Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

Evet yanlısı kim yapıyorsa bu yanlıstır. BUna sonuna kadar katılıyorum. İsmi cismi fikri rengi gorusu ne olursa olsun. Yasalarımız vardır. Bunları uymayanları denetlemekle gorevli yetkili mercilerimiz vardır. Bu konuda bir sorusturma acılmısmıdır? Bilgidim kadarıyla evet... Sonucta bir aykırılık bulunmusmudur? Hayır.. Bunun uzerine bu suclamaları ortaya atanlarla ilgili iftira davaları acılmısmıdır? Evet.. Peki bu iftira davaları sonuclanmısmıdır? Hayır... Cunku bakanlık burokratların sorusturulmalarına izin vermedigi icin, yetkili merciler gorevsizlik kararı vermiştir...

Yanlıs kim yapıyorsa yanlıstır..!!!!

 

Kanalturke aktarılmıs bir para miktarı vardır. Bunu aktarılma sekli, bu paranın miktarı, karsılıgında yapılan işin hüviyeti işte bunu tartırıyoruz.. Bir sene once neyi tartıstık? Sİmdi neden tekrar ediyoruz? Son 4 senedir maliye mufettişleri her hesabını tek tek inceledikleri bir firmanın hakkında boylesine ciddi bir durum varken, neden bir sene once savcı suc yoktur dediginde daha ust makamlara basvurmamıstır?

 

Yargıtaydaki dosyanın sümen altı edilmesi iddiası oldukca ciddi bir iddiadır. Bu durumda yargıdaki bu davaya bakan kişileri denetlemekle sorumlu olanlar kimlerdir? Bizzat maliye bakanlıgının taraf oldugu bir konuda maliye bakanlıgı neden geri atmıstır? Bir sene once basbakan kimdi? hukumet kimin elindeydi? Cumhurbaskanı kimdi? Devlet denetleme kurumu kimin emrindeydi? Bu tur yolsuzluk iddialarını sorusturmakla gorevli olanlar kimlerdir? Neden o zaman hicbiri ses cıkarmamıstır? Neden bugun bu iddia ortaya atıldıgında, yargıtay bassavcısı hemen acıklama yapıp suc unsuru olmadıgnı soylediginde bu konunun daha cok ustune gidilmedi? Tum bu acıklamalara ragmen maliye bakanlıgı sessiz kalırken özellilkel alıntı yaptıgınız gazeteler ve yakın medya surekli bu konuyu kaşıyıp gundemde tutuyorlar? Madem bu kadar ciddi iddialar var neden devlet devreye girmiyor? Bildigim kadarıyla hala bir dava acılmadı... Neden acılmıyor?

 

bildigim kadarıyla siyasi partiler kendi ic yonetimlerinde yaptıkları işlerde, reklam gibi tanıtım gibi propaganda araclarını kiralamak ve satın almak gibi kamu ihale kurumlarına tabi değildir. Ben bu gune kadar ne akp ne dsp nede diger partilerde boyle bir ihale acıldıgını duymadım. genelde her parti kendine yakın duran firmalara bu işleri verir. Kimse buna ses cıkarmaz. Ama konu chp-kanalturk olunca muthis bir yaygara kopuyor...

 

Yandas medyadan kastımız, gozlerini kulaklarını ve agzını kapatıp, sadece sahibinin soylediklerini soyleyip yazan cizen medyadır. Bir muhalefet partisinin yandası olmanın avanatajlarını sıralarsanız sevnirim. Ama iktidardaki partiye yakın durursanız bunun faydalarını sokaktaki cocuklar bile sayabiliyor... Bu sanırım kimseyi rahatsız etmiyor olmalı...

 

Fatura tarihlerinde yada tutarlarında bir yanlıslık yada bir oynama varsaki bu ciddi bir suctur bunu birinci dereceden takip edip ispatlamakla yukumlu olan kurum Maliye bakanlıgı ve mufettişleridir. neden o bakanlık ve mufettişleri sesini cıkarmazken ellerinde sadece iddialar bulunanlar surekli bunu haber yapıyor? Suc duyurusunda bulunsunlar, yetkili makamlar incelesin.. Neden boyle yapılmıyor?

