Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

DİNLERDE VE TOPLUMLARDA DUA ......


Yayamaz Kayımca

Önerilen İletiler

İSLAM ÖNCESİ ARAPLARDA DUA :

 

 

 

LEBBEYK! ALLAHÜMME LEBBEYK!

LEBBEYK! LA ŞERİKE LEK!

İLLA ŞERİKÜN HÜVE LEK!

TEMLİKUHU VE MA MELEK!

 

 

Buyruğundayım! Allahım buyruğundayım!

Buyruğun başım üstüne! Ortağın yoktur senin!

Yalnızca tek ortağın var! O da senin!

Neyi nesi varsa hepsi senin!

 

 

Bugün hac sırasında tekrarlanan bu sözler , İslam öncesi putperestlerin sözleriymiş..

Ünlü Arap soybilimci İbu'l-Kelbi Kitabu'l- Esnam adlı kitabında Hac sırasında , arafat ve Muzdelife'de , ataları olan Nizamoğullar'nın böyle seslendiklerini yazıyor.

 

İslam öncesi Arap şairlerinden Adiyy İbn Zeyd'l İbadi divanındaki bir şiirinin ilk dizesinde şöyle der:

 

RAHİME'LLAHÜ MEN BEKA LİL HATAYA

KÜLLÜ BAKİN FE ZENBUHU MAĞFURUN

 

 

Allah, günahları için ağlayana merhamet eder.

Günahları için ağlayanların günahlarını bağışlar.

 

 

İslam öncesi şairlerinden Ümeyye İbn Ebi's Salt'ın iki dizesi ise "ALLAHÜMME" ile başlıyor :

 

Allahım, sen istersen herkesi bağışlarsın

Sana muhtacı olmayan noksansız kul var mı?

 

 

 

 

Bugün Hac'da tekrarlanan dua ise;

 

"Lebbeyk! Allahümme lebbeyk!

Lebbeyke lâ şerike leke lebbeyk!

İnne'l-hamde ve'n-ni'mete!

leke ve'lmülke lâ şerike leke"

 

 

Buyruğundayım! Allahım buyruğundayım!

Buyruğun başım üstüne! Senin ortağın yoktur.

Hamd ve nimet sana mahsustur.

Mülk senindir. senin ortağın yoktur" şeklinde az bir değişikliğe uğramış..

 

 

BAKARA/186. Şayet kullarım Beni senden sorarlarsa gerçekten Ben çok yakınım. Bana dua edince duacının duasını kabul ederim; O halde onlar da Benim davetime koşsunlar ve Bana layıkiyle iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.

 

 

Arapça bir kelime olan dua , davet/ da’vâ gibi kelimelerin mastarı olup, sözlüklerde çağırmak, seslenmek, istemek, yardım talep etmek; öncelik tanımak, söz vermek, özel birisini yemeğe davet etmek, isim vermek, yalvarmak; küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya vâki olan talep ve niyaz; sığınmak, ilgi kurmak; dilekte bulunmak, nida gibi manalara gelir.

 

 

 

Terim olarak İslam'da dua: Kulun Allah’a sığınma ve yakarışını, Allah’ın yüceliği karşısında kulun güçsüzlüğünü itiraf etmesini, sevgi ve tazim (yüce bilme) duyguları içerisinde lütfunu, yardımını ve affını dilemesini ifade eder.

 

 

 

Yine dua , bir kulun Allah’ın yüceliği ve azameti karşısında kendi zayıflığını kavramak yoluyla Allah’ın büyüklüğünü dile getirmesi, O’na yalvarması, O’na hamd etmesi, şükretmesi, O’nu övmesi demektir. Dua, insanla Allah arasında bir ilişki ve iletişimdir. Kulun Allah’a yalvarıp O’nun yardımını istemesi, ya bir hayrın, iyiliğin ve nimetin kendisine verilmesi için; ya da bir bela ve kötülüğün üstünden veya bulunduğu ortamdan kaldırılıp yok olması için Allah’a karşı bir ibadet, sevgi ve saygının ifadesidir. Genel ve geniş anlamda ise hiçbir törene bağlı bulunmayan, şekil şartlarından bütünüyle sıyrılmış, zaman ve mekan bakımından süreklilik gösteren kulun yaratıcısıyla sürekli bir biçimde iletişimde bulunduğu bir ibadet olarak da tanımlanabilir.

