. Vurgulamadaki ifadedesizlik ve donukluk dikkatinizi çekmiştir. Sanki 'Balığa gidicem' ya da 'Namaz kıldım' veya 'Karnım acıktı' diyor... Aslında ifade yok değil , ifadesiz olması yüzbin kere daha evla ama evet ,evet ifade var .. Tonlama tamamen KANIKSAMA yüklü. Onlar ölmüş...onlar ölmüş! Ölen onlar mı sadece , yoksa yetmiş milyonun umutları mı ![/b] Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2008 [b]Onlar Ölmüş...İki sözcük.. Haber kanallarında mutlaka duymuşsunuzdur. Sadece sıradan iki söz işte.. Vurgulamadaki ifadedesizlik ve donukluk dikkatinizi çekmiştir. Sanki 'Balığa gidicem' ya da 'Namaz kıldım' veya 'Karnım acıktı' diyor... Aslında ifade yok değil , ifadesiz olması yüzbin kere daha evla ama evet ,evet ifade var .. Tonlama tamamen KANIKSAMA yüklü. Onlar ölmüş...onlar ölmüş! Ölen onlar mı sadece , yoksa yetmiş milyonun umutları mı ![/b] Evet sormak lazım,ölen kim(ler);ölen de azalan da bizleriz! Alıntı
Φ godzilla Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 12 Ağustos , 2008 Biz de her zamanki gibi buradan konuşuyoruz sadece... Tuzla da bir tabela var istasyonun aşağısında... ilerisinde... "İSTANBUL TUZLA'DAN BAŞLAR." Diye Şimdi "HAYAT TUZLA'DA BİTER."Diye yeni bir tabela lazım.Hep diyorum: Burası Türkiye, ölen öldüğüyle kalır. Alıntı
Misafir huseyinn Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ağustos , 2008 İZAHATLI 2008 İŞÇİ ÖLDÜRME TARİFESİ Tuzla"da işçileri kum torbası yerine filikaya koyup öldürdüler. İşçi öldürme tarifesinde yer alan para cezalarını ödeyecekler. Tersaneleri birkaç gün kapanacak ve sonra yine devam edecekler. İşte "yeniden değerleme oranlarına" göre güncellenmiş 2008 yılı işçiyi "kazayla" öldürme, yaralama ve sakat bırakma tarifesi! (Kaynak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Parantez dışı izahat bakanlığa, parantez içi bize ait.) • İşyerinin açılışını ve kapanışını bildirme-mek, işyerini bildirme yükümlülüğüne aykırı davranmak (Kaçak işyeri açmak, kaçak işyeri çalıştırmak, yasadışı faaliyet.): 88 YTL • Çalışma sürelerine ve buna dair yönetmelik hükümlerine uymamak. (İşçiyi pestili çıkana kadar çalıştırmak, yormak ve böylece "kaza" yapmasına neden olmak.): 904 YTL • Ara dinlenmesini uygulamamak, (işçiyi "non-stop" çalıştırmak.) 904 YTL • İşçileri geceleri 7.5 saatten fazla çalıştırmak, gece ve gündüz postalarını değiştirmemek. (Sipariş yetiştirmek için geceyi gündüze, gündüzü geceye katmak.) 904 YTL • Çocukları çalıştırma yaşına ve çalıştırma yasağına aykırı davranmak. (Ağaç yaşken eğilir ilkesi gereği genç ve ucuz işçi çalıştırmak!) 904 YTL • Yer ve sualtında çalıştırma yasağına uymamak. (Tuhaf bir katılık örneği işte!) 904 YTL • Çocuk ve genç işleri gece çalıştırmak veya ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı hareket etmek. (Gençleri gece hayatından koruma amacıyla olsa gerek!) 904 YTL • Çalışma sürelerine ilişkin yönetmeliklere muhalefet etmek. (Ver parayı değiştir çalışma sürelerini.) 904 YTL • İş sağlığı ve güvenliği hükümlerine aykırı davranmak (Parça başı değil, hangi kuralı çiğnerseniz çiğneyin, tekmili birden.) 904 YTL • İş sağlığı ve güvenliği tüzük ve yönetmeliklerine aykırı davranmak, (Bu tarife de tekmili birden ve daha ucuz.) 88 YTL • Kurma izni ve işletme belgesi almadan işyeri açmak (Kaçak işyeri açmak, yukarıda daha ucuz bir tarife de var.) 904 YTL • Faaliyeti durdurulan işi izin almadan devam ettirmek, kapatılan işyerini izinsiz açmak, (Piyasa yasayı döver!) 