Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

İNSAN OLABİLMEK VE İNSANCA YAŞAYABİLMEK


SeDatsan

Önerilen İletiler

:excl: Günümüz Dünyasında,"YENİDÜNYA DÜZENİNİN PİYASACI DEĞERLERİ" yavaş yavaş "EVRENSEL İNSANİ DEĞERLERİNİN" yerine geçmeye, insani değerleri aşındırarak-yok etmeye yeltenmiştir.

 

Ne yazık ki insanlık, göz göre göre insani değerlerini kaybediyor.

 

Kaybettiğimiz bunlarla sınırlı değil.

Erezyona uğrayan insanlığımız kadar, içerisinde yaşadığımız yeryüzünü, yani asıl ve büyük evimiz doğayı da, aynı paralellikte zehirliyor, kirletiyor, yok ediyoruz.

 

 

Oysa tüm bunlara sebep, İnsani "ÖZ"den uzaklaşmadır.

 

 

İNSANİ ÖZDEN UZAKLAŞMA.

 

-Ne oluyor bu insanlara, neden dostluk, kardeşlik ve barış içerisinde huzur içerisinde yaşanmıyor?

 

-Neden ülkeler işgal edilip, savaşlar çıkartılıyor?

 

-Neden insanlar, ufacık masum çocuklar bile öldürebiliyor?

 

-Ne için doğa kirletiliyor, Dünyanın ekolojik dengesi bozuluyor ?

 

-Ozon tabakası deliniyor,

 

-Sular, kimyasal maddelerle kirletiliyor, bitki örtüsü ve hayvan türleri yok ediliyor.

 

 

 

Ne için mi?

 

Çok açık aslında.

 

Öncelikle her türlü kötülüğün, hunharlığın, insana aykırılığın altında yatan sebeplere, dikkat etmekte yarar vardır.

 

Nedir bunlar?

 

-1- "DAHA FAZLASINA SAHİP OLMA, DAHA FAZLA KAR ELDE ETME, DAHA FAZLA MÜLKİYET EDİNME" ŞEKLİNDE GÖZÜ DOYMAZ HIRS VE DOYMAK BİLMEYEN İHTİRASLAR:

 

Sahip olma –mülkiyet hırsı (para, mal-mülk,servet,zenginlik)

 

Daha fazla kar için, daha fazla mal-mülk edinmek sahip olmak, daha güçlü olmak için, daha zengin olmak için, iktidar kurmak için, egemenlik altına almak için, sömürge elde edip, yağmalamak için, insanda temelde var olan bu eğilimlerin insanların "benlik" olgusunun yerine geçmesidir.

 

İnsan olarak "var olmak" ile değil, sahip olduklarıyla var olduğu sanrısı.

Burada "insan olmak" amaç olmaktan çıkmış ve araç haline dönüşmüştür. Araç olması gereken para-mal-mülk-zenginlik-olanaklar ise araç olmaktan çıkarak, ASIL AMAÇ haline gelmiştir.

Böylece yaşamın öznesi olması gereken İnsan, sahip olduğu paranın ve servetin kölesi durumuna gelmiştir.

 

Yaşamını sevmek-paylaşmak-mutlu olmak üzerine değil, daha fazlasını ELDE ETMEK-SAHİP OLMAK-KAZANMAK şeklinde ki, sonu olmayan, çılgınca yarışa yönlendirmiştir.

 

 

-2-GÜÇ VE İKTİDAR SAPLANTISI:

 

Güç-iktidar saplantısı (üstünlük sağlama, egemen - otorite olma, kontrol altına alma-yönetme, toplumsal prestij elde etme, stretejik ve fiziksel üstünlük sağlama ) İnsanlar arasında eşitliğe asla tahammül edemeyen bu mantalite, daima üstün olma, söz sahibi olma, güçü olma, yönetme peşindedir. Şayet kendisi bu olanağı elde edememişse, haksız da olsa-zalimde olsa, güçlü olandan-zalim olandan yana olmak, güçlü olana-üstün olana-iktidar olan tapınma ve bu yönde uğraş sarfetmektir.

