Φ muki Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Tamamen özel ve kimseyi ilgilendirmeyecek mahrem olması gereken çok eşli ve çok cariyeli bir yaşam, bir din kitabında ulu orta açıklanıyor. Bu yaşam da çocuklara 'efendimizin güzel ahlakını ancak yaşayarak öğretebiliriz' deniliyor. Bahis konusu bu insan sıradan basit bir insan değil, ne de olsa koskoca mukaddes bir insan. Çocuklarınıza Muhammed'in bu çok eşli ve çok cariyeli hayatını kitapta yazıldığı şekilde mi anlatıyor, okuyorsunuz? Yoksa, çocuğum bu kısmı bilmese de olur mu diyorsunuz? Ne de olsa evde bir anne ve bir baba var? Bu durumda çocuk sormayacak mı 'baba diğer eşlerin nerede' diye? Bu soruya ne türlü bir cevap verirsiniz? Daha olmadı; bu bölüm biraz sakat, çocuğun yaşı müsait olduğunda kendisine bu bölümü izah ederim mi diyorsunuz? Çocukken ve gençken bana bunlar anlatılmadı. Belirli bir yaşa gelip kendim okuduğum zaman da 'vayyy beee' dediğimi hatırlarım. Çünkü çevremde hep tek eşli kadınlar ve erkekler görüyordum, başka türlü düşünemiyordum. Daha sonraları daldan dala atlayan erkekleri görünce de; herhalde Muhammed'in güzel ahlakını yaşayarak öğreniyorlar dedim kendi kendime, yani Kuran'ı motamot yaşıyorlar. Alıntı
Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Bu anlayışa göre bu zamanda çok eşli yaşamayanlar cehenneme rahat gider... Çok eşli yaşamayanları (dini yaşamayanlar) -->(cahiliyye devriyle ahir zamanı karıştıranlar) olarak karıştırılıyor gibi geliyor ... Hz. Muhammed'in güzel ahlakını çok eşlilikmiş gibi gösteren zihniyetleri ilginç buluyorum. Hz. Muhammedin evliliklerinin hikmetini merak ediyorsan araştır öğren. Ama hikmetlerle işiniz olmaz dimi. Herkesi şeyinin zevkinde olarak mı düşünüyorsunuz bilemem...Daldan dala atlama ile islamiyet arasında nasıl bir bağlantı kurabiliyorsun. O tarz yaşamı islam yasaklamıştır. Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Bu anlayışa göre bu zamanda çok eşli yaşamayanlar cehenneme rahat gider... Çok eşli yaşamayanları (dini yaşamayanlar) -->(cahiliyye devriyle ahir zamanı karıştıranlar) olarak karıştırılıyor gibi geliyor ... Hz. Muhammed'in güzel ahlakını çok eşlilikmiş gibi gösteren zihniyetleri ilginç buluyorum. Hz. Muhammedin evliliklerinin hikmetini merak ediyorsan araştır öğren. Ama hikmetlerle işiniz olmaz dimi. Herkesi şeyinin zevkinde olarak mı düşünüyorsunuz bilemem...Daldan dala atlama ile islamiyet arasında nasıl bir bağlantı kurabiliyorsun. O tarz yaşamı islam yasaklamıştır. Ben de bu çok eşlilikte hikmet arayan zihniyeti ilginç buluyorum doğrusu. Cennete ya da cehenneme gider diye bir şey yok bu olayda. O tarz dediğiniz bu tarz mı oluyor yani? Nisa 3- Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Daldan dala atlama ile islamiyet arasında nasıl bir bağlantı kurabiliyorsun. O tarz yaşamı islam yasaklamıştır. Soruya cevap verilseydi daha iyi olurdu diye düşünüyorum. Alıntı
Φ Muallim-i Âli Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Ben de bu çok eşlilikte hikmet arayan zihniyeti ilginç buluyorum doğrusu. Kişi peygamber ve mucizeleriyle bunu ispatlamışsa, ahlakça en üstün sayılan bir insana milyonlar inanmışsa ve yalan söylemediğine en güvenilir olduğunu (o zamanda) gayrimüslimler dahil herkes ittifak ettiyse hikmet aramak gerek. Sıradan bir vatandaşa inananlar sürekli artıyor nedense güleyim bari! Cennete ya da cehenneme gider diye bir şey yok bu olayda. O tarz dediğiniz bu tarz mı oluyor yani? Nisa 3- Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Ayetin devamına da bak ki birden fazla evlilikte ki ölçüyü gör ! Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Yaşadığımız zamana neden hiç bakmadan direk 1400 yıl öncesi yaşama bakarak o zamandaki evlilik ile böyle fuhşun alabildiğince yaygın olduğu kimin nesi olduğu belli olmayanların yaygın olduğu bir toplumdaki evliliği bir tutuyorsunuz... Zaman geçtikçe nesiller alabildiğine bozuluyor göremiyor musunuz...10 yıl öncesiyle şimdiyi dahi kıyaslıyamıyor musun.. Ahlaki çöküş var ! Din mi onun bunun malını gasp edin diyor din mi keyfine göre 4 e kadar evlen diyor. Mal varlığın yeterliyse aralarında adaleti kesin olarak sağlıyabileceğinden eminsen ki uykuya esir olan kişi bunu nasıl başarabilir. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Ayetin devamına da bak ki birden fazla evlilikte ki ölçüyü gör ! Bakalım ve görelim... Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Yani diyor ki, adaletli davranabileceksen al. Alma diye bir şey yok. Kuranın evrensel olduğunu ve bugüne de hitap ettiğini kabul eder isek, bugün de üçer dörder almanın zararı yoktur, yeter ki adaletli olalım. O zamanlar adaletli olunabiliyorsa şimdi neden olunmasın?... Şimdilik itirazı olan? Yaşadığımız zamana neden hiç bakmadan direk 1400 yıl öncesi yaşama bakarak o zamandaki evlilik ile böyle fuhşun alabildiğince yaygın olduğu kimin nesi olduğu belli olmayanların yaygın olduğu bir toplumdaki evliliği bir tutuyorsunuz... Sanırım bu cümlenizde 1400 sene evvelinde fuhuşun alabildiğine yaygın olduğunu söylemek istiyorsunuz. Yanlışsam düzeltin lütfen. Çünkü çelişki çıkmakta ortaya. Zaman geçtikçe nesiller alabildiğine bozuluyor göremiyor musunuz...10 yıl öncesiyle şimdiyi dahi kıyaslıyamıyor musun..Ahlaki çöküş var ! Evet zaman geçtikçe ahlak çöküyor. Buna itirazım yok. Keşke bunu engelleyebilseydik. Şimdiiii, eğer ahlakk çökkyor ve fuhuş artıyorsa, artık dörder hatta yedişer tane bayanla evlenmenin zamanı gelmiştir demek ki... Öyle değil mi? Ancak burada ince bir çelişki var... 1400 sene öncesinde mi? yoksa şimdi mi? Ahlak ne zaman daha bozuk? Korkarım 1400 sene öncesinden daha iyi ha? Ama bozulmakta. Öyleyse Kurana tekrar uyup 4 evlilik yapmak doğrudur. Böylece sevgili muki, "çocuklara artık gerçeği söylemenin ve uygulamanın vakti gelmiştir" demek istiyor sayın Muallim-i Ali - eğer yanlış anlamıyorsam. Yanılışsam düzeltin efendim. Din mi onun bunun malını gasp edin diyor din mi keyfine göre 4 e kadar evlen diyor. Kuran'ı eğer dinin temel direği ve yol göstericisi olarak göreceksek EVET! Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Bu anlayışa göre bu zamanda çok eşli yaşamayanlar cehenneme rahat gider... Çok eşli yaşamayanları (dini yaşamayanlar) -->(cahiliyye devriyle ahir zamanı karıştıranlar) olarak karıştırılıyor gibi geliyor ... Hz. Muhammed'in güzel ahlakını çok eşlilikmiş gibi gösteren zihniyetleri ilginç buluyorum. Hz. Muhammedin evliliklerinin hikmetini merak ediyorsan araştır öğren. Ama hikmetlerle işiniz olmaz dimi. Herkesi şeyinin zevkinde olarak mı düşünüyorsunuz bilemem...Daldan dala atlama ile islamiyet arasında nasıl bir bağlantı kurabiliyorsun. O tarz yaşamı islam yasaklamıştır. Sayin Muallim-i Âli, tavsiye ettiginiz gibi biz araştirdik ve Muhammedin ahlakının iyi olmadigını bulduk. Allahın adına hem kendisini peygamber etti, hem bir sürü kadınla evlendi, bir sürü cariyeyi yanından eksik etmedi ve hemde Allahın adini kullanarak butun bunları Kurana koydu. Bu kadınlarla evlenip onların sırasını Kurana bakarakmi tespit etti, adeletli davranmak icin? Allah ona yardımmı etti hangi gece kiminle yatacagı icin? Hadislerde ogrendigimiz ekseriyetle ve muslumanların tekrar ettigi olan Muhammed'in ayetleri yazarken ne kadar keyfi davrandığı ifade edilir. Fakat Muhammed, evine gelip uzun süre gitmeyen misafirlerden rahatsız oluyor, ancak - peygamberliğine yakıştıramadığından olsa gerek- hiç kimseye bir şey söyleyemiyordu. Allah bu bu ayetle onun yardımına geliyor... Yani Muhammed "Allah"ı kendisinin sekreterisi yapmış olsa gerek. Buyrun okuyun ... devam et... Durma. "Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber'in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber'i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. (Ahzab Suresi/53)" Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Kişi peygamber ve mucizeleriyle bunu ispatlamışsa, ahlakça en üstün sayılan bir insana milyonlar inanmışsa ve yalan söylemediğine en güvenilir olduğunu (o zamanda) gayrimüslimler dahil herkes ittifak ettiyse hikmet aramak gerek. Sıradan bir vatandaşa inananlar sürekli artıyor nedense güleyim bari! Ayetin devamına da bak ki birden fazla evlilikte ki ölçüyü gör ! Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Yaşadığımız zamana neden hiç bakmadan direk 1400 yıl öncesi yaşama bakarak o zamandaki evlilik ile böyle fuhşun alabildiğince yaygın olduğu kimin nesi olduğu belli olmayanların yaygın olduğu bir toplumdaki evliliği bir tutuyorsunuz... Zaman geçtikçe nesiller alabildiğine bozuluyor göremiyor musunuz...10 yıl öncesiyle şimdiyi dahi kıyaslıyamıyor musun.. Ahlaki çöküş var ! Din mi onun bunun malını gasp edin diyor din mi keyfine göre 4 e kadar evlen diyor. Mal varlığın yeterliyse aralarında adaleti kesin olarak sağlıyabileceğinden eminsen ki uykuya esir olan kişi bunu nasıl başarabilir. Tekrar Nisa 3 Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Evet ayetin devamını da alıntıladım bu sefer. İki satırdan ibaret! İki satırın toplamı nedir: Bakabileceğiniz kadar hür kadın alın ama, bunca hür kadına adaletli davranacağınızdan korkarsanız bir tane hür kadın alın, yanına çerez olarak da istediğiniz kadar cariye alın. Ama burada bir şey daha var... Nisa 25 Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü'min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Burası Nisa 3'ün tekrarı... Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Hadi diyelim burası da tamam... Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Evet, işte burası... Neden cariye bir kadına hür bir kadına uygulanan cezanın yarısı veriliyor? Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Burası gene tekrardan ibaret. Yani hür kadına bakamazsan günaha düşüyorsun, o yüzden bol miktarda cariye alabilirsin. Alıntı
Φ DİPNOT Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Bu anlayışa göre bu zamanda çok eşli yaşamayanlar cehenneme rahat gider... Çok eşli yaşamayanları (dini yaşamayanlar) -->(cahiliyye devriyle ahir zamanı karıştıranlar) olarak karıştırılıyor gibi geliyor ... Hz. Muhammed'in güzel ahlakını çok eşlilikmiş gibi gösteren zihniyetleri ilginç buluyorum. Hz. Muhammedin evliliklerinin hikmetini merak ediyorsan araştır öğren. Ama hikmetlerle işiniz olmaz dimi. Herkesi şeyinin zevkinde olarak mı düşünüyorsunuz bilemem...Daldan dala atlama ile islamiyet arasında nasıl bir bağlantı kurabiliyorsun. O tarz yaşamı islam yasaklamıştır. Neyin ahlakı bu arkadaşım.. Binlerce yıl öncesi yapılan yanlışları bugün doğruymuş gibi önümüze getirmenin anlamı ne... Biz ..... değiliz... Artık herşeyi tüm çıplaklığı, çarpıklığı ve mantıksızlığı rahatlıkla görebilecek düşünsele sahibiz... Üstelik bu ahlakın günümüz yansımaları hala devam ediyor ve bu ahlakın dünya kadınları için ne kadar büyük tehlikeler arzettiğini göremiyormusun, hadi göremiyorsunuz diyelim, duyamıyormusunu, hadi duymadınız da diyelim, O zaman bunları duyurmak ve önünüze getirmekte bizim görevimiz... Bakın şimdi.. 1-Yeşil devrim de Fas'ta yaşanıyor. Fransızca öğretmeni Sukayna "Ülkemi artık tanıyamıyorum" diyor. "Düşünceler de elbiseler de usul usul değişti. Hiçbir tartışma, miting ya da çatışma yaşanmadan. Sadece küçük küçük damlalar gün geçtikçe birikiyor. Sonra bir gün meslektaşlarından bile gelen gizli tepkiler, aşağılanma ve dışlanma öyle ağırlaşıyor ki artık taşıyamıyorsun" (Le Monde, 18 Mayıs 2007). Kazablanka Üniversitesi'nde başı açık olan son 5 kadın öğretim üyesinin posta kutularına örtünmeleri için mesajlar bırakılmış. Yazıişleri müdürü "Fas'ta ilk kez böyle şeyler oluyor. Hatta erkek öğretmenler de hedef alınıyor, düzenlediği faaliyet İslami bulunmadığı zaman kâfirlikle suçlanıyorlar" diyor. (Tel Quel dergisi). 2-Afganistan'da köktendinci hükümetin iktidara gelmesinden sonra kadının oy kullanma, devlet dairelerinde, televizyon/radyolarda çalışma hakkının ellerinden alındığını biliyoruz. 1960'lı yıllarda mini etek giyen Afgan kadını, tepeden tırnağa örtünmek zorunda bırakıldı. Eylül 1992'de başkentin büyük parkında "İslama uygun davranışlarda bulunmadıkları için" toplu idamlar gerçekleştirildi. 3-Bir başka haber de bir diğer İslam ülkesi olan Endonezya'dan: 2004 yılında deprem sonrası oluşan tsunamiden en çok zarar gören Banda Açe bölgesine uluslararası yardım paraları gönderilmiş, bu paraların felaket kurbanlarına dağıtılması gerekirken, milyonlarca dolarlık yardım parası ile kadınların iffetli giyim kuşam ve davranış içinde olup olmadığını takip eden ahlak zabıtası kurulmuş, şeriata uygun giyinmeyenler halk önünde kırbaçlanmış. (Hürriyet gazetesi, 18 Aralık 2006). Birde bu ahlakı çocuklarımıza öğreteceğiz ve kabul ettireceğiz öylemi... Kusura bakmayın ama buünün çocukları hiçte ..... değil.. ÜSTELİK BENİM AHLAK ANLAYIŞIM DOĞMA (DİNSEL) AHLAK ANLAYIŞINDAN UZAK GÜNÜMÜZ AHLAK ANLAYIŞIDIR Kİ.. O DA ŞU DUR.. Ahlak doğrudan yana olmak, insandan ve emekten yana olmak, insanı en yüksek değer bilmek, adam gibi adam olmak ve esasen ''çok istediği şeyleri bile istemeyebilecek kadar cesur olmak'' değil midir? Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 15 Ocak , 2008 Tekrar Nisa 3 Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Eğer (o kadınlar arasında da) adaletli davranmayacağınızdan korkarsanız o taktirde bir tane alın veya sahip olduğunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için daha uygundur. Evet ayetin devamını da alıntıladım bu sefer. İki satırdan ibaret! İki satırın toplamı nedir: Bakabileceğiniz kadar hür kadın alın ama, bunca hür kadına adaletli davranacağınızdan korkarsanız bir tane hür kadın alın, yanına çerez olarak da istediğiniz kadar cariye alın. Ama burada bir şey daha var... Nisa 25 Sizden kimin, hür mü'min kadınlarla evlenmeye gücü yetmezse sahip olduğunuz mü'min genç kızlarınızdan (cariyelerinizden) alsın. Burası Nisa 3'ün tekrarı... Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hepiniz birbirinizdensiniz. Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost tutmamaları halinde sahiplerinin izniyle onlarla evlenin, mehirlerini de güzelce verin. Hadi diyelim burası da tamam... Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınların cezasının yarısı uygulanır. Evet, işte burası... Neden cariye bir kadına hür bir kadına uygulanan cezanın yarısı veriliyor? Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. Burası gene tekrardan ibaret. Yani hür kadına bakamazsan günaha düşüyorsun, o yüzden bol miktarda cariye alabilirsin. Yani Islami erkeklerin cinsiyet duygularini doydurmak icin yapmis... Anlamis ki erkeklerin kendisini takip etmesi icin cinsiyet yonunden onlari kontrol edebilir. Fakat kendisine olan payını once alir en buyuk miktarda. "Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Ahzab/50) Bu ayetle Muhammed hem kendisine sınırsız kadınla evlenme hakki vermiş. Ve der ki "Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz." tabii ki kendisini muaf tutuyor " Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. " Muhammedin kendi yarattigi "Allah", tabii ki Muhammede çok hediyeler veriyor ve ona sınırsız sayıda kadını helal kılmaktadır. Ne guzel? Alıntı
Φ AIRBUS Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Yani Islami erkeklerin cinsiyet duygularini doydurmak icin yapmis... Anlamis ki erkeklerin kendisini takip etmesi icin cinsiyet yonunden onlari kontrol edebilir. Fakat kendisine olan payını once alir en buyuk miktarda. "Ey Peygamber! Biz sana mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah'ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunan kadınları; seninle beraber hicret eden, amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kıldık. Ayrıca, diğer mü'minlere değil de, sana has olmak üzere, mehirsiz olarak kendini Peygamber'e bağışlayan, Peygamber'in de kendisini nikahlamak istediği herhangi bir mü'min kadını da (sana helal kıldık.) Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz. Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir." (Ahzab/50) Bu ayetle Muhammed hem kendisine sınırsız kadınla evlenme hakki vermiş. Ve der ki "Mü'minlere eşleri ve sahip oldukları cariyeleri hakkında farz kıldığımız şeyleri elbette bilmekteyiz." tabii ki kendisini muaf tutuyor " Bütün bunlar, sana herhangi bir zorluk olmaması içindir. " Muhammedin kendi yarattigi "Allah", tabii ki Muhammede çok hediyeler veriyor ve ona sınırsız sayıda kadını helal kılmaktadır. Ne guzel? En yalın haliyle ... diyebileceğimiz yakın akraba(neredeyse aile içi)kızlarıyla evlenmek cinsi münasebet kurmak mide bulandırıcı ve başağrıtıcı,doğal olarak çocuklar da sakat özürlü doğar. muhammedin özürlü kızlarının da perde arkasında kalmış bir hikayesi var onu tam hatırlayamıyorum burada bir arkadaş yazmıştı..bakın arkadaşlar muhammed ve tüm peygamberler aynı coğrafyadan çıkmış ve hayatları boyunca heryönden bolluk bereket şan içinde yaşamışlardır hem de heryönden nokta. Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 16 Ocak , 2008 Daldan dala atlama ile islamiyet arasında nasıl bir bağlantı kurabiliyorsun. O tarz yaşamı islam yasaklamıştır. "Daldan dala atlama"yı İslam'ın yasakladığı da nerden çıktı? Aksine "daldan dala atlama"ya en uygun din İslamiyettir. Şöyle açıklayayım: İslam'a göre iki şahit huzurunda hemen bir nikah akdedebilirsiniz. Nikahlı olduğunuz eş(ler)inize haber verme zorunluluğunuz yoktur. Bir mehir ödersiniz ve nikah İslam'a göre sahih olur. Sonra ne zaman dilerseniz, isterseniz birkaç saat sonra eşinizi yeniden boşarsınız. Sakın bana mut'a nikahının İslam’da yasak olduğu masalını anlatmayın. Anlaşmalı, şu kadar süreli diye bir nikah akdinin sahih olmadığı hakkında Kur'andan delil getiremezsiniz. Bu tür boşlukları hadis ile kapamaya çalışmak ve mut’ayı yasaklayan hadis getirmek anlamsızdır. Madem Kur’an mükemmel bir sistemdi, bu ayrıntıları unutmaması gerekirdi. Sayfalarca peygamber hikayeleri anlatacağına, birkaç sayfa evlenme hükümleri verseydi. Yine de varsayalım mut’ayı yasaklayan hadis olsun, yine bir şey değişmez. Kadına "bir saat sonra boşayacağım ha, ona göre" demenize gerek yok ki zaten? Üç talak ile boş ol, boş ol, boş ol!" dedin mi boşanma gerçekleşiyor. O kadın bir daha başkasıyla evlenmeden sana helal