904 YTL • İş sağlığı ve güvenliği kurullarının kurulması ve çalıştırılması ile ilgili hükümlere aykırı davranmak, (İşçiyi ve işyeri hekimini işine karıştırmamanın bedeli.) 904 YTL • İşyeri hekimi çalıştırma ve işyeri sağlık birimi oluşturma yükümlülüklerine uymamak, (İşyeri mi, hastane mi? Yaralanan işçi olursa en yakın hastaneye, ölen işçi en yakın morga yollanır.) 904 YTL • İş güvenliği ile ilgili görevli mühendis veya teknik eleman görevlendirme yükümlülüğünü yerine getirmemek, (Bu zorunlu istihdamlar maliyeti çok artırıyor, çok! Cezası daha ucuz.) 904 YTL • Ağır ve tehlikeli işlerde 16 yaşından küçükleri çalıştırmak veya yönetmelikte gösterilen yaş kayıtlarına aykırı işçi çalıştırmak. (Yine katılık, işte bu katılık yüzünden kalkınamıyo-ruz!) 904 YTL • Ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar için sağlık raporu almamak, (Hele işçi bir işe başlasın, acelesi ne? Rapor sonra alınır) 179 YTL • 18 yaşından küçük işçiler için sağlık raporu almamak (Bak yukarıdaki madde.) 179 YTL • Teftiş sırasında davete gelmemek, ifade ve bilgi vermemek, gerekli olan belge ve delilleri getirip göstermemek, İş Müfettişlerinin görevlerini yapmak için kendilerine her çeşit kolaylığı göstermemek ve bu yoldaki emir ve isteklerini yapmamak (Bu kadar az müfettiş sayısı ile zaten pek denetim yapılamayacağı için bu madde hükümsüzdür.) 9.063 YTL • İş müfettişlerinin teftiş ve denetim görevlerinin yapılmasını ve sonuçlandırılmasını engellemek. (Bak yukarıdaki madde) 9.063 YTL • İfade ve bilgilerine başvurulan işçilere iş-verenlerce telkinlerde veya kötü davranışlarda bulunmak, (İşten atmak varken kötü davranışta bulunmak çok ayıp. İşverenler de medeni insanlar nitekim!) 9.063 YTL Kapitalist piyasa bu, her şeyin bir fiyatı var! İnsan hayatının, ölümün... Eski bir işçi konfederasyonu başkanı ve milletvekili durumu veciz biçimde özetlemiş: "Asıl sorumlu işsizlik. Bu bir kazadır. Bana işveren öldürttü mü dedirteceksiniz?" Aziz Çelik- Birgün Yasaları uygulatmayan Faruk Çelik radikallik taslıyor Tuzla’daki son katliamın ardından ortalarda görünmeyen Çalışma Bakanı Faruk Çelik dün alışıldık şovlarına devam etti. Patronlara karşı esip gürlüyormuş gibi poz kesen Çelik döndü dolaştı yine işçileri ölüme razı etmeyi hedefleyen çözüm önerisini yineledi: “Tuzla’yı kapatırız”. Dün tersaneleri “denetleyen” Çelik Tuzla’yla ilgili radikal önlemler alınacağını söylerken “Tuzla ya tahliye edilmeli, ya kapatılmalı” dedi. Taşeronluğu sınırlandıran iş yasası, sigortalı çalıştırma şartı, örgütlenme hakkı gibi mevcut yasalarla bile getirilebilecek önlemleri uygulamayan Çalışma Bakanı’nın radikalliğe soyunması dikkat çekti. İstifaya sorusunun gizli yanıtı: mühendislik hatası “İstifa etmeyi düşünüyor musunuz” şeklindeki soruya “Bakanlığın ilgisi varsa gereği düşünülür” diyen Çelik filika katliamını mühendislik hatasına bağlayarak sorunun yanıtını da örtülü bir biçimde vermiş oldu. İşçilerin zorla deneyde kullanılmasına rağmen Çelik’in “Kaza işçi-işveren ilişkisi boyutunu aşıyor. Filikanın standardizasyonu yapılmalı” demesi tersane patronlarını savunmaya sonuna kadar devam edeceğini gösterdi. 