Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

12 EYLÜL SONRASINDA YETİŞEN KUŞAK


SeDatsan

Önerilen İletiler

:excl: 12 EYLÜL VE YIKINTILARI

 

Ülke insanının ve demokrasinin üstünden bir cendere olarak geçen, yüzlerce binlerce genci hapislerde çürütüp, idam ve işkence tezgahlarında yok eden, milyonlarca insanın hayatını karartan, işinden-ekmeğinden-öğreniminden-geleceğinden-hayatından eden, aynı zamanda ABD li bir bakanın ABD başkanına "Our boys did it" ( bizim çocuklar Türkiye’de darbe yaptığı) dediği, TİSK Başkanı Refik BAYDUR un işçilere ve haklarına yönelik olarak,

" şimdi artık top bizde" dediği, amacı ve arkasındaki güçleri belli olan, o kanlı 12 eylül cenderesini ve sonuçlarını yeniden hatırlamak, bir kez daha tüylerimi ürpertti.

 

ÖZALLI YILLAR

 

Sonrası malum zaten ÖZAL lı neo-liberal ve serbest piyasanın ekonominin, tüm kurum-kuruluş ve değerleriyle birlikte topluma şırınga edildiği, Amerikan kültürünün etkisine girdiğimiz yıllar.

 

ÖZAL'IN "HER YOL MÜBAHÇI" ZİHNİYETİ

BENİM MEMURUM İŞİNİ BİLİR, BEN ZENGİNLERİ SEVERİM,AKLI OLAN KISA YOLDAN KÖŞEYİ DÖNER, ANAYASAYI BİR KERE DELMEYLE BİŞEY OLMAZ diyen Özal'ın toplumsal yapıya ektiği tohumlar(piyasa değerleri), bugün salkım saçak meyve vermiş durumdadır.

 

GEÇİŞ KUŞAĞIYIZ

 

Bizler 80 li yıllar ile büyüyen, 90 lı yılları gören, 2000 li yıllarda yaşamaya çalışan, bana göre bir GEÇİŞ KUŞAĞIYIZ.

 

Dünün insani değerlerinin tanığı, bugünün piyasacı çıkarcı-bencilliğin-çıkarcılığın, yozlaşmanın-yabancılaşmanın şikayetçisiyiz.

Çünkü damağımızda geçmişten insani değerlerden, güzelliklerden izler kalmış, onlara hep özlem duymuşuz.

 

 

 

DÜNDEN DİMAĞIMIZDA VE DAMAĞIMIZDA KALANLAR;

 

SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM, ÇİÇEK ABBAS, gibi filmlerde gerçek AŞKI ve SEVGİYİ, HABABAM SINIFI ile arkadaşlığı-afacanlığı, Kemal SUNAL, İlyas SALMAN ve Şener ŞEN in toplumsal konulara yönelik eleştirel bakan güldüren ve düşündüren birçok filmleri ile hayatı ve insanları tanıdık. Can YÜCEL ile şirin tadını, YAŞAR KEMAL ile edebiyatımızın büyüklüğünü gördük. MOĞOLLAR-Cahit BERKAY ile, bu toprakların ezgilerini yeniden dinledik.

 

DÜNÜN İNSANİ DEĞERLERİ, BUGÜN POST-MODERN PİYASCI DEĞERLER KARŞISINDA "OUT" OLDU

 

Sevginin, dostluğun, kardeşliğin, kardeş gibi arkadaşlığın, paylaşımın, dayanışmanın, yardımlaşmanın, misafirperverliğin, doğallığın, dürüstlüğün, sıcak-içten ilişkilerin, komşuluğun-akrabalığın güçlü bağlarının, gerçek ve tertemiz sevgilerin, asırlık aşkların tanığı olarak, dünden-geçmişten bahsedilince, hep bir burukluk ve özlemle birlikte, yüreğimiz sızlar.

