Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder. (Şûrâ Suresi, 30) Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 müslüman değilsen iş değişir ama değilmi Alıntı
Φ Dayı Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 İnsan iseniz şayet..inanan yada inanmayan olun..tercih ettiğiniz nasibinizdir..bu değişmez,bunuda Allah bile değiştirmez.. Ya hu Ali abinin ne güzel işi vardı..abi Allah kimsenin işini bozmasın..olur yavrum..sen durma işin başında,parayı kaçır kumarda kadında sonrada at topu Allaha..yok öyle yağma..her kes kendi elleri ile yazdıklarını okuyor hayatta.. Her insanın ZAT,ı Muhteremdir..cehennemde yanacak olan sıfatlarıdır..fazlada korkmayın ya hu Sevginiz Sermayeniz Olsun.. Alıntı
Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 müslüman değilsen iş değişir ama değilmi Neden öyle dediniz ? Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatlarını iyi anlamak gerekir... Müslüman değilse durum değişir sıfatı Ahiret hayatına tekabül ediyor. Yani daha çok Rahim sıfatıyla alakalı bir durum... Dünya hayatı ise Rahman sıfatıyla alakadardır. Eğer tüm yarattıklarına merhametli olmasa idi sadece O'na inananların faydalanmasını isterdi dünyadan... Oysa O'na inanan ve inanmayan tüm herkesin faydalanmasına izin veriyor... (Tabi Allah'ın özel isimleri vardır. O isimleri tam anlamıyla açıklanamaz.) Allah'ın Rahman ve Rahim sıfatının farklılıklarından bazıları : 1. Rahman sıfatı; daha ziyade ezelle; Rahîm sıfatı ise daha çok ebedle ilgilidir. Rahman sıfatı bütün insanları; Rahîm sıfatı ise yalnız inananları kapsar. 2. Rahman sıfatı; hiçbir kayıt ve şarta bağlı olmaksızın varlıkları yaratmak, meydana getirmek, onların çalışıp çalışmadıklarına bakmadan sayısız nimetlerle nimetlendirmek anlamına gelirken; Rahîm sıfatı Allah'ın emirleri doğrultusunda çalışanlara, çalıştıklarının karşılığını vermek anlamına gelmektedir. 3. Rahman sıfatı; ümitsizliğe, karamsarlığa imkân bırakmayan kesin bir ümit ve ezeli bir yardım ifade eder. Rahîm sıfatı ise, yapılacak işlerin Allah tarafından ödüllendirileceğini ifade etmektedir. Bu nedenle Rahman sıfatının ifade ettiği anlamda inanan ve inanmayan eşit tutulup ayırım yapılmamış; Rahîm sıfatının belirttiği anlamda ise, inanan ve inanmayan açık bir farkla ayrılmışlardır. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Eğer tüm yarattıklarına merhametli olmasa idi sadece O'na inananların faydalanmasını isterdi dünyadan...Oysa O'na inanan ve inanmayan tüm herkesin faydalanmasına izin veriyor... Pardon ama, siz, Allah'ın dünyanın her yerindeki -ister inansın, ister inanmasın- insanların tabaklarına aynı yemeği mi koyduğunu söylemeye çalışıyorsunuz? Onca aç insanlar neden aç peki, madem Allah herkesin faydalanmasına izin veriyor da... Alıntı
Φ abraham Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 28 Şubat , 2008 yani başımıza gelen hertürlü kötülüğün iyiliğin bir sebebi var ve allah tarafından dilenmiş ve yerine gelmiştir doğrumu anladım? Alıntı
Φ fmf Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Domuz, her türlü necaseti yiyen çok pis bir hayvandır. Zararlı olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da, bir kimseye hakaret etmek için “Domuz” derler. Tevrat’ta domuz eti yasak edildiği için, bugünkü Yahudiler bile domuz eti yemezler. Bugün tıp, insana en çok zarar veren ve hastalık bulaştıran etin domuz eti olduğunu tespit etmiştir. Domuz eti yiyenlerde [safra kesesi iltihabı, apandisit, barsak iltihabı, çeşitli çıbanlar, mafsal kireçlenmeleri, damar sertliği, romatizma, grip, tansiyon yüksekliği, kalb anjini, enfarktüs gibi] çeşitli hastalıkların görüldüğü meydana çıkmıştır. Domuz etinde bulunan büyüme hormonunun kansere sebebiyet verdiği açığa