Misafir yersoy Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Gönderi tarihi: 3 Ocak , 2008 Mail yoluyla gelen bir sunuyu sizinle paylaşmak istiyorum... TÜRK EKONOMİSİNDE GERÇEK DURUM NE? Türkiye’de her gece 1 milyon kişi aç yatıyor. 18 milyon insan yeterince beslenemiyor. Fakirlik sınırının altında yaşıyor. CARİ AÇIK 2002 YILINDA: 1.5 MİLYAR DOLAR 2006 YILINDA: 31.8 MİLYAR DOLAR NEYLE KAPATILDI? SICAK PARA; KARA PARA; BANKA SATIŞLARI, KİT SATIŞLARI, HİZMET SEKTÖRÜNDEKİ İŞLETMELERİN SATIŞLARINDAN ELDE EDİLEN GELİRLERLE KAPATILDI... YA SONRASI??? 1923–2002 yıllarını kapsayan 79 yılda 57 milyar dolar olan cari işlemler açığı geçtiğimiz beş yılda toplam 112 milyar doları buldu. Yabancıların Türkiye’deki sıcak para stoku 2002 yılından sonra tam 12 kat arttı. 2002 yılı sonunda 6,6 milyar dolar olan Türkiye’deki sıcak para bu yıl mayıs ayı sonu itibariyle 88,1 milyar dolara ulaştı. Sıcak para kaçmasın diye Türkiye ,dünyanın en yüksek faizini ödeyen ülke durumuna geldi. GSMH’nin yüzde 8’i düzeyinde cari işlemler açığı veren Türkiye, bu yüksek faiz oranıyla hem ülkeye sıcak para çekmeye hem de ülkedeki 83 milyar dolarlık sıcak paranın çıkışını önleye çalışıyor. Bu nedenle de ülkenin en değerli kaynakları faiz ödemelerine gidiyor. Türkiye özellikle 2005 ve 2006 yıllarında yoğun bir doğrudan yabancı sermaye yatırımı aldı. Ancak söz konusu sermaye sektörel olarak daha çok bankacılık, haberleşme, ticaret ve diğer hizmet sektörlerine geldi. Üretime ve ihracata ek bir katkı sağlamayacak olan bu sektörlerdeki yabancı sermayenin ek istihdam yaratma kapasitesi de düşük gözüküyor. TÜKETİM EKONOMİSİ 2006 YILINDA İNCİ-KIYMETLİ TAŞ İTHALATI 4.4 MİLYAR DOLAR AYNI DÖNEMDE YAPILAN İHRACAT İSE, 1.8 MİLYAR DOLAR. PIRLANTANIN KDV’Sİ, % 0! KİMLER İTHAL EDİYOR? İTHAL İZİN YETKİSİNİ KİM VERİYOR? TÜRKİYE’DE SON ZAMANLARDA ARTAN PIRLANTA REKLAMLARININ BEDELLERİNİ KİM ÖDÜYOR? Türkiye’nin 2002 yılında 15,5 milyar dolar olan dış ticaret açığı, 2006 yılında 53 milyar dolara ulaştı. Bu yıl ise 55 milyar doları bulacağı tahmin ediliyor. Türkiye son beş yılda toplam 207 milyar dolarlık dış ticaret açığı verdi. Önceki 79 yılda verilen dış ticaret açığı 231 milyar dolardı. 5 yılda bu rakama yaklaşıldı. İHRACATIN İTHALATI KARŞILAMA ORANI 2002 YILINDA: % 70 2006 YILINDA: % 62 Türkiye’nin yıllık ithalatı 2002–2006 arasında yüzde 168 oranında artarken ihracattaki artış ise yüzde 137’de kaldı. Sıcak para çekebilmek için uygulanan düşük kur politikası Türkiye ekonomisini ithalata yöneltti. STRATEJİK SEKTÖRLERDE İYİLEŞME YOK 2002 DE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE 832 MİLYON DOLARLIK KAZANIM VARDI. BU RAKAM CARİ AÇIĞIN % 54 Ü. 2006 DA, İNŞAAT ESKTÖRÜNDEN ELDE EDİLEN GELİR 860 MİLYON DOLAR. CARİ AÇIĞIN % 2.64 Ü. YABANCI BANKALAR ARTIK YETLİ İNŞAAT FİRMALERİNA TEMİNAT VERMEMEYE BAŞLADI. TOPLAM BORÇ 2002 YILINDA: 221 MİLYAR DOLAR BUGÜN: 400 MİLYAR DOLARI AŞTI İÇ BORÇTA % 114 DIŞ BORÇTA % 64 ARTIŞ VAR ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞARIYA OLAN BORCU 2002 DE 44 MİLYAR DOLAR BUGÜN: ÖZEL SEKTÖRÜN DIŞARIYA OLAN BORCU:126 MİLYAR DOLAR Geçtiğimiz dönemde, Türkiye’nin toplam iç borçları 109 milyar YTL artarak 149,9 milyar YTL’den 259 milyar YTL’ ye kadar çıktı. 2003’ten itibaren ortaya çıkan küresel likidite bolluğu ortamında özel sektör rahatça borçlanabildiği için, son yıllarda devlet yurt içinde de döviz cinsinden borçlanmaya başlamış, özel sektörden aldığı döviz borcuyla dış borç stokunu azaltmaya çalışmıştır… KİŞİ BAŞINA DÜŞEN BORÇ MİKTARI 2002 YILINDA: 3187 DOLAR BUGÜN: 5534 DOLAR Kişi başına düşen borç miktarında kritik oran 10 000 dolar. Bu orana gelindiği takdirde, Türkiye geri dönüşsüz taviz vermek zorunda kalacak… AİLELERİN BANKALARA OLAN BORCU ARALIK 2002: 4.3 MİLYAR YTL MAYIS 2006: 24.4 MİLYAR YTL AİLELERİN BORÇLANMASINDA % 467 ARTIŞ VAR. TÜKETİCİ KREDİLERİ ARALIK 2002: 2.3 MİLYAR YTL ARALIK 2006: 45.5 MİLYAR YTL KREDİ KARTI BORÇLARI 2002 DE: 4.3 MİLYAR YTL 2006 DA: 21.2 MİLYAR YTL ÖDENMEYEN KREDİ KARTI BORÇLARI: 2002 de 278 milyon YTL idi. Bu rakam 207 de 2 milyar 637 milyon YTL ye çıktı. 