 

BU arada ben maliye bakanlgının gidipte akp ve yakın medyası arasındaki ilişkileri arastırdgınıd, verilen paralarla alınan işlerin sorusturuldugunu hic duymadım.. Bunu arastırıp varsa dogruları ve yanlısları haber yapması gereken kim? Sanırım yeni şafak gazetesi sadece chp-kanalturkle ilgileniyor.. Bahsettigim yandaslık boyle bir durumdur... Eger akpnin hesapları dogru ve durustse cıksınlar bunuda haber yapsınlar.. Gostersinler millete ne ne kadar duzgun bir parti olduklarını...

 

Basbakan yakınlıklarıyla bahsetmekten daha dogal ne var merak ediyorum.. 2 sene boyunca baska bir televizyon ekranından akp sözculugu ve savunuculugu yapan gazeteciler basbakanın damadının televizyonuna mudur olarak atanıp binlerce dolarlık maaslar alıyorlar... Akpli belediyelere yakın duran iş adamları her turlu ihaleyi alıyorlar, bizzat basbakanın ve bakanların akrabaları en ballı en karlı ucu devlete dayanan işleri alıyorlar... En basit haliyle hukumete muahlif bir yazı yazdıgnız anda sizi ergenekoncu diyerek fişliyorlar... O yuzden kusura bakmayıan ben nerde akpyi bu kadar atesli savunan birni görsem cıkarı nedir diye dusunmekten geri duramıyorum.. CUnku hepsi bir yerlere gelip gemisini yurutuyor.. yanılıyorsam düzeltin...

 

şimdi sadece sunu dusunelim. Para hareketini, parti adını, kanal adını bırakalım... Verdigniz son örnekteki film sahnesi gibi.. :

 

yukarda verilen Yeni şafak haberinden bazı noktalar sanırım dikkatinizi cekmedi... Belkide goremediniz bilemiyorum..

 

Bazı sanatcıların gorusleri alınmıs. BU kadar paraya bu belgesel cekilirmi diye.. Bir cok sanatcı konusmus... Ortadaki sanatcılar kendilerine sorulan basit bir soruya gayet ictenlikle ve durustce cevap vermişler. Peki yeni safak gazetesi gidip kanalturke sormusmudur.. kardesim bu kadar paraya bir belgesel cekilmez siz ne yaptınız diye? Ben bu soruya rastalamadım.. peki chpye sorulmusmudur? bu kadar para bir belgesele verilirmi diye? BUnada rastalamadım...

 

Televole diye bir magazin programı vardı hatırlarsınız belki...

O programda ortaya bir dedikodu atılır, iki kişi arasında gecen bir konudan bahsedilir... Resimlerle goruntulerle bu dedikodu şişirilir sonrada o konudaki iki kişi dısında 3. ve 4. kişiye konu anlatılır ve fikirleri alınır... Bu fikir alısverisi 5,6,7. kişilere kadar uzardı. Ve mutlaka bu soruları alan kişilerin bazıları abartılı cevaplar verirdi. BU cevabı alan televole ekibi konu olan iki kişiye bu abartılı cevabı gosterip ortaya polemik cıkartılırdı... Ama bu polemik cıkana kadar kimse gidip o iki kişiye soru sorma geregi duymazdı.. Sonra bunun adına habercilik denirdi... Yeni safakın yaptıgıda boyle birsey olmuyormu? ONce camur at, baktınki izi kalmıyor, baskalarını kullan... Sonra kenara cekil, insanların kafasında soru isaretleri bırak...

 

Aramızda Sinema yada medya konusunda egitim almıs arkadaslar varsa keske buraya gelip kucuk bir acıklama yapsalar... O gazetede verilen karsılastırmalar oldukca ilgi cekici...

Recep İvedik- Chp belgeseli.....

 

Deniyorki su film su kadar bu film bu kadar cekldi boyle bir belgesel icin neden bu kadar para harcandı...

Bir film ve bir belgesel karsılastırılması ne kadar dogru hic dusundunuzmu?

Mesela Babam ve oglum filmi icin kime ne kadar telif ucreti ödendi?

Yada vizontele tuba filmi icin yılmaz erdogan hangi sanatcıya kuruma yada kurulusa ne kadar telif ödedi?

Yada recep ivedik filminde kullanılan materyaller icin kime ne kadar telif ödendi merak ediyorum? Simdi diyeceksiniz ki o filmlerde telif ödemenin ne ilgisi var..?