 

-3- GERİCİLİK-YOBAZLIK, IRKÇILIK ve KÖRÜ KÖRÜNE SAPLANTI:

 

Gericilik-Yobazlık, Irkçılık ve körü körüne cahillik;

 

Aydınlığa, ilericiliğe, eşitlik esasına dayalı adalete, sevgiye, kardeşliğe, barışa, paylaşıma, mücadeleye, emeğe, kısaca tüm evrensel insani değerlere, bilerek veya bilmeyerek karşı olmak. Kendi ırkının en üstün (saf ve ari ırk)olduğu sanrısı-saplantısıyla diğer ırkları köleleştirmek ve yok etmeye yeltenmek(Hitler faşizmi).Tüm insanları kapsayan bir eşitlik ve adalet ilkesi yerine, elit bir zümrenin üstünlüğüne-iktidarına boyun eğmek, krallara imparatorlara kumandanlara biat etmek.

Yada kendi hegemonyasını dikta edip, diğerlerini buna boyun eğdirmek.

 

Aydınlığa karşı- karanlığı,

Bilime karşı- bilim dışılığa saplanıp, körü körüne savunmak. (İnsanlara iyiyi, güzeli, doğruyu, eşitliği, kardeşliği, barışı, sevgiyi, paylaşımı, dayanışmayı öğütleyen inanç sistemleri elbette bu tanımlamanın dışındadır)

 

 

İşte tüm bu gayri insani zihniyet ve saplantılara karşı, "Evrensel insani değerleri" ilke olarak alan, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, demokrasiyi ve en önemlisi "TEMEL İNSAN HAKLARININ"savunulması , her insanın sahip olması ve sahiplenmesi, talep etmesi ve gerektiğinde bu uğurda mücadele etmesi gerekir.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İnsan kendini, doğadaki en akıllı ve en gelişmiş varlık olarak tanımlamıştır. Doğada, doğanın kurallarına göre yaşayan öteki canlılara da vahşi diyor. Oysa insanın, doğanın kurallarına göre yaşayan yabanıl ya da evcil hayvanlardan öğreneceği çok şey var. Bunlardan ilki; hiçbir hayvan aç kalmadıkça ya da herhangi bir tehlikeyle karşılaşmadıkça saldırmaz, yani kan dökmez. İkincisi; kendi türünü öldürmez. Üçüncüsü; yavrunun güvenliği ve sağlığı çok önemlidir. Benzer bir davranış, alakargalarda da görülür. Alakargaların düşmanları yılanlardır. Yuvaya bir yılanın yaklaştığını gören bütün alakargalar oraya toplanır; yuvanın çevresinde uçarak, bağırarak, hatta saldırarak yılanı yuvadan uzaklaştırırlar.

 

doğada yaşayan canlı türleri içindeki en acımasız, en kıyıcı olanı insan. Henüz insan olamamış insan. İnsanın kıyıcılığı konusunda, insanlık tarihinde sayısız örnek var.

İktidar için kardeşini boğduran padişahlar, krallar; kendisi gibi düşünmeyenleri işkence ederek, yakarak öldüren din çevreleri; Hallac-ı Mansur’un, Giordano Bruno’nun ölümleri… İsa’nın çarmıha gerilmesi, kilisenin baskı gücü engizisyonun işkenceleri; İslamiyet’in kuruluşu sırasındaki savaşlarda yaşananlar; mezhep çatışmaları vs. vs. Hangi birini yazmalı? Daha 1993’te yaşamadık mı Sivas katliamını?

İnsan, doğaya egemen oldukça yaşama saygısını yitirdi; yaşadığımız dünyadaki öteki canlıların yaşam haklarını -bitki, hayvan, insan- ortadan kaldırmak için kendinde hak görmeye başladı. Kendi deyimiyle, geliştikçe daha gelişmiş silahlar yapmaya başladı.

Böylece, daha çok sayıda insan öldürme olanağına sahip oldu. İnsan olmayan insan, gözünü kırpmadan kendi türünü, yani bir başka insanı ve daha da acısı çocukları öldürüyor. Örnek mi? İsrail saldırıları altında yaşamaya çalışan Filistinli çocuklar, “kurtlar arasında çıplak” ve hiç yaşamadan ölüp gidiyorlar bu dünyadan. ABD’nin bombaladığı Irak kentlerinde ölen çocuklarınsa hesabını tutan yok.

 

insan olabilmek için, insanca yaşayabilmek için zorlu, örgütlü bir uğraş vermek gerekiyor. Bir de, okumak, okumak, okumak; yaşamın anlamını kavramak ve kendimizi geliştirip değiştirmek için

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İktidar için kardeşini boğduran padişahlar, krallar;

 

Yazıda adım geçtiği için söz hakkı doğdu..))