9.5 kat artış söz konusu… 5 yıl önce Türk finans sektöründe yabancı payı % 3 kadardı. Bugün borsa payı dahil % 40 ları aştı. BANKACILIK SEKTÖRÜNDE YABANCI PAYI % 42 YE ÇIKTI. 14 BANKA YABANCILARIN OLDU. SİGORTA ŞİRKETLERİNDE YABANCI PAYI % 40 I GEÇTİ. YABANCI BANKALARIN RİSKİ.. ARJANTİN: Özelleştirmeler ve krizler sonrasında, bankalardaki yabancı payı artmaya başladı. Yabancı payı %18 lerden % 50.5 a yükseldi. 2001 yılındaki ekonomik krizde, HSBC, CITIBANK, SANTANDER gibi bankalar, kapılarına kilit vurdu ve ödeme yapmadı. Krizlerde, uluslar arası zincirden kaynak temin edeceğini sanarak parasını yatıran mudiler perişan oldu. HALK BANKASI, kritik eşik. Yabancıya satıldığı takdirde, oran %50 yi bulacak.(OAYAKBANK VE ALTERNATİFBANK İLE BİRLİKTE) ZİRAAT BANKASI ise final… BORSADA İŞLEM GÖREN HİSSE SENETLERİNİN % 70 İ YABANCILARIN OLDU. HİSSE VE BONO TAHVİLLERİNİN % 23 Ü YABANCILARIN ELİNDE TOPLAM İHRACATIN % 49 UNU YABANCI SERMAYELİ ŞİRKETLER YAPIYOR. TÜRKİYE’DE Kİ İLK 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞUNUN TOPLAM SATIŞININ % 42.5 UNU YABANCI SERMAYELİ ŞİRKETLER YAPIYOR. AÇIKLARI SICAK PARA VE KARA PARA İLE KAPATIYORUZ. MALİYETİ? 7 HAZİRAN 2006 TARİHİNDE 1 DOLAR=1.555 YTL BOZDURARAK TAHVİL ALDI 13 HAZİRAN 2007 TARİHİNDE TAHVİLİN VADESİ DOLDU. 1.555 YTL TAHVİL, ANA PARA VE FAİZİ İLE, 1.854 YTL OLDU. 13 HAZİRAN 2007 TARİHİNDE 1 DOLAR=1.329 YTL 1.845 YTL=1.388 DOLAR 1 YILDA 1 DOLAR % 38.8 GETİRİ SAĞLADI 2002 yılı sonunda Türk parasına dönüştürülerek, bir yıl vadeli Devlet Tahvilinde tutulan sıcak para yaklaşık 4,5 yıllık dönemde dolar bazında ortalama yüzde 265,5 oranında kazanç sağladı. Hükümetin yabancı yatırımcıların faiz gelirlerini vergiden muaf tutması da sıcak paranın kazancını daha da artırdı TIMES:AKILLI PARA TÜRKİYE’YE GİDİYOR…VAHŞİ RANT DÜZENİ… TEMMUZ 2006 DA YABANCILARIN DEVLET TAHVİLİ, HAZİNE BONOSU VE BORSA KARLARINNIN VERGİSİ % 15 TEN % 0 A İNDİRİLDİ. 2001 krizi sırasında fiyatları dibe vuran İMKB’deki hisse senetleri 2002 yılından sonra Türkiye’ye gelen sıcak para için süper bir kazanç kapısı oldu. VAHŞİ RANT DÜZENİ, DOLARIN DÜZEYİNİN BU SEVİYELERDE TUTULMASINI ÖZELLİKLE İSTİYOR. BU BİR YANDAN İTHALATI TEŞVİK EDERKEN, BİR YANDAN DA SICAK PARAYI DAVET EDİYOR. ARTAN CARİ AÇIĞIN KAPATILMASI İÇİN GERKEN SICAK PARANIN GELMESİ KOLAYLAŞIYOR. GARİP BİR PARADOKS VAR… BANKALAR VE MERKEZ BANKASI DAHİL DÖVİZ REZERVİMİZİN 112 MİLYAR DOLARLIK BÖLÜMÜ, % 4 FAZİZLE DIŞARIDA YATIYOR. TÜRKİYE SICAK PARAYA VAHŞİ FAİZLER-RANTLAR ÖDÜYOR… NEREYE KADAR? Turhan ÇÖMEZ www.ankaraenstitusu.org Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Evet, Sanal olduğu ortaya çıktı Hepimize geçmiş olsun dilerim! Nereye kadar? BURAYA KADAR! Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 turk ekonomisi nezaman reel olduki bugun reel olsun herzaman sanaldi yakinda turkiye cumhuriyetide sanal olursa hic sasirmam Turk halkinin basina oyle yoneticiler geliyorki mumla arasak dunyada esi benzeri bulunmaz hint kumaslari keramet acaba bulunduklari koltuktami bilemem ama sanki o koltuklara gectikleri an nefirleri donuyor akillari basindan ucuyor asil gorevlerini unutup ruyalara daliyorlar.. Aslinda bulunduklari mevkideki koltuklarina birer civi koymaliyizki her oturduklarinda ne icin secildiklerini unutmasinlar koltuga gecenin gozunu hirs ihtiras sariyor.. Dunyanin hangi memleketinde boyle yoneticiler varki yuzumuze tukurseler gokten yagmur yagdi yarabbi sukur diyoruz eee vaziyet boyle olunca aysun kayaci gibi iki kelimeyi bir araya getiremeyenler ayricalik ister yarin birgun onlar kendileri icin ayri bir ulkede isterlerse hic sasirmayin artik oranin ismide sanal turkiye cumhuriyeti olur ))) sanal vergi veriyorlarya )) Alıntı