 

Evet ne ilgisi var? Bİr film cekmek istedignizde, elinizde senaryo olur, oyuncularla anlasırsınız, yapımcılarla ve teknik konulardaki uzmanlarla anlasırsınız, artından techizat ve ekiman satın alrısınız. Gereken iş gucunu de temin edince reklam ve pazarlama maliyetiyle size bir tutar cıkar.. BOylece filminizin ne kadar maloldugunu gorursunuz...

 

Peki bir belgesel film icinde aynısımı gerekiyor? Bunu hic dusundunuz mu? Sanırım bunun nasıl oldugunu anlamak icin bir sinemacı olmaya gerek yok.. Basit mantık yurutelim...

3 Saatlik recep ivedik filmini dusunun... Butun maliyetleri toplam 1 milyon dolar olmus...

Simdi siz 80 yıllık gecmisi olan bir parti icin yapılan bir belgeseli dusunun... BU belgesel icinde bir senaryo yazılması gerekecek.. Cunku elde edilen bilgi ve dokumanların hangi sırayla neye gore verilecegi bu senaryo taslagında belirtilir.. YAni sıradan bir filmdeki gibi senaryonuz olacak.... Bazı yerlerinde canlandırma yoluna gidilebilir bunun icinde oyuncu ve teknik ekiple calısmak gerekir... Aynı sıradan bir filmde oldugu gibi... Elbetteki bu cekilen filmlerinyapım ve montaj asamasıda sözkonusu. Bunun icinde bir iş gucu ve techizat gerekecektir.. Yani sıradan 1 milyon odlarlık bir filmde oldugu gibi....

 

Basit dusunelim 3 saatlik bir film icin 1 milyon dolar harcanıyor... 11 Dvd formatında bir belgesel icin 5 milyon dolar harcanıyor... Bir dvd formatı yaklasık 3,5 saat diyecek olursak. yaklasık 38 saatlik bir yapımdan bahsediyoruz....

Yani normal bir matematik hesabıyla bu belgesel tek dvd yani sıradan bir film boyutunda olsaydı maliyeti yaklasık

130 bin dolar olacaktı.... Şİmdi lutfen bir dusunun... Ve gazetenin verdigi ornekleride bir dusunun... 131 bin dolarlık bir belgeselden bahsediyoruz bölüm basına.... Bundanmı rahatsızlık duyuyorsunuz?

 

Tabiki bu verdigim son hesap ne kadar basit ve mantıklı gorunuyorsada dogru değildir. Belgeselleri normal sinema filmlerinden ayıran en önemli özellik, bilgi, birikim, yazılı ve görsel yayınlar, belgeselin konusuna göre tarihi, yerine gore kişilere dayalı baska kaynaklar, daha once yapılmıs olan belgeseller, yazılmıs kitaplar, benzer konulardaki arastırmalara dayandırılabilmesidir. Yani sanatsanlıktan cok bilimsellik ve gerceklik sözkonusudur.

 

Özellikle edebiyat bölümünü takip eden arkadaslar neden bahsettigmi iyi bileceklerdir. Telif ve kullanım hakkı diye bir yasal duzenleme vardır. Bİr kişi sahip oldugu eser yada kaynakların kontrolunu isterse yasalarla kendi uzerine alabilir. Kendi yasal izni olmadan bunu baska kimseye vermez yada devretmez.. Örnegin bir şairin şiirlerini baskalarının kullanmasına bundan menfaat saglamasına izin vermek istememesi gibi... Bu en dogal hakkıdır... Eger siz tarih icerikli bir belgesel hazırlıyorsanız sizin işinize yarayacak materyallerin kullanım hakkını satın almanız gerekecektir. KUllandıngız kaynaklar icin birilerine bunun bedelini ödemek durumunda kalabilrsiniz. 11 Dvd formatında tarihi bir belgesel hazırlıyorsanız ve bunu tarihi gerceklere dayandırmak istiyorsanız buna mecbursunuz... YOksa o belgesel olmaz sadece propaganda amaclı yapılmıs bir rekalm filmi olur. O zamanda gidip recep ivedikin ekibini kiralarsınız. Cok ta iyi kar edersiniz...

