Zıplanacak içerik
  • Üye Ol

"Öcalan da Ergenekon'un adamı ve bu görevi sürüyor!"


Önerilen İletiler

Gönderi tarihi:

PKK'yı Yöneten Türkler" Adlı Kitabı Piyasaya Çıkarken Yeni Aktüel'in Sorularını Yanıtlayan Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu'dan Gündeme Bomba!

 

"Öcalan da Ergenekon'un adamı ve bu Görevi sürüyor!"

 

Ergenekon'un içinde devletin çok üst kademesinde insanlar olduğunu ve en tepedekine kadar hepsinin deşifre edildiğini savunan Bülent Orakoğlu'na göre, operasyonun görünmeyen kısmında bu üst düzey isimler sessizce tasfiye edilecek! Basında ismi geçenlerin 1 numara olmadığını kaydeden Orakoğlu, 1 numaranın isminin hiç zikredilmediğini söylüyor. Orakoğlu, Öcalan'ın Ergenekon'un adamı olduğunu belirterek "Birçok üst düzey devlet görevlisi ellerinde belgelerle TBMM'nin Öcalan Komisyonu kurmasını bekliyor" dedi.

 

Bu defa asıl güç odaklarını görebilecek miyiz, yoksa Susurluk'ta olduğu gibi birkaç aktörden kurtulup kendini bir süreliğine de olsa yine temize mi çekecek derin devlet?

NATO'nun komünizme karşı kurduğu yerleşik gizli ordular, başlangıçta 16 devleti kapsıyordu. Türkiye 1952'de NATO'ya üye olduktan sonra, 27 Mayıs ihtilalinin ardından bizde de bu yapı kuruldu. Ama bu yapılar komünizm tehlikesine karşı kurulmasına karşın, ülkelerindeki siyasi mekanizmaları, demokrasiyi, insan haklarını hedef alıyor. Ülkelerinde faaliyetleri çok ama bir komünist ülkeye dönük faaliyetleri hiç yok. Demek ki bu örgütler kuruluş amaçlarına hizmet etmiyor ve arka planda gizli ajandaları var. Tümü tek bir merkezden her daim bir ABD'li generalin kontrolünde. Generaller değişiyor ama ABD kontrolü değişmiyor.

- Halen bir merkezden yönetilme var mı? Gladio birçok ülkede deşifre edilip dağıtılmadı mı?

Var tabii. Birçok Avrupa ülkesi irade gösterdi ve İtalya'nın Gladio operasyonundan sonra 16 ülkeden 14'ünde bu yapılar ortaya çıkarıldı. Bir tek Almanya ve Türkiye'de bu yapılanmalar karar verici devlet mekanizmalarınca kabul edilmemiş ve açıklanmamıştır. Ama tamamen bitirilmeleri, dünyanın bu konjonktüründe normal değil; bitirilmediler, daha kontrollü oldular, milli bedenler kazandılar. Büyük ihtimal yeni misyonları da dünyanın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde şekillendirilmesi. BOP'un anlatıldığı kadarını biliyoruz ama bütün dünya 80, 90 yıl önce başlamış olan BOP çerçevesinde şekillendirilmek isteniyor.

- Tekrar Ergenekon Operasyonu'na dönersek

Çok büyük, kökü derinlerde bir yapının çok sığ bir kısmıyla karşılaşmış durumdayız. Üstelik karşımızdaki NATO güdümlü Ergenekon değil, 28 Şubat sürecinden önce oluşan yeni Ergenekon! Yeni Ergenekon aslında ABD ve NATO güdümlü asıl Ergenekon'a karşı milli bir örgütlenme gibi ortaya çıkmıştır. Ama eski ve yeni Ergenekon'un aslında farkı yok. Hatta yeni Ergenekon'un içine eski Ergenekon'dan sızmalar da vardır. Tek fark birinin çok profesyonel olması! NATO güdümlü Ergenekon kendini çok iyi saklayan; yeni Ergenekon ise ortaya çıkmak isteyen, varlığını ispat peşinde bir güç. Devlet içerisinde etkinlikleri ve kudretleri olduğunu sanki her fırsatta göstermeye çalışıyorlar. Hrant Dink cinayetini düşünün; adam yakalanıyor, devlet görevlileri yakaladıkları adamla resim çektiriyor. Bilerek iz bırakıyorlar ve işin sığlığı burada! Derin yapıların dünya çapında çok derin konjonktürel hesapları vardır. Mesela Saddam'ın Kuveyt'i işgali, binlerce insanın Türkiye sınırına yığılması, Türkiye'nin mecburen BM'den yardım istemesi ve nihayetinde bugünkü sözde Kürdistan'ın fiili yapısının oluşmasını sağlayacak güvenli bir bölge oluşturulması için Çekiç Güç'ün bölgeye gelişinin sağlanmasıYani kalkıp da Hasdal Kışlası'ndan çıkma bombaları birtakım hedeflerde kullanıp açık delil bırakmak, derin bir yapıdan beklenecek hareket değil! Ama yeni Ergenekon böyle iz bırakarak giderken, gerçek Ergenekon arka planda faaliyette. Hatta yeni Ergenekon'un bu kadar net izler bırakmasını onlar teşvik etmiş, bu yeni yapı harcansın istemiş bile olabilirler! Zira Ergenekon operasyonunun bir milli irade ve refleksle yapılmış olma, Türkiye'nin kendi Gladio'sundan kurtulmak isteme ihtimali zayıf. Sorunuzun net yanıtına gelirsek, Ergenekon şeması bu kadar değil. Bu, operasyonun gözüken kısmı. Aslında devletin kurumlarında kimlerin ne kadar gizli, saklı olduğu tespit edildi.

 

"Ergenekon'un tamamını almaya kalkarsanız"

- Yani en tepe noktasına kadar biliniyor mu? Öyleyse niye operasyona dahil edilmiyor gerçek Ergenekon'un büyük ağabeyleri, siyaset, emniyet ve iş dünyasındaki uzantıları?