olmuyor. Asıl bu kadını aşağılayıcı ve adamdan adama gezmesini teşvik eden bir düzenleme! Bu hükümler çoktan geçerliliğini yitirmiştir, bunları günümüze taşımaya çalışmak karmaşadan başka bir şey getirmez. Bu yetersiz, yüzeysel, eksik ve de hatalı hükümleri bugün kabul etmenin hiç bir yolu yoktur. Günümüzde Kur'ana ve hadise dayalı hiç bir yasa yapılamaz, Kur'ana ve hadise dayalı hiç bir toplumsal davranış geliştirilemez. Bu forumda benim ezberden sırf bir bahane bulup İslam’ı aşağılamaya çalışma gibi bir tavır içinde olmadığımı izleyenler bilirler. Ben sadece gerçeği söylerim ve her oluşumun kendi koşullarının ürünü olduğunu söylerim. Hiçbir zaman her şartta geçerli kurallar konulamayacağını söylerim. İslam bütün bu hükümlerle evlenip boşanmayı, sıklıkla farklı eşler edinmeyi çok kolaylaştırmıştır. Diğer yandan bu uygulamaların çocukların nesebini belirsizleştirmesini önlemeye çalışmıştır. Yani “zina” olacağına ve çocukların nesebi karışacağına, evlenip boşanma kolay olsun bakımından savunula da bilir. Yani, insan ömür boyu tek eşe mahkum kalmasın, ama değişiklikler nesebi de karıştırmasın. Modern hukuk çekirdek aileyi esas alır. Bu düzenlemede ise aldatmanın yaygınlaşması ve çocukların nesebinden şüphe edilmesi, kadının farklı çocukları resmen evli olduğu erkeğe atfetmesi olasılığından dem vurulabilir. Buna verilecek yanıt şudur: Dünyada hiçbir şeyi mükemmelleştiremiyoruz. Bunlar tabii ki olabilir. Bu, İslam’ın kuralları daha iyi anlamına gelmez. İslam kadına hiçbir insiyatif tanımamış, istenildiği gibi alınan, boşanılan bir statüsüzlükte bırakmıştır. Muhacirler Medine’ye geldiklerinde ensar denen Medineli Müslümanlar fazla olan karılarını boşayıp muhacirlere nikahlamışlardır. Yanlış olan bu kadını mal gibi görme anlayışı. İçtihat kurumu da sorunu çözmez. İslam’a göre kadına kocasına “boş ol” deyip nikahın düşmesi yetkisini tanıyabiliyor musunuz? Hayır. Kadına yasak koyduğunuz gibi, kadının üç kere boşadığı erkeğin başka bir kadınla evlenip boşanmadan aynı erkekle evlenemeyeceği yasağını koyabiliyor musunuz? Hayır. Yani İslam her şeyi erkeğin keyfine göre düzenlemiş. Şöyle olsa anlarım: Kadının, erkeğin statüsü eşit. Taraflardan herhangi biri istediği anda boşama yapabilir. Aynı anda fazla eşe de izin verilmez. Böyle olsa olur. İçtihat ile bu hükmü koyduğunuzu varsayalım. Kur’an’a tamamen aykırı olduktan sonra bu içtihadın İslam’la ne bağlantısı kalır? Ha Anayasa mahkemesi içtihadı, ha bu. İçtihat Kur’an çerçevesinden çıkınca artık adı İslam kalabilir mi? Ayrıca bu içtihat üzerinde dini bir uzlaşı sağlayabilecek misiniz? Padişah Kanuni Mecelle’yi yürürlüğe koydu diye devrin şeyhülislamından ağır bir azar işitmişti. Şeyhülislama bu gücü veren neydi? Kutsallık zırhı. Kutsala dayalı tartışmalar daima sonuçsuz kalır. Tartışma akla dayalı olmalıdır. Kur’anda 1400 sene önce ne yazılmış olduğu, tarihsel bir süreci incelemenin dışında bizi hiç ilgilendirmez… Alıntı
Φ Suheyla Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 "Daldan dala atlama"yı İslam'ın yasakladığı da nerden çıktı? Aksine "daldan dala atlama"ya en uygun din İslamiyettir. Şöyle açıklayayım:. . . Tartışma akla dayalı olmalıdır. Kur?anda 1400 sene önce ne yazılmış olduğu, tarihsel bir süreci incelemenin dışında bizi hiç ilgilendirmez? Sevgili Demirefe, Tesekkur ederim. Ne guzel ifade etmissiniz! Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Tamamen özel ve kimseyi ilgilendirmeyecek mahrem olması gereken çok eşli ve çok cariyeli bir yaşam, bir din kitabında ulu orta açıklanıyor. Bu yaşam da çocuklara 'efendimizin güzel ahlakını ancak yaşayarak öğretebiliriz' deniliyor. Bahis konusu bu insan sıradan basit bir insan değil, ne de olsa koskoca mukaddes bir insan. Çocuklarınıza Muhammed'in bu çok eşli ve çok cariyeli hayatını kitapta yazıldığı şekilde mi anlatıyor, okuyorsunuz? Yoksa, çocuğum bu kısmı bilmese de olur mu diyorsunuz? Ne de olsa evde bir anne ve bir baba var? Bu durumda çocuk sormayacak mı 'baba diğer eşlerin nerede' diye? Bu soruya ne türlü bir cevap verirsiniz? Daha olmadı; bu bölüm biraz sakat, çocuğun yaşı müsait olduğunda kendisine bu bölümü izah ederim mi diyorsunuz? Çocukken ve gençken bana bunlar anlatılmadı. Belirli bir yaşa gelip kendim okuduğum zaman da 'vayyy beee' dediğimi hatırlarım. Çünkü çevremde hep tek eşli kadınlar ve erkekler görüyordum, başka türlü düşünemiyordum. Daha sonraları daldan dala atlayan erkekleri görünce de; herhalde Muhammed'in güzel ahlakını yaşayarak öğreniyorlar dedim kendi kendime, yani Kuran'ı