 

Yeni safak gazetesinin benzetmesi tamamen yanlıs daha kötüsü yanıltıcıdır.. Cunku elinde baska ortaya atabilecegi koz kalmamıstır. Ne yazıkki sizin gibi degerli arkadaslarımızda bu gazetetden alıntılar yapıp konuya alet oluyorlar.. Bundan üzüntü duydum... Keske sadece yeni safak gazetesini okumasaydınız.. Keske chp yada kanalturku arastırsaydınız.. Onlarıda dinleseydiniz...

 

Kanalturk televizyonu bu belgeseli hazırlamak icin yaklasık 2 sene ugrasmıs. Bu konuyla ilgili 40kişişilk bir ekip kurmustur.. Sonucunda ortalama 5 bin saatlik kayıt ve cekim yapılmıstır... Burdan kısaca bir maliyet hesabı cıkartabilirsiniz sanırım. İşin can alıcı yanı ise bu belgeselde kullanılan materyaller ve kaynaklar icin 500 bin dolar ile 1 milyon dolar arasında bir kaynak kullanılmıs olmasıdır....

 

söz konusu haberde verilen örnek filmlerin, boyle bir belgesel yapımla karsılastırımalarının amacı nedir? Konusulan yazarlar yapımcılar ve sinemacılara soru sorulurken bu kriterlerden bahsedilmişmidir? BU boyutlardaki yerli ve yabancı belgesellerin yapımlarından örnekler verilmişmidir? Yoksa amac aslında haber yapmaktan öte baska birseymidir?

 

Sİmdi bu yazdıklarımdan sonra lutfen bir kez daha dusunun... baskaları yolsuzluk yapıyor bende yaparım kimse ses cıkartamaz mantıgıyla yazmıyorum ben... ONlar yaptı bende yaparım demiyorum cunku bunu zaten akp iktidarı son altı yılda cok defa yaptı... yandaslarıda yaptı hala yapıyorlar...

 

İsimleri sıfatları renkleri unutun kapatın gozlerinizi. Verdigim kriterleri dusunun... Sİnemacı olmaya gerek yok...

80 yıllık tarihi anlatan bir belgesel yapılıyor. Ulkemiz sartlarında... 38 saatlik bir yapım... Bİnlerce saat kayıt, onlarca figuran, teknik kadro ve iş gucu.... ödendigi soylenen once 1 milyon dolar sonrada 5 milyon dolar olan para....

 

herkes yiyor ben neden yemiycem demiyorum bunu asla demem...

Kim, kimi kayırıyor ve kim kime haksız bir kazanç sağlıyorsa ve bu bir şekilde halkın cebinden çıkıyorsa Allah onların *******... !!!!

 

Durmak Yok Yola Devam...!!!!

  • 3 hafta sonra...
Gönderi tarihi:

Vay sen misin etine buduna bakmadan AKP'ye kafa tutmaya kalkan dendi ve AKP İktidarı, küçücük Kanaltürk'ü 'bitirme' planında önce Maliye'yi kullandı. Onlarca müfettiş bir yıldır ablukaya aldı kanalı. Yetmedi, reklam verenlere tek tek telefon açtırıldı, gözdağı verdirildi.

 

Derken RTÜK sopası devreye girdi, dünya medya tarihine geçecekcezalar kesildi. Son darbeyi, üç gün boyunca reklam yasağıyla indirdiler. Neymiş efendim? Yolsuzluk ve Yoksulluk programında bir tekzip 20 saniye sonra döndürülmüş. Ama döndürülmüş, hem de gecikmeden dolayı özür dilenerek bir kez daha döndürülmüş. Hiçbir biçimde cezayı hak etmiyor

Kanaltürk. Hele 20 saniyelik bir gecikmeye, üç günlük reklam

kesintisi, insafsız bir infaz!

 

İnfazcı niçin RTÜK? Çünkü Tuncay Molloveisoğlu, ki bence Uğur

Mumcu'dan sonra Türkiye'nin en iyi araştırmacı gazetecisidir, Yolsuzluk ve Yoksulluk programında Almanya'daki Deniz Feneri Dern eği ve Kanal 7'ye yapılan baskınla tutuklanan yöneticilerini gündeme getirdi. Alman polisi,Deniz Feneri'nin 'yoksullara yardım' diye topladığı 14 milyon euro'nun kayıp olduğunu ve bu paradan 7 milyon euro'nun Kanal 7'nin Almanya şubesi

Euro 7'ye aktarıldığını tespit etmişti! Ama Tuncay Mollaveisoğlu

araştırmayı derinleştirince:

 

RTÜK başkanı Zahit Akman'ın Kanal 7'nin kurucuları arasında olup, bu görevinden ancak RTÜK üyesi seçildikten sonra 30 Eylül 2005'te ayrıldığıve... Kanal 7 hisselerini Alman polisi tarafından tutuklanan Deniz Feneri Derneği Başkanı Mehmet Gürhan'a devrettiği, iddiasına da ulaştı. Hem de belgeleriyle!