19 işçinin filikaya test için oturtulmasını anlamakta güçlük çektiklerini söyleyen Çelik, aynı deneyin 3-4 işçiyle yapılabileceğini belirterek işçilerin “kobay” olarak kullanılmasına değil sayısına itiraz etti. Bakan’ın taşeron sistemi, fazla çalıştırma, sigortasız istihdam, iş güvenliği önlemlerinin işverence alınmaması gibi sorunun en bariz nedenlerini es geçerek konuyu ısrarla “mekan”a bağlamasının bir amacı havzadaki işçileri uslandırmak gibi görünürken, bir taraftan da Tuzla’nın taşınmasının planlandığı Yalova’ya dair kimi hesapların olabileceği tahmin ediliyor. Başbakan Erdoğan’ın aile fertlerinin Yalova’ya dair kimi “tasarrufları” olduğu gelen haberler arasında. Sendika.Org-İstanbul Alıntı
Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 İTİRAFIN GEÇERSİZ, ÇÖZÜM 'İŞÇİ HAYATI' Bolu Valisi Halil İbrahim Akpınar’ı ziyareti sırasında gazetecilerin Tuzla tersanelerine ilişkin sorularını yanıtlayan Çelik, Tuzla’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nı ilgilendiren bir ihmalin olmadığını söyleyerek,"Çalışma Bakanlığı’nı ilgilendiren temel konulardan biri denetimdir. Biz sağlığa uygun bir alan var mıdır diye denetleriz. Bakan olduğum günden itibaren seçim bölgeme gitmeden önce Tuzla’ya gitmiş bir bakanım. 10 aydır Tuzla’dan çıkmadık. Bahse konu olayın yaşandığı tersaneyi 7 kez denetlemişiz, idari para cezaları verip 16 gün kapatma cezası vermişiz" kendisini ve bakanlığını savundu. Sorunun, Tuzla’yı görmeden konuşanlardan kaynaklandığını söyleyerek, itiraflarda bulundu: "Tuzla bir demir yığını halinde. Tuzla’da hangi geminin, hangi tersanenin, hangi demirin kime ait olduğu karışmış durumda. Çok yoğun bir talep var. 5 tersanenin olması gereken yerde 46 tersane var. 300 dönüm arazi üzerinde A tipi üretim yapabilirsiniz. 150 bin grostonluk bir geminin üretimi asgari 300 dönümlük bir yer üzerinde olacak. Oysa bizim ortalama alanımız 28 dönüm. 28 dönüm üzerinde bu dev gemileri inşa etmeye çalışıyoruz. Bu alan eskiden gemilerin, kayıkların bakım ve üretimi için tahsis edilmiş bir alan. Türkiye’de son altı yıldır ekonomik gelişme içerisinde çok yoğun bir şekilde gemi siparişleri alınmış ve 2012 yılına kadar dolu. Biz diyoruz ki, ’kayık ürettiğimiz yerde dev gemileri üretelim’ Arkadaşlar sorun budur. Mutlaka belli sayıda tersanenin Tuzla’dan kalkması veya tümden başka bir alana taşınması lazım." Uzmanlar ise Bakan Çelik"in açıklamasını şöyle değerlendirdi: AslI Odman Bilgi Üniversitesi Araştırma Görevlisi ve Tuzla Tersaneler Bölgesi İnceleme Komisyonu Üyesi: İşçi ölümlerinin nedeni teknik bir nedene indirgeniyor. Bunun sosyal yanına bakacak olursak, Tuzla"da iş yasasının uygulanamadığı, Ağır ve tehlikeli işler yönetmeliğinde olan maddelerin yerine getirilmediği, 7.5 saatten fazla işçilerin çalıştırılması gibi sorunlar karşımıza çıkıyor. Tersaneleri 46"dan 5"e indirseniz birşey değişmeyecek. Burada alan darlığı sorunu değil iş güvenliği yasasının uygulanmadığı sorunu vardır. İkinci mesele ise, 19 Haziran toplantısı, buraya Limter-İş"in davet edilmeyerek, işverenlerin talebleri alındı. Bu toplantıdan işçi ölümlerine yönelik bir çözüm çıkması mümkün değil. İşçilerin görüşlerini temsil eden sendikanında görüş vermesi gerekirdi. Çünkü İşçi ve işveren görüşleri birbirleri ile örtüşmüyor. Tuzla"nın endüstri bölgesi ilan edilmesine rağmen iş sağlığı ve işçi güvenliği adına hiçbir ekstra tedbir yok. Bürokrasinin