motamot yaşıyorlar. sana, alinti bir yazi gonderiyorum. muki, yalniz bu bir yorumdur. ve ben arabca bilmiyorum, buna ne diyorsunuz.? ================================== Dediğim gibi çok eşliliği "İktibas Forum"da uzun uzun müzakere ettik. Bana gına geldi. Her halde başkalarına da. Ama kör kör gözüme dercesine öyle basit şeyleri gözünüzden kaçırıyorsunuz ki ne yapsam iyi olur bilemiyorum. Örneğin cariyelik… Güzel kardeşim! Cariye, "kula kulluk eden kadın"dır, değil mi. Yüce Allah’ın Kuran’daki deyimiyle, siz hiç akletmez misiniz? Müslümanlar eğer münafık değil de içten iman etmiş iseler yalnızca Allah’a kulluk ederler. İmanı içten olanlar kendileri kula kul olmadıkları gibi başkalarını da kula kul etmezler çünkü Allah’tan başkasına kulluk etmek şirktir ve şirk haramdır. İyyake na’budü: Biz Sana kulluk ederiz (Fatiha 5). O halde İslamda "kula kulluk eden kadın" anlamında cariyelik şirktir ve haramdır. Kuran’da cariye kelimesi var: emet (2:221). Çoğulu ima (24:32). Ama ima ikum başka ma meleket eyman ukum başka. 23:6, 70:30, 33:50 ve 33:52’de anılan ve size cariye diye yutturulan ma meleket eyman lafzen sağ ellerin ya da yemînlerin sahip oldukları demek yani yemin nikahlı eş. 33:50 ve 52’de ma meleket yemînuk deniyor çünkü Allah o ayetlerde Elçisi Muhammed’e sesleniyor: senin sağ elinin ya da senin yemîninin sahip oldukları. Bir de şuna dikkat eder misiniz lütfen: Yüce Allah 33:50’de İnna ahlelna leke… diyor: sana şu şu şu kadınları helal kıldık. Bu kadınların hepsi Hz Muhammed’in mevcut nikahlı eşleri. Ayette zaten "ezvac"eke geçiyor, ki senin "zevceler"in yani "eşler"in demek: ezvac eke’llétî éteyte ucûr ehunne… Yüce Allah "Şu şu şu kadınları eş alabilirsin!" demiyor; "evlenmiş olduğun şu şu şu kadınları sana helal kıldık!" diyor. Bu bir durum tesbitidir ve mevcut durumu aklamadır. Yüce Allah 33:52’de ise "Kadınlar artık sana helal değil" diyor: la yuhıllu leke’n nisâi min ba’d. Bakın, Hz Muhammed eğer 33:52’den sonra da evlenmeye mezun olsaydı Allah’ın bir dediği bir dediğini tutmazdı: helal kıldık (33:50) -helal değil (33:562). Olur mu böyle bir şey; mümkün mü? Asla! Çünkü Allah çelişkiden arınmıştır (4:82). Soru: Allah neden sadece eşleri demiyor bu tür ayetlerde de elinizin altındakileri de katıyor? Cevap ev bağlacında: illa ala ezvacihim ev ma meleket eyman ühüm... EV ya da demek. Ama bakın Allah’ın bu sözü verdiğiniz bazı meallerde nasıl çarpıtılmış: Diyanet Vakfı: Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. S. Yıldırım: Yalnız eşleri ve cariyeleri ile ilişki kurarlar. Elmalılı: Ancak zevcelerine ve kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesnâ Sen de bu çarpık meallere kanıverip şu sonuca varmışsın: Allah diyor ki inanan bir erkek cinsel organını eşine ve sağ ellerinin sahip olduklarına açabilir. Yani hem eşine hem de sağ ellerinin sahip oldukları (cariyeleri)ne. O yüzden soruyorsun: Allah neden yalnızca eşine demiyor da hem eşine hem de sağ ellerinin sahip olduklarına diyor? Güzel kardeşim! Onu Diyanet, S Yıldırım ve Elmalılı diyor. Allah’ın dediği şudur: inanan erkekler cinsel organlarını ya eşlerine ya da yeminlerinin sahip olduklarına açabilirler. Eşler: "olağan nikahlı"dır; ellerin sahip oldukları ise yemin nikahlı. Ama ikisi de "nikahlı eş"tir. Hiç biri kendileriye nikahsız cinsel ilişkiye girilip kitabına uydurulmuş zina aracı yapılacak insanlar değildir. Özetle, inanan bir erkek cinsel organını yalnızca olağan nikahlı eşine açabilir ya da yemin nikahlı eşine. Öyle senin anladığın gibi hem olağan nikahlı eşine hem de cariyesine değil. Aşağıdaki meallerde bu gerçek ortaya konmuş ama her nasılsa senin gözünden kaçmış: A. Bulaç: Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip oldukları… S. Ateş: Ancak eşleri yahut ellerinin sâhipolduğu (câriyeler)… Y.N. Öztürk: Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları… Tefhimü-l Kuran: Ancak eşleri ya da sağ ellerinin sahip oldukları… Ö. N. Bilmen: Ancak zevceleri veya sağ ellerinin mâlik olduğu cariyeleri… Muhammed Esed’e daha bir dikkatle bak. Çünkü Esed, senin cariye sandığın kadınları meşru olarak sahip olunan insanlar diye tanımlıyor ve yani diyerek onları eşlerin kendileri yapıp çıkıyor: eşleri -yani, (evlilik yoluyla) meşru olarak sahip oldukları insanlar … Okuduğunu daha dikkatli okuman gerekiyor. Sevgi ile, Hasan Akçay Alıntı
Misafir demirefe Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Muhammed Esed’e daha bir dikkatle bak. Kur'anı anlamak için hangi Muhammed'e bakacağız? Esed mi Mustafa mı? Esed Mustafa'nın yaptıklarını ve tarihin yazdıklarını değiştirme gücüne sahip mi? Alıntı