 

Belgelerle destekli bu iddia, CHP'li Milletvekili Emin Koç tarafından meclis gündemine taşındı ve Devlet Bak anı Beşir Atalay'ın önünde soru önergesi olarak duruyor.

 

Zahid Akman'ın RTÜK'ü, işte başkanına yönelik bu yolsuzluk iddiası yüzünden infaz ediyor, Kanaltürk'ü. Ve iddianın ucu kimbilir kimlere dayanıyor ki kaybolan 14 milyon euro'luk 'yoksul yardım' larında, AKP İktidarı da Kanaltürk batınca rahat bir soluk alacak.... mı dersiniz ?

 

Fos büyüklük var, pos büyüklük var. AKP'ninki fos büyüklük.

Yoksa bu kadar korkar mıydı, küçücük Kanaltürk'ün posundan?

Gönderi tarihi:

Kanal-Türk'ün ana haber programını izliyorum.

 

Kameraman bir Tuncay Özkan'ı çekiyor yakın çekim… Bir, kanalın genel yayın müdürünü…

 

Titreyen sesler, küfür, kıyamet, hakaret dolu sözler, buğulanan gözler ve kameramanın hiçbir şeyi kaçırmama telaşı üst üste, alt alta, her şey ve hepsi birbirine karışıyor… Tıpkı, Kanal Türk'ün, tıpkı Tuncay Özkan'ın, tıpkı Bizkaçkişiyiz adı verilen "platform'un Türk siyasi hareketi içinde yarattığı kafa karışıklığı gibi…

 

Kişisel bir sohbette dahi kolay kolay söylenemeyecek hakaret dolu sözleri bağıra çağıra haykırıyor Tuncay Özkan…

 

- Evet ben sattım Kanal Türk'ü, diyor.

 

- Ben sattım, çünkü…

 

Elinde iki adet kağıt var Tuncay Özkan'ın. Birinin Vergi dairesinden geldiğini söylüyor, ötekisinin ise, SSK'dan…

 

- İşte bu yüzden sattım televizyonu…

 

- Çünkü, yarın bu kurumlara borçlarımızdan dolayı icrada satılacaktı Kanal Türk…

 

Böyle diyor.

 

Ve yayın süresi içinde Kanal Türk'e arka çıkmayanlara veriyor, kalayı… Veriyor hakareti!

 

İnsan, bir kez daha üzülüyor Tuncay Özkan'ı dinlerken, seyrederken.

 

Ve düşünüyor…

 

Bir duygu seli içine gömülme konumundan yavaşça kurtularak, aklın aydınlığı ile bakıyor olup bitenlere… Ve bir şeyleri görmenin zamanının gelip, geçmekte olduğunu (da) bu arada fark ediyor.

 

Tuncay Özkan, bir şey daha söylüyor ekran başındakilere:

 

- Yeni bir televizyon alacağım; yeni bir siyasi parti kuracağım; köy köy dolaşacağım… Bu mücadele bitmedi daha…

 

İçinde yaşadığımız sürecin ciddiyeti, hepimizi, zorunlu olarak soğukkanlı olmaya ve her olayı, her yazıyı ve her söylemi dikkatli bir akıl süzgecinden geçirmeye doğru iteliyor.

 

Bir duygu seli biçiminde ekranlardan bizlere doğru yöneltilen "olay"ları… tekrar ve tekrar gözden geçirmemiz gereğini önümüze koyuyoruz. Ve (yeniden) dikkatlice düşünüyoruz:

 

- Ne için icraen satılma durumuna gelmiş Kanal-Türk?

 

- Devlet'e olan vergi borcu ve SSK'ya olan çalışanların pirim borcu için…

 

İlginç!..

 

- Peki niçin ödenmemiş bu borçlar?