 

Sizi bilmem ama ben, geçmişteki bu doğallığı-içtenliği-sıcaklığı, KİRLENMEMİŞ İNSANİYETİ, bu İNSANİ DUYGULARI-İNSANİ İLİŞKİLERİ, özlemle ve hüzünle birlikte yeniden yaşıyor ve anıyorum..

 

Saygı ve dostlukla…

Sedat.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu darbe; bu ülkenin beyinsizleştirilmesi, emperyalizmin talanına açılması için yapılan en büyük emperyalist saldırıdır.

 

12 Mart, dışa bağımlı tekelleşmeyi, 12 Eylül ise ülkenin emperyalizme peşkeşinin zeminini oluşturdu.

 

1977 1 Mayıs katliamı, Kahramanmaraş ve Çorum katliamları, 16 Mart üniversite katliamı bu darbenin zeminini hazırlayan karanlık eylemlerdi. Darbeden sonra ise bu ülkenin ışık saçan beyinleri ve yüreği yurt sevgisi, bağımsızlık aşkıyla dolu vatan evlatlarının kıyımını gördük.

 

Kitaplar yakıldı.

Kitaplar bilgi kaynağı olarak değil, suç unsuru olarak teşhir edildi.

 

Yakalanan ve işkencelerden geçirilen gençlerin önüne dizilen kitaplar: “Okuyup bilinçlenirseniz sonunuz böyle olur” dercesine her gün gazetelerde ve televizyonda halkın gözünün içine sokuldu.

 

Üniversiteler terör yuvası, yurtsever bilim insanları ise bu terörün baş aktörleri olarak görüldü ve cezalandırıldılar.

 

TÜBİTAK’ın özerkliği kaldırıldı, dinci ve ırkçı bir kadrolaşmayla, en seçkin bilim insanları kurumdan uzaklaştırıldılar.

 

Konya olayları darbenin nedenlerinden birisi gibi gösterilirken, bugün ABD’de yaşayan ve ABD’nin çıkarlarını savunan bir “Amerikancı şeyh” ile el altından görüşülerek, ABD’ci dincilik yaygınlaştırıldı.

 

Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan aydınlanmaya en önemli darbeyi 12 Eylül vurdu.

 

Sendikalar kapatıldı, grevler yasaklandı, emekçilerin sesleri kısıldı.

 

Bir tek anamalcılara dokunulmadı.

 

Çünkü bu darbe emperyalist sermaye ve onun uzantılarının çıkarları için yapılmıştı.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

İhtilal sonrası gençliği olmak ilginçtir. Üç ihtilal görmüş ülkemiz. Benim, politik algılama yıllarım Özal'a,

Çiller'lere falan rastlar. İlk defa bayan bir başbakanımız olmuş – çok umutla baktığım dönemlerdi ülke gelişimi açısından. Bundandır, artık yerel politikadan anlamadığımı söyleyebilirim. Zaten sevmiyorum da politikayı..

 

Sonrası malumdur –nurlu ufuklar- beklerken ekonomik bir çöküş ve “tam bir talan” dönemi yaşamıştık.Gerçi sonra değişmedi bu süreç..Yılmaz hükümeti, Hoca derken Ecevit..

Sosyal ve ekonomik çöküşte Ecevit’in eline su döken çıkmamıştır Türk tarihinde..

1.si daha vahimmiş ama 2. si de hatırı sayılırdı hani.. Hala o dönemin kredi kartı borcunu bitiremedim ben..

 

Gerçi IMF eski Türkiye Masası Şefi, Carlo Coterelli’nin bile aldatıldığı, o ciddi, beyaz gömlekli bürokratların verdiği tüm verilerin yanlış olduğu, bunun sonucunda, IMF’de ki koltuğundan ettiğimizi de düşünürseniz tabi benim aldanmamın bir önemi olmadığını anlarsınız.. Ne bilsin ki Carlo Coterelli bizde “düzen” :) böyle.