Şaka bi tarafa..

 

Arkadaşımız haklı..

Bütün bu kötülükleri yapan insan dimi, peki neden insanlar bu kötülükleri yapıyor..

Sizce elkonomimi, ruhsal saplantılarmı, önlenemez ihtiraslarmı..

Eğer bunlarsa, bunlarında sebebi var..

Peki temel ne asıl ne sebep ne...?

Ne nedir ve nedendir..

Acaba kullanıcı hatasımı..?

Kulanıcı kim..?

Kullanma kılavuzu nerede..?

Bu kılavuzu yazan kim..?

 

Saygılar..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Kral x arkadaşım öncelikle senin çözüm önerin ve alternatifin nedir onu öğrenmek isterim. Senin düşüncenin kaynağı, hareket noktansı, temel tözü, esas özü nedir?

Tüm sorunlar ve olumsuzluklar karşısında sence neler yapılmalıdır?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Toplumu kemiren tüm bu gayri insani zihniyet ve saplantılara karşı, "Evrensel insani değerleri" ilke olarak alan, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, demokrasiyi ve en önemlisi "yaşama hakkını" savunan, her insanın sahip olması ve sahiplenmesi,talep etmesi ve gerektiğinde uğrunda mücadele etmesi gereken hakları:

 

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ:

 

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu;

 

İnsanlık topluluğunun bütün bireyleriyle kuruluşlarının bu Beyannameyi her zaman göz önünde tutarak eğitim ve öğretim yoluyla bu hak ve özgürlüklere saygıyı geliştirmeye, giderek artan ulusal ve uluslararası önlemlerle gerek üye devletlerin halkları ve gerekse bu devletlerin yönetimi altındaki ülkeler halkları arasında bu hakların dünyaca etkin olarak tanınmasını ve uygulanmasını sağlamaya çaba göstermeleri amacıyla tüm halklar ve uluslar için ortak ideal ölçüleri belirleyen bu İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini ilan eder.

 

Madde 1- Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler, birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar.

 

Madde 2- Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir görüş, ulusal veya sosyal köken, mülkiyet, doğuş veya herhangi başka bir ayrım gözetmeksizin bu Beyanname ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Ayrıca, ister bağımsız olsun, ister vesayet altında veya özerk olmayan ya da başka bir egemenlik kısıtlamasına bağlı ülke yurttaşı olsun, bir kimse hakkında, uyruğunda bulunduğu devlet veya ülkenin siyasal, hukuksal veya uluslararası statüsü bakımından hiçbir ayrım gözetilmeyecektir.

 

Madde 3- Yaşam, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır.

 

Madde 4- Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır.

 

Madde 5- Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kırıcı davranışlarda bulunulamaz ve ceza verilemez.

 

Madde 6- Herkesin, her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır.

 

Madde 7- Herkes yasa önünde eşittir ve ayrım gözetilmeksizin yasanın korunmasından eşit olarak yararlanma hakkına sahiptir. Herkesin bu Beyannameye aykırı her türlü ayrım gözetici işleme karşı ve böyle işlemler için yapılacak her türlü kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.

 

Madde 8- Herkesin anayasa ya da yasayla tanınmış temel haklarını çiğneyen eylemlere karşı yetkili ulusal mahkemeler eliyle etkin bir yargı yoluna başvurma hakkı vardır.

 

Madde 9- Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

 

Madde 10- Herkesin, hak ve yükümlülükleri belirlenirken ve kendisine bir suç yüklenirken, tam bir eşitlikle davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından hakça ve açık olarak görülmesini istemeye hakkı vardır.

 

Madde 11-

 

1. Kendisine bir suç yüklenen herkes, savunması için gerekli olan tüm güvencelerin tanındığı açık bir yargılama sonunda, yasaya göre suçlu olduğu saptanmadıkça, suçsuz sayılır.