Askeri de, polisi de, üniversitesi de, işadamı da tespit edildi. Bunlarla ilgili devletin elinde çok ciddi bilgiler var. Hangi kurumların bu işin içinde olduğu en tepedekine kadar biliniyor ve devletin çok üst kademesinde insanlar var o listede! Mesela Başbakan biliyordur bu isimleri! Ama şimdi bunların açıklanması doğru olmaz. Ergenekon operasyonu basında şu ana kadar çıkan isimler ve cinayet bağlantıları çerçevesinde devam eder. Bunun kurumlar içerisindeki kademeleri zaten bir ölçüde etkisizleşmiştir bu operasyondan sonra. Bakın Genelkurmay Başkanı "Suçlu olan cezasını çeker" diyor. Bu çok önemli ve sadece 'yakalanan cezasını çeker' anlamına gelmiyor. Yani operasyonun görünmeyen kısmında, tıpkı diğer NATO ülkelerinde yapıldığı gibi, üst düzey isimler sessizce tasfiye edilecek, belli mevkilere gelecekken gelemeyecekler, hatta emekli edilecekler ama normal hayatlarına devam etmelerine müsaade edilecek! Çünkü Ergenekon'un tamamını almaya kalkarsanız, devlette çok ciddi sıkıntı ortaya çıkar. Devletin çok üst kademelerinden insanlar var bu yapının planlamasında. Her yerde, en üst noktalara kadarAskeriyeye sızma girişimleri daha fazla ama MİT ve Emniyet içinde de uzantıları var. Emniyet İstihbarat, bu yapılanmaların nerelere kadar sızacağını bilebilecek birtakım donanımlar kurmuştur. Ergenekon yedi, sekiz yıldır takip ediliyordu Emniyet İstihbarat tarafından. Ben göreve geldikten sonra bu işi kimin yaptığı, başında kim olduğu net olarak tespit edildi. Bu yüzden 28 Şubat süreciyle Emniyet İstihbarat'a büyük darbe vurulmak istendi.

- Türkiye meşhur '1 numara'yı konuşuyor. Türkiye yine öğrenemeyecek mi kim olduğunu?

Öğrenir. Tabii bu 1 numara yeni Ergenekon ile ilgili. Eski Ergenekon'da NATO'nun koyduğu bir konsept ve kurumlar düzeyinde resmilik görüntüsü ve o görüntünün altında illegal işler vardır.

- Ne zaman öğrenir?

İşte bu operasyonlar, yazdığımız kitaplar bir motor görevi görecek bu süreçte.

 

"İsmi geçenler 1 numara değil!"

- Medyada 1 numara olabileceği telaffuz edilen ve ima edilen isimler var

Hayır, hiçbiri değil! Kesinlikle! Zaten genelkurmay başkanı seviyesinde olması zor.

- 1 numaranın ismi bu tartışmalarda hiç zikredildi mi?

İkinci adamın ismi, birinci adam yani 1 numara diye zikredildi. Gerçek 1 numaranın ismi ise hiçbir zaman 1 numara adayları arasında zikredilmedi. Ama 1 numara adayı olarak olmasa da, bilmeden bu süreçlerde elbette ismi geçti, yazılıp çizildi. 1 numaranın isminin öğrenileceği süreç başladı ve çok uzun sürmeyecektir. Şu anda eylemci grup yakalanmışken bir numaranın alınmamasının sebepleri var.

- Ergenekon için "Amaç 2009'da darbe yaptırmaktı" deniyor. Amaç buysa, darbeyi yapacak olanlar nerede? Emekli askerlerin kalkıp darbe yapacak halleri olmadığına göre, orduda darbe için hazır kıta bekleyen bir grup mu var?

Bu tip ilişkilerin TSK içinde en çok ortaya çıkardığı sendrom "Genç subaylar sendromu"dur ve sürekli kaşınır bu. Kenan Evren anılarında diyor ki, "Genç subaylardan gelen mektup sayısı bin civarına ulaşmışsa bir tehlike var demektir". Genç subaylar lafını duyduğunda, Türkiye Cumhuriyeti'nin hem başbakanı hem genelkurmay başkanı irkilip rahatsız olur. Çünkü 27 Mayıs'ta dönemin Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun tutuklanmış, elleri kelepçelenmiş, askerin arasında bir sürü hakarete uğramış. 'Genç subaylar' psikolojik ağırlığı çok olan bir laf ve Türkiye'de kaos yaratan birtakım güçlerin kullanıp kışkırttığı bir dinamik.

 

JİTEM'ci Cem Ersever'in arşivi emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ün çiftliğinde çıktı. Neleri gün ışığına çıkarabilir o arşiv?

Cem Ersever, dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis gibi bazı isimler, NATO'nun Güneydoğu ve Ortadoğu politikalarına karşı biraz daha milli politikalar uygulamaya kalktıklarında maalesef enteresan şekilde öldürüldü. Dahası birbirlerini öldürmüşler gibi gösterilmeye çalışıldı! Eşref Bitlis'in uçağını Ersever'in düşürdüğü iddia edildi. Bitlis ve Ersever'i öldüren aynı güç: Ergenekon! Ersever'in Ergenekon ile ilgili çok bilgi sahibi olduğu kanaatinde değilim. Ama o sürece kadar işlenmiş cinayetlerle ilgili çok önemli bilgiler çıkacaktır arşivinden.

- Siyasi cinayetlerin hepsinin arkasında Ergenekon mu var?

Hepsi için diyemeyiz. Ama Eşref Bitlis ve ekibinin -ki Cem Ersever de içinde- TSK'dan enterne edilmelerindeki en önemli sebeplerden biri Güneydoğu'da ve Kuzey Irak'ta ABD'nin projeleri dışında milli ve bu ülke yararına birtakım projeler yürütmeleriydi. Türkiye'de birçok kurumda milletin iradesini hakim kılacak bir yapıyla, karşı yapı hep mücadele halinde. Ama bu mücadele kamuoyu önünde gerçekleşmiyor.

- 'İhanet Çemberi / PKK'yı Yöneten Türkler' adlı yeni kitabınızda çok çarpıcı bir iddia var: Abdullah Öcalan, Ergenekon'un adamı mı?