 

 

 

Ayrıca Allah’a sunulacak talepleri sözlü veya yazılı olarak dile getiren metinlere de dua denilir. Salât, namaz manasına geldiği gibi, dua manasına da gelir.

 

 

 

İLKEL TOPLUMLARDA DUA :

 

En eski dinlerden biri olan Türklerin eski dini Şamanizmde ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak önemli bir ritüeldir. Gökteki Tanrıya beyaz, yer-su ruhlarına kırmızı, yer altı ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. Bu yolla, dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı.

 

Moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları kutsal sayılır. Bu taş yığınlarına Ovo denir. Bu yığına taş, votka şişesi, para ve kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. Ovonun etrafında dönüp dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da garantisidir.

 

Turan Dursun'un "Dua" kitabında, Şaman dualarından örnekler verilir ;

 

Yalnızca seni yüceltir, seni kutsarız

Sana koşarız yalnızca

Sen babalar babasısın

Sensin ey Tanrı

Sen ey Tsuigoa!

 

 

Eski Mısırlılardan Güneş Tanrıya duadan bir örnek :

 

Sıkıntıda dua edeni işiten

Yardım dileyen insana merhamet eden

Korkanları azgınlardan kurtaran

Ve kurtaran güçsüzleri güçlülerden

Ey bilge Tanrısı...

 

 

 

 

ALEVİLERDE DUA :

 

Anadolu Alevileri ve Bektaşileri , Güneşin doğumu sırasında , Ayı gördüklerinde vb. dua etmektedirler. Sözgelimi ; Anadolu’nun bazı yörelerinde Ay ilk görüldüğünde eller göğe doğru açılarak şöyle dua edilmektedir :

 

 

“ Ay’ı gördüm elhamdülillah ,

 

Ay , Mübarektir , sevdiğim Allah.”

 

 

Anadolu Alevi / Bektaşilerinin gülbenkleri ( dua ) de kam (Şaman) duaları gibidir. Aralarındaki benzerliğin görülmesi açısından bir kam duası ile bir gülbenki verelim :

 

“Sizden medet diliyorum. Kara bıyıklı ata evliya !

Hu … ey ! Bektav Ata , Bekata Behiç Ata yardım et !

Çakmak Ata evliya, Koçkar Ata evliya

sizden medet diliyorum. Hu…ey ! Evliya Ata Evliya…

Sizden medet diliyorum. Tekdurmuş Ata evliya.

 

 

Karahan Baba yardım et ! Hu..ey !"

 

İşte bir Alevi dedesinin taliplerine verdiği dua:

 

“ Allah.. Allah.. Hizmetleriniz kabul ola , muratlarınız hasıl ola , Muhammed Ali ehlibeyt katarından , didarından ayırmaya… Adlarını zikrettiğimiz 12 İmamların himmeti üzerinizde ola. Diliniz dert görmeye. Dil bizden, nefes Hz. Hünkar’dan ola… Gerçeğe hu…”

 

 

Matem Orucu'na niyet :

 

Bismişah Allah Allah

Er Hak Muhammed Ali aşkına

Imam Hüseyin efendimizin susuzluk orucu niyetine

Kerbela'da şehit olanların ruhlarına

Fatima anamızın şefaatine

On iki Imamlar aşkına oruç tutmaya niyet eyledim

Ulu dergah kabul eylesin.

 

 

 

 

Şamanizme göre dağlar , göller, ırmaklar (Yer-Su) hep canlı nesnelerdir. Ötüken ormanlarının Göktürkler ve Uygurlar devrinde bütün Türklerce mukaddes sayıldığını biliyoruz. V. Gordlevski de Karakoyunlu Alevi Türkmen-ler’de orman kültünü tespit etmiştir... Orman kültünden mâda bazı ağaçlar , bilhassa kayın ağacı ve ardıç Şamanistlerce kutsaldır. Abdülkadir İnan’ın tespitlerine göre kayın ağacı koruyucu ve merhametli Ana Tanrı Umay ile beraber Ülgen tarafından yere indirilmiştir. Kaç Şamanı da kayın ağacına kurban sunarak şöyle hitap edermiş :

 

Altın yapraklı mübarek kayın , sekiz gölgeli mukaddes kayın , dokuz köklü ,

altın yapraklı bay kayın! Ey mübarek kayın ağacı ,

sana kara yanaklı ak kuzu kurban ediyorum.