çıkmıştır. Domuz eti ile geçen trişinoz hastalığının bugün bile tedavisi yoktur. Domuz şeridi [tenya], mide ve barsak yolu ile kana geçerek, göz, beyin gibi önemli organlarda ağır hastalıklara, hatta ölüme sebep olmaktadır. Domuz eti yiyenlerde, kıskançlık hislerinin dumura uğradığı, namusunu kıskanmadığı tespit edilmiştir. Domuz yağı, E vitaminini birdenbire yok eder. İnsan, E vitamininden mahrum kalınca nesli söner, E vitamininin yokluğu sevgiyi, aşkı yok eder. E vitamininin noksanlığında erkeklerde kısırlık, kadınlarda çocuk düşürme hastalığı ortaya çıkar. E vitamini yağlardaki acılaşmayı önler. E vitamini tükenince A vitamini acılaşmayı önleyemez. A vitamininin yokluğunda da cinsiyete menfi yönde etki eder. Domuz eti ve yağı yiyenlerde karakter değişikliğinin ortaya çıktığı da tespit edilmiştir. Domuz etinin, diğer hayvan etlerine hiçbir üstünlüğü yoktur. Üstelik hazmı güç, protein değeri çok düşüktür. Domuzun daha başka zararları da tespit edilse, yine de (Mutlaka bu veya şu sebepten dolayı domuz haram edilmiştir) denilemez. Fakat hiç zararı tespit edilmese de dinimiz yasak ettiği için, domuz etini yemek haramdır. Allah (c.c) şöyle buyurmuştur: “De ki: “Bana vahyolunanlar arasında (haram dediklerinizden) yiyecek bir kimseye haram olduklarını bulduğum yiyecekler (yalnızca) şunlardır: Ölü, akmış kan, domuz eti -ki o pistir- ve Allah’tan başkasının adına boğazlandığından dolayı murdar olanlar. Kim mecbur kalırsa, zulmetmeksizin ve haddi aşmaksızın (yerse), şüphesiz Rabbin Gafûrdur, Rahîmdir.” (el-En’âm, 6/145). BİLİMSEL GERÇEK: İlim, İslâm hukukunun yasakladığı ve Müslümanların asırlar boyunca tabi oldukları bazı yasakların amaçlarını anlamaya çalışmıştır. Mikroskobun icat edilmesinden çok daha önceye dayanan bu yasaklar sırasıyla şunlardır: Leş (içinde çok hızlı bakteri ürer), kan (çok fazla bakteri içerir, daha hızlı ürerler) ve son olarak domuz eti. Domuzun bedeni, temizlemekle giderilemeyecek kadar pek çok hastalığın çekim alanıdır. İnsana ve hayvana bulaşabilen parazit, bakteri ve virüslerin sığınağı durumundadır. Bunlardan balantidium coli paraziti, trchinella şeriti, tenya solium (domuz tenyası) ve tenyalar (cysticercosis) gibi bazıları domuza hastır. Zoonozlar, bazı influenza türleri, fluke olarak da bilinen yaprak şeklinde ve yassı bir parazit kurt olan fasciolopsis buskii, askaris kurdu ise hem insan hem de hayvanlarda görülen bazı hastalıklar arasında sıralanabilir. Balantidiasis hastalığına domuzlarla temas edenlerde ve domuz çobanlarında sıklıkla rastlanır. Bu hastalık veba gibi yayılır. Böyle bir olay Atlas Okyanusundaki adalardan birinde domuz pisliklerinin kasırga sonrasında yayılması sonucu gerçekleşmişti. Bu hastalık domuz pisliklerini temizleyecek teknolojiye sahip olduğunu ve domuz eti tüketmemenin bir dayanağı olmadığını ileri süren Almanya, Fransa, Filipinler ve Venezüella gibi gelişmiş sanayi ülkelerinde de görülmüştür. Trichinellosis şeritinin dişisi, yumurtalarını domuzun bağırsak duvarlarına bırakır. Bu yumurtaların sayısı on bine kadar ulaşır ve kan aracılığıyla kaslara taşınır, buraya yerleşir, gelişir ve hastalığın ortaya çıkmasına neden olur. Domuz tenyası hastalığı hastalıklı domuz etinin tüketilmesi sonucu ortaya çıkar. Bu kurtçuğun boyu insan bağırsağında yedi metreye kadar ulaşır. Dikenli bir başı vardır. Bu nedenle bağırsak duvarını zedeler ve pek çok kan hastalığına neden olur. Dört emici ağzı ve bir boynu vardır. Çift cinsiyetli olarak çoğalır. Bu canlıların sayısı bine ulaşır. Bunlardan her biri binden fazla yumurta bırakır ve sonuçta tenya hastalığı belirir. İnsan tenya yumurtaları bulaşmış bir yiyeceği tüketirse yumurtalar kan aracılığıyla herhangi bir organa ulaşabilir ve tehlike