 

2. Hiç kimse işlendiği sırada ulusal ya da uluslararası hukuka göre bir suç oluşturmayan herhangi bir eylem veya ihmalden dolayı suçlu sayılamaz. Kimseye suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

 

Madde 12- Kimsenin özel yaşamına, ailesine konutuna ya da haberleşmesine keyfi olarak karışılamaz, şeref ve itibarına saldırılamaz. Herkesin bu gibi karışma ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

 

Madde 13-

 

1. Herkesin bir devletin toprakları üzerinde serbestçe dolaşma ve oturma hakkı vardır.

 

2. Herkes , kendi ülkesi de dahil olmak üzere, herhangi bir ülkeden ayrılmak ve ülkesine yeniden dönmek hakkına sahiptir.

 

Madde 14-

 

1. Herkesin zulüm altında başka ülkelere sığınma ve sığınma olanaklarından yararlanma hakkı vardır.

 

2. Gerçekten siyasal nitelik taşımayan suçlardan veya Birleşmiş Milletlerin amaç ve ülkelerine aykırı eylemlerden doğan kovuşturma durumunda bu haktan yararlanılamaz.

 

Madde 15-

 

1. Herkesin bir yurttaşlığa hakkı vardır.

 

2. Hiç kimse keyfi olarak yurttaşlığından veya yurttaşlığını değiştirme hakkından yoksun bırakılamaz.

 

Madde 16-

 

1. Yetişkin her erkeğin ve kadının , ırk, yurttaşlık veya din bakımlarından herhangi bir kısıtlamaya uğramaksızın evlenme ve aile kurmaya hakkı vardır. Evlilik bakımından, kadın ve erkek evliliğin sürdürülmesinde, bozulmasında eşit haklara sahiptir.

 

2. Evlenme sözleşmesi, ancak evleneceklerin özgür ve tam iradeleriyle yapılır.

 

3. Aile, toplumun, doğal ve temel unsurudur, toplum ve devlet tarafından korunur.

 

Madde 17-

 

1. Herkesin tek başına veya başkalarıyla ortaklaşa mülkiyet hakkı vardır.

 

2. Hiç kimse keyfi olarak mülkiyetinden yoksun bırakılamaz.

 

Madde 18- Herkesin düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak, dinini veya inancını değiştirme özgürlüğü ile inancını veya dinini topluca ya da tek başına, açık olarak ya da özel biçimde öğrenim, uygulama, ibadet ve dinsel törenlerle açığa vurma özgürlüğünü içerir.

 

Madde 19- Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğüne hakkı vardır. Bu hak düşüncelerinden dolayı rahatsız edilmemek, ülke sınırları söz konusu olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar.

 

Madde 20-

 

1. Herkesin barışçıl şekilde toplanma ve örgütlenme özgürlüğüne hakkı vardır.

 

2. Hiç kimse bir örgüte girmeye zorlanamaz.

 

Madde 21-

 

1. Herkes, doğrudan veya serbestçe seçilmiş temsilciler aracılığı ile ülkesinin yönetimine katılma hakkına sahiptir.

 

2. Herkesin ülkesinin kamu hizmetlerine eşit olarak girme hakkı vardır.

 

3. Halkın iradesi hükümet otoritesinin temelidir. Bu irade, gizli veya serbestliği sağlayacak benzeri bir yöntemle genel ve eşit oy verme yoluyla yapılacak ve belirli aralıklarla tekrarlanacak dürüst seçimlerle belirlenir.

 

Madde 22- Herkesin, toplumun bir üyesi olarak, sosyal güvenliğe hakkı vardır. Ulusal çabalarla ve uluslararası işbirliği yoluyla ve her devletin örgütlenmesine ve kaynaklarına göre, herkes onur ve kişiliğinin serbestçe gelişim için gerekli olan ekonomik, sosyal ve kültürel haklarının gerçekleştirilmesi hakkına sahiptir.

 

Madde 23-

 

1. Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.

 

2. Herkesin, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, eşit iş için eşit ücrete hakkı vardır.

 

3. Herkesin kendisi ve ailesi için insan onuruna yaraşır ve gerekirse her türlü sosyal koruma önlemleriyle desteklenmiş bir yaşam sağlayacak adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

 

4. Herkesin çıkarını korumak için sendika kurma veya sendikaya üye olma hakkı vardır.

 

Madde 24- Herkesin dinlenmeye, eğlenmeye, özellikle çalışma süresinin makul ölçüde sınırlandırılmasına ve belirli dönemlerde ücretli izne çıkmaya hakkı vardır.