Evet. Ergenekon içindeki görevi bitmedi, hâlâ devam ediyor. Ergenekon gibi yapılarda her düşünceden insan vardır; sağ, sol, Kürt; bir toplumu oluşturan ve kutuplaşma yaratabilecek unsurlar nelerse hemen hepsi. O dönem Ergenekon yapılanması bilinmediği ve dillenmediği için bütün tanıklıklarda MİT diye geçiyor. Ama Öcalan ile görüşen grup Ergenekon'un MİT'teki uzantılarıydı. Yani PKK'yı Ergenekon kurdu! Öcalan'ın Ergenekon'un içine alınması çok örtülü bir operasyondu ama bundan Ergenekon'un o dönem Türkiye'deki tüm üst düzey yöneticilerinin kesin haberi vardır. Ama bu projeye nasıl izin verildi hâlâ anlayamıyorum. Basit bir istihbarat kuralı uygulanmış, Türk solu içinden biri (Öcalan) seçilip kullanılmış. Sonra Ergenekon, Öcalan'ı kendi emelleri doğrultusunda kullanmış. 12 Eylül darbesini önceden Öcalan'a haber veren ve Suriye'ye güvenli geçişini sağlayan da darbeyi planlayanlar ve Ergenekon'un MİT'teki unsurlarıydı. Çünkü 12 Eylül tamamen bir NATO organizasyonuydu. CIA'in 20 yıl önce hazırladığı ve geçenlerde gizliliği kaldırılıp kamuoyu ile paylaşılan "Irak, Türkiye, İran: Kürt Ayaklanmaları" raporunun PKK'nın kuruluş ve gelişimini içeren üç sayfalık bölümü neden karartılmıştı? Türk istihbarat birimleri karartılan o üç sayfayı bulmak zorundadır kardeşim. Bu kadar basit! Bu zor bir şey değil; bulacaklar o bölümleri!

 

 

Askerlerin Öcalan ile görüşmeleri

- Kitaptaki iddialarınızdan biri de, 28 Şubat'ta üzerinize gelinmesinin en önemli sebebinin Emniyet İstihbarat olarak bazı üst düzey askerlerin PKK ve Öcalan ile telefon görüşmelerini tespit etmeniz olduğuDevam ediyor mu görüşmeler?

Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı'na geçtiğimde, Hanefi Avcı (dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı) birtakım konuşmalar getirdi. Bazı askerlerin Öcalan ile görüşmeleriÖnce askerle polis arasında gerginlik yaratmak için kurulan bir tuzak sandık ama o konuşmalar ben İstihbarat Daire Başkanlığı'ndan ayrıldıktan sonra bir buçuk sene daha, yani 1998 sonuna kadar devam etti. Sonra Öcalan yakalandı. Albay düzeyinde görüşmelerdi bunlar ama bir albayın da kendi başına hareket ettiği düşünülemez! Benim daire başkanlığımdan önce de o konuşmalar takip ediliyordu. TSK'da emir komuta zinciri vardır ama bu faaliyetler kurumsal değildi, aksine bir cunta faaliyetiydi! Bu görüşmeler dönemin Genelkurmay Başkanı ve MGK'nın bilgisi dışında, cunta faaliyeti içinde bir emir komuta zinciriyle yapılmıştır. Sonrasında niçin üzerine gidilmediği de merak konusu! Oysa bazı dergilerde yer alan 2004 yılında darbe planları yapıldığı iddialarıyla, PKK'nın ateşkesi bozduğu dönem kesişiyor. Bunları açıkladık ama hiç kimse ve hiçbir yargı organı tarafından dikkate alınmaması çok düşündürücüydü. Bu da bu ülkede gizli güçlerin ne kadar hakim olduğunu gösteriyor.

 

"Elde belge, 'Öcalan Komisyonu' kurulmasını bekleyenler var!"

- Kitapta "Bu işin peşini bırakmayacağım" diyorsunuz. Ne yapacaksınız?

Evet, önümüz devamlı kesilmek isteniyor ama devam edeceğiz. Türkiye bir an önce bir 'Öcalan Komisyonu' kurmalı. Kuramıyor! Netameli bir konu olduğu için engelleniyor. Bir 'Öcalan Komisyonu' kurarsanız, belki kendinize en büyük kötülüğü ama bu ülkeye de en büyük iyiliği yapmış olursunuz. Ama son 30 seneyi çözersiniz! Ben Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı yaptım ve benim bilgilerim o çerçevede geçerli. Benden daha üst mertebede görevli, bildiklerini açıklamak isteyen ama toplumda sıkıntıya düşmekten çekinen insanlar var.

- Elde belge, komisyon kurulmasını bekleyenler mi var?

Böyle bir komisyon kurduğunuzda belgelerle, bilgilerle gelecek, bildiklerini anlatacak çok görevli var. Bırakın onu; Öcalan yakalanmadan önce bazı askerlerle Öcalan'ın görüşmelerinin kayıtlarının hepsi Emniyet İstihbarat'ın arşivlerinde var! Bir 'Öcalan Komisyonu' kurulursa alır bakarlar. Ama bizim komisyonlarda şöyle bir hata var: Söylediğiniz, siz daha komisyondan çıkmadan medyaya ulaşıyor. Bu iş gizlilik ve ciddiyet içinde olursa, bu insanlar ortaya çıkıp konuşur komisyona. Herkes çağrılmalı ve gitmeli. Bu komisyonlar böyle yıpratıldı. TBMM çağırıyor ama Veli Küçük, Teoman Koman gibi bazı isimler gitmiyor ve götürmeye de kimsenin gücü yetmiyor. Bu komisyonlar zayıf bırakılmış. Güçlendireceksiniz, bu komisyonlarda görev alacak vekiller de dışarıya bilgi sızdırdığında suç işlemiş sayılmalı.

 

"İmralı'daki görüşmeler ortaya çıkacaktır!"

- Öcalan'ın çok enteresan bir iddiası var. Yakalandıktan hemen sonra, dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu'nu temsilen bir komutanın İmralı'ya gelip kendisine "Bu işi uzlaşmayla çözelim" dediğini söylüyor. Böyle bir görüşme oldu mu?

Öcalan'ın kimlerle konuştuğu meselesi önemli. Öcalan'ın yalan söylemesi için hiçbir sebep yok! Öcalan ile görüşülmüştür. Farklı bir niyet söz konusu değilse, görüşülmesinde de sakınca yok.

- Ama dönemin üst düzey komutanlarının hiçbiri böyle bir görüşmeyi kabul etmedi

Etmedi ama vardır! Siz belli şeyleri söylemezseniz o şeyler yine ortaya çıkar. Gizli kalma şansı yok. İmralı'da insanlar var, birden fazla görevli var. Siz bunu saklarsanız, "Görüştüm" demezseniz ve bu yarın bir gün ortaya çıkarsa art niyetli şeyler olarak değerlendirilebilir. Ayrıca Öcalan'ın Ergenekon bağlantılarının İmralı'ya gönderdiği kimse var mı, yok mu? HADEP'in eski yöneticisi ve Öcalan'ın eski avukatlarından Selim Okçuoğlu niye gidip görüşmüştür? Emniyet İstihbarat'taki tespitlerimize göre, Öcalan ile bazı askerlerin irtibatını Selim Okçuoğlu yürütmüştür. Görüştü ve hemen sonra yurtdışına kaçtı. Okçuoğlu'nu Öcalan ile görüştüren kim? Bunu ortaya koyduğunuz zaman görüşenler de ortaya çıkar. Saklamanın anlamı yok. Bunu ileride açıklarız! Ama açıklamak için şimdi iyi zemin değil. Önce Ergenekon operasyonunun nereye varacağını, milli bir süreç haline gelip gelmeyeceğini görmemiz lazım.