 

- Çünkü, kanala kimse ilan vermemiş...

 

- - Peki Ulusal Kanal hemen hemen hiç ilan almadan yıllardır nasıl sürdürüyor yayınını? Bu nasıl oluyor? (Cevaplanması gereken ciddi bir soru bu.)

 

Diğer önemli bir nokta…

 

Kanalı satın alan Fettullahçı Akın İpek, neden bir gün sonra icra ihalesine girmiyor da, gelip Tuncay Özkan'dan satın alıyor televizyonu?..

 

Bu noktada iki şık var:

 

1.- İcra ihalesinde Kanal Türk çok daha yüksek bir bedele satılabilirdi. Akıp İpek, erken davranıp, daha az para ile, iyi bir yatırım yaptı. Ama bu durumda da, Devlet alacağının tamamına kavuşamamış oldu. (Bu konu da cevaplanması gereken diğer bir soru!)

 

2.- Akın İpek'in parası çok… Kanal Türk'e destek çıktı…

 

Ne dersiniz? Biz, bu olasılığa, "olmaz", demek eğilimindeyiz. Geçiyoruz.

 

Peki kim bu Akın İpek?

 

İşte bu nokta çok önemli!..

 

Çünkü Tuncay Özkan, defalarca teşekkür etti bu kişiye ve şirketlerine… Sağ olsunlar, dedi; Var olsunlar, buyurdu.

 

Gelelim mi, Kanal Türk'ün defalarca teşekkür ederek, göklere çıkarttığı bu kişi ve şirketlerinin kim olduğu meselesine…

 

Sanırız, önümüzdeki günlerin medya haberleri, bu kişilerin kim oldukları konusundaki geniş açıklama ve bilgilere sahne olacaktır.

 

Biz sadece kısaca, birkaç not düşmekle yetineceğiz… Arkası mı?... Arkası yarın…

 

Hatta, yarından da yakındır bu haberlerin!..

 

Buyurun kısa (ve oldukça önemli) bilgi notlarına… Haberi birlikte okuyoruz:

 

 

 

Tuncay Özkan, sahibi olduğu Kanal-Türk'ü Fethullahçı Akın İpek'e sattı. Borsa'ya gönderilen açıklamaya göre Koza Davetiye ve Bugün Gazetesi'nin sahibi Hamdi Akın İpek, Kanal-Türk hisselerinin yüzde 99.99'unu satın aldı. Hamdi Akın İpek'in Kanal-Türk'ü borçlar ve 20 milyon dolar karşılığı satın aldığı belirtiliyor.

Peki Kanal-Türk'ü satın alan Hamdi İpek Akın kim?

Hamdi İpek Akın, Fethullah Gülen'i gençlik yıllarından bu yana tanıyor.

 

Fethullahçı çevrelerde Gülen'in iki numaralı adamı olarak biliniyor. Bugün gazetesi ile Eti Gümüş'ün sahibi olan İpek, Ankara'daki Fethullah Gülen okullarının yönetim kurulunda yer aldı.

 

Bugün Gazetesi'nin kime ve neye hizmet ettiğini bilmeyenler varsa eğer, bir zahmet, bilenler bilmeyenlere anlatıversin…

 

Biz bu filmi daha önce de bir yerlerde görmüştük, gibi bir his var içimizde… Hani bir kanalın sahibi olup, sonra partisini kuran ve seçimlere "bir Bölen" olarak katılan birileri vardı?..

 

- Kimdi o?..

 

..............................

Gönderi tarihi:

Bir bölen olarak ima edilen adamın yaptıklarına bir bakalım...

 

Cumhuriyet mitinglerine öncülük etti Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en katılımlı halk hareketine öncülük etti.

 

Emin Çölaşanı hürriyetten kovdular Çölaşan'a destek verdi.

 

Chp'ye verdiği desteği bilmeyen zaten yok kurultaya katıldı ve canlı yayınla kurultayı yayınladı.

 

22 temmuz seçimlerinden önce sol kesim Chp sağ kesim Mhp diye bağırdı.

 

Cumhuriyet gazetesine saldırdılar, İlhan Selçuğu içeri aldılar ne yaptı Tuncay Özkan diğerleri gibi büyüklenmedi bütün varlığı ile destek oldu.

 

Peki bu adı geçenler bu kanala ne gibi destek oldular bu adı geçenler Cumhuriyet mitinglerinde neredeydiler?