Misafir gelincik Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Herşey güllük gülistanlık NO PROBLEM Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 1 Nisan , 2008 Aslinda bulunduklari mevkideki koltuklarina birer civi koymaliyizki her oturduklarinda ne icin secildiklerini unutmasinlar Herşey güllük gülistanlık NO PROBLEM Bişiii olmaaaaazzzzzz..... Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 4 Nisan , 2008 AKP iktidarinin secimi kazanma yalanlarindan biri simdi Türkiye gündemine bomba gibi oturdu,2 yildir düstü diye zil calip oynayan ve milletide oynatmaya calisanlarin yalanlari yalancinin mumu hesabi ortaya cikti.2 yildir düstü denilen enflasyon birdenbire 2 haneli rakamlara cikti tekrar verilen enflasyon rakaminin yüzde 15 lere yakin olmasindan cok bu rakaminda aslinda gercegi yansitmadigi iddia edilmektedir,yani enflasyon cok yükseklerde.Bunu biz ve bircok arkadas hep yazdik dile getirdik ki bu AKP nin vwe onun yandaslarinin bir yalanidir diye.TÜIK hükümetin kontrolünde olan bir kurumdur yani istedigi gibi öttürme imkani var.Ortaya cikan asil carpici gercek ise tam bir yildir iktidarin ekonomi hesaplarini kontrol etmedigidir.IMF nin gelisiyle iktidarin bu yalanida ortaya cikmis oldu.Halki biz olmazsak Türkiye batar yalanlari ile aldatanlarin ne kadar acinacak halleri oldugu kesin degilmi? Ayni iktidarin sosyal güvenlik reformu adi altinda halki nasil uyuttugu ise,Sosyal güvenlik reformunda "Emeklilere emzirme parasi"diye bir yardim maddesinin bulunmasidir.Düsünebiliyormusunuz,emekli olmus bir insana emzirme yardimi yapilacakmis,garabetler ülkesi Türkiye diyenler yanlis demiyorlar,6o yasinda bir hanima hangi emzirme yardimini vermeyi hedefliyor iktidar acaba yoksa 60 yasinda artik anne olabilme imkanlarimi dogdu dersiniz. saygilarla Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Bunu biz ve bircok arkadas hep yazdik dile getirdik ki bu AKP nin vwe onun yandaslarinin bir yalanidir diye. Birileri birilerini "aptal" yerine koyuyorsa ve o birileri de bunu kabul edip olanları savunuyorsa diyecek lafım kalmadı demektir! Alıntı
Φ Efendi Türkler Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Bir pirinç tanesinin önemi Beş yaşındaydım. Rahmetli babaannem, pirinç ayıklıyordu. Bir tane yere düştü. Babaannem eğildi ve aramaya başladı. Sağa bakıyor, sola bakıyor, bulmaya çalışıyordu. Çocukluk işte, “Aman babaanne...” dedim, “Bir pirinç tanesi için bu kadar çaba harcamaya, yorulmaya değer mi?” Rahmetli ilk defa sertleşti bana karşı, öfkeyle doğruldu, “Sen oturduğun yerden ahkâm kesiyorsun” dedi, “Hiç pirinç üretilirken gördün mü? İnsanlar ne kadar zorluk çekiyorlar. Bir pirinç tanesinde kaç insanın göz nuru, alın teri, emeği, çilesi var biliyor musun?” diye çıkıştı. Utancımdan kıpkırmızı olmuştum. İsveç’te tıraş bıçakları On dokuz yıl evveldi. Stockholm’e gitmiştim. Bir otele yerleştim. Sabahleyin, tıraş olmak için lavoboya gittiğimde, aynanın yanında ilginç bir not gördüm. “Lütfen” diyordu, “Tıraştan sonra jiletinizi çöpe atmayın. Yanda bir kutu var, oraya bırakın. Bir tek jiletle dahi olsa, İsveç çelik sanayisine yardımcı olun.” Doğrusu hayretler içinde kaldım. Çocukluğumdan beri çelik eşya denince akla İsveç çeliği gelir. Birçok eşya üzerinde “İsveç çeliğinden yapılmıştır” diye yazardı. İşte o ülke, kullanılmış bir tek ufacık jiletin bile çöpe gitmesini istemiyor, ona sahip çıkıyor, gelen turistlere rica yollu uyarıda bulunuyordu. Japonya’da tasarruf Japonlar son derece sade, basit, yalın, mütevazı yaşayan insanlardır. Evlerini mobilya ile eşya ile dolduranlar Japonlara göre ruhen tekamül edememiş, hayatın manasını anlayamamış, zavallı kimselerdir. Bir insanın gösteriş için eşyanın esiri olması ne kadar acıdır. Vaktiyle Japon ekonomisi bir darboğazdan geçiyor. İç borçlar, dış borçlar gırtlağı aşıyor. Zamanın başbakanı meclisi toplar. Kürsüye çıkar. Durumu olanca açıklığı ve tehlikeleri ile anlatır ve “Şu andan itibaren” der, “Tanrı şahidim olsun ki, Japonların iç ve dış borçları son kuruşuna kadar ödenmeden, pirinçten başka bir şey yemeyeceğim. Şu üstümdeki elbiseden başka elbise giymeyeceğim.” Dediklerini yapar, en üstten en alta bir israftan kaçınma kampanyası açılır. Japonya