 

 

Haberin devamını Yeni Aktüel dergisinin 135. sayısında bulabilirsiniz!

Gönderi tarihi:

*************

kimler bu ulkeyi hangi carpik emelleri icin usuruma soktu, kimler binlerce insanimizin yasamina maloldu hersey ortaya ciksin. Is sucu sadece PKK'ya atarak bitmiyor. PKK'yi yaratip boylesine bir mekanizme haline getirenler kim ve Devletin hangi tabakalarina sinmisler tek tek ortaya ciksin!

 

Yaziniz icin binlerce tesekkurler Zedan!

Gönderi tarihi:
PKK'yı Yöneten Türkler" Adlı Kitabı Piyasaya Çıkarken Yeni Aktüel'in Sorularını Yanıtlayan Emniyet İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Bülent Orakoğlu'dan Gündeme Bomba!

 

"Öcalan da Ergenekon'un adamı ve bu Görevi sürüyor!"

.

.

.

Haberin devamını Yeni Aktüel dergisinin 135. sayısında bulabilirsiniz!

 

eğer bu haber doğruysa Bülent Orakoğlu bu güne kadar neredeymiş...Bana inandırıcı bir açıklama gelmiyor ama gerçek payı varsa eğer bu zamana kadar ne yapıyorlardı?

Şimdi bu tür idda Sıradan bir idaa olmadığı gibi bu haberi yapanlar ve konuşanlar hakkında yasal işlemler yapılmıyormu acaba..

Gönderi tarihi:
eğer bu haber doğruysa Bülent Orakoğlu bu güne kadar neredeymiş...Bana inandırıcı bir açıklama gelmiyor ama gerçek payı varsa eğer bu zamana kadar ne yapıyorlardı?

Şimdi bu tür idda Sıradan bir idaa olmadığı gibi bu haberi yapanlar ve konuşanlar hakkında yasal işlemler yapılmıyormu acaba..

 

 

bilmezmisiniz Anayasaya öyle maddeler konulduki hicbiri yargılanmıyor görmüyomusuz Kenan Evren mesala ve tabi saz arkdasları kendileri bile demedimi biz hata yaptık die sonra son dönemdeki emekli paşalar cıkıp biz hata yaptık demedilermi...

 

sizde haklısınız basının %70'lik kısmı bu tur olayları hemen örttügü icin peki bi duymadınız sanırım belkide duymak istemediniz...

Gönderi tarihi:
bilmezmisiniz Anayasaya öyle maddeler konulduki hicbiri yargılanmıyor görmüyomusuz Kenan Evren mesala ve tabi saz arkdasları kendileri bile demedimi biz hata yaptık die sonra son dönemdeki emekli paşalar cıkıp biz hata yaptık demedilermi...

 

sizde haklısınız basının %70'lik kısmı bu tur olayları hemen örttügü icin peki bi duymadınız sanırım belkide duymak istemediniz...

Yanlız kenen evrenin biz hata yaptık diye bir açıklamasını değilde tam tersi bu gün olsaydı aynı şeyi yaparım demişti onu hatırlıyorum.

bilmiyordum dediğim, Bülent Orakoğlu nun açıklamalarını demek istedim..

K bakmayın ama ben yanlız roj tv ve özgür gündem takip etmiyorum..mümkün oldukça farklı düşüncelerdeki gazeteleri ve haberleri takip etmeye çalışıyorum...

Gönderi tarihi:
Yanlız kenen evrenin biz hata yaptık diye bir açıklamasını değilde tam tersi bu gün olsaydı aynı şeyi yaparım demişti onu hatırlıyorum.

bilmiyordum dediğim, Bülent Orakoğlu nun açıklamalarını demek istedim..

K bakmayın ama ben yanlız roj tv ve özgür gündem takip etmiyorum..mümkün oldukça farklı düşüncelerdeki gazeteleri ve haberleri takip etmeye çalışıyorum...

 

 

hımmm hic zekice diil takip etmediginiz tvlerde ne oldugunu nerden biliyorsunuz demekki yuzeysel yaklasıyorsunuz bu bir ikincisi ben ne roj tv ne özgür gündemi takip ediyorum ben turk meydasını ve avrupa medyasını takip ediyorum bu iki Kenan Evren öyle mi demis kessin söylediginde o unv. sizde alkıslamıssınızdır...

 

sonra Bülent Ortakoğlu'na gelince dogu dedi diye hemen yargılanmalı diyorsunuz yani valla siz ve demokrasi anlayısınız iste ne dememi bekliyorsunuz ki ...siz ve cıkarlarınız iste....

Gönderi tarihi:

PKK'nin ve Öcalan'nin sadece kendi gücüyle ve disaridan destekle bu kadar yildir Türkiye ile savasmasin olamiyacagi devamli gündeme getirildi. Bu olayin icinde Türkiye'de direk veya dolayli yoldan devlet icerisindeki bazi güclerin parmaginin oldugu acik. Bunu sebebi de zaten rant ve kaos ortami yaratarak ülkenin demokratiklesmesine engel olmak. O yüzden Ergenekon gibi bir örgütün veya buna benzer baska örgütlerinde ayni amacla sanki PKK'ya karsiymis gibi görünerek aslinda ortak calismis olacaklari cok inandirici. Cünki her ikisinin yaptiklarina bakildigi zaman ortak yönleri cok ve amaclari ülkeyi kaosa götürmek.

Gönderi tarihi:
hımmm hic zekice diil takip etmediginiz tvlerde ne oldugunu nerden biliyorsunuz demekki yuzeysel yaklasıyorsunuz bu bir ikincisi ben ne roj tv ne özgür gündemi takip ediyorum ben turk meydasını ve avrupa medyasını takip ediyorum bu iki Kenan Evren öyle mi demis kessin söylediginde o unv. sizde alkıslamıssınızdır...

 

sonra Bülent Ortakoğlu'na gelince dogu dedi diye hemen yargılanmalı diyorsunuz yani valla siz ve demokrasi anlayısınız iste ne dememi bekliyorsunuz ki ...siz ve cıkarlarınız iste....