ortaya çıkar. Sığır tenyası ve diğer parazitler bu denli zarar vermezler. KONUNUN MÛCİZEVÎ YÖNÜ: Domuz çirkin yaratılışlı bir hayvandır. Putperestler tarafından iyilik sembollerini öldürdüğü kabul edildiğinden dolayı nefret edilen bir hayvan sayılmıştır. Eski Mısırlıların tanrısı Horus’u, Kenanlıların tanrısı Adone’yi, Yunanlıların tanrısı Adonis’i Küçük Asya’da Atis’i bir domuzun öldürdüğü efsaneleri rivayet edilmiştir. Eski Mısır’da domuz çobanlığı yalnızca idam mahkûmlarının uğraşacağı en âdi işti. Domuz çobanı tapınağa giremez ancak kendisi gibi bir kadınla evlenebilirdi. Domuza dokunan kişinin yıkanması gerektiğine inanılırdı. Bu hükme muhalefet etmiş olsalar da ehl-i kitaba da domuz eti yasaklanmıştı. Ancak Kur’ân-ı Kerîm, domuz eti yemenin niçin yasaklandığını “o (rics) pisliktir” diyerek açıklamıştır. Rics kelimesi eziyet, zarar, pislik, kir gibi anlamların tümünü içeren geniş kapsamlı manası olan bir kelimedir. Domuz eti yemeyi yasaklayan başka ayetler de vardır: “O, size, ancak (boğazlamadan) ölmüşü, (akan) kanı, domuz etini, bir de Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı. Fakat kim mecbur kalırsa saldırmamak ve haddi (doyacak kadarını) aşmaksızın (yerse) ona günah yoktur. Şüphesiz ki Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.” (el-Bakara, 2/173). “O size ancak ölüyü, kanı, domuz etini, bir de Allah’tan başkasının adı anılarak boğazlanmış olanları haram kıldı. Kim çaresiz kalırsa saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla (yiyebilir). Şüphesiz Allah, Gafûrdur, Rahîmdir.” (en-Nahl, 16/115). “Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlananlar -(henüz canlı iken yetişip) kestikleriniz hariç olmak üzere- boğularak, vurularak, yüksek bir yerden yuvarlanarak, boynuzlanarak, yırtıcı bir hayvan tarafından (parçalanarak) yenilmiş (ve ölmüş) hayvanlar, dikili taşlar üzerinde (onlar adına) boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bütün bunlaryoldan cikanlar.” (el-Mâide, 5/3). Bu yasak hayvanın tüm yenilebilir parçalarını, iç yağlarını da içine alacak şekilde genelleştirilmiştir. İç yağların Yahudilere yasaklanması, bunların yemeklere etle beraber katıldığını göstermektedir: “Biz, Yahudilere de bütün tırnaklıları haram kıldık. Onlara sığır ve koyunun iç yağlarını da haram kıldık. Ancak sırtlarına veya karınlarındaki bağırsaklarına yapışan veya kemiğe karışan ayrı. Onları zulümleri yüzünden bununla cezalandırdık. Şüphesiz Biz, doğru söyleyenleriz.” (el-En’âm, 6/146). Etin yasak olması yağın da yasak olması demektir. Domuz eti ve yağı hayvanlara da yem olarak verilemez. Çünkü bu hayvanlar da sonuçta insan tarafından tüketilecektir. Kur’ân’ın domuz eti ve yağını yasakladığı dönemde hiç kimse domuzun zararlarını bilmiyordu. Her şeye gücü yeten hikmet sahibi Allah şöyle buyurmaktadır: “Kavmin de onu yalanladı. Hâlbuki o hakkın ta kendisidir. De ki: “Ben sizin üzerinizde bir vekil (gözcü) değilim. (Kur’ân-ı Kerim’in verdiği) her bir haberin kararlaştırılmış bir zamanı vardır. Siz de yakında öğrenirsiniz.” (el-En’âm, 6/66-67). Alıntı
Φ Tengeriin boşig Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Domuz, her türlü necaseti yiyen çok pis bir hayvandır. Zararlı olduğu için yalnız Türkler değil, Avrupalılar da, bir kimseye hakaret etmek için “Domuz” derler. Peki At eti niçin yasak? Oysa At çok temiz bir hayvandır... Alıntı