 

Ben haydi haydi inanırım, bizi yönetenlerin söylediklerine..En uyanık olması gereken Coterelli yemiş ! Sonra da şutlandı. Adamcazı da ekmeğinden etmiştik. Çok da sempatiyle bakılıyordu demek “safdilliğinden” miş..

 

IMF en suçlanan kurumdur. Oysa ki, sanki zorla borç veriyor !. Sen gidip kapısında bekliyorsun, bin bir çeşit güvence ve evrak sunuyorsun eh işte gözü tutarsa veriyor bir şeyler..

Yüksek faizmiş falan filan – istemezsen alma kardeşim.. Arjantin’e o dönem bize açtığı krediyi açmadı da gördük halini, zavallı halk marketleri yağmaladı açlıktan.

Çöpten yemek yiyenler 100 kat artmıştı Arjantin’de bir anda..Bizde artan boşanmalar oldu.

 

Bir ara bu IMF ye savaş açan Uzan vardı aklıma o geldi. “Uzan geliyorum” diye mi ne bi parti kurmuştu. İlk bir kaç başarıdan sonra adamcağızın başına gelmedik kalmadı. Halbuki “beleş” halk konserleri sırasında amma da tutulmuştu. Ne savaş ama IMF ye karşı ! Hem borç almışsın hem de savaş açıyorsun.

Kendi içinde bile komiktir yani. Öde borcunu bitsin..

Yok ama “savaş açma” söylemi daha çok oy getirir hep ülkemizde.

 

Ondan “barış” sesleri hep cılız kalmıştır. Halbuki “şanlı tarihimizzz”, “elde kılıç” “Allah alllaaaahh” nereye abi ? Yaw IMF ye saldırıyoruz !

 

Her zaman para en büyük güçtür. Bir ülke ekonomisini güçlü tutamadı mı hiçbir şey yapamaz.

Bu arada size bir istatistik tesbiti söylim. Sorbon Ünv. saptamış ki Milli gelir 1600 usd'nin altına düşen ülkelerde ihtilaller yaşanırmış! Yani o bile ekonomi temelli..

 

Bizde ne zaman ekonomi dibe vursa, milliyetçi ve dinci söylemler artar.. Belki de insanların sığınma noktalarıdır. 2+2 = 4 olan bir bilim dalıdır ki ekonominin kendisi aslında, tutturamadın mı, ekonomiyi dibe vurdurdunuz mu gelsin “şanlı tarihimiz” gitsin “minareler,ezanlar”..

 

Kalkıp gelip, Fatih Sultan Mehmet ekonomimizi düzeltecek veya üfürüğü kuvvetli bir hoca ters yöne bir üfleyecek ekonomik veriler eksi’den artıya dönüverecek.. Herkesin cebi dolacak..Keşke böyle basit olsaydı....

 

Tarımda, sanayide, şehirleşmede istatistik verilerden, uluslararası borsalardan, reel ekonomiden bahsetmez kimse.. Gerçi bahseden de zaten bunu “oy”a dönüştüremez.

Anlattığın, “anlaşılmadığıyla” kalır.

 

İhtilallerde çekilen acılar neleri değiştirdi ? Gerçekten neler değişti ?

 

Bugün hala, “kılıç kalkan edebiyatından” veya “minare ezan” edebiyatından medet uman bir yapıdayız. Toplum olarak halen gelişmeye açık değiliz. Halen toplumsal tabu ve yasaklarımız sürmekte.. Töre cinayetleri sürüyor.. Çok kadınla evlilikte..

Bilim bir türlü kurumsallaşamıyor çünkü “açık fikirli” olamıyoruz. Halen “eğitim” adına birileri, birilerini dövüyor.

 

Tüm bunlara rağmen, Aydınlanma süreci ilerliyor.. İvmesi çok düşük belki ama ilerliyor..

Bu da bir gerçektir. Belki de yaşam kısa biz çabuk istiyoruz değişimi..