Bakın dostum siz yazılarımı birdaha okuyun isterseniz!Bülent Ortakoğlu yargılansın demiyorum madem öyle bir şey var pkk ya destek veren işbirlikçileri yargılanmalı diyorum...TAbi siz nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlıyorsunuz önemli değil.

Benim adımada iyi cevap veriyorsun tüzeysel bir yaklaşım olmuyormu?

Gönderi tarihi:
Bakın dostum siz yazılarımı birdaha okuyun isterseniz!Bülent Ortakoğlu yargılansın demiyorum madem öyle bir şey var pkk ya destek veren işbirlikçileri yargılanmalı diyorum...TAbi siz nasıl anlamak istiyorsanız öyle anlıyorsunuz önemli değil.

Benim adımada iyi cevap veriyorsun tüzeysel bir yaklaşım olmuyormu?

Ergenakon operasyonu bilinen bir gerçeği birkez daha belgeledi ki;Karanlık güçler(adını ne koyarsanız koyun)işbirliği içinde olma ruhundan taviz vermeden yollarına devam ediyor.Yargılanmalı diyorsunuz da kimler yargılandı ki gerçek anlamda yada neyin hesabı soruldu ki şimdiye kadar.Örneğin Veli Küçük;kendimi bildim bileli duyduğum bir isim;benim gibi sıradan bir vatandaş olan bitenin farkında da yargı mı farkında değil!DEVLET kurumlar ve kuruluşlarıyla bir bütündür ve onu meşru kılan ''kendi dışındaki oluşumlara yada kendi üstünde bir güce izin vermemesidir''Bu devlet bunu yapabilir;ama birilkeri kalkıp da kendinde bu hakkı görürde...Kenan Evren biz hata yaptık dedi;sadec o demedşi...Bir aralar o kadar çok vicdan müptelasıo çıktı ki;bizler vay be dedik!Aygan denilen bir itirafçı bas bas bağırırken böylesi oluşumları;medya sustu bizler köreldik.Roj veya gündemle sınırlamaya kalkıştığınız düşüncelere bir de olması gereken yerde bakarsanız çok iyi olur!

Gönderi tarihi:

-PKK'nın kuruluşu 1975'ten 1980'e uzanır. O yıllarda Apo'yu MİT üzerinden Süper NATO gütmüştür. PKK'yı 1975'te MİT kurmuştur. Apo, 1972 yılında Şafak gazetesi dağıtmaktan yakalanmış ve MİT ile anlaştığı için birkaç ay içinde serbest bırakılmıştır. Şafak gazetesi dağıtan arkadaşlarımızın hepsi, sıkıyönetim mahkemelerinde 5 yıl ya da 7,5 yıl hapse mahkum edilmişlerdir. Apo, anlaşma yapmış ve bırakılmıştır. Yarım yüzyıllık arkadaşım Uğur Mumcu, bu konunun üzerindeyken şehit edilmiştir.

PKK'nın 1975-1980 arasındaki eylemlerine bakarsak, CIA-MİT işbirliğini kesin hatlarıyla görürüz. Aydınlık gazetesi, 1980 öncesinde Apocu takımından "Doğu'daki MİT" diye söz ediyordu. O dönemde Apocular, SüperNATO güdümlü devlet kurumlarının desteğiyle yüzlerce cinayet işlediler. CIA'nın "Böcek yiyen böcekler" teorisine göre, PKK, Doğu ve Güneydoğu bölgemizde, Türkiye'nin birliğinden yana olan Sol örgütlerin üzerine sürülmüştür. O tarihte PKK'nın hedefinde asker ve polis yoktur. Birinci hedef, Doğu Perinçek'in önderliğindeki Türkiye İşçi Köylü Partisi'dir. İlk şehitleri bizim partimiz ve diğer sol örgütler vermiştir. Gaziantep İl Başkanımız Zeki Ön, Tunceli İl yöneticimiz Adil Turan, Kahramanmaraş yöneticilerimiz İnan Özdemir ve Mehmet Ongan, Tunceli Nazımiye İlçe Başkanımız Hasan Erkılıç, PKK teröristleri tarafından katledildiler. Caniler, 1980 Sıkıyönetim Mahkemeleri ifadelerinde, "Kürdistan devleti kurulmasının önünde en büyük engel Perinçek önderliğindeki TİKP olduğu için, bölgedeki yöneticileri öldürdüklerini" belirttiler (Sıkıyönetim Mahkemesi Tutanakları).

1980 12 Eylül Darbesi'nden sonra Apo, Suriye'ye kaçtı. CIA ve MİT o sırada Suriye'de ABD karşıtı Hafız Esat yönetimine karşı gerici Müslüman Kardeşler (İhvanı Müslimin)'in terörünü örgütlüyor ve destekliyordu. Buna karşı Suriye yönetimi de, Türkiye'de Kürt ayrılıkçı terörünü harekete geçirmek için örgüt arayışı içine girdi. İhale Apo'da kaldı. Suriye'nin denetimindeki Bekaa Vadisi'ndeki kamp Apo'ya tahsis edildi. Apo, doğrudan doğruya Suriye Muhaberatı tarafından yönetildi.

O dönemde Türkiye hükümetleri, Suriye'deki gerici terörü desteklemekten vazgeçse, Apo'yu da alırlar ve PKK'yı da etkisiz hale getirirlerdi. Suriye'deki Hafız Esat yönetimi buna hazırdı. Ama Türkiye'deki iktidar sahipleri, ABD güdümlü oldukları için, böyle bir girişimde bile bulunmadılar. İki mazlum ülke, birbirlerinin teröristini desteklediler. Pentagon'un ünlü "Üç İsrail Senaryosu" böyle yürüdü. Onbinlerce insanımız, ABD güdümlü politikaların kurbanı oldu.

ABD Ordusu, 1991 yılı başında Irak'a saldırıp, Kuzey Irak'ı denetim altına alınca, PKK'nın oradaki kuvvetleri, ABD'nin denetimine girdi. PKK'yı Kuzey Irak'ta ABD'nin özel kuvveti olan Delta Force eğitti. Ancak Şam ve Bekaa'daki Apo, zorunlu olarak Suriye'nin denetimindeydi. Böylece çatal başlı PKK dönemi başladı. Apo, 1999 Şubat'ında CIA tarafından paketlenip Türkiye'ye teslim edilene kadar bu çift başlı durum devam etti.