 

Bir bölen olarak gösterilen adam bu ülkenin bir arada tutulması için malı ve canı ile ortada.

 

Ben Tuncay Özkan taraftarı değilim ama objektif bir gözlemle baktığımda gördüğüm manzara budur, benim buradan çıkardığım sonuç şudur:

 

1) Türkiye'de sol kesimin çoğunluğu kibrine yenilmiştir.

2) Chp halktan kopmuştur.

3) Sözde bazı aydınlar sadece yazıp çizmişler ancak asla somut bir eylemde varlık göstermemişlerdir.

4) Tuncay Özkan adı birilerini fena halde rahatsız etmiştir.

5) Demek ki sol Türkiye'de bitirilmek için kendi eliyle çalışmıştır.

 

Mustafa Kemal'in yolunda olmak demek emperyalizmle maddi manevi savaşmak demektir peki nerede solcuların dayanışması? Neden birlik olamıyorlar? Neden Mustafa Kemal'in yaptıklarını yapmıyorlar? Neden yapmadıkları gibi yapacak olanlarada izin vermiyor ve yok etmeye çalışıyorlar?

 

Türkiye'de Mustafa Kemal'in ilkelerini yeniden hayata geçirecek ve devrimleri canlandıracak bir parti kalmış mıdır? Chp halkın partisi midir Baykal'ın partisi midir, arkasında bu kadar büyük bir kitle olan Tuncay Özkan'ı neden almaz Baykal Chp'ye? Yoksa ben Chp'yi iktidar yapmam yapacak olanada göz yummam mı demektedir.

 

Cumhuriyetçiler için madem bu kanal çok önemliydi neden reklam vermediler Cumhuriyet gazetesi KanalD'ye reklam verdiği kadar Kanaltürk'e neden vermedi?

 

Satttı Fethullahçılar aldı bunu söylemek kolay Cumhuriyetçi bir zengin çıktıda satmadılar mı? Bizim gibiler böyle birbirimizi sırtımızdan bıçaklarken düşmanı başka yerde aramanın gereği yok zaten.

 

Yıllardır sol hareketin neden bir yere varamadığı bugün lamba gibi ortadadır.

 

ve son bir dipnot: Türkiye'de yeşil sermayenin eline geçmemiş bir şey var mıdır kimin elektiriğini kullanıyoruz, kimin telefonunu kullanıyoruz, kimin gıdasını tüketiyoruz Türkiye'de sağcısı solcusu elbirliği etmiş Mustafa Kemal'in devrimlerini yok ediyor başka birşey olduğu yok. Geçmiş ola...

Gönderi tarihi:
Bir bölen olarak ima edilen adamın yaptıklarına bir bakalım...

 

Cumhuriyet mitinglerine öncülük etti Cumhuriyet tarihinin en büyük ve en katılımlı halk hareketine öncülük etti.

 

 

Yıllardır sol hareketin neden bir yere varamadığı bugün lamba gibi ortadadır.

bir devrimci nerde görülmüs kendini satiliga cikarsin? eger bugün Denizleri tekrar ana biliyorsak tekrar onlarin isiklari kendi enerjisiyle şarz edebiliyorsa bugün gene Türk halkina Türk gencligini harekete gecirebiliyorsa bu onlarin kendilerini bu ülkeye adamis olduklarindandir bir devrimci herseyden önce beline diline sadik olur .. kendini satiliga asla cikarmaz? sonra sol hareketin varligi, vardigi ulastigi mevziyi hic bir zaman elle tutamazsin bugün dünyada medeniyetin kazandigi asamalar sosyal adaletin kazandigi asamalar v.s bütün mevziler sol harekete aittir

 

 

:shuriken:

Gönderi tarihi:

TUNCAY ÖZKAN'IN GERÇEKTE SATTIĞI NEDİR?

Hadi canım bu kadarı da olmaz dedirten bir olayla karşı karşıyayız. Laik ve ulusalcı çizgisiyle bilinen Kanaltürk sahibi Tuncay Özkan, TV kanalını sattı. Buraya kadar sorun yok. Sorun, Kanaltürk'ü sattığı kişilerin AKP'ye ve Fethullahçılara yakınlığıyla bilinen Koza İpek grubu olması?