Φ muki Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Yazar Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Eşler: "olağan nikahlı"dır; ellerin sahip oldukları ise yemin nikahlı. Ama ikisi de "nikahlı eş"tir. Hiç biri kendileriye nikahsız cinsel ilişkiye girilip kitabına uydurulmuş zina aracı yapılacak insanlar değildir. O zamanlar resmi nikah olmadığından bir kaç hatun 'olağan nikahlı', diğer bir çokları da 'yemin nikahlı' oluyordu herhalde. Sonralar bu kuruma 'kuma' (ortak) adı verilmiş. Kuma olmazsa, metres oluyor. Yani benim burada belirtmek istediğim zina değil. Alıntı
Φ Cengizhan212 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Muhammed Esed’e daha bir dikkatle bak. Hasan Akçay Sevgili Evren, Bir ata sözü vardır.. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz diye... Alıntı
Φ Cengizhan212 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Cariye Arapça değilmi? Arapçayı Arapçayamı çevirmeye çalışıyorlar? Farkında olmadıkları bir şeymi var? Yoksa gizlenen başka bir şeymi var? Yazdığınız Ayetlerin hiç birisinde Cariye yoktur. Alıntı
Φ Cengizhan212 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Kur'anı anlamak için hangi Muhammed'e bakacağız? Esed mi Mustafa mı? Esed Mustafa'nın yaptıklarını ve tarihin yazdıklarını değiştirme gücüne sahip mi? Sayın Demirefe, Tarihin ne kadar doğru yazıldığı hakkında elimizde net bir şey olmadığı için. Ön yargısız ve tarafsız olarak, ilk kez görüyormuş gibi, en iyi bildiğin dilde, birkaç farklı mealden, öncelikle muhkem konular üzerinde bakarsan, herhangi bir Muhammed’e bakmana gerek kalmaz. Daha sonra bakabilirsin. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 17 Ocak , 2008 Sevgili Evren,Bir ata sözü vardır.. Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz diye... Sevgili Cengiz, o ata sözünü kim demişse doğru demis, onun için klavuzumuz, onun bunun meali değil, kuranın kendisi olsun, imkanı olan arbcayı öğrensinde, orjinalinden anlasın. Dünyevi işlerimizde, rağbet var diye ingilizceyi öğreniyoruz, Kuranın dilini öğrenmenin, nasyonalistlikle bir ilgisi yok. sevgilerle. Evren. Alıntı
Misafir yersoy Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 onun için klavuzumuz, onun bunun meali değil, kuranın kendisi olsun, imkanı olan arbcayı öğrensinde,orjinalinden anlasın. Dünyevi işlerimizde, rağbet var diye ingilizceyi öğreniyoruz, Tabi yaa, Türkçe'yi hallettik, zaten çok iyi kullanırız. İngilizce dersen cepteydi. Şimdi bir de Arapça öğreneleim... Neden? Sırf klavuzumuzu anlamak için Hem bu konuda çalışanlar da yanlış anlayıp öğrenememiş ve öğrenetemiyor (diyanet filan)... Merak ediyorum sen öğrenip nasıl anlayacaksın? Arapça düşünerek mi? Geçelim arkadaş bunu. Bir dili başka bir dile çevirmek için iki dili de çok iyi bilmek gerekir. Yok mu bu dünyada hem Türkçe hem de Arapça'ya hakim olan? Elbette var... Adamlar öğrenip anlayamamış da sen nasıl anlayacaksın? Bu cümlenin altı çok boş maalesef. Hiç düşünülmemiş. Kuran'ı Arapça öğrenip özünden takip etmek... Edenler neden halledememiş? E peki o zaman sorun nerede? Türkçe'de mi yoksa Arapça'da mı? Yoksa klavuzun kendisinde mi? Kuranın dilini öğrenmenin, nasyonalistlikle bir ilgisi yok. İşin içinden kültürel bir aktiviteyi çıkarırsak zaman kaybından başka bir şey değildir... Alıntı
Φ Cengizhan212 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 18 Ocak , 2008 Hem bu konuda çalışanlar da yanlış anlayıp öğrenememiş ve öğrenetemiyor (diyanet filan)... Merak ediyorum sen öğrenip nasıl anlayacaksın? Arapça düşünerek mi? Geçelim arkadaş bunu. Bir dili başka bir dile çevirmek için iki dili de çok iyi bilmek gerekir. Yok mu bu dünyada hem Türkçe hem de Arapça'ya hakim olan? Elbette var... Adamlar öğrenip anlayamamış da sen nasıl anlayacaksın? Bu cümlenin altı çok boş maalesef. Hiç düşünülmemiş. Kuran'ı Arapça öğrenip özünden takip etmek... Edenler neden halledememiş? E peki o zaman sorun nerede? Türkçe'de mi yoksa Arapça'da mı? Sorun Akıl'da...! Allah, Kur'anda, Kur'anı Arapça bilenler anlar demez. Arapça düşünenler anlar demez. Şeyhler, Hocaefendiler, İmamlar, Diyanet anlar demez. Ya ne der? Akıl ve gönül sahipleri anlar der. Konu ile ilgili daha önce, başka bir başlıkta örnek vermiştim, buraya tekrar alıyorum, isterseniz daha bir çok örnek verebilirim, sizin anladığını söylediğiniz kişilerin ANLAMADIĞINDAN.. *********** Farklı olmasa idi Kur'anı en iyi Araplar anlardı. Sanıldığının aksine Araplar Kur'anı ne anlamış, nede anlatabilmişlerdir. Kur'anın orijinal Arapçası ve alfabesi değişime uğratılmışsa da korunan ZİQR ( Okunan ) denen bölümüdür. Bunun ile ilgili çok basit bir örnek: Elif, Lam, Lam, He yazısının anlamı ALLAH'tır. Arapların yazdığı ise Elif, Lam, (Lam üzerinde ŞEDDE harekesi) Lam, He yani ALLLAH oluyor bu Arapça yanlıştır. Birde meal ve anlama ve anlatma yanlışlığına örnek vereyim, buda Arapların bilinçli olarak yaptığıdır. 