Apo'nun Suriye Muhaberatı'nın güdümünde olması, ABD planlarını bozuyordu. ABD, Apo'yu Türkiye'ye teslim ederek, çift başlılığa son verdi ve PKK'yı tam kontrol altına aldı. Apo, bir saatli bomba gibi ABD güdümlü Türkiye hükümetlerinin eline verildi. İlk tutukluluk aylarında Kocaeli'deki Kolordu'nun denetimindeki Apo, anlaşma gereği Ordu'nun elinden alınarak MİT üzerinden ABD/CIA güdümüne teslim edildi. Apo, ABD'ye verilen söz gereği idam edilmeyecekti, edilmedi. Apo, avukatlar üzerinden ABD ve AB tarafından güdülecekti; güdüldü. Türkiye, bugün kendi hapisanesindeki tutukluyu bile ABD ve CIA'nın emrine vermiştir. Çünkü Türkiye'deki iktidar sahiplerinin kendileri, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin görevlisidirler ve ABD ile iki sayfa dokuz maddelik gizli anlaşma yapmışlardır. Biz iddia etmiyoruz, kendileri itiraf ediyorlar.

PKK yöneticileri, ABD'nin Irak'a saldırısından, özellikle 2003 Martındaki ABD işgalinden bu yana, amaçlarına ABD ile işbirliği yaparak ulaşacaklarını en açık dille belirtmektedirler.

Evet, iddia sahibi iddiasını ispatlamak zorunda.. Bu büyük iddianın muhatabı MİT şimdi ne yapacak?

MİT’in bu iddiayı çürütmesi gerekir. Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti böyle bir iddiayı kabullenmek zorunda kalır.

Perinçek iddiasını ortaya koyuyor… Şimdi sıra MİT’te..

Bu iddia doğru mu?

 

 

 

 

 

 

 

 

Murat Aydın

[email protected]

 

Ben pek doğu beye güvenmem ama sanırım zedanın iletisi ve bu görüşler örtüşüyor...

Gönderi tarihi:

PKK nin dis ve ic güclerce beslenildigi gizli degildi,bu biliniyordu belki detaylari kamuoyundan saklanmius veya saklanmasi gerekiyordu,ama gördügünüz gibi zamani geldikce hersey yavas yavas aydinliga kavusuyor.Güneydogu ve Dogu bölgelerimizin ekonomik kalkinma disinda tutulmasi o bölgelerdeki atmosferi tehlikeli bir hale getirmistir bunlar birer gercektir.Hem ekonomik hem egitim yönünden yoksun birakilan toplumlara bir ortak payda bulunmasi gerekiyordu bu ortak payda önce Erbakanla sonrada Erdoganla dinin siyasete alet edilmesi ile netlesip ortaya cikti.Bugün Türkiyede verilen türban kavgasi bir inanc özgürlügü kavgasi degildir,bu öyle gösterilmeye calisiliyor amaclar farklidir,eger duygusal olarak bu soruna yaklasirsak yanlis bir yola gireriz.Türkiyeyi yönetenler ve karanlikta calisan gizli eller ve beyinler ne yaptiklarini cok iyi bilmektedirler.ve amaclarina ulasmalari cok yakindir.Eger Türkiye rotasini bulamassa nereye carpacagi belli degildir.Ama carpacagi bir gercektir.

 

 

saygilarla

Gönderi tarihi:
PKK nin dis ve ic güclerce beslenildigi gizli degildi,bu biliniyordu belki detaylari kamuoyundan saklanmius veya saklanmasi gerekiyordu,ama gördügünüz gibi zamani geldikce hersey yavas yavas aydinliga kavusuyor.Güneydogu ve Dogu bölgelerimizin ekonomik kalkinma disinda tutulmasi o bölgelerdeki atmosferi tehlikeli bir hale getirmistir bunlar birer gercektir.Hem ekonomik hem egitim yönünden yoksun birakilan toplumlara bir ortak payda bulunmasi gerekiyordu bu ortak payda önce Erbakanla sonrada Erdoganla dinin siyasete alet edilmesi ile netlesip ortaya cikti.Bugün Türkiyede verilen türban kavgasi bir inanc özgürlügü kavgasi degildir,bu öyle gösterilmeye calisiliyor amaclar farklidir,eger duygusal olarak bu soruna yaklasirsak yanlis bir yola gireriz.Türkiyeyi yönetenler ve karanlikta calisan gizli eller ve beyinler ne yaptiklarini cok iyi bilmektedirler.ve amaclarina ulasmalari cok yakindir.Eger Türkiye rotasini bulamassa nereye carpacagi belli degildir.Ama carpacagi bir gercektir.

 

 

saygilarla

 

Inanin sorun Erdogan filan degil. Bu cetelerin ve oyunlarin ortaya cikarilip desfire edilmesi Erdogan beyin sayesinde oldu bana sroarsaniz. Turkiye'nin boylesine halki sever bir hukumete cok ama cok ihtiyaci vardi. Bir takim seyler artik tartisilabilir hale geldi. Ne guzle iste! Sayin Erdogan'i kutluyorum!

 

Asil sorgulanmasi gereken son 30-40 yildir bu ulkeyi hallac pamuguna ceviren ordu generalleri ve diger siyasetcilerdir. Kenen Evrenler, Tansu Cillerler, Mesut Yilmazlar, Alparslan Turkesler, Bulent Ecevitler, SUleyman Demirellerdir. Idiia ediyorum bunlarin hemen hemen hepsinin olan bitenden haberi vardi ve hic bir sey yapmadilar, yapmadiklari gibi yaptiklari siyasetle adeta yikimda ve bolunmede rol oynadilar!

Gönderi tarihi:
PKK nin dis ve ic güclerce beslenildigi gizli degildi,bu biliniyordu belki detaylari kamuoyundan saklanmius veya saklanmasi gerekiyordu,ama gördügünüz gibi zamani geldikce hersey yavas yavas aydinliga kavusuyor.Güneydogu ve Dogu bölgelerimizin ekonomik kalkinma disinda tutulmasi o bölgelerdeki atmosferi tehlikeli bir hale getirmistir bunlar birer gercektir.Hem ekonomik hem egitim yönünden yoksun birakilan toplumlara bir ortak payda bulunmasi gerekiyordu bu ortak payda önce Erbakanla sonrada Erdoganla dinin siyasete alet edilmesi ile netlesip ortaya cikti.Bugün Türkiyede verilen türban kavgasi bir inanc özgürlügü kavgasi degildir,bu öyle gösterilmeye calisiliyor amaclar farklidir,eger duygusal olarak bu soruna yaklasirsak yanlis bir yola gireriz.Türkiyeyi yönetenler ve karanlikta calisan gizli eller ve beyinler ne yaptiklarini cok iyi bilmektedirler.ve amaclarina ulasmalari cok yakindir.Eger Türkiye rotasini bulamassa nereye carpacagi belli degildir.Ama carpacagi bir gercektir.