 

Umarım, bir gün dibe vurduğumuzda gerçek bir “mali analiz” yayınlanabilir.

Sorumlular istifa ederler ve çıkıp halktan “bu rezillikleri için” özür dilerler. Hatta “harakiri” yapanlar olur. Bankalarımızı dolandıranlar ve inatla, “banka yasası” çıkarmamış olanlarda.. Depremde yıkılan evlerin bedeli mütahitlerde olduğundan daha fazla en basit bir “emlak yasası” çıkarmamış politikacılarda.. Oysa ki maaşları söz konusu olduğunda 5 dakkada geçen yasaları yaparlarken..

 

Aydınlanma, çağdaşlaşma nedir ? İnsanın, insan olmasının gereğidir.

Aydınlanmanın temel altyapısı “ekonomik güç”tür.

 

Aydınlanma önce kafalarda başlar..

İnsanlar, tarikat liderleri kadar- bilim adamlarına değer verirler.

Daha temiz hava solumaktır aydınlanma. Kimsenin sopa yemeden eğitilmesidir aydınlanma..

Boşanmaların daha medeni olmasıdır. Kadının korunmasıdır. Çocuğun korunmasıdır.

Bilimsel kurumların dergilerinin “tiraj” yapmasıdır.

Ekonomik kalkınmadır.Temiz gıda üretilmesidir. Yolların ve toplu ulaşımın düzenidir.

Ferdi özgürlüklerdir. Çevre yasalarıdır. Trafik yasalarıdır.

Ve bu “yasaların” hayata geçmiş olmasıdır aydınlanma..

 

Kısacası herkesin mutlulukla toprağında yaşamasıdır. Göç vermemektir.

Aydın ve gelişmiş toplumlar göç vermez, alırlar..Bizde ise bugün sınırlar açılsa, yarı halkımız göçebilme potansiyeli taşımaktadır. Acıdır bu..

 

Belki, inşallah bir gün, daha aydın ve gelişmiş bir toplum olacağız. Nasıl ki büyük imparatorluklar kurduk, (savaşın geçer akçe olduğu dönemde iyi savaştık) teknolojinin geçer akçe olduğu bu dönemlerde de, bilimsel bakış ve çalışmamızla, aynı gücü yakalarız.

 

Bugün de hatadır belki ama bu hükümeti başarılı buluyorum. Ekonomik verileri son derece başarılı, bir kriz devraldıkları halde.. Söylemleri, (görünüşle yargılamadan baktığımda) son derece gerçekçi ve bilimsel geliyor bana.. Her hatalı saat bile günde 2 defa doğruyu gösterirmiş.. Belki bu sefer yanılmıyorumdur.. Umutlanmayı seviyorum, karşılıksız aşklarımı sevdiğim gibi..

 

Hava güzeldi ve uzun yazdım..

 

Selamlar,

 

Santo…

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

sanki iki seçenek var sanılıyor, ya geçmişe bğalanıp kalmak ya da emepryalizmin kuyruğuna yamanamak, fakat biz bu gün görüyoruzki, bunun iksinide yapmayan ülkeler muaffak oluyor. tabi bakmak lazım. bizimle aynı krizi yaşıyan brezilya bunu nasıl atlatmış ve şu an ne haldedir. IMF'yi by pass edip ona olan tüm borçlarını iki senede ödeyen malezya ya bakmak lazım.

dışa bğaımlı ekonomi modeliyle gelişen hiç bir ülke yoktur.

 

işin komiği yüzlerce yıldır zaten zengin ve gelişkin üleker olan AB ülkelerine bakıp aa bunalr AB üyesi bizde AB ye girip onalr gibi olucaz sananlar var. iyide o admalar AB yokkende güçlü ve zengindielr AB sayesindeo hale gelmediler. hatta rakamlarla AB nin onalra ekonomik oalrak faydası değil zararı oldu. bir çok ab üyesi euro nun ulsual ekonomilerini zarara uğrattığı için milli paralarına geri dönmeyi tartışıyor.