 

 

Anadolu’da ziyaret edilen , kurbanlar adanan , dilekler sunulan , renkli iplikler bağlanan yüksek tepelerdeki ulu ardıçlar , ziyaretler de bundan farklı değildir... Altay Şamanları da tapınma sıralarında Gök Tanrı Ülgen’e şöyle yakarırlar :

 

Otuz dişli ateş anam , karanlık gecelerde bizi kötü ruhlardan koruyorsun.

Ulusun koruyucusu , sürülerimizin bekçisisin.

Ülger yıldızı arkadaşın bir Tanrıdan fermanlısın.

Üç köşeli taş ocak , alevli yanan al ateşim!

Ey Abakan dağının payı , ey ay ve güneşin parçası olan ateş!

Bereket ver , kısmetimiz bol olsun!.’

 

Dağ için söylenen bir Şaman duası ise şöyle :

 

Ey pulat dağ!.. Güneş senin her yanını çeviremez

Ay ; ey altın dağ!.. Senin her yanını kuşatamaz

Abakan uruğunun (kavminin) örtüsü (hâmisi)

Kutlu kurban isteyen yüce Dağım!..

Büyüklerimiz , atalarımız yere baş koyup sana tapmışlardır.

Bir küçük alkışını (keremini) vermez misin?

Bitmeyen , tükenmeyen kısmetimizi yaratıver.

Ülüşümüz , elle tutulsun ;

Ey kutlu beşiği yaratan!..

Sürü davarlarına bolluk ver

Arıg yurduma geçim ver.

Ey kutlu ulu Dağ , yüce Karakaya!..

 

 

 

 

YAĞMUR DUASI :

 

‘Uluslararası Türk Folklor Kongresi Bildirileri’ adlı kitabın 4.Cildi, 305. sayfasından alıntılar:

 

‘’Orta Asya’da kuraklık baş gösterir.Topraklar kuraklıktan çatlar ,sular kurur.

İnsanlar ve hayvanlar açlıktan kırılırlar.Buna bir çare bulmak için din öncüleri toplanırlar.

Gök Tanrı’ya karşı hem yalvarışlarını , hem tepkilerini göstermek amacıyla duaya başlarlar.

 

Çin halkı , yağmur yağmadığı zaman , ilahlarının heykelini pislik yığınına gömmek suretiyle ona hakaret ederlermiş.

 

Ortadoğu’da yerleşik İsrail Oğulları da kıtlık yıllarında yağmur duasına çıkarlarmış. …

Duaya rağmen yağmur yağmazsa ;

"Biz de onu incitiriz.Onun evliyalarını ,sevgili kullarını öldürürüz , böylece de Tanrıyı gücendirmiş oluruz" diye düşünür ona göre davranırlarmış.

 

Bu davranışın bir benzerinin Kütahya yöresinde de yapıldığına tanık olunmuştur.Yağmur duasına rağmen yağmur yağmazsa , orada kötü tanınmış biri , dua yerine Tanrıya karşı sitem eder gibi konuşurmuş…’

 

 

Yağmur duası ; Eski Mısır , Eski Yunan , Eski Roma , Amerika Yerlileri , kabile dinleri , çok Tanrılı inançlarda , Budizm , Hinduizm , Şamanizm ve Zerdüştlükde de görülmüştür.’’

 

Profesör Abdulkadir İnan’ ın ‘’ Makaleler ve İncelemeler 1 ‘’ adlı yapıtında da Gaziantep ilinde ‘Çömçe Gelin , Kepçe Kadın , Çullu Kadın ‘ gibi muhtelif isimli törenlerle yağmur duasına çıktıkları , aynı törenin Anadolu , Suriye ,Irak ve Azerbaycan’da da yapıldığı belirtilmektedir.(sayfa 480-481)

 

Dr. Yaşar Kalafat’a ait olan ‘İslamiyet ve Türk Halkı İnançları’ adlı yapıtta Anadolu’da yapılan Yağmur Dualarını belirlemiş , şu notları yazmıştır ;

 

‘’ * Haymana’ da yapılan yağmur duası için at kafasına bazı dualar ve ayetler yazarak bir akar suya atılır.