 

Madde 25-

 

1. Herkesin kendisinin ve ailesinin sağlık ve refahı için beslenme, giyim, konut ve tıbbi bakım hakkı vardır. Herkes, işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, yaşlılık ve kendi iradesi dışındaki koşullardan doğan geçim sıkıntısı durumunda güvenlik hakkına sahiptir.

 

2. Anaların ve çocukların özel bakım ve yardım görme hakları vardır. Bütün çocuklar, evlilik içi veya evlilik dışı doğmuş olsunlar, aynı sosyal güvenceden yararlanırlar.

 

Madde 26-

 

1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır. İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.

 

2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.

 

3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır.

 

Madde 27-

 

1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.

 

2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının korunmasına hakkı vardır.

 

Madde 28- Herkesin bu Beyannamede öngörülen hak ve özgürlüklerin tam olarak gerçekleşeceği bir toplumsal ve uluslararası düzene hakkı vardır.

 

Madde 29-

 

1. Herkesin, kişiliğinin serbestçe ve tam gelişmesine olanak veren topluma karşı ödevleri vardır.

 

2. Herkes haklarını kullanırken ve özgürlüklerinden yararlanırken, başkalarının hak ve özgürlüklerinin tanınması ve bunlara saygı gösterilmesinin sağlanması ve demokratik bir toplumda genel ahlak ve kamu düzeniyle genel refahın gereklerinin karşılanması amacıyla yalnız yasayla belirlenmiş sınırlamalara bağlı olur.

 

3. Bu hak ve özgürlükler hiçbir koşulda Birleşmiş Milletlerin amaç ve ilkelerine aykırı olarak kullanılamaz.

 

Madde 30- Bu Beyannamenin hiçbir kuralı, herhangi bir devlet, topluluk veya kişiye, burada açıklanan hak ve özgürlüklerden herhangi birinin yok edilmesini amaçlayan bir girişimde veya eylemde bulunma hakkını verir biçimde yorumlanamaz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

  • 2 ay sonra...

Neden hep yalnızlığı seçiyoruz çoğunlukla, neden hep boğulduğumuzu sanıp kaçıyoruz insanlardan? Bu acelecilik bu korku bu kaçış niye? Sevgileri gerçek dostlukları öldürmüyor muyuz hep beraber, sevgilerimizi de öldürecek kadar sevgi katili olmuyor muyuz?

 

Hayatımıza o kadar çok karmaşa ve ucuz değerler girdiki, her gün biraz daha kaos, biraz daha karmaşa içinde yaşamın farkına varmadan kaybolup gidiyoruz. O kadar çok acele yaşıyoruzki hayatı. Bir tabloya bakarken yada bir şiiri okurken bile neyi anlattığını, üzerinde durup düşünmeye fırsat bulamıyoruz.

 

Ve nitekim yaşamak. Tek bir dokunuşta, bir bakışta gizli, hissetmekle kalan sahici değerler... Yapay değerlerimizde büyüttüğümüz, her şeyi lükste,parada, maddiyatta aramanın, hırsın, bencilliğin, çürümüşlüğün gerçek değeri ne olaki.

 

O kadar çok sevgi varki yarım kalan, bu acelecilikten sevgileri bile yaşayamıyoruz, paylaşamıyoruz. Dostluklar bile sahte ve çıkar ilişkilerinden öteye geçmiyor. Farkında mısınız? ne kadar çok özlüyoruz doğal dostlukları ve sevgileri.

 

Peki biz gerçekten dost olabiliyor muyuz insanlara, çıkarsız sevebiliyor muyuz insanları?

 

Siz, siz olun insani değerlerinizi öldürmeyin!

 

Ağlamaksa ağlamak, gülmekse gülmek, hüzünlenmekse hüzünlenmek, sevmekse sevmek. İnsan bir makina değil, duygusuyla, merhametiyle, sevgisiyle insandır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

ne cıkar atesbocegi sansalar bizi

Düşünüyorum da,

Sanırım en büyük korkumuz olduğumuz gibi görünmek.

Yumuşacık kalbimizin fark edilmesi,

Naif yönlerimizin keşfedilmesi,

Cesaretsizliğimizin anlaşılması,

Korkularımızın paylaşılması

Sanki zarar göreceğimizin en büyük işareti.

Kabuklarımızın altında kendimizi saklamakta ne kadar da ustayız.

Ve ne kadar güçlü korunuyoruz, kalkanlarımızın ardında.