 

12 eylül sonrası yaratılan ortamda, yine santonun söyledikelrini söyleyenler vardı. işte ne güzel sıcak apra akışı var, avrupayla entegrasyon ekonomiyi canlşandırdı. oysa bu gün hala sekxen sonrası özal dönemindeki ekonomik uyuglamaların faturasını ödüyoruz.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

KENAN EVREN,YAW ADAMIN NE ÇOK SIFATI VAR BİRSÜRÜ ŞEY GELDİ AKLIMA :devil:

 

KENDİSİ,paralarımızdaki, amblemlerimizdeki “Sola bakan ay-yıldız”ı, “Sağa bakan ay-yıldız” durumuna dönüştürmüştü, solculuk-sağcılık yüzünden, kendisi sağcı olduğu için. Ama garibim, hilalin sola bakmasıyla solculuğun propagandasının yapıldığını sanacak bir kafadaydı. Oysa o “Sola bakma”nın bir anlamı vardı, “Doğuş”u simgeliyordu. Ay doğarken, bakın gökyüzüne, hilalin ağzı sola bakar. Batarken mi? İşte o zaman sağa bakar, hilal. İşte Kenan Evren, taaa 1980’lerde görmüştü, Türkiye’nin bugünkü durumunu, yani batışını.............

 

AKLIMDA KALAN KÜÇÜK BİR HİKAYE

 

SÖYLENECEK ÇOK ŞEY VAR ASLINDA

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Bu darbe; bu ülkenin beyinsizleştirilmesi, emperyalizmin talanına açılması için yapılan en büyük emperyalist saldırıdır.

 

12 Mart, dışa bağımlı tekelleşmeyi, 12 Eylül ise ülkenin emperyalizme peşkeşinin zeminini oluşturdu.

 

1977 1 Mayıs katliamı, Kahramanmaraş ve Çorum katliamları, 16 Mart üniversite katliamı bu darbenin zeminini hazırlayan karanlık eylemlerdi. Darbeden sonra ise bu ülkenin ışık saçan beyinleri ve yüreği yurt sevgisi, bağımsızlık aşkıyla dolu vatan evlatlarının kıyımını gördük.

 

Kitaplar yakıldı.

Kitaplar bilgi kaynağı olarak değil, suç unsuru olarak teşhir edildi.

 

Yakalanan ve işkencelerden geçirilen gençlerin önüne dizilen kitaplar: “Okuyup bilinçlenirseniz sonunuz böyle olur” dercesine her gün gazetelerde ve televizyonda halkın gözünün içine sokuldu.

 

Üniversiteler terör yuvası, yurtsever bilim insanları ise bu terörün baş aktörleri olarak görüldü ve cezalandırıldılar.

 

TÜBİTAK’ın özerkliği kaldırıldı, dinci ve ırkçı bir kadrolaşmayla, en seçkin bilim insanları kurumdan uzaklaştırıldılar.

 

Konya olayları darbenin nedenlerinden birisi gibi gösterilirken, bugün ABD’de yaşayan ve ABD’nin çıkarlarını savunan bir “Amerikancı şeyh” ile el altından görüşülerek, ABD’ci dincilik yaygınlaştırıldı.

 

Cumhuriyetin kurulmasıyla başlayan aydınlanmaya en önemli darbeyi 12 Eylül vurdu.

 

Sendikalar kapatıldı, grevler yasaklandı, emekçilerin sesleri kısıldı.

 

Bir tek anamalcılara dokunulmadı.

 

Çünkü bu darbe emperyalist sermaye ve onun uzantılarının çıkarları için yapılmıştı.

 

Sevgili zeynoo eline yüreğine ve aydın bilincine sağlık.

Faşist 12 Eylül cuntasının asıl amacını ve gerçek misyonu açıkça teşhir ederek, konuya açıklık getirmişsin.