Φ fmf Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Eti yenen hayvanların ve insanın sütü temizdir. Domuz, merkep, katır gibi eti haram kılınan hayvanların sütü ise necis olup, yenilemez. Atın sütüne gelince, bazı âlimler, bunun içilmesinde bir sakınca yoktur, demişlerdir. Çünkü atın sütünün içilmesinde savaş vasıtasını zayıflatma yoktur. Diğer yandan bazı hadislerde at etinin yasaklanması, onun necis (pis) sayılmasından değil, önemli bir savaş aracı olmasından dolayıdır. Fıkıh kaynaklarında had cezaları açıklanırken at sütü için mübah denilmiş, bu sütü içenin cezası hakkında; "Beng gibi, kısrak sütü gibi mübah olan bir şeyden olan sarhoşluk, had cezasını gerektirmez" ifadeleri kullanılmıştır. Ebû Hanîfe'ye göre at etinin mekruh sayılmasının illeti, atın bir savaş aracı olması, savaşa ara verilmesin, ordunun gücü azalmasın diyedir. Bu yüzden, bu kerâhet onun sütüne sirayet etmez. Yani onun sütü helâldir. Zaten atın etini meşrû sayanlara göre, sütünün de meşrû olması asıldır (İbn Mâce, Zebâih, 12; Ebû Dâvud, At'ime, 25; Nesâî, Sayd, 30; A. b. Hanbel, VI, 346; İbn Âbidîn Terc., XV, 234, 235, XVI 70, 71; ez-Zühaylî, el-Fıkhu'l-İslâmî ve Edilletühû, I,144, 145). (Hamdi DÖNDÜREN) alıntı Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 at eti yasak değildir sevgili tengeriin. Yani doktrinel olarak yasak değildir. At eti yasağı hadislere dayanan bir durumdur. Orijini, atlar devrin en ağır askeri gücüdür. Savaş dönemlerinde yeteri kadar at bulunması ve savaşlarda aç kalan askerlerin atlarını kesip yememesi için at eti yemek yasaklanmıştır. Tabi ne yapmışlarsa aynısını yaparız diyen mezheplerde, doktrinel olmayan bir çok uygulama gibi böyle bir yasakta vardır. Bu tartışma islamiyetin kafkasya türkleri arasında yayılmasıyla bir dönem çok tartışılmış, zira at eti ve at sütünün populer gıdalar olduğu kafkasyadan bahsediyoruz. Zamanın ileri gelenleri bizzat halifeleri ziyaret etmişler, sormuşlar soruşturmuşlar. Ve halende yiyorlar, sütünüde içiyorlar. Yani hinduların inek eti yasakları gibi bir durum. Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 domuz yasağı hakkında daha önce söylemiştim. Bu yasak fetişleştirilmiştir. Yani hayvanın kendisine karşı bir nefrete, onunla alakalı herşeye karşı tepkili olmaya dönmüştür. Hatırlarmısınız, TRT bir çizgi diziyi karakterlerden birisi domuz olduğu için yayından kaldırılmıştı. İşte domuz eti yiyen karısını kıskanmaz. Domuzun olduğu yer şöyle olur böyle olur. Oysa alkol almaktan ya da faizden daha önemli, daha ayrı, daha evla bir yasak değil. Fakat domuzun yenmesini falan bir kenara bıraktım kendisine karşı bile bir tepki vardır. İlginçtir. Alıntı
Φ birvarmışhiçyokmuş Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 Gönderi tarihi: 14 Temmuz , 2008 domuz yasağı hakkında daha önce söylemiştim. Bu yasak fetişleştirilmiştir. Yani hayvanın kendisine karşı bir nefrete, onunla alakalı herşeye karşı tepkili olmaya dönmüştür. Hatırlarmısınız, TRT bir çizgi diziyi karakterlerden birisi domuz olduğu için yayından kaldırılmıştı. İşte domuz eti yiyen karısını kıskanmaz. Domuzun olduğu yer şöyle olur böyle olur. Oysa alkol almaktan ya da faizden daha önemli, daha ayrı, daha evla bir yasak değil. Fakat domuzun yenmesini falan bir kenara bıraktım kendisine karşı bile bir tepki vardır. İlginçtir. Sevgili CYRANO ; Doğru Teşhis e Nedir ? Gerçekten Haklısınız. Bir Mümin için Emir ve Yasak lar Yalnızca ALLAH Namı na ve O' nun Rızası Gözetilerek Uygulanır. BununDışında Kalan Tüm Durumlar Riya dır.ve Hatta Din Dühul u nun Dışında Kalmak Riski Taşır. Allah Bizleri Muhafaza Buyursun. Hele Bir ilahi Emir ya da Yasak ta Adı Geçmiş ve Kısmen Men Edilmiş bir Canlı ya , İstiskal (Tiksinmek) Nazarı ile Bakmak Dahi , Mümin için Menedilmiştir. Tüm Mahlukat Halık ı Kerim Tarafından Halk Edilmiş ler dir. ve Yalnızca O' nun Sanat ı Rabbani si Oldukları Nazarı ile Bakılabilir. Yani Özetle; Biz Dahi Yunus Misal i Deriz ki ; Yaradılan ı Sev Yaradan dan Ötürü. Vesselam. Saygılarımla. Doğan Gülbudak Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.