Hissedilmeden, el değmeden, sevgimizi göstermeden. Deniz minareleri, midyeler.

Kirpiler ve kaplumbağalar gibi.

Sahi koruyor mu bizi çatlamamış sert kabuk?

Kimse incitemiyor mu duygularımızı, inançlarımızı, benliğimizi?

Yoksa zarar mi veriyor bu ürkeklik, bu kabuk bize?

Hissettiklerimizi gölgeliyor, yansıtmıyor mu gerçek kimliğimizi?

Duygularımızı bastırıyor, el ele tutuşmamızı engelliyor mu?

Eğer bir yıldız gibi ışıl ışılsam ve bir yıldız kadar parlak.

Ne çıkar ateşböceği sansalar beni.?

Belki en hoyrat yürek bile ateşböceğinin

O uçucu, masum, sevimli çocuksuluğuna el kaldırmaya kıyamaz?

Güçlü kapıların arkasına kilitlemesem kendimi,

Korkaklığımı, sevgi isteğimi

En insani yönlerimi kayıtsızca sunabilsem

Bu sert kabuğun ağırlığından kurtulup

Bir kuş gibi uçacağım özgürce.

Anlaşılacağım ve bir ayna gibi yansıyacağım

karşımdakine.

O da çözülecek belki.

Samimi ve güvenliksiz, silahsız biriyle göz göze gelince.

Oysa bir görebilsek bunu.

Kalmadı böyle insanlar demesek.

Güven duygusuna bu kadar muhtaç olmasak.

Kırılmaktan korkmasak. Yaralansak.

Ne olur bir darbe daha alsak.

Yeniden açsak kendimizi, atabilsek kabuğu.

Denesek.

Risk alsak.

Yanılsak.

Fark etmez.

Tekrar, tekrar bıkmadan denesek.

Ve kucaklaşsak yeniden.

Tıpkı eskisi gibi.

Ne olduğunu anlayamadığımız o 15 yıldan öncesi gibi.

O zaman fark edeceğiz.

Ne kadar özlediğimizi birbirimizi.

Neler biriktirdiğimizi,

kaybolan değerlerimizi ne kadar özlediğimizi.

Beraber geldik beraber gidiyoruz oysa.

Vakit az, paylaşmak, sarılmak için.

Yaşadığımız coğrafya zor, şartları ağır.

Yüreği daha fazla küstürmemek lazım.

Sırtımızda ağır küfeler, her gün katlanan.

Ve koşullar bir türlü düzelmeyen.

Sevgiye çok ihtiyacımız var.

Ufukta kara bir kış görünüyor.

Ancak birbirimize sokularak atlatırız o günleri.

Kırın o sert, o ağır kabuklarınızı.

Kurtulun bu yükten. Korumuyor o kabuklar, aksine zarar veriyor bize.

Yalnızlığa mahkum ediyor bizleri.

Hem hepimiz bir yıldızız.

Ne çıkar ateşböceği sansalar bizi

 

 

 

 

Alıntı..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorun değil bişey olmaz,olur böyle şeyler,yeniden yaparız,yenisini alırız,zararı yok bekleyebilir,olsun temizleriz,olsun tamir edilir,ne önemi var canım,sizi tekrar görmek ne güzel,özlettin kendini,tamam ben hallederim,sen bilirsin,nasıl müsaitse,zararı yok biraz geç oluverir......Bunları sık kullanın işe yarar :)

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sorun değil bişey olmaz,olur böyle şeyler,yeniden yaparız,yenisini alırız,zararı yok bekleyebilir,olsun temizleriz,olsun tamir edilir,ne önemi var canım,sizi tekrar görmek ne güzel,özlettin kendini,tamam ben hallederim,sen bilirsin,nasıl müsaitse,zararı yok biraz geç oluverir......Bunları sık kullanın işe yarar :)

 

Buzlu RAKI sence bu biraz yapmacık olmazmı?

 

Paylaşımın için teşekkürler SeDatsan , insanlar herşeyi birbirinden beklediği sürece hiç birşey düzelemez. Herkes "ben tek başıma ne yapabilirim ki? " düşüncesinde .Bu düşünceden sıyrılamadığımız sürece hiç birşey düzelemeyeceği gibi çok daha kötüye gidecek ve gidiyorda...İnsan kendi kıyametini kendi hazırlarmış.Dünya da elbet birgün üzerinde olan bitene isyan edecektir...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

kır çiçeklerini

 

Gül için dikenine katlanabileceklerini söyleyenlerdir, kır çiçeklerini göremeyecek kadar güle bağlanmış olanlar. 'Gül' derler, başka bir şey demezler üstüne...