 

 

saygilarla

Iste demek istedigimiz sey bu: yapilan carpikliklar ve boluculuk devletin bazi kesimleri tarafindan bir takim nedenlerle ortaya atilmis ve Turkiye'nin gelismesini ve baris icinde olmasini onlemeye yonelik haraketlerdir. Bunu kendiniz de itiraf ettiniz sayilir. O zaman "Kurt Irkcilariymis", "Kurt Milliyetcileriymis" gibi soylemlerden uzak durun lutfen! Ulkeyi bu hale getiren devlet adamlaridir, ordudur disaridan destekle! Olan da halka oluyor ve bizler senle benim yaptigimiz gibi atisiyoruz bos yere!

 

Ve lutfen su turban compleksinizden kurtulun artik kardesim. Avrupa'nin her ulkesinde adam turban takip polis bile olabiliyor, en anti-islamci merika'da bile mumkun bu. Turkiye'de yasak! Halkin cogunlugu serbest birakilmasini isterken, haklariyken Turkiye'de yasak. Mini etekli hanimlarimiz CUMHURIYETCI ve DEMOKRATIK devlet adini agizlarina alip protesto ediyorlar turbanin yasallasmasini! Olacak ismi kardesim Demokrasi neymis bir ogrenin ilk basta. Demokrasi kisinin yasama ozgurluguyle, haklariyla ilgilidir. Isterse mini etek giysin isterse turban taksin, size ne?

Gönderi tarihi:

Sizlere bir kac soru sorayim:

- PKK'nin ve Kurt sorununun varolmasi, Turkiye'nin aktif bir ic savas icinde olmasi Turkiye'de kimlerin varliginin garantisidir hic dusundunuz mu?

- Ve kimler bundan menfaat ediyor. Sizce savas ortaminda olmayan, bariscil bir toplumda boylesine buyuk ve siyasi etkisi olan bir oduya ihtiyac olurmuydu?

 

Dis guclerin etkisi acisindan da sunlari sorayim:

- Sizce Orta Dogu'da aktif ve boylesine guclu ve siyasi etkisi olan bir Turk Ordusunun var olmasi kimlerin cikarlari acisindan cok onemlidir?

- Amerika'nin ve Avrupa ulkelerinin bolgede iki muttefige ihtiyaci oldugu bilinen bir gercek degilmidir?

- Israil ve Turkiye resmen kullaniliyor yillardir Bati'nin Orta Dogu petrol reservlerini, siyasetini ve Islam'i kontrol altinda tutma istegi yuzunden! Fark etmek cok mu guc boyle seyleri?

 

Gelismeler de sunlari gosteriyor bizlere:

- Turkiye'nin Islamciliga yonelmesi ve Amerika'ya son Korfez Savasinda rest cekmesi Amerika'nin ve diger bati ulkelerinin yeni bir ikinci muttefik arayisina girmesine neden olmustur. Yeni muttefigin adi ise Irak Kurtleridir.

- Bu Irak Kurtlerine bir guzel bir olanak gibi gorunmektedir, zira Amerika gibi bir devletin bolgeye hakimiyeti ve yaptirici gucu oldugu aciktir. Yani eger bir Kurt Devleti kurlulacaksa, Amerika'nin onayi ve destegi isi bitirir!

 

Peki ne yapmamiz lazim?

- Hepimizin gozlerimizi acip barisa ulasmamiz lazim.

- Turkiye'de bu tehlikeli oyunda parmagi olan herkesi desifre etmemiz lazim

- Kurtleri kazanmamiz lazim, yoksa onlarin Amerika'nin aleti olmaktan daha iyi bir secenekleri olmayacak gibi gorunuyor (eger kazanamazse Turkiye Kurt halkinin kalbini hem Turkiye'de hem de Irak'ta)

 

Eger bu dediklerim basarilirsa ne ortada bir dusmanlik ortami kalir, ne buyuk bir orduya ihtiyacimiz olur ve nede baska ulkelerin menfaatleri icin oynanan oyunlara alet oluruz Turkiye ve Kurt halklari olarak. Ulke icinde ve disinda kimseler bizimle oyun oynayamaz! iste Turkiye'nin refaha ulasmasinin, baris icinde buyuk bir guc olmasinin tek sartlari bunlar!

Gönderi tarihi:

Başbakan Erdoğan'ın hukuk ve demokrasi sınavı...

 

Türkiye hukuk devleti olacaksa... Demokratik hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla işlerlik kazanması samimiyetle isteniyorsa...

O zaman iki güncel konu var, mutlaka aydınlatılması gereken:

Biri, Hrant Dink cinayeti.

Öteki, Ergenekon Operasyonu.

Arka planda iç içe geçen bu iki konuda ipin ucu eğer kararlılıkla çekilirse, karışık gibi görünen yumak bir anda çözülebilir. Suikast çeteleri tüm derin bağlantılarıyla sergilenebilir.

Hiç kuşkunuz olmasın.

Susurluk gibi devleti hukuk dışılığa iten ve kökü derinlere giden suç örgütleri bütün ilişkileriyle adaletin karşısına çıkarılırsa, bizim siyasal sistemimiz de sonunda bağırsaklarını temizlemeye başlar.

Bu bir hukuk sınavıdır.

Bu bir demokrasi sınavıdır.

Türkiye bu hukuk ve demokrasi sınavından geçemediği sürece siyasal istikrarı gerçek anlamıyla yakalayamaz.

Biliyorum, buna dudak bükenleri.

Oysa yanılıyorlar.

Susurluk'u düşünün.

Susurluk, Türkiye'de Kürt sorununun daha kötüleşmesine yol açtı. Susurluk, bu ülkede hukuk devletinin gelişmesine, demokratikleşmeye büyük darbeler indirdi.

Türkiye bundan kaybetti.

AB yolu baltalandı.

Aş ve iş sorununun çözümü için yaşamsal olan yatırım ortamı bütün olan bitenden olumsuz etkilendi. Hukuk devleti ve yargı çıtası yüksek olmayan Türkiye'ye gerektiği kadar dış sermaye akmadı.

Öte yandan Kıbrıs'ı düşünün.

Bu konuya fazla kafa yormayanlar için ilk bakışta dolambaçlı ya da karmaşık gelebilir.

