Φ Yayamaz Kayımca Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 29 Ocak , 2008 1977 yılında MEB tarafından yayınlanan bir genelge eğitimcileri ve hukukçularını ikiye böldü.... İstanbul Bahçelievler’deki bir lisede öğretmen ve öğrencileri namaz kılarken görüntüleyen Radikal gazetesi, daha sonra, okula iki müfettişin gönderildiğini ve soruşturma açıldığını duyurunca, okulda ibadetin yasal olup olmadığı tartışması başladı. NTVMSNBC’nin soruları üzerine Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısı Merdan Tufan, 13.12.1977’de Bakanlık tarafından “ibadet etmek isteyen öğrenciler hakkında” başlıklı genelge olduğunu doğruladı. Eğitimciler ve anayasa hukukçuları ise ikiye bölünmüş durumda. Haberin devamı Radikal gazetesi haberi “Okulda mescit” şeklinde duyurdu. Uygulamaya karşı çıkanlar da, destekleyenler de okulda mescit olamayacağı görüşünde birleşirken, destekleyenler bu mekanın “mescit değil, ibadet edilen yer” olduğunun altını çizdiler. GENELGE NE DİYOR? MEB Talim Terbiye Kurulu Başkan Yardımcısı Merdan Tufan, NTVMSNBC’nin soruları üzerine, “Evet, 13.12. 1977 tarihinde çıkmış bir genelge var. 9 Ocak 1978 tarihinde Tebliğler Dergisi’nde yayınlanmış, zamanın Müsteşarı Abdurrahman Demirtaş imzalamış ve yayınlanmış” dedi. Söz konusu genelge “İbadet etmek isteyen öğrenciler hakkında” başlıklı ve şu ifadeye yer veriyor: “Bilindiği gibi din ve vicdan hürriyeti anayasanın 19. maddesi (Bugünkü 24. madde) ile teminat altına alınmıştır. Bu itibarla bakanlığımıza bağlı okullarda ders saatleri dışında ibadetini yerine getirmek isteyen öğrencilere okul idaresince mümkün olan kolaylıkların gösterilmesi gerekmektedir.” BOSTAN: KÜÇÜK BİR YER... ‘Okulda mescit’ haberine tepki gösteren Türk Eğitim Sen İstanbul Bölge Başkanı Yardımcısı Doç. Dr. Hanefi Bostan, NTVMSNBC’ye, 1977 tarihli genelge doğrultusunda okullarda ibadetin 30 yıldır serbest olduğunu, okul müdürlerinin bu yöndeki talepleri karşılamaları gerektiğini savundu. Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye’de de azınlık okullarında ibadethane olduğunu iddia eden Bostan, şunları söyledi: “Bunlar yetişkin, yani lise öğrencileri. Eğer onları dışarıya salarlarsa ve yakın bir yerde cami yoksa, yolda başlarına her türlü şey gelebilir. Biliyorsunuz İstanbul’da her gün öğrenci öldürülüyor, Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Bşk. Yrd. öğrenciler uyuşturucu tuzağına düşüyor. Okul müdürü olarak onların güvenliğinden okul saatleri içerisinde sorumlusunuz. Bir talep geldiğinde müdür ne yapacak, bir çözüm bulması lazım. Yani müdür, hiç kimseyi rahatsız etmeyecek şekilde ve okulun en alt katında bunlara küçük bir yer tahsis etmiş. Anayasanın 24’üncü maddesinde din ve vicdan hürriyeti teminat altına alınmıştır, bu genelge de onun bir sonucudur.” DİNÇER: OKULDA İBADETHANE SUÇTUR Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaattin Dinçer ise genelgenin yayınlandığı zaman tepki çektiğini söyledi: “Bu genelge o gün yapıldığında da yanlıştı, bugün de yanlıştır. 1977’deki siyasal iktidarın o güne dair Eğitim Sen Genel Başkanı çıkardığı bir genelgeydi, anımsıyorum; o gün de çok büyük tepkiler almıştı. Bu uygulamalar laik eğitimin gericileştirilmesi anlamına gelmektedir. O dönem yayınlanmış olması, bu genelgenin hukuki, geçerli ve doğru olduğu anlamına gelmez. Bu tür mekanlar, hiç bir biçimde Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı özel ya da resmi eğitim öğretim kurumlarında düzenlenemez, düzenlenmesi suçtur, düzenleyenler hakkında ve bu tür mekanları kullananlar hakkında derhal idari işlem ve soruşturma başlatılması zorunludur. 