bütün borçlarını öder. Zalimler sınıfı gibi Gerekmediği halde elektriği yakmakla, suyu kapamadan boş yere akıtmakta, gece çamurlu ayakkabılarımızı temizlemeden yatmakla, yemek yediğimiz kapları yıkamadan bırakmakla biz de zalimler sınıfına geçmiyor muyuz? Hayat akıl almaz incelikte ipliklerle örülmüştür. Her şey o kadar birbirine bağlıdır ki, ilkokul okuma kitabımızdaki bir sözü hiç unutmadım: “Bir mıh bir nalı kurtarır. Bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır” Bir okurdan gelen yazıyı özetledim. ......... ne yazik ki derdimiz baska dersimiz baska İşte ulemadan yeni fişler İlkokullarda öğretmenler okuma yazma öğretirken üzerinde çok basit cümleler yazılı fişler asarlar sınıflara. “Ali Topu At, Emel Eve Gel” gibi cümlelerle çocuklar hem kelimeleri seçmeyi hem de bir tam cümle görmeyi öğrenir. Eğer iktidar amacına ulaşır ve Türkiye bir “İslam Devletine” dönüşürse acaba bu okuma fişleri nasıl olur? - Börtegül başını ört, ört börtegül ört. - Bak Berkecan ne güzel sarık, sende sar Berkecan. - Hedenur yakanı kapa, kapa yakanı kapa. - Cemile mevlüte pilav yap. - Işık ılık zemzem iç. - Oruç aç Ali. - Sadık hoca iftar topunu patlat. - Mülayim minareye çık. - Tayyip Amca yasa çıkar. - Onayla Abdullah Amca onayla. - Tayyip Amca tabana oyna - Kömür dağıt oy topla - Tayyip Amca Atatürk’ün resimlerini indir. - İndir Tayyip Amca indir - Dağıt ihale dağıt - Sat sat sat - İpek başını ört - Tayyip Amca seni çok severiz. - Gül Abdullah gül. - Kapat başını kapat ***** Alıntı
Φ NICLENO Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Mailime gelen bir yazı.Kimin tarafından yazıldığını bilmiyorum. HERKESİN HIRSIZ OLDUĞU ÜLKE Herkesin hırsız olduğu bir ülke varmış,ama istisnasız herkesin.Gece olunca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanına alır ve komsusunun evini soymaya gidermiş. Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmış. Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmış.Ülkede kimse kaybetmezmiş,çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kisi ilk kişiden çalana kadar sürermiş. Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Gece olduğunda, çanta ve fenerle dışarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş.Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görüp soymak için içeri girmezlermiş.Ve bu durum bir süre devam edince, ahali bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş: 'Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok.'demişler Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz,döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuş. Adamın bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek tek bir şeyi kalmamış ve ülkeyi terketmek zorunda kalmış. Daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zengin fakir ayrımı giderek çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için polis teşkilatı ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler.Ancak yoksulların mallarını çalmak hala serbestmiş.Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terketmişler.Zenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeye başlamışlar. Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler.Ancak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kağıt varmış.Kağıtda şunlar yazıyormuş: ' Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa her şey için çok geç olmuş demektir..' Alıntı
Misafir Yakisikli Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 6 Nisan , 2008 Mailime gelen bir yazı.Kimin tarafından yazıldığını bilmiyorum.HERKESİN HIRSIZ OLDUĞU ÜLKE Herkesin hırsız olduğu bir ülke varmış,ama istisnasız herkesin.Gece olunca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanına alır ve komsusunun evini soymaya gidermiş. Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmış. Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmış.Ülkede kimse kaybetmezmiş,çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kisi ilk kişiden çalana kadar sürermiş. Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış. Gece olduğunda, çanta ve fenerle dışarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş.Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görüp soymak için içeri girmezlermiş.Ve bu durum bir süre devam edince, ahali bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş: 'Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok.'demişler Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz,döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuş. Adamın bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek tek bir şeyi kalmamış ve ülkeyi terketmek zorunda kalmış. Daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlar. Zengin fakir ayrımı giderek çoğalmış. Zenginler mallarını korumak için polis teşkilatı ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişler.Ancak yoksulların mallarını çalmak hala serbestmiş.Bir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş. Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terketmişler.Zenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeye başlamışlar. Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişler.Ancak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kağıt varmış.Kağıtda şunlar yazıyormuş: ' Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa her şey için çok geç olmuş demektir..' Sanirim bu guzel yazinin uzerine birsey yazmak cok yanlis olur.. Bilmiyorum sadece banami oyle geliyor ama Hikayede soz edilen ulke sanki bana turkiyeymis gibi geliyor.. ama durust olan kalmadigi icin hersey is isten gecmis gorunuyor Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Bir devletin lokomotifi enflasyon ve büyüme rakamlarıdır Eğer bunlar olumlu yönde seyrediyorsa korkulacak bir durum yoktur Eğer şu anki krizler 2002 yılından önce olsaydı 2001 gibi krizlere alışık olurduk, ama ekonomimiz o kadar güçlendiki krizlerden çok etkilenmiyoruz hatta büyümeye devam ediyoruz enflasyon ise %90 lardan %10 lara kadar indi ve bu fiyat dengesi gerçek, çarşıda pazarda eskisi gibi her ay %10 artmayan artmayan ürünlere hepimiz şahit oluyoruz, halkı ilgilendiren kısım budur zaten peki AKP bunu layıkıyla başardımı ? tabiki hayır Bu kadar hassas dengede duran bir ekonomiyi sihirli değnekle birdenbire dört dörtlük hale getirebilmek mümkün değil beraberinde getirdiği sorunlar olacaktır tabi ama bir çok iyileşme AKP tarafından gerçekleştirildi, diğer iktidarlar bunu beceremediler biliyorsunuzki AKP bu iyileşmeleri dahada sürdürebilirse zaten hakettiği yerde olacaktır herşeyden memnun olmamız söz konusu değildir tabi ama yapılan iyi ve kötü şeylerin muhasebesini birlikte irdelemek daha doğru olacaktır sanırım ! hep kötüyü açıklamak bana samimi gelmiyor, saygılar Alıntı
Φ Mouchette Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Bu kadar kötü olay arasında devlet bakanımız Nazım Ekren den pek bir sevindirici haber geldi:) Kişi başına düşen milli gelir 9000 dolar olmuş. İşsizlik artarken nasılda gelirimiz yükseliyor baksanıza. Sevinmemek elde değil. Bu da demek oluyor ki tümden işsiz kalsak ülkecek acayip zengin olacağız. Neyse ... Biz 5 kişilik bir aileyiz demekki bizim 45.000 dolarlık gelirimiz var. Tamamda nerde bu paralar. Elimi cebime atıyorum yok bir şey… Ben onu bunu bilemem 9.000 dolarımı isterim sayın bakan... Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Biz 5 kişilik bir aileyiz demekki bizim 45.000 dolarlık gelirimiz var. Tamamda nerde bu paralar. Elimi cebime atıyorum yok bir şey… Ben onu bunu bilemem 9.000 dolarımı isterim sayın bakan... Ekonomi bilginizi tekrar gözden geçirmelisiniz sanırım "Kişi başına gelir" devletin her bir vatandaşının banka hesabına yatırdığı para değildir saygılar Alıntı