Başında NETEKİM PAŞANIN bulunduğu bu kanlı faşist darbe, arkasındaki asıl emperyalist güç olan ABD ve onun yeraltı kirli örgütü olan CIA nin desteği ile, bir yandan ülkenin binlerce genç insanı, işçisi, emekçisi, köylüsü, memuru, devrimci-aydını, şair, yazar, biliminsanı gibi binlerce insanını, tüm devrimci değerlerini, demokratik kitle örgütlerini, katletme-yok etme barbarlığına had safhaya ulaştırdı. Diğer yandan da, ülkemizde yükselen halk hareketini ve emek mücadelesini sindirmek yok etmek amacıyla yapılan bu kanlı faşist darbeyle, bastırılan-sindirilen-yok edilen emekçi muhalefetin boş bıraktığı geniş siyaset alanında, 24 Ocak kararları yüyürlüğe konularak, hem ülkemizde ulus devletin tasfiyesini başlandı, hem de ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını da ipotek altına alındı.

Emperyalist güçlerin Dünyayı yeniden paylaşma planlarından biri olan, WTO-GTSS 1979 Fas- Marekeş protokolü ile bütün az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde, ulus devleti ve kamu ekonomilerini tasfiye etme planını, ülkemizde bizzat 12 Eylül darbesinin kucağında, 24 ocak kararları Süleyman Demirelin başbakanlığı döneminde, bizzat Demirelin ekonomi kurmayı olan Turgut Özal tarafından uygulanmaya konulmuştur.

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

12 Eylül hakkında yapılan bu tartısmada kuskusuz sebepleri ve kıskırtıcı güçleri ararsak "emperyalizm" kelimesini bolca kullanmak durumunda kalırız.

Ancak 12 Eylül yıkıntısı diye konuya baslarsak karsımıza cıkan ilk tablo "yeni kusak yani yıkıntı kusagı" dır.

Sindirilmiş, kasten bilinçsizlestirilmiş, bireysel, amerikanvari bir toplluluk..

Öyle ki bu yeni kusak için en ufak bir protesto bile illegal bir aktivedir. İtiraz etmeyen "cabuk dizginlenebilen" bir kusak geldi maalesef.

Tabi ki bunu tetikleyen güçler hakkında uzunca bir söylev verilebilir ancak benim kanımca bu yıkıntını en önemli nedeni "militarizme" yatkın ve güçün ardısıra giden bir toplumla yüzyüze kalmış olmamızdır.

Biraz aynayla yüzlesmeliyiz, en ufak bir olayda "askere sıgınan" bir görüsü "sol adında" anıyoruz. Biz türk toplumu olarak hep bir kurtarıcıya ihtiyac duymusuzdur. Kendini yönetemeyen daha kaba bir tabirle "aciz" topluluklar lidere ihtiyac duyar. Evet birileri ortalıgı karıstırıyor ancak bizim buna meyil vermemize ne demeli. Bence bu da tartısılmalı?

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

toplama kampının birinde, yahudiler gaz odasının önündek uyrukta bekliyorlardır. genç bir yahudi bağırmaya başlar:

 

"ne yapıyoruz biz burada kardeşlerim neden sesimizi çıkartmıyoruz, biraz sonra ölücez, ölüme gidiyoruz bundan daha kötü ne olabilirki binlerce esiriz burada bir şeyler yapalım"

 

sıranın önlerinden yaşlı bir yahudi çıkışır gence:

 

"bağırıp durma, başımızı belaya sokacaksın, geç suraya sırayıda bozma"

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Darbe çok kötü bir şey. Halkın parlamentosunu kapatıyorlar. Düşünsenize sizi yönetenleri hiç tanımıyorsunuz, bilmediğiniz kişiler, bütün halkın, ülkenin kaderini eline alıyor.