* Ankara Kalecik’te yağmur duaları cami ve türbelerin etrafında tavaf edilerek yapılır.

* Nallıhan’da da bu uygulama 3 veya 7 defa dolaşarak yapılır.

* Bolu’da 70 bin taş okunarak suya atılır.

* Çankırı’ da yüksek tepelere muska gömülür.

* Denizli’ de yağmur duasına çıkmadan önce 40 boğumlu iki asma dalı alınır , her bir düğüme bir adet olmak üzere 41 yasin okunur .Dereye sarkıtılarak bir yere bağlanır veya gömülür.Eğer bağlanmazsa yağmurun sele dönüşeceğine inanılır.

* Çorum’da yağmur duasına çıkılmadan önce erkek at kafasına ayet yazılır , eşekten kurban kesilir , kurtlara-kuşlara yem olarak araziye bırakılır.Ayrıca küçük bir taşa ‘’Şüra suresi’’nin 25. ayeti okunup , çuvala konulur ve akar suya atılır.

* Kastamonu’ da 70 bin taş okunur , su değirmeninin çarkında akan suya bırakılır.Yağmur sele dönüşmesin diye de ocakta bulunan sacayağı ters çevrilir.’’ (sayfa 39-41)

 

 

 

 

 

İslami toplumlarda yağmur duası ve yağdıktan sonra şükür duasının sünnet olduğu söylenir.

 

Hz.Muhammed'in okuduğu söylenen yağmur duası şöyledir :

 

"Allahümmel Eskına ğaysen muğisen henien merien ğadekan mücellilen seyhan âmmen tabekan. Allahümme! Eskıne'l ğayse ve la tec'alna mine'l kanitin. Allahümme! Inne bil biladi vel ibadi vel hakkı minel levai vaddanki mâlâ neşku illa ileyk. Allahümme! Enbit lena ezzer'a ve edirre lenaddar'a ve eskına min berekatis-sema ve enbit lena min berekatil arz. Allahümme! Inna nestağfirüke inneke künte ğaffaren fe erseles-semae aleyna midraran."

 

"Ya Rab! Bize bol yararlı, her tarafa akıp giden, her tarafı sulayan umumi bir yağmur ihsan et.

 

Ya Rab! Bizi yağmurla suvar. Bizi, ümitlerini kesmiş kimselerden eyleme. Kullarda, beldelerde ve yaradılmış şeylerde öyle darlık vardır ki senden başkasına arzedemeyiz.

 

Ya Rab! Bizim için ekinleri bitir, bizim için memeleri sütle doldur, bizi göğün bereketinden suvar, bize yeryüzünün bereketinden yetiştir.

 

"Ey Rabbimiz! Biz senden mağfiret isteriz. Şüphesiz sen çok mağfiret edicisin. Bize gökten bol bol yağmurlar yağdır.”

 

 

 

 

 

Müslümanlar yağmur duası edilecek yere vardıklarında , önce iki rek'at namaz kılarlar. Namazın cemaatla kılınması menduptur. İmam namazdan sonra kalkar ve cemaata karşı bir konuşma yapar. Namaz ve hutbenin bulunuşu , Ebû Yusuf ve Muhammed'in görüşleridir. İmam Azam'a göre ; yağmur duası sadece dua ve istiğfardan ibarettir ; namaz ve hutbe yoktur.

 

Yağmur duasında namaz kılınmış ve hutbe okunmûşsa , hutbeden sonra ; bunlar olmamışsa , doğrudan imam ayağa kalkar ve yönünü kıbleye çevirir. Cemaat onun arkasında kıbleye karşı ve oturarak dururlar. İmam, Allah'a dua eder , cemaat de "amin" der. Peygamberden nakledildiğine inanılan , yağmur duası için özel dualar vardır.

Dua ayakta yapılır. Dua edilirken kıbleye dönülür. Dua edilirken Allah'tan af istenir, yağmur istenir. Duanın üç gün peşipeşine yapılması müstehabdır.