Φ Mouchette Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 500 milyar dolarlık 1.lig takımı olduk diyen bir hükümete benim ekonomi bilgim fazla bile gelir TUİK'in milli gelir hesaplama yöntemini revize etmesiyle orataya; çoğu ülkenin bir yıllık büyümesinden daha fazla ilave büyüdüğümüzü gösteren rakamlar çıkıyor. Bu bir de 126 milyar dolarlık ilave büyüme olursa bende aynen başbakan gibi kafama göre konuşurum. Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Eğer şu anki krizler 2002 yılından önce olsaydı 2001 gibi krizlere alışık olurduk, ama ekonomimiz o kadar güçlendiki krizlerden çok etkilenmiyoruz hatta büyümeye devam ediyoruz enflasyon ise %90 lardan %10 lara kadar indi ve bu fiyat dengesi gerçek, çarşıda pazarda eskisi gibi her ay %10 artmayan artmayan ürünlere hepimiz şahit oluyoruz, halkı ilgilendiren kısım budur zaten Tabi yaa (yazabilecek başka bir şey bulamadım kusuruma bakmayınız...) Alıntı
Φ NICLENO Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 500 milyar dolarlık 1.lig takımı olduk diyen bir hükümete benim ekonomi bilgim fazla bile gelir TUİK'in milli gelir hesaplama yöntemini revize etmesiyle orataya; çoğu ülkenin bir yıllık büyümesinden daha fazla ilave büyüdüğümüzü gösteren rakamlar çıkıyor. Bu bir de 126 milyar dolarlık ilave büyüme olursa bende aynen başbakan gibi kafama göre konuşurum. 2 milyar doları bulduğu söylenen bir kişisel servetin nasıl açıklanacağı konusunda fikri olan var mı peki.. Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Bir devletin lokomotifi enflasyon ve büyüme rakamlarıdır Eğer bunlar olumlu yönde seyrediyorsa korkulacak bir durum yoktur Eğer şu anki krizler 2002 yılından önce olsaydı 2001 gibi krizlere alışık olurduk, ama ekonomimiz o kadar güçlendiki krizlerden çok etkilenmiyoruz hatta büyümeye devam ediyoruz enflasyon ise %90 lardan %10 lara kadar indi ve bu fiyat dengesi gerçek, çarşıda pazarda eskisi gibi her ay %10 artmayan artmayan ürünlere hepimiz şahit oluyoruz, halkı ilgilendiren kısım budur zaten peki AKP bunu layıkıyla başardımı ? tabiki hayır Bu kadar hassas dengede duran bir ekonomiyi sihirli değnekle birdenbire dört dörtlük hale getirebilmek mümkün değil beraberinde getirdiği sorunlar olacaktır tabi ama bir çok iyileşme AKP tarafından gerçekleştirildi, diğer iktidarlar bunu beceremediler biliyorsunuzki AKP bu iyileşmeleri dahada sürdürebilirse zaten hakettiği yerde olacaktır herşeyden memnun olmamız söz konusu değildir tabi ama yapılan iyi ve kötü şeylerin muhasebesini birlikte irdelemek daha doğru olacaktır sanırım ! hep kötüyü açıklamak bana samimi gelmiyor, saygılar Siz ciddimisiniz yoksa sakami yapiyorsunuz,heralde carsidan pazardan haberiniz yok veyahutta alisveris konusunda fimasiyel bir probleminiz yok,siz hep AKP ye karsi oldugunuzu yazardiniz ama AKP nin ekonomistlerinden daha cok AKP li bir ekonomist olmus gibisiniz,millet kan agliyor siz hala AKP propagandasi yapmaktasiniz,eh bravo yani.Ne diyelim ki.Insan en azindan söyle bir cikip etrafa bakinir.Öbür iktidarlar en azindan enflasyonu saklamiyordular milletten AKP bir yildir ekonomiyi kontrol bile etmemis,siz neden bahsediyorsunuz,ciddi oamazsiniz veya sizin bu milletle bir sorununuz var. saygilarla Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 TUİK'in milli gelir hesaplama yöntemini revize etmesiyle orataya; çoğu ülkenin bir yıllık büyümesinden daha fazla ilave büyüdüğümüzü gösteren rakamlar çıkıyor. 75 milyon olarak hesaplanan nüfus, son sayımda 70 e düştü bununda katkısı var Ama dediğim gibi, kişi başına düşen milli gelir = kişi başına hesaba yatırılan para değildir saygılar (yazabilecek başka bir şey bulamadım kusuruma bakmayınız...) saygılar 2 milyar doları bulduğu söylenen bir kişisel servetin nasıl açıklanacağı konusunda fikri olan var mı peki.. Böyle bir serveti doğrulayacak olan olan yok, çünkü bu bir iddia ! saygılar Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 7 Nisan , 2008 Yalanlara BIR yalan daha,kisi basina düsen yillik gelir 9,333 Dolar olmus.Ve bir arkadas ta diyorki yillik gelir kisilerin banka hesabina yatirilan para degildir,peki ya nedir?Sabancinin yillik kazanci 70 milyona bölününce 9,333 dolarmi cikiyor ortaya,yoksa Koc'un yillik kazancindanmi bahsediyoruz.Eger kisi basina düsen yillik gelir 9,333 Dolar ise bunu anlami Türkiyede calisan insanlarin