 

Beğenmezseniz seçmeme şansınız da yok çünkü zaten "seçmemişsiniz !" :(

 

Devlet erkindeki en kutsal yer, Yüce Parlamentomuzdur. Orası kapanırsa ne yargı kalır ve yasama.

 

Ondan benim en sevdiğim bayramımız 23 Nisandır. :)

Parlamentomuzun önderliğinde biz Kurtuluş Savaşımızı kazandık. Atatürk onun başkanıydı.

 

Bu çok önemli..

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

BEN 12 EYLÜL ÖNCESİ SİVİL 12 EYLÜLDE ASKERDİM. BİR NESLİN YOK OLDUĞUNA İNANIYORUM. BİR KISMI CEZA EVLERİNDE BİR KISMI MEZARLIKLARDA. BİR KISMIDA BU GÜNKÜ NESİL İLE İLETİŞİM KURMA ZORLUĞU ÇEKİYOR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.

 

KISACA YAZIK OLDU BİZLERE....

NE DÜŞÜNÜYORDUK

 

NE OLDU

 

NELER YAŞADIK

 

BİZİM UĞRUNA SAVAŞTIĞIMIZ NESİL NELER YAŞIYOR.. BİZ CEM KARACAYI DİNLERKEN NE DUYGULARLA COŞUYORDUK... ŞİMDİKİ NESİL O İNSANI HANGİ MANTIKLA DİNLİYOR

 

 

HATIRLASANIZA BİZİM NESİL O KONSERLERİ .. BİRDE ŞİMDİKİ NESİLİN GİTTİĞİ KONSERLERİ

 

BİZ BAĞIRA BAĞIRA SLOGAN ATIYORDUK

 

 

ŞİMDİKİLER KAFA SALLIYORLAR

 

VEEEEEEEEE BİZ BU NESİL İÇİN SAVAŞTIK

ÖYLE DEĞİLMİ

 

 

BU NESİL DEĞİLMİYDİ BİZİM GELECEĞİMİZ

 

İŞTE GELDİLER

 

SEYREDİN..............................

 

 

 

 

 

 

 

HEEEEEEEEEEE ŞUNUDA SÖYLEYEYİM İSTİSNSLAR KAİDEYİ BOZMAZ........

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

"1) Siyasi parti faaliyetleri yasaklanmıştır. Parti bina ve tesisleri sıkıyönetim ve garnizon komutanlıklarınca emniyet ve kontrol altına alınacaktır.

2) Kamu düzeni ve genel asayiş gereği olarak DİSK, MİSK ve bunlara bağlı sendikaların faaliyetleri durdurulmuştur. Bu kuruluşların yöneticileri Türk Silahlı Kuvvetlerinin güvencesi altına alınmıştır.

3) Türk Hava Kurumu, Çocuk Esirgeme Kurumu ve Kızılay hariç diğer bütün derneklerin faaliyetleri durdurulmuştur.

4) Bu hafta sonu yapılacak bütün spor faaliyetleri yasaklanmıştır. Durum ve şartlara göre sıkıyönetim ve garnizon komutanlıklarınca spor faaliyetlerine bilahare izin verilecektir.

5) Bankaların faaliyetleri ikinci bir emre kadar durdurulmuştur. Güvenlikleri sıkıyönetim ve garnizon komutanlıklarınca sağlanacaktır.

…….

Org. Kenan EVREN

Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı"

 

Evet bütün bu yasaklamaları ve daha nicelerini yaptılar. 650 bin insanı gözaltına alıp işkence tezgahlarından geçildiler. 1.5 milyondan fazla insan fişlendi. Faili meçhullar, kayıplar vs... Ama bir şeyi engelleyemediler! Yeniden doğumları. Yeşil kuytuda da olsa boy vermeyi sürdürdü.

 

Tarihin derinliklerine gömülen, biten bir şey yok. Şarkımız sürüyor!

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Hepiniz haklısınız ama sanki hepiniz aynı pencereden bakmışınız...