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nda da, 4360 Sayılı Zorunlu İlk Öğretim Kanunu’nda da, yani eğitimi düzenleyen hiç bir yasada ‘okullar dini görevleri yerine getirmeye dönük mekanlar düzenler’ diye bir hüküm yoktur. Anayasa’nın 24. maddesiyle ilgili konu da bir yorumdur. Tersinden bakarsanız evrensel normlara göre kişi 18 yaşına kadar çocuktur ve 18 yaşına kadar bu tür kalıpların içine sokulamaz, eğitim ve öğretim kurumlarında böyle bir düzenlemeye gidilemez. O ibadet özgürlüğü ile ilişkili kavram, yurttaşların dışarıda inanç ve ibadetlerini yerine getirmesi ile ilgili bir durumdur. MEB’na bağlı kurumlar kamusal bir alandır ve özel ya da resmi olsun bu kurumlar içerisinde bu doğrultuda mekanlar açılamaz.” PROF. AZRAK: 24. MADDE OKULDA İBADETİ KORUMAZ NTVMSNBC, hukukçulara da söz konusu genelgenin Anayasa’nın 24’üncü maddesine aykırı olup olmadığını sordu. İdare ve Anayasa Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Ülkü Azrak aykırı olduğunu savundu: “Okullarda eğitim dışında hiçbir şey yapılamaz, Prof. Dr. Ülkü Azrak bu kadar. Kanununda da ‘okullarda eğitim dışında hiçbir şey yapılamaz’ diye hüküm var. Avrupa Birliği ülkelerinde de papaz okulları hariç hiç bir okulda kilise yoktur. Anayasa’nın 24. maddesi din ve vicdan hürriyetini içeriyor, ama bu okullardaki ibadeti koruma altına almıyor. Burada din hizmeti veriliyor. Din hizmeti vermekle din özgürlüğünü korumak birbirinden farklı şeyler.” ANAYASA’NIN 42. MADDESİNE AYKIRI Anayasa’nın 24. maddesiyle ilgili bu değerlendirmeyi yapan Prof. Azrak, başka bir maddeye dikkat çekti ve okulda ibadetin Anayasanın 42. maddesine de aykırı olduğunu iddia etti: “Anayasanın 42. maddesi, ‘Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz, öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir, eğitim ve öğretim Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda çağdaş bilim esaslarına göre yapılır’ diyor. Özetlersek; Anayasanın 42. maddesinin 8. fıkrasında; ‘Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür, bu faaliyetler her ne surette olursa olsun engellenemez’ diyor. Bu durumda ibadet, eğitim ve öğretim midir ya da araştırma mıdır; bunları sorgulamak lazım.” PROF. SANCAR: OKULDA İBADET 24. MADDEYE UYGUN Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mithat Sancar ise ibadet özgürlüğünün genel olarak 24. maddenin koruması altında olduğunu ve belirli şartlar çerçevesinde genelgenin hukuka uygun olduğunu kaydetti: “1962 Anayasasının 19. Maddesi, şimdiki Anayasa’nın ise 24. maddesidir. İbadet özgürlüğünün sınırları da yine 24. maddede yer alıyor. Kamu kurumlarında ve orta öğretimde işleyişi, derslerin akışını, düzenini Prof. Dr. Mithat Sancar ve saatlerini engellememek şartıyla ibadet etmek isteyenlere kolaylık sağlanır, ancak herhangi bir ayrımcılık ve zorlama olmadığı taktirde. Okulun ders işleyişini, düzenini, saatlerini ihlal etmediği, engellemediği sürece bir sorun yok. 24. madde buna imkan tanıyor, ‘siz mutlaka yapın, yapmalısınız’ diye bir emir vermiyor ama böyle bir talep olduğunda kendi imkanları çerçevesinde buna yönelinir elbette. Saydığım şartlar çerçevesinde 24. maddeye aykırı bir durum olmaz, eğer bir ayrımcılık, zorlama, öğrencileri belli bir yönde ibadete zorlama, başka öğrenciler üzerinde dolaylı veya doğrudan baskı kurma gibi etkileri ve sonuçları olmadığı taktirde ders saatlerini, okulun işleyişini bozmaması şartıyla ibadet için kolaylık sağlanabilir. Yani bu şartlar çerçevesinde söz konusu genelge hukuka uygundur.” 42. MADDE YORUMU ZORLAMA Prof. Sancar, Prof. Ülkü Azrak’ın, okulda ibadetin Anayasanın 42. maddesine aykırı olduğu yönündeki sözlerini ise şöyle yorumladı. “Bence bu çok zorlama bir yorum, eğer öyle derseniz, mesela okulda bir yazarın davet edilmesiyle yapılan imza günleri veya herhangi bir şenlik ya da eğlence de kapsam dışında bırakılabilir. Bana göre zorlama bir yorum.” PROF. KABOĞLU: GENELGE ANAYASAYA AYKIRI Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da genelgenin anayasaya aykırı olduğu görüşünde: Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu “24. madde okullar için sadece din derslerini öngörüyor, yani Anayasa buna izin veriyor ve hem de zorunlu kılıyor. Mescit, tamamen farklı bir uygulama ve 24. maddenin okullar açısından tanıdığı bir olanak değil; bunun mümkün olması, Anayasa’nın bu konuda açık hüküm öngörmesine bağlı. Ne var ki böyle bir hüküm konulamaz; çünkü 24. maddeye aykırılık oluşturur. Lâikliğin, neyin yapılamayacağını göstermek suretiyle dolaylı tanımını yapan bu hüküm, bu tür uygulamaları önlemek amacıyla konmuş bulunuyor.” Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve insan hakları uzmanı Prof. Dr. Osman Doğru da “Eğitim özgürlüğünün içerisinde din ve vicdan özgürlüğünü kaynaştırıp eritmek zor bir durum” dedi. Prof. Doğru, AB okullarında kilise olduğu yorumlarına karşı “Bizim ilahiyat fakültelerimiz de de cami var, ama bu başka bir durum. İlk öğretimde ancak din okullarında kilise olabilir ama devlete bağlı laik sistemde yer alan eğitim içerisinde mümkün görünmüyor” diye konuştu. MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ: MESCİT ŞEKLİNDE OLMAZ Gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtlayan İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ata Özer, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü “Bahçelievler’deki bir okulun zemin katında mescit olduğu” şeklinde, gazetecilerin soruları üzerine “mescit” olmadığının altını çizdi, ibadet edilen mekan olduğuna kaydetti. “O olay bizi aşmıştır” diyen Özer, şöyle devam etti: “Hiçbir okulda mescit olmaz. Bununla ilgili tartışmıyorum. Bütün devlet dairelerinde de bireylerin kendilerine göre ibadet yapma hakkı vardır. Öğrenci de yapabilir ama mescit şekline dönüştürülemez.” ANAYASA’NIN 24. MADDESİ NE DİYOR? Din ve Vicdan Hürriyeti: Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. 14. madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir. Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır. Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 1977 yılında MEB tarafından yayınlanan bir genelge eğitimcileri ve hukukçularını ikiye böldü..... . . Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Arkadaslar, birisi buraya TC ana yasasinin 24. maddesini yazarmi,?yazdiktan sonra gerekli yaziyi yazacagim, bekliyorum. saygilar. Evren. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 3 Şubat , 2008 Arkadaslar, birisi buraya TC ana yasasinin 24. maddesini yazarmi,?yazdiktan sonra gerekli yaziyi yazacagim, bekliyorum.saygilar. Evren. yazmislar ben gormemisim, 24. maddeye gore, Devlet, hristiyana kilise, yahudiye havra, muslumana mescid yapmak zorundadir. eger biz laik devletiz diyorlarsa, bu boyledir, saygilar. Evren. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Anayasa'da, 'Din ve vicdan hürriyeti' başlığı altında düzenlenen 24. madde şöyle: - Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. - 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. (14. madde : Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.) - Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. - Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır. - Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. saygılar Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Anayasa'da, 'Din ve vicdan hürriyeti' başlığı altında düzenlenen 24. madde şöyle: - Herkes, vicdan, dinî inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir. - 14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dinî âyin ve törenler serbesttir. (14. madde : Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.) - Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. - Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır. - Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. saygılar ALINTI(Yayamaz Kayımca @ 01-29-2008, 06:09) 1977 yılında MEB tarafından yayınlanan bir genelge eğitimcileri ve hukukçularını ikiye böldü.... ================================================= Hukukcular daahi ikiye bolundugune gore senin ictihatin seni baglar, tarafsiz. saygilar. Evren. Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Hukukcular daahi ikiye bolundugune gore senin ictihatin seni baglar, tarafsiz. ben yorum yapmadım, 24 üncü maddeyi olduğu gibi oraya yapıştırdım saygılar Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 ben yorum yapmadım, 24 üncü maddeyi olduğu gibi oraya yapıştırdım saygılar Evet, 24. maddenin yani sira 14. maddeyide yapistirmissiniz, (14. madde : Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.) - Kimse, ibadete, dinî âyin ve törenlere katılmaya, dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. - Din ve ahlâk eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilk ve orta-öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanunî temsilcisinin talebine bağlıdır. - Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasî veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Kolaylik olmasi acisindan guzel bir davranis,cunku 24. madde direk 14. maddeye atif yapiyor. Benim anlamadigim, okulda ibadet eden, baskalarina neyi dayatiyor.? Insanlar bireysel ibadetlerini yapmakta, veya yapmamakta ozgur olmali, Devletin gorevi, bireysel ibadetlerde, taraflardan birisi digerine baski unsuru olusturursa, devletin o zaman mudahale hakki dogar. Diger taraftan ibadeti yasaklayanda, yasakciligi dayatmis olmuyormu>? Bu Devletin tarafsizlik ilkesine, tarafsiz kalmadiginin acik gostegesidir. Ve ana yasanin 14. maddesine, ve dolayisiyla 24. maddesine aykiridir. saygilar. Evren. Alıntı