9/97. El a'rabü eşeddü küfrav ve nifakav" 9/98. Ve minel a'rabi" 9/99. Ve minel a'rabi" Ayetlerin meallerine bakalım. 97: Bedeviler, kafirlik ve munafıklık bakımından hem daha beter," 98. Bedevilerden öylesi vardır ki..." 99. Bedevilerden öylesi vardır ki..." Bütün meallere bakınız Bedevi veya Çöl Arapları diye yazar, başka bir Ayetten Bedevi ne demekmiş ona bakalım. 33.20. Yahsebunel ahzabe lem yezhebu ve iy ye'til ahzabü yeveddu lev ennehüm ?badune fil a'rabi? yes'elune an embaiküm ve lev kanu fıküm ma katelu illa kalıla 33.20"............Bedevî Araplar içinde bulunsunlar..... " Eğer Arabi = Bedevi demek ise bu ayetteki çeviride şöyle olmalı "BEDEVİLER İÇİNDEKİ BEDEVİLER? ki, Bedevi zaten Arapça bir kelime. Ne anlatmak istediğim sanırım anlaşılmıştır. Bu ve benzeri yanlışlar Kur'anın değil, din adamlarının Arap kafası ile yetişmelerinden kaynaklanıyor. Arapça bilen din adamları Arapçayı nereden öğreniyor? Araplardan. Siz hiç duydunuzmu, hangi ilahiyatçının etimoloji vb. dil bilgisi var acaba? Öğrendiği Arapçanın doğru veya yanlış olduğunu neye göre belirleyecek? Arapçayı dil bilimi olarak değilde, din bilimi olarak öğrenen bir insan, doğru veya yanlışı sorgulayabilirmi? Neye göre sorgulayacak? Zaten onlardan öğrenmedi mi? Bunları alt alta koyduğumuzda çıkan sonuç şu: Arap taklit ve ezberciliği aynı kafa yapısı ve anlayışı içirisinde devam ediyor. Alıntı
Misafir Evren. Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 19 Ocak , 2008 Ben de bu çok eşlilikte hikmet arayan zihniyeti ilginç buluyorum doğrusu. Cennete ya da cehenneme gider diye bir şey yok bu olayda. O tarz dediğiniz bu tarz mı oluyor yani? Nisa 3- Eğer, (velisi olduğunuz) yetim kızlar (ile evlenip onlar) hakkında adaletsizlik etmekten korkarsanız, (onları değil), size helâl olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikahlayın. Ayetin ilk bas tarafina gidelim isterseniz, sayin muki. [004.001] [DI] Ey İnsanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan, ondan eşini var eden ve ikisinden pek çok erkek ve kadın meydana getiren Rabb'inize hürmetsizlikten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'ın ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir. [004.002] [DI] Yetimlere mallarını verin. Temizi murdara değişmeyin, onların mallariyle kendi mallarınızı karıştırarak yemeyin, çünkü bu büyük bir suçtur. Bundan sonraki ayetleri hepsini birlikte bir butun olarak dusunun. yukardakilerle birlikte. [004.003] [DI] Eğer, velisi olduğunuz mal sahibi yetim kızlarla evlenmekle onlara haksızlık yapmaktan korkarsanız onlarla değil, hoşunuza giden başka kadınlarla iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz; şayet, aralarında adaletsizlik yapmaktan korkarsanız bir tane almalısınız veya sahip olduğunuz ile yetinmelisiniz. Doğru yoldan sapmamanız için en uygunu budur. [004.004] [DI] Kadınlara mehirlerini cömertçe verin, eğer ondan gönül hoşluğu ile size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin. [004.005] [DI] Allah'ın sizi koruyucu kılmış olduğu mallarınızı, beyinsizlere vermeyin, kendilerini bunların geliriyle rızıklandırıp giydirin ve onlara güzel söz söyleyin. [004.006] [DI] Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmağa çalışsın, yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman, yanlarında şahid bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter. [004.007] [DI] Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından, erkeklere hisse vardır. Ana babanın ve yakınların bıraktıklarından kadınlara da hisse vardır. Bunlar, az veya çok, belirli bir hissedir. [004.008] [DI] Taksimde, yakınlar, yetimler ve düşkünler bulunursa, ondan onlara da verin, güzel sözler söyleyin. [004.009] [DI] Arkalarında cılız çocuklar bıraktıkları takdirde, bundan endişe edecek olanlar, haksızlık yapmaktan korksunlar; dürüst söz söylesinler. [004.010] [DI] Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın aleve atılacaklardır. siz bu ayetleri toplu ukuyunca ne anladiniz.? sizden sonra ben yazmaya calisacagim insallah. saygilar. Evren. Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.