 

Yağmurun gecikmesi sebebiyle eski elbiseler giyilir. Başlar öne eğilir , mütevazi bir tavır takınılır. Yaya olarak dua yapılacak yere gidilir. Duadan önce sadakalar verilir , fakirlere yardım yapılır. Haksızlık yapılmışsa helâllik dilenilir , müslümanlar için af istenilir.

 

Müslümanlar kendi çocuklarını ve ehli hayvanlarını yanlarına alırlar. Annelerle , yavruları birbirlerinden ayırırlar. Zayıflara , güçsüzlere dua ettirirler. Cemaatta onların yaptığı duaya "âmin" diyerek karşılık verirler.

 

Yağmur yağmaya başlayınca da bunun nişanesi olarak Yüce Allah'a şükredilir. Yağmur yağarken "Allahûmme sayyiben nafıan" ( hakkımızda yararlı bir yağmur kıl) denilir. Gereğinden fazla yağınca da "Allahümme havaleyna ve la aleyna" (Ya Rab! Bunu zarar vermeyecek yere yağdır. Bizim üzerimize yağdırma) diye dua edilir.

 

Yağmur duasında kimi yerlerde avuçlar yere bakacak şekilde eller açılıyorsa da , bunun yanlış olduğu , ellerin omuz hizasından yukarı açılması gerektiği söylenir..

 

 

 

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Yağmur duasından başka birde ay yada güneş tutulmalarında kılınan namazlar var.

 

Söylerler ki "Allah birdir ve bugün var olduğu gibi yaratan olarak hep vardı.İnsanlık tarhinin ilk anından, Muhammede kadar her dönem peygamberler göndermiştir."

Sonra ilave ederler: insanlar tarafından "Allahın" tebliği bozulmuştur,o yüzden İslamiyet gelmiştir.İslamiyet son dindir ve peygamberide son vahyedendir" diye.

Oysa bir Museviye göre en son din Musa peygamberle vahyedilmiştir,Hristiyana göre is İsa ile.Müslümana göre ise Muhammedle.

Şimdilerde Yahudiler en yüce dine sahip olduklarını, Tanrının onları yüce Irk olarak seçtiklerini ilan edip Filistinde bebek katlediyorlar.Hristiyan dünya ise bu olaylara sadece seyirci kalmayıp A.B.D. nin Irak işgali sonrası yaptıklarını da görmemezlikten geliyor.Müslümanlar ise yapıları gereği oynak, hem görmemezlikten geliyor, hemde A.B.D. ye el altından destek veriyor.Sonrada Küresel ısınmanın oluşturduğu kuraklığı yağmur duasıyla gidermeye çalışıyor.

 

Değil 1400,2000 yıl öncesi daha da fazla yıl öncesi, 21.Asırda hortlamış gibi.

Bazıları uzayda ve yeryüzünde bilimsel araştırma yaparken,yeni keşiflerin peşinde koşarken, bazılarıda ortaçağ karanlığını yaşam felsefesi edinmişler.

 

"Köyün ağası,köyün en iyi kaval çalanını, koyun sürüsünün başına çoban olarak seçer.Her nedense çobanda hep ilahi çalar."

"Belli ki ağa işini biliyor."

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İlk insandan bu yana her kavme peygamber gelmiştir,her kavim uyarılmıştır.Bütün tapınmalar birbirine benzer,bütün dualar da birbirine benzer.Ayrıca Araplar zaten islamdan öncede sonrada Allaha tapmaktadırlar ve islamdan sonra tek değişen Allaha aracılık ettiğini düşündükleri putların aracı olmadığını ve işe yaramadığını öğrenmeleri olmuştur.Ortak noktada anlamını yitirmeyen en büyük kavram,merhametten,yardımdan,lütfunden dem vurularak,manevi bir gücü hissetmek ve ona tapınma ihtiyacı hissetmektir.Beşer şaşar Alemlerin Allahını ,dağ Allah sanar.

Kutsal Kitaplar olabilecek en üst sınırdır ve dinin tamamlanmasıdır,üstüne de daha iyisini geliştiren bir gurup ya da insanoğlu çıkmamıştır,çıkamayacaktır da.Yaklaşık 1500 seneye rağmen.......Öncesi çok sonrası yok....

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.