AKP ve Fethullahçılara karşı Kanaltürk'te o kadar program yap, Cumhuriyet mitinglerine öncülük et, işi "bizkaçkişiyiz" muhalefet hareketini örgütlemeye kadar götür; sonra da TV'yi eleştirdiğin, karşı geldiğin anlayışın kucağına teslim et. Gerekçede kanalın artık maaş ödeyecek durumunun kalmayacak kadar borçlanması? İktidarın baskıları? vs

Bir kere Tuncay Özkan'ın onca misyon adamlığı pratiğinden sonra, kanalı satacak başka adam mı bulamadı ki, programlarında yerden yere vurduğu Fethullahçıların güzide yüzlerinden olan Akın İpek'e sattı. Başka olanağı yok muydu? Turgay Ciner başta olmak üzere kanala çeşitli teklifler geldiği biliniyor. Daha ucuz da olsa onlardan birini tercih edebilirdi. Ya da yobazlara karşı bir mevzi bir kale olarak gördüğü Kanaltürk'ü satmak yerine iktidarın baskısına karşı "vuruşarak" cevap verip kanalını kendi eliyle kapatabilirdi. Ama o hiç birisini yapmadı. Yobazlara karşı bir savaş mevzisi olarak gösterdiği ve bir sürü de insanı buna inandırdığı TV kanalını kendi elleriyle götürüp, düşman dediği adamlara 3-5 kuruş karşılığında teslim etti.

Gericiliğe karşı bir mücadele içinde olduğunuzu düşünün, bu mücadelenin en önemli mevzilerinden birinin de, bir TV kanalı ve onun sahibi olduğuna yürekten inanıyorsunuz. Bir gün uyanıyorsunuz ki, TV kanalı, sahibi tarafından mücadele yürüttüğü Fethullahçılara satılmış. Olacak iş değil. Tuncay Özkan kendine ve kanalının verdiği mücadeleye inanan insanları yarı yolda bıraktı. Deyim yerindeyse onları sattı. Sadece 25 milyon dolara.

Burada Akın İpek'in yeni bir kanal kurabilecekken Kanaltürk'ü satın alması ulusalcıları demorilize eden psikolojik bir manevra olarak görülebilir. Bence bu durum, at izinin it izine karıştığı bu noktada talidir. Yeryüzünün neresinde olursa olsun, farklı dünya görüşlerinin çatışmalarının yoğunlaştığı dönemlerde bu tür manevralar yapılır. Bunda şaşılacak bir şey yok. Burada asıl görülmesi gereken Tuncay Özkan'ın bilerek ve isteyerek kendi kalesine attığı goldür. Tuncay Özkan gericiliğe karşı mücadele eden insanları kandırmıştır. İlk önce kendinin bir misyon adamı olduğuna inandırmış. Sonra da kanalını bu insanlara bir mevzi gibi göstermiştir. AKP iktidarını en fazla eleştiren kanal ünvanını elde ederek Kanaltürk'ün satış değerini arttırmış, sonra da malüm satışı gerçekleştirmiştir.

Burada imam cemaat meselesi de ister istemez gündeme geliyor. Bu vesileyle Tuncay Özkan'ın imamlığının sahteliği de ortaya çıktı. Onun niyeti ****** karşı verilen kavgada öncülük değil, ulusalcı kesimin mücadelesinden rant sağlamakmış. Nitekim sağladı da.

Trajedinin başladığı nokta da burası bence. Trajediyi yaşayanlar, hayal kırıklığına uğrayanlar, yalnız kaldıklarını düşünenler Özkan'ın asıl niyetinin ***** karşı mücadele falan değil de, cebini doldurmak olduğunu göremeyen binlerce insan. Özkan'ın gerçekte sattığı bir TV kanalı değil, binlerce insanın inandığı ve arkasında durduğu politik değerlerdir. Ve bu binlerce insan, Özkan ve onun gibilere söyleyecek sözlerini şimdiden hazırlamalıdır. Evet, "bizçokkişiyiz" ama aramızda senin gibi sömürücülere yer yoktur.

 

-http://www.istanbulcikmazi.com/?yazar=105&sira=-

  • 1 ay sonra...
Gönderi tarihi:

Sanırım bugünlerde konunun tekrar başa çekilmesi gerekiyor...

 

Kimse yapmamış...

 

Selamlar...

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.