Ama öyle değil.

Susurluk'ta vurup Kürt sorununu çözümsüzlüğe itmeye çalışan derin odaklar, Kıbrıs sorununda da çözümsüzlüğün şampiyonluğunu yaptılar.

Bunun için el altından vatan haini listeleri dağıttılar. Nokta dergisinin kapatılmasına ve mahkemeye verilmesine yol açan 2003-2004 döneminin darbe tertipleri askerin üst kademelerine kadar uzandı.

Ancak, zamanın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün engellediği bazı demokrasi karşıtı tertipler Kıbrıs'ta başarılı oldu.

KKTC'de Annan planına yüzde 65 evet çıkmasına bir şey yapamadılar ama Kuzey Kıbrıs'ın Güney'le birlikte AB'ye girişini önlediler. Böylece, Türkiye'nin AB ile müzakere sürecini aksatıcı bir set çekilmesini sağladılar.

Türkiye'nin AB yolunu önemseyenler, bu noktayı hiç akıllarından çıkarmasınlar. Susurluk'ta topa vuranlar... Kıbrıs'ta çözümsüzlüğe sarılanlar... Sarıkız-Ayışığı isimlerini de taşıyan 2003-2004 darbe tertiplerinde adı geçenler, bazı büyük paşalar...

Şemdinli'yi yapanlar...

Cumhuriyet gazetesine bomba atıp sonra da o kanlı Danıştay saldırısını gerçekleştirenler...

Geçen yılın Çankaya Savaşları kapsamında, Cumhuriyet mitinglerini arka planda kalarak düzenleyenler, ...

Hrank Dink cinayetinde sahne alanlar, tetikçiler, azmettiriciler...

Ve Ergenekon'cular...

Hiç kuşkunuz olmasın, bütün bunlar ilk bakışta karmaşık gibi gözüken bir yumağın içinde yer alıyor. Oysa hepsi birbiriyle bağlantılı. Hiçbiri birbirinden kopuk değil.

Yine hiç kuşkunuz olmasın, bütün bu karanlık odak ve ilişkiler Türkiye'de demokrasi ve hukuk devletinin 'yeminli düşmanları'dır. Suikast çeteleri, cinayet tetikçileri perde arkasında ve kuytu köşelerde bunun için örgütlendiler.

Örneğin Kürt meselesi ne kadar işin içinden çıkılmaz hale getirilirse, PKK ve terör sorunu ne kadar azdırılırsa, örneğin Kıbrıs ne kadar çözümsüzlüğe mahkum edilirse, ya da Ermeni sorunu ne kadar derinleştirilirse, Türkiye'nin de o kadar hukuk ve demokrasiden, AB hedefinden uzaklaşacağını bilirler.

Demokrasinin yeminli düşmanları bütün bunların peşindedir, suikastlarıyla, cinayetleriyle, bombalı, vatan hainli komplolarıyla...

Tehlikenin farkında mısınız?

Eğer bu tehlikenin farkındaysanız, o zaman bütün bu ilişki ağlarına, Ergenekon'culara, Kızılelma'cılara sakın dudak bükmeyin. Çünkü Türkiye'nin istikrar, kalkınma ve refah yolunda yürüyebilmesi için, aş ve iş sorunlarını çözebilmesi için, demokratik hukuk devletiyle AB hedefinden sapmaması lazım.

Asıl tehlike burada!

Bunun için, yazımın başında da belirttiğim gibi, Hrant Dink cinayetinin ve Ergenekon Operasyonu'nun sonuca ulaştırılması, Türkiye'nin hukuk ve demokrasi sınavıdır.

Türkiye bu sınavı geçebilecek mi?

Yoksa iyi başlayan süreç, geçmişte birçok kez olduğu gibi. bir yerde tıkanıp kalacak mı?..

Bu sorunun en baştaki muhatabına gelince, elbette Başbakan Erdoğan'dan başkası değildir

 

Hasan Cemal-Milliyet

 

Böylei bir operasyonda ortaya çıkan ve buna rağmen medyanın pek de ilgilenmediği bir konu hakkında yazılmış güzel bir yazı!Ergenakon çıkar çatışması üzerine kurulu olan karanlık ilişkilerin en güzel örneğiydi ve rafa kaldırılan yargıların so örneği...

Gönderi tarihi:

Gelismeler de sunlari gosteriyor bizlere:

- Turkiye'nin Islamciliga yonelmesi ve Amerika'ya son Korfez Savasinda rest cekmesi Amerika'nin ve diger bati ulkelerinin yeni bir ikinci muttefik arayisina girmesine neden olmustur. Yeni muttefigin adi ise Irak Kurtleridir.

- Bu Irak Kurtlerine bir guzel bir olanak gibi gorunmektedir, zira Amerika gibi bir devletin bolgeye hakimiyeti ve yaptirici gucu oldugu aciktir. Yani eger bir Kurt Devleti kurlulacaksa, Amerika'nin onayi ve destegi isi bitirir!

 

 

Kuzey Irak Kürtleri ABD nin de istediği ve merkez Irak yönetiminin de istediği petrol yasasına engeldi ve son zamanlarda bu petrol konusunda bazı somut yaptırımlar da oldu, mesela en son hatırladığımca Kürt yönetimiyle petrol konusunda doğrudan ilişkiye girilmesine engel bir durum oluşturuldu(tam hatırlayamıyorum, bilen açsın ya da düzeltsin lütfen)...

 

Yani!!! :excl:

 

Saygılar...

 

:zorro:

Gönderi tarihi:

"Gericiler"(germekten gerici :P ) iş başında işte; bu çete karşıtı hareketler öyle gerçekleri göz önüne seriyor ki üzerine ısrarla gidilmelidir...

 

Başlıktaki iddia hakkında ise şimdilik yorum yapmak istemiyorum...

 

:zorro:

Katılın Görüşlerinizi Paylaşın

Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.

Misafir
Maalesef göndermek istediğiniz içerik izin vermediğimiz terimler içeriyor. Aşağıda belirginleştirdiğimiz terimleri lütfen tekrar düzenleyerek gönderiniz.
Bu başlığa cevap yaz

×   Zengin metin olarak yapıştırıldı..   Onun yerine sade metin olarak yapıştır

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Önceki içeriğiniz geri getirildi..   Editörü temizle

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Yeni Oluştur...

Önemli Bilgiler

Bu siteyi kullanmaya başladığınız anda kuralları kabul ediyorsunuz Kullanım Koşulu.