Φ crazy mom Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Hic bir ogrenci okul saatleri icinde ben namaz kilmaya gidecegim diyemez derse eger kurulmus olan degerler ve yargilar bir sekilde bozulur...Ogrencilerin arasinda esitligi savunurken boyle bir esitsizlik ve ayricaligin affida olmaz....Nasil devlet memurlari is saatlerinde yapamassa,ogrencilerinde bundan farki olamaz... Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Turkiye Anayasada ki , maddeler "çürük"ce ifade edilmiş ve bu maddelerin toplum içerisinde çok sorun çıkaracağı muhakkak. Bakalım bu maddeye: "... dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz" Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın diyelim ki doktor veya hemşire olursa ve erkek hastalara bakmayı reddederse ne olacak? Bu madde o bayan doktorları korumazmı? Cunku, madde de denirki; kimse bu bayan doktoru kınayamaz ve suçlayamaz. Oncelikle, Turk Devletinin diyanet işlerini idare etmekten kurtulmasi lazim. Camileri idare etmekten vazgeçmesi lazim. Eger, toplum şehirlerinde cami yaptırmak isterlerse, aralarında para toplayıp, yapsınlar. Devletin bu camiyi yapmasını beklemek "özgürlük" degildir. Türkiye de müslüman olmayan insanlardan vergi alıp, 70 bin kadar camilerin uzerinde masraf etmek, doğru değildir. Bu Islam dinini insanlara zorlamaktır. Yasaların geçerli oldugunu belirtmeli ve kisisel inançları, Allah ile insanlar arasında bırakmalıdır. Dini özgürlük budur. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Gönderi tarihi: 4 Şubat , 2008 Turkiye Anayasada ki , maddeler "çürük"ce ifade edilmiş ve bu maddelerin toplum içerisinde çok sorun çıkaracağı muhakkak. Bakalım bu maddeye: "... dinî inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dinî inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz" Bugün inancı gereği başını açmak istemeyen üniversite öğrencisi bayanlar, yarın diyelim ki doktor veya hemşire olursa ve erkek hastalara bakmayı reddederse ne olacak? Bu madde o bayan doktorları korumazmı? Cunku, madde de denirki; kimse bu bayan doktoru kınayamaz ve suçlayamaz. Oncelikle, Turk Devletinin diyanet işlerini idare etmekten kurtulmasi lazim. Camileri idare etmekten vazgeçmesi lazim. Eger, toplum şehirlerinde cami yaptırmak isterlerse, aralarında para toplayıp, yapsınlar. Devletin bu camiyi yapmasını beklemek "özgürlük" degildir. Türkiye de müslüman olmayan insanlardan vergi alıp, 70 bin kadar camilerin uzerinde masraf etmek, doğru değildir. Bu Islam dinini insanlara zorlamaktır. Yasaların geçerli oldugunu belirtmeli ve kisisel inançları, Allah ile insanlar arasında bırakmalıdır. Dini özgürlük budur. Doktorun hastasina bakmasinda dini acidan hic bir sakinca yoktur, hayat cinsiyet tanimaz, Diger husus, Turkiyede, Camileri zaaten devlet finanse etmiyor, Yine halk kendisi para toplayip kendisi yaptirip, diyanete veriyor, Turkiyedeki camilerin hepsi diyanete bagli, ama hic birisini diyanet kendisi yaptirmamistir, Halkin parasiyla yapilmis diyenete verilmistir. Turkiyede laiklik tersinden isliyor, Benim bildigim laiklik, Devlet inanclara, veya inancsizliga esit mesafede durmasi gerekir, bu tarif laiklerin tarifi, ama uygulamada devlet dine her zaman mudahil olmustur, Diyanet araciligla devlet, dini tekeli altina aliyor, diyanete bictigi misyon, namaz kildirma memurlugu, ve hac isleri, dedigin gibi 60 bin cami ile halki uyutma operasyonuda diye biliriz. Ceksinler halkin yakasindan ellerini, biz kontrollu din degil. Allahin gonderdigi dini, anladigimiz sekilde yasamak istiyoruz, dayatmayla anlatilan din,farkli. Allahin kuranda anlattigi din,farkli bunlarinda insanlara verecegi ozgurluk o kadar. saygilar. Evren Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.