Ömürleri güllere ulaşmak için tükenirken, ehemmiyet vermezler, ayak altında kalan, gül kadar narin, gül kadar güzel ama güzelliği fark edilmeyen kır çiçeklerine. Mutlu olma sevdasına düşmüşlerdir kendilerince. Mutlu olmak için zorluklara katlandıklarını bile söyleyebilirler. Onlar için güzel bellidir artık.

 

Takvim yaprakları birer birer düşerken, kimi zaman yol katedemediklerine üzülürler. Oysa güzellikler yanıbaşlarındadır her zaman, ama onlar her zaman güzellikleri uzakta aramak sevdasındadırlar. Uzaktaki kıymetlidir; zorluklarla elde edilen değerlidir; aradığında elinin altında olmayan güzeldir, derler.

 

Yanıldıkları tek nokta var: Onlar hep uzaklara bakarken, birileri katlanmıştır, onun güzel bulmadıklarına, birileri kıymet vermiştir kır çiçeklerine...

 

Mutlu olmak için, gelecek bir yarını beklemezler. Ayaklar altında ezilenlere ehemmiyet verip, onlardaki güzelliği fark edip, yarını beklemeden, bugünden mutlu olmaya başlayanlardır onlar. Bir kır çiçeğinin güzelliği onlar için yeterlidir. Gülde gönülleri varsa bile, onlara ulaşmak için ömür tüketmekten korkarlar ve kır çiçeğindeki gül güzelliğini fark ederler.

 

İnsan her zaman güzeli ister, güzel hastasıdır. Güzele ulaşmak için ömrünü feda eder. Oysa bir baksa etrafındakilere, mutlak bir güzeli fark edecektir. Ama tek bir düşüncenin kavanozunda kapalı kalmıştır. Güzeli ararken, ezerek geçtiği bir başka güzeli fark edemeyecek kadar kördür artık. Oysa bir çevirse uzakta takılı kalan gözlerini; gönül rahatlığı ile bir taksa farklı güzellikleri de görme gözlüğünü... Hayatına renk verse, kır çiçeklerinden demetlenmiş bir demetle... Hayatını güzellikler yönüne değil de, güzellikleri hayatın yönüne çevirmeye çalışsa... Bir görebilse kır çiçeğinin gül tarafını... Bir görebilse, hayal pınarının çeşmesinin değil de suyunun önemli olduğunu... Yetinse elindeki ile, güzelliğini bulmaya çalışsa elindekinin. Sevdiklerini gül demetleriyle mutlu edebilme fikrini atsa kafasından. Bir gün de kır çiçeği toplasa, sunsa sevdiklerine... Hayatını gül arama yolunda feda edeceğine, görse kır çiçeğinin gül yanını... Bir fark etse ayaklarının altındakileri, bir ehemmiyet verse kır çiçeklerine. 'Sonuçta ikisi de çiçektir. Gül herkesçe güzeldir, kır çiçeği de bence güzeldir.' dese. Uzaklara bakmaktan, güle ulaşmaktan dermansız kalacağına, bu enerjiyle kır çiçeğini sevmeye ve sevdirmeye çalışsa; bu güzelliği sevdikleriyle paylaşsa. Güle ulaşma arzusuyla koşturanlara gösterebilse kır çiçeğinin gül yanını. Anlatabilse gül için ömür tüketmenin boş olduğunu...

 

Gül güzeldir; ama sevgi mevsimi geçtikten sonra, gül için koşmanın bir anlamı kalmayacaktır. Öyleyse hiç vakit kaybetmeden al eline bir demet kır çiçeğini, onun sana sunduğu mutluluğu görmeye çalış. Çünkü hayat, mükemmeli aramaya yetecek kadar uzun değil!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

SeDatsan

ileti Jan 4 2006, 03:01 PM

İşte tüm bu gayri insani zihniyet ve saplantılara karşı, "Evrensel insani değerleri" ilke olarak alan, eşitliği, adaleti, özgürlüğü, demokrasiyi ve en önemlisi "TEMEL İNSAN HAKLARININ"savunulması , her insanın sahip olması ve sahiplenmesi, talep etmesi ve gerektiğinde bu uğurda mücadele etmesi gerekir.