yillik kazanci ,9,333 Dolara tirmandi demektir.kac milyon calisan var onu bilmiyorum yani yillik 9,333 Dolarlik calisan var onu bilmiyorum ama,Türkiyede halkin yüzde 90 i aclik ve yoksulluk sinirinda,asgari ücret 400 lira civarinda,emekli ayliklari hakeza ayni.yani yillik 6 milyari bulmuyor peki nerede 15 milyar,yoksa biz hesap bilmiyoruzda ekonomi hesaplarimi degistide farkina varamadik.Milyonlarca insan sigortasiz calistirilmakta yani sosyal bir güvencesi olmadan,emekliler aclari oynuyorlar.AKP ye kapatma davasi ile yillik gelirin artmasi ayni döneme denk geldi,Paris Hiltonda yine ayni dönemde Türkiyeye geldi dersinizki,Aydan bir misafir geldi Türkiyeye,alt tarafi skandallarla yasayan isim yapmis birisi 200.000 Dolar alabilmek icin Türkiyeye getiriliyor.Türkiyenin zenginligi buradan anlasiliyorki,Türkiye AKP ile saha kalkmis,ve yillik kisi basi gelirleri 10 bin dolara dayanmis.Gündem degistirmek icin yakinda ***** kralicesinide getirirseler sasmayin. Dolarin bu kadar deger kaybettigi bir sirada Türk insaninin yillik gelirinin dolara endekslenmesi bile insanlarin nasil yalanlarla aldatildigina bir delildir. Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Şimdiii; Antipati duyulan bir partiye eleştiri sunarken her zaman kötü tarafından bakmak belki de önyargılı olmanın getirdiği sonuçlardan bir tanesi. Memnun olmadığınız bir partiyi eleştirirken hep kötü tarafından akabilirsiniz. Bu, çok doğru olmasa da doğaldır. Diğer taraftan, bu gibi önyargılı insanlara eleştirel yaklaşan bazı kişiler de, aynı yöntemi kullanarak, o insanların her türlü eleştirilerinin önyargıdan geldiğini sanarak daha da tehlikeli bir önyargı paradoksu içine düşerler. Daha da tehlikelidir, çünkü, ilk eleştirilen olguları, örneğin o partiyi, savunma durumuna -hem de haksız yere savunma durumuna- düşerler. Bir de bakmışsınız o partidenmiş gibi konuşup savunmaya geçerler. Böylece acı gerçekler çarpıtılır gider... Kim bilir belki de o partinin sözcüleri arasında yer almaktadırlar! Saygılar... Alıntı
Φ Mouchette Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 75 milyon olarak hesaplanan nüfus, son sayımda 70 e düştü bununda katkısı var Ama dediğim gibi, kişi başına düşen milli gelir = kişi başına hesaba yatırılan para değildir nüfus sayımındaki bu tutarsızlıkla benim karşıma gelen rakamlar ekonominin sanallıktan öteye gidemediğinin bir göstergesi değildir de nedir? ayrıca ben hala diyorum ki 9000 dolar benim cebime girmediyse en azından yol su elektrik olarak geri dönseydi Alıntı
Φ TARAFSIZ Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 nüfus sayımındaki bu tutarsızlıkla benim karşıma gelen rakamlar ekonominin sanallıktan öteye gidemediğinin bir göstergesi değildir de nedir? Devlet İstatistik Kurumunun yalan söylediğinin göstergesidir size göre ! ayrıca ben hala diyorum ki 9000 dolar benim cebime girmediyse en azından yol su elektrik olarak geri dönseydi Kişi başına gelir muhasebesini tekrar gözden geçirmelisiniz durum sandığınız gibi değil, yol su elektrik olayı ise devlet politikasına dayalı bir hizmettir saygılar Alıntı
Φ politika Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Yolunmaya hazir,yolundukca zevk alan bir kaz bulmuslaradamlarbu firsati kacirmiyorlar; Tablo söyle; Üretim icin kullanilan hammadde enerji ithal, Yapilan üretim ve ihracat ithalati karsilamiyor, Üretim icin finasman,faizle borclanarak disardan temin ediliyor. Üretilen mala ic piyasada talep,tüketim kredileriyle hak borclandirilarak olusttruluyor,bankalar bu parayi disaran borclanarak temin ediyor. Üretimin ici bos tüketimin ici bos, Stoktaki mallar hesaplamaya dahil ediliyor, Üretimin montaji bize ait,hammaddeyi,parcalari almisiz birlestiriyoruz. MILLI GELIRI HESAPLARKEN BU MAMLUN DEGERINI OLDUGU GIBI YAZMISIZ. Gelelim kalkinmaya; hükümet ve bazi cevreler hep büyüdügümüzü söyler.Renkli renkli tablolar cizerler,bunlari yaparken kendilerini alkislayanlarin vede bilmeden savunanlarin olacaginida bilirler. 