hafifletildiği bölgeler endüstri bölgeleridir. Bir de Yalova"ya taşınma boyutu var tersanelerin, işin aslında önemli noktası da burasıdır. Yalova"nın açıklanan raporlara göre deprem alanı ve Tarım alanı olduğu belirtiliyor. Buna rağmen Gemi İnşaat Sanayicileri Birliğinin baskısı ile bu hayata geçirildi. İşverenlere bakıldığı zaman A tipi yani en büyük tersanelerin Yalova"da olduğunu görülüyor. Tuzla"dan bir farkı yok. Alan darlığını ortadan kaldırılması işçi ölümlerini ortadan kaldıracaktır, demek bir saptırma olur. Başlamış bir süreci meşrulaştırmak olarak görüyorum. Bu uzun süreli çalıştırma, bölünmüş üretim, kapasitesinin üstünde üretme gibi sorunlar, Tuzla"da geçerli değilse neden Yalova"da geçerli olsun. İş yasasının uygulanmasına ilişkin, biz yetkililerden hatta en yetkili ağız olan Faruk Çelik"ten bir cevap alamadık. Tuzla"da hergün iş güvenliği yasasının 2. maddesi ihlal ediliyor. Bunu iş güvenliği müfettişleri de yazıyorlar. Tuzla taşınsın tartışmaları 2006"da İstanbul Büyükşehir Belediyesi"nin çevre düzeni planında sanayi bölgesinden çıkarılıp merkezi bir bölge haline getirilmeye çalıştırıldığını görüyoruz. Tuzla sanayi iş kolundan arındırılmak isteniyor. Bu arındırmaların iş kazalarına çözüm gibi sunulması gerçekten bu meselenin üzerine gidiliyor anlamına gelmiyor. Mustafa YazIcI MMO Yönetim Kurulu Üyesi ve İş Güvenliği Mühendisi: Bu sorunu tersane kapatarak ve taşı*********** çözemezler. Bakan Çelik"in, ""benim bakanlığım döneminde demesi"" de bence yanlış AKP hükümetinden öncede bakandı ve 2004"te bu yönetmelikleri çıkaranda bu hükümettin içindeydi. Burada topu taça atmanın hiçbir anlamı yok. Bakan Çelik"e sormak isterim torbayla belirlenen işyeri kurma maddesini neden kaldırdı. Bu yasayı yok sayarak işverenlerin isteğini yerine getirdi. Denizcilik Müsteşarlığı sitesine girdiğimde bir gün tersanelerin açılış yılları olan bir tablo vardı. Birşeyi farkettim burada, 43 tersanenin açılış yılları yazmıyordu. Bunların çünkü işyeri açma izinleri buna benzer prosedürleri bulunmuyordu. Bu daha sonra siteden kaldırıldı ve deliller yok edildi. 2005"ten bu yana denetimler yapan bakanlar neden bunları açıklamıyor. Sorun tersaneleri Yalova"ya taşımakla veya kapatmakla değil, iş güvenliği ve işçi sağlığı yasalarını uygulamakla çözülür. ALİ CEMAL KARABUDAK Alıntı
Misafir huseyinn Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 İstanbul Tuzla'da, 3 kişinin öldüğü, 12 kişinin de yaralandığı kazanın yaşandığı tersanenin kurucusu Mehmet Oyar, filikaların denenmesinde kum torbası kullanılmadığını öne sürerek, “kum torbası falan bilmiyorum, denemede kum torbası olmaz” dedi. 88 yaşındaki Oyar 3 işçi ölmeseydi 19 yolcu ölürdü diyerek teselli verdi. Bu röportajla insanları kendine kızdırarak hükümetin sorumluluğunu unutturmaya mı çalışıyor acaba??? Alıntı
Φ Muziçko Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 ALLAH ÖLENLERE RAHMET YAKINLARINA SABIR VERSİN ... Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ağustos , 2008 Tuzla’yı görmek Köşe yazarlığının kolay tarafı bu işe soyunmuş olanların bir süre sonra her konuda fikir söyleme meşruiyetlerinin doğması ve işin tehlikeli yanı onların da kendilerini her konuda anlamlı fikir sahibi sanmalarıdır. Bu psikolojik tuzağın uç noktasında ise, okuyucunun kendi görüşlerini ‘beklediğini’ sanan ve her yazısını yeni kostümüyle sahneye çıkan deneyimli star havasıyla yazanlar bulunur. Diğer taraftan bütün köşe yazarlarını hastalanma süreci içindeki hafif psikopatlar olarak resmetmek hakkaniyetli olmaz. Söz konusu algılamanın dışında duranlar ise genellikle kendilerini belirli konulara sınırlayarak bunu becerirler. Bu nedenle köşe yazarlığının kritik dengesi yaşanmakta olan olaylarla, bizlerin ilgilendiği olaylar arasında kurulur. Köşe yazarı her konuyla ilgilenmediği gibi, ilgilenmediği konuyu da görmezden gelebilir. Bu açıdan rahat bir meslek dalıdır... Bir yandan sırf aynı konuları yazdığınız için sıradan okuyucudan biraz daha fazla olan bilgi parçacıklarını daha ‘derinlikli’ gözüken bir değerlendirmeye oturtabilirsiniz. Öte yandan da yine sırf aynı konuları yazdığınız için okuyucunun sizden beklentisi bir süre sonra standartlaşır ve bakışınızı kimlikleştiren bir algıya dönüşür. Belki de esas rahatlatıcı olan budur... Çünkü kimliklerimizin buharlaştığını hissettiğimiz oranda sarıldığımız cemaatsel kimliklerin karşısında, kişiliğimizden hareketle ürettiğimiz ve giderek ‘kendimize’ mal ettiğimiz bir sahne kimliğimiz vardır artık... Böylece köşe yazarı modernliğin aktörü olarak işlevselleşir. Cemaatler adına konuştuğu zaman bile o bir ‘bireydir’... Ne var ki Türkiye gibi cemaatsel temel üzerinde oturan ve toplumu üretmekte zorlanan ülkelerde, sözün sınırı da çoğu zaman ait olduğunuz cemaatin sınırında biter. Gerçekte herkes ‘öteki’ cemaat üzerine yazar ama aslında herkes kendi cemaatine konuşur. Dolayısıyla köşe yazarı denen kişilerin epeyce büyük bir çoğunluğu da aslında hiç bilmedikleri bir konuyu biliyormuş gibi yazan, ve yazdıkça kendi cemaatleri tarafından bilirkişi addedilen sahne aktörleridir. Cemaatçi kültürler ‘ötekinin’ sosyal açıdan tanınmadığı, ideolojik açıdan ise korkulduğu ve uzak durulduğu ayrımlaşmalar üzerine oturur. Bu nedenle köşe yazarından beklenen ‘ideolojik’ gözlem üretmesi ve bununla dışımızdaki sosyalliğin açıklanabilmesidir. Kısacası toplum olamayan ‘milletler’ cehaleti bir yaşam biçimi haline getirirler ve köşe yazarlarını da bu öğretinin guruları olarak kullanırlar... Bu yapısal anlayış sonuçta ‘insanın’ ötelenmesine, göz ardı edilmesine, anlamsız hale gelmesine neden olur. Çünkü kimse sadece ‘insan’ olamaz... Kişiliğinizi şişiren bu çatışma ortamında ansızın karşınıza gelen salt insani durumlar karşısında, işte bu nedenle şaşırırsınız. Ne yapacağınızı, konunun neresinden tutacağınızı bilemezsiniz. Tuzla’da sekiz ay içinde 100’e yakın insan ölmüş... Yetkilileri göreve çağırabilir, uluslararası standartlardan dem vurabilir, eğitim ve denetim eksiğini vurgulayabilirsiniz. Ama bunlar basmakalıp önermelerdir... Sanki ölen insanların basmakalıp olmasına karşılık gelsin diye, sizin önerileriniz de içinize sinmeyen bir vasatlığı yansıtırlar. Asıl söylenecek şey ise o denli acıdır ki sizin bir an için de olsa sahneden inmenizi, sıradan ‘insan’ olmanızı gerektirir. Söylenecek olan yaşanan olayın hepimize yayılan, hepimizi içine alan bir yapısal aptallık ve ondan da öte ‘gayri insanilik’ olduğudur. Modernleşemeyen bizlerin sahte cemaatçi kabuklar altında gizlenip, Tuzla’daki çaresiz insanlara nasıl modernizmin gayrimeşru çocukları muamelesi yapabildiğimizi, içimizdeki insanı göremeyecek kadar nasıl sahteleştiğimizi itiraf etmeyi gerektirir. Ama bazısı sözün içini acıttığı, sözün dönüp kendisini vurduğu bu olay karşısında kabuğuna çekilir... Çoğu ise birkaç ‘insan’ için sahneden inmeye tenezzül etmez, kostümünün altından o herkesin bildiği ama kendisinin görülmediğini sandığı sahteliğin sızacak olmasından rahatsız olur. O nedenle medyamız Tuzla’yı görmekte zorlanıyor... Birbirimizi ‘insan’ olarak algılayamadığımız için, sanki dünyada hâlâ insanların var olduğuna şaşırıyor ve ölmelerini de o kadar yadırgamıyoruz. Etyen Mahçupyan Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2008 Geçenlerde yine manşette Tuzla vardı.Tüm kanallar Tuzla'yı konuşuyordu.Geçenlerde diyorum çünkü bugün gündemde Tuzla yok.Çoktan farkında olmalıydım yada farkındalığımın farkına varmalıydım.Benim ülkemde ölümler de bir günlük. Çok yazıldı,çok çizildi.Ama günü birlik.Günü birlikti katliam denilen kazalar ve o günlüktü yazılıp çizilenler.Tuzla da bir işçi daha ölmüş,kime ne.Bir anne daha çocuğunu göz göre göre kurban sunmuş çıkara bana ne.Aslında tuhaf tüm yaşananlar.Sayın bakanımız bile bu kadar olmaz demiş,Başbakanımız toplantılar yapmış;ekonomi için ölümlere göz yumamayız demiş.Demiş de demiş.Emek yok sayılmış,insan yok sayılmış;denilen denilmişde demiş.Ve tuhaflaşan bu ölümler.Nedense basit nedense alışkanlık oluvermiş benim ülkemde. İşçiler,emekçiler...size değil sözüm.Aslında size de biraz sitemim.İnsanlar alanlarda sizin için varken;siz ses çıkarmadınız,çıkaramadınız.Ama benim eve ekmek götürmem gerek dediğinizi duyar gibiyim.Haklısınız;eve götürmeniz gereken bir parça sıcak ekmek var,sizi bekleyen yavrularınız,yolunuzu gözleyen eşleriniz var.İşte tam bunu yazarken aklıma geldi ÖÜLDÜRÜLEN arkadaşlarınızın yarım kalmış umutları nerde...? Alıntı
Φ godzilla Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2008 Hep diyorum: Burası Türkiye, ölen öldüğüyle kalır. hala diyorum ben bunu mavi... Tuzla yı kapatalım, bebeklerin öldüğü hasteneyi kapatalım,youtube'u kapatalım,güngöreni kapatalım,yurtları kapatalım,tüpçüyü kapatalım,Doğu'yu kapatalım........ çözümse gözlerimizi kapatalım. ben çıkıyorum bilgisayarı hadi kapatalım . Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ağustos , 2008 hala diyorum ben bunu mavi... Tuzla yı kapatalım, bebeklerin öldüğü hasteneyi kapatalım,youtube'u kapatalım,güngöreni kapatalım,yurtları kapatalım,tüpçüyü kapatalım,Doğu'yu kapatalım........ çözümse gözlerimizi kapatalım. ben çıkıyorum bilgisayarı hadi kapatalım . Niye böyle Godzilla;neden insanlar bu kadar basit ölüyor/öldürülüyor.Benim aklım almıyor bu acı geçeği.yazayım mı bu gerçeği...değişinle ve senle... Burası Türkiye, ölen öldüğüyle kalır. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2008 Günaydınlarrrrrrrrrrrrrr.... Bugün Tuzla da öldürülen var mı? yoksa ben işime döneceğim de! Alıntı
Φ hırçın karadenizli! Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2008 Günaydınlarrrrrrrrrrrrrr.... Bugün Tuzla da öldürülen var mı? yoksa ben işime döneceğim de! sen rahat ol,yok şimdilik emparyalizme kurban. Alıntı
Φ mavi olmayan gökyüzü Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2008 Gönderi tarihi: 20 Ağustos , 2008 sen rahat ol,yok şimdilik emparyalizme kurban. Bugün yoksa ölen yarına dair de mi hiç sorun yok!Ağıdımız kendime... Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.