 

Teşekkürler SeDatsan , İyi bir konu açtın,

güzel paylaşımlarla bizler için çok yararlı noktalara ilerliyeceğini düşünüyorum...Eline,diline,beynine sağlık..

 

 

TANİA HAYDE Gönderilme Tarihi Mar 9 2006, 10:10 PM

baştan sona bütün iletilerin tekrar tekrar okunması gereken bi başlık bence

 

 

paylaşımlarınız için teşekkürler arkadaşlar clover.gif

 

 

Aynen, hele konu ilerledikce tadına doyulmuyacak galiba...

 

Her farklı bakış açısı ve dünya görüşünün aynı potada,insan sevgisinde buluşması,

İnsani değerlerimizi, paylaşmak, kavramak, geliştirmek.....açısından çokyararlı bir paylaşım olacak diye düşünüyorum...

 

 

Sorun değil bişey olmaz,olur böyle şeyler,yeniden yaparız,yenisini alırız,zararı yok bekleyebilir,olsun temizleriz,olsun tamir edilir,ne önemi var canım,sizi tekrar görmek ne güzel,özlettin kendini,tamam ben hallederim,sen bilirsin,nasıl müsaitse,zararı yok biraz geç oluverir......Bunları sık kullanın işe yarar :)

 

bu ne demek şimdi biraz daha açarmısın...?...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

-Ne oluyor bu insanlara, neden dostluk, kardeşlik ve barış içerisinde huzur içerisinde yaşanmıyor?

 

-Neden ülkeler işgal edilip, savaşlar çıkartılıyor?

 

-Neden insanlar, ufacık masum çocuklar bile öldürebiliyor?

 

-Ne için doğa kirletiliyor, Dünyanın ekolojik dengesi bozuluyor ?

 

-Ozon tabakası deliniyor,

 

-Sular, kimyasal maddelerle kirletiliyor, bitki örtüsü ve hayvan türleri yok ediliyor.

Ne için mi?

 

Çok açık aslında.

 

b]

 

 

ne oluyor bu insanlara???...

aslında dönüp ilk önce kendimize bakmalıyız.. herkes kendine dönüp bir baksa özüyle hesaplaşsa bunların hiç biri olmazdı herhalde..Belki de asıl sorun neden insanlar dememiz?

Ben ile değil de İNSANLAR,BAŞKALARI diye başlamamız cümlelerimize..

 

tabii daha bir çok sebebi var bunların.

 

ama benim aklıma su geliyor ki.. mesela insanın kendi hasletlerini suistimal etmesidir derim ben..

 

Mesela HIRS...Allah bize hırsı neden vermiştir ?

neden böyle bir kabiliyete sahibiz?

 

bunu irdelemeliyiz..acaba insanları ezip geçemek ve kırmak için mi?

yada güzelliklere , doğru yola ulaşma yolunda hırslı olma adına mı?

 

Yada Nefret ?

İnsanlara dehşet saçalım diye mi bu haslete sahibiz acaba?

yada karşımıza çıkan haksızlara karşı bugz etme adına mı?

 

Yada sevgi?

Yada kibir?

yada hoşgörü?

 

bunlar bize ne için verilmiş?

ama bizler hangi yollarda tüketiyoruz...???

 

Bizler bu hasletlerimiz ne için kullanıyoruz?

neleri seviyor ve nelerden nefret ediyoruz?

yada nelere hoşgörü gösteriyoruz?

 

acaba doğru yolda mı kullanıyoruz?

 

benim zannımca sorun burada...

 

Allah yar ve yardımcınız olsun....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu arkadaşımız olaya sadece din boyutu ile bakmayı yeğlemiş. Kendi kişisel görüşü elbetteki sadece kendisini bağlar.

Ancak dünyanın sadece sizden ibaret olmadığı gerçeğini artık görmek gerekir. Burada sözü edilen sorun yerel bir sorun olmayıp tüm dünyayı ve tüm insanlığı ilgilendiren evrensel boyutu olan bir sorundur.

 

O yüzden bakış açımız da, soruna yönelik teşhisimiz de, çözümümüz de evrensel nitelikte olmalıdır.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.