 

Bizler 12 Eylül öncesi evimizin önündeki bahçeden çiçek toplayıp, taksim meydanlarında kol kol halaylar çekmiyorduk. 1 paket margarin için bakkalların önünde insanlar ölüyordu..insanlar ellerinde koca koca tüplerle feriköyden şişliye, ordan kasımpaşaya, kağıthaneye.. koşturuyorlardı nereye tüp geldi diye...okul çıkışı bildiriler atılırdı, okul önüne gelemeyen anneler camlarda çocuklarını beklerdi, çocuk geldi bir mutluluk, bombalar patlamadan baba da gelebilseydi bari, sirensiz, bombasız bir gün geçmezdi, bugün fıırında patlar bomba onlar sağcıymış, ertesi gün kuruyemişçi ora solcuymuş... bunu kahve , manav..vs takip eder.. 12 yaşında çocuklar taranır sokaklarda.....işte 12 eylül öncesi , bunlar yüzde biri...yok emperyalistler için yapılmış,yok faşistler için yapılmış... alakası yok arkadaşlar bizim için yapılmış , biz susmuşuz güçlüler zeytin yağı gibi su üstüne çıkmış sonra... gelin bunlara müsade etmeyelim, sahip çıkalım memleketimize... :angry:

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

12 eylül milletin geleceginin yok edildigi bi dönem... yazık o kadar gec neye nereye hizmetettiğini bilmeden birbirine kastettiler...

 

hırslı bir kuşaktı bu dönemde ölen sagı solu veya her nesi ise öncelik bu toprakların evlatlarıydı...

tabi bunu bilen o zamanın askeri kanadı ve işbirlikçi cemeati acımadan bu kıyıma ortak oldu.. sonramı sonra da ortalık çakallara çıkarçılara haksız kazançlar salayanlara kaldı... 12 de acı cekenlerde büyük bir psikolojik sorun ve boşluk içinde yaşamına devam ediyor.....

 

ortada tek şey var.. elde var yine

 

millet olarak kaybedişimiz...

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Sevgili zeynoo eline yüreğine ve aydın bilincine sağlık.

Faşist 12 Eylül cuntasının asıl amacını ve gerçek misyonu açıkça teşhir ederek, konuya açıklık getirmişsin.

Başında NETEKİM PAŞANIN bulunduğu bu kanlı faşist darbe, arkasındaki asıl emperyalist güç olan ABD ve onun yeraltı kirli örgütü olan CIA nin desteği ile, bir yandan ülkenin binlerce genç insanı, işçisi, emekçisi, köylüsü, memuru, devrimci-aydını, şair, yazar, biliminsanı gibi binlerce insanını, tüm devrimci değerlerini, demokratik kitle örgütlerini, katletme-yok etme barbarlığına had safhaya ulaştırdı. Diğer yandan da, ülkemizde yükselen halk hareketini ve emek mücadelesini sindirmek yok etmek amacıyla yapılan bu kanlı faşist darbeyle, bastırılan-sindirilen-yok edilen emekçi muhalefetin boş bıraktığı geniş siyaset alanında, 24 Ocak kararları yüyürlüğe konularak, hem ülkemizde ulus devletin tasfiyesini başlandı, hem de ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını da ipotek altına alındı.

Emperyalist güçlerin Dünyayı yeniden paylaşma planlarından biri olan, WTO-GTSS 1979 Fas- Marekeş protokolü ile bütün az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde, ulus devleti ve kamu ekonomilerini tasfiye etme planını, ülkemizde bizzat 12 Eylül darbesinin kucağında, 24 ocak kararları Süleyman Demirelin başbakanlığı döneminde, bizzat Demirelin ekonomi kurmayı olan Turgut Özal tarafından uygulanmaya konulmuştur.

 

bu konuda beni aydınlattığın ve araştırmaya sevk ettiğin için teşekkür ederim sedat...seninde yüreğine sağlık

Yoruma sekme
Diğer sitelerde paylaş

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.