2007 de büyüme hizimiz yüzde 4,5 olmus, Gayri safi yurtici hasila cari fiyatlarla 856,4 milyar YTL,yani 658,8 milyar Dolari asmis,ve kisi basina gelirimiz ise 9 bin 333 Dolar olmus. Hükümete göre bu rakamlara nasil ulastigimiz degil,bu rakamlara ulasmak önemli ama "Gayeye ulasmak icin her yol mübah"tir. Gercekten büyüyen bir ülkede,yatirimlarin artmasi lazimdir. Borclarin aciklarin azalmasi lazimdir, Issizlik problemi büyük ölcüde veya tamamen problem olmaktan cikmis olmasi gerekir, Isci,Memur,Esnaf,Ciftci,Emekli halinden memnun olmasi gerekir, Karsiliksiz cekler,protesto olmus sebetlerin havada ucusmamasi gerekir, Bunlarin hangisi bugünü Türkiyesinde mevcut???HICBIRI.. Vatandasin bireysel olarak kredi karti ve tüketim kredisi borclari 100 Milyar YTL ye dayanmis. Kurumlarin aldigi kredilerde eklendiginde vatandaslarin borclari 330 Milyar YTL. Büyüme olan bir ülkede vatandaslarin ve kurumlarin hep borclanaak hayata devam etmeleri ne kadar mantikli? Devletin ic ve dis borc toplami 550 Milyar Dolari asti.Hükümet alavere dalavere ile bu borcu az gösterme cabasinda ama mizrak cuvaöa sigmiyor artik,kim kimi kandiracakki hersey ortada gören veya görmek isteyen icin. Türkiyede bir büyüme oldugu dogru ama bu ekonomi degil vatandasin ve devletin borclarinin büyümesidir. Subat ayi sonu icin yillik dis ticaret acigi 65,7 MILYAR Dolar,yapilan bir ticaret var ise bu kadar acik olurmu? Bir yilda bu kadar dis acik veren bir ülkede sizce nesekil bir büyüme olabilir? Cari acik Ocak sonu itibariyle 38,9 Milyar Dolar,bu yil 46-47 Milyar olmasi bekleniyor.CARI ACIK DÖVIZ ACIGI DEMEKTIR. Bu demekki biz 38,9 milyar Dolari disari kacirmisiz.Bu acigida faizle borclanarak finanse etmisiz.Ve sonrada Türkiye topraklarini kutumlarini satarak bu faize yatirmaya baslamisiz. Türkiye'de hicbir reel gelisme olmadigi halde sadece hesaplama teknigi degistirilerek ülkeye bir anda basamak atlattiriliyor ve millette böylece uyutuluyor,kim uyuyor tabiiki AKP nin pesinde gidenler AKP nin hesaplariyla gelin güveyi olanlar.Uyumayanlar ise zaten bagira bagira gercekleri anlatmaya calsiyorlar tabiiki anlamak isteyenlere. Gecenlerde KREDI notumuzun eksiye düsürüldügü haberi gecti basinda zannedersem MILLIYET'yazmisti bu haberi ama ne hikmetse gözden kacirildi bu haber cünkü yalancinin mumunu söndüren bir haberdi bu. saygilarls Alıntı
Misafir CYRANO Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 AKP iktidarında cari açık artmıştır, bizza maliye bakanının ifadesiyle "cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesindedir" İşsizlik artmıştır. Ticaret kapasitesi azalmıştır. İç ve Dış borçlanma artmıştır Devlet Bakanı Kürşat tüzmen geçen ay AKP nin beş yıllık ekonomi politikasının başarısızlığını belirtip. politikanın yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini söylemişti. Piyasada ise Ankara Ticaret Odası'nın rapolarında belirtildiği gibi hergün tacir sayısı düşmekte iş yerleri kapanmakta. 2 milyar dolardan 31,8 milyar dolara çıkmışken cari açık. 2001 krizi gibi büyük bir kasırgadan sonra bile %10 olan işsizlik oranı. Kraldan çok kralcıların bize refah ortamı olarak sundukları bugün %11 civarında iken. Borç %100 artmışken. Yerli ve Yabancı ekonomi çevreleri Türk ekonomisinin gidişatıyla ilgili alarm zillerini çalarken. Biz zenginleşmişiz, ekonomimiz büyümüş Alıntı
Misafir YARASA Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Gönderi tarihi: 8 Nisan , 2008 Yerli ve Yabancı ekonomi çevreleri Türk ekonomisinin gidişatıyla ilgili alarm zillerini çalarken. Biz zenginleşmişiz, ekonomimiz büyümüş Valla öyle işte Büyüdük, geliştik, kişi başına düşen gelirimiz artıı. Nasıl olduğunu ben de anlamadım ama, Tarafsız arkadaşımız elbet açıklayacaktır (AKP nin açıklayamadığını; yalanlarla geçiştirdiğini). Alıntı
Önerilen İletiler
Katılın Görüşlerinizi Paylaşın
Şu anda misafir olarak gönderiyorsunuz. Eğer ÜYE iseniz, ileti gönderebilmek için HEMEN GİRİŞ YAPIN.
Eğer üye değilseniz hemen KAYIT OLUN.
Not: İletiniz gönderilmeden önce bir